kur'an meallerinde takva kelimesinin...

20
-Insan Bilimleri Yt/:7, Sayt:14, 2005 KUR'AN MEALLERiNDE "TAKVA" KELiMESiNiN TÜRKÇE'YE ÇEViRi SORUNU· Ali Galip GEZGiN' Abstract In this article, firstly, it was examinated closely and was analysed word of "taqwa" etymological and semantics. The word of '1aqwa is an important words in the Holy Qur'an. However, this word has been translated to the Turkish as "God-Fearing' or" God- Bewaring'; "to be afraid of Gad'; "to guards himself against evi/'; "to be caretut of his dut/ in the Turkish-translations of the Holy Qur'an. These translations were not reciprocal of Arabic root-meaning of the word '1aqwa". Because, the root of'1aqwa" is The meaning of this root is "to protect of somebody or defend oneself from opposite!against danget". in addition to, the conventional translation of "taqwa• as "God-fearing" does not adequately render the positive content of this expression. Namely, the awareness of God all-presence and the desire to mould one's existence in the light of this awareness; while the interpretation adopted by some translators, "to guard himse/f against evi/' or "to be careful of his dut/, does not give more than particular aspect of the concept of God-consciousness. Key Words: Semantic, Piety, Translation; to protect Kur'an'da geçen kelimeler, Türkçe'de bire bir yok gerekçesiyle ya da söz konusu kelimelerin bildikleri ön kabulüyle herhangi bir latinize edilmekte veya bu Bu 24-26 Nisan 2003 tarihinde Sempozyumu"nda l;Jildirinin gözden ve halidir. Doç. Dr. S.D.Ü. Fak!iltesi Tefsir Anabilim

Upload: doannhan

Post on 17-Feb-2018

228 views

Category:

Documents


4 download

TRANSCRIPT

arayışlar

-Insan Bilimleri Araştfrma/an­

Yt/:7, Sayt:14, 2005

Giıiş

KUR'AN MEALLERiNDE "TAKVA" KELiMESiNiN

TÜRKÇE'YE ÇEViRi SORUNU·

Ali Galip GEZGiN'

Abstract In this article, firstly, it was examinated closely and was analysed word of "taqwa" etymological and semantics. The word of '1aqwa /ıSjij • is an important words in the Holy Qur'an. However, this word has been translated to the Turkish as "God-Fearing' or" God­Bewaring'; "to be afraid of Gad'; "to guards himself against evi/'; "to be caretut of his dut/ in the Turkish-translations of the Holy Qur'an. These translations were not reciprocal of Arabic root-meaning of the word '1aqwa". Because, the root of'1aqwa" is "W-Q-Yiış-J-J". The meaning of this root is "to protect of somebody or defend oneself from opposite!against danget". in addition to, the conventional translation of "taqwa• as "God-fearing" does not adequately render the positive content of this expression. Namely, the awareness of God all-presence and the desire to mould one's existence in the light of this awareness; while the interpretation adopted by some translators, "to guard himse/f against evi/' or "to be careful of his dut/, does not give more than particular aspect of the concept of God-consciousness. Key Words: Semantic, Piety, Translation; to protect

Kur'an'da geçen bazı kelimeler, Türkçe'de bire bir karşılıklan yok gerekçesiyle ya da okuyucuların söz konusu kelimelerin anlamını bildikleri ön kabulüyle herhangi bir açıklama yapılmaksızın latinize edilmekte veya bu

• Bu çalışma, 24-26 Nisan 2003 tarihinde İzmir'de yapılan "Kur'ıin Mea!leıi Sempozyumu"nda aynı başlıkla sunulmuş l;Jildirinin yerıiden gözden geçirilmiş ve genişletilmiş halidir.

• Doç. Dr. S.D.Ü. İlıiliiyat Fak!iltesi Tefsir Anabilim Dalı Başkaru

arayışlar

kelimenin sözlükte geçen birkaç anlamı, peşpeşe sıralanmakta ve bu anlamlar hakkında okuyucu muhayyer bırakılmaktadır.

Çeviri, "kelimesi kelimesine çeviri yapmak ÇE!basl' ile "dilin şivesine uygun bir çeviri yapma!<' arasında bir uzlaştırma sanatıdıır..1 Bir başka ifadeyle çeviri sanatı, bir bakıma, en doğru ve yerinde olan kelimeyi/ifadeyi seçebilmektir. Bu seçim işi, oldukça zor olan bir faaliyettir. Zira, çeviri yaparken; bir düşünceyi ya da bir fikri ifade edebilmek için, çok sayıda kelimenin arasından, sadece doğru ve yerinde olan bir tanesini seçebilmek gerekmektedir. işte çeviriyi, sanat yapan şey, bu·" doğrU' v~:•·yerinde"-olan·kelimeyi keşfedebilme becerisidir.

Çeviri yaparken, "kaynak dil'de geçen bir kelimenin, "hedef dil'deki kelime ile aynı anlamda olup olmadığına ve her il<i dilin kelimeleri arasındaki ince anlam nüanslarının bulunup bulunmadığına da dikkat edilmesi gerekir. Aksi takdirde, herhangi bir yazılı veya sözlü metni, başka bir dile çevirirken oldukça vahim hatalar yapmak kaçınılmazdır. Özellikle çevirisi yapılacak kaynak metin, Kur'an metni ise, ·risl< daha da artmaktadır. Çünkü, kaynak metnin dili Arapça'dır. Çevrilecek hedef dil ise Türkçe' dir. Bir çevirinin başarılı olabilmesi için, "kaynak dil' ile "hedef dil' arasında denklik, eşdeğer/ili/( kurmak, bir ifadeyi eşdeğer bir ifadeyle yer değiştirebilmek veya hiç olmazsa kaynak dildeki ibareyi, hedef dildeki ifadeye uyarlamak, bir başka deyişle, çevrilemeyecek ibareleri yaklaşık olarak aktarmaya çalışmaktır.3

Türkçe'ye çevirilerinde sorun yaşanan "huşO", "rahmanlrahini', "hubb", gibi daha pek çok soyut kelime içerisinde Kur'an'ın önemli anahtar kelimelerinden biri olan "takva' ve bu kelimenin diğer türevleri olan "ittika" ile "muttak7' kelimeleri, bazı

Savory, Theodore, Tercüme Sanatı, (çev. Harnit Dereli), M.E.B., İstanbul!994, s24,32,38. 2 "Eşdeğerlilik'' hakkında değişik tanımlar yapılrruştır. Bunlardan ikisini burada vermeyi uygun bulduk

"Eşdeğer/ilik, özgün metnin kendi dilinin. ola.lrunda uyandırdığı etkinin. çwiri metnin de çwiri dili olaınında uyandırabilmesidir." Bu tarumın geçtiği yer için bkz. Gökiürk, Akşit, Çwiri: Dillerin Dili, Yapı Kredi Yayınlan:396, 4. Basla, istanbul2002, s.55 (Gilttinger, F. Zielsprache. Theorie und Tec!mik des Überset::ens, Zürich 1963 Manesse Verlag' den nalden); diğer tanım ise şudur." Eşdeğeriilik deyince. kqynak dil metni ile hedefdil metni arasında sözciik ve dilbilgisi yönünden yeterli ölçüde denkiik laınna ve bununla birlikte kaynak dildeki bir bildiriyi(mesqjı) anlam, iş/w, iislıip, iletişim ve kiiltürel balamdan hedef dilde en doğal biçimde yanslima olgusu anlaşılır." Aynntılı bilgi için bkz. Aktaş, Tahsin, Ç-eviri İşlemine Genel Bir Bala;, Ankara 1996, s.93-!74.

3 Aktaş, T., a.g.e.,s.50. Eşdeğerlilik konusunda çok sayıda misal verilebilir. Özellikle Kutsal Kitap ;Kitab-ı Mukaddes çevirilerinde bunun örnekleri çoktur. Mesela, 'Meksika yay/aianndaki KlZIIderilileri için yapılmış bir Kutsal Kitap çwirisinde, çevirinin olaırfan denizi tanımazlar diişiincesiyle, İsa 'nın yürüyerek deniz üzerinden değil, bir batcıkiık ü;::erinden geçtiğini söylemek gerekmiştir. Eskimalar için yapılmış çevirilerde 'Tannm. bugiin/a"i ekmeğimizi ver bize' yak.ansı, Eskimo/ar ekmeği tanımadığı için. 'IYııgünkii ba/ığımlZI ver· diye aktan/mıştır. İsa 'n m sanlarmdan biri olan 'Tann 'nın /amu' deyimi ise 'Tann 'nın fO/aı" diye çi!Vrilmiştir." Bkz. Göh.iürk, A, a.g.e., s.69.(K.Reiss, Texttyp und Übersetzungsmethode: Der opperative Text, Heidelberg, 1983, J.Groos Verlag (!976), s.25'ten nalden.).

200

arayışlar

Türkçe çevirilerde (=meallerde)4, ya hiç Türkçe'ye çevrilmeden yine "takvfl' olarak

yazılmakta veya, Kur'an konteksinde ne gibi anlamlarda geçtiğine, Mekki ayetlere kıyasla Medeni ayetlerde ne gibi bir anlam değişikliğine uğradığına dikkat edilmeden, "Allah korkusU', "korkıl' ve "korkma!<' şeklinde Türkçe'ye çevrifmektedir. Bu tür çeviriler, çeviri tekniği açısından, ne "birebir çevirl'5dir ve ne de "serbest çevirl'5 veya uyarlama şeklindeki bir çeviridir. Ayrıca Kur'an'da çok sık geçen, " .. .ctİJI lılıı:! .. ./ ittekul/ati' ibaresinin, " ... Allah'tan korkun!.." şeklindeki çevirileri; "korkıl' kavramının olumsuz çağrışımı nedeniyle, Fazlur Rahman'ın da ifade ettiği gibi, Allah'ı 'kaprisli bir diktatör-Veya gaddar bir idareci(=tyrant)'-olarak tanıtmakta; zihinlerde bıraktığı yanlış izienimlerden dolayı kötü yorumlara yol açmaktadır.

Böyle bir yorum, 'Allah korkusUnu mesela 'kurt korkusılndan ayırt edilemez bir duruma getirmektedir? Halbuki Kur'an'da, "AI/ah'tan korkma!<' ile kastedilen "kurt, aslan vb." vahşi bir hayvandan, ya da "ö/ürrt' den korkmak gibi bir anlam değildir.

Bu çalışmada, "takvfi' kelimesinin Türkçe'ye çevirisinde yaşanan söz konusu sorunu ele alarak, öncelikle bu kelimenin esas anlamının ne olduğu sorusuna cevap verdil<ten sonra, Türkçe mealierden seçtiğimiz çeviri örneklerini sunarak, bu kelimenin Türkçe'ye nasıl çevrilmesi gerektiğini izah etmeye çalışacağız.

I.''Takva/.ş.9liJ "Nedir?

Batı dillerinde genellikle "pietj'8, "piousness'9, "dutifuf' 10 gibi l<elimelerle . ifade edilmeye çalışılan "takvfl' kelimesi dilimize Arapça'dan geçmiş olan bir kelimedir. Bu kelimenin Türkçe sözlüklerdeki karşılığına baktığımızda, söz konusu kelimenin, birbirine yakın anlamlar verilerek tanımlandığını görüyoruz. Mesela Şemseddin Sami, "takvfi'yı: "AIIah'tan korkup, menhiyattan (=yasaklanan şeylerden) çekinme, perhizkar/ık, zühd'11 diye açıklarken; Ferit Devellioğlu ise "takva" kelimesini: "AIIah'tan korkma, Allah korkusuyla d/nin yasak ettiği şeylerden

4 Bu merulere ileride atıfta bulunacağımız için burada telcrar zikretmedik. 5 "Birebir çevin•·: Kaynak metne sadık kalarak, yani sözcliğü sözcüğün e çevirrnektir. Aktaş, a.g.e., s.ll. 6 "Serbest çevid': İçeriği esas alarak yapılan çeviridir. Aktaş, a.g.e., ay. 7 Fazlur Rahnıan, Ana Komt!anyla Kur'an, (çev. Alparslan Açıkgenç), Ankara Okulu Yayınlan, 3.Baskı,

Ankara 1996, s.75-76. 8 Webster, Webster's Third New International Dictionary, (Editor Oıief: Philiph Babecek Gave) ,

Springfield, Massachusetts, U.S.Al981, s.l713; Alunet Nekfui, Mevsiiiitu Mustafahali Cami'i1-Uliim(Dırstılru'l- 'Ulernfi), (tahk. Ali Dabrüc, Abdullalı el-HlliidL Muhammed el-'Acem), Mektebctu Lubnan, l.Baskı, Beyrutl997, s.28l.

9 Webster,a.g.e., s.l72l. 10 Webster, a.g.e., s.705. 11 Şemseddin Sami, KarnıtS-ı Tiirki, Der Safu:let, İstanbull317, s.427.

201

arayışlar

kaçmmti'12 şeklinde, "ehl-i takva'yı da: "dinin yasak ettiği şeylere sJmslkJ bağli kalan veya kalan/at" diye tanımlamaktadır.

"..s~/Takva" kelimesi, Arapça'da "..s -J -~N-K-Y" kökünün bir türevidir. Dolayısıyla bu kökün sözlüklerdeki anlamlarını öncelikle görmemizde fayda vardır: Arapça "<ı,ıl§~ ~ ~~-~-~~/Ve ka, yek~ vakyün ve vikayetürt': "Bir şeyi korumak, bir şeyi bir şeye karşı korumak, himaye etmek, bir şeyi diğer bir şeyden iyi bir şekilde korumak, korumada aşırı qitmek(=Fertu's-Swane!cul,ı.dl .bfi ),sal<ınmak 13

; bu anlamdan hareketle bir kadının çarşafı ile saçlarını bir birinden ayıran, saçların çarşafa doğn~dan değmesine engel olmak suretiyle. hem çarşafı kirlennıel<ten

koruyan, hem de saçların çarşaftan dışarı çıkmasını önleyen baş örtüsüne veya bez parçasına sl_ı.e.ll <ı,ıl§~ denmiştir.14 Bir şeyi düzeltmek, ıslah etmek15 Nitekim bu anlamda Arapça'da bir deyimsel ifade vardır:

12 Devellioğlu, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lıigat, Doğuş Ltd. Şti. Matbaııs1, 4.Baskı, Ankara ı 980, s. 1229:

13 Bütün bu anlamlann geçtiği sözlilkler için bkz. ei-Feıill:ıidt Ebü Abdimılımfuı Halil b. Ahmed, (ö.l75n91). Kittibu '1- 'Ayn (I-VIII), (Tahk. Mehdi ei-Malıziiıııi, İbrahim es-Samrru), Müessestu'l-Aıemi Ii'!- Matbüat. Beyrut 1408/1998, c. V, s.238; İbn Dureyd, Ebü Bekr Muhammed b. el-Haserı, (ö.32JI933), Kittibu Cemhereti'l-Luga (I-III), (Tahk. Reınzl Munir Ba'lebekld), Dfuu'l-'İlm li'l-Melaylıı, l.Basla,

. Beyrut 1987, c.I, s.245; es-Siihib İsmiiii b. Abbiid (ö. 385/995), el-lv!ulıit fi'l-Luga (I-XI), (Tahk. Muhammed Hasan Ali Yasin), !.Baskı, Beytut 1414/1994, c.VI, s.68; el-Cevheri, İsmiiii b. Hammiid,(ö.393/1002) es-8ıhalı Tticu'l-Luga ve Stlıahıı'l-Arabiyye (I-VI), (Tahk. Alımed Abdulğafiir Atar), Dfuu'I-'İim, 4.Baskı, Beynıt, 1404/1984, c.VI, s.2527; İbn Ffuis, Ahmed b. Zekeriya, (ö.395/1004) lvfıı 'cemıı Mekfıyfsi '1-Luga (I-VI), (Tahk. Abdusseliim Muhammed Harun), 2.Baskı, Kahire, 1392/1972, c. VI, s.l31; Mucmelu '1-Luga (I-IV), (Tahk. Zuheyr Abdulmuhsin Sultan), Müessesetu'r-Risiile, 2.Baskı, Beyrut, 1406/1986, c.ID, s.933; er-Rıiğıb el-İsfalıant (ö.502/l IO&),Mi!freckitıı E!fii.'l '1-Kur·an, (Tahk. Safvan Adnan Davüdi), Dfuu'l-Kalem-Daru'ş-Şiin:ıiyye, Dımaşk-Beyrut 1412/1992, s. 881; cz­Zemahşeri, Ebu'l-Kiisım, Ciirullalı Malımüd b. Ömer, (ö.538/1143), Estlsıı '1-Beltiğa, (I-Il), el-Hey'etu'l­Mısriyye, 3.Baskı, Mısır 1406/1985, c.II, s.523; İbnu'l-Esir, Mulıibbuddin Muhammed el-Cezer!, (ö.606/1209), en-Nihliye fi Ganoi '!-Hadis ve 'l-Eser (1-VJ), (tahk. Tahir Ahmed ez-Ziiv1, MalunGd Muhammed et-Taniihi), Daru İlıyai't-Turasi'l-'Arabiyye, l.Baskı, Kahlre 1383/1963, c.V, s.217; İbn ManzGr, Cemiiluddin Muhammed b. Mükerrim, (ö. 7111131 I),Listinu '!- itrab, (I-XV), Daru'I-FiY.r, 3.Baskı, Beyrut, 1414/1994, c.XV, s.401; el-Fırüzabiidi, Mecdüddin Muhammed b. Ya'k:üb, (ö.81711414), el-Ktimıisu 'l-Mulıft, 2.Baskı, Matbaatu Mustafa el-Biibi el-Haleöı, Kahire 1371/1952, clV,403; Bestiir Zevi 't-Temyfz fi Lettiifi '!-Kitabi'!- IL:fz (I-VIII), (Tahk. Muhammed Ali en-Necciir), el­Mektebetu'l-'İin:ıiyye, Beyrut trz, c.II, s.115, 299, c.V.s.256; el-OA.yanıisu '1-Basft fi Terciimeti '1-Kômii.si'l-Muhit, (I-III), (çev. Miltercim Asım Efendi), Matbaatu'l-Osmiirıiyye, İstanbul, 1305, c.ID, s.950; ez-Zebid1, Mulıibbuddin el-Hüseyni, (ö.1205/1790),Tticu '1-Anis min Cewihiri'l-Kamıis (I-XX), Dfuu'I-Fikr, !.Baskı, Beyrut,1414/1994, c.XX, s.304: Ebu'l-Bekii, el-Kiilliyyat, s.38; Belot, J.B., el­Feriiidu'd-Düniyye fi'l-Lugateyni'I-'Arabiyye ve'1-Fransiyye (Vocalıularie Arabe-Français),14me editon, Beyroutlı, 1929, s.965 (Fransızca çevirileri yapan meslekdaşım Arş.Görv. Dr. Galip Türcan Bey' e teşekkür ederim); Wehr Hans, A Dicti01ıary of Modem W riften Arabic, (Edited by J. l'vfilton Cowan), Third Edition, Spoken Language Services, Ine., Ithaca, New York 1976, s.1 094.

14 İbn Dureyd, Kittibu Cemhereti '1-Luga, ay. 15 ei-Fırüzilbiid~ Besdir a.y.; el-Kamıisıı '1-lv/uhit, ay.; el-OkyanCtsu '1-Basft fi Tercüme !i ·1-Ktimıisi '1-lvfııhft,

ay.; Belot, J.B., el-Fertiidu 'd-Diirriyye, ay.

202

,.

arayışlar

".!klb tıJı:: J"16 yani "kendine dikkat et, kendi aytbmdan sakni' demektir. Bu ifadeyi açıklayan M. Asım Efendi'ye göre, bu ifadede geçen " J 1 Kt "; "Vikaye"den emr-i hazırdır. insanın kendisinin haricinde aksayarak giden birine bakıp, aynı kusurdan kendisini korumasına yönelik bir emirdir. Bundan da kasıt şudur:

"İnsanlar arasmda aytp/anan bir şeyle meşhur olma!"demektir. Ya da "kendi maslahatmtlmenfaatini koruyup düzelttikteniJslah ettikten sonra başkasmm

işleriyle meşgul ol' anlamındadır. 17 Dikkat edilecek olursa, kelimenin kökünde "korkmaK' değil, "korumak. korunma!<' anlamı-vardır.

"ı.s -J -~N-K-Y" kökünün sözlüklerdeki anlamını bu şekilde özetledikten sonra, aynı kökten gelen "takva" kelimesi hakkında kısaca duralım. Zira daha önce, bu kelimenin semantik tahlilini yapan, Japon alim lzutsu, bir sonuca ulaşmıştır. Biz de onun bu tespitlerine katıldığımiz için, onun vardığı sonucu burada özetleyeceğiz.

. lzutsu'nun tespitlerine göre, "takva", Arap dilinde canlı bir varlığın,

dışarıdan gelecek tehlikeli bir güce karşı kendini korumastm ifade etmektedir. Bu kelime, daha önce de Arapça'da kullanılmaktaydı; ancak Kur'an sistemi içine girince önemli bir anlam kazanmıştır. Kur'an'da tal<va, herhangi bir tehlikeden değil, Allah'ın azabından ve insanı bu azaba sürükleyecek günahlardan korunma anlamını kazanmıştır. MekkT ayetlerde bu anlam ön plana çıkarken, daha sonra inen MedanT ayetlerde "takva", saf dindarlik anlamını yansıtır hale gelmiştir. 18

Nitekim mevcut bir değerlendirmede de, "takvfi' ve "muttakl' kelimelerinin Kur'an kontel<sinde, "kamil bir mü'min"i tavsif ettiği sonucuna ulaşılmıştır. 19

Bütün bu mülahazalar neticesinde, hem lzutsu'nun "takva" kelimesiyle ilgili olarak yul<arıda özetlemiş olduğumuz anlam değişmesine yönelik tespitlerine ve hem de daha önce kelimenin semantik analizini yaparak elde ettiğimiz sonuca göre20

, "takvfi' kelimesinin semantik tanımı şu şekilde yapılabilir:

Takva: Allah'a karşt gelmekten korunmak için gerekli önlemleri almak ve daima bu bilinç ile derin §§lYSJ/1 şuuru içerisinde bulunmakttr.

16 Bu deyimsel ifadenin geçtiği yerler için bkz. el-Cevheıi, a.g.e., c.VI, s.2527 (Cevheıi bu ifadenin ~ ı3) <!IJl; şeklinde söylendiğini de belirımek1:edir.); İbn Manziir, a.g.e., cXV, s.405; ez-Zeb1d1, a.g.e., c.:XX, s.307; Belot, a.g.e., ay.

17 el-Fırı1z§bad1, el-Okyamisu '!-Basit ji Terciimeti 'l-Ktimiisu 'l-Mu!ıit, cm, s.950. 18 "Takva" kelimesinin semantik bakımından geçirdiği anlam seıiiveni hakkında ayrıntılı bilgi için bkz.

Tzutsu, Toshihiko, Kur 'iin 'da Allah ve İnsan, Yeni Ufuklar Neşıiyat, istanbul trz., s.300-305. 19 Cebeci, Lütfullab, Kur 'an 'a Göre Takva, Seha Neşriyat, 2.Baskı, İstanbul 1991, s.217. zo Gezgiıı,Aii Galip, "Kur'an'da Takva'', (Yayınılanmamış makale), Isparta2002, s.32. 21 Saygı kelimesi Türkçe'de: "Değeri, iistünlüği~ yaşlılığı, yararlılığı, kulsaflığı dolayiSryla bir kimseye veya

bir şeye karşı dikkatli, özen/i, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duvgusu; hürmet, ilıtiram" anlamına gelmektedir. Bilgi için bkz. Türkçe Sözlük, {[-II), (Hzl.Hasan Eren, Nevzat Gözaydın, İsmail Parlatır,

arayışlar

Şu halde, "takva", semantik tanımında da açıkça görüldüğü gibi, doğrudan doğruya "korku ya da korkma!(' anlamına gelen bir kelime olmayıp, tam aksine korkulardan emin olabilmeyi ve ahiretteki azaptan uzak kalabilmeyi temin eden en önemli hayat ve emniyet düsturu olmakla birlikte, saygı ve hürmetten kaynaklanan, sorumluluk bilincinin gereklerini yerine getirememe endişesinden doğan bir duygu türü olarak tavsif edilebilir. "Takva", Allah'a saygısızlık etmekten ve O'na karşı gelmekten sakınmaktır. Şurası muhakkaktır ki, kişi bir varlığı sevdiği zaman, o varlığa aynı zamanda saygı duyar. Zira §E.lll1 kavramının içinde sevgi de vardır. Şayet bir-varlığa gerçekten saygı duyulursa, o varlık gerçekten seviliyar demektir. Korku ve baskıya dayanan, cebri saygı, gerçek anlamda saygı değildir.

"Takva" ve "ittika" kelimeleri, doğrudan "korkt.l' anlamına gelrnemel<le birlikte, tamamen "korku'dan da hall olmadıkları içindir ki, bazen "havf ve "haşyef' anlamında, bazen de hem "havf hem de "haşyef' kelimeleri, "takva' manasında kullanılmıştır.22

Bu nedenledir ki Allah katında, en yüksek dereceleri elde edenler müttakfler olup, Allah'ın sevgisine mazhar olanlar da bunlardır.23 Allah'a karşı sorumluluk bilincinde olmalarından dolayı24 O'na saygısızlık etmekten ve karşı gelmekten sakınanlardır.

· Şimdi de "takva" kelimesinin ve bazı türevlerinin, mevcut Türkçe mealierde nasıl çevrildiğini görerek, Türkçe'ye nasıl çevrilmesi gerektiği üzerinde duralım.

ll. Kur'an Mealierinde "Takva" Kelimesinin Türkçe'ye Çeviri Sorunu

Kur'an'ın eliiyi aşkın Türkçe çevirisi25 arasından seçtiğimiz on dört Türkçe mealde26

, özellikle "takva" l<elimesinin nasıl çevrildiğini görmeden önce şu hususu

Talat Tekin, Hazına Zülfikar), Yeni Baskı, AK.D.T.Y.K., T.D.K.; T.D.K.Y.:549, T.T.K.B., Ankara 1988, c.II, s.l268.

22 er-Riiğıb el-İsfalıfuli, a.g.e., s.881; el-F'ırfızabfu:lt Besciir, c.II, s.ll5, 300; c.V, s.258; Cebeci, L., a.g.e.,s23.

23 Al-i İmrfuı, 3/76; Tevbe, 9/4,7. 24 Muhamrnad Asad, The J'vfessage of the Qıır'cin, Diir Al-Andalus, Gıbraltar, 1993, s.3 ve bu kelimenin

geçtiği bOtüıı ayetler. 25 Bu meiillerdeıı 30 tanesinin toplu bir listesi için bkz. Akdemir, Salih, Cumhuriyet Dönemi Kur an

Tercümeleri (Eleştirel Bir Yaklaşım), Akid Yayıncılık, Ankara 1987, s.37-38. 26 Bu meiiller şunlardır: l.Çantay, Hasan Basri, Kur'cin-ı Halain ve lvleiil-i Kerim (I-III), 9Baskı, İstanbul

1396/1976; 2.Elmalıl~ M. Harndi Yazır, Kur'cin-ı Kerim ve Afetil-i Şerifi, (Hz!. ve notlandıran: Ertuğrul Özalp), İşaret Yayıni~ İstanbul142112000; 3.Doğrul, ömer Rıza, Kur an-ı Kerim 'in Türkçe Tercüme ve Teftiri, Tanrı Buyruğu (1-II), Ahmet Halit Yaşaroğlu Kitalıevi, İstanbul 1947; 4. Ateş, Süleyınan, Kur'cin-ı Kerün ve Yüce ı'ıiecili, Yeni Ufuklar Neşriyat, İstanbul trz.; 5.Atay, Hüseyin, Kur'an Türkçe Çeviri, Yurt Bilirrisel Araştırmalar ve Yayıncılık, İstanbul 1998; 6. GümOş, Sadreddin; Çiçek, Yakup; Dernirci, Muhsi~ Kur'an-ı Kerim ve İ::ahlı ıHeiili (Türkçe Anlamı), İpek Yaımev~ İstanbul tız.; 7.Yıldınm, Suat, Kur'cin-ı Hal<im ve Açıklamalı Mecili,Işık Yayıııl~ İstanbul2002; 8. Dumlu, Ömer; Elmalı, Hüseyi~ Kw· 'an-ı Kerim 'in Türkçe Anlamı(Meiil), İımir ilahiyat Fakültesi V akfi Yaıınlan, İ2mir

204

arayışlar

başlangıçta belirtmeyi uygun buluyoruz. Söz konusu mealier üzerinde yaptığımız inceleme neticesinde gördük ki, bu mealier "takvfi' kelimesiyle ilgili olarak iki farkir yaklaşım içerisinde olmuşlardır:

1."Takva" Kelimesi ve "V-1<-YI.s-J-J" Kökünün Diğer Türevlerini Baz1 Yerlerde Türkçe'ye. Çevirip, Diğer Yerlerde Çevirmeyenler. inceleme imkanı bulduğumuz mealierin büyük bir çoğunluğu bu grupta yer almaktadır. Birazdan bu mealierden örnekler vereceğiz.

2."/akva" Kelimesi ve "V-K-Y/.s-J~l Kökünün Diğer Türevlerini Türkçe'ye Çeviren/er. :Bu.gruba.giren mealler.ise.oldukça .az.sayıda.olup,."takva''.kelimesini Kur'an'ın başından sonuna kadar Türkçe'ye çevirmişlerdir.27 Muhammed Esed'in "The Message of the Qur'an" isimli meal ve tefsirinin Türkçe çevirisinde de, hem "takvfi' kelimesi hem de "V-K-Y/.s-J-J " kökünün diğer türevleri tamamen Türkçe'ye çevrifmiştir.28

Söz konusu mealierde, "takva" kelimesi ve aynı kökün diğer hazı türevlerinin geçtiği ayetleri ele alarak, nasıl Türl<çe'ye çevrildiğine dair, örnek ayetleri görelim. Ancak, bu ayetlere geçmeden ewel şu hususu hatıriatmakta

fayda mülahaza ediyoruz:

'V-K-Y/.s-J-3 " kökü ve türevleri Ku2an'da 258 kere geçmektedir.29

Dolayısıyla yukarıda tam künyelerini verdiğimiz mealierde, çok sayıda geçen "V-K­Y/.s-J-J " kökünün türevlerinin arasından özellikle "et-takva/..s.sfiiJI " veya "/am-1 tarifsi:i' "takva/.sjil' kelimesinin geçtiği ayetler ile ".Wl lfo'l litteku/lah" ve "ı,:P/Muttakfn" ibarelerinin geçtiği bir kaç ayet; "takva ve havf', "takva ve haşyet';

2001; 9. Koçyiğit, Talat, Kur'an-ı Kerfm ve Tiirf«;e ıvfeali, Kılıç Kitabevi, Ankara 1997; 10. Özek, Ali; Kariıman, Hayrettin; Turgut, AJi; Çağncı, Mustafa; Dörnnez, İbrahim Kafi; Gtimliş, Sadrettin, Kur'an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali, T.D.V.Y./86, Ankara 1993; ll. AJtuntaş, Halil; Şahin, Muzaffer, Kur'an-ı Kerim ve ı\leiili, D.İ.B.Y., Ankara 2001; 12. Sadak, Bekir, Kur'an-ı Kerim 'in Türkçe Anlatımı, Öffiken Neşriyat, İstanbul1993; 13. Davudoğlu, Ahmed, Kur'an-ı Kerim ve İ::ahlı Meali (Tiirkçe Anlamı), Çelik Yayınevi, İstanbul trz.; Akdemir, Salih, Son Çağn Kur'ılıı, Ankara Okulu Yayuılan: 75, Birinci Basun, Ankara 2004 (Meiilleıi burada tam J...ilıı.ye olarak verdiğimiz için aynca kaynakçada göstennedilc. Bundan böyle bu meii!lere atıfta bulunurken sadece hazırlayanın soyadı ile ag.m.(adı geçen meal)kısaltması kullanılacaJ...iır.)

27 İnceleme imkıinma sahip olabildiğimiz 13 rneaJ arasında, "Takvii" kelimesini ve diğer türevleıin~ meaJleıiniıı. başından sonuna kadar Türkçe'ye çeviren meruler şunlardır. Atay, Hüseyin, Kur 'an Türkçe Çevili, Yurt Bilimsel Araştırmalar ve Yayıncılık, İstanbul 1998; Altuntaş, Halil; Şahin, Muzaffer, Kur 'lin-ı Kerfm ve Meali, D.İ.B. Y., Ankara200 1.

28 Muhammed Esed, Kur 'an Mesajı Meai-Te.foir, (çevirenler: Cahit Koytak, Alunet Ertürk), işaret Yayınlan, İstanbul 1418/1997.

29 Muhammed Fuad Abdulbak:l, el-lvfıı 'cemu '1-lv!iifolıres li Elfit:ı '/-Kur 'ani '1-Kerfm, Daro İhyiii't-Tunlsi '1-A.rabi, Beyruttrı, s.758-761.

205

arayışlar

"takva ve rehbef' kelimelerinin bir arada geçtiği diğer ayetleri misal olarak seçtik ve bu ayetlerle30 ilgili çevirileri inceledik.

Ml·s-11• ll ••• ll ı.S'" u31 ve ll ı.S·'"ll u32 d . ... ı~ .ıw... . .. ~···

Bu ibarelerde geçen ~~~/MuttakTn" ile · özellikle ll..sjii.i)l/et-Takva" kelimelerinin; incelemiş olduğumuz mealierin çoğunluğunda hiç Türkçe'ye çevrilmeden ya dipnotta açıklama yapılarak veya bu l<elimelerden birincisini lltakva sahip/ert' şeklinde; ikincisini ise sadece "takvfi'33 şeklinde latinize edilerek, parantez .içerisinde de Türkçe'si verilmek suretiyle çevirilerinin yapıldığını

görüyoruz. Mesel@ bir mealde: 11 ••• MüttakT/er için yol göstericidif'3~ dendikten sonra

dipnotta llmüttakl' kelimesi hakkında açıklamalar yapılmaktadır.35 Bazı mealierde ise şu şekillerde Türkçe'ye çevrifdiğini görmekteyiz. " ... (o) takva sahipleri için doğru yolun ta kendisidir."36 Dikkat edilirse burada söz konusu kelime, Türkçe'ye tam olarak çevrilmemiştir. Mütercim dipnotta bu kelime ilgili olarak kısaca bilgi vermekle yetinmiştir. Bu kelimeyi Türkçe'ye çevirmeyerek sadece parantez içinde Türkçe'sini gösteren çevirileri ise şu şekildedir: 11

•• 0, müttaki/er (sakmanlar ve

30 Bu ayetleri metinleriyle birlikte birazdan vereceğimiz için burada aynca telcrar etmedik. 31 Bakara, 2/2. "t)illJIJel-!Viitte!a'"n" ve "Ufo.llfel-Jfüttelain" şeklinde toplam 49 yerde geçmektedir. Bakara,

2166, 177, 180, 194, 241; Al-i İmrfuı, 3n6, 115, 133. 138; Mıiide, 5t27, 46; A'rat; 7/128; Eıı:fal, 8/34; Tevbe, 9/4, 7, 36, 44, 123; Hud ll/ 39; Ra' d, 13/35; Hicr, 15/45; Nahl, 16/30, 3 1; Meryem, 19/85, 97; Enbiya, 2 l/48; Ntır. 24/34; Furkıin. 25/15, 74; Şuara. 26/90; Kasas, 28i83; Sad, 38/28,49; Zlimer, 39/33, 57; Zulıruf; 43/35, 67; Dulıan, 44/51; Casiye, 45/19; Muhammed, 47/15; K8f. 50/31; Zfuiyiit, 5li15; Tı1r, 52/17; Kamer, 54/54; Kalem, 68/34; Hakka, 69/48; Murseliit, 77/41; Nebe', 78/31.

32 Kur'an'da 15 yerde" ı,;_,iill /et-Takvti' şeklinde lam-ı tfuifli olarak geçmektedir. Bunlar şunlardır: Bakara, 2/197, 237; Mılide, 5/2, 8; A'rii:t; 7/26; Tevbe, 9/i08, 109.(Bu ayette liim-ı t:iri!Siz olarak ı,;.;t'tak"Vii şeklinde geçmektedir.); Tii Ha, 20/132; Hac, 22/32. (Bu iiyeıte de lam-ı tarifsiz olarakı,;.;t'taJ,vii şeklinde geçmektedir.)37; Muhammed, 47/17; Fetlı, 48/26; Hucurii~ 49/3; Mücildile, 58/9; Müddessir. 74/56; 'Alak, 96/12; Şerııs, 91/8. ayette ise ts-ı_;; şeklinde "t.ı./hii" zaınirine ve Muhammed, 47/17. iiyette ise<+'_;; şeldinde r" zamirine bitişilc olaraJc geçınek1edir.

33 "et-Takvii" kelimesinin, "tal..'Vii" şeklindeki Türkçe'ye çevirileri için bkz Çantay, H.B., a.g.m., c.L s.l3, 53, 64, 158,259,299, c.Il, s.578, 605,606,945, c.III, s. !OJ 7, 1201; Elmalılı H.Y., a.g.m., s. 32, 107,205, 515; Doğru!, Ö.R, ag.m., c.l, s.71, 72, 86, 196,262,334, c.ll, s.545, 795; Koç}'İğit, T., ag.m., sJO, 37, 105, 107, 152,203,335,335,513,542, 597; Ateş, S., a.g.m., s.J05, 203, 513; Yıldınm, S., ag.m., s.203, 513; Dumlu, Ö., Elmalı, H, ag.m., s. 132, 176, 472; Özek, Ali ve arkadaşlan, ag.m., s. 30, 37, 152, 203, 320,335, 513, 542,596; Gilrnüş, Sadreddin ve arkadaşlan, a.g.m., s.32, 39, 107, 109, 154,205,282,337, 515, 544; Diivudoğlu, A., ag.m., s.32, 109, 154,205,322,337, 515, 518,544, 599; Sadak, B. a.g.m., s. 70, 71, 95, 123, 202, 330. Bu meali er içerisinde Halil Altuntaş ve Muzaffer Şahin 'in birlik1e hazırladıklan meiilde, "et-takvti'" ve "takvfi" kelimesinin geçtiği hemen bütüıi yerlerde şu şekilde Tlirkçe'ye çeVTildiğini görmekteyiz: "ta!cvti(Allah 'a karşı gelmekten sa/anma)". Bkz Altuntaş, H, Şahin. M., a.g.m., s. 30, 152,

.203,335,513,542,576,597,594. 34 '

Ateş, S., a.g.m., s. I. 35 Bu açıklamalann yapıldığı bazı mealler için bkz Çantay, H. B., a.g.m., c.I, s. 1 3; Doğru!, Ö.R, a.g.m., c.!,

s.l6, 1 7; Ateş, S., a.g.m., s. 1. 36 Çantay, H.B., a.g.m.,c.I, s.l3, 133. Söz konusu ibarenin "Takvti sahiplen" şeldinde diğer bir çeviri için

bkz. Davudoğlu, A, a.g.m., sJ.

206

,.

arayışlar

annmak isteyenler) için bir yol göstericidil"37 Söz konusu ibareyi tamamen Türkçe'ye çevirenler de mevcuttur. Bu çevirilerden bazılan ise şunlardır: " .. .Doğru yol kılavuzudur, korunanlar için."38

" ••• Hiç şüphesiz sorumluluk bilincinde olanlar için bir yol göstericidil"39

; " ••• Sakmanlar için bir kılavuzdur. "40; " •• AIIah'tan sakmanlar için

bir rehberdir."41; " ... doğruya yöne/tir kötülüğe sapmaktan endişe içinde o/anları."42 ;

" .. AIIah'a karşı gelmekten sakmanlar için yol göstericidir.''43; " ••• saygılı olanlara

doğru yolu gösterir."44; " ... Allah bilincini içlerinde canlı tutanları doğru yola ulaştıran

(bir kitap)t1r."45

H h ""t . AS "l ..•• ,. ,_ • ı --'"" ''O b ki w _ emen er .. mu ercım , -~ .. ı.aı.ıw -'il"e-'ı:ı . nun. ozu .ugunu .ve korunmasını (isyanmı ve itaatini) ilham eden€1'47 ayetinde geçen "ı.sjfii' kelimesine gelinceye kadar, Kur'an'ın diğer yerlerindeki"et-Takva" ya da lam-ı ta'rifsiz "takvfl' kelimelerini, genellilde "takva" diye latinize edip, Türkçe'ye çevirmemalerine rağmen, bu ayetteki "~" ibaresini, "(fenalıktan) sakmmci'48

; "korunma(itaat)"49;

"iyilil<'50 şeklinde Türkçe'ye çevirmeyi tercih etmişlerdir. Bu mealler ·içerisinde sadece bir mealde, Kur'an'ın başından sonuna kadar; "et-Takva" ve "takva"

37 •• Ozek, Ali ve arkadaşlan, a.g.m, s.l.

38 •• Doğrnl, O.R, ag.m., c.!, s. I 6, 17.

39 •• Duınlu, O; Elmalı, H., a.g.m., s.3.

40 GUmUş, S.; Çiçek, Y.; Demirci, M., a.g.m., s.3. 41 K ·-·,T 1 oçyıgı~ ., a.g.m., s. . 42 S adak, B., a.g.m., s.l 5. 43 Altuntaş, H., Şahin, M., a.g.m., s. 1. 44 Atay, H., a.g.m., s. 1. 45 Akdemir, S., a.g.m., s. 1. (Salih Akdemir, meaiinin başına yazdığı girişte, Muhammed Esed'in The

ıV!essage of The Qur an adlı çevirisinden çok yararlandığıru belirterek "Takva'' kelimesinin çevirisi ile ilgili olarak şu açıklamalarda bulunmaktadır: " ... Esed'in, İbn Abbas'ın bir yorumıma dayanarak 'Takvii ' kavrarnma getirdiği derinlik her türlü takdirin iizerindedir. Esed, söz konırsıı kavramı, 'God consciousness', yani Allah bilinci olarak. ifade etmiftir. Bt: de çevirimizde onıın yakla.şzmuız benimsedik ... ", Akdemir, S., ag.m., s.XXV; Akdemir, Takva kelimesinin geçtiği yer! erde hep şu şekilde Türkçe'ye çevinniştir. "Allah bilincini içlerinde canlı tutmak"'.

46 İncelediğimiz meailer içerisinde bOtiln meali boyunca "takvii' kelimesini ve bu kelimenin tUremiş olduğu kökiln diğer türevlerini Türkçe'ye çeviren Hüseyin Atay ve Kur'fuı'm İngilizce çevirileri ile bu İngilizce çevirilerin Türkçe'ye olan çevirileri hariç. Aynca burada istisna olarak Talat Koçyiğit ise, bu kelimeyi yine •'takvii' olarak hiç çevinneden naklederken; ( Koçyiği~ T., a.g.m., s.594); Halil Altuntaş ve Muzaffer Şahin ise bOtiln meaileri boyunca yapmış olduklan gibi önce kelimenin Arapça' sının latinize edilmiş halini yazarak, daha sonra parantez içinde Türkçe'sini kaydetmişler ve neticede; " ... takvôsını (kötiiliikten salanma duygırsımu) ... "şeklinde çevinnişlerdir. Altuntaş, H., Şahin, M., a.g.m., s.594

47 Şems, 91/8. 48 Çantay, H.B., ag.m., c.lll, s.1184; Davudoğlu, A, a.g.m., s.596; Yıldınm, S., a.g.m., s.594; Sadak, B.,

a.g.m., s.367. 49 Elma! ılı, a.g.m., s.596; parantez içindeki "itaaf' çevirisi ise S. Ateş'e aittir. Ateş, S., a.g.m., s.594. . 50 Atay, H., a.g.m., s.594; Duınlıı, Ö; Elmalı, H., a.g.m., s.563; GUmOş, S. ve Arkadaşlan, ag.m., s.596; Ali

Özek ve Arkadaşlan, a.g.m., s.594;

207

arayışlar

kelimeleri " saygi/1 olma!<', "sayg1/1 olan", "saygm!JI<' şeklinde Türkçe'ye çevrilmiştir. 51

Kur'an'ın mevcut bazı ingilizce çevirilerinde de, Türkçe çevirilerin aksine, hem "muttakr, hem "takva" kelimelerinin, ingilizce'ye çevrildiğini görmekteyiz. Bunlardan Marmaduke Picl<thall (1875-1936), "muttakin" ibaresini ingilizce'ye "who ward off(evi~" (= (kötülükten) korunan/af' şeklinde çevirirken52

, "takva" kelimesini genellikle "piety(=AIIah'a karş1 hürmet; kendini Al/ah'a adama, dindarlik, takva)"; "restraint from evil(=kötülükten kendini a!Jkoymakltutmal<' "self­restraint(=kenct.L kendini alikoymak/kendi kendini kontrol-a/tmda·-·tutmal<'; "righteousness(;,doğruluk, dürüst/ük)" ve "ittekul/afi' "be careful of your duty toward Allah" "keep your duty to Allah" biçimlerinde çevirmiş53 ve bu çevirilerine hemen bütün meal boyunca sadık kalmıştır. Marmaduke Pickthall, görebildiğimiz kadarıyla, "takva" kelimesini ve "ittekullah" ibaresini, mealinin bir kaç yerinde "to fear God' ya da "God-fearing' yani "AIIah'tan korkmak ya da Allah korkusıl şeklinde çevirirken, genellikle yukarıda aktardığımız şekilde çevirmeyi tercih etmiştir.

Kur'an'ı ingilizce'ye tercüme edenlerden A.Yusuf Ali(1872-1953), ",-,iiit;/Muttakin" ibaresini; " ... the those who fear God'( ... AIIah'tan korkan/ar. .. )" şeklinde çevirmiş ve dipnotta yapmış olduğu açıklamada ise "takva" kelimesinin ge·rek fiil gerekse isimlerinin kök anlamıyla irtibatının bulunduğunu ve Eski Ahid'deki Süleyman'ın Meselleri'nin yazarına göre "Al/alı korkusıi'nun, hikmetin başlangıcı olduğunu; ayrıca "takva" kelimesinin "restraint (=alikoymak, tutmak) veya "bir kimsenin dilini, elini, kalbini kötülükten korumasi' anlamını da ifade ettiğini bundan dolayı, "takva" nın "righteousness (=doğruluk)", "piety (=AIIah'a karş1 saygi, dindarlik)", "good conduct (= iyi davramşltavll')" gibi anlamlara da geldiğini ve hazırlamış olduğu inealinde bütün bu anlamlara uygun çeviriler yaptığını ve Kur'an konteksine göre bu anlamlardan sadece birinin veya diğerlerinin de görülebileceğini belirtmektedir.54 Yusuf Ali, söz konusu mealinde, "ittekul/ah" ibaresini, yukanda zikretmiş olduğu anlamlar içerisinden, "fear God/ Allah'tan korkun" şeklinde çevirmeyi benimsemiştiL

51 Bkz. Atay, H, a.g.m., s. 30, 105, 203, 355, 413, 422, 459, 513 ve bu kelimelerin geçtiği diğer yerler. ;~ Marınaduke Picktlıall, (1875-1936), The Glorious Qur'dn. Bi Lingual Edition with English Translation,

Çağrı Yayınlan, İstanbull996, s.2. 53 M.Picl.:thall, ag.e., "piel)l' şeklindeki çevirileri için bk2.s.38, s.597; "righteousness" diye çevirisi için bkz.

s. 106, 321, 543; "restraint from evif' veya "selfrestrainf' çevirisi için bkz. s.l53, 514; "be carejid of your duty towardAllah'"'keep your duty to Allah'' biçirrürıdeki çevirileri için bkz. s. 77, 106, 108, 180, 558.

54 A Yusuf Ali, (1872-1953), The Holy Qur'dn, Translation and Commentary, Dfuu'l-Kur'fuıi"l-Kefim, Beyrut trz., s.l7. Yusuf Ali'nin "takvt?' ve "ittekullah" ibarelerini İngilizce'ye "fear God~ "fear Me" çevirileri için bkz. s.27, 75, 77,243,369, 422, 913,1118, 1241; ·'selfrestraint' şeklinde çevirisi için bkz. s.l399,1514; "righteousnesi' çevirisi için bkz. s.95, 346, 819,1407,1647, 1762; "piel)l' olarak çevirdiği yerlerden bazılan için bkz. s239,473, 861; "do your duty to your Lord' şeklindeki çevirisi için bkz. s.l089.

208

arayışlar

Muhammed Esed (1900-1992) ise "v.;iUo /muttaklrl' ibaresini " ... a guidance for all the God-conscious ... " "AIIah-bilinci'nde olanlar için bir k1lavuzdur. . .''55şeklinde ingilizce'ye çevirmiş ve dipnotta "v.;iUo 1 muttakirl' hakkında şu bilgileri vermiştir:

"Muttakl'nin 'AIIah'tan korkan(=God fearing)' şeklindeki geleneksel (=conventiona~ çevırısı, bu ibarenin olumlu muhtevasını yeterince yansıtmamaktadır. Yani, O'nun her zaman ve her yerde hazır (ve nazır) olduğunun farkında olmayı ve kişinin bu farkında oluşun ışığı altında kendi varlığını

şekillendirme isteğini...Bazı mütercimler tarafından kabul edilen 'kötülüğe karşi

~kendini koruyan(=one. who guards-:~himseiLagainst ~evi~'-~veya.::.:sorumluluğu

hakkmda dikkatli olan(=one who is careful of his duty)' biçimindeki tercüme ise, 'Alfah('m varl!ğ!mn)-bi!incinde olmak(=God-conciousness)' kavramının sadece belli bir yönünden daha fazlasını vermez."56

• Muhammed Esed, hazırlamış olduğu meal ve tefsirinde 'V-K-Y/..s-J-.9 " kökünün "takva', "ittika" gibi türevlerini de "God­conscious, God-consciousness' şeklinde ingilizce'ye çevirmiştir.

Şu halde, bu kelimeler ingilizce'ye çevrilebiliyorsa, Türkçe'ye de çevrilebilmelidir. Bu nedenledir ki, içerisindeki anlam vurgusu yeterince hissettirilemiyor gerekçesiyle, Kur'an'da geçen Arapça kelimeler, aynen yazılmamalı, olabildiğince Türkçe'ye çevrilmelidir. Zira, günümüzde mealler sadece bilgi ve kültür seviyesi yüksek kimseler tarafından okunmamaktadır. Kaldı ki, onlar arasında bile, şayet iyi bir Arapça veya "Kur'an" ve "Tefsir'' bilgisi yoksa, "takva' ile Kur'an'ın neyi kastettiğini anlayanlar ve bu kelimede mündemiç olan anlamlara yeterince vakıf olanlar çok azdır. Yediden yetmişe mealieri okuyan kitleleri de düşünerek, Kur'an'ın önemli anahtar kelimelerinin anlamlarını Türk okurunun anlayacağı şekilde, tıpkı Muhammed Esed'in yaptığı gibi, çevirilerde yansıtmak gerekir. Aksi halde, "takva' yı yine "takva"; "huşa'yu, "huşa•, "kavni'i "kavni', "miflef'i "miffef'diye çevirmek, Kur'an'ın mesajının Türk okuyucusuna tam anlamıyla ulaştırılmaması.demektir.

Neticede "takva"nın, "AIIah'a sayg1 ve sorumluluk bilinci; Af!ah'a karşi

gelmekten sakmma" olarak; "müttak?' kelimesinin ise, "AIIah'a sayg1 gösteren ve

ss Muhammed Esed, The lvfessage of the Qw 'iin, s.3. 56

. Muhammed Esed, The Message of the Qur'iin, s.3. Yalnız burada hemen belirtelim ki, Muhammed Esed'in "muttalaler" i "God-conscious" olarak çevirisini, İngilizce'den Türkçe'ye çevirenler "Allah 'a karşı sorumluluklannın bilincinde o/mı/ar' şeklinde çevinnişlerdir. İilgilizce asıl metinde "sonımluluR' anlamına gelen "responsibility"' ve diğer sinenimleri olan ''liabilitj', ''care", "chargi', "obligation" veya "dutj' kelimelerinden hiç biri geçmemektedir. Ancak kanaatlıniz odur ki, söz konusu İngilizce çevirinin içerisinde bulunan anlam muhtevasının Türkçe'ye bu şekilde aktanlması, Tilrk çevirmenlerin, bu çevirilerinde isabetli olduklannı göstermektedir. M.Esed, Türkçe Çeviri, s.4. Burada şu hususu da belirtelim ki, Muhammed Esed'in meıilinden çok yararlandığını belirten Salih Akdeınir ise adı geçen meıilinde takva kelimesini ':4/lah bilincini canlı tutma/(' ve "Allah billncf' şeklinde Türkçe'ye çevinniştir. Akdeınir, S., ag.m., s.l ve "takvft'' kelimesinin geçtiği diğer yerler.

209

arayışlar

O'nun varllğtnm şuurunda olan kimse; Allah'a karşi gelmekten sakman; Allah bilincini içinde canli tutan" diye Türkçe'ye çevrilmesinin mümkün olduğunu

söyleyebiliriz.

Misal2: " .. AİIIIwl...''57

Bu ibarenin Türkçe mealierde çoğunluk itibariyle hep "Allah'tan korkurt ya da "AIIah'tan sakimn" veya çok az da olsa "AIIah(m azabm)dan korunun"58

şeklinde çevrifdiğini görmekteyiz.

Kur'a~-~onteksinde" ... <tİJI:l_sM ... " ibaresinin "Allah'tan korkuri' veya "AIIah'tan sakimn" şeklindeki Türkçe çevirileri hem Kur'an'ın vermek istediği mesaja hem de Türkçe'de ifade ettiği mana bakımından pek uygun olmamaktadır. Zira daha önce de tekrarladığımız gibi "ittika" kelimesinin içinde mevcut olan derin anlam ve bu kelimedeki önemli olan "Allah bit;ncf'(=God-conscious) veya "A/Iah'a (karşi

sorumluluk) bilincf' manasının vurgusu kaybolmaktadır. Kanaatimize göre, "itlikfl'nın hem "AIIah'tan korkma{(' hem de "AIIah'tan sakmmaK' şeklindeki

çevirileri pek uygun olmamal<tadır.

Şayet bir kimse "Allah korkusU' derken, gerek bu dünyada, gerekse ahirette hareketlerinin dağuracağı kötü sonuçlardan korkmayı kastetmiş ise, doğru

düşünmüş olur. Diğer bir deyişle, bu tür bir korku, hem bu dünya hem de öbür dunya için hassas bir "sorumluluk hissf'nden kaynaklanan korkudur. Yoksa bir kurt, arslan vb. yırtıcı vahşi bir hayvan görünce hissettiğimiz korku veya ne yapacağı hiç belli olmayan bir gaddar idareciden(tyrant) duyulan korku değildir. Çünkü Kur'an'ın tanıttığı Allah, hem bu dünyada hem de öbür dünyada dehşetli aza bı olsa. da sınırsız şefkat sahibidir.59 Nitekim, Ragıb isfahanl(ö.502/11 08) de "AIIah'tan korkma/(' dan maksadın "Aslan, kurt v.b. yirtiCI bir hayvandan korkma/(' denildiğinde akla gelen bir korku türü olmadığını; bilakis "AIIah'tan korkma{(' ile kastedilen şeyin, isyanlardan uzak durmak(AIIah'a karşı gelmernek ve O'na) itaati seçmek olduğunu belirtmiş ve bundan dolayı, günahları terk etmeyen kişinin,

"AIIah'tan korkari' olarak kabul edilmediğini zikretmiştir.60

51 Bu ibare Kur'an'da 57 yerde geçmektedir. " ... .iııl ~ ... "ibaresinin geçtiği yerler için bkz. Bakara, 21 189, 194, 196, 203, 206, 223, 231, 233, 278, 281, 282; Aı-i İmniıı, 3/50, 102, 123, 130, 200; Nisa, 4/l(de iki kere), 131; Maide, 5!2, 4, 7,8, ll, 35, 57, 88, 96, 100, 108, 112; Enffil, 8/69; Tevbe, 91119; Hüd, 1 1/78; Hicr, 15/69; Şuani, 26/108; 110, 126, 131, 144,150, 163, 179; Lokmilıı, 31/33; Ahzab, 33/1,37, 70; Ya sın, 36/45; Zuhru~ 43/63; Hucunit, 49/1, 10, 12; Hadid, 57128; MUcadile, 58/9; Haşr, 59n,ıs (de iki kere); MUmtehiııe, 60/11; Teğabun, 64/16; Talak, 65/1,10.

58 Mesela Nür Süresinin 52.ayetinde geçen " . .. •Zrt "Yetteklzi .. .'' ibaresini Elmalılı; " ... O(nun emir ve yasaklann)a (riayet edere/9 konmursa" şeklinde çevirirken (Elmalılı, M. H. Y., ag.m. s.357); Silleyman Ateş "O('mm azahın)dan konımırsa ... " diye çevirrnişir. (Ateş, S., ag.nı.,s.355);

59 Fazlur RBhrruın, Ana Konulanyla Kur'aiı, s. 75-76. · 60 er-Riiğıb el-İsfahliııl, ag.e., 303. Aynı bilgiler için aynca bkz. ei-F'ırüzabfu:IL Besiiir, c.II, s.576.

210

,.

arayışlar

Kur'an'da "takvfl', "ittikfl', "muttakf' gibi kelimelerle vurgulanan husus, kulun, Rabb'ine karşı daima sorumluluk şuuru içerisinde olması, nihayet her davranışının hesabını Allah'a vereceğinin bilincini taşımasıdır. Allah uzaklaşılacak, sakınılacak, korkulacak, korunulacak, tedbir alınacak bir varlıktan daha çok, sevilecek, sığınılacak, yardımına ihtiyaç duyulacak, · O'ndan müstağnl

kalınmayacak, her dem O'nunla olunacak bir varlıktır. Zira Allah, Kur'an'da daha çok, rahmetiyle, sevgi sunması ve sevilmesiyle (el- VedDd/:;j)~l ) tecelli eden bir Varlık'tır. Böyle bir Varlık'tan sakınmak, korunmak yerine O varlığa yönelmek, her an O'nunla beraberlik şuurunda olmak-gerekir.-Kaldı-ki Kur'an'da- 'i cilll ~\ı.l.9l 01 'il · · · .ıı.',X ·1- ...9 · "iy· i· bil ki· Allah'm·-veli1erine-·korku-·y:oktur ve onlar uJı P-t. ;- .9 ~ .9::> ' üzülmeyeceklerdil''61 ayetinde geçenv_sjP-J. pm"'ij rt.ılc. ._§~ "'j ibaresi, bir çok ayette geçmekte62

, böylece, Allah'a karşı bu dünyada sorumluluk bilincinde hareket eden, Allah'a ve Elçisi'ne karşı gelmekten sakınan, Allah dostlarının öbür alemde korkmalarına ve üzülmelerir.e, her hangi bir azaptan endişe duymalarına gerek olmadığı vurgulanmaktadır. Mesela şu ayette de:

" .• ı,.,, .ı. "';i .1- ı..9p.)l9 -1 -1· ····J . ~• ··Ll <.ı- · •. ,ö. <,_ J,.., <, .. ,L lol -'1 · L" U.--~ F j ~ ~.:;~u- <.1'.1 •• ~U,.,---:;?-'-"-' .l fW*' .. r- <S\J1 •

"Ey Adem oğul/an, kendi içinizden elçiler gelip size ayetlerimi anlatttklan zaman sorumluluk bilinciyle hareket edenlere korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdil''63

buyurulmaktadır. Bu da gösteriyor ki, mü'minler ve Allah'a saygıda kusur etmeyeniere hem bu dünyada hem de ahirette ne korku ve ne de üzüntü vardır. Dikkat edilecek olursa bu ikinci ayette hem "~havf hem de " ~lfittiki?l'

kelimeleri yan yana geçmiştii. Şayet " ~littikfl', korkmak anlamına geliyorsa, burada "...9p.!havf kelimesinin kullanılması zaid olacaktır ki, Kur'an bu tür fazlalıklardan münezzehtir. Şu halde, Allah'a inanan, Allah'ı seven, O'nun emirlerine itaat eden, yasaklanndan sakınanların kısaca muttakllerin, korkmaları veya endişe duymaları için bir sebep yoktur. Zira sakınılması gereken şeyler,

kendimizin yapmış olduğu yanlış davranışlardır. Allah'ın yasakladığı fıillerdir.

Korunması gerekenler ise, Allah'ın emrettiği, yapmamızı buyurduğu ve dinimizin üzerinde durduğu temel esaslarıdır. '

Fakat şurası l:ıir gerçektir ki, bilinçaltımızda korkular yer etmiştir.

Toplumumuzda Allah sevgisinden· daha çok, Allah korkusu ön plandadır. Halbuki, sevgi, korkudan daha faziletlidir. Çünkü seven kul her halinde Mevla'sını sayar ve

61 Yünus, 10/62. 62 Bu ibarenin geçtiği yerler için bkz. Bakara, 2138,62,112, 262,274).77; .Aı-i İrnrfuı, 3/170; Maide, 5/69;

En'fun, 6/48; A.'riif, 7/35, 49(Söz konusu ibare bu ayettec.ıY _?:i ,;nı 'i_,/#-...:. _ı!. 'i şeklinde geçmek.iedir.); Yilııus, 10/62; Zuhruf; 43/68 (Bu ayette ise adı geçen ibare şu şekiİdedir:" ,;nı 'J.J ~~ıl#- ...:._,;.'J i;c \ı ,:ı_,ij,S'); Alıkıif; 46113.

63 .A'rat; 7/35.

211

arayışlar

O'na bağlılığını korur. Halbuki korkan kulun korktuğu haller ortadan kalkınca

bağiılığı zayıflar.64

"Takva'yı, "sevgi' ile "korkU' gibi iki duygunun arasında tam merkeze yerleştiren Abdullah Draz, Allah'ın kanuniarına tam anlamıyla "en derin bir saygi'nın diğer adının "takva' olduğunu söylemektedir. Draz'a göre "takva", duygusal alan üzerinde iradeyi harekete geçiren güç olarak ortaya çıkmış ödev fıkridir. Dolayısıyla takva, sevgi ve korku'nun birleşmesinden doğan bir hürmet duygusu olup, onların çift yönlü rolünü oynamakta, aynı zamanda hem hareket ettiricilil<, hem .. de frenleyicilik görevini yapmaktadır. Özellil<fe bu frenleyicilil< vasfından da "haya" kavramı doğmuştur. Hz. Peygamber de ahiakın ruhunu "haya" duygusu ile tanımlarnıştır.65

"AIIah'tan sakmmal<' biçimindeki çevirilere gelince; bu anlamdaki çevirilerin de yeterli vurgudan uzak olduğunu söyleyebiliriz. Zira, Türkçe'de "sakınmal<' üç anlamda kullanılmaktadır. Birincisi, herhangi bir korl<u veya düşünce ile bir şeyi yapmaktan ·uzak durmak, ictinap etmektir. Mesela, "günahtan sakınmal<' gibi. ikincisi ise, olabileceği düşünülen kötülüklere karşı önlemler almaktır. Bu anlama da; "hastaltktan veya soğuktan sakmma"yı misal olarak verebiliriz. "Sakmma"nın Türkçe'deki üçüncü . anlamı ise, bir şeyi korumak, esirgemek, gözetmektir. Bu arılarnda bir söz vardır: "SakJmlan göze çöp batar." Yani üzerine çok düşülen şeylerin daha çok kazaya veya zarara uğraması demektir.66 Şu halde sakınmak, genellikle istenmeyen, hoşlanılmayan, zararlı ve kendisinden uzak durulması gereken bir şeyden dolayı olur. Halbuki Allah bize şah damarımızdan daha yakın iken67 "AIIah'tan sakmmal<' şeklindeki bir çeviri hem kelimenin Kur'an konteksindeki anlamıyla hem de "sakmma"nın Türkçe'deki zikredilen anlamlarıyla uyumlu .bir çeviri değildir. Ayrıca Allah; sevilmeyen(!), zararlı(!), tehlikeli(!) bir varlık mıdır ki O'ndan sakınalım? Bilakis Allah, kendisine sığınılacak, yardım istenilecek bir Varlık'tır. O'na saygı ve alçak gönüllülükle eğilrnek ve "Varlığı"nın, "Birliği"nin şuurunda olmak gerekmektedir. Bundan dolayıdır ki bazı çevirmenler ya "AIIah'm emirlerine karşt gelmekten sakmmal<' veya "AIIah'a karst gelmekten sakmmal<'68

şeklinde çevirmeyi tercih etmişlerdir. Bu çeviriler doğru olmakla birlikte

64 Erzurumlu İbrahim Hakkı, İnsün-ı Ktinıil, (Sadeleştiren. İ. Turgut Ulusoy), istanbul, trz., s.39. 65 Draz, Muhammed Abdulliılı, Kur 'ön Ahlıila, (çev. Ernrullah Ytiksel, Ünver GUnay), İz Yayıncılık,

İstanbul 1993, s.363,364. 66 A.g. Türkçe Sözlük, (I-II), c.II, s. 1246. 67 Kat; 50/16 .>ı.J_ill Jı=.. &><~,ıli Y jl ı.J=..i ..ı" .. . Biz ona şah damanndan daha ya/anıt' 68

" ••• .ıiıı !.i":)_ • .Jİttelatllah" ibaresinin ·'Allah 'a karşı gelmekten sa/anın" şeklindeki çevirisine, biltUn meali boyunca riayet edenler de vardır. Bu çeviıilerin geçtiği bazı yerler için bkz Yıldınrn, S, ag.m., s.28, 105, 203, 162, 355,413,459; Altuntaş, R, Şahin, M, a.g.m., s.l, 6, 28,29,36, 37, 105, 107, 152, 162, 203,280, 320, 335, 355,413, 459, 513, 516, 542, 576, 597. Yalnız, Halil Altuntaş ve Muzaffer Şahin tarafindan hazırlanan Türkçe rnea.Ide öncelikle keliinenin ArapÇa'sı latinize edilmiş yani "takva' dendik'ten sonra parantez açılarak (Allah' a karşı gelrnekten sakının ak) diye çevirisi yapılmıştır.

212

,.

arayışlar

Muhammed Esed, Fazlur Rahman, Marmaduke Pickthall'ın isabetle belirtmiş

oldukları gibi bu çevirilerde "ittika"nın içerisinde mündemiç olan derin anlam vurgusu kaybolmakta, okuyucuya bu anlam yeterince hissettirilememektedir.

Şu halde, kanaatimiz odur ki; " ... cılll lıiı;i! ... " ibarelerini, "AIIah'tan korkurl' veya "AI/ah'tan sak1nırt' biçiminde çevirmek yerin·e, "AIIah'a sayg1l1 olurt'69

; "AIIah'a karş1 sorumluluk bilincinde olurt'70

, "Allah bilincini içinizde canli tuturt'71 şeklinde çevirmek, kaynak metnin dilini, hedef dile daha uygun bir biçimde çevirmektir. Böylece, "ittikfl' kelimesinde meknGz olan anlam, Türk okuyucusuna daha iyi yansıtılacaktır.

MisaJ3· " .• ::.. ,, ·"Ll u72 " •.• _,,.--Ll ıı73 • • ll~ ıı.:ı"' 9 ı ıcııuı.:ı..., 9 ••••

Kur'an'dan seçtiğimiz bu iki ayrı ibareye dikkat edilecek olursa, hem "rehber' hem de "ittika" peşpeşe geçmektedir. Bu ibarelerin Türkçe çevirilerine baktığımız da, iki farklı kelime olmasına rağmen bazı mealierde her iki ibarenin de " ... ve yalmz benden korkun" şeklinde çevrilmektedir.74

Bu iki ibareden",.,9JOI,l9 ..sl,ıl..9" ibaresini " ... ve yalmz benden korkurt' diye; "ı"ıııiiJl9 ..s~l..9····" ibaresini ise " ... ve yalmz benden sakm1rt'75 veya "sadece benim emir/erime karş1 gelmekten sak1mrt'76

; " ••• Bana karş1 gelmekten sakm1.rt'77; "ve

Ben'den sakmm artik Ben'den"78; " ••• ve sadece benim bilincirnde olun1"79 biçiminde

çevrilmektedir. ikinci misalimizde de geniş bir şekilde durduğumuz gibi " ..s~l..9···· r 19iiJl9" ibaresinin çevirisini, Muhammed Esed'in mealini Türkçe'ye çevirenlerin yapmış olduğu gibi; " ... ve Bana, yalmzca Bana karş1 sorumluluk bilinci taş1y1rt'80 ya da hiç olmazsa Hüseyin Atay'ın çevirdiği gibi " ... Sadece Bana sayg11l o/urt'81 veya Marmaduke Picthall'in ingilizce'ye çevirirken kullanmış olduğu " ... keep your duty unto Me" ibarelerinin Türkçe'de ifade edilişi olan " .. .Bana karşi sorumluluğunuza dikkat edin."82şeklinde olmalıdır.

69 A H " ..iıll :;:;ı ,. 'b . . çt•-· b''tün' I tay, ., ag.m., ... .'J"::! ••. · ı aresının ge ıgı u yer er. 70 Muhammed Esed, ag.m. Türkçe Çevirisi, " ... ..iıl ~-··"ibaresinin geçtjği bütün yerler. 71 Akd . s 28 ., 'll -ı , 'b • • ·-· b''tün' ı emır, ., ag.m., s. ve. · ... .uı .'J"::!... ı aresırun geçtıgı u yer er. 72 Bakara, 2/40 73 Bakarıı, 2/41. 74 Bu çeviriler için bkz. Çantay, H.B., ag.m., c.I, s.2J; Gümüş, Sadreddin ve arkad~ları, a.g.m., s.8;

Davudoğlu, A, a.g.m., s.8; Sadak, B ... ag.m., s.l8; Özek, Ali ve arkad~Ian, ag.m., s.6; 75 Söz konusu ibarenin bu çevirileri için bkz. Ateş, S., ag.m., s.6; Koçyiğit, T., ag.m., s.6 76 Dumlu, Ö ., Elmalı, H., a.g.m., s.8 71 Doğru], Ö.R., ag.m., c.J, s.26; Yıldınm, ag.m., s.6; Altuntaş, H., Şahin, M, ag.m., s.6. 78 Elınalılı, H. Y., a.g.m., s.8. 79 Akdemlr, S., ag.m., s.6. 80 Muhammed Esed, a.g.m Türkçe Çevirisi, s.l3. 81 Atay, H., ag.m, s.6. 82 MannadukePicktlıall, a.g.m, s.7.

213

arayışlar

Netice itibariyle, bu ayetlerden birincisinde ",·,w ,1.9 ...s~l.s" ibaresini "Yalmz benden çekinin" şeklinde; ",·,ııii.JI9 ..s~IJ .... " ibaresini ise; ya "Yalmz bana karş1 sayg1!1 o/urt' veya "Yalmz,Bana karş1 sorumluluk bilincinde o/urt' biçiminde çevirmek uygundur.

Misal4: " .. Aiilı9 <ılıi,A?v9 qj9<& ı9 <ılıl ab ··M"83

Misal olarak inceleyeceğimiz bu ayette de görüldüğü gibi hem "haşyef' hem de "ittika" kelimeleri fiil olarak geçmektedir. Ayetlerde geçen kelimelerin oldukça teknik bir. şekilde kullanıldığının önemiLgöstergelerinden_birisLde .bu .ayettir. Zira ayette önce "ftiaşyef' sonra-'-'ittika" kelimeleri kullanılarak, bu kelimelerin birbiriyle irtibatlı, fakat ayrı manalı oldukları gösterilmiştir.84 in·celediğimiz bütün mealierde hem "haşyef' hem de "ittika" kelimeleri Türkçe'ye çevrilmiştir. Bu ayetin çevirisi münasebetiyle söz konusu mealierde tespit ettiğimiz husus, çevirmenlerin büyük bir çoğunluğu, "takva" ya da "ittikfi' kelimelerini Kur'an'da geçtiği hemen her yerde "korkma!<' şeklinde çevirirlerken, bu ayette "sakmm" diye çevirmişle~5 ve "haşyef' kelimesine "korkma!(' anlamını uygun görmüşlerdir.86 Kur'an, içerisinde lü.zumsuz bir tek kelime dahi barındırmayan ilahi bir kitaptır. Görülüyor ki aynı ibarede iki kere "korkma K' şeklindeki çeviri pel< uygun olmamaktadır. incelediğimiz. mealler arasında Elmalılı bu ayeti, diğerlerinden farklı olarak "AI!ah'a(karş1) haşyet besler ve O(nun emir ve yasaklarl)na (riayet ederek) korunursa. .. "87 diye Türkçe'ye çevi~miş, ancak, "haşyef' kelimesini çevirmeden olduğu gibi nakletmeyi uygun görmüŞtür.

Bizim tespitierimize göre bu ayetin; " Allah'a ve Elçisi'ne itaat eden, Allah'a(karş1 sayglSlZIIk etmekten) kaygi duyan ve O'na karşi sorumluluk bilinci içerisinde saygi duyanlar. .. "şel<linde çevrilmesi daha uygundur.

Misal 5: .-.Wl .. ~ll @i'i <ılıi·JI§q .,.,g ı.OW kı ,·,.Jıırug ,..Jıı9 .-,o fMiı .-,ıı9l::.u

83 Nilr, 24/52. 84 Cebec~ L., Kur'an 'a Göre Takwi, s.24. 85 Nilr, 24/52. ayette geçen "itti/ai'' ibaresinin "sa/anmak"' şeklindeki çeviriler için bkz. Çantay, H.B., a.g.m.,

c.ll, s.638; Yıldınm, S., ag.m, s.355; Ali Özek ve Arkadaşları, a.g.rn,s.355; Dıınılu, Ö., Elmalı, H., a.g.m., s.322; Gümüş, S. ve Arkadaşlan ise bu ibareyi " .. . savgı ile sakman kimseler ... " şeklinde çevirmişlerdir, a.g.rn., s.357; Davudoğlu, A, a.g.m., s.357; Sadak, B., a.g.m., s215; KoÇyiği~ T., a.g.m., s.355; Altı.ıntıış, H., Şahin, M ise;" ... O'nakarsı gelmekten sa!anırsa ... " diye çevinnişlerdir., a.g.rn., s.355

86 Nilr, 24/52. ayette geçen "haşyef' ibaresinin "korkma/C' şeklindeki çeviriler için bkZ. Çantay, H.B., a.g.m., c.ll, s.638; Ateş, S., a.g.m., s.355; Koçyiğit, T., a.g.rn., s.355; Dwnlu, Ö., Elma! ı, H., a.g.nı., s.322; Gümüş, S. ve Arkadaşlan, a.g.m., s.357; Davudoğlu, A, a.g.rn., s.357; Sadiık, B., a.g.m., s.2l5; Altuntaş, H., Şahin, M., a.g.rn., s.355; Akdeınir, S., a.g.rn., s. 355; Suat Yıldırun bu kelimeyi •; ... ta::irn edip ... " şeklinde, s.355; Hilseyin Atay: " ... Sayan ... " diye, s.355; Ali Özek ve Arkadaşlan: " ... saygı duyar ... " şekiinde çeviımişlerdir.s.355. Ömer Rıza Doğru! ise bu kelimeyi tercüme etmemiştir. Bkz. DoğruL Ö.R, a.g.m., c.ll, s.572.

87 Elmalılı, a.g.rn., s.357.

214

arayışlar

n @:i cibl ı&91lı..olg ,.,ı:Jf eti 9 , ..:? ı ;ı{ lg d 9""'11 u-9 lo eti s .,·,9.@ ,lhsLI.h::ı.lg <til ~ lc;l88

Dikkat edilirse bu ayetlerde hem "havf, hem "rehbef' hem de "ittikfl' kelimeleri geçmektedir. Bahse konu mealierden sadece ikisi hariç, diğerleri her üç kelimeyi de sadece "korku' anlamı vererek; yani ",·,ıı9l::..ı" (=korkarlar'); ",·,ıım ,13" (=Benden korkun) ve "ı:.ı.sEJ/.' (=korkuyorsunuz)89 şeklinde çevirmişlerdir.

Elmalılı M.H. Yazır, bu ayetleri şu şekilde Türkçe'ye aktarmıştır:

"Fevklerinden Rab'lerinin mehafetini duyarlar ve her ne emrolunulurlarsa yaparlar. Allah da buyurmuştur ki: 'iki ilah tutmaym, O ancak bir i/ahtf( onun için benden, yalmz benden korkun!.'Hem, göklerde,-:yerde ne varsa O'nun,-dinde-daima · O'nundur; öyle iken siz Allah'm gaynsmdan mt korkuvorsunuz?'9° Kanaatimiz odur ki, Elmalılı "Havf kelimesini "mehafet' şeklinde yine Arapça diğer bir kelime ile karşılamak zorunda kalarak, Türkçe'ye çevirmeye gayret etmiş, bu çevirisiyle bir anlamda, "havf kelimesinin, "rehbef' kelimesi ile "ittikf!i' dan farklı bir anlamda olduğunu ihsas etiirmek istemiştir.

Bize göre bu ayetlerde geçen "havf, "rehbef' ve "ittikf!l' kelimelerinin aralarındaki anlam farkları da belirtilerek şu şekilde çevrilebilir:

"Üstlerinde olan Rablerinden korkar/ar/',l~l::..ı", emrolunduklan şeyleri yaparlar. Allah 'iki tann edinmeyin. O, tek bir tanndtr, yalmz Bana (karşt

gelmekten) çekininl' .. ,w ,l9"' dedi. Göklerde ve yerde olan O'nundur. Din de daima O'nun içindir. Allah'tan başkasma mt savgtlt o/acakstmz!',·,rıfii/'."91

lll. Genel Değerlendirme ve Sonuç

Bütün bu incelemelerden sonra diyebiliriz ki, bir dilden diğer bir başka dile herhangi bir metni çevirmek oldukça müşkil bir sanattır. Kur'an gibi ilahi orijini olan, kaynak metnin dilini, bir başka hedef dile çevirmek ise hem zordur hem de sorumluluğu ağır ve risklidir. Dolayısıyla Kur'an'ı herhangi bir dile çevirmek,

. aceleye getirilmemesi gerel<en, dikkatli bir ekip çalışmasını gerektirecek kadar

88 • Nahl, 16/50,51,52. . 89 Mesela Süleyman Ateş, bu ayetlerde geçen üç ayn kelimeyi eşanlaınlı olarak çevirmiştir. Ateş'in çevirisi

şöyledir: '' Üstlerinde/d Rablerinden korkarlar ve emredildikleri şeyi yaparlar. (N ah~ 16/50). Allah' 'İki tann hitmayın. O. ancak tek Tann 'dır. Yalnız Benden korlam' ded( (N~ 16/51). Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Kulluğun da yalnız O'na yapılması lôzımdır. Siz. Allah'tan başkasından mı korkuvorsunuz?". Ateş, S., a.g.m.,s.27I; Bu şekilde üç ayn kelimeyi eşanlamlı olarak "kor/ai' anlamıyla çeviren diğer mefiller için bkz. Çantay, H.B., a.g.m., c.II, s.492; Yıldınm, S., ag.m., s.271; Duınlu, Ö., ElınaJı, H., ag.m., s.240-241; Özek, A ve Arkadaşlan, a.g.m., s.271; Koçyiğit, T., a.g.m., s.271; GUmUş.S, ve arkadaşlan, a.g.m., s.273; Davudoğlu, A, a.g.m., s.273; Sadak, B., ag.m., s.l64; Altuntaş, H.; Şahin, M., a.g.m., s.271.

90 ElınaJılı, M.H. Y., a.g.m., s.273. 91 Atay, H., a.g.m.,s .271. Salih Akdernir Nalıl Suresi 52. iiyette geçen "tetteqzin" ibaresini "saygı

gösterme/C' şeklinde çevirmiştir. Akdemir, s~ a.g.m., s.271.

215

arayışlar

ciddi bir faaliyettir. Neticede "her çeviri bir yorurrt'92 veya "her meaf bir tefsir'93

olduğuna göre, Kur'an'da geçen bir ayeti ve bu ayeti oluşturan kelimeleri Türkçe'ye çevirirken, olabildiğince hassas davranmalı, aceleye getirmeden, baştan sona Kur'an kenteksi daima göz önürıde ve zihinde bulundurularak, anlam nüansları, siyak, nüzul ortamı vb. hususlar da dikkate alınarak çeviri yapılmalıdır. Aksi takdirde Kur'an'da yerli yerince kullanılmış kelimelerdeki anlam vurgusu kaybolacak, yeterince okuyucuya aksettirilemeyecektir. Görebildiğimiz kadarıyla, mevcut mealierin çoğunda bu hususlara yeterli özen gösterilamediği için, "takva",

· "ittika"·· ve "routtakf' kelimeleri, genellikle,- -''Aifah'tan korkma!(! .. şeklinde çevrilmektedir.' Kanaatimize göre, kültürümüzün bir korku kültürü haline gelmesinde, bu tür çevirileri n de rol aynadıkları söylenebilir.

incelediğimiz bahse konu mealierde de görüldüğü gibi, çevirmenler, mümkün olduğunda orijinal metne sadık kalmaya çalışmışlardır. Fakat, yapılan çeviriyi parantez içi veya günümüzde parantez dışı açıklamalarla daha iyi anlaşılır kılmaya yöne.lik bir çabanın da sarf edilmesi de gösteriyor ki, literal (=kelimesi kelimesine) çeviri bu konuda yetersiz kalmaktadır. Ayrıca, sadece mesajın

aktarılmasına yönelik oldukça serbest kavramsal çevirinin de, dini tebliğ amacına hizmet etse bile, bir Kur'an çevirisi için çok elverişli bir usOl olmadığı da açıktır. 94

:Burada şu hususu önemle vurgulamalıyız ki, "Aifah'm Ketarni'nda birkaç anlama gelebilecek ve içerisinde derin manalı kelimeler vardır. Kur'an'ı doğru

anlamak ve Türk okuyucusuna bu anladığımız şeyi doğru ve güzel bir üslupla aktarabilmek için sadece kaynak dili bilmek yeterli değildir. Arapça'yı bilmekle birlikte çevrilecek dili de yani Türkçe'yi de çok iyi bilmek; başta dil dışı bağlam dediğimiz daha başka unsurların da bilinmesi gerekmektedir. Muhammed Esed'in de belirttiği gibi, Kur'an Arapça'şının özünü doğru şekilde kavrayabilmek için, Araplar'ın Kur'an'ın nazil olduğu miladi VII. yüzyılda hissettiklerini ve düşündüklerini hissedebiirnek ve düşünebilmek ve onların dilbilime ilişkin

sembollere verdikleri manaları doğru kavrayabilmek . şarttır. Bu nedenle çevirmenler, Kur'an'ın nazil olduğu dönemdeki dilbilime ilişkin kullanışiarı esas almalı ve Kur'an'ın bazı kelimelerinin, özellikle takva, hikmet, akl, tefekkür; huşü, hubb gibi soyut alanlarının, halkın zihninde zamanla fark edilmesi güç bir değişime uğradığını, bu nedenle klasik dönemden sonraki zamanlarda kazandıkları

92 Koç, Turan, "Çeviri ve Kur'an'ın Tllrkçe Çevirileri", 2.Kur'an Sempozyumı4 Tebliğler-A-h7zakerele!; 4-5Kasım 1995, Bilgi Vakii Yayınlan:5, !.Baskı, Ankara 1996, s.248.

93 Öısoy, ömer, " 'Çeviri Kuramı' Açısından Kur'an Çevirisi Sorunu", 2.Kur 'an Sempozyumı4 Tebliğler­.Miizakereler, 4-5Kasım 1995, Bilgi Valcfi Yayınlan:5, I .Baskı, Ankara 1996, s.253, 257,267.

9d •• •• · Oısoy, 0., ag.t, s.257.

216

,.

arayışlar

anlamlara uygun olarak çevrilmelerinin doğru olmayacağını hiçbir zaman hatırdan çıkarmamalıdır.95

Yukarıda da ifade edildiği gibi "her meal bir yorum' olduğu için; Kur'an'ın çevirileri bir hukuk belgesi niteliğini taşımamaktadırlar ve asla Kur'an'ın kendisi değildirler. Kur'an'ın, hukuk, ilim, ahlak konularında da buyrukları bulunan ilahi bir kelam oluşunu göz ardı ederek, tercüme vasıtasıyla başka bir dilde eşdeğerli kılmaya çalışmak, doğrudan doğruya onu tahrif etmekle aynı anlama gelir. Ancak şurası da unutulmamalıdır ki, Kur'an'ın Türkçe'ye yapılmış çevirilerinde onun diğer önemli bir tarafı olan ahenk ve usiObu pek·gözetilmemiş, düzyazı niteliğinde ve sanki sadece bir hukuk metni gibi çevrilmiştir. Kur'an'ı Türkçe'ye çevirenler, çevirilerinin bir hukul< metni olamayacağı kanaatinde olmalarına ve hatta bu görüşlerini açıkça ifade etmelerine rağmen, neticede bir hukuk metni gibi çeviri yapmaktan kurtulamamışlardır. Bunun da başlıca sebebi şudur: Kur'an'ın başka bir dile tercüme edilmesi sorunu, daha ilk dönemlerden itibaren daima ihtiyatla karşılanmış, dahası itikadi bir mes'ele olarak değerlendirilmiştir. Kur'an'ın bir başka dile tercüme cür'etinin gösterilmesi sonucunda onun esas manasına,

çevirmenin kendisinden de bazı şeyleri ona ilave edeceği ya da eksilteceği

endişesi daima zihinlerde yer etmiştir. Ayrıca Kur'an'ın dil ve anlatım özelliklerinin dikkate alınarak yapılacak çevirisinin, bir başka dilde "eşdeğer/is/'ni oluşturmak anlamına geleceği düşüncesi de, bu tür kavramsaliserbest çeviriye daha soğuk bakılınasına neden olmuştur. işte bu endişelerden dolayı, Kur'an'm kelime ve ifadelerinin "duygu vönil' denilen boyutu ihmal edilmiş ve anlamın herhangi bir dile inhisar etmeyeceği prensibinden hareketle, sadece manaya dayalı tercüme etme

·tarzı seçilmiştir. 96

Dolayısıyla, 'Kur'an'ı Türkçe'ye çevirmek isteyen bir kimse mümkün olduğunca Kur'an'ın bu eşsiz özelliklerini, birnebze de olsa okuyucuya aktarmaya gayret etmelidir. Aksi takdirde, Kur'an'ı mealinden okumak; adeta bir gramer kitabını ya da tamamen teorik ve akademik ifadelere d~yanan herhangi bir hukuk metnini okumakla(daha doğrusu okuyamamakla) eşanlamlı hale gelmektedir. Şu halde, "..sjil' kelimesini yine "takva" diye latinize etmek yerine, bu kelimenin "eşdeğerlf' bir çevirisini yapmak, yani "AIIah'a karşi gelmekten sakmmal<'; "Allah bilincini içte can/1 tutma!<'; "AIIah'a karşi saygiii o/mal<'; "A/Iah'a karş1 sorumluluk bilincinde o/mal<' şeklindeki Türkçe çevirilerinden birisini tercih etmek suretiyle, Kur'an-ı Kerim'in "takva" gibi, soyut bir kelimesinin Türk okuru tarafından

olabildiğince daha doğru aniaşılmasını sağlamak isabetli olacaktır. Her ne kadar

95 Muhammed Esed, The Message ofthe Qur'iin, mUeUifin Forewordkısmından özetlenmiştir. s.üi-v. Daha geniş bilgi için bkz. s.i-viü.

95 T O Koç, ., ag. t., s.248-25 .

217

arayışlar

bu çeviriler, kelimenin derOnundaki manayı tam olarak yansıtmasa da, "eşdeğer/i' çeviriler oldukları için, çeviri tekniği açısından kabul edilebilir çevirilerdir.

Netice itibariyle diyebiliriz ki, "takvfl' gibi, Kuran'ın önemli anahtar kelimelerini Türkçe'ye çevirirken, kelimelerin tarihi ·süreç içerisinde geçirmiş

oldukları anlam serüvenleri iyi tespit edilmelidir. Bunun için de bu kelimelerin, öncelikle "semantik analizler!' yapılmalı, etimolojik kökten itibaren ne gibi "anlam değişmeler/', "anlam kayma/ar/', "anlam iyileşmeleri ya da kötüleşmelerl'ne

uğradıkları gibi daha pek çol< husus açısından incelenerek, üzerinde herkesin görüş birliğ.ine \(çıra bildiği müstakil bir "Kur'an:Söz/üğU'·hazırlanmalı;-:daha ·sonra çeviriye başlanmafıdır. Bu çalışma, zaman açısından ne kadar süreye mal olursa olsun bu yapılmalıdır. Böyle bir çalışmanın yapılabilmesi için de bu işin önemine inanan uzman bir ekibe ihtiyaç vardır. Zira, bu çalışma sadece bir kişinin

üstesinden gelebileceği bir iş değildir.

218

özet: Bu makalede, öncelikle "takva" kelimesinin elimolajik ve samantik analizi

yapılmıştır. "Takva" kelimesi, Kur'an'ın önemli kelimelerinden birisidir. Ancak bu

kelime, Türl<çe Kur'an meallerinde, "Allah korkusU'; "Allah'tan sakinmal<'; "AI/ah't.an

korkma!<'; "kötJ/ükten sakmmak'; "sorumluluğu konusunda dikkatli o/mal<' şeklinde

Türkçe'ye çevrilmektedir. Bu çeviriler, "tcikva" kelimesinin Arapça köl< aniarnını tam

olarak karşılamamaktadır. Çünkü, bu kökün anlamı "dışandan gelen bir tehlikeye karşı

bir kimsenin kendisini koruması ya da savunması"dır. Aynca, ."takva" kelimesinin

"AIIah'tan korkmak" şeklindeki geleneksel çevirisi, bu kelimenin müsbet muhtevasını

yeterince yansrtmamaktadır. Yani, Allah'ın her zaman ve her yerde· h8zır-n8zırlığının

farkında olmaya ve rjşinin bu farl<ında oluşun ışığı altında kendi varlığını biçimlendirme

arzusuna tam olarak tekabul etmemektedir. Dahası, bazı miliereimler tarafından

benimsenen • kötülükten sa km ari' ya da • sorumluluğu konusunda dikkatli o/ari'

şeklindeki çeviri ise, "Allah Bilinci' kavramının sadece bir yönünü yansrtır.

Anahtar Kelimeler: Semantik, Takva, Çeviri, Korumak.