pano - ministry of national...
TRANSCRIPT
2016 Sayı : 1
PANO : Bornova Rehberlik ve
Araştırma Merkezi E-Dergisi
1
Sayı 1: YAŞAM BECERİLERİ
Pilot sayımızdan sonra, biraz gecikmeyle,
nihayet birinci sayımızla karşınızdayız.
Yaşam becerileri konulu bu sayımızda siz çok
değerli meslektaşlarımızın da yazılarına yer
veriyoruz. Bir kez daha katkısını esirgemeyen
öğretmenlerimize teşekkür ederiz.
Pilot sayımızda tercih ettiğimiz dil sade ve aynı
zamanda kapsayıcıydı. Tarzımızı muhafaza
etmeye çalışarak sayılarımızı hazırlamaya
devam edeceğiz.
Görüş ve önerilerinizi merakla bekliyoruz.
Katkıda bulunmayı düşünecek arkadaşlarımıza
şimdiden çok teşekkürler….
Okuyuşunuz keyifli olsun dileğiyle, şimdilik
hoşça kalın
2
İÇİNDEKİLER…………………………………………………..
Stresle nasıl başa çıkabiliriz?.........................................3
Sorun çözme becerisi…………………………………………………8
Duyguları tanımak ve ifade etmek……..........................11
Etkili iletişim kurmada uygulanabilecek teknikler………16
Çatışmaları çözmek için üç farklı yöntem…………………..20
Dinleme becerisi sınıf etkinliği…………………………………..22
Akran zorbalığı ve başa çıkma yöntemleri…………………32
Çözümlü tangram…………………………………………………….36
3
STRESLE NASIL BAŞA ÇIKARIZ?*
STRES NEDİR?
Stres; organizmayı ruhsal ve bedensel olarak zorlayan,
kısıtlayan, engelleyen olaylar karşısında ortaya çıkar. Stres
belirtileri fiziksel, duygusal, zihinsel, sosyal ve iş alanında
yaşanan stresler olarak beşe ayrılır.
Fiziksel stres belirtileri arasında hipertansiyon, taşikardi, baş
ağrısı, astım, grip, soğuk algınlığı, kasların gerilmesi, kilo kaybı,
cilt bozuklukları saçta değişimler ve eklem ağrıları yer
almaktadır.
Duygusal stres belirtileri arasında endişe, korku, depresyon,
çabuk ağlama, gerginlik, öz güven duygusunda azalma, aşırı
hassasiyet, öfke patlamaları, saldırganlık ve düşmanlık,
tükenmişlik, yorgunluk, umutsuzluk, yoğunlaşma bozukluğu,
uyku düzeninde dengesizlik, yeme alışkanlıklarında sapmalar
yer almaktadır.
Zihinsel stres belirtileri arasında karar vermede güçlük, zihin
karışıklığı, hafızada zayıflık, aşırı derecede hayal kurma, mizah
anlayışı kaybı, düşük verimlilik, hatalarda artış yer almaktadır.
Sosyal stres belirtileri arasında insanlara karşı güvensizlik,
başkalarını suçlama, sabırsızlık, alınganlık, kendini değersiz
hissetme, çok sık öfkelenme, kafein içeren yiyecek
maddelerinin kullanımında artış, ölüm ve intihar düşüncesi
yer almaktadır.
4
İş yerinde stres belirtileri, kurumdan şikayet etme, panik,
kendine güvensizlik, işini kaybetme, iş verenleri memnun
edememe korkusu, dayanışma eksikliği, iş kazalarının artması,
iş devamsızlığının artması, iş performansının düşüklüğü,
hatalara karşı vurdum duymaz davranma gibi belirtilerin sık
görülmeye başlaması stres varlığını göstermektedir .
Stresle baş etmek için kimi zaman farkında olmadığımız pek
çok işlevsel ya da işlevsel olmayan başa etme yöntemi
kullanırız. Bunlar stresimizi azaltmak yerine çoğu zaman
artmasına neden olurlar.
STRESLE BAŞ ETMEK İÇİN ETKİLİ ÇÖZÜM YOLLARI
NELERDİR?
Zamanı iyi yönetme, problem çözme teknikleri kullanma, aşırı
genellemelerden kaçınma, kişiler arası ilişkiler ve sosyal
etkinlikler geliştirme, fiziksel aktivitelerde bulunma, dengeli
beslenme, gevşeme egzersizleri uygulama, zihinde
canlandırma yaparak stresle daha kolay başa çıkılabileceği bir
çok kaynakta altı çizilen yöntemlerdir.
1. Zaman Yönetimi:
Etkili bir program yapabilmek için zorunlulukların yanında,
düzenli uyku, molalar, eğlenme, dinlenme, sosyal etkinlikler
ve olası değişiklikler karşısında alternatif olabilecek etkinlikler
de (Yağmur nedeniyle planlanan yürüyüş yapılamayacaksa
odada egzersiz yapabilmek gibi...) programda yer almalıdır.
2. Problem çözme Teknikleri Kullanma:
5
En çok kontrol edilebilecek sorunlar üzerinde kullanılır. Şöyle
bir yol izlenebilir:
1.Stres yaratan durum neden oluştu?
2.Durumu sadece o kişi mi sorun görüyor?
3.Bireyin kendi katkısı var mı?
4.Katkısı olabilecek başka şeyler ya da kişiler var mı?
5.çözüm için olabildiğince çok seçenekler var mı?
Bu sorulara cevap arayan birey stres yaratan durumdan
uzaklaşarak çözüm için adım atmış olacaktır.
3. Aşırı Genellemelerden Kaçınma:
Tek bir olaydan hareketle, bütüne yönelik olumsuz düşünceler
geliştirilmemelidir. Sınavım kötü geçti, ben bu sene sınıfı
geçemeyeceğim gibi... Oysa bu sınavım kötü geçti ama diğer
sınavlara daha iyi hazırlanabilirim tarzı düşünce daha
yapıcıdır.
4. Kişiler Arası İlişkileri Geliştirme:
Stresli durumlar insanlarla ilişkilerden kaynaklanabiliyor olsa
da, bu kişilerle tartışabilmek, çözüm için bir anahtar olabilir.
Tartışmalar sırasında “sen” dilini kullanmadan “ben”li
cümlelerle sorumluluğu üzerine almak iletişimi ve ilişkiyi
güçlendirebilir. ”Sen beni anlamak istemiyorsun” yerine
“kendimi yeterince anlatamadığımı düşünüyorum” daha
yapıcı olacaktır.
5. Sosyal Etkinlikleri Geliştirme:
6
Rutinler dışında farklı bir etkinliği denemek, yeni bir şeyler
öğrenmeye çalışmak, zihni dinlendirmeye yardımcı olabilir.
Farklı bir öğün, farklı bir saç kesimi, eski bir arkadaşı aramak,
konsere, sinemaya, tiyatroya gitmek, dergi ya da roman
okumak gibi etkinlikler rutinlerin oluşturduğu stresten
uzaklaşmak için yararlı olabilir.
6. Fiziksel Aktivite:
Doğru egzersiz birçok amaca birden hizmet edebilir. Bireyin
becerilerini, kas gücünü artırabilir, kilo vermeye ve almamaya
yardımcı olabilir, kalbin beden dokularına kolaylıkla oksijen
almasını kolaylaştırarak bedenin genel fizyolojik koşullarını
iyileştirebilir. Egzersiz, bedenin stresle oluşan hormonlardan
arınmasına yardımcı olur dolayısıyla stres karşısında ani tepki
vermeyi engelleyebilir.
7. Dengeli Beslenme:
Çay, kahve, çikolata, kakao, kolalı içecekler strese yol açan
besinlerdendir. Bu besinler, stres tepkisini başlatan kimyasal
maddeler içerirler. Uyanıklık ve hareketliliği artırırlar.
Dolayısıyla bu besinlerin yerine ıhlamur, ada çayı gibi bitki
çayları, meyve tüketilebilir. Beslenme alışkanlıklarını
düzenleyerek, enerji düzeyi, strese karşı gösterilen tepkiler ve
genel sağlık üzerinde bireyin kontrolü artırılabilir.
8. Gevşeme Egzersizleri:
Gevşeme egzersizlerini öğreten CD ya da kasetler edinerek ya
da bir uzmandan yardım alarak öğrenilebilir. Bireyin
kaslarında oluşabilecek gerginliği, gerginlik oluşmadan fark
7
edip kendi kendine gevşetebilmesidir. Gevşeme egzersizini
uygulayan birey, gergin ortamlar öncesi uygulamayı yaparak
ya da gün içerisinde gevşeme molaları vererek bedeni
üzerinde kontrolü sağlayabilir.
9. Zihinde Canlandırma:
Bireyin kendisini rahatlatan bir durumu ya da ortamı hayal
etmesi stresin yarattığı olumsuz duygu ve düşüncelerden
uzaklaşmasına, stresle başa çıkmada alternatif yollar
bulmasına yardımcı olabilir .
*bu yazı için http://www.yasamhastanesi.com.tr/tr/saglik-profesyonelleri-bildiriyor/217-stresle-nasil-
basa-cikabiliriz# adresine bakılabilir.
8
SORUN ÇÖZME BECERİSİ Yaşadığımız çevre, günlük hayatımızın ritmi, ev ve iş hayatımız arsındaki dengesizlikler, ilişkilerde karşılaştığımız güçlükler çözümünü bulmamız gereken sorunların sayısını arttırmaktadır. Neyse ki hepimizin hâlihazırda başvurduğu sorun çözme yöntemleri var ve okuyan, öğrenmeye devam eden birey için sınır sadece gökyüzüdür. Gelin burada bildiklerimizin üzerinden geçelim; -Herhangi bir problemle karşılaşan birey öncelikle alternatif çözümleri düşünebilmelidir. O zamana kadar bu problemlerin benzerleriyle karşılaştı mı? Çözüm için ne yaptı? Aynı çözüm yeterli mi ya da ekleme çıkarma mı yapması gerekiyor? Duruma uygun olan çözümü seçmek önemli bir beceridir. -Araştırmalar ışığında diyebiliriz ki, insanlar karşılaştıkları problemler karşısında iki temel yolda ilerler; olumlu bakış açısının yolu, olumsuz beklentilerin yolu. Buna göre insanlar bir sorunla karşılaştıklarında iki şekilde tepkide bulunabilir. Bir soruna yapıcı şekilde tavır sergileme kişinin soruna olumlu yaklaştığını gösterir. Bu bireyler sorunları birer tehdit olarak görmekten çok onları bir fırsat olarak görebilmektedirler. Bu bireyler sorunlar karşısında yeteneklerine güvenir ve sorunları çözebileceklerine inanırlar. Diğer bireyler ise daha baştan olumsuz bir bakış açısı sergilerler. Sorunların nedenlerini başkalarının üstüne atarlar, sorun ortaya çıktığında görmezden gelirler ve sorunları tehdit olarak algılarlar. Sorunu çözme konusunda yeteneklerine ve becerilerine güvenmezler.
9
-Bunların devamında şunu ekleyelim; bireylerin sahip olabileceği 3 çeşit problem çözme tarzı bulunmaktadır:
1. Kaçınan sorun çözme tarzı 2. Dürtüsel-dikkatsiz sorun çözme tarzı 3. Akılcı(Rasyonel) sorun çözme tarzı
Kaçınan Sorun Çözme Tarzı: 1-İşlevsel olmayan bir tarzdır. 2-Sorunlara karşı ilgisiz, görmezden gelen bir tavır sergilerler. 3-Sorunları erteleme, pasiflik, ilgisizlik, hareketsizlik gibi davranışlar sergilerler. 4-Problemlerle yüzleşmek yerine kaçmayı seçerler. 5-Problemlerin çözümünde sorumluluk almazlar; kendiliğinden veya başkalarınca çözümlenmesini beklerler. Dürtüsel-Dikkatsiz Problem Çözme Tarzı: 1-İşlevsel olmayan bir tarzdır. 2-Aceleci yapıda kişilerdir. Akıllarına ilk geleni uygulama eğilimi vardır. 3-Sistematik olmayan tarzda alternatifleri ve çözümleri gözden geçirirler. 4-Çok az bilgi ile problemi çözmeye çalışırlar. Düşünmeden hareket ederler. 5-Tam ve düzgün olmayan sonuçlar ortaya çıkar ve bu sonuçlar da ileride kişilere birer problem olarak geri döner. 6-Belirsizlik, huzursuzluk veya olumsuz duygulara tahammül eşikleri düşüktür. Akılcı Sorun Çözme Tarzı: 1-Çözüme ulaşılacak stratejiyi belirleme, uygulama ve değerlendirme becerisine sahiptirler. 2-İşlevsel bir yoldur.
10
3-Sorunu çözme aşamasında 4 ana beceriye sahiptirler: a) Sorunu tanımlama ve formüle etme b) Olası çözüm seçeneklerini üretme c) En iyi çözüm seçeneğini seçme(karar verme) d) Seçilen çözüm seçeneğini uygulama ve değerlendirme Sorunlarımızı çözmek için kendimize has yöntemlerimiz var. Başta da dediğimiz gibi bu yöntemlere yenilerini ekliyoruz her bir yeni deneyimimiz ile. Okuyoruz, duyuyoruz, öğreniyoruz. Uzmanların çalışmalarını takip ediyoruz. İşte uzmanlardan edindiğimiz bir psikolojik yardım bilgisi; problem çözme terapisi. Bu terapinin içeriği bazı basamaklardan oluşmaktadır. Öncelikle bireye terapinin mantığıyla ilgili bilgi verilir. Danışana sıkıntı veren problemler netleştirildikten sonra ulaşılabilir hedefler belirlenmektedir. Problemle ilgili hedefler netleştirildikten sonra olası çözüm seçenekleri danışanla birlikte ortaya konulur ve çözümlerden en uygun olanlar seçilir. Bu aşamada seçilen çözüm yolu terapistin desteğiyle uygulamaya geçirilir. Ve son olarak hedeflere ulaşım sağlanmış mı diye değerlendirme yapılır. Eğer başarılı olunamamışsa sürecin başına dönülerek hata yapılan basamak düzenlenir ve tekrar süreç başlatılır.
Bornova Rehberlik Araştırma Merkezi
Rpdh Bölümü
11
DUYGULARI TANIMAK VE İFADE ETMEK*
Duyguları İfade Etmek
Ne hissedildiği tanımlama yeteneği kazanıldıktan sonra bunları ifade
etmek çok önemlidir. Duyguları ifade etmek ya da dışarı vurmak üç
şekilde olabilmektedir: 1) Başka biriyle paylaşmak, 2) Yazarak
boşaltmak, 3) Fiziksel olarak boşaltmak (bir yastığa sarılarak ağlamak
gibi). Duyguları boşaltmak demek hissedilen duygulardan ötürü
sorumlu tutulan kişiye boşalmak ya da onu suçlamak değildir. O
kişinin söyledikleri ya da yaptıklarından dolayı ne hissedildiğini
bilmesi demektir.
Duygular bedende bir enerji değişimi yaratırlar ve fiziksel gevşeme ya
da başka bir yöntemle boşatılmaya gereksinim duyarlar. Bu duygular
bedenden boşaltılmadığında gerginlik, kaygı vb. gibi daha önce söz
edilen belirtilere sebep olmaktadırlar. Fiziksel sağlık bireyin genel
iyilik haline bağlı olduğu kadar duyguların belirdiği anda uygun zaman
ve biçimde ifade edilmesine de bağlıdır. Aşağıda duyguları ifade
etmenin bazı yolları bulunmaktadır.
Konuşarak İfade Etmek
Duyguları ifade etmenin muhtemelen en iyi yolu onları destekleyici
bir arkadaş, eş ya da danışmanla paylaşmaktır. Paylaşmanın anlamı
sadece duygular hakkında konuşmak değil gerçekten onları dışa
vurmaktır. Duyguların paylaşıldığı kişinin güvenirliğinin yüksek olması,
duyguların rahatça paylaşılması açısından önemlidir. Ayrıca iyi bir
dinleyici olması başka bir ifadeyle paylaşılan konularda ne yapılması
gerektiği konusunda önerilerde bulunmaması gerektiğini bilen biri
olmalıdır. Paylaşma yeteneğinin gelişmesi, dinleyen kişinin “sadece
dinleme” (bu dinleme tipine aktif dinleme denir ve dinleyen nadiren
söylenilenleri özetler ya da doğru anlayıp anlamadığı sorar)
becerisine göre de belirlenmektedir.
12
Yazarak İfade Etmek
Eğer duygular çok yoğun ve etrafta paylaşabilecek uygun biri yoksa
bir kâğıt kalem alınıp ne hissedildiği yazarak da ifade edilebilmektedir.
Belki bir duygu günlüğü de tutulabilir ve duyguların yoğunlaştığı
zamanlarda an be an duygular yazılabilir. Haftalar ya da aylar sonra
bu günlüğü okumak yaşamdaki değerler, düşünce kalıpları vb.
açısından çok öğretici olabilmektedir. Duygu günlüğü tutulmasa da
duyguları yazmak onları paylaşacak uygun birini buluncaya kadar
kişiyi rahatlatacaktır.
Karşıdaki Kişiyle Duyguları Paylaşarak İletişim Kurmak
Duyguları paylaşarak iletişim kurmanın anlamı karşıdaki kişinin yaptığı
ya da söylediği bir şeyden dolayı ne hissettiğinizi bilmesini
sağlamaktır. Duygularla bu şekilde başa çıkmaya çalışmak başka birine
anlatma ya da yazarak boşaltmaya göre daha risklidir.
İlgili kişinin neler hissettirdiği ona ifade edilmezse, ifade edilene kadar
tamamlanmamış bir duygu olarak kalacaktır. Örneğin uzun zamandan
beri birinden korkuluyor ya da öfke duyuluyorsa bu duygular
açıklanana kadar herhangi bir değişiklik olmayacaktır. Duygular bir
kez açıklandıktan sonra sessizce yaşanması ya da sır olarak kalmasına
gerek kalmayacaktır. Duygular ulaşılması mümkün olmayan (iletişimin
koptuğu eski bir arkadaş vb.) ya da ölmüş biriyle ilgiliyse mektup
yazarak da duygular boşaltılabilmektedir.
Duyguları paylaşırken dikkat edilmesi gereken iki kural vardır:
Karşıdaki kişinin ifade edilmemiş duyguları dinlemeye istekli olması.
Karşıdaki kişiyi suçlamak ya da sorumlu tutmaktan kaçınmak.
Birinci kural, özel duyguların saygıyı hak etmesi nedeniyle önemlidir.
Eğer karşıdaki kişi gerçekten bunları duymaya istekli değilse büyük bir
olasılıkla saygı duymayacak ya da yanlış anlayacaktır. Hatta anlatılan
13
kişiyle ilgili kızgınlık, korku, üzüntü duygularının artmasına neden
olabilmektedir. İlgili kişiye duygular anlatılmaya hazır olunduğunda,
dinlemeye istekli olup olmadığı sorulmalıdır. Örneğin “ Eğer sen de
uygunsan ve dinlemek istersen seninle önemli şeyler konuşmak
istiyorum”. Eğer karşıdaki kişi anlatmaya başlandığında sözü keserse
şöyle denilebilir: “ Lütfen ben sözlerimi bitirene kadar bekler misin?”
Karşıdaki kişinin gerçekten dinlemesi, dikkatini tamamen konuşmaya
yöneltmesi, sözleri kesmemesi, yargılamadan kaçınması, öneri ve
taleplerde bulunmaması gereklidir. Sadece dikkatlice ve sessizce
dinlemelidir. Eğer bir yorum yapacaksa konuşmanın bitmesini
beklemelidir. Eğer araya girip konuşmak isterse de bu ya anladıklarını
özetlemek için ya da duyduklarını doğrulatmak içindir. Bu özellikleri
gösteren iletişime “aktif dinleme” denilmektedir.
İkinci kural da önemlidir çünkü konuşmaları dikkatle dinleyen kişiye
saygı duymak ve hissedilen duyguların sorumluğunu onun üstüne
atarak suçlamamak gerekmektedir. Bunu gerçekleştirebilmek için üç
yöntem bulunmaktadır.
Durum. Karşıdaki kişiye duygulardan söz edilmeye başlandığında
cümleye şu şekillerde başlamak “Ben ……hissettim”, “ Ben …….
hissediyorum”. Bu tarz ifadeler sorumluluğu karşıdaki kişiye
yüklemek yerine duyguların sorumluluğunun alındığı göstermektedir.
“Sen benim kendimi ….. hissetmeme neden oldun”, “ Senin
yüzünden ….. hissettim” gibi ifadeler duyguların sorumluluğunun
alınmadığını gösterir ve karşıdaki kişinin savunmaya geçmesine
neden olmaktadır.
Kişisel saldırılarda bulunmak yerine yapılan davranışa odaklanmak.
Hangi duygular var? Duyguları ifade etmeye başlamadan önce hangi
duygu ya da duyguların bulunduğunun farkına varılmalıdır. Daha
14
sonra belirgin davranışlar belirtilmelidir. “Söylediğin saatte beni
aramadığın için panik atak geçirdim “ değil “Söylediğin saatte
aramadığın için ben kızgınım” biçiminde ifade edilmelidir. Doğru ya da
yanlış duygu olmamasına karşın duyguların doğru ya da yanlış
biçimde ifadesi olduğu unutulmamalıdır.
Yargılamamak. Karşıdaki kişinin yaptığı ya da söylediği şey
hakkında hissedilen duygular paylaşılırken yargılamada
bulunulmamalıdır. Duygulara yol açan neden yapılan ya da
yapılmayan davranışlardır kişinin kendisi değildir.
İçeride tutulan duygular kendilerini çeşitli fiziksel ya da psikolojik
belirtilerle ortaya koymaktadırlar.
Kaygı: Kaygı pek çok nedenden ortaya çıkmaktadır. Bazen
belirsizliklerle karşılaşınca duyulan temel bir duygudur bazen de
beklenmedik olumsuz durumların (“ise” düşünce şeklinin) sonucudur.
Eğer kaygı belirli bir durumla ilişkili görülmüyorsa güçlü fakat ifade
edilmemiş duygular nedeniyle ortaya çıkmış olabilir. Her duygu
boşaltılması gereken bir enerji taşır. Bu enerjiyi tuttuğumuz ya da
kendini ifade etmesine izin vermediğimiz zaman gerilim durumu ya da
belirsiz bir kaygı yaratabilmektedir.
Depresyon: M.S. Peck depresyonu “sıkışmış duygular” olarak
tanımlamıştır. Bazı kayıplardan sonra üzüntü ya da yas
yaşanmadığında sıklıkla depresif olunmaktadır. Gözyaşlarının
akmasına izin vermek ve ağlamak kayıp ya da yas konusunda daha iyi
hissedilmesini sağlayabilmektedir. Depresyon öfkenin içeride
tutulması sonucunda da ortaya çıkabilmektedir. Gestaltçı psikologlar,
maskelenmiş kızgınlığın kişinin kendine yönelmesi sonucunda
depresyonun ortaya çıkabileceğine işaret etmektedirler. Eğer son
zamanlarda belirli bir kayıp olmadığı halde birey kendini depresif
hissediyorsa neye kızmış olduğunu kendine sormalıdır. Özellikle
15
bireyin kendini aşırı eleştirdiği ve yüklendiği bir dönemdeyse bu iyi
bir sorudur.
Psikosomatik Semptomlar: Baş ağrısı, yüksek tansiyon, ülser, astım
gibi yaygın pek çok psikosomatik belirti sürekli olarak ifade edilmeyen
duygulardan kaynaklanabilmektedir. Psikosomatik belirtiler
kronikleşmiş stresin herhangi bir tipinden ortaya çıkabilirken, yıllar
boyunca ifade edilmemiş duyguların bedelini bedenimiz ödeyecektir.
Kuvvetli duyguları tanımlamak ve ifade etmeyi öğrenmek pek çok
psikosomatik semptomun azalmasını ya da kaybolmasını
sağlayabilmektedir.
Kas Gerginliği: Gergin, sıkılmış kaslar büyük ölçüde duyguların uzun
süreli ifade edilmemesi sonucu ortaya çıkan yaygın bir belirtidir.
Duygular ifade edilmeyip bastırıldığında belirli kasmalarımızı sıkmaya
yöneliriz. Belirli duygular, gerilmiş farklı kas gruplarında
bulunmaktadır. Engellenme ya da saldırganlık boyun ve omuz
kaslarında gerilime neden olmaktadır. Üzüntü ve yas göğüs bölgesi ve
göz etrafında, korku mide kaslarında, ifade dilmeyen cinsel duygular
da pelvik bölgesindeki kasların gerilmesine neden olmaktadır.
Günlük endişe ve sorunlarla zihnin sürekli meşgul olması bunlara
“kafayı takmak” duygulara dokunulmasına engel olmaktadır. Şu anda
ne hissediyorum diye sormak: Bunun yerine şu andaki esas sorunum
ya da endişem nedir diye de sorulabilir. Bir gözlemci olunmalı ve
herhangi bir duyguyu hissedebilmek için kişi kendine izin vermelidir.
*bu yazı için http://www.fvcpsikiyatri.com adresine bakılabilir.
16
ETKİLİ İLETİŞİM KURMADA UYGULANABİLECEK
TEKNİKLER
İnternet başta olmak üzere çok kaynakta iletişimde işimizi
kolaylaştıracak yol ve yöntemler yapılandırılarak ‘’iletişim tekniği’’
başlığı altında karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan bazıları şöyle
özetleyebiliriz:
a) Özgül İletişim Kurma Yöntemi: Doğru konuşmak ve dürüst
olmak en doğru kendini ifade etme yoludur. Her zaman geçerli ve
sonsuza kadar yaşayacak bir iletişim tekniğidir. Yabancılar "Doğruluk
en iyi politikadır" derken, İbn-i Sina, "Konuştuğunuzda daima doğruyu
söyleyin, ama her doğruyu her yerde söylemeyin," demiştir. Ne
söylemek istediğimizi çok iyi bilmemiz ve doğru kelimeleri seçip
kullanmamız gerekir. Doğruyu, doğru zamanda doğru biçimde ifade
edebilmektir.
b)Konum Değiştirme Yöntemi: Benzer uygulamalar benzer
sonuçları doğurur. Aynı yoldan gidersek aynı yere varırız. Sonucu
değiştirmek istiyorsak uygulamayı ve davranışı da değiştirmemiz
gerekir. Örneğin, konuşuyoruz ve problem hala çözülmüyorsa o
zaman konuşmayı sürdürmenin bir faydası yoktur. Hatta konuştukça
durum daha da kötü olabilir. Böyle durumlarda konum değiştirmek
gerekir demektir. Kısaca kaynak iken alıcı konumuna, alıcı iken kaynak
rolüne geçmektir.
c)Benzer İletişim Dili: İnsanlar genel olarak kendilerine
benzeyenlerden hoşlanır. Benzerlikler üzerinde yoğunlaşmak
yakınlaşmaya, farklılıklar üzerine odaklanmak ise çatışmaya götürür.
Benzer davranış ve tutumla kurulan iletişime benzer iletişim veya
ahenk kurma diyebiliriz. Bu da göstermektedir ki, dostluk kurup
geliştirmek için ya karşımızdakiyle aynı ya da onun bakış açısıyla
dünyayı görmeye çalışmak iyi bir yaklaşımdır.
17
d)Olaylara Yaklaşımda Kullanılan, Kişiliğin Üç "Benlik" Durumu:
-Anne-Baba (Ebeveyn) Benliğimiz: Kural koyan, koruyucu,
eleştiren tarafımızdır. Diğer insanlara nasıl davranılması gerektiği
konusunda öğütler veya emirler verir.
-Yetişkin Benliğimiz: Bireyleşmiş ve akılcı yanımızdır. Gerçekliği
dikkate alan, veri toplayan, değerlendiren, analiz yapan ve mantıklı
sonuçlar çıkaran tarafımız. Kişiliğin akılcı yanıdır. Dış dünyadan ve
yukarıda belirttiğimiz diğer benliklerde gelen verileri kodlar, işler ve
gerçekçi bir şekilde bir davranış biçimi oluşturur.
-Çocuk Benliğimiz: Duyguların ağır bastığı yanımızdır. Çocuk
benliğimiz doğal çocuk ve uyarlanmış çocuk olarak ikiye ayrılır.
Kişiliğimizin az gelişmiş ve çocuksu yanıdır. Doğal çocuk benliğimiz
kişinin fiziksel ihtiyaçlarını gözetir. Tepkileri anlıktır. Eğitilmemiştir.
Uyarlanmış çocuk benliği ise bağımlı ve eğitilmiş çocuktur.
Bir insan başka biriyle konuşurken kendi benlik durumlarının
birinden, karşısındakinin benlik durumlarından birine doğru konuşur.
Burada beklediğimiz ya da öğrenilmesini istediğimiz iletişimdeki iki
kişinin yetişkin benlik durumlarını kullanmalarıdır.
e)İnsanları Değil Problemleri Karşımıza Alma: Kimilerine göre
hayat, bir sorun çözme sürecidir ve günlük yaşam, bu sorunları
çözmek için gösterdiğimiz çabalardan oluşur. Sorun çözerken insanları
karşımıza alan bir tutum sergilediğimizde çatışma süreci başlar. Bu,
işleri zorlaştırır. Oysa kişileri bir tarafa bırakıp sadece soruna
(davranışa) yöneldiğimizde daha çok işbirliği kurma ve geliştirme
şansı yakalayabiliriz. Kişi hakkında değil, durum (sorun) hakkında
konuşmalıyız. Bu da, başkalarıyla daha kolay iletişim kurmayı ve
beraberinde daha kolay çözümü getirir. Örneğin; Duygulara değil,
18
davranışlara sınır getirmeliyiz. Öfkelenmen normal (anlayabiliyorum)
ama cama/kapıya vurman uygun değil gibi.
f)Çatışmayı Değil, Toleransı ve Uzlaşmayı Öğrenme: İnsanları
koruyan gerginlikler değil, esnekliklerdir. Bir düşünürün dediği gibi "
Sert olma kırılırsın. Yumuşak olma ezilirsin." Esnek davranmayı
öğrenmek iyi bir iletişim ve olumlu insan ilişkileri için gereklidir.
Tolerans (esneklik) çatışmaları önler. Çatışma, "Ben böyle dedim, sen
şöyle dedin " gibi karşıdakini tökezletecek ve düşürecek horoz dövüşü
tarzındaki davranışlardan (iletişimden) doğar. Dengede ise, kısaca
herkes tahterevallinin bir tarafında ve karşısındakinin düşmeyeceği
şekilde davranmasıdır.
Çatışmayı çözmek için daima bir noktaya yoğunlaşmalı ve esas
konunun dışına çıkılmamalıdır. Genellikle bir mesele tartışılırken
başka meselelere geçilerek eski defterler karıştırılarak çözüm yerine
yeni problemler yaratılır. Bu durum sorunu büyüterek ve
karmaşıklaştırarak içinden çıkılmaz hale getirir.
g)Güvenli Tutum Sergileme ve Tutumunu Kontrol Etme:
Karşımızdakinin ne söylemesini istiyorsak, ona, öyle söylemeli ve
davranmalıdır. Bir insanın bize "Evet" veya "Hayır" demesinde bizim
onunla kurduğunuz iletişim, belirleyici olmaktadır. İnsan davranışları,
genellikle psikolojideki karşılılık ilkesine göre işler. Bunun sonucu
olarak, karşımızdakilerin davranışlarını, büyük ölçüde bizim onlara
gösterdiğimiz davranış belirlemektedir. "Saldırgan","Çekingen" yoksa
"Güvenli tutum" mu sergiliyorsunuz? Alacağımız tepki, bu
tutumlardan hangisini gösterdiğimize bağlı olarak değişecektir.
Mevlâna, "Dünya aksi seda veren bir dağa benzer, ona ne
gönderirseniz size, aynısını gönderir" der. Bu üç tutumun iletişim
açısından sonuçlarına bir göz atalım.
I) Öfkeli İken İletişim Kurmama: Doğru ve etkili bir iletişim,
uyanık ve bilinçli bir halde iken gerçekleşendir. Soğukkanlı olup. Öfkeli
19
anlarda iletişim kurulmamalıdır. Kızgınlık ve öfke, düşünme etkinliğini
zayıflatan bir duygudur. "Kötülük, düşünceye öfke bulaştığında doğar.
" ve "Hırs gelir göz kararır; hırs gider yüz kızarır, "sözleri bu yargıyı
desteklemektedir.
i)Ortak İhtiyaçlara Yönelik Olma: İletişimde önemli olan bir
konu da, mesajın iletişimde bulunanların ihtiyaçlarına yönelik
olmasıdır. Sürdürülebilir iletişim, karşımızdakinin ihtiyaçlarına yönelik
olduğu sürece mümkündür. Gerçekte ise, kurulan iletişimden, her iki
taraf karşılıklı yarar sağlamalıdır (kazan/kazan tutumu). Tek taraflı ve
çıkar ilişkisi üzerine kurulu iletişim, sağlıksızdır ve uzun sürmez.
Unutmayalım ki, iletişim ortak noktalar üzerinde sürdürülebilir.
Bornova Rehberlik Araştırma Merkezi
RPDH Bölümü
20
ÇATIŞMALARI ÇÖZMEK İÇİN ÜÇ FARKLI YÖNTEM
Yöntem I: Ben kazanayım, sen kaybet.
Yöntem I güç, otorite kullanmayı gerektirir. Ödül ve ceza verme
olanağı ölçüsünde güç artar. Ancak karşı tarafın korkak ve bağımlı
olmama olasılığını da unutmamak gerekir. Bu yöntem kızgınlık ve öfke
yaşatır. Baskı kalktığında eski davranış geri döner.
Çok acil bir durum ve tehlike varsa, benim ihtiyacım karşıdakinden
fazla ise uygulanabilir. Hemen arkasından ben dili ile kendimizi ifade
ediyoruz ve etkin dinleme ile karşıdakini dinliyoruz.
Yöntem II: Sen kazan, ben kaybedeyim.
Ödün verme, yumuşak tavır, karşı tarafın merkezde olduğu karar
süreci.
Yöntem III: Kaybeden-yok yöntemi.
Kişinin kendisinin ve karşı tarafın gereksinimlerini karşılıklı olarak
giderecek, farklı becerileri nerede ve ne zaman kullanması gerektiğini
bilecek duyarlılığı ve esnekliği olmalıdır. Bu yöntem karşılıklı
gereksinim doyumu sağlayan bir çözümü ortaya çıkarır.
Kaybeden-yok yönteminde kişi şöyle davranmalıdır:
“Seninle benim bir gereksinim çatışmamız var. Ben
senin gereksinimlerine saygı gösteriyorum ama
kendiminkilere de saygı göstermeliyim. Benim
kazanmam ve senin kaybetmen için gücümü sana
karşı kullanmayacağım, ama boyun eğip kendi
kaybım pahasına senin kazanmana da izin
veremem. Haydi gel ikimizin de kaybetmeyeceği,
21
hem senin hem de benim gereksinimlerimizi
karşılayacak bir çözümü birlikte arayalım.”
Bu yöntemde altı basamaktan söz edilir;
1.Basamak : Sorun Tanımlama
2.Basamak : Çözümler Üretme
3.Basamak : Çözümleri Değerlendirme
4.Basamak : Karar Verme
5.Basamak : Kararın Nasıl Uygulanacağını Belirleme
6.Basamak : Değerlendirme İçin Kararın Uygulanışını İzleme
Bornova Rehberlik Araştırma Merkezi
RPDH Bölümü
22
SİZDEN GELENLER
TÜM VÜCUDUMLA DİNLİYORUM.
(1.2.3. SINIFLARDA UYGULANABİLİR.)
1.OTURUM
AMAÇ: 1-Çocuğun dinleme, düĢünme ve modelleme becerisinin geliĢmesine
yardımcı olur. 2-Dinlememek için yapılan davranıĢları söyler. Kötü
davranıĢların farkına varır. Kötü dinleme davranıĢlarını ayırt eder ve tanımlar. 3-
Dinlemenin hangi organlarla yapıldığını bilir. 4-öğrenmek için dinlemenin
olması gerektiğini bilir.
( 2dak.)TanıĢma ve grup kuralları
( 8 dak.) Kendim ve arkadaĢım oyunu: isminin önüne masal kahramanını koy,
sonra adını söyle. 2.sıradaki önce 1.i söyler sonra kendi masal kahramanı ve
ismini söyler.
(5 dak) Duyma ve dinleme arasındaki fark nedir?
Farkında Olmasakta Çevremizde Bir Sürü Ses Var...Onları Duyarız Ama
Önemsemeyiz... ġu Anda Bir Çok Ses Duyuyursunuz..... Hadi ġimdi çok sessiz
olalım ve odadaki Bazı Sesleri Duyalım." ........Hangi Sesleri Duydunuz?...
ġimdi Daha Sessiz Olalım Ve Tüm Sesleri Duyalım. Duyulan sesleri tartıĢın.
Diğer Sınıflardan Gelen Öğrenci Sesleri,...."Bütün bu sesleri daha önce
duymuĢuzdur fakat, dikkat etmemiĢizdir. Söylenene ve dinlemek için
çabalayana kadar, bu sesleri gerçekten dinlemiyormuĢuz.
Gerçekten dinlemek için ne yapmamız gerekiyor?"
"Duymak için kulaklarımıza ihtiyacımız vardır. Dinlediğimizde daha fazla
organımızı kullanmak zorundayız. Dinlerken, duymak için kullandığımızdan
baĢka hangi organlarımızı kullanırız?
Dinlerken neler yaptınız?....................cevapları tahtaya yazın. (AĢağıdaki
maddelerin çıkmasını sağlayın.)
KonuĢmadım,
Yüzümü Öğretmene Doğru Çevirdim.
Onun Gözlerinin Ġçine Baktım.
23
Dinlenenler Hakkında DüĢündüm.
Elimle Ayağımla BaĢka Bir ġeyle UğraĢmadım.
Dik oturdum.
( 10 dak ) Hangi organlarımızla dinleriz?
*RESMĠNĠ TAHTAYA ÇĠZ (KULAK)
"Bir ses duyduğumuzda kulaklanmızı kullanırız. ÇOK ĠYĠ DĠNLEMEK ĠÇĠN,
KULAKLARIMIZDAN FAZLASINI KULLANMAMIZ GEREKĠR.
Beynimizle, gözlerimizle, ağzımızla, ellerimizle, ayaklarımızla bile dinleriz!"
*RESMĠNĠ TAHTAYA ÇĠZ (beyin )"BEYNĠMĠZLE dinlediğimiz zaman,
konuĢmacının ne dediği hakkında düĢünürüz. Dinlerken bunun hakkında
düĢünmeye devam etmemiz gerekir.
*RESMĠNĠ TAHTAYA ÇĠZ (göz) Dinlerken konuĢmacıya bakarak,
GÖZLERĠMĠZLE dinleriz.
*RESMĠNĠ TAHTAYA ÇĠZ (ağız) AĞZIMIZLA dinlerken, sessiz oluruz.
KonuĢmacı konuĢurken sessiz oluruz, çünkü konuĢursak dinleyemeyiz.
Ağzımızda bir Ģey olmamalıdır. Kalem ya da yaka çiğnerken dinleyemeyiz.
*RESMĠNĠ TAHTAYA ÇĠZ (eller) ELLERĠMĠZLE dinlemek demek,
ellerimizin hareket etmemesi demektir. Dinlemeye baĢlamadan önce, kitapları,
kalemleri ya da defterleri düzenlemeliyiz. Karalama yaparken, parmaklarımızla
oynarken ya da ayakkabımızı bağlarken dinleyemeyiz. Bir Ģeylerle uğraĢan eller,
konuĢmacının ne söylediğini düĢünmemizi engeller. Ayrıca, bir Ģeylerle uğraĢan
eller ses çıkartabilir ve konuĢmacıyı duymamızı engelleyebilir.
*RESMĠNĠ TAHTAYA ÇĠZ (ayaklar) AYAKLARIMIZLA, onları hareket
ettirmeden ve yerde tutarak dinleyebiliriz. Ayakları sallamak ya da yere vurmak
ses çıkartabilir ve dikkatimizi dağıtır.
*RESMĠNĠ TAHTAYA ÇĠZ (sandalye) OTURUġUMUZLA dinlerken, dik
otururuz. Bu. Bizi uyanık tutar ve dinlemeye hazırlar. Ayrıca bu, öğretmenin
dinlemeye çalıĢıp çalıĢmadığımızı anlamasını sağlar. Sırada dik oturduğumuzda,
konuĢmacıyı daha iyi görür ve duyarız".
( 10 dak) -ġimdi dağıtacağım kâğıtlarda insan resmi var. Hangi organımızla
dinlediğimizi insan resminin üzerinde organlarımızı çizerek gösterin.
( 3 dak ) Günün kısa özeti yapılır.
24
(2 dak. ) EV ÖDEVĠ: (aynanın karĢısında her sabah)
Ben derste öğretmenimi tüm vücudumla dinliyorum.
ÇİZELGE: Okul Bitiminde Eve Varınca O Gün Başardığı Alanlara Çıkartma
Yapıştırır Veya Renkli Kalemlerle Gülen Yüz Yapar.
TÜM VÜCUDUMLA DİNLİYORUM.
Adım: .......................................... Tarih: ...............
DUYUYORUM
(KULAK RESMİ
ÇİZER)
DÜŞÜNÜYORUM
(BEYİN RESMİ
ÇİZER)
BAKIYORUM
(GÖZ RESMİ
ÇİZER)
KONUŞMUYORUM
(AĞIZ RESMİ
ÇİZER)
ELLERİM
YANIMDA
(EL RESMİ
ÇİZER)
AYAKLARIM
OYNAMIYOR.
(AYAK RESMİ
ÇİZER)
DİK DURU-
YORUM
(SANDALYE
RESMİ
ÇİZER)
PAZARTESİ
SALI
ÇARŞAMBA
PERŞEMBE
CUMA
TOPLAM
3o Tane Ġse Büyük Ödül: Ailecek Çizgi Film Saati
2o Tane Ġse Küçük Ödül: Anne-Babayla Kurabiye Yapımı
Okul Bitiminde Eve Varınca O Gün BaĢardığı her kutuya Çıkartma YapıĢtırır
Veya Renkli Kalemlerle Gülen Yüz Yapar.BaĢaramadı ise asık surat çizer.
.................................................................................................................................
................................
25
TÜM VÜCUDUMLA DİNLİYORUM.
Adım: .......................................... Tarih: ...............
DUYUYORUM
DÜŞÜNÜYORUM
BAKIYORUM
KONUŞMUYORUM
ELLERİM
YANIMDA
AYAKLARIM
OYNAMIYOR.
DİK DURU-
YORUM
PAZARTESİ
SALI
ÇARŞAMBA
PERŞEMBE
CUMA
TOPLAM
3o Tane Ġse Büyük Ödül: Ailecek Çizgi Film Saati
2o Tane Ġse Küçük Ödül: Anne-Babayla Kurabiye Yapım
Okul Bitiminde Eve Varınca O Gün BaĢardığı her kutuya Çıkartma YapıĢtırır
Veya Renkli Kalemlerle Gülen Yüz Yapar. BaĢaramadı ise asık surat çizer.
2.OTURUM
AMAÇ:1-Çocuğun Dikkat Ve Takip Yeteneklerini GeliĢtirir. 2-Dikkatin Ve
Takip Etmenin Önemini Anlar.
( 3 dak.) Geçen haftanın kısa özeti yapılır. Ev ödevinin yapılıp yapılmadığı
sorulur. Yapılamadıysa nedenleri konuĢulur. Yapanlara ne hissettikleri sorulur.
( 6 dak.) Ritmik yap: Ellerinizi belli bir ritimle çırpın ve Önce Tüm Sınıfla
Denemeler Yapın
(iki kısa alkıĢ............. bir alkıĢ, iki kısa ............alkıĢ bir alkıĢ modelini
deneyebilirsiniz. Çocuklarla belli bir ritim modelini birçok kez tekrarladıktan
sonra, daha zor bir modeli deneyin ya da çocuklar parmak Ģaklatabiliyorsa,
aralara parmak Ģaklatmayı da ekleyin.
26
Daha sonra çocukların en sevdiği müzikleri açın ve öğrendiğiniz ritmik alkıĢ
modellerini yeniden tekrarlamalarını isteyin. Gönüllü olanlarla sınıfa öğretmek
üzere ritmik alkıĢ modelleri üretmesine izin verin. Yapamayana komik cezalar
verin.
NE YAPTIK ? Ritim tuttuk.
NASIL BAġARDIK ? Tüm vücudumuzla dinledik. dikkatimizi oyuna verdik.
BaĢka hiçbir Ģeyle ilgilenmedik.
Komik cezalar:* Tek ayak durarak ayakkabını çıkartması ve tekrar giymesi
istenir. *Odadan iki bacaklı çıkması ve altı bacakla geri gelmesi istenir (bir
sandalye ya da sehpa taĢıyarak). * Öyle bir soru sor ki, tek cevabı “Evet” olsun
denir. * Ceza alacak kiĢinin ayakkabısı alınarak biraz uzağa atılır ve kiĢi seksek
ayakla gider alır. * ArkadaĢlarının en çok elindekini paylaĢanın önünde diz çök,
en dürüst olanın önünde eğil ve içlerinden en çok arkadaĢlarını sevenin önünde
reverans yap, * Ayna ol: Cezalı arkadaĢların önüne gidilir, onlar ne yaparsa
taklit edilir, * Odanın bir köĢesinde Ģarkı söyle, öteki köĢesinde dans et,
üçüncüsünde ağla ve dördüncüsünde gülmek, * Alfabeyi tersten okumak./adını
tersen söyle.
( 10 dak.) Öğrencilere boĢ bir kağıt dağıtın.
„‟ġimdi sizlere kağıt dağıtacağım .dağıttığım kağıtlara ,Söyleyeceğim Ģeylerin
resmini yapın.bir cümleyi en fazla iki defa tekrar edeceğim.o nedenle beni tüm
vücudunuzla dinleyin.‟‟
(Yönergeleri tane tane okuyun.)
A-kâğıdınızın geniĢ tarafı size doğru gelecek Ģekilde masanın üzerine koyun.
B-kâğıdın ortasına bir top resmi çizin.
C-topun sağına bir yıldız çizin.
D-kâğıdın sol üst köĢesine bir bulut çizin.
E-bulutun içine sıra çok sevdiğiniz kiĢinin adını yazın.
F-kâğıdın sağ üst köĢesine adınızı yazın.
ÇalıĢmamız bitti. Kâğıtlarınıza bakalım.
Bazılarınız resimleri söylediğim yerlere değil farklı yerlere yapmıĢ.bunun
nedeni sizce nedir?
27
Ne yapsaydı resimdeki Ģekiller benim söylediğim yerde olurdu?
( Yedek oyunlar-süre arttığında kullanılır.)
( 5 dak. )Oyunun adı: Boynuzlar Havaya
Öğrenciler ellerini masanın üzerine koyarlar. Oyunu yöneten baĢkan
arkadaĢlarına “Bütün boynuzlar havaya” dedikten sonra; “kedinin boynuzları
havaya” derse oyuncuların ellerini yukarı kaldırmamaları gerekir. Çünkü
kedinin boynuzları yoktur. Eğer baĢkan “Öküzün boynuzları havaya” derse
oyuncuların hepsi ellerini havaya kaldırmalıdır. BaĢkan arkadaĢlarını ĢaĢırtmak
için kendi de ellerini havaya kaldırır. ġaĢıran olursa cezalandırılır. (kedi, köpek,
yunus balığı, timsah, gergedan, geyik, deve, aslan, geyik, bizon, sığır, keçi,
koyun, antilop)
( 5 dak )Oyunun adı: Nesi Var?
Oyunun amacı: Oyuncuların Göz Dikkatini GeliĢtirmek
Sınıftan bir lider seçilir. Lider sınıftakilere bakar ve dıĢarı çıkar. Öğrenciler
sınıftan bir nesne veya kiĢi seçerler. Sonra Lider içeri girer ve sınıftakilere
“NESĠ VAR” sorusunu sorar. Soruyu sorduğu kiĢi, seçilen nesnenin veya kiĢinin
özelliklerini söyler. Lider, sorduğu 3 sorunun sonunda seçilen nesneyi veya
kiĢiyi bulmaya çalıĢır. Bulamaz ise ceza verilir.
( 6 dak.) ġarkımız: (daha dün annemizin) Ģarkıyı önce çocuk Ģarkısı
melodisiyle söyleyin. Ardından farklı bir müzikle söyleyin. Okuma bilen
sınıflarda Ģarkıyı tahtaya yazın ve gönüllü öğrencilerin gelip kendi melodisiyle
Ģarkıyı söylemelerini isteyin… AlkıĢlatarak oturtun.
Sen bana bir Ģey söylüyorsan..
Tüm vücudumla dinliyorum.
Yüzümü sana çeviriyorum,
Gözünün içine bakıyorum.
Dinliyorum, Çünkü seviyorum.
Anlattıklarını düĢünüyorum,
Sözünü hiç kesmiyorum.
Ellerim boĢ, Ayaklarım sakin
Dimdik oturuyorum.
28
Çünkü seni seviyorum.
Tüm vücudumla dinliyorum.
Tüm vücudumla dinliyorum...
( 3 dak.) Günün kısa özeti yapılır.
( 2 dak) Ev ödevi: (aynanın karĢısında her sabah)
Ders yaparken öğretmenimi tüm vücudumla dinliyorum.
Çizelge tekrar dağıtılır.
3.OTURUM
AMAÇ:1- Dinlemenin önemini kavrar. 2- Dinlemezse öğrenemeyeceğini fark
eder. 3-öğrenmek için dinler.
( 2 dak) Geçen haftanın kısa özeti yapılır. Ev ödevinin yapılıp yapılmadığı
sorulur. Yapanlar alkıĢlanır ve “ söyledikten sonra kendini nasıl hissettin?” Diye
sorulur
( 11 dak.) Öğretmenim ne söyledi?
Öğretmen, elini kendi baĢına koyar, çocuklara "baĢına dokun" der, çocuklar,
öğretmene öykünürler, ellerini kendi baĢlarına dokundururlar. Aynı oyun "eline
dokun", "dizine dokun", "kulağına dokun, kolunu salla vb. Sözlerle sürdürülür.
Göstermeden dokunma oyunu; bu kez, öğretmenin söylediği yerlere kendisi
dokunmadan oynanır. Öğretmen yönerge verir, çocuklar yaparlar. ġaĢırtma
yapılarak; çocuklar, öğretmenin "dokun" dediği yerleri iyice öğrendikten sonra,
aynı oyun, bu kez de ĢaĢırtmacalı olarak oynanır. Öğretmen, kimi kez söylediği
yere dokunur; kimi kez de baĢka yere dokunur. Örneğin; kendisi," kendi koluna
dokunurken, çocuklara "baĢına dokun" der. Çocuklar ( öğretmenin kendi koluna
dokunarak yaptığı ĢaĢırtmacaya kanmadan ) kendi baĢlarına dokunabilmelidirler.
Doğal ki, bütün çocuklar doğru yere ĢaĢırmadan dokunmayı yapabilirler. Kimi
doğru, kimi yanlıĢ yapabilir. Bu durumda ise gülüĢmeler olur, neĢeli bir ortam
oluĢur. Oyun baĢka zamanlarda, çocuklar ĢaĢırmadan yapıncaya kadar
yinelenebilir.
Ne yaptık? ArkadaĢımızın kim olduğunu bulduk.
Nasıl baĢardık? Tüm vücudumuzla dinledik. Dikkatimizi oyuna verdik. BaĢka
hiçbir Ģeyle ilgilenmedik.
29
( 10 dak.) “ AyĢe diyor ki” oyunu
Ebe AyĢedir.
Tüm sınıf “ne yapalım ne yapalım, sen söyle biz yapalım” der....
AyĢe: “kahkaha atın” dediğinde tüm sınıf kahkaha atar.
Ağla.... Hayret et.... Yerinde sıçra.....saçlarını karıĢtır, kafanı iki yana
salla..kendi etrafında dön,..sıçra..ellerini kaldır,kendini gıdıkla..
Oyun bir süre oynandıktan sonra öğretmen yüksek sesle müzik açar....oyun
devam eder. Çocuklar “ duymuyoruz “ deyince
Müzik kapatılır oyun normal devam eder. Öğretmen aĢağıdaki paylaĢım
sorularını sorar?
-Niçin AyĢenin dediklerini hepiniz yapamadınız?
-Sesi duymanıza ne engel oldu?
-Ebenin dediklerini doğru yapmanız için sınıf nasıl olmalı?
-Biri sizi gözlerinize bakarak, baĢka iĢle uğraĢmadan yani tüm vücuduyla
dinlese ne hissedersiniz?
(10 dak.) Benimle gel:
Bütün öğrenciler bir halka üzerinde yüzleri içe dönük olarak dururlar. Bir kiĢi
dairenin dıĢındadır. DıĢarıdaki oyuncu halkanın etrafında koĢmaya baĢlayınca
oyun baĢlar. KoĢan oyuncu bir arkadaĢının sırtına hafifçe dokunarak " benimle
gel." der. Dairenin etrafında geri geri giderek ( zıplayarak, tek ayakla, zikzak
çizerek arkadaĢının yerini almaya çalıĢır. Dokunulan oyuncu, arkadaĢı kendi
yerine gelinceye kadar dokunmaya çalıĢır. Bunda baĢarısız olursa ebe olur ve
baĢka birisini koĢturur. Eğer arkadaĢına yerine gelmeden önce dokunursa kendi
yine yerine geçer. ArkadaĢı ikinci defa ebe olur.
( 5 dak.) ġarkımız: (daha dün annemizin)
Sen bana birĢey söylüyorsan.......tüm vücudumla dinliyorum.... Yüzümü sana
çeviriyorum,....gözünün içine bakıyorum......dinliyorum, çünkü
seviyorum........anlattıklarını düĢünüyorum, sözünü hiç
kesmiyorum.........ellerim boĢ,ayaklarım sakin.....dimdik oturuyorum.....çünkü
seni seviyorum........tüm vücudumla dinliyorum.
( 2 dak) Günün kısa özeti yapılır.
30
Ev ödevi: öğretmenine mektup yaz. Dersi nasıl dinlediğini anlat.
Çizelge tekrar dağıtılır.
4.OTURUM
AMAÇ:1- Dikkatin önemini kavrar, 2-Kazan kazan yöntemini öğrenir,3-
Duygusunu fark eder, 4-Otokontrol geliĢtirir.
( 2 dak) Geçen haftanın kısa özeti yapılır. Ev ödevinin yapılıp yapılmadığı
sorulur.
(10 dak.) “Bu ne sesi? ” oyunu
„‟Ġyi bir arkadaĢ, iyi bir dost, iyi bir öğrenci olmak için iyi bir dinleyici
olmalıyız. BaĢınızı sıranın üstüne koyun ve gözlerinizi kapatın. Bazı sesler
duyacaksınız ne sesi olduğunu anladığınızda parmak kaldırın ismini söylediğim
arkadaĢınız cevap versin.‟‟
AlkıĢ.....ıslık.......burun çekme........öksürük.........Ģarkı mırıldanma......yerinde
sıçrama......ayakla ritim tutma.....kalemle masanın üstüne vurma......kitap
sayfalarını açma...........kağıdı buruĢturma...........kalemi yere düĢürme......parmak
Ģaklatma...........kalem açma.
Sesleri tahmin etmek kolay oldu mu?..............
ArkadaĢınız sizinle konuĢurken bu kadar dikkatle dinliyor musunuz?............
ArkadaĢınız sizinle konuĢurken bu kadar dikkatle dinleseniz arkadaĢınız ne
hisseder?........
Öğretmeniniz sizinle konuĢurken bu kadar dikkatle dinliyor musunuz?.........
Öğretmeniniz sizinle konuĢurken bu kadar dikkatle dinleseniz öğretmeniniz ne
hisseder?..........
Anne-babanız sizinle konuĢurken bu kadar dikkatle dinliyor musunuz? .......
( 7 dak.) ArkadaĢının duygusu ne?
“KomĢunun duygusu ne” oyunu; sınıftan 1 ebe seçilir. Ebe komĢu olur.
Sınıftakiler sırayla onun evine gelir. Kapıyı çalana kim o? derler. KomĢu bir
duyguyla karĢılayarak,hoĢ geldin.....kapıyı açar(mutlu). Gelen onun duygusuyla
cevap verir, hoĢ buldum.....artık o komĢu olmuĢtur.gelene baĢka bir duyguyla
31
kapıyı açar.her gelen komĢunun duygusunu alır ama yeni gelene baĢka bir
duyguyla kapıyı açar......
( 7 dak) Sorunu nasıl çözersin?
„‟Gözlerinizi kapatın. Ve hayal edin. Sınıftasın dersini
dinliyorsun....öğreniyorsun....mutlusun...öğretmenin seni dinlerken
görüyor...öğretmenin mutlu.....sen mutlusun....herkes mutlu ....
„‟Kuralımız Ģu; kontrol bende… Yani ben mutlu olmayı seçiyorum. Ben mutlu
…sen mutlu….herkes mutlu .
Kim kontrol bende mutlu olacağım diyor? Peki, soracağım sorulara sen nasıl
cevap verirsin? Kuralımızla cevap verelim. Kontrol bende, ben mutlu olmayı
seçiyorum. Ben mutlu, sen mutlu, herkes mutlu.‟‟
Teneffüste, bahçede ,2 kiĢi birbirine küfrediyor,ne dersin? ..............
Teneffüste 3 kiĢi yumruklaĢarak kavga ediyor ne dersin?..........
Teneffüste kantinde sıra kavgası var. Ne dersin?........
Ödevini yapamadın. Öğretmen ödevini soruyor. Ne dersin?........
Annen uyku saatinin geldiğini söylüyor ,ama sen yatmak istemiyorsun çünkü
televizyon izliyorsun......
Evdesin ...ders yaparken kapıya arkadaĢın geldi. DıĢarı çıkıp oyun oynayalım
diyor.............
ArkadaĢın sen ders dinlerken seni konuĢturmak istiyor dinlemeni engelliyor.....
ArkadaĢın derste kalemini alıp yere atıyor.......
(12 dak.) Bu güne kadar yaptığımız etkinliklerden en çok hoĢuna giden
etkinliğin resmini yap.
( 2 dak) Günün kısa özeti yapılır.
Ümmühan Karaağaç
Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen
Kars Halil Atilla İlk Okulu
32
AKRAN ZORBALIĞI VE BAŞAÇIKMA YÖNTEMLERİ
Sevgili öğrenciler:
Sizler okula adımınızı attığınızdan itibaren ailenizden, kardeĢlerinizden ve oyun
arkadaĢlarınızdan çok daha fazla sayıda ve çok daha farklı insanlarla birlikte
olmaya baĢlayacaksınız. Ülkemizin çok farklı yerlerinden gelmiĢ, farklı
kültürlerden etkilenmiĢ, sizinle aynı gelir seviyesinde olmayan arkadaĢlarınız
olacak. Ve tabi ki arkadaĢlarınızın bir kısmı ile çok güzel anlaĢıp iyi iliĢkiler
kuracaksınız; ama bazı arkadaĢlarınızla aynı derecede sağlam bir iliĢkiniz
olmayacaktır. Elbette herkesin herkesle çok iyi iliĢkiler kurması beklenemez. bir
insanın kendini herkese aynı yakınlıkta hissetmesi mümkün değildir. Ġnsanların
olduğu yerde ikili anlaĢmazlıklar ya da gruplaĢmaların olması kaçınılmazdır.
Eğer bütün bu gruplaĢmalara rağmen herkes birbiriyle iyi geçiniyorsa,
adımlarını karĢı tarafı da düĢünerek atıyorsa önce de belirttiğim gibi bu tür
gruplaĢmalar ya da iki kiĢinin kendilerini birbirilerine uzak hissetmesi gibi
durumlar son derece doğaldır.
Ancak bir grupta iki kiĢi arasındaki bir anlaĢmazlıkta bu kiĢilerden birinden
diğerine karĢı (hakaret etme, alay etme, lâkap takma, dıĢlama-yalnız bırakma,
küçük düĢürme, bağırma, omuz atma, itekleme, tekme ya da tokat atma, dövme,
tehdit etme, Ģantaj yapma) gibi davranıĢlar varsa burada normalin dıĢında ve son
derece tehlikeli bir durum hüküm sürüyor demektir.
Bu durum Ģiddet ve zorbalık kapsamına girmektedir.
Görüldüğü gibi kiĢiler arası Ģiddet sadece bağırmak ya da dövmek gibi
davranıĢlardan oluĢmuyor. Bir kiĢiyle alay etmek, onu dıĢlamak-yalnız
bırakmak, küçük düĢürmek ya da Ģantaj yapmak gibi davranıĢlarda Ģiddet
sayılmaktadır.
ġiddet davranıĢı bir kiĢiden diğer bir kiĢiye yönelebildiği gibi bir gruptan baĢka
bir gruba karĢı da gerçekleĢebilmektedir.
Zorbalığa uğrayan, ġiddete maruz kalan kiĢide (korkma, üzülme, onurunu
kaybettiği düĢüncesi, çekingenlik, kendine olan güvenin kaybedilmesi,
saldırganlık-kendine yapılan zorbalığı baĢkalarına özellikle kendinden fiziksel
anlamda güçsüz olanlara yapma, kendini değersiz hissetme, hissettiği korkudan
dolayı bazı haklarından vazgeçme, baĢkalarının gereğinden fazla değerli
olduğunu düĢünme, ayrıca çocuklarda karanlıktan korkma, yalnız kalamama,
zorbalığa uğradığı yerlere gitmeme isteği, tırnak yeme, tikler, gece altını
ıslatma) gibi çeĢitli ruhsal durumlar ve davranıĢ bozuklukları görülür.
33
Zorbalığa uğrayan öğrenci ne yapmalıdır:
Genellikle okullarında bu tarz davranıĢlara maruz kalan öğrencilerde (pusma,
sinme, içe dönüklük, olayı görmezden gelme-büyütmeme-örtbas etme gibi
çekingen; ya da anne-babasına, abisine veya mahalleden ya da bir yerlerden
tanıdığı baĢka bir zorbaya Ģikâyet edip dövdürme gibi saldırganca bir metod
izleyebilir. Burada öğrenci 1.metodu izlerse haklarını arayamayan, ezik,
psikolojik anlamda sorunlu, adeta ruhunu sakat bırakmıĢ bir insan olur;
2.metodu seçerse de kendisi de ona zorbalık yapanlar gibi bir zorba olmuĢ olur
ki bu da zorbalık denen Ģeyi ortadan kaldırmadığı gibi daha büyük sorunlara
neden olur.
Sorunlar, sorunu çıkaran insanların mantığı ile çözülmez. Eğer bir kiĢi size
zorbalık yaptı ise ve siz de ona aynı Ģekilde karĢılık verirseniz bu kavga
uzadıkça uzayacak ve büyük bir olasılıkla sizin de onun da ceza almasına kadar
gidecektir; sonuçta her iki taraf da bu iĢten zarar görecektir.
Öte yandan herkes bu biçimde kendi adaletini kendisi sağlamaya kalkarsa ortalık
eĢkıyalıktan, zorbalıktan, haydutluktan geçilmez ve herkesin birbirine saldırdığı,
herkesin birbirini ezdiği bir dünyada yaĢamak zorunda kalırız.
Herkesin kendi adaletini sağlaması yanlıĢ ve kanunlarca yasaktır. Gerek ülkemiz
genelinde gerekse bulunduğumuz kuruluĢta ve birimde herkese aynı derecede
yakın olan ve herkese eĢit bir Ģekilde haklarını dağıtıp bu hakların korunmasını
sağlayan adalet sağlayıcıları vardır. Ders gördüğümüz sınıfta ise adaleti sağlayan
kiĢi öğretmendir.
O halde sevgili öğrenciler: sınıfınızda ya da okul içerisinde baĢka bir arkadaĢınız
size yukarıda saydığımız biçimlerde Ģiddet uygular ya da zorbalık yaparsa ilk
önce bunu bir daha yaptığında öğretmene onu Ģikâyet edeceğinizi söylemeniz,
aynı davranıĢı ikinci kez yaptığında da kesinlikle gidip Ģikâyet etmeniz
gerekmektedir. Bu arkadaĢınız “Eğer Ģikâyet edersen yine aynı Ģeyi yaparım
veya daha kötüsünü yaparım!” gibi Ģeyler söyleyerek sizi tehdit etse bile
kesinlikle Ģikâyet etmeniz gerekiyor. Adınızın ispiyoncuya çıkması gibi Ģeylere
de bu durumda aldırmamanız gerekiyor. Unutmayın ki bu durumun devam
etmesi çok önemli psikolojik sorunlar yaĢamanıza neden olabilir. O bu davranıĢı
yineledikçe siz de ısrarla durumu sınıf öğretmeninize, o size inanmaz ya da
durumla alakadar olmazsa sınıfınızdan sorumlu müdür yardımcısına, oradan da
sonuç alamadıysanız okul müdürüne kesinlikle anlatmalısınız. Zorba, sonunda
büyük olasılıkla uğradığı bu yaptırımlardan korkup usanacak ve en sonunda bu
tür davranıĢlarını bırakacaktır. Ayrıca durum öğretmene bildirilirse
34
öğretmenimiz eğer gerekiyorsa okul rehberlik servisiyle temasa geçip
arkadaĢımızın psikolojik yardım alarak normale dönmesini sağlayacaktır.
Eğer zorbanın uyguladığı Ģiddet çok büyük boyutlarda ise uyarıya gerek
duymadan hemen Ģikâyet edin. Ayrıca bu tür durumlarda olayın büyüklüğüne ve
Ģiddetine göre okul polisine ya da okulunuzun yakınındaki bir polis merkezine
durumun bildirilmese gerekebilir. Zorba kiĢi yaptığının sonucunda bir ceza
almazsa, bir olumsuz durum yaĢamazsa bu kötü davranıĢına devam edecektir.
Öte yandan, o kiĢiyi baĢkalarına dövdürmek gibi hatalı bir yönteme
baĢvurursanız, siz de zorbalık yapmıĢ olursunuz ve muhtemelen siz de ceza
alırsınız. ĠĢte bu nedenle size zorbalık yapan arkadaĢlarınızın durumunu
öğretmeninizle konuĢursanız o, bu konuda ne yapılması gerektiğini saptayacak
ve gerekeni yapacaktır.
Bunun yanı sıra, size karĢı zorbalık yapan her kimse bu kiĢiden uzaklaĢmanız da
son derece önemlidir. ArkadaĢınızı bu konuda da uyarmalısınız. “Eğer böyle
yapmaya devam edersen benimle bir daha konuĢamazsın!” diye onu ikaz edip
ondan uzaklaĢmalısınız. Eğer Ģiddete maruz kaldığınız, zorbalığa uğradığınız
halde o kiĢinin yoluna çıkmaya devam ederseniz hem aynı olayı yaĢamaya
devam etmiĢ olursunuz; hem de o kiĢiye karĢı tepkinizi belirtmemiĢ, kiĢisel
sınırınızı çekmemiĢ olursunuz. Bu yüzden bu tür durumlarda “uzlaĢamadığın
kiĢiden uzaklaĢ” ilkesi son derece geçerlidir ve bu ilkeye uygun davranmak
gerekmektedir.
Bu Ģekilde belli bir zamanın geçmesini bekleyin. Daha sonra bu kiĢiyle
tekrardan iletiĢime geçerseniz, eğer aynı huyları hâlâ devam ediyorsa son derece
sınırlı bir iliĢki kurmanız önemlidir. Size Ģiddet uygulayan, zorbalık yapan
kiĢilerle ve aslında bütün insanlarla kuracağınız iliĢkilerinizde kiĢisel sınırınızı
korumak son derece önemlidir.
Yani kısacası böyle bir duruma maruz kaldığınızda:
•DavranıĢı yapan öğrenciyi bir daha yaparsa sizinle muhatap olamayacağı
konusunda uyarmak,
•Ayrıca böyle yapmaya devam ederse Ģikâyet edileceğini söylemek,
•DavranıĢın tekrarı hâlinde söz konusu kiĢiyi öğretmene, müdür yardımcısına ya
da müdüre Ģikâyet etmek,
•DavranıĢ yine devam ediyorsa ısrarla Ģikâyeti sürdürmek,
35
•Söz konusu öğrencinin ilk yaptığı zorbalık davranıĢı çok ciddî boyutlarda ise
uyarmaya bile gerek duymadan direk Ģikâyet etmek Ģeklinde bir yol
izlenmelidir.
Ancak Ģunu da belirtelim ki, okul hayatınızda size bir veya birkaç kere sözel ya
da fiziksel Ģiddet uygulamıĢ, zorbalık yapmıĢ arkadaĢlarınızı hemen “kötü insan,
yanlıĢ insan” Ģeklinde nitelendirmek doğru bir tutum olmaz. Bu arkadaĢlarınızı
değerlendirirken, onların sizden çok farklı bir kültürden, çok farklı bir aile
yapısından gelebileceğini, belki de sizin sahip olduğunuz imkânlara sahip
olmadıklarını, sizin gibi sevgi ve disiplinle büyümemiĢ olabileceklerini de
düĢünmeniz önemlidir. Zorbalığı bir ya da birkaç kiĢinin veya bir kitlenin yapa
geldiği bir eylem değil toplumsal, kültürel, ruhsal ve ailesel bir takım sorunların
sonucu olarak değerlendirmeniz gerekmektedir. Zorbalığın, cezalandırılması
gereken bir suç olmanın yanı sıra düzeltilmesi gereken, tedavi edilmesi gereken
bir davranıĢ bozukluğu olduğunu da bilmek gerekir. Ve tabi ki arkadaĢlarımız
tarafından bu tür bir duruma maruz bırakıldığımızda olayı değerlendirirken kin
ve nefret duygularını mümkün olduğu kadar ön planda tutmamamız, olaya biraz
da arkadaĢımızın içinde bulunduğu sosyo-kültürel, ailesel, ruhsal ve ekonomik
durumu da göz önünde bulundurarak yaklaĢmamız, Bazı durumlarda yukarıda
saymıĢ olduğumuz korunma yöntemlerine hemence baĢvurmadan onunla bu
yaptığının düzeltilmesi gereken bir yanlıĢ olduğu ve isterse bunu düzeltecek
beceriye sahip olduğu konusunda konuĢarak ona ikinci bir Ģans vermemiz de
yararlı olacaktır. Unutmayın: Bu hayatta herkes ikinci bir Ģansı hak eder.
Sevgili Öğrenciler: Bir atasözümüzde de dile getirildiği gibi bu dünyada herkes
ektiğini biçmektedir. Dolayısı ile insanlara zorbalık yapan, insanlardan da bir
gün aynı davranıĢı görecektir. Ġnsanlara sevgiyle yaklaĢanlar ise insanların çoğu
tarafından sevilir ve takdir edilir. Ġnsanlara karĢı bağıĢlayıcı olan ve
karĢısındakine ikinci bir Ģans tanımayı sevenler ise insanların gönlünde çok yüce
mevkilerde taht kurarlar. ĠĢte bu nedenle doğru ile yanlıĢı ayırt etmek,
kendimize ve karĢımızdakilere zarar veren davranıĢlardan uzak durmak gerekir.
ġiddetin yerini hoĢgörünün, zorbalığın yerini sevginin aldığı bir dünya için el ele
verelim.
Gürkan Özgür GÖKTÜRK
Psikolojik DanıĢman ve Rehber Öğretmen
ġehit Teğmen Murat Aslantürk Ġ. O.
36