Đran’in diŞ polĐtĐka vĐzyonu ve jeopolĐtĐk …humeyni dönemi Đran dış politikası...

30
419 ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK HEDEFLERĐ Atilla Sandıklı Bilgehan Emeklier 1∗∗ Özet 1979’dan bugüne dek Đran dış politikasının sistemsel nedenlerin de etkisiyle bir “arayış” içinde olduğu söylenebilir. Humeyni döneminde ABD’den uzaklaşarak Batı’dan kopan Đran, devrim ihracı stratejisiyle bölgesel lider olma hedefi çerçevesinde Basra Körfezi ve Ortadoğu’ya yönelmiştir. Rafsancani ve Hatemi ile birlikte uluslararası sisteme entegre olmak amacıyla ABD ve Batı dünyasıyla ilişkilerini revize etmeye çalışmıştır. Ancak Ahmedinecad döneminde ABD ve AB ile ilişkiler tekrar bir kriz sürecine girmiş ve Batı eksenine alternatif olarak Doğu eksenini dış politikasının öncelikli hedefi konumuna getirmiştir. Anahtar Kelimeler: Đran, Dış Politika, Humeyni, Rafsancani, Hatemi, Ahmedinecad. Iran’s Foreign and Geopolitical Vision Abstract It could be stated that since 1979 Iran’s foreign policy has been in “quest” of its course partly because of the system-level effects. Under Khomeini, Iran has distanced itself from the United States and severed its ties with the West. In order to be a regional leader through its strategy of exporting revolution, Tehran turned to the Persian Gulf and Middle East. Rafsanjani and Khatami have tried to revise the relations with the US and Western world for the purpose of integrating Iran into the international system. However, during the Ahmadinejad administration relations with the US and Doç. Dr., BĐLGESAM Başkanı. ∗∗ BĐLGESAM Güvenlik Araştırmaları Uzmanı, Galatasaray Üniversitesi Uluslararası Đlişkiler Doktora Öğrencisi.

Upload: others

Post on 14-Feb-2020

17 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

419

ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK HEDEFLERĐ

Atilla Sandıklı∗∗∗∗

Bilgehan Emeklier1∗∗∗∗∗∗∗∗

Özet

1979’dan bugüne dek Đran dış politikasının sistemsel nedenlerin de etkisiyle bir “arayış”

içinde olduğu söylenebilir. Humeyni döneminde ABD’den uzaklaşarak Batı’dan kopan Đran, devrim

ihracı stratejisiyle bölgesel lider olma hedefi çerçevesinde Basra Körfezi ve Ortadoğu’ya yönelmiştir.

Rafsancani ve Hatemi ile birlikte uluslararası sisteme entegre olmak amacıyla ABD ve Batı

dünyasıyla ilişkilerini revize etmeye çalışmıştır. Ancak Ahmedinecad döneminde ABD ve AB ile

ilişkiler tekrar bir kriz sürecine girmiş ve Batı eksenine alternatif olarak Doğu eksenini dış

politikasının öncelikli hedefi konumuna getirmiştir.

Anahtar Kelimeler: Đran, Dış Politika, Humeyni, Rafsancani, Hatemi, Ahmedinecad.

Iran’s Foreign and Geopolitical Vision

Abstract

It could be stated that since 1979 Iran’s foreign policy has been in “quest” of its course partly

because of the system-level effects. Under Khomeini, Iran has distanced itself from the United States

and severed its ties with the West. In order to be a regional leader through its strategy of exporting

revolution, Tehran turned to the Persian Gulf and Middle East. Rafsanjani and Khatami have tried to

revise the relations with the US and Western world for the purpose of integrating Iran into the

international system. However, during the Ahmadinejad administration relations with the US and

∗ Doç. Dr., BĐLGESAM Başkanı.

∗∗ BĐLGESAM Güvenlik Araştırmaları Uzmanı, Galatasaray Üniversitesi Uluslararası Đlişkiler Doktora Öğrencisi.

Page 2: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

420

European Union have plunged into crisis again. With Ahmadinejad in power, Iran headed towards the

Eastern axis as its primary foreign policy objective as an alternative to the Western axis.

Key Words: Iran, Foreign Policy, Khomeini, Rafsanjani, Khatami, Ahmadinejad.

Giriş

Kanıtlanmış dünya petrol rezervlerinin %10’unu2 ve kanıtlanmış dünya doğalgaz

rezervlerinin %16’sını3 elinde bulunduran Đran, zengin jeoekonomik kaynaklara sahiptir. Dünya enerji

kaynaklarının ana merkezi olarak kabul edilen Orta Asya, Hazar Denizi Havzası ve Ortadoğu

üçgeninin tam ortasında yer alan coğrafi konumuyla da son derece stratejik bir noktada

bulunmaktadır. Jeoekonomik faktörler ve jeostratejik konum, Đran jeopolitiğini belirleyen çok boyutlu

değişkenlerden ikisi olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca dinsel-mezhepsel kimliğiyle Şii jeopolitiğinde

önemli bir rol oynayan Đran, dış politika vizyonuna jeokültürel faktörleri de eklemlemeye çalışmakta

ve tüm bu değişkenler Đran’ın uluslararası sistemdeki önemini daha da artırmaktadır.

Đran, jeopolitik özellikleri nedeniyle geçmişte olduğu gibi günümüzde de uluslararası güç

mücadelesinin ekseninde yer almaktadır. Bu doğrultuda Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve 11 Eylül

saldırıları gibi sistemik olaylar ve bu olayların uluslararası yapıda meydana getirdiği değişim-

dönüşümler, Đran’daki karar alma mekanizmasının politika yapımını ve tercihlerini diğer ülkelere

nazaran daha fazla etkileyebilmektir. Đran’ın dış politika yapım süreci, bu sistemik faktörlere bağımlı

olarak şekillenmektedir. Sözkonusu sistemsel değişkenlerin yanısıra Đran’ın toplumsal dinamikleri de

dış politika karar alma sürecinde “çarpan etkisi”ne sahiptir. Bu bağlamda Đran’ın kendine özgü

kurumsal, siyasi ve sosyolojik yapısı, dış politika vizyonu ve hedeflerinin oluşturulmasında önemli rol

oynamaktadır. Başka bir ifadeyle her devlet modelinde gözlemlenen ve genelde karşılıklı bağımlılık

olgusu çerçevesinde tezahür eden iç-dış politika etkileşimi, Đran’da daha ziyade iç politikanın ağır

bastığı asimetrik bir ilişki modelinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Đran’da iç politika aktörlerinin ve unsurlarının dış politika gündemini tek taraflı olarak

etkileyebildiği bu asimetrik ilişkiyi açıklayan bir örnek, Rehberlik makamı veya Velayet-i Fakih

kurumudur. 1979 Devrimi’yle ortaya çıkan Rehberlik makamı, Đran dış politikasının ana hatlarını

2 Đran, kanıtlanmış dünya petrol rezervleri sıralamasında Suudi Arabistan ve Kanada’dan sonra 3’üncü sırada yer almaktadır; Shayerah Ilias, “Iran’s Economic Conditions: U.S. Policy Issues”, CRS Report for Congress, Congressional Research Service 7-5700, s. 12 ve 2010 yılı CIA verileri, https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/rankorder/2178rank.html Đran, OPEC 2010 verilerine göre ise Venezuela ve Suudi Arabistan’dan sonra kanıtlanmış petrol rezervlerinde 3’üncü sıradadır; OPEC Annual Statistical Bulletin 2010/2011 s. 22., http://www.opec.org/opec_web/en/publications/202.htm 3 Đran, kanıtlanmış dünya doğalgaz rezervleri sıralamasında ise Rusya’dan sonra 2’nci sırada yer almaktadır; Shayerah Ilias, a.g.e, s. 13; OPEC Annual Statistical Bulletin 2010/2011, s. 23 http://www.opec.org/opec_web/en/publications/202.htm ve BP Statistical Review of World Energy June 2009, s. 22, http://www.bp.com/liveassets/bp_internet/globalbp/globalbp_uk_english/reports_and_publications

Page 3: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

421

belirlemektedir. Oligarşik mollalar rejiminde dini liderler, karar alma mekanizmasının ağırlık

merkezini teşkil etmektedir. Dini rejimin güvenliğini korumaya yönelik hassasiyetlerin önplana çıktığı

bu politik sistemde dini liderlerin ardından ikincil öneme sahip olan ve Đran dış politikasına yön veren

bir diğer kurumsal yapı ise cumhurbaşkanlığı makamıdır. Dini liderlerle birlikte Đran’da dış politika

stratejisinin oluşturulmasında cumhurbaşkanlarının kişisel özellikleri, siyasi anlayışları ve dünya

görüşleri önem arz etmektedir. Dolayısıyla Đran dış politika stratejisi aynı zamanda

cumhurbaşkanlarına bağımlı bir değişken olarak ortaya çıkmaktadır.

Bu makalede, Đran dış politika mekanizmasının ve karar alma sürecinin önemli

yapıtaşlarından biri olan lider değişkenininden hareketle, 1979’dan günümüze kadar geçen dönemde

Đran’ın dış politika vizyonu ve jeopolitik hedefleri açıklanmaya çalışılacaktır. Çalışmanın sorunsalı,

sözkonusu dönemde Đran’ın dış politika anlayışında meydana gelen “süreklilik”, “kırılma” ve “kopuş”

unsurlarının neler olduğunun ortaya konmasıdır. Bu çerçevede çalışmada karşılaştırmalı bir

metodoloji izlenerek Đran dış politikası Humeyni, Rafsancani, Hatemi ve Ahmedinecad dönemleri

kapsamında incelenmiştir. Sözkonusu dönemsel kategorizasyon ve karşılaştırmalı analiz yapılırken,

sistemsel değişkenler göz önünde bulundurularak analiz birimi olarak devlet ve analiz düzeyi olarak

da birey ele alınmıştır.

Tarihi ve Politik-psikolojik Arkaplan

Đran Đslam Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze kadar izlediği dış politika vizyonunu

anlamlandırabilmek ve yaşanan süreklilik, kırılma ve kopuşları ortaya koyabilmek için Đran’ın tarihi

arkaplanına kısaca değinmek gerekir. Zira Đran’ın özellikle son iki yüzyılda yaşadığı tarihsel

tecrübeler, devrimden Ahmedinecad yönetimine kadar geçen süreçte oluşturulan dış politika vizyonu

ve hedeflerinin düşünsel, psikolojik ve politik altyapısını meydana getirmektedir.

Jeopolitik konumu nedeniyle genellikle “kilit ülke”4 şeklinde kavramsallaştırılan Đran, 19.

yüzyılda Đngiltere ile Rusya arasında yaşanan “Büyük Oyun”un önemli sahnelerinden biri haline

gelmiş; 1907 yılında imzalanan Đngiliz-Rus Anlaşması’yla nüfuz alanlarına ayrılarak paylaşılmıştır.

Bu anlaşmaya göre üç bölgeye ayrılan Đran’ın kuzeyi Rus nüfuz bölgesi, Hindistan’a bitişik olan

güneyi Đngiliz nüfuz bölgesi olarak belirlenirken, kuzey ve güney arasındaki bölge ise Đngiltere ile

Rusya arasında tampon bölge olarak kabul edilmiştir.5 Đran, I. ve II. Dünya Savaşları’nda tarafsızlığını

ilan etmesine karşın bir kez daha Đngilizler ve Ruslar tarafından işgal edilmiştir. II. Dünya Savaşı

sırasında Tahran tarafsız bölge olmak üzere Kuzey Đran Rusların, diğer bölgeler ise Đngilizlerin işgali

4 Đran sadece coğrafi konumuyla değil, aynı zamanda Şii dinsel kimliği nedeniyle de Müslüman dünyasının “kilit ülkesi” ve/veya “eksen devleti” (pivotal state) olarak nitelendirilebilir. Sahip olduğu bu jeopolitik ve jeokültürel konum sebebiyle Đran’ın eksen devlet biçiminde kavramsallaştırıldığı bir çalışma için bkz. Robert S. Chase, Emily B. Hill, Paul Kennedy, “Pivotal States and U.S. Strategy”, Foreign Affairs, Vol: 75, No:1, January-February 1996, s. 33-51.

5 Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Türkiye Đş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1983, s. 35-36.

Page 4: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

422

altına girmiştir.6 1942 yılında imzalanan ittifak antlaşmasıyla bu işgallerden kurtulmayı başaran Đran,

Soğuk Savaş döneminde bir başka meydan okumayla karşılaşmış ve iki kutuplu “Yeni Oyun”un

hegemonik aktörleri ABD ile SSCB liderliğindeki bloklararası mücadelenin kesişim alanında yer

alarak, Doğu ve Batı Blokları arasında denge kurmaya çalışmıştır.

Köklü devlet geleneği ve tarihi zenginliğine rağmen Đran’ın 19. ve 20. yüzyıl boyunca büyük

güçlerin jeopolitik mücadele alanına dönüşmesi ve işgallere uğraması, Đran dış politika karar

alıcılarının psikolojik parametrelerinin şekillenmesinde önemli rol oynamıştır. Özellikle de Đngilizler

ve Ruslar tarafından I. ve II. Dünya Savaşları’nda işgal edilmesi, Đran stratejik zihniyeti ve psikolojik

hafızasının “işgal sendromu” ekseninde biçimlenmesini beraberinde getirmiş ve Đran dış politika

anlayışının güvenlik ikilemi üzerine inşa edilmesine neden olmuştur.7

Nitekim Humeyni’den Ahmedinecad’a kadar geçen süreçte Đran’ın toprak bütünlüğüne ve

bağımsızlığına yapılan vurgu, varlığını devamlı tehdit altında algılama, etrafının sürekli düşmanlar

tarafından çevrili olduğunu düşünme, kendini güvensiz, yalnız ve istikrarsız hissetme ve ihtiyatlı bir

dış politika takip etme gibi politik-psikolojik tavır alış ve sendromlar, Đran’ın geçmişte yaşadığı

işgallerin en somut izdüşümleri olarak Đran dış politikasının süreklilik unsurunu oluşturmuştur. Bu

açıdan değerlendirildiğinde Ahmedinecad yönetiminin sert siyasal söylemleri ve uluslararası baskılara

rağmen devam eden nükleer çalışmaları, tehdit algılamalarının getirdiği “işgal korkusu” eksenli bir

psikolojinin dış politika yapım sürecine tezahürü olarak yorumlanabilir.

Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989)

Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve Soğuk Savaşın başladığı

dönemde Batı odaklı bir dış politika izlemeye yönelmiş ve SSCB’ye karşı Batı Bloğu içinde yer

almıştır. Ancak Batı Bloğundan gelecek olası bir tehdide karşı Sovyetlerle de ilişkilerini

koparmamıştır. Bloklararası rekabetin yoğun yaşandığı bu uluslararası konjonktürde Batı ile Doğu

arasında denge politikası izlemeye çalışan Đran, sınır komşusu SSCB ve tarihi düşmanı Đngiltere’ye

karşı ABD ile yakın ilişkiler kurarak dış politikasını yine de “Batı’ya yönelik olma” stratejisi üzerine

kurgulamıştır. Muhammed Rıza Şah, denge politikasının bir izdüşümü olarak SSCB ile ilişkilerini

tamamen ihmal etmese de ABD’nin SSCB’yi çevreleme politikasında ve Basra Körfezi’nin

güvenliğinde stratejik bir aktör olarak rol almıştır. Bu bağlamda Batı’yla ilişkilerini geliştiren Đran,

özellikle de 1972-1978 yıllarında ABD’nin fiili müttefiki haline gelmiştir.

Đran, Şah yönetiminin Batı odaklı dış politika vizyonunun pratik yansıması olarak 1957’de

ABD’yle yaptığı anlaşma sonucunda nükleer programını başlatma kararı almış ve 1967’de ABD’nin

sağladığı 5 mega-wattlık nükleer araştırma reaktörünün çalışmasıyla nükleer faaliyetlerini fiilen

6 Fahir Armaoğlu, a.g.e, s. 378-379.

7 Jennifer Knepper, “Nuclear Weapons and Iranian Strategic Culture”, Comparative Strategy, No. 27, 2008, s. 455.

Page 5: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

423

başlatmıştır.8 Washington yönetimi, 1979’a kadar Đran’ın konvansiyonel silahlanmasına verdiği

desteğin yanısıra nükleer programını başlatmasında büyük rol oynamış; hazırladığı projeler ve

kuruluşunda yardım ettiği nükleer tesislerle Fransa, Almanya ve Belçika gibi Batılı ülkelerle birlikte

Đran’ın nükleer çalışmalarında aktif görev almıştır. Konvansiyonel silahlanma ve nükleer program

konusunda Batı tarafından desteklenen Đran, Soğuk Savaş’ın başından 1979’a dek Basra Körfezi,

Ortadoğu ve Avrasya coğrafyasında SSCB ve Doğu Bloğuna karşı “cephe ülke” işlevi görmüş; ABD

ve Batı Bloğunun bölgedeki “karakolu” rolünü üstlenmiştir.9

Humeyni’nin 1979’da yaptığı devrimle Şah yönetiminin iç politikasına olduğu kadar dış

politikasına da bir tepki olarak kurulan dini rejimin yeni dış politika stratejisi “Batı karşıtlığı” üzerine

inşa edilmiştir. Anayasal monarşiyi kaldırarak iç ve dış politikada Şah döneminden bir kopuşu

simgeleyen dini rejim, ABD’den giderek uzaklaşmış ve Batı dünyasıyla ilişkilerini koparma noktasına

getirmiştir. Yeni rejimin daha ilk günlerinde Đranlı öğrencilerin Tahran’daki Amerikan

Büyükelçiliği’ni basmalarıyla 4 Kasım 1979’da başlayan ve 21 Ocak 1981’de sona eren 444 günlük

“rehineler krizi”, Đran’ın değişen dış politika vizyonunun Batı karşıtlığı ekseninde kurgulandığını

gösteren önemli bir örnek olmuştur.

Şah yönetiminin ABD ile kurduğu yakın ilişkilerden ve Batı odaklı dış politika anlayışından

büyük rahatsızlık duyan Humeyni’nin yeni tehdit listesinde ABD “Büyük Şeytan”10, SSCB “Küçük

Şeytan” ve Đsrail de “Siyonist Şeytan” olarak yerlerini almışlardır. Tehdit eksenli oluşturulan realist

dış politika anlayışından hareketle Humeyni dönemi Đran dış politikasının dayandığı iki temel

parametreden birisi “Batı karşıtlığı” iken, diğeri “Đslam kimliği” olmuştur.11 Oluşturulan tehdit

kategorizasyonunda “Şeytan” metaforuna yapılan vurgu, Humeyni rejiminin dini kimliğini gösterir

niteliktedir. Humeyni, “iyi” ve “kötü” arasındaki ezeli rekabeti Đran Đslam Cumhuriyeti dış

politikasının temeline konumlandırmış; konstrüktif bir rol yükleyerek Đslami öğeleri de içeren kültürel

8 Nihat Ali Özcan, Özgür Özdamar, “Iran’s Nuclear Program and The Future of US-Iranian Relations”, Middle East Policy, Vol. 26, No.1, 2009, s. 122. Đran’ın nükleer çalışmaları hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Yavuz Cankara, Yeni Oyun: Đran’ın Nükleer Politikası, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Đstanbul, 2005.

9 ABD’nin Đran’a silah satımı 1950-1971 döneminde 1,2 milyar dolar civarındayken, Carter Doktrini’nin uygulanmasıyla birlikte 1971-1976 yılları arasında 12 milyar dolara çıkmıştır. Bu konu ve Đran’daki Amerikan askeri-sivil uzmanların sayıları hakkında detaylı bilgi için bkz. Tayyar Arı, Basra Körfezi’nde Güç Dengesi (1978-1991), Uludağ Üniversitesi Basımevi, Bursa, 1992, s. 73-74.

10 Humeyni, ABD’yi “Büyük Şeytan” olarak nitelemiş; Đran’da yanlış giden herşeyin ardında dış güçlerin bulunduğunu ve ABD’nin tüm kötülüklerin kaynağı olduğunu vurgulamıştır. Ona göre ABD, Đran’a en büyük yaşamsal tehdidi teşkil etmektedir. Humeyni’nin bu ideolojisi çerçevesinde Đran ve ABD, “iyi” ve “kötü” arasında kozmik bir çatışma içindedir; Jennifer Knepper, a.g.e, s. 456.

11 Mehmet Durmuş, “Şah’tan Hatemi’ye Đran Dış Politikası”, http://www.turksam.org/tr/a653.html

Page 6: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

424

mitleri politika yapımında sembolleştirmiş ve iç-dış düşmanlarını nitelemek için söylemlerinde

“Şeytan” kelimesine sıkça yer vermiştir.12

Öte yandan Humeyni’nin kurduğu dini rejimi yayma isteği, dış politika enstrümanı olarak

“devrim ihracı”nı gündeme getirmiştir. Humeyni’nin devrimden önce 1 Aralık 1978 tarihli

bildirisinde kullandığı “Đslam’ı korumak için kanınızı feda ediniz ve bu kutsal Muharrem ayında tiran

ve asalakları deviriniz”13 cümlesi, hem Körfez ülkelerini hem de Türkiye gibi diğer bölge ülkelerini

tedirgin etmiştir.14 Böylece Farsi ve Şii kimliği ile bölge ülkelerinden farklı bir jeokültürel yapıya

sahip olan Đran, bu yeni devrimci kimliği nedeniyle daha da ötekileşerek bölge coğrafyasında iyice

yalnızlaşmaya başlamıştır. Bu düzlemde Đran’ın devrimi yayma düşüncesi; bölgesel ve bölge-dışı

aktörlerdeki Đran algısını değiştirmiş, sadece düşünsel ve söylemsel düzeyde kalsa da bir dış politika

aracı olarak “bozucu girdi” niteliğine bürünerek devrim sonrasında Đran’ın küresel ve bölgesel ölçekte

dışlanmasına sebep olmuştur.15

Đran Đslam Cumhuriyeti’nin yeni dış politikasını meydana getiren devrim ihracı konseptinin

kısa, orta ve uzun vadede üç temel amacı olduğu söylenebilir. Şah yönetiminden kopuşu ifade eden bu

dış politika anlayışına göre Đran; kısa vadede Đslam Cumhuriyeti’ni savunmayı, başka bir ifadeyle yeni

rejimi korumayı, orta vadede devletin bölgesel güvenliğini sağlamayı, uzun vadede ise Đslami

değerlerin hâkim olacağı bir dünya düzeni kurmayı amaçlamıştır. Humeyni’nin evrensel bir nitelik

taşıyan uzun dönemdeki hedefi, Đran liderliğinde “Đslami bir dünya düzeni” oluşturabilmekti. Ona göre

sadece belli bir ülkeye ait olmayan ve tüm insanlığın yararına bir sistem sunan Đslam dini, bütün

insanların mutlak adalet içinde yaşamalarını temin edecek derinliğe sahipti.16 Humeyni, Đslami dünya

düzeninin evrenselliğini ve Đslam’ın adalet boyutunu “Đslam ne bir ülkeye, ne birçok ülkeye, ne bir

gruba, ne de sadece Müslümanlara aittir. Đslam tüm insanlık içindir. Đslam dini, tüm insanlığı adalet

şemsiyesi altına taşımayı amaçlamaktadır” cümlesiyle dile getirmiştir.17

Humeyni bu eleştirel bakış açısıyla dünyanın “ezenler” (zalimler) ve “ezilenler” (mazlumlar)

olmak üzere iki kampa bölündüğünü ve Körfez devletlerinin izledikleri politikalarla ABD ve

SSCB’nin önderliğini yaptığı ezenler kampına hizmet ettiğini savunmuş, bu nedenle de Körfez

ülkelerini “Mini Şeytanlar” olarak nitelemiştir. Buradan hareketle 1979 Devrimi aracılığıyla

12 Ahmad Sadeghi, “Genealogy of Iranian Foreign Policy: Identity, Culture and History”, The Iranian Journal of International Affairs, Vol. XX, No. 4, Fall 2008, s. 14-15. 13 Oral Sander, Siyasi Tarih: 1918-1994, Đmge Kitabevi, Ankara, 2009, s. 554.

14 Türkiye’nin Đran Devrimi’ne bakış açısı ve Humeyni dönemi Đran-Türkiye ilişkileri hakkında bkz. Gökhan Çetinsaya, “Türk-Đran Đlişkileri”, içinde: Türk Dış Politikasının Analizi, Editör: Faruk Sönmezoğlu, Der Yayınları, Đstanbul, 2004, s. 222-228.

15 Mehmet Durmuş, a.g.m.

16 Tayyar Arı, a.g.e, s. 174, 178-179.

17 R. K. Ramazani, “Ideology and Pragmatism in Iran’s Foreign Policy”, Middle East Journal, Vol. 58, No. 4, Autumn 2004, s. 555.

Page 7: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

425

görevlerinin ahir zamanda gelecek olan Mehdi’nin (On ikinci Đmam) en son aşamada gerçekleştireceği

“Đslami dünya düzeni”ne hazırlık niteliği taşıdığını belirtmiştir. Humeyni, Đran Devrimi’nin nihai

amaç olan Đslami dünya düzenine ulaşmak için bir geçiş dönemi olduğunu ifade etmiş ve On ikinci

Đmam gelinceye kadar bütün Đslam devletlerinin fakihler tarafından yönetilmesi gerektiğini öne

sürmüştür.18 Humeyni’nin din eksenli dünya tasarımı, Đran’ın revizyonist politikalarının temelini

oluşturarak Batı ülkelerinde olduğu kadar bölge ülkeleri arasında da rahatsızlık yaratmıştır.

Humeyni’nin “ezenler” ve “ezilenler” biçiminde yaptığı ayrımla mevcut uluslararası sistemi

adaletsiz olarak betimlemesi ve uluslararası adaleti tesis etmede Şiiliğin rolünü önplana çıkarması,

devrim ihracı düşüncesine dayanan revizyonist dış politika stratejisinin Şii coğrafyası ve kimliği

üzerinden hareket ettiğini göstermektedir. Zira Irak’ta %60-65, Bahreyn’de %70, Lübnan’da %35,

Kuveyt’te %24-30, Katar’da %16-20, Birleşik Arap Emirlikleri’nde %16-18, Suriye’de %10-16

(Nusayri) ve Suudi Arabistan’da %5-8 Şii nüfus olduğu19 göz önüne alınırsa, Şii jeopolitiği

aracılığıyla Đran’ın bölgede etki alanı oluşturma kapasitesinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bir başka

deyişle Đran, Şii jeopolitiğini kontrol altına alarak Basra Körfezi ve Ortadoğu havzalarındaki

hâkimiyet alanını ve hareket serbestîsini genişletebilme potansiyeline sahiptir.

Đran, sözkonusu dış politika idealleri ve stratejilerini gerçekleştirebilmek için öncelikle

Musaddık dönemindeki gibi bağlantısızlık ve/veya tarafsızlık politikası takip etmeye çalışmıştır.

Nitekim devrimin klasik retoriğini ifade eden “ne Doğu ne Batı” sloganı, bağlantısızlık ve/veya

tarafsızlık politikası üzerine kurgulanan bu dış politika anlayışının söylem boyutundaki somut

izdüşümlerinden biridir. Bu idealist bakış açısı, Humeyni dönemi Đran dış politikasında sistemin süper

güçleri SSCB ve ABD ile mesafeli bir ilişki kurulmasına neden olmuştur.20 Aynı zamanda bu söylem,

Soğuk Savaş boyunca ABD ve Batı’ya dönük politikalar izleyen Đran’ın zihinsel yılgınlığını ve

psikolojik yorgunluğunu da ortaya koyması bakımından önem taşımaktadır.

Özetle Humeyni liderliğindeki Đran’ın 1980’lerdeki dış politika ilkelerini ve ana

parametrelerini şu şekilde sıralamak mümkündür: i- Mutlak tarafsızlık, ii- Uluslararası güç blokları ve

ittifaklardan uzak durmak, iii- Genelde üçüncü dünya ülkeleriyle yakın siyasi ve iktisadi ilişkiler

kurmak, iv- Dini esas alan dış politikası ve devrim ihracı stratejisiyle bölgeye yeni bir düzen

18 Tayyar Arı, a.g.e, s. 174, 177-178.

19 Mehmet Şahin, “Şii Jeopolitiği: Đran için Fırsatlar ve Engeller”, Akademik Orta Doğu, Cilt: 1, Sayı: 1, 2006, s. 40; Serkan Taflıoğlu, “Đran, Silahlı Đslami Hareketler ve Barış Süreci”, Avrasya Dosyası, Đsrail Özel Sayısı, Cilt: 5, Sayı: 1, Đlkbahar 1999, s. 49 ve CIA Factbook, https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/ Ayrıca Azerbaycan’da %74, Afganistan’da %19, Pakistan’da %20, Tacikistan’da %5 ve Hindistan’da %1 oranında Şii nüfus bulunmaktadır; Mehmet Şahin, a.g.e, s. 40. Dünya genelindeki Şii nüfus, tüm Müslüman nüfusun %10-13’nü oluşturmaktadır. Bu oran 154 ile 200 milyon arasında bir nüfusa tekabül etmektedir; Emin Salihi, “Ortadoğu’da Oluşan Yeni Dengeler ve ‘Şii Hilali’ Söylemi”, Bilge Strateji, Cilt: 2, Sayı: 4, Bahar 2011, s. 186.

20 Humeyni, kurduğu dini rejimi Batı ve Doğu toplumlarındaki yönetim modellerinden üstün tutmuş ve bu yaklaşımını “ne Doğu ne Batı” sloganı ile somutlaştırmıştır; R. K. Ramazani, “Iran’s Foreign Policy: Contending Orientations”, Middle East Journal, Vol. 43, No. 2, Spring 1989, s. 208.

Page 8: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

426

vermek.21 Đran, ihraç stratejisiyle devrimi diğer bölge ülkelerine yayarak hem Đslam dünyasının en

güçlü devleti hem de bölgenin egemen ya da lider gücü olma hedefine ulaşabilecekti. Buradan

hareketle anti-emperyalist ve üçüncü dünyacı bir söylem stratejisi üzerine kurgulanan Đran Đslam

Cumhuriyeti erken dönem dış politikasının, Batı’dan askeri ve politik bağlarını kopararak bölgede güç

kazanmaya yöneldiği söylenebilir.22

Rafsancani Dönemi Đran Dış Politikasında Yaşanan Kırılma (1989-1997)

Đran Đslam Cumhuriyeti’nin kurulmasından bir yıl sonra başlayan ve 1988’e kadar süren Đran-

Irak Savaşı bir yandan Humeyni’nin dış politika hedeflerini gerçekleştirmesini engellerken, bir yandan

Đran’ın ekonomik, teknolojik, askeri ve demografik yapısının zayıflamasına neden olmuştur. Savaş,

ülkenin maddi ve manevi unsurlarını olumsuz etkileyerek gerek karar alıcıları gerek askeri kadroyu

gerekse de toplumu fiziksel ve psikolojik olarak yıpratmıştır. Bir devletin gücünün nicel (ekonomi,

teknolojik gelişim, savunma/askeri sanayi, nüfus vs.) ve nitel (tarih, moral, etik değerler, psikoloji,

zihniyet vs.) unsurların bileşiminden oluştuğu düşünülürse,23 sekiz yıl çok zor koşullar altında bir

savaş yaşayan Đran’ın bu savaştan ne derece güç kaybederek çıktığı daha kolay anlaşılabilir.

Bu denli uzun bir savaş döneminden çıkan Đran, savaşın ardından Irak’a nazaran daha

avantajlı bir konum elde etmesine rağmen savaşta güç kaybeden birçok devlet gibi statüko politikası

izlemeye başlamış; çatışmacı tavrını bırakarak dış politikasını işbirliği ve uzlaşı zemininde yürütmeye

özen göstermiştir. Savaş sonrasındaki koşullar, savaşın hemen ardından 1989’da cumhurbaşkanı olan

Rafsancani’nin sahip olduğu dış politika vizyonuyla birleşince Đran dış politikası realist paradigmadan

uzaklaşarak daha ılımlı ve liberal bir kimliğe bürünmeye başlamıştır.24 Bu perspektiften

değerlendirildiğinde Rafsancani önderliğindeki yönetici elitin takip ettiği dış politika anlayışının;

ideoloji, güvenlik ve çatışmayı önplana çıkaran Humeyni’nin dış politika anlayışından uzaklaşarak

Đran dış politikasında paradigma kaymasına yol açtığı söylenebilir. Başka bir ifadeyle Rafsancani

dönemi Đran dış politikası, gerek kuram-söylem boyutunda gerekse de uygulama boyutunda kırılma

yaşamıştır. Đran dış politikasında yaşanan bu paradigma değişimi, dönemin uluslararası

konjonktürünün yanısıra Rafsancani’nin Humeyni’ye göre nispeten ılımlı ve liberal olan kimliğinden

de kaynaklanmıştır.

21 Gökhan Çetinsaya, “Rafsancani’den Hatemi’ye Đran Dış Politikasına Bakışlar”, içinde: Türkiye’nin Komşuları, Derleyenler: Mustafa Türkeş, Đlhan Uzgel, Đmge Kitabevi, Ankara, 2002, s. 296-297.

22 Adam Tarock, “Iran-Western Europe Relations on the Mend”, British Journal of Middle Eastern Studies, 26(1), 1999, s. 43.

23 Ulusal güç kavramı, gücün özellikleri ve gücü oluşturan nitel-nicel unsurlar hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Tayyar Arı, Uluslararası Đlişkiler Teorileri, Alfa Yayınları, Đstanbul, 2004, s. 169-177. Ayrıca gücün farklı bir kavramsallaştırması ve güç denklemi için bkz. Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik, Küre Yayınları, Đstanbul, 2001, s. 17-41.

24 Henry Sokolski, Patrick Clawson, “Getting Ready For A Nuclear-Ready Iran”, Strategic Studies Institute, US Army War College, 2005, http://www.strategicstudiesinstitute.army.mil/

Page 9: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

427

Savaş sonrasında enerjisinin büyük kısmını iç politika ve yeniden yapılanma konularına

ayıran Rafsancani’nin iç politikadaki öncelikli hedefleri ülkenin yeniden imarını gerçekleştirmek,

ekonomik-iktisadi kalkınmayı sağlamak, askeri sistemi yeniden yapılandırmak iken; dış politikadaki

birincil hedefi yapıcı diplomasiyi tesis etmek olmuştur. Humeyni dönemindeki devrimci kimliği

nedeniyle Đran’ın gerek bölgesel gerekse de küresel düzeyde yalnızlaşması ve ötekileşmesi,25

Rafsancani’yi dış politikada uluslararası sisteme entegre olma amacına yöneltmiştir. Ülkenin iç ve dış

politikada yeniden yapılanmasını ifade eden bu değişim-dönüşüm süreci, Đran’da 1989 sonrası

dönemin “Đkinci Cumhuriyet” olarak nitelendirilmesini beraberinde getirmiştir.26

Đran’ı tecrit edilmişlikten, dışlanmışlıktan ve yalnızlıktan kurtarıp uluslararası sisteme dâhil

etmek isteyen Rafsancani, yapıcı diplomasi stratejisini uygulamaya koyarak aktif bir dış politika

izlemeye çalışmış; bu politikanın bir tezahürü olarak bölge ülkeleri arasında yaşanan sorunların

çözümünde arabulucu rolü oynamaya özen göstermiştir. Humeyni’nin çatışmacı, radikal söylem ve

uygulamalarından işbirliği ve uzlaşma sürecine dayalı bir dış politika stratejisine yönelen bu yaklaşım,

Humeyni dönemi Đran dış politikasından kırılma teşkil etmesi bakımından önem taşımaktadır. Đran’ı

uluslararası sisteme yeniden adapte etmeyi hedefleyen Rafsancani yönetimi, pragmatist ve rasyonel

eğilimleriyle Đran dış politikasına ılımlı bir kimlik kazandırmak istemiş; uluslararası sistemin değişip

dönüşen yapısı da Rafsancani’nin bu dış politika vizyonu ve hedefleri doğrultusunda kolaylaştırıcı bir

işlev görmüştür.

Bu dönemde meydana gelen iki önemli olayın sistemsel ve bölgesel etkileri -Sovyetler

Birliği’nin dağılması ve Kuveyt Krizi- Đran’ın yeniden yapılanma ve uluslararası sisteme entegre olma

isteğine pratik bir zemin hazırlamıştır. Zira Saddam Hüseyin’in Kuveyt’e girmesiyle ortaya çıkan kriz,

Batı’nın baskıları ve ABD’nin Körfez Harekâtı neticesinde Irak’ın Kuveyt’ten çıkmasıyla

sonuçlanmış; bu durum Irak’ın bir yandan Batı ile ilişkilerini bozarken, diğer yandan da uluslararası

saygınlığını kaybetmesine neden olmuştur.27 Kuveyt krizinin alt-sistemsel etkileri, Đran’ın tarihi rakibi

ve komşusu Irak karşısındaki hareket serbestîsini genişletirken, bölgedeki güç dengesini de Đran lehine

değiştirmiştir.28 Böylece Đran’ın 1990 sonrasında bölgesel güç olma umudu ve motivasyonu daha da

artmıştır.

25 Đran-Irak Savaşı’nda Batılı devletler ile Rusya’nın Irak’ı politik ve askeri açıdan desteklemesi ve diplomatik düzlemde BM’nin savaşa erken müdahale edememesi gibi etkenler, Đran’ın içinde bulunduğu uluslararası yalnızlığı idrak etmesine ve aynı zamanda bir kez daha uluslararası aktörlere ilişkin hayal kırıklığı yaşamasına neden olmuştur; Adam Tarock, a.g.e, s. 43.

26 Gökhan Çetinsaya, “Rafsancani’den Hatemi’ye Đran Dış Politikasına Bakışlar”, a.g.e, s. 299-300.

27 Irak, 1979 Đran Devrimi’nden sonra uluslararası aktörler tarafından Đran’ın devrim ihracı tehdidine ve kökten dinciliğe karşı bir tampon olarak görülmüş ve bu doğrultuda askeri ve politik açıdan desteklenmiştir.

28 Irak ile Kuveyt arasındaki kriz ve I. Körfez Savaşı hakkında kapsamlı bilgi için bkz. Tayyar Arı, Basra Körfezi’nde Güç Dengesi (1978-1991), s. 259-279.

Page 10: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

428

Soğuk Savaş döneminin iki kutuplu yapısını sonlandıran SSCB’nin dağılması, beraberinde

getirdiği risk ve fırsatlarla sistemik bir etki yaratmıştır. Mikro boyutta Ortadoğu ve Körfez

coğrafyasında, makro boyuttaysa dünya jeopolitiğinde tüm aktörler ortaya çıkan yeni güç dengesinde

farklı roller üstlenebilmek amacıyla dış politika vizyonlarını gözden geçirmek zorunda kalmışlardır.

Đran açısından SSCB’nin parçalanmasının getirdiği en önemli risk unsuru, Sovyetler Birliği

haritasında meydana gelen değişim ve bu değişimin izdüşümü olarak yeni jeopolitik aktörlerin küresel

ve bölgesel oyuna dâhil olmasıdır. Bu bağlamda SSCB’den ayrılan Ermenistan, Azerbaycan ve

Türkmenistan gibi aktörlerin Đran’a komşu olmaları, bu devletlerin gelecekteki muhtemel davranış ve

tutumları konusunda Đran’ı oldukça kaygılandırmıştır. %51 oranında Fars kimliğine sahip Đran’ın

%24’ü Azeri olmak üzere %49’unun farklı etnik kimliklerden oluştuğu göz önünde bulundurulursa,29

bu yeni bölge jeopolitiğinin Đran toplumsal yapısında hassasiyete neden olduğu söylenebilir. Bir başka

deyişle SSCB’nin dağılmasıyla meydana gelen bölgesel jeopolitiğin Đran’ın sosyolojik yapısı üzerinde

aşınma etkisi yarattığını ifade etmek mümkündür.

Diğer yandan Soğuk Savaş konjonktürünün sona ermesi ve SSCB’nin dağılması, birçok

devlete olduğu gibi Đran’a da birtakım avantaj ve fırsatlar sunmuştur. Öncelikle, iki süper güçten biri

olan SSCB’nin ortadan kalkmasıyla Ortadoğu, Orta Asya, Avrasya ve Kafkasya gibi dünyanın önde

gelen stratejik coğrafyalarında jeopolitik bir boşluk meydana gelmiş; bu jeopolitik güç boşluğu,

sözkonusu coğrafyaların kesişim hattında jeostratejik bir konuma sahip olan Đran’a bölgede etkin bir

aktör olma fırsatı tanımıştır. Haritaların yeniden şekillendiği bu dönemde Rafsancani, Đran dış

politikasını açılım stratejisi üzerine kurgulamış ve böylelikle Humeyni’nin devrim retoriği olan “ne

Doğu ne Batı” yaklaşımından “hem Kuzey hem Güney” yaklaşımına geçmiştir.30 Đran, çok boyutlu bu

yeni strateji çerçevesinde Sovyetler’den kopan Orta Asya devletlerinin ortaya çıkışını uluslararası

yalnızlığını kırabilmek için büyük bir fırsat olarak algılamış ve Orta Asya’yı yeni dış politika

stratejisini uygulamaya geçirebileceği “temiz bir sayfa” olarak değerlendirmiştir.31

Benzer şekilde Rafsancani yönetimindeki Đran, Humeyni döneminde ABD ve Avrupa ile

bozulan ilişkilerini düzeltmek istemiş ve bu kapsamda Türkiye ile de ilişkilerini geliştirmiştir. Böylece

Đran Batı’ya açılan bir kapı olan Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik konumundan faydalanmayı

hedeflemiştir.32 Türkiye üzerinden Batı, Orta Asya devletleri üzerinden Doğu derinliğini artırmak

isteyen Đran, Kuzey ve Güney hattındaki manevra alanını genişletebilmek için de bir yandan Kafkasya

29 %89’u Şii ve %9’u Sünni’lerden oluşan Đran’ın etnik yapısı %51 Farsi, %24 Azeri, %8 Gilaki ve Mazandarani, %7 Kürt, %3 Arap, %2 Lur, %2 Beluci ve %2 Türkmenlerden oluşmaktadır; CIA Factbook https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/

30 Bu konuda detaylı bir analiz için bkz. R. K. Ramazani, “Iran’s Foreign Policy: Both North and South”, Middle East Policy, Vol. 46, No. 3, Summer 1992, s. 393-412.

31Atay Akdevilioğlu, “Đran’ın Orta Asya, Afganistan ve Azerbaycan Politikası”, http://www.stradigma.com/turkce/kasim2003/makale_04.html

32 Rafsancani dönemindeki Đran-Türkiye ilişkileri için bkz. Gökhan Çetinsaya, “Türk–Đran Đlişkileri”, a.g.e, s. 228-232.

Page 11: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

429

politikasını “Azerbaycan ve Ermenistan’a eşit mesafede durma” stratejisi üzerine kurgulamış, öte

yandan Körfez ülkeleriyle ilişkilerini gözden geçirerek Basra’daki güvenliğini “Körfez ülkeleriyle

dostluk” politikasına dayandırmaya özen göstermiştir.33 Kafkas ve Körfez politikalarına paralel olarak

Kuzey-Güney perspektifini genişletmek amacıyla Rusya, Pakistan ve Hindistan ile ilişkilerine de

önem vermiştir.

Đran, sözkonusu açılım stratejisi ve sürecinin türevi olarak bölge devletlerine eşit uzaklıkta

durmaya dikkat etmiş ve bölge devletleri arasındaki sorunlarda arabuluculuk rolü üstlenmeye

çalışarak bölge coğrafyasında yapıcı ve aktif bir tutum sergilemiştir. Böylesi bir dış politika

zihniyetinin pratiği olarak da 1993-1994 yıllarında Azerbaycan ve Ermenistan arasında ortaya çıkan

Dağlık-Karabağ sorununda iki devlete de eşit mesafede yaklaşarak sorunun çözümünde arabuluculuk

işlevi görmeye çalışmış; 1992-1997 yılları arasında Tacikistan’da yaşanan iç savaşın neden olduğu

kaosu önlemek amacıyla Rusya ile birlikte hareket ederek Đslami muhalif güçlere destek vermekten

kaçınmış; Pakistan ile Hindistan arasındaki Keşmir sorununa rağmen Hindistan ile ekonomik, siyasal

ve sosyal ilişkilerini sürdürmüştür.34 Görüldüğü üzere sözkonusu yapıcı ve arabulucu politika, aynı

zamanda 1979-1989 dönemi dış politikasında sıkılıkla kullanılan dini söylem ve temalardan

uzaklaşıldığının da göstergesi olmuştur.

Kısacası bir yandan Soğuk Savaş döneminin sona ermesiyle uluslararası sistemde meydana

gelen değişim-dönüşüm, diğer yandan Saddam Hüseyin liderliğindeki Irak’ın bölgede pasifize

edilmesi gibi alt-sistemsel faktörler Cumhurbaşkanı Rafsancani’nin ılımlı karakteri ve siyasi

vizyonuyla örtüşünce Đran 1989-1997 yıllarında yumuşak güç odaklı bir dış politika izlemeye

başlamıştır. Bu bağlamda Rafsancani, başta komşuları olmak üzere bütün ülkelerle iyi ilişkiler kurmak

istemiş, bunu yaparken de Rusya’yı rahatsız etmemek ve SSCB’den ayrılan devletlerin ABD’nin

nüfuz alanına girmesini engellemek için çaba sarf etmiştir.35 Humeyni ile Hatemi dönemleri arasında

bir köprü işlevi gören Rafsancani’nin en önemli dış politika hamlelerinden biri de “hem Doğu hem

Batı, hem Kuzey hem Güney” şeklinde özetlenebilecek bir açılım stratejisini ve sürecini başlatmak

olmuştur. Bütün bu stratejik ve politik manevraların hedefi ise Đran’ı uluslararası sisteme entegre

ederek ülkenin yalnızlığını kırmak ve Đran’ın bölge coğrafyasında lider güç olmasını sağlamaktır.

Hatemi Dönemi Đran Dış Politikasında Yumuşama (1997-2005)

33 Rafsancani’nin göreve gelmesiyle birlikte uygulamaya koyduğu iki reform programından biri yeniden ekonomik yapılanmaya gidilmesiyken, diğeri Đran’ın bölgesel ve uluslararası yalnızlığından kurtulmasıydı. Bu politikanın ilk adımı olarak Rafsancani, Körfez monarşileriyle ilişkileri sıkılaştırmayı ve yeniden inşa etmeyi denemiştir. Özellikle Irak’ın Kuveyt’i işgali, Đran’ın Körfez ülkeleriyle ilişkilerinin normalleşmesinde Rafsancani yönetimine önemli bir fırsat sunmuştur. Nitekim Irak, Basra Körfezi ülkelerinin tehdit algılamasında Đran’ın yerini almıştır; Ziba Moshaver, “Revolution, Theocratic Leadership and Iran’s Foreign Policy: Implications for Iran–EU Relations “, The Review of International Affairs, Vol. 3, No. 2, Winter 2003, s. 289.

34 Mehmet Durmuş, a.g.m.

35 Mehmet Durmuş, a.g.m.

Page 12: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

430

Rafsancani, Đran’ın siyasi vizyonunun değişimi konusunda kısmen başarılı olsa da gerek içsel

-ülkedeki muhafazakâr yapının muhalefeti ve mollaların tavrı- gerekse de dışsal faktörler -ABD ve

AB ülkelerinin tutumları- nedeniyle iç ve dış politikada istediği reformların birçoğunu

gerçekleştirememiştir. 1993’den itibaren ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik ortaya koyduğu Đran ile Irak’ı

bölgeden soyutlamayı hedefleyen “ikili çevreleme” (dual containment) doktrini36 ve Mikonos

davasının37 1997’de Đran aleyhine karara bağlanması neticesinde başta Almanya olmak üzere AB

ülkelerinin Đran’daki büyükelçilerini geri çekmesiyle başlayan diplomatik kriz, özellikle ikinci

döneminde (1993-1997) Rafsancani’nin dış politikadaki başarısızlığının önemli nedenlerinden

olmuştur. Üstelik ABD yönetiminin 1979 Devrimi’nden itibaren devam ettirdiği ekonomik-ticari

ambargoyu 1995-1996 yıllarında özel sektörü de kapsayacak şekilde genişletmesi,38 Đran’ın

uluslararası sistemdeki politik ve ekonomik tecrit edilmişliğini pekiştirmiş ve Rafsancani’nin dış

politika hedeflerine ulaşmasını engellemiştir.

Bu açıdan düşünüldüğünde reformist çizgide yer alan Hatemi’nin Mayıs 1997’de yapılan

seçimlerde oyların %70’ini alarak cumhurbaşkanı seçilmesi, Đran açısından bir dönüm noktası

olmuştur. Zira Hatemi’nin öznelliği, Rafsancani’nin başlattığı reformist ve pragmatik politikaları

kuramsal düzlemde de zenginleştirmesidir. Bu bağlamda Hatemi, iç politikada “Đslami demokrasi”

kavramsallaştırmasıyla Đslami rejimi ve demokrasiyi birleştirmeyi amaçlamış, dış politikada ise

uluslararası topluma ve dünya ekonomisine entegrasyonu hedefleyerek Humeyni döneminin izolasyon

politikalarından daha da uzaklaşmıştır.39 Bir başka ifadeyle Hatemi’nin iç ve dış politika hedeflerini

özetleyen söylem “yurtta demokrasi, cihanda barış” olmuştur.40 Pragmatizm konusunda Rafsancani

çizgisinin bir ileri aşamasını temsil eden Hatemi, Rafsancani’nin iç ve dış politikada düşünsel ve

kısmen de pratik zeminde gerçekleştirdiği kırılmayı kopuşa dönüştürmeye çalışmıştır.

Yeni bir başlangıç yapmak isteyen Hatemi’nin öncelikli dış politika hedefleri; ulusal ve

uluslararası güvenliği sağlamak,41 barışı tesis etmek ve küresel ekonomi-politik sistemle bütünleşerek

36Tayyar Arı, “Washington’un Ortadoğu Politikası Yeni mi?”, www.tayyarari.com/download/eskiyazi/abdninortadogupol.doc ve Gökhan Çetinsaya, “Rafsancancani’den Hatemi’ye Đran Dış Politikasına Bakışlar”, a.g.e, s. 316. Ayrıca bkz. Tayyar Arı, “Đran Eski Dost Yeni Düşman”, 2023, Yıl: 4, Sayı: 47, s. 4-12.

37 Mikonos (Mykonos) davası, Đranlı üç Kürt muhalifin 1992 yılında Berlin’de Mikonos adlı bir Yunan restoranında öldürülmesinin ardından suikastın arkasında Đran istihbarat servisinin olduğu gerekçesiyle açılan davanın adıdır. Bu konuda bkz. Robert Olson, Türkiye-Đran Đlişkileri: 1979-2004, çev: Kezban Acar, Babil Yayıncılık, Ankara, 2005, s. 38-39.

38 Gökhan Çetinsaya, “Rafsancani’den Hatemi’ye Đran Dış Politikasına Bakışlar”, a.g.e, s. 317.

39 R. K. Ramazani, “Iran’s Foreign Policy: Independence, Freedom and The Islamic Republic”, içinde: Iran’s Foreign Policy: From Khatami To Ahmadinejad, Edited by: Anoushiravan Ehteshami and Mahjaob Zweiri, Ithaca Press, 2008, s. 9.

40 R. K. Ramazani, “The Shifting Premise of Iran’s Foreign Policy: Towards a Democratic Peace?”, Middle East Journal, Vol. 52, No. 2, Spring 1998, s. 178.

41 Devletlerin ulusal ve uluslararası güvenlik konsepti; kendi sınırları, yakın komşuları/bölgesi ve küresel sistem olarak içten dışa üç halka ile kavramsallaştırılabilmektedir. Birinci, ikinci ve üçüncü halka güvenlik biçiminde de ifade edilebilen bu kavramsallaştırma için bkz. Beril Dedeoğlu, Uluslararası Güvenlik ve Strateji, Derin Yayınları, Đstanbul, 2003, s. 53-54.

Page 13: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

431

Đran’ı içinde bulunduğu uluslararası yalnızlıktan kurtarmak olmuştur. Bu çerçevede iki dönem görevde

bulunduğu 1997-2005 yılları arasında başta sınır komşuları olmak üzere bütün devletlerle ilişkilerini

güven verici bir eksene yerleştirmek istemiş, Đran jeopolitiğinin odak noktasının hem mikro hem de

makro düzlemde barış ve istikrarı temin etmek olduğunu belirtmiştir.42

Bölge ülkelerinin Đran’ı potansiyel bir tehdit olarak algılamalarını değiştirebilmek için

barışçıl ve uzlaşmacı bir kimlik inşa etmeye yönelen Hatemi, bölgesel ve küresel ilişkilerini işbirliği

ve dayanışma olguları çerçevesinde şekillendirmeye özen göstererek liberal-pragmatist bir dış politika

yaklaşımı sergilemiştir. Buradan hareketle dış politika anlayışını i- itibar, akılcılık ve ihtiyat, ii- dış

politikada ılımlı bir tavır, iii- medeniyetlerarası diyalog şeklinde açıklanabilecek üç temel parametreye

dayandırmıştır.43 Bir başka anlatımla Hatemi’nin detente (yumuşama) biçiminde özetlenebilecek dış

politika anlayışı, özünde Rafsancani dönemi Đran dış politika yaklaşımının biraz daha geliştirilerek

devam ettirilmesi anlamına gelmektedir. Böylesi bir politik duruşun fikrî arkaplanını meydana getiren

“Medeniyetlerarası Hoşgörü” düşüncesi ise Hatemi’nin bizzat ortaya koyduğu teorik bakış açısının

özgünlüğünü göstermesi bakımından önemlidir.44

Hatemi, Amerikan dış politikasının kuramsal perspektifini oluşturan düşün adamlarından

Huntington’un 1993’te ortaya koyduğu ve Soğuk Savaş sonrası uluslararası sistemin

medeniyetlerarası çatışmaya dayanacağını öngören “Medeniyetler Çatışması” tezinin aksine diyalog

eksenli bir anlayışla farklı medeniyet havzaları arasındaki ilişkilerin işbirliği ve uzlaşmaya

dönüşebileceğinin altını çizmiştir. Realist kuramın bir izdüşümü şeklinde yorumlanabilecek

medeniyetlerarası çatışma tezi yerine medeniyetlerarası diyalog ve hoşgörüyü önceleyen Hatemi,

1998 yılında CNN ile yaptığı mülakatta bu teorik bakış açısına yer vermiştir. ABD ile Đran arasındaki

düşmanlığın ortadan kaldırılmasını vurguladığı konuşmasında güvensizlik üzerine kurulan ilişkilerin

değiştirilmesi gerektiğini belirterek ABD ile uzlaşı, diyalog ve barış sürecini bir an önce başlatmak

istediğini ifade etmiştir.45 Mülakatın devamında Amerikan halkından “Büyük Amerikan Halkı” olarak

bahseden Hatemi’nin bu tavrı, söylemsel boyutta Đran’ın devrim sonrasında ABD’ye karşı geleneksel

tutumunda önemli bir kırılma noktası olmuştur.46

42 Tayyar Arı, Irak, Đran ve ABD: Önleyici Savaş, Petrol ve Hegemonya, Alfa Yayınları, Đstanbul, 2004, s. 403.

43 Shahriar Sabet-Saeidi, “Iranian-European Relations: A Strategic Partnership?”, içinde: Iran’s Foreign Policy: From Khatami To Ahmadinejad, s. 61.

44 Hatemi, Batı düşüncesine yaratıcı bir biçimde atıfta bulunan felsefi yazılarında Đslam-dışı dünyaya açık bir portre çizmiş ve BM 2001-2002 toplantısında “Medeniyetlerarası Diyalog” kavramsallaştırmasını resmi bir çağrıya dönüştürmüştür; Fred Halliday, “Iran and the Middle East: Foreign Policy and Domestic Change”, Middle East Report, No. 220, 2001, s. 44. Sözkonusu konuşma metni için bkz. http://www.unesco.org/dialogue/en/khatami.htm

45 Suzanne Maloney, Iran’s Long Reach, United States Institute of Peace Press, Washington, 2008, s. 8-9.

46 Shahriar Sabet-Saeidi, “Iranian-European Relations: A Strategic Partnership?”, içinde: Iran’s Foreign Policy: From Khatami To Ahmadinejad, s. 62.

Page 14: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

432

Aynı şekilde Hatemi, Civilization dergisi için yazdığı A Call for Dialogue başlıklı

makalesinde medeniyetlerarası diyaloğun kurulmasıyla medeniyetlerarası çatışmanın hoşgörü ve

güven ilişkilerine dönüşebileceğini vurgulamıştır.47 Bu dönüşümün sağlanabilmesi için söylemsel

boyutta Đran’ı Doğu ve Batı medeniyetlerinin kesişimine yerleştirerek karşılıklı diyaloğun

kurulmasında ülkesini “merkez ülke” şeklinde konumlandırmış ve Rafsancani’den itibaren devam

eden jeopolitik açılıma jeokültürel bir perspektif eklemleyerek Đran’ın dış politika parametrelerini çok

boyutlu hale getirmek istemiştir. Đran’a medeniyetlerarası köprü misyonu kazandırmaya çalışan siyasi

elit, böylece Đran dış politikasını jeopolitik, jeokültürel ve jeostratejik üçlü sacayağına oturtarak dış

politikaya kuramsal çerçevede paradigma zenginliği kazandırmaya çalışmıştır.

Hatemi, bu kuramsal çerçeveden hareketle Avrupa ülkeleriyle politik, diplomatik, ekonomik

ve ticari ilişkilerini işbirliği ve uzlaşı zemininde geliştirmek için çaba harcamıştır. Öyle ki, AB

ülkelerinin Nisan 1997’de Mikonos davasının karara bağlanması sonucunda suçlu bulunan Đran ile

diplomatik ilişkilerini dondurduğu ve Đran’daki büyükelçilerini geri çektiği bir dönemde, Hatemi

yönetimi AB ülkeleriyle yeniden diplomatik temaslar kurmayı başarmıştır. Dönemin Dışişleri Bakanı

Kemal Harazi’nin Avrupa ülkeleriyle yaptığı üst düzey görüşmeler ve ikili toplantılar neticesinde önce

Finlandiya, Đsveç, Danimarka, Belçika, Hollanda, Đtalya, Avusturya, Đspanya, Đngiltere, Yunanistan ve

Đrlanda, sonra da Almanya ve Fransa Büyükelçileri Tahran’a geri dönmüştür. Đran yönetimi Büyükelçi

krizinin ardından bu kez “tarihi düşmanı” Đngiltere ile yoğun diplomatik ilişkiler kurmuş ve Bakan

Harazi Londra’yı ziyaret etmiştir. Hatemi liderliğindeki Đran, AB ile başlattığı bu yoğun ve başarılı

diplomatik sürece enerji alanında yaptığı ticari anlaşmaları da eklemiş, 1999 yılında Đtalyan ENI ve

Fransız ELF petrol şirketleriyle 998 milyon dolarlık petrol anlaşması imzalamıştır.48

Đran, Batı’yla yakınlaşmasının yanısıra Birleşmiş Milletler (BM), Ekonomik Đşbirliği

Teşkilatı (EĐT) ve Đslam Konferansı Örgütü (ĐKÖ) gibi uluslararası kurumlarda önemli roller alarak

bir taraftan dünya ekonomisine ve uluslararası sisteme entegre olmayı, diğer taraftan da bölge

ülkelerinde güven ve istikrar tesis etmeyi amaçlamıştır. Özellikle de Hatemi’nin dört yıllık başarılı

ĐKÖ Başkanlığı, Arap-Đslam dünyasıyla arasındaki tansiyonun düşürülmesi açısından Đran’a önemli

bir fırsat vermiştir. Keza bu dönemde Đran, ĐKÖ üyesi ülkelerle ikili ilişkilerini geliştirmiş ve Aralık

1997’de Tahran’da gerçekleştirilen ĐKÖ’nün 8. Zirve Konferansı’nda dış politikasının yeni

parametrelerini açıklama ve bu konuda bölge ülkelerini ikna etme imkânı bulmuştur. Bununla birlikte

dini lider Ali Hamaney de Đran’ın bölge ülkeleri tarafından askeri ve ideolojik tehdit unsuru olarak

algılanmasını istemediklerini net bir şekilde dile getirmiştir.

47 Marc Lynch, “The Dialogue of Civilisations and International Public Spheres”, Millennium, Vol. 29, No. 2, 2000, s. 327. Hatemi’nin sözkonusu makalesi için bkz. Seyyed Mohammad Khatami, “A Call For Dialogue”, Civilization, Vol. 6, Issue 3, Jun/Jul99.

48 Shahriar Sabet-Saeidi, a.g.e, s. 62-64.

Page 15: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

433

Bu diplomatik yaklaşımın somut adımları olarak Hatemi, 1999 yılında Suudi Arabistan ve

diğer Körfez ülkelerini ziyaret ederken Ali Hamaney de Suudi Kralı’nın özel davetlisi olarak Şubat

2000’de hac vazifesi için Arabistan’a gitmiştir.49 Benzer şekilde Đran ile Suudi Arabistan arasında

2001 yılında imzalanan güvenlik paktı, ikili ilişkilerde yeni bir sayfa açıldığını gösteren bir başka

diplomatik adım olmuştur.50 Sözkonusu pakt sonradan her ne kadar başarıya ulaşamasa da hem Suudi

Arabistan’ın güveninin bir göstergesi olması, hem de Hatemi liderliğindeki Đran’ın dış politikada

uyguladığı “mekik diplomasisi”nin güvenlik boyutunu örneklendirmesi bakımından önemlidir.

Hatemi döneminde Đran-Türkiye ilişkileri de Đran’ın yakın coğrafyada güven ortamı

oluşturma stratejisine paralel bir seyir izlemiş, iki ülke arasındaki ilişkiler devrim sonrasındaki gergin

ve gerilimli niteliğinden sıyrılarak istikrarlı bir çizgiye kavuşmuştur. Đran ile Türkiye arasındaki bu dış

politika çizgisinde Đran’ın 1999 yılından itibaren PKK konusunda Türkiye ile yaptığı işbirliği katalizör

işlevi görmüş ve ikili ilişkilerdeki bu olumlu atmosfer bilhassa Hatemi’nin ikinci döneminde (2001-

2005) gerçekleşmiştir.51 Türkiye ve Körfez devletleriyle kurduğu politik-diplomatik ilişkilerin yanısıra

Rusya ve Çin ile de ilişkilerini özellikle nükleer enerji alanında geliştiren Đran, böylece dış

politikasının jeopolitik, jeoekonomik ve jeostratejik unsurlarını Doğu, Batı, Kuzey ve Güney

coğrafyalarına yayma imkânı bulmuştur.

Ancak uluslararası sistemde bir dönüm noktası olarak kabul edilen 11 Eylül saldırıları

sonucunda Bush yönetimindeki neo-muhafazakârların, terörizme destek verdiklerini öne sürerek “şer

ekseni” adı altında oluşturdukları tehdit listesine Đran’ı da eklemeleri, Hatemi’nin medeniyetler

diyaloğu çerçevesinde meydana getirdiği liberal-pragmatist dış politika vizyonuna ket vurmuştur.

ABD’nin terörizmle mücadele etme gerekçesiyle ortaya koyduğu “önleyici/önalıcı müdahale” (pre-

emptive strike) doktrini kapsamında önce Afganistan’a sonra da Irak’a girmesi, 11 Eylül sonrası

dönemde yeni uluslararası konjonktürün neo-realist paradigma çerçevesinde şekillenmesine neden

olmuş ve sistemin çatışmacı kimliğini önplana çıkarmıştır. ABD’nin “ya bizdensiniz ya da karşı

taraftan” söylemiyle özetlenebilecek kamplaştırıcı ve baskıcı yeni dış politika konsepti, Đran’ı

ötekileştirerek küresel sistemden daha da tecrit etmeye yönelmiş ve Washington yönetimi nükleer

silah ürettiği gerekçesiyle Đran’ı suçlayarak “istenmeyen devlet” ilan etmiştir. Bush yönetiminin, Đran

nükleer programının barışçıl olmadığı yönünde özellikle 2003 yılından itibaren Hatemi yönetimi

üzerinde oluşturduğu baskılar, Đran’ın Hatemi döneminde Batı dünyasıyla yeniden gelişmeye başlayan

ilişkilerini kopma noktasına getirmiş; bu tarihten sonra ABD bölgeye yönelik dış politika vizyonunda

“Đran’ı çevreleme ve yalnızlaştırma” stratejisini devreye sokmuştur.

49 Tayyar Arı, Irak, Đran ve ABD: Önleyici Savaş, Petrol ve Hegemonya, s. 403-404.

50 Shahriar Sabet-Saeidi, a.g.e, s. 62.

51Gökhan Çetinsaya, “Ahmedinecad, Nükleer Kriz ve Türkiye”, http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=199583&title=prof-dr-gokhan-cetinsayabrahmedinecad-nukleer-kriz-ve-turkiye&haberSayfa=1 Ayrıca bkz. Gökhan Çetinsaya, “Nükleer Kriz Eşiğinde Đran ve Türkiye”, http://www.setav.org/public/HaberDetay.aspx?Dil=tr&hid=11579&q=nukleer-kriz-esiginde-iran-ve-turkiye

Page 16: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

434

Bu gelişmeler karşısında Hatemi, Batılı devletlerle diyaloğu devam ettirmeye çalışarak

nükleer sorunun diplomatik araçlar yoluyla çözümü konusunda ABD’nin tecrit politikalarına karşı

çıkan AB ülkeleriyle ilişki içinde olmaya özen göstermiştir. Batı dünyasıyla uzlaşma zeminini

kaybetmek istemeyen Hatemi, bu yaklaşımının göstergesi olarak nükleer tesislerini Uluslararası Atom

Enerjisi Kurumu gözlemcilerine ve uluslararası denetime açmıştır. ABD ve Avrupa’nın eleştiri ve

baskılarına rağmen Rusya ve Çin’in Đran nükleer projelerine destek vermesi, Đran’ın zamanla Doğu’ya

yönelmesini beraberinde getirmiş, böylece Hatemi’nin Batı dünyasıyla işbirliği yönündeki çabaları

Đran dış politikasının Batı boyutunu kaybetmesine engel olamamıştır. Dolayısıyla Hatemi’nin önemle

üzerinde durduğu Batı ile diyalog ve uluslararası sisteme ekonomik-politik adaptasyon süreci

kesintiye uğramış, Đran dış politikası Hatemi’nin cumhurbaşkanlığının son yıllarında ve özellikle de

Ahmedinecad döneminde eksen kayması yaşamıştır.

Kısacası Hatemi dönemi Đran dış politikasının stratejik hedeflerini şu şekilde özetlemek

mümkündür: i- Ülkeyi uluslararası topluma entegre etmek, ii- ABD ve Avrupa ile ilişkileri revize

etmek, iii- Başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleriyle uzlaşma sağlamak, iv- Türkiye ve

diğer komşu devletler ile yakınlaşmak, v- Nükleer enerji sorununda Fransa, Almanya ve Đngiltere ile

müzakereler yapmak, vi- Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’yla işbirliğinde bulunmak, vii- Çin ve

Rusya ile yapıcı ilişkiler kurmak.52 Hatemi, 2001’den sonra değişen-dönüşen küresel sistemin

etkilerine kadar bu hedeflerin önemli bir kısmını gerçekleştirmiş olsa da cumhurbaşkanlığının ikinci

döneminde Batı ile ilişkilerin artarak devamı ve sisteme uyum sağlama konularındaki hedeflerinde

kopma yaşamıştır.

Ahmedinecad Dönemi Đran Dış Politikası (2005-…)

Đran dış politikasında Rafsancani ile başlayan ve Hatemi yönetimiyle doruk noktasına ulaşan

liberal-pragmatist anlayış, Ahmedinecad’ın 2005 yılında cumhurbaşkanlığına gelmesiyle kırılmaya

uğramıştır. Zira genç kuşak devrimci-radikal muhafazakâr akımın lideri olan Ahmedinecad,

Rafsancani ve Hatemi önderliğindeki ılımlı-liberal muhafazakâr çizgiden farklı bir siyasi duruşu

temsil etmektedir. Ahmedinecad aynı zamanda Humeyni’nin liderlik yaptığı ilk kuşak geleneksel

muhafazakârlardan farklı bir ekolün temsilcisi olmakla birlikte53 dini rejime bağlılık ve rejimin dini

karakterini vurgulama noktasında Humeyni çizgisine yakın bir siyaset izlemektedir. Ahmedinecad

52 R. K. Ramazani, R. K. Ramazani, “Iran’s Foreign Policy: Independence, Freedom and The Islamic Republic”, a.g.e, s. 10.

53 Đran siyasal yaşamında muhafazakârların iç ayrışmalarını geleneksel, ılımlı (liberal) ve devrimci (radikal) olmak üzere üç gruba ayırmak mümkündür. Đlk kuşağı temsil eden geleneksel muhafazakâr akım, muhafazakâr bloğun en etkin ve nüfuzlu akımı olmakla birlikte yaşlı din adamlarının kontrolü altındadır. Örneğin, Đran Devrimi’ni gerçekleştiren Humeyni geleneksel muhafazakâr akımın önemli isimlerindendi. Ilımlı muhafazakâr akım ise geleneksel muhafazakârlardan ayrılarak kendine özgü bir siyaset anlayışı oluşturan akımdır. Rafsancani ile özdeşleşen ılımlı muhafazakârların Đran siyasetindeki bir diğer temsilcisi de Hatemi’dir. Son olarak devrimci (radikal) muhafazakâr akım ise geleneksel akım üzerinde ortaya çıkan, fakat genç kuşağı temsil eden akımdır. Geleneksel muhafazakârlardan ayrılarak yeni ve farklı bir oluşum meydana getiren radikal muhafazakârların önemli isimlerinin başında Ahmedinecad gelmektedir; bkz. Arif Keskin, “Devrim Đçinde Yeni Bir Devrim Arayışı: Ahmedinecad ve Radikal Muhafazakâr Akım”, Stratejik Analiz, Sayı: 69, Ocak 2006, s. 59-60.

Page 17: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

435

yönetimi bilhassa dış politikadaki radikal tutumu, ABD ve Đsrail karşıtlığı, nükleer görüşmeler

konusundaki uzlaşmaz tavrı, dini değer ve motiflere vurgu yapması nedeniyle Humeyni dönemini

hatırlatmaktadır. Đki devlet adamının da dünya görüşleri birbirine benzemesine rağmen Ahmedinecad

yönetimi dış politika anlayışının Humeyni döneminden temel farkı, dış politika hedefleri arasında

devrim ihracı boyutunu önplana çıkarmamasıdır. Bu da Ahmedinecad’ın ilk döneminde (2005-2009)

Đran’ın bölgedeki diğer Müslüman ülkeler ile iyi ilişkiler kurabilmesine katkı sağlamıştır.54

Ahmedinecad’ın Đran Đslam Cumhuriyeti’nin din adamı sınıfına mensup (ruhban) olmayan ilk

cumhurbaşkanı olması ve onun döneminde ılımlı-uzlaşmacı dış politika yaklaşımından giderek

uzaklaşılması birbiriyle çelişkili bir görünüm arz etmekte ve aradaki bağıntının açıklanması

zorlaşmaktadır.55 Bu durumu sadece Ahmedinecad’ın kişisel özelliklerine ve siyasete dair bakış

açısına bağlamak indirgemeci bir yaklaşımı beraberinde getirir. Zira Ahmedinecad’ın iktidara

gelmesinde ve cumhurbaşkanı olduktan sonra Đran dış politikasının Rafsancani ve Hatemi çizgisinden

uzaklaşarak Humeyni anlayışına yönelmesinde uluslararası sistemde meydana gelen kırılmalar da

büyük rol oynamıştır. Bu perspektiften bakıldığında 11 Eylül olaylarının sistemik etkileri,

Ahmedinecad ekibini iktidara hazırlayan ve taşıyan temel değişkenler arasındadır. Çünkü daha önce

de belirtildiği gibi uluslararası ilişkilerde paradigma dönüşümüne neden olan 11 Eylül saldırılarının

hemen ardından başta ABD olmak üzere birçok devlet, yeni dış politika parametrelerini tehdit odaklı

oluşturmaya ve güvenlik anlayışına dayalı davranış modellerine yönelmeye başlamıştır.

Güvenlik ikilemi ekseninde oluşan bu yeni uluslararası oyunda Evanjelist grubun desteğini

alan neo-muhafazakâr Bush yönetiminin uygulamaya koyduğu sert güç politikaları, Hüccetiye

grubunun desteklediği56 radikal muhafazakâr Ahmedinecad’ı iktidara taşıyan öncül faktörlerden biri

54 Arif Keskin, “Ahmedinecad Dönemi Đran Dış Politikası: Saldırganlığın Rasyonelleşmesi”, Stratejik Analiz, Sayı: 70, Şubat 2006, s. 76; ve Arif Keskin, “Đran, Ahmedinecad ve Radikal Muhafazakârların Doğuş Süreci”, http://www.turksam.org/metsamor/a1304.html

55 Đran özelinde yorumlanan bu paradoksallık şu şekilde açıklanabilir: Ahmedinecad’a kadar Đran Đslam Cumhuriyeti devlet başkanları -Humeyni’yi kurucu devlet başkanı varsayarak- dini rütbeleri olan ruhban sınıfından kişilerdi. Humeyni’den sonra gelen Rafsancani ve Hatemi her ne kadar teokrasiyi temsil etseler de dış politika bağlamında ılımlı ve nispeten liberal bir yaklaşıma sahiptiler. Buna karşın Đran’ın din adamı kimliğine sahip olmayan ilk cumhurbaşkanı Ahmedinecad dış politikada daha sert, katı ve kamplaştırıcı bir politika izlemektedir. Onu bu şekilde davranmaya iten faktörün, çağdaş Şii siyaset teorisindeki “devlet başkanının din bilimlerinde otorite olması gerektiği” savı olduğu söylenebilir. Ahmedinecad’ın bu noktada meşruiyetinin tartışılmasını önlemek ve hem ruhban sınıfını yanına alabilmek ya da en azından karşısına almamak hem de halkı ulusal bir ideoloji çatısı altında birleştirebilmek amacıyla bu yönde bir dış politika izlediğini belirtmek mümkündür. Nitekim ABD ve Đsrail karşıtı radikal söylemleri de bu bağlamda değerlendirilebilir. Ancak bu analizden “ruhban sınıfının politikada daha katı bir tavır takınması gerektiği” gibi bir çıkarımda da bulunulmamalıdır.

56 Hüccetiye grubu Đran siyasetinde söz sahibi olan dini bir örgütlenmedir. Hüccetiye grubu, diğer adıyla “Şii Kıyamet Cemiyeti”, “dünyayı kurtaracak kişinin (ki bu kişi kayıp Đmam Mehdi’dir) gelmesi ve yeni bir düzen kurulabilmesi için yeterince kan akmadığı” öğretisi üzerine kurulan ve kaostan düzen çıkacağına inanan bir örgüttür. Ahmedinecad’ın arkasındaki güçlerden birinin de Hüccetiye grubu lideri Misbah Yezdi olduğu ve 2005 yılındaki seçimlerden önce Yezdi’nin Ahmedinecad’ı desteklediği belirtilmektedir. Nitekim Ahmedinecad’ın cumhurbaşkanı seçildikten hemen sonra teamülleri bozup ilk toplantısını başkent Tahran yerine örgütün kalesi olan Meşhed’de yapması ve ilk ziyaretini dini lider Ali Hamaney yerine Yezdi’ye gerçekleştirerek onun elini öpmesi, sözkonusu savları güçlendiren örneklerdir; bu konu ve Hüccetiye grubu hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. “Ahmedinecad’ın Ardındaki Güç: Misbah Yezdi”, http://www.diplomatikgozlem.com/TR/belge/1-7313/ahmedinejadin-ardindaki-guc-misbah-yezdi.html

Page 18: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

436

olmuştur. ABD’nin 2001’de Afganistan, 2003’de de Irak’a girerek Đran’ı Doğu-Batı ekseninde

çevrelemesi, neo-con’ların sıranın Đran’a geldiği şeklinde yorumlanan radikal söylemleriyle birleşince

Đran’da politik-psikolojik kuşatılmışlık sorunsalı yeniden gündeme gelmiştir. Keza ABD’nin bu

çatışmacı tavrı, tarihte birçok kez işgale uğrayan Đran halkı üzerinde derin bir psikolojik baskı

oluşturmuş ve seçmen kitlesini Ahmedinecad’a yönlendirmiştir. Dolayısıyla diyalektik bir mantıkla

yorumlandığında ABD yönetimindeki sertlik yanlısı Evanjelist ve neo-muhafazakâr grubun,

Hüccetiye’nin desteğindeki Ahmedinecad yönetimine iktidar yolunu açtığını söylemek mümkündür.

Üstelik Ahmedinecad’ın cumhurbaşkanlığının ilk döneminde gerek Đran’ın izlediği ABD ve Đsrail

karşıtı politikalar, gerekse de ABD ve Đsrail’in izlediği Đran karşıtı politikalar, Hüccetiye grubu ile

Evanjelistlerin ortak paydada buluştuklarını göstermektedir.

Hüccetiye grubunun da etkisiyle Đran dış politikasının, Mehdeviyet (Mehdilik ve/veya

Đmamiyet düşüncesi) kuramı çerçevesinde şekillendiği ifade edilebilir. Başka bir deyişle Mehdeviyet,

Ahmedinecad dönemi Đran dış politikasının teorik boyutunu oluşturan ana unsurlardan biridir.

Ahmedinecad ve ekibinin dış politika zihniyetinde önemli bir rol oynayan Mehdeviyet kuramı,

“Şiilerin kayıp olarak bildikleri On ikinci Đmamın (Đmam Mehdi) yeryüzüne geri döneceği ve

Müslümanlara dünya hâkimiyetini sunacağı” tezine dayanan bir düşünce sistematiğidir. Buradan

hareketle Ahmedinecad’ın, hükümetini Đmam Mehdi’nin gelişini hazırlayan bir hükümet olarak

gördüğüne dair yorum ve analizler bulunmaktadır.57 Bu doğrultuda Ahmedinecad’ın, “dünyanın

sonuna doğru Mesih’in geleceği” inancına sahip Evanjelistler etkisindeki ABD’ye karşı sert

söylemlerinin arkaplanını, sözkonusu düşünsel çekişmenin oluşturduğu söylenebilir.

Đran dış politikasının Mehdeviyet kuramı etkisinde biçimlendiği savına bir başka örnek ise

Ahmedinecad’ın Đsrail karşıtı radikal söylemleridir. Sadece Ahmedinecad’a özgü olmayan ve Đran

karar alma mekanizmasına Humeyni döneminden miras kalan Đsrail karşıtlığı, geleneksel bir siyaset

anlayışı olarak Đran dış politika stratejisindeki süreklilik unsurlarından birini teşkil etmektedir. Đran’ın

devlet politikası olan Đsrail karşıtı söylemler, Rafsancani ve Hatemi dönemlerinde kesintiye

uğramasına rağmen Ahmedinecad yönetimiyle birlikte etkisini artırmış ve dış politika gündemini

belirleyen temel öğelerden biri haline gelmiştir. Dolayısıyla Ahmedinecad’ın radikal Đsrail eleştirileri,

uluslararası politikayı ideolojik biçimde yorumlamasının ağırlık merkezini oluşturmakta ve Đran’ın dış

politika eksenine ABD’nin yanısıra Đsrail karşıtlığını yerleştirdiğini göstermektedir.

Bu çerçevede Ahmedinecad’ın göreve gelir gelmez yaptığı “Đsrail haritadan silinmelidir”,

“Yahudi soykırımı -Đsrail Devleti’nin kurulması amacıyla- tarihin abartılı bir projesidir”, “Đsrail

Devleti Alaska’ya taşınmalıdır” gibi açıklamalar bu düşünüş biçimini yansıtmaktadır.58 Eylemsel

57 Arif Keskin, “Devrim Đçinde Yeni Bir Devrim Arayışı: Ahmedinecad ve Radikal Muhafazakâr Akım”, a.g.e, s. 60-61.

58 Bülent Aras, “Ahmedinecad Başkanlığında Đran’da Siyasal Đktidarın Haritasını Çıkarmak”, içinde: Satranç Tahtasında Đran: Nükleer Program, Kenan Dağcı ve Atilla Sandıklı (Editörler), Tasam Yayınları, Đstanbul, 2007, s. 29-30.

Page 19: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

437

boyuttaysa Đran’ın Đsrail-Lübnan Savaşı’nda (2006) Lübnan’daki Hizbullah Örgütü’nü destekleyerek

Đsrail Ordusu’na karşı yaptığı örtülü operasyonları örnek göstermek mümkündür. Benzer şekilde

Filistin’de Hamas’a yapılan maddi ve manevi destekler de Ahmedinecad yönetiminin Đsrail

karşıtlığının eylemsel-operasyonel yönüne işaret etmektedir.

Görüldüğü üzere Ahmedinecad yönetiminin sözkonusu dış politika anlayışı bir yandan ABD

ve Đsrail karşıtlığı temelinde gelişirken, diğer yandan da Evanjelist grubun “Mesihçi” yaklaşımına

özdeş bir nitelik taşımaktadır. Öyle ki, “Mesih’in bir an önce dünyaya gelmesinin sağlanmasını”

savunan Evanjelistler ile “Mehdi’nin bir an önce dünyaya gelmesinin sağlanmasını” savunan

Hüccetiye grubunun birbirlerinin tezlerinden beslendiği söylenebilir.59 Farklı dünya görüşlerine sahip

bu grupların kesişim noktası ise “sert güç” politikasıdır. Zira her iki grubun da temel felsefesini,

“dünyada kaos ne kadar artarsa, Mesih’in veya Mehdi’nin dünyaya gelmesinin zamanı da o kadar

yakınlaşır” inancı oluşturmaktadır ki; iki gruba göre de dünyadaki mevcut kaos ortamı, Mesih ya da

Mehdi’nin gelmesi için henüz uygun bir zemin teşkil etmemektedir.60 Her iki grubun da düşünce

sistematikleri göz önünde bulundurulduğunda öngördükleri temel stratejinin, “suni olarak kaosun

artırılması yoluyla bekledikleri Mesih ya da Mehdi’nin gelişini kolaylaştıracak uygun bir ortamın

hazırlanması” olduğu söylenebilir. Kısacası iki grubun da yaptığı radikal açıklamaların ve izlediği sert

politikaların temelini “Mesih’çi” ve “Mehdi’ci” dünya görüşleri oluşturmaktadır.

Evanjelistler ve Hüccetiye grubunu ortak noktada buluşturan ve realist teorinin “gücün

caydırıcılığı” prensibine dayanan sert güç anlayışı, iki devletin dış politikalarını da “kriz yönetimi”ne

odaklamıştır. Bu çerçevede ise “krizi aşmanın yolu, yeni bir kriz oluşturmak ve bu krizi

tırmandırmak” şeklinde özetlenebilecek davranış ve söylemler, her iki ülkenin dış politika

ajandalarının gündem maddesi haline gelmiştir. Dolayısıyla gerek Bush yönetiminin Đran’ı uluslararası

sistemden tecrit etmeye yönelik sert söylem ve uygulamaları, gerekse de Ahmedinecad yönetiminin

nükleer çalışmaların devam edeceğine dair tavizsiz söylem ve eylemleri, gücün caydırıcılığı savına

dayalı realist dış politika yaklaşımının izdüşümleri biçiminde yorumlanabilir.61

Öte yandan Humeyni’nin uluslararası sistemi “ezenler” ve “ezilenler” dikotomisi üzerinden

tanımlamasına benzer şekilde Ahmedinecad da devletleri “sömürenler” ve “sömürülenler” şeklindeki

kategorik bir ayrıma dayandırmakta ve mevcut uluslararası yapıyı sözkonusu ikilem üzerinden

değerlendirmektedir.62 Bu çerçevede Ahmedinecad’ın zihinsel dünyası bir tarafta Đran gibi haksızlığa

59 Barış Adıbelli, “Đran’ın Avrasya Açılımı”, http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=33950

60 Barış Adıbelli, a.g.m.

61 Bu konuda bkz. Arif Keskin, “Ahmedinecad Dönemi Đran Dış Politikası: Saldırganlığın Rasyonelleşmesi”, s. 73; ve Arif Keskin, “Đran, Ahmedinecad ve Radikal Muhafazakârların Doğuş Süreci”, http://www.turksam.org/metsamor/a1304.html

62 Humeyni’den Ahmedinecad’a Đran Đslam Cumhuriyeti’nin üç temel sacayağını; üçüncü dünyacılık, Đslami kimlik ve devrimci nitelik oluşturmaktadır. Đran dış politikası realist paradigma ve türevleriyle özdeştirilmekle beraber farklı perspektiflerle de incelenebilmektedir. Đran dış politikasını eleştirel teori ve teorinin temel kavramlarından olan “özgürleşme” kavramıyla

Page 20: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

438

uğrayan devletlerin, diğer tarafta ise ABD ve Đsrail gibi haksızlık yapan müttefiklerin yer aldığı

“siyah-beyaz” bir düşünce sistemini içermektedir. Sözkonusu zihinsel kurguda Đran’ın hedefi ise

sömürü düzenini devam ettirmek isteyen ve kendi emperyal çıkarları için diğer ülkelere haksızlık eden

devletlerin bu statükocu davranış modellerini engellemektir.63

Ahmedinecad yönetiminin adalet/hakkaniyet eksenli yapısal çelişki üzerine kurguladığı bu

dış politika anlayışı, Mehdeviyet kuramının dini öğeleri ve motifleriyle örtüşünce Đran’ın “ezilmiş

halklar” temasına yaptığı vurgu önplana çıkmaktadır. “Ezilmiş halklar” vurgusu Đran dış politikasına

iki boyutlu perspektifte yansımaktadır. Birinci boyutu, Ahmedinecad’ın özellikle Đsrail karşıtlığı

üzerinden kullandığı dini motif ve söylemler aracılığıyla Sünni Müslüman dünyasıyla ortak paydada

buluşması ve Müslüman ülkelerin çok fazla kullanmadıkları bu temayı işleyerek konstrüktif bir

yaklaşımla halklar nezdinde Đslam dünyasının liderliğini yapmak istemesidir. “Sömürülenler” ya da

“ezilmiş halklar” vurgusu üzerinden hareket eden Ahmedinecad böylece “Şiiliğin, Đslam düşünce

sisteminin ‘sol’ yorumu olduğu” savını daha fazla önplana çıkarmakta; biraz da Ali Şeriati çizgisine

kayarak Bolivarcı sosyalist Hugo Chavez ile aynı siyasi platformda buluşabilmektedir.64

Đkinci boyutu ise az gelişmiş ülkeler veya üçüncü dünya ülkelerine, başka bir ifadeyle yoksul

Güney coğrafyasına yapılan açılımdır. Bu bağlamda Ahmedinecad’ın Afrika ve Güney Amerika

ülkelerine yaptığı ziyaretler kısa sürede mekik diplomasisine dönüşmüş, “merkez-çevre” kuramlarında

çevre olarak nitelendirilen ülkeler Ahmedinecad döneminde Đran jeopolitiğinin merkezine

yerleştirilmiştir. Nitekim Ahmedinecad’ın, cumhurbaşkanlığının ilk döneminde çıktığı yurtdışı

ziyaretlerinden sadece birini Avrupa’ya yapması ve buna karşın birçoğunu Latin Amerika ve Afrika

ülkelerine gerçekleştirmesi, bu ülkelerin Đran jeostratejisinde oynadığı merkezi rolü göstermektedir.

Güney jeopolitiğine yapılan bu açılım ekseninde Latin Amerika ülkelerinden çok sayıda davet alan

Ahmedinecad, bu ülkelerden özellikle Honduras, Küba ve Venezuela’yı tercih etmiş ve sözkonusu

gezilerde oldukça sıcak karşılanmıştır. Benzer şekilde, ülke içi muhalefet tarafından uluslararası

saygınlığı ve itibarı olmadığı gerekçesiyle çokça eleştirilmesine rağmen sık sık Afrika gezilerine

çıkmış ve seyahatlerini daha ziyade Sierra Leone, Zambiya, Komor Adaları, Kenya, Tanzanya ve

Senegal üzerinde yoğunlaştırmıştır.65 Đran Ankara Büyükelçisi Bahman Hosseinpour’un şu sözleri,

Đran’ın uluslararası sistemdeki sıkışmışlık ve yalnızlığını azaltma misyonunu da içinde barındıran

Afrika ve Latin Amerika’ya yapılan stratejik açılımı özetler niteliktedir:

inceleyen bir çalışma için bkz. S. J. Dehghani Firouz Abadi, “Emancipating Foreign Policy: Critical Theory and Islamic Republic of Iran's Foreign Policy”, The Iranian Journal of International Affairs, Vol. XX, No. 3: 1-26, Summer 2008. 63 Bülent Aras, a.g.m, s. 30.

64 Barış Adıbelli, a.g.m.

65 Hamed Mafi, “Ahmedinecad’ın Dış Politikası Yerlerde Sürünüyor”, Đran Gazetesi Đtimad, 14 Kasım 2009, http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetayV3&Date=&ArticleID=965738&CategoryID=99

Page 21: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

439

“Đran’ın dış politikası bağımsız veya adaletsizliğe uğramış ülkelere yönelik

derin ve çok boyutlu bir politikadır. Latin Amerika’da ve Afrika’da bu ülkelerden

çokça görmek mümkündür. Đran Đslam Cumhuriyeti, siyasi ve ekonomik çeşitli

alanlarda işbirliği için yüksek potansiyel ve kapasiteye sahip bu tür ülkelerle

ilişkilerini her gün artırmaya çalışmaktadır ve bu yolda başarılı da olmuştur…”66

Ahmedinecad yönetimi, Đran jeopolitiğine kazandırdığı bu kıtalararası derinliğin yanısıra

Doğu eksenini de ihmal etmemiş ve Avrasya politikalarına yönelik olarak Rusya ile ilişkilerini,

özellikle Amerikan hegemonyasına karşı güçlendirmeye çalışmıştır. Ahmedinecad’ın, 15 Eylül 2005

tarihinde New York’ta gerçekleştirilen BM Güvenlik Konseyi’nin 60. Genel Kurul toplantısında Putin

ile yaptığı görüşmede “Güçlü bir Rusya Đran’ın en iyi dostudur. Güçlü bir Đran ise Rusya’nın en iyi

ortaklarından birisidir” sözleri,67 gelişen Đran-Rusya ilişkilerinin seyrini belirlemiş; bu söylemsel

perspektif bilhassa nükleer enerji alanındaki işbirliğinde somutlaşmıştır. Rusya ile birlikte Çin’in de

desteğini alan Đran, böylece Doğu politikalarına Güney Asya derinliğini eklemlemiş; eğitiminin bir

kısmını Hindistan’da tamamlayan dönemin Dışişleri Bakanı Muttaki bölge üzerindeki bilgi ve

deneyimlerini sözkonusu coğrafyada iyi ilişkilere dönüştürmeyi başarabilmiştir. Ayrıca Đran, enerji

kaynaklarının çeşitliliği ve enerji yollarının güvenliği çerçevesinde genelde Orta Asya devletleri

özelde de Hazar’a kıyı devletler -özellikle de Türkmenistan- ile ilişkilerini sorunsuz götürmeye özen

göstermiştir. Böylece Çin ve Hindistan aracılığıyla Güney Asya, Orta Asya devletleri ve Rusya

vasıtasıyla da Avrasya politikalarını şekillendirmeye çalışan Đran, ABD karşıtı dış politika anlayışını

Doğu jeopolitiğinde çok boyutlu bir düzleme taşımak istemiştir. Nitekim Đran’ın, Batı dünyasına

alternatif olarak örgütlendiği öne sürülen Şangay Đşbirliği Örgütü’ne gözlemci ülke statüsünde

katılması da (5 Temmuz 2005) böylesi bir jeopolitik yaklaşıma işaret etmektedir.

Benzer şekilde Doğu ekseni politikalarının bir türevi olarak Ortadoğu coğrafyasına yönelen

Đran karar alma mekanizması, Basra Körfezi’nin güvenliğini Körfez ülkeleriyle iyi ilişkiler zemininde

gerçekleştirmeye özen göstermiş;68 bölgede etkin bir özne olan Türkiye ile ilişkilerine bu çerçevede

özel önem vermiştir. Ahmedinecad yönetiminin Türkiye ile uyumlu bir biçimde PKK’nın Đran’daki

uzantısı PJAK’a yaptığı operasyonlar, Irak’ın bölünmesine karşı duruşu ve bu doğrultuda Irak’ın

66 “Đran Đslam Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Bahman Hosseinpour: Đran-Türkiye Đşbirliği Bölgesel Sorunları Çözebilir”, Ortadoğu Analiz, Cilt: 2, Sayı: 14, Şubat 2010, s. 88. Hosseinpour ayrıca, Đran Đslam Cumhuriyeti dış politikasının üç temel ilke ve öğeye dayandığını belirtmektedir. Buna göre “bağımsızlık”, “özgürlük” ve “Đslam Cumhuriyeti” Đran dış politikasını üç temel ilkesini oluştururken; “izzet”, “hikmet” ve “maslahat” da üç temel öğesini meydana getirmektedir; aynı yerde, s. 87.

67 Fatih Özbay, “Realpolitik, Pragmatizm, Ulusal Çıkarlar ve Nükleer Program Ekseninde Dünden Bugüne Rusya-Đran Đlişkileri”, içinde: Satranç Tahtasında Đran: Nükleer Program, s. 174.

68 Ahmedinecad, 2007 yılında düzenlenen 17. Basra Körfezi Konferansı’nda yeni bölgesel güvenlik yapısının oluşturulması ve bölge ülkeleri arasında koordinasyon ve işbirliğinin sağlanması noktasında Đran karar alma mekanizmasının isteğini ortaya koymuştur; Saeed Taeb, Hossein Khalili, “Security Building Priorities in Persian Gulf: An Approach to National Security Policy of Iran”, The Iranian Journal of International Affairs, Vol. XX, No. 3, Summer 2008, s. 43.

Page 22: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

440

kuzeyinde Türkiye ile birlikte hareket etmesi, Türkiye’nin Đran nükleer krizinde arabulucu rolü

üstlenmesi ve Filistin konusunda Türkiye ile izlediği ortak tavır alış, Đran-Türkiye ilişkilerinin dostane

ve stratejik bir şekilde geliştiğini gösteren belli başlı örnekler olmuştur. Üstelik 2009 yılının komşu iki

ülke tarafından “Türkiye-Đran Kültür Yılı” ilan edilmesi ve bu amaçla birçok ortak kültürel etkinliğin

düzenlenmesi, Türkiye-Đran sınır bölgesinde organize sanayi sitesi ve serbest ticaret bölgesi

kurulmasına yönelik hazırlanan projelerin hayata geçirilmeye çalışılması gibi sosyo-ekonomik ve

kültürel faaliyetler de iki ülke arasındaki yakınlaşmayı gösteren girişimler olarak değerlendirilebilir.69

Đki ülke arasında yaşanan bu çok boyutlu gelişmelerde Türk dış politikasının “komşularla sıfır sorun”

anlayışı üzerine kurgulanmasının yanısıra daha önce Türkiye’de büyükelçilik yapan dönemin Đran

Dışişleri Bakanı Muttaki’nin Türkiye’yi yakından tanımasının ve Türkiye’nin komşularına yönelik

olumlu dış politika zihniyetini iyi bilmesinin de önemli bir rol oynadığını belirtmek yerinde olacaktır.

Ancak son dönemde yaşanan Suriye krizi, Đran-Türkiye ilişkilerinin olumlu seyrine ket vurmuştur.

Öte yandan Ahmedinecad döneminde Đran’ın ABD ve Avrupa ülkeleri ile ilişkileri nükleer

gerginlik ekseninde şekillenmiş, fakat Đran karar alma mekanizması bu gerginliği nükleer çalışmalarını

destekleyen Rusya ve Çin’in de katkısıyla bugüne dek kontrol altında tutmayı başarabilmiştir. Ancak

nükleer faaliyetlerin devam etmesi nedeniyle Batı’yla ilişkilerin bozulması, Ahmedinecad yönetimini

Batı eksenine alternatif politikalar izlemeye sevketmiş ve bu kapsamda Đran, Güney ve Doğu

coğrafyalarına açılımlar yaparak dış politikasına jeopolitik bir derinlik kazandırmak istemiştir.

“Batı’dan Doğu’ya yönelme” şeklinde tanımlanabilecek bu dış politika stratejisiyle Doğu

jeopolitiğindeki hareket serbestîsini görece artıran Đran, böylelikle gelenekselleşmiş bölgesel güç ve

lider olma hedefini koruma imkânı bulmuştur. 2010 yılının son günlerinde Tunus’ta başlayan, artan

bir ivme ve domino etkisiyle kısa sürede Mısır, Libya, Yemen, Bahreyn ve Suriye gibi diğer bölge

ülkelerine yayılan halk hareketleri de aynı zamanda Đran’ın başta Basra Körfezi olmak üzere bölge

jeopolitiğinde hâkim güç olma motivasyonunu pekiştirmiştir.

Bu motivasyonu, Tahran yönetiminin Arap dünyasında gerçekleşen halk ayaklanmalarına

ilişkin bakış açısında gözlemlemek mümkündür. Zira “Arap Baharı” olarak adlandırılan bu halk

ayaklanmaları Ahmedinecad yönetimi ve dini lider Ayetullah Ali Hamaney’e göre “Batı Yanlısı” ve

“diktatör” rejimlere karşı gerçekleşmektedir. Đran yönetimi “Đslami Uyanış” olarak algıladığı bu

değişim-dönüşümü, Đran’ın tarihi belleğinde ve toplumsal hafızasında derin izler bırakan 1979

Devrimi’yle özdeşleştirmektedir. Đran yönetimine göre Humeyni liderliğindeki Đran halkının Batı

yanlısı Şah yönetimini devirmesi gibi Arap Baharı’ndaki halk hareketleri de ABD ve Đsrail yanlısı

rejimleri devirmeye yöneliktir. Dolayısıyla Đran, Arap dünyasındaki bu toplumsal hareketleri 1979

Devrimi’ne benzetmekte ve sözkonusu ayaklanmaları “Arap Devrimleri” olarak nitelendirmektedir.

Bu nedenle Đran’ın Tunus, Mısır, Libya, Bahreyn ve Yemen’deki halk ayaklanmalarına ve muhalif

69 “Đran Đslam Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Bahman Hosseinpour: Đran-Türkiye Đşbirliği Bölgesel Sorunları Çözebilir”, a.g.e, s. 86-88.

Page 23: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

441

gruplara verdiği destek, bu ayaklanmaları kendi devriminin türevleri ve devamı niteliğinde

değerlendirmesinin stratejik bir sonucu olarak yorumlanabilir.

Diğer yandan Ahmedinecad yönetiminin Arap jeopolitiğindeki toplumsal ayaklanmaları 1979

Devrimi’yle ilişkilendirerek anlamlandırması, Humeyni dönemindeki devrim/rejim ihracı stratejisini

referans aldığı yönündeki yorumları beraberinde getirmektedir. Humeyni’den miras kalan bölgesel

liderlik hedefi kapsamında Ahmedinecad yönetiminin, bölge ülkelerinde kurulacak yeni yönetimlere

“Đran modelini” örnek göstermesi ve Şii kuşağında bu yöndeki girişimleri desteklemesi olasıdır.

Nitekim Ahmedinecad yönetiminin Arap ülkelerindeki rejim karşıtı hareketleri desteklemesine karşın

Suriye’deki halk ayaklanmasına ve muhalefete destek vermemesinin ortaya çıkardığı paradoksal

durum,70 Đran’ın bölge jeopolitiğinde Şii hilalini etkin bir biçimde yönlendirmek istemesinin bir

göstergesi olarak değerlendirilebilir.71 Tahran yönetimi Şii hilalindeki en yakın müttefiki Suriye’yi

kaybetmek istememektedir. Zira Suriye’de laik-sosyalist Baas rejimi bulunmasına karşın Đran’ın Esad

yönetimi ve Suriye’deki egemen güç Nusayriler ile işbirliği içinde olması,72 Şii hilali ekseninde

tasarlanan Đran dış politikasının süreklilik boyutunu göstermesi bakımından önemlidir.

Kısacası bölgesel denklemin yeniden kurulduğu bu belirsizlik ortamında Ahmedinecad

yönetiminin, Şii hilalinin Đran jeopolitiğindeki merkezi konumunu korumaya ve güçlendirmeye

çalışacağı söylenebilir. Çünkü bölgesel jeopolitik dönüşümlere neden olabilecek potansiyele sahip

sözkonusu “geçiş süreci” de Đran’ın bölgesel politikalarını Şii eksenli kurgulamasına imkân

vermektedir. Başka bir ifadeyle Đran’ın uygulayacağı bölgesel enstrümanların zaman ve mekân

açısından uygun bir zemine sahip olduğu belirtilebilir. Üstelik Irak’ta Şii odaklı iktidarın bulunması,

bölgedeki istikrarsızlığın petrol fiyatlarını artırması, Đran nükleer programının uluslararası gündemden

uzaklaşması ve ABD askerlerinin Irak ve Afganistan’dan çekilmesiyle Đran’ın kuşatılmışlık ve

70 Đran karar alıcıları Arap dünyasındaki toplumsal hareketleri tabandan gelen “halk devrimleri” olarak algılarken, Suriye’deki toplumsal hareketleri ise CIA ve MOSSAD gibi istihbarat örgütlerinin planladığı ve organize ettiği “halk isyanları” olarak değerlendirmektedir. Nitekim dini lider Ali Hamaney Ortadoğu’daki halk hareketlerini yorumladığı bir konuşmasında “Đslami niteliği bulunan ABD ve Đsrail karşıtı halk devrimleri” ile “ABD ve Đsrail tarafından desteklenen halk isyanları” arasında bir ayrıma gitmiştir: “Bizim düşümüz açık; her nerede Đslami, halkçı ve Amerikan karşıtı bir hareket varsa onu destekleriz… Eğer bir yerde bir hareket Amerika ve Siyonistler tarafından kışkırtılmışsa onu desteklemeyiz. Her nerede Amerika ve Siyonistler bir ülkeyi işgal etmek ve bir rejimi devirmek üzere sahneye çıkarsa biz karşı tarafta yer alırız…” Bayram Sinkaya, “Đran-Suriye Đlişkileri ve Suriye’de Halk Đsyanı”, Ortadoğu Analiz, Cilt: 3, Sayı: 33, Eylül 2011, s. 44. Görüldüğü gibi Ali Hamaney doğrudan Suriye’ye atıfta bulunmasa da konuşmasından Suriye’deki halk hareketlerini kastettiği anlaşılmaktadır.

71 Şii hilalinin bölge jeopolitiğindeki etkisi hakkında bkz. Emin Salihi, a.g.e, s. 183-202 ve Atilla Sandıklı, Emin Salihi, “Đran, Şii Hilali ve Arap Baharı”, Rapor No: 35, Đstanbul, 2011, http://www.bilgesam.org/tr/images/stories/rapor/iransiihilali.pdf

72 Şiilik mezhebinin alt kollarından en önemlileri Caferi (Đmamiye), Đsmaili, Zeydi ve Nusayri kollarıdır. Đran’da hâkim olan Caferilik iken, Suriye’deki Şiiler ise Nusayriler olarak adlandırılır. Nusayriler bazı kaynaklarda %12 bazı kaynaklarda ise %10-16 arasında değişen nüfus oranıyla Suriye’de Sünnilerden sonraki en kalabalık grubu oluşturmaktadırlar. Nusayri kökenli ilk devlet başkanı olan Hafız Esad’ın 1970’te yönetime gelmesiyle Nusayriler Suriye yönetimine hâkim olmuşlardır. Esad, iktidarını güçlendirmek ve devam ettirmek amacıyla devletin stratejik kurumlarına Nusayri kökenli kişileri getirmiştir. Bu çerçevede Nusayrileri özel kuvvetler, güvenlik ve istihbarat birimlerinde görevlendirmiş ve Esad’a doğrudan bağlı olan Nusayrilerin hâkim olduğu bu birimler Esad’ın yıllar boyu süren iktidarının asıl dayanak noktası olmuştur; bu konuda bkz. Ayşegül Sever, “Bağımsızlıktan Bugüne Suriye: Baas Partisi Esad Dönemi ve Sonrası”, Değişen Toplumlar Değişmeyen Siyaset: Ortadoğu, Fulya Atacan (Yayına Hazırlayan), Bağlam Yayınları, Đstanbul, 2004, s. 193- 218.

Page 24: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

442

sıkışmışlık psikolojisinin azalacak olması göz önünde bulundurulduğunda Tahran yönetiminin

bölgedeki manevra alanını genişleteceği düşünülebilir. Buna karşın Đran’ın izlediği Şii politikasının

Şii-Sünni çatışma riskini içermesi, Suriye krizinde olduğu gibi bölgedeki değişim-dönüşüm sürecinin

Đran ve Türkiye’yi karşı karşıya getirmesi ve bölgedeki toplumsal hareketlerin Đran muhalefetinin elini

güçlendirmesi gibi Đran dış politika yapımı için “bozucu girdiler” oluşturan birtakım faktörler, Đran’ın

hareket serbestîsini sınırlandırabilir.

Sonuç

Đran dış politikası, sistemsel nedenlerin de etkisiyle 1979’dan günümüze bir “arayış” içinde

olmuştur. Humeyni döneminde ABD’den uzaklaşarak Batı’dan kopan Đran, devrim ihracı stratejisiyle

bölgesel lider olma hedefi çerçevesinde Basra Körfezi ve Ortadoğu’ya yönelmiştir. Rafsancani ve

Hatemi ile birlikte uluslararası sisteme entegre olma amacıyla ABD ve Batı dünyasıyla ilişkilerini

revize etmeye çalışmıştır. Ancak Ahmedinecad döneminde ABD ve AB ile ilişkiler tekrar bir kriz

sürecine girmiş ve Tahran bu dönemde Batı eksenine alternatif olarak Doğu eksenini dış politikasının

önceliği haline getirmiştir.

Đran dış politika vizyonunda Doğu ve Batı eksenleri arasında yaşanan bu gelgitlerin ve

stratejik yön arayışlarının 1990 sonrası değişip-dönüşen uluslararası sistemle ilintili olduğu

söylenebilir. Zira Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve iki kutuplu sistemin statik yapısının ortadan

kalkmasıyla oluşmaya başlayan yeni uluslararası sistem dinamik bir nitelik kazanmış, çok yönlü ve

çok boyutlu bu dinamizm diğer devletleri olduğu gibi Đran’ı da stratejik ve taktiksel arayışlara

yönlendirmiştir. Dolayısıyla Humeyni, Rafsancani, Hatemi ve Ahmedinecad dönemlerinde

oluşturulmaya çalışılan farklı dış politika konseptleri bu yönüyle özellikle sistem değişkenine bağlı

olarak şekillenmiştir.

Öte yandan Đran’ın oligarşik rejimi ve iç politik yapısının bir çıktısı olarak birey değişkeni

(devlet başkanı, cumhurbaşkanı, dini lider gibi) de dış politika yapımında önemli rol oynamakta ve

Đran’da göreve gelen cumhurbaşkanlarının siyasi bakış açılarına göre Đran dış politikasında süreklilik

ve kırılmalar yaşanabilmektedir. Yapısal-sistemsel değişkenlerle birlikte birey değişkeninin etkisini

Humeyni, Rafsancani, Hatemi ve Ahmedinecad dönemlerinde net bir biçimde gözlemlemek

mümkündür. Buna karşın 1979 Devrimi’yle Đran dış politikasında büyük bir kopuş meydana

gelmesine rağmen devrim sonrasında kopuştan ziyade önemli kırılmaların yaşandığı görülmektedir.

Page 25: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

443

Đran dış politikasında devrimle ortaya çıkan bu kopuşun, anayasal monarşiden dini oligarşik rejime

geçişteki siyasi rejim değişiminden, başka bir ifadeyle iç politik faktörlerden kaynaklandığı

söylenebilir.

Özetlemek gerekirse 1979’dan günümüze Đran Đslam Cumhuriyeti’nin dış politikasında kopuş

olarak sayılabilecek değişimler yaşanmamasına karşın kırılmaların fazlaca olduğunu belirtmek

mümkündür. Ilımlı-liberal muhafazakârlar Rafsancani ve Hatemi dönemlerindeki dış politikanın

geleneksel muhafazakâr Humeyni döneminden farklılaşması, radikal-devrimci muhafazakâr

Ahmedinecad dönemindeki dış politika yaklaşımının Rafsancani ve Hatemi dönemlerinden ziyade

Humeyni çizgisine -farklılıklar olmakla beraber- yakınlaşması sözkonusu kırılmalara örnek olarak

gösterilebilir. Dolayısıyla 1979’dan beri Đran dış politikasında meydana gelen değişim-dönüşümler ve

stratejik arayışlar bu yönüyle birey düzeyindeki aktörlerden kaynaklanan içsel değişkenlere bağımlı

olarak gelişmiştir.

Diğer taraftan bu değişim ve kırılmaların yanısıra Đran dış politikasında birey faktöründen

bağımsız olarak gelişen süreklilik unsurlarından bahsetmek gerekir. Zira kırılmaların daha ziyade dış

politika stratejilerine ve taktiksel hamlelere, sürekliliklerin ise dış politika hedefleri ekseninde

oluşturulan orta ve uzun vadeli devlet politikalarına yönelik gerçekleştiği söylenebilir. Bu açıdan

değerlendirildiğinde medeniyetlerarası diyalog tezi çerçevesinde Batı ile uzlaşı ve diyalog sürecini

önceleyen ve dış politikada ılımlı tavır ve söylemler sergileyen Hatemi’nin bu liberal yaklaşımına

tezat biçimde önceki dönemlere göre askeri harcamalara daha fazla kaynak aktarması,73 Đran dış

politikasının pragmatizmini göstermesi bakımından önemlidir. Hatemi’nin bu pragmatizmi Đran dış

politikasındaki süreklilik boyutunda düşünüldüğünde anlam kazanmaktadır. Benzer şekilde Şah

döneminden beri sürdürülen nükleer çalışmalar ve Humeyni döneminden bu yana devam ettirilen

Đsrail karşıtı siyaset de Đran dış politika zihniyetinin süreklilik öğeleri arasında öne çıkan belli başlı

örneklerdir.

Đran’ın devlet politikalarını meydana getiren bu süreklilik unsurlarından bir diğeri, belki de

en önemlisi bölgesinde lider konuma sahip küresel bir aktör olma hedefidir. Humeyni’den

Rafsancani’ye, Hatemi’den Ahmedinecad’a uzanan çizgide dini lider ve cumhurbaşkanlarının

öncelikli hedefi, Đran’ı Ortadoğu coğrafyasının lider devleti konumuna taşıyabilmek olmuştur.

Bugünkü jeopolitik hedefi de bu olmasına rağmen Đran gerek iç dinamiklerindeki sosyo-ekonomik

sorunlar (gelir dağılımı, işsizlik vs.), gerekse de dış politikasında önplana çıkardığı etno-dinsel

kimliğin manevra alanını Şii coğrafyasına odaklaması nedeniyle sözkonusu hedefini

gerçekleştirememektedir. Böylelikle Đran, çevresinde görece güçlü olan bir orta boy jeopolitik bölge

73 Bilgehan Alagöz, “Değişen Orta Doğu Kavramı ve Đran”, içinde: Büyük Orta Doğu Projesi: Yeni Oluşumlar ve Değişen Dengeler, editörler: Atilla Sandıklı, Kenan Dağcı, Tasam Yayınları, Đstanbul, 2006, s. 270.

Page 26: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

444

aktörü olarak rol oynamaktadır.74 Ancak kısa ve orta menzilli füzelere sahip olan Đran’ın, uzun

menzilli balistik füzeler ve nükleer silahlar üretmesi durumunda jeopolitik hedeflerini gerçekleştirmek

amacıyla bugünkünden daha dinamik ve ofansif bir dış politika takip edebileceği ve bölge ülkeleri

üzerindeki etkisini artırabileceği söylenebilir. Üstelik Ortadoğu alt-sisteminde önemli bir dönüşüme

neden olan Arap Baharı, risk unsurları taşıdığı gibi Đran’ın süreklilik arzeden hedeflerini

gerçekleştirmesinde Đran’a farklı dış politika enstrümanları ve fırsatları sunmaktadır.

Kaynakça

Abadi, S. J. Dehghani Firouz, “Emancipating Foreign Policy: Critical Theory and Islamic

Republic of Iran's Foreign Policy”, The Iranian Journal of International Affairs, Vol. XX, No. 3: 1-26,

Summer 2008.

Arı, Tayyar, Basra Körfezi’nde Güç Dengesi (1978-1991), Uludağ Üniversitesi Basımevi,

Bursa, 1992.

Arı, Tayyar, “Đran Eski Dost Yeni Düşman”, 2023, Yıl: 4, Sayı: 47.

Arı, Tayyar, Irak, Đran ve ABD: Önleyici Savaş, Petrol ve Hegemonya, Alfa Yayınları,

Đstanbul, 2004.

Arı, Tayyar, Uluslararası Đlişkiler Teorileri, Alfa Yayınları, Đstanbul, 2004.

Armaoğlu, Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Türkiye Đş Bankası Kültür Yayınları, Ankara,

1983.

Atacan, Fulya (Yayına Hazırlayan), Değişen Toplumlar Değişmeyen Siyaset: Ortadoğu,

Bağlam Yayınları, Đstanbul, 2004.

Cankara, Yavuz, Yeni Oyun: Đran’ın Nükleer Politikası, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Đstanbul,

2005.

Chase, Robert S., Hill, Emily B. and Kennedy, Paul, “Pivotal States and U.S. Strategy”,

Foreign Affairs, Vol. 75, No. 1, January-February 1996.

Dağcı, Kenan ve Sandıklı, Atilla (Editörler), Satranç Tahtasında Đran: Nükleer Program,

Tasam Yayınları, Đstanbul, 2007.

74 Yalçın Sarıkaya, “2009 Đran Seçim Krizi: Đç ve Bölgesel Analiz”, http://karasam.giresun.edu.tr/fileadmin/user_upload/raporlar/002.pdf

Page 27: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

445

Dağcı, Kenan ve Sandıklı, Atilla (Editörler), Büyük Orta Doğu Projesi: Yeni Oluşumlar ve

Değişen Dengeler, Tasam Yayınları, Đstanbul, 2006.

Davutoğlu, Ahmet, Stratejik Derinlik, Küre Yayınları, Đstanbul, 2001.

Dedeoğlu, Beril, Uluslararası Güvenlik ve Strateji, Derin Yayınları, Đstanbul, 2003.

Ehteshami, Anoushiravan and Zweiri, Mahjaob, Iran’s Foreign Policy: From Khatami To

Ahmadinejad, Ithaca Press, 2008.

Halliday, Fred, “Iran and the Middle East: Foreign Policy and Domestic Change”, Middle

East Report, No. 220, 2001.

Ilias, Shayerah, “Iran’s Economic Conditions: U.S. Policy Issues”, CRS Report for Congress,

Congressional Research Service 7-5700.

“Đran Đslam Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Bahman Hosseinpour: Đran-Türkiye Đşbirliği

Bölgesel Sorunları Çözebilir”, Ortadoğu Analiz, Cilt: 2, Sayı: 14, Şubat 2010.

Keskin, Arif, “Ahmedinecad Dönemi Đran Dış Politikası: Saldırganlığın Rasyonelleşmesi”,

Stratejik Analiz, Sayı: 70, Şubat 2006.

Keskin, Arif, “Devrim Đçinde Yeni Bir Devrim Arayışı: Ahmedinecad ve Radikal

Muhafazakâr Akım”, Stratejik Analiz, Sayı: 69, Ocak 2006.

Khatami, Seyyed Mohammad, “A Call For Dialogue”, Civilization; Vol. 6, Issue 3,

Jun/Jul99.

Knepper, Jennifer, “Nuclear Weapons and Iranian Strategic Culture”, Comparative Strategy,

No. 27, 2008.

Lynch, Marc, “The Dialogue of Civilisations and International Public Spheres”, Millennium,

Vol. 29, No. 2, 2000.

Maloney, Suzanne, Iran’s Long Reach, United States Institute of Peace Press, Washington,

2008.

Moshaver, Ziba, “Revolution, Theocratic Leadership and Iran’s Foreign Policy: Implications

for Iran–EU Relations “, The Review of International Affairs, Vol. 3, No. 2, Winter 2003.

Olson, Robert, Türkiye-Đran Đlişkileri: 1979-2004, Çeviren: Kezban Acar, Babil Yayıncılık,

Ankara, 2005.

Page 28: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

446

Özcan, Nihat Ali and Özdamar, Özgür, “Iran’s Nuclear Program And The Future of US-

Iranian Relations”, Middle East Policy, Vol. 26, No. 1, 2009.

Ramazani, R. K., “Ideology and Pragmatism in Iran’s Foreign Policy”, Middle East Journal,

Vol. 58, No. 4, Autumn 2004.

Ramazani, R. K., “Iran’s Foreign Policy: Both North and South”, Middle East Policy, Vol.

46, No. 3, Summer 1992.

Ramazani, R. K., “Iran’s Foreign Policy: Contending Orientations”, Middle East Journal,

Vol. 43, No. 2, Spring 1989.

Ramazani, R. K., “The Shifting Premise of Iran’s Foreign Policy: Towards a Democratic

Peace?”, Middle East Journal, Vol. 52, No. 2, Spring 1998.

Sadeghi, Ahmad, “Genealogy of Iranian Foreign Policy: Identity, Culture and History”, The

Iranian Journal of International Affairs, Vol. XX, No. 4, Fall 2008.

Salihi, Emin, “Ortadoğu’da Oluşan Yeni Dengeler ve ‘Şii Hilali’ Söylemi”, Bilge Strateji,

Cilt: 2, Sayı: 4, Bahar 2011.

Sander, Oral, Siyasi Tarih: 1918-1994, Đmge Kitabevi, Ankara, 2009.

Sinkaya, Bayram, “Đran-Suriye Đlişkileri ve Suriye’de Halk Đsyanı”, Ortadoğu Analiz, Cilt: 3,

Sayı: 33, Eylül 2011.

Sönmezoğlu, Faruk (Editör), Türk Dış Politikasının Analizi, Der Yayınları, Đstanbul, 2004.

Şahin, Mehmet, “Şii Jeopolitiği: Đran için Fırsatlar ve Engeller”, Akademik Orta Doğu, Cilt:

1, Sayı: 1, 2006.

Taeb, Saeed and Khalili, Hossein, “Security Building Priorities in Persian Gulf: An Approach

to National Security Policy of Iran”, The Iranian Journal of International Affairs, Vol. XX, No. 3,

Summer 2008.

Taflıoğlu, Serkan, “Đran, Silahlı Đslami Hareketler ve Barış Süreci”, Avrasya Dosyası, Đsrail

Özel Sayısı, Cilt: 5, Sayı: 1, Đlkbahar 1999.

Tarock, Adam, “Iran-Western Europe Relations on the Mend”, British Journal of Middle

Eastern Studies, 26(1), 1999.

Page 29: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

447

Türkeş, Mustafa ve Uzgel, Đlhan (Derleyenler), Türkiye’nin Komşuları, Đmge Kitabevi,

Ankara, 2002.

Đnternet Kaynakları

Adıbelli, Barış, “Đran’ın Avrasya Açılımı”,

http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=33950

Akdevilioğlu, Atay, “Đran’ın Orta Asya, Afganistan ve Azerbaycan Politikası”,

http://www.stradigma.com/turkce/kasim2003/makale_04.html

Arı, Tayyar, “Washington’un Ortadoğu Politikası Yeni mi?”,

www.tayyarari.com/download/eskiyazi/abdninortadogupol.doc

BP,http://www.bp.com/liveassets/bp_internet/globalbp/globalbp_uk_english/reports_and_pu

blications

CIA Factbook, https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/

Çetinsaya, Gökhan, “Ahmedinecad, Nükleer Kriz ve Türkiye”,

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=199583&title=prof-dr-gokhan-cetinsayabrahmedinecad-

nukleer-kriz-ve-turkiye&haberSayfa=1

Çetinsaya, Gökhan, “Nükleer Kriz Eşiğinde Đran ve Türkiye”,

http://www.setav.org/public/HaberDetay.aspx?Dil=tr&hid=11579&q=nukleer-kriz-esiginde-iran-ve-

turkiye

Durmuş, Mehmet, “Şahtan Hatemi’ye Đran Dış Politikası”,

http://www.turksam.org/tr/a653.html

http://www.diplomatikgozlem.com/TR/belge/1-7313/ahmedinejadin-ardindaki-guc-misbah-

yezdi.html

http://www.unesco.org/dialogue/en/khatami.htm

Keskin, Arif, “Đran, Ahmedinecad ve Radikal Muhafazakârların Doğuş Süreci”,

http://www.turksam.org/metsamor/a1304.html

Mafi, Hamed, “Ahmedinecad’ın Dış Politikası Yerlerde Sürünüyor”, Đran Gazetesi Đtimad, 14

Kasım 2009,

Page 30: ĐRAN’IN DIŞ POLĐTĐKA VĐZYONU VE JEOPOLĐTĐK …Humeyni Dönemi Đran Dış Politikası (1979-1989) Đran, Pehlevi Hanedanlığı’nın (1925-1979) iktidarda bulunduğu ve

448

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetayV3&Date=&ArticleID=965738&

CategoryID=99

OPEC, http://www.opec.org/opec_web/en/publications/202.htm

Sandıklı Atilla ve Salihi, Emin, “Đran, Şii Hilali ve Arap Baharı”, Rapor No: 35, Đstanbul,

2011, http://www.bilgesam.org/tr/images/stories/rapor/iransiihilali.pdf

Sarıkaya, Yalçın, “2009 Đran Seçim Krizi: Đç ve Bölgesel Analiz”,

http://karasam.giresun.edu.tr/fileadmin/user_upload/raporlar/002.pdf

Sokolski, Henry and Clawson, Patrick, “Getting Ready For A Nuclear-Ready Iran”, Strategic

Studies Institute, US Army War College, 2005, http://www.strategicstudiesinstitute.army.mil/