uykuder 7.uyku bozuklukları kongresi 27 nisan 1...

20
UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018, Antalya Kabul Sözlü Bildiriler [SS-001] Sleeve Gastrektomi Uygulanan Hastalarda OSAS ve Cerrahinin Erken Dönem Sonuçlarının Değerlendirmesi Mesut Sipahi Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı, Yozgat Amaç: Obstrüktif uyku apne sendromu (OSAS), uyku esnasında üst hava yolunun tamamının veya bir kısmının tekrar ederek kapanması nedeniyle uykunun bölünmesi ve oksijen desaturasyonu ile karakterize yaygın bir rahatsızlıktır. OSAS’da risk faktörleri olarak erkek cinsiyet, ileri yaş, obezite, anatomik anomaliler, kalıtım ve uyku sırasında solunum kontrolündeki bozulma ileri sürülmektedir. Ciddi obez olan kişilerde uyku apne sendromu sıklıkla görülmektedir. Nedeni üst hava yolundaki yumuşak dokunun artması ve uyku sırasında üst havayolunda kollaps olmasıdır. Obezite, OSAS için önemli bir risk faktörüdür. Çalışmada obez hastalarda cerrahisi öncesi OSAS varlığının belirlenmesi ve operasyon sonrası kilo kaybının OSAS kliniğine etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç-Yöntem: Sleeve gastrektomi planlanan hastaların preop tanılı apne, horlama, gündüz uykululuk şikayetleri sorgulandı. Epworth uykululuk anketi uygulandı. OSAS riski yüksek olan ve semptom varlığı olan hastalara polisomnografi (PSG) yapıldı. Bir yıl sonra tekrar PSG planlandı. Ocak 2014-Ocak 2018 tarihleri arasında genel cerrahi obezite polikliniği ve göğüs hastalıkları uyku polikliniğine başvuran, ameliyat öncesinde ve 1 yıl sonrasında PSG yapılmış olan 10 hasta çalışmaya alındı. Preop ve 1. yıl vücut kitle indeksleri (BMI) ve PSG sonuçları değerlendirildi. Ortalama, standart sapma, yüzde hesapları ve Wilcoxon testi uygulandı. Bulgular: Hastalardan 7’si kadın 3’ü erkek idi. Yaş aralığı 22-65 (ortalama: 37 ± 14.84) idi. BMI’leri preop 44.82 ± 2.29 Kg/M2 ve 1. yıl 33.77 ± 1.91 Kg/M2 idi. Epworth anketi ortalaması preop 8.80 ± 4.13 ve 1. yıl 2.11 ± 1 bulundu. Ameliyat öncesi ve 1. yıl oksije desaturasyon indeksi (ODİ), Uyku etkinliği, EPWORTH sonuçları ve supin, nonsupin, REM, NONREM AHİ değerleri tablo 1 de gösterilmiştir. Sonuç: Obezite ve OSAS birlikteliğinde tedavi planlamasında hastanın kilo kontrolü önemli yer tutmaktadır. Kilo kontrolünde cerrahi seçenek etkin ve güvenilir tercihtir. Kilo kontrolü sonrasında uyku kalitesi ve OSAS’da anlamlı düzelmeler görülmektedir. Kilo kontrolü için obezite cerrahi yöntemleri de uygun ve seçilmiş hatalar için göz önünde bulundurulmalıdır. Anahtar Kelimeler: OSAS, Obezite, Sleeve gastrektomi Tablo 1: Preop ve 1. yıl Polisomnografi değerleri. Preop 1. YIL P değeri BMI 44,82 33,77 <0,005 AHİ 15,82 3,71 <0,005 SUPİN-AHİ 33,86 5,32 <0,005 NONSUPİN-AHİ 28,72 3,62 <0,005 REM-AHİ 29,72 6,78 0,028 NONREM-AHİ 19,00 4,13 <0,005 ODİ 21,83 5,84 <0,005

Upload: voque

Post on 20-Sep-2018

228 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018, Antalya

Kabul Sözlü Bildiriler

[SS-001]

Sleeve Gastrektomi Uygulanan Hastalarda OSAS ve Cerrahinin Erken Dönem

Sonuçlarının Değerlendirmesi Mesut Sipahi

Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı, Yozgat

Amaç: Obstrüktif uyku apne sendromu (OSAS), uyku esnasında üst hava yolunun tamamının veya bir kısmının tekrar ederek kapanması nedeniyle uykunun bölünmesi ve oksijen desaturasyonu ile karakterize yaygın bir rahatsızlıktır. OSAS’da risk faktörleri olarak erkek cinsiyet, ileri yaş, obezite, anatomik anomaliler, kalıtım ve uyku sırasında solunum kontrolündeki bozulma ileri sürülmektedir. Ciddi obez olan kişilerde uyku apne sendromu sıklıkla görülmektedir. Nedeni üst hava yolundaki

yumuşak dokunun artması ve uyku sırasında üst havayolunda kollaps olmasıdır. Obezite, OSAS için önemli bir risk faktörüdür. Çalışmada obez hastalarda cerrahisi öncesi OSAS varlığının belirlenmesi ve operasyon sonrası kilo kaybının OSAS kliniğine etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç-Yöntem: Sleeve gastrektomi planlanan hastaların preop tanılı apne, horlama, gündüz uykululuk şikayetleri sorgulandı. Epworth uykululuk anketi uygulandı. OSAS riski yüksek olan ve semptom varlığı olan hastalara polisomnografi (PSG) yapıldı. Bir yıl sonra tekrar PSG planlandı. Ocak 2014-Ocak 2018

tarihleri arasında genel cerrahi obezite polikliniği ve göğüs hastalıkları uyku polikliniğine başvuran,

ameliyat öncesinde ve 1 yıl sonrasında PSG yapılmış olan 10 hasta çalışmaya alındı. Preop ve 1. yıl vücut kitle indeksleri (BMI) ve PSG sonuçları değerlendirildi. Ortalama, standart sapma, yüzde hesapları ve Wilcoxon testi uygulandı. Bulgular: Hastalardan 7’si kadın 3’ü erkek idi. Yaş aralığı 22-65 (ortalama: 37 ± 14.84) idi. BMI’leri preop 44.82 ± 2.29 Kg/M2 ve 1. yıl 33.77 ± 1.91 Kg/M2 idi. Epworth anketi ortalaması preop 8.80 ± 4.13 ve 1. yıl 2.11 ± 1 bulundu. Ameliyat öncesi ve 1. yıl oksije desaturasyon indeksi (ODİ), Uyku

etkinliği, EPWORTH sonuçları ve supin, nonsupin, REM, NONREM AHİ değerleri tablo 1 de gösterilmiştir. Sonuç: Obezite ve OSAS birlikteliğinde tedavi planlamasında hastanın kilo kontrolü önemli yer tutmaktadır. Kilo kontrolünde cerrahi seçenek etkin ve güvenilir tercihtir. Kilo kontrolü sonrasında uyku kalitesi ve OSAS’da anlamlı düzelmeler görülmektedir. Kilo kontrolü için obezite cerrahi yöntemleri de uygun ve seçilmiş hatalar için göz önünde bulundurulmalıdır.

Anahtar Kelimeler: OSAS, Obezite, Sleeve gastrektomi

Tablo 1: Preop ve 1. yıl Polisomnografi değerleri.

Preop 1. YIL P değeri

BMI 44,82 33,77 <0,005

AHİ 15,82 3,71 <0,005

SUPİN-AHİ 33,86 5,32 <0,005

NONSUPİN-AHİ 28,72 3,62 <0,005

REM-AHİ 29,72 6,78 0,028

NONREM-AHİ 19,00 4,13 <0,005

ODİ 21,83 5,84 <0,005

Page 2: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

UYKU ETKİNLİĞİ 79,35 90,42 0,168

EPWORTH 8,80 2,11 <0,005

[SS-002]

Şikayetleri olan hastalarda ağır uyku apnesinin öngörülmesi: Nabız oksimetresi ve

VKİ Rauf Oğuzhan Kum1, Fatma Cemre Sazak Kundi1, Deniz Baklacı2, Nurcan Yurtsever Kum1, İsmail

Güler1, Yavuz Fuat Yılmaz1, Müge Özcan1 1Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi KBB Kliniği, Ankara 2Kahramankazan Devlet Hastanesi KBB Kliniği, Ankara Amaç: Polisomnografi (PSG) olanaklarının kısıtlı olduğu durumlarda, kolay erişilebilir ve uygulanabilir

bir yöntem ile doğru hastaları uyku merkezlerine yönlendirmek faydalı olacaktır. Bu nedenle, PSG değerlendirmesinden önce kullanılacak bir tarama yönteminin bulunması gereklidir. Bu çalışmanın amacı, PSG değerlendirmesi yapılmaksızın hastaların vücut kitle indeksi (VKİ) ve nabız oksimetresi verilerini kullanarak ağır obstrüktif uyku apne sendromu (OUAS) olup olmadıklarını öngörmektir. Gereç-Yöntem: Üçüncü basamak bir sağlık merkezine tanıklı apne, aşırı gündüz uykuluğu şikayetleri ile başvuran ve PSG yapılan toplam 956 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların ağır OSAS’ı olup

olmadıklarını tahmin etmek için PSG ve VKİ verileri incelenerek kesme noktaları belirlendi. Bulgular: Ağır OSAS varlığına göre, kesme noktaları VKİ için >= 31.7 kg / m2, minimum oksijen

saturasyonu için (Min O2) < 81% ve oksijen saturasyonu % 90'ın altında olan uyku süresi için >= 14.1 dakika idi (ST90 ). VKİ >= 31.7 kg / m2, ST90 >= 14.1 dakika ve Min O2 <= 81 olan hastalarda ağır OUAS riski daha fazla bulundu (OR: 37.173; 95% CI:22.465-61.510, p = 0.001). Her üç kesme puanı sağlandığında spesifite ve doğruluk sırasıyla % 94.85 ve % 72.49 idi. Sonuç: VKİ ve nabız oksimetre verilerinin bir araya getirilmesiyle elde edilen uygun kesme değerleri,

ağır OUAS tahmininde doğru sonuçlar verebilir. Anahtar Kelimeler: Beden kitle indeksi, Tanı, Polisomnografi, Nabız oksimetresi, Uyku apnesi

[SS-003]

Enflamatuar Belirteç Olarak Nötrofil Lenfosit Oranı ve Hematolojik Parametrelerin

Obstruktif Uyku Apne Sendromu ile İlişkisinin Değerlendirilmesi Songül Özyurt1, Neslihan Özçelik2 1Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Rize 2Kaçkar Devlet Hastanesi, Göğüs Hastalıkları, Rize

Amaç: Literatürde çeşitli laboratuar değerleri ile yapılan çalışmalarda obstruktif uyku apnesi (OSA) olan olgularda çelişkili sonuçlar bildirilmektedir. Özellikle sistemik inflamatuar marker olarak kullanılan nötrofil-lenfosit oranı ve ortalama trombosit hacmi üzerinde durulmaktadır. Bu çalışmada uyku ünitemizde polisomnografi (PSG) yapılan olgular değerlendirildi. PSG normal ve OSA olarak sonuçlanan olguların laboratuar değerleri ile OSA olgularında PAP tedavisi öncesi ve 6 ay sonrası laboratuar değerleri arasındaki değişimin incelenmesi amaçlanmıştır.

Gereç-Yöntem: Çalışmaya 63 olgu dahil edildi. Apne-hipopne indeksi (AHİ) >= 5 olan olgular OSA hastası, AHİ < 5 olan normal olgular ise kontrol grubu olarak değerlendirildi. Laboratuar

parametrelerinde nötrofil sayısı, lenfosit sayısı, nötrofil/lenfosit oranı (NLO), ortalama trombosit hacmi (MPV), ortalama eritrosit dağılımı (RDW) ve diğer hematolojik parametreler analiz edildi. Bu değerler rutin tam kan sayımı raporlarından (otomatik kan sayımı cihazı ile) elde edildi. Veriler non-parametrik testler kullanılarak SPSS veri programı ile yapıldı.

Page 3: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

Bulgular: Hastalarımızın %66.7’si erkek, yaş ortalaması 52 (34-71 ±8.5), ortalama BMI 35±8.4 idi. PSG sonuçlarına göre 43 OSA ve 20 hasta normaldi. OSA ve normal grup arasındaki laboratuar parametrelerine bakıldığında MPV normal grupta anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (p=0.004). Yine OSA tanısı alan hastaların ilk tanı ve altı ay PAP tedavisi sonrası bakılan laboratuar parametrelerinde

MPV, Lenfosit değeri, RDW ve NLO değerleri altı ay PAP tedavisi sonrasında anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (p=0.001, p=0.003, p<0.005, p=0.004). Yine bu iki grup arasında literatür ile uyumlu olarak başlangıç ve sonrası AHI değerleri, epworth skalaları, ortalama ve minimum saturasyon değerleri açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık mevcuttu ( p<0.005). Sonuç: Araştırma sonuçlarına göre, obstrüktif sleep apne ve inflamatuar mediatörler arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler: Obstruktif uyku apnesi, Ortalama trombosit hacmi, Nötrofil/lenfosit oranı

[SS-004]

Akıllı Telefon, Tablet ve İnternet Kullanımının Uyku Kalitesine Etkisi Yunus Hacımusalar, Özgül Karaaslan Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları A.D Amaç: Akıllı telefon, tablet gibi teknolojik aletlerle internet üzerinden yapılan etkileşimin sonlandırılamaması ve bu cihazlardan yayılan parlak ışık nedeniyle uyku etkilenebilmektedir. Özellikle uykudan önce bu araçların kullanımı hem fiziksel, hem psikolojik etkileriyle uykuya dalma, gece sık

uyanma ve uyku ritminde kaymaya neden olabilir. Bu çalışmada akıllı telefon, tablet, internet kullanım alışkanlığı ve bunun uyku kalitesine etkisini araştırmak amaçlanmıştır.

Gereç-Yöntem: Araştırmaya Türkiye genelinde 12-65 yaş arasında, akıllı telefon, tablet ve internet kullanan, uyku bozukluğuna neden olabilecek fiziksel veya psikiyatrik hastalığı bulunmayan 1409 gönüllü birey dahil edilmiştir. Gönüllülerin sosyodemografik veri formu, ‘Young İnternet Bağımlılığı Testi- Kısa Formu’ (YİBT-KF) ve Pitssburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PİKU)’dan oluşan anket sorularını internet üzerinden doldurmaları sağlanmıştır. PİKU’da toplam puanın 5’in üzerinde olması uyku

kalitesinin kötü olduğunu gösterir. YİBT-KF’de yüksek puanlar internet bağımlılığının yüksek olduğuna işaret etmektedir. Bulgular: Çalışmaya katılanların %57,3’ü(n=808) kadın, %42,7’si(n=601) erkek, yaş ortalaması 33,70±12,57 yıldı (Tablo1). Katılımcıların %54,5’inin(n=768) uyku kalitesi iyi iken %45,5’inin(n=641) uyku kalitesi kötüydü. Uykudan önce akıllı telefon, tablet kullanımı ile öznel uyku kalitesi, uyku latansı, alışılmış uyku etkinliği, uyku bozukluğu, uyku ilacı kullanımı ve gündüz işlev bozukluğu ve PUKİ toplam

puanı olmak üzere, uyku süresi dışındaki bütün bileşenler arasında pozitif ilişki bulunmaktadır. YİBT-KF puanları ile uykudan önceki bir saatte akıllı telefon tablet kullanım süresi, uykuya dalma süresi,

PUKİ’nin toplam puanı, öznel uyku kalitesi, uyku latansı, uyku bozukluğu, uyku ilacı kullanımı ve gündüz işlev bozukluğu bileşenleri arasında pozitif ilişki bulunmaktadır (Tablo 2). Gün içinde telefon kullanım süresi ve internet bağımlılığı puanları PUKİ toplam puanı ile pozitif korelasyon göstermektedir. Sonuç: Gün içerisinde ve yatmadan önce akıllı telefon, tablet ve internet kullanımının kişilerde

oluşturduğu emosyonel uyarılma ve parlak ışık nedeniyle uykunun başta uykuya dalma süresi olmak üzere nerdeyse bütün bileşenlerini ve sonuç olarak uyku kalitesini olumsuz etkilemektedir. Uyku bozukluğu nedeniyle başvuran hastalarda akıllı telefon, tablet ve internet kullanımının da sorgulanarak tedavi planının buna yönelik oluşturulması uygun olabilir. Anahtar Kelimeler: Akıllı telefon, tablet, internet bağımlılığı, uyku kalitesi

Tanımlayıcı özelliklerin dağılımı

Min-Mak Ort±ss

Yaş (yıl) 12-65 33,70±12,57

Page 4: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

YİBT-KF 12-60 23,73±8,52

PUKİ 0-17 5,49±2,67

Akıllı telefon kullanım süresi (saat) 0,5-17 4,40±3,21

N %

Kadın 808 57,3

Erkek 601 42,7

İlköğretim mezunu 139 9,9

Lise mezunu 382 27,1

Üniversite mezunu 888 63

Memur 343 24,3

Üniversite Öğrencisi 265 18,8

Akademisyen 95 6,7

Lise öğrencisi 81 5,7

Uykudan önceki bir saatte akıllı telefon, tablet kullanım süresi N %

Hiç kullanmayan 68 4,8

1-15 dakika 390 27,7

16-30 dakika 437 31

31-45 dakika 244 17,3

46-60 dakika 270 19,2

Uykuya dalma süresi

15 dakikadan kısa 672 47,7

15-30 dakika 466 33,1

31-60 dakika 177 12,6

60 dakikadan uzun 94 6,7

YİBT-KF: Young İnternet Bağımlılığı Testi- Kısa Formu

PUKİ: Pitssburgh Uyku Kalitesi İndeksi

Uykudan önceki bir saate akıllı telefon, tablet kullanım süresi ve Young İnternet

Bağımlılığı Puanları ile yaş, günlük telefon kullanımı ve uyku kalitesi ilişkisinin

değerlendirilmesi

Uykudan önceki bir saate akıllı

telefon ve/veya tablet kullanım

süresi

Young İnternet

Bağımlılığı Puanları

Page 5: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

r p r p

Yaş -0,252 0.000** -0,448 0.000**

Günlük telefon

kullanım süresi 0,409 0.000** 0,338 0.000**

Uyku yüzdesi -0,056 0.035* -0,021 0,409a

Uykuya dalma

süresi 0,258 0.000** 0,225 0.000**

PUKİ toplam

puanı 0,266 0.000** 0,392 0.000**

PUKİ öznel uyku

kalitesi 0,209 0.000** 0,319 0.000**

PUKİ uyku latansı, 0, 270 0.000** 0, 284 0.220a

PUKİ alışılmış

uyku etkinliği 0, 057 0.031* 0, 033 0.220a

PUKİ uyku

bozukluğu 0,136 0.000** 0,251 0.000**

PUKİ uyku ilacı

kullanımı 0,054 0.042* 0,080 0.003**

PUKİ gündüz işlev

bozukluğu 0,223 0.000** 0,392 0.000**

PUKİ uyku süresi 0,013 0.621a -0,035 0.191a

Spearman

korelasyon analizi

**p<0.01

* p<0.05

a p>0,05

[SS-005]

Bariatrik Cerrahi Yapılan Hastalarda CPAP Kullanımı Üzerine Sonuçların

Değerlendirilmesi

Ergin Arslan Bozok üniversitesi, genel cerrahi ana bilim dalı, yozgat Amaç: Uyku sağlıklı bir yaşamın en önemli unsurlarındandır. Uyku anındaki en önemli solunum

bozukluklarından bir tanesi de obstrüktif uyku apne sendromudur ( OSAS). Obezite OSAS için en önemli risk faktörlerindendir. CPAP, OSAS tedavisinde en çok kullanılan yöntemlerden bir tanesidir. Çalışmada preop OSAS tanısı almış ve CPAP kullanan hastaların kilo kaybı ile OSAS kliniğine ve CPAP

kullanımı üzerine etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç-Yöntem: Sleeve gastrektomi ve gastrik bypass planlanan hastalarda apne şikayeti sorgulandı.

Page 6: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

Tüm hastalar göğüs hastalıkları tarafından değerlendirildi. Ocak 2013- Ocak 2017 tarihleri arasında apnesi olan 66 hastaya ( 13 hasta CPAP kullanıyordu) sleeve gastrektomi ve 54 hastaya (15 hasta CPAP kullanıyordu) gastrik bypass operasyonu yapıldı. CPAP kullanan toplam 28 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların preop ve 1. yıl vücut kitle indeksleri (VKİ), yaş, cinsiyet, Epworth

skalası ve CPAP kullanımı değerlendirildi. Bulgular: Hastaların 21’ i kadın 7’si erkek idi. Ortalama yaş 39±13.4 yıl idi. Preop VKİ:43.2±8.1 Kg/M2 ve 1. yıl 30.6±2.8 Kg/M2 idi. Preop Epworth skalası ortalaması 14.5±2.0 ve 1.yıl 2.2 ±1.0 idi. Hastaların tamamı CPAP kullanmayı bıraktı. Sonuç: Bariatrik cerrahi, dramatik kilo kaybı ile diğer komorbitelerde olduğu gibi uyku bozukluğunda ve OSAS’da da önemli iyileşmeler sağlamaktadır. Uygun hastalarda OSAS tedavisinde bariatrik cerrahi uygulamaları da dikkate alınmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Bariatrik cerrahi, CPAP, OSAS

[SS-006]

Remisyonda Panik Bozukluğu ve Yaygın Anksiyete Bozukluğu Hastalarının Uyku

Kalitesinin Değerlendirilmesi Yunus Hacımusalar Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları A.D Amaç: Panik bozukluğu (PB) ve yaygın anksiyete bozukluğu (YAB) anksiyete bozuklukları grubunda sık

karşılaşılan iki hastalıktır. Anksiyete semptomlarına sıklıkla uyku bozukluğu belirtileri de eklenmektedir. Bu çalışmada remisyonda PB ve YAB hastalarının uyku kalitesinin sağlıklı kontrollerle karşılaştırılması amaçlanmıştır.

Gereç-Yöntem: Çalışmaya psikiyatri polikliniğine başvuran 18-65 yaş arası, en az 3 aydır remisyonda olan PB(n=42) ve YAB(n=40) hastaları ve sağlıklı kontrollerden oluşan (n=45) gönüllüler alınmıştır. Kronik hastalığı bulunanlar, uyku bozukluğuna neden olabilecek başka bir psikiyatrik veya fiziksel hastalığı olanlar çalışmaya dahil edilmemiştir. Olgulara demografik verileri içeren anket soruları,

Pitssburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) ve Beck Anksiyete Ölçeği (BAÖ) uygulanmıştır. PUKİ’de 5’in üzerindeki puanlar kötü uyku kalitesi olarak tanımlanmaktadır. BAÖ’de 7 ve altı puanlar normal kabul edilmektedir. Bulgular: Yaş ortalamaları, PB grubunun 44,38±13,58, YAB grubunun 47,28±10,76, kontrol grubunun 41,51±10,46 idi. YAB grubunun PUKİ toplam puanları PB ve kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksekti (sırasıyla p=0,009;p<0,001). YAB grubunun %77,5’inin(n=31), PB

grubunun %47,6’sının(n=20) kontrol grubunun ise %51,1’inin(n=23) uyku kalitesi kötüydü. PB ile kontrol grubu arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değilken (p>0,05), YAB grubunda uyku kalitesi kötü olanların sayısı PB ve kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksekti (sırasıyla

p=0,005;p=0,012)(Tablo 1). PUKİ alt bileşenlerine bakıldığında YAB hastalarının uyku kalitesi (p=0,005), uyku süresi (p<0,001) ve uyku yüzdesi (p=0,01) puanları PB grubuna göre anlamlı derecede yüksekti. YAB grubunun uyku kalitesi (p=0,012), uyku latansı (p<0,001), uyku ilacı kullanımı (p=0,005), aktivite ve istek (p=0,019) bileşenlerinin puanları kontrollere göre anlamlı

derecede yüksekti. PB hastalarının uyku latansı (p=0,001), uyku ilacı kullanımı (p=0,008) ve uyku süresi (p=0,003) puanları kontrol grubundan anlamlı derecede yüksekti. Sonuç: Remisyonda YAB hastalarının uyku kalitesinin PB hastalarına göre daha kötü olduğu bulunmuştur. YAB, PB’ye göre daha kronik ve tekrarlayıcı özellik gösteren bir hastalıktır. YAB hastalarında anksiyete semptomları belirgin derecede kontrol altına alınsa bile uyku kalitesindeki bozulma devam etmektedir. Hastaların takip ve tedavisinde uyku semptomlarının sorgulanarak buna yönelik müdahalelerin planlanması uygun olacaktır.

Anahtar Kelimeler: Yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluğu, uyku kalitesi, PUKİ

Grupların demografik verileri ve uyku kalitesi puanları

TANI

Page 7: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

PB

YAB

Kontrol

Min-Mak Ort±ss Min-Mak Ort±ss

Ort±ss

Yaş 22-65 44,38

±13,58 23-65

47,28

±10,76 24-63

41,51

±10,46

PUKİ Puan 0-12 6,52

±3,74 0-17

9,00

±4,09* 0-17

5,69

±3,35

Median

(%25 per-

%75 per)

Median

(%25 per-

%75 per)

Median

(%25 per-

%75 per)

BAO 6 (5, 6)

5 (5, 6)

4 (3, 4)

Cinsiyet N % N % N %

Kadın 24 57,1 36 65,0 26 57,8

Erkek 18 42,9 14 35 19 42,2

Uyku kalitesi N % N % N %

İyi 22 52,4 9 22,5 22 48,9

Kötü 20 47,6 31 77,5** 23 51,1

Sigara kullanımı N % N % N %

İçenler 14 33,3 9 22,5 14 31,1

İçmeyenler 28 66,7 31 77,5 31 68,9

Uyku ilacı

kullanımı N % N % N %

Kullananlar 4 9,5 7 17,5 0 0

Kullanmayanlar 38 90,5 33 82,5 45 100

* PB ve kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek (sırasıyla p=0,009;

p<0,001) ** PB ve kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek (sırasıyla p=0,005; p<0,012)

PB: Panik Bozukluğu YAB: Yaygın Anksiyete Bozukluğu PUKİ: Pitssburgh Uyku Kalitesi İndeksi

BAÖ: Beck Anksiyete Ölçeği

[SS-007]

Remisyonda Majör Depresif Bozukluk ve Obsesif Kompulsif Bozukluk Hastalarının

Uyku Kalitesinin Değerlendirilmesi Özgül Karaaslan

Bozok Üniversitesi Amaç: Majör depresif bozukluk (MDB) ve obsesif kompulsif bozukluk (OKB) sık karşılaşılan psikiyatrik hastalıklardır. Her iki hastalığa da uyku bozukluğu belirtileri sıklıkla eşlik etmektedir. Bu çalışmada

remisyondaki MDB ve OKB hastalarının uyku kalitesinin sağlıklı kontrollerle karşılaştırılması

Page 8: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

amaçlanmıştır. Gereç-Yöntem: Çalışmaya psikiyatri polikliniğine başvuran 18-65 yaş arası, klinik olarak remisyonda MDB(n=53) ve OKB(n=44) hastaları ve sağlıklı kontrollerden oluşan (n=45) gönüllüler alınmıştır. Kronik hastalığı bulunanlar, uyku bozukluğuna neden olabilecek başka bir psikiyatrik veya fiziksel

hastalığı olanlar çalışmaya dahil edilmemiştir. Olgulara demografik verileri içeren anket soruları, Pitssburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) uygulanmıştır. PUKİ’de 6 ve üzeri puanlar uyku kalitesi kötü olarak tanımlanmaktadır. Bulgular: MDB grubunun yaş aralığı 18-65 arasında olup, yaş ortalaması 42,98±15,98, OKB grubunun yaş aralığı 19-65 arasında olup, yaş ortalaması 35,93±13,72, kontrol grubunun yaş aralığı 18-60 olup ortalaması 39,40±10,34 idi (Tablo 1). Sigara kullanım oranları ve vücut kitle indeksi açısından gruplar arasında anlamlı fark yoktu (p >0,05). Uyku ilacı kullanım oranları açısından MDB ve OKB grupları

arasında fark yoktu (p >0,05). MDB ve OKB grubunun PUKI puanları kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksekti (sırayla p<0,001;p=0,037). PUKİ alt bileşenlerine bakıldığında MDB

hastalarının uyku kalitesi (p=0,014), uyku latansı (p<0,001) ve günlük istek ve aktivite (p=0,001) puanları kontrol grubundan anlamlı derecede yüksekti. OKB gurubunun uyku latansı kontrol grubundan anlamlı derecede yüksekti (p=0,04). Sonuç: Remisyonda OKB ve MBD hastalarının PUKİ toplam puanları kontrol grubuna göre yüksekti.

MDB hastaları ile OKB hastaları arasında uyku kalitesi açısından fark yoktu. Uyku bozukluğu belirtileri MDB hastalarının önemli bir kısmında bulunmakta ve tanı kriterleri içerisinde de yer almaktadır. MDB hastalarında depresyon semptomları belirgin derecede kontrol altına alınsa bile uyku kalitesindeki bozulma devam etmektedir. OKB kronik ve tekrarlayıcı bir hastalık olup uyku bozukluğu belirtileri de hastalığa eşlik eder. Hem MDB hem OKB hastaları remisyon döneminde bile olsalar takiplerinde uyku bozukluğu açısından değerlendirilmeleri uygun olacaktır.

Anahtar Kelimeler: Majör depresif bozukluk, obsesif kompulsif bozukluk, uyku kalitesi, PUKİ

Grupların demografik verileri ve uyku kalitesi puanları

TANI

MDB

OKB

Kontrol

Min-

Mak Ort±ss

Min-

Mak Ort±ss

Min-

Mak Ort±ss

Yaş 18-65 42,98 ±15,98 19-65 35,93 ±13,72 18-60 39,40 ±10,34

PUKİ Puan 0-18 9,21 ±4,62* 1-15 7,45 ±4,02* 0-17 5,71 ±3,33

Median

(%25 per-%75

per)

Median

(%25 per-%75

per)

Median

(%25 per-%75

per)

Cinsiyet N % N % N %

Kadın 37 69,8 32 72,7 26 57,8

Erkek 16 30,2 12 27,3 19 42,2

Uyku kalitesi N % N % N %

iyi 15 28,3 18 40,9 22 48,9

kötü 38 71,7** 26 59,1 23 51,1

Sigara kullanımı N % N % N %

İçenler 13 24,5 10 22,7 14 31,1

Page 9: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

İçmeyenler 40 75,5 34 77,3 31 68,9

Uyku ilacı

kullanımı N % N % N %

Kullananlar 17 32,1 8 18,2 0 0

Kullanmayanlar 36 67,9 36 81,2 45 100

MDB:Major Depresif Bozukluk,OKB:Obsesif Kompulsif Bozukluk,PUKİ:Pitssburg Uyku Kalitesi

İndeksi, * Kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek (p<0,05) ** OKB ve kontrol grubuna

göre anlamlı derecede yüksek(p<0.05)

[SS-008]

Sağlık Çalışanlarının Obstrüktif Uyku Apne Sendromu Riskinin Araştırılması Özge Aydın Güçlü1, Mehmet Karadağ2, Yavuz Selim İntepe3, Muhammed Emin Akkoyunlu4, Turan Acıcan5 1Gürsu Cüneyt Yıldız Devlet Hastanesi, Göğüs Hastalıkları, Bursa 2Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları, Bursa 3Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları, Yozgat 4Bezmi Alem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları, İstanbul 5Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları, Ankara

Amaç: Çalışmamızda bir toplum taramasında büyük çoğunluğu vardiyalı olarak çalışan sağlık çalışanlarının OSAS riski açısından değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Gereç-Yöntem: 16 Mart 2018 tarihinde "Dünya Uyku Günü" etkinlikleri kapsamında topluluktaki sağlık çalışanları çalışmaya dahil edildi. Katılımcıların demografik özellikleri ve antropometrik ölçümleri kaydedildi ve katılımcılara Türkçe geçerliliği, güvenirliği kanıtlanmış olan ‘Berlin anketi’ uygulandı. Bulgular:

Toplam 226 gönüllü çalışmaya dahil edildi. Yaşları 20-80 arasında (ortalama 36,9 ± 9,67 yaş) olup olguların 103’i (%46,2) erkekti. Çalışmaya katılan meslek grupları sırayla uzman doktor (%65,1), asistan hekim (%17), akademisyen (%8,5), hemşire (%6,7) ve uyku teknisyeni (%0,9) idi. Sistemik hastalık durumu sorgulandığında %16,8’inin ek hastalığı mevcuttu. Ek hastalığı olanların %14,2’si

hipertansiyon ile takipli idi. Çalışmaya katılan gönüllülerin %58,8’i nöbet tutmaktaydı. Nöbet tutan katılımcıların %53’ü 24 saat, %34,3’ü 36 saat, %12,7’si 16 saat nöbet tutmaktaydı. Nöbet sayısı ayda

ortalama 4,2 ± 3,5 idi. Katılımcıların ortalama uyku süresi 6,07 ± 2,3 saat olup, %5,5’u 4 saat altında uyumaktaydı. Berlin Anketine göre %19 katılımcı OSAS açısından riskli olarak değerlendirildi. OSAS riskini etkileyen faktörler değerlendirildiğinde; kilo, boy, ve BMI değerleri açısından risk olan ve olmayan gruplar arasında anlamlı fark saptandı (sırasıyla, p<0,001, p=0,01, p<0,001). Katılımcıların sigara kullanımı, nöbet usulü çalışmaları, medeni hali ve uyku sürelerinin OSAS riski üzerine etkilerinin olmadığı saptandı (sırasıyla, p=0,087, p=0,289, p=0,792, p=0,767). Lojistik regresyon analizi ile erkek cinsiyet (OR:2,02 [95% CI:0,9-4,1], p=0,057) ve hipertansiyon varlığının (OR: 3,71 [95%

CI:1,6-8,7], p=0,003) OSAS riski ile ilişkili bağımsız risk faktörleri olduğu belirlendi. Sonuç: Riskli popülasyonun tespiti, mortalite ve morbiditeyi önlemede kilit rolü oluşturur. Uyku bozuklukları

kişinin üretkenliğini ve performansını olumsuz yönde etkileyerek yaşam kalitesinin azalmasına neden olan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Sağlık çalışanlarının uzun çalışma saatleri ve nöbet programlarına bağlı olarak uyku bozukluğu gelişme riski olması nedeniyle tarama amacıyla kullanılan

anketler kullanılarak bu popülasyonda ileri incelemeye aday olgular tespit edilebilir.

Page 10: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

Anahtar Kelimeler: Obstrüktif Uyku Apne Sendromu, sağlık çalışanları, Berlin anketi

[SS-009]

Kırılgan Olan ve Olmayan 65 Yaş ve Üzeri Yaşlılarda Uyku Kalitesinin

Değerlendirilmesi Hülya Bulut SBÜ. İzmir Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Amaç: Kırılgan olan ve olmayan 65 yaş ve üzeri yaşlılarda uyku kalitesinin değerlendirilmesi amacıyla bu çalışma yapılmıştır.

Gereç-Yöntem: Tanımlayıcı nitelikteki bu araştırma 15 Temmuz-15 Aralık 2017 tarihleri arasında, bir eğitim araştırma hastanesinde yapılmıştır. Katılımcılara araştırmacılar tarafından geliştiren sosyo-demografik verilere yönelik 27 soruluk anket, yaşlılarda kırılganlığı ölçmek için kullanılan Edmonton kırılganlık ölçeği ve uyku kalitesini değerlendirmek için Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ)

uygulandı. Edmonton Kırılganlık Ölçeğinin içeriği 9 bileşenin yer aldığı 11 madde sorulardan oluşmaktadır. Toplam skor 17 puan üzerinden hesaplandı. 0-4 puan kırılgan değil, 5-6 kırılganlığa yatkın, 7 ve üzeri ise kırılgan olarak değerlendirildi. Pittsburg Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) son bir ay süresindeki uyku kalitesini değerlendirmek amacıyla toplam 19 sorudan ve 7 bileşenden oluşmaktadır. Toplam puan 0-21 arasında bir değere sahiptir. PUKİ puanının <=5 olması “iyi uyku kalitesi"ni, >5 olması ise “kötü uyku Kalitesi”ni göstermektedir.

Bulgular: Çalışmamıza 300 katılımcı dahil edilmiştir. Katılımcıların ortanca yaş değeri 71 (min= 65, max=89) olup, %60’ı (n=180) erkek idi. %21,7’si (n=65) kırılgan, %26’sı (n=78) kırılganlığa yatkın, %52,3’ü (n=157) de kırılgan olmayan olarak tespit edildi. Yaş arttıkça kırılganlığın arttığı görüldü

(Spearman’s Rho=0,203; p<0,01). Kadınlar, düşük eğitim düzeyi, obezite, kronik hastalık, düşme, hastanede yatarak tedavi görme ile kırılganlık ilişkili bulundu(p<0.05). Bu durumlarda kırılganlığın arttığı gözlendi. Sonuç: Çalışma durumu, alkol kullanma, sigara içme, medeni durum, gelir durumu ile kırılganlık

arasında anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). Uyku kalitesi incelendiğinde erkeklerin % 52,8’ inde (n=95), kadınların %76,7’ sinde (n=92) uyku kalitesi kötü olarak tespit edildi. Cinsiyet ve kronik hastalık ile uyku kalitesi arasında anlamlı ilişkili bulundu (p<0,05). Yaşadığı yer, medeni durum, yaş, çalışma durumu, sigara ve alkol kullanımı ile uyku kalitesi arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmadı (p>0.05). Kırılganlıkla uyku kalitesi arasında anlamlı ilişki görülmüştür(x2=13.457, p<0,001).

Kırılganlık, 65 yaş üstü bireylerde sık görülen, önlenebilir ve yönetilebilir bir sağlık sorunudur. Çalışmamızın sonucunda uyku kalitesini artırarak kırılganlığın azaltılabileceği öngörülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Yaşlı, Kırılganlık, Uyku Kalitesi

[SS-010]

Obstruktif uyku apne sendromu’nda üst ekstremite motor ve duyu sinir ileti

incelemeleri Aynur Yılmaz Avcı Başkent Üniversitesi Alanya Hastanesi, Nöroloji Bölümü

Amaç: Kronik hipoksinin periferal polinöropatiyi tetiklediği ve hipoki şiddeti ile nöropati arasında ilişki olduğu çalışmalarda bildirilmiştir. Bu çalışmanın amacı obstruktif uyku apne sendromu (OSA)’nda görülen kronik intermittant hipoksinin üst ekstremite motor ve duyu sinirleri üzerine etkisini ortaya

koymaktır. Gereç-Yöntem: Çalışmaya hastanemizde polisomnografi yapılmış olgular retrospektif olarak incelendi ve ellerde uyuşukluk şikayeti ile elektronöromiyografi laboratuvarına yönlendirilmiş olgular

değerlendirildi. Median ve ulnar sinir motor ve duyu ileti incelemeleri normal saptanan, yaş ortalaması 47.1 ± 10.6 olan 30 olgu (16 kadın, 14 erkek) çalışmaya alındı. Diyabetes mellitus, tiroid, böbrek ve

Page 11: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

konnektif doku hastalığı, KOAH, malignite, gebelik, polinöropati, tuzak nöropati, radikulopatisi olanlar çalışma dışı bırakıldı. Apne hipopne indeksi (AHİ) <= 5 olan olgular kontrol, AHİ > 5 olanlar OSA grubu olarak alındı. Hipoksi parametreleri olarak; oksijen satürasyonun %90’nın altında kaldığı sürenin toplam uyku süresine oranı (CT90) ve oksijen desaturasyon indeksi (ODİ) kullanıldı.

Bulgular: OSA grubunda median sinir bileşik duyu aksiyon potansiyel (BSAP) amplitüdü kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha düşüktü (p<0.001, p<0.05).CT90>=10 ve ODİ>=3 olan grupta median ve ulnar sinir BSAP ampliüdü belirgin düşüktü (p<0.05). Median sinir BSAP amplitüdü ile yaş (r=-0.655, p< 0.001), AHİ (r= -0.495, p<0.001), ODİ (r= -0.328, p=0.022), CT90 (r=-0.336, p=0.018) arasında anlamlı korelasyon saptandı. Ulnar sinir BSAP amplitüdü ile yaş (r=-0.519, p<0.001), minimum oksijen saturasyon (r=0.357, p=0.014) ve ODI>=3 (r=-0.371, p=0.010) arasında anlamlı korelasyon saptandı. Çoklu lineer regresyon analizinde ODİ ve CT90’nın median ile

unlar sinir BSAP amplitüdü’nü bağımsız olarak etkilediği saptanmıştır (p=0.019 ve p=0.036). Sonuç: Bu çalışmanın sonuçları OSA’da görülen kronik intermittant hipoksinin üst ekstremite periferik

sinirlerinde subklinik duysal aksonal hasara yol açabileceğini desteklemektedir. Anahtar Kelimeler: Hipoksi, median, nöropati, ulnar, uyku apne sendromu

[SS-011]

Vardiyalı Çalışmanın Çocuk Cerrahi Doktorlarında Uyku kalitesi ve Tükenmişlik

Üzerine Etkisi Sevgi Ulusoy Tangül1, Yunus Hacımusalar2 1Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Cerrahi Ana Bilim Dalı, Yozgat 2Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri Ana Bilim Dalı, Yozgat

Amaç: Tükenmişlik, duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı hissinin azalması ile birlikte seyreden bir sendromdur. Doktorlar gibi; insanlarla ilgili hizmetlerde çalışan mesleklerde daha sık görülmektedir. Tükenmişliği etkileyen birçok faktör vardır. Vardiyalı çalışma da uyku kalitesini bozarak tükenmişliğe neden olabilir. Bu çalışmada, vardiyalı çalışan (nöbet veya icap nöbeti tutan) çocuk

cerrahlarının uyku kalitesini tespit etmek ve tükenmişlik üzerine etkisini araştırmak amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmaya vardiyalı çalışan 91 çocuk cerrahi doktoru ve kontrol grubu olarak farklı branşlardan vardiyalı çalışmayan 90 doktor olmak üzere toplam 181 katılımcı dahil edildi. Katılımcılara internet üzerinden ulaşılarak, sosyodemografik ve mesleki bilgileri içeren form, Maslach Tükenmişlik Ölçeği ve Pittsburgh Uyku Kalitesi Ölçeği (PUKİ) uygulandı. Veriler SPSS 18 istatistik programı ile

değerlendirildi. Bulgular: Yaş ortalamaları, çalışma süreleri açısından çalışma ve kontrol grubu arasında istatistiksel

olarak anlamlı fark yoktu. Vardiyalı çalışan çocuk cerrahlarında Maslach Tükenmişlik Ölçeği’nin duygusal tükenme(p<0,001), duyarsızlaşma (p=0,004), tükenmişlik toplam puanları ve PUKİ toplam puanları(p<0,001) kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksekti. Doktorların tamamı birlikte değerlendirildiğinde tükenmişlik ile yaş ve çalışma yılı arasında negatif yönde, tükenmişlik ile klinikte çalışan doktor sayısı ve PUKİ toplam puanları arasına pozitif yönde korelasyon saptandı(p˂0,05).

Vardiyalı çalışan çocuk cerrahlarının PUKİ toplam puanı ile tükenmişlik düzeyi arasında pozitif yönde korelasyon vardı (r: 0,376 p<0,001). Çocuk cerrahlarının %89’u(n=81) nöbet sonu izin kullanmadığını bildirmekteydi. Sonuç: Vardiyalı sistemle çalışma doktorların uyku kalitesini düşürmekte ve tükenmişlik oranını

artırmaktadır. Çocuk cerrahları da vardiyalı çalışmanın en yoğun olduğu branşlardan birisi olduğundan, kalitesiz uyku ve sonucunda gelişen tükenmişlik oranı vardiyasız çalışan doktorlardan anlamlı derecede yüksektir. Nöbet ya da icap tutulması, sayısından bağımsız olarak uyku kalitesini bozmaktadır. Nöbet sayısı ile uyku kalitesi ve tükenmişlik arasına korelasyon saptanamamasının nedeni çocuk cerrahlarının

birbirine yakın sayıda nöbet tutmasından veya çalışmaya alınan kişi sayısının göreceli olarak az olmasından kaynaklanıyor olabilir. Uyku kalitesinin artırılmasına yönelik yapılabilecek müdahaleler,

tükenmişlik düzeyini azaltarak iş verimi ve yaşam kalitesi üzerine olumlu katkılar sağlayacaktır. Anahtar Kelimeler: Vardiyalı çalışma, çocuk cerrahi doktorları, uyku kalitesi, tükenmişlik

Page 12: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

Sosyodemografik veriler, PUKİ ve Maslach Tükenmişlik Ölçeği puanları

Vardiyalı Çalışan Çocuk

Cerrahi Doktorları

Kontrol Grubu

Doktorlar

Min-

Mak Ort±ss

Min-

Mak Ort±ss

Yaş 26-62 39,64±7,88 27-58 39,40±5,65

Çalışma süresi 1-37 13,69±8,18 3-32 14,38±5,90

Aylık gelir 4000-

20000 9146±2977

4200-

15000 8923±2552

Klinikte çalışan

doktor sayısı 1-17 5,49±4,34 0-20 4,27±4,00

Aylık icap nöbeti 0-31 13,25±10,28 0

Aylık Nöbet 0-15 2,73±3,82 0

Yıllık izin 5-30 17,24±7,12 5-60 21,49±10,27

Uyku Yüzdesi 54,5-

98.0 95,02±7,52 82,4-98 96,24±2,96

Duygusal tükenmişlik

puanı 2-36 19,85±6,86** 4-35 15,32±6,36

Duyarsızlaşma puanı 0-18 7,02±3,83* 0-15 5,32±3,52

Düşük kişisel başarı

puanı 0-21 11,35±4,40 2-19 10,38±3,72

Tükenmişlik toplam

puanı 2-75 38,22±12,35** 10-61 31,02±11,34

PUKİ Toplam 1-15 8,19±2,99** 0-11 5,33±2,59

Cinsiyet N % N %

Kadın 43 47,3 76 84,4

Erkek 48 52,7 14 15,6

Nöbet tutan 17 18,7

İcap tutan 51 56

Nöbet ve icap tutan 23 25,3

Nöbet sonu izin

kullanımı

İzin kullanan 10 11

Page 13: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

İzin kullanmayan 81 89

Ünvan

Asistan 20 22,0 6 7,7

Uzman 43 47,3 57 63,3

Dr. Öğr. Ü 12 13,2 17 18,9

Doçent 9 9,9 10 11,1

Prof 7 7,7

*p=0,004 **p<0,001 PUKİ: Pittsburgh Uyku Kalitesi Ölçeği

Tükenmişlik ve PUKİ puanlarının korelasyon sonuçları

Doktorların Tamamında

Tükenmişlik

PUKİ

r p r p

Yaş¹ -0,145 0.52 -0,117 0,118

Çocuk sayısı² -0,134 0,072 -0,112 0,134

Gelir ² -0,066 0,379 -0,050 0,500

Çalışma yılı² -0,159 0.032* -0,167 0.025*

Klinikteki çalışan doktor sayısı² 0,201 0.007* 0,118 0,115

Yıllık izin sayısı² -0,084 0,262 -0,074 0,324

PUKİ Toplam puanı² 0,455 <0.001

Vardiyalı çalışan çocuk cerrahi doktorları

Tükenmişlik

PUKİ

r p r p

Yaş¹ -0,159 0.131 -0,246 0,019

Çocuk sayısı² -0,151 0,152 -0,108 0,307

Gelir ² -0,164 0,121 -0,288 0,006*

Çalışma yılı² -0,119 0.260 -0,225 0,032*

Klinikteki çalışan doktor sayısı² 0,146 0,168 0,133 0,210

Aylık nöbet sayısı² 0,011 0,921 0,116 0,272

Aylık icap sayısı² -0,137 0,194 0,087 0,414

Yıllık izin sayısı² -0,192 0,104 -0,032 0,765

PUKİ toplam puanı¹ 0,384 <0,001

¹ spearman ² pearson

Page 14: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

[SS-012]

TÜRK POPÜLASYONUNDA OBSTRÜKTİF UYKU APNE SENDROMUNDA ROL OYNAYAN

ANTROPOMETRİK ÖLÇÜMLERİN BELİRLENMESİ

Ahmet Ursavaş1, Önder Öztürk2, Oğuz Köktürk3, Hatice Kılıç4, Aygül Güzel5, Özge Aydın Güçlü1, Fatma

Erboy6, Emine Argüder4, Habibe Hezer4, Ebru Şengül4, Şeref Parlak4, A.Cemal Pazarlı7, Sibel Özkurt8,

Neşe Dursunoğlu8, Nurgül Sevimli3, Asiye Kanbay9, Ümit Tutar10, Selma Yeşilkaya10, Nevra

Güllü10, Şerife Savaş Bozbaş11, Elif Küpeli11, Merve Pınar2, Hilal Ermiş12, Çiğdem Özdilekcan13,

Nurhan Gencer14, Gülgün Çetintaş Avşar15, Adnan Uslan16, Sema Saraç15, Aydanur Ekici17, Başak

Burgazlıoğlu18, Pınar Mutlu19

1Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD, Bursa 2Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD, Isparta 3Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD, Ankara 4T.C.Sağlık Bakanlığı Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Ankara Atatürk E.A.H., Ankara 5Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD, Samsun 6Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD, Zonguldak 7Elbistan Devlet Hastanesi, Kahramanmaraş 8Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD, Denizli 9İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD, İstanbul 10Samsun Dr Kamil Furtun Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi E.A.H., Samsun 11Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD, Ankara 12İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD, Malatya 13Ankara Onkoloji E.A.H., Ankara 14Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD, Balıkesir 15Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi E.A.H., İstanbul 16Tarsus Medical Park Göğüs Hastalıkları Kliniği, İçel 17Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD, Kırıkkale 18Bursa Medical Park Göğüs Hastalıkları Kliniği, Bursa 19Çanakkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD, Çanakkale

AMAÇ: Bu çalışmada* obstrüktif uyku apne sendromunun (OSAS) değerlendirilmesinde kullanılan

antropometrik ölçüm ve oranların ülkemize ait değerlerini belirlemek istedik.

GEREÇ-YÖNTEM: Çok merkezli prospektif olarak planlanan çalışmamıza on üç ilimizde yer alan,

akredite olmuş 19 uyku merkezi katıldı. OSAS semptomları olan ve polisomnografik inceleme ile apne-

hipopne indeksi (AHİ)>5 bulunan olgular OSAS çalışma grubu; AHİ<5 ve STOP-BANG<2 olan olgular

ise kontrol grubu olarak alındı. Olgulara ait demografik özellikler (yaş, cinsiyet, vücut kitle indeksi-VKİ)

ve antropometrik ölçümler (boyun, bel ve kalça çevresi, bel/kalça oranları) kaydedildi. İstatistiksel

analizler SPSS 22 programı kullanılarak yapıldı.

BULGULAR: Çalışmaya 19 merkezden yaş ortalaması 50.50±0.21 yıl olan 2684 (%81.3’ü OSAS’lı)

olgu alındı. Olguların demografik özellikleri ve antropometrik ölçümleri; illere ve kontrol grubuna göre

karşılaştırıldığında yaş, boyun, bel, kalça çevresi ve bel/kalça oranları ve VKİ özellikleri; bölgelere göre

karşılaştırıldığında ise yaş, boyun, bel, kalça çevresi ve bel/kalça oranları istatistiksel olarak farklı

bulundu (sırasıyla p<0.001, p<0.001, p<0.05). Cinsiyetlere göre karşılaştırıldığında yaş, boyun ve

kalça çevresi, bel/kalça oranı, boy, kilo ve VKİ özellikleri istatistiksel olarak farklı idi (sırasıyla,

p<0.001) (Tablo 1). Boyun çevresi ve bel/kalça oranı sırasıyla erkeklerde 42.58±0.10 cm (cutoff 41;

duyarlılık %61.2;özgüllük %68.3), 0.99±0.002 (cutoff 0.97; duyarlılık %56.4; özgüllük %54.3);

kadınlarda 39.24±0.16 cm (cutoff 37; duyarlılık %66.5; özgüllük %63.4), 0.93±0.004 (cutoff 0.89;

Page 15: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

duyarlılık %70.9; özgüllük %49.5) bulundu. OSAS fenotiplerine göre karşılaştırıldığında yaş, boyun ve

kalça

çevresi, boy, kilo ve VKİ özellikleri istatistiksel olarak farklı iken, (sırasıyla, p<0.001) bel/kalça oranı

farklı bulunmadı.

SONUÇ: Boyun çevresi erkeklerde standart değerin altında iken, kadınlarda üstünde bulundu.

Bel/kalça oranı hem erkelerde hem de kadınlarda ideal ölçülerin üzerinde idi. Bu bağlamda ülke

değerlerinin tespiti OSAS olasılığı olan hastaların belirlenmesini ve PSG için uyku merkezlerine

yönlendirilmesini sağlayacaktır.

* Bu çalışma TÜSAD Uyku Bozuklukları Çalışma Grubu tarafından yürütülmüştür.

Anahtar Kelimeler: OSAS, cinsiyet, antropometrik özellikler

[SS-013]

Türk popülasyonunda Obstrüktif Uyku Apne Sendromu Klinik tiplerinin dağılımı

Oğuz Köktürk1, Hatice Kılıç2, Ahmet Ursavaş3, Önder Öztürk4, Ve Arkadaşları5 1Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara. 2Ankara Atatürk Araştırma ve Eğitim Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Kliniği, Ankara. 3Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Bursa. 4Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Isparta. 5TÜSAD Uyku Bozuklukları Çalışma Grubu.

Amaç: Son yıllarda OSAS’ın çok sayıda farklı klinik tipi tanımlanmıştır. Ancak OSAS klinik tiplerinin ülkemizde hangi sıklıkta görüldüğü ve bölgesel farklılıkların olup olmadığı henüz araştırılmamıştır. Bu çalışmada; OSAS’ın farklı klinik tiplerinin Türk erişkin popülasyonundaki dağılımının; toplum kökenli, kesitsel ve çok merkezli bir çalışma dizaynı ile araştırılması amaçlanmıştır.

Page 16: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

Gereç-Yöntem: Yirmi ulusal uyku merkezi tarafından sağlanan, tüm gece polisomnografi (PSG) ile OSAS’ın farklı klinik tiplerine ait tanı almış 7456 olgunun verileri kaydedildi. OSAS klinik tiplendirmesi TTD OSAS Tanı ve Tedavi Uzlaşı Raporu’na göre yapıldı ve hem OSAS’ın klinik tiplerinin sıklığı, hem de

bölgesel dağılım farklılıkları değerlendirildi. Veriler SPSS 22 programına kaydedildi. Bulgular: Bu çalışmaya, 18-65 yaş arasında 7456 olgu dahil edildi. Olguların 2271’i (%30.5) kadın ve 5185’i (%69.5) erkek; ortalama yaş 49.9±11.567 idi. PSG ile olguların %57.5’ ine (n=4287) Klasik OSAS tanısı konuldu. Olguların 1189’u (%27.7) kadın ve 3098’i (%72.3) erkek, ortalama yaş 50.60±11.15 idi. Klasik OSAS’ı takiben en sık tanı alan diğer OSAS tipleri; %13.8 (n=1029) olgu ile pozisyon bağımlı OSAS, %13.8 (n=1026) olgu ile basit horlama ve %3.8 (n=281) olgu ile overlap

sendromu idi (p<0.0001). Çalışma grubunda coğrafik bölgelere göre OSAS klinik tiplerinin subanalizi yapıldı. Buna göre Klasik OSAS sıklığı en çok %69.9 (n=329) oranı ile Doğu Anadolu Bölgesi’nde

saptandı (p<0.0001). REM-pozisyon bağımlı OSAS sıklığı, İç Anadolu Bölgesi’nde %6.1 ile diğer bölgelere daha sık izlendi (n=155), p<0.0001)(Tablo-1). Sonuç: Çalışmamızda OSAS’ın en sık görülen klinik tipinin %57.5 (n=4287) oranı ile Klasik OSAS

olduğu saptanmıştır. Bölgelere göre Klasik OSAS, Doğu Anadolu Bölgesinde; REM-pozisyon bağımlı OSAS, İç Anadolu Bölgesinde diğer bölgelerden daha sık görülür iken; Comp-SAS ve UARS, Akdeniz ve İç Anadolu bölgesinde daha sık izlenmiştir. Bu bölgesel dağılım farklılıklarını analiz etmek için daha geniş serili ulusal çalışmalara gereksinim vardır. Anahtar Kelimeler: bölgesel dağılım, klinik tipler, Klasik OSAS, OSAS

Tablo 1

Doğu

Anadolu Ege

İç

Anadolu Karadeniz Marmara Akdeniz Türkiye Geneli

n % n % n % n % n % n % n %

1-Klasik OSAS 329 (69,9) 108

(55,7)

1422

(56,1) 922 (53,5 496 (66)

1010

(50,8) 4287 57,5

2-Occült OSAS 6 (1,3) 0 0 5 (0,2) 9 (0,5) 3 (0,4) 0 0 23 0,3

3-REM-bağımlı

OSAS 8 (1,7)

11

(5,7) 71 (2,8) 51 (3) 40 (5,3) 95 (5,3) 266 3,6

4-Pozisyon

bağımlı OSAS 27 (5,7) 1 (0,5)

484

(19,1) 132 (7,7) 76 (10,1)

299

(16,8) 1029 13,8

5-REM-

Pozisyonel

OSAS

10 (2,1) 4 (2,1) 155 (6,1) 21 (1,2) 4 (0,5) 18 (1) 209 2,8

6-Overlap

sendromu 9 (1,9) 4 (2,1) 87 (3,4) 68 (3,9) 3 (0,4) 110 (6,2) 281 3,8

7-Kompleks

uyku apne s. 1 (0,2) 0 0 13 (0,5) 2 (0,1) 1 (0,1) 15 (0,8) 32 0,4

8-Üst solunum

yolu

rezistansı

18 (3,8) 10

(5,2) 29 (1,1) 0 0 3 (0,4) 46 (2,6) 106 1,4

Page 17: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

9-Basit

Horlama 46 (9,8)

58

(29,9) 205 (8,1)

490

(28,4)

102

(13,6) 125 (7) 1026 13,8

10-Santral uyku

apne 17 (3,6) 0 0 11 (0,4) 1 (0,1) 9 (1,2) 1 (0,1) 39 0,5

11-Obezite

Hipov.

sendromu.

0 0 1 0,5 32 (1,3) 27 (1,6) 13 (1,7) 58 (3,3) 131 1,8

12-Kontrol 0 0 0 0 23 (0,9) 1 (0,1) 2 (0,3) 0 0 26 0,3

Bölgelere Göre Tanı Dağılımı

[SS-014]

Obez olmayan koroner kalp hastalarında plazma leptin düzeyi ile obstrüktif uyku

apnesi arasındaki ilişki ve CPAP tedavisine yanıt Baran Balcan, Yüksel Peker Marmara Üniversitesi, Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Anabilim Dalı, İstanbul

Amaç: Obstrüktif uyku apnesi (OSA) koroner kalp hastalarında sık görülür. Koroner kalp hastalarında leptin düzeyindeki artış bilinmekte, ancak obesite konusu tartışmalıdır. Bu çalışmada obez olmayan koroner kalp hastalarında OSA leptin düzeyi ilişkini araştırdık ve bu kişilerde CPAP (continuous positive

airway pressure) tedavisine yanıtı değerlendirdik. Gereç-Yöntem: Bu çalışmanın verileri 2005 ve 2013 yılları arasında İsveç’te yapılan RICCADSA çalışmasının ikincil analiz sonuçlarını içermektedir. 367 obez olmayan ( vücut kitle indeksi [VKİ ]<30

kg/m2) koroner kalp hastası değerlendirilmiştir. Bu hastaların 264’ü OSA (apnea hypopnea index [AHI]>=15 events/s), ve 103’ü OSA olmayan (AHI<5 events/s) kişilerden oluşmaktaydı. Serum leptin düzeyinin doğal logaritmik düzeyi ile OSA arasındaki ilişki karıştırıcı faktörler göz önünde bulundurularak değerlendirildi ve aynı değerlendirme 1 yıllık CPAP tedavisi sonrasında yeniden yapıldı. Bulgular: Obez olmayan OSA hastalarında, OSA olmayanlara kıyasla leptin düzeyinin anlamlı olarak daha yüksek olduğu gözlenmiştir (Ln-leptin 9.2±0.9 vs 8.9±0.9; p=0.001). çok değişkenli lojistik

regresyon analizinde yaş, cinsiyet, kilolu olma (VKİ >=25; <30 kg/m2), abdominal obezite (göbek-kalça çevresi oranı >=0.9 in erkeklerde, ve kadınlarda >=0.8) ve diyabet gibi karıştırıcı faktörlere göre sabitlendiğinde OSA ve leptin düzeyi arasında anlamlı ilişki gösterilmiştir (OR 1.54, 95% CI 1.11-2.15;

p=0.011). Sonuç: Obez olmayan hastalarda OSA diğer faktörlerden bağımsız olarak artmış serum leptin düzeyi ile ilişkilidir. Ancak CPAP tedavisi koroner arter hastalarında serum leptin düzeyini düşürmemektedir.

Anahtar Kelimeler: Obstrüktif uyku apnesi, koroner arter hastalığı, leptin, CPAP

[SS-015]

Elektromanyetik radyasyonun uyku mimarisine etkisinin araştırılması Mustafa Saygın1, Önder Öztürk2, Taner Gonca3, Selçuk Çömlekçi4 1Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fizyoloji Ana Bilim Dalı, Isparta 2Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs HAstalıkları Ana Bilim Dalı, Isparta 3Isparta Şehir Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Kliniği, Isparta 4Süleyman Demirel Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümü, Isparta

Page 18: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

Amaç: Polisomnografi (PSG) tetkiki için yatırılan hastalarda elektromanyetik radyasyonun (EMR; 2.45 GHz, Wi-Fi), uyku mimarisi üzerine etkisi araştırıldı. Gereç-Yöntem: OSA semptomları bulunan ve çalışmaya katılmayı kabul eden, aydınlatılmış onamı alınan hastalarda tek gece PSG yapıldı. Evde uykuda maruz kaldıkları EMR dozu PSG sırasında simüle

edilerek uygulandı. Hastalar tetkik esnasında gecenin yarısında ilk REM uykusuna kadar PSG kaydı alındı. Uykunun ikinci bölümünde EMR’ye maruz bırakıldı. Bu şekilde aynı hastanın verileri kendi içerisinde değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya yaş ortalaması 54,90±10,8 yıl olan 43 hasta (32E/11K) alındı. Hastaların EMR öncesi ve sonrası verileri değerlendirildiğinde REM uyku yüzdesinde EMR uygulaması sonrasında istatistiksel olarak anlamı arttı (p=0.007). EMR uygulanan zamanda hastaların REM latansı istatistiksel olarak anlamlı olmamasına karşın uzamıştır. Hastaların EMR öncesi ve sonrası diğer uyku

parametrelerinde istatistiksel olarak anlamlı değişiklik saptanmadı (p>0.05).

Sonuç: EMR’nin özellikle REM uykusu oluşumundaki nörotansmitter salınımına etki eden iyon kanallarının açılıp/kapanma mekenizmalarını değiştirerek, REM uykusuna etkisi olabileceğini ve REM uyku süresinin artışını sağlayabileceğini düşünmekteyiz. Moleküler mekanizmaların aydınlatılabilmesi için daha ileri çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Elektormanyetik radyasyon, PSG, 2.45 GHz Wi-Fi

[SS-016]

Hipersomnolans ayırıcı tanısında nadir bir birliktelik: Overlap Sendromu & Kleine-

Levin Sendromu Sezgi Şahin Duyar1, Selma Fırat1, Türkan Kara1, Semih Aydemir2 1Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Uyku kliniği, Ankara 2Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon kliniği, Ankara

Kleine-Levin sendromu (KLS) periyodik hipersomni, kognitif değişiklikler ve davranış bozukluklarını içeren, prevelansı milyonda 1-2 olan nadir görülen görülen bir sendromdur. Son 1 yıl içinde 6 kez hipersomnolans tablosuyla entübe edilerek YBÜ’de takip edilmiş olan 65 yaşındaki erkek hastanın AKG değerleri normal sınırlarda seyretmesine rağmen nefes darlığı ve uyku hali devam etmekteydi. Dispne etyolojisi nedeniyle yapılan SFT, DLCO değerlerinin ve HRCT bulgularının multidisipliner interstisyel akciğer hastalıkları konseyince İPF ile uyumlu olduğu

düşünüldü. 10 yıldır yılda 1 kez ataklar halinde gelen ve 4-5 gün süren aşırı uykululuk hali olması nedeniyle 1 ay önce nöroloji bölümünce KLS tanısı konularak karbamazepin tedavisi başlanmasına rağmen uyku hali

devam eden hasta uyku kliniğince değerlendirildi. 4-5 yıldır horlama, tanıklı apne ve GAUH şikayetleri mevcuttu. Hiperfaji ya da hiperseksüalite tariflemiyordu ancak bazı dönemler küfürlü konuşma atakları olduğu gözlendi. Epworth uykululuk skalası 15 idi. BMI:27,3 kg/m2 idi. Atak döneminde yapılan PSG’de uyku etkinliği 91,4 % ve AHİ: 8,77 (AHİREM, 21,4, AHİnonREM; 6,7) olarak saptandı.

Ortalama SpO2: %84 minumum SpO2: %71 olarak bulundu. REM latansı: 35,5 dk, uyku latansı: 5dk idi (Resim 1). Bu bulgularla REM evresinde şiddeti ağırlaşan obstrüktif uyku apne sendromu, uyku ilişkili hipoksemi sendromu ve kısa REM latansı saptanması üzerine BPAP titrasyonu ve MSLT planlandı. BPAP titrasyonunda uyku etkinliği %88,5 rezidü AHİ: 1,15, REM latansı: 122 dk ve uyku latansı: 3 dk idi. BPAP titrasyonunu takiben yapılan MSLT’de ortalama uykuya dalış süresi 4,22 dk bulundu. SOREM tespit edilmedi. Saptanan bulgular gündüz aşırı uyku halini objektif olarak desteklemekteydi. Hastanın

Modafinil tedavisi ile gündüz aşırı uyku halinde belirgin azalma olduğu ve modafinil verilmesi üzerine uyku halinin düzelmesi ile sonraki acil başvurularında entübasyon ihtiyacının ortadan kalktığı gözlendi. Olgumuz interstisyel akciğer hastalıkları ile birlikte gözlenen OSAS ve Kleine –Levin Sendromunun bir

arada bulunması ve normokapnik hastalarda aşırı uyku halinin ayırıcı tanısı açısından nadir olduğu düşünülmesi nedeniyle sunulmuştur

Anahtar Kelimeler: Hipersomnolans, Kleine-Levine Sendromu, Overlap Sendromu

Page 19: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

Resim 1

Resim1: PSG testine ait hipnogram(1A), BPAP titrasyonuna ait hipnogram(1B)

[SS-017]

Obstrüktif uyku apne sendromu semptomları ile başvuran hastada narkolepsi ve

huzursuz bacaklar sendromu beraberliği Zahide Yılmaz Sağlık Bakanlığı Üniversitesi Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroloji Kliniği, Kocaeli Amaç: Bize GAUH şikayeti ile başvuran hem obstrüktif uyku apne sendromu hem narkolepsi hem de

huzursuz bacaklar sendromu tanısı konan bir hastayı sunmak istedik. Olgu: 21 yaşında, bayan hasta, polikliniğimize horlama, geceleri terleme ve GAUH şikayetleri ile

başvurdu. Tanıklı apne şikayeti olmayan hastanın sabah ağız kuruluğu ve yorgun uyanma şikayetleri mevcut idi. GAUH şikayeti ayrıntılı olarak sorgulanınca uykusunun istemsiz olarak aniden geldiğini, uyanınca kendini iyi hissettiğini ifade etti. Katapleksinin varlığı sorgulandığında özellikle sevinince el ve ayaklarda boşalma olduğunu belirtti. Kabus, uyku paralizisi ve halüsinasyonlara ait semptom alınamadı. Hasta yatağa girdiğinde ve istirahatte iken bacaklarda hareket ettirme isteği olduğunu

belirtti. Epworth uykululuk skalası (ESS):20 saptandı. Vücut kitle indeksi (VKİ): 21.3 idi. Rutin kan tetkiklerinde bir özellik izlenmedi. Kranial manyetik rezonans görüntüleme (MRG)’ de 3. ventrikül posteriorunda pineal bölgeye yakın yerleşimde kistik yapı izlendi. Beyin cerrahisi ile konsulte edilen hastada cerrahi girişim düşünülmedi. Polisomnografide (PSG) apne-hipopne indeksi (AHİ):7,0/saat, PSG’ de hızlı göz hareketleri (REM) latansı: 73,5 dakika, REM AHİ:10,2/saat, NREM-AHİ:6,2/saat, minimum oksijen saturasyonu: %96,0, sırtüstü AHİ:9,3/saat, peryodik ekstremite hareketleri indeksi

(PLMİ):4,6/saat idi. Çoklu uyku latansı testi (ÇULT)’ de ortalama uyku latansı (mSL): 2,1 dakika, uyku başlangıcında ortaya çıkan REM (SOREM) peryod sayısı:4 saptandı. Hastaya hafif derecede obstrüktif

uyku apne sendromu (OUAS), katapleksili narkolepsi ve huzursuz bacaklar sendromu tanısı kondu. OUAS için yan yatması ve KBB poliklinik kontrolü önerildi. PAP titrasyonu önerildi. Ancak kabul etmedi. GAUH için modafinil 100 mg tablet (tb) 2x1, katapleksi için venlefaksin 75 mg tb XR 1x1 başlandı. 1 ay sonra ESS:12 olarak ölçüldü. Huzursuz bacaklar sendromu için anemi, demir eksikliği, diabetes mellitus, böbrek yetmezliği, gebelik saptanmadı. Hastaya medikal tedavi önerildi. Ancak 3. ilacı

kullanmak istemediğini ifade etti.

Page 20: UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan 1 …uykuder.com/wp-content/uploads/2017/12/Sözlü-Bildiriler.pdf · UYKUDER 7.Uyku Bozuklukları Kongresi 27 Nisan-1 Mayıs 2018,

Sonuç: GAU’ nun en sık nedeni uyku ile ilişkili solunum bozuklukları ve hipnotik ajanlar olmasına rağmen santral kökenli hipersomniler, uyku ile ilişkili hareket bozuklukları da akılda tutulmalı ve birbirlerinden ayırt edilmeleri gerekir.

Anahtar Kelimeler: Gündüz aşırı uykululuk hali, obstrüktif uyku apne sendromu, narkolepsi, huzursuz bacaklar sendromu