zaman ch 316
DESCRIPTION
ÂTRANSCRIPT
ABONE HATTI: 044 542 26 26
30 Ekim - 04 KASIM 2015 YIL (JAHR): 6 Nr: 316 FİYATI: 5.20 CHF www.zaman.ch
N° 387WWW.ZAMANFRANSA.COM29 EK M 2015 PER EMBE WWW.ZAMAN.COM.TR 1 TL
Anayasa’n n 30. maddesi: Kanuna uygun ekilde bas n i letmesi olarak kurulan bas mevi ve eklentileri ile bas n araçlar , suç aleti oldu u gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez veya i letilmekten al konulamaz.
ANAYASA’YI ASKIYA ALDILAR
Tarih 28 Ekim 2015. Demokrasimiz, kara bir gün daha ya ad . Yüzlerce polis, kap -s n k rarak pek Medya Grubu’nu bast . Polisin darp etti i bir muhabirin kana bu-lanan bas n kart , zulmün sembolü oldu.
FOTO
RAF:
ZAM
AN, B
URAK
ÇAN
29 EK M 2015 PER EMBE WWW.ZAMAN.COM.TR 1 TL
Anayasa’n n 30. maddesi: Kanuna uygun ekilde bas n i letmesi olarak kurulan bas mevi ve eklentileri ile bas n araçlar , suç aleti oldu u gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez veya i letilmekten al konulamaz.
ANAYASA’YI ASKIYA ALDILAR
Tarih 28 Ekim 2015. Demokrasimiz, kara bir gün daha ya ad . Yüzlerce polis, kap -s n k rarak pek Medya Grubu’nu bast . Polisin darp etti i bir muhabirin kana bu-lanan bas n kart , zulmün sembolü oldu.
FOTO
RAF:
ZAM
AN, B
URAK
ÇAN
29 EK M 2015 PER EMBE WWW.ZAMAN.COM.TR 1 TL
Anayasa’n n 30. maddesi: Kanuna uygun ekilde bas n i letmesi olarak kurulan bas mevi ve eklentileri ile bas n araçlar , suç aleti oldu u gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez veya i letilmekten al konulamaz.
ANAYASA’YI ASKIYA ALDILAR
Tarih 28 Ekim 2015. Demokrasimiz, kara bir gün daha ya ad . Yüzlerce polis, kap -s n k rarak pek Medya Grubu’nu bast . Polisin darp etti i bir muhabirin kana bu-lanan bas n kart , zulmün sembolü oldu.
FOTO
RAF:
ZAM
AN, B
URAK
ÇAN
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN02 KAMPANYA
Zürih, Basel, Winterthur ve Aargau bölgelerinden ZA-MAN temsilcisi hanımefendiler büromuzu ziyaret ederek kampanyaya start verdi. Gazetemizin içeriği ve kampanya
stratejileri hakkında bilgi alan temsilcilerimiz kampanya vesilesiyle yeni kapılar çalmayı, gazetemizin aile ve çocuk dostu yayınlarını daha fazla insana ulaştırmayı hedefliyorlar.
Olten bölgesinden abone gönüllülerimiz büromuzu ziyaret ederek kampanyamıza destek verdiler. Kampanya hedef-
lerine kilitlenen gönüllüler kampanya sonunda yapılacak hediye çekilişini de heyecanla beklediklerini belirttiler.
Abone gönüllülerimizin büromuzu ziyaretleri kampanya boyunca sürecek. Her gelen grup yeni aboneler için motive oluyor ve gazetemizin atmosferini içine çekerek bölgesine
dönmüş oluyor. Ayaklarınıza ve yüreklerinize sağlık değerli ZAMAN Ailesi!
Hayatını `la geçiren gönüllüler
Hizmet Hareketini tanıdıktan sonra bu iyilik hareketinin gazete ve medya aracılığı ile dünyanın her yerine yayıla-cağı kanaatine vardım. Ayrıca birinin bu harekete karşı düşmanca davranışlarında kendini savunacağı bir alan olarak gördüm. Bunun için 1994 yılında başlayan Zaman tanışıklığımdan sonra uzun yıllar deli gibi koşturduk arkadaşlarla. Abone için kapı kapı dolaştık, reklam aldık, haber peşinde koştuk. Bu
aşamada maddi ve dünye-vi hiç bir karşılık almadık. Motivasyonumuz, önce kendi akranlarımıza sonra da yeni nesillerdeki gençlere ulaşmak ve onların düzgün yetişmeleri için çabalamaktı. Gazetedeki dini sayfalarından öğrenecek-leri bir bilgi veya aile ortamın-da uygulayacakları manevi bir hava bizim en büyük hedefimizdi. Eğitimle başlay-an bu hareket gazete ile her ailede tamamlayıcı bir görev üstleniyor.
Gurbette yaşayan kişiler olarak manevi anlamda çok büyük eksikliğimiz var. Yıllar önce dahil olduğum sohbet ortamlarında çok büyük ihtiyacımız olan kalbi beslenmemizi sağlıyoruz. Fakat bu durumun sürekli olması ve aile ortamında da sohbet kıvamı yaşamak için gazetenin büyük bir katkısı oluyor. Bunu farketmiş bir kişi olarak her hafta gaze-temizin eve gelişini dört
gözle bekliyoruz. Hem güncel konuları takip ediyoruz hem de ailem sayfaları ile sürekli yenileniyoruz. Bu güzelli-klerin herkes tarafından fark edilmesi içinde yıllardır abone kampanyalarında elimizden geleni yapıyor, çevremizdeki insanlarında hayatlarına Zaman’dan bir nebze güzellik katması için gayret gösteriyoruz. Rabbim bu kampanyada hedeflerimi-ze ulaşmamızı nasip etsin...
ALİ SOLMAZ Winterthur(Girişimci, eski gazeteci)
FİKRİ YILDIZ Basel(SBB çalışanı)
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN03 GÜNDEM
ÖZGÜR TAŞCIOĞLU CENEVRE345 kilise birliğinin kendisine bağlı olduğu Dünya Kiliseler Birliği, dünya üzerinde 500 milyonun üzerinde Hristiyan’ın sözcülüğü-
nü yapan ve bu bağlamda diğer dinlerden insanlar ile beraber çalışarak daha adil, huzurlu bir dün-ya için çaba gösteren önemli bir kurum. Yine iki yıl önce Cenevre’de Leman Gölü’nde bir gemide Dialog Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen aşure programına katılan Dünya Kiliseler Birliği yetkili-leri, bu seneki aşure programına ev sahipliği yap-tılar. Bu bağlamda aşure günü Dünya Kiliseler Bir-liğinin Cenevre’deki ana merkezinde 50’den fazla entelektüelin, çeşitli din mensuplarının ve sivil toplum hareketleri temsilcilerinin katılımıyla ger-çekleştirildi.Son yıllarda tüm dünyada gündemi işgal eden, bir dinin kisvesi altında gerçekleştirilen şiddet ey-lemleri ile dinlere karşı gösterilen şiddet eylemle-ri programın ana konusunu teşkil etti. Bu iki ana başlık etrafında tüm katılımcılar açık oturum şek-linde gerçekleştirilen programda fikirlerini beyan ettiler, tartışmaya katıldılar.Dünya kiliseler Birliği Yardımcı Genel Sekreteri Dr. Heilke Wolters’ın ve GYV Genel Sekreteri Dr. Ahmet Muharrem Atlığ’ın açılış konuşmalarının
ardından, dinin bir sevgi mi yoksa şiddet kayna-ğı mı olduğu sorusu etrafında katılımcılar tartıştı-lar ve dinin sevgi ve barışı teşvik eden yönlerinin daha çok üzerinde durulması, öne çıkarılması ve medyada daha fazla yer bulması için çalışmaların artırılması gerektiğini belirttiler. İlk oturum, din-lerimizdeki aşırı uçlarla ve ekstremistler ile nasıl mücadele etmemiz gerektiğini ve yine kutsal ki-taplarda bulunan şiddet içerikli metinleri nasıl an-lamamız gerektiği soruları etrafında devam etti.Terörizmle mücadelede Hocaefendi’nin mesajlarıİkinci oturum, Cenevre Üniversitesi’nde araştır-macı olarak görev yapan Dr. Elisa Banfi’nin din-lere karşı gösterilen şiddet konusunda yaptığı açıklamalar ile başladı ve Lozan Üniversitesi’n-den emekli Prof. Jean-Claude Basset’nin dinler-deki çoğulculuk anlayışı üzerinde yaptığı açıkla-malar ile devam etti. Son olarak Dialog Enstitüsü Cenevre Temsilcisi Halil Göksan aşure idealine ulaşmak için terörizm ve şiddet kanseri ile müca-dele edilmesi gerektiğini ve bunun Fethullah Gü-len Hocaefendi’nin geçtiğimiz aylarda Wall Street Journal’da yayınlanan makalesinde sunduğu al-tı maddelik reçete ile gerçekleşebileceğini belirt-ti. Program sonrası tüm katılımcılara aşure ikram edildi.
q
Dialog Enstitüsü ve Gazeteciler Yazarlar Vakfı, merkezi Cenevre’de bulunan Dünya Kiliseler Birliği (DKB) ile birlikte aşure programı düzenledi. Dünya Kiliseler Birliği’nin merkez binasında gerçekleşen programda çok sayıda din mensubu katılarak dinlerin ortak paydaları ve dinin önemi üzerine konuşmalar yapıldı.
Aşure günü Dünya Kiliseler Birliği merkezinde kutlandı
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN04 POLİTİKA
iMTiYAZ SAHiBi: TREND Werbe- und Nachrichtenagentur GmbH Böige Temsilcileri
Genei Dam�man ismet MACiT
idari Sorumlu Taha Yunus ERDEMLi
Abone Takibi Mübarek KAYA
Genei Yaym Yönetmeni Özgür TA$<;10GLU
Haber Merkezi Borhan BA$
Tasanm Yunus AKGÜL
AG R1za Cantürk 076 331 58 93 SO Fatih Servet 076 574 00 45 BE Burak lrmak 078 846 27 4 7 BS Serdar Kara 079 665 93 28 BS Hasan <;algin 079 264 20 89 ZH Hakan Bozok 076 341 02 44 ZH Tugay Adanir 078 666 37 40 WT Hasan Bekta� 076 431 19 07 SG Murat $amc1 078 849 71 24
Adres: TREND Werbe- und Nachrichtenagentur GmbH I Badenerstrasse 808, 8048 Zürich I Tel: 044 542 26 26 Mü§teri Hizmetleri: [email protected] Reklam ve ilan: [email protected] Web Sitesi: www.zaman.ch
30 Ekim - 4 Kasım 2015 YIL: 6 NO: 316
Bu köşede yazmaya başladığımda daha çok İsviç-re’yi ilgilendiren güncel konularla alakalı yorum yazacağımı dile getirmiştim. Her ne kadar çoğun-luk itibariyle İsviçre siyasetini ve toplumunu ele almış olsam da bir çok zaman Türkiye’nin günde-mini de işlemek durumunda kaldım bugüne ka-dar. Bu hafta isterdim ki Bakan Eveline Widmer-Sch-lumpf hakkında uzunca bir yazı kaleme alayım. Onun döneminde yaşanan olumlu ve olumsuz hadiselerden bahsedeyim. İsviçre siyasetine kat-kılarını anlattıktan sonra bakanlığı bırakmasının ne kadar isabetli bir karar olduğunu dile getirip, İsviçre Halk Partisi’ne ikinci bir bakanlık koltu-ğunun verilmesinin önemine vurgu yapsaydım. Fakat maalesef bu hafta Türkiye`de daha elim ha-diseler yaşandı. 28 Ekim 2015 Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçecek. Her ne kadar son bir yıldır Türkiye’nin otoriter rejime doğru kaydığını dile getirmeye ça-lışsam da bir anda totaliter bir sistem içerisinde bulduk kendimizi.Hiç bir gerekçe olmadan mahkemenin kayyum ataması zaten başlı başına bir skandalken, asıl amacın daha fazlası olduğunu iki gün sonrasın-da anlamış olduk. Mafyavari bir tavırla 28 Ekim’de polis Türkiye’nin en çok izlenen haber kanalların-dan birini basmaya geldi. Kayyumun asıl amacı ekonomisi kötüye giden bir kurumu kurtarmaktır. Hani şu sıralar çokça tabir edilen İngilizce bir kav-ram var: ‘Too big to fail.’ Bazı şirketler o kadar bü-yüktür ki onların iflas etmesi bütün bir ekonomi-yi altüst eder. Bu nedenle bu tür şirketlere sıkıntılı dönemlerinde kayyum atanır. Kayyumunun amacı bir şirketi ekonomik olarak düze çıkarmaktır. Fakat İpek Grubu’na atanan kayyumun amacı belli ki farklıydı. Basın özgürlüğünü basın mensupları-nın öldürülmemesi zanneden Erdoğan Yönetimi, gazetecilere işkence niteliğindeki uygulamalarıyla Türkiye’de özgür medyanın bir bir susturulacağı-nı gösterdi. İŞİD ile bağlantılı olduğu iddia edilen insanları bile misafir ağırlar gibi ağırlayan polis-ler, gazetecilere teröristlere yapılmayan muame-leyi reva gördüler. Polis demek yanlış olur zanne-diyorum: AK Gençlik Koruma Memurları. Ümidimiz kırıldı mı? Hayır. Bu haksızlıklar karşı-sında bize düşen onların istemediklerine daha çok destek vermek. Daha çok özgürlük, daha çok birlik ve beraberlik ve haksızlıklar karşısında da gür bir ses olacağız. Yaşanan bunca mezalim karşısında kim susuyorsa asıl sorumlu onlar olacaktır.
ÖZGÜR BASINA DARBE 2.0
RAMAZAN ÖZGÜ[email protected]
Medya baskınına İsviçre’den tepkiler
16GÜNDEM 29 EKİM 2015 PERŞEMBE ZAMAN
SAYFA TASARIM: AHMET KAYA
SELİM BUDAK İSTANBUL
-Polis zoruyla kaplar krarak İpek Medya Grubu’nu ba-
san kayyum heyeti, Bugün TV’nin canl yaynn kesmeye çalşt. Ka-naln ana kumanda masasna ge-lerek yaynn durdurulmasn is-teyen kayyum heyetine çalşanlar karş çkt. Genel Yayn Yönetmeni Tark Toros, yaynn durmayacağ-n belirterek, 16 metrekarelik ana kumanda masasnda yayn yap-mak zorunda kald. Destek için gelen ziyaretçileri ve telefonla ara-yan konuklar yayna alan Toros, özgür basna darbeye karş saatler süren bir direniş gösterdi.
Polis ekipleri dün sabah saat 6 sularnda hukuksuz şekilde Ka-naltürk ve Bugün TV ile Bugün ve Millet gazetelerinin bulunduğu İpek Medya Grubu binasna kap-lar krarak girdi.
Polislerle birlikte savcnn ta-lebiyle atanan kayyum heyeti de bulunuyordu. Kayyum heyeti ve polisler, içeri girer girmez televizyo-nun ana kumanda odasn basarak yayn engellemek istedi. Kayyum heyetinden Ümit Önal ve Hüdai Bal, yayn devralmaya çalşt. Yayn akşn değiştirmek isteyen heyete, kanal çalşanlar tepki gösterdi.
Polislerin kaba kuvvet kullan-
dğ srada Bugün TV Genel Yayn Yönetmeni Tark Toros ana ku-manda odasna girip olaya müda-hale etti. Toros, izinsiz şekilde ya-yn odasn işgal eden şahslardan kimlik ve görevlendirme yazlarn istedi. Kimliklerini açklamayan ve herhangi bir yayn kesme karar da gösteremeyen şahslar, kanal yö-neticilerini dşar çkartmaya çalş-
t. Hangi hakla yayn durdurmak istediklerini soran Toros, “Benim ana kumandam bana kapatamaz-snz. Bugün Televizyonu Genel Yayn Müdürü benim. Buras be-nim yayn kumandam. Bu yayn devam edecek. Stüdyodan devam edecek. Yayna müdahale ede-mezsiniz.” şeklinde tepki gösterdi.
Kayyum olarak atanan Ümit
Önal ise yaynn kesilmesi ve d-şardaki kameralarn kapatlma-s için hakk ve yetkisi olmadğ halde polislere emir verdi. Ancak çalşanlarn tepki göstermesi üze-rine polis memurlar ana kumanda masasndan ayrld. Tark Toros ise Bugün TV’nin yaynna 16 metre-karelik ana kumanda masasnda devam etti. Destek için gelen ko-nuklarn küçücük odada canl ya-yna ald. Çok farkl kesimlerden gelen ve özgür medyaya destek veren konuklar, burada medyaya darbe yapldğn söyledi. Telefon-la bağlanan konuklar da bu küçük odada tepkilerini dile getirdi.
MEDYANIN KARA GÜNÜ DÜNYAYA DUYURDUTark Toros, küçücük yayn odasn-dan hukuksuz baskn bütün dün-yaya duyurdu. Üç-dört kişinin bile zorlukla oturabildiği ana kumanda masasnda Tark Toros, saatlerce kayyumun tebligatsz ve Ticaret Sicil Gazetesi’nde isimleri yaynlanma-dan kanala el koyduklarn anlatt. Toros, kanaln yaynnn kesilme-mesi için mücadele verdiklerini vur-gulayarak, “Küçücük ana kumanda masas yani reji odasnda demokrasi mücadelesi veriyoruz. Medyann bu kara gününü bütün dünyaya duyur-maya çalşyoruz.” dedi.
Medyann namusunatecavüz ediliyor
Ekranlara baknfaşizmi göreceksiniz
El koydular, yandaşhale getirecekler
Darbe tankla değil, hukuk askya alnarak yaplyor
Bugün TV’deki yayna telefonla katlan Zaman Gazetesi yazar Ekrem Dumanl, Koza İpek Grubu bünyesindeki medya organlarna el konulmasn ‘Emevi
zulmüne’ benzetti. Tark Toros’un programnda telefon bağlantsyla konuşan Dumanl şunlar aktard: “Tipik bir Emevi zulmü. Emeviler de zulüm yapar-ken hutbe ve Kur’an okuturlard. Ayetleri kullanmak isterlerdi. Ebu Hanife
Hazretleri büyük işkencelere maruz kald. Ahmet Bin Hanbel zindanlara atld. AK Partili seçmene söylüyorum; İslam’n adalet düşüncesi, hakkaniyet
anlayş, düşünce özgürlüğü umdeleri tehdit altnda. Bugün Televizyonu’na, Kanaltürk’e, Bugün Gazetesi’ne yaplan zulüm tarih boyunca asla unutulma-
yacak. Polisin başörtülü hanmefendilere yaptğ zulme bakn. O muhabir çocuklar yere yatrmalarna bakn. Tersten kelepçe takmak ne demek?”
Özgür medyay susturma operasyonuna duayen gaze-teci Nazl Ilcak’tan çarpc bir tepki geldi. Destek için geldiği Bugün ve Kanaltürk TV’nin ortak yaynna katlan Ilcak, 28 Şubat mağduru Merve Kavakç’nn
kz kardeşi AKP’li milletvekili Ravza Kavakç’ya seslenerek, “Bak burada medyann namusuna tecavüz ediliyor.” dedi. lcak’n konuşmas şöyle: “Oğlum bana diyor ki, ‘Anne artk yaşn kaça geldi brak da torunlarn sev.’ Ben de ona cevap verdim dedim ki: ‘Torunlarma daha aydnlk bir gelecek hazrlamak için bu mücadeleyi veriyorum.’ 28 Şu-bat dönemini hatrlayn. Merve Kavakç o zaman parlamentodan çkarlmak istenirken de hakszl-ğa karş ayn tepkiyi gösterdim. O gün hakszlğa uğrayan, üniversiteden atlan başörtülü kzlar vard, bugünkü hakszlğn yanna ulaşamaz o günkü yaplanlar. Merve’nin kz kardeşi Ravza bugün AK Parti milletvekili, sesi çkmyor. Ona seslenmek istiyorum; Ravza neredesiniz? Bak burada medyann namusuna tecavüz ediliyor.”
Gazeteci Uğur Dündar, İpek Medya Grubu’na polisin kaplar krarak baskn yapmasna sert tepki gösterdi. Dündar, sosyal medya sitesi Twitter hesabndan, “Fa-şizmin ne olduğunu hala
bilmeyenler varsa polis basknna uğrayan televizyonlarn ekranlarna baksnlar. Bir dakika içinde öğrenirler!..” diye yazd.
Gazeteci yazar Taha Akyol, Hürriyet’teki köşesinde Koza İpek Medya Grubu’na el konulmasnn hukuka aykr ve siyasi bir karar olduğunu yazd. Akyol, yazsnda şu ifadeleri kulland: “KOZA Grubu’na
‘kayyum tayini’ aslnda bir el koyma olaydr; hukuki değildir, siyasidir. Grubun yayn organ-lar süratle ‘yandaş’ hale getirilecektir. Bunu TMSF’nin el koyduğu yayn organlarnn bugünkü halinden biliyoruz. Türkiye’de güvenilir bir hu-kuk düzeni, tarafsz ve bağmsz bir yarg olsayd, savclğn sulh ceza hâkimi kararyla yaptğ bu işlem böylesine vahim karşlanmazd.”
Zaman Gazetesi Genel Yayn Müdürü Abdülhamit Bilici, sabahn erken saat-lerinde polis tarafndan ba-slan İpek Medya Grubu’nu ziyaret etti. Bugün TV Genel Yayn Yönetmeni Tark To-ros ile diğer yöneticilere ve
medya çalşanlarna ‘geçmiş olsun’ dileyen Bilici, yaplann darbe olduğunu söyledi. Bilici şunlar dile getirdi: “2001’de şiir okuduğu için Recep Tayyip Erdoğan hapse girmişti. 2015’te ise gaze-teciler evlerinin önünde dövülüyor, televizyonlar karartlmaya çalşlyor. Seçime 4 gün kala ya-şananlar AK Parti’nin kuruluş ilkelerine de, 200 yllk demokrasimize de aykrdr. Bu yaplanlar çok yakn zamanda yapanlarn alnlarna utanç sayfas olarak yapşacaktr. Darbe, tanklarn so-kakta yürümesi değildir. Darbe, hukukun askya alnmasdr. Şu anda ülkemizde iktidardan farkl düşünen hiç kimsenin güvenliği yoktur.”
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayn Yönetmeni Can Dündar, Kanaltürk ve Bugün TV’nin yaynna müdahale edilmesine Twitter’dan tepki gösterdi. Dündar’n tweet’leri şöyle: “Bugün TV yaynn kesmeye ATV’den ekip gelmiş. Gel de rahmetlinin acemi darbecisini anma: ‘El koy koy bitmiyorlar’. Ekranda faşizm provas var. Bir rejide skşmş bir avuç yaync ve kapda işgalci. Bütün kanallar bu işgali canl yaynlamal. İzleyin. Bir çete bir ka-nala el koyuyor. Ve bütün dünya izliyor. 1954 seçimi öncesi Menderes, Ulus’a el koymuştu. Gazeteciler çkarken duvara şunu yazd: ‘Allahszlar! Gene geleceğiz’. Bir kişi eğilmez dik durursa, herkes cesaretlenir. Herkes cesaretlenirse, diktatör eğilir. Bir yayn kuruluşunun havuzda boğuluşunu canl izliyoruz. Utanç günü... Ama son çrpnşlar bunlar...”
Bu zulüm asla unutulmayacakBir çete, bir kanala el koyuyor, bütün dünya izliyor
16 METREKARELİK ODADAbasn özgürlüğü mücadelesi Türkiye, dün tarihî günlerinden birini yaşad. Hukuksuz şekilde el konulan Kanaltürk ve Bugün TV ile Bugün ve Millet ga-zetelerinin binasna kaplar krarak giren polis, yetkisi olmadğ halde yayn kesmeye çalşt. Bugün TV Genel Yayn Yönetmeni Tark Toros ise 16 metrekarelik reji odasnda Türk basn ve demokrasi tarihine geçecek bir yayn yapt.
m Dumanl, n ‘Emevi konuşan
m yapar-u Hanife ndanlara kkaniyet zyonu’na, nutulma-habir k?”
Karartlan kanallara ve susturulan gazetecilere anlaml destek
Toros’u bu kâğtla görevden aldlar
Yaynlar kayyum tarafndan hukuksuzca karartlmak istenilen Bugün TV ve Kanaltürk’e özgür medya kuruluşlarndan des-
tek geldi. Hakan Aygün yönetimindeki Halk TV, dün polis tarafndan baslan Bugün TV ile ortak yayna geçti. Bengü Türk TV ise iktidar hrsna ve zulme maruz kalan gazeteci-
lere ekranlarn açtğn bildirdi. Bengü Türk TV, dün Kanaltürk ve Bugün logolarn ekrana vererek “Zalime ve yalanlara karş sözlerini-
zi ve fikirlerinizi büyük Türk milletine duyurmaya hazrz.” açkla-masn yapt. Ayrca T24 haber sitesi de sayfalarnn İpek Medya
Grubu yazarlarna ve habercilerine açk olduğunu duyurarak basn özgürlüğüne destek verdi. İSTANBUL ZAMAN
Kanaltürk ve Bugün Televizyonu'na yaplan operasyonun ardndan yaynlar polis zoruy-
la kesildi. Bugün TV Genel Yayn Müdürü Tark Toros da ana kumanda odasndan
polis zoruyla sürüklenerek dşar çkarld ve kendisine işten atldğ söylendi. Binadan ay-rlrken gazetecilere açklamalarda bulunan
Toros şunlar söyledi: "Kanunsuz güvenlik gücü ile tamamen kanunsuz bir irade beni
masamdan kaldrd. Elimden mikrofonu-mu ald, sürükleyerek çkard. Uyduruk bir
kâğda yazdklar uyduruk bir iki satrla işten attlar. Ben hâlâ Bugün TV Genel Yayn
Müdürü’yüm. Sizin derme çatma yazp çizip imzaladğnz şeylerle bu iş bitmiyor.
Buras bir hukuk devleti ise bu haklar iade eder. Hukuk tesis edildiğinde biz kaldğmz
yerden devam ederiz. Bunlar bizim son sözlerimiz değil. Bizim daha çok sözümüz
var. Olan demokrasimize oldu.’’
ni
n
i-
Bugün TV Genel Yayn Yönetmeni
Tark Toros, hukuksuz şekilde
atanan kayyum heyetinin ve
binaya zorla giren polis ekiplerinin
basksna rağmen yaşanan hukuksuz-luğu saatlerce dün-
yaya duyurmay başard.
Ya
lerreBuBugün
zi vemas
Grub
16GÜNDEM 29 EKİM 2015 PERŞEMBE ZAMAN
SAYFA TASARIM: AHMET KAYA
SELİM BUDAK İSTANBUL
-Polis zoruyla kaplar krarak İpek Medya Grubu’nu ba-
san kayyum heyeti, Bugün TV’nin canl yaynn kesmeye çalşt. Ka-naln ana kumanda masasna ge-lerek yaynn durdurulmasn is-teyen kayyum heyetine çalşanlar karş çkt. Genel Yayn Yönetmeni Tark Toros, yaynn durmayacağ-n belirterek, 16 metrekarelik ana kumanda masasnda yayn yap-mak zorunda kald. Destek için gelen ziyaretçileri ve telefonla ara-yan konuklar yayna alan Toros, özgür basna darbeye karş saatler süren bir direniş gösterdi.
Polis ekipleri dün sabah saat 6 sularnda hukuksuz şekilde Ka-naltürk ve Bugün TV ile Bugün ve Millet gazetelerinin bulunduğu İpek Medya Grubu binasna kap-lar krarak girdi.
Polislerle birlikte savcnn ta-lebiyle atanan kayyum heyeti de bulunuyordu. Kayyum heyeti ve polisler, içeri girer girmez televizyo-nun ana kumanda odasn basarak yayn engellemek istedi. Kayyum heyetinden Ümit Önal ve Hüdai Bal, yayn devralmaya çalşt. Yayn akşn değiştirmek isteyen heyete, kanal çalşanlar tepki gösterdi.
Polislerin kaba kuvvet kullan-
dğ srada Bugün TV Genel Yayn Yönetmeni Tark Toros ana ku-manda odasna girip olaya müda-hale etti. Toros, izinsiz şekilde ya-yn odasn işgal eden şahslardan kimlik ve görevlendirme yazlarn istedi. Kimliklerini açklamayan ve herhangi bir yayn kesme karar da gösteremeyen şahslar, kanal yö-neticilerini dşar çkartmaya çalş-
t. Hangi hakla yayn durdurmak istediklerini soran Toros, “Benim ana kumandam bana kapatamaz-snz. Bugün Televizyonu Genel Yayn Müdürü benim. Buras be-nim yayn kumandam. Bu yayn devam edecek. Stüdyodan devam edecek. Yayna müdahale ede-mezsiniz.” şeklinde tepki gösterdi.
Kayyum olarak atanan Ümit
Önal ise yaynn kesilmesi ve d-şardaki kameralarn kapatlma-s için hakk ve yetkisi olmadğ halde polislere emir verdi. Ancak çalşanlarn tepki göstermesi üze-rine polis memurlar ana kumanda masasndan ayrld. Tark Toros ise Bugün TV’nin yaynna 16 metre-karelik ana kumanda masasnda devam etti. Destek için gelen ko-nuklarn küçücük odada canl ya-yna ald. Çok farkl kesimlerden gelen ve özgür medyaya destek veren konuklar, burada medyaya darbe yapldğn söyledi. Telefon-la bağlanan konuklar da bu küçük odada tepkilerini dile getirdi.
MEDYANIN KARA GÜNÜ DÜNYAYA DUYURDUTark Toros, küçücük yayn odasn-dan hukuksuz baskn bütün dün-yaya duyurdu. Üç-dört kişinin bile zorlukla oturabildiği ana kumanda masasnda Tark Toros, saatlerce kayyumun tebligatsz ve Ticaret Sicil Gazetesi’nde isimleri yaynlanma-dan kanala el koyduklarn anlatt. Toros, kanaln yaynnn kesilme-mesi için mücadele verdiklerini vur-gulayarak, “Küçücük ana kumanda masas yani reji odasnda demokrasi mücadelesi veriyoruz. Medyann bu kara gününü bütün dünyaya duyur-maya çalşyoruz.” dedi.
Medyann namusunatecavüz ediliyor
Ekranlara baknfaşizmi göreceksiniz
El koydular, yandaşhale getirecekler
Darbe tankla değil, hukuk askya alnarak yaplyor
Bugün TV’deki yayna telefonla katlan Zaman Gazetesi yazar Ekrem Dumanl, Koza İpek Grubu bünyesindeki medya organlarna el konulmasn ‘Emevi
zulmüne’ benzetti. Tark Toros’un programnda telefon bağlantsyla konuşan Dumanl şunlar aktard: “Tipik bir Emevi zulmü. Emeviler de zulüm yapar-ken hutbe ve Kur’an okuturlard. Ayetleri kullanmak isterlerdi. Ebu Hanife
Hazretleri büyük işkencelere maruz kald. Ahmet Bin Hanbel zindanlara atld. AK Partili seçmene söylüyorum; İslam’n adalet düşüncesi, hakkaniyet
anlayş, düşünce özgürlüğü umdeleri tehdit altnda. Bugün Televizyonu’na, Kanaltürk’e, Bugün Gazetesi’ne yaplan zulüm tarih boyunca asla unutulma-
yacak. Polisin başörtülü hanmefendilere yaptğ zulme bakn. O muhabir çocuklar yere yatrmalarna bakn. Tersten kelepçe takmak ne demek?”
Özgür medyay susturma operasyonuna duayen gaze-teci Nazl Ilcak’tan çarpc bir tepki geldi. Destek için geldiği Bugün ve Kanaltürk TV’nin ortak yaynna katlan Ilcak, 28 Şubat mağduru Merve Kavakç’nn
kz kardeşi AKP’li milletvekili Ravza Kavakç’ya seslenerek, “Bak burada medyann namusuna tecavüz ediliyor.” dedi. lcak’n konuşmas şöyle: “Oğlum bana diyor ki, ‘Anne artk yaşn kaça geldi brak da torunlarn sev.’ Ben de ona cevap verdim dedim ki: ‘Torunlarma daha aydnlk bir gelecek hazrlamak için bu mücadeleyi veriyorum.’ 28 Şu-bat dönemini hatrlayn. Merve Kavakç o zaman parlamentodan çkarlmak istenirken de hakszl-ğa karş ayn tepkiyi gösterdim. O gün hakszlğa uğrayan, üniversiteden atlan başörtülü kzlar vard, bugünkü hakszlğn yanna ulaşamaz o günkü yaplanlar. Merve’nin kz kardeşi Ravza bugün AK Parti milletvekili, sesi çkmyor. Ona seslenmek istiyorum; Ravza neredesiniz? Bak burada medyann namusuna tecavüz ediliyor.”
Gazeteci Uğur Dündar, İpek Medya Grubu’na polisin kaplar krarak baskn yapmasna sert tepki gösterdi. Dündar, sosyal medya sitesi Twitter hesabndan, “Fa-şizmin ne olduğunu hala
bilmeyenler varsa polis basknna uğrayan televizyonlarn ekranlarna baksnlar. Bir dakika içinde öğrenirler!..” diye yazd.
Gazeteci yazar Taha Akyol, Hürriyet’teki köşesinde Koza İpek Medya Grubu’na el konulmasnn hukuka aykr ve siyasi bir karar olduğunu yazd. Akyol, yazsnda şu ifadeleri kulland: “KOZA Grubu’na
‘kayyum tayini’ aslnda bir el koyma olaydr; hukuki değildir, siyasidir. Grubun yayn organ-lar süratle ‘yandaş’ hale getirilecektir. Bunu TMSF’nin el koyduğu yayn organlarnn bugünkü halinden biliyoruz. Türkiye’de güvenilir bir hu-kuk düzeni, tarafsz ve bağmsz bir yarg olsayd, savclğn sulh ceza hâkimi kararyla yaptğ bu işlem böylesine vahim karşlanmazd.”
Zaman Gazetesi Genel Yayn Müdürü Abdülhamit Bilici, sabahn erken saat-lerinde polis tarafndan ba-slan İpek Medya Grubu’nu ziyaret etti. Bugün TV Genel Yayn Yönetmeni Tark To-ros ile diğer yöneticilere ve
medya çalşanlarna ‘geçmiş olsun’ dileyen Bilici, yaplann darbe olduğunu söyledi. Bilici şunlar dile getirdi: “2001’de şiir okuduğu için Recep Tayyip Erdoğan hapse girmişti. 2015’te ise gaze-teciler evlerinin önünde dövülüyor, televizyonlar karartlmaya çalşlyor. Seçime 4 gün kala ya-şananlar AK Parti’nin kuruluş ilkelerine de, 200 yllk demokrasimize de aykrdr. Bu yaplanlar çok yakn zamanda yapanlarn alnlarna utanç sayfas olarak yapşacaktr. Darbe, tanklarn so-kakta yürümesi değildir. Darbe, hukukun askya alnmasdr. Şu anda ülkemizde iktidardan farkl düşünen hiç kimsenin güvenliği yoktur.”
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayn Yönetmeni Can Dündar, Kanaltürk ve Bugün TV’nin yaynna müdahale edilmesine Twitter’dan tepki gösterdi. Dündar’n tweet’leri şöyle: “Bugün TV yaynn kesmeye ATV’den ekip gelmiş. Gel de rahmetlinin acemi darbecisini anma: ‘El koy koy bitmiyorlar’. Ekranda faşizm provas var. Bir rejide skşmş bir avuç yaync ve kapda işgalci. Bütün kanallar bu işgali canl yaynlamal. İzleyin. Bir çete bir ka-nala el koyuyor. Ve bütün dünya izliyor. 1954 seçimi öncesi Menderes, Ulus’a el koymuştu. Gazeteciler çkarken duvara şunu yazd: ‘Allahszlar! Gene geleceğiz’. Bir kişi eğilmez dik durursa, herkes cesaretlenir. Herkes cesaretlenirse, diktatör eğilir. Bir yayn kuruluşunun havuzda boğuluşunu canl izliyoruz. Utanç günü... Ama son çrpnşlar bunlar...”
Bu zulüm asla unutulmayacakBir çete, bir kanala el koyuyor, bütün dünya izliyor
16 METREKARELİK ODADAbasn özgürlüğü mücadelesi Türkiye, dün tarihî günlerinden birini yaşad. Hukuksuz şekilde el konulan Kanaltürk ve Bugün TV ile Bugün ve Millet ga-zetelerinin binasna kaplar krarak giren polis, yetkisi olmadğ halde yayn kesmeye çalşt. Bugün TV Genel Yayn Yönetmeni Tark Toros ise 16 metrekarelik reji odasnda Türk basn ve demokrasi tarihine geçecek bir yayn yapt.
m Dumanl, n ‘Emevi konuşan
m yapar-u Hanife ndanlara kkaniyet zyonu’na, nutulma-habir k?”
Karartlan kanallara ve susturulan gazetecilere anlaml destek
Toros’u bu kâğtla görevden aldlar
Yaynlar kayyum tarafndan hukuksuzca karartlmak istenilen Bugün TV ve Kanaltürk’e özgür medya kuruluşlarndan des-
tek geldi. Hakan Aygün yönetimindeki Halk TV, dün polis tarafndan baslan Bugün TV ile ortak yayna geçti. Bengü Türk TV ise iktidar hrsna ve zulme maruz kalan gazeteci-
lere ekranlarn açtğn bildirdi. Bengü Türk TV, dün Kanaltürk ve Bugün logolarn ekrana vererek “Zalime ve yalanlara karş sözlerini-
zi ve fikirlerinizi büyük Türk milletine duyurmaya hazrz.” açkla-masn yapt. Ayrca T24 haber sitesi de sayfalarnn İpek Medya
Grubu yazarlarna ve habercilerine açk olduğunu duyurarak basn özgürlüğüne destek verdi. İSTANBUL ZAMAN
Kanaltürk ve Bugün Televizyonu'na yaplan operasyonun ardndan yaynlar polis zoruy-
la kesildi. Bugün TV Genel Yayn Müdürü Tark Toros da ana kumanda odasndan
polis zoruyla sürüklenerek dşar çkarld ve kendisine işten atldğ söylendi. Binadan ay-rlrken gazetecilere açklamalarda bulunan
Toros şunlar söyledi: "Kanunsuz güvenlik gücü ile tamamen kanunsuz bir irade beni
masamdan kaldrd. Elimden mikrofonu-mu ald, sürükleyerek çkard. Uyduruk bir
kâğda yazdklar uyduruk bir iki satrla işten attlar. Ben hâlâ Bugün TV Genel Yayn
Müdürü’yüm. Sizin derme çatma yazp çizip imzaladğnz şeylerle bu iş bitmiyor.
Buras bir hukuk devleti ise bu haklar iade eder. Hukuk tesis edildiğinde biz kaldğmz
yerden devam ederiz. Bunlar bizim son sözlerimiz değil. Bizim daha çok sözümüz
var. Olan demokrasimize oldu.’’
ni
n
i-
Bugün TV Genel Yayn Yönetmeni
Tark Toros, hukuksuz şekilde
atanan kayyum heyetinin ve
binaya zorla giren polis ekiplerinin
basksna rağmen yaşanan hukuksuz-luğu saatlerce dün-
yaya duyurmay başard.
Ya
lerreBuBugün
zi vemas
Grub
Hans Ulrich Gerber* (İsviçreli sivil toplum yöneticisi) Erdoğan kendisine karşı sesini çıkartan medya organlarını iktidar aygıtını kullanarak şiddet ve şok edici bir nitelikle susturmaya çalışmaktadır. Esasen bir yıldan fazladır süren tehdit ve şantajların son ayağı bunlar. Bunların yanında Erdoğan uzun zamandır kendisine kayıtsız şartsız biat etmeyen sivil toplum kuruluşlarını da korkutmaya devam ediyor. Biat etmeyenlere ise uzun zamandır yapmaya karar verdiği davranışları sergile-meye başladı. Hizmet hareketi de bu baskılardan nasibini aldı. Bütün dünyada eğitim ve diyalog hizmetlerini nazara veren bu hareketin totaliter bir rejim karşısında sus pus olması düşünülemez-di. Tabi susmayarak ihanet suçlamasını da göze aldılar. Umarım Avrupa’daki demokrasiye önem veren kuruluşlar Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarıyla dayanışma içerisinde olurlar. Türkiye demokrasiye, insan haklarına, eğitime ve çoğulculuğa önem veren bir hükümeti hak ediyor. Bu
sadece Türkiye için değil, bütün dünya için çok önemli. *International Fellowship of Reconciliation (IFOR) Switzerland, Genel sekreteri
Prof. Kemal Afşin * « Güzel Türkiye’mizin cahil, çapsız ve yeteneksiz kişiler tarafından bu hallere düşürüleceği kimin aklına gelirdi? KOZA-İPEK Grubuna yapılan hukuksuzluk ancak örnek aldıkları arkayik selefi toplumlarda bile yapılmayan uygulamalardır. Aziz milletimizin yakasına yapışmış bu orta çağ zihniyetinin bir an önce tarihin karanlıklarına gömülmesini temenni eder-ken, layık olduğumuz aydınlık günlerin çok yakında geleceğinden eminim, bundan hiç şüpheniz olmasın. » * Vaud Kantonu Eğitim Fakülteleri Müzik Bölüm Başkanı
sadece Türkiye için değil, bütün dünya için çok önemli. *International Fellowship of Reconciliation (IFOR) Switzerland, Genel sekreteri
Erdoğan kendisine karşı sesini çıkartan medya
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN05 GÜNDEM
17GÜNDEM 29 EKİM 2015 PERŞEMBE ZAMAN
SAYFA TASARIM: AHMET KAYA
Millet Gazetesi Muhabiri Mustafa Klç, ellerini TOMA’ya dayayp durdurmaya çalşt. Yaralanan Klç “Basn kar-tma kan bulaşt. Polisin binamza girmemesi için siper olduk. Bir dostluk halkas, bir kardeşlik halkas oluşturduk.” dedi.FOTOĞRAF: ZAMAN, BURAK ÇAN
- Türkiye 28 Ekim sabahna gözlerini basn ve demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçe-
cek bir medya darbesiyle açt. Bünyesinde iki gazete ve iki televizyon barndran İpek Medya Grubu’nun Mecidiyeköy’deki binas sabah 05.00 sularnda çok sayda polis ve TOMA ile basld. Baskn, İstan-bul’daki bir işyeri için karar verme yetkisi olmadğ halde Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliği’nin yaptğ kayyum atamasna dayandrld. Çevik Kuvvet ve organize şubeden yüzlerce polisin görevlendirildi-ği basknda, İpek Medya Grubu çalşanlar binann önünde set oluşturdu. Polisin zorla içeriye girmek istemesine CHP milletvekilleri Mahmut Tanal, Eren Erdem ve Barş Yarkadaş engel olmaya çalşt. Kapy krmaya çalşan emniyet güçleri daha sonra itfaiyeden yardm istedi. İtfaiye görevlileri binann dş kapsn keserek açt. Onlarca polis, basn men-suplarn tartaklayarak uzaklaştrmaya çalşt.
Milletvekilleri ve avukatlarn hukuksuzluğa kar-ş çkmas bile engellendi. Direnişin ardndan polisin sert müdahalesiyle saat 07.00 sularnda hukuksuz bir şekilde medya grubunun binasna girildi. Kay-yum, polis eşliğinde şirketin binasna girdi ve yayn kesmeye çalşt. Direnmeye çalşan gazeteciler ve vatandaşlar darp eden polisler, canl yayn kame-ralarnn fişlerini çekti. Gözaltna alnan baz gazete-ciler arkadan kelepçelenerek işkenceye maruz kald. İpek Medya’ya desteğe gelen ve gece boyunca de-mokrasi nöbeti tutan vatandaşlara polis tazyikli su ve biber gaz skt. Baz destekçiler TOMA’nn önü-ne geçerek durdurmaya çalşt. Polis zoruyla giren kayyum heyetinin tebligat belgesi 5 saat sonra pos-tayla geldi. İşte baskndaki hukuksuzluğun tablosu:
GECE YARISI BASKINA GELDİLERKayyum atanmasndan sonra vatandaşlar, İpek Medya Grubu’nun İstanbul Mecidiyeköy’deki merkezinde nöbet tutmaya başlad. Tebliğ yetki-si olmayan polislerin içeri alnmamasndan sonra dün sabah baskn düzenlendi. Bugün ve Kanaltürk Televizyonu’nun da olduğu binann önüne dün sa-
bah 4.45 sularnda Çevik Kuvvet ve TOMA’lar ko-nuşlandrld. Mecidiyeköy’deki Ortaklar Caddesi trafiğe kapatld. Ksa süre sonra İstanbul Organize Suçlarla Mücadele polisi geldi.
YAKA PAÇA DIŞARI ATILDILARKurum çalşanlarna sert müdahalede bulunan po-lis, biber gazyla çalşanlar yaka paça dşar att. Baz çalşanlar yere yatrlp darp edildi. İçeride kimsenin kalmamasnn ardndan, sokak başnda hazr bekle-yen kayyumlar araçla bina önüne gelerek içeri girdi. Binann ön yüzünde bulunan ‘Susmayacağz’ pan-kartlar da sökülerek yere atld. Bina içindeki tüm birimlerin kapsnda polis konuşland, giriş-çkş-lar kontrol altna alnd. Bu srada içeride bekleyen baz gazeteciler yaka paça gözaltna alnd. Polisin
sert müdahalesi srasnda Millet Gazetesi muhabiri Mustafa Klç, vücuduna aldğ darbe sebebiyle yara-land. Bu srada elinde tuttuğu sar basn kart kana buland. Klç, “Basn kartma kan bulaşt.” dedi.
BURASI EMNİYETE TESLİM EDİLMEDİHakknda gözalt işlemi yaplan Millet Gazetesi Ha-ber Müdürü Bülent Ceyhan, dehşet anlarn anlatt. Yaplan hukuksuz müdahaleye gazetenin bir çalşan olarak karş durduklarn dile getiren Bülent Ceyhan özetle şunlar söyledi: “Gazeteci arkadaşlarla pasif bir direniş sergiledik. Bu anayasal hakkmz. Mü-dahalede işaret parmağmla avucum yrtld, ellerim hala yanyor. Kapy krdktan sonra bizi çkardlar. Bunlar aln gözaltna, diye savurdular bizi. Polisle-rin birçoğu ne yapacağn bilmiyordu. ‘Katlarda çt çkarsa buray boşaltrz’ diye tehdit ettiler. Buras kayyuma teslim edildi emniyet müdürlüğüne değil.”
BİZ TERÖRİST DEĞİLİZHukuksuz müdahaleye sessiz kalmayan 15 yllk reklamc A.Y., ters kelepçe taklarak yere yatrld. Yüzüne polisler tarafndan yere bastrld. Arbe-denin ortasnda kalan İpek Medya çalşann, po-lis elleri kelepçeli ortada brakt. Hastaneye giden A.Y.’nin eline 6 dikiş atld. Satş pazarlama müdürü İzzet Eroğlu ise polis müdahalesinde kaburgasnn zarar gördüğünü ve rapor aldğn anlatt. Polislere karş fiziksel müdahalede bulunmamalarna rağ-men hedef alndklarn söyleyen Eroğlu “İş yerimizi korumak için mücadele ettik. Gözümüze biber gaz sktlar. Caydrmak için değil zarar vermek için yap-tlar. Terörist değiliz.” şeklinde konuştu.
Avukat Kamil Ata ise polis zoruyla girilen bi-naya tebligatn 5 saat sonra geldiğini belirtti. Ata, “Buray bask altna almalar ve o tebligat yapmalar tamamen hukuksuzdur. Kendi ara kararlaryla bunu ortaya koydular. PKK, IŞİD ve DHKP-C gibi terör örgütlerine uygulanmayan Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 133. maddesi gereke gösterilerek yap-lan kayyum atamann hukuksuzluğuna dikkat çekti.
KAPIYI SÖKTÜLER
5 yla kadarcezas var
Canl yaynda fişi çektiler
Bugün muhabiri Kamil Maman’ polisler ‘gel sen bakalm çok konuştun’ tehdidiyle gözaltna ald. Şiddet gören Maman’a ters
kelepçe takld, binadan çkartlrken ağz kapatld. Maman “Küfür ettiler, vurdular, tehdit ettiler. Gazetecilerin özgürlüğü, canl bombaclar kadar değilmiş. Davutoğlu ‘Gazeteciler evle-rine özgürce gidebiliyor’ diyordu. Çalştğm gazete binasnn
içinde gözaltna alndm. IŞİD’den gözaltna alnanlara kelepçe bile taklmazken, çalştğm gazeteden ters kelepçeyle gözaltna
alndm. O kadar tehlikeliymişim. Benim adm Kamil Maman. Sizin haberinizi yazacağm zaman gelince.” dedi.
Demokrasi nöbeti tutan vatanda-şn direnişiyle karşlaşan polis, binann önünü savaş alanna çe-
virdi. Kap önünde bekleyenlerin cop, biber gaz ve TOMA’dan sklan suyla uzaklaşmas sağland. Bu srada birçok vatandaş ters kelepçelenerek gözaltna alnd. Daha sonra kapdaki zincir demir kesme makasyla kesildi, ardndan kap krlp zorla içeri girildi. Mahkeme karar ve yetki sorulma-s srasnda bir polis müdürünün “Yetki dediğin nedir. Ben yazarm, memura yetki veririm. Bu kadar.” sözleri hukuksuzluğun boyutunu ortaya çkard.
Polisin canl yayn yapan kame-ralarn kablolarn çkarmaya çalşmasna hukukçular tepki
gösterdi. Hürriyet’e konuşan Avukat Meh-met Ali Köksal, haberleşme hürriyetinin anayasal güvenceye alndğna işaret ederek özetle şunlar söyledi: “Medya şirketleri, normal şirketler gibi görülemez. Haberleş-me hürriyeti Anasaya’da güvenceye alnmş durumda. Yayn araçlarna el konulamaz. Kayyumun görevi şirketin itibar ve devam-llğn korumak… Yoksa, polisin gidip fişi çekmesinin hiçbir hukuki yönü yok. Kald ki, Türk Ceza Kanunu’nda haberleşmenin engellenmesi hususu durumunda uygulana-cak ceza belli. Burada sorumlu kişi 1 yldan 5 yla kadar sürede hapis cezas ile yarglanr. Yayndan kaldrma, fişi çekmek bunlar kay-yumun, kolluğun işi değil. Kayyum, çalşan-lara, ‘sen kalk, sen otur’ diyemez.”
Polisin gazete binasnn önünde haber sunan Turan Görürylmaz’n yaynn sonlandrmasn istedi.
Olumsuz cevap üzerine kamerann kablolar sökülerek canl yayn sonlandrld. Polis bi-nay kontrol altna aldktan sonra televizyon-larn yaynlarn kesmek için ana kumanda odasna gitti. Burada kayyum görevlileri ile Bugün TV Genel Yayn Yönetmeni Tark Toros arasnda tartşma çkt. Toros, yayna mü-dahale edemeyeceklerini belirterek kayyum görevlilerinden ana kumanda odasndan çkmasn istedi. Ana kumanda odasndaki tartşma devam ederken kanal, alt yazyla, “yaynmz kesildi” duyurusunu geçti. Kay-yum görevlileri çktktan sonra yayn, bu ana kumanda odasndan sürdürülmeye başland.
Sabah hiçbir belge gösterilmeden ve usulsüz şekilde polisle binaya giren kayyumun atanmasna ilişkin tebligat, postac tarafndan
saat 12.10’da getirildi. Kayyum 5 saat boyunca kurumda kalp mü-dahale etmeye çalşt. Bugün ve Kanaltürk televizyonlarnn yayn,
16.30 sularnda kesildi. Tark Toros, ‘Yaynmz kararyor.’ diyerek bunu duyurdu. Kurumda kayyumun göreve başlayabilmesi için
atama kararnn Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilmesi gerekiyor. Buna göre İpek Medya Grubu üzerinde kayyum olarak yetkisi
olmayan bu isimlerin resmi tatilin sona ereceği 2 Kasm Pazartesi gününe kadar kuruma girme haklar yok.
Gazeteciye ters kelepçe ve darpTebligat 12.10’da postacyla geldi
İpek Medya Grubu’na yönelik basknda birçok hukuksuz-
luk yaşand. Polis, şafak vakti TOMA’larla binaya geldi. Yollar kapatt. Kaplar demir makaslarla kesti. Kayyum polisle binaya girdi.
Gazeteciler yaka paça dşar atl-d. Kimi arkadan kelepçelendi,
kimi aldklar darbelerle yaraland. Canl yayn yapan kameralarn fişleri çekildi. Desteğe gelen vatandaşlara biber gaz, cop ve tazyikli su skld.
Kayyumun tebligat belgesi, poli-sin binaya girmesinden yak-
laşk 5 saat sonra postayla geldi. Yayn. ana kumanda odasndan zor şartlar altnda yaplabildi. İki tele-vizyon saat 16.30’da karartld.
BASIN KARTINA KAN BULAŞTI
BURAK ÇAN, ŞEYMA ERCANLI, RAUF AHMET, ÖMER KESKİN, VOLKAN CANSIZ, ELİF EŞİT, METİN ORMANCI İSTANBUL
FOTO
ĞRAF
: ZAM
AN, M
EHME
T ALİ
POYR
AZ
FOTO
ĞRAF
: ZAM
AN, U
SAME
ARI
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN06 GÜNDEM
Türkiye tam bir açık hava hapishanesine dönüştü. Devleti ele geçiren bir klik haram saltanatını giz-lemek için medya ile korku imparatorluğu kurdu ama yıkılışı özgür medyanın susmaması ile olacak.Bunu iyi bilen bir çete Türkiye’de Bugün Gazete-si ve Televizyona çöktüler. Ve Zaman Gazetesini 500 bin altına düşsün diye gayret ediyorlar. Biz de hakkın ve doğrunun savunucuları olarak gayreti-mizi bu alana teksif edip gerek İsviçre’de gerekse Türkiye’de tirajımızı Tiran’ları titreten seviyede tut-malıyız..İbn-i İshak’ın anlatıyor: “Uhud Savaşı bir belâ, bir imtihan, herkesin içindekini dışına vurma günü ol-muş; mü’mini münafıktan ayırt etmişti.” Münafıklar Uhud savaşından sonra oluşan olum-suz durumdan istifade ederek Müslümanları Efen-dimiz’den (sav) ayırmaya gayret ettiler. Mesela baş münafık İbn-i Selül gibiler: “Bize itaat etmiş olsay-dınız bu musibete uğramazdınız.” diyorlardı. Zira daha Uhud’a giderken İbn-i Selül ve adamların-dan 300 kişi Efendimiz’le (sav) birlikte yola çık-malarına rağmen müşrik ordusunun gücünden ve kuvvetinden korkarak Efendimiz’i (sav) terk et-mişlerdi. Zahiren kendilerine “dünyalık” bir musi-bet bulaşmamıştı. Ebu Süfyan komutasındaki müşrik ordusu ise bir taraftan Mekke’ye doğru ilerlerken bir taraftan da Medine’ye saldırıp müminlerin işlerini hepten bi-tirelim planını yapıyor(lar)dı. Hamra-ül Esed böl-gesinin reisi İbn-i Ma’bed’in Efendimiz’in (sav) Kureyş ordusunu takip ettiğini ve bir gecede cid-di bir ordu toplayıp diplerine kadar geldiği propa-gandası yapınca Ebu Süfyan “dün yarı galibiyet al-dık mağlubiyete çevirmeyelim” diyerek Medine’ye saldırmaktan vazgeçip Mekke’ye dönmüştü. Ama dönerken tuttuğu adamlara “Medine’ye gidin ve Ebu Süfyan Medine’ye saldıracak haberini yayın” demişti.Kur’an bu durumu şöyle anlatıyor: “Onlar ki, (bir kısım) insanlar kendilerine şüphesiz insanlar (düş-manlarınız) gerçekten size karşı toplandılar işte onlardan korkun dediler de (bu) onların îmanlarını artırdı ve Allah bize yeter ve O ne güzel vekîldir!” dediler”(Âl-i İmran-173)Uhud her yönüyle Mü’minler için dersler manzu-mesi olmuştu. İbn-i Selül ve avenelerinin gerçek yüzü ortaya çıkmış ve toplum şuurlanmıştı... Kor-ku propagandası ile müminleri sindireceğini zan-neden Ebu Süfyan Medine’ye saldırmaktan vaz-geçmiş ve bu imtihandan müminler “imanlarını arttırarak” çıkmışlardı. O günün toplumda gündem oluşturan münadile-ri Medine’ye korku salmak suretiyle insanları sin-dirme operasyonu yapmak istemişler ama Efendi-miz’de (sav) münadilerini Medine’ye salarak yeni nazil olan yukardaki ayeti okutmuş ve Medine’ye dalga dalga moral iklimi yayılmıştı.Evet onlar kapatacak, biz açacağız. Onlar yıkacak, biz yapacağız. Onlar tirajı düşürmek için hileler, komplolar düzenleyecek ve insanların kalplerine korku salacak biz kapı kapı dolaşıp abone yapa-cağız. Yapmanın yıkmaktan zor olduğunu bilerek gayretlerimizi artıracak bize verilen hedefl eri mut-laka yakalayacağız.Gayret bizden netice Rabbimizden...
TİRANLARIN RÜYASI TİRAJ KORKUSU
HABER MERKEZİAKP’nin ilk iki döneminde yapılan demok-ratik reformlarla dünya medyasında takdir-le adından söz ettiren Türkiye dün ise şa-
fak vakti canlı yayında televizyon kanallarına polis baskınıyla manşetlere taşındı.Polisin, kapıları kırarak, gazetecilere sert müda-hale ederek Bugün ve Kanaltürk televizyonlarını işgal etmesi, uluslararası medya tarafından video ve fotoğrafl arla dünyaya duyuruldu. Batı ve Arap medyası, özgür basına darbeyi, ‘son dakika’ olarak internet sitelerinden yayınladı. Özgür basını sus-turma girişimi yabancı medyada şöyle yankılandı:Associated Press (AP): Polisin şafak vakti İpek Medya merkezine biber gazı kullanarak girdiği-ni yazan Amerikan Associated Press haber ajan-sı, bu adımın, 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasının ardından Hizmet Hareketi’ne yönelik başlatı-lan baskıların bir parçası olduğunu yazdı. Haber-de, kanallara baskının seçimler öncesinde muhalif sesleri bastırmak amacını taşıdığına dair eleştiriler aktarıldı.Reuters: İngiliz Reuters haber ajansı, Bugün Tele-vizyonu önünde yaşananları detaylarıyla aktardığı haberinde Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Abdülhamit Bilici’nin, “Bu, muhalefete, medyaya, anayasamıza ve teşebbüs hürriyetine bir darbe-dir.” şeklindeki değerlendirmesine yer verdi. AKP milletvekili Aydın Ünal’ın, seçimlerden sonra di-ğer muhalif gazetelere karşı da tedbirler alınacağı yönündeki açıklamalarına da değinildi.AFP: Muhalif kanal ve gazetelere seçime birkaç gün kala el konulduğunu kaydeden Fransız haber ajansı AFP, bu adımın Türkiye’de basın hürriye-ti konusunda büyük endişelere yol açtığını vurgu-ladı. Haberde, Bugün TV Genel Yayın Yönetme-ni Tarık Toros’un, “Sevgili seyirciler, birkaç dakika
içinde stüdyomuzda polis görürseniz sakın şaşır-mayın” şeklinde anonsuna yer verildi.Independent: 1 Kasım seçimleriyle ilgili analizin-de Koza İpek’e kayyum ataması kararına ve polis baskınına yer veren saygın İngiliz gazetesi, Erdo-ğan’ın Meclis’te tek başına iktidar olacak çoğunlu-ğa ulaşması durumunda otoriter bir başkanlık sis-temi kurmasından korkulduğunu belirtti. Analiz, “Türkiye diktatörlüğe birkaç adım mesafede mi?” başlığıyla verildi.
DEMOKRASİNİN SADECE ADI KALDITürkiye’yi yakından takip eden AP Yeşiller Gru-bu Eşbaşkanı Philippe Lamberts, ülkedeki otoriter eğilimin inanılmaz seviyelere ulaştığını kaydetti. Türkiye’de demokrasinin sadece adının kaldığını belirterek, “Bir grubu sevmiyorsanız, susturmak istiyorsanız, terörle suçlamak Türkiye’de moda haline geldi.” dedi. AKP’nin Avrupa Parlamen-tosu’ndaki kardeş partisi ECR de (Avrupalı Muha-fazakarlar ve Reformcular Partisi), İpek Grubu’na el konulmasına tepki gösterdi. ECR üyesi İngiliz milletvekili Sajjad Karim, gelişmeden ‘ciddi endi-şe’ duyduğunu söyledi. “Bu Türkiye’nin demok-ratik ilkeler ve Avrupa değerlerinden uzaklaştığını gösteren yeni bir örnek.” diyen Karim, “Halkın se-si duyulmalı, bastırılmamalı.” ifadelerini kullandı.Avrupa Liberaller ve Demokratlar İttifakı Başka-nı Sir Graham Watsonise Türkiye hükümetinin önemli bir medya grubuna seçim öncesinde el koyarak tehlike çizgisini aştığını belirtti. Watson, “Seçimlere bir haftadan az süre kalmışken Türki-ye’de artık muhalif basın neredeyse yok. Bağımsız gazeteciler ve yayıncılar birer birer devreden çıka-rılıyor. Uluslararası toplum, Erdoğan’ın Türkiye-si’ndeki ürpertici otoriterliğe karşı sesini yükselt-meli.” ifadelerini kullandı.
q
İSMET MACİ[email protected]
@ismetmacit58
Dünya medyası karartmayı canlı yayınladı
Türkiye, diktatörlüğe birkaç adım mesafede mi?
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN07 GÜNDEM
RAMAZAN ÖZGÜ ZÜRİHİpek Medya Grubu’na yapılan dar-beden sonra İsviçre’de yayınlanan bütün yazılı medya konuya geniş
verdi. Ülkenin en muteber gazetelerin-den Neue Zürcher Zeitung (NZZ) med-yaya yapılan darbeyi ‘Zincirli testerelerle medya özgürlüğüne karşı’ şeklinde ha-berleştirirken, Tageswoche gazetesi ‘Er-doğan medyaya ağız kafesi taktı’ yoru-munda bulundu.
Neue Zürcher Zeitung: Zincirli testerelerle medya özgürlüğüne karşıSeçimlere bir kaç gün kala Türk mahke-mesinin bir medya organını gözüne kes-tirdiğini yazan NZZ, Türk yetkililerine göre terör ve propagandaya karşı hare-ket edildiğini belirtti. Gazete haberin detayında şu cümlelere yer verdi: Bugün TV’nin izleyicileri Çar-şamba sabahı gözlerini ovalamış olmalı-lar: Canlı yayında polisin İpek Grubu’na zincirli testerelerle nasıl girdiğini izledi-ler. Bu gruba Bugün TV dışında aynı za-manda bir TV kanalı (Kanaltürk) ve iki de gazete bağlı. Polisin biber gazına karşı çalışanlar şemsiye ile korumaya çalıştılar. Desteğe gelen eylemcilerin sloganı şöy-leydi: ‘Özgür basın susturulamaz.’ Fakat biranda canlı yayın kesiliverdi.Medya Grubuna karşı müdahale den po-lis güçlerinin aynı zamanda tazyikli suyla çalışanları etkisiz hale getirmeye çalıştık-larını yazan NZZ, savcılığın suçlamasın-daki detayları şöyle belirtti: ‘bir yandan ekonomik olarak eksikliklerin olması, di-ğer taraftan da Hizmet Hareketi’ne des-tek verilmesi. Erdoğan Hizmet Hareke-ti’ni terör suçlamasında bulunuyor.’
AKP’li Ünal Aydın’ın medyaya tehditleri haber-de yer aldıFakat suçlamalarda bugüne kadar komp-lo teorilerinin önüne geçilmediğini be-lirtilen haberde, Erdoğan’ın eski danış-manı ve AKP milletvekili Ünal Aydın’ın medyaya yapılan bu baskıların daha baş-langıç olduğu, 1 Kasım Seçimlerinden sonra kendilerine hakaret eden basına daha sert bir şekilde karşılık verecekleri-ne yönelik sözleri haberde yer aldı. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı koltu-ğuna oturduğundan bu yana kendisini eleştirenlere karşı daha da sert hareket etmeye başladığı yorumunda bulunan NZZ, ‘hakaret davalarının sayısında çok ciddi bir artış söz konusu, Hürriyet Ga-zetesi’nin haberine göre 12 ve 13 yaşın-daki iki çocuğa Diyarbakır’da Erdoğan’a hakaretten dava açılmak üzere. Bu iki ço-cuk Erdoğan’ın resminin olduğu bir pan-kartı yırtmışlar. Savcılık hapis cezası isti-yor.’ dedi.
Muhalefet birleştiNormal şartlar altında aynı fikirleri beyan etmekten kaçınan muhalefet yetkilileri-nin, İpek Grubu’na karşı yapılanları aynı ağızdan eleştirdiğine dikkat çeken NZZ, Bugün Gazetesi’nin Genel Yayın Yönet-meni Tarık Toros’un açıklamasına yer
vererek, medya grubunu basan yetkilile-rin ellerinde gerekli evraklar olmadığını, ayrıca arama izinlerinin de gösterilme-diğini yadı. Atanan kayyumun ise Tarık Toros’u gün içerisinde görevden aldığı-nı belirtti. NZZ haberinde, Eylül ayında İpek Gru-bu’nun bir çok şirketinin kontrolden ge-çirildiğini, kontrolden geçirilen şirketler arasında gazete ve TV kanallarının yayın merkezlerinin de olduğunu belirtti. Ay-rıca Bugün TV ve Kanaltürk kanallarının dijitial platformlar üzerinde durdurul-ması sağlandı, bu operasyonlar uzun yıl-lardır süren medya baskısının bir sonucu yorumunda bulundu. Detayı hazırlanan haberin sonunda AB yetkililerinden Fe-derica Mogherini’nin yaşanılanları kay-gı verici olarak niteledi sözüne yer veri-lerek, ‘Türk hükümeti bu tür eleştirilere fazla ciddiye almıyor. Çünkü mülteci ko-nusunda kendilerine ne kadar muhtaç olduklarının farkındalar’ sözlerine yer verdi.
Tageswoche: ‘Erdoğan medyaya ağız kafesi taktı’Son yaşanan polis baskınları gösterdi ki Türk basın mensuplarının hayatları teh-likede. Hükümeti kim eleştirirse ya hap-se girebilir ya da işini kaybedebilir. Göz-lemcilere göre ülke basın özgürlüğü çok ciddi tehlike altında.Seçimlere çok az bir süre kala hükümet basına olan baskısını artırmaya başladı. Bu ayın başında savcılık, hükümeti eleş-tiren bazı kanalların yayından çıkarılma-sını istedi. 10 ekimde ise Today’s Zaman Genel Yayın Yönetmeni tutuklandı. Tu-tuklama sebebi ise sözde Twitter üzerin-den Erdoğan’a hakaret etmesiydi.Bu haftanın başında Bugün ve Kanaltürk kanallarının bağlı olduğu İpek Grubu’na kayyum atandı. Çarşamba günü ise polis canlı yayında ellerinde zincir kesme ma-kinalarıyla grubun medya binasını bas-tı. Çalışanlara karşı biber gazı ve coplarla orantısız güç uygulayan memurlar, içeri girdikten sonra Bugün ve Kanaltürk ka-nallarının canlı yayınını durdurdu.Erdoğan’ın Türkiye’deki medya özgür-lüğü ile alakalı sözleri şunlar: ‘Dünyanın hiç bir yerinde basın Türkiye’deki kadar özgür değil.“ Fakat Reporters Sans Fron-tières’in raporuna göre Türkiye basın öz-gürlüğü konusunda 180 ülke arasında sadece 149. sırayı alabilmiş durumda.
Basler Zeitung: Seçimlerden önce kara bir günSeçimlere çok az bir süre kala Türkiye’de-ki medya organlarına baskı hiç olmadığı kadar artırıldı. Fakat bu sadece bir başlan-gıç. Yaşanılan olaylar gösteriyor ki Türkiye demokrasi ve hukuk devleti prensiplerin-den gittikçe daha da uzaklaşıyor.
Tages-Anzeiger: Zincirli testere Türk medyasına karşıPolis muhalif medyaya baskın yaptı. Çalı-şanlara karşı biber gazı ve tazyikli su kul-landı. Polis orantısız güç kullandı. Me-murlar medya binasını işgal etti.20 min: ‘Türkiye: Çocuklar ve basın, hukukun
hedefinde’Seçimlere çok az bir süre kala memur-lar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdo-ğan’ı eleştirenlere karşı yoğun bir baskı uygulamaya başladı. İstanbul’da dün po-lis canlı yayında ellerinde testereyle Ko-za-İpek Grubu’nun medya binasını bas-tı. Çalışanlara karşı biber gazı ve coplarla
orantısız güç uygulayan memurlar, içeri girdikten sonra Bugün ve Kanaltürk ka-nallarının canlı yayınını durdurdu. Bütün bu gelişmelerin yanında Türk mahkeme-leri avukatlar, sanatçılar ve hatta çocukla-rı tutuklatmaktan kaçınmıyor. Diyarbakır savcısı 12 ve 13 yaşındaki çocuklara Erdo-ğan’a hakaretten dava açmaya çalışıyor.
q
İsviçre Medyası: Zincirli testerelerle medya özgürlüğüne karşı
TAZİYE
İsviçre’de Zaman Gazetemizin ilk abonelerinden kıymetli
gönül insanı ALİ KARATAŞ ağabeyimizin muhterem validesi
HURİ KARATAŞ Hanımefendi’nin vefatını teessürle
öğrendik.
Merhuma Cenab-ı Erhamü’r Rahimin’den rahmet ve mağfiret diler, başta ailesi
olmak üzere geride kalan tüm yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ederiz.
ZAMAN İSVİÇRE AİLESİ
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN08 EKONOMİ
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN09 GÜNDEM28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN 08 İSKANDİNAVYA 28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN
‘Yerli otomobil’ İsveç’te istihdama katkı yapıyor
Yerli araç üretimi konu-sunda Haziran ayında
Türkiye ile anlaşan İsveç Milli Elektrikli Araç Şir-
keti (National Electric Vehicle Sweden - NEVS), projenin hayata geçme-
siyle 150 mühendis işe aldığını ve önümüzdeki
günlerde 100 mühendis daha istihdam edeceğini
açıkladı.
MENAF ALICI STOCKHOLM
- İsveç Radyosu'na konuşan NEVS CEO'su Mattias Bergman, Türki-
ye ile yapılan antlaşma sonrası Troll-hättan'deki fabrikalarında 150 mühen-dis istihdam ettiklerini ve önümüzdeki günlerde 100 kişiyi daha işe alacaklarını söyledi.
NEVS'in İsveç'te prototip araç üre-terek Türkiye'ye gönderdiğini kaydeden Bergman, Türkiye'nin 2014 model Saab 9-3 otomobilin fikri mülkiyet haklarını satın aldığını belirterek, üretilen araç-ların Türk markası altında yeni bir araç olacağını söyledi.
Türkiye'nin ilk milli aracını üretmede ve geliştirmede NEVS'in yardımcı olaca-ğını söyleyen Bergman, "Türk milli oto-mobilin üretimi konusunda aracı kurum TÜBİTAK vasıtasıyla Türk hükümeti ile
anlaştık. Saab 9-3 otomobilin fikri mül-kiyet haklarını satın aldılar. Kendi mar-kaları ile kendi fabrikalarında üretimini yapacaklar. Biz fabrikanın kurulması, aracın mimarisinin oluşturulması ve ge-liştirilmesi konusunda onlara yardımcı olacağız. Sadece üretim değil, tedarik ve dağıtıcı zincirleri kurulması konusunda da yardımcı olacağız. Türkiye bizi uzun soluklu tedarikçi olarak görüyor; bizim uzun soluklu iş ortağımız olacak. Bundan iki taraf da büyük ölçüde yararlanacaktır." dedi. Bergman, Türkiye'deki fabrika ku-rulana kadar üretimin İsveç'teki tesislerde olacağını da sözlerine ekledi.
2011 YILINDA İFLAS AÇIKLAMIŞTI1947 yılında kurulan İsveç'in otomotiv devi Saab, içinde bulunduğu mali dar-boğazı aşamayınca iflas kararı için 19 Aralık 2011'de mahkemeye başvurmuş-tu. O dönem General Motors'a ait olan Saab şirketinin Trollhattan fabrikaların-da çalışan 3 bin kişi açığa alınmıştı.
İFLAS KARARINDAN HEMEN SONRA TÜRKİYE DEVREYE GİRDİ20 Aralık 2011'de İsveç Devlet Televiz-yonu SVT ve bazı basın organları, Türki-ye'nin Stockholm Büyükelçiliği'nin İsveç Sanayi Bakanlığı'yla görüşmelere başladı-ğını yazdı. Türkiye'nin SAAB'a talip oldu-ğunu Avrupa Otomotiv Üreticileri Ticaret Derneği (CLEPA) CEO'su Lars Holmq-vist de doğrulamıştı. Holmqwist, "Türki-ye, Avrupa'nın güçlü bir otomotiv üreti-cisi olmak için bu sektöre yatırım yapmak istiyor ancak bir Türk otomotiv markası yok. Kendi otomotiv markasına sahip ol-mak isteyen Türkiye, SAAB'ı satın alarak bu amacına ulaşmak istiyor." şeklinde
konuşmuştu. Türkiye'nin SAAB'ı satın al-masına ilişkin bir soru üzerine o dönemde bakan olan Zafer Çağlayan, "Bizim yurt dışında iflas etmiş bir şirkete ihtiyacımız yok.'' açıklamasında bulunmuştu.
BİR TÜRK ŞİRKETİ DE TALİP OLDUSAAB'a 2012 yılının başlarında Brightwell isimli bir Türk firması da talip oldu. Firma-nın ortaklarından Zamier Ahmed, Saab'ı satın almaları halinde İsveç'teki tesislerin büyük bir bölümünü Türkiye'ye taşıma-yı planladıklarını söylemişti. Brightwell Holding bir ay sonra verdiği teklifi geri çekti. Gerekçe olarak da, Saab'ın teknoloji lisansını elinde bulunduran ABD'li GM ile işbirliği yapmak istememesini gösterildi.
Saab'a Türk firmasının yanı sıra baş-ka talipliler de vardı. Haziran 2012'de Çinli otomobil üreticileri Pang Da ve Zhejiang Youngman, uzun süredir de-vam eden görüşmeler sonunda Saab'ın tamamını satın alma konusunda Saab'ı kontrol eden Swedish Automobile ile anlaşmaya vardığı açıklandı. Çin-İsveç ortaklığındaki NEVS yatırım grubuna satılan Saab, tesisini elektrikli otomobil üreten bir tesise dönüştürdü.
MAYIS 2014'TE SAAB'IN ÜRETİMİ DURDURULDUSaab'ı satın alarak yeniden hayata dön-düren Çin ve İsveçlilerin oluşturduğu elektrikli araba şirketi NEVS, nakit akışı sıkıntısından belirli aralıklarla zaman za-man yeni jenerasyon Saab'ın üretimini durduruyordu. NEVS İletişim Direktörü Mikael Östlund, bu krizden çıkmak için iki yabancı otomobil üreticisi ile işbirliği müzakerelerini sürdürdüklerini de ifade etmişti. Daha sonra medyaya bunlardan birinin Türkiye olduğu yansımıştı.NEVS CEO’SU MATTİAS BERGMAN
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN10 GüNDEM26 AĞUSTOS - 01 EYLÜL 2015 ZAMAN 12 İSKANDİNAVYA 28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN
Uzun yolmeçhul vatan- Umut… Yeni bir hayat, yeni bir
dünya umudu… Savaşlardan, katliamlardan, baskılardan,
açlıktan yoksulluktan kurtulup yeni bir hayat kurma umudu onları yollara dü-şüren…
Asya'dan, Ortadoğu'dan ve Afri-ka'dan Avrupa'ya doğru yola çıkan göçmenlerin yeni bir hayat için umuda yolculuğu devam ediyor. Ölümü göze alarak çıktıkları yolda en tehlikeli gü-zergâh Ege Denizi. Türkiye kıyılarından daha çok Kos (İstanköy) ve Midilli'ye şişme bo tlarla ve can güvenlikleri ol-madan denizyolunu tercih ediyor umut yolcuları. Sağ salim Yunan adalarına çık-tıklarında en zorlu ve tehlikeli etabı da geride bırakmış oluyorlar. Bodrum'dan 23 kişi ile bindikleri şişme bot için eşi ile birlikte insan tacirlerine 1400 dolar ve-ren Huda Matar(24) Kos sahilinde göz-yaşlarını silerken denizde geçirdikleri korku dolu saatleri yeniden hatırlıyor. Botları alabora olduğu için Türk sahil güvenlik birimleri tarafından karaya
çıkarılan Şamlı Huda Matar ve Halepli eşi Mamun, “Geri dönemezdik. Çünkü dönecek bir ülkemiz kalmamıştı. Fakat bir daha denemek mi, tövbe…” diyor akıcı Türkçesiyle. Kendileriyle ikinci defa Sırbistan'ın Preşova Mülteci kam-pında, yaklaşık 1300 kilometre uzakta karşılaştığım Matar, Suriye'nin kendi-leri için bittiğini fakat en kısa zamanda Türkiye'ye tatile gelmek istediğini söy-lüyor. Türkiye'nin güzel ama mülteci-ler için yaşaması zor bir ülke olduğunu belirten Matar, “Ne kanun var ne kural. Resmi nikâhımızı bile yapamadık eşim-le. Bankada hesap açmak istesek 6 bin dolar yatırmamızı söylüyorlar. Mülte-ciler o kadar zengin insanlar mı?” diye soruyor.
MÜLTECİLERİN ORTAK DİLİ TÜRKÇEYunanistan'ın Kos Adası Polis Merke-zi'nin önünden yolcu iskelesine uza-nan bir kilometrelik sahilin bir kısmı patlamış botlar, yana yatmış tekneler, can yelekleri, elbiseler ve ayakkabılarla
dolu. Sahil boyunca uzanan kıyıda ise çadırlar ve yorgun bekleyen mülteciler var. Yorgun, bitkin hepsi… Asya'dan Avrupa'ya umudun ilk adımları, yorgun acıyla yoğrulmuş günlerin bitişine işaret ediyor. Uyandıklarında geldikleri ülke ile gidecekleri ülkeler arasında köprü olan ülkenin, Türkiye'nin kıyılarını gö-rüyorlar. Bazıları transit olarak kullandı Türkiye'yi bazıları birkaç yıl yaşamaya çalıştı. Fakat büyük bir çoğunluğu Tür-kiye'de bir süre yaşayarak ve Türkçe öğrenerek karşı kıyıya geçiyor. Herke-sin kendine özgü sorunları olsa da hem Suriye'den hem Türkiye'den ayrılışın sebepleri aynı: Savaş, işsizlik, az ücretle fazla çalıştırılma, hak ettiğini alamama, yokluk, yoksulluk ve hayat pahalılığı… Kos adasından Avrupa kapısına kadar süren yolculuğumuzda sadece iki kişi-nin öyküsü istisnai çıkıyor. Bunlardan biri Türkiye'de kalıp memnun olan ve hiç ayrılmak istemeyen Pakistanlı Ka-muran Han (35) ve ailesi. Eşi ve çocuğu ile birlikte Kos Polis Merkezi yakınların-da çadırda kalan ve on günlük bekleme-nin ardından feribotla Atina'ya doğru yola çıkan Kamuran Han 3 buçuk yıl Türkiye'de çalışmış. ‘Patronum Cebra-il Orhan mükemmel bir insandı' diyor. Aylık 1800 lira maaş ile birlikte mesaileri ve bayramları da parası muntazam ola-rak ödenmiş. “Hatta gelirken 500 Euro da yol harçlığı verdi. Cebrail Bey Diyar-bakırlı bir Kürt'tü. Diğer 30 işçiden beni hiç ayırmadı. Kul hakkına her zaman dikkat ederdi.” derken yeterince teşek-kür edemediğini belirtiyor. “Diyarbakırlı Cebrail Orhan'ın adını mutlaka yazın, o görür, çünkü her sabah sizin gazetenizi okuyarak güne başlar, diyor. Üç kişilik Han ailesini Türkiye'den koparan ve Avrupa yollarına düşüren sebep hayat pahalılığı.
MÜLTECİLERLE
10 GÜNYola çıkma sebepleri farklı olsa da ulaşmak istedikleri
yer aynı: Avrupa! Barış, ekmek ve hürriyet yolunda kesişme
noktaları Türkiye birçoğunun. İnsan tacirlerine büyük paralar
ödeyerek Ege kıyılarından Yunan adalarına çoluk çocuk,
genç yaşlı demeden ölümüne bir deniz yolculuğu yapıyorlar.
20 günden 40 güne kadar süren Türkiye'den Avrupa'ya
bu çileli yolculuğun 10 gününe Zaman tanıklık etti. İstanköy
sahillerinde sabaha karşı yankılanan ‘Artık özgürüm'
çığlıklarından ‘Hürriyet isterim, bir de çocuk' özlemlerine kadar
daha iyi bir hayat isteyen mültecilerin binlerce kilometre süren yolculuklarında seslerine
kulak verdik. Uzak ülkelerden meçhul yeni vatanlarına devam
eden hüzünlü seferlerinde yeni yüzyılın muhacirlerini
dinledik. Bodrum'dan İstanköy'e, Selanik'ten Belgrad'a
ve Budapeşte'ye kadar birlikte Avrupa'nın kapısını çaldık.
BERKOSOVO,SIRBİSTANSırbistan’ın Sid kenti yakınlarındaki Berkosovo sınır kapısına gelen mülteciler Avrupa’ya bir adım daha yaklaşmanın sevincini yaşıyor.
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN11 GüNDEM13 İSKANDİNAVYA 28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN
B irçok mültecinin geçici ikamet olarak kullandığı ve çalıştığı Türkiye ile ilgili en fazla şikâyet ucuz işçilik konusu. ‘40 gün çalıştırıp 30 gün parası veriyorlardı, onu
da vermiyorlardı' diyen Peşaverli Fehim Han mem-leketi Pakistan'dan 5 bin kilometre uzakta. “Ben markette çalıştığım için paramı düzenli alıyordum ama diğer arkadaşlarım çok mağdur oldu.” diye an-latıyor Türkiye günlerini. 19 yaşındaki Bilal Hasan ve Şakir Han ile birlikte akşam yemeği için uzun ve serin gölgeli çam ağaçlarının altında sıraya giren Fe-him Han denizi geçerken insan tacirlerine para kap-tırmayan ender mültecilerden. Fehim yaşadıklarını, “Beş arkadaşımla birlikte bin 200 liraya bir bot aldık ve kimseye para vermeden kendimizi Kos'a attık. 20 gündür buradayım ve akşam Atina'ya gitmek için feribota biniyorum.” diye özetliyor.
Avrupa yolunda zor ve çetin bir mücadeleyi
göze alan mülteciler perişan oluyor. Özellikle ka-dınlar ve çocuklar. Ailesi kayıt sırasında olan Suri-yeli küçük Fahd kendisine verilen ekmeği bile yiye-meden uyuyakalmış.
Asya'dan ve Ortadoğu'dan gelen mülteciler Yu-nan adalarına ayak basar basmaz etrafı gözlemli-yor. 18 yaşındaki Pakistanlı Ayşe Kamil gibi. Eşi ve bir arkadaşıyla tarihi Osmanlı çeşmesinin karşısın-daki bankta otururken Türkiye'den mi geldiniz, di-yor. Sonra da başlıyor anlatmaya: “Burada insanlar insan gibi yaşıyor. 8 saat çalışıyor. Dinleniyor, eğle-niyor.” Türkiye'de ise 12 saat çalışmasına rağmen eşi ile birlikte ellerine geçen para 1900 liraymış. Bir ayakkabı fabrikasında çalışan Ayşe, “Bana yüz lira daha fazla veriyorlardı, ben ne de olsa tecrü-beliyim” derken, annesini ve ağabeyini Türkiye'de bıraktığını anlatıyor. Atina feribotuna binmek için sabırsızlanıyorlar.
K os’ta Yunanistan hükümeti, polis mer-kezinde mültecilerin kaydını yapıyor ve feribotlarla Atina’ya gönderiyor. Ada’da kaldıkları süre zarfında mültecilerin
bütün ihtiyaçları uluslararası yardım gönüllüleri ve ada halkının yardımlarıyla gideriliyor. Mültecilere yardım için yarışan halk, hiçbir şey bulamasa dahi pazardan ve manavdan aldıkları elmaları, muzları ihtiyaç sahiplerine dağıtıyor. Mahallelerindeki yeni veya kullanılmış eşyaları da arabalarının bagajları-na yükleyerek kısa süreli misafirlerinin iyi duygu-larla adadan ayrılması için hizmetlerine sunuyorlar. Farklı ülkelerden gelen gönüllüler ise mesleklerine göre yardıma koşuyor. İsveçli hemşire Anna Wer-nerliv, Hollandalı arkadaşı Liesbet De Bouck ile birlikte gece gündüz mülteciler için çalışıyor. Acil yardım çantası yaralı mülteciler için sık sık açılıyor ve ilk müdahaleler yapılıyor. Çocuklara aşı ve ağır olmayan hastalara ilaç takviyesi en rutin işlerden. Yıllık izinlerinin yarısını mülteciler için ayırdıklarını ve böyle daha mutlu olduğunu söyleyen Werner-liv, kalan zamanlarda ise yemek sırasında ve diğer alanlarda yardıma koşuyor.
ARTIK YUNANİSTAN’DA CUMALAR DAHA KALABALIKÇoğu Müslüman ülkelerden gelen mülteciler Kos adasında Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalma camileri ve kendisi gibi yaşayan turistleri
görünce yabancılık çekmiyor. Defterdar Camii’nin kıdemli imamı Mehmet Şakiroğlu, mültecilerle bayram namazı kıldıklarını ve cuma cemaatinin saflarının artığını söyleyerek sevincini gizlemiyor. Daha önce üç kişilik cemaat olmadığından birkaç defa cuma kıldıramadığı günleri hatırlayan Şakiroğ-lu, “Mülteciler geldi, camimiz şenlendi evladım.” diyor. 1937 doğumlu Mehmet Şakiroğlu, caminin iki imamından biri ve 1969 yılından bu yana görev yapıyor. Camide müezzinlik yapan Süleyman Ka-vakçı, aynı zamanda belediyede temizlik görevlisi. Aşırı mülteci göçünün şehrin genel temizliğini boz-duğunu ama fazla mesai ile adayı temiz tutmaya çalıştıklarını anlatıyor.
T ürkiye’nin en önemli tatil ve eğlence merkezi Bodrum’dan Kos’a olan mesafe bazı yerlerde birkaç kilometre. Hızlı feribotlarla karşılıklı yapılan seferlerde yolculuk süresi 25 dakika
ile 45 dakika arasında değişiyor. Şişme botlara kapasi-tesinden fazla yolcu ile binerek Kos’a çıkan mültecilerin zorlu deniz yolculuğu hava şartlarına göre bazen dört beş saat, bazen daha fazla sürüyor. Karaya çıktıklarında sevinç çığlığı ile yorgunluklarını unutuyorlar. Daha önce sabaha karşı ve gün ağarırken karaya çıkan mülteciler, yoğun güvenlik önlemleri sebebiyle geceyi tercih edi-yor. Sahile yaklaşırken motoru durdurup kürek çekerek geliyorlar. İki botla gelen 50 kişilik İranlı grup ‘freedom’ çığlıkları atarken, sahilde bulunan yazlık ve otellerin gö-revlileri susun işareti yapıyor: Yazlıkçılar uyuyor!
KOS ADASI, TRANSFER MERKEZİ GİBİBazı zamanlar günlük 700 mültecinin ulaştığı Kos’ta Yu-nan hükümeti adayı transfer merkezi gibi kullanıyor. Ka-çaklar Bodrum’dan karşıya geçmek için Ortakent-Yahşi ile Turgutreis Mahallesi arasındaki kıyı şeridini kullanı-yor. Bir önceki toplanma ve insan tacirleriyle buluşma merkezleri ise Bodrum Otogarı. Bodrum çarşısında ise şişme botlar, can yelekleri ve her türlü malzeme tehli-keli yolculuk adaylarına fahiş fiyatlarla satılıyor. Bodrum Otogarı’ndaki gayri insani ortam ve pislik ise mülteciler için çeşitli hastalıklara davetiye çıkarıyor.
Türkiye'de iş çok, para yok
Mülteciler için gönüllüler seferberSusun yazlıkçılar uyuyor
Kos adasında ilk yardımı gönüllü doktor ve hemşireler yapıyor.
MÜLTECİLER DE İNSAN!Suriye kökenli ünlü besteci ve aktivist Malek Jandali “Biz on-lara kısaca mülteci deyip geçiyoruz ama onlar insan. İçlerin-
de doktorlar, müzisyenler, fizikçiler, gazeteciler var.” diyor.
‘‘Ulaştıkları ülkelerde kayıt için uzun kuyruklar var
mültecilerin önlerinde. Açlıktan, susuzluktan
ve uykusuzluktan bayılanlar oluyor. Onlara
acil sağlık müdahalesi yapılıyor. Geçiş yolları
sınır kapılarındaki küçük kasabalarda olduğu
için güvenlik ve sağlık şartları yetersiz kalıyor.
DEVAMI HAFTAYA BEBEKLERLE DEDELER AYNI YOLDA
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN12 DÜNYAff 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN ZAMAN 121212 DÜNYADÜNYADÜNYAf
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN13 GüNDEM
ZİVER ERMİŞ, MEHMET DİNÇ KÖLN - PARİSDİTİB’in, kendi ilke ve prensipleri arasında yer alan “partilerüstü kuruluş” ve “kesinlikle politik faali-yetlerde bulunmaz” düsturlarına rağmen AK Par-
ti teşkilatı gibi çalışması, farklı siyasi görüşteki gurbetçileri rahatsız ediyor. AK Partili milletvekili ve temsilcilere camilerde propagan-da yapma imkanı bile sunan DİTİB’in faaliyetleri, bu yön-deki kaygıları alevlendiriyor. Muhalefet partilerinin tem-silcileri de AK Parti’nin DİTİB ve bazı IGMG camilerini adeta kendi seçim bürosuna çevirerek ibadethanelerden oy devşirdiğinden şikayet ediyor. CHP, MHP, HDP ve SP temsilcileri, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri yurtdışı oy kullanma sürecinde AK Parti’nin siyaseti camilere soktu-ğunu, bunun da cemaat arasında gerginliklere, kavgalara yol açtığını bildiriyor. Parti temsilcilerinin verdiği bilgiler, DİTİB Duisburg Marxloh Camii panosuna asılan AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu posteri gibi kareleri ha-tırlattı.
“CAMİLER KUTUPLAŞIYOR; HOCALAR PARTİ PROPAGANDASI YAPI-YOR” Pek çok DİTİB ve IGMG camisinde benzer manzaralar ya-şanırken, AK Parti’nin Avrupa teşkilatı UETD’nin, DİTİB camilerini adresleri vererek hazırladığı seçim minibüsle-ri kalkış noktaları broşürü de tepki topladı. Köln’de açık-lama yapan parti temsilcilerinden MHP temsilcisi Tansel Çiftçi “Camiye siyaset sokulması yüzünden çoğu DİTİB caminde kutuplaşmalar meydana geldi. O camiyi beraber inşa etmiş insanlar şimdi gergin. Camiler AKP’nin seçim bürosu gibi kullanıldı. AKP broşürleri dağıtıldı, propagan-daları yapıldı, seçmen sandığa taşındı” dedi. “Camiye si-yaset sokulmamalı” diyen MHP’li Çiftçi, “Aksi halde kar-deşlik bozuluyor, Avrupa’daki Türklük bunun sıkıntısını çekiyor” dedi. AK Parti’nin camileri kullanmasının parti-ler arasında haksız rekabete yol açtığını vurgulayan Çiftçi, “AKP camileri kullanmamış olsa, eşit imkanlarla yarışsak bu kadar seçmenin AKP’ye oy vereceğine inanmıyorum. Görevini çok temiz yapan hocalarımız da var. Ama bazı-ları da hakikaten hukuku aşıyor, resmen propaganda ya-pıyor” şeklinde konuştu.
“AKP, KİRLİ ÇAMAŞIRLARINI DİNİ KULLANARAK ÖRTÜYOR” CHP temsilcisi Salman Yelken ise “Cami demek, Allah’ın evi demek. Camiler devletimiz ve halkımızın vergileriy-le açılan yerlerdir. Ama AKP bu dönemde camileri kendi üssü gibi kullanıyor. Ve seçimlere çok adaletsiz şartlarda girdik burada. DİTİB’in bir partiye angaje olması, kendi-sine ve camilere zarar veriyor. Çünkü şaibeli bir partinin orda propaganda yapmasına izin veriyorsun, dini kuruluş da şaibeli duruma düşüyor. AKP dini kullanarak oy dev-şiriyor. Kirli çamaşırlar din alet edilerek örtülüyor” açıkla-masında bulundu. W“DİYANET, SİYASETE MEZE YAPILDI” MHP adına sandık kurulu üyeliği yapan Berat Bayraktar ise “Diyanet teşkilatı hiçbir dönem bu dönem olduğu ka-dar doğrudan siyasete meze yapılmamıştı. Bu da cema-at arasında gerilimlere neden oluyor” dedi. Saadet Partisi (SP) temsilcisi Ali Koç da AK Parti’nin camilerde siya-set yapmasından rahatsız olduklarını bildirerek, “Cami-ye siyaset sokmak yanlıştır” dedi. HDP’li Aziz Kürek de “İbadethaneler siyasete alet edildiği zaman, antidemok-
ratik seçim olur. Bir camide Davutoğlu posteri asılıyorsa orası, seçim otobüsleri kaldırılıyorsa orası partinin bürosu olmuştur. Camilerde seçmene para, hediye çeki dağıtıl-dığını da duyuyoruz.” diye konuştu. HDP temsilcisi Di-lek Satılmış ise ibadethanelere siyaset sokulmasının yan-lış olduğunu, diğer partilere haksızlık yapıldığını kaydetti.
MACARİSTAN TÜRK MESCİDİNDE AK PARTİ PROPAGANDASI 23 Ekim cuma günü de benzer bir olay Macaristan’da cu-ma namazında yaşandı. Budapeşte’deki Türk mescidin-de cuma namazı kılan soydaşlar, cuma namazı çıkışında AK Parti propagandasıyla karşılaşınca şoke oldu. Cami-den çıkan herkesin eline AK Parti amblemli 2 kahve pa-keti, kalem, kutu ve Ahmet Davutoğlu’nun fotoğrafının bulunduğu saatler tutuşturuldu. Hediyeleri almak iste-meyen mescid müdavimlerine ilginç sorular yönelten AK Parti görevlileri, propaganda gereçlerini almaları için ce-maate ısrarcı oldu.
“BUDAPEŞTE’DE CUMA ÇIKIŞI BÜYÜK AYIP” Y.H. isimli bir mescid müdavimi, olaydan aşırı şekilde ra-hatsızlık duyduğunu belirtti. Dinin siyasete alet edildiğini söyleyen Y.H., bu propagandanın cuma namazı çıkışı ya-pılmasını ise “büyük ayıp” olarak nitelendirdi. Başka bir
görgü tanığı ise “Din sömürüsü üzerinden koltuk peşinde koşanların hepsini birden Allah’a havale ediyorum” de-di. İnsanların kahveyle, kalemle aldatılmaya çalışıldığı-nı söyleyen ve ismini vermek istemeyen başka bir mes-cid müdavimi ise Afrika’da yaşamadıklarını, burasının bir Avrupa başkenti olduğunu ifade etti. Macaristan’da yaşa-yan bir başka soydaş ise “Camiye fitne sokuluyor. Ayrıca bu malzemeler halkın parasıyla satın alınıyor. Halkın pa-rasıyla halkın oyunu satın alıyorlar.” dedi.
FRANSA’DA CAMİYE GELEN CEMAAT FİŞLENMİŞ Öte yandan, DİTİB’in tepki çeken uygulamalarından bi-ri de geçtiğimiz haftalarda, Fransa’nın kuzeydoğusunda bulunan Strasbourg Başkonsolosluğu’na bağlı Fameck şehrindeki DİTİB Derneği’nin Facebook sayfasında yer almıştı. DİTİB Derneği, sayfada duyurduğunu ilanla AK Parti mitingine 5 otobüs kaldıracaklarını ve bu hizme-ti AK Parti seçmenine ücretsiz sunacaklarını duyurmuş-tu. Dernek başkanının, Facebook sayfasından yapılan duyurunun altına yapılan yorumlarda rahatsızlıklarını di-le getiren takipçilerine, “camiye gelen cemaatin analizi-ni yaptığını % 70 AK Parti, % 20 MHP, yüzde 10’un ise CHP’li olduğunu, bu sebeple AK Parti için otobüs kaldıra-caklarını” söylemesi, cemaatin siyasi görüşlerine göre fiş-lediğini göstermişti. Dernek başkanı ayrıca, “Şu an büyük bir tehditle karşı karşıyayız, bu süreçte liderimin harcan-masını beklemek yerine tüm riskleri göze alarak davama ve liderime sahip çıkacağım” ifadelerini kullanmıştı. Fa-meck DİTİB Derneği Facebook sayfasındaki ilan şu şe-kildeydi: “Selamunaleyküm, AK parti seçmenleri için derneğimiz tarafından ücretsiz beş tane otobüsümüz kal-kacaktır. Hizmetimizden faydalanmak isteyen seçmen-ler bizimle irtibat kurmanız yeterli olacaktır.” Yurtdışında oy verme işlemi başladıktan sonra derneğin sayfasında-ki paylaşımlarda, otobüslerin Strasbourg Başkonsoloslu-ğu’na AK Parti seçmenini taşıdığını gösteren fotoğraf ve videolar yayınlanmıştı.
q
AK Parti’nin 1 Kasım Genel Seçimlerinde Avrupa’daki çok sayıda camide siyaset yapması, farklı görüşteki cemaat arasında gerilime yol açtı. Dinî, sosyal ve kültürel faaliyetleri gerçekleştirmek ve bağlı dernekleri koordine etmek amacıyla kurulan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin (DİTİB), tepkilere rağmen AK Parti yanlısı uygulamalarını sürdürmesi, bu yöndeki endişeleri artırıyor.
AK Parti, camileri ‘seçim bürosuna’ çevirince cemaat gerildi
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN14 DÜNYA29 GÜNDEM 28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN
Başbakan’ın mektubu, gurbetçileri zora soktu
Başbakan Davutoğlu’nun yurt-dışında yaşayan seçmenle-re mektup göndererek oy
istemesi gurbetçileri tedir-gin etti. Özellikle çifte va-
tandaşlığa izin verilmeyen Almanya ve Avusturya’daki
Türkler diken üstünde. Çünkü Başbakan, iki ülkenin
daha önce istediği bu bil-gileri kendi elleriyle adeta
servis etmiş oldu.
AHMET DÖNMEZ
- Avrupa'da yaşayan Türk vatandaş-ları, bizzat Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun imza attığı bir skandal yüzünden sıkıntılı günler yaşıyor. Davutoğlu, geçtiğimiz günlerde yurtdışında yaşayan seçmenlere Mektup göndererek, 1 Kasım seçimleri için propa-ganda yapmıştı. Fakat bu, Gurbetçiler ara-sında büyük bir rahatsızlığa yol açtı. Hol-landa Veri Koruma Kurumu, Davutoğlu imzasıyla Türk seçmenlere gönderilen mektupla ilgili soruşturma başlattı. Hol-landa makamları, AKP'nin seçmen ad-reslerini elde etmek için gizlilik yasalarını ihlal edip etmediğini soruşturacak. Bunun yanı sıra çifte vatandaşlığa izin verilmeyen Almanya ve Avusturya'daki Türkler de diken üstünde. Alman makamları uzun süredir çifte vatandaş olan Türkleri tespit etmeye çalışıyordu. Hatta Türk makamla-rı ile irtibat kurarak resmi kanallardan bu
listeleri defalarca talep etmişlerdi. ‘Türkler vatandaşlıktan çıkarılmasın' diye şimdiye kadar bu listeler Almanlara verilmiyordu. Fakat bu kez bizzat ülkenin başbakanı, koruması gerektiği gizli bilgileri kendi el-leriyle adeta servis etmiş oldu.
LİSTELERİN DEŞİFRE OLMASI SKANDALAlmanya Türk Federasyonu Başkanı Şen-türk Doğruyol, “Gurbetçiler ciddi bir risk altında. Büyük bir tepki var. Bu bir skan-dal. Alman makamları zaten listenin pe-şindeydi.” ifadelerini kullandı.
CHP'nin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Temsilcisi Mehmet Hadimi Yakupoğlu, devletin bile bile suç işlediğini söyledi. Zaman'a konuşan Yakupoğlu, “İlgili ka-nuna göre yurtdışında propaganda yasak. Basılı broşür, reklam ve mektup da buna dahil. Zincirleme olarak birçok skandal var ama ilk olarak kanun hükmünün ihla-li var. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve
AKP Genel Başkanı, göz göre göre, bile bile suç işliyor. Devlet suç işliyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil.” tepkisini gösterdi.
BAŞBAKAN, LİSTELERİ DEŞİFRE ETTİMehmet H. Yakupoğlu, işin gurbetçilere bakan tarafı ile ilgili de şu önemli bilgileri aktardı: “7 Haziran seçimleri öncesinde de Almanya İçişleri Bakanlığı müsteşarı, Türkiye'de YSK'yı ziyaret etti. Hem Al-man İçişleri ve Dışişleri hem de Avustur-ya bizim yurtdışı seçmen listesini istediler. Çünkü Almanya ve Avusturya'da sadece Türkler için çifte vatandaşlık yasağı var. ‘Bu listeyi alırsak bütün bu vatandaşlık-ları iptal edeceğiz' dediler. Bu durumda vatandaşlarımız göçmen statüsüne de düşecekler. Hem de o güne kadarki bü-tün maddi ve sosyal hakları iade etmek zorunda kalacaklar. Biz vermemiştik. Ma-alesef ülkemizin başbakanı bu listeleri de-şifre etmiştir.”
Almanya Türk Federasyonu Başkanı Şentürk Doğruyol da yaşanan rahatsız-lığı teyit etti. Doğruyol, şunları kaydetti: “Özellikle çifte vatandaşlar arasında ciddi tepkiler var. Çünkü risk barındırıyor. Al-man yasalarına göre 2000 yılından sonra çifte vatandaş olunamıyor. Dolayısıyla 2000 sonrasında Almanya vatandaşı olan-lar tedirgin. Bir kere Alman vatandaşlığını
kaybedecekler. İkamet sorunları başlaya-cak. Kaçak durumuna düşecekler. Geçmi-şe dönük, alınan maaşların iadesiyle ilgili bir sıkıntı çıkacağını zannetmiyorum ama geleceğe yönelik ciddi riskler barındırır. Ben sürekli sahadayım ve görüyorum, insanlar çok tepkili. ‘Hangi hakla benim bilgilerimi, benim iznim dışında propa-ganda amaçlı kullanıyorlar' diyorlar.”
2000 sonrası Alman vatandaşı
olanlar çok tedirgin
Almanya Türk Federasyonu Başkanı Şentürk Doğruyol
Hollanda Veri Koruma Kurumu, Başbakan Davutoğlu imzasıyla Türk seçmenlere gönderilen mektupla ilgili soruşturma başlattı. Hollanda makamları, AKP’nin seçmen adreslerini elde etmek için gizlilik yasalarını ihlal edip etmediğini soruşturacak.
15YORUM
SAYFA TASARIM: MUSTAFA ERDEN
[email protected] ve Soytar Dağstan Çetinkaya29 EKİM 2015 PERŞEMBE SAYI: 18294
ZAMAN’IN TİRAJI BPA TARAFINDAN DENETLENMEKTEDİR.
FEZA GAZETECİLİK A.Ş.
ABDÜLHAMİT BİLİCİGENEL YAYIN MÜDÜRÜ:
Sorumlu Müdür ve YaynSahibinin Temsilcisi
MEHMET ÖZDEMİR
Reklam Grup BaşkanÖMER KARAKAŞ
Reklam Grup BaşkanYardmclar
İSKENDER YILMAZHÜSEYİN BELLİİSMAİL KÜÇÜK
ONUR KUTLUFİKRET ŞİMŞEK
Marka PazarlamaYAKUP ŞİMŞEK
Okur EditörüHASAN SUTAY
Müşteri İlişkileri HattTel: 444 8 555
Yayn Türü: Yaygn Süreli
Genel Yayn Müdür YardmcsMEHMET KAMIŞGenel Yayn EditörleriALİ AKKUŞ, VEYSEL AYHANGörsel YönetmenFEVZİ YAZICIHaber MüdürüFATİH UĞURAnkara Yayn TemsilcisiMUSTAFA ÜNALEditörler:1. Sayfa: MUSA GÜNER, HARUN ÇÜMEN,SERHAT ŞEFTALİİç Haberler: MUSA ÇAKMAKEkonomi: TURHAN BOZKURTDş Haberler: MUSTAFA EDİB YILMAZPolitika: FUAT SARISpor: TEMEL YİRMİBEŞOĞLUKültür Sanat-TV: ALİ ÇOLAKYorum: BUKET GÜNEYYurt Haberleri: SELİM BUDAKFotoğraf: SELAHATTİN SEVİİnternet: İSMAİL KAVAKDş Basklar: OSMAN İRİDAĞGece Sorumlusu: İBRAHİM KARAYEĞEN
BÖLGE YAYIN TEMSİLCİLERİ:Adana: BİLAL ÖĞÜTÇÜ Antalya: TUNCER ÇETİNKAYA Diyarbakr: AZİZ İSTEGÜN
Erzurum: ERSİN DEMİRCİ Gaziantep: NURULLAH KAYA İzmir: VAHİT YAZGAN Konya: ŞİRİN KABAKCISamsun: MÜKREMİN ALBAYRAK Trabzon: MEHMET SAKİN
YÖNETİM YERİ: Zaman Gazetesi, 34194 Yenibosna, İSTANBUL Tel: 0212- 454 1 454 Faks: (0212) 454 14 67, WEB ADRESİ: www.zaman.com.tr E–posta: [email protected] BASKI: Hürriyet Matbaaclk A.Ş. REKLAM REZERVASYON: Tel: (0212) 454 82 48, Faks: (0212) 454 86 33, E–posta: [email protected] ZAMAN, Basn Meslek İlkeleri’ne uymaya söz vermiştir.
Zaman Gazetesi ve eklerinde yaymlanan yaz, haber, fotoğraf veya grafiklerin tüm telif haklarFeza Gazetecilik AŞ’ye aittir. Kaynak gösterilse dahi izin alnmadan kullanlamaz.
İMTİYAZ SAHİBİ:
BURÇAK ÜNSAL*
Bugün ve Kanaltürk kanallarnn yay-nnn durdurulmasna ilişkin uygula-ma sadece hukuka aykr değil, ayn
zamanda çoğulculuğa, çok sesliliğe, temel haklara ve anayasal düzene karş sürdürü-len sistematik basknn zirvelerinden biridir.
Zorbalk ve suç da, mağdurluk ve kurbanlk da din, dil, rk, tarikat, dinsizlik tanmaz. Suçu işleyen de, suçun kurban da tektir: İnsan. Bu sebeple, bunca yldr ayn basknn ve yok etmenin mağduru olmuş farkl görüşteki insanlar, bu aclardan ders almaldr ve objektif adalet peşinde koşma-l, zorba değil adil olmaldrlar.
Bugün ülke olarak hukuksuzluğa ve suça kendi felsefi görüşümüz, inancmz, siyasi görüşümüz sebebiyle değil, sadece ve sade-ce "suç" olduğu için karş durmak ve anaya-sal hukuk düzenimizin çizdiği snrlar içinde haklarmz kullanarak cesurca ülkemiz ve halkmz için ayağa kalkmak zorundayz.
Hakknda kayyuma tevdi karar verilen tüzel kişilik yani Koza İpek Holding AŞ ile baslan ve yaynlar durdurulan televizyon kanallarnn yaync tüzel kişilikleri farkldr.
YAYIN HAKKI, DOKUNULMAZDIR
Kayyum atanmas kararnn gerekçesi ile TV kanallarnn yaynnn durdurulmas arasnda hukuki gerekçe ve meşru temel yoktur. Zaten tam da bu durum, kayyum karar veya söz konusu soruşturmalar makul olsa bile, kay-yum kararnn asl amacn medya basks ve sansür olduğu töhmeti altnda brakmaktadr.
Kayyum atanmas Koza İpek Holding AŞ'nin idaresinin yönetim kurulundan alnarak mahkeme tarafndan belirlenen kişi veya kişilere tevdiinden ibaret olup, kayyumlarn da yönetim kendilerinde olduğu süre zarfnda tüm şirket faaliyet-
lerini şirketi zarara uğratmayacak şekilde yürütme zorunluluklar vardr.
Kayyumlar atandklar tüzel kişilik yerine yaync tüzel kişilere gidip yayn durdurmala-rn hukuka uygun bulmak mümkün değildir.
Diğer taraftan Kanaltürk TV kanal is-miyle yayn yapan Yaşam Radyo Televizyon Hizmetleri AŞ ile Bugün TV kanal ismiyle yayn yapan Bugün Televizyon Yaynclk AŞ, tabi olduklar mevzuat gereği televizyon ya-ynclğ yapar ve bunu devletin düzenleyici kurumlarnn tahsis ettiği frekanslar üze-rinden, devletin düzenleyici kurumlarnn verdiği lisansla yapar. Tüm yaynlar RTÜK'e sunulur ve denetlenir. Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayn Hizmetleri Kanunu ile Anayasa'mzn haber alma, basn ve ifade hürriyeti ile ilgili maddeleri açktr.
Televizyon yaynlar önceden denet-lenemez ve yayn durdurulamaz. Hatta, savaşlarn, terör amaçl saldrlarn ortaya çkardğ olağanüstü kriz zamanlarnda bile ifade ve yayn hürriyeti dokunulmaz ve esas olup, yayn hizmetleri önceden denetlene-mez ve yarg kararlar sakl kalmak kaydy-la durdurulamaz. Ayrca milli güvenliğin açkça gerekli kldğ hallerde Başbakan yaynlar ancak geçici olarak durdurabilir.
Ortada bir holding şirketine kayyumluk karar varken (ki buna ilişkin hukuki değer-lendirmeyi muhataplar ayrca yapyorlardr), buna dayanarak kayyumlarn gelip TV yayn-n durdurmalar anayasal ve yasal suçtur!
Ortada silahl savaş çağrs, anayasal düzene isyan ve silahla ykma çağrs, terör propagandas m var? Ortada bu gerekçelere dayanarak açk bir mahkeme karar m var?
Karş karşya kalnan bir diğer ciddi ihlalin de ceza usul hukukumuzun bel kemi-ği niteliğinde öneme sahip Adli ve Önleme Aramalar Yönetmeliği'nde yapldğ
gözlemleniyor. Farkl adreslere kolluk kuv-vetiyle ve hakim gözetiminde olup olmadğ belli dahi olmadan gidilmesi buralarda gazetecilerin kafa kola alnmas, ters kelep-çelerle derdest edilmesi, bu şartlar altnda birtakm arama ve el koymalarn yaplmas çok tartşmaldr ve asl amacn başka oldu-ğu yönünde kuvvetli izlenim vermektedir.
"Bugün"e aslnda dün geceden gelmedik! Ve bugün bu yaşananlarn sonu olmayacak!
Avrupa Dergi Yaynclar Birliği'nin 2014 yllk saysndaki makalemde belirttiğim gibi özellikle Aralk 2013'ten bu yana insanmzn gerçekleri öğrenmemesi, haber almamas, özgür basnn da bu haberleri verememesi için, bu temel haklarmza kasteden tarihi-mizde görülmemiş bir bask başlad.
‘BAĞIMLI HUKUK’LA KARARTILAN EKRAN
Doğan Medya Grubu'na 2,5 milyar dolar vergi cezas kesildi, Taraf gazetesine 14 ay boyunca vergi denetimi yapld ve sonucun-da "atl kâğda KDV tahakkuk ettirmediği" gerekçesiyle 2 milyon Avro vergi cezas kesildi. Bunlar olurken, Sabah, Yeni Şafak, Star, Yeni Akit gibi havuz medyasna kamu otoriteleri ve şirketleri tarafndan 4 milyon 570 bin Avro reklam geliri tahsis edildi.
Samanyolu, Hürriyet, Taraf, Radikal, CNN Türk gibi yayn kurumlarnn Ekrem Dumanl, Hidayet Karaca, Uğur Dündar, Can Dündar, Pelin Batu, Mirgün Cabas, Bülent Keneş, Gültekin Avc, Banu Güven, Nazl Ilcak, Cüneyt Özdemir gibi genel yayn yönetmenleri, gazetecileri, yorumcular hakknda terör örgütü propagandas yap-mak, anayasal düzeni ykma girişiminde bulunmak, adam öldürmeye azmettirmek, halk silahl isyana teşvik etmek gibi deli saçmas suçlamalarla tutuklamalar yapld, davalar açld ve bu davalar devam ediyor.
17 Aralk yolsuzluk iddialar, MİT TIR'lar, Uludere bombalamalar, Reyhanl facias, Soma facias, şehit Savc Mehmet Kiraz vak'as, Suruç katliam ve Ankara bombalamalar gibi insanmzn öğrenmek zorunda olduğu, bilmeyi hak ettiği en önemli konularda yayn yasağ getirildi.
Twitter ve YouTube kapatld ve ancak Anayasa Mahkemesi kararyla yeniden açld. Onun üzerine üç kere daha kapatld. Bugün en az 102 bin web sitesi kapal! Son alt ay içinde Twitter'n 37 ayr ülkeden ald-ğ 1.003 içerik çkarma talebinin 718 adedi Türkiye'den, aldğ 442 içerik kaldrma mahkeme kararnn 408'i Türkiye'den.
Aralarnda bugün kapatlan iki kanaln da bulunduğu 7 kanal daha iki hafta önce Digiturk, Tivibu ve başka baz TV box hizmet sağlayclarn platformlarndan yasaya ve sözleşmelere aykr olarak çkarld.
Biz bu gidişat hep gördük, hep uyardk, hep kamu otoritesine yapc geri bildirimler verdik ve vatandaş olarak göreve ve hizmete hazr bulunduk.
Ve bugün iş TV kanallarnn baslp, çalşanlarnn kelepçelenerek ve kablolarnn sökülerek, susturulmalarna ve karartlmala-rna vard ve buna demokratik hukuk devleti Türkiye'nin yasamas, yürütmesi, yargs, sivil toplum kuruluşlar, aydnlar, gazeteci-leri, üniversiteleri, insan engel olamad.
Geleceği bağmsz yarg, hukukun üstünlüğü, özgür medya, fikir ve vidan hürriyeti üzerinde kurmak, ac tecrübe-leri bir daha yaşamamak için, birbirimizi tüm farkllklarmza rağmen kucaklaya-rak en sonunda ulus olabilmek için, 29 Ekim Cumhuriyet Bayrammz gerçekten ve ona layk şekilde bundan sonra kutla-yabilmek için son mücadeleyi vermeliyiz.
*New York ve İstanbul Barolar Avukat
Ortada bir hol-ding şirketine kayyumluk ka-
rar varken, buna daya-narak kayyumlarn gelip TV yaynn durdurmala-r anayasal ve yasal suç-tur! Bu kanallarda silahl savaş çağrs, anayasal düzene isyan ve silahla ykma çağrs, terör pro-pagandas m var?
Televizyon ya-ynlar önceden denetlenemez
ve yayn durdurulamaz. Hatta, savaşlarn, terör amaçl saldrlarn ortaya çkardğ olağanüstü kriz zamanlarnda bile ifade ve yayn hürriyeti doku-nulmaz ve esas olup, ya-yn hizmetleri önceden denetlenemez ve yarg kararlar sakl kalmak kaydyla durdurulamaz.
Medyaya kayyumlu sansurIII
I
- 4 Kasım 2015 ZAMAN
30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN1616 30 EKİM - 4 KASIM 2015 RÖPORTAJ
DOĞAN ERTUĞRUL
Tasada ve sevinçte birleşmek...En klişe haliyle millet olmay
bu şekilde tanmlar kitaplar... Ama gör-dük ki o hiç eksilmeyen birlik beraberlik nutuklar bizi terör saldrsnda can veren siviller ya da şehit cenazelerinde bile tam olarak birleştirmeye yetmiyor. Açk konuşalm, çünkü siyaset iktidar
kutuplaşma istiyor. Çünkü hafta sonu sandk başna gideceğiz. Kim bilir belki de ‘Milli İrade’ AKP’den yana tecelli etmezse, tekrar gideceğiz. İyi de bu kamplaşma bizi nereye götürür? Muha-fazakar-liberal fikir adam, yazar Taha Akyol ile siyasetteki otoriterleşmenin barndrdğ iç tehditleri konuştuk.
Seçim öncesi kutuplaşma
sandkta zafer getirir mi?
FOTO
ĞRAF
LAR:
ZAM
AN, M
EHM
EET
YAM
AN
SAYFA TASARIM: MUSTAFA ERDEN
oplum bu kadar kutuplaşrken ilahiyat ve Diyanet camias nasl snav verdi?
Bakn, Erbakan hareketinin büyük bir ksm mühendis ve hukukçudur ve içle-rinde ilahiyatç azdr. Ve ilahiyat camias genelde Millî Görüş’e mesafeli durmuş-tur. Oysa şimdi ilahiyat camiasnn büyük ksm AKP’yi destekliyor. Hatta fetva verenler bile var… Diyanet’e gelince… Ben Diyanet’e büyük sayg duyarm. Çok temenni ederdim ki Diyanet son zamanlardaki Müslümanlar arasndaki ya da Türkiye’nin genelindeki kutuplaşmada taraf izlenimi vermiş olan açklamalardan
saknsayd. Ben bunu Sayn Diyanet İşleri Başkan’na da söyledim. Şimdi düşünün, çok büyük bir ilmi faaliyet yapyorsun, hadis külliyatn modern bir zihniyetle tedvin ediyorsunuz. Bunun tantmn-da parti propagandas yapyorsunuz. Ertesi gün de yandaş gazetelerde hadis külliyatyla ilgili bilgiler 2 satr ama siyasî mesajlar sayfalar dolusu…
Kutuplaşmada iktidara yakn medyadaki ‘Eli kalemli Yakup Cemil’lerin rolü ne?
1990’lar Türkiye’sinin gazetelerini ince-leyin, 80’lerde, hatta birbirimizi öldürdü-ğümüz 70’ler Türkiye’sinde ‘medyadaki
tetikçiler’ diye bir kavram ya hiç kulla-nlmştr. Bugün tetikçilik yaygn bir hale geldi. Kutuplaşmann medya tarafdr bu. Tetikçilere bakarak onlar tetikçi yapan siyasî anlayşn ne kadar totaliter oldu-ğunu görmek mümkün… Kuzu kuzu itaat istiyor tetikçiler… Dş politikada da kutuplaşma var.
Son olarak… AKP’nin Ortadoğu vizyonunun Türkiye’yi muhaberat devletine çevirdiği eleştirilerine ne diyorsunuz?
AK Parti Ortadoğu’ya yaklaştğ içim bir muhaberat devleti kurduğu kanaatinde değilim. AK Parti kendi yönelişiyle otori-
terleşti. Ayrca Türkiye’nin Ortadoğu’ya yönelmesi doğruydu da. Yanlş olan kantarn topuzunu kaçrmş olmas… Türkiye’de Rabia mitingleri yapmak maalesef Rabia’nn (Esma) babasn kur-tarmad. Türkiye’nin Msr’la ilişkilerini kesmiş olmas da İhvan- Müslimin’e hiç-bir fayda sağlamad. Belki diyaloğumuz olsayd baz şeyleri önleyebilirdik. Belki de Msr şu noktadan itibaren Türkiye’yi kzdrmayalm diye bir noktada durabilir-di. Ama iktidar o imkân da kaçrd. Onun için siyasette her zaman her konuda herkes için doğru bir prensip vardr: İtidal.
andktan çkan iktidar otoriterleşti ve bir süredir yürütme organ anayasada olmayan yetkiler kullanyor. Bu dönem ara rejim olarak nitelenebilir mi?
Bugün Türkiye’de bir ‘ara rejim’ yoktur ama otoriter bir iktidar vardr. Bu tür kavramlar bir şeyi övmek ya da kötülemek için doğal tanmlarnn dşnda kullanmak doğru değil. Ara rejim ile askerî dönem ya da askerin kontrolü altndaki dönem kas-tedilir. Bu iktidar eleştirmek ve nitelemek için otoriterleşme ya da ‘illiberal demokrasi’ gibi kavramlar yeterli ve doğrudur.
Demokrasilerin bu yetki aşmn önlemek için denge mekanizmalar yok mu?
Şöyle söyleyeyim. Türkiye’de demokratik kurumlar maalesef zayftr ve kökleşmemiştir. O yüzden geçmişte kolayca askerî müdahale-ler olmuştur. Asker Meclis’i kapatmadan, 28 Şubat’ta olduğu gibi, kolayca devlet ve iktidar politikasna yön verebilmiştir. Bugün de siyasî iktidar sandktan çkmann gücünü kullana-rak kurumlarn anayasal işlevlerini zorluyor. Buna demokrasi literatüründe rekabetçi otori-terlik de deniliyor. Türkiye’deki durum budur.
Mesela bağmsz yarg fren işlevi göremez miydi?
Evet, eğer yarg bağmszlğ kültürü olsayd, o yarg, dün 28 Şubat’a bugün otoriterleşeniktidara bu kadar boyun eğmezdi. Yargkolaylkla boyun eğiyor. Ergenekon ve Balyozdavalarnda da yargnn başka bir el tarafn-dan kullanldğ besbelliydi. Ben o zamanbu davalarn açlmasnn hakl sebepleredayandğn ama yarglamada çok büyük vekasti usul hatalar olduğunu yazdm. Şimdiise HSYK, Adalet Bakanlğ tarafndan kolay-ca düzenlendi. Anayasa Mahkemesi kanunuiptal etti ancak karar geriye doğru yürüme-diği için HSYK’daki Anayasa’ya aykr statüdevam ediyor. Adalet Bakanlğ listesindenkazanan bir HSYK var ve yarg üzerine büyükbir bask oluşturuyor. Bütün bunlar bizde de-mokratik kurumlarn ve kuvvetler ayrlğnnne kadar güçsüz olduğunu gösteriyor. Kimbunu eğip bükecek gücü ele geçirirse, dünasker bugün AKP, iktidar eğip bükebiliyor.
Anayasa mesela cumhurbaşkannn yetkilerini aşmayacağ varsaym üzerine kurulu. Oysa yetki aşmn denetleyecek bir organ olmas gerekmez mi?
Evet, hatta bizim anayasamzda ‘cumhur-başkannn tek başna yaptğ işlemlerle ilgili olarak yargya başvurulamaz’ diye hüküm var. HSYK bu nedenle Cumhurbaşkan’nn seçim propagandas yapmasna müdahale edemedi çünkü Cumhurbaşkan’nn parti propagandas yapmas tek başna yaptğ bir işlem ve bunu denetleyecek organ da yok. Bir şu var, denetleyecek organ olsa bile eğer yasama o organn yapsn değiştirerek denetleyemez hale getirirse yine çkmaz. İşin temelinde Türkiye’de demokrasi ve kuvvetler ayrlğ kültürünün zayflğ ve partiler arasn-da kuvvet dengesi olmamas var.
Partiler arasnda güç dengesinin olmamas otoriterleşmeye mi yol açyor?
Evet. Bakn Demokrat Parti, 24 Anayasas’na göre iktidara geldi, meşru bir biçimde iktidara geldi ama 24 Anayasas kuvvetler birliğine dayanyordu ve Demokrat Parti kuvvetler ayrlğna geçme yoluna gitmedi hatta kuvvetler ayrlğn bile savunmad. Celal Bayar Başvekilim Menderes kitabn-da kuvvetler ayrlğnn yanlş olduğunu savundu. Demokrat Parti otoriterleşti, toplumda büyük bir gerilim doğdu. CHP ihtilali teşvik etti. Gelinen nokta belli. Bu zaaflar sandktan güçlü çkan partiye otoriterleşme yolunu açyor.
AKP’nin bu dönemi DP mi yoksa tek parti dönemine mi benziyor? Demokrat Parti dönemi. Tek parti sandktan çkmyordu. Bugün ikti-dar sandktan çkyor. Türkiye’de muhafazakârlar, başta ben olmak üzere, Adnan Menderes’i ve Demokrat Parti’yi çok severler. Bu çok doğru bir sevgidir. Ama onlarn hatalarn gözlerden kaçrmamak gerekir. Ali Fuat Başgil gibi çok saygn bir anayasa profesörü DP’nin otoriterleştiğini Menderes’in yüzüne söylemiştir. İktidarn sandktan çkmasn
yüceltelim ama sandktan çkan iktidar otoriterleştiği zaman da karş durabilelim ki ayn hata tekerrür etmesin.
Türkiye demokrasiden sapmadan bu otoriterleşmeyi nasl aşabilir?
Demokrasilerde bunun bir tek yolu vardr. İkinci bir yolu yoktur: Sandk.
1 Kasm’da sandktan bir tek başna iktidar tablosu çkar m?
Anketlere göre böyle bir ihtimal var. Ama tek parti iktidar tablosu çksa da Türkiye’yi eskisi gibi rahat yönetemezler. İki nedeni var. Kanun çkarmak için muhalefetle işbirliğine ihtiyaçlar olacak. En azndan ‘antagonize’ etmemeye, cepheleştirmeme-ye çalşmak zorundalar. İkincisi toplumu o kadar gerdiler ki, muhalif kesimlere sayg duygusu vermeleri bir hayli zor olacak. AKP tek başna iktidara gelirse, toplumsal tansiyonu düşürmezse otoriterleşmeden
vazgeçmezse Türkiye’yi çok zor yönetir.
Gerçekçi bir koalisyon seçeneği görüyor musunuz?
Hayr, zor görüyorum.
Cumhurbaşkan Erdoğan yeniden bir seçim karar alabilir mi?
O herhalde skandal olur. Şimdi bile bir seçim heyecan yok.
Yeni bir seçim kararnn önünde hukukî bir engel yok ama…
Hayr hukukî bir engel yok. Yuna-nistan üst üste seçime gitti. Sebebi başka ve Yunanistan’da bu kadar kutuplaşma yok. Türkiye’de bir kesim, hakl ya da haksz, ‘AK Parti güçlü olarak iktidara gelirse Türkiye sağlksz koalisyonlardan kurtulur’ diye düşünmüyor, ‘Basks daha da artar’ diye düşünüyor. AK Parti toplumda kendinden yana olmayanlar üzerinde bir korku yaratt. O korku
tepki doğurdu. Adalet bakan açklad, cumhurbaşkanna hakaretten 1.300’den
fazla soruşturma açlmş. Bu çok yüksek
bir rakam. Gül zamannda niye yoktu? Ab-dullah Gül’ün de eşinin baş kapalyd. Gül de 5 vakit namazn klan bir insand. Ama kaps herkese açkt. Bahçeli de Gül’ü övü-yordu, Klçdaroğlu da… Kutuplaşmann ülkeyi ne kadar zora soktuğunu öncelikli olarak görmesi gerekenler AK Partililer.
Eğer kurulursa öncelikli meselesi ne olmal?
Eğer koalisyon çkarsa Türkiye’nin önünde-ki ilk gündem maddesi bu kutuplaşmann giderilmesidir. Siyasî müzakere kanallarnn açk olmas farkl siyasî kanaatler arasnda iletişimin olmas gerekir. ‘Kuzu kuzu boyun eğeceksiniz’ dediğiniz zaman bu olmuyor.
Bir süredir farkl siyasî partilerden çok sağduyulu isimler bile iç savaş tehlikesine dikkat çekiyor. Siz böyle bir endişe taşyor musunuz?
Telaffuz etmekten bile içtinap ederim ama ben de o endişeyi taşyorum. Çok vahim olur. Allah korusun Türkiye, Suriye’den kötü olur.
İnanlmaz. Siz bile bir iç savaş endişesi taşyorsunuz…
Uzun süre böyle devam ederse nereye gider bu?.. Ben 2010’a kadar destekledim AKP’yi. Sonra otoriter kutuplaştrc ve çatşmac bir dil kullandğ için eleştirdim. Bu toplum kutuplaşa kutuplaşa nereye gider? Allah korusun çok kötü bir yere gider… Dilin, kime hitap ediyorsak onu öfkelendirmeden, düşünmesine sağlaya-cak bir makuliyette olmas gerekir.
Siz 80 öncesi sağ-sol çatşmasn yakndan yaşa-dnz. Allah korusun bir savaş tehlikesi belirirse çatşma hatlar fay hatlar ne olur?
Türkiye’nin en büyük problemi Kürt me-selesidir. Çözülmesi en zor olan da odur. İktidarn otoriterleşme endişesi ortadan kalkarsa kutuplaşma kolayca zayi olabi-lir. Çünkü AK Parti’nin otoriterleşmesi Erdoğan’n tercihlerinin siyasî mizacnn sonucudur. Yoksa AKP’nin otoriterleşme-sinin nedeni muhafazakâr olmas değil-dir. Bu nedenle diyorum ki evet iç savaş endişem var. Ama bunu dillendirirken bile tüylerim diken diken oluyor.
S
ileekİşin etlersn-
s’na
r
di
n-
n
Anktek peskisvar.işbir‘antaye çakadaduygAKPtans
va
G
tcu
faz
TAHA AKYOLGAZETECİ-YAZAR
MUHAFAZAKÂR
LİBERAL AYDIN
TRabia mitingleri maalesef Rabia’nn babasn bile kurtarmaya yetmedi
SÖYLEMEYE DİLİM VARMIYOR AMA EVET BİR İÇ SAVAŞ ENDİŞEM VAR
Sandıktan çıkan iktidar otoriterleşti ve bir süredir yürütme organı anayasada olmayan yetkiler kullanı-
yor. Bu dönem ara rejim olarak nitelenebilir mi?Bugün Türkiye’de bir ‘ara rejim’ yoktur ama otori-ter bir iktidar vardır. Bu tür kavramları bir şeyi öv-mek ya da kötülemek için doğal tanımlarının dışında kullanmak doğru değil. Ara rejim ile askerî dönem ya da askerin kontrolü altındaki dönem kastedilir. Bu iktidarı eleştirmek ve nitelemek için otoriterleş-me ya da ‘illiberal demokrasi’ gibi kavramlar yeterli ve doğrudur.
Demokrasilerin bu yetki aşımını önlemek için denge meka-nizmaları yok mu?Şöyle söyleyeyim. Türkiye’de demokratik kurumlar maalesef zayıftır ve kökleşmemiştir. O yüzden geç-mişte kolayca askerî müdahaleler olmuştur. Asker Meclis’i kapatmadan, 28 Şubat’ta olduğu gibi, ko-layca devlet ve iktidar politikasına yön verebilmiştir. Bugün de siyasî iktidar sandıktan çıkmanın gücünü kullanarak kurumların anayasal işlevlerini zorluyor. Buna demokrasi literatüründe rekabetçi otoriterlik de deniliyor. Türkiye’deki durum budur.
Mesela bağımsız yargı fren işlevi göremez miydi?Evet, eğer yargı bağımsızlığı kültürü olsaydı, o yargı, dün 28 Şubat’a bugün otoriterleşen iktidara bu kadar boyun eğmezdi. Yargı kolaylıkla boyun eğiyor. Erge-nekon ve Balyoz davalarında da yargının başka bir el tarafından kullanıldığı besbelliydi. Ben o zaman bu davaların açılmasının haklı sebeplere dayandığı-nı ama yargılamada çok büyük ve kasti usul hataları olduğunu yazdım. Şimdi ise HSYK, Adalet Bakan-lığı tarafından kolayca düzenlendi. Anayasa Mah-kemesi kanunu iptal etti ancak karar geriye doğru yürümediği için HSYK’daki Anayasa’ya aykırı statü devam ediyor. Adalet Bakanlığı listesinden kazanan bir HSYK var ve yargı üzerine büyük bir baskı oluş-turuyor. Bütün bunlar bizde demokratik kurumların ve kuvvetler ayrılığının ne kadar güçsüz olduğunu
gösteriyor. Kim bunu eğip bükecek gücü ele geçirir-se, dün asker bugün AKP, iktidarı eğip bükebiliyor.
Anayasa mesela cumhurbaşkanının yetkilerini aşmayacağı varsayımı üzerine kurulu. Oysa yetki aşımını denetleyecek bir organ olması gerekmez mi?Evet, hatta bizim anayasamızda ‘cumhurbaşkanı-nın tek başına yaptığı işlemlerle ilgili olarak yargıya başvurulamaz’ diye hüküm var. HSYK bu nedenle Cumhurbaşkanı’nın seçim propagandası yapması-na müdahale edemedi çünkü Cumhurbaşkanı’nın parti propagandası yapması tek başına yaptığı bir iş-lem ve bunu denetleyecek organ da yok. Bir şu var, denetleyecek organ olsa bile eğer yasama o organın yapısını değiştirerek denetleyemez hale getirirse yi-ne çıkmaz. İşin temelinde Türkiye’de demokrasi ve kuvvetler ayrılığı kültürünün zayıflığı ve partiler ara-sında kuvvet dengesi olmaması var.
Partiler arasında güç dengesinin olmaması otoriterleşmeye mi yol açıyor?Evet. Bakın Demokrat Parti, 24 Anayasası’na göre iktidara geldi, meşru bir biçimde iktidara geldi ama 24 Anayasası kuvvetler birliğine dayanıyordu ve De-mokrat Parti kuvvetler ayrılığına geçme yoluna git-medi hatta kuvvetler ayrılığını bile savunmadı. Celal Bayar Başvekilim Menderes kitabında kuvvetler ay-rılığının yanlış olduğunu savundu. Demokrat Par-ti otoriterleşti, toplumda büyük bir gerilim doğdu. CHP ihtilali teşvik etti. Gelinen nokta belli. Bu za-aflar sandıktan güçlü çıkan partiye otoriterleşme yo-lunu açıyor.
AKP’nin bu dönemi DP mi yoksa tek parti dönemine mi benziyor?Demokrat Parti dönemi. Tek parti sandıktan çık-mıyordu. Bugün iktidar sandıktan çıkıyor. Türki-ye’de muhafazakârlar, başta ben olmak üzere, Ad-nan Menderes’i ve Demokrat Parti’yi çok severler.
Bu çok doğru bir sevgidir. Ama onların hatalarını gözlerden kaçırmamak gerekir. Ali Fuat Başgil gibi çok saygın bir anayasa profesörü DP’nin otoriter-leştiğini Menderes’in yüzüne söylemiştir. İktidarın sandıktan çıkmasını yüceltelim ama sandıktan çıkan iktidar otoriterleştiği zaman da karşı durabilelim ki aynı hata tekerrür etmesin.
Türkiye demokrasiden sapmadan bu otoriterleşmeyi nasıl aşabilir?Demokrasilerde bunun bir tek yolu vardır. İkinci bir yolu yoktur: Sandık.
1 Kasım’da sandıktan bir tek başına iktidar tablosu çıkar mı?Anketlere göre böyle bir ihtimal var. Ama tek parti iktidarı tablosu çıksa da Türkiye’yi eskisi gibi rahat yönetemezler. İki nedeni var. Kanun çıkarmak için muhalefetle işbirliğine ihtiyaçları olacak. En azın-dan ‘antagonize’ etmemeye, cepheleştirmemeye çalışmak zorundalar. İkincisi toplumu o kadar ger-diler ki, muhalif kesimlere saygı duygusu vermeleri bir hayli zor olacak. AKP tek başına iktidara gelirse, toplumsal tansiyonu düşürmezse otoriterleşmeden vazgeçmezse Türkiye’yi çok zor yönetir.
Gerçekçi bir koalisyon seçeneği görüyor musunuz?Hayır, zor görüyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yeniden bir seçim kararı alabilir mi?O herhalde skandal olur. Şimdi bile bir seçim heye-canı yok.
Yeni bir seçim kararının önünde hukukî bir engel yok ama…Hayır hukukî bir engel yok. Yunanistan üst üste se-çime gitti. Sebebi başka ve Yunanistan’da bu kadar kutuplaşma yok. Türkiye’de bir kesim, haklı ya da haksız, ‘AK Parti güçlü olarak iktidara gelirse Türkiye sağlıksız koalisyonlardan kurtulur’ diye düşünmü-
q
TAHA AKYOL
GAZETECİ-YAZAR
MUHAFAZAKÂR
LİBERAL AYDIN
yor, ‘Baskısı daha da artar’ diye düşünüyor. AK Parti toplumda kendinden yana olmayanlar üzerinde bir korku yarattı. O korku tepki doğurdu. Adalet baka-nı açıkladı, cumhurbaşkanına hakaretten 1.300’den fazla soruşturma açılmış. Bu çok yüksek bir rakam. Gül zamanında niye yoktu? Abdullah Gül’ün de eşi-nin başı kapalıydı. Gül de 5 vakit namazını kılan bir insandı. Ama kapısı herkese açıktı. Bahçeli de Gül’ü övüyordu, Kılıçdaroğlu da… Kutuplaşmanın ülke-yi ne kadar zora soktuğunu öncelikli olarak görmesi gerekenler AK Partililer.
Eğer kurulursa öncelikli meselesi ne olmalı?Eğer koalisyon çıkarsa Türkiye’nin önündeki ilk gündem maddesi bu kutuplaşmanın giderilmesidir. Siyasî müzakere kanallarının açık olması farklı siyasî kanaatler arasında iletişimin olması gerekir. ‘Kuzu kuzu boyun eğeceksiniz’ dediğiniz zaman bu olmu-yor.
Bir süredir farklı siyasî partilerden çok sağduyulu isimler bile iç savaş tehlikesine dikkat çekiyor. Siz böyle bir endişe taşıyor musunuz?Telaffuz etmekten bile içtinap ederim ama ben de o endişeyi taşıyorum. Çok vahim olur. Allah korusun Türkiye, Suriye’den kötü olur.
İnanılmaz. Siz bile bir iç savaş endişesi taşıyorsunuz…Uzun süre böyle devam ederse nereye gider bu?.. Ben 2010’a kadar destekledim AKP’yi. Sonra otoriter kutuplaştırıcı ve çatışmacı bir dil kullandığı için eleş-tirdim. Bu toplum kutuplaşa kutuplaşa nereye gider? Allah korusun çok kötü bir yere gider… Dilin, kime hitap ediyorsak onu öfkelendirmeden, düşünmesine sağlayacak bir makuliyette olması gerekir.
Siz 80 öncesi sağ-sol çatışmasını yakından yaşadınız. Allah korusun bir savaş tehlikesi belirirse çatışma hatları fay hatları ne olur?Türkiye’nin en büyük problemi Kürt meselesidir. Çözülmesi en zor olan da odur. İktidarın otoriter-leşme endişesi ortadan kalkarsa kutuplaşma kolay-ca zayi olabilir. Çünkü AK Parti’nin otoriterleşmesi Erdoğan’ın tercihlerinin siyasî mizacının sonucudur. Yoksa AKP’nin otoriterleşmesinin nedeni muhafa-zakâr olması değildir. Bu nedenle diyorum ki evet iç savaş endişem var. Ama bunu dillendirirken bile tüylerim diken diken oluyor.
Toplum bu kadar kutuplaşırken ilahiyat ve Diyanet camiası nasıl sınav verdi?Bakın, Erbakan hareketinin büyük bir kısmı mühendis ve hukukçudur ve içle-
rinde ilahiyatçı azdır. Ve ilahiyat ca-miası genelde Millî Görüş’e me-
safeli durmuştur. Oysa şimdi ilahiyat camiasının büyük
kısmı AKP’yi destekliyor. Hatta fetva verenler bi-le var… Diyanet’e gelin-ce… Ben Diyanet’e bü-yük saygı duyarım. Çok temenni ederdim ki Diyanet son zaman-lardaki Müslümanlar arasındaki ya da Tür-kiye’nin genelinde-ki kutuplaşmada taraf izlenimi vermiş olan
açıklamalardan sakın-saydı. Ben bunu Sayın
Diyanet İşleri Başkanı’na da söyledim. Şimdi düşü-
nün, çok büyük bir ilmi fa-aliyet yapıyorsun, hadis kül-
liyatını modern bir zihniyetle tedvin ediyorsunuz. Bunun tanı-
tımında parti propagandası yapıyor-sunuz. Ertesi gün de yandaş gazetelerde
hadis külliyatıyla ilgili bilgiler 2 satır ama siyasî mesajlar sayfalar dolusu…Kutuplaşmada iktidara yakın medyadaki ‘Eli ka-lemli Yakup Cemil’lerin rolü ne?1990’lar Türkiye’sinin gazetelerini inceleyin, 80’lerde, hatta birbirimizi öldürdüğümüz 70’ler Türkiye’sinde ‘medyadaki tetikçiler’ diye bir kav-ram ya hiç kullanılmıştır. Bugün tetikçilik yay-gın bir hale geldi. Kutuplaşmanın medya tara-fıdır bu. Tetikçilere bakarak onları tetikçi yapan siyasî anlayışın ne kadar totaliter olduğunu gör-mek mümkün… Kuzu kuzu itaat istiyor tetikçi-ler… Dış politikada da kutuplaşma var.Son olarak… AKP’nin Ortadoğu vizyonunun Türkiye’yi muhaberat devletine çevirdiği eleşti-rilerine ne diyorsunuz?AK Parti Ortadoğu’ya yaklaştığı içim bir muhabe-rat devleti kurduğu kanaatinde değilim. AK Parti kendi yönelişiyle otoriterleşti. Ayrıca Türkiye’nin Ortadoğu’ya yönelmesi doğruydu da. Yanlış olan kantarın topuzunu kaçırmış olması… Türkiye’de Rabia mitingleri yapmak maalesef Rabia’nın (Es-ma) babasını kurtarmadı. Türkiye’nin Mısır’la ilişkilerini kesmiş olması da İhvan-ı Müslimin’e hiçbir fayda sağlamadı. Belki diyaloğumuz olsay-dı bazı şeyleri önleyebilirdik. Belki de Mısır şu noktadan itibaren Türkiye’yi kızdırmayalım diye bir noktada durabilirdi. Ama iktidar o imkânı da kaçırdı. Onun için siyasette her zaman her ko-nuda herkes için doğru bir prensip vardır: İtidal.
Rabia mitingleri maalesef Rabia'nın babasını bile kurtarmaya yetmedi
Tve Diyanet camiası nasıl sınav verdi?Bakın, Erbakan hareketinin büyük bir kısmı mühendis ve hukukçudur ve içle-
rinde ilahiyatçı azdır. Ve ilahiyat ca-miası genelde Millî Görüş’e me-
safeli durmuştur. Oysa şimdi ilahiyat camiasının büyük
kısmı AKP’yi destekliyor. Hatta fetva verenler bi-le var… Diyanet’e gelin-ce… Ben Diyanet’e bü-yük saygı duyarım. Çok
açıklamalardan sakın-saydı. Ben bunu Sayın
Diyanet İşleri Başkanı’na saydı. Ben bunu Sayın
Diyanet İşleri Başkanı’na saydı. Ben bunu Sayın
da söyledim. Şimdi düşü-nün, çok büyük bir ilmi fa-
aliyet yapıyorsun, hadis kül-liyatını modern bir zihniyetle
tedvin ediyorsunuz. Bunun tanı-tımında parti propagandası yapıyor-
sunuz. Ertesi gün de yandaş gazetelerde
TAHA AKYOL
GAZETECİ-YAZAR
MUHAFAZAKÂR
LİBERAL AYDIN
yor, ‘Baskısı daha da artar’ diye düşünüyor. AK Parti toplumda kendinden yana olmayanlar üzerinde bir korku yarattı. O korku tepki doğurdu. Adalet baka-nı açıkladı, cumhurbaşkanına hakaretten 1.300’den fazla soruşturma açılmış. Bu çok yüksek bir rakam. Gül zamanında niye yoktu? Abdullah Gül’ün de eşi-nin başı kapalıydı. Gül de 5 vakit namazını kılan bir insandı. Ama kapısı herkese açıktı. Bahçeli de Gül’ü övüyordu, Kılıçdaroğlu da… Kutuplaşmanın ülke-yi ne kadar zora soktuğunu öncelikli olarak görmesi gerekenler AK Partililer.
Eğer kurulursa öncelikli meselesi ne olmalı?Eğer koalisyon çıkarsa Türkiye’nin önündeki ilk gündem maddesi bu kutuplaşmanın giderilmesidir. Siyasî müzakere kanallarının açık olması farklı siyasî kanaatler arasında iletişimin olması gerekir. ‘Kuzu kuzu boyun eğeceksiniz’ dediğiniz zaman bu olmu-
Bir süredir farklı siyasî partilerden çok sağduyulu isimler bile iç savaş tehlikesine dikkat çekiyor. Siz böyle bir endişe taşıyor musunuz?Telaffuz etmekten bile içtinap ederim ama ben de o endişeyi taşıyorum. Çok vahim olur. Allah korusun Türkiye, Suriye’den kötü olur.
İnanılmaz. Siz bile bir iç savaş endişesi taşıyorsunuz…Uzun süre böyle devam ederse nereye gider bu?.. Ben 2010’a kadar destekledim AKP’yi. Sonra otoriter kutuplaştırıcı ve çatışmacı bir dil kullandığı için eleş-tirdim. Bu toplum kutuplaşa kutuplaşa nereye gider? Allah korusun çok kötü bir yere gider… Dilin, kime hitap ediyorsak onu öfkelendirmeden, düşünmesine sağlayacak bir makuliyette olması gerekir.
Siz 80 öncesi sağ-sol çatışmasını yakından yaşadınız. Allah korusun bir savaş tehlikesi belirirse çatışma hatları fay hatları ne olur?Türkiye’nin en büyük problemi Kürt meselesidir. Çözülmesi en zor olan da odur. İktidarın otoriter-Türkiye’nin en büyük problemi Kürt meselesidir. Çözülmesi en zor olan da odur. İktidarın otoriter-Türkiye’nin en büyük problemi Kürt meselesidir.
leşme endişesi ortadan kalkarsa kutuplaşma kolay-ca zayi olabilir. Çünkü AK Parti’nin otoriterleşmesi Erdoğan’ın tercihlerinin siyasî mizacının sonucudur. Yoksa AKP’nin otoriterleşmesinin nedeni muhafa-zakâr olması değildir. Bu nedenle diyorum ki evet iç savaş endişem var. Ama bunu dillendirirken bile tüylerim diken diken oluyor.
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN18 AİLEM12 ZAMAN FRANCECUMACUMA
16 EK M 2015 CUMA
evrenizdeki aileleri bir göz-den geçirin. Çocuklar m annelerine ba ml , anneler mi çocuklar na? Sorunun
cevab çift yönlü muhakkak. An-ne-babaya dü kün çocuklara ‘hay rl evlat’ gözüyle bak ld için bu durum kimseyi rahats z etmiyor. Ancak ma-dalyonun di er yüzü de var: Evlatkolik anne-babalar… Bir sohbet ortam n-da bile A deseniz o lu Ahmet’e, B deseniz k z Betül’e ba lan yor mevzu. Varsa yoksa çocu u… Dilinde olmas bir yana hayat na da tümüyle yans -yor bu. ‘Birinci çocu una ihanet olur’ dü üncesiyle ikinci kez anne olmay dü ünmüyor mesela. Ya da çocu u o kadar hayat n n merkezine koyuyor ki adeta bir evlatperest olup ç k yor.
Uzman psikolog Yasemin Yalç n Aktosun, evlatkolik ebeveyn say -s n n bir hayli fazla oldu unu ifade ediyor. K l k yafeti, kursu, e itimi derken çocu undan ba ka hiçbir ey dü ünmeyen onlarca anne-baba
var. Hayat n n merkezine evlad n koyanlar, bütün varolu gayesini onlar üzerinden planl yor. Ebeveyn bunu çocu un iyili i için yapt n dü ünse de bir süre sonra çocu u i gal edi-yor. Çocu a nüfuz eden evlatkolik, onun kri, bak , duru u, konu mas gibi akla gelebilecek her eye kendi zaviyesinden ekil veriyor. Çocuk bir süre sonra ebeveynin uzant s haline geliyor.
Aktosun’a göre çocuk, ‘Sürekli yan mda olan biri var ve beni hiç yaln z b rakm yor. Demek ki benim yaln z kalmamam gerekiyor.’ diye dü ünüyor ve güvende olmak için bu kayna hep yan nda istiyor. Dolay -s yla annenin ba ml l bir süre sonra çocukta da ba ml l a yol aç yor. Ebe-veyn, çocu a ba land kça çocuktan da ba lanma yönünde pozitif ve tatmin edici tepki al yor. Ba l l k, sinsice ba ml l a dönü üyor.
Aktosun, ba ml ebeveynin ço-cukluk öykülerine bakmak gerekti ini söylüyor. Örne in anne ya da baba, çocu una ba lanmad nda çocuk kendini de ersiz ve yaln z hissedebilir. Bir ba ml l a ihtiyaç duyar. Bu duy-gusunu ileride çocuklar yla giderebilir. Yahut ba lanma duygusunu e iyle gideremiyorsa eksikli ini çocu uyla tela yolunu seçebilir. Çocuk, anneye babaya muhtaç oldu u için böyle bir tercihte çabuk sonuç al n r. Ebeveyn çocu un duygusunda kendi varl n hissetmeye ba lar, kendi küçüklük öyküsünü ya da evlilik problemlerini tamir etmeye çal r. Çocuk içinse bu çok a r bir yük olur.
BA LILIK VE BA IMLILIK FARKIAnneye ba lanman n 0-2 ya döne-minde çok sa l kl oldu unu ifade eden Yasemin Yalç n Aktosun, üç ya la beraber bunun ayn yo unlukta olmamas gerekti ini kaydediyor. Zira çocuk art k kendisini ke fetmeye ba -l yor. Yemek yeme, uyku, tuvalet e i-timi gibi birtak m ihtiyaçlar n giderme konusunda ba ms zla ma sürecine giriyor. Ebeveyn yo un müdahaleyi sürdürüyorsa çocuk bireyselle emiyor. Ac kmas na bile annesi karar veriyor ki bu hal ba lanmay ba ml l a dö-nü türme yolundaki ad mlardan biri. Aktosun, 10 ya na gelmi çocu un ebeveyniyle yat p kalkt na ahit oldu unu anlat yor. 5-6 ya na gelmi çocu un tuvalet temizli ini hâlâ anne-lerin yapt na dikkat çekiyor. Üstelik anneler bundan haz al yor ve “Bensiz hiçbir ey yapamaz.” diye gururla anlat yor. Sa l kl olan ise ebeveynin ihtiyaçlar dahilinde çocu un bireysel-le mesine destek olmas ve bunun için
Anne-babaya ba m-l olan çocuk profi-line al k n z ancak madalyonun di er yüzünü çevirince kar m za ‘evlatko-lik ebeveyn’ ç k yor. Evlad koruma dü-üncesiyle tak n lan
tav r s n r a t nda çocuk i gale u raya-biliyor. Çocuk, ken-disi olmak yerine anne-baban n uzan-t s haline geliyor.
HABER HEMRA KÖSE
EVLATKOL K M S N Z?
f rsatlar olu turmas . SÜREKL KORUNAN ÇOCUK KEND N KORUYAMAZYasemin Yalç n Aktosun’un ifadesiyle ili -kide iki ki i olur ancak evlatkolik anne-ba-balarda yap kl k söz konusu. Çocuk ebe-veynin uzant s gibi... Anne ve babas n n kirlerini, tercihlerini ya atan, onlar mutlu
etmek için ya ayan bir varl k haline geliyor ki burada ili kiden bahsetmek mümkün de il. Aktosun’a göre evlad na a r dü kün ebeveynler onlar koruduklar nda, oda-s na, arkada na, midesine, hemen her eye müdahale ettiklerinde kendilerini iyi
hisseder, görevini yerine getirdi ine inan r.
Sürekli korunan çocuk ise yar n öbür gün ken-disini koruyamaz. “Evlatkolik ebeveynin çocu u bireysel duru una yeterince güvenemez ve ürkek olur.” diyen Yasemin Yalç n Aktosun, ebe-veyn olarak çocu u yeti tirmekle yükümlü oldu umuzu belirtiyor.
MADDE BA IMLILI I G B D R!“Evlatkoliklik bir madde ba ml l gibi midir?” derseniz Aktosun, cevap veriyor: “Evet, madde ba ml l gibidir. Burada
canl bir varl a ba ml olmak söz konusu.”
Hal böyle olunca ebeveynin hüsrana u ramas
kaç n lmaz. Çocu u onun iste i d nda bir tercihte bulundu unda
anne-baba hayal k r kl na u ruyor. Çocuk, “Ama ben ba ka ekilde dü ü-nüyorum ya da ba ka bir ey istiyorum.” dedi inde anne bunu kabullenemeyip sar-s l yor. Evlad hep kendi hayal etti i ekilde durmal ki ebeveyn de ayakta durabilsin. Merkez ekil de i tirince eksen kay yor ister istemez. Bunun ceremesini de çocuk çekiyor. Aktosun, “Ebeveyn bunun bede-
lini ödetir. Çocu una küser, trip atar, k zar, ili kiyi kesmekle tehdit eder ve y prat c süreç ba lar.” diye konu uyor.
EVL L N DO RUDAN ETK LER“Bu atmosferde yeti en çocuklar kimlik bulmakta güçlük çeker.” diyen uzman psikolog Aktosun, bu halin çocu un evli-li ini bile etkileyece i görü ünde. Çocuk ba ml l kla beraber kimli ini kaybetti i için evlilik sürecinde de birine adeta yap mak istiyor. ki ayr birey olmak yerine yap k bir ekilde ba layan ili kinin vard evlilik, yuvan n sa l ks z temellerine i aret ediyor. [email protected]
EBEVEYN N ÖLÜMÜ TRAVMA OLU TURURAktosun’a göre ebeveyne ba ml olan çocuklar, onlar kaybetti inde ciddi travma ya ar ve bu kayb kolay kolay atlatamaz. Nitekim 2011 nisan ay nda bir toplu intihar haberine uyanm t Türkiye. Kahramanmara ’ta ya ayan dört karde , an-nelerinin vefat ndan sonra dörde bölüp payla t klar çama r ipleriyle kendilerini asarak intihar etmi ti. Aka-binde ‘Anne dü künlü ü intihara sürükledi’, ‘Ölümü-ne anne sevgisi’ eklindeki haberler gündeme gelmi ti.
ÇOCUKLAR B Z M UZVUMUZ DE LUzman psikolog Yasemin Yalç n Aktosun, çocuklar n üzerinde istedi imiz hakka, karara sahip olmad m z n alt n çizerek, “Onlar bizim uzvumuz de il.” diyor. Ev-lad m z n emanet oldu unu vurgulayan Aktosun, onlara nas l yakla aca m zla ilgili yol haritas n n Kur’ân’da ve sünnette yer ald n dile getiriyor. Gerek dinimizin gerekse modern psikolojinin bu hale çözümler sundu unu anlatarak, “Çocuklar m z kendimizin bir parças gör-mekten vazgeçelim. Onlar n birey olduklar n dü ünelim, kimliklerini istila etmeyi bir kenara b rakal m. Bu bir zulüm. Bunu y llar sonra fark eden çocuklar kimlik aray na giriyor ve zd rap çekiyor. Ebeveynden kopma-lar, hayata tutunamamalar, çe itli aray a girmeler gibi a r bedelleri oluyor. Amac -m z biz olmadan da ayaklar üzerinde sapasa lam duracak evlatlar yeti tirmek olmal .” diye konu uyor.
28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN
‘Muharrem, Cenab-ı Hakk’ın ayıdır’
uharrem ayı girdiğinde; aklı-mıza Muharrem orucu, önceki on peygambere verilen ilahi kur-tuluş nimetleri, nihayet Kerbela faciası gelir.
Önce Muharrem ayıyla ilgili Hz. Muhammed Mustafa’nın şu sözünü hatırlayalım: “Muharrem Cenab-ı Hakk’ın ayıdır.’’ Elbette her ay, her zaman dilimi Allah’ındır; ama Allah Resulü’nün Muharrem’le ilgili bu beyanı onun özel konumuna işaret olarak anlaşılmalıdır.
Bilindiği gibi Muharrem ayı hicri takvimin ilk ayıdır. Muharrem se-nenin bir bakıma “fecr”i yani sabahı gibidir. Bundan dolayı İbn Abbas, “Fecr Suresi’nde Allah’ın yemin ettiği “fecr” yani tan yeri ağarması vak-tinden aynı zamanda murat Muhar-rem’dir.” der.
Muharrem aynı zamanda Kur’an-ı Kerim’de hassasiyet gösterilmesi emredilen haram aylardandır. Allah Resulü (sas), içinde savunma hariç savaş yapılması yasaklanan ayları şöyle sayar: Zilkade, Zilhicce, Re-cep ve Muharrem. Bu aylarda savaş yapmak, kan dökmek ve kötülükte bulunmak yasaklanmıştır. Dolayı-sıyla yasağın ihlal edilmesi ve günah işlemenin cezası diğer aylara göre daha çoktur.
MUHARREM AYINDA NASIL İBADET EDİLMELİ?Bu ayda yapılacak ibadetlerin ve niyazların Cenab-ı Hak katında faz-lasıyla yerini bulacağı Peygamberimiz Hz. Muhammed (sas) tarafından, en güzel şekilde açıklanmıştır. Mesela, o bazı hadislerinde şöyle buyurmuştur:
-“Âşure Günü’nde tutulan orucun Cenab-ı Hak katında, o günden önce bir senenin günahlarına kefaret ola-cağını kuvvetle ümit ediyorum.”
-“Kim, Muharrem ayında bir gün oruç tutarsa, o ayda tuttuğu her gü-nüne karşılık o kimse için otuz sevap vardır.’’
Konuyla ilgili başka bir rivayet de şöyledir: Peygamberimiz Me-dine’ye geldiği zaman Yahudilerin Aşure Günü oruç tuttuklarını gördü ve bunun ne orucu olduğunu sordu. Onlar da: “Bugün Cenab-ı Hakk’ın İsrailoğulları’nı Firavun’un zulmün-den kurtardığı bir gündür. Hz. Musa bu günde oruç tuttuğu için biz de tutarız.’’ dediler. Hz. Muhammed Mustafa: ‘’Biz Hz. Musa’ya sizden daha yakınız ve hak sahibiyiz.’’ dedi ve o gün oruç tuttu. Sahabelerine de tutmalarını tavsiye etti.
Şah-ı Merdan, Damad-ı Nebi Hz. Ali, Hz. Muhammed’in şöyle buyur-duğunu nakleder:
“Her kim Âşûre gecesini ibadetle, zikirle, dualarla geçirerek değerlendi-rirse Hak Teâlâ da onu dilediğince lütuflandırır.”
MTAHİR CAN
Editördenİslam dünyası çok acı olaylar yaşıyor. Ülkemizde ve yakın coğrafyamızda her gün kan akıyor. Aynı din, aynı duygu ve inançla birlikte yaşadığı-mız bu topraklarda kavgaya değil, kardeşliğe büyük ih-tiyaç var. Daha önce olduğu gibi, bugün de ayrılıklara, farklılıklara değil; bizi biz yapan ve birleştiren değer-lerimizde buluşmaya her zamankinden daha çok muh-tacız. En önemli ortak nokta-larımızdan biri de Muharrem ayı. Peygamber Efendimiz’in (sas) sevgili torunu Hazreti Hüseyin’in şehit edildiği bu aydaki hüzün ve matem; meşrep ve mezhep farkı gözetmeksizin Ehl-i Beyt sevgisi taşıyan herkesin ortak değeri. Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’nın (sas) ciğerparesi Hazreti Hü-seyin, İslam tarihi boyunca zulme, baskıya, istibdada ve haksızlığa direnişin sembolü olmuştur. Yaşadığımız bu zor ve sıkıntılı günlerde Hacı Bektaş-ı Veli’nin ‘Bir olalım, iri olalım, diri olalım’ sözün-den hareketle kardeşliğimizi tazelemek, ortaklıklarımızı hatırlatmak için Muharrem ayı özel ekimizi hazırladık. Sünnilerin de, Alevilerin de hassasiyetlerine aynı dere-cede önem vermeye gayret ettik. Bu ortak değerler, Pir Sultan Abdal’dan Yunus’a, Alvarlı Efe’den Şah Hatayi’ye, Hak ve Ehl-i Beyt âşıklarının dizelerinde de görülmektedir. Bu çalışmamızın herkesi ken-di konumunda kabul ederek, İslam dünyasında ve ülke-mizde barış içinde birlikte yaşama idealine mütevazı bir katkı sağlamasını diliyoruz. Yunus’un seslendiği gibi biz de barışa, birlikteliğe, sevgiye çağırıyoruz.
Gelin tanış olalım İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim Bu dünya kimseye kalmaz…
Hz. Hüseyin Türbesi/Kerbela-Irak
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN19 AiLEM
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN20 Ailem 28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN
DURAK KARABULUT (ANADOLU-TRAKYA ALEVİ-BEKTAŞİ BİRLİĞİ BAŞKANI)
DARGINLIKLARIN BİTTİĞİ AY“Muharrem, doğrudan İmam Hüseyin’in aşkına, şehit edilişine matem orucu tutulan bir aydır. Bu ayda küsler barışır, dargınlıklar ortadan kaldırılır, alacak verecek dava-sı olanlar, biriyle sorunu olanlar bunu bitirmek zorundadır bu inanca göre. Bir de biz Muharrem ayında Alevi-Sünni
diye bir ayrım olduğunu düşünmüyoruz. Muharrem ayın-da, bütün Müslümanlar için, matem orucu tutulması, Hz. Muhammed’in en yakını olan Ehl-i Beyt’i, İmam Hüseyin aşkına yas orucu tutulması gerektiğini düşünürüz. Ama bunu genelde Aleviler daha çok icra eder.”
DOĞAN BERMEK (ALEVİ DÜŞÜNCE OCAĞI BAŞKANI)
“Dünyada ıstırabın ve çilenin bu kadar çok olduğu bir ortamda her yer Kerbela her gün Muharrem’e dönüştü. Bu sene Muharrem ayı başlarken Ankara’da patlama oldu. Ta Bedir Savaşı’nda Pey-gamber’in amcasının ciğerini çıkarıp yiyenlerin torunları şim-di Suriye’de Irak’ta ciğer çıka-rıp yiyorlar. İnsan ciğeri, insan kalbi yiyorlar. Korkunç bir dönem geçiriyor insanlık. Çok üzülüyorum ki bu, dünyada İslam’ın üzerine yapışan bir etiket halinde. Oysa bu yapılanların
İslam’la herhangi bir alâkası yok. Muharrem bizim acılarımızın daha da hatırlandığı, daha zirve-ye çıktığı, kendi kendimizle biraz daha baş başa kalmak istediği-miz zamanlardır. Ama maalesef bugünkü ortamda bu baskıda, insanların çektiği bu çilede, ca-navarlık ortamında üzülemiyoruz
dahi. Durmadan kaygılanıyoruz, bugün haya-tını sürdürmekte olanların geleceği hakkında ağır kaygılar yaşıyoruz. Benim için bu Muhar-rem böyle bir Muharrem oldu doğrusu.”
BU MUHARREM’DE ACILARIMIZ ZİRVEYE ÇIKTI
Hazreti Hüseyin zalimlere boyun eğmemiştir
uharrem ayı, hem Müslümanlar hem Ale-viler ve Şiiler için kut-lu bir aydır. Efendimiz Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde, Muhar-
rem ayının onuncu yani aşure gününde oruç tutulduğunu öğrenince ashabına da oruç tutmalarını söylemiştir. Fakat Haz-reti Hüseyin’in şehit edilmesinden sonra Muharrem çok daha büyük bir önem ka-zanmıştır. Muharrem bize hem aşure oru-cunu hatırlatıyor hem de Hazreti Hüse-yin’in şehadetini. Dolayısıyla Şiiler kadar olmasa bile Sünniler de Muharrem ayına çok önem verirler.
Bence Muharrem ayının bir başka fa-zileti hem Şiiler ile Sünniler hem de Ale-viler ile Sünniler arasında bir yakınlaşma vasıtası da olabilir. Hem Sünni dünya hem Şii-Alevi dünya Muharrem ayına önem verirken, oruç tutarken Hazreti Hüseyin’i, Hazreti Hüseyin’in mücade-lesini, davasını niyaz ederken ortak bir noktada da buluşmuş oluyorlar. Son za-manlarda Muharrem ayına Sünnilerin de ilgi göstermesi Alevi vatandaşlarımızın
veya Şiilerin anma toplantılarına gitmesi mezhepler arası yakınlaşma ve bir arada yaşama açısından son derece önemli.
MUHARREM,BİRLİKTE YAŞAMANIN VESİLESİDİR Bu sene Ehlibeyt Vakfı’nın toplantısına, iftarına katıldım. Orada Abdullah Gül başta olmak üzere çok sayıda değişik siya-si görüşlerden, sivil toplum kuruluşların-dan, medyadan temsilciler vardı. Oraya katılmamız Alevi kardeşlerimiz tarafın-dan sevgiyle karşılandı. Hoşnut oldular. Bir arada yaşamamız için ciddi bir engelin olmadığını gördük. Balkanlar’dan Bekta-şi tarikatından insanlar gelmişti. Onlarla tanıştık. Muharrem’i bir arada yaşamanın vesilesi olarak kullanmak gerekir diye dü-
şünüyorum. Hem bir yandan Muharrem orucunu tutarken sevap kazanırız hem de diğer yandan ümmetin birliği yönünde de bir adım atmış oluruz. O açıdan Muhar-rem’e önem vermek gerekir.
Alevilerin Muharrem ayını matem olarak görürken Sünniler o ayda yaşa-nanlar açısından daha farklı görüyor. Bu bir gelenektir yani. Şii ve Alevi tarihinde Muharrem matem ayı olarak kabul edi-lir. Hazreti Hüseyin için yas tutulur, ağ-lanır. Sünniler daha soğukkanlı bakarlar olaya. Şiiler ve Aleviler Hazreti Hüse-yin’in yasını tutarken Sünniler de Hazre-ti Hüseyin’in mücadelesi, davası üzerin-de düşünmelidirler. Yılmadı, direndi, bile bile şehadete gitti. Kerbe-la’da çölün ortasında 72 kişi, bunlar Efendimiz’in soyun-dan gelen Ehlibeyt’tendi. Zalim bir iktidar tarafın-dan katledildiler. Sün-niler de işin bu siyasi, sosyokültürel boyutu üzerinde düşünür-lerse böylelikle Haz-reti Hüseyin davası
da tarih boyunca canlı tutulmuş olur. Bu açıdan birisi matem tutar öbürü tefekkür ederken ortak nokta Hazreti Hüseyin’in şehadeti, direnci, Ehlibeyt’in doğru bir istikamette ilerlemesi, zulme, haksızlığa hiçbir zaman pirim vermemesidir. Ortak payda o olabilir.
M Bence Muharrem ayının bir başka fazileti hem Şiiler ile Sünniler hem de Aleviler ile Sünniler
arasında bir yakınlaşma vasıtası olabilir.
ALİ BULAÇ
KARDEŞLİK İÇİN KUCAKLAŞMAK GEREKİYOR“Muharrem ayı, başta oruç olmak üzere ibadet ve dua açısından faziletli bir ay olmakla birlikte, Sünnî-Alevî kardeşliği bakımın-dan da çok önemli bir fırsat ayı. Ülkemizde asırlardır birlikte ya-şayan bu iki topluluğun ortak inancı olan Kur’an ve Peygamber Efendimiz (sas) kardeşliği emret-mektedir. Birbirimizi yok saymak ya da bir-leştiğimiz temel noktaları görmeyip ayrışmak her iki topluluğu da bir şey kazandırmaz. Kar-deşlik, diyalog, hoşgörü ve sevgi için öncelikle tanışmak ve kucaklaşmak gerekir. Bugün kar-deşliğin teorik alt yapısını inşa etmekle birlikte asıl mühim olan vesileler oluşturmaktır. Karşı-lıklı ziyaretler, ikramlar, ortak programlar, pro-
jeler ve faaliyetler yakınlaşmayı, tanışmayı sağlayacaktır. Kur’an ve Peygamber Efendimiz (sas) ortak paydalarımızdan olduğuna göre, başta Ramazan ayı, Kutlu Doğum Haftası olmak üzere mü-barek ve önemli gün ve gecelerde cemevlerinde yapılacak yemekli veya ikramlı Kur’an ziyafeti, kon-
ferans, konser ve sohbet programlarına her iki taraf da katılırsa çok güzel neticeler alınabilir. Eğer bu tür teşebbüslerle diyalog ve kardeşlik zeminini tesis etmezsek, kendi iktidarlarını sürdürmek isteyen ulusal veya küresel güçler, tıpkı Irak ve Suriye’de olduğu gibi küçük fark-lılıkları istismar ederek gerginlik ve çatışma or-tamı meydana getirebilir.”
CEMİL TOKPINAR (İLAHİYATÇI-YAZAR)
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN21 Ailem 28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN
Muharrem 61 (10 Ekim 680)’de Ker-belâ’da neler oldu? Göz yaşartan, gönül sızlatan bu acık-lı hâdiseyi doğru
anlayabilmek için, “Kerbelâ olayı hangi sebeplerle doğdu? Hz. Hüseyin Kûfe’ye niçin gitti? Başına bu sıkıntılar neden geldi? Medine’de ya da Mekke’de kala-maz mıydı?” gibi soruları cevaplandır-mak gerekir. Çünkü Kerbelâ, bir sonuç-tur; Benî Ümeyye yönetimince Kerbelâ öncesinde “Hz. Osman taraftarlığı ve Ebû Türâb (Hz. Ali) aleyhtarlığı” tarzın-da yürütülen toplumu kutuplaştırma siyâsetinin acı bir meyvesidir. Önce şunu bilmeliyiz ki Hz. Hüseyin, takva sahibi bir insandı; Kur’an’dan haz alan, Kur’ân-ı Kerîm âyetlerinin derin anlam-ları üzerinde düşünen, Allah’ı zikri seven bir mü’mindi. Dedesinden (Peygamber Efendimiz’den) öğrendiği hadisleri, ayrı-ca O’nun söz ve davranışlarını insanlara aktarmada örnek bir şahsiyetti. Hz. Hü-seyin, Ehl-i Beyt’in en gözdelerindendi. Resûl-i Ekrem Efendimiz’in “Dünyadaki reyhanlarımdan, çiçeklerimden, cennet gençlerinin seyyidi-beyefendisi” diye ni-teleyip müjdelediği seçkin bir şahsiyetti. Sevgili Peygamberimizin gözbebeğiydi; “öpüp kokladığı”, dizine oturtup “Ehl-i Beyt’imizden” dediği, ağabeyi Hz. Ha-san, babası Hz. Ali, annesi Hz. Fâtıma ile birlikte Cenâb-ı Hakk’ın kendilerini “günahlardan arındırıp tertemiz kılmak istediği (bk. Ahzâb, 33/33) Ehl-i Kisâ ve
Hamse-i Âl-i Abâ” dan bir candı. Acaba Hz. Hüseyin, böylesine seçkin bir çizgi-de, ulvî bir gayede devam ve gayret üze-re iken, Kûfe’ye doğru niçin yola çıktı? Buna dair tarihçilerce çokça araştırmalar yapılmıştır. Onun Hicaz’ı terk ederek Kûfe istikametinde yola çıkışının sebebi bilinmeden Kerbelâ’yı doğru bir şekilde anlamak mümkün olmaz. Ne var ki, dar hacimli-sınırlı bir yazıda bu alanda olup biteni ortaya koyan araştırmaları yansıt-mak kolay olmaz. Bununla beraber ya-şanan faciadan anlaşılıyor ki, hadisenin cereyan ettiği dönemde iktidarı elinde tutanlar (Emevîler), Hz. Hüseyin’in altı-nı çizdiği temel düşünceyi; davasını, ga-yesini, yürüyüşünü anlama konusunda ciddi bir çaba göstermemişler, ona karşı güç kullanmaktan başka bir şey düşün-memişlerdir. Ne yazık ki, Emevî yöneti-minin basiretsizlikleri ve duyarsızlıkları neticesinde ortaya bir facia çıkmıştır.
HZ. HÜSEYİN NE YAPMIŞTIR? Hz. Hüseyin, İslâmî değerlere uymayan, önceki yöneticilerin uyguladığı İslâm siyaset geleneğine ters düşen, tahribatı tüm toplum kesimlerini ve Müslümanla-rın gelecek yüz yıllarını kapsayacak olan
yanlış uygulamalara ve özellikle mevcut halife tarafından oğlu Yezid’in halef bıra-kılarak halkın biate zorlanmasına hak ve adalet duygusuyla karşı çıkmış ve davası uğrunda şehit düşmüştür.
Mezhebimiz, meşrebimiz, mizacımız ne olursa olsun bütün Müslümanlara düşen, Sevgili Peygamberimizin dün-yadaki reyhanlarından/çiçeklerinden bir çiçek ve cennet gençlerinin beyefendisi olan Ehl-i Beyt’in göz bebeği Hz. Hüse-yin’in mazlûmiyetinin derinliğini, şehâ-detinin anlamını, haksızlığa karşı çıkı-şındaki şuuru kavramak ve -kendisinin de dediği gibi- davası uğruna canını feda etmesinin “Müslümanlara bir hayır-bir iyilik olarak dönmesini” sağlamaktır.
İslâm tarihi boyunca Her Müslüman, Hz. Hüseyin’e karşı uyguladığı şiddetli yaptırımlar sebebiyle Yezid’e karşı ol-muştur; onun yaptıklarını meşru gören ve anlamlı bulan hiç bir tarihçiye rast-lanmadığı gibi hiç bir Müslüman da onu Hz. Hüseyin’e karşı yaptığı işlerde ma-zur görmez. Keza her Müslüman, Hz. Hüseyin’in davasındaki samimi müca-delesini muhabbetle desteklemiş ve Peygamber Efendimizin aziz torununa gönül bağlamıştır.
10
“HÜSEYİN BENDENDİR BEN DE HÜSEYİN’DENİM” Tüm İslâm dünyası ve özellikle Müslüman-Türk milleti, Ehl-i Beyt sevdalısı olup özellikle Hz. Hüseyin’i, maruz kaldığı sıkıntılar sebebiyle son derece samimi ve içli duygularla sev-miştir. Bu sevgi, günümüzde de artarak devam etmektedir. Kanaatımca: “Allah Resûlü’nün (s.a.s) aziz torununa beslenen bu samimi muhabbet, dünya coğrafyasındaki tüm Müslü-manları birleştiren, ağlatan, düşündüren, ders ve ibretler almaya sevk eden ortak bir değer”dir.
Nitekim tarih boyunca İslâm dünyasında “Tüm Ehl-i Beyt’i ve özellikle Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i ve soyundan gelen seyyidleri-şerîfleri sevip saymak, Hz. Peygam-ber’e (s.a.s) muhabbetin bir tezahürü (yansıması) olarak algılanmış, soyun karışması-nın önüne geçilmek için soy kütükleri tutulmuş, sadaka almaları caiz olmadığından tarihin eski dönemlerinden itibaren devletten kendilerine tahsisat (maddî gelir) bağlan-mış, maddî sıkıntı içinde kötü duruma düşmelerinin önüne geçilmiş”tir. Ceddimiz Osmanlı döne-minde Seyyid ve Şerîf’lerin soy kütüklerinin tutulması, haklarının gözetilmesi, iş haya-tında haksızlığa uğramalarının ve kötü duruma düşmelerinin önlenmesi, aile düzenlerinin sağlanması gibi hususlarla ilgilenmek üzere “Nakîbüleş-raflık Müessesesi” kurulmuş, bu kurumun başına da Seyyid ve Şerîf’lerden “Nakîbüleş-raf” unvanıyla bir görevli getirilmiştir. Nakîbüleşraflar, Osmanlı yönetiminde protokol-de önemli bir yere sahip olup, savaşlarda Sancağ-ı Şerîf’i taşırlar, ordunun başarısı için dua ederler, namazlara da imamlık yaparlardı. Sonuç olarak tarihe “Kerbelâ Faciası” diye geçen bu olayda “sevgi, saygı, vefâ, hakka, hukuka riayet, insana hürmet, insanın fikrine önem vermek, onu dinlemek-anla-mak yok olmuş”tur! Dolayı-sıyla bizler bu faciadan ibret çıkartarak İslâm dünyasında insanlar arası ilişkilerde bu değerleri öne çıkarmalıyız. Bu vesile ile ifade etmek gerekir ki, “Her yıl Muharrem Ayı’nda Kerbelâ Faciası’nı, acıların ta-zelenmesi, yaraların yeniden açılması için değil; Hz. Hüseyin Efendimizin, uğrunda canını feda ettiği hak, adalet, rah-met, merhamet, müsamaha, şefkat duygu ve değerlerinin yeniden ihyâsı ve her meslek-teki insan ilişkilerine yeniden yansıması için anmalı”yız!
KERBELA’YI ANLAMAK HÜSEYIN ALGÜL
Kerbelâ’da “sevgi, saygı, vefâ, hakka, hukuka riayet, insana hürmet, insanın fikrine önem vermek, onu dinlemek-anlamak yok olmuş”tur! Bizler bu faciadan ibret alarak insanlar arası iliş-kilerde bu değerleri öne çıkarmalıyız.
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN22 Ailem28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN
uharrem, Yezit ve ordusu tara-fından Hz. Hü-seyin’in şehit edilmesi olayıyla ilgili tuttuğumuz
bir yas orucudur. Fakat bununla sınırlı değildir. Yani sadece Kerbe-la olayını üzüntüyle andığımız bir anlam yüklemiyoruz biz sonucu-na. Kerbela, inanç ve düşüncemi-ze göre zalim ile mazlumun karşı karşıya geldiği ve mazlum olanın zalim olana boyun eğmeme di-renişini, direncini ve kararlılığını gösteren bir olaydır. O günden günümüze kadar yaşanan tarih içerisinde çok çeşitli biçimlerde zalim ve mazlum hep karşı karşı-ya gelmiş ve mücadele etmişlerdir. Bu anlamda Kerbela bize zalimlere karşı hak, hukuk, eşitlik, özgür-lük ve adalet mücadelemizde çok güçlü bir ilham veren kaynaktır. Biz Kerbela’yı Muharrem ayında tuttuğumuz oruçla anarken aynı zamanda haksızlığa, adaletsizliğe, zulme karşı durabilmek gücünün moralini ve maneviyatını arıyor ve buluyoruz. Muharrem ayı ve oru-cunun bizim için ifade ettiği anlam budur.
Günümüze kadar gelen süreç içerisinde Kerbela olayını bize dü-şündüren, hatırlatan, hiç unuttur-mayan sayısız eziyetler, katliamlar,
acılar yaşadık. Bunlardan bazıları İslam görünümü adı altında yaşa-dığımız ya da karşı karşıya kaldığı-mız acılardır. Maalesef günümüzde de bu böyle. Yezit de İslami bir gö-rünüm altında kendini halife ilan etmiş ve İmam Hüseyin’e boyun eğdirmek istemişti. Günümüzde de çeşitli biçimlerde İslam’ı kullana-rak, referans göstererek kendi za-limliklerini, zorbalıklarını, adalet-sizliklerini insanlara dayatanlar hâlâ var. O nedenle Kerbela olayı ve İmam Hüseyin’in direnişi günü-müzde de bize güç vermeye moral vermeye direniş gücü vermeye de-vam ediyor. Kerbela’yı böyle anıyo-ruz. Bizim açımızdan bir de manevi bir arınmayı, temizlenmeyi gerekti-ren bir anlam ifade ediyor. 12 İmam orucu boyunca hem nefsini terbiye etmek hem inancını güçlendirmek hem de yaşamaya devam ederken en büyük ifadesini İmam Hüse-yin’in şahsında bulan o büyük dire-nişin gücünden ilham almak, bizim 12 İmam orucuna yüklediğimiz di-ğer anlamdır. Yaşadığımız dünya kirli bir dünya. Değerlerimiz itiba-rıyla kuşatıldığımız bir dünya. O yüzden Muharrem ayının ve Ker-bela olayının ifade ettiği anlamı en azından bugünlerde yeniden her zamankinden daha derin bir şekil-de düşünmek, anlamak, hissetmek lazım.
uharrem ayı kutlu bir ay. Mübarek bir ay. Adem’in
günahının Allah tarafından affe-dildiği, Nuh Peygamber’in gemi-sinin kurtarıldığı, Musa Peygam-ber’in Kızıldeniz’i yardığı gibi çok çeşitli kutlu ve mübarek olaylar bu ay içerisinde gerçekleşmiş. Ama aynı zamanda coşkuyla karşılamak gereken bu ayda Kerbela olayı da yaşanmış. Aleviler açısından Mu-harrem ayının öne çıkan anlamı her şeyden önce budur. Sünni canlarımızın da Alevilere bakarken anlaması gereken en önemli olayın bu olduğunu düşünüyorum. Biz bu orucu yas anlamı yükleyerek tutu-yoruz. Bir mübarek olayı kutlamak için değil. Hâlâ canımızı acıtan bir olayı hatırlamak ve hiç unutma-mak için bu orucu tutuyoruz.
Oruçların ardından aşure kay-natıp komşulara dağıtıyoruz. Yaşa-dığımız toplumda ‘Alevi’nin ekmeği yenmez’ diye düşünen insanlar olsa bile. Kurban kesiyoruz. Kurbanımızı konu komşu birbirimize dağıtıyoruz. Muharrem ayının ifade ettiği anlam elbette ki hepimizin bir parça düşün-mesine, kendi ve birbiriyle ilgili önyar-gılarını aşmasına vesile olsun isteriz.
lkemizde Ramazan orucunun dejenere edildiğini düşünüyo-
rum. Saraylarda şaşaalı iftar sofrala-rı Ramazan orucunun anlamına ve özüne ne kadar uygundur? Göstere göstere yapılan yardımlar, ibadetin özüne çok uygun düşen davranışlar değil kanısındayım. Annem Rama-zan’da oruç tutardı. Otuz gün boyun-ca olmasa bile sağlığı el verdiği kada-rıyla oruç tutardı. İnançlı bir insandı. Bir ibadet olarak oruç tutardı.
ilem inançlı, Alevi olmanın ge-reklerini yerine getiren insan-
lardı. Annem de babam da büyükle-rim de. Elazığ’da ben bunu yaşadım. Herkesin kendi mahallesinde yaşa-dığı bir kent. Bugün hâlâ o durumda olmasını, geldik gidiyoruz bu dün-yadan ama hâlâ aynı tedirginliklerin yaşandığını görmekten büyük üzüntü duyuyorum. İstanbul’da bile Alevile-rin oruç tuttuğunun kaç kişi farkın-da? Farkındalık yaratmak için özel bir gayret içerisinde olmayız. Oruç tutma anlayışımıza da aykırı. Kor-kuyla, tedirginlikle oruç tuttuğumu aman anlamasınlar, Alevi olduğumu aman bilmesinler tedirginliğiyle bunu gizlemeye çalışmak ayrı bir şey. Bu tedirginlik çocukluk zamanlarımız-dan kalmış bir şey değil maalesef hâlâ aynı şekilde devam ediyor.
MAleviler hâlâ korkarak oruç tutuyor
Göstere göstere ibadet yapılmamalı
Aşure kaynatıp komşulara dağıtırız
Annem Ramazan’da ORUÇ TUTARDI A
Ü
M
CAFER SOLGUN
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN23 AİLEM 28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN
PROF. DR. HÜSEYİN ÖZCAN
ORTAKACIMIZ KERBELAAlevî ya da Sünnî inanca sahip olan kişiler herkesi kendi konumunda kabul etmeli, muhataplarını birbirine benzet-me çabası içinde olmamalıdır. Bu gü-vence ile gruplar dönüştürülme kaygısı taşımadan diyaloglarını geliştirebilirler. Esasen Alevî ve Sünnî gruplar tarih bo-yunca iç içe yaşamış, aynı ailenin fert-leri, aynı coğrafyanın insanıdırlar.
levilik, İslam dairesinde tasavvufi bir yoldur. Ale-vilikte Hak, Muhammed, Ali sevgisi inancın adeta parolasıdır. Allah inancı, Hz. Muhammed’e duyu-lan muhabbet ve Hz. Ali sevgisi Aleviliğin temelini
oluşturur. Alevi inancını dilden dile gönülden gönüle aktaran ozanların dilindeki binlerce ne-fes bunun en açık delilidir. Bugün Alevîlik içinde
önemli bir konuma sahip olan inanç önderleri Alevî dedeleri de bunu ısrarla dile getir-
mektedir. Bu bakış tarihi süreç içe-risinde de hiç değişmemiş, Ale-
viler İslam üst kimliği içinde varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Alevi ve Sünni inanca mensup halkımız geç-mişte şer güçlerce tez-gahlanan birtakım oyun-larla zaman zaman karşı karşıya getirilmiştir. Ge-rilimi tetikleyen asıl un-sur cehalettir. Sünniler de
Aleviler de hem inançları hakkında hem de birbirleri
hakkında yeterli bilgiye sa-hip değildir. Üstüne üstlük bir
de ortalıkta dolaşan birtakım yalan yanlış ifadelerden oluşan ciddi bir bilgi
kirliliği vardır.Bilindiği gibi Aleviler, Hz. Hüseyin’in katle-
dildiği Muharrem ayında oruç tutarak bir hüzün yaşarlar. Esasen Anadolu insanı Alevi’siyle Sün-ni’siyle gönlü Ehlibeyt muhabbetiyle dopdolu-dur. Kerbela, ortak bir hüzündür. Son yıllarda
Kerbelâ’da Hz. Hüseyin’in şehade-ti vesilesiyle Alevî-Sünnî halkın birlikte düzenlediği mevlid ve anma program-ları, Sünni vatandaşların Muharrem ayında ce-mevlerinde oruç açma programına katılmaları, birlikte sofraya oturup lokma paylaşmaları, Hz. Hüseyin’in şehadetine ve Ehlibeyt’e yapılan zulme birlikte gözyaşı dökmeleri her iki inanca sahip toplulukları birbirine yaklaştırması, kay-naştırması sebebiyle anlamı ve önemi büyük etkinliklerdir.
Her iki kesimin birbirini tanımaya ve anla-maya ihtiyacı vardır. Öncelikle ve özellikle bu empatiyi egemen çoğunluk olan Sünnilerin yapması lazımdır. Bunun için bir araya gelme-lerin vesileleri artırılmalıdır.
Alevi ve Sünnîlerin birlikte katıldıkları Mu-harrem ayı, oruç açma programlarında Kerbe-la’da Ehlibeyt’e yapılan zulmü dile getiren mer-siyelere Alevi Sünni hep birlikte iç geçirdiler, hep birlikte gözyaşları döktüler. İnsanlar tanış oldular. Muhabbet çerağları uyandırıldı, önyar-gılar eridi. Yapılan konuşmalarda hep Ehlibeyt muhabbeti ve Ehlibeyt’e yapılan zulme tepki ve ehlibeyt için duyulan hüzün vardı. Aynı Allah’a aynı kitaba aynı peygambere inanan Alevi-Sün-ni vatandaşlarımız ehlibeyt muhabbetiyle bir halka oluşturdular, cem oldular.
Alevî ya da Sünnî inanca sahip olan kişiler herkesi kendi konumunda kabul etmeli, muha-taplarını birbirine benzetme çabası içinde olma-malıdır. Bu güvence ile gruplar dönüştürülme kaygısı taşımadan diyaloglarını geliştirebilir-
ler. Esasen Alevî ve Sünnî gruplar tarih boyunca iç içe ya-
şamış, aynı ailenin fertleri, aynı coğrafyanın insanıdırlar.
Gelinen şu noktada toplumumuzu ayrış-tırmaya yönelik yeni Kerbelaların yaşanmasını istemiyoruz. Geçmişte çok acılar yaşadık. Tarih boyunca birlik ve beraberliğimizi bozmak iste-yen Yezid zihniyetli şer güçler hep var oldular. Bugün bizler geçmişte yaşananlardan dersler çıkarmalıyız. Milletimiz aynı tuzağa tekrar düş-memelidir. Geçmişte yaşanan acıları dağlamak, değişik vesilelerle aynı dinin mensubu Ehlibeyt sevdalılarının arasını açmak fitne çıkarıp kini bi-lemek Kerbela ateşine benzin dökmektir.
Bizler Türkiye’yi bir kilime benzetiyoruz. Bu güzel yurdun her deseninde her tür etnik yapı ve inanç sahibi insanımızın bir ilmik olarak bu de-sene renk kattığı düşüncesindeyiz. Aynı kader birlikteliği içinde önemli birçok ortak değerlerin yanında insan olmanın gereği farklı bakış açıla-rının bulunması tabii bir durumdur. İnançların değişik algılama ve uygulamalar şeklinde top-lumdan topluma bazı farklılıklar şeklinde görül-mesi olağandır. Fakat bu farklılık hiçbir zaman ayrışmaya dönüşecek nitelikte değildir. Hacı Bektaş Veli’nin ifade ettiği gibi zaman “Bir olma, iri olma, diri olma” vaktidir.
Ruhlarımızın hassaslaştığı Muharrem ayın-da bu kutlu ayın ruhuna uygun olarak Ale-vi-Sünni yakınlaşmasına önemli bir maya çalın-mıştır. Umuyoruz ki bu maya, bütün Anadolu’da tutacak, geçmişin acılarını unutturacak bir iksir olacaktır.
A
ALİ EKBER YURT (TUNCELİ CEMEVİ BAŞKANI VE DEDESİ)
Muharrem ayı tüm İslam âlemi için olduğu gibi bizler için de kutsal bir ay. Yine oruç ayı olarak biliniyor, bununla birlikte Muharrem bir matem ayı. Kerbela’da Hz. Hüseyin’in şe-hadete ermesi nedeniyle daha çok bir hüzün ayı. Hz Hüseyin Kerbela’da haksızlığa karşı çıkmıştır, hakkı olan kutsal vasiyeti çiğne-yenlere karşı bir duruş sergilemiştir. Kerbela,
bir nevi hak ile haksızlığın mücadelesidir. Beşerde kaybetmiş görünebilir ama bugün hala, 1400 yıl sonra, onun o haklı davası için gözyaşı dökülüyor ve davası sahipleniliyorsa o gün kaybedilmiş görünen bir dava aslında tarihsel süreç içerisinde büyük bir kazançtır. İslam’ın hakikatinden başına gelen ne kadar kötü bir şey olsa bile, ne kadar büyük zulme
de uğrasa, evladını dahi kaybetse Allah’ın hakikatinden ayrılmamanın duruşunu gös-termiştir. Gelecek kuşaklara ne olursa olsun, neyinizi kaybederseniz kaybedin, Allah’ın hakikatinden ve doğruluğundan kopmayın, her şeyinizi yitirseniz bile inancınızı ve değe-rinizi zalimin karşısında ayaklar altına aldır-mayın mesajını vermiştir.
KERBELA’DA, ‘HER ŞEYİNİZİ KAYBETSENİZ DE HAKİKATTEN AYRILMAYIN’ MESAJI VERİLMİŞTİR
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN24 AİLEM 28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN
levî-Bektâşî edebi-yatında Hz. Ali hic-reti sırasında İslâm Peygamberi Hz. Muhammed’in ya-tağına yatan, gözü kara bir yiğit olarak resmedilmektedir.
Hz. Hüseyin bir insanın yapabileceği en büyük fedakârlık olan başını ver-meyi, ceddi Muhammed Mustafâ’dan miras kalan İslâm davası uğruna seve-rek kabul etmiştir. Pir Sultan Abdal’ın Hz. Hüseyin’in bu hareketiyle, erenlere fermân olduğunu söylemesinin nedeni erenlerin yolu hakkında bilgi vermektir. Gelenekte ölmeden önce ölmeyi göze alamayan, hakîkat uğrunda cânını, başı-nı fedâ edemeyen bir tâlib-i Hakk’ın velî veya mürşid olması mümkün sayılma-mıştır. Hz. Hüseyin’e gönül veren der-vişler onunla öylesine bütünleşmişlerdir ki Kerbelâ’da gövdesine açılan yaralar, sanki onların vücudunda açılmış gibidir. Çünkü o Hakk için serini kurbân eyle-miştir. Deli Boran bu duygusunu şöyle ifade eder:
Bakıp çâr köşeyi seyrân eyleyen,Yaraların bende İmâm Hüseyin,Hakk için serini kurbân eyleyen,Yaraların bende İmâm Hüseyin.Velâyete tâlib dervişlerden olan ve Hz.
Hüseyin’i derûn-ı dilden seven Derviş Mehemmed bu sevgi ve özdeşleşmenin insanı kendinden geçirmesi; deli/dîvâne haline getirmesi sayesinde hangi manevî hallerin ortaya çıkacağını işlemektedir. Hz. Hüseyin’in yaralarını bedeninde his-settiği kadar, onun aşkına gözyaşı döken âşık, Hakk’ı kendi özünde bulma gibi bir manevî derece ile ödüllendirilmektedir. Özünü köz etmek isteyen, sözünü özün-den söylemeyi murad eden âşıkların/sâ-dıkların gözbebeği Hz. Hüseyin’dir:
Seni seven âşık dîvâne olur,Arar Hakk’ı kendi özünde bulur,Yaşını silmeğe kapuna gelür,Ver benim murâdım İmâm Hüseyin.Teslim Abdal gözündeki perdeyi
aralayan, kalbini nazargâh-ı ilâhî haline getiren ve Hakk’ın dîdârını gören ger-çeklerin (velîlerin) Hasan Hüseyin aşkı-na başlarını nasıl kurban verebilecekle-rini işlemektedir. Nefsinin sesine kulak vermek, hırs, kin ve öfkenin esiri olmak Hz. Hüseyin’i şehid eden Yezîd’in özel-liklerindendir. Bu sebeple kalbin ma-nevî ikliminde seyr ü sülûk etmek ye-
rine, nefsin emirlerine itaat etmek gibi bir bayağılığı sergileyen kişi murdâr sayılmıştır. Hüseyin’leşen cânlar onun aşkına fakire, fukarâya vermenin, yeme-yip yedirmenin, giymeyip giydirmenin, nefsi aşmanın ve benlik ağacını gönül şehrinden söküp atmanın sembolü ol-muşlardır:
Fehmettik dîdârımızı yüzdürelim de-rimizi,
Kurban verdik serimizi Hasan Hüseyin aşkına.
Gerçekler kalbini güder nefsini dinleyen murdâr,
Verdiğin za’ya mı gider Hasan Hüseyin aşkına.
Zulmün karşılığı adâlet, merhamet ve cömertliktir. Muharremiyye’de yas ve matem günleri yetim ve fakîrlerin gönüllerinin kazanılacağı zaman dili-mi haline getirilmiştir. Şu tavsiyelerde bulunulmaktadır: “Bir kişi âşûrâ gün-lerinde bir fakîrin karnın doyursa cemî’ ümmet-i Muhammed’in yoksulların do-yurmuşça sevap bula ve her kim âşûrâ günlerinde bir yetimin başın sığasa şef-
kat eliyle, Hak Teâlâ Hazreti Kemâl-i Kerem’inden eli altında ne kadar kıl var ise, adedince ol kulun derecâtını arturur. Pes mü’min olan kişiye lâzımdır ki âşûrâ günlerinde ve gayrı günlerde fakîrleri, yetîmleri, ve garîbleri hoş tutalar. Allah içün kâdir olduklarınca hürmet ve şef-kat ve riâyet ideler, rencîde ve remîde (ürkütmek, korkutmak) etmiyeler. Zira gönül Hakk’ın evidir ve hem nazargâhı-dır. Ev sâhibi evden hâlî değildir.”Mu-harremiyye’deki şu ifadeler ise ihtiyaç sahiplerine yardım etme konusunda Hz. Ali’nin örnekliğini gözler önüne sermektedir: “Rivâyettir ki ol Esedullâ-hi’l-Gâlib Hazret-i Emîrü’l-Mü’minîn İmâm Ali ibn-i Ebî Tâlib kerremallâhu vechehû yetîmleri ve garîbleri göricek merhamet ve şefkat idüp gâyetle hoş tu-tardı ve riâyet etmesine işâret iderdi…”
Öğrendiği dinî bilgiyi, uğruna cân fedâ edilebilecek kadar hazmedemeyen, özü (rûhu) ve sırrıyla buluşturamayan, yani zâhiri bâtınla bütünleştiremeyen kişi rûh-ı revân-ı Muhammedî’yi kav-rayamamış demektir. İnancın konusu
olan ğayb görünmeyen, bilinmeyen bir âlemdir. Hz. Hüseyin kimsenin görme-diği ğayba sanki görmüşçesine kesin bir inançla inandığı ve inancının gereğini yerine getirdiği için cümle mü’minlerin şâhı olmuştur. Mü’minler Fuzûlî’nin Hadîkatü’s-Süedâ’da anlattığı üzere ak-rabası Müslim bin Akil’in ölüm haberini alınca; “Müminler içinde Allah’a ver-dikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitli-ği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.” âyetini okuyan Hz. Hüseyin örneğinden yola çıkarak, îmânın bedelinin yüksek bir tasdîk olduğunu kavrayabilmektedirler. Alevî-Bektâşî algılamasında Hz. Hüse-yin mü’minlerin îmânını artıran bir fe-nomendir. Pir Sultan Abdal yukarıdaki deyişin bir başka dörtlüğünde bugerçe-ğe şöyle dikkat çekmektedir:
Bâtının sultânı mü’minler şâhı,Ğayb âleminin şems ile mâhı,Şah Hüseyin deyü ederler âhı,Mâtem ile zârı İmâm Hüseyin.
A
Anadolu Alevi-Bektaşi Edebiyatın’da Muharrem
PROF. DR. OSMAN EĞRİ
AYŞE GÜROCAK (ESKİ CEM VAKFI
ANKARA BAŞKANI)
“Muharrem ayı, sadece Alevileri ortak paydada buluşturan değil insanlığı ortak paydada buluştu-ran bir olaydır. Çünkü acılardan yastan insanlığa doğru yöneliş var orada. Yas-ı matem dediğimiz ay. Çünkü oradaki vahşet, Hz. Muhammed’in Ehl-i Beyt’ine yapılan bir vahşet. Oradaki Hz. Hüseyin’in duruşu insanlığı birleştirir. Bazen acılar da insanları birleştirir. İnsanlığa başka bir kapı, bir yol açar. Alevilerin inançlarının en temelinde kendilerini Kur’an’ın özü olarak tanımlamaları vardır. Kur’an’ın özü olarak tanımlamış bir toplu-luğuz biz. Ama tabii ki bazen inancımızı yaşama
biçimimizde farklılıklar olabilir. Onun için bugün Aleviler büyük kentlere göçtükçe köylerden uzak-laştıkça inancını öğrenme, çocuklarına öğretme noktasında çok zaman kaybetti. Ama şimdi bir araya gelerek cemevlerini oluşturdu. Dedelerini tekrar göreve çağırdı. Burada her Alevi vatandaşın vergi veren bir yurttaş olarak devletinden bek-lentisi cemevlerini yasal statüye kavuşturmasıdır. Çünkü cemevleri, bizim toplandığımız, inanç-larımızı ibadetimizi yaptığımız yerdir. Özellikle çocuklarımızın ve gençlerimizin Hak-Muham-med-Ali yolunda yürüdükleri bir yerdir.”
İNSANLIĞI BULUŞTURAN
BİR AY
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN25 GüNDEM30 GÜNDEM 28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN
ZEYNEP KIRŞAN -METİN ORMANCI
- Anadolu Alevi Bektaşi Federas-yonu'nun, geleneksel hale gelen
iftar programında Kerbela'da şehit edi-len Peygamber Efendimiz Hz. Muham-med'in (sas) torunu Hz. Hüseyin ve yol arkadaşları yâd edildi. İftara İstanbul Valisi Vasip Şahin, Anadolu Alevi Bek-taşi Federasyonu Başkanı Cengiz Hor-toğlu, Dünya Ehl-i Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun, işadamları Zeynel Abi-din Erdem ve Adnan Polat, şair-yazar Yavuz Bülent Bakiler, İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran, Türkiye Alevi Dernekleri Konfederasyonu Kurucu Başkanı Meh-met Tarhan, Alevi dedeleri, Bektaşi ba-baları, çok sayıda sanatçı, akademisyen, gazeteci, işadamı ve vatandaşlar katıldı.
“Gözbebeğimiz İmam Hüseyin, Gözyaşımız Kerbela” temalı program Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Ar-
dından lokma duası yapıldı. İftar me-nüsünde Kerbela'da şehit edilen Hz. Hüseyin ve arkadaşlarına saygıdan do-layı su, bıçak ve et ürünleri yer almadı. Programda konuşan şair-yazar Yavuz Bülent Bakiler böyle toplantıların daha sık yapılması gerektiğini ifade etti. Tür-kiye'de insanların ‘Oku' emrine uyma-dığı için bilmediğini söyleyen Bakiler, “Bilmediği için de Alevi Sünni'ye, Sünni de Alevi'ye düşman. Bu dünyanın en büyük ahmaklığıdır.” dedi.
Anlayış farkının mozaik kabul edile-bileceğini belirten işadamı Zeynel Abidin Erdem, “Birbirimizi yermeyeceğiz.” diye konuştu. İftar yemeğini 5 yıldır düzenle-diklerini hatırlatan işadamı Adnan Polat da sokakta insanların Alevi-Sünni diye bir problemlerinin olmadığını söyledi.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Mü-dür Yardımcısı Mehmet Kamış, Alevile-
rin taleplerine acilen cevap verilmesini, yıllardır dışlanmışlıktan kaynaklanan rahatsızlıkların giderilmesini istedi.
Aksiyon Dergisi Genel Yayın Yö-netmeni Bülent Korucu, millet olmanın gereği olarak öncelikle hüzün ve acının paylaşılması gerektiğine dikkat çekti. Korucu, “Bu hüzün hepimizin hüznü. Bunu farklı mecralarda yaşıyorduk, şim-di ortak mekanlarda bunu yaşamaya başladık.” dedi.
Rota Haber Genel Yayın Yönetme-ni Ünal Tanık, her şeyin ayrıştırılmaya çalışıldığı bir dönemin yaşandığına dik-kat çekti. Tanık, “Farklı düşünsek, farklı renklerimiz olsa da bir bütünün parça-sıyız. Bunu gösterme anlamında önemli bir gün.” dedi.
Alevi dedesi Süleyman Alan da, Ye-zid ölse de zulmün bitmediğini, artarak devam ettiğini söyledi.
GÖNÜL SOFRASINDA FARKLI RENKLER BULUŞTU
Anadolu Alevi Bektaşi Fede-rasyonu'nun düzenlediği
Muharrem iftarında birlik ve beraberlik mesajları ve-rildi. Her kesimden davet-linin bulunduğu programa
Vali Vasip Şahin, işadamları Zeynel Abidin Erdem ve
Adnan Polat, şair-yazar Ya-vuz Bülent Bakiler, İstanbul
Müftüsü Rahmi Yaran ile çok sayıda gazeteci, sanatçı
ve STK temsilcisi katıldı.
Amacımız ortak yaşam kültürü ortaya çıkarmakİftar programının açış konuşmasını ya-pan Anadolu Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Cengiz Hortoğlu, son günler-deki terör olaylarına dikkat çekerek he-deflerinin kardeşlik duygusunu ortaya çıkarmak olduğunu söyledi. Hortoğlu, “Asıl yapmak istediğimiz şey memleke-
timizin ihtiyaç duyduğu birlik beraber-liği, kardeşlik duygusunu, ortak yaşam kültürünü ortaya çıkarmak. Özellikle 7 Haziran'dan sonra bu ülkenin başına ge-lenlere bakınca aslında bu çabalarımızın ne kadar önemli bir ihtiyaç olduğunu bir kere daha görüyoruz.” şeklinde konuştu.CENGİZ HORTOĞLU
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN26 TÜRKİYE28 KARA KUTU 28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN
-10 Ekim 2015 Cu-martesi günü barış mitingine yürüyen
kalabalığın arasına karışıp Ankara Garı önlerinde üzer-lerindeki bomba düzeneğini infilak ettiren IŞİD üyesi iki teröristin 102 kişiyi öldürme-sine mi yanalım, yoksa olayın 1 Kasım seçimlerine malzeme yapılmasına mı? İhmaller zin-cirine mi üzülelim, yoksa iki yıldır eli kanlı silahlı örgütle-re alenen göz yumulmasına mı? Tabii ki Türkiye hepsine yanıyor ve üzülüyor. 20 Tem-muz’da Suruç’ta aynı yöntem-le 34 kişiyi öldüren Abdur-rahman Alagöz’le Ankara’yı kana bulayan canilerden Yu-nus Emre Alagöz’ün kardeş olması ve Emniyet’in 21 ki-şilik ‘canlı bomba’ listesinde yer alması, “ülkede normalin tamamen fevkinde ve olağa-nüstü işlerin döndürüldüğü-nün” en somut delillerinden biri değil mi? Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın katliamdan 12 gün sonra “Burada DAEŞ (IŞİD) de var, PKK da var, El Muhaberat da var, Suriye’nin kuzeyindeki PYD terör örgütü
de var. Hepsi beraber ortak ola-rak bu eylemi planlamışlardır.” diye konuşması, “MİT ve diğer istihbarat birimlerimiz uyuyor mu?” sualini daha da anlamlı kılmıyor mu? Dile getirilen şu iddiaların derhâl cevaplanması ve sorumlularının cezalandırıl-ması gerekmiyor mu? 1- Poli-sin terör şüphelilerini takibinde hayli fonksiyonel 50 ilde kurulu vaziyetteki “Yüz Tanıma Siste-mi” Mart 2014’te kapatıldı mı, evetse neden? 2- Canlı bom-baları (Y. E. Alagöz ve Ömer Deniz Dündar) Gaziantep’ten Ankara’ya getiren şoför Yakup Şahin’e uygulanan teknik ve fiziki takip niçin eylemden iki gün önce 24 saatliğine don-duruldu? (Şahin, patlamanın hemen ardından yakalandı ve emri kimlerin verdiğini açıkla-dı.) 3- (3500 PKK/KCK, DH-KP/C ve MLKP üyesiyle ilgili dosyaların kapatılmasıyla eş zamanlı olarak) Ankara, İzmir, Adana, Hatay, Gaziantep, Adı-yaman ve İstanbul gibi 20’ye yakın vilayette El Kaide ve IŞİD’le bağlantılı 1500 civarın-daki şüphelinin izlenmesi, niye 2 yıl önce sonlandırıldı?
CEVAPLANMASI GEREKEN BOMBA
ANKARA SORULARI
PROF. DR. ERDAL TÜRKKANRekabet Derneği Kurucu Başkanı
“Rakip kanalları platformdan çıkar-ma rekabet ihlali
değilse başka ne re-kabet ihlali olabilir?”
PROF. DR. İZZETTİN DOĞANCem Vakfı Genel Başkanı
“Hz. Hüseyin, nerede zalim
varsa ona boyun eğmemek adına
semboldür.”
ABDÜLHAMİT BİLİCİZaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü
“Hukukçular acil inisiyatif
geliştirmeli, medya çökerse
demokrasi kalmaz.”
AHMET ÇINARBitlis Valisi
“Devletin çarçur olmuş 40-50 mil-yon lirası var. İş
rezil. Sorumlu yok, suçlu yok.”
- Sonradan MİT’e ait olduğu be-lirtilen mühimmat dolu TIR’ları
gelen ihbarlar üzerine Adana ve Ha-tay’da durdurup arattıkları için tutuk-lu yargılanan savcılar (Başsavcı) Sü-leyman Bağrıyanık, (Başsavcı Vekili) Ahmet Karaca, Aziz Takçı ve Özcan Şişman ile Jandarma Kurmay Albay Özkan Çokay’nın tahliye talebi ikinci duruşmada da reddedildi. Üstelik ka-nunda yeri olmayan “esas hakkında savunma yapılmadığı” gerekçesiy-le. Oysa Türk Ceza Kanunu’na göre tutuklamanın devamında “delillerin karartılması ihtimali” ve “kaçma şüp-hesi” esas. Yargıtay 16’ncı Ceza Dai-resi’ndaki dava ‘devlet sırrı’ gerekçe-siyle gizli. Üçüncü celse 26 Kasım’da.
- 1990’lı yıllardaki pek çok faili meçhul cinayetle irtibatlandırı-
lan “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldı-rım’a ait olduğu ileri sürülen mezar kimlik tespiti için açıldı. 9 Temmuz 2015 tarihinde Erzincan’daki Ter-zibaba Mezarlığı’na defnedilen ce-nazenin kayıtlardaki ismi Mahmut Özer. Belçika merkezli bir internet sitesinde yayımlanan habere göre as-lında Özer ile Yıldırım aynı kişi.
ERZİNCAN’DAKİ O MEZAR YEŞİL’E Mİ AİT?
MİT TIRLARINI DURDURAN SAVCILARA
YİNE TAHLİYE YOK
- İçişleri Bakanı Selami Altınok, Emniyet Genel Müdürü Cela-
lettin Lekesiz ve Müsteşar Mükerrem Ünlüer’in imzaladığı 28 Eylül 2015 tarihli ve gizli ibareli resmî yazıyla, ‘usulsüz dinleme yapmakla’ suçla-nan -aralarında üst düzey yetkililerin de bulunduğu- istihbarat polislerinin meslekten ihraçlarıyla alakalı kararın, “dinlemelerin yürürlükteki mevzuata uygunluğunun tam anlaşılamadığı belirtilerek” lağvedildiği öne sürülü-yor. 31 ilin emniyet müdürlüklerin-deki konuyla ilgili şube müdürlerinin yargılandığı davaların gelişmeden nasıl etkileneceği merak ediliyor. Eskişehir Emniyeti’nin eski İstihba-rat Müdürü Mustafa Arık’ın avukatı Turgay Balaban, “Dinlemelerin yü-rürlükteki mevzuata uygun yapılıp yapılmadığının tam olarak anlaşıla-mamasının belirtilmesi aslında bir nevi ilgili personelin işlerini yasalara uygun şekilde yaptıklarının örtülü bir itirafıdır.” diyor.
USULSÜZ DİNLEME İDDİALARINI ÇÖKERTEN BAKANLIK YAZISI
- Ermeni asıllı gazeteci Hrant Dink’in genel yayın yönetmenliğini yü-
rüttüğü Agos gazetesinin de bulundu-ğu Şişli’deki apartmanın önünde Ogün Samast tarafından 19 Ocak 2007’de ta-bancayla vurularak öldürülmesine ilişkin dava, Yargıtay’ın ‘örgüt var’ hükmüyle önceki kararı bozması sonrası, İstanbul 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce yeniden görülüyor. Erhan Tuncel ve Yasin Hayal de yargılananlar arasında. Diğer yandan Savcı Gökalp Kökçü de, suikastta ihma-linden şüphelenilen kamu görevlilerini soruşturuyor. Emniyet Genel Müdürlü-ğü İstihbarat Dairesi’nin şimdiki başka-nı Engin Dinç ile önceki başkanlarından Ramazan Akyürek, İstanbul’un eski Em-niyet Müdürü Celalettin Cerrah ile İstih-
barat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ve eski emniyet müdürlerinden Ali Fuat Yılmazer de dâhil 25 şüphelinin isimle-rinin geçtiği iddianame hazır, tam 150 sayfa. Yalnız mühim bir sorun var. İstan-
bul Terör ve Örgütlü Suçlardan sorum-lu Başsavcı Vekili Orhan Kapıcı’ya göre eksiklik söz konusu. Savcı Kökçü’nün 9 kişinin daha tutuklanması yönündeki is-teği mahkemelerden dönmüştü. Başsav-cı Vekili Kapıcı’ya ilettiği iddianamenin yeni hâlinde de tutuklama talep ettiği öne sürülüyor. Ama Dinç de o isimler-den biri mi bilinmiyor. Dinç, savcının ifade davetine uzun süre direnmişti. En nihayetinde gelip, istihbaratın (kendi-si orada İstihbarat Şube Müdürü iken) Trabzon’dan İstanbul’a hem yazılı hem de sözlü bildirildiğini, sorumluluğun dönemin müdürleri Cerrah ve Güler’de olduğunu söylemişti. Her iki isim İstan-bul’a bu yönde bir bilgi ulaşmadığını ileri sürmüştü.
POLİS MÜDÜRLERİNE DİNK SORUŞTURMASINDA SIRA DIŞI HÂLLER
- Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Mus-tafa Kamalak, tarihsel süreçlerde ikti-
darların çökecekleri zaman şu 3 şeye önem verdiklerinin görüldüğünü ifade ediyor: “İlk olarak şatafata yöneldiklerini görüyoruz. Osmanlı dönemlerine baktığımızda muh-teşem saraylar hep yıkım zamanına denk gelir. İkinci olarak baskıya önem verirler. Sıkıyönetimler genel merkezin sarsılmaya
başladığı dönemlerde olur. Üçüncü olarak sıkıyönetim de kâfi gelmez; hukuk dışı uygulamalara başvururlar. Ama yıkılır giderler. Mil-letin, özgür medya-nın sesini kısmak isteyenlerin sesi kısılır.”
ÇÖKME SÜRECİNDEKİ
İKTİDARLARIN 3 ÖNEMLİ HASLETİ
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN27 TÜRKiYE32 RÖPORTAJ 28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN
TUĞBA KAPLAN
- Faili meçhul cinayetlerin işlendiği yıllarda Diyarbakır Barosu Başkan
Yardımcısı ve Genel Sekreteri idi CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu. Hem Di-yarbakır Lice doğumlu olması hem de mesleği onun faili meçhul davalarının takipçisi olması yönünde belirleyici un-sur. İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nin kuruculuğuna öncülük eden, Türkiye İnsan Hakları Vakfı kurucuları arasında yer alan Tanrıkulu, hâlâ parti-sinin insan haklarından sorumlu genel başkan yardımcılığı görevine devam ediyor. Söz konusu faili meçhul cinayet-ler davası olunca, onunla konuşmamak olmazdı. Şimdilerde çeşitli senaryolarla sulandırılan faili meçhullerle ilgili “Ya-kayı sıyırmaya çalışıyorlarsa sadece ken-dilerini aldatıyorlardır.” diyor. AKP’nin bu davaların üzerini örterek 90’larda iş-lenen suçlara ortak olduğuna inanıyor. Ve Mehmet Ağar’ın “Bir tuğla çekilirse duvar yıkılır.” sözünün AKP’yi de kap-sadığını söylüyor. -Her fırsatta ‘Faili meçhuller dönemi bizimle bir-likte kapandı’ diyen AKP’nin gerekli çabayı gös-terdiğini düşünüyor musunuz? AKP bir konuda büyük bir çaba sarf etmişse o da faili meçhul davalarında sanıkların korunması yönünde oldu. Şırnak’ın Silopi ilçesine bağlı Görümlü beldesinde 1993’te 6 köylüyü öldürdük-leri gerekçesiyle dönemin 23. Jandarma Sınır Tugay Komutanı emekli Tuğge-neral Mete Sayar’ın da aralarında bu-lunduğu 6 kişi yargılanıyordu. Bütün sanıklar beraat etti. Yine 90’larda öldü-rülen 19 kişiyle ilgili Mehmet Ağar’ın da yargılandığı davada hukukun gerekleri
hiçe sayıldı. Ağar, Ankara’ya getirilme-si gerekirken, İstanbul’dan mahkemeye katıldı. Sırf bu bile, faili meçhul davala-rına yönelik yaklaşımı ortaya koyuyor. Bu davanın seyrinin de Görümlü dava-sı gibi cezasızlıkla sonuçlanmasından kaygı duyuyoruz. Sadece bu iki dava değil, faili meçhullerle ilgili tüm davalar istikrarlı bir biçimde naklediliyor. Ola-yın yaşandığı yerde değil, güvenlik ge-rekçesiyle başka yerlerde görülüyor ve nakiller net olarak aklama aracı hâline getiriliyor. Faili meçhul davalarının nak-ledilmesi ve sanıkların aklanması konu-sunda AKP iktidarı azami bir gayret sarf etti, ediyor. -JİTEM’in işlediği iddia edilen bu cinayetlerin ör-tülmeye çalışılmasını nasıl yorumluyorsunuz? AKP, 1980’lerden bu yana süren ceza-sızlık sorununu daha da derinleştirdi. 1990’ların faili meçhul cinayetleri kap-samlı olarak soruşturulursa, sıranın kendi dönemine de geleceğini biliyor. Çünkü AKP döneminde de çok sayıda faili belli veya meçhul cinayet işlendi. Mehmet Ağar’ın “Bir tuğla çekilirse duvar yıkılır.” sözü AKP’yi de kap-sıyor. O yüzden de bu cinayetlerin aydınlatılmasını engellemeye çalışı-yorlar. Türkiye’de ciddi bir cezasızlık sorunu var. Şu anda İç Güvenlik Ya-sası’yla bu cezasızlık sorunu tamamen yapısal hâle getiriliyor. Bizim bu İç Güvenlik Yasası’nı mutlaka ciddiyetle ele alıp kaldırmamız gerekiyor. AKP döneminde ve öncesinde işlenen tüm suçların aydınlatılması için de Ha-kikatleri Araştırma Komisyonu türü bir formülü hayata geçirmemiz gere-kiyor. Aslında eğer 1990’lardaki hu-
kuksuzlukların hesabı sorulursa, AKP dönemi bundan bağımsız kalamaz. O zaman geçmişin tozlu raflarına kaldırı-lan tüm suçlar yeniden yargıya taşınır ve topyekûn bir arınma, temizlik yaşa-nır. Bunu, toplumsal barışın sağlanması konusunda da çok önemli bir gereklilik olarak görüyoruz. -Davalar tek tek kapatılırken, iktidara yakın gaze-teler ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Faili meçhul ci-nayetleri paralel yapı işledi’ demişti. Bu iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Suçları belli bir cemaate yükleyip yaka-yı sıyırmaya çalışarak sadece kendilerini aldatıyor. Bu suçların doğrudan devletin ve devleti yönetenlerin emir ve talimat-larıyla olduğuna dair güçlü veriler var elimizde. Bir cemaati her kötülüğün kay-nağı göstermekle, tüm kötülüklerin kay-nağı olarak Ergenekon’u göstermek aynı şeylerdir. Gezi’de öldürülen gençlerin failleri de mi cemaat veya Ergenekon? Hukuk devletlerinde suçlar bu şekil-de tasnif edilmez. Tek tek failleri bulur, yargı önüne çıkarırsınız. O faillerin ifa-deleri ve topladığınız deliller üzerinden soruşturmayı genişletmek ve ucu kime dokunursa dokunsun adalet yolunda ilerleyerek yargılama yapmaktır hukuk devletinin gereği. Madem faili meçhul-lerin faili cemaat diyorsunuz, o zaman delilleriyle birlikte ortaya koyun, failleri yargılayın. Ama böyle bir niyet ve zihni-yetlerinin olmadığını herkes biliyor. -1993’te Meclis Araştırma Komisyonu çatısı altın-da faili meçhullerle ilgili bir rapor hazırlanmıştı. O rapor neden dikkate alınmıyor? AKP iktidarı devleti ele geçirmiştir. Do-layısıyla devletin yaptığı suçları da giz-leme refleksini göstermesi bu açıdan şaşılacak bir durum değil. Roboski ko-nusunda da Meclis’te rapor hazırlandı. Ama o rapor da tamamen siyasal iktida-rı koruma, aklama aracı yapılmak isten-di. AKP demokrasi, özgürlük ve adalet konusunda başından beri samimiyetsiz davrandı. Birtakım çalışmaları tama-men göstermelik, seçim propagandası malzemesi yapmak içindi. Önceki dö-nemlerde Meclis’te AKP’nin niceliksel çoğunluğu olduğu için kendileri çalıp
kendileri oynadılar. Ama artık böyle bir şey söz konusu olmayacak. Faili meç-hullerle ilgili çok daha etkin çalışmalar yapacağız ve AKP dönemini de bu kap-sama alacağız. -Hukuk ve toplum nezdinde bu davaların kapatıl-maması için neler yapılmalı? Burada hem biz siyasetçilere hem de sivil toplum örgütlerine ciddi bir görev düşüyor. Bunun farkındayız. Hafızayı sürekli tazelemek ve bu davaların unut-turulmasına engel olmak zorundayız. Ancak en önemlisi, bağımsız yargıyı te-sis etmek gerekiyor. Çünkü yargı bugün siyasi iktidarın yönlendirmesiyle karar-lar verebiliyor. Devlet refleksiyle karar vermek zaten bizim yargının yapısal bir sorunu. Bu sorunu aşmak zorundayız.-Siz ve partinizin bu konuda çalışmaları olacak mı? Gerekirse yeni bir komisyon kurulabilir tabii. Bu konuda her türlü çabayı sarf et-meye hazırız. Biz gerek AKP dönemin-de gerekse 1990’larda işlenen faili meç-hul cinayetleri ve zorla kaybettirmeler konusunda Meclis’e çeşitli kanun tek-lifleri, araştırma önergeleri getirdik. Ör-neğin faili meçhul davalarında zaman aşımı uygulamasına son verilmesi için getirdiğimiz teklifin görüşülmesi AKP çoğunluğu tarafından reddedildi. Keza hakikatleri araştırma komisyonu talebi-miz de AKP engeline takıldı. Dava na-killeriyle ilgili soru önergeleri verdik, bu uygulamanın niçin yürürlüğe girdiğini sorduk. Fakat AKP hükümeti bunların tümüne olumsuz yanıt verdi. Şunu açık-ça söyleyeyim ki AKP iktidarı bu öne-rilerimizi istikrarlı bir biçimde redde-derek aynı zamanda 1990’larda işlenen suçlara da ortak olmuştur! İnsan hakları örgütlerinin, bizim gibi bu konuda çaba gösteren siyasilerin çabaları sonucu açı-lan davalar, geçmişle hesaplaşma konu-sunda önemli bir fırsata kapı aralamıştı. Ama ne yazık ki yargı ve AKP el ele bu fırsatı ortadan kaldırma konusunda ola-bildiğince gayret gösterdi.-Ahmet Davutoğlu’nun halkı beyaz Toros’larla tehdit etmesine ne diyorsunuz? 1994’te Diyarbakır’da bir beyaz To-ros tarafından götürülmek üzere olan biri olarak Davutoğlu’na soruyorum: 1990’larda ‘Beyaz Toroslar’ sebebiyle ortaya çıkan faili meçhul cinayet sayısı kaçtır? AKP döneminde bu cinayetler-den hangileri aydınlatılmıştır? Doğu’da-ki vatandaşlarımıza beyaz Toros’ları ha-tırlatma gerekçeniz ne? 7 Haziran’dan sonra yaşanan olaylarda Doğu ve Gü-neydoğu’da toplam kaç vatandaşımız yaşamını yitirmiştir? Diyarbakır, Suruç ve Ankara’da yaşanan terör saldırıları ile beyaz Toros’lar arasındaki fark nedir?
BİR TUĞLA ÇEKİLSEAKP DE ALTINDA KALIRCHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Mehmet Ağar’ın “Bir tuğla çekilirse duvar yıkılır.” sözünün AKP’yi de kap-sadığını söylüyor.
Sezgin Tanrıkulu
Bir zamanlar Batı’da ve Doğu’da yıldızı parlayan, baş-kalarına başarı örneği olarak gösterilen ülkemiz, bir süredir ne olursa olsun iktidarda kalmayı amaçlayan bir zihniyet tarafından gerilip kutuplaştırılıyor.
Her toplumda olan etnik, dini, mezhepsel, ideo-lojik farklılıklar bizim birer zenginliğimiz. Ancak de-mokrasi ve hukuk yolundan sapmış odaklar, dünkü vesayetçileri aratmayacak şekilde bu farklılıkları, bizi birbirimize düşürmenin aracı olarak görmekte.
Amaçları, toplumu tahrik etmek, farklı düşü-nenleri korkutup sindirmek, hayali düşmanlar üre-terek taraftarlarını bir arada tutmak. Firavun’dan Hitler’e, Kaddafi’den Saddam’a zulüm ve keyfiliği sürdürmenin değişmez formülü bu.
Yakın zamana kadar umut kaynağı olan ve çok önemli başarılara imza atan AK Parti’nin son dö-nemde iç toplantılarında konuşulanlar tam da bu korkunç tabloyu ortaya koyuyor. Üst düzey AK Parti yöneticilerinin toplantısında konuşulanların yer aldığı, Nokta Dergisi tarafından da yayımlanan tutanaklarda önemli bir isim aynen şöyle diyor: “13 yıldır elimizde bir pipet, her duyguyu sömürdük. Bu, duygusal vampirlik.” Bir başka önemli isim, “Toplumun hangi kesimleriyle uzlaşı hangi kesim-leriyle kamplaşma yaratacağız?” diyor.
Aslında tutanakları görmeye ihtiyaç yok. Çünkü görevlerini yapan gazetecileri, hakim ve savcıları hap-se tıkan, cebinde çakı bile taşımayan bir sivil toplum hareketinden terör örgütü uydurmaya çalışan, din-dar kesimin yüz akı hayırsever Anadolu kaplanlarına çirkin baskılar uygulayan, Alevileri, Kürtleri ve tüm muhalefeti düşman gören, 28 Şubatçılar ve tek parti yönetimi gibi yurtları, kreşleri, okulları, risale sohbeti yapılan evleri basan, televizyonları karartan, Abdullah Gül’e, Bülent Arınç’a, Fehmi Koru’ya bile tahammül edemeyen zihniyetin, bir hezeyan içinde olduğu açık.
Fotoğraf bu. Önemli olan, bu korkunç tablo karşısında bizler ne yapıyoruz, ne yapmalıyız? Herkes kendi muhasebesini yapsın, ben sadece Zaman Gazetesi olarak bu olan bitenler karşısın-daki duruşumuzu paylaşayım.
Seçime giderken bütün siyasi partilerin görüşle-rini okurlarımıza ulaştırmak için ayrım yapmaksızın AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu dahil li-derlerle görüşme talebinde bulunduk. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile hukuksuzlukları konuştuk. Muhtemel bir CHP iktidarında başörtülülerin, imam hatiplilerin haklarının geri alınıp alınmayacağını sor-duk. Umut verici cevaplar aldık. BBP lideri Mustafa Destici ile konuştuk. Ankara Haber Müdürü’müz Zekai Özçınar, Saadet lideri Mustafa Kamalak ile,
Meclis İstihbarat Şefi’miz İbrahim Asalıoğlu, HDP lideri Selahattin Demirtaş ile röportaj yaptı. MHP li-deriyle de görüşeceğiz.
CHP Genel Merkezi’nde-ki randevumuzun ardından Ali Bulaç ile birlikte 102 vatan-daşımızın hayatını kaybettiği Başkent katliamının yaşandığı alanı ziyaret ettik. Yaslı ailelerin acısını yüreğimizde hissettik.
Ankara’ya gittiğim günün akşamında Diyarbakır Baro Baş-kanı Tahir Elçi söylediği sözler-den dolayı hukuksuzca gözaltına alınmıştı. Fikirlerine katılır veya katılmazsınız ama sırf düşünceleri yüzünden bir baro başkanının, davet dahi edilmeden apar topar makamında gözaltına alın-ması demokrasi ve hukukla asla bağdaşmaz. Yayın mutfağındaki arkadaşlarla olaya demokrasi ve ifade özgürlüğü çerçevesinde yaklaşmaya karar verdik. Bu üzücü olaya yakın ilgi göstermesini istemek için ara-dığım Diyarbakır yayın temsilcimiz Aziz İstegün’den duyduklarım, benim için son günlerin en büyük müj-desiydi. Temsilci ve muhabirimiz bu hukuk dışı baskı-nın yaşandığı geceyi baroda geçirmişler, röportajlarını yapmış, haberleri akşamdan hazırlamışlardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştiren sözlerin-den dolayı bir şehit yakınının tutuklanmasına geniş yer verdiğimiz gibi, Berkin Elvan’ın anne ve babasına Erdoğan’ın avukatları tarafından dava açıldığını da sürmanşetten duyurarak aynı hassa-siyeti göstermeye çalıştık.
Demokrat duruşuyla herkese cesaret veren ve genç gazetecilere örnek olan duayen gazeteci Ha-san Cemal, cumartesi günü yayın toplantımızın ko-nuğuydu. Medyaya artan baskılar yüzünden kendi-si de hedef alınan, köşesini kaybeden Hasan Cemal
ile mesleğimizin sorunları-nı, gazetecilik hatıralarını, çok kafa yorduğu Kürt so-rununu, bunaltıcı baskı-ları konuştuk. 2 saatten fazla süren sohbet adeta bir ders niteliğindeydi. Tüm olumsuzluklara rağmen Hasan Cemal
bardağın dolu tarafına ba-kıyor, bugün yaşananların kalıcı olmayacağını
düşünüyordu. Yani o da ustası Çetin Altan gibi asla “Enseyi karartmayın” diyordu.
Gazete olarak 10 Muharrem Cuma günü mü-tevazı ama çok önemli bir ilk adım atarak birlikte yaşadığımız Alevi ve Sünni hassasiyetlerini aynı de-recede gözeten bir Muharrem eki yayınladık.
Kerbela’da şehit edilen Hazreti Hüseyin’in (ra) acısı her yıl Hak dostları ve Ehl-i Beyt aşıklarının yüreğini dağlar. Muharrem, Sünnilerin ve Alevilerin ortak de-ğeri, Kerbela da ortak acısıdır. Ama bir taraf diğer ta-rafın bu acıyı nasıl hatırladığını pek bilmez. Muharrem ekinde iki kesime de ayna tutarak aslında birbirimize ne kadar yakın olduğumuzu göstermeye çalıştık. Sa-bahat Akkiraz’dan Ali Bulaç’a, Reha Çamuroğlu’ndan Mehmet Nuri Yılmaz’a, Ali Balkız’dan Cemil Tokpınar ‘a farklı isimlerin görüşlerini taşıyan çalışmaya gösteri-len sıcak ilgi, toplum olarak sevgi, saygı ve akl-ı selime ne kadar ihtiyaç duyduğumuzun işareti oldu. Tek bir kişiden eleştiri duymadım. Bu umut verici yaklaşım, farklı kesimleri kucaklamaya dönük benzer açılım-lar konusunda bize cesaret verdi. Ayrıca yaptığımız, “farklı kesimlere açılma” çağrımızın bize düşen kıs-mıydı. Böylece yayın mutfağı olarak, ötekileştirilenleri anlamaya dönük bir adım atmış olduk.
Abdülhamit Bilici
28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN 35 YORUM
Silivri’den yükselen hüzünlü sesSamanyolu Yayın Grubu Başkanı Hi-dayet Karaca, bir dizi senaryosu ge-rekçe gösterilerek 14 Aralık 2014’te bir polis baskınıyla tutuklandı. Bir yıla yaklaşan bu hukuksuz süreci ‘Bir Dizi Film’ adı altında kitaplaştıran Karaca; İstanbul Çamlıca, Vatan ve Silivri çile yolculuğunda başından geçen zulüm-leri anlatıyor. Verilmiş olan bir tahliye kararı olmasına rağmen hukuksuz bir
şekilde resmen rehin tutulan Karaca, kitabıyla kendi sesini bulduğunu söy-lüyor. Hidayet Bey’in tüm Türkiye’ye seslendiği:“Bu toplumun her rengi benim rengim…Her insanın derdi benim derdim…Her acıyı duymak, her eli tutmak istiyo-rum…Güzel günler çok yakın biliyorum”
dizelerini okurken hüzünlendim,
ülkem için üzüldüm. Yaşanan zulüm ve hukuksuzlukları birinci ağızdan bizlerle buluşturan bu kitap, Bediüz-zaman’dan Sabahattin Ali’ye düşü-nen insanlarımızın bitmeyen çilesini hatırlatan bir eser ve aynı zamanda dünden bugüne zalimlerin her zaman lanetlenip, mazlumların hep şerefle yâd edileceğini anlatan bir belgesel olmuş… Mutlaka okuyun.
Kendimize demokrat olmayacağız
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN29 GüNDEM31 GÜNCEL 28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN
- Türkiye tarihinin önemli dönüm noktalarından
kesitler sunan fotoğraflar gün yüzüne çıkıyor. Müzik ve sine-ma tarihinden unutulmaz spor olaylarına renkli enstantaneler görünür hâle geliyor. Turgut Özal’ın otel odasındaki yatağa uzanışı, Âşık Veysel’in elma bahçesindeki renkli görüntüsü, Bülent Ersoy’un camide namaz kılışı gibi anlar tazeleniyor. Hepsini bir araya getiren ise İstanbul İstiklal Caddesi’nde-ki Fototrek Fotoğraf Merkezi Olympus Galerisi. Türkiye’nin görsel arşivini bir araya getir-me yolunda önemli işlevler üstlenen Depo Photos arşivinde bulunan Osmanlı’dan günü-müze binlerce yüksek çözünür-lüklü görselden oluşan seçki görülebilir.
Turgut Özal, otel odasında miting konuşmasına hazırlanıyor, 1983.
DEPODAN ÇIKAN TÜRKİYE TARİHİ
12 Eylül’de 12 yaşındaki Ahmet’in zincirli kelepçe ile adliyeye getirilişi, 1984. Âşık Veysel, Sivrialan köyündeki elma bahçesinde kızkardeşi ve torunuyla
İkinci Dünya Savaşı sırasındaki tatbikatta Ayasofya’nın minare-sine konuşlandırılan askerler, 1940.
Bülent Ersoy, Hacıbayram Camii’nde namaz kıldı, 1978
12 Eylül sonrası askerî mahkemede yargılanan Alparslan Türkeş savunmasını yapıyor, 1981.
(CEN
GİZ
KAHR
AMAN
KOL
EKSİ
YONU
- D
EPO
PHOT
OS)
(SÖK
MEN
BAY
KARA
- DE
PO P
HOTO
S)(R
IZA
EZER
- DE
PO P
HOTO
S)(R
IZA
EZER
- DE
PO P
HOTO
S)
(ERG
UN Ç
AĞAT
AY -
DEPO
PHO
TOS)
(RAM
AZAN
ÖZT
ÜRK
- DEP
O PH
OTOS
)
Irak’tan Türkiye’ye Kürt göçü, 1991.
(COŞ
KUN
ARAL
- DE
PO P
HOTO
S)
esûl-i Ekrem’in (aleyhi ekmelüttehaya) neslini sevmek, Alevî’siyle Sün-nî’siyle hepimiz için çok önemli bir vecibedir.
Nitekim Kur’an-ı Kerim’de, Allah Resûlü’nün, peygamberlik vazifesine bedel olarak hiçbir ücret talep etmediği, ümmetinden sadece Âl-i Beyt’ine mu-habbet istediği belirtilmektedir. Nebiler Serveri (sallallahu aleyhi ve sellem), bu hakikati teyit eden bir hadis-i şerifinde, “Nimetleriyle sizi rızıklandırdığı için Allah’ı sevin. Beni de Allah için sevin. Ehl-i Beyt’imi ise benim sevgimden do-layı sevin.” buyurmaktadır. Yine, Ha-bib-i Ekrem (aleyhissalatü vesselam) iki ayrı hadis-i şerifte, sırat-ı müstakim-den inhiraf etmemeleri için ümmetine Kur’an, Sünnet-i Seniyye ve Ehl-i Beyt’e ittibayı emretmektedir. Sadık u Masduk Efendimiz, “Size iki şey bırakıyorum.
Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sa-pıtmazsınız. (Bunlar) Allah’ın Kitabı ve Resûlü’nün Sünneti’dir.” demiş; bir başka defa ise, “Diğeri, Ehl-i Beyt’im-dir.” buyurarak Sünnet-i Seniyye’sinin yerine mübarek neslini zikretmiştir.
EHL-İ BEYT’İN HÜZNÜBizim için sevgileri dinî bir vecibe sa-yılan Ehl-i Beyt’in hüznü de hepimizin gönlüne derin bir hüzün salmaktadır. Peygamber Nesli’nin maruz kaldığı be-lalar yine Alevî’siyle Sünnî’siyle hepimi-zin yüreğini dağlamaktadır.
Kendimi idrak ettiğim günden bu yana, gezip gördüğüm tekyelerde, za-viyelerde, medreselerde, sohbetlerin-den istifade etmeye çalıştığım âlimlerin, âriflerin ve fazilet ehlinin meclislerinde Kerbela ile alâkalı mersiyeler okun-duğuna ve bilhassa Seyyidina Hazreti Hüseyin’in maruz kaldığı zulüm hikâye
edilirken herkesin hıçkıra hıçkıra ağla-dığına çokça şahit olmuşumdur. Alvarlı Efe Hazretleri’nin:“Bugün mah-ı Muharremdir, muhibb-i hanedan ağlar.Bugün eyyam-ı matemdir, bu gün âb-ı Re-van ağlar.Hüseyn-i Kerbela’yı elvan eden gündür.Bugün Arş-ı muazzamda olan âlî divan ağlar.Bugün Âl-i abanın gülşeninin gülleri sol-du,Düşüp bir ateş-i dilsûz, kamu ehl-i iman ağlar.Gürûh-i hanedana Lütfiya kurban ola ca-nım,İla yevmil kıyame can ile ehl-i iman ağ-lar.”sözleri hâlâ kulağımdadır; bunlar söyle-nirken duygu pınarlarımızın coştuğu ve gözlerimizin yaşlarla dolduğu da hafı-zamda bugünkü gibi canlıdır.
BU SAYFA, M. FETHULLAH GÜLEN HOCAEFENDİ’NİN SOHBET VE YAZILARI ESAS ALINARAK HAZIRLANMAKTADIR
İkindi SohbetleriResûl-i Ekrem’in
neslini sevmekR Efendimiz, “Nimetleriyle sizi rızıklan-
dırdığı için Allah’ı sevin. Beni de Allah için sevin. Ehl-i beytimi ise benim sev-gimden dolayı sevin.” buyurmaktadır.
Ülkemizin, milletimizin ve topyekûn insanlığın selameti hesabına, ortak
meselelerde bir mutabakat sağlayarak bir araya gelmemiz gerekir.
Değerlerinize saygı duyulmasını ve baş-kalarının da onlardan istifade etmele-
rini istiyorsanız, başkalarına ve onların değerlerine karşı saygılı davranmalısınız.
sallallâhualeyhi
ve sellem
Hz. Hüseyin Türbesi/Kerbela-Irak
Yüce Rabb’imiz! Bizleri âlim, ârif, halîm, çok çok tevbede bulunup dergâhına teveccüh eden, âh u enînlerle kapının tokmağına sürekli dokunan, mütevazı,
huzurunda hep elpençe haşyet içinde duran, Kur’an ahlâkıyla ahlâklanan, vakur, ciddi, mehabetli, muhlis (ihlası kazanmış), muhlas (ihlasa erdirilmiş),
Sen’in bütün icraat-ı sübhaniyenden razı olmuş ve Sen’in rızana ermiş, Seni her şeyden daha çok seven ve nezdinde müstesna sevgine mazhar olmuş ve daima
kalbi niyazla atan, dudakları münacaatlarla kıpırdayan salih kullarından eyle!
haftanın Duası
{{ Aslında, insanın göstermiş olduğu vefa, dönüp dolaşıp yine kendisine gelir. Meselâ, her ezandan sonra mü’minler ezan duasını okurlar. Bu dua, “Allah’ım! Efendimiz’in derecesini insanın ulaşabileceği noktaların en zirvesine ulaştır. Öyle ki, alttan bakanlar takdirle başları dönsün. Yandan bakanlar oranın ma-kam-ı hamd olduğunu görsün. Ve oraya koşanlar da ‘Elhamdülillah’ deyip kur-tulsunlar.” demektir. Bu şekilde dua yapan ve her fırsatta salât u selâm getiren bir mü’mine -inşâallah- Allah Resûlü de ötede gereken vefayı gösterecektir.
Sözün Özü
ir mü’min Allah’ın hoşnut olacağı ve seveceği şeyleri istemelidir.
Çünkü her şeyden daha önemli olan O’nun
hoşnutluğudur. Eğer Cenâb-ı Hak bir kulun bu mevzudaki duasına icabet bu-yurur ve rızasını ona yâr ederse, artık onun için alacak–verecek bir şey kalma-mış sayılır; çünkü o, alınacak en kıymetli semereyi almıştır. Zira Allah’ın muhab-betine ve rızasına mazhariyet en büyük bahtiyarlıktır.
Evet, rıza-yı İlahi sadece ibadet ü tâate bağlı olmadığı gibi, yalnızca seyr ü süluk-i ruhaniyle ulaşılan bir ufuk da değildir. Ona yürüyen insanın hep tetikte olması ve Allah’a sığınması ge-rekmektedir. Her adımda bir kere daha gönlünü kontrol etmesi ve “acaba rıza talebim yerinde duruyor mu?” diyerek temkinli yürümesi icap etmektedir. Elli tane hırsızın bulunması muhtemel olan bir çarşıda dolaşan insanın sık sık cep-lerini yoklaması gibi mü’min de sürekli gönlünü yoklamalıdır. Kolundaki saa-tin, cebindeki cüzdanın ve belindeki ke-merin bile kapkaça gittiği bir dönemde, kapkaççıların çokça dolaştığı bir cadde-
de nasıl yürümesi iktiza ediyorsa rıza yolunda da öyle yürümelidir.
Unutmamalısınız ki, belki etrafınız-da sizi hıfzeden melekler sayısınca şey-tanlar imanınıza tuzak kurmuş bekliyor-lar. -Hafizanallah- zaaflarınızdan sizi vurmak için intizar ediyorlar. Bir kuytu yerde kapkaç yapmak ve bir köşede sizi kündeye getirmek için fırsat kolluyorlar. Öyleyse, gözleriniz sürekli O’nun kapı-sında olmalı; diliniz ve gönlünüz de hep O’nu anmalı. Düşünün ki, bir cin taifesi içinden geçiyorsunuz. O bir pençe atıp bir yanınızı koparmak, beriki bir hamle yapıp bir tarafınıza vurmak için sabır-sızlıkla bekliyor ve siz biliyorsunuz ki, onların şerlerinden korunmanın yegâne çaresi Cenâb-ı Hakk’a teveccühtür; o es-nada dudaklarınızın kıpırdaması durur mu hiç? Tabii ki durmaz. Sürekli O’na dua ve iltica edersiniz; Ayetü’l-Kürsî okuyarak ya da Felâk ve Nâs’ı tekrar-layarak şerirlerin şerlerinden Allah’a sığınırsınız. İşte, yürüdüğünüz yolun her köşesinde nefis ve şeytan tarafından kandırılabileceğinizi de hesaba katmalı ve sürekli Cenâb-ı Hakk’tan af ve afiyet istemeli, rızasına uygun işlere muvaffak kılmasını dilemelisiniz.
B
fasıldan fasılaSenin rızan Allah’ım!
Bu itibarla, ülkemizin, milletimizin ve topyekûn insanlığın selameti hesa-bına, böyle ortak meselelerde bir mu-tabakat sağlayarak bir araya gelmemiz, karşılıklı olarak konuma saygılı davran-mamız; dünkü kavga sebeplerini bugü-ne taşıyarak yeni çatışmalara meydan vermememiz ve asla birbirimizi suçlayı-cı söz, tavır ve davranışlara girmememiz gerekmektedir.
Düşünün ki, en uzaktaki kimselerle dahi diyaloğa geçme, onların konumla-rına saygılı davranma, müşterek değer-ler üzerinde uzlaşma, insanî birikimleri paylaşma ve dostluk köprüleri kurma yolları araştırdığımız bir dönemde, asır-larca kader birliği yapmış olduğumuz insanlarla evleviyetle bir araya gelme-miz ve el ele vermemiz gerekmez mi? Belli devirlerde, teferruata ait bir kısım meselelerde ortaya çıkmış olan farklı inançları, farklı anlayışları ve farklı yo-rumları bahane etmekten, onlar sebe-biyle bölünüp parçalanmaktan ve türlü türlü isnadlardan dolayı birbirimizi üz-mekten uzak durmamız icap etmez mi?
SAYGINIZA SAYGI DUYULURDiğer taraftan, şayet elinizdeki değerlere saygı duyulmasını ve diğer insanların da onlardan istifade etmelerini istiyorsanız, başkalarına ve onların değerlerine kar-şı saygılı davranmalısınız. İnsanlardan saygı görmenizin ve değer ölçüleriniz-den onları da istifade ettirmenizin biricik yolu onların anlayışlarına, hissiyatlarına ve değer atfettikleri hususlara saygılı ol-
manızdır. Siz saygı ortaya koyar ve onla-rın değerlerine saygılı olursanız, onlar da saygıyla mukabelede bulunur ve değer-lerinize karşı saygılı davranırlar. Şayet, siz aslı faslı olmayan uyduruk sözlerle karalamaya kalkar ve insanları sürekli zan altında tutarsanız, onları hem saygı-sızlığa zorlamış hem de güzelim değer-lerinizden mahrum bırakmış olursunuz. Siz onlara karşı belli ölçüde açılmaz, muvakkaten dahi olsa kendinizi onla-rın yerine koymaz ve duygularını idrak etmeye çalışmazsanız, onlara kendini-ze doğru bir adım dahi attıramazsınız. İnsanî değerler çerçevesinde, vatan ve cihan sulhü adına birbirinizden istifade etmeniz, birbirinize yardımcı olmanız ve yaşanılır bir dünya kurmanız, muha-taplarınıza karşı anlayış göstermenize ve biraz empatiye bağlıdır.
Bu açıdan, bugün ister Alevîlerin ister Sünnîlerin isterse de aynı meşre-be bağlı değişik kolların temsilcilerinin birbirlerine anlayışla ve konuma saygı düsturuyla yaklaşmaları lazımdır. Her-kesin önyargılardan, vehimlerden, su-i zanlardan arınması ve hem kendisinin, muhatabından istifade edebileceğine hem de bazı hususlarda ona yardımda bulunabileceğine inanması gerekmek-tedir. Bu inançla, her kesimin dostluk çizgisinde bir araya gelmesi, bir grup kardeşlik eli uzatırken öbürünün gül-lerle mukabele etmesi ve bir taraf Ehl-i Beyt muhabbetiyle coşarken diğerinin de onun heyecanına ortak olması icap etmektedir.
Temmuz 2015’te Şan-lı-urfa’nın Suruç ilçesin-deki patlamayla sarsıldı
Türkiye. Farklı illerden gelen 300 kişi, kardeşlik ve dayanışma için oradaydı. Oyuncak dağıtmak, kütüphane kur-mak, hatıra ormanı için fidan dikmekti amaçları. Suruç’a varmanın coşkusu herkesi sarmışken basın açıklaması başladı. O esnada patlayan canlı bom-ba, Suruç’un artık ‘katliam’la anılma-sına sebep olacaktı. Oldu da… O gün bugündür Suruç deyince orada can ve-ren 33 genç geliyor akla. Ve geride bı-raktıkları tebessüm dolu fotoğraflar…
20 yaşındaki Hatice Ezgi Sadet ile 23 yaşındaki Polen Ünlü de yanlarına aldıkları oyuncaklar ve kırtasiye mal-zemeleriyle düşmüştü yola. Suruç’a varır varmaz ailelerini aramış, sağ salim vardıklarını haber vermişler-di. Çok geçmeden saldırının haberi
yankılandı bültenlerde. Yüreğine ateş düşen aileler, telefona sarıldı ancak ne Ezgi’ye ne de Polen’e ulaşabildi-ler. Saatler sonra kızların acı haberi geldi. Aileler naaşları teslim aldıktan sonra bu iki can dostu ayırmamaya karar verdi. Hatice Ezgi’nin yolculuğu Ümraniye Cemevi’nden, Polen’in ise Çekmeköy Ensar Camii’nden başladı ve iki arkadaş, Ihlamurkuyu Mezarlı-ğı’nda buluştu, yan yana defnedildi.
Bu karar Alevi-Sünni ayrımı yapan-lara ders verir nitelikte. Nitekim Sadet ve Ünlü ailesi de “Bu ülke hepimize ye-ter.” diye haykırıyor. Suruç’taki katliamı Kerbela’ya benzeten aileler, Muhar-rem’in kardeşlik ayı olduğuna dikkat çekiyor. Alevi-Sünni, Türk-Kürt ayrımı yapmaksızın herkesi beraber olmaya çağırıyor; araya nifak tohumları serp-mek isteyenlere fırsat verilmemesi ge-rektiğini söylüyor.
20KARDEŞLİKLERİ MEZARDA DA DEVAM EDİYOR
SURUÇ KATLİAMINDAN GERİYE KALAN BİR DRAM
Söz büyüğün diyerek Polen’in aile-sine dönüyoruz. Anne Şennur Ünlü, “Karanfilin dikeni yok, can acıtmaz ama 33 karanfil canımızı çok acıtıyor. Nerde saklayayım ben Polen’imi? Gözyaşlarımda mı, suskunluğumda mı?” diye soruyor. Kızıyla geçirdiği 23 yılı, 23 bin yıl anlatsa bile bitiremeye-ceğini söylüyor. Polen’le ilgili hatıra-lar, yere düşüp birden patlayan bavul gibi açılıyor annesi Şennur Ünlü’nün zihninde. Kızının çocukluğundan beri kendisini hiç yormadığından, dersler-deki başarısından, esprilerinden, tok gözlülüğünden, canlı cansız herkese duyduğu müthiş sevgiden ve yardım etme duygusunun çok gelişmiş oldu-ğundan bahsediyor. Zira Polen, Soma, Zonguldak, Artvin ve daha nice facia yaşanan yere koşan ilklerden. Annesi onun haksızlığa gelemeyen tavrından örnek veriyor: “Taksim’de bir çifte rastlıyorlar. Adam karısını dövmüş, kadının yüzü gözü kan revan içinde. Polen’i kim tutabilir tabii? Adamın suratına tekmeyi yapıştırmış. Cebinde hep şeker taşırdı, sokakta gördüğü ço-cuklara verirdi. Dilenci çocukları ku-caklar, severdi. Dünyayı iyileştireceği-ne inanırdı.” Bu katliamı yapanlar için
beddua etmediğini ifade eden Ünlü, Polen’in böyle beddualara dahi izin vermediğini dile getiriyor.
Suruç’a gitmeden bir süre önce kı-zıyla alışverişe gittiklerini, Polen’in o gün aldıkları kıyafetlerle yola çıktığını anlatan Ünlü, “O gün aldığımız kıya-fetler kızımın kefeniymiş meğerse.” diyor ve ekliyor: “Arefe gününde ‘ben çok yaşamayacağım ki anne’ dediğin-de ‘ağzından yel alsın’ dedim. Ner-den diline düştüyse? Sonra kıyamadı, kalktı öptü beni. Sanki beni ölümüne hazırlamış…”
Patlama sonrası savcının telefo-nunda Polen’in resmini gören Şennur Ünlü, kızının naaşının gülümsediğini söylüyor. Rüyalarında da onu hep aydınlık ve gülerken görüyor. O gün vefat edenlere ‘gönül çiçekleri, güne-şin çocukları’ benzetmesinde bulu-nan Ünlü, “İyi ki Ezgi’yle beraberler. Onları ayırsak kendimi affetmezdim. Sülalemizde yan yana defnedilmele-rine laf söyleyen oldu ama ‘onu ora-ya, bunu buraya gömelim’ gibi bir ayrım olur mu? Yedikleri içtikleri ayrı gitmemiş, sürekli beraberler. Toprağa girmek söz konusu olunca neden ayrı düşsünler?” şeklinde konuşuyor.
“Onlar bizim gönül çiçeklerimiz”
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN32 TÜRKİYE33 RÖPORTAJ 28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN
BÜNYAMİN KÖSELİ
- HDP Mersin milletvekili adayı Den-gir Mir Mehmet Fırat, uzun bir süre
AKP’nin içerisinde siyaset yürüttü. Kuru-cularından birisi olduğu ve genel başkan yardımcılığı yaptığı için partinin kodlarını iyi biliyor. Bugüne kadarki ikazlarının ço-ğunda haklı olduğu ortaya çıktı fakat kötü adam ilan edildi. Özellikle de Cumhur-başkanı Erdoğan ile ters düştü. Seçime az bir süre kala, Fırat ile 1 Kasım’ı, AKP’yi, HDP’yi ve bölgeyi konuştuk.-AKP’nin kurucularındansınız. Hatta bir dönem ge-nel başkan yardımcılığı yaptınız. Ancak son bir yıl-dır AKP’yi sizin kadar ciddi eleştiren pek kimse yok.AKP, analiz kabiliyetini kaybetmiş du-rumda. Partinin bir düşünce ya da tartış-ma merkezi yok. Tek bir kişi var. O tek kişi de yaptığı her şeyin doğru olduğuna, her söylediğinde keramet olduğuna ina-nıyor. 7 Haziran’ı doğru analiz edemedi-ler. Şaşkınlık içindeler. Mesela Başbakan, Van’a gidip, “Biz gidersek meydan beyaz Toroslara kalır.” diyebiliyor. Sonra da tavzih ediyor. Bir parti liderinin bu kadar hata yapması normal değil… Ben bunu şuna benzetiyorum: Adli tıpta agoni de-nen bir dönem vardır. Kişi ölmeden önce vücudunda kimyasal bir dönüşüm başlar. Bu, ölümden on gün önce de olabilir, bir saat önce de... Siz can çekişme de diye-bilirsiniz. Agoni başladığında geri dönü-şümü artık yoktur. AK Parti, bence agoni dönemine girdi ve bu süreci yaşıyor.-Peki, AKP ne zamandan bu yana agoni döneminde sizce?Bu dönem bana göre 2008 yılında başla-dı. 2011’deki ustalık dönemiyle birlikte üst seviyeye ulaştı. 2014 Cumhurbaşkan-lığı seçimiyle de ortalığa saçıldı.-Artan eleştirilerinizle birlikte özellikle Cumhur-başkanı Erdoğan ile aranızda sanki kişisel bir hu-sumet oluştu.Ben uyarılarda bulunmaya başlayınca Sayın Erdoğan reaksiyoner davrandı. Meseleyi kişiselleştirdi. İstifamı kabul-lenemedi. Belki kin ve nefret duymaya başladı ve 2014 yılında yollar tamamen ayrıldı. 7 Haziran seçimlerinden önce Adıyaman’da benden bahsetti. Bu, bir cumhurbaşkanına yakışmaz. Bu sağlık-lı bir ruh hâli değil… Resmen bir korku imparatorluğu oluşturulmaya çalışılıyor. Bu gerginlik dünyanın hiçbir yerinde de-vamlılık gösteremedi. Ne Saddam’da ne de Çavuşesku’da…-1 Kasım sonrası, Kürt meselesi noktasında ne tür bir gelişme yaşanır?Kürt sorunu artık yeni bir evreye girdi. Halk şiddete karşı direnç kazandı. HDP, 1 Kasım seçimlerinde yüzde 13’ün de üzerine çıkacak. Şu an medyada HDP’ye ambargo uygulanıyor. Ambargo uygu-lamayan da uydu kanallarından çıkarılı-yor. Bir hukuk devleti demeyeceğim artık Türkiye’ye. 7 Haziran’a kadar hukuka uygun olamayan kanunların yapıldığı bir kanun devletiydik. Fakat şu an Türkiye bir kanun devleti de değil.-Nasıl bir devlet var peki ortada şu an?Mafyatik bir düzenle yönetilen bir yapı var. Artık ahlaki değer de kalmadı. Bir ül-kede kanun olmasa bile ahlaki değerler, o insanları sınırlandırabilir. Ancak artık bu da yok. Ben bu dönemi, devletin mafya-laştırıldığı bir dönem olarak algılıyorum.-7 Haziran öncesi HDP, ‘Seni başkan yaptırmaya-cağız’ sloganı ile oy istedi. Siz bunu bir adım daha ileri taşıdınız ve Erdoğan’a, ‘Seni yargılayacağız’ diyorsunuz… Evet, bunu dedim. Çünkü Anayasa’nın askıda olduğunu söylüyor. Bu bir suç. Anayasa değişmeden, değişmiş gibi dav-ranamazsınız. Bu vatana ihanettir. Şu an bütün şiddetiyle kendi halkınıza yönelik bir savaşın içindesiniz. Bir şehre girip orada havan topu kullanamazsınız. Te-
rörist varsa onunla mücadele edersiniz. Ancak yüz bin nüfuslu bir şehre girip orada sivilleri öldürmüşseniz, 9 gün so-kağa çıkma yasağı ilan etmişseniz, bunun talimatı kim tarafından verilirse verilsin, sorumluluğu vardır. Bugün AK Parti dev-letle özdeşleşti. Devletle bu ilişkiye gi-rerseniz CHP’nin tek parti döneminden farkınız kalmaz. Benim askerim, benim polisim derseniz sarayda yaşamak zo-runda kalırsınız. Erdoğan’ın AK Parti grubunda yaptığı ilk konuşmayı hatırlı-yorum. Bürokratik devletten demokratik devlete geçileceğini söylemişti. “Allah kısmet ederse yarın başbakan olsam bile resmî konutta oturmayacağım. Bir ev ki-ralayacağım. Çocuklarımla orada otura-cağım.” demişti. İlk konuşması böyleydi Erdoğan’ın… -Şahsileşen bu kavgadan korktuğunuz oluyor mu hiç?Yok. Ben, inanan bir insanım. Şu an uzat-maları yaşadığımı düşünüyorum. Bir gün zaten öleceğim ama nasıl olacağını bile-mem. Trafik kazası da olabilir, silahlı sal-dırı da olabilir ya da yatakta da olabilir. Bu yüzden korkmuyorum… - Sizce 7 Haziran seçimlerinden sonra ülkenin kaos ortamına taşınmasının sebebi nedir?İktidardan düşüldüğündeki yargılanma korkusudur. Bir de güç, para gibidir. Her zaman fazlasını istersiniz. Onu kaybet-mekten korkarsınız. Şu yanlış anlaşılma-sın, biz Türk usulü başkanlık sistemine karşıyız. ABD’deki gibi mutlak bir kuv-vetler ayrılığı gündeme geldiğinde oturu-lup tartışılabilir… -7 Haziran sonrası Ceylanpınar’da bir ev basıldı ve
iki polis öldürüldü. Eylemi PKK’nın yaptığı iddia edildi ve sonrasında çözüm süreci bitirildi...PKK sütten çıkmış ak kaşık değil. Bunu söylemek gerek. Her şeye de hâkim değiller. Dışişleri Bakanlığı’ndaki top-lantıda Hakan Fidan’a ait olduğu iddia edilen ses kaydını hatırlayın. Savaş ne-deni oluşturmak kolay. İki polisin öldü-rülmesi böyle bir bahane oluşturmak içindi. Bu eylem tarzı PKK’nınkine hiç uymuyor. Genç iki polisi yatağında öl-dürmenin bir mantığı yok. Bana göre bu tamamen komploydu. Süreç bitirilmek isteniyordu ve bitirildi. Milliyetçilerin oylarına talip olmak için sürecin orta-dan kaldırılması gerekiyordu. Ama halk bunu görüyor. Yapılan anketlerde in-sanlar, çözüm sürecinin bitirilmesindeki aktörlerin başında Erdoğan ve AKP’yi görüyor. Şehit ailelerinin reaksiyonu da bunu gösteriyor. 7 Haziran sonra-sındaki her ölüm, birilerinin iktidarının ayakta kalması içindi. Asıl kötü olan ise şu: Birlikte yaşama dokusu kayboluyor. Toplum giderek ayrışıyor. Türkiye’yi bir parçalanmaya doğru götürüyorlar.-Batı basınından bazı gazeteler de meseleye bu denklemden bakıyor…PKK, bu oyuna gelmemeliydi. Süreç AK Parti tarafından bitirilmiş olabilir fakat 80 milyon insan sürecin devam etme-
sini destekliyordu. Selahattin Demirtaş birçok kez çatışmasızlık hâlinin devam etmesi gerektiğini dile getirdi fakat dinle-yen olmadı. Türkiye zaman kaybetmeden tekrar Dolmabahçe Mutabakatı’na kaldı-ğı yerden devam etmeli.-Çözüm sürecinde, AKP ile yola devam edilebilir mi peki?Kiminle olursa onunla gider. Hiçbir ikti-dar bu gerginliği devam ettiremez…-HDP’nin baraj korkusu var mı hâlâ?Oylarımızı artıracağımızı düşünüyoruz. Mesela 7 Haziran’da Mersin’de 183 bin oy almıştık, şimdi 200 bin alacağımızı tahmin ediyoruz. Biz, ülkeyi böldürme-yeceğiz dedik. Hatta emin olun, HDP, ülkenin bölünmemesinin tek garantisi-dir. Legal bir siyasi partiyiz. Mücadelenin silahla olanına değil de siyasetle olanına inanıyoruz ve bunda samimiyiz.-Peki, ya PKK? Selahattin Demirtaş’ın ‘silahları susturun’ çağrısına Duran Kalkan’ın verdiği cevap ortada…Biz onların ne uzantısıyız ne de legal ko-luyuz. Biz bir siyasi partiyiz, bu yönde mücadele veriyoruz. İnsanlar da bize bu yüzden oy veriyor. Kamuoyuna sorduğu-muzda bizim bağımsız hareket etmemiz gerektiğini söylüyorlar. Dolayısıyla bizim PKK ile organik bir bağımız yok. Gayet açık ve samimiyiz.
AKP AGONİ EVRESİNE GİRDİ
AKP’nin kurucularından Dengir Mir Mehmet Fırat, bugün HDP’nin Mersin milletvekili adayı. eski partisinin can çekişme (AGONİ) evresine girdiğini düşünüyor. Mev-
cut gerginliğin ise devam ettirilemez olduğunu...
Dengir Mir Mehmet Fırat
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN33 TÜRKİYE34 YORUM 28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN
Selçuk Gültaşlı
“Sizi en kalbi muhabbetlerimle selamlıyor, ailenize, dostlarınıza ve sevdiklerinize de se-lamlarımı ulaştırmanızı istirham ediyorum.”
Daha ilk cümlesinde insanı rahatlatan, bütün vatandaşlarını ayrım yapmadan ku-caklayan, yıllardır ihmal edilen gurbettekileri sarıp sarmalayan bir başbakanın hassasiyeti hissediliyor mektupta. Türkiye’de yaşanan-ları bir anlığına unutabilirseniz, mesajı da hayli ümitlendirici. “Sevgili kardeşim” diye başlayan mektup, “aziz kardeşim”, “değerli kardeşim”, “Yeni Türkiye sizlerin duası ve desteği ile yükselecektir” ara başlıkları ile bölünmüş, şöyle devam ediyor: “Emeğiyle ekmeğinin yoluna düşmüş kutlu yolcular olarak sizler, yarım asırdır süren büyük bir hikâyenin kahramanı ve hiç kuşkusuz aziz milletimizin saygın temsilcileri oldunuz.”
“Sizlerle milletçe iftihar ediyoruz” diyor Ahmet ‘Hoca’ ve ekliyor: “Dün işçi olarak geldiğiniz yerlerde bugün işveren oldunuz. Bürokraside önemli görevler üstlenip ülke yönetimlerinde söz sahibi oldunuz. Öğret-menler, donanımlı akademisyenler olarak tüm insanlığa hizmet veriyorsunuz. ‘İşçi’, ‘gurbetçi’ gibi yarım asır öncesinin gelenek-sel kavramlarından kopup bulunduğunuz ülkelerin asli unsurları haline geliyor, bu yönünüzle hem Türkiye’nin hem de içinde yaşadığınız ülkelerin vazgeçilmez bireyleri olarak göz dolduruyorsunuz.”
Sonra Türkiye’de yaşananları, bu yaşa-nanların Avrupa’ya bizzat AKP tarafından nasıl taşındığını düşünmeye başlıyorsunuz. Şimdilerde moda olan ve çok da faidesi görülen ‘Doğruluk Payı’ türü, siyasetçilerin söylediklerinin peşine düşen, ne kadarı-nın hakikat ne kadarının yalan olduğunu ortaya çıkaran platformlardakilere benzer bir gayretle mektuba bakıldığında, Ahmet ‘Hoca’nın her zamanki iddialı ve süslü söz-lerinin ne kadar kof olduğu ortada.
“Bürokraside önemli görevler üstlenip ülke yönetimlerinde söz sahibi oldunuz.” diyor mesela. Akla hemen Cem Özdemir geliyor. Avrupa Birliği’nin en güçlü ülkesi, dünyanın en büyük 4. ekonomisi Almanya’da ilk defa parti liderliğine kadar yükselen bir Türkiye kökenli olan Özdemir’le ilgili, Erdo-ğan’ın söyledikleri yankılanıyor. Erdoğan’ın Köln’de yaptığı konuşmayı eleştirdiği için “sözde Türk” hakaretine maruz kalan Cem
Özdemir…“Öğretmenler, donanımlı akademis-
yenler olarak tüm insanlığa hizmet veriyor-sunuz.” diyor mektup. Akla hemen Hizmet gönüllülerinin açtığı okullar geliyor. Daha bir iki ay önce, ağustos ayında Danimarka’nın en başarılı okulu seçilen Özel Hay Okulu hafıza-mızda beliriyor. Sonra da Erdoğan’ın Arna-vutluk’ta açıktan “bu okulları kapatın” çağrı-sını, Avrupa’daki AKP teşkilatlarının okullarla ilgili tezviratlarını, hatta bazı resmi kurumla-rın okulları kötüleyen, kapatılmalarını isteyen dosyalarını. Avrupa’nın en iyi okullarından mezun olup Türkiye’de devlet kurumlarında ya da üniversitelerinde görev almak isteyince, Ahmet ‘Hoca’nın sevdiği kelimeyle söyleye-cek olursak Hizmet’le ‘iltisakı’ tespit edilince kapılar yüzlerine kapanan akademisyenleri…
HOCA OLARAK KALAMADI BAŞBAKAN DA OLAMADI“Emeğiyle ekmeğinin yoluna düşmüş kutlu yolcular olarak sizler, yarım asırdır süren büyük bir hikayenin kahramanı ve hiç kuşkusuz aziz milletimizin saygın temsilcileri oldunuz.” diyor Ahmet ‘Hoca’. ‘Hoca’ bunları söylüyor ama Erdoğan’ın eski danışmanı Muhammed Taha Gergerlioğlu’nun, bu büyük hikayenin kahra-manlarını ve aziz milletin saygın temsilcilerini tek tek fişlediği, camileri üs olarak kullandığı, Erdoğan’ı eleştirenleri MİT adına tehdit etti-ği Almanya’da her gazetede yazılıp çiziliyor. Mahkemesi devam eden Gergerlioğlu’nun esnafı, memuru, işçiyi hangi mensubiyetlerine göre nasıl fişlediği tafsilatıyla biliniyor.
Davutoğlu’nun mektupta iddia ettikleri ile AKP teşkilatlarının alanda yaptıkları ara-sında en ufak bir uyum yok. Erdoğan nasıl Türkiye’de çok başarılı bir kutuplaşma siya-seti uyguluyorsa, aynı çatışma, saflaşma Av-rupa’ya da taşınıyor. Birçok kadim dost artık buralarda da yüz yüze bakamıyor, birbirini görünce yollarını değiştiriyor.
Ahmet ‘Hoca’nın söylediklerinin bir kıymet-i harbiyesi yok. ‘Hoca’ olarak kala-madı, başbakan da olamadı.
‘Hoca’nın mektubundaki en manalı cüm-le en sondaki cümle. “Bir kez daha büyük hikâyenizi, kutsal emeğinizi ve soylu duruşu-nuzu yürekten selamlıyorum.” Bu mektubu birçok Hizmet gönüllüsü de aldı. Ne kadar sevinseler az. Ahmet ‘Hoca’ bile, zalimlere karşı soylu duruşlarını takdir ediyor.
Ahmet ‘Hoca’dan mektup gelmiş ‘aziz kardeşim’ diyor
[email protected] ve Soytarı Dağıstan Çetinkaya
Mustafa Ünal
Bu bir gasp. AKP’nin gaspı. ‘Kayyum atama’ değil şirketlere el koyma. Evet, bir karar var kâğıt üzerinde. Ama pro-je mahkemeden. AKP’nin özel olarak ihdas ettiği Sulh Ceza Hakimliği’nden yani. Savcı talep etti, bir hakim ‘evet’ dedi. Adı tarihe not edildi. Türkiye için kara bir gündü, karanlık bir gündü, ka-raran bir gündü.
İpek Grubu’na soruşturma herkesin malumuydu. Bir buçuk ay önce 7 kişi gözaltına alındı. Sonra hepsi serbest bırakıldı. İddialar kayyum atayacak kadar ciddi idiyse neden tutuklu yok? Hukuktan söz etmek abes. Adalet çok-tan öldü. Olan, AKP’nin taleplerinin yargı kılıfına dönüştürülmesi. Bilirkişi, raporunda grubun mükemmel yöne-tilmesini ‘şüpheli’ bulduğunu yazmış. Dünya hukuk tarihine geçecek bir tes-pit...
Tam da seçime 5 kala. Medya grubu bağımsız ve özgür yapısıyla herkesin sesine dönüşmüşken... Bu çökme tesa-düf değil. AKP gibi muhalefete taham-mülsüz bir siyasi parti bugüne kadar iş-başına gelmedi. Hayat hakkı tanımıyor.
Gaspla özgür medyayı kendi sesine dönüştürme operasyonu seçimin meş-ruiyetine gölge düşürecek. Zaten ada-letsiz bir yarış. Devlet bütün kurumla-rıyla AKP’yi tek başına iktidar yapmak için seferber olmuş durumda. El koyma kararını seçimden bağımsız düşünmek mümkün mü? Değil.
Akın İpek kendinden o kadar emin ki. Daha önce yaptığı gibi çıktı ekrana meydan okudu. ‘Bir kuruş kara para bulun anahtarları size vereceğim’ dedi. Belgeler tamam, hiç eksik yok. Buna rağmen el koyma... Akın İpek gibi ‘hodri meydan’ çekecek işadamı pek az bulunur.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İpek ailesini en iyi tanıyanlardan biri. Yanlış iş yapmayacaklarını yakinen bil-diğini tahmin etmek zor değil. Buna rağmen haksızlığa hukuksuzluğa ses çıkarabilmiş değil. Ali Babacan hakeza. ‘Hukuki süreç’ diyebildi sadece. Han-gi hukuk, hangi süreç? Diğer AKP’li-ler aynı şekilde. İpek Grubu’na yanlış
yapıldığını ancak ‘fısıltıyla’ söyleye-biliyorlar. Üçüncü şahıslardan haber gönderenlerin sayısı da pek çok. Bir AKP kurucusunun mesajı şöyle: ‘Aklım almıyor. Bunların misli misli kendi baş-larına gelir’.
Medyanın da bağlı olduğu holding merkezindeydim. Herkesin ‘Melek an-ne’si çevresine moral vermeye çalışı-yor. Çelik gibi iradenin ifadesi şu sözler onun: ‘Asla yılmayacağız, eğilmeye-ceğiz, bükülmeyeceğiz, dimdik ayak-ta duracağız’. Çocuklarından o kadar emin ki ‘En küçük yanlışları yok. On-lara gurur duyuyorum’ diyor.
Çok ağır bir tablo. Ama zerre sarsıl-ma yok. En büyük üzüntüsü zulmün bir zamanlar sofrasını paylaştığı insanlar-dan gelmesi. Dostlarının sessizliğinden de yakınıyor. Kırgın: ‘Bugün değilse ne zaman konuşacaksınız?’. Melek İpek’i gördükten sonra diyebilirim ki ‘Bu ka-dını korkutmaktan korkun...’.
Öğleden sonra bir hareketlenme oldu. Binanın önü kalabalık. Arka kapı-dan girdiler. Çevik Kuvvet’in eşliğinde. Polis biber gazı sıkmış kalabalığın üze-rine. AKP iktidarının alametifarikası TOMA ve biber gazı. Partinin amblemi olsa yeri.
Gözlerimle gördüm, anlatsalardı inanmazdım M.S. 2015 Türkiye’sinde polisler bir işgalci gibi cam kapıyı zor-layarak içeri girdiler. Dışarıda elinde telsiz polis şefini gördüm ‘Biber gazı-nı siz mi sıktınız?’ dedim. ‘Evet’ dedi. ‘Neden?’ diye sordum. ‘Görevimiz...’ dedi. ‘Şikâyet edin.’ dedi. Kimi kime? Tarihe şikayet için kısa anekdotu not düştüm. Demokrasi ve hukuk geri gel-diğinde ihbar yerine geçsin. Anlaya-cağınız gasba ve işgale tanıklık ettim. Üzüldüm. Ülkem adına endişelendim. Hukukun, Anayasa’nın askıya alın-dığı, zorbalığın ve keyfîliğin bu kadar pervasızca hüküm sürdüğü bir dönem yaşanmadı.
Yarın 29 Ekim. Cumhuriyet Bayra-mı. AKP ‘demokrasi’ ile taçlandıracaktı Cumhuriyet’i. Ama sözde kaldı. İstib-dat ve zulümle Cumhuriyet’i Baas’a çe-virdi. Ülkeyi kararttı...
Hukukî süreç falan hikâye
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN34 BULMACA
04
BU
LM
AC
A26
OC
AK
2014
SAR
MA
LSU
DO
KU
SÖZCÜ
K M
ERD
‹VEN‹
PU
ZZLE BU
LMACA
‹ÇE DO
⁄R
U1-6
İlkbaharda kırkılan koyun yünü 7-10 Oturmak
için evlerin önüne yapılan çamur ve taştan set 11-15
El ile dokunarak duyma 16-20 Büyü 21-26 Gebreotu
27-33 Meslekle ilgili 34-37 İnlem
e, inilti 38-43 Suakm
asına yarayan açılır kapanır aparat 44-48Varlıksal 49-59 Sözlükbilim
60-65 Süzgeç 66-70Soğuk karşıtı 71-72 Sodyum
un elementinin sim
gesi73-76 Çanakkale’nin bir ilçesi 77-81 “... Balam
ir”(aktör) 82-86 Bir otom
obil yarışı 87-91 Bakırdanyapılan küçük kova 92-100 İfade etm
ek
Sudoku bul ma calam
›zda ki her sat›r, her sü tun ve 3x3’lük her ku tu ya, 1’den 9’a ka dar ra kam
lar yer leflti ri le cek tir. Her sat›r, her sü tun ve 3x3’lük ku tu bö lüm
le rin de 1’den 9’a ka dar say›lar bir kez kul lan›la cakt›r.
Merdivenin ilk basam
a€›ndaki KUCAKsözcü€ününü son basam
aktaki YAZIKsözcü€üne ulaflm
ak için birer harf de€ifltirin
DIfiA
DO
⁄R
U100-98 Şam
an 97-95 Çiçektozu 94-90 Çaresiz 89-85Afganistan başkenti 84-78 Güney Kıbrıs’ta bir kent77-74 GS’nin unutulm
az 10 numaralı Rum
en futbol-cusu 73-67 Bankada çalışan kim
se 66-63 Katı, pek62-58 “Hüseyin Avni ...” (ressam
) 57-56 O’nun eskibiçim
i 55-54 Yay silahı 53-52 Duman kiri 51-46
Gümüşhane ilçesi 45-41 Kokulu bir çörek 40-38
“Cogito ergo ...” (Düşünüyorum o halde varım
) 37-35Bir göz rengi 34-30 N
i simgeli elem
ent 29-24 Meyve,
yemiş 23-21 Savunm
a oyuncusu 20-19 Endonezya-’nın plaka işareti 18-14 Duygusal 13-8 Kadın hüküm
-dar, kraliçe, ece 7-4 Kapasite 3-1 Hisse
ET
İK
ET
VA
TA
N
UY
UM
AK
Afla€›daki sözcükleri birer puzzle parças› gibi yerlerine yerlefltireceksiniz.
2 HA
RFLİ
AD AV D
A EKES İP
KA K
İOY Ö
N PA R
ASE TA TE U
S
3 HA
RFLİ
AKI AN
I CEM
CİN
ÇAN D
AZED
A EZA İNİ
KO
M M
ET NOT
OTO OVA OYA
SAC TİP
YAN
4 HA
RFLİ
ACU
R AÇ
IKASAP
ATOL
ÇEK
İ EKİN
ETİK EZEL
İDO
L EKİP
İPEK
İTAP
JALE LAVİN
ANE N
EŞEN
OVA OR
ANP
İST REJİ
SARI ŞEN
İTEK
E TEPİ
5 HA
RFLİ
AKO
NT
ATAŞE B
IÇAK
DAYAK
İTİN
A N
ALIN
NAM
US
NU
TUK
O
MACA
OTACI
ÖR
EKE
PEK
ER
POTAS
POTU
R
ŞİMAL
TOK
AT VATA
N
6 HA
RFLİ
AFİTAP
AKAM
ETATALET B
AKAYA
BEC
ERİ
ETİKET
KAN
ATAK
ARATE
LOĞ
USA
RAB
ITAU
RAN
US
UYU
MA
K
KU
CAK
YAZIK
ÇEM
‹fiYEM
‹fiYEM
‹NYEM
ENYEM
EKYELEK
YEDEK
ÖRNEKT‹R
KOLAYORTA
ZORÇOK ZOR
Askerler
Elden elegeçm
e
Pamuk çeflidi
Ayd›nlatma
araçlar›ndakullan›lan
gaz
Bitkibilim
Tafl silindir
Üsttekifutbolcu
Afrika'dayaflayan
antilop türü
Kemal Sunalfilm
i
Uykusu hafif
‹fllemeli
yatak yast›€›
Mey ve le rin ye -nen iç bölümü
Ya€murgetiren
güçlü f›rt›na
Sandalhavuzu
Ge li ne ve ri -len ar m
a€an
Hane
Karadeniz'deturistik belde
Bir renk
Besinm
addesi
At, eflekpabucu
‹laç
‹ri bir bal›k
Alttaki futbol spikeri
‹stikrar
Hindistan'dayayg›n din
Kad›n (Eski dil)
Bir ilimiz
Üç boyutlusinem
atekni€i
Bir nota
Güzel kokusuolan çiçek
Saçma söz
Gerçek
Kaliteli kahvetürü
Hükümdar
bafll›€›
Yetinme
Ya€›fl flekli
Müs lü man -
l›k tan öncekiça€
Pozitifelektrot
Yelkenindirm
ekomutu
Arnavutlukpara birim
i
Örnek, kal›p
Uzunboyunluördek
Kutsal inanç
Bilgisayaroyunu
Tantal›nsim
gesi
Ünlübestecim
iz
Difli deve
Kurnaz
Bu€day›nolgunlaflm
›fliçi
Bir sporkulübüm
üz
Su
Yard›m
Asya'da bir ülke
Karfl›t, ters
Yaln›zl›kkorkusu
Tak›mada
Olumsuzluk
anlatan önek
Hat›ra
Bir tür yünkum
afl
Az görülen
Gü müfl ba l› -
€› n›n küçü€ü
Gitme, gidifl
Delikli keten bezi
Afrika'da bir ülke
Nikel simgesi
fiark›n›ntekrarlanan
bölümü
Rafinaj
Eleme arac›
Konuk
Lahza
Tak›m›n
gözdeoyuncusu
Soru sözü
Güç, kudret
Kuru so€uk
Dut çeflidi
‹thalat
Apartman
kat›
Üste giyilenfley
Da€ keçisi
Ak›l
Alternatif
Kabukludeniz hayvan›
Bir nota
Kesintisiyap›lm
am›fl
ücret
Bir iletiflimkurumu(K›sa)
Fas plakas›
Afrika'da bir ülke
Panama
plakas›
Bir iletiflimarac›
Vücuttanç›kan s›v›
Dahil
Tembih sözü
Baflar›s›zl›k,k›s›rl›k
Yemek
Götürü,toptan
E€ik kenar
Baston
Bir tür pasta Ankara ilçesi
Geçinme
paras›
Denizli'ninbir ilçesi
fiart edat›
Tavlada üçsay›s›
Teyze (Halk dili)
‹lave
Japonya para birim
i
Tah›l ölçüsü
Karakter
Ya€ yak›lantoprak kandil
Bafll›caiçece€im
iz
Recep ay›ndakesilenkurban
‹ki avuçdolusu
Gelir getirenm
ülkler
Tarla
Ac›, üzüntü
Pasak
Tasa, kayg›
Tabaklanm›fl
ceylan derisi
Ku zey At lan -tik Pak t›
Çay›n etkilim
addesi
Notadadurak iflareti
Numara
(K›sa)
‹zmir ilçesi
‹sim
Meslek,u€rafl
Radyumunsim
gesi
Papa€an türü
Maç›nrakam
labelirlenen
sonucu
Ayak
ERCAN TANER
SERVET ÇET‹N
KARE
BUL
MAC
A
ÇÖZÜ
MLE
RSÖ
ZCÜK
AVI
Aşağ
ıdak
i söz
cükl
eri b
ulm
aca
kare
lerin
de a
rayın
ve b
uldu
klar
ınızı
n üz
erin
i ka
rala
yın. G
erid
e ka
lan
harfl
er b
ir şa
rkıd
an s
özle
re o
luşt
urac
aktır
.
ARM
ONİ
BERB
ER
CİVC
İV
ÇUFÇ
UF
DENS
İZ
EKSİ
BE
FİLİ
Zİ
GLOK
OM
HAYA
Lİ
ISKA
LA
İKTİ
ZA
KAVR
AM
LAKL
AK
MAR
KİZ
NEVR
UZ
OYLA
MA
PERU
K
REVA
K
SEDİ
R
TEN
TE
SOL D
AN S
A⁄A
1. G
eçtiğ
imiz
günl
erde
vef
at e
den
foto
ğraf
taki
mev
litha
nım
ız. 2
.Di
lbilg
isi –
Din i
nanc
ı – Yo
ğunl
uk. 3
. Kirl
ilik iz
i – K
öy oy
unla
rını y
önet
enkim
se –
Mek
ke’de
hacıl
arı y
edi d
efa g
idip g
eldik
leri
kuts
al da
ğ – G
örm
een
gelli
. 4. B
asit ş
eker
lerin
gene
l adı
– Kok
ulu b
ir bit
ki – K
uyum
culu
kta,
altın
ve
güm
üş g
ibi d
eğer
li m
aden
lere
süs
lem
eler
yap
an u
sta
–Ge
nişli
k. 5.
Yard
ım p
aras
ı – H
avad
aki s
u bu
harı
– Tü
mör
– M
eyve
nin
özü.
6. Si
yah k
ılçıkl
ı bir
çeşit
buğd
ay –
Bir s
por d
alı –
Sür
eğen
, müz
min
hast
alık.
7. A
vuç
içi –
O ye
r – A
ruz
vezn
inde
kısa
oku
nmas
ı ger
eken
hece
yi öl
çüye
uyd
urm
ak iç
in u
zun
okum
a. 8.
Ham
si tu
tmak
ta k
ul-
lanı
lan
ağ –
Bir a
kary
akıt
türü
. 9.B
ayra
mda
n bir
önce
ki gü
n – E
n kıs
aza
man
sür
esi
– Be
rabe
rinde
yağ
mur
get
iren
güçlü
fırt
ına.
10.
Anka
ra’n
ın m
erke
z ilç
eler
inde
n bir
i – D
irekt
if. 11
.Bir
fren
siste
mi –
Safra
– M
isket
lim
onu
deni
len
küçü
k lim
on tü
rü. 1
2.Pa
stırm
a, ka
vur-
ma,
sucu
k yap
ılan
sem
iz ha
yvan
– Di
reks
iyon
ile te
kerle
kler
aras
ında
-ki
bağl
antıy
ı sağ
layan
dem
ir çu
buk
– Yıl
anın
der
i değ
iştiri
rken
attı
ğıde
ri. 1
3.Ta
rım –
Mikr
osko
p ca
mı –
Gün
ey A
frika
’nın
plak
a işa
reti.
14.
Mak
edon
ya’n
ın p
laka
işar
eti –
Üst
ün k
alite
li –
Psiko
loji.
15.G
elec
ek,
istikb
al –
Bir
mey
ve –
Tatlı
bir
besin
mad
desi
– Du
yuru
. 16.
Yalva
rma,
yaka
rma
– Dö
küm
cüle
rin k
ulla
ndığ
ı ağ
açta
n ya
pılm
ış ka
lıp –
Fran
sa’n
ın b
aşke
nti.
17.Y
eni y
etişe
n ağ
aç –
Kar
ışıkl
ık –
Yoğu
n ka
rya
ğışı.
18. B
ir no
ta –
Evli
ya, e
rmiş
– Bi
r m
üzik
alet
i – S
üslü
, aya
klı
fener.
19.
Bin
ek h
ayva
nı –
Uçu
rum
– S
anat
– Se
her v
akti
– Şa
rt ed
atı.
20.T
utul
an ba
lıkla
rın ca
nlı k
alm
ası iç
in sa
ndal
a yap
ılan
küçü
k hav
uz –
Elâz
ığ’ın
bir
ilçes
i –
Yığın
dur
umun
daki
yak
ılaca
k od
un i
çin 1
met
rekü
pe eş
it ha
cim öl
çüsü
– Ül
ke p
aral
arın
ın ka
rşılık
lı de
ğeri.
YU KA
RI DA
N Afi
A⁄IY
A1.
Buz
dan
yapıl
mış
Eskim
o kul
übes
i – S
imya
cılar
ın ku
rşun
a ver
dikle
riad
– M
üteh
assıs
– B
ir çe
şit b
akla
. 2.G
üney
Am
erika
’da b
ir ül
ke –
Anad
olu
Ajan
sı (k
ısa) –
Yetin
me.
3. Ta
bakl
anm
ış ce
ylan
deris
i – O
dunu
ceviz
ağac
ına b
enze
yen,
sığl
a yağ
ı den
ilen g
üzel
koku
lu öz
suyu
olan
bir
ağaç
– İs
teni
len
kalit
ede
olan
– Y
aban
i hay
van
vurm
a. 4.
“İnan
dık,
öyle
dir”
anla
mın
da b
ir sö
zcük
– Y
apıla
rda,
tava
n üz
erin
e m
erte
kdiz
ilen
kalın
ağaç
, kiri
ş – A
tın ba
yağı
yürü
yüşü
. 5.H
elyu
mun
simge
si –
Müz
ik eş
liğin
de b
eden
eğit
imi –
Lal
e ba
hçes
i. 6.
Asya
’da b
ir ül
ke –
Cenn
etle
Ceh
enne
m a
rasın
da b
ir ye
r –
Bir
müz
ik al
eti –
Üfle
mel
im
üzik
alet
i. 7.
Jap
onya
’nın
par
a bi
rimi
– Bu
nam
a –
Bulu
tların
yery
üzün
e ka
dar
alça
lmas
ıyla
oluş
an t
abiat
ola
yı –
San,
ün.
8.
Kam
pana
– Y
arı m
emnu
nluk
anl
atan
ünle
m –
Elm
a ar
mut k
urus
u –
Rady
umun
sim
gesi.
9.Or
man
sarm
aşığı
– Ka
vşak
. 10.
Çek
işme,
bozu
ş-m
a –
Boş
inan
ç. 11
. İsim
– B
ir m
eyve
– M
ezop
otam
ya m
eden
iyet-
lerin
den
biri.
12. G
emi g
üver
tesin
in e
nine
kon
muş
kirişl
erin
den
her
biri –
Bir
aydın
latm
a ar
acı.
13.
İlâve
– B
ir öğ
renc
inin
öğr
enim
ini
sürd
ürm
ek iç
in d
evle
tçe
veya
öze
l kişi
lerc
e ve
rilen
aylı
k pa
ra. 1
4.Ya
şça
denk
– P
rofes
yone
l olm
ayan
– H
asta
lığın
teşh
is ve
teda
visi i
çindo
ktor
larc
a ve
rilen
yaz
ı. 15
. Eti
lezz
etli
bir b
alık
– Ül
kem
izin
Asya
kıtas
ında
ki bö
lüm
ü –
Bir
renk
– C
etve
l tür
ü. 1
6.Uc
u ya
nık
odun
–Bu
hran
– “…
il Z
ühre
” (ha
lk ö
yküs
ü) –
Taşıt
ların
önü
ndek
i ayd
ınlat
ma
arac
ı. 17.
Bir n
ota –
Bir
taşıt
arac
ı – Ö
rgüt
ün et
kin üy
esi. 1
8.Gö
revi
yer-
ine ge
tirm
e – Vü
cut y
apısı
ile ilg
ili – K
ur’an
sure
lerin
den
biri. 1
9.Be
yaz
mer
mer
in se
rt bö
lüm
ü –
Oruç
ayı –
Biri
ne sa
ldırm
ak iç
in sa
klan
ılara
kbe
klen
ilen
yer.
20.H
avad
a bu
luna
n bir
gaz
– P
iyasa
da d
urgu
nluk
–Sa
niyed
e 1 ju
llük i
ş yap
an bi
r mot
orun
güç b
irim
i – K
üçük
kale.
12
34
56
78
910
1112
1314
1516
1718
1920
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
KF
EA
PA
TZ
CŞ
UT
ER
LU
TE
FO
İN
İİ
AU
İK
AÇ
NP
AK
TL
AZ
VD
ĞL
AF
EM
RA
AM
İD
EC
UY
UU
TA
LY
MT
AS
SI
İN
KÇ
MU
AL
KZ
İS
NE
DV
AA
KH
Lİ
AR
RP
ER
UK
IR
ZU
RV
EN
EE
MH
IÇ
KM
MI
RI
KI
BS
BE
SL
EO
RO
İN
İS
İL
ER
DO
LK
MA
NK
ZK
SS
IK
EN
HO
EP
Aİ
İA
KO
AD
İB
LL
İL
NY
LL
EV
ÜZ
ÜN
DG
KE
NB
İA
RR
EV
AK
AA
KŞ
İM
FA
AM
AL
YO
LD
İN
EH
MA
LD
EY
İZ
SUDO
KU Ç
ÖZÜM
LER‹
MEVL
İTHA
N İB
RAHİ
MÇA
NAKK
ALEL
İ
KARE
BUL
MACA
SOLD
AN S
AĞA
1. İb
rahi
m Ç
anak
kale
li. 2
. Gra
mer
– A
kide
– Ke
safet
. 3. L
eke
– Ay
naz
– M
erve
– A
ma.
4. Oz
– N
ane
– Sa
dekâ
r – E
n. 5
. İan
e –
Nem
– U
r –Ne
ktar.
6. A
lkar
a – H
alte
r – K
roni
k. 7.
Aya –
Ora
– İm
ale.
8. Ba
raba
t –M
azot
. 9. A
rife –
An
– Bor
a. 10
. Mam
ak –
Talim
at. 11
. ABS
– Öd
– Li
m.
12. E
tlik
– Ro
t – K
av. 1
3. Zir
aat –
Lam
– Z
A. 1
4. M
K –
Klâs
– R
uhiya
t.15
. Ati
– er
ik –
Helva
– İl
an. 1
6. Ni
yaz
– Sa
çula
– P
aris.
17.
Fidan
–Ka
ram
bol –
Tipi
. 18.
Fa –
Ere
n –
Tam
bur –
Fan
us. 1
9. At
– Ya
r – A
r –Ta
n – S
a. 20
. Liva
r – M
aden
– St
er –
Kur.
YUKA
RIDA
N AŞ
AĞIYA
1. İg
lo –
Aab
am –
Uzm
an –
Ful
. 2. B
rezil
ya –
AA
– İk
tifa.
3. R
ak –
Akar
ambe
r – İy
i – A
v. 4.
Amen
na –
Aras
tak
– Ade
ta. 5
. He
– Aer
obik
–La
leza
r. 6. İ
ran
– Ara
f – G
itar –
Ney
. 7. Y
en –
Ateh
– Si
s – N
am. 8
. Çan
– Eh
– K
ak –
Ra.
9. Ak
asm
a –
Çat.
10. N
iza –
Hur
afe. 1
1. Ad
– D
ut –
Elam
. 12.
Kem
ere
– La
mba
. 13.
Ek
– Bu
rs. 1
4. A
kran
– A
mat
ör –
Rapo
r. 15.
Levr
ek –
Anad
olu
– Al –
TE.
16. E
se –
Kriz
– Tah
ir – F
ar. 17
.La
– O
tom
obil
– M
ilita
n. 1
8. İf
a –
Anat
omik
– Y
asin
. 19.
Em
eril
–Ra
maz
an –
Pusu
. 20.
Etan
– Ke
sat –
Vat –
Hisa
r.
ANAG
RAM
BULM
ACA
Ruh s
alim
se te
n sel
amet
.
PETE
K BU
LMAC
A1.
Serg
en. 2
. Natu
ra. 3
. Mur
ana.
4. Sı
nam
a. 5.
Kasa
ba. 6
. Per
ese.
7.Ar
diye.
8. Ki
dman
. 9. Is
ıran.
10. K
ısaca
. 11.
Epifit
. 12.
Yiyici
. 13.
Kale
ci.14
. Arm
ada.
15.
Kak
nem
. 16.
Tar
ife. 1
7. B
eyiye
. 18.
Yel
eme.
19.
Beda
va. 2
0. Ra
vent
. 21.
Atab
ey. 2
2. At
abek
. 23.
Kem
ere.
24. E
babil
. 25.
Baru
di. 26
. Bad
ire. 2
7. Ka
tana
. 28.
Nere
si. 29
. Liva
ne. 3
0. Vid
ala.
SÖZC
ÜK AV
IKa
pat s
u te
lefon
u ka
pat,
ağla
mam
duy
ulm
asın
/ Ku
lakl
arım
hıçk
ırık
sesle
rinle
dolm
asın
/ He
p o di
lin yü
zünd
en, b
ak şi
mde
ne ha
ldey
iz
SÖZC
ÜK M
ERDİ
VENİ
KUCA
K - B
UCAK
- BA
CAK
- BAT
AK -
YATA
K - Y
ATIK
- YA
ZIK
SARM
AL B
ULMA
CAİÇ
E DO
ĞRU
Yapa
ğı –
Seki
– Le
mis
– Si
hir –
Keb
ere
– M
esle
ki –
Nale
– M
uslu
k –
Ontik
– L
eksik
oloj
i – F
iltre
– s
ıcak
– Na
– B
iga –
Hak
an –
Ral
li –
Bakr
aç –
Anlat
mak
DIŞA
DOĞ
RUKa
m –
Tal –
Naç
ar –
Kab
il –
Larn
aka
– Ha
gi –
Bank
acı –
Ser
t – L
ifij –
Ol –
Ok –
İs – K
elkit
– No
kul –
Sum
– El
a – N
ikel –
Sem
ere –
Bek
– Ri
– Hiss
i – M
elike
– Sı
ğa -
Pay
03B
UL
MA
CA
26 O
CA
K 2
014
Aske
rler
Elden
ele
geçm
e
Pamu
k çefl
idi
Ayd›n
latma
araç
lar›nd
aku
llan›l
anga
z
Bitki
bilim
Tafl s
ilindir
Üstte
kifut
bolcu
Afrik
a'da
yafla
yan
antilo
p tür
ü
Kema
l Sun
alfilm
i
Uyku
su ha
fif
‹fllem
eliya
tak ya
st›€›
Mey ve
le rin
ye -ne
n iç b
ölümü
Ya€m
urge
tiren
gü
çlü f›r
t›na
Sand
alha
vuzu
Ge li n
e ve r
i -len
ar ma
€an
Hane
Kara
deniz
'detur
istik
belde
Bir r
enk
Besin
madd
esi
At, efl
ekpa
bucu
‹laç
‹ri bi
r bal›
k
Alttak
i fut
bol
spike
ri
‹stikr
ar
Hind
istan
'daya
yg›n
din
Kad›n
(Es
ki dil
)
Bir il
imiz
Üç bo
yutlu
sinem
atek
ni€i
Bir n
ota
Güze
l kok
usu
olan ç
içek
Saçm
a söz
Gerçe
k
Kalite
li kah
vetür
ü
Hükü
mdar
bafll›
€›
Yetin
me
Ya€›fl
flekli
Müs lü
man -
l›k tan
önce
kiça
€
Pozit
ifele
ktrot
Yelke
nind
irme
komu
tu
Arna
vutlu
kpa
ra bi
rimi
Örne
k, ka
l›p
Uzun
boyu
nluör
dek
Kutsa
l inan
ç
Bilgi
saya
roy
unu
Tanta
l›nsim
gesi
Ünlü
beste
cimiz
Difli
deve
Kurn
az
Bu€d
ay›n
olgun
laflm›
fliçi
Bir s
por
kulüb
ümüz
Su
Yard
›m
Asya
'da
bir ül
ke
Karfl›
t, ter
s
Yaln›
zl›k
kork
usu
Tak›m
ada
Olum
suzlu
kan
latan
önek
Hat›r
a
Bir t
ür yü
nku
mafl
Az gö
rülen
Gü mü
fl ba l›
-€› n
›n kü
çü€ü
Gitme
, gidi
fl
Delik
li ke
ten be
zi
Afrik
a'da
bir ül
ke
Nikel
simge
si
fiark
›n›n
tekra
rlana
nbö
lümü
Rafin
aj
Eleme
arac
›
Konu
k
Lahz
a
Tak›m
›ngö
zde
oyun
cusu
Soru
sözü
Güç,
kudr
et
Kuru
so€u
k
Dut ç
eflidi
‹thala
t
Apar
tman
kat›
Üste
giyile
nfle
y
Da€ k
eçisi
Ak›l
Alter
natif
Kabu
klude
niz ha
yvan›
Bir n
ota
Kesin
tisi
yap›lm
am›fl
ücre
t
Bir il
etiflim
kuru
mu(K
›sa)
Fas p
lakas
›
Afrik
a'da
bir ül
ke
Pana
mapla
kas›
Bir il
etiflim
arac
›
Vücu
ttan
ç›kan
s›v›
Dahil
Temb
ih sö
zü
Bafla
r›s›zl
›k,k›s
›rl›k
Yeme
k
Götür
ü,top
tan
E€ik
kena
r
Basto
n
Bir t
ür pa
sta
Anka
ra ilç
esi
Geçin
mepa
ras›
Deniz
li'nin
bir ilç
esi
fiart
edat›
Tavla
da üç
say›s
›
Teyze
(H
alk di
li)
‹lave
Japon
ya
para
birim
i
Tah›l
ölçü
sü
Kara
kter
Ya€ y
ak›la
ntop
rak k
andil
Bafll›
caiçe
ce€im
iz
Rece
p ay›n
dake
silen
kurb
an
‹ki av
uçdo
lusu
Gelir
getir
enmü
lkler
Tarla
Ac›, ü
züntü
Pasa
k
Tasa
, kay
g›
Tabak
lanm›
flce
ylan d
erisi
Ku ze
y At la
n -tik
Pak t›
Çay›n
etkil
ima
ddes
i
Notad
adu
rak i
flare
ti
Numa
ra(K
›sa)
‹zmir i
lçesi
‹sim
Mesle
k,u€
rafl
Rady
umun
simge
si
Papa
€an t
ürü
Maç›n
raka
mla
belir
lenen
sonu
cu
Ayak
ERCA
N TA
NER
SERV
ET ÇE
T‹N
OK
IA
AU
İA
ET
ER
CA
NT
AN
ER
SE
ÇE
NE
KE
S
KA
RA
RL
IL
IK
MK
AL
EC
İK
Sİ
HK
İP
ET
AM
İN
YE
NN
O
Nİ
SA
AY
KI
RI
AK
AM
ET
R
BO
LU
EK
EM
İS
AF
İR
Kİ
R
SL
Sİ
NE
RA
MA
DI
ŞA
LI
MR
AK
AS
AK
İR
YA
VE
EN
DE
RK
ES
EN
EA
AL
AV
ER
Eİ
MA
NA
SP
AI
RA
AD
AK
AL
AE
AN
OT
Nİ
FA
PA
Tİ
RE
KI
RL
EN
TF
EN
ER
BA
HÇ
EK
OŞ
AM
NE
ON
AL
AM
OR
AE
RK
AS
A
ŞE
VA
RA
Bİ
KA
ÜS
TL
ÜK
NE
BA
TA
Tİ
İN
AY
ET
US
A
LO
ĞN
AL
ÇA
RA
LT
RT
R
SE
RV
ET
ÇE
Tİ
NA
Zİ
ME
TS
E
KA
AM
AK
AN
AA
TK
AR
AD
UT
Hast
alık
belir
tiler
ibil
imi
Üstte
kisa
natç
ı
Trab
zon’
un
bir ilç
esi
Yazıl
ı kâğ
ıt
Para
zit
Tem
iz,na
mus
lu
Doğu
Anad
olu’
daırm
ak
Ev m
akar
nası
Nam
azça
ğrısı
Yarış
ın he
rev
resi
Mot
orlu
bir
taşıt
arac
ıDu
rum
,va
ziyet
Keçi
kılınd
anka
ba ku
maş
Hala
(yö
rese
l)
Altta
kira
hmet
lisa
natç
ı
Akla
, ger
çeğe
aykır
ı
Hava
da bu
lu-
nan b
ir ga
zAy
akka
bının
dikişl
eay
rılm
ış ön
bölü
mü
Canl
ı
Sigo
rtase
nedi
Yerin
den
oyna
may
an,
dura
ğan
Spor
cu ki
mlik
belge
si
Yüze
y üze
rine
yapıl
an çi
zim
Bir ç
eşit
pelte
Vücu
dun
orta
yeri
“… S
ezer
”(a
ktör
)
Tara
ftar
Köm
ür tü
rüBa
rındır
ma
Torb
abiç
imind
e, iri
gözlü
ağSa
yıbon
cuğu
,çö
rkü
Duyg
u
Obur
(yör
esel
)
Ağaç
larla
kaplı
geniş
alan
Kast
amon
uilç
esi
“… Ş
en” (
FBes
ki ba
şkan
ı)
Derv
iş se
lam
ı
Güne
y As-
ya’da
bir ü
lke
Num
ara
(kısa
)
Dağk
ırlan
gıcı
Tata
rista
nha
lkınd
anol
an
Üstü
n,yü
ksek
Rom
anya
’nın
plaka
işar
eti
Kabu
let
mem
e
“Sel
çuk …
”( G
S’lı fu
tbolcu
)
Çalg
ıcıla
rıntop
ladığı
bahş
işSo
syal
Sigo
r-ta
lar K
urum
u(k
ısa)
Başlı
caiçe
ceğim
iz
Resim
li du
var i
lanı
Üç ka
tlı
balık
ağı
Sıra
Hekim
likte
kulla
nılan
bir
bitk
iSa
zın en
inc
e tel
i
Azer
bayc
an’ın
başk
enti
İdm
an,
kültü
rfizik
Bağl
ama
mızr
abı
Kurş
unlu
büyü
k olta
Özel
gezin
tige
misi
Litre
(k
ısa)
Yuna
nista
n’ın
başk
enti
Fikir
Türk
Stan
dartl
arı
Ensti
tüsü (
kısa)
Lute
syum
unsim
gesi
Aza
İsim
Kekl
iğin
boyn
unda
kisiy
ah ha
lka
Bula
nıkre
simOt
o tek
erle
-ğin
in çe
mbe
rbö
lüm
üAn
talya
’nın
bir ilç
esi
Bir t
ürba
ğlam
aak
ordu
Zekâ
Bast
on
Tehl
ikeli a
kılha
stas
ı
Tepe
takl
ak(h
alk a
ğzı)
Tüm
örAt
eşTö
rpül
enm
işah
şap
kırınt
ıları
Bir ş
eyin
elde
n ele
geçm
esi
Gölge
Mill
i Eğit
im(k
ısa)
Keçi
yolu
,pa
tika
Çare
, çıka
ryo
l
Dam
arla
rda
dola
şan
haya
ti sıvı
Kaba
ca ev
et
Güm
üşün
sem
bolü
Buru
şukl
ukgid
erici
araç
Öğüt
ülm
üşta
hıl
Mide
özsu
yu
Güre
şçi
erke
k dev
e
Oğul
otu
Afrik
a’da
yetiş
en bi
rağ
açEl
ekte
nge
çirm
e
Rady
umun
simge
si
Hayv
ansa
lgıd
a
Hayv
anda
besil
ilik
Kur’a
n’ın
88. S
ures
i
Kur’a
n’ın
80. S
ures
iKu
maş
lara
mus
allat
olan
böce
k
Bir n
ota
Barb
unya
türü
nden
bir
balık
Mes
afe
“İlha
n …”
(şark
ıcı)
Avuç
içi
Danim
arka
plaka
işar
eti
Geniş
lik
Bağım
sızbü
yük i
l
Müz
ikte s
esuy
umsu
zluğu
Kötü
lük,
fenal
ıkDe
ğiş to
kuş
Kısa
kepe
nek
Duva
rdak
itu
ğla s
ırası
Orta
daki
unut
ulm
azdiz
i
Sıhh
at
İlave
Nota
da du
rak
işare
ti
Bir i
limiz
Bir y
erde
otur
ma
Nisp
et
Mah
şer
mey
danı
Yank
ı
Tuttu
rgaç
Muş
mul
aya
benz
er m
eyve
Ekva
tor
bölge
si m
eyve
ağac
ı
Koca
Sana
yi
Şaşm
aün
lem
i
Olm
amış
mey
ve
Baya
ğı
Salg
ı üre
ten
orga
n
Emzik
likü
çük t
esti
(yöre
sel)
Eskr
imde
bir
kılıç
türü
Kuzu
kula
ğıbit
kisini
ndiğ
er ad
ı
Bitk
indu
rum
age
lme
Bir n
ota
Balık
çıte
knes
ika
ptan
ı
Yıldır
ımkır
anKa
lsiyu
mun
simge
si
Para
Tavır
, da
vran
ış
Yağı
alınm
ışze
ytin k
üspe
si
Verim
Anla
m
Çin’
inba
şken
ti
Halk
şairi
Dolay
lıan
latım
Kırm
a, m
elez
Güre
şte
yenil
giyi
kabu
llenm
e
Koyu
n tür
ü
Nam
, şöh
ret
Orta
kçık
arla
rı ol
anto
plulu
k
Sody
umun
simge
si
Dinin
içind
eki
inanış
yolla
rı
Cim
ri(yö
rese
l)
Gizli
düşm
anlık
Artvi
n’in
eski
adı
Mad
en
Lityu
mun
simge
si
Donu
k ren
k
Kayb
edile
nşe
y, zay
i
Katış
ıksız,
has
El sı
kışm
a
Küçü
k m
ızrak
İsyan
kâr
Ödem
e
Vilay
et
Kötü
bir i
ştek
iya
rdım
cılar,
hem
pa
Dişi
deve
Cera
hat
Nine
(h
alk a
ğzı)
Bary
umun
simge
si
Bula
şıcı
Gelir
Çok a
nlay
ışlı
kimse
Önce
cilik
Lâkin
, faka
t
Satra
nçta
bir
taş
Gazia
ntep
’inbir
ilçes
i
Küçü
km
ağar
a
Güne
y Afri
kapla
kası
Uzak
lıkan
latır
Asya
’da
bir ül
ke
Utan
ma,
utan
ç duy
ma
Bizm
utun
simge
si
Kim
yasa
lte
davi
Eski
Türk
güre
şlerin
-de
n biri
Eziye
t, ce
faEs
ki dil
deas
kerle
rİst
anbu
l’un
bir ilç
esi
fi‹FR
E K
EL‹M
E
1
2
3
4
5
6
7
8
9
DA
VU
TU
ST
A
NEVR
A SE
REZL
İ
BİZİ
MKİL
ER T
V Dİ
ZİSİ
SELÇ
UK U
LUER
GÜVE
N
SA
AA
EC
HK
NE
VR
AS
ER
EZ
Lİ
AB
ES
MA
SK
AR
AT
AP
OL
İÇ
E
Dİ
Rİ
Lİ
SA
NS
ZB
EL
YA
ND
AŞ
PA
PO
Şİ
Ç
KO
KE
KT
İA
BA
NA
HU
LA
OS
EB
AB
İL
FA
İK
NO
RE
TA
LA
TU
RA
SU
DS
BJ
İM
NA
ST
İK
ZO
KA
L
Dİ
Zİ
AT
İN
AT
SE
ÜY
EF
LU
Fİ
Nİ
KE
AN
LA
KA
SA
AJ
İT
E
KA
RA
DÜ
ZE
NU
RO
DT
AL
AŞ
R
NM
EE
KA
NA
G
SA
YE
UN
HA
TÜ
LÜ
OK
UM
ER
AT
AV
ME
Lİ
SA
ET
GÜ
VE
LA
AR
AA
YA
EN
TE
Kİ
RB
DK
ŞE
R
MR
ED
EA
Fİ
YE
T
KE
BE
ES
İO
EÜ
ER
YA
A
İM
ET
EK
AR
AK
AV
UK
HE
LA
K
BE
ZD
OP
AR
AT
ON
ER
CA
ED
A
Pİ
Rİ
NA
MA
NA
OZ
AN
ME
Tİ
S
SE
ME
RE
PE
SŞ
AN
NA
Kİ
NM
ET
AL
MA
TK
EL
İS
EL
EK
TO
KA
AS
İ
İL
İR
İN
BA
İR
AT
AV
EN
Eİ
Nİ
Sİ
YA
Tİ
F
AR
AB
AN
ZA
IR
AK
Ş
İN
KE
MO
TE
RA
Pİ
AB
A
EZ
AA
SA
Kİ
RF
AT
İH
1
2
3
4
5
6
7
8
9
KARE
BUL
MAC
A
ÇÖZÜ
MLE
RSÖ
ZCÜK
AVI
Aşağ
ıdak
i söz
cükl
eri b
ulm
aca
kare
lerin
de a
rayın
ve b
uldu
klar
ınızı
n üz
erin
i ka
rala
yın. G
erid
e ka
lan
harfl
er b
ir şa
rkıd
an s
özle
re o
luşt
urac
aktır
.
ARM
ONİ
BERB
ER
CİVC
İV
ÇUFÇ
UF
DENS
İZ
EKSİ
BE
FİLİ
Zİ
GLOK
OM
HAYA
Lİ
ISKA
LA
İKTİ
ZA
KAVR
AM
LAKL
AK
MAR
KİZ
NEVR
UZ
OYLA
MA
PERU
K
REVA
K
SEDİ
R
TEN
TE
SOL D
AN S
A⁄A
1. G
eçtiğ
imiz
günl
erde
vef
at e
den
foto
ğraf
taki
mev
litha
nım
ız. 2
.Di
lbilg
isi –
Din i
nanc
ı – Yo
ğunl
uk. 3
. Kirl
ilik iz
i – K
öy oy
unla
rını y
önet
enkim
se –
Mek
ke’de
hacıl
arı y
edi d
efa g
idip g
eldik
leri
kuts
al da
ğ – G
örm
een
gelli
. 4. B
asit ş
eker
lerin
gene
l adı
– Kok
ulu b
ir bit
ki – K
uyum
culu
kta,
altın
ve
güm
üş g
ibi d
eğer
li m
aden
lere
süs
lem
eler
yap
an u
sta
–Ge
nişli
k. 5.
Yard
ım p
aras
ı – H
avad
aki s
u bu
harı
– Tü
mör
– M
eyve
nin
özü.
6. Si
yah k
ılçıkl
ı bir
çeşit
buğd
ay –
Bir s
por d
alı –
Sür
eğen
, müz
min
hast
alık.
7. A
vuç
içi –
O ye
r – A
ruz
vezn
inde
kısa
oku
nmas
ı ger
eken
hece
yi öl
çüye
uyd
urm
ak iç
in u
zun
okum
a. 8.
Ham
si tu
tmak
ta k
ul-
lanı
lan
ağ –
Bir a
kary
akıt
türü
. 9.B
ayra
mda
n bir
önce
ki gü
n – E
n kıs
aza
man
sür
esi
– Be
rabe
rinde
yağ
mur
get
iren
güçlü
fırt
ına.
10.
Anka
ra’n
ın m
erke
z ilç
eler
inde
n bir
i – D
irekt
if. 11
.Bir
fren
siste
mi –
Safra
– M
isket
lim
onu
deni
len
küçü
k lim
on tü
rü. 1
2.Pa
stırm
a, ka
vur-
ma,
sucu
k yap
ılan
sem
iz ha
yvan
– Di
reks
iyon
ile te
kerle
kler
aras
ında
-ki
bağl
antıy
ı sağ
layan
dem
ir çu
buk
– Yıl
anın
der
i değ
iştiri
rken
attı
ğıde
ri. 1
3.Ta
rım –
Mikr
osko
p ca
mı –
Gün
ey A
frika
’nın
plak
a işa
reti.
14.
Mak
edon
ya’n
ın p
laka
işar
eti –
Üst
ün k
alite
li –
Psiko
loji.
15.G
elec
ek,
istikb
al –
Bir
mey
ve –
Tatlı
bir
besin
mad
desi
– Du
yuru
. 16.
Yalva
rma,
yaka
rma
– Dö
küm
cüle
rin k
ulla
ndığ
ı ağ
açta
n ya
pılm
ış ka
lıp –
Fran
sa’n
ın b
aşke
nti.
17.Y
eni y
etişe
n ağ
aç –
Kar
ışıkl
ık –
Yoğu
n ka
rya
ğışı.
18. B
ir no
ta –
Evli
ya, e
rmiş
– Bi
r m
üzik
alet
i – S
üslü
, aya
klı
fener.
19.
Bin
ek h
ayva
nı –
Uçu
rum
– S
anat
– Se
her v
akti
– Şa
rt ed
atı.
20.T
utul
an ba
lıkla
rın ca
nlı k
alm
ası iç
in sa
ndal
a yap
ılan
küçü
k hav
uz –
Elâz
ığ’ın
bir
ilçes
i –
Yığın
dur
umun
daki
yak
ılaca
k od
un i
çin 1
met
rekü
pe eş
it ha
cim öl
çüsü
– Ül
ke p
aral
arın
ın ka
rşılık
lı de
ğeri.
YU KA
RI DA
N Afi
A⁄IY
A1.
Buz
dan
yapıl
mış
Eskim
o kul
übes
i – S
imya
cılar
ın ku
rşun
a ver
dikle
riad
– M
üteh
assıs
– B
ir çe
şit b
akla
. 2.G
üney
Am
erika
’da b
ir ül
ke –
Anad
olu
Ajan
sı (k
ısa) –
Yetin
me.
3. Ta
bakl
anm
ış ce
ylan
deris
i – O
dunu
ceviz
ağac
ına b
enze
yen,
sığl
a yağ
ı den
ilen g
üzel
koku
lu öz
suyu
olan
bir
ağaç
– İs
teni
len
kalit
ede
olan
– Y
aban
i hay
van
vurm
a. 4.
“İnan
dık,
öyle
dir”
anla
mın
da b
ir sö
zcük
– Y
apıla
rda,
tava
n üz
erin
e m
erte
kdiz
ilen
kalın
ağaç
, kiri
ş – A
tın ba
yağı
yürü
yüşü
. 5.H
elyu
mun
simge
si –
Müz
ik eş
liğin
de b
eden
eğit
imi –
Lal
e ba
hçes
i. 6.
Asya
’da b
ir ül
ke –
Cenn
etle
Ceh
enne
m a
rasın
da b
ir ye
r –
Bir
müz
ik al
eti –
Üfle
mel
im
üzik
alet
i. 7.
Jap
onya
’nın
par
a bi
rimi
– Bu
nam
a –
Bulu
tların
yery
üzün
e ka
dar
alça
lmas
ıyla
oluş
an t
abiat
ola
yı –
San,
ün.
8.
Kam
pana
– Y
arı m
emnu
nluk
anl
atan
ünle
m –
Elm
a ar
mut k
urus
u –
Rady
umun
sim
gesi.
9.Or
man
sarm
aşığı
– Ka
vşak
. 10.
Çek
işme,
bozu
ş-m
a –
Boş
inan
ç. 11
. İsim
– B
ir m
eyve
– M
ezop
otam
ya m
eden
iyet-
lerin
den
biri.
12. G
emi g
üver
tesin
in e
nine
kon
muş
kirişl
erin
den
her
biri –
Bir
aydın
latm
a ar
acı.
13.
İlâve
– B
ir öğ
renc
inin
öğr
enim
ini
sürd
ürm
ek iç
in d
evle
tçe
veya
öze
l kişi
lerc
e ve
rilen
aylı
k pa
ra. 1
4.Ya
şça
denk
– P
rofes
yone
l olm
ayan
– H
asta
lığın
teşh
is ve
teda
visi i
çindo
ktor
larc
a ve
rilen
yaz
ı. 15
. Eti
lezz
etli
bir b
alık
– Ül
kem
izin
Asya
kıtas
ında
ki bö
lüm
ü –
Bir
renk
– C
etve
l tür
ü. 1
6.Uc
u ya
nık
odun
–Bu
hran
– “…
il Z
ühre
” (ha
lk ö
yküs
ü) –
Taşıt
ların
önü
ndek
i ayd
ınlat
ma
arac
ı. 17.
Bir n
ota –
Bir
taşıt
arac
ı – Ö
rgüt
ün et
kin üy
esi. 1
8.Gö
revi
yer-
ine ge
tirm
e – Vü
cut y
apısı
ile ilg
ili – K
ur’an
sure
lerin
den
biri. 1
9.Be
yaz
mer
mer
in se
rt bö
lüm
ü –
Oruç
ayı –
Biri
ne sa
ldırm
ak iç
in sa
klan
ılara
kbe
klen
ilen
yer.
20.H
avad
a bu
luna
n bir
gaz
– P
iyasa
da d
urgu
nluk
–Sa
niyed
e 1 ju
llük i
ş yap
an bi
r mot
orun
güç b
irim
i – K
üçük
kale.
12
34
56
78
910
1112
1314
1516
1718
1920
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
KF
EA
PA
TZ
CŞ
UT
ER
LU
TE
FO
İN
İİ
AU
İK
AÇ
NP
AK
TL
AZ
VD
ĞL
AF
EM
RA
AM
İD
EC
UY
UU
TA
LY
MT
AS
SI
İN
KÇ
MU
AL
KZ
İS
NE
DV
AA
KH
Lİ
AR
RP
ER
UK
IR
ZU
RV
EN
EE
MH
IÇ
KM
MI
RI
KI
BS
BE
SL
EO
RO
İN
İS
İL
ER
DO
LK
MA
NK
ZK
SS
IK
EN
HO
EP
Aİ
İA
KO
AD
İB
LL
İL
NY
LL
EV
ÜZ
ÜN
DG
KE
NB
İA
RR
EV
AK
AA
KŞ
İM
FA
AM
AL
YO
LD
İN
EH
MA
LD
EY
İZ
SUDO
KU Ç
ÖZÜM
LER‹
MEVL
İTHA
N İB
RAHİ
MÇA
NAKK
ALEL
İ
KARE
BUL
MACA
SOLD
AN S
AĞA
1. İb
rahi
m Ç
anak
kale
li. 2
. Gra
mer
– A
kide
– Ke
safet
. 3. L
eke
– Ay
naz
– M
erve
– A
ma.
4. Oz
– N
ane
– Sa
dekâ
r – E
n. 5
. İan
e –
Nem
– U
r –Ne
ktar.
6. A
lkar
a – H
alte
r – K
roni
k. 7.
Aya –
Ora
– İm
ale.
8. Ba
raba
t –M
azot
. 9. A
rife –
An
– Bor
a. 10
. Mam
ak –
Talim
at. 11
. ABS
– Öd
– Li
m.
12. E
tlik
– Ro
t – K
av. 1
3. Zir
aat –
Lam
– Z
A. 1
4. M
K –
Klâs
– R
uhiya
t.15
. Ati
– er
ik –
Helva
– İl
an. 1
6. Ni
yaz
– Sa
çula
– P
aris.
17.
Fidan
–Ka
ram
bol –
Tipi
. 18.
Fa –
Ere
n –
Tam
bur –
Fan
us. 1
9. At
– Ya
r – A
r –Ta
n – S
a. 20
. Liva
r – M
aden
– St
er –
Kur.
YUKA
RIDA
N AŞ
AĞIYA
1. İg
lo –
Aab
am –
Uzm
an –
Ful
. 2. B
rezil
ya –
AA
– İk
tifa.
3. R
ak –
Akar
ambe
r – İy
i – A
v. 4.
Amen
na –
Aras
tak
– Ade
ta. 5
. He
– Aer
obik
–La
leza
r. 6. İ
ran
– Ara
f – G
itar –
Ney
. 7. Y
en –
Ateh
– Si
s – N
am. 8
. Çan
– Eh
– K
ak –
Ra.
9. Ak
asm
a –
Çat.
10. N
iza –
Hur
afe. 1
1. Ad
– D
ut –
Elam
. 12.
Kem
ere
– La
mba
. 13.
Ek
– Bu
rs. 1
4. A
kran
– A
mat
ör –
Rapo
r. 15.
Levr
ek –
Anad
olu
– Al –
TE.
16. E
se –
Kriz
– Tah
ir – F
ar. 17
.La
– O
tom
obil
– M
ilita
n. 1
8. İf
a –
Anat
omik
– Y
asin
. 19.
Em
eril
–Ra
maz
an –
Pusu
. 20.
Etan
– Ke
sat –
Vat –
Hisa
r.
ANAG
RAM
BULM
ACA
Ruh s
alim
se te
n sel
amet
.
PETE
K BU
LMAC
A1.
Serg
en. 2
. Natu
ra. 3
. Mur
ana.
4. Sı
nam
a. 5.
Kasa
ba. 6
. Per
ese.
7.Ar
diye.
8. Ki
dman
. 9. Is
ıran.
10. K
ısaca
. 11.
Epifit
. 12.
Yiyici
. 13.
Kale
ci.14
. Arm
ada.
15.
Kak
nem
. 16.
Tar
ife. 1
7. B
eyiye
. 18.
Yel
eme.
19.
Beda
va. 2
0. Ra
vent
. 21.
Atab
ey. 2
2. At
abek
. 23.
Kem
ere.
24. E
babil
. 25.
Baru
di. 26
. Bad
ire. 2
7. Ka
tana
. 28.
Nere
si. 29
. Liva
ne. 3
0. Vid
ala.
SÖZC
ÜK AV
IKa
pat s
u te
lefon
u ka
pat,
ağla
mam
duy
ulm
asın
/ Ku
lakl
arım
hıçk
ırık
sesle
rinle
dolm
asın
/ He
p o di
lin yü
zünd
en, b
ak şi
mde
ne ha
ldey
iz
SÖZC
ÜK M
ERDİ
VENİ
KUCA
K - B
UCAK
- BA
CAK
- BAT
AK -
YATA
K - Y
ATIK
- YA
ZIK
SARM
AL B
ULMA
CAİÇ
E DO
ĞRU
Yapa
ğı –
Seki
– Le
mis
– Si
hir –
Keb
ere
– M
esle
ki –
Nale
– M
uslu
k –
Ontik
– L
eksik
oloj
i – F
iltre
– s
ıcak
– Na
– B
iga –
Hak
an –
Ral
li –
Bakr
aç –
Anlat
mak
DIŞA
DOĞ
RUKa
m –
Tal –
Naç
ar –
Kab
il –
Larn
aka
– Ha
gi –
Bank
acı –
Ser
t – L
ifij –
Ol –
Ok –
İs – K
elkit
– No
kul –
Sum
– El
a – N
ikel –
Sem
ere –
Bek
– Ri
– Hiss
i – M
elike
– Sı
ğa -
Pay
03B
UL
MA
CA
26 O
CA
K 2
014
Aske
rler
Elden
ele
geçm
e
Pamu
k çefl
idi
Ayd›n
latma
araç
lar›nd
aku
llan›l
anga
z
Bitki
bilim
Tafl s
ilindir
Üstte
kifut
bolcu
Afrik
a'da
yafla
yan
antilo
p tür
ü
Kema
l Sun
alfilm
i
Uyku
su ha
fif
‹fllem
eliya
tak ya
st›€›
Mey ve
le rin
ye -ne
n iç b
ölümü
Ya€m
urge
tiren
gü
çlü f›r
t›na
Sand
alha
vuzu
Ge li n
e ve r
i -len
ar ma
€an
Hane
Kara
deniz
'detur
istik
belde
Bir r
enk
Besin
madd
esi
At, efl
ekpa
bucu
‹laç
‹ri bi
r bal›
k
Alttak
i fut
bol
spike
ri
‹stikr
ar
Hind
istan
'daya
yg›n
din
Kad›n
(Es
ki dil
)
Bir il
imiz
Üç bo
yutlu
sinem
atek
ni€i
Bir n
ota
Güze
l kok
usu
olan ç
içek
Saçm
a söz
Gerçe
k
Kalite
li kah
vetür
ü
Hükü
mdar
bafll›
€›
Yetin
me
Ya€›fl
flekli
Müs lü
man -
l›k tan
önce
kiça
€
Pozit
ifele
ktrot
Yelke
nind
irme
komu
tu
Arna
vutlu
kpa
ra bi
rimi
Örne
k, ka
l›p
Uzun
boyu
nluör
dek
Kutsa
l inan
ç
Bilgi
saya
roy
unu
Tanta
l›nsim
gesi
Ünlü
beste
cimiz
Difli
deve
Kurn
az
Bu€d
ay›n
olgun
laflm›
fliçi
Bir s
por
kulüb
ümüz
Su
Yard
›m
Asya
'da
bir ül
ke
Karfl›
t, ter
s
Yaln›
zl›k
kork
usu
Tak›m
ada
Olum
suzlu
kan
latan
önek
Hat›r
a
Bir t
ür yü
nku
mafl
Az gö
rülen
Gü mü
fl ba l›
-€› n
›n kü
çü€ü
Gitme
, gidi
fl
Delik
li ke
ten be
zi
Afrik
a'da
bir ül
ke
Nikel
simge
si
fiark
›n›n
tekra
rlana
nbö
lümü
Rafin
aj
Eleme
arac
›
Konu
k
Lahz
a
Tak›m
›ngö
zde
oyun
cusu
Soru
sözü
Güç,
kudr
et
Kuru
so€u
k
Dut ç
eflidi
‹thala
t
Apar
tman
kat›
Üste
giyile
nfle
y
Da€ k
eçisi
Ak›l
Alter
natif
Kabu
klude
niz ha
yvan›
Bir n
ota
Kesin
tisi
yap›lm
am›fl
ücre
t
Bir il
etiflim
kuru
mu(K
›sa)
Fas p
lakas
›
Afrik
a'da
bir ül
ke
Pana
mapla
kas›
Bir il
etiflim
arac
›
Vücu
ttan
ç›kan
s›v›
Dahil
Temb
ih sö
zü
Bafla
r›s›zl
›k,k›s
›rl›k
Yeme
k
Götür
ü,top
tan
E€ik
kena
r
Basto
n
Bir t
ür pa
sta
Anka
ra ilç
esi
Geçin
mepa
ras›
Deniz
li'nin
bir ilç
esi
fiart
edat›
Tavla
da üç
say›s
›
Teyze
(H
alk di
li)
‹lave
Japon
ya
para
birim
i
Tah›l
ölçü
sü
Kara
kter
Ya€ y
ak›la
ntop
rak k
andil
Bafll›
caiçe
ce€im
iz
Rece
p ay›n
dake
silen
kurb
an
‹ki av
uçdo
lusu
Gelir
getir
enmü
lkler
Tarla
Ac›, ü
züntü
Pasa
k
Tasa
, kay
g›
Tabak
lanm›
flce
ylan d
erisi
Ku ze
y At la
n -tik
Pak t›
Çay›n
etkil
ima
ddes
i
Notad
adu
rak i
flare
ti
Numa
ra(K
›sa)
‹zmir i
lçesi
‹sim
Mesle
k,u€
rafl
Rady
umun
simge
si
Papa
€an t
ürü
Maç›n
raka
mla
belir
lenen
sonu
cu
Ayak
ERCA
N TA
NER
SERV
ET ÇE
T‹N
OK
IA
AU
İA
ET
ER
CA
NT
AN
ER
SE
ÇE
NE
KE
S
KA
RA
RL
IL
IK
MK
AL
EC
İK
Sİ
HK
İP
ET
AM
İN
YE
NN
O
Nİ
SA
AY
KI
RI
AK
AM
ET
R
BO
LU
EK
EM
İS
AF
İR
Kİ
R
SL
Sİ
NE
RA
MA
DI
ŞA
LI
MR
AK
AS
AK
İR
YA
VE
EN
DE
RK
ES
EN
EA
AL
AV
ER
Eİ
MA
NA
SP
AI
RA
AD
AK
AL
AE
AN
OT
Nİ
FA
PA
Tİ
RE
KI
RL
EN
TF
EN
ER
BA
HÇ
EK
OŞ
AM
NE
ON
AL
AM
OR
AE
RK
AS
A
ŞE
VA
RA
Bİ
KA
ÜS
TL
ÜK
NE
BA
TA
Tİ
İN
AY
ET
US
A
LO
ĞN
AL
ÇA
RA
LT
RT
R
SE
RV
ET
ÇE
Tİ
NA
Zİ
ME
TS
E
KA
AM
AK
AN
AA
TK
AR
AD
UT
Hast
alık
belir
tiler
ibil
imi
Üstte
kisa
natç
ı
Trab
zon’
un
bir ilç
esi
Yazıl
ı kâğ
ıt
Para
zit
Tem
iz,na
mus
lu
Doğu
Anad
olu’
daırm
ak
Ev m
akar
nası
Nam
azça
ğrısı
Yarış
ın he
rev
resi
Mot
orlu
bir
taşıt
arac
ıDu
rum
,va
ziyet
Keçi
kılınd
anka
ba ku
maş
Hala
(yö
rese
l)
Altta
kira
hmet
lisa
natç
ı
Akla
, ger
çeğe
aykır
ı
Hava
da bu
lu-
nan b
ir ga
zAy
akka
bının
dikişl
eay
rılm
ış ön
bölü
mü
Canl
ı
Sigo
rtase
nedi
Yerin
den
oyna
may
an,
dura
ğan
Spor
cu ki
mlik
belge
si
Yüze
y üze
rine
yapıl
an çi
zim
Bir ç
eşit
pelte
Vücu
dun
orta
yeri
“… S
ezer
”(a
ktör
)
Tara
ftar
Köm
ür tü
rüBa
rındır
ma
Torb
abiç
imind
e, iri
gözlü
ağSa
yıbon
cuğu
,çö
rkü
Duyg
u
Obur
(yör
esel
)
Ağaç
larla
kaplı
geniş
alan
Kast
amon
uilç
esi
“… Ş
en” (
FBes
ki ba
şkan
ı)
Derv
iş se
lam
ı
Güne
y As-
ya’da
bir ü
lke
Num
ara
(kısa
)
Dağk
ırlan
gıcı
Tata
rista
nha
lkınd
anol
an
Üstü
n,yü
ksek
Rom
anya
’nın
plaka
işar
eti
Kabu
let
mem
e
“Sel
çuk …
”( G
S’lı fu
tbolcu
)
Çalg
ıcıla
rıntop
ladığı
bahş
işSo
syal
Sigo
r-ta
lar K
urum
u(k
ısa)
Başlı
caiçe
ceğim
iz
Resim
li du
var i
lanı
Üç ka
tlı
balık
ağı
Sıra
Hekim
likte
kulla
nılan
bir
bitk
iSa
zın en
inc
e tel
i
Azer
bayc
an’ın
başk
enti
İdm
an,
kültü
rfizik
Bağl
ama
mızr
abı
Kurş
unlu
büyü
k olta
Özel
gezin
tige
misi
Litre
(k
ısa)
Yuna
nista
n’ın
başk
enti
Fikir
Türk
Stan
dartl
arı
Ensti
tüsü (
kısa)
Lute
syum
unsim
gesi
Aza
İsim
Kekl
iğin
boyn
unda
kisiy
ah ha
lka
Bula
nıkre
simOt
o tek
erle
-ğin
in çe
mbe
rbö
lüm
üAn
talya
’nın
bir ilç
esi
Bir t
ürba
ğlam
aak
ordu
Zekâ
Bast
on
Tehl
ikeli a
kılha
stas
ı
Tepe
takl
ak(h
alk a
ğzı)
Tüm
örAt
eşTö
rpül
enm
işah
şap
kırınt
ıları
Bir ş
eyin
elde
n ele
geçm
esi
Gölge
Mill
i Eğit
im(k
ısa)
Keçi
yolu
,pa
tika
Çare
, çıka
ryo
l
Dam
arla
rda
dola
şan
haya
ti sıvı
Kaba
ca ev
et
Güm
üşün
sem
bolü
Buru
şukl
ukgid
erici
araç
Öğüt
ülm
üşta
hıl
Mide
özsu
yu
Güre
şçi
erke
k dev
e
Oğul
otu
Afrik
a’da
yetiş
en bi
rağ
açEl
ekte
nge
çirm
e
Rady
umun
simge
si
Hayv
ansa
lgıd
a
Hayv
anda
besil
ilik
Kur’a
n’ın
88. S
ures
i
Kur’a
n’ın
80. S
ures
iKu
maş
lara
mus
allat
olan
böce
k
Bir n
ota
Barb
unya
türü
nden
bir
balık
Mes
afe
“İlha
n …”
(şark
ıcı)
Avuç
içi
Danim
arka
plaka
işar
eti
Geniş
lik
Bağım
sızbü
yük i
l
Müz
ikte s
esuy
umsu
zluğu
Kötü
lük,
fenal
ıkDe
ğiş to
kuş
Kısa
kepe
nek
Duva
rdak
itu
ğla s
ırası
Orta
daki
unut
ulm
azdiz
i
Sıhh
at
İlave
Nota
da du
rak
işare
ti
Bir i
limiz
Bir y
erde
otur
ma
Nisp
et
Mah
şer
mey
danı
Yank
ı
Tuttu
rgaç
Muş
mul
aya
benz
er m
eyve
Ekva
tor
bölge
si m
eyve
ağac
ı
Koca
Sana
yi
Şaşm
aün
lem
i
Olm
amış
mey
ve
Baya
ğı
Salg
ı üre
ten
orga
n
Emzik
likü
çük t
esti
(yöre
sel)
Eskr
imde
bir
kılıç
türü
Kuzu
kula
ğıbit
kisini
ndiğ
er ad
ı
Bitk
indu
rum
age
lme
Bir n
ota
Balık
çıte
knes
ika
ptan
ı
Yıldır
ımkır
anKa
lsiyu
mun
simge
si
Para
Tavır
, da
vran
ış
Yağı
alınm
ışze
ytin k
üspe
si
Verim
Anla
m
Çin’
inba
şken
ti
Halk
şairi
Dolay
lıan
latım
Kırm
a, m
elez
Güre
şte
yenil
giyi
kabu
llenm
e
Koyu
n tür
ü
Nam
, şöh
ret
Orta
kçık
arla
rı ol
anto
plulu
k
Sody
umun
simge
si
Dinin
içind
eki
inanış
yolla
rı
Cim
ri(yö
rese
l)
Gizli
düşm
anlık
Artvi
n’in
eski
adı
Mad
en
Lityu
mun
simge
si
Donu
k ren
k
Kayb
edile
nşe
y, zay
i
Katış
ıksız,
has
El sı
kışm
a
Küçü
k m
ızrak
İsyan
kâr
Ödem
e
Vilay
et
Kötü
bir i
ştek
iya
rdım
cılar,
hem
pa
Dişi
deve
Cera
hat
Nine
(h
alk a
ğzı)
Bary
umun
simge
si
Bula
şıcı
Gelir
Çok a
nlay
ışlı
kimse
Önce
cilik
Lâkin
, faka
t
Satra
nçta
bir
taş
Gazia
ntep
’inbir
ilçes
i
Küçü
km
ağar
a
Güne
y Afri
kapla
kası
Uzak
lıkan
latır
Asya
’da
bir ül
ke
Utan
ma,
utan
ç duy
ma
Bizm
utun
simge
si
Kim
yasa
lte
davi
Eski
Türk
güre
şlerin
-de
n biri
Eziye
t, ce
faEs
ki dil
deas
kerle
rİst
anbu
l’un
bir ilç
esi
fi‹FR
E K
EL‹M
E
1
2
3
4
5
6
7
8
9
DA
VU
TU
ST
A
NEVR
A SE
REZL
İ
BİZİ
MKİL
ER T
V Dİ
ZİSİ
SELÇ
UK U
LUER
GÜVE
N
SA
AA
EC
HK
NE
VR
AS
ER
EZ
Lİ
AB
ES
MA
SK
AR
AT
AP
OL
İÇ
E
Dİ
Rİ
Lİ
SA
NS
ZB
EL
YA
ND
AŞ
PA
PO
Şİ
Ç
KO
KE
KT
İA
BA
NA
HU
LA
OS
EB
AB
İL
FA
İK
NO
RE
TA
LA
TU
RA
SU
DS
BJ
İM
NA
ST
İK
ZO
KA
L
Dİ
Zİ
AT
İN
AT
SE
ÜY
EF
LU
Fİ
Nİ
KE
AN
LA
KA
SA
AJ
İT
E
KA
RA
DÜ
ZE
NU
RO
DT
AL
AŞ
R
NM
EE
KA
NA
G
SA
YE
UN
HA
TÜ
LÜ
OK
UM
ER
AT
AV
ME
Lİ
SA
ET
GÜ
VE
LA
AR
AA
YA
EN
TE
Kİ
RB
DK
ŞE
R
MR
ED
EA
Fİ
YE
T
KE
BE
ES
İO
EÜ
ER
YA
A
İM
ET
EK
AR
AK
AV
UK
HE
LA
K
BE
ZD
OP
AR
AT
ON
ER
CA
ED
A
Pİ
Rİ
NA
MA
NA
OZ
AN
ME
Tİ
S
SE
ME
RE
PE
SŞ
AN
NA
Kİ
NM
ET
AL
MA
TK
EL
İS
EL
EK
TO
KA
AS
İ
İL
İR
İN
BA
İR
AT
AV
EN
Eİ
Nİ
Sİ
YA
Tİ
F
AR
AB
AN
ZA
IR
AK
Ş
İN
KE
MO
TE
RA
Pİ
AB
A
EZ
AA
SA
Kİ
RF
AT
İH
1
2
3
4
5
6
7
8
9
SÖZC
ÜK AV
IKa
pat s
u te
lefon
u ka
pat,
ağla
mam
duy
ulm
asın
/ Ku
lakl
arım
hıçk
ırık
sesle
rinle
dolm
asın
/ He
p o d
ilin
yüzü
nden
, bak
şim
de n
e hal
deyiz
BULM
ACAL
ARIN
CEV
APLA
RI
SOLD
AN SA
ĞA 1)
Osm
anlı
sara
yınd
a so
frac
ıların
baş
ı. 2)
Cey
lan.
– Zo
r kul
lana
rak,
ce
bren
, zec
ren,
zor
la. 3
) Ün
lü b
ir ot
omob
il fir
mas
ının
ba
ş ha
rfle
ri.–
Örne
k ol
arak
al
ınab
ilen,
gös
teril
en ş
ey,
örne
k.–
Bir y
apıd
a ik
i döş
eme
aras
ında
yer
ala
n da
ire v
eya
odal
arın
büt
ünü.
4) G
elişi
güze
l, du
rmad
an y
azar
ak.–
Bir
bağl
aç. 5
) Mal
ezya
’ya
has
öldü
rücü
bir
sinir
hast
alığ
ı.–
Ahen
k, ö
lçü,
düz
enlil
ik. 6
) Bi
nmey
e ya
raya
n ot
omob
il,
at v
b.–
Gevi
ş ge
tiren
lerd
en,
Güne
y Am
erik
a’nı
n da
ğlık
bö
lgel
erin
de y
aşay
an, y
ük
hayv
anı o
lara
k ku
llanı
lan,
ka
rada
n ak
a ka
dar t
ürlü
re
nkle
rde
olab
ilen,
tüyl
eri
uzun
, boy
u yü
ksek
ve
boyn
u uz
un h
ayva
n. 7
) Çür
ük k
okus
u,
kötü
kok
u.–
Herh
angi
bir
olay
ın y
ol a
çtığ
ı kırı
lma,
dö
külm
e, y
ıkılm
a gi
bi z
arar
. 8)
Lifle
ri do
kum
acılı
kta
kulla
nıla
n bi
r bitk
i.– T
am p
işmem
iş, y
arı
pişm
iş.
YUKA
RIDA
N AŞ
AĞIY
A 1)
Çok
çabu
k, p
ek a
cele
, der
hal,
tez
zam
anda
. 2) M
ısır
firav
unla
rının
mez
arı,
pira
mit.
– De
miri
n se
mbo
lü.
3) B
ir iş
aret
sıfa
t ve
zam
iri.–
Kalın
, kısa
ve
düzg
ün s
opa.
4)
Bir
alet
vey
a ta
şıtın
ha
reke
t etm
esin
i sağ
laya
n m
ekan
izm
ası.
5) G
ırtla
k,
boğa
z.–
Şey,
nes
ne. 6
) Yü
rekl
ilik,
yiğ
itlik
, yür
ek v
e gö
z pe
kliğ
i. 7)
Mat
baac
ılıkt
a ku
llanı
lan
sağa
doğ
ru y
atık
ya
zı k
arak
teri.
8) E
rkek
bal
e sa
natç
ısı.–
İst
ek u
yan d
ırmak
iç
in k
ulla
nıla
n bi
r söz
. 9)
Nice
lik, n
itelik
, güç
, sür
e,
sayı
bak
ımın
dan
eksik
, çok
ol
may
an.–
Hazr
eti İ
sa’n
ın
doğd
uğu
gün
ve y
ıl. 10
) Ani
bir
deği
şiklik
son
ucun
da o
rtay
a çı
kan
şaşk
ınlık
.– Ay
akla
r vey
a bi
r des
tek
üzer
ine
otur
tulm
uş
tabl
adan
olu
şan
mob
ilya.
11)
Orta
doğu
’da
bir ü
lke.
– Es
ki
dild
e yı
lan.
12) G
erçe
kten
öyl
e ol
mad
ığı h
âlde
öyl
e sa
yıla
n,
saym
aca.
1 2 3 4 5 6 7 8
12
34
56
78
910
1112
Bulm
aca
Refik
Ayd
ınr.a
ydin
@za
man
.com
.tr
1 2 3 4 5 6 7 8
12
34
56
78
910
1112
Ç
E Ş
N İ
C İ
B A
Ş I
A
H U
M
E
T A
Z O
R İ
R
R
M
İ S
A L
K
A T
Ç
A L
A K
A L
E M
K İ
A
M
O K
R
İ T
İ M
B
B
B
İ N
E K
L
A M
A
U
F U
N E
T
H A
S A
R
K
E T
E N
T
A T
A R
İ
36 BULMACA 37 BULMACA 28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN 28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN
BULMACALARIN CEVAPLARI 37’NCİ SAYFADA
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN35 BULMACA
04
BU
LM
AC
A26
OC
AK
20
14
SAR
MA
LSU
DO
KU
SÖZC
ÜK
MER
D‹VEN
‹
PU
ZZLE BU
LMAC
A
‹ÇE D
O⁄
RU
1-6İlkbaharda kırkılan koyun yünü 7-10 Oturm
akiçin evlerin önüne yapılan çam
ur ve taştan set 11-15El ile dokunarak duym
a 16-20 Büyü 21-26 Gebreotu27-33 M
eslekle ilgili 34-37 İnleme, inilti 38-43 Su
akmasına yarayan açılır kapanır aparat 44-48
Varlıksal 49-59 Sözlükbilim 60-65 Süzgeç 66-70
Soğuk karşıtı 71-72 Sodyumun elem
entinin simgesi
73-76 Çanakkale’nin bir ilçesi 77-81 “... Balamir”
(aktör) 82-86 Bir otomobil yarışı 87-91 Bakırdan
yapılan küçük kova 92-100 İfade etmek
Sudoku bul ma calam
›zda ki her sat›r, her sü tun ve 3x3’lük her ku tu ya, 1’den 9’a ka dar ra kam
lar yer leflti ri le cek tir. Her sat›r, her sü tun ve 3x3’lük ku tu
bö lüm le rin de 1’den 9’a ka dar say›lar bir kez kul lan›la cakt›r.
Merdivenin ilk basam
a€›ndaki KUCAKsözcü€ününü son basam
aktaki YAZIKsözcü€üne ulaflm
ak için birer harf de€ifltirin
DIfiA
DO
⁄R
U100-98 Şam
an 97-95 Çiçektozu 94-90 Çaresiz 89-85Afganistan başkenti 84-78 Güney Kıbrıs’ta bir kent77-74 GS’nin unutulm
az 10 numaralı Rum
en futbol-cusu 73-67 Bankada çalışan kim
se 66-63 Katı, pek62-58 “Hüseyin Avni ...” (ressam
) 57-56 O’nun eskibiçim
i 55-54 Yay silahı 53-52 Duman kiri 51-46
Gümüşhane ilçesi 45-41 Kokulu bir çörek 40-38
“Cogito ergo ...” (Düşünüyorum o halde varım
) 37-35Bir göz rengi 34-30 N
i simgeli elem
ent 29-24 Meyve,
yemiş 23-21 Savunm
a oyuncusu 20-19 Endonezya-’nın plaka işareti 18-14 Duygusal 13-8 Kadın hüküm
-dar, kraliçe, ece 7-4 Kapasite 3-1 Hisse
ET
İK
ET
VA
TA
N
UY
UM
AK
Afla€›daki sözcükleri birer puzzle parças› gibi yerlerine yerlefltireceksiniz.
2 HA
RFLİ
AD AV D
A EKES İP
KA K
İOY Ö
N PA R
ASE TA TE U
S
3 HA
RFLİ
AKI AN
I CEM
CİN
ÇAN D
AZED
A EZA İNİ
KO
M M
ET NOT
OTO O
VA OYASAC
TİP YAN
4 HA
RFLİ
ACU
R AÇ
IKASAP
ATOL
ÇEK
İ EKİN
ETİK EZEL
İDO
L EKİP
İPEK
İTAP
JALE LAVİN
ANE N
EŞEN
OVA O
RAN
PİST R
EJİ SAR
I ŞENİ
TEKE TEP
İ
5 HA
RFLİ
AKO
NT
ATAŞE B
IÇAK
DAYAK
İTİN
A N
ALIN
NAM
US
NU
TUK
O
MACA
OTACI
ÖR
EKE
PEK
ER
POTAS
POTU
R
ŞİMAL
TOK
AT VATA
N
6 HA
RFLİ
AFİTAP
AKAM
ETATALET B
AKAYA
BEC
ERİ
ETİKET
KAN
ATAK
ARATE
LOĞ
USA
RAB
ITAU
RAN
US
UYU
MA
K
KU
CAK
YAZIK
ÇEM
‹fiYEM
‹fiYEM
‹NYEM
ENYEM
EKYELEK
YEDEK
ÖRNEKT‹R
KOLAYORTA
ZORÇOK ZOR
Askerler
Elden elegeçm
e
Pamuk çeflidi
Ayd›nlatma
araçlar›ndakullan›lan
gaz
Bitkibilim
Tafl silindir
Üsttekifutbolcu
Afrika'dayaflayan
antilop türü
Kemal Sunalfilm
i
Uykusu hafif
‹fllemeli
yatak yast›€›
Mey ve le rin ye -nen iç bölümü
Ya€murgetiren
güçlü f›rt›na
Sandalhavuzu
Ge li ne ve ri -len ar m
a€an
Hane
Karadeniz'deturistik belde
Bir renk
Besinm
addesi
At, eflekpabucu
‹laç
‹ri bir bal›k
Alttaki futbol spikeri
‹stikrar
Hindistan'dayayg›n din
Kad›n (Eski dil)
Bir ilimiz
Üç boyutlusinem
atekni€i
Bir nota
Güzel kokusuolan çiçek
Saçma söz
Gerçek
Kaliteli kahvetürü
Hükümdar
bafll›€›
Yetinme
Ya€›fl flekli
Müs lü man -
l›k tan öncekiça€
Pozitifelektrot
Yelkenindirm
ekomutu
Arnavutlukpara birim
i
Örnek, kal›p
Uzunboyunluördek
Kutsal inanç
Bilgisayaroyunu
Tantal›nsim
gesi
Ünlübestecim
iz
Difli deve
Kurnaz
Bu€day›nolgunlaflm
›fliçi
Bir sporkulübüm
üz
Su
Yard›m
Asya'da bir ülke
Karfl›t, ters
Yaln›zl›kkorkusu
Tak›mada
Olumsuzluk
anlatan önek
Hat›ra
Bir tür yünkum
afl
Az görülen
Gü müfl ba l› -
€› n›n küçü€ü
Gitme, gidifl
Delikli keten bezi
Afrika'da bir ülke
Nikel simgesi
fiark›n›ntekrarlanan
bölümü
Rafinaj
Eleme arac›
Konuk
Lahza
Tak›m›n
gözdeoyuncusu
Soru sözü
Güç, kudret
Kuru so€uk
Dut çeflidi
‹thalat
Apartman
kat›
Üste giyilenfley
Da€ keçisi
Ak›l
Alternatif
Kabukludeniz hayvan›
Bir nota
Kesintisiyap›lm
am›fl
ücret
Bir iletiflimkurumu(K›sa)
Fas plakas›
Afrika'da bir ülke
Panama
plakas›
Bir iletiflimarac›
Vücuttanç›kan s›v›
Dahil
Tembih sözü
Baflar›s›zl›k,k›s›rl›k
Yemek
Götürü,toptan
E€ik kenar
Baston
Bir tür pasta Ankara ilçesi
Geçinme
paras›
Denizli'ninbir ilçesi
fiart edat›
Tavlada üçsay›s›
Teyze (Halk dili)
‹lave
Japonya para birim
i
Tah›l ölçüsü
Karakter
Ya€ yak›lantoprak kandil
Bafll›caiçece€im
iz
Recep ay›ndakesilenkurban
‹ki avuçdolusu
Gelir getirenm
ülkler
Tarla
Ac›, üzüntü
Pasak
Tasa, kayg›
Tabaklanm›fl
ceylan derisi
Ku zey At lan -tik Pak t›
Çay›n etkilim
addesi
Notadadurak iflareti
Numara
(K›sa)
‹zmir ilçesi
‹sim
Meslek,u€rafl
Radyumunsim
gesi
Papa€an türü
Maç›nrakam
labelirlenen
sonucu
Ayak
ERCAN TANER
SERVET ÇET‹N
KARE
BUL
MAC
A
ÇÖZÜ
MLE
RSÖ
ZCÜK
AVI
Aşağ
ıdak
i söz
cükl
eri b
ulm
aca
kare
lerin
de a
rayın
ve b
uldu
klar
ınızı
n üz
erin
i ka
rala
yın. G
erid
e ka
lan
harfl
er b
ir şa
rkıd
an s
özle
re o
luşt
urac
aktır
.
ARM
ONİ
BERB
ER
CİVC
İV
ÇUFÇ
UF
DENS
İZ
EKSİ
BE
FİLİ
Zİ
GLOK
OM
HAYA
Lİ
ISKA
LA
İKTİ
ZA
KAVR
AM
LAKL
AK
MAR
KİZ
NEVR
UZ
OYLA
MA
PERU
K
REVA
K
SEDİ
R
TEN
TE
SOL D
AN S
A⁄A
1. G
eçtiğ
imiz
günl
erde
vef
at e
den
foto
ğraf
taki
mev
litha
nım
ız. 2
.Di
lbilg
isi –
Din i
nanc
ı – Yo
ğunl
uk. 3
. Kirl
ilik iz
i – K
öy oy
unla
rını y
önet
enkim
se –
Mek
ke’d
e hac
ıları
yedi
defa
gidip
geld
ikler
i kut
sal d
ağ –
Görm
een
gelli
. 4. B
asit ş
eker
lerin
gene
l adı
– Kok
ulu b
ir bit
ki – K
uyum
culu
kta,
altın
ve
güm
üş g
ibi d
eğer
li m
aden
lere
süs
lem
eler
yap
an u
sta
–Ge
nişli
k. 5
.Yar
dım p
aras
ı – H
avad
aki s
u bu
harı
– Tü
mör
– M
eyve
nin
özü.
6. Si
yah k
ılçıkl
ı bir
çeşit
buğd
ay –
Bir s
por d
alı –
Sür
eğen
, müz
min
hast
alık.
7. A
vuç
içi –
O y
er –
Aru
z ve
znin
de k
ısa o
kunm
ası g
erek
enhe
ceyi
ölçü
ye u
ydur
mak
için
uzu
n ok
uma.
8.Ha
msi
tutm
akta
kul
-la
nıla
n ağ
– Bi
r aka
ryak
ıt tü
rü. 9
.Bay
ram
dan
bir ön
ceki
gün
– En
kısa
zam
an s
üres
i –
Bera
berin
de y
ağm
ur g
etire
n gü
çlü f
ırtın
a. 1
0.An
kara
’nın
mer
kez
ilçel
erin
den
biri –
Dire
ktif.
11.B
ir fre
n sis
tem
i –Sa
fra –
Misk
et li
mon
u de
nile
n kü
çük
limon
türü
. 12.
Past
ırma,
kavu
r-m
a, su
cuk y
apıla
n se
miz
hayv
an –
Dire
ksiyo
n ile
teke
rlekl
er ar
asın
da-
ki ba
ğlan
tıyı s
ağlay
an d
emir
çubu
k –
Yılan
ın d
eri d
eğişt
irirk
en a
ttığı
deri.
13.
Tarım
– M
ikros
kop
cam
ı – G
üney
Afri
ka’n
ın pl
aka
işare
ti. 1
4.M
aked
onya
’nın
pla
ka iş
aret
i – Ü
stün
kal
iteli
– Ps
ikolo
ji. 15
.Gel
ecek
,ist
ikbal
– B
ir m
eyve
– Ta
tlı b
ir be
sin m
adde
si –
Duyu
ru. 1
6.Ya
lvarm
a,ya
karm
a –
Dökü
mcü
lerin
kul
land
ığı
ağaç
tan
yapı
lmış
kalıp
–Fr
ansa
’nın
baş
kent
i. 17
.Yen
i yet
işen
ağaç
– K
arışı
klık
– Yo
ğun
kar
yağış
ı. 18
. Bir
nota
– E
vliya
, erm
iş –
Bir
müz
ik al
eti –
Süs
lü, a
yakl
ıfen
er. 1
9. B
inek
hay
vanı
– U
çuru
m –
San
at –
Seh
er va
kti –
Şar
t eda
tı.20
.Tut
ulan
balık
ların
canl
ı kal
mas
ı için
sand
ala y
apıla
n kü
çük h
avuz
–El
âzığ
’ın b
ir ilç
esi
– Yı
ğın
duru
mun
daki
yak
ılaca
k od
un i
çin 1
met
rekü
pe eş
it ha
cim öl
çüsü
– Ül
ke p
aral
arın
ın k
arşıl
ıklı d
eğer
i.
YU KA
RI DA
N Afi
A⁄IY
A1.
Buz
dan
yapıl
mış
Eskim
o ku
lübe
si – S
imya
cılar
ın k
urşu
na ve
rdikl
eri
ad –
Müt
ehas
sıs –
Bir
çeşit
bak
la. 2
.Gün
ey A
mer
ika’d
a bir
ülke
–An
adol
u Aj
ansı
(kısa
) – Ye
tinm
e. 3.
Taba
klan
mış
ceyla
n de
risi –
Odu
nuce
viz ağ
acın
a ben
zeye
n, sı
ğla y
ağı d
enile
n güz
el ko
kulu
özsu
yu ol
an bi
rağ
aç –
İste
nile
n ka
lited
e ol
an –
Yab
ani h
ayva
n vu
rma.
4.“İn
andık
,öy
ledir
” an
lam
ında
bir
sözc
ük –
Yap
ılard
a, ta
van
üzer
ine
mer
tek
dizile
n ka
lın ağ
aç, k
iriş –
Atın
bay
ağı y
ürüy
üşü.
5.He
lyum
un si
mge
si –
Müz
ik eş
liğin
de b
eden
eğit
imi –
Lal
e ba
hçes
i. 6.
Asya
’da
bir ü
lke –
Cenn
etle
Ceh
enne
m a
rasın
da b
ir ye
r –
Bir
müz
ik al
eti –
Üfle
mel
im
üzik
ale
ti. 7
. Ja
pony
a’nı
n pa
ra b
irim
i –
Buna
ma
– Bu
lutla
rınye
ryüz
üne
kada
r al
çalm
asıyl
a ol
uşan
tab
iat o
layı
– Sa
n, ü
n. 8
.Ka
mpa
na –
Yar
ı mem
nunl
uk a
nlat
an ü
nlem
– E
lma
arm
ut k
urus
u –
Rady
umun
sim
gesi.
9.Or
man
sarm
aşığı
– Ka
vşak
. 10.
Çek
işme,
bozu
ş-m
a –
Boş
inan
ç. 11
. İsim
– B
ir m
eyve
– M
ezop
otam
ya m
eden
iyet-
lerin
den
biri.
12. G
emi g
üver
tesin
in e
nine
kon
muş
kiri
şlerin
den
her
biri
– Bi
r ay
dınlat
ma
arac
ı. 13
.İlâ
ve –
Bir
öğre
ncin
in ö
ğren
imin
isü
rdür
mek
için
dev
letç
e ve
ya ö
zel k
işile
rce
veril
en a
ylık
para
. 14.
Yaşç
a de
nk –
Pro
fesyo
nel o
lmay
an –
Has
talığ
ın te
şhis
ve te
davis
i için
dokt
orla
rca
veril
en y
azı.
15. E
ti le
zzet
li bir
bal
ık –
Ülke
mizi
n As
yakıt
asın
daki
bölü
mü
– Bi
r re
nk –
Cet
vel t
ürü.
16.
Ucu
yanı
k od
un –
Buhr
an –
“… il
Züh
re” (
halk
öyk
üsü)
– Ta
şıtla
rın ö
nünd
eki a
ydın
latm
aar
acı. 1
7.Bi
r not
a – B
ir ta
şıt ar
acı –
Örg
ütün
etkin
üyes
i. 18.
Göre
vi ye
r-in
e get
irme –
Vüc
ut ya
pısı il
e ilgi
li – K
ur’an
sure
lerin
den
biri. 1
9.Be
yaz
mer
mer
in se
rt bö
lüm
ü –
Oruç
ayı –
Biri
ne sa
ldırm
ak iç
in sa
klan
ılara
kbe
klen
ilen
yer.
20.H
avad
a bu
luna
n bir
gaz
– P
iyasa
da d
urgu
nluk
–Sa
niye
de 1
jullü
k iş y
apan
bir
mot
orun
güç
biri
mi –
Küç
ük ka
le.
12
34
56
78
910
1112
1314
1516
1718
1920
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
KF
EA
PA
TZ
CŞ
UT
ER
LU
TE
FO
İN
İİ
AU
İK
AÇ
NP
AK
TL
AZ
VD
ĞL
AF
EM
RA
AM
İD
EC
UY
UU
TA
LY
MT
AS
SI
İN
KÇ
MU
AL
KZ
İS
NE
DV
AA
KH
Lİ
AR
RP
ER
UK
IR
ZU
RV
EN
EE
MH
IÇ
KM
MI
RI
KI
BS
BE
SL
EO
RO
İN
İS
İL
ER
DO
LK
MA
NK
ZK
SS
IK
EN
HO
EP
Aİ
İA
KO
AD
İB
LL
İL
NY
LL
EV
ÜZ
ÜN
DG
KE
NB
İA
RR
EV
AK
AA
KŞ
İM
FA
AM
AL
YO
LD
İN
EH
MA
LD
EY
İZ
SUDO
KU Ç
ÖZÜM
LER‹
MEVL
İTHA
N İB
RAHİ
MÇA
NAKK
ALEL
İ
KARE
BUL
MACA
SOLD
AN S
AĞA
1. İb
rahi
m Ç
anak
kale
li. 2
. Gra
mer
– A
kide
– Ke
safet
. 3. L
eke
– Ay
naz
– M
erve
– A
ma.
4. Oz
– N
ane
– Sa
dekâ
r – E
n. 5
. İan
e –
Nem
– U
r –Ne
ktar.
6. A
lkar
a –
Halte
r – K
roni
k. 7
. Aya
– O
ra –
İmal
e. 8.
Bara
bat –
Maz
ot. 9
. Arif
e – A
n – B
ora.
10. M
amak
– Ta
limat
. 11.
ABS
– Öd
– Lim
.12
. Etli
k –
Rot –
Kav
. 13.
Zira
at –
Lam
– Z
A. 1
4. M
K –
Klâs
– R
uhiya
t.15
. Ati
– er
ik –
Helva
– İl
an. 1
6. Ni
yaz
– Sa
çula
– P
aris.
17.
Fida
n –
Kara
mbo
l – T
ipi. 1
8. Fa
– E
ren
– Ta
mbu
r – F
anus
. 19.
At –
Yar –
Ar –
Tan
– Sa.
20. L
ivar –
Mad
en –
Ster
– Ku
r.YU
KARI
DAN
AŞAĞ
IYA1.
İglo
– A
abam
– U
zman
– F
ul. 2
. Bre
zilya
– A
A –
İktif
a. 3
. Rak
–Ak
aram
ber –
İyi –
Av.
4. Am
enna
– A
rast
ak –
Ade
ta. 5
. He
– Ae
robik
–La
leza
r. 6.
İran
– Ara
f – G
itar –
Ney
. 7. Y
en –
Ateh
– Si
s – N
am. 8
. Çan
– Eh
– K
ak –
Ra.
9. Ak
asm
a –
Çat.
10. N
iza –
Hur
afe. 1
1. Ad
– D
ut –
Elam
. 12.
Kem
ere
– La
mba
. 13.
Ek
– Bu
rs. 1
4. A
kran
– A
mat
ör –
Rapo
r. 15
. Lev
rek
– Ana
dolu
– Al
– TE
. 16.
Ese
– Kriz
– Ta
hir –
Far.
17.
La –
Oto
mob
il –
Mili
tan.
18.
İfa
– An
atom
ik –
Yas
in. 1
9. E
mer
il –
Ram
azan
– Pu
su. 2
0. Et
an –
Kesa
t – Va
t – H
isar.
ANAG
RAM
BULM
ACA
Ruh
salim
se te
n se
lam
et.
PETE
K BU
LMAC
A1.
Serg
en. 2
. Nat
ura.
3. M
uran
a. 4.
Sına
ma.
5. Ka
saba
. 6. P
eres
e. 7.
Ardiy
e. 8.
Kidm
an. 9
. Isır
an. 1
0. Kı
saca
. 11.
Epifit
. 12.
Yiyici
. 13.
Kale
ci.14
. Arm
ada.
15.
Kak
nem
. 16.
Tar
ife. 1
7. B
eyiye
. 18.
Yel
eme.
19.
Beda
va. 2
0. Ra
vent
. 21.
Atab
ey. 2
2. At
abek
. 23.
Kem
ere.
24. E
babil
. 25.
Baru
di. 26
. Bad
ire. 2
7. Ka
tana
. 28.
Nere
si. 29
. Liva
ne. 3
0. Vid
ala.
SÖZC
ÜK AV
IKa
pat s
u te
lefo
nu k
apat
, ağl
amam
duy
ulm
asın
/ Ku
lakl
arım
hıçk
ırık
sesle
rinle
dolm
asın
/ He
p o di
lin yü
zünd
en, b
ak şi
mde
ne h
alde
yiz
SÖZC
ÜK M
ERDİ
VENİ
KUCA
K - B
UCAK
- BA
CAK
- BAT
AK -
YATA
K - Y
ATIK
- YA
ZIK
SARM
AL B
ULMA
CAİÇ
E DO
ĞRU
Yapa
ğı –
Seki
– Le
mis
– Si
hir –
Keb
ere
– M
esle
ki –
Nale
– M
uslu
k –
Ontik
– L
eksik
oloj
i – F
iltre
– s
ıcak
– Na
– B
iga –
Hak
an –
Ral
li –
Bakr
aç –
Anlat
mak
DIŞA
DOĞ
RUKa
m –
Tal –
Naç
ar –
Kab
il –
Larn
aka
– Ha
gi –
Bank
acı –
Ser
t – L
ifij –
Ol –
Ok –
İs – K
elkit
– No
kul –
Sum
– El
a – N
ikel –
Sem
ere –
Bek
– Ri
– Hiss
i – M
elike
– Sı
ğa -
Pay
03B
UL
MA
CA
26 O
CA
K 2
014
Aske
rler
Elden
ele
geçm
e
Pamu
k çefl
idi
Ayd›n
latma
araç
lar›nd
aku
llan›l
anga
z
Bitki
bilim
Tafl s
ilindir
Üstte
kifut
bolcu
Afrik
a'da
yafla
yan
antilo
p tür
ü
Kema
l Sun
alfilm
i
Uyku
su ha
fif
‹fllem
eliya
tak ya
st›€›
Mey ve
le rin
ye -ne
n iç b
ölümü
Ya€m
urge
tiren
gü
çlü f›r
t›na
Sand
alha
vuzu
Ge li n
e ve r
i -len
ar ma
€an
Hane
Kara
deniz
'detur
istik
belde
Bir r
enk
Besin
madd
esi
At, e
flek
pabu
cu
‹laç
‹ri bi
r bal›
k
Altta
ki
futbo
l sp
ikeri
‹stikr
ar
Hind
istan
'daya
yg›n
din
Kad›n
(Es
ki dil
)
Bir il
imiz
Üç bo
yutlu
sinem
atek
ni€i
Bir n
ota
Güze
l kok
usu
olan ç
içek
Saçm
a söz
Gerçe
k
Kalite
li kah
vetür
ü
Hükü
mdar
bafll›
€›
Yetin
me
Ya€›fl
flekli
Müs lü
man -
l›k tan
önce
kiça
€
Pozit
ifele
ktrot
Yelke
nind
irme
komu
tu
Arna
vutlu
kpa
ra bi
rimi
Örne
k, ka
l›p
Uzun
boyu
nluör
dek
Kutsa
l inan
ç
Bilgi
saya
roy
unu
Tanta
l›nsim
gesi
Ünlü
beste
cimiz
Difli
deve
Kurn
az
Bu€d
ay›n
olgun
laflm›
fliçi
Bir s
por
kulüb
ümüz
Su
Yard
›m
Asya
'da
bir ül
ke
Karfl
›t, ter
s
Yaln›
zl›k
kork
usu
Tak›m
ada
Olum
suzlu
kan
latan
önek
Hat›r
a
Bir t
ür yü
nku
mafl
Az gö
rülen
Gü mü
fl ba l›
-€› n
›n kü
çü€ü
Gitme
, gidi
fl
Delik
li ke
ten be
zi
Afrik
a'da
bir ül
ke
Nikel
simge
si
fiark
›n›n
tekra
rlana
nbö
lümü
Rafin
aj
Eleme
arac
›
Konu
k
Lahz
a
Tak›m
›ngö
zde
oyun
cusu
Soru
sözü
Güç,
kudr
et
Kuru
so€u
k
Dut ç
eflidi
‹thala
t
Apar
tman
kat›
Üste
giyile
nfle
y
Da€ k
eçisi
Ak›l
Alter
natif
Kabu
klude
niz ha
yvan›
Bir n
ota
Kesin
tisi
yap›lm
am›fl
ücre
t
Bir il
etiflim
kuru
mu(K
›sa)
Fas p
lakas
›
Afrik
a'da
bir ül
ke
Pana
mapla
kas›
Bir il
etiflim
arac
›
Vücu
ttan
ç›kan
s›v›
Dahil
Temb
ih sö
zü
Bafla
r›s›zl
›k,k›s
›rl›k
Yeme
k
Götür
ü,top
tan
E€ik
kena
r
Basto
n
Bir t
ür pa
sta
Anka
ra ilç
esi
Geçin
mepa
ras›
Deniz
li'nin
bir ilç
esi
fiart
edat›
Tavla
da üç
say›s
›
Teyze
(H
alk di
li)
‹lave
Japon
ya
para
birim
i
Tah›l
ölçü
sü
Kara
kter
Ya€ y
ak›la
ntop
rak k
andil
Bafll›
caiçe
ce€im
iz
Rece
p ay›n
dake
silen
kurb
an
‹ki av
uçdo
lusu
Gelir
getir
enmü
lkler
Tarla
Ac›, ü
züntü
Pasa
k
Tasa
, kay
g›
Tabak
lanm›
flce
ylan d
erisi
Ku ze
y At la
n -tik
Pak t›
Çay›n
etkil
ima
ddes
i
Notad
adu
rak i
flare
ti
Numa
ra(K
›sa)
‹zmir i
lçesi
‹sim
Mesle
k,u€
rafl
Rady
umun
simge
si
Papa
€an t
ürü
Maç›n
raka
mla
belir
lenen
sonu
cu
Ayak
ERCA
N TA
NER
SERV
ET ÇE
T‹N
OK
IA
AU
İA
ET
ER
CA
NT
AN
ER
SE
ÇE
NE
KE
S
KA
RA
RL
IL
IK
MK
AL
EC
İK
Sİ
HK
İP
ET
AM
İN
YE
NN
O
Nİ
SA
AY
KI
RI
AK
AM
ET
R
BO
LU
EK
EM
İS
AF
İR
Kİ
R
SL
Sİ
NE
RA
MA
DI
ŞA
LI
MR
AK
AS
AK
İR
YA
VE
EN
DE
RK
ES
EN
EA
AL
AV
ER
Eİ
MA
NA
SP
AI
RA
AD
AK
AL
AE
AN
OT
Nİ
FA
PA
Tİ
RE
KI
RL
EN
TF
EN
ER
BA
HÇ
EK
OŞ
AM
NE
ON
AL
AM
OR
AE
RK
AS
A
ŞE
VA
RA
Bİ
KA
ÜS
TL
ÜK
NE
BA
TA
Tİ
İN
AY
ET
US
A
LO
ĞN
AL
ÇA
RA
LT
RT
R
SE
RV
ET
ÇE
Tİ
NA
Zİ
ME
TS
E
KA
AM
AK
AN
AA
TK
AR
AD
UT
Hast
alık
belir
tiler
ibil
imi
Üstte
kisa
natç
ı
Trab
zon’
un
bir ilç
esi
Yazıl
ı kâğ
ıt
Para
zit
Tem
iz,na
mus
lu
Doğu
Anad
olu’
daırm
ak
Ev m
akar
nası
Nam
azça
ğrısı
Yarış
ın h
erev
resi
Mot
orlu
bir
taşıt
arac
ıDu
rum
,va
ziyet
Keçi
kılın
dan
kaba
kum
aş
Hala
(yö
rese
l)
Altta
kira
hmet
lisa
natç
ı
Akla
, ger
çeğe
aykır
ı
Hava
da bu
lu-
nan
bir ga
zAy
akka
bının
dikişl
eay
rılm
ış ön
bölü
mü
Canl
ı
Sigo
rtase
nedi
Yerin
den
oyna
may
an,
dura
ğan
Spor
cu ki
mlik
belge
si
Yüze
y üze
rine
yapıl
an çi
zim
Bir ç
eşit
pelte
Vücu
dun
orta
yeri
“… S
ezer
”(a
ktör
)
Tara
ftar
Köm
ür tü
rüBa
rındır
ma
Torb
abiç
imin
de,
iri gö
zlü ağ
Sayıb
oncu
ğu,
çörk
ü
Duyg
u
Obur
(yör
esel
)
Ağaç
larla
kaplı
geni
şal
an
Kast
amon
uilç
esi
“… Ş
en” (
FBes
ki ba
şkan
ı)
Derv
iş se
lam
ı
Güne
y As-
ya’da
bir ü
lke
Num
ara
(kısa
)
Dağk
ırlan
gıcı
Tata
rista
nha
lkın
dan
olan
Üstü
n,yü
ksek
Rom
anya
’nın
plaka
işar
eti
Kabu
let
mem
e
“Sel
çuk …
”( G
S’lı fu
tbolcu
)
Çalg
ıcıla
rıntop
ladığı
bahş
işSo
syal
Sigo
r-ta
lar K
urum
u(k
ısa)
Başlı
caiçe
ceğim
iz
Resim
li du
var i
lanı
Üç ka
tlı
balık
ağı
Sıra
Hekim
likte
kulla
nıla
n bir
bitk
iSa
zın en
in
ce te
li
Azer
bayc
an’ın
başk
enti
İdm
an,
kültü
rfizik
Bağl
ama
mızr
abı
Kurş
unlu
büyü
k olta
Özel
gezin
tige
misi
Litre
(k
ısa)
Yuna
nist
an’ın
başk
enti
Fikir
Türk
Stan
dartl
arı
Ensti
tüsü (
kısa)
Lute
syum
unsim
gesi
Aza
İsim
Kekl
iğin
boyn
unda
kisiy
ah h
alka
Bula
nık
resim
Oto t
eker
le-
ğinin
çem
ber
bölü
mü
Anta
lya’n
ınbir
ilçes
iBi
r tür
bağl
ama
akor
du
Zekâ
Bast
on
Tehl
ikeli a
kılha
stas
ı
Tepe
takl
ak(h
alk a
ğzı)
Tüm
örAt
eşTö
rpül
enm
işah
şap
kırın
tılar
ı
Bir ş
eyin
elde
n el
ege
çmes
i
Gölge
Mill
i Eğit
im(k
ısa)
Keçi
yolu
,pa
tika
Çare
, çıka
ryo
l
Dam
arla
rda
dola
şan
haya
ti sıvı
Kaba
ca ev
et
Güm
üşün
sem
bolü
Buru
şukl
ukgid
erici
araç
Öğüt
ülm
üşta
hıl
Mide
özsu
yu
Güre
şçi
erke
k dev
e
Oğul
otu
Afrik
a’da
yetiş
en bi
rağ
açEl
ekte
nge
çirm
e
Rady
umun
simge
si
Hayv
ansa
lgıd
a
Hayv
anda
besil
ilik
Kur’a
n’ın
88
. Sur
esi
Kur’a
n’ın
80
. Sur
esi
Kum
aşla
ram
usal
lat ol
anbö
cek
Bir n
ota
Barb
unya
türü
nden
bir
balık
Mes
afe
“İlha
n …”
(şark
ıcı)
Avuç
içi
Dani
mar
kapla
ka iş
aret
i
Geni
şlik
Bağım
sızbü
yük i
l
Müz
ikte s
esuy
umsu
zluğu
Kötü
lük,
fenal
ıkDe
ğiş to
kuş
Kısa
kepe
nek
Duva
rdak
itu
ğla s
ırası
Orta
daki
unut
ulm
azdiz
i
Sıhh
at
İlave
Nota
da du
rak
işare
ti
Bir i
limiz
Bir y
erde
otur
ma
Nisp
et
Mah
şer
mey
danı
Yank
ı
Tuttu
rgaç
Muş
mul
aya
benz
er m
eyve
Ekva
tor
bölge
si m
eyve
ağac
ı
Koca
Sana
yi
Şaşm
aün
lem
i
Olm
amış
mey
ve
Baya
ğı
Salg
ı üre
ten
orga
n
Emzik
likü
çük t
esti
(yöre
sel)
Eskr
imde
bir
kılıç
türü
Kuzu
kula
ğıbit
kisin
indiğ
er ad
ı
Bitk
indu
rum
age
lme
Bir n
ota
Balık
çıte
knes
ika
ptan
ı
Yıldır
ımkır
anKa
lsiyu
mun
simge
si
Para
Tavır
, da
vran
ış
Yağı
alın
mış
zeyti
n kü
spes
i
Verim
Anla
m
Çin’
inba
şken
ti
Halk
şairi
Dolay
lıan
latım
Kırm
a, m
elez
Güre
şte
yeni
lgiyi
kabu
llenm
e
Koyu
n tü
rü
Nam
, şöh
ret
Orta
kçık
arla
rı ol
anto
plulu
k
Sody
umun
simge
si
Dini
n içi
ndek
iin
anış
yolla
rı
Cim
ri(yö
rese
l)
Gizli
düşm
anlık
Artvi
n’in
es
ki ad
ı
Mad
en
Lityu
mun
simge
si
Donu
k ren
k
Kayb
edile
nşe
y, za
yi
Katış
ıksız,
has
El sı
kışm
a
Küçü
k m
ızrak
İsyan
kâr
Ödem
e
Vilay
et
Kötü
bir i
ştek
iya
rdım
cılar,
hem
pa
Dişi
deve
Cera
hat
Nine
(h
alk a
ğzı)
Bary
umun
simge
si
Bula
şıcı
Gelir
Çok a
nlay
ışlı
kimse
Önce
cilik
Lâkin
, faka
t
Satra
nçta
bir
taş
Gazia
ntep
’inbir
ilçes
i
Küçü
km
ağar
a
Güne
y Afri
kapla
kası
Uzak
lıkan
latır
Asya
’da
bir ü
lke
Utan
ma,
utan
ç duy
ma
Bizm
utun
simge
si
Kim
yasa
lte
davi
Eski
Türk
güre
şlerin
-de
n bir
i
Eziye
t, ce
faEs
ki dil
deas
kerle
rİst
anbu
l’un
bir ilç
esi
fi‹FR
E K
EL‹M
E
1
2
3
4
5
6
7
8
9
DA
VU
TU
ST
A
NEVR
A SE
REZL
İ
BİZİ
MKİL
ER T
V Dİ
ZİSİ
SELÇ
UK U
LUER
GÜVE
N
SA
AA
EC
HK
NE
VR
AS
ER
EZ
Lİ
AB
ES
MA
SK
AR
AT
AP
OL
İÇ
E
Dİ
Rİ
Lİ
SA
NS
ZB
EL
YA
ND
AŞ
PA
PO
Şİ
Ç
KO
KE
KT
İA
BA
NA
HU
LA
OS
EB
AB
İL
FA
İK
NO
RE
TA
LA
TU
RA
SU
DS
BJ
İM
NA
ST
İK
ZO
KA
L
Dİ
Zİ
AT
İN
AT
SE
ÜY
EF
LU
Fİ
Nİ
KE
AN
LA
KA
SA
AJ
İT
E
KA
RA
DÜ
ZE
NU
RO
DT
AL
AŞ
R
NM
EE
KA
NA
G
SA
YE
UN
HA
TÜ
LÜ
OK
UM
ER
AT
AV
ME
Lİ
SA
ET
GÜ
VE
LA
AR
AA
YA
EN
TE
Kİ
RB
DK
ŞE
R
MR
ED
EA
Fİ
YE
T
KE
BE
ES
İO
EÜ
ER
YA
A
İM
ET
EK
AR
AK
AV
UK
HE
LA
K
BE
ZD
OP
AR
AT
ON
ER
CA
ED
A
Pİ
Rİ
NA
MA
NA
OZ
AN
ME
Tİ
S
SE
ME
RE
PE
SŞ
AN
NA
Kİ
NM
ET
AL
MA
TK
EL
İS
EL
EK
TO
KA
AS
İ
İL
İR
İN
BA
İR
AT
AV
EN
Eİ
Nİ
Sİ
YA
Tİ
F
AR
AB
AN
ZA
IR
AK
Ş
İN
KE
MO
TE
RA
Pİ
AB
A
EZ
AA
SA
Kİ
RF
AT
İH
1
2
3
4
5
6
7
8
9
KARE
BUL
MAC
A
ÇÖZÜ
MLE
RSÖ
ZCÜK
AVI
Aşağ
ıdak
i söz
cükl
eri b
ulm
aca
kare
lerin
de a
rayın
ve b
uldu
klar
ınızı
n üz
erin
i ka
rala
yın. G
erid
e ka
lan
harfl
er b
ir şa
rkıd
an s
özle
re o
luşt
urac
aktır
.
ARM
ONİ
BERB
ER
CİVC
İV
ÇUFÇ
UF
DENS
İZ
EKSİ
BE
FİLİ
Zİ
GLOK
OM
HAYA
Lİ
ISKA
LA
İKTİ
ZA
KAVR
AM
LAKL
AK
MAR
KİZ
NEVR
UZ
OYLA
MA
PERU
K
REVA
K
SEDİ
R
TEN
TE
SOL D
AN S
A⁄A
1. G
eçtiğ
imiz
günl
erde
vef
at e
den
foto
ğraf
taki
mev
litha
nım
ız. 2
.Di
lbilg
isi –
Din i
nanc
ı – Yo
ğunl
uk. 3
. Kirl
ilik iz
i – K
öy oy
unla
rını y
önet
enkim
se –
Mek
ke’d
e hac
ıları
yedi
defa
gidip
geld
ikler
i kut
sal d
ağ –
Görm
een
gelli
. 4. B
asit ş
eker
lerin
gene
l adı
– Kok
ulu b
ir bit
ki – K
uyum
culu
kta,
altın
ve
güm
üş g
ibi d
eğer
li m
aden
lere
süs
lem
eler
yap
an u
sta
–Ge
nişli
k. 5
.Yar
dım p
aras
ı – H
avad
aki s
u bu
harı
– Tü
mör
– M
eyve
nin
özü.
6. Si
yah k
ılçıkl
ı bir
çeşit
buğd
ay –
Bir s
por d
alı –
Sür
eğen
, müz
min
hast
alık.
7. A
vuç
içi –
O y
er –
Aru
z ve
znin
de k
ısa o
kunm
ası g
erek
enhe
ceyi
ölçü
ye u
ydur
mak
için
uzu
n ok
uma.
8.Ha
msi
tutm
akta
kul
-la
nıla
n ağ
– Bi
r aka
ryak
ıt tü
rü. 9
.Bay
ram
dan
bir ön
ceki
gün
– En
kısa
zam
an s
üres
i –
Bera
berin
de y
ağm
ur g
etire
n gü
çlü f
ırtın
a. 1
0.An
kara
’nın
mer
kez
ilçel
erin
den
biri –
Dire
ktif.
11.B
ir fre
n sis
tem
i –Sa
fra –
Misk
et li
mon
u de
nile
n kü
çük
limon
türü
. 12.
Past
ırma,
kavu
r-m
a, su
cuk y
apıla
n se
miz
hayv
an –
Dire
ksiyo
n ile
teke
rlekl
er ar
asın
da-
ki ba
ğlan
tıyı s
ağlay
an d
emir
çubu
k –
Yılan
ın d
eri d
eğişt
irirk
en a
ttığı
deri.
13.
Tarım
– M
ikros
kop
cam
ı – G
üney
Afri
ka’n
ın pl
aka
işare
ti. 1
4.M
aked
onya
’nın
pla
ka iş
aret
i – Ü
stün
kal
iteli
– Ps
ikolo
ji. 15
.Gel
ecek
,ist
ikbal
– B
ir m
eyve
– Ta
tlı b
ir be
sin m
adde
si –
Duyu
ru. 1
6.Ya
lvarm
a,ya
karm
a –
Dökü
mcü
lerin
kul
land
ığı
ağaç
tan
yapı
lmış
kalıp
–Fr
ansa
’nın
baş
kent
i. 17
.Yen
i yet
işen
ağaç
– K
arışı
klık
– Yo
ğun
kar
yağış
ı. 18
. Bir
nota
– E
vliya
, erm
iş –
Bir
müz
ik al
eti –
Süs
lü, a
yakl
ıfen
er. 1
9. B
inek
hay
vanı
– U
çuru
m –
San
at –
Seh
er va
kti –
Şar
t eda
tı.20
.Tut
ulan
balık
ların
canl
ı kal
mas
ı için
sand
ala y
apıla
n kü
çük h
avuz
–El
âzığ
’ın b
ir ilç
esi
– Yı
ğın
duru
mun
daki
yak
ılaca
k od
un i
çin 1
met
rekü
pe eş
it ha
cim öl
çüsü
– Ül
ke p
aral
arın
ın k
arşıl
ıklı d
eğer
i.
YU KA
RI DA
N Afi
A⁄IY
A1.
Buz
dan
yapıl
mış
Eskim
o ku
lübe
si – S
imya
cılar
ın k
urşu
na ve
rdikl
eri
ad –
Müt
ehas
sıs –
Bir
çeşit
bak
la. 2
.Gün
ey A
mer
ika’d
a bir
ülke
–An
adol
u Aj
ansı
(kısa
) – Ye
tinm
e. 3.
Taba
klan
mış
ceyla
n de
risi –
Odu
nuce
viz ağ
acın
a ben
zeye
n, sı
ğla y
ağı d
enile
n güz
el ko
kulu
özsu
yu ol
an bi
rağ
aç –
İste
nile
n ka
lited
e ol
an –
Yab
ani h
ayva
n vu
rma.
4.“İn
andık
,öy
ledir
” an
lam
ında
bir
sözc
ük –
Yap
ılard
a, ta
van
üzer
ine
mer
tek
dizile
n ka
lın ağ
aç, k
iriş –
Atın
bay
ağı y
ürüy
üşü.
5.He
lyum
un si
mge
si –
Müz
ik eş
liğin
de b
eden
eğit
imi –
Lal
e ba
hçes
i. 6.
Asya
’da
bir ü
lke –
Cenn
etle
Ceh
enne
m a
rasın
da b
ir ye
r –
Bir
müz
ik al
eti –
Üfle
mel
im
üzik
ale
ti. 7
. Ja
pony
a’nı
n pa
ra b
irim
i –
Buna
ma
– Bu
lutla
rınye
ryüz
üne
kada
r al
çalm
asıyl
a ol
uşan
tab
iat o
layı
– Sa
n, ü
n. 8
.Ka
mpa
na –
Yar
ı mem
nunl
uk a
nlat
an ü
nlem
– E
lma
arm
ut k
urus
u –
Rady
umun
sim
gesi.
9.Or
man
sarm
aşığı
– Ka
vşak
. 10.
Çek
işme,
bozu
ş-m
a –
Boş
inan
ç. 11
. İsim
– B
ir m
eyve
– M
ezop
otam
ya m
eden
iyet-
lerin
den
biri.
12. G
emi g
üver
tesin
in e
nine
kon
muş
kiri
şlerin
den
her
biri
– Bi
r ay
dınlat
ma
arac
ı. 13
.İlâ
ve –
Bir
öğre
ncin
in ö
ğren
imin
isü
rdür
mek
için
dev
letç
e ve
ya ö
zel k
işile
rce
veril
en a
ylık
para
. 14.
Yaşç
a de
nk –
Pro
fesyo
nel o
lmay
an –
Has
talığ
ın te
şhis
ve te
davis
i için
dokt
orla
rca
veril
en y
azı.
15. E
ti le
zzet
li bir
bal
ık –
Ülke
mizi
n As
yakıt
asın
daki
bölü
mü
– Bi
r re
nk –
Cet
vel t
ürü.
16.
Ucu
yanı
k od
un –
Buhr
an –
“… il
Züh
re” (
halk
öyk
üsü)
– Ta
şıtla
rın ö
nünd
eki a
ydın
latm
aar
acı. 1
7.Bi
r not
a – B
ir ta
şıt ar
acı –
Örg
ütün
etkin
üyes
i. 18.
Göre
vi ye
r-in
e get
irme –
Vüc
ut ya
pısı il
e ilgi
li – K
ur’an
sure
lerin
den
biri. 1
9.Be
yaz
mer
mer
in se
rt bö
lüm
ü –
Oruç
ayı –
Biri
ne sa
ldırm
ak iç
in sa
klan
ılara
kbe
klen
ilen
yer.
20.H
avad
a bu
luna
n bir
gaz
– P
iyasa
da d
urgu
nluk
–Sa
niye
de 1
jullü
k iş y
apan
bir
mot
orun
güç
biri
mi –
Küç
ük ka
le.
12
34
56
78
910
1112
1314
1516
1718
1920
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
KF
EA
PA
TZ
CŞ
UT
ER
LU
TE
FO
İN
İİ
AU
İK
AÇ
NP
AK
TL
AZ
VD
ĞL
AF
EM
RA
AM
İD
EC
UY
UU
TA
LY
MT
AS
SI
İN
KÇ
MU
AL
KZ
İS
NE
DV
AA
KH
Lİ
AR
RP
ER
UK
IR
ZU
RV
EN
EE
MH
IÇ
KM
MI
RI
KI
BS
BE
SL
EO
RO
İN
İS
İL
ER
DO
LK
MA
NK
ZK
SS
IK
EN
HO
EP
Aİ
İA
KO
AD
İB
LL
İL
NY
LL
EV
ÜZ
ÜN
DG
KE
NB
İA
RR
EV
AK
AA
KŞ
İM
FA
AM
AL
YO
LD
İN
EH
MA
LD
EY
İZ
SUDO
KU Ç
ÖZÜM
LER‹
MEVL
İTHA
N İB
RAHİ
MÇA
NAKK
ALEL
İ
KARE
BUL
MACA
SOLD
AN S
AĞA
1. İb
rahi
m Ç
anak
kale
li. 2
. Gra
mer
– A
kide
– Ke
safet
. 3. L
eke
– Ay
naz
– M
erve
– A
ma.
4. Oz
– N
ane
– Sa
dekâ
r – E
n. 5
. İan
e –
Nem
– U
r –Ne
ktar.
6. A
lkar
a –
Halte
r – K
roni
k. 7
. Aya
– O
ra –
İmal
e. 8.
Bara
bat –
Maz
ot. 9
. Arif
e – A
n – B
ora.
10. M
amak
– Ta
limat
. 11.
ABS
– Öd
– Lim
.12
. Etli
k –
Rot –
Kav
. 13.
Zira
at –
Lam
– Z
A. 1
4. M
K –
Klâs
– R
uhiya
t.15
. Ati
– er
ik –
Helva
– İl
an. 1
6. Ni
yaz
– Sa
çula
– P
aris.
17.
Fida
n –
Kara
mbo
l – T
ipi. 1
8. Fa
– E
ren
– Ta
mbu
r – F
anus
. 19.
At –
Yar –
Ar –
Tan
– Sa.
20. L
ivar –
Mad
en –
Ster
– Ku
r.YU
KARI
DAN
AŞAĞ
IYA1.
İglo
– A
abam
– U
zman
– F
ul. 2
. Bre
zilya
– A
A –
İktif
a. 3
. Rak
–Ak
aram
ber –
İyi –
Av.
4. Am
enna
– A
rast
ak –
Ade
ta. 5
. He
– Ae
robik
–La
leza
r. 6.
İran
– Ara
f – G
itar –
Ney
. 7. Y
en –
Ateh
– Si
s – N
am. 8
. Çan
– Eh
– K
ak –
Ra.
9. Ak
asm
a –
Çat.
10. N
iza –
Hur
afe. 1
1. Ad
– D
ut –
Elam
. 12.
Kem
ere
– La
mba
. 13.
Ek
– Bu
rs. 1
4. A
kran
– A
mat
ör –
Rapo
r. 15
. Lev
rek
– Ana
dolu
– Al
– TE
. 16.
Ese
– Kriz
– Ta
hir –
Far.
17.
La –
Oto
mob
il –
Mili
tan.
18.
İfa
– An
atom
ik –
Yas
in. 1
9. E
mer
il –
Ram
azan
– Pu
su. 2
0. Et
an –
Kesa
t – Va
t – H
isar.
ANAG
RAM
BULM
ACA
Ruh
salim
se te
n se
lam
et.
PETE
K BU
LMAC
A1.
Serg
en. 2
. Nat
ura.
3. M
uran
a. 4.
Sına
ma.
5. Ka
saba
. 6. P
eres
e. 7.
Ardiy
e. 8.
Kidm
an. 9
. Isır
an. 1
0. Kı
saca
. 11.
Epifit
. 12.
Yiyici
. 13.
Kale
ci.14
. Arm
ada.
15.
Kak
nem
. 16.
Tar
ife. 1
7. B
eyiye
. 18.
Yel
eme.
19.
Beda
va. 2
0. Ra
vent
. 21.
Atab
ey. 2
2. At
abek
. 23.
Kem
ere.
24. E
babil
. 25.
Baru
di. 26
. Bad
ire. 2
7. Ka
tana
. 28.
Nere
si. 29
. Liva
ne. 3
0. Vid
ala.
SÖZC
ÜK AV
IKa
pat s
u te
lefo
nu k
apat
, ağl
amam
duy
ulm
asın
/ Ku
lakl
arım
hıçk
ırık
sesle
rinle
dolm
asın
/ He
p o di
lin yü
zünd
en, b
ak şi
mde
ne h
alde
yiz
SÖZC
ÜK M
ERDİ
VENİ
KUCA
K - B
UCAK
- BA
CAK
- BAT
AK -
YATA
K - Y
ATIK
- YA
ZIK
SARM
AL B
ULMA
CAİÇ
E DO
ĞRU
Yapa
ğı –
Seki
– Le
mis
– Si
hir –
Keb
ere
– M
esle
ki –
Nale
– M
uslu
k –
Ontik
– L
eksik
oloj
i – F
iltre
– s
ıcak
– Na
– B
iga –
Hak
an –
Ral
li –
Bakr
aç –
Anlat
mak
DIŞA
DOĞ
RUKa
m –
Tal –
Naç
ar –
Kab
il –
Larn
aka
– Ha
gi –
Bank
acı –
Ser
t – L
ifij –
Ol –
Ok –
İs – K
elkit
– No
kul –
Sum
– El
a – N
ikel –
Sem
ere –
Bek
– Ri
– Hiss
i – M
elike
– Sı
ğa -
Pay
03B
UL
MA
CA
26 O
CA
K 2
014
Aske
rler
Elden
ele
geçm
e
Pamu
k çefl
idi
Ayd›n
latma
araç
lar›nd
aku
llan›l
anga
z
Bitki
bilim
Tafl s
ilindir
Üstte
kifut
bolcu
Afrik
a'da
yafla
yan
antilo
p tür
ü
Kema
l Sun
alfilm
i
Uyku
su ha
fif
‹fllem
eliya
tak ya
st›€›
Mey ve
le rin
ye -ne
n iç b
ölümü
Ya€m
urge
tiren
gü
çlü f›r
t›na
Sand
alha
vuzu
Ge li n
e ve r
i -len
ar ma
€an
Hane
Kara
deniz
'detur
istik
belde
Bir r
enk
Besin
madd
esi
At, e
flek
pabu
cu
‹laç
‹ri bi
r bal›
k
Altta
ki
futbo
l sp
ikeri
‹stikr
ar
Hind
istan
'daya
yg›n
din
Kad›n
(Es
ki dil
)
Bir il
imiz
Üç bo
yutlu
sinem
atek
ni€i
Bir n
ota
Güze
l kok
usu
olan ç
içek
Saçm
a söz
Gerçe
k
Kalite
li kah
vetür
ü
Hükü
mdar
bafll›
€›
Yetin
me
Ya€›fl
flekli
Müs lü
man -
l›k tan
önce
kiça
€
Pozit
ifele
ktrot
Yelke
nind
irme
komu
tu
Arna
vutlu
kpa
ra bi
rimi
Örne
k, ka
l›p
Uzun
boyu
nluör
dek
Kutsa
l inan
ç
Bilgi
saya
roy
unu
Tanta
l›nsim
gesi
Ünlü
beste
cimiz
Difli
deve
Kurn
az
Bu€d
ay›n
olgun
laflm›
fliçi
Bir s
por
kulüb
ümüz
Su
Yard
›m
Asya
'da
bir ül
ke
Karfl
›t, ter
s
Yaln›
zl›k
kork
usu
Tak›m
ada
Olum
suzlu
kan
latan
önek
Hat›r
a
Bir t
ür yü
nku
mafl
Az gö
rülen
Gü mü
fl ba l›
-€› n
›n kü
çü€ü
Gitme
, gidi
fl
Delik
li ke
ten be
zi
Afrik
a'da
bir ül
ke
Nikel
simge
si
fiark
›n›n
tekra
rlana
nbö
lümü
Rafin
aj
Eleme
arac
›
Konu
k
Lahz
a
Tak›m
›ngö
zde
oyun
cusu
Soru
sözü
Güç,
kudr
et
Kuru
so€u
k
Dut ç
eflidi
‹thala
t
Apar
tman
kat›
Üste
giyile
nfle
y
Da€ k
eçisi
Ak›l
Alter
natif
Kabu
klude
niz ha
yvan›
Bir n
ota
Kesin
tisi
yap›lm
am›fl
ücre
t
Bir il
etiflim
kuru
mu(K
›sa)
Fas p
lakas
›
Afrik
a'da
bir ül
ke
Pana
mapla
kas›
Bir il
etiflim
arac
›
Vücu
ttan
ç›kan
s›v›
Dahil
Temb
ih sö
zü
Bafla
r›s›zl
›k,k›s
›rl›k
Yeme
k
Götür
ü,top
tan
E€ik
kena
r
Basto
n
Bir t
ür pa
sta
Anka
ra ilç
esi
Geçin
mepa
ras›
Deniz
li'nin
bir ilç
esi
fiart
edat›
Tavla
da üç
say›s
›
Teyze
(H
alk di
li)
‹lave
Japon
ya
para
birim
i
Tah›l
ölçü
sü
Kara
kter
Ya€ y
ak›la
ntop
rak k
andil
Bafll›
caiçe
ce€im
iz
Rece
p ay›n
dake
silen
kurb
an
‹ki av
uçdo
lusu
Gelir
getir
enmü
lkler
Tarla
Ac›, ü
züntü
Pasa
k
Tasa
, kay
g›
Tabak
lanm›
flce
ylan d
erisi
Ku ze
y At la
n -tik
Pak t›
Çay›n
etkil
ima
ddes
i
Notad
adu
rak i
flare
ti
Numa
ra(K
›sa)
‹zmir i
lçesi
‹sim
Mesle
k,u€
rafl
Rady
umun
simge
si
Papa
€an t
ürü
Maç›n
raka
mla
belir
lenen
sonu
cu
Ayak
ERCA
N TA
NER
SERV
ET ÇE
T‹N
OK
IA
AU
İA
ET
ER
CA
NT
AN
ER
SE
ÇE
NE
KE
S
KA
RA
RL
IL
IK
MK
AL
EC
İK
Sİ
HK
İP
ET
AM
İN
YE
NN
O
Nİ
SA
AY
KI
RI
AK
AM
ET
R
BO
LU
EK
EM
İS
AF
İR
Kİ
R
SL
Sİ
NE
RA
MA
DI
ŞA
LI
MR
AK
AS
AK
İR
YA
VE
EN
DE
RK
ES
EN
EA
AL
AV
ER
Eİ
MA
NA
SP
AI
RA
AD
AK
AL
AE
AN
OT
Nİ
FA
PA
Tİ
RE
KI
RL
EN
TF
EN
ER
BA
HÇ
EK
OŞ
AM
NE
ON
AL
AM
OR
AE
RK
AS
A
ŞE
VA
RA
Bİ
KA
ÜS
TL
ÜK
NE
BA
TA
Tİ
İN
AY
ET
US
A
LO
ĞN
AL
ÇA
RA
LT
RT
R
SE
RV
ET
ÇE
Tİ
NA
Zİ
ME
TS
E
KA
AM
AK
AN
AA
TK
AR
AD
UT
Hast
alık
belir
tiler
ibil
imi
Üstte
kisa
natç
ı
Trab
zon’
un
bir ilç
esi
Yazıl
ı kâğ
ıt
Para
zit
Tem
iz,na
mus
lu
Doğu
Anad
olu’
daırm
ak
Ev m
akar
nası
Nam
azça
ğrısı
Yarış
ın h
erev
resi
Mot
orlu
bir
taşıt
arac
ıDu
rum
,va
ziyet
Keçi
kılın
dan
kaba
kum
aş
Hala
(yö
rese
l)
Altta
kira
hmet
lisa
natç
ı
Akla
, ger
çeğe
aykır
ı
Hava
da bu
lu-
nan
bir ga
zAy
akka
bının
dikişl
eay
rılm
ış ön
bölü
mü
Canl
ı
Sigo
rtase
nedi
Yerin
den
oyna
may
an,
dura
ğan
Spor
cu ki
mlik
belge
si
Yüze
y üze
rine
yapıl
an çi
zim
Bir ç
eşit
pelte
Vücu
dun
orta
yeri
“… S
ezer
”(a
ktör
)
Tara
ftar
Köm
ür tü
rüBa
rındır
ma
Torb
abiç
imin
de,
iri gö
zlü ağ
Sayıb
oncu
ğu,
çörk
ü
Duyg
u
Obur
(yör
esel
)
Ağaç
larla
kaplı
geni
şal
an
Kast
amon
uilç
esi
“… Ş
en” (
FBes
ki ba
şkan
ı)
Derv
iş se
lam
ı
Güne
y As-
ya’da
bir ü
lke
Num
ara
(kısa
)
Dağk
ırlan
gıcı
Tata
rista
nha
lkın
dan
olan
Üstü
n,yü
ksek
Rom
anya
’nın
plaka
işar
eti
Kabu
let
mem
e
“Sel
çuk …
”( G
S’lı fu
tbolcu
)
Çalg
ıcıla
rıntop
ladığı
bahş
işSo
syal
Sigo
r-ta
lar K
urum
u(k
ısa)
Başlı
caiçe
ceğim
iz
Resim
li du
var i
lanı
Üç ka
tlı
balık
ağı
Sıra
Hekim
likte
kulla
nıla
n bir
bitk
iSa
zın en
in
ce te
li
Azer
bayc
an’ın
başk
enti
İdm
an,
kültü
rfizik
Bağl
ama
mızr
abı
Kurş
unlu
büyü
k olta
Özel
gezin
tige
misi
Litre
(k
ısa)
Yuna
nist
an’ın
başk
enti
Fikir
Türk
Stan
dartl
arı
Ensti
tüsü (
kısa)
Lute
syum
unsim
gesi
Aza
İsim
Kekl
iğin
boyn
unda
kisiy
ah h
alka
Bula
nık
resim
Oto t
eker
le-
ğinin
çem
ber
bölü
mü
Anta
lya’n
ınbir
ilçes
iBi
r tür
bağl
ama
akor
du
Zekâ
Bast
on
Tehl
ikeli a
kılha
stas
ı
Tepe
takl
ak(h
alk a
ğzı)
Tüm
örAt
eşTö
rpül
enm
işah
şap
kırın
tılar
ı
Bir ş
eyin
elde
n el
ege
çmes
i
Gölge
Mill
i Eğit
im(k
ısa)
Keçi
yolu
,pa
tika
Çare
, çıka
ryo
l
Dam
arla
rda
dola
şan
haya
ti sıvı
Kaba
ca ev
et
Güm
üşün
sem
bolü
Buru
şukl
ukgid
erici
araç
Öğüt
ülm
üşta
hıl
Mide
özsu
yu
Güre
şçi
erke
k dev
e
Oğul
otu
Afrik
a’da
yetiş
en bi
rağ
açEl
ekte
nge
çirm
e
Rady
umun
simge
si
Hayv
ansa
lgıd
a
Hayv
anda
besil
ilik
Kur’a
n’ın
88
. Sur
esi
Kur’a
n’ın
80
. Sur
esi
Kum
aşla
ram
usal
lat ol
anbö
cek
Bir n
ota
Barb
unya
türü
nden
bir
balık
Mes
afe
“İlha
n …”
(şark
ıcı)
Avuç
içi
Dani
mar
kapla
ka iş
aret
i
Geni
şlik
Bağım
sızbü
yük i
l
Müz
ikte s
esuy
umsu
zluğu
Kötü
lük,
fenal
ıkDe
ğiş to
kuş
Kısa
kepe
nek
Duva
rdak
itu
ğla s
ırası
Orta
daki
unut
ulm
azdiz
i
Sıhh
at
İlave
Nota
da du
rak
işare
ti
Bir i
limiz
Bir y
erde
otur
ma
Nisp
et
Mah
şer
mey
danı
Yank
ı
Tuttu
rgaç
Muş
mul
aya
benz
er m
eyve
Ekva
tor
bölge
si m
eyve
ağac
ı
Koca
Sana
yi
Şaşm
aün
lem
i
Olm
amış
mey
ve
Baya
ğı
Salg
ı üre
ten
orga
n
Emzik
likü
çük t
esti
(yöre
sel)
Eskr
imde
bir
kılıç
türü
Kuzu
kula
ğıbit
kisin
indiğ
er ad
ı
Bitk
indu
rum
age
lme
Bir n
ota
Balık
çıte
knes
ika
ptan
ı
Yıldır
ımkır
anKa
lsiyu
mun
simge
si
Para
Tavır
, da
vran
ış
Yağı
alın
mış
zeyti
n kü
spes
i
Verim
Anla
m
Çin’
inba
şken
ti
Halk
şairi
Dolay
lıan
latım
Kırm
a, m
elez
Güre
şte
yeni
lgiyi
kabu
llenm
e
Koyu
n tü
rü
Nam
, şöh
ret
Orta
kçık
arla
rı ol
anto
plulu
k
Sody
umun
simge
si
Dini
n içi
ndek
iin
anış
yolla
rı
Cim
ri(yö
rese
l)
Gizli
düşm
anlık
Artvi
n’in
es
ki ad
ı
Mad
en
Lityu
mun
simge
si
Donu
k ren
k
Kayb
edile
nşe
y, za
yi
Katış
ıksız,
has
El sı
kışm
a
Küçü
k m
ızrak
İsyan
kâr
Ödem
e
Vilay
et
Kötü
bir i
ştek
iya
rdım
cılar,
hem
pa
Dişi
deve
Cera
hat
Nine
(h
alk a
ğzı)
Bary
umun
simge
si
Bula
şıcı
Gelir
Çok a
nlay
ışlı
kimse
Önce
cilik
Lâkin
, faka
t
Satra
nçta
bir
taş
Gazia
ntep
’inbir
ilçes
i
Küçü
km
ağar
a
Güne
y Afri
kapla
kası
Uzak
lıkan
latır
Asya
’da
bir ü
lke
Utan
ma,
utan
ç duy
ma
Bizm
utun
simge
si
Kim
yasa
lte
davi
Eski
Türk
güre
şlerin
-de
n bir
i
Eziye
t, ce
faEs
ki dil
deas
kerle
rİst
anbu
l’un
bir ilç
esi
fi‹FR
E K
EL‹M
E
1
2
3
4
5
6
7
8
9
DA
VU
TU
ST
A
NEVR
A SE
REZL
İ
BİZİ
MKİL
ER T
V Dİ
ZİSİ
SELÇ
UK U
LUER
GÜVE
N
SA
AA
EC
HK
NE
VR
AS
ER
EZ
Lİ
AB
ES
MA
SK
AR
AT
AP
OL
İÇ
E
Dİ
Rİ
Lİ
SA
NS
ZB
EL
YA
ND
AŞ
PA
PO
Şİ
Ç
KO
KE
KT
İA
BA
NA
HU
LA
OS
EB
AB
İL
FA
İK
NO
RE
TA
LA
TU
RA
SU
DS
BJ
İM
NA
ST
İK
ZO
KA
L
Dİ
Zİ
AT
İN
AT
SE
ÜY
EF
LU
Fİ
Nİ
KE
AN
LA
KA
SA
AJ
İT
E
KA
RA
DÜ
ZE
NU
RO
DT
AL
AŞ
R
NM
EE
KA
NA
G
SA
YE
UN
HA
TÜ
LÜ
OK
UM
ER
AT
AV
ME
Lİ
SA
ET
GÜ
VE
LA
AR
AA
YA
EN
TE
Kİ
RB
DK
ŞE
R
MR
ED
EA
Fİ
YE
T
KE
BE
ES
İO
EÜ
ER
YA
A
İM
ET
EK
AR
AK
AV
UK
HE
LA
K
BE
ZD
OP
AR
AT
ON
ER
CA
ED
A
Pİ
Rİ
NA
MA
NA
OZ
AN
ME
Tİ
S
SE
ME
RE
PE
SŞ
AN
NA
Kİ
NM
ET
AL
MA
TK
EL
İS
EL
EK
TO
KA
AS
İ
İL
İR
İN
BA
İR
AT
AV
EN
Eİ
Nİ
Sİ
YA
Tİ
F
AR
AB
AN
ZA
IR
AK
Ş
İN
KE
MO
TE
RA
Pİ
AB
A
EZ
AA
SA
Kİ
RF
AT
İH
1
2
3
4
5
6
7
8
9
SÖZC
ÜK A
VIKa
pat s
u te
lefon
u ka
pat,
ağla
mam
duy
ulm
asın
/ Ku
lakl
arım
hıçk
ırık
sesle
rinle
dolm
asın
/ He
p o d
ilin
yüzü
nden
, bak
şim
de n
e hal
deyiz
BULM
ACAL
ARIN
CEV
APLA
RI
SOLD
AN SA
ĞA 1)
Osm
anlı
sara
yınd
a so
frac
ıların
baş
ı. 2)
Cey
lan.
– Zo
r kul
lana
rak,
ce
bren
, zec
ren,
zor
la. 3
) Ün
lü b
ir ot
omob
il fir
mas
ının
ba
ş ha
rfle
ri.–
Örne
k ol
arak
al
ınab
ilen,
gös
teril
en ş
ey,
örne
k.–
Bir y
apıd
a ik
i döş
eme
aras
ında
yer
ala
n da
ire v
eya
odal
arın
büt
ünü.
4) G
elişi
güze
l, du
rmad
an y
azar
ak.–
Bir
bağl
aç. 5
) Mal
ezya
’ya
has
öldü
rücü
bir
sinir
hast
alığ
ı.–
Ahen
k, ö
lçü,
düz
enlil
ik. 6
) Bi
nmey
e ya
raya
n ot
omob
il,
at v
b.–
Gevi
ş ge
tiren
lerd
en,
Güne
y Am
erik
a’nı
n da
ğlık
bö
lgel
erin
de y
aşay
an, y
ük
hayv
anı o
lara
k ku
llanı
lan,
ka
rada
n ak
a ka
dar t
ürlü
re
nkle
rde
olab
ilen,
tüyl
eri
uzun
, boy
u yü
ksek
ve
boyn
u uz
un h
ayva
n. 7
) Çür
ük k
okus
u,
kötü
kok
u.–
Herh
angi
bir
olay
ın y
ol a
çtığ
ı kırı
lma,
dö
külm
e, y
ıkılm
a gi
bi z
arar
. 8)
Lifle
ri do
kum
acılı
kta
kulla
nıla
n bi
r bitk
i.– T
am p
işmem
iş, y
arı
pişm
iş.
YUKA
RIDA
N AŞ
AĞIY
A 1)
Çok
çabu
k, p
ek a
cele
, der
hal,
tez
zam
anda
. 2) M
ısır
firav
unla
rının
mez
arı,
pira
mit.
– De
miri
n se
mbo
lü.
3) B
ir iş
aret
sıfa
t ve
zam
iri.–
Kalın
, kıs
a ve
düz
gün
sopa
. 4)
Bir
alet
vey
a ta
şıtın
ha
reke
t etm
esin
i sağ
laya
n m
ekan
izm
ası.
5) G
ırtla
k,
boğa
z.–
Şey,
nes
ne. 6
) Yü
rekl
ilik,
yiğ
itlik
, yür
ek v
e gö
z pe
kliğ
i. 7)
Mat
baac
ılıkt
a ku
llanı
lan
sağa
doğ
ru y
atık
ya
zı k
arak
teri
. 8) E
rkek
bal
e sa
natç
ısı.–
İst
ek u
yand
ırmak
iç
in k
ulla
nıla
n bi
r söz
. 9)
Nice
lik, n
itelik
, güç
, sür
e,
sayı
bak
ımın
dan
eksik
, çok
ol
may
an.–
Hazr
eti İ
sa’n
ın
doğd
uğu
gün
ve y
ıl. 10
) Ani
bir
deği
şiklik
son
ucun
da o
rtay
a çı
kan
şaşk
ınlık
.– Ay
akla
r vey
a bi
r des
tek
üzer
ine
otur
tulm
uş
tabl
adan
olu
şan
mob
ilya.
11)
Orta
doğu
’da
bir ü
lke.
– Es
ki
dild
e yı
lan.
12) G
erçe
kten
öyl
e ol
mad
ığı h
âlde
öyl
e sa
yıla
n,
saym
aca.
1 2 3 4 5 6 7 8
12
34
56
78
910
1112
Bulm
aca
Refik
Ayd
ınr.a
ydin
@za
man
.com
.tr
1 2 3 4 5 6 7 8
12
34
56
78
910
1112
Ç
E Ş
N İ
C İ
B A
Ş I
A
H U
M
E
T A
Z O
R İ
R
R
M
İ S
A L
K
A T
Ç
A L
A K
A L
E M
K İ
A
M
O K
R
İ T
İ M
B
B
B
İ N
E K
L
A M
A
U
F U
N E
T
H A
S A
R
K
E T
E N
T
A T
A R
İ
36 BULMACA 37 BULMACA 28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN 28 EKİM - 03 KASIM 2015 ZAMAN
BULMACALARIN CEVAPLARI 37’NCİ SAYFADA
f36spor
4 ZAMAN
-
-
-
TASARIM: NURETT N ASLANTA
Bu memlekette birinin yapt i te dünya zirvelerine ç kmas pek ho a giden bir durum de il. Tam tersine rahats z edici. Çünkü bize kendi ba ar s zl -m z hat rlat r. Biz ba ar s zl daha çok severiz. Cüneyt Çak r hakk ndaki saçmasapan laflar da bunu aç kça ortaya koyuyor. Yok efendim, Avrupa’da ayr Türkiye’de ayr maç yönetiyor-mu , yok efendim her maçta büyük hatalar yap yormu ve s k durun asl nda hakem bile de ilmi gibisinden laflar edile-biliyor onunla ilgili olarak.
Oysa gerçek bunun tam ter-si. Cüneyt Çak r ad m ad m yükseli ini art k zirveye ta m durumda ve orada kal c olaca n da göster-di. Son dönemde FIFA ve UEFA çok önemli maçlar verdi ona. Ekibiyle birlikte bunlarda gösterdi i ba ar da son zamanlarda ciddi s k nt içinde olan futbo-lun patronlar n n yüzünü güldürecek nitelikteydi.
Özellikle son Arse-nal-Bayern Münih maç nda evsahibi tak m n Mesut Özil ile buldu u ikinci golde topun çizgiyi geçti ini saptayabilmek olanaks z denilebilecek kadar zordu. Bu pozisyonda ters taraf-ta ve kalecinin arkas nda kalm olan Bar im ek, do ru olma-n n da ötesinde muhte em bir i ç kard . Böylece Cüneyt Çak r ve ekibinin puan bir kez daha zirve yapt .
Onun öncesinde Polonya- r-landa Cumhuriyeti maç da son derece zorlu bir kar la mayd . Kritik kararlar n oldu u o maçla ilgili olarak Cüneyt Çak r, bu i te zirve say lan notu (8,5) ald . Yönetti i öteki maçlarda da ben-zer durumlar ya and . Bundan
sonraki a amalarda da onlar çok önemli maçlarda görebilece-
imiz kesin. Hal böyleyken, Fenerbahçe
Kulübü Ba kan Aziz Y ld r m’ n “Cüneyt Çak r hakem de il!” ç k -
n n elbette ki ciddiye al nabile-cek bir yan yok. Fakat ne yaz k ki bu tür sözleri önemsemenin de ötesinde kendileri buna kat-k da bulunmaya çal an milyon-larca insan ya yor memlekette.
ZEH RL B R BATAKLIK!Örne in, yak n çevremden bili-yorum, y llarca Cüneyt Çak r’ n Fenerbahçeli oldu u, daha do rusu maçlarda Sar Lacivert-li tak m tuttu u ileri sürüldü. Elbette ki bunu söyleyenler, her-hangi bir hakemin hiçbir ekilde tak m tutma tavr n n olama-yaca , böyle bir ey yapmaya kalkmalar halinde ikinci maça ç kamayacaklar gibi çok basit gerçe i umursam yorlard .
Tabii ki bu kadarla kalmad , onun, duruma göre Galatasaray-l ve Be ikta l oldu u da defa-larca ileri sürüldü, bunlarla ilgili kan tlar gösterilmeye çal ld . Daha da ileri gidildi, uluslara-ras alanda yönetti i maçlarda ald baz kritik kararlar FIFA ve UEFA yetkilileri taraf ndan takdirle kar lan rken bizim gazete ve televizyonlar m zda durum biraz ku kulu olarak verildi.
Memleketteki futbol ortam -n n zehirli bir batakl k oldu u-nu daha önceki yaz lar m zda da dile getirmeye çal m t k. Bu kadar kar s nda insan ürperiyor. Uluslararas alanda zirveye ç km bir de erimizle ilgili olarak böyle bir tav r için-de olmak, iyile mesi çok zor bir hastal k belirtisi.
Aç kças böyle durumlar n
önüne geçebilmek olanaks z denilebilecek kadar zor. Biliyor-sunuz, cehennemdeki zebani ve benzeri f kralar bo una üretilmi de il. Tarihte ilk kez Nobel Edebiyat Ödülü alm olan Orhan Pamuk’a yap lanlar, unutulacak kadar uzaklarda de il. Bu i i çok yak n zamanda bir ba ka alanda ba aran Aziz Sancar’la ilgili polemiklerin de nas l utand r c bir seyir izledi-
ini görüyorsunuz. Çok ükür ki aram zda
Ömer Üründül gibi sa l kl ve sa duyulu ki iler de var. Tür-kiye’de dünya futbolunu en yak ndan izleyen ki ilerden biri olan Üründül, böylesi kavgalara asla girmeyen biri. Ancak Cü-neyt Çak r’la ilgili saçmal klara dayanamay p onun u anda dünyada 1 numara oldu unu yazmak zorunda kald . Zaten bununla ilgili bütün kan tlar gözler önünde. Ancak görmek istemeyenlere zaman zaman hat rlatmak gerekiyor.
Bütün bunlar n nedeni aç k: Böylesi ba ar lar takdir edebilmek için insanlar n kendi i le-rinde ve çaplar nda bu kadar büyük ol-masa da baz ba-ar lar kazanm
olmas gerekir. Bütün hayat ba ar s zl k-larla dolu insanlar n böylesi bü-yük zirvele-re ç kmay takdir ede-bilmeleri kolay olmuyor. Hani atala-r m z, alt n n de erin-den sarraf anlar, diye bo una söylememi …
GÖKYÜZÜNÜ B R DE BÖYLE GÖRÜNAstronomi tutkunlar , her y l düzenlenen Astrono-mi Günü’nü muhte em gökyüzü foto raflar npayla arak kutlad . te birbirinden güzel gökyü-zü foto raflar .zaman.com.tr’de
SUALTININ EN SÜS-LÜSÜ! Ad n K z lderili tüylerine benzeyen saçaklardan alan bu bal k görü üyle insan korkut-mas na ra men asl nda çok zarars z. nan lmasgüç ama sadece solu-canla besleniyor.zaman.com.tr’de
DÜNYADA ‘1 NUMARA’ MEMLEKETTE‘HAKEM B LE DE L!’
AHMET Ç[email protected]
Ge nel Ya y n Mü dür Yard.MEH MET KA MI
Ge nel Ya y n Edi tö rüAL ÇO LAK
Gör sel YönetmenFEVZ YA ZI CI
Yay n Edi tö rüOSMAN R DA
Tasa r mNURETT N ASLANTA
So rum lu Mü dür ve Yay n Sahibi TemsilcisiMEHMET ÖZDEM R
Rek lam Grup Ba kanÖMER KARAKA
Rek lam Grup Ba kan Yard.HÜSEY N BELLSMA L KÜÇÜK
ONUR KUTLUF KRET M EK
mtiyaz Sa hi bi FEZA GAZETEC L K A. .
Ge nel Ya y n Mü dü rü ABDÜLHAM T B L C
Yönetim Yeri Zaman Gazetesi 34194 Yenibosna, s tan bul TEL: 0212 454 1 454 Faks: 0212 454 14 83
www.za man.com.tr pazar@za man.com.tr Say : 465
Yay n Türü: Yerel Süreli Bas k : Feza Ga ze te ci lik A. .
PAZAR
Cüneyt Çak r u anda dünyan n 1 numaral hakemi. Ancak Aziz Y ld r m onun ‘hakem bile olmad n ’ iddia ediyor. Daha kötüsü, milyonlarca insan bu tür sözleri ciddiye al-makla kalmay p kendileri de Çak r’ karalayacak bir eyler söyleyebilme yar içine girebiliyor. Böylesine zehirli bir batakl ktan Cüneyt Çak r gibi çiçeklerin ç kabilmesine inanabilmek en zoru gibi görünüyor.
mek olanaks z kadar zor. Biliyor-emdeki zebani alar bo una Tarihte ilk kez
t Ödülü alm muk’a yap lanlar, dar uzaklardak yak n zamanda da ba aran Azizpolemiklerin de bir seyir izledi-nuz.ki aram zda gibi sa l kl ve
ler de var. Tür-futbolunu en en ki ilerden biri böylesi kavgalara biri. Ancak Cü-gili saçmal klara onun u anda
mara oldu unu da kald . Zaten
bütün kan tlar Ancak görmek
zaman zamanrekiyor.ar n nedeni a ar lar ek içindi i le-r nda k ol-a-
atala-e erin-
ar, diye memi …
i. Ancak diyor. iye al-ir eyler
hirli bir sine
Türk torpili mi? Kastamonu’da Cim Bom enli i Arsenal-Bayern Münih maç nda Mesut Özil’in at-t ikinci golde top çizgiyi sadece birkaç santim geçti ve ç plak gözle bunu görebilmek de ola-naks z denilebilecek kadar zordu. Böyle bir golü bizim tak mlar m zdan biri yemi olsa ve golü ve-ren hakemle atan oyuncunun ayn kökenden ol-mas halinde (yani Mesut Özil ile Bar im ek’in Türk olu u) ne gibi yorumlar yap l rd diye merak etmemek mümkün de ildi. Üretilecek saçma-l klarla ortal birbirine katard k ama kimse de buna kulak asmazd . Çünkü böyle eyler ancak bizim memlekette para ediyor. Bunlar, ortada gerçekten böyle bir durum olabilece i için de il, ‘okurlar bunu yer!’ anlay yla yap l yor…
Kastamonu’da benim de içinde bulundu-um bir Cim Bom enli i ya and . 6 Ekim
günü Galatasaray’ n ve Türk futbolunun efsane isimleri Gazi Stad ’nda Kastamo-nuspor’un efsane isimleriyle kar kar ya geldi. Kar la ma a r ya nedeniyle 1 saat geç ba lad . A r zeminde 30’ardan 60 dakika oynanan maç Galatasaray’ n efsaneleri 4-1 kazand .
Kar la maya damgas n bir dönem Kastamonuspor’un da teknik direktör-lü ünü yapan Hasan Vezir vurdu. Vezir, oynad oyunla ‘ke ke sahalara geri dönse’ dedirtti. Ayn dü ünceyi bu maçta
Be ikta ’tan takviye olarak gelen Recep Çetin de söyletti.
Galatasaray’ n öteki takviyeleri ise Trabzonsporlu teknik direktör Giray Bulak ile bendenizdim. Kastamonulu oldu um için bu tak mda oynamak istemi tim ama bununla ilgili irtibat bir türlü sa lanamad .
Kastamonu Valisi ehmus Günayd n, Belediye Ba kan Tahsin Baba , Milletvekili Metin Çelik, AK Parti Milletvekili aday Murat Demir de kar la mada yer ald . Vali Günayd n kar la man n ikinci yar s nda Galatasaray efsanelerinde bir süre forma giydi. Siyasiler oynad klar futbolla bu i i
de iyi becerdiklerini gösterdiler. Ancak ilerleyen ya ve al nan kilolardan do an sorunlara çare bulmak kolay de ildi.
Asl nda o gün maç saatinde orta-l sel götürüyordu. Sonras nda ya kesildi ve Gazi Stad ’n n drenaj n n da iyi olmas nedeniyle yar m saat içinde maç n yap labilece i bir ortam do du. Kar la -ma öncesinde ve sonras nda Hasan Vezir haliyle en çok ilgi gören adam oldu. Benim hem ehrileri oldu umu ö renenler de foto raf çektirme s ras olu turdu.
Galatasaray Kulübü eski ba kanlar n-dan Alp Yalman, y llard r veteran tak m
maçlar nda yer almaktan büyük zevk duyar. Yalman Kastamonu’da da sahaya ç kt . Galatasaray Kulübü Yönetim Kurulu üyeli inden bir süre önce istifa etmi olan Cüneyt Tanman da oradayd ama sakatl nedeniyle oynayamad .
Kar la may l Hakem Kurulu Ba kan Bilal Kunt yönetti; O uz Terzi ve Nurettin Dinçer Demir ise yard mc l klar n yapt . AK Parti Milletvekili aday Hakk Köylü, Emni-yet Müdürü Mustafa Yoldan ile Kastamonu Üniversitesi Rektörü Seyit Ayd n’ n da izledi i kar la ma sonras nda Galatasaray ekibi Kastamonu’da konuk edildi.
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN39 SPOR
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN38 SPORSPOR19 ZAMAN FRANCE
25 E
KM
201
5
Dünyan n en keyi i anlar ndan biridir oyun oynamak. Futbol tutkunlar n n yakla k yirmi y ld r heyecanla takip etti i elektronik futbol mücadelesi, her geçen y l daha da k z yor, rekabet. Bu sayede çok yetenek-li oyun motorlar ile tan t k… Bir tarafta oyun dünyas n n en önde gelen platformlar ndan Gamescom taraf ndan “Y l n En yi Spor Oyunu” seçilen PES 2016, di er bir tarafta ise tek rakibi FIFA 16… Biz de, PlayS-tation, Microsoft Xbox ve PC platformlar nda milyonlar satan iki serinin ezeli kap ma-s n deneyimleyerek kar la t -ral m dedik... PES 2016: EFSANE GER DÖNÜYOR!Eski Winning Eleven mant n-da bir oyunun hayalini kuru-yorsan z ve biraz da nostalji istiyorsan z, PES 2016’n n kul-land arabirim tam size göre. Lisans sorunu yüzünden uzun süredir a z yan yor, PES’in. Öyle ki, herhangi bir çözüm söz konusu da de il. Lisansl tak m say s , iki seri aras nda en temel farklardan biri. FIFA 16’da 600’ü a k n lisansl tak m mevcut-ken, PES 2016’da bu say 200’e kadar dü mekte. Örne in ngiliz Manchester City tak m n n oyundaki ad Man Blue olarak kullan lm veya Chelsea nam- di er London FC…
Biraz da oyun an ndaki yenilik ve sürprizlerden bahse-delim. Uzak mesafeden çekilen utlar her zaman büyük tehlike
olmu tu, PES ailesinde. Son seri-de bu özellik hale ne göre daha etkin. Zamanlama ve do ru
tu yap lanmas ile mutlu sona ula abilmeniz içten bile de il. Bu özellik, bol gollü maçlar seven-ler için sevindirici bir durum. Lakin bir önceki seride kalecileri anss z b rakan kavisli topla-
r n etkisi biraz azalt lm . Zira kaleciler de yenilikten nasibini alm , yeni seride. Bugüne kadar üretilmi en ‘dengeli’ kaleciler ile oldu unu söylemekte yanl l k yoktur herhalde. Bir di er önem-li geli me de paslarda… Verilen paslar eskiye oranla çok daha net ve keskin. Gra k animasyon k sm na gelecek olursak Kona-mi, son y llarda kabul görecek iyile tirmeler yapt , oyunda. PES 2016’yla da meyveleri toplaya-ca a ikâr. PES 2016, de i en kamera aç s ile sevenlerine merhaba diyor. Bunun kar l ise ciddi bir art demek. Önceki y llara göre çok daha gerçekçi bir oyun tarz na sahip, PES 2016. Futbolcular n vücut hareketleri daha ak c . Sanal zekâda dikkate de er de i iklikler kaim. FIFA 16: ERKEK EGEMENL NE SON!Kimine göre futbol denildi inde akla ilk olarak FIFA gelir. Özel-likle FIFA 15 ile ç tay oldukça yükseltmi ti EA Sports; tak m oyunu, top çevirme, kontratak, driplingler, top cambazl , gibi yüksek seviyedeki detaylarla… Peki, geçen seneden bu seneye neler de i ti, neler yenilendi? FIFA Ultimate Team’in en yeni özelli i olan FUT Draft, dikkat çekici noktalardan biri FIFA 16’da. Bu bölümde kartlar üze-rinden tak m kurarak mücadele ediliyor. Her pozisyon için be oyuncu aras ndan en uygun se-çimi yaparak tak m kurabilirsi-niz… Genel olarak bakt m zda di li rakip isteyenler için, rakip
yapay zekâ çok iyi. Mesela, ne pas yapt r yor, ne oyun kurdu-ruyor… ti -kak , omuz atma, kayarak müdahale, formadan çekme çok daha gerçekçi. Kolay olmayan çal mlar, topu alarak sahay ba tan gitmeler de FIFA’n n yeni serisinde minimal seviyelere inmi durumda. H zl oyuncular ve defans n arkas na at lan havadan ara paslar bu sene o kadar etkili de il. Tak m-lar n defans kabiliyetleri ciddi oranda artm . Kayarak top çalma hususunda ise FIFA biraz nostaljiye kaçarak, daha etkin bir rol vermi . FIFA 16’da, pas ko-nusu birçok yenilik içeriyor. Pas alacak oyuncunun ve pas n iddetinin iyi ayarlanmas gerek.
Bunu a mak için pratik yapmak art. utlar üzerine konu masak
ay p olur FIFA 16’ya. Bu hususta ufak tefek yenilikler mevcut. Bir önceki seride, oldukça i e yarayan yak n dire e sert utlar bu sene biraz daha etkili gibi. Ayr ca, ceza sahas na yak n böl-gelerden uzak dire e gönderilen kavisli toplar kalecileri anss z b rak yor. Ayr ca, modern ve keskin geçi lere sahip bir ara birim pe indeyseniz, FIFA 16 menülerinde kaybolabilirsiniz.
Kad nlar futbolu, ne kadar tutar veya tutmaz bilemiyoruz lakin FIFA 16’n n en büyük yeniliklerinden biri. Bu bö-lümde, Almanya’dan ABD’ye, Kanada’dan Meksika’ya toplam 12 ülkenin kad n milli tak mla-r yla sahaya ç kabiliyorsunuz. Zira, oyuncular görsel yanlar -n n yan s ra oyuncu tepkileri, utlar , top kontrolleri ve kon-
disyon aç s ndan da gerçekçi olarak verilmi . Bu yüzden adaletsizlik olmamas sebebiyle kad n milli tak mlar , erkeklerle kar l kl maç yapam yor.
TASARIM: HASAN ERTA
Bir tarafta PES 2016, di er tarafta FIFA 16… Ezeli rekabetin tam gaz devam etti i yeni seride, her iki
oyun üreticisi de köklü de i ikliklerle oyun severlerin kar s na ç kt . Biz de karar veremeyenler için
iki oyunu mercek alt na ald k…
HANG S DAHA Y ?
Paslar daha gerçekçi
utlar daha etkin
Savunma, ciddi anlamda geli tirilmi
Ak c futbol
Gerçeklik alg s üst seviyede
Hakemler biraz daha sab rl , kolay kart yok
Spikerlerin gösterdikleri tepkiler heyecan verici
(özellikle gollerde)
Gol sevinçlerini istedi iniz gibi yönetebiliyorsunuz
Player ID (Üst düzey oyuncular n karakterlerinin
sahaya yans mas )
Dinamik hava ko ullar (Maç içerisinde hava duru-
munun de i ebilmesi)
Menüler, fazlas yla kullan c dostu. Neyin nerede
oldu u rahatl kla bulunabiliyor
Yapay zekâ, ileri seviyede
No Touch Dribbling (topa dokunmadan vücut
çal m )
lk kez Türkçe dil destekli bir arayüz
Ki isel antrenman özelli i
Oyun modlar na gelen yenilikler
nternete ba l iken güncel kstüre göre maç
yapabilme
Stat ambiyans ve seyirci kalitesi
Ultimate Team (Online oyun oynayabilme)
41’i resmi olmak üzere 78 farkl stadyum
Lisanslar
Gra k ve animasyonlar etkileyici
Android ve iOS versiyonlar mevcut.
Art lar Art lar
Eksileri Korner, kale vuru u ve frikik gibi duran
toplardaki yard mc yön göstergesi anla l r de il
Lisans az tak mlar
Yapay zekâ, yer yer s k nt l
Türk tak mlar mevcut de il
Eksileri De i en oyun h z
Pas sistemindeki zorluk
Gereksiz penalt lar
Ba lant sorunlar
PES 2016, FIFA 16’YA KAR I
f 30 Ekim - 4 Kasım 2015 ZAMAN39 SPOR
George Best (1963-1974)
Bryan Robson (1981-1994)
Eric Cantona (1992-1997)
David Beckham
(1992-2003)
Cristiano Ronaldo
(2003-2009)
7
NUMARANIN
EFSANELERİ
HASAN CÜCÜK KOPENHAG
- Futbolda bazı numaralara özel an-lamlar yüklenir. O numarayı her
oyuncu giyemez. Bir numaradan daha ötesidir çünkü. Tıpkı Manchester Uni-ted’in 7 numaralı forması gibi. Son 50 yıldır ‘efsaneler’ tarafından giyilen 7 nu-maralı forma, 2009’dan bu yana adeta ‘sahibini’ arıyor.
7 numaranın sihri, attığı gol ve ça-lımlarla Old Trafford tribünlerini ayağa kaldıran George Best’le başladı. Kuzey İrlandalı yıldız oyuncu bazı maçlarda 11 numaralı formayı giyse de en büyük başarılara sırtında 7 yazarken imza attı. 1968’de Benfica karşısında 4-1 kazanılan
Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası fina-linde Best 7 numaralı formayla tarih yazı-yordu. Hemen hatırlatalım, o yıllarda gü-nümüzdeki gibi oyuncuların sabit forma numarası yoktu. George Best, Manches-ter United’dan ayrılacağı 1974’e kadar 7 numaralı formayı başarıyla giyerken, bu aynı zamanda 7 numaraya farklı bir an-lam yüklenmesinin yolunu da açıyordu. Best sonrası 7 numara tam 7 yıl aradığı gerçek yıldızı bulmakta zorlandı. Niha-tet 1981’de West Bromwich Albion’dan transfer edilen Bryan Robson, Best’in formasının hakkını veriyordu. Hem de tam 13 yıl boyunca. Robson, 7 numaralı forma ile 500 maçta sahaya kaptan olarak
çıkarak kırılması zor bir rekorun da sahi-bi oluyordu.
Premier Lig’de 1993-94 sezonunda oyuncuların sabit numara giyme döne-mi başlayınca M. United’da ‘7 numara kimin olacak?’ krizi çıkıyordu. Robson, 1981’de giymeye başladığı 7 numaralı formayı Ralph Milne’ye 1988-91 arasın-da 3 yıl ‘ödünç’ vermişti. Ancak bu kez durum farklıydı. Artık kariyerinin son sezonlarını yaşarken futbola 7 numara ile veda etmek istiyordu. Ancak takı-mın yeni yıldızı Fransız Eric Cantano 7 numaranın sahibi olurken, Bryan Rob-son’a 12 numaralı forma düşüyordu. 7 numaranın kendinden alınmasının da etkisiyle Robson, 1994’te 13 yıl formasını terlettiği Manchester United’a veda edip Middlesbrough’a gidiyordu. M. United efsanesinin Premier Lig’de esmesini sağlayan isimlerden biri olan Eric Can-tona için Alex Ferguson, “Topu ayağına aldığında seyirci adeta çıldırıyordu. Old Trafford’u futboluyla aydınlatıyordu.” diyecekti. Cantona, 1997’de henüz 29 yaşında futbola veda ederken, efsane numaranın sahibi bu kez İngiliz futbo-luna damgasını vuran David Beckham oluyordu. Beckham, 6 yıl boyunca Old Trafford tribünlerini sırtındaki 7 numa-ralı forma ile ayağa kaldırdı. 2003’te Real Madrid’e transfer olmasına üzülen taraf-tarlar, ‘Yerini kim dolduracak?’ sorusu-nu soruyordu. Alex Ferguson’un efsane numarayı Sporting Lizbon’dan transfer edilen 19 yaşındaki Cristiano Ronaldo’ya teslim etmesine sadece taraftarlar değil, Ronaldo da şaşırıyordu. Ancak daha ilk maçında ortaya koyduğu futbolla Ronal-
do hem Beckham’ı unutturuyor hem de 7 numaranın altında ezilmiyordu.
2009’da Ronaldo’nun Real Madrid’e gitmesiyle 7 numaranın sahibi Michael Owen oluyordu. İngiliz futbolunun hari-ka çocuğu sakatlıklardan bir türlü başını alamayınca hem takıma katkısı az oluyor hem de 7 numara adeta sahipsiz kalıyor-du. Owen’in ayrılmasıyla 2012’de bu kez 7 numarayı Antonio Valencia giyiyordu. Koca bir sezonda sadece 1 gol atabilen Valencia, sezon sonunda 7 numaralı for-mayı bırakıp eski giydiği 25 numaraya sırtına geçiriyordu. Efsane Bryan Robson, Valencia’nın doğru bir tercih yaptığını belirtip 7 numaranın baskısından kurtul-duğunu söylüyordu.
Geçtiğimiz sezon 7 numarayı Arjan-tinli Angel Di Maria giyerken, taraftarları ayağa kaldıracak bir futbol ortaya koya-mıyordu. Di Maria’nın Paris Saint Ger-main’e gitmesiyle teknik patron Louis van Gaal, 7 numaralı formayı vatandaşı Memphis Depay’a teslim etti. Depay, 7 numaranın kulüp için ne anlama gel-diğini gayet iyi bildiğini belirterek “Bu formayı taşımak bir şereftir, layık olmaya çalışacağım. Geçen yıl PSV’de 7 numaralı
forma ile attığım golleri Manc-hester United’da da tekrarla-mak istiyorum.” diyordu. Ancak 28 milyon Euro bonservis öde-nen Depay, Premier Lig’de 8
maçta giydiği M. United formasıyla sade-ce 1 gol atarken, gösterdiği performansla 7 numaraya şuan için layık olmadığını ortaya koydu.
FORMAYI HERKES TAŞIYAMAZManchester United’da George Best’le efsaneleşen 7 numara-yı her futbolcu taşıyamıyor. En son Antonio Valencia 25 numaraya dönerken; Angel Di Maria takımdan ayrıldı.
O
7NU
MARANIN HAYAL KIR
IKLIKLARI
Ashley Grimes (1977-1983)
Ralph Milne (1988-1991)
Michael Owen (2009-2012)
Antonio Valencia (2012)
Angel Di Maria (2014-15)