fiyatý: 6 ytl - somuncu baba dergisi...6 somuncu baba eylül / 2006 7 pek sevgili can kardeþim,...

45

Upload: others

Post on 17-Oct-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda
Page 2: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 32 Somuncu BabaSomuncu Baba

AAyy ll ýý kk ÝÝ ll iimm - KKüü ll tt üü rr vv ee EEddee bbii yyaa tt DDee rr ggii ss ii

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý'nýn Yayýn Organýdýr.

Kurucusu

A.Þemsettin ATEÞ

Yaygýn Süreli

ISSN: 13020803

YIL: 13 SAYI: 71

Eylül 2006

Basým Tarihi: 01 Eylül 2006

Es-SSeyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý AdýnaÝmtiyaz SahibiSebahaddin ATEÞ

Genel Yayýn YönetmeniÝsmail PALAKOÐLU

Yazý Ýþleri MüdürüHulusi YAYLA

Yayýn KoordinatörüMusa TEKTAÞ

Tanýtým SorumlusuMelek ATALAY

Abone ve Reklam Sorumlusu Adem ÖZYILMAZ

Halkla ÝliþkilerBekir SARIAli KARABACAKÝsmail ÞEKER

Reklam Þükrü ÞAHÝNKamil ÖZDEN

Kapak Resim Flavio Cruvinel Brandao

Kapak Tasarým Serkan ÖZTÜRK

Teknik Hazýrlýk

Grafik / Tasarým: Serkan ÖZTÜRK

Dizgi: Muharrem AKIN

Tashih: Ýbrahim ÞAHÝN - Yusuf HALICI

Arþiv: Sabit DEMÝR

Basým-YYayým-DDaðýtým-PPazarlama

VÝSAN Ýktisadi Ýþletmesi

Zaviye Mah. Hacý Hulûsi Efendi Cad. No:71

44700 Darende / MALATYA

Tel:(422) 615 15 00 Fax:(422) 615 28 79

www.somuncubaba.net - [email protected]

Daðýtým

DPP

CTcP - Kalýp Çýkýþ Bizim Repro: (312) 341 10 20 - 21

Baský & ÜretimAjans Türk Basým ve Basým Sanayi A.ÞÝstanbul Yolu 7. Km. Necdet Evliyagil Cad.No: 24 Batýkent/ANKARATel: 0 (312) 278 08 24

FiyatTek Sayý : 6 YTLKurum Abone : 100 YTL1 Yýllýk (12 Sayý) Abone : 60 YTLAvrupa 1 Yýllýk Abone : 60 EUROAvrupa Tek Sayý Fiyat : 5 EUROAvrupa Harici Yurtdýþý Abone : 90 USD

Somuncu BabaADANA (322) 457 66 54 AMASYA (358) 218 20 28 ANKARA (312) 324 40 75 BURSA (224) 254 53 26 ÇAYCUMA (372) 615 19 21 G.ANTEP (532) 424 62 98 GÖLCÜK (532) 579 74 03 GEREDE (533) 385 66 01ÝSTANBUL (216) 472 08 92 ÝZMÝR (535) 616 95 93 ÝSKENDERUN (326) 615 73 56 KAYSERÝ (352) 221 00 26

K.MARAÞ (344) 221 98 99 ELBÝSTAN (532) 572 50 47 KARABÜK (542) 240 67 63 KONYA (535) 597 53 05 MALATYA (536) 437 58 50 MERSÝN (324) 320 06 11 OSMANÝYE (328) 812 78 21 SAKARYA (264) 274 34 38 SAMSUN (362) 431 40 99 SÝVAS (346) 224 53 08 TOKAT (356) 212 24 63 TURHAL (356) 275 86 00

Ýrtibat Telefonlarý

Derg ide Yay ýn lanan Yaz ý la rdan Yazar la r ý Mesu ldü r. Kaynak Gös te r i l e rek Ý k t ibas Ed i l eb i l i r.

Somuncu BabaEylül/2006

71GülþeninSolmayanGülü

Fiyatý: 6 YTL

Ýç indeki ler

8

12

22

30

42

58

Geleceðin SahipleriGönül Meyvelerimizve Biz

Çocuklar KitleÝletiþimAraçlarýnýnZararlarýndanKorunmalýdýr

Bir Yarýþ Pisti:"DünyaHayatý"

“TelevizyonuKapat, HayatýAç”

Hacý Bektaþ-ý Veli

Bir GökEkinidirRamazan

Page 3: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 54 Somuncu Baba

ÝçindekilerMektûbât-ý Hulûsî-i Dârendevî Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s)....................6Geleceðin Sahipleri Gönül Meyvelerimiz ve BizProf.Dr. Ali AKPINAR ..........................................8Çocuklar Kitle Ýletiþim Araçlarýnýn ZararlarýndanKorunmalýdýrProf. Dr. Mehmet Zeki AYDIN............................12RubaîlerBekir OÐUZBAÞARAN ......................................15Gönül Huzuruyla YükseliþProf. Dr. Mehmet AKKUÞ ...................................16Evrâd ve Ahzâb KitaplarýDoç. Dr. Kadir ÖZKÖSE ....................................18Bir Yarýþ Pisti: "Dünya Hayatý"Prof. Dr. Ramazan ALTINTAÞ .............................22Geliyorum Sana DoðruOlcay YAZICI......................................................25Mektûbât'ta ÇocukMusa TEKTAÞ .....................................................26“Televizyonu Kapat, Hayatý Aç”Ýbrahim YARIÞ.....................................................30Çocuk ve ÖlümÖzcan ÜNLÜ.....................................................35Filozoflar ve MüzikDoç. Dr. Bayram Ali ÇETÝNKAYA .......................36Öðretmenlerin Sosyal Ýletiþim BecerileriMustafa AKYOL...................................................40Yesi'den Gelen Gül Kokusu : Hacý Bektaþ-ý VeliSadýk YALSIZUÇANLAR .....................................42Kur'ân'da Hz. Ýbrahim'in PortresiDoç. Dr. Abdulaziz HATÝP ..................................46Stres ve Huzursuzluklarý Aþmada Ýmanýn RolüYrd. Doç. Dr. M. Doðan KARACOÞKUN ...........50Allah'ýn Rýzasý, Ebeveynin RýzasýndadýrRukiye AYDOÐDU.............................................52Tolstoy: "Karýþýk Âyinler ve Teslis Yerine, Ýslâm GibiSade Bir Dine Ýnanmak Daha Ýyidir!"Muhsin Ýlyas SUBAÞI ...........................................54Bir Gök Ekinidir Ramazan Mustafa OÐUZ...................................................58Abdullah b. AyyâþDoç. Dr. Bünyamin ERUL...................................61Ma’ruf-ý Kerhî (k.s)Ýbrahim ÞAHÝN...................................................62Suriye Gezi Rehberi-IIFatih ERKOÇOÐLU............................................64Güneydoðu’da Bir BirlikRaziye SAÐLAM .................................................70Okulda Akran ÝstismarýKevser BÂKÝ........................................................72Efsunlu RüyaMeryem Aybike SÝNAN ......................................74Ýyot Yetersizliði Toplumu Tehdit Ediyor!Þ. Adil AYDIN.....................................................78Çocuklar için.......................................................80Gönülden ÝkramlarSýdýka & Mesude SARI .........................................83

Çocuklarýn Sevgi Dolu Yürekleri

Baþyazý

Evimizin aydýnlýðý, gönül aðacýmýzýn sevgi meyveleri olançocuklarýmýz sevilmeye, okþanmaya, takdir edilmeye layýktýr.Onlarýn iyi taraflarýný bulup, güzel davranýþlarýný övmemiz, birteþvik olarak yüreklerindeki güzelliklerin ortaya çýkmasýna vesileolacaktýr.

Ailenin temeli sevgi ile kurulur. Özelikle çocuklarý doyasýyasevmek ve onlara bunu hissettirmek gerekir. Çünkü bütünbaþarýlarýn yolu sevgiden geçer. Sevginin çocuða karþý bir silahgibi kullanýlmasý, baþarýsýzlýða sebep olur. Baþarýsýz olan çocuðunanne-babasý tarafýndan sevilmeyeceði hissi kötü ve tehlikeli birdurumdur.

Çocuðun kendine has bir dünyasý vardýr. Onunla kurulacaksýcak diyaloglar, seviyesine göre davranýþlar, erdemli bir ruhhaliyle yetiþmesini saðlayacaktýr.

Çocuklar bize Yüce Rabbimizin birer hediyesidir. Onuniçindir ki, hediyeden çok hoþlanýrlar. Bizim da çocuklarýmýzahediye vermemiz, tatlý sürprizlerle onlarý sevindirmemizhoþlarýna gidecek, yüreklerindeki sevgi yumaðýný daha dabüyütecektir.

Þefkat ve merhamet konusunda sevgili Peygamberimizinhayatý bizim için en mühim kýstastýr. Peygamber (s.a.s.)'in yanýnabir adam gelir. Yanýnda da bir çocuk vardýr. Adam çocuðuöpmeye baþlayýnca Peygamber, "Ona acýyor musun?" der. Adam"Evet" deyince Rasûlullah þöyle buyurur: "Çocuða olan þefkatinlesen de Allah'ýn merhametine lâyýksýn. Çünkü Allah,merhametlilerin en merhametlisidir."

Merhametle ilgili bir hikâye okumuþtum. Sýrasý gelmiþken onuda sizlerle paylaþmak istiyorum.

Hayvan yetiþtiriciliði yapan adamýn biri, bir ineðin gözleriönünde, yavrusunu kesmiþti. Bu durum o hayvanýn çok aðýrýnagitti. Lisan-ý hâl ile, Allah'a münacat etti, o çiftçinin elininkurumasýný diledi. Merhametsiz davranýþýndan dolayý, AllahuTeâla, o adamýn býçaðý tuttuðu elini felç etti, kuruttu. Yýllar boyubu acýyla yaþayan adam, yaptýðý yanlýþlýktan dolayý tövbe etti,piþman oldu, güzel iþler yapmaya baþladý. Bir gün yuvasýndanyere düþmüþ bir yavru kuþ gördü. Anne kuþ, kanat çýrpýyor,baþýnda dolanýp duruyor, ahu figan ediyordu. Tek elinikullanamayan, adam, merhamet duygularý galebe geldi, kuþunbu canhýraþ telaþýna dayanamadý, öbür eliyle yavruyu alýp,yuvasýna koydu. Bu güzel hareketi, anne kuþun da, Allah'ýn dahoþuna gitti. Yüce Rabbimiz bu göstermiþ olduðu merhamettendolayý o adamýn kurumuþ eline can verdi, eski sýhhatinekavuþturdu.

Ýþte sevgili okuyucular, merhamet, þefkat ve sevgi böyle ulviduygulardýr.

Anne-babalarýn ve büyüklerin, çocuklarýn yetiþmesine gereken önemiverirken uygulamasý gereken metod, yapmadýðý bir þeyi evladýna,karþýsýndakine tavsiye etmemesidir. Öðüt verirken mutlaka öncenefsimize tatbik etmeli, daha sonra çocuklarýmýza, arkadaþlarýmýza o iþisöylemeliyiz. Bakýnýz yine konuyla alâkalý olarak Mesnevî'de bir hikâyegeçer:

Avcýnýn biri küçük bir kuþu tuzaða düþürür. Minik kuþ dile gelerekyalvarýr. Þimdiye kadar nice besili hayvanlarý yiyip de doymayan avcýyabenim azýcýk etimle mi doyacaksýn, bunun yerine beni serbest býrak sanaüç öðüt vereyim, der.

Kuþ devam eder; birinci öðüdü elinde iken vereyim. Eðer beðenirsenbeni býrakýrsýn. O zaman ikinci öðüdü þu çatýya konarken söylerim,üçüncü öðüdü ise karþýdaki aðacýn tepesinde söylerim.

Adam kuþu avucunda tutarken:

- Haydi birinci öðüdünü söyle bakalým, eðer beðenirsem senibýrakýrým, der.

Kuþcaðýz ilk öðüdünü söyler:

- Olmayacak söze, kim söylerse söylesin, inanma!

Adam, kuþu býrakýr. Kuþ uçarak damýn saçaðýna konar. Öðüdünündevamýný söyler: "Geçmiþ gitmiþ þey, kaçmýþ fýrsat için üzülüp ah vahetme."

Kuþ biraz daha kanat çýrpýp çatýnýn üzerine konar. Ýkinci öðüdünüsöylemeye baþlar:

- Benim karnýmda on dirhem aðýrlýðýnda paha biçilmez bir inci vardý.Eðer beni elinden kaçýrmasaydýn o þimdi senin olacaktý, der.

Bunu duyan adam aðlayýp inlemeye, saçýný baþýný yolmaya baþlar.

Onun bu halini gören kuþ seslenir:

- Ben sana geçmiþ gitmiþ fýrsatlar için ah vah edip üzülme demedimmi? Madem fýrsatý kaçýrdýn, neden üzülüp duruyorsun. Ya öðüdümüdinlemedin yahut da saðýrsýn. Ayrýca sana olmayacak þeye kim söylersesöylesin, inanma demedim mi? Benim bütün aðýrlýðým üç dirhem,karnýmda nasýl on dirhem aðýrlýðýnda inci bulunabilir?

Bunun üzerine adam kendine gelir:

- Þimdi söylediklerini daha iyi anladým. Haydi þimdi de üçüncü öðüdünüsöyle bakalým, der.

Kuþ:

- Allah için o iki öðüdü güzelce tuttun da benden üçüncüsünü müistiyorsun! Uykuya dalmýþ bilgisiz kiþiye öðüt vermek çorak topraða tohumatmak gibidir. Bilgisizlik yýrtýðý yama tutmaz, diyerek uçup gider.

Aziz dostlar; fýrsat elde iken, okullarýn yeni açýldýðý bu dönemde ve bütünhayatýmýzda çocuklarýmýza yapmadýðýmýz iþleri tavsiyeetmeyelim. Yapmadýðýný söyleyenler utanma duygusundanmahrum kimselerdir.

Muhabbetle efendim…

[email protected]

Peygamber (s.a.s.)'in yanýna biradam gelir. Yanýnda da bir

çocuk vardýr. Adam çocuðuöpmeye baþlayýnca Peygamber,"Ona acýyor musun?" der. Adam"Evet" deyince Rasûlullah þöyle

buyurur: "Çocuða olanþefkatinle sen de Allah'ýn

merhametine lâyýksýn. ÇünküAllah, merhametlilerin en

merhametlisidir."

Page 4: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 76 Somuncu Baba

Pek Sevgili Can Kardeþim,

Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda að-layan bir hâl ile - yok olup olmamakla - tereddütte kalmasýn hür iradeli gönüllergizlenme ile görünme arasýnda yani ilâhi sýrlarýn belli olmasý hâli içerisindedir.

Gâh bu yokluk rüzgârýnýn telâþý ve ýzdýrabý ile beyhude yere ve gâh o tanta-na ve gösteriþin, haþmetin ýþýltýlý yüzüyle hareket edilir ki vuslat makamýnda aþý-kýn sadakatine, ihlasýna, samimiyetine þahit olursun. Onun için dünya ve âhiretiçin sýðýnýlacak en saðlam kale, o gözü gönlü açýk yâr ile olduðumuz müddetçeþaþkýnlýk yerinin vuslat makamý olduðuna irfanýnýz el verir. Bu sizce de bilinmek-tedir. Ýrfanýnýz buna müsaittir.

Günler - zaman - açýlmýþ gülün yapraðýný dökerse de özü, kokusu daim kalýr.Devam eder. Yine zamaný geldiðinde açýlýp bahar zamaný gül bahçesine döner.Her zayýf bülbül ondan muradýný almaða feryad ederek isteklerine ulaþýrlar.

O karanlýklarý aydýnlýða eriþtiren, buna güç yetiren yürekli, cesur, yakýcý per-vaneler can vermeseler de sevgilinin - dostun - cemalinin yaydýðý nurdan, o nu-run aydýðýnlýðýndan çýkýp bir baþka yere gidemezler. Ýþte o makam, onlar için Al-lah'a yakýn olunan makam ve zaman da vuslat, kavuþma zamanýdýr.

Halinize þükretmeniz bizleri ümitsizliðe sevk etmemeniz bizim için sizin yaptý-ðýnýz bir fazilettir ve yalnýzca lütuf ve iyiliðinizdir. Bu sizin iyiliðinizdendir.

Bundan böyle Allah kudreti ile ve yüceliði ile sizi korusun.

Mektûbât-ýHulûsî-i Dârendevî

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s)

Günümüz Türkçesine Sadeleþtiren

Yrd. Doç. Dr. Cemil GÜLSEREN

Onsekizinci Mektup

Page 5: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 9

isyankâr oðullarýndan bahseder.. Hz.Ýsmail ve Hz. Meryem gibi Allah’aadanmýþ çocuklardan bahseder..Hz. Yusuf, Hz. Yahya, Hz. Ýsa gibidaha çocukken kendilerine hikmetverilmiþ tertemiz çocuklardan bah-seder.. Hz. Nuh’un isyankâr oðlu-nun hazin sonunu anlatýr. Bir de öl-mesi, yaþamasýndan daha hayýrlýolan çocuktan bahseder..17 Hayýrlýçocuklar, insanlýða sunulmuþ iyilik ör-nekleri kahramanlardýr. Kur’ân’ýnmuhataplarýna düþen, bu güzel in-sanlarý doðru bir þekilde tanýmak veonlar gibi olmaya çalýþmaktýr. Kötü-leri görüp onlarýn düþtükleri durum-lara düþmemek için tedbir almaktýr.

Temellerimiz ve geleceðimizolan çocuklarýmýzýn yetiþmelerinde,zararlý alýþkanlýklardan korunmalarýn-da, onlarýn yararlý bir birey olaraktoplumda yer almalarýnda aile ve di-nin önemi büyüktür.

Çocuk erkek olsun kýz olsun ço-

cuktur, gönül meyvesidir, göz aydýn-lýðýdýr. Peygamberimiz, çocuðu ola-na, oðlan mý kýz mý diye sormaz, or-ganlarý tamam mý diye sorar; tamamcevabýný alýnca Allah’a hamdederdi.Peygamberimiz kendi çocuklarýný dasever, diðer çocuklarý da severdi.Çocuklarýn hepsiyle ilgilenir, onlarýöper, okþar ve hediyeler verirdi. O,namaz kýlarken torunlarý üstüne çý-kardý, Onun mescidinde aðlayan kü-çük çocuklar vardý. O, asla bir çocu-ðu dövmemiþ ve ona sert davran-mamýþtý.

ÝÝnnssaann YYeettiiþþttiirrmmee SSaannaattýýnnýýnn BBaaþþKKaahhrraammaannllaarrýý:: AAnnnnee vvee BBaabbaallaarr

Peygamberler baþta olmak üze-re Hz. Mevlana, Yunus Emre gibideðerleri deðer yapan insan yetiþtir-meleridir. Çocuðun neþvü nemabulduðu yer olan Ana Rahmi, YüceAllah’ýn Rahman ve Rahîm isimlerin-den alýnmadýr. Bir insana hayat ver-mek tüm insanlýða hayat vermek; bir

8 Somuncu Baba

Çocukluk dönemi, her insanýnyaþadýðý bir dönemdir. Çocuk sahi-bi olmak insanda var olan fýtrî birtutkudur.

Çocuk, insanýn gönül meyvesi-dir, göz aydýnlýðýdýr.1 Çocuk, insanneslinin devam etmesini saðlayan veölümlü insanýn ölümsüzleþme tutku-sunu kýsmen gerçekleþtiren þeydir.Bu itibarla çocuk hem temelimiz,hem de geleceðimizdir. Çocuklar,Yüce Allah’ýn üzerimizdeki nimetle-rin en büyüðü ve O’nun bizdekiemanetleridir. Çocuk anne baba içinffitne,, yani sýnav aracýdýr.2 Nice insaniçin çocuk, dünya ve ahirette cennetvesilesi olur. Kimi insan için ise ço-cuk, derttir, tasadýr, piþmanlýk ve ne-damettir. Çocuklarý sayesinde hida-yete eren salih insanlar vardýr; yineçocuklarý sebebiyle yoldan çýkan,günaha düþen insanlar vardýr. Kýsacaçocuk insanýn cenneti de olabilir, ce-hennemi de.

Þeytan, Adem’e secde etmeye-

rek Ýlahî emre baþ kaldýrýnca, Al-lah’tan kendisine süre verilmesi-ni/ömür istedi.3 Adem ile Havva ise,yasak meyveden yiyince Allah’tankendilerine çocuk vermesini istedi-ler.4 Ýki istek de kabul edildi. Þeytanýnbu isteði onun azgýnlýðýný ve azgýnlarýartýrdý. Adem ile Havva’nýn isteði isehem iyilerin hem de kötülerin yetiþ-mesini saðladý.

Ýnsanlar, çoðu zaman çocuklarýiçin yaþarlar, çocuklarý için pek çok þe-ye katlanýrlar. Çocuk sevgisinin insan-da yaptýramayacaðý þey yoktur. Evlatacýsý da onulmaz yaralardan biridir.

KKuurr’’âânn’’ýýnn ÇÇooccuukkllaarrýý vvee KKuurr’’âânnÇÇooccuukkllaarrýý

Dinî düþüncenin oluþumundaKur’ân ayetlerinde anlatýlan konu veolaylar ile onlarýn sunuluþ þeklininçok önemli bir yerinin olduðu açýktýr.Kur’ân-ý Kerim’in çeþitli ayetlerinde,anne-baba ve çocuk iliþkileri üzerin-de durulur. Önce genel olarak ço-cuðun yaratýlýþ evreleri anlatýlýr5, ço-

cuk müjdesiyle ilgili ayetlere yer ve-rilir6 ve çocuklarý öldürmenin büyükbir günah olduðuna dikkat çekilir.7

Daha sonra anne babanýn çocuk ilenasýl þirke düþtükleri anlatýlýr.8 Çocu-ðun fitne/sýnav aracý olduðuna vurguyapýlýr.9 Ardýndan Hz. Adem’in ço-cuklarýnýn hikayesi anlatýlýr.10 Dahasonra Hz. Nuh’un inanmayan oð-lundan bahsedilerek onun, Nuh ai-lesinden olmadýðý vurgulanarak he-laki anlatýlýr.11 Yine Kur’ân’da Hz. Ýb-rahim’in babasýna karþý yaptýðý dinîuyarýlar ve onun için yaptýðý dualaryer alýr.12 Yaný sýra Lokman’ýn oðlunatavsiyeleri Kur’ân’da önemli bir yertutar.13 Ahiretle ilgili ayetlerde ise, biryandan cennetliklerin cennette zür-riyetleriyle beraber olacaklarý anlatý-lýr14, diðer yandan da kiþinin evladýn-dan ve ana-babasýndan kaçacaðýn-dan bahsedilir.15 Cehennem azabýnakarþý, inkarcý anne babaya çocuklarýnbir yarar saðlamayacaðý üzerindedurulur.16

Kur’ân, Hz. Adem’in itaatkâr ve

Geleceðin SahipleriGönül Meyvelerimiz ve Biz

Prof.Dr. Ali AKPINARÝlim ve Hayat

“Günümüz çocuk ve insan sorunlarý Ýslâmsýzlýðýn sorunlarýdýr. Ýn-sanýn Üç K (Kafa, Kalp ve Karný) ve Üç D si (Duygu, Düþünce

ve Davranýþý) saðlýklý bir þekilde giderilmezse sorunlar kaçýnýlmazolacaktýr.”

“Elli yýl sonra uðruna çok

þeyimizi verdiðimi evimiz,

arabamýz, eþyalarýmýzdan

bahsedilmeyecektir; ama

arkamýzda býraktýðýmýz

çocuklarýmýz bizim hayýrla

yahut þerle anýlmamýzý

saðlayacaklardýr. Öteki

dünyada da çocuklarýmýz ya

bizlerin cennete girmesine

vesile olacak, yahut onlar bizi

cehenneme sürükleyenler

olacaktýr.”

Foto

ðraf

:Hul

ûsi G

ÜLS

EREN

Page 6: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

insaný itlaf etmek de tüm insanlýðý it-laf etmek gibidir. Bir çocuðu ziyanetmek de tüm insanlýðý ziyan etmekdemektir. Çünkü ziyan edilen çocu-ðun zararý, hem kendisine, hem ai-lesine ve hem de tüm herkesedir.Bu gerçeðe raðmen günümüzde in-san yetiþtirme demek olan annelikküçümsenmektedir. Oysa annelik,en kutsal ve saygýn bir meslektir.Kur’ân “Sakýn açlýk korkusuyla ço-cuklarýnýzý öldürmeyin..”18 buyurur.Bu yasak, çocuðu ana karnýnda ikenöldürmeyi de içine alýr, doðumun-dan sonra çocuðu Ýslâm’dan uzakolarak büyümesini saðlayarak ma-nen onu katletmeyi de içine alýr. Bu-gün bir kýsým anne baba, soframýzabir el daha gelmesin diye çocuklarý-ný daha dünyaya gelmeden öldür-mekte; bir kýsmý da dünyalýk peþindekoþacaðým diye çocuklarýnýn terbiyeve eðitimine gereken önemi verme-mektedir. Oysa anne baba olarakbizler, çocuklarýmýza para kazanma-nýn yollarýný öðrettiðimiz gibi, Allah’ýnrýzasýný ve cenneti kazanmanýn yolla-rýný da öðretmeliyiz.

Elli yýl sonra uðruna çok þeyimizi

verdiðimi evimiz, arabamýz, eþyalarý-mýzdan bahsedilmeyecektir; ama ar-kamýzda býraktýðýmýz çocuklarýmýz bi-zim hayýrla yahut þerle anýlmamýzýsaðlayacaklardýr. Öteki dünyada daçocuklarýmýz ya bizlerin cennete gir-mesine vesile olacak, yahut onlar bizicehenneme sürükleyenler olacaktýr.

Sünnet, çocuklarýn eðitim öðreti-minde konuþma yaþýný esas alýr. Ço-cuðun eðitimi evlilikle baþlar, anarahminde devam eder. Doðduktansonra kulaðýna ezan kamet okuma,güzel isim verme, helal lokma ve di-ðer uygulamalarla sürer gider. Ço-cuðun dünyaya gelir gelmez duyaca-ðý ilk sesle (ezan-kamet), çocuða ilköðretilen cümleler onun kiþiliðininoluþmasýna etki eder. Peygamberi-miz yedi yaþýndan itibaren çocuklaranamazý emretmiþ, ümmetine debunu öðütlemiþtir. Bunun için yediyaþýndan önce çocuk namazla tanýþ-malýdýr. Zira namaz, baþlý baþýna birokuldur.

Kendisi bir yetim ve öksüz olarakbüyüyen Hz. Peygamber, bir yetimve öksüz hâmisi ve babasýdýr. Bu ko-

nuda da onun hayatýndan alýnacakpek çok örnek vardýr. Hz. Hatice veÜmmü Seleme gibi çocuklu dul ha-nýmlarla evlenen Hz. Peygamber,ayný zamanda üvey babalýk da yap-mýþtýr.

Kur’ân ve Sünnet yetim çocukla-rýn haklarýna sýkça vurgu yapmýþtýr.Yetim kavramý, babasýný yahut anne-sini kaybeden çocuklar yanýnda; an-ne babasýnýn ayrýlýðý yahut sefahatedüþmeleri nedeniyle ortada kalmýþ,yalnýzlýða itilmiþ, bakýmý, eðitim veterbiyesi ihmal edilmiþ çocuklarýnhepsini içerisine alýr. Bugün toplu-mumuzda analý babalý olduklarý hal-de, ilgisizlik ve sahipsizlik yahut yan-lýþ yerlere yönlendirme yüzündenöksüz ve yetim konumunda niceçocuk vardýr. Ýman ve Ýslam adamla-rý eðitimciler, kendi çocuklarýna sahipçýktýklarý gibi, bu çocuklara da sahipçýkmalýdýrlar.

Kur’ân’da salih evlat ve zürriyetinýslahý için dualar yer almýþtýr. Sözlüdualarýn fiilî dualarla desteklenmesigerekir. Bu yüzden anne-babanýnöncelikle çocuklarýnýn salih evlatlar

Eylül / 2006 1110 Somuncu Baba

olmalarý için gerekenleri yapýp sonradua etmeleri gerekir.

Memleketimizde kanun madde-leri deðiþiyor, yeni maddeler belirle-niyor. Bu deðiþiklikler yapýlýrken top-lumun gelenek ve görenekleri,inançlarý, maslahat ve ihtiyaçlarý dagözetilmelidir.

Çocuklarla ilgili gündeme gelenyeni meseleler, batýnýn ve diðer erk-lerin baskýsýyla deðil; kendi kaynakla-rýmýz ve bilimsel veriler ýþýðýnda elealýnýp deðerlendirilmelidir.

Bugün yetmiþ milyon nüfusumu-zun yetmiþ bin kadarý hükümlü vetutuklu olarak cezaevinde yatmakta-dýr. Türkiye’de çocuk suçlarý, malaleyhine iþlenen suçlarda yoðunlaþ-maktadýr. Bu da ekonomik sýkýntýlar-dan ve toplumsal doyumsuzluklar-dan kaynaklanmaktadýr. Dindar in-sanlarýn çocuklarýnda ve dindar ço-

cuklarda suç iþleme oraný en aza in-mektedir. Çocuklarda suç oranýnýnazalmasýnda onlara sahip çýkýlmasý,onlara iyi bir din eðitimin aldýrýlmasý,onlarýn boþ zamanlarýnýn iyi bir þekil-de deðerlendirilmesi gibi sebeplerönemli rol oynamaktadýr.

Almanya gibi geliþmiþ ülkelerde“Sosyal Ýlahiyatçýlar”, sosyal hizmetkurumlarýyla iþbirliði içerisinde çalýþý-yorlar. Ülkemizde de bu tip çalýþma-lara ihtiyaç vardýr. Çocuk EsirgemeKurumu, bakýma muhtaç çocuklarýkurum yerine, aile korumasý altýnaverilmesi uygulamasýna geçiyor veçocuklarýn yedi yaþýna kadar kurumbakýmýna alýnmasýný uygun bulmu-yor. Bu uygulama da çocuðun yetiþ-mesinde sýcak aile ortamýnýn ne ka-dar önemli ve gerekli olduðunu or-taya koyuyor. Bu yüzden anne ba-balar, aile yuvalarýný basit ve sýradansebepler yüzünden yýkmaktan þid-

detle kaçýnmalýdýrlar. Unutulmasýn kibir yuvanýn yýkýlmasý, yalnýzca kadýnerkeði deðil; o yuvada yetiþen gon-calarý, körpecik yavrularý da derin-den üzmekte, onlarý karamsarlýklaraduçar etmektedir. Bu yüzden dini-mizde boþanma/yuva yýkma, Al-lah’ýn en sevmediði þeylerden sayýl-mýþtýr.

Günümüz çocuk ve insan so-runlarý Ýslâmsýzlýðýn sorunlarýdýr. Ýnsa-nýn Üç K (Kafa, Kalp ve Karný) ve ÜçD si (Duygu, Düþünce ve Davraný-þý) saðlýklý bir þekilde giderilmezsesorunlar kaçýnýlmaz olacaktýr.

Sonuç olarak temennimiz, so-runsuz bir gelecek için, sorunsuz birnesil ve sorunsuz bir dünya için ilgilive yetkililer bu çýðlýklarý duyar ve ge-rekenleri yaparlar.

DDiippnnoottllaarr

1- “Rabbimiz, bize gönül ve göz aydýnlýðý olacak eþlerve çocuklar lutfeyle ve bizi korunanlara önder yap!Derler”. 25/74.

2- “Bilin ki mallarýnýz ve çocuklarýnýz birer fitne/sýnavaracýdýr. Büyük mükâfât ise Allah katýndadýr.” 8/28.“Ey inananlar,eþlerinizden ve çocuklarýnýzdanbazýlarý size düþmandýr. Onlardan sakýnýn. Amaaffeder, hoþ görür, baðýþlarsanýz muhakkak ki Allâhda baðýþlayandýr, esirgeyendir .” 64/14.

3- “Ýblis dedi: ‘Bari bana insanlarýn tekrar dirileceklerigüne kadar süre ver’.” 7/14.

4- “O’dur ki sizi bir tek nefisten yarattý, gönlü ýsýnsýndiye ondan eþini var eti; eþini sarýp örtünce/eþiylebirleþince eþi, hafif bir yük yüklendi, onu gezdirdi.Yükü aðýrlaþýnca ikisi beraber Rableri Allah’a duaettiler: ‘Eðer bize iyi, güzel bir çocuk verirsenelbette þükredenlerden oluruz!’ dediler.” 7/189.

5- 22/5, 40/67.6- 15/13, 19/12, 50, 21/90, 25/74, 28/9, 37/101,

51/29.7- 6/140, 151, 17/31, 60/12.8- 7/189-191.9- 8/28, 63/9, 64/14.10- 5/2731.11- 11/45-47.12- 6/74, 9/114, 19/42, 21/52, 26/86, 37/85, 43/26,

60/4.13- 31/13-19.14- “Onlar Adn cennetlerine girerler. Babalarýndan,

eþlerinden ve çocuklarýndan iyi olanlar da kendi-leriyle beraber olur. Melekler de her kapýdan yan-larýna varýrlar:”13/23, “Rabbimiz, onlarý vebabalarýndan, eþlerinden, çocuklarýndan iyi olankimseleri onlara söz verdiðin Adn cennetlerine sok.Þüphesiz, üstün olan, hüküm ve hikmet sâhibi olansensin sen!” 40/8.

15- “Çarpýnca kulaklarý saðýr eden o gürültü geldiðizaman.. Ýþte o gün kiþi kaçar: kardeþinden, anasýn-dan, babasýndan, eþinden ve oðullarýndan.” 80/33-36.

16- 3/10, 58/17, 60/3.17- 18/60-82.18- 6/140, 151, 17/31, 60/12.Fo

toðr

af: B

ekir

SARI

Page 7: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 1312 Somuncu Baba

Günümüzde kitle iletiþim araç-larý eðitimin önemli bir parçasý hâli-ne gelmiþtir. Kitle iletiþim araçlarýdenince akla yazýlý ve sözlü basýnyani kitap, dergi, gazete, sinema,radyo, televizyon, bilgisayar, inter-net, CD, DVD vb. gelmektedir.Çaðýmýzda insan davranýþlarý üze-rinde sürekli, yaygýn ve birinci de-recede etkili olan kitle iletiþim araç-larý dikkate alýnmadan bir eðitimolayý düþünülemez denilebilir.

Kitle iletiþim araçlarýnýn etki ala-ný ev, mahalle, okul ile birlikte bü-tün ülke ve dünyadýr. Bu araçlargörme, duyma, seyretme ve oku-ma yoluyla bireye ve kitleye etkieder. Kitle iletiþim araçlarýnýn en

önemli iki özelliði vardýr: Birincisi,çeþitli konulardaki bilgi ve haberleri,geniþ kitlelere kýsa zamanda ilete-bilmeleri; ikincisi, bireyleri tek yön-lü etkilemeleridir. Özellikle 20.yüzyýlda büyük geliþmeler kayde-den kitle iletiþim araçlarýyla insan birtaraftan yeni bilgiler ve tutumlar el-de ederken, bir taraftan da sahipolduðu bilgilerde ve tutumlarda de-ðiþiklikler meydana gelmektedir.

Daha henüz eleþtirel bir zekageliþtiremediðinden dolayý çocuk,kitle iletiþim araçlarý karþýsýnda enhassas kitledir. Dolayýsýyla bu araç-lar çocuðun davranýþlarýný, hayat bi-çimini daha çok etkiler. Yalnýz kitleiletiþim araçlarýný bütünüyle olumlu

ya da olumsuz olarak nitelendir-mek elbette yanlýþ olur. Burada an-ne babaya düþen görev, bu araçla-rýn iyi yönlerinden çocuklarýnýn ya-rarlanmalarýný saðlamak ve zararla-rýndan korumaktýr.

Kitle iletiþim araçlarýndan tele-vizyon bütün insanlýðý etkileyen veyönlendiren en güçlü yayýn araçla-rýnýn baþýnda gelmektedir. Televiz-yondan yetiþkinlere oranla çocuklardaha çok etkilenmektedirler. Tele-vizyon olumlu bir uyarý kaynaðý ol-masýnýn yanýnda, aile içi ve dýþý top-lumsal etkileþimi en alt düzeye in-dirgediðinden çocuðun sosyal veahlâkî geliþimine olumsuz etkisi var-dýr. Yapýlan bir ankette "Babanýzý mý

Prof. Dr. Mehmet Zeki AYDINEðitim

Çocuklar Kitle Ýletiþim AraçlarýnýnZararlarýndan Korunmalýdýr

daha çok seviyorsunuz, televizyo-nu mu?" sorusuna, ankete katýlançocuklardan %44'ü "televizyon"demiþtir. "Annenizi mi daha çok se-viyorsunuz, televizyonu mu?"þek-lindeki diðer bir soruya "televizyon"diyenlerin sayýsý %20'dir. Televiz-yon sadece bir eðlence aracý deðil,çocuklarýn dünya görüþlerinin bü-yük bir çoðunluðunu kaptýklarý biriletiþim aracýdýr. Televizyonun renk,þekil ve sesle yaptýðý etki küçümse-nemez.

Ýlkokul döneminde serüvenfilmleri, kovboy filmleri, kavgalý dö-vüþlü polis filmleri, uzay yolculukla-rýný anlatan düþsel ve kurgusal film-ler ilgiyle izlenir. Televizyon çocu-ðun duygularýna, hayallerine ve he-yecanlarýna hitap ederek onu etkialtýna almaktadýr. Televizyon hisset-

tirmeden yavaþ yavaþ çocuðun dün-yasýna girmekte ve ona belli anlayýþ-lar, belli deðerler, belli tutumlar ka-zandýrarak onu yönlendirmektedir.

Televizyonun çocuklar üzerin-deki zararlý etkilerinden bazýlarý,yorgunluk, þiddet, saldýrganlýk vezamanýn boþa geçirilmesidir. Aynýzamanda televizyondaki olaylarýn,çocuðun hayal gücüne çalýþma im-kaný tanýmadan tam bir kesinliklegösterilmesi çocuk için tehlikelidir.Bu çocuðu kalýp þeklinde düþünme-ye götürür. Televizyon tutsaklýðýnýn,okuma ve özgür düþünme yetene-ðini kýsýtlayýp, beðenileri köreltmekgibi de sakýncalarý vardýr. Ayrýcareklamlar, özentiye sebep olmakta,çocuklar kanaatsizliðe sürüklen-mekte ve para, lüks, þöhret tutkusuartmaktadýr.

Televizyon, doðru ve yanlýþ,olumlu ve olumsuz etkiler arasýnda-ki farký kavramak ve yanlýþ kararlarýnsonuçlarýný tartýþmak için iyi bir yololabilir. Radyo ve televizyonlardakigerek çocuklara yönelik yayýnlarýn,gerekse diðer yayýnlarýn, çocuklar-daki iyi duygu ve eðilimleri kuvvet-lendirici, geliþtirici, kötü duygu veeðilimleri ise bastýrýcý, kontrol altýnaalýcý, iyiye yönlendirici olmasý þarttýr.

Ýster sinemada ister televizyon-da seyredilen film ve dizilerin hazkaynaðý olmasýnýn ve sinema alýþ-kanlýðýnýn oluþmasýnýn en büyük ne-deni, filmin çocuklara günlük hayat-larýndan farklý bir heyecan vermesi-dir. Batý ülkelerinde küçüklerin gör-mesi sakýncalý filmlere daha sýký yaþkýsýtlamasý getirilmekte, kimi filmle-re on sekiz yaþýna gelmemiþ genç-

“Bazý film ve dizilerde çocuklar, içki, sigara vb. kötü alýþkanlýklar veþiddete özendirilmektedir. Film kahramanlarý çocuklara, kötüalýþkanlýklar, ahlâka uygun olmayan davranýþlar sunmamalý, iyi

örnekler ortaya koymalýdýr.” Foto

ðraf

: Ý. A

laadd

in A

TEÞ

Page 8: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 1514 Somuncu Baba

ler bile sokulmamaktadýr. Bu yüz-den çocuk filmlerine seçilecek ko-nular toplumun sosyo-kültürel ger-çeklerini yansýtan eðitici ve uyarýcýnitelikte olmalýdýr. Çocuklarýn göre-ceði filmler anne babalar tarafýndankontrol edilmeli veya çocuklar içinsinemalar açýlmalý, ya da sinemalar-da çocuk günleri yapýlmalýdýr.

Bazý film ve dizilerde çocuklar,içki, sigara vb. kötü alýþkanlýklara veþiddete özendirilmektedir. Filmkahramanlarý çocuklara, kötü alýþ-kanlýklar, ahlâka uygun olmayandavranýþlar sunmamalý, iyi örneklerortaya koymalýdýr. Çünkü çocuðasunulan örnekler nasýlsa, çocuk daonlara özenerek onlar gibi olmayaçalýþacaktýr. Dolayýsýyla televizyon-daki içki, sigara ve uyuþturucu kulla-nýmlarýný özendiren, cinselliðin, þid-detin aðýrlýkta olduðu film ve yapým-lar yerine, sevgi, þefkat, merhamet,

doðruluk, yardýmseverlik ve yiðitlikduygularýný ön plana çýkaran yapým-lara aðýrlýk verilmelidir.

Kitaplarýn çocuklar üzerinde bü-

yük etkiler yaptýðý bir gerçektir. Ki-

tap, çocuðun zihinsel, duygusal ve

sosyal geliþiminde önemli bir uya-

randýr. Kiþilik geliþiminde bir mode-

le ihtiyaç duyan çocuk, önce anne

baba ve yakýn akrabalarý model alýr-

ken, kitap kahramanlarýný da model

almaya baþlar. Çocuk okuduðu ki-

taplardaki benimsediði kahramanla-

ra benzemeye ve onlarýn özellikle-

rine sahip olmaya çalýþýr. O kahra-

man iyi ise çocukta öyle olmayý ta-

sarlar. Kötü ise o kahramanýn yap-

týklarýný yapma arzusu duyar. Kitabýn

yararý onu okuyan kiþinin eleþtirme

ve deðerlendirme yeteneðine baðlý-

dýr. Çocuklarýmýza okuduklarýný

eleþtirme ve tartýþma yeteneðini ka-

zandýrýrsak, kitaplarýn zararlý etkile-rinden korkmaya gerek kalmaz.

Çocuklarda eðitici yönden sað-lýklý davranýþ deðiþikliði geliþtireme-yen ve sanat deðeri olmayan oku-ma zevki ve ilgisini veremeyen, ço-cuklarý þiddete yönelten kitaplaryerine kendi tarihimizden, halkedebiyatýmýzdan alýnacak seçkin ör-nekler, çocuklarýn anlayýþ düzeyleridikkate alýnarak hazýrlanmalýdýr.

Yukarýda televizyon, kitap vefilmler için geçerli hususlar diðeriletiþim araçlarý için de geçerlidir.Anne baba çocuðun ahlâkî eðitimiiçin bu konuda titizlikle durmalýdýr.Burada zararlý yayýnlarý yasaklamak-tan daha çok alternatif olumlu ya-yýnlara yönlendirme önemlidir.

Kitle iletiþim araçlarýnýn zararla-rýndan bahsedilerek bunlarýn tama-men tehlikeli araçlar olduðunu dü-þünmek de yanlýþtýr. Televizyon,radyo, film, gazete, dergi vb. araç-lar, iki tarafý keskin býçak gibidir. Ýyi-ye kullanýldýðýnda iyi sonuçlar, kötü-ye kullanýldýðýnda kötü sonuçlar el-de edilir. Kitle eðitim araçlarý, yerin-de ve bilinçli olarak kullanýldýðýndaoldukça verimli bir eðitimci rolünüüstlenirler. Bunlar, çocuðun dünya-yý tanýmasýna, iyilikleri öðrenmesinebüyük ölçüde yararlý olabilir. Bura-da zararlý olan, kitle iletiþim araçla-rýnýn, anne-baba-çocuk iliþkisinin,kitap okumanýn, ders çalýþmanýnönüne geçmesidir. Ýþte bu durumgereði, anne babalar mümkün ol-duðu ölçüde çocuklarýnýn bu türaraç gereçlerle geçirdiði zamandabirlikte olmalýdýr. Böylece onlarýhem kontrol etmiþ hem de birliktezaman geçirmiþ olurlar.

Rubaîler

Yapýlan bir ankette"Babanýzý mý daha çok

seviyorsunuz,televizyonu mu?"

sorusuna, ankete katýlançocuklardan %44'ü

"televizyon" demiþtir."Annenizi mi daha çok

seviyorsunuz,televizyonu mu?"

þeklindeki diðer birsoruya "televizyon"

diyenlerin sayýsý %20'dir.

SOMUNCU BABA

Bir adý da O'nun Ekmekçi Koca

Mertebesi Allah indinde yüce

Mânevî Fâtih'i Anadolu'nun

Þeyh Hâmid-i Velî, bulunmaz hoca…

LÂFZA-Ý CELÂL

Ýnsanoðlu zaman zaman azýyor

Kendi kuyusunu kendi kazýyor

Ýbret al, yýllardýr kardan kalemle

Erciyes, Lâfza-i Celâl yazýyor…

ÝNSANLAR YAÞADIKÇA

Bilgisi, görgüsü artar, insanlar yaþadýkça

Gece gibi ayýp örter, insanlar yaþadýkça

Durmadan tefekkür edip her þeyden ibret alýr

Sözlerini ölçer-tartar, insanlar yaþadýkça…

Bekir OÐUZBAÞARAN

Page 9: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 1716 Somuncu BabaSomuncu BabaSomuncu Baba

Gazelin Metni :

1. Çalkanýr deryâ gibi dil bil ki deryâ andadýrÖyle bir deryâdýr ol kim dürr-i yektâ andadýr

2. Mü'minin mi'râcýdýr kalbî huzûr ile namazKýl huzûr ile namazýn sýrr-ý esrâ andadýr

3. Nokta-i vahdette cem' et cümleten efkârýnýDildedir ol nokta kim âyât-ý kübrâ andadýr

4. Tâc-ý kerremnâ ile terkîm edilmiþ þânýnýBir düþün ey bî-haber bil ki o ma'nâ andadýr

5. Kudretin ýzhâr eder sun'-ý ülü'l-ebsâr içinÇeþm-i îmân ile seyr et kim temâþâ andadýr

6. Dâmen-i dilden tutup bir fark olunmaz cem'e erEy Hulûsî kâbe kavseyni ev ednâ andadýr

Gazelin Þerhi :

1. Ýnsanýn gönlü sürekli dalgalanan bir deniz gibi-dir. Sanki bütün denizler onun içindedir. Hatta o öylebir denizdir ki, içinde en deðerli, en büyük inciyi barýn-dýrýr. Dürr-i yektâ, yegâne inci, tek inci demektir. Bunadürr-i yetîm de denir. Bu hâliyle kullanýldýðý zaman Hz.Peygamber kastedilmektedir. Beyitte geçen, gönüldekiyegâne inci ise nokta-i sevdâ olabilir. Bu da insandakiAllah'ýn en büyük ayetidir. Çünkü bir kudsî hadiste,Cenâb-ý Hakk'ýn "Ben yere göðe sýðmam. Ancakmü'min kulumun gönlüne tecellî ederim." buyurulmak-tadýr.

2. Mü'min, kalbî bir huzur ile namaz kýlacak olur-sa, onun miracý gibidir. Bundan dolayý namazý huzur vehuþû ile kýlmalýdýr. Çünkü bütün sýrlarýn sýrrý namazdadýr.

3. Mü'min bütün fikirlerini, düþüncelerini vahdet

Prof. Dr. Mehmet AKKUÞHulûsi Kalb’den

Gönül Huzuruyla Yükseliþ

“Es-Seyyid Osman Hulûsî Efendi bu gazelinde, insanýn kendisininyaratýlmýþlarýn en keremli, en þerefli olduðu þuuruna vararak, kalbî bir huzûr

ve huþû ile namazýný kýlar, Cenâb-ý Hakk’ýn bütün varlýklardaki tecellî vetezâhürünü bir an bile unutmadan yaþarsa Hz. Peygamber'in ifadesiyle o

zaman namazýnýn miracý olabileceðini anlatmýþ olmaktadýr.”

noktasýnda cem etmelidir. Bu vah-det noktasý ise insanýn gönlündeolup, Allah'ýn en büyük âyetlerin-dendir.

4. Ýnsan hakkýnda, Ýsrâ Sûresi70. ayette " Biz, hakikaten insanoð-lunu varlýklarýn en mükerremi, enþereflisi olarak yarattýk." denilmek-tedir. Bunun için âyette geçen veinsanýn þerefini ifade eden "ker-remnâ = mükerrem kýldýk." tâcýnýdüþün. Ey bu hususa dikkat etme-den her þeyden habersiz yaþayaninsan! En büyük âyet, en büyükmana iþte budur.

5. Cenâb-ý Hak, varlýklara ib-ret nazarýyla bakan akýl sahiplerine,yüce kudretini apaçýk görebilmeimkanýný verir. Bu bakýmdan sen deiyice, dikkatli bir gözle bak ki o za-man gerçekten Allah'ýn varlýklara ih-san ettiði sayýsýz hikmetleri gözleye-bilirsin.

6. Ey Hulûsî! Bu kadar ince-

liklere, denizler gibi hikmetleresâhip olan þu gönle özen göster de,bütün varlýklarýn, bütün eþyanýn, Al-lah'ýn mükemmel birer sanatý oldu-ðunu anla. Peygamberimiz nasýlmi'racta, Necm Sûresi 53. ayettebelirtildiði gibi Cenâb-ý Hakk'a, "Biryayýn iki ucu mesâfesinde hattâ on-dan da daha yakýn." bir þekildemülâkî olduysa, sen de yaratýlmýþla-rýn her birini Allah'ýn yüce kudretin-den birer misâl olarak gör veO’nun sana her yerde yakýn oldu-ðunu unutma.

Bu son beyitte geçen "cem" ke-limesini büyük mutasavvýf Ýmam

Kâþânî, " Halkýn (yaratýlmýþlarýn)gözden silinip, sadece Hakk'ýmüþâhede etmesi." þeklinde izahetmektedir.

Es-Seyyid Osman Hulûsî Efendibu gazelinde, insanýn kendisinin ya-ratýlmýþlarýn en keremli, en þerefliolduðu þuuruna vararak, kalbî birhuzûr ve huþû ile namazýný kýlar,Cenâb-ý Hakk’ýn bütün varlýklardakitecellî ve tezâhürünü bir an bileunutmadan yaþarsa Hz. Peygam-ber'in ifadesiyle o zaman namazýnýnmiracý olabileceðini anlatmýþ olmak-tadýr.

“Ey Hulûsî! Bu kadar inceliklere, denizler gibi hikmetlere sâhip olan þu gönle özengöster de, bütün varlýklarýn, bütün eþyanýn, Allah'ýn mükemmel birer sanatý olduðunuanla. Peygamberimiz nasýl mi'racta, Necm Sûresi 53. ayette belirtildiði gibi Cenâb-ý

Hakk'a, "Bir yayýn iki ucu mesâfesinde hattâ ondan da daha yakýn." bir þekilde mülâkîolduysa, sen de yaratýlmýþlarýn her birini Allah'ýn yüce kudretinden birer misâl olarak

gör ve Onun sana her yerde yakýn olduðunu unutma.”

Page 10: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 1918 Somuncu Baba

tarikatýn müritlerine verilen ve yedigünlük virdi ihtiva eden evrâd ki-taplarý diðer bazý tarikat pîrlerinindua ve hizblerini de içerebilir. Me-sela bugün Nakþibendi derviþleri-nin elinde bulunan el-Ed'iyetu'l-vâride adlý evrâd kitabýnda esmâ-iHüsnâ, Kasîde-i Bürde, Ýsm-iA'zam duasýnýn yanýnda, Salât-ý Ab-dülkadir-i Geylani, Evrâd-ý Þeyh Þe-habeddin es-Sühreverdi, Vird-i Hý-zýr, Hýzbu'þ-Þükür gibi deðiþik me-tinler bulunmaktadýr. Yine günü-müzde Kadiri-Eþrefi evrâdý olarakokunan virdin ilk bölümü Þeyh Hü-seyn-i Hamevî'ye, son bölümü iseAbdülkadir-i Geylani'ye ait olupbunlar Hamevî halifesi EþrefoðluRûmî tarafýndan bir araya getirile-rek tertip edilmiþtir. Tarikatlara hasevrâd ferdi olarak okunduðu gibitekkelerde zikir baþlamadan önceþeyhin yönetiminde toplu olarak daokunabilir. Vird metinlerinin za-manla yeniden tertiplendiði bilin-mektedir. Bu arada bazý virdler çokmeþhur olmuþ ve âdeta tarikatlararasý ortak metin haline gelmiþtir.5

Evrâd ve dua kitaplarýnýn yay-gýnlýðý zamanla bu konunun bir ilimdalý sayýlmasýna yol açmýþtýr. Taþ-köprizâde Mevzûatü'l-Ulûm'da ha-

dis ilminin alt dallarýna "Ýlmu'l-ed'iyeve'l-evr'ad"ý da ilave etmiþtir. Duave evrâd metinlerinin tespit, tashihve zaptýyla ilgili rivayetleri, bunlarýntesirlerini, sayýlarýný, okuma zaman-larýný ve âdâbýný konu edinen bu il-min gayesi, söz konusu metinlerinþartlarýna uygun olarak okunmasýy-la dini-dünyevi faydalar elde et-mektir. Katib Çelebi de "Ýlmu'l-evrâdi'l-meþhure ve'l-ed'iyeti'l-me'sure" baþlýðýyla ayný bilgileri tek-rar etmiþtir.6

EEvvrrââdd KKiittaappllaarrýýnnýýnn ÝÝççeerriiððii

Evrâd kitaplarýnda yer alan sureve ayetler daha çok Allah'ýn isim vesýfatlarýyla ilgili ayetler ve "Rabbe-na", "Allahumme" gibi ifadelerlebaþlayan metinlerdir. Salavat kýs-mýnda ise Hz. Peygamberin özellik-

lerini sýralayan cümleler ve onuntavsiye ettiði dualar yer alýr. Tarikatkurucularý tarafýndan tertip edilendua, zikir, tesbih ve salavat derviþintefekkür ve zikir hayatýna derinlikkazandýrabilecek, edebi deðeri olanözlü ifadelerden ve kolaylýkla ez-berlenebilecek kýsa cümlelerdenmeydana gelir. Bazen virdden önceÂyete'l-kürsi ile Fatiha, Ýhlas, Felakve Nas gibi surelerin, "subhanellah,elhamdülillah" gibi ifadelerle baþla-yan tesbih veya dualarýn okunmasýtavsiye edilir. Böylece psikolojikolarak dua ve yakarýþlara hazýr olankiþi bütün dikkatini okuduðu evrâdave anlamýna vererek tasavvufî halve duygularýn atmosferine girer.7

Evrâd ve ezkâr, Kur an ve hadis-ten istinbat edilmiþ olmalýdýr. Bu

Evrâd ve Ahzâb Kitaplarý

Doç. Dr. Kadir ÖZKÖSESûfi Perspektif

Somuncu BabaSomuncu Baba

Evrâdla ilgili düzenli bilgiler ihtivaeden en eski ve en geniþ kaynakEbu Tâlib el-Mekkî (ö.386/996)'ninKûtu'l-kulûb adlý eseridir. Zikir, tes-bih, tövbe ve istiðfarla ilgili âyetleribir araya getiren Mekkî, "evrâdu'l-leyl ve'n-nehâr" baþlýðýyla baþlayankitabýnýn ilk on altý babýnda gündüzve gecenin muhtelif dilimlerindeokunacak olan evrâdý ve bunlarýnsayýsýný ayrý ayrý yazmaktadýr.1 Evrâdkonusu ile ilgili tarikatlar öncesi dö-nemde yazýlmýþ bir diðer önemli ki-tap, Gazali'nin Ýhyâu ulûmi'd-din ad-lý eseridir. "Virdlerin Tertibi ve Ge-celeri Ýhya Etmek" baþlýðý altýnda ge-niþ bilgi veren Gazali gündüz yedi,gece dört ayrý vakitte zikir, Kur'anokuma ve tefekkür gibi virdlerlemeþgul olunmasý gerektiðini kaydet-

miþ, virdlerin dinî-tasavvufî faydalarýüzerinde durmuþtur.2 Özellikle buiki eser, daha sonra yaygýn bir tasav-vufi gelenek halini alan evrâd kitap-larýnýn temel kaynaðý olmuþtur.3

V/XI. asýrdan itibaren teþekkületmeye baþlayan tarikatlar evrâdgeleneðine farklý bir boyut kazan-dýrmýþlardýr. Âyet, hadis, salavat,tesbih ve zikirlere bizzat tarikat ku-rucularý tarafýndan tertip edilen duave tesbihlerin ilavesiyle tarikatlaragöre oluþan "evrâd kitaplarý" türleriortaya çýkmýþtýr. Virdlerin zamanlameþhur olanlarý çeþitli sûfîler tara-fýndan þerhedilmiþtir. Bu sahanýn eneski örneklerinden biri olan el-Ðunye adlý eserinde AbdülkadirGeylani evrâd okumanýn âdâb veerkâný hakkýnda bilgi vermiþtir.

"Vird, evrâd, hizb, ahzâb,mecmûa-i evrâd, ed'iye" gibi geneladlarýn yanýnda "enîsü's-sâlikin,delâlu'l-mürid, hediyyetü'z-zakirîn,burhânu'l-arifîn, tuhfetu'l-uþþâk, va-zifetu'l-mürîd" gibi çok deðiþik adlaraltýnda kaleme alýnan evrâd kitapla-rý zamanla daha kolay taþýnýp oku-nabilmesi için kitapçýklar þeklindesüslü yazýlarla çoðaltýlmýþ ve basýl-mýþtýr. Haririzade'nin Virdi's-Settâr'ýnda olduðu gibi bazen bueserlerde genel tasavvufi meselele-re de temas edilmiþ, müridlerepratik bilgiler verilmiþtir.4

Her tarikatýn kendine has evrâdývardýr. Bunlarýn uzunluðu, tekraretme adedi farklýdýr. Hatta bu farklý-lýklar ayný tarikatýn kollarý için bilesöz konusu olabilir. Buna karþýlýk bir

“V/XI. asýrdan itibaren teþekkül etmeye baþlayan tarikatlar evrâdgeleneðine farklý bir boyut kazandýrmýþlardýr. Âyet, hadis, salavat, tesbih

ve zikirlere bizzat tarikat kurucularý tarafýndan tertip edilen dua vetesbihlerin ilavesiyle tarikatlara göre oluþan "evrâd kitaplarý" türleri ortaya

çýkmýþtýr.”

“Evrâdý en yaygýnolan sûfî, Þaziliyye

tarikatýnýn pîri Ebu'l-Hasan eþ-Þazili'dir.

Özellikle "hýzbu'l-bahrve hýzbu'l-ber" adlý kýsa

ve özlü tesbihlerledualar asýrlardan beritasavvufî muhitlerde

okunan ve þerhedilenvirdlerdir.”

Page 11: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

vasfý taþýmayanlar reddedilmiþtir.Þeyh Þazilî'nin Hizbu'l- bahr örne-ðinde olduðu üzere tarikatlara aitevrâd kitaplarý Peygamber Efendi-mizin iþaretiyle keþf ve ilham ehlinintertib ettiði ve nasslardan derlenen,terkib ve lafýzlarý Kitap ve sünnettenalýnan metinlerdir.8

MMeeþþhhuurr OOllaann VViirrddlleerr

Evrâd kitaplarýnýn bir kýsmý isim-lerine (Evrâd-ý Gazali, Evrâd-ý Mev-lana vb.), bir kýsmý da tarikatlara(Evrâd-ý Bahâiyye, Evrâd-ý Zeyniy-ye vb.) nispet edilmiþtir.9

11.. HHýýzzbbuu''ll-BBaahhrr

Evrâdý en yaygýn olan sûfî, Þazi-liyye tarikatýnýn pîri Ebu'l-Hasan eþ-Þazili'dir. Özellikle "hýzbu'l-bahr vehýzbu'l-ber" adlý kýsa ve özlü tesbih-lerle dualar asýrlardan beri tasavvufîmuhitlerde okunan ve þerhedilenvirdlerdir. Þaziliyye tarikatý Osmanlýtoplumunda yaygýn olmadýðý haldebu hizblerin yayýlmýþ olmasý dikkatedeðer bir husustur.10

22.. VViirrddüü''ss-SSeettttâârr

Muhyiddin Ýbnü'l-Arabi'nin çe-þitli virdleriyle Halvetiyyenin ikinci

piri Bakü'de medfun Yahya-yý Þirva-ni'nin evrâdý da tarikatlar arasýndaçok meþhurdur. Yahya-yi Þirvani'nin"Yâ Settâr" diye baþladýðý için Vir-dü's-Settâr, yazarýna nispetle deVird-i Yahya olarak tanýnan evrâdýpek çok sûfî tarafýndan þerhedilmiþ,bunlardan Harîrizâde KemâleddinEfendi'nin Türkçe þerhi basýlmýþtýr.(Ýstanbul 1287) Ayrýca Müs-takîmzâde Süleyman Efendi, ÖmerFuâdî Efendi, Þah Velî, Tireli ÝsaMuhammed, Abdullah Þerkavî,Þemseddin Nasuhîzâde, Osman b.Ahmed Fertekî de ayný evrâda þerhyazmýþlardýr. Yugoslavya bölgesindeyaygýn olan þerh ise Prizrenli Mar-kalaçzâde Süleyman Efendi'ye aittir.(Ýstanbul 1988)11

33.. EEvvrrââdd-ýý FFeetthhiiyyyyee

Yaygýn olan bir diðer evrâd kita-bý Seyyid Ali Hemedânî'nin Evrâd-ýFethiyye adlý virdidir. Bu vird istið-fardan sonra kelime-i tevhid, sub-hanallah, hasbunallah ve salavat ilebaþlayan pek çok cümleyi ihtivaeder. (Ýstanbul 1330)12

44.. MMeeccmmûûaattuu''ll-AAhhzzââbb

Tarikat mensuplarý arasýnda yay-

Eylül / 2006 2120 Somuncu Baba

gýn olan en hacimli evrâd ve ahzabkitabý, Ahmed Ziyauddin Gümüþ-hanevî'nin Mecmûatu'l-Ahzâb adlýüç ciltlik derlemesidir. (Ýstanbul1311) Yaklaþýk 2000 sayfa hacmin-deki bu eserde Hz. Peygamber,dört halife ve sahabilerden baþkahizb ve virdleri bulunan bazý sûfîlerþunlardýr: Ýbnü'l-Arabi, Ebu'l-Hasaneþ-Þazili, Ýbrahim ed-Desûkî,Gazâlî, Muînuddin-i Çiþtî, Þehabed-din es-Sühreverdî, HüsameddinUþþakî, Saadeddin el-Cibâvî, Abdül-kadir-i Geylani, Abdulgani en-Nab-lusi, Bahaeddin Nakþibend, Mevla-na Celaleddin-i Rumi, Ahmed er-Rifai, Ahmed el-Bedevi, Zayned-din-i Hafi.

55.. ZZîînneettuu''ll-KKuullûûbb

Son dönem Cerrâhî þeyhlerin-den Muzaffer Ozak Zînetu'l-Kulûbadlý eserinde Kadirî, Rifâî, Nakþî,Halvetî, Cerrahî virdlerini Arap veLatin harflerle ve tercümeleriyle bir-likte neþretmiþtir. (Ýstanbul 1973)13

66.. EEzzkkâârr-ýý NNeevveevvîî

Evrâd ve ezkar kitaplarý arasýndaNevevî'nin Ezkâr-ý Nevevî diye ta-nýnan Hilyetu'l-Ebrâr adlý eserininde (Dýmaþk 1391/1971) önemli biryeri vardýr. Müellifi bir sûfî olmadýðýiçin bu eser tarikat mensuplarý ara-sýnda diðer evrâd kitaplarý kadar ya-yýlmamýþsa da Gazzali'nin ÝhyâuUlûmiddin, Kuþeyri'nin er-Risale,Ebu Nuaym el-Isfahanî'nin Hilye-tu'l-Evliya adlý eserlerinden geniþölçüde istifade etmesi, Ebu Ali ed-Dekkak, Zünnun el-Mýsri, Sehl b.Abdullah et-Tüsteri, Yahya b. Muazer-Razi, Ýbrahim el-Havvas gibimeþhur sûfîlerin konuyla ilgili tespitve tavsiyelerini kaydetmesi sebe-biyle sûfîlerin ilgi duyduðu kitaplar-dan biri olmuþtur. Hilyetu'l-Ebrâr'ýÝbn Teymiyye el-Kelimü't-Tayyibadýyla ihtisar etmiþ, Ýbn Allân es-Sâdýkî de el-Fütühâtü'r-Rabbaniyyeale'l-Ezkâri'n-Neveviyye adýyla þer-hetmiþtir.

77.. DDeellââiilluu''ll-HHaayyrrââtt

Nevevi'nin eseri gibi hem tari-kat mensuplarýnýn hem de tarikatamensup olmayan Müslümanlarýnçok okuduðu evrâd kitaplarýndanbiri de kabri Merakeþ'te olan Mu-hammed b. Süleyman el-Cezûlî(ö.870/1465) tarafýndan tertip edilenDelâilu'l-Hayrât'týr.

88.. BBiihhâârruu''ll-EEnnvvâârr

Þii muhitlerde yaygýn olan evrâdve zikirler ise Muhammed Bâkýr el-Meclisî tarafýndan Bihâru'l-Envâradlý eserin XCI ve XCII. ciltlerindebir araya getirilmiþtir.

VViirrdd vvee EEvvrrââdd KKaavvrraammllaarrýýnnýý EEssaassAAllaann EEsseerrlleerr

Nûreddin Cerrâhî'nin Vird-iKebîr ve Vird-i Saðîr'i; Müsta-kimzâde Süleyman Efendi'nin Þerh-i Evrâd-ý Kâdiriye, Þerh-i Vird-iSettâr, Þerh-i Evrâd-ý Seyyid Yahyâadlý eserleri; Abdullah Salâhaddîn-iUþþâkî'nin Usûl-i Evrâd-ý Uþþâkiye'sive Mehmed Þeyhî Dede'nin(ö.1151/1738) Þerh-i Evrâd-ý Bahâiye'si,"vird" ve "evrâd" kavramlarýný esasalan eserlerdir. Ayrýca, Ýsmail HakkýBursevî'nin Bey'atnâme veÝcâzetnâmeler'i ile Beyzâde MustafaEfendi'nin Ýcâzetnâme adlý eserleribu alandaki örnek eserlerdendir.

Somuncu BabaSomuncu Baba

DDiippnnoottllaarr

1- Ebû Talib Muhammed el-Mekkî, Kûtu’l-Kulûb fîMuâmeleti’l-Mahbûb ve Vasf-i Tariki’l-Mürid ilâMekâmi’t-Tevhid, el-Matbaatu Mümbiyyetu’lMýsrýyye, Kahire H.1306,, I/2-44.

2- Ýmam Gazali, Ýhyâu ulûmi’d-dîn, Dâru’l-Cîl, Beyrut1412/1992, II/1-45.

3- Mustafa Kara, Derviþin Hayatý, Sûfînin Kelâmý HalTercümeleri-Tarikatlar-Istýlahlar, Dergâh Yayýnlarý,Ýstanbul 2005, 80.

4- Kara, Derviþin Hayatý, 80.5- Kara, Derviþin Hayatý, 81.6- Kara, Derviþin Hayatý, 84.7- Kara, Derviþin Hayatý, 80.8- Ali Namlý, Ýsmail Hakký Bursevî, Hayatý, Eserleri,

Tarikat Anlayýþý, Ýnsan Yayýnlarý, Ýstanbul 2001, 310.9- Kara, Derviþin Hayatý, 81-82.10- Kara, Derviþin Hayatý, 81.11- Kara, Derviþin Hayatý, 81.12- Kara, Derviþin Hayatý, 81.13- Kara, Derviþin Hayatý, 82.14- Kara, Derviþin Hayatý, 82.15- Kara, Derviþin Hayatý, 82.16- Kara, Derviþin Hayatý, 82.17- Ramzan Muslu, Osmanlý Toplumunda Tasavvuf

(18. Yüzyýl), Ýnsan Yayýnlarý, Ýstanbul 2003, 648.

“Her tarikatýn kendine

has evrâdý vardýr. Bunlarýn

uzunluðu, tekrar etme

adedi farklýdýr. Hatta bu

farklýlýklar ayný tarikatýn

kollarý için bile söz

konusu olabilir. Buna

karþýlýk bir tarikatýn

müritlerine verilen ve yedi

günlük virdi ihtiva eden

evrâd kitaplarý diðer bazý

tarikat pîrlerinin dua ve

hizblerini de içerebilir”

Page 12: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 2322 Somuncu Baba

yakýn olanlar da bunlardýr. ( el-Vâkýa

56/10-11). O halde Müslüman, Al-

lah’ýn Kitabý ve Hz. Peygamberin

sünnetiyle belirtilmiþ olan hayýrlarý

elde etme adýna koþmalý ve çaba

sarfetmelidir. Çünkü herkes çalýþ-

masýnýn karþýlýðýný alacaktýr.Yine

Kur’an, Ýslâm’a giriþ konusunda ön-

celiði seçen muhâcirleri sâbikûn: ilk

koþucular olarak nitelendirmiþtir.

Bu yarýþý önde sürdüren koþucular-

dan birisi de Hz. Ali’dir. Hayberin

fethi uzayýnca Hz. Peygamber þöy-

le buyurdular:

“Yarýn bu sancaðý öyle birisine

vereceðim ki, onu Allah ve Resûlü

sevmektedir. Allah onun eliyle size

zaferi/fethi müyesser kýlacaktýr.” Bu-

nun üzerine bütün sahabede bir

dikkat kesiliþ, bir depreniþ, bir kýpýr-

danýþ ve bir hareket yaþanýr. Herkes

Resulullah’ýn sancaðýnýn kendisine

verilmesini ve bu onura layýk kýlýn-

masýný ister. Çünkü Peygamberin

diliyle, Peygamberin tesciliyle Allah

ve Resûlü’nün sevdiði kimsenin

kendisi olmasýný ister. Herkes ister

ki, o, ben olayým. Zaten Müslü-

manlarda hayra karþý bir istek ve

meyil vardýr. Zira hayýr denen þey,

öyle bir kenarda durup insanlarýn

kendisine doðru gelmesini bekleyen

bir þey deðildir. Ýnsanlar istedikleri

zaman ona gitsinler, selam versinler,

hal-hatýr sorsunlar, böyle bir pozis-

yona geçiþ yoktur Ýslâm’da.

Hayýr; taþýdýðý bir vasýf dolayýsýy-

la, istenilen, arzu edilen ve seçilen

bir davranýþ türüdür. Yerine göre;

Hayýr, helâlinden kazanmak,

baþkalarýný da yararlandýrmaktýr.

Hayýr, bazen bir yoksulun do-

yurulmasýdýr.

Kimi zaman, bir hastanýn ziyaret

edilmesidir.

Ýcabýnda baþkalarýna fayda saðla-

yacak güzel bir sözdür, hayýr.

Prof. Dr. Ramazan ALTINTAÞHayat

Bir Yarýþ Pisti:"Dünya Hayatý"

“Hayýr, helâlinden kazanmak, baþkalarýný dayararlandýrmaktýr. Hayýr, bazen bir yoksulun

doyurulmasýdýr. Kimi zaman, bir hastanýnziyaret edilmesidir. Ýcabýnda baþkalarýna faydasaðlayacak güzel bir sözdür, hayýr. Zaman olurki, belâ ve musibetler karþýsýnda sabretmek,

hayýrdýr.”

“Yarýn bu sancaðý öylebirisine vereceðim ki,

onu Allah ve Resûlüsevmektedir. Allah onun

eliyle size zaferi/fethimüyesser kýlacaktýr.”

Her yönüyle rahmet, bereket

ve ruhânilik tecelli eden Ramazan

ikliminin manevi atmosferi, sosyal

hayatýn bütün alanlarýný sardý. “Hoþ

geldin ya þehr-i ramazan” ifadesi,

sadece mahyalarý süslememeli, bu

aziz misafire yönelik hitap tarzý,

davranýþ biçimi olarak yüreklerimi-

ze ve hayatýmýzýn her alanýna nüfuz

etmelidir. Þehr-i ramazan, her yö-

nüyle hayýrdýr, iyiliktir, yardýmlaþma

ve dayanýþmadýr. Önemli olan

Müslümanýn bu ‘hayýr’ mevsimini,

içselleþtirmesi ve yaþamaya deðer

bir hayatýn ana sermayesi olarak

görmesidir.

Dünya hayatý bir yarýþ pistine

benziyor. Herkes bu pistte koþu-

yor. Herkesin koþusu, çabasý çeþit,

çeþittir. Kimileri, Müslümanlýðýnýn

kalitesini artýrmak, cennette daha

yüksek makamlara ulaþmak adýna

yarýþýyor, koþuyor. Kimileri, serveti-

ne servet katmak, kariyerini daha

da yükseltmek, daha çok para ka-

zanmak, daha çok arsa, daha çok

iyi marka araba almak, daha çok

þöhret elde etmek, daha çok alkýþ

almak gibi niyetlerle koþuyor. Kýsa-

ca herkes kendisine göre bir amacý

gerçekleþtirmek için koþuyor da

koþuyor.

Davranýþlar niyetlere göredir.

Herkesin koþuþ niyeti farklýdýr. Bir

Müslüman, dünya hayatýnda iyilikler

yapmak suretiyle âhiret hayatýna

hazýrlanmalýdýr. Bu hususta Kur’an’da;

“özenip yarýþanlar, öte dünyada iyile-

re verilecek ebedi mutluluk ve se-

vince özensinler” (Mutaffifin 83/26); bir

baþka âyette; “Rabbinizden bir

maðfirete; Allah’a ve peygamberle-

rine inananlar için hazýrlanmýþ olup

geniþliði gökle yerin geniþliði kadar

olan cennete koþuþun” (Hadid 57/21)

buyrulmaktadýr. Çünkü Kur’an’a gö-

re hayýrda önce olanlar, ödülü hak

etmede de öndedirler ve Allah’a en

“Rabbinizden bir maðfirete; Allah’a ve peygamberlerine inananlariçin hazýrlanmýþ olup geniþliði gökle yerin geniþliði kadar olan

cennete koþuþun” (Hadid 57/21)

Page 13: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Zaman olur ki, belâ ve musibet-

ler karþýsýnda sabretmek, hayýrdýr.

Yerine göre, bir muhtacýn ihti-

yacýnýn giderilmesidir hayýr. Yani ha-

yýr, Yüce Allah’ýn bizden istediði bir

ameldir. Bu süreklidir, ama, kiþiyle

beraberliði sürekli deðildir.

Kur’an’ýn; “hayýrda yarýþýnýz”(el-

Bakara, 148) mesajýyla ilgili Ýslâm tari-

hinden bir baþka altýn tablo da þöy-

ledir: Uhud savaþýnda Allah Resulü

kýlýcý havaya kaldýrýr. “Bunu benden

kim almak ister” deyince, tüm sa-

habenin elleri havadadýr: “Ben Ya

Resûlallah!” çýðlýklarý kopar. Görül-

düðü gibi sahabede, hayra karþý bir

þevk, bir heyecan, bir coþku, güç-

lü bir istek, bir koþuþturma görüyo-

ruz. Arkasýndan Hz. Peygamberin

ikinci cümlesi gelir: “Pekiyi, bunun

hakkýný vermek üzere, bunu ben-

den kim alacak?” buyurunca, saha-

be, onun hakký nedir Ya Rasûlallah?

diye sorar. Allah Resûlü Hz. Mu-

hammed (s.a.v): “Kýrýlýncaya, eðilin-

ceye, bükülünceye, dökülünceye

ve iþ göremez hale gelinceye kadar

onu düþmana çalmaktýr” buyurun-

ca, tüm eller havadan iner, sadece

sahabeden Ebû Dücâne’nin havada

eli kalýr.

Bu örnek olaydan þöyle bir ku-

ral çýkarabiliriz. Müslümanlar hayýr

iþlerine daima talip olmalýdýrlar.

Ama bu hayrýn hakkýný vermeye

gelince, elbette herkes her þeyi ya-

pacak deðildir. Ýnsanlarýn gücü, ze-

kasý, firaseti, ilmi, fikri, irfaný, kýsaca

kapasitesi bu iþe yetmeyebilir. Gü-

cümüz nispetinde her biri bir hayýr

iþi olan Allah’ýn emirlerine karþý, so-

rumluluk bilinci taþýmalýyýz.

Öyleyse Müslümanlar hayýr ko-

nusunda yürüyerek deðil, koþarak

gitmelidirler. Çünkü hayýrda acele

etmek gerekir. Zira hiç unutmaya-

lým ki, hayýr öyle bir kenarda sizi

bekleyip durmaz. Meselâ, hasta zi-

yareti, nasýl olsa birgün gideriz de-

meye gelmez. Hasta, siz geleceksi-

niz diye bekleyip durmaz ki; ya iyi

olup kurtulmuþtur, ya da Hakk’ýn

rahmetine kavuþup kurtulmuþtur.

Yine karný aç yoksul bir insan gör-

dük. Diðer insanlar bu yoksulun

karnýný doyursun, diðer ihtiyaçlarýný

gidersin nasýl olsa birgün de ben

doyururum, onun diðer ihtiyaçlarý-

ný giderebilirim dememek gerekir.

Gücümüz yetiyorsa bu yoksulun

karnýný hemen doyurmalý ve diðer

ihtiyaçlarýný karþýlamalýyýz. Hani ce-

miyette bazý insanlarýn konuþmala-

rýna tanýk oluruz. Eðer bir arabam

olsa, þöyle yaparým böyle yaparým,

derler. Halbuki öyle iþler vardýr ki,

arabaya ihtiyaç olmadan da yerine

getirilebilir. Bir kimse sözgelimi bi-

sikleti varken, bir hastayý ziyarete

Eylül / 200624 Somuncu BabaSomuncu BabaSomuncu Baba

gidememiþse, arabasý varken hiç

gidemez. Acaba, ömrümüzün o

günlere vefa edeceðine garantimiz

var mýdýr? Öyleyse, bugün, he-

men projemizi gerçekleþtirmeye

çalýþmalýyýz.

Toplumun yararýna olacak bir

hayrý ihyâ için, imkanlarý elde etti-

ðimiz bir zaman beklememek ge-

rekir. Ýçinde bulunduðumuz imkân-

lar en kötü þartlar altýnda olsa bile,

hemen o hayra talip olmalýyýz.

Çünkü her geçen zaman, diðer ge-

çen zamana nispetle daha kötü

olabilir. Her Müslüman imkâný nis-

petinde yaptýklarýnýn karþýlýðýný ala-

caktýr. Yüce Kitabýmýz Kur’an’da,

hayýr yolunda yarýþtýkça yarýþanlar,

övülmüþtür. (en-Nâziât, 4).

Herkes dünyada hayýr/iyilik ola-

rak yaptýklarýný, yarýn kýyamet gü-

nünde karþýsýnda bulacaktýr. (Âl-i Ýmran

3/30).

Hayýr ehli için Allah katýnda ni-

metler vardýr. (Âl-i Ýmran 3/198).

Gerçek müminler, iyiliklere ko-

þuþurlar ve iyilik için yarýþýrlar. (el-Mü-

min 23/61)

O halde deðerli Kardeþlerim!

Ýþte Ramazan ayý, hayýrda yarýþ-

manýn en iyi altýn zaman dilimleri-

dir. Bunun kýymetini bilelim; Al-

lah’a karþý sorumluluk bilincimizi

yerine getirelim. Bireysel manada

dini sorumluluklarýmýzý yerine geti-

rirken, sosyal boyutlu nâfile iba-

detlere de aðýrlýk verelim.

Selam olsun hayatýný, hayýr yo-

lunda geçirenlere! .

Toplumun yararýna olacakbir hayrý ihyâ için,

imkanlarý elde ettiðimizbir zaman beklememek

gerekir. Ýçindebulunduðumuz imkânlar

en kötü þartlar altýnda olsabile, hemen o hayra talip

olmalýyýz. Çünkü hergeçen zaman, diðer geçen

zamana nispetle dahakötü olabilir. HerMüslüman imkâný

nispetinde yaptýklarýnýnkarþýlýðýný alacaktýr. Yüce

Kitabýmýz Kur’an’da, hayýryolunda yarýþtýkça

yarýþanlar, övülmüþtür.(en-Nâziât, 4).

Gündoðumu-günbatýmýBuluta yazdým nâtýmýMahmuzladým gök-atýmý:Geliyorum sana doðruSana doðru geliyorum

Muþtulandý Tûr-i SinâViran oldu dâr-i fenâÇerað gibi yana yana:Geliyorum sana doðruSana doðru geliyorum

Derviþ hâli: âli-edâMünâdiden hüsn-i nidâArtýk mâsivaya vedâ:Geliyorum sana doðruSana doðru geliyorum

Ýltifatým yok kemmîyeAçtým kâlbimi semî'eBindim ulu bir gemiye:Geliyorum sana doðruSana doðru geliyorum

Ýndirdim Furkan'ý raftanÝlham aldým nûn'dan, kâf'tanHicret eyledim a'râftan:Geliyorum sana doðruSana doðru geliyorum

Hacegânî cezbe ânýmCân içinde nev bir cânýmGül þöleni dört bir yaným:Geliyorum sana doðruSana doðru geliyorum

Sûfî coþkum âþk ü berktirTek muradým: terki terktirBildim, Rabb'im ahad/tektir:Geliyorum sana doðruSana doðru geliyorum

Kelâm sýrrý: Elif/lâm/mîmKîl ü kâl bilmez kalemimBen ki zübde-i âlemim:Geliyorum sana doðruSana doðru geliyorum

Âyindeyim döne döneÝstersen âteþle dene"Ene ente, ente ene":Geliyorum sana doðruSana doðru geliyorum.

Olcay YAZICI

Geliyorum Sana Doðru

Page 14: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 2726 Somuncu Baba

iþaret edilmiþtir. Ayrýca, soy güzelliðini saðlayan unsurunahlâk güzelliði olduðu belirtilmiþtir. Büyüklere saygýlý,küçüklere sevgi dolu bir yürek sahibinin güzel huylu ol-masý gerektiði söylenmiþtir.

Bir baban ve annenin evladýna öðreteceði en güzelözelliklerden biri cömertliktir. Baþkalarýyla paylaþmayýbilen insanlar, toplumda örnek olarak gösterilen kiþiler-dir. Kalp hastalýklarýndan olan hased gibi kötü huylardanuzak durmak Müslümanýn en önemli vazifelerindendir.Hased insan rûhunu alçaltan kötü bir huydur. Örnekbir baba, örnek bir eðitimci olan Hulûsi Efendi kendievladýnýn þahsýnda herkese iyiliði emredip, kötülüktenuzak durmanýn yollarýný göstermektedir.

Hac farizasýný yerine getirirken kutsal beldelerdenkendi evlatlarýna mektuplar yazan Hulusi Efendi, birmektubunda da þunlarý yazmýþtýr:

"Gözlerinizden öperim.

Elhamdülillah... Mekke-i Mükerreme'ye sâlimenvâsýl olduk. Yarýn Arafat'a gideceðiz Ýnþâalahü teâlâ. Vâli-deniz muhabbetle gözlerinizden öpüyor. Kýzlarýn gönül-lerini incitmeyin. Âiþemize ve Hâmid'e, akrabalaraselâm ve duâlarla cümlesinin gözlerinden öperim."

Evin yaþ itibariyle en küçük çocuklarý olan Hamidet-

tin Efendi ve Aiþe Haným'a ayrýca selam gönderip, göz-lerini öptüðünü belirtirken, büyük kardeþlerinin küçükkardeþlerine iyi bakmasýný öðütlüyor. Çocuklarýna an-nelerinin sýhhat haberini ilettikten sonra, "Kýzlarýn gö-nüllerini incitmeyin" buyuruyor. Kýz evlatlarýnýn daha ih-timamlý büyümesi, incitilmemesi hususunda kendi hanehalkýna tembihte bulunan Efendi Hazretleri dostlarýnada yazdýðý mektuplarda da çocuklara ayrý bir önem ver-miþ, yavrucuklarýn hatýrýný sormuþtur. Bir mektuptan ikibeyit:

"Ömer ne hâlde hemþîre çocuklarMuhabbet hâdimi hoþ yavrucuklar

Ömer hemþireye selâm duâlarÇocuklara muhabbet merhabâlar"

ÇÇooccuukk YYüürreeððiinnddeekkii BBüüyyüükk DDuuyygguuDarende'nin yetiþtirmiþ olduðu önemli þahsiyetler-

den, en eski eðitmenlerden olan daha sonra da valilikgörevinde bulunan Mustafa Nâmi Ocakçýoðlu'na oku-mayý arzu eden birinin çocuk hissiyatýyla, ama çok bü-yük bir azim ve arzu ile okuduðu þiirini konu eder Efen-di hazratleri Mektûbât'ýnýn satýr aralarýnda.

Öðretmen olmayý arzu eden çalýþkan bir öðrenci,kendine yardýmcý olacak, elinden tutacak bir yardýmcý

Somuncu BabaSomuncu Baba

Çocuk ve þiir; masumiyetin ve saflýðýn iki önemlisembolüdür. Gül güzelliðinde iki deðerimiz. Çiçek çiçekaçýlan sevinçlerimiz… Evimizin neþesi, gönlümüzünmuhabbet bestesi hep onlardýr. Çocuksuz bir ev, þiirsizbir gönül bence harapdýr. Dünyaya yeni bir pencereaçmak, sýcak gülücükler saçmak ve hayal âleminde uç-mak için birer vesiledir… Dünyaya gelen bebekler ka-dar temiz olan þairin dilinden dökülen mýsralar, bir deçocuklarý, çocukluðumuzu anlatýyorsa o zaman kulakkesilmek lâzýmdýr. Yavuz Bülent Bâkiler "Orda Bir Ço-cuk Burda Ben" baþlýklý þiirinde þöyle diyor:

Bir ana gülümserken yorgun ve güzel Yüreði müjdelerle tüy gibi hafiflerken, Orda, bir çocuk doðar sýmsýcak dünyamýza Burda ben... Dal nasýl, yaprak nasýl, ekin nasýl büyürse Toprak nasýl uyanýrsa bir incecik yaðmurdan Orda bir çocuk büyür yumak yumak bir nurdan, Burda ben...

Çocuklar, neslimizin devamý için birer lütuftur.Dünya var oldukça onlar ile gelecek hayalleri kurulur,vakti geldiðinde nice projeler gerçekleþir ve yeryüzüyeniden imar olunur.

Bir zamanlar çocuk olan yetiþkinlerin, çocuklarýndünyasýna kolayca girebilmesi, onlarý anlayabilmesi ge-rekmektedir. Çocuklarýn ise, büyükleri anlamasýný, on-

larýn istediði þekilde davranmasýný beklemek sanýrýmyanlýþ olur. Çocuklarýn anlaþýlabilmeleri, düþ dünyalarý-nýn zenginliklerinin kavranýlabilmesi için onlarý dinle-mek, gözlemlemek gibi pek çok yol vardýr. Anne- ba-bayý çocuða ulaþtýrabilecek bu yollardan biri de edebi-yattýr. Masallar, tekerlemeler, ninniler, çocuklar için ya-zýlmýþ öykü, roman ya da þiirler zaman zaman anne-ba-balar için yol gösterici olabilir. Bu bakýmdan çocuklariçin yazýlmýþ her edebî ürün dikkate deðerdir.

SSooyy GGüüzzeelllliiððii//AAhhllââkk GGüüzzeelllliiððii

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s)'nin Dîvân'ý dý-þýndaki en önemli eseri Mektûbât'ýdýr. Hem irþâdmakâmýnda bulunan, hem de her türlü hayýr hizmeti-nin önderi olan Hulûsî Efendi (k.s)'nin kendi oðlu M.Kemal Efendi'ye yazdýðý mektubun þu satýrlarý, eðitim veterbiye açýsýndan önemli hususiyetleri içerir:

"Kiþinin hüsn-i nesebi, hüsn-i edebidir. Dâima bü-yüklere karþý hürmet ve küçüklere þefkat et. Tâ ki hür-met ve þefkat gibi iki haslet-i cemîleye sâhip olmuþ ola-sýn. Hasîs olma kim, hased, rûh-ý insaniyeyi dereke-iesfel-i sâfiline ulaþtýran bir vesâittir. Cömert ol, çünkücömertlik bir civân-mertlik þiârýdýr."

Yukarýdaki satýrlarý iyice incelediðimizde, yaratýlýþ iti-bariyle temiz aileden temiz anne ve babadan doðan in-sanlarýn yaratýlýþýndaki fýtratý kirletmemesi gerektiðine

Mektûbât'ta Çocuk

Musa TEKTAÞEdebiyat

Page 15: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 2928 Somuncu BabaSomuncu Baba

aramaktadýr. Bu gayeye yönelik olarak, merâmýný þiirdiliyle anlatýr. Yeni yetiþen bir gül tomurcuðu gibi haya-ta açýlan bir çocuk gönlü, gül güzelliðinde hayata gülü-cükler saçacaktýr. Azimli ve gayretli bir ruhun sahibi ola-rak, müjdeler getiren aydýnlýk ufuklardan güneþ gibiparlamakta, bu parlaklýk gözlerinden çakmak çakmakýþýk saçmaktadýr. Ýleride çok büyük iþlere vesile olacakbu küçük yüreðin, hareketinin durmasý, ümitsizliðe düþ-mesi yazýktýr. Ona yardýmcý olmak, okumasýný ,yetiþ-mesini saðlamak bu parlak kabiliyeti ortaya çýkarmakiçin gereklidir. Bu yavrumuz gibi memleketin her çocu-ðu okumalý, gelecekte faydalý ve insanlýða, ülkemize ya-rarlý olmalýdýr. Ýþte bu özetlediðimiz duygularýn þiir diliy-le ifadesi:

"Sundu arz-ý hâlini küçücük þâirimizMustafâ Nâmî Bey'e aziz misâfirimiz

Öðretmen olmak için her emeli hevesiArýyor bulmak için kavî bir mültemisi

Þi'rini bestelemiþ lisân-ý sâde ileOkudu kendi bi'z-zât selîs ifâde ile

Domurcuk gonca tab'ý tâze güller açacakHayâtýn safhasýna güzellikler saçacak

Besbellidir ufukdan güneþ gibi doðacakHakîkatýn irfâný zulmetleri boðacak

Yazýk deðil mi ölsün bu münevver isti'dâdElden gelen ne ise hepimiz edelim imdâd

Okusun memleketin azîz bir yavrucuðuÝstikbâle ulaþsýn büyüyen her çocuðu"

MMüüssllüümmaann TTüürrkk ÇÇooccuuððuu

Mektûbât'taki bir þiiri de hatýrasýyla nakledelim. Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi bir gün camiden evinedönerken elinde çantasýyla aðlayarak evine dönen

komþu çocuðuna rastlar. O çocuða niçin aðladýðýný so-rar. Çocuk da, içini çekerek, okulda ders esnasýnda, ba-kýþýndan hoþlanmayan öðretmenin bütün arkadaþlarýiçerisinde hakaret ederek, "Niçin bana domuz gibi ba-kýyorsun" dediðine üzüldüðünü bunun için aðladýðýnýanlatýr. Bu arada, o çocuðu teskin eder. Eve götürür,bazý hediyeler verir, gönlünü hoþ eder. Oracýkta bir þi-ir yazarak, çocuðun eline bir zarf içerisinde tutuþtururve "Oðlum, yarýn öðretmenine bu þiiri ver o ne söyle-diðimi anlar" buyurur. Þiir o küçük yavrucaðýn halinetercüman olmakla birlikte, öðretmene mesajlar ilet-mektedir:

"Ben domuz gibi bakmam Müslümân çocuðuyamVatanýn has evlâdý Türk’ün yavrucuðuyam

Gözlerimin bakýþý özüm sözüm doðrudurBenim ma'sum hâlime eðri bakan eðridir

Görmedim domuzu ben domuzca bakmam sanaDomuzluk isnâd edüp domuzca bakma bana

Necîb Türk evlâdýnda domuzca göz ne ararDomuzluk Müslümânýn hangi iþine yarar

Bana edeb terbiye öðret muhterem hocamAfvet domuz deðilim sana domuzca bakmam"

Bu þiirde, Müslüman Türk çocuðunun nasýl yetiþ-mesi gerektiði, hassasiyetleri, güzel bakmanýn, güzelgörmenin incelikleri iþlenmiþtir. Kötü kelimelerin ve in-sanlarý rencide eden ifadelerin kesinlikle kullanýlmamasýgerektiði vurgulanmaktadýr.

AAnnnnee-BBaabbaa ÇÇooccuuððaa ÖÖrrnneekkttiirr

Çalýþmak, aile geçimini temin etmek ebeveynin enönemli vazifelerindendir. Çünkü çalýþkan bir babanýnevladý da çalýþmanýn gerekliliðini bizzat hayatýnda yaþa-yarak, görerek öðrenir. Tembellik yapanlar kendilerinezarar verdikleri gibi, ev halkýna da kötü örnek olurlar.Böyle tembellik gösteren bir aile reisinin halini HulûsiEfendi þöyle tasvir eder:

“Baban bilmez mi kýzým âilenin

Reîsidir yokdur kâileninYâ bilir mi bunamýþ bir kocadýrYatar uyur ne gündüz ne gece der"

Anne-baba ve dede-nine, çocuklarla birlikte aileyioluþturan en önemli unsurlardýr. Torunlarý, büyükleringöz aydýnlýðý, gönül sevincidir. Efendi Hazretleri de ha-yatýný bir takým zorluklarla geçiren annesinin, son za-manlarýnda daha güzel bir hayat geçirmesini temenni

ederek, torunlarýyla birlikte birþiirinde þöyle anar:

"Mini mini torunlarýnTutsan elinden onlarýnZâil olup da gamlarýnBir dem gülsen garîb annem

Açan gül kokular ileÖtüþen kuðular ileMeleþen kuzular ileSeyre çýksan garîb annem"

Cennet kokulu çocuklarý-mýza hasredilmiþ mýsralar, ede-biyat dünyamýzýn en güzel ko-kulu þiirleridir. Evleriniz çocuk-larýnýzla neþeli olsun gönülleri-niz sevinçle ve çocuksu yürek-leriniz þiirle dolsun…

Page 16: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 3130 Somuncu Baba

Tabi anne ve babalýðýn da artýkeski önemini kaybetmesinin de bun-da bir payý var. Hem anne, hem ba-ba dýþarýda çalýþtýðý ve eve yorgun ar-gýn döndüðü için televizyon adetaçocuklar için bir oyalayýcý, bir bakýcýgörevini üstleniyor.

Televizyon her þeyin çabuk deði-þeceðini öðretiyor

Niçin çocuklara cazip gelir TV?

Televizyonda görüntüler, imgelerçok hýzlý deðiþiyor. Görüntünün çokfazla yenilenmesi beyindeki bazýdevrelerini uyarýyor ve çocuklar artýkgündelik hayatta da herþeyin televiz-yon ekranýndaki gibi hýzla deðiþmesi-ni arzu ediyorlar. Oysa gündelik ha-yat bazen çok duraðan olabilir. Ýþte oduðanlýða tahammül edemiyorlar. Veçocuklarda günümüzde giderek ar-tan boyutlarda dikkat eksikliði, hipe-raktivite bozukluðu dediðimiz birsendrom yaygýnlaþýyor. Bir türlü yer-lerinde oturamayan, dikkatlerini top-layamayan, kýpýr kýpýr bir gençlik yeti-þiyor.

Bebekler bile reklamlar çýkýncadikkat kesiliyorlar…

Elbette, zaten dikkat ederseniz1-2 yaþýnda çocuklar reklamlara

meftun olurlar. Çünkü reklamlardahem müzik vardýr, hem de görüntü-ler hýzla deðiþir, dolayýsýyla ilgileriniçeker. Ýlerleyen yaþlarda çocuklarýnyeterli bir þekilde kendilerini ifadeedememesine sebep oluyor. Ve enönemlisi, sosyal izolasyonu artýrýyor.Ýçinde bulunduðu toplumdan, arka-daþ ortamýna yabancýlaþýyor, uzakla-þýyor. Yani arkadaþlarýyla güle - oyna-ya birbirlerinin yüzünü görerek bir-þeyler paylaþarak, duygusal alýþveriþyaparak oynamak yerine televizyon-la oyalanýyor. Bu da çocuðu duygusalaçýdan da kötürüm hale geliyor.

Ýnternet çocuklarýn çok kullandýðýbir teknolojik ürün, bunun zararlarýnedir?

Ýnternet "Dünyanýn en büyükçöplüðüdür" denir. Aslýnda Ýnternetbir yandan çeþitli imkanlar sunan birvasýta, bir yandan da gereksiz ayrýntý-larla insanýn zihnini doldurup iþgaledebilecek bir vasýta. Televizyondagençler sayýsýz olaya tanýklýk ediyorlarve oradan dünya hakkýnda bir bilgisahibi olmaya çalýþýyorlar . Halbukiekrana yansýyan þey çoðu zaman in-san tabiatýnýn karanlýk tarafýna iliþkin

Doç. Dr. Kemal Sayar, ülkemizinönde gelen psikiyatristlerinden. Ken-disiyle "Çocuk ve teknoloji" iliþkisinikonuþtuk. Sayar, teknolojinin kontroledilebildiði oranda insana faydalý ola-caðýný, aksi takdirde onulmaz yaralaraçacaðýný söylüyor. Sayar teknolojininaile iliþkilerini de örselediðinin altýnýçiziyor.

Çocuklar günümüzde teknolojikaygýtlarýn olumsuz yönlerini göremi-yorlar. Bilgisayar, televizyon ve ceptelefonu en çok kullanýlan üç tekno-lojik aygýt. Bunlarý çocuklar hangioranda kullanmalý?

Ýnternet teknolojisi ve cep telefo-nu teknolojisi zaman mefhumunuyok eden, buharlaþtýran unsurlar. Ýn-sanlara mekandan baðýmsýz olarakiletiþim imkaný veren teknolojilergençleri, çocuklarý çok fazla yalnýzlaþ-týrýyor. Bilgisayar üzerine yapýlan ça-lýþmalar internette ve bilgisayardaçok fazla vakit geçiren çocuklarýn vegençlerin sosyal iliþkilerinin giderekazaldýðýný gösteriyor. Sosyal iliþkilerin

azalmasý da dayanýþma ve merha-met duygusunu ortadan kaldýrýyor.

Filmlerde çok ciddi þiddet tema-larý iþleniyor. Bunlarýn zararlarý nedir?

Çizgi filmlerde bile çok fazla þid-det sahneleri var. Gençler, çocuklarþiddetin meþru görüldüðü, mazurgörüldüðü bir dünyada yaþadýklarýhissine kapýlýyorlar. Bu ölçüsüz bir þe-kilde þiddete maruz kalma da onlarýþiddete karþý duyarsýzlaþtýrýyor ve ge-rektiðinde þiddete baþvurulabileceðikonusunda bir yanlýþ inanca sevkedebiliyor.

Öncelikle bizim televizyonlarýmýzçok fazla çöplük üretiyor. Gençlerive çocuklarý yüzeysel, gelip - geçici,anlýk hazza dönük programlarla oya-lýyorlar, avutuyorlar. Bu tarz prog-ramlara maruz kalan çocuklar, örnekfigürler olarak kendilerine þiddet uy-gulayan kiþileri, katilleri, psikopatlarýseçebiliyorlar.

Anne ve babalarýn ihmalleri yokmu?

Konuþan: Ýbrahim YARIÞRöportaj

Doç. Dr. Kemal Sayar:

“Televizyonu Kapat, Hayatý Aç”

•Televizyon - internet çocuðuyalnýzlaþtýrýyor,

•Bir çocuk hastam; bu dünyayýdeðil, sanal dünyayý istiyorum"dedi.

•Chat kültürü aileleri parçalýyor,

•Cep telefonu on iki yaþýndanönce alýnmamalý,

•Hayat bazen çok duraðandýr,ancak sanal dünya böylegöstermez,

•TV obeziteyi artýrýyor,

•Günümüz çocuklarýnda dikkateksikliði var.”

Doç. Dr. Kemal SAYARKimdir?

1966 yýlýnda Ordu'da doðdu.Hacettepe Üniversitesi TýpFakültesi'ni bitirdi. Marmara

Üniversitesi PsikiyatriBölümü'nde yüksek lisansýný

tamamladý. Sýrasýyla VakýfGureba, Çorlu Asker Hastanesi,

Karadeniz Teknik ÜniversitesiHastaneleri'nde çalýþtý. Halen

Bakýrköy Ruh ve Sinir HastalýklarýHastanesi'nde 13. Psikiyatri Þefliðive Baþhekim Yardýmcýlýðý göreviniyürütüyor. Yurt içi ve yurtdýþýnda

birçok seminere katýldý. Çoksayýda bilimsel makale yazdý.

Televizyon ve radyo programlarýyaptý. Branþýyla ilgili yayýmlanandergilerin oluþumunda yer aldý.

Yayýmlanmýþ 17 kitabý bulunuyor.Bunlardan bir tanesi öykü, bir

tanesi de þiir kitabýdýr. Evli ve ikiçocuk babasýdýr.

Page 17: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 3332 Somuncu Baba

Çocuklara merhamet öðretilmi-yor, Türkiye'deki yaþayan insanlarýngünde üçbin mesaj aldýðýný söylüyor-lar. Oysaki bunlarýn bir çoðu gerek-siz. Çocuk bir sürü gereksiz þeyi deaktarmak istiyor. Bu durum bir ileti-þim problemine yol açmýyor mu?

Bu mesaj bombardýmaný çocuk-larý bence biraz aptallaþtýrýyor. Dik-katlerini sahici olandan alýkoyuyor.Tabi bununla beraber çok yarýþmacýbir kültürün de içindeyiz. Yani çocuk-larý ancak kendilerini öne çýkarmaklabaþkalarýný geçmekle deðerli oldukla-rýný vaz eden bir kültürün içindeyiz.Biz çocuklarýmýza okullarýmýzdamerhameti öðretmiyoruz. Merha-metle ilgili egzersizler yapmýyoruz.Bir baþkasýný düþünmenin ne kadaryüce ve soylu bir þey olduðunu öð-retemiyoruz. Yarýþmayý öðretiyoruz,bir baþkasýnýn sýrtýna basýp biraz dahayukarýya çýkmayý öðretiyoruz. Bu-nunla birleþtiði zaman televizyon or-tamýnýn çocuklarý fazlasýyla duyarsýz-laþtýrdýðýný hatta yer yer bu bilgisayaroyunlarý ve televizyonlarýn çocuklarý

zalimleþtirdiðini söyleyebiliriz.

Çocuklar ve gençler bol bol ha-yal kuruyorlar…

Tabi çok fazla fanteziye, gündüzdüþlerine yöneliyorlar. Çizgi filmlerebaktýðýnýz zaman tuhaf tuhaf yaratýk-lar görüyorsunuz. Çocuðun kafasýkarýþýyor, mesela insan baþlý fakathayvan gövdeli yaratýklar görüyorsu-nuz. Gündelik hayatta böyle birþeyyok. Çocuklardaki hayalciliði çok faz-la körüklüyor. Her çocuk hayalcidir.Hayalci olmakta da bir yanlýþlýk yok-tur, fakat çocuklar bu sefer çok tuhafþeylerin hayallerini kurmaya baþlýyor-lar. Bir çocuk hatýrlýyorum çocukkendisini bir bilgisayar oyununa o ka-dar çok kaptýrmýþtý ki, "Ben bu dün-yada yaþamak istemiyorum. Ben odünyada yaþamak istiyorum" demiþ-ti, bilgisayarý iþaret ederek.

Açýkça söylüyor bu dünya da ya-þayamadýðýný, bu dünyayý da sevme-diði için bu çocukta çok ciddi intihareðilimleri vardýr.

oluyor. Bu da ilgi uyandýrýyor, þiddetde ilgi uyandýrýyor.

Hayatta her þey karanlýk deðilki…

Elbette, hayatta iyi þeyler de var,mutluluk da var, bir baþkasýný çýkarýolmadan sevmek de var, vermek,hayýrseverlik de var deðil mi? Bu türþeyleri bizim ekranlardan görmeþansýmýz biraz daha az. Çocuklar vegençler Hollywood sanayisinin üret-tiði ürünlerle imgelemleriyle kendidünyalarýný biçimlemiþ oluyorlar. Ge-çenlerde bir arkadaþým dedi ki; "Birgün oðluma, ‘Bana bir mezarlýk res-mi çiz’ dedim ve bana baþýnda haçresimlerinin olduðu bir sürü mezarçizdi. ‘Oðlum sen nerede gördünböyle bir mezarý?’ diye sorduðumzaman, ‘Baba televizyonda gösteri-len bütün mezarlar böyle dedi" di-

yor. Bakýn çocuklarýmýzý hayattan ko-parttýðýmýz zaman nelerle karþýlaþýyo-ruz . O yüzden benim çok sevdiðimbir slogan "televizyonu kapat hayatýaç…" Çocuklarýmýzý hayatýn içindegezdirmemiz lazým. Ýnsanlarýn kanlýcanlý varlýklar olduðunu, onlara biryumruk isabet ederse, bir acý isabetederse aðlayabileceklerini, üzülebile-ceklerini gösterebilmemiz lazým.Yoksa duyarsýzlaþýyorlar.

Televizyon abur cubur yemeyihýzlandýrýyor

Çocuklarýn ekran karþýnda çokoturduklarý zaman fiziksel rahatsýzlýk-lar da ortaya çýkýyor mu?

Gençler arasýnda obezite büyükbir patlama yapmýþ durumda. Çünkütelevizyon karþýsýnda hepimiz pasifbir izleyiciyiz, televizyon bizden aktifbir þekilde katýlým bekleyemiyor,

böyle bir alet. Kitap okurken aktif birþekilde düþünerek sürece katýlýrsýnýzancak televizyona sadece bakarsýnýz.TV karþýsýnda yüksek kalorili yiyecekve içeceðin tüketilmesi obeziteyi týr-mandýrýyor. Reklamlar da domates,havuç, patlýcan özendirilmiyor, yaniorganik gýdalar olmuyor, burada rek-lam edilen þeyler aslýnda tüketilme-sinde hiç bir fayda olmayan þeyler,bilakis zararlý olan þeyleri tanýtýyor. Ýþ-te kolayca tüketilen abur - cubur gý-da dediðimiz þeyler çocuklara, genç-lere sunuluyor. Cola, cips, çikola-ta…Gençler de böylece televizyonyayýnýyla beraber tüketici kimliðinede sokulmuþ oluyor. Bu araçlar ciddibir þekilde radyasyon yayýyor.

Çocuklarýn duygularýnýn dejene-re edilmesi de sözkonusu deðil mi?

Televizyon ekranýna ve bilgisayaroyunlarýna çok fazla maruz kalan ço-cuklar ve gençler bir an önce büyü-mek istiyorlar. Çünkü televizyon bi-ze cinsel kimliðin çok önemli olduðufikrini veriyor. Çocuklarýn konu edil-diði yarýþmalarda bile çocuklarýn ba-zen kadýn kýyafetlerinde veya erkekkýyafetlerinde bir cinsel kimlik sahibiolarak ortaya çýktýðýný görüyoruz.Böylece çocuklara þu mesaj verili-yor: "Sen bir an önce büyü, cinselkimliðine sahip ol, yoksa bir hiçsin birönemin yok" diye bir mesaj veriliyor.Bu kültürün etkisiyle günümüzde gi-derek ergenlik yaþý da düþüyor vekýzlar erken buluða eriyorlar, erkek-ler çabuk cinsel davranýþlara girebili-yorlar. Olgun bir kiþi olmadan ruhenhazýrlanmadan giriþtiði cinsel eylem-ler de çok büyük travmalara yol aça-biliyor. Bugün batý dünyasýnýn enönemli sorunlarýndan bir tanesi deergen gebelikler mesela. Ergen kýz-lar, çocukluktan çýkmadan cinsel de-neyimle tanýþýp gebe kalabiliyorlar.Ve bunun sonucunda da bazen do-ðum yapýyorlar ve o doðan çocuklarruhen olgunlaþmamýþ annelerin elin-de çok büyük eziyet çekebiliyorlar.

“Televizyonun çocuklarüzerindeki zararlý

etkilerinden bazýlarý,yorgunluk, þiddet,

saldýrganlýk ve zamanýnboþa geçirilmesidir. Aynýzamanda televizyondakiolaylarýn, çocuðun hayalgücüne çalýþma imkaný

tanýmadan tam birkesinlikle gösterilmesi

çocuk için tehlikelidir.”

Page 18: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 200634 Somuncu Baba

Bazý gençler Ýnternet Kafelerdechat yapýyorlar…

Evet, chat korkunç bir zamankaybý, insan insana etkileþimin düþ-maný bir þey. Çünkü insan karþýlýklýkonuþurken sesi titrer, gözleri dolar,güler, heyecanlanýr ve siz karþýnýzda-ki insanýn duygusal ifadesini yüzün-den okuyabilirsiniz. Ve ona göre tavýralýrsýnýz. Chatleþmede bu duygularýokuma imkaný yok. Dolayýsýyla yanlýþyapma ihtimali çok fazla, öfkeler çokçabuk alevlenebiliyor. Ayrýca sahicibir iletiþim gerçekleþmiyor. Orada dilde bozuluyor kýsaltýlýyor bir takýmþeyler. Ben size Amerika'da yaþayanbir hastamdan örnek vereceðim. Ba-na müracat eden bu gençle konu-þurken dedim ki; "Kaç tane arkadaþýnvar." "Dört tane arkadaþým var, onlar-la yakýn görüþüyorum" dedi. "Peki nekadar sýk birbirinizi görüyorsunuz"dedim. "Hiç görmüyoruz ki doktorbey" dedi. "Nasýl" dedim. "Bu dördüde chat arkadaþým benim, baþka ar-kadaþým yok" dedi. "Birisi Ýsveç'te, bi-risi dünyanýn baþka bir köþesinde, birkeresinde Ýsveç'te yaþayan arkada-þýmla yüz yüze geldik ve birbirimiz-den hiç hoþlanmayarak ayrýldýk" dedi.Evet malesef bu çaðýmýzýn hastalýðýsimülasyon yani, taklit gerçeðin yeri-ni alýyor.

Aile iliþkilerini de zedeliyor mu?

Evet, özellikle bu teknolojilerin

aile hayatýna çok büyük zararý oldu-ðunu söyleyebilirim. Bu teknolojilersayesinde yaralý ruhlar yahut bir ta-kým arayýþlarý olan ruhlar kendisineböyle bir ruh arkadaþý aramaya baþlý-yor ya da kötü niyetli insanlarda cin-sel arkadaþ aramaya baþlýyorlar. Chatodalarýnýn aþýrý kullanýmý bir süre son-

ra insanlarý baþtan çýkarýyor ve male-sef çok ciddi ahlaki problemlere yolaçabiliyor.

Aileler ne yapmalý kendilerini veçocuklarýný korumak için?

Öncelikle bilgisayar karþýsýnda birokul çocuðunun geçirdiði saat sýnýr-lanmalý, yani ben þöyle bir formülveriyorum ailelere; televizyon ve bil-gisayar hafta içinde 1 saati, hafta so-nunda 2 saati geçmemeli. Mutlakasýnýrlanmalý. Ýkinci olarak; Anne vebabalarýn, çocuklarýn internetin buzararlý etkilerinden korunmalarý la-zým. Zamanýn sýnýrlanabilmesi ve an-ne babalarýn bir oterite göstererekbunu kýsýtlayabilmeleri gerekiyor. Te-levizyon üzerinden neyi seyrettiðiniüzerinde de bir denetimlerinin ol-masý gerekir.

Program seçiminde belirleyici ol-malarý gerekir. Zararlý mesaj verenoyun ve programlardan çocuklarýnýuzak tutabilmeleri gerekir.

Üçüncüsü, televizyonun eviniçindeki etkileþimin iletiþimin yerini al-masýna müsade etmemek gerekir.Pek çok evde insanlar birbiriyle ko-nuþmadan sadece televizyona baký-yorlar. Televizyon evin tam merkezi-ne konuyor. Ve insanlar birbirleriylekonuþmadan böyle bir ayin yapar gi-bi adeta televizyona bakýyorlar. Tele-vizyonun evde zaman zaman kapa-týlmasý gerekir. Akþam diyelim ki,beþte bütün aile fertleri evde toplaný-yor, gece onikiye kadar televizyonunaçýk olduðu çok sayýda aile var. Tele-vizyona aile içinde bir saat, iki saat enfazla yer verilip daha sonra kalan za-maný konuþmakla birbiriyle hemdertolmakla, ilgilenmekle geçirilebilmesigerekir. Bilgisayar oyunlarýna çok azmüsaade edilmesi gerekir.

Kaç yaþýnda cep telefonu alýnmalý?

Yani bana sorarsanýz ilkokulu bi-tirmeden bir çocuða cep telefonu

vermemek gerekir. Yani Ýlkokul me-zunu olmalý bir çocuk, yani tabi em-niyetle ilgili çok mühim problemlervarsa verilebilir.

Peki teknolojinin faydalarýna gele-lim; teknolojinin çocuklara faydalarýnedir?

Eðitici programlar çocuðun hayaldünyasýný olumlu yönde geliþtirebilir,kalkýndýrabilir. Güzel, eðitici bilgisayaroyunlarý yine çocuðun hayal dünyasý-na yeni þeyler etkileyebilir. Önemliolan, teknolojinin kendisinden çoksunduðu þeylerdir. Biz onlarýn için-den seçme yapabilirsek onun üze-rinde bir denetim kurabilirsek veonunla geçirdiðimiz zamaný kýsýtlaya-bilirsek yararlý olarak da kullanabiliriz,tabi bilgisayar eðitim amaçlý çok güzelkullanýlabilir. Büsbütün kötüdür de-memek gerekir. Araçtan çok aracýniçine týkýþtýrýlan þeylerdir , kötülüðüyaratan.

Bir de çocuklar sorunlarýn çabukhallolacaðýna inandýrýlýyor sanki…

Dizilerin temel özelliðidir bu.Çocuklar bakýyorlar bu komedi dizi-lerinde bir takým dizilerde herþeyeþipþak çözüm bulunabildiði bilgisiyleyetiþiyorlar. Hayat þipþak çözüm üre-tebildiðimiz birþey deðil, hayatta birsürü zorluklar var, o zorluklarýn için-de piþerek, yoðrularak, bazen baþý-mýzý taþlara vurarak çözüm üretme-miz gerekiyor. Bu da çocuklarla annebabalar arasýnda büyük çatýþmalarayol açýyor, çocuk her þeyi böyle do-kunmatik istiyor. Þimdi biz böyle birnesille karþý karþýyayýz. Gençlerle çokçalýþýyorum ve bu neslin izlerini heryerde görüyorum. Mesela dün birkýzla konuþtum 22 yaþýnda bir üni-versite bitirmiþ "Hayatta daha hiçbirþey baþaramadým" diyor. Okulu bitir-din diyorum. "Ama bu bir þey deðilki" diyor. Yani televizyonda gördüðüo þaþalý hayatlarý, görkemli hayatlarýhemen istiyor kendisinde. Hayat þip-þak birþey deðil.

“Bilgisayar karþýsýnda bir

okul çocuðunun geçirdiði

saat sýnýrlanmalý, yani ben

þöyle bir formül veriyorum

ailelere; televizyon ve

bilgisayar hafta içinde 1

saati, hafta sonunda 2

saati geçmemeli. Mutlaka

sýnýrlanmalý. Ýkinci olarak;

Anne ve babalarýn,

çocuklarýn internetin bu

zararlý etkilerinden

korunmalarý lazým.”

- Vaad için...

Durduðum mesafede çýlgýn bir gölge gibiHer akþam arsýz mezarlýkta ayný titremeÖlüler geçer hayal perdesinin ardýndanDaha ölü, daha ceset ve daha özgür...

Kan kokar saçlarýnda ucuz bedenlerinVeda çiçeklerine tebessüm eder çocuklarAnlamazlar neden ölür bir insanNasýl sarar yüreði doyumsuz toprak?

Kör kuyularda -sahi- ruh var mýdýrYa da yalnýz mý koþulur ahret patikasýnda?

Her cenaze aðlatýr kayboluþ gerçeðiyleGizemli gitmeleri anlayamaz ki çocukKapalý ölü gözde ýþýmayan þeyleriÝpince parmaðýyla öðrenmeye çalýþýr.

Aðrýyan yanlarýmýz daha da ölü þimdiSokaklar ceset gölü, ruhlar yollardaBir çocuk kulak verir kaygýyla çaðaAðýtla susulan þey, belirsiz kabuslardýrBuz tutan, toz yutan yürüyen cesetlerdirVe zaman aralýðýnda, ölüm asýl ölendir.

Özcan ÜNLÜ

Çocuk ve Ölüm

Page 19: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 3736 Somuncu Baba

likleri dikkate almadýðýný ve bu dü-þüncelerin felsefeleri eskimiþ birgruba ait bilimsel temellerden yok-sun fikirler olduðunu bildirmekte-dir.5

Ýbn Sînâ’ya (ö.1037) göre insa-nýn temel tabiî donanýmý düþünme-ye baðlý ses çýkarmadýr. Ýnsan, sesçýkarma noktasýndaki uzlaþmacýyöntemi sonucunda doðal bazý bi-çimler ortaya çýkarmýþtýr. Bunlar;karþý tarafý güzel sözlerle kandýrma;boyun eðme; teslim olma; zayýflý-ðýn, aczin ve baðýþlanmaya muhtaçolunduðunun farkýna varýlmasý bað-lamlarýnda sesin kýsýlmasý; ya da birtehditle karþýlaþýldýðýnda; güç sergi-leme, kuvvetli gibi görünme ve kar-þý tarafý barýþa râzý etme baðlamla-rýnda sesin hýzla ve güçlü bir per-deyle çýkarýlmasý gibi biçimsel özel-liklerdir.6

NNeeffssii AArrýýnnddýýrraann MMeellooddiilleerr

Sesin kök ve kaynaðýný izahýn-dan sonra riyazetin üç gayeye yö-nelik olduðunu belirten Ýbn Sînâ,bunlar içerisinden birisinin “emre-dici nefsi (nefs-i emmâre) tatminbulmuþ nefse (nefs-i mutmainne)boyun eðdirmek” olduðunu düþü-nür. Buna, “fikirle eþleþen bir takýmibadetler yardým eder. Sonra davehimlerin kabulünü vaki kýlan söz-lerin melodilerinden nefsin güçleri-ne hizmet eden ritmik melodileryardým eder. Sonra belið bir ibare,yumuþak melodiler ve olgun birdüzeyden olan kelam ile söz söyle-yen arýnmýþ bir kimseden öðütleyi-ci sözün kendisi yardým eder…” 7

Müzik konusunda hem bir üstathem de ud ve kanunun mucidi olanFârâbî için müzik, “naðme çeþitlerinionlarýn neden niçin ve nasýl meyda-

na geldiklerinin daha tesirli ve güzelolmalarý için hangi durumlarda ol-malarý gerektiðinin bilgisini içerir.” 8

Müzik, Kindi’nin düþünce siste-minde9 olduðu gibi, Fârâbî10veÝhvân’ýn da matematik ilimler içeri-sine aldýðý bir ilim dalýdýr.11

SSeevviinnçç ((FFeerraahhllýýkk)) vvee HHüüzzüünn ((EElleemm))VVeerreenn MMüüzziikk

Müzik sahasýnda konusundakapsamlý müstakil bir risâlesi12 bulu-nan Ýhvân’a göre, dinleyenlerinruhlarýnda çeþitli tesirler meydanagetiren13müzik, sevinç ve ferahlýkvakitlerinde olduðu kadar, hüzün veelemli zamanlarda ve hatta mabet-lerde, çarþý pazarda, savaþta barýþtada dinlenir ve her seviyeden insanüzerinde etkilidir.14

Müziðin öfkeyi teskin eden, kinive düþmanlýðý gideren, barýþý geliþti-rip, ülfet ve sevgiyi tesis edenleri de

“Müzik; mutluluk,

sevinç, rahatlýk ve

umut aþýladýðý gibi,

hüzün, acý, elem,

karamsarlýk ve

umutsuzluk sebebi de

olabilir. Sanat olarak

müzik, insana

insanlýðýný unut-

turarak onu vahþi ve

çýlgýn bir hale

dönüþtürmemeli, haya

ve erdemi yok

etmemeli, cinselliðin

ve hazlarýn kölesi

yapmamalýdýr.”

Somuncu BabaSomuncu Baba

Müziðin, insanlýk tarihi kadarkadîm bir geçmiþi vardýr. NitekimYaratan’ýn, ilk insan ve ilk peygam-ber Hz. Adem’e “Eþyanýn isimleriniöðretmesi”ni de bu kapsamda ha-týrlamak yerinde olacaktýr. Eþyayý,varlýðý tanýyan, bilen ve öðrenen in-san, kendi lisanýnda bunlarý isimlen-dirmiþ ve bazen de melodik alanataþýmýþtýr. Ancak filozof ve hakîmler,müziðin hayat bulmasýný, insanlýðýnvarlýk alanýnda tecessüm etmedenönceki zamanlara kadar götürmek-tedirler.

Müzik usulü, ses ve naðmelerhakkýnda konuþan ilk kiþi, týpký ma-tematik biliminde olduðu gibi, Fisa-gor’dur (ö.M.Ö.497). Sonralarý builimle uðraþan ve aktaranlar, astro-nomi ve matematikte de ilk düþün-celeri ortaya koyan Nikomakos,Batlamyus (ö.168) ve Öklid(ö.M.Ö. 374) olmuþlardýr.1

Ýslâm filozoflarý içerisinde müzikeserleri günümüze kadar gelebilmiþ

ilk düþünür Kindî’dir (ö.866)Kindî’nin müzik ilmine ait on eserimevcuttur.2

O, müziðin nefisle olan iliþkisiniele alarak, insan ruh ve bedeniüzerindeki olumlu tesirlerini ortayakoymuþtur. Dolayýsýyla müzik kana-lýyla psikolojik hastalarýn tedavisininyapýlacaðýný ispatlayarak moderntýbba öncülük yapmýþtýr.3

GGöökk CCiissiimmlleerriinniinn DDöönnüüþþ SSeesslleerrii::MMüüzziikk

Müzik konusunda Ýhvân-ý Safâ(IV. yüzyýl) ve Kindî’nin beslendiðiFisagor ve Eflatun’un (ö.M.Ö.347)tesirleri Fârâbî’de (ö.950) görül-mez. Bu baðlamda müzikal seslerlesayýlar ve gök cisimleri arasýndabaðlantýlar kuran düþünce Fârâbî’demevcut deðildir.4

Yine Ýbn Sînâ, müzik ile ilgilieserinde gök cisimleri ve insan nef-sinin huylarý (ahlâk) ile müzikal sesaralýklarý arasýnda kurulan benzer-

Doç. Dr. Bayram Ali ÇETÝNKAYABilim ve Hikmet

Filozoflar ve Müzik

Page 20: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

“Gezegenlerde yaþayan varlýkla-rýn hareketlerinin ses ve naðmeleriolmasaydý, kendilerinde bulunaniþitme duyusunun hiçbir faydasý kal-mazdý. Ýþitme duyularý olmasaydý,varlýklarý eksik olan hareketsiz canlý-lar gibi saðýr, dilsiz ve kör olurlardý.Felsefî mantýk yoluyla elde edilensahih deliller gösteriyor ki, göklerdeve gezegenlerde yaþayanlar, Al-lah’ýn iþiten, gören, düþünen, bilen,okuyan, gece ve gündüz býkmadanonu tesbih eden melekleri ve ihlas-lý kullarýdýr. Tesbihleri, Hz. Da-vud’un mihrapta Zebur’u okuma-sýndan daha tatlý, Kisra’nýn sarayla-rýnda çalýnan fasid ud naðmelerin-den daha güzeldir. Eðer onlarda dakoku ve tat alma ve dokunma his-lerinin bulunmasý gerektiði iddiaedilirse deriz ki; koku ve tat alma vedokunma hisleri, ancak yemek yi-yip su içen canlýlara, faydalýyý zarar-lýdan ayýrabilmeleri ve vücutlarýnýöldürücü ve zarar verici sýcak ve

soðuktan korumalarý amacýyla veril-miþtir. Göklerin ve gezegenlerinhalký ise, bunlara ihtiyacý olmayanvarlýklardýr. Onlarýn yemek yemeyeve içmeye ihtiyaçlarý yoktur. Onla-rýn gýdalarý tesbih, içecekleri tehlîl,meyveleri tefekkür, araþtýrma, bilgi,bilinç, marifet, ihsas, lezzet, ferah-lýk, mutluluk ve rahatlýktýr. Gezegenve yýldýz hareketlerinin, güzel, tatlýve ruhlara ferahlýk veren naðme vemelodileri vardýr. Bu naðme vemelodiler, orada bulunan basit ruh-lara, gezegenler âleminin cevherle-rinden üstünde bulunan ruhlar âle-minin mutluluðunu hatýrlatýyor. Buruhlar âlemi, Allah’ýn ve Kur’ân’dabildirdiði ve ancak cennette bulu-nan güzel koku ve rahatlýk nimetle-rine sahip olan hayattýr.” 21

Þu halde, ruhlara tesir edenmüzik, bu özelliðiyle insanlar üze-rinde farklý etkilere sahiptir. Müzik;mutluluk, sevinç, rahatlýk ve umut

aþýladýðý gibi, hüzün, acý, elem, ka-ramsarlýk ve umutsuzluk sebebi deolabilir. Nasýl ki faydalý ilim övgüyeve yüceltilmeye deðer ise, faydasýzmüzik de yerilmeye ve eleþtirilme-yi hak etmektedir. Sanat olarak mü-zik, insana insanlýðýný unutturarakonu vahþi ve çýlgýn bir hale dönüþ-türmemeli, haya ve erdemi yok et-memeli, cinselliðin ve hazlarýn köle-si yapmamalýdýr.

Hakikatte müzik; ruhu arýndý-ran, zihni berrak tutan, eylemlerimutedilleþtiren, insan iliþkilerini pe-kiþtiren, hayatý ve dünyayý cehen-neme çevirmeyen sanattýr.

Eylül / 2006 3938 Somuncu Baba

1) Ýhvânu's-Safâ, Resâilu Ýhvâni's-Safâ ve Hullâni'l-Vefâ,neþ: Butros el-Bustânî, Dâru Sâdýr, Beyrut trz, I, 208;krþ. Resâil, III, 94.

2) Ahmet Hakký Turabi, Kindi'nin Mûsikî Risâleleri,M.Ü.S.B.E. (Basýlmamýþ yüksek lisan tezi) Ýstanbul1996, 13; Elif Çiftçi, Fârâbî Düþünce SistemindeMüzik, C.Ü.S.B.E. (Basýlmamýþ Tezsiz Yüksek LisansDönem Projesi), Sivas 2006, 11.

3) Hilmi Ziya Ülken, "Irak'ta Baðdat ve Kindî'nin 1000. YýlDönümünü Anma Töreni", AÜÝFD., Ankara 1962, X,457.

4) Ahmet Hakký Turabi, "Giriþ", Ýbn Sînâ, Mûsikî, Ýstanbul2004, III.

5) Ýbn Sînâ, Mûsikî, çev: Ahmet Hakký Turabi, Ýstanbul2004, 1-2

6) Ýbn Sînâ, Mûsikî, 5.7) Ýbn Sînâ, Ýþaretler ve Tembihler (el-Ýþârât ve't-

Tenbîhât), çev: A. Durusoy, M. Macit, E. Demirli,Ýstanbul 2005, 185.

8) Fârâbî, Ýlimlerin Sayýmý (Ýhsâu'l-Ulûm), çev: AhmetArslan, Ankara 1999, 78.

9) Kindî, "Aristoteles'in Kitaplarýnýn Sayýsý Üzerine", FelsefîRisâleler içinde, çev: Mahmut Kaya, Ýstanbul 1994,154.

10) Fârâbî, Ýlimlerin Sayýmý (Ýhsâu'l-Ulûm), 8-9.11) Resâil, I, 78-79.12) Bkz. Resâil, I, 183-241.13) Resâil, I, 23; 183; II, 135.14) Bkz. Resâil, I, 184 vd; er-Risâletü'l-Câmia, (Resâilu

Ýhvâni's-Safâ ve Hullâni'l-Vefâ içinde), haz. ve tah: ÂrifTâmir, Beyrut-Paris 1995, V, 50-51.

15) Resâil, I, 209-210.16) Ahmet Koç, Ýhvân-ý Safâ'nýn Eðitim Felsefesi, Ýstanbul

1999, 182; R, I, 183-185, 190, 208-210.17) C. A. Kadir, "Ýhvân-ý Safâ", Ýslâm'da Bilgi ve Felsefe, haz.

Mustafa Armaðan, Ýstanbul 1997, 116.18) Tibawi, "Further Studies on Ikhwân as-Safâ", The

Islamic Quarterly, c. XX, XXI, XXII, 1978, 62.19) Tibawi, a. g. m. ,62.20) Armand Abel, "Basra'da Ýhvân-el-Safâ Muammasý ve

Bunun X. Yüzyýlda Halifeler Devletinin Sosyal TarihiBakýmýndan Manasý", çev: Nusret Hýzýr, Belleten, c.XXIX, 1965, 610.

21) Resâil, I, 206-207; Yalçýn Çetinkaya, Ýhvân-ý Safâ'daMüzik Düþüncesi, Ýstanbul 1995, 113-115.

vardýr. Müziði ayný zamanda ibadet-hanelerde, katý kalpleri yumuþat-mak, gafil nefisleri cehalet uykusun-dan uyandýrmak, onlarý ruhanî ma-kama ve hayat evine teþvik edip,oluþ (kevn) ve bozuluþ (fesâd) âle-minden çýkarmak, madde denizin-de boðulmaktan ve tabiata esaret-ten kurtarmak için de kullanýlýr.15

Ýhvân’a göre bazý peygamberle-rin þerîatlarýnda müziðin haram ký-lýnmasýnýn nedeni, onun bu faydalýiþlevlerinin dýþýnda oyun ve eðlen-ce, dünya lezzetlerine raðbet vesüflî arzular yolunda kullanýlmasýdýr.Bununla beraber müzik, bedenle-rin zor ve yorucu gelen eylemleribaþarmasýnda destek olur ve dinç-leþtirir. Savaþlarda insanlarý cesaret-lendirmek için kullanýlmasý da, buetkisi sebebiyledir.16

Müzik vasýtasýyla nefis, -ki dahaönce matematik ve fizik bilimlerleeðitilmiþtir- manevî âleme aktarýlýr

ve kiþi, kâinatýn sýnýrsýz geniþlemesisýrasýnda ölümsüzlerle beraber ola-caktýr.17

UUyyuumm vvee RRiittmmiikk FFoorrmmllaarrýýnn SSaannaattýý

Ýhvân için müzik, uyum ve rit-mik formlarýn sanatýdýr.18

Öðrenci, risâlelerdeki her konugibi, müziði de alýþýlmýþ bir yöntem-le bir öðretmenden (üstad) öðren-melidir. Müzik, bireysel olgunlaþ-ma, arýnma, tatmin ve mükemmel-lik için bir iletkendir.19

Anlaþýlan odur ki, “Fisagorculuk-tan doðan pek çok Yunan okullarýn-da olduðu gibi, Ýhvân için de, insanruhunu, duygusal hallerin ifadesidemek olan müzik, paralel sezgile-re hazýrlayýcýlýk yapan bir sanat ola-rak var olacaktýr.”20

Müziðin kökeni ve kaynaðýný,gök cisimlerinden neþ’et ettiði teziÝhvân-ý Safâ’nýn “Müzik Risâlesi”ndeetraflýca iþlenmektedir:

Somuncu BabaSomuncu Baba

DDiippnnoottllaarr

“Ýhvân için müzik, uyumve ritmik formlarýn

sanatýdýr.

Öðrenci, risâlelerdekiher konu gibi, müziði dealýþýlmýþ bir yöntemle bir

öðretmenden (üstad)öðrenmelidir. Müzik,bireysel olgunlaþma,arýnma, tatmin ve

mükemmellik için biriletkendir.”

Page 21: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 4140 Somuncu Baba

Kendi özel alan bilgisine sahipolmak. Deðiþik öðretim teknikleridenemek.

22.. MMeesslleekkîî PPrrooffeessyyoonneelllliikk

Yeni öðrenmelere açýk olmak.Esnek olmak.

Uygun kýyafet giymek.

Okul iþleyiþi ve politikasý hakkýn-da bilgili olmak.

Liderlik rolü almak.

Kendini geliþtirme ile ilgili so-rumluluk almak.

Özel alan bilgisini güncelleþtirmek.

Öðrencilerin öðrenmelerinisaðlayacak etkinlikleri kullanmak.

Öðrenci aileleri ile çocuklarýngeliþim süreçlerini tartýþmak.

33.. SSoossyyaall BBeecceerriilleerr

Öðrenciler ve diðer görevlilerleiyi iletiþim kurmak.

Espri anlayýþýna sahip olmak.

Takýmla iyi iliþkiler kurarak çalýþmak.

Çocuklarýn yaný sýra yetiþkinlerle

de iyi iletiþim kurmak.

Güç durumlarý zararsýz hâle ge-tirmeyi öðrenmek.

Kiþiler arasý iliþkiler bazý deðiþ-kenlere baðlýdýr. Bu deðiþkenler dý-þa dönüklük, mizaç, karakter, sosyalçevre, yaþanýlan kültür, insanlarýndünya görüþleri, tutumlarý vb. ola-bilir. Biz burada daha çok sosyalbeceriler üzerinde duracaðýz. Çün-kü sosyal beceriler iletiþim alanýndatüm insanlar ve meslek gruplarýüzerinde özellikle de öðretmenlikmesleði üzerinde etkilidir.

Öðretmenlerin sosyal iletiþimbecerilerine sahip olabilmesi içinbazý sosyal rollere sahip olmalarýgerekir. Bunlar:

- Ýçinde bulunduðu grup tarafýn-dan kabul gören davranýþlar.

- Liderlik

- Farklý öðrenme etkinlikleri veyöntemleri kullanmak.

- Beden dilini, jest ve mimiklerietkili kullanabilmek.

- Karþýsýndaki insaný sonuna ka-

dar dinleyebilmek.

- Empatik anlayýþa sahip olmak.

- Canlý ve neþeli olmak.

- Baþka insanlarýn duyuþsal ima-larýný tam olarak yorumlamak.

- Karþýsýndaki insanýn duygularý-na hitap edebilmek.

- Konuþma dilini etkili kullanabil-mek.

- Sosyal normlara uygun dav-ranmak.

- Ýçinde bulunduðu sosyal orta-mýn gerektirdiði davranýþlarý sergile-mek.

Sonuç

Öðretmen yetiþtiren kurumdauygun zamanlarla Hizmet Ýçi Eðitimprogramlarý uygulanmalý ve prog-ramlar içinde alan eðitimine, öðre-tim yöntemleri eðitimine ve sosyalbeceri kazandýrýlmasýna dönük eði-time önem verilmeli, öðretmenezaman tanýnmalý, stajyerlik eðitimidöneminde bir yýl süreli zümrebaþkanlarý gözetiminde eðitime tabitutulmalýdýr.

Öðretmenlerin sahip olmasý ge-reken sosyal iletiþim becerileri geç-miþten günümüze konuþulan bir ko-nudur. Öðretmenlik bazý çevreler ta-rafýndan sanat, bazý çevreler tarafýn-dan bilim olarak görülmektedir. Esa-sýnda öðretmenlik bir gönül mesleði-dir ve karþýlýðý da maddi deðerlerdenziyade manevi deðerlerdir.

Etkin öðretmende bulunmasýgereken bazý özellikler þunlardýr:

1- Öðretim uzmaný

2- Yönetici ve Güdüleyici

3- Lider ve Danýþman

4- Çevre düzenleyici

5- Model olarak öðretmen

Öðretmen, bireye istendik dav-ranýþlarý kazandýrma amacýyla plan-lý, programlý, denetimli ve örgüt-lenmiþ öðretme etkinlikleri alanýndauzmanlaþmýþ olmalýdýr. Öðretmen

ayný zamanda birden fazla bireylebirlikte olduðu için öðretim uzman-lýðý yanýnda iyi bir planlayýcý ve yö-netici özelliklere sahip olmalý ve buözelliðiyle etki sahasýndaki bireylerietkileyerek onlarý güdüleyerek öð-rencilerini harekete geçirmeli, ha-reket halindeki öðrencilerini liderliközelliðiyle kontrol altýnda tutmalý,onlara ürün ortaya koyabilmeleriiçin danýþmanlýk hizmeti vermeli,öðrencilerin çevrelerinde sonucaulaþmasýný engelleyici iç ve dýþ et-kenler varsa ortadan kaldýrmalýdýr.Öðretmenin önemli özelliklerin-den biri de model olarak öðretmenözelliðidir. Çünkü öðrenci öðret-menin aynasýdýr. Çünkü insan öð-rendiklerinin birçoðunu gözlemyoluyla öðrenmek

Son yýllarda öðretmen adayla-rýnda bulunmasý gereken roller ko-nusunda üç alan belirlenmektedir.

Bu alanlar:

1- Organizasyon-planlamave öðretim yaklaþýmlarý

2- Mesleki profesyonellik

3- Sosyal beceriler

11.. OOrrggaanniizzaassyyoonn-PPllâânnllaammaa vveeÖÖððrreettiimm YYaakkllaaþþýýmmýý

Ders için gerekli olan kitaplarý,diðer materyalleri hazýrlamak veöðrencilerin geliþim süreçleri vekendi çalýþmalarý hakkýnda yönetici-lerle konuþmak, temizlik ve güven-lik önlemlerini kontrol etmek içinokula zamanýndan önce gelmek.

Sýnýfýn özelliklerine göre hangikonularý öðreteceðini plânlamak vehazýrlamak.

Kendi dosyasýnda düzenli kayýt-larý tutabilmek ve bu kayýtlarý gün-celleþtirmek.

Somuncu BabaSomuncu BabaSomuncu Baba

Mustafa AKYOLEðitim

Öðretmenlerin Sosyal Ýletiþim Becerileri

“Öðretmenler baþka insanlarla iliþki kurabilmek için bazý sosyalbecerilere sahip olmalýdýrlar. Sosyal beceri, öðrenme ilesonradan kazanýlan, karþýdaki insanýn duygu, düþünce ve

beklentilerini anlama, ona yönelme, ayný frekanstan ayný þarkýyýsöyleyebilme sanatýdýr.”

Page 22: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 4342 Somuncu Baba

ler. Bu temsil keyfiyetindendir ki, On-larda Nebevi ahlak tezahür eder. Ýn-sanlýk için bir sýðýnak ve liman, bir gü-venlik ve esenlik yamacý, bir hakikatmaðarasý, bir zikir ve tesbih daðýdýrlar.Onlarýn manevi yaylasýna çýkanlar oÝlahi neþveyi tadanlar bir daha geridönmek istemezler. Hacý Bektaþ-ýVeli, veteddir, çaðýnda arzý tutan sü-tunlardandýr. Efrad ve evtattandýr. Se-çilmiþ ve arýnmýþtýr. Uzun, bereketlive çileli bir seyr-i süluku vardýr. Gittiðiher beldede çileye girmiþ, her sefe-rinde kýrk gün Rabbi'yle halvet olmuþ,nefsine verilen hakikatlerin nefhasýylainsanlýða seslenmiþtir. Kýrk günden ka-sýt, Hz. Musa'nýn Tur daðýnda geçirdi-ði kýrk gündür, Efendimiz'in Hira'dayaþadýðý kýrk özel gündür. Bu rakam-

lar tesadüfi veya anlamsýz deðildir. ÝbnArabi hazretleri, "abdiyyet" denilensaf ve mutlak kulluk halini anlatýrken,þöyle der: 'Bu makama eriþtirilenler-de Rububiyyet vehminden herhangibir eser kalmaz. Zaten Allah, nefsin-de Rububiyyet vehminden bir eserkalmayana Rububiyyet giysisi giydirir.'Bu aslýnda katýþýksýz kulluktur. Onaubudet tabir edilir. Ýbadet, kullukformlarýdýr. Namaz, zekat, oruç, haccgibi. Ubudiyet, ibadetlerin bir kimse-de süreklilik kazanmasýdýr. Ubudetise, bir insanda ubudiyet halinin sü-rekli galebesine denir. Hacý Bektaþ-ýVeli, böylesi bir kamil veli, bir irfanehli, bir Allah aþýðý, bir bilge ve abdal-dýr. Abdal kelimesinin anlamýna baktý-ðýmýz zaman (ki bedel kökünden ge-

Somuncu BabaSomuncu BabaSomuncu BabaSomuncu Baba

Sadýk YALSIZUÇANLARKültür

Yesi'den Gelen Gül Kokusu : Hacý Bektaþ-ý Veli

Menakýbnameler, irfan semamý-zýn büyük yýldýzý Hacý Bektaþ-ý Veli'ninNiþabur doðumlu olduðunu söylerama, O'nun manevi topraðý Yesi'den-dir. Ahmed Yesevi'nin halifesinin hali-fesi olarak irfani hayatý baþlar ve Ýslâmtopraklarýnýn çoðuna ayaðý deðdiktensonra kademi, dünyanýn inisiyatikmerkezlerinden olan Anadolu'ya ge-lir, kökleþir.

Onun aslý sudandýr. Makalat'ýndabeyan ettiði üzre, irfan ehli sudan ge-lir. Her þey aslýna dönermiþ. O, su-dan gelmiþtir ve suyun sýrrýna karýþ-mýþtýr.

Su, Ehl-i Beyt-i Mustafa'dýr.

Kainatta, Tuðrul Ýnançer hocanýn

belirttiði gibi, hem temiz hem temiz-leyici tek þey vardýr: Su.

O'nun kutlu soyundan gelen bil-geler su gibidir. Rengi ve kokusu ol-maz onlarýn. Þekli, biçimi yoktur. Gir-dikleri kabýn rengini alýr, Allah'ýn boya-sýyla boyanýrlar. Kendilerini terk et-miþlerdir. Ýnsan nefsini terk etmedenAllah gelmezmiþ. Kiþisel algýsýný silen,egosunun sýnýrlarýný terk eden büyükveliler, kendilerinde Ýlahi Hakikat'intecelli ediþiyle birlikte, bir mazhara biraynaya, eski tabirle bir memerre dö-nüþürler. Cilalý (mücella) birer aynaolurlar. Hacý Bektaþ-ý Veli de, Efendi-miz'in kutlu neslinden gelen bu bü-yük bilge de, Hakk'ýn mücella bir ay-nasýdýr.

Prof. Dr. Esad Coþan'ýn kusursuzçevirisinden okuduðumuz Makalat'ýda bize söyler ki, Pir Hacý Bektaþ-ýVeli, çaðýnýn manevi çekim merkezi(Kutb), imam ve temsilcisidir.

Yesi'nin feyizli ve bereketli topra-ðýndan esen bir seyit rüzgarý, o kutlubeldeden yayýlan bir gül kokusudur.Her velinin özel bir kokusundan sözedilir. Umulur ki Hacý Bektaþ-ý Veli,Efendimiz'in sembolü olan kýrmýzý gülgibi kokuyor olsun. O koku, 'mahiye-ti nur hüviyeti nurani olan' Efendi-miz'in nurundan gelmektedir. Kamilmürþitler, Efendimiz'in birer tecellisin-den ibarettir. O'nun kamil varisleriolarak, Muhammedi hakikati kendiçaðlarýnda temsil ve temessül eder-

“Yesi'nin feyizli vebereketli topraðýndan

esen bir seyit rüzgarý, okutlu beldeden yayýlan birgül kokusudur. Her velininözel bir kokusundan sözedilir. Umulur ki Hacý

Bektaþ-ý Veli, Efendimiz'insembolü olan kýrmýzý gül

gibi kokuyor olsun.”

Onun aslý sudandýr. Makalat'ýnda beyan ettiði üzre, irfan ehli sudangelir. Her þey aslýna dönermiþ. O, sudan gelmiþtir ve suyun sýrrýna

karýþmýþtýr.

Foto

ðraf

: Bek

ir Sa

Page 23: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Haleb ve Kudüs bulunuyor. Bu ilimve irfan merkezlerinde farklý medre-se ve dergahlarda kalýyor, alimlerle veirfan sahipleriyle görüþüyor, onlardanfeyz alýyor.

Anadolu irfan tarihinin bir baþkaMuhammedi gülü Yunus Emre ile,Lokman Perende hazretleriyle veHz. Mevlana ile görüþmeleri oluyor.

Bilindiði üzere, Ahmed Yesevi,Yusuf Hemedani hazretlerinin halife-lerindendir. Yusuf Hemedani ise, yinenesl-i Peygamberi'den olan ve tasar-rufunun devam ettiðine inanýlan bü-yük bilge Harakani hazretlerinin dörtbüyük halefinden biridir. Çýðýr, oradanBayezid-i Bistami hazretlerine ulaþýr.O damar, ilahi aþk þarabýyla sermestolmuþ deðerli bilgelerle doludur.Hem seyyid hem þerif olan Harakanihazretlerinin zengin irfaný o damar-dan akarak Anadolu'ya, Pir Hacý Bek-taþ-ý Veli aracýlýðýyla ulaþýr.

Bu, Efendimiz'in kalbinden aklýnainen Kuran'ýn sonsuz ve mutlak haki-katidir.

Hacý Bektaþ-ý Veli, yine umulur ki,Ýlahi Hakikat'in hem dikey hem yatayboyutlarýný, zahiri ve batýnýyla, ahlakýve tefekkürüyle Anadolu'nun muhtaçiklimine bir rahmet yaðmuru halindeiniþi için zorunludur ve bu tarihsel gö-revi, Hz. Pir, bihakkýn ifa etmiþtir.

Fütüvvet denilen ve sonradan Ahiteþkilatlarýna vücut veren isar gelene-ði de O'nunla kemale ermiþtir.

Fütüvvet ahlakýnýn özünde, insa-nýn nefsinden ziyade ötekini öncele-mesi ve feragat ilkesi yatar. Bu öðreti,bir esnaf teþkilatý ve ahlaký olan Ahi-lik'in de temelini oluþturur. Hacý Bek-taþ-ý Veli hazretleri, Fütüvvet ahlakýnýnkusursuz bir temsilcisidir.

Çeþitli þehir ve beldeleri gezdik-ten ve seferini Anadolu'da, özel gö-

revi için ikmal ettikten sonra Hazret,Kýrþehir'e yerleþir. Bugün mübarekbedeni, Hacý Bektaþ ilçesini þereflen-dirmektedir.

Kendisinden bugüne kalan en bü-yük kitabi miras, Makalat adlý eserdir.Ýslâm irfanýnýn yoðun bir özeti olaneser dýþýnda, Pir'in kýsa bir Þathiyye'sive Besmele Tefsiri bulunmaktadýr.

O'na izafe edilen birkaç risale da-ha var ise de, bunlarýn sýhhatindenemin deðiliz.

Hacý Bektaþ-ý Veli hazretlerininMakalat'ý onbir bölümden oluþur veþunlarý konu alýr : Marifet'in Aslý, Þeri-at'ýn Makamlarý, Tarikat Makamlarý,Marifetin Makamlarý, Hakikatýn Ma-kamlarý, Marifetin Bilinen Cevabý,Þeytanýn Halleri, Adem'in (as) sýfatlarý,Adem'in Sýfatý…Varidat biçimindekalbe gelen ve Kuran'ýn hazinelerin-den alýnmýþ olan eserden bir iktibaslasizi baþ baþa býrakýyorum :

"Nefis zalim, can muktesit, gönülsabýktýr.

Dünyada kimi adaletli, kimi zalimve birbiriyle kavga eden beyler var.Vücutta da bir akýl ve bir heva var. Ak-lýn da hevanýn da ellibeþ askeri var.Fakat akýl askeri; düzen ve temkinde-dir. Aklýn subaþýsý ilhamdýr, hevanýnsubaþýsý vesvesedir. Bu ikisi de hergün savaþýrlar. Ne zaman ki akýl aske-ri heva askerini yenerse, o ten ve canYaradan katýnda aziz olur. 'Ýnsanoðlu-nun içinde bir et parçasý var. O etparçasý düzelirse bütün bünye düze-lir. O et parçasý bozulursa bütün bün-ye bozulur. Ýþte o kalptir.' Ne zamanki heva askeri, akýl askerini yenerse, oten ve can Yaradan katýnda hor olur.Allah katýnda din, þüphesiz Ýslam'dýr."

Eylül / 2006 4544 Somuncu Baba

lir, deðiþtirme yani) bu hakikat bizikarþýlar. Allah, kamil velilerden seçtiðibir kulunu abdiyyet makamýna yücel-tir ve kendi zamanýnda arzý tutma,onu temsil etme, manevi düzeni ko-ruma ödevini ona verir. O'nu yanýnaaldýðýnda (ruhunu kabzettiðinde) birbaþkasýný yerine getirir, onunla deðiþ-tirir. Bedel tabiri bunu ima eder. Ab-dal, bedel edilen demektir. Abdallarýnilk özelliði, Allah'ýn muhabbetinemazhar olmalarýdýr. Bu, akrebiyyet(yakýnlaþtýrýlmýþ olma) hakikatidir. Al-lah böylesi kamil mürþitlerini Kendisi-ne yakýnlaþtýrýr. Bu lütfa mazhar olan-lar, abdiyyet düzeyine yükseltilir.

Hüseyin Özbay'dan öðreniyoruzki, 'Bektaþilerin Velayetname (Vila-yetname) dedikleri eserde, HacýBektaþ-ý Veli’nin hayatýna, soyuna iliþ-kin sahih bilgiler' bulmak mümkün-dür. Yeniçeri Ocaðý'nýn kuruluþundagörev aldýðý biliniyor. Osmanlý Devle-tinin temellerini atan, bu muazzammedeniyeti ilk inþa eden Orhan ve

Osman Gazi dönemlerinde etkin birkonumdadýr. Baba Ýshak ve bilhassaAhmed Yesevi'den manevi dersler al-mýþ, onlara halifelik yapmýþ, nuranimeclislerinde bulunmuþ, seyr-i sülu-kuna onlarla baþlamýþtýr.

Hazret'in 13. yüzyýlda yaþadýðýbütün kaynaklarda belirtilen ortak birhusus. Doðum ve ölüm tarihleri ke-sin deðil, lakin 1270'li yýllar olarak be-lirtiliyor.

Manevi merkezlerin en önemlile-rinden olan Horasan'da zahiri ilimle-re iliþkin tahsilde bulunduðu da ma-lum. Anadolu'ya kýrklý yaþlarýn baþla-rýnda, Moðol istilasýnýn ilk zamanlarýn-da geçtiði belirtiliyor.

Menakýbnameler, Pir'in, Hora-san'dan çýktýktan sonra ilkin Necef'egeldiðini belirtiyor. Burada Cenab-ýAli Efendimiz'in türbesinde kýrk günçileye giriyor. Ardýndan Mekke’ye gi-diyor ve yaklaþýk üç sene burada kalý-yor. Sonraki güzergahýnda ise, Þam,

“Menakýbnameler,

Pir'in, Horasan'dan

çýktýktan sonra ilkin

Necef'e geldiðini

belirtiyor. Burada

Cenab-ý Ali Efendimiz'in

türbesinde kýrk gün

çileye giriyor. Ardýndan

Mekke’ye gidiyor ve

yaklaþýk üç sene burada

kalýyor.”

Foto

ðraf

: Bek

ir Sa

Page 24: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 4746 Somuncu Baba

Hz. Ýbrahim, türlü türlü imtihanla-ra maruz kalmýþ, hepsinden baþarýylaçýkmýþtýr. Ateþe atýlma pahasýna hakdavasýndan vazgeçmemiþ (21/68-70); Al-lah’ýn iþareti üzerine biricik yavrusunuannesi ile birlikte çorak bir vadide bý-rakmýþ (13/37); yine Allah’ýn iradesinetabi olarak oðlunu kurban etmeyi se-ve seve kabul etmiþ (37/102-111); bu üçtutumuyla da eþsiz bir tevekkül veteslimiyet sahibi olduðunu kanýtlamýþ-týr. Birinci imtihan, ateþin adeta bir gülbahçesine dönüþmesiyle; ikincisi, te-melleri atýlan kutsal belde Mekke’nintüm gerçek mü’minlerin kalp ve ka-lýplarýnýn kýblegâhý haline gelmesiyle;üçüncüsü de, biricik evladý Hz. Ýsma-il’in kendisine baðýþlanmakla kalma-yýp, bir koç gönderilerek, kurbanýnonun güzel bir sünneti olarak tüminananlara hediye edilmesi, böylecekesilen her kurbandan tam bir sevaphissesinin onun ruhuna da ulaþmasýve Ýbrahim aðacýnýn Ýsmail dalýna Hz.Muhammed (s.a.v) gibi insanlýðýn enolgun ve en mükemmel meyvesinintakýlmasýyla ödüllendirildi.

O her yönden örnek ve önderinsandý. Bunun için gerekli her türlüdonanýma sahipti. Onu Allah seçmiþ(Kur’ân, 2/130), (tâ küçüklüðünde) rüþdü-nü vermiþ (21/51); basîret sahibi kýlmýþ-tý (38/45). Yani, ona doðru yolu göster-

miþ; saðlýklý düþünme, delil bulup ge-tirme yeteneðini vermiþ; yolunu ay-dýnlatmýþ ve sapmalardan koruyarakkararlý bir þekilde yürümesini saðla-mýþtý. Bu sayede o, olaylara hikmetlebakar, derin kavrayýþ sergilerdi. Ýleriyigörür, isabetli kararlar alýrdý.

Bu önderlik yönü, zorlu imtihan-lardan da geçirdikten sonra bizzatYüce Allah tarafýndan dile getirilmiþtir.Hatta, bu niteliðin kendisine verildiðimüjdesini aldýðýnda, soyuna da tanýn-masýný dilemiþ, fakat, “Vaadim zalimolanlarý kapsamaz” (2/124) ikazýyla kar-þýlaþmýþtý.

Onu örnek alan mü’minler detýpký onun gibi, fýtrî zeka ve yetenek-lerini dejenere olmaktan korumaklakalmayýp geliþtirmeli, çevrelerine hik-met ve ibret gözü ile bakmalý, düþün-ce ve kanaatlerinde delile dayanmalý,yollarýnda da kararlý ve tavizsiz olma-lýdýrlar. Ýbrahimî mü’min, “Uydum ka-labalýða!” diyemez. Kendinin ve top-lumunun inanç ve gidiþatýný sorgular.Delil ve kesin bilgiyle donandýktansonra tavrýný net bir biçimde ortaya

Somuncu Baba

Doç. Dr. Abdulaziz HATÝPPortre

Kur'ân'da Örnek Bir Mü'min Olarak

Hz. Ýbrahim'in Portresi

Hz. Ýbrahim’i tanýmak, ayný za-manda Hz. Muhammed (s.a.v)’i detanýmak anlamýna geliyor. Çünkü,onun evlatlarýndan ona en çok ben-zeyen Hz. Muhammed (s.a.v)’dir(Ahmed, Müsned, II, 282). Onu ma-nen görmek isteyen, Hz. Muhmmed(s.a.v)’e (Buharî, Enbiya 8), Hz. Muham-med’i seyretmek isteyen de ona bak-malýdýr. Aslýnda, bütün peygamberler,baba bir kardeþler veya ayný köktenboy atan filizler gibidirler. Ayný derya-nýn ayrý damlalarýdýr. Birisi diðerlerininnümunesidir. Ayný bahçývan tarafýn-dan, özel yetiþtirilip bakýlan farklý, amahepsi de olgun, güzel ve kaliteli mey-velerdir. Ayný gülistanýn deðiþik renkve koku taþýyan has gülleridir.Bu ne-denle, Peygamberlik müessesesininbüyük bir temsilcisi ve peygamberle-rin atasý sayýlan Hz. Ýbrahim’i tanýmakçok önemlidir.

Hz. Ýbrahim, Allah’ýn birliðineinanmýþ ve tüm varlýðýyla bu uðurdamücadele etmiþtir. Bu uçsuz bucaksýzkainatýn, büyüleyici düzeni ve saatmisali dakik iþleyiþiyle bir tek Zat tara-fýndan yaratýlýp idare edildiði gerçeði-ne dayanan Tevhid inancý, onun davave mücadelesinin eksenini oluþturur.Ýnsanlarýn sadece Allah’a kulluk etme-lerini, O’na karþý gelmekten sakýnma-larýný ister. Eðer bilirlerse bunun ken-dileri için daha hayýrlý olacaðýný belirtir.Nasýl olur da Allah’ý býrakýp birtakýmputlara taptýklarýný, asýlsýz sözler uy-durduklarýný hatýrlatýr. Gerçek uluhi-yetin ölçüsü olarak, rýzký elinde tuta-bilmeyi esas alýr. Söz konusu putlarýnonlara rýzýk vermekten aciz olduklarý-na dikkat çeker. Besleyip yaþatanýnyalnýz Allah olduðunu, her türlü ni-met ve rýzký O’nun yanýnda aramala-rý, O’na kulluk ve þükretmeleri gerek-

tiðini, hesap vermek üzere dönüþünde O’nun huzuruna olacaðýný belirtir(29/16-17). Böylece Hak Uluhiyetin ka-pýsýný gösterir.

Hz. Ýbrahim, davetini, babasýndanbaþlayarak krala kadar ulaþtýrýr. Ancak,halkýnýn az bir kesimi dýþýnda onu din-lemedikleri gibi susturmak için heryönteme baþvururlar. Tepkilerini onuateþe atacak noktaya vardýrýrlar. Böy-lesine gerçeðe kapalý ve azgýn bir top-luluðu terk etmekten baþka çaresikalmaz. Oysa, Tevhidi yaymalý ve buinanca ayna olacak örnek bir toplulukoluþturmalýydý. Bu amaçla Allah yo-lunda hicret ve yolculuk eder. ÖnceHarran’a, oradan Þam’a oradan daMýsýr ve Mekke’ye gider. Gittiði heryerde Tevhid’i yayar. O’nun hicret veseyahatleri sýrf Allah içindi ve O’nadoðruydu (29/26; 37/99).

“O Allah’ýn dostuydu. Allah sevgisiyle dolu olmasý, O’ndan baþkasýnaihtiyacýný arz etmemesi ve uzun bir ömrün her anýný O’nun yolunda

fedâkarlýklarla geçirmesiyle bu mertebeye ermiþ olmalý.”

“Hz. Ýbrahim, türlü türlüimtihanlara maruz kalmýþ,

hepsinden baþarýylaçýkmýþtýr. Ateþe atýlma

pahasýna hak davasýndanvazgeçmemiþ; Allah’ýniþareti üzerine biricikyavrusunu annesi ile

birlikte çorak bir vadidebýrakmýþtýr.”

Page 25: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 4948 Somuncu Baba

koyar. Olumsuz hâdise sellerinin kar-þýsýna dikilip akýþýný olumluya doðrudeðiþtirmeye çalýþýr. Bu uðurda, sýkýn-týyý da göze alýr. Kur’ân, Hz. Ýbra-him’in ve dönemindeki izleyicilerininbu örnek tavrýna peþpeþe iki defa dik-kat çeker (60/4, 5).

Hz. Ýbrahim, fikir ve eylem yö-nünden kabýna sýðmayan, süreklikendini geliþtirmek isteyen bir karak-tere sahipti. Bunun için kâinatý çok iyigözlemleyerek tabiat kitabýný okur,inancýný bile daha ileri mertebeleredoðru yükseltmeye çaba gösterirdi.O, güneþ, ay, yýldýz gibi gök cisimleri-ne de tapan halkýna, bu nesnelerinne kadar büyük, yüce ve gizemli gö-rünseler de batýp kaybolmaya mah-kum birer fânî olduklarýný, dolayýsýylatanrý olamayacaklarýný göstermek içintefekkür ve delil kullanmada bizzatonlarýn önünde yürümüþtür (6/74-80).

O, inancýný da somut bilgi düzeyineyükseltmeye çalýþmýþtýr. Bunun içinRabbinden, ölüleri nasýl dirilttiðinigöstermesini dilemiþ, “Ýnanmýyormusun?” sorusuna, “Bilakis, kalbimintam tatmin olmasý için” cevabýný ver-miþtir. Allah da, dört adet kuþ yakala-yarak önce kendisine iyice alýþtýrmasý-ný, sonra onlarý keserek etlerini par-çalayýp karýþtýrarak etraftaki her daðýnbaþýna bir parça koymasýný, ardýndanonlarý çaðýrmasýný söylemiþ, Allah’ýnkudret ve hikmetiyle kuþlarýn diriliphýzla kendisine koþacaðýný bildirmiþtir(2/260).

O, davet ve mücadelesinde çokzeki ve hikmetli davranmýþ muhatap-larýnýn anlayacaðý dilden cevaplar ver-mesini bilmiþtir. Mesela, halkýnýn kut-sallaþtýrdýðý birtakým þekil ve heykelle-ri kastederek, “Dua ettiðinizde sizi iþi-tirler mi? Yahut, size faydalarý veya za-

rarlarý olur mu?” (26/69-77) diye düþün-meye sevketmiþtir. Yine, “Nedir þukarþýsýna geçerek tapýnýp durduðunuztimsaller (heykel ve resimler)?” soru-suyla inançlarýný sorgulamaya davetetmiþ, “Biz babalarýmýzdan böylegördük” cevabýyla karþýlaþýnca, “Siz debabalarýnýz da apaçýk bir sapýklýk için-desiniz” demiþtir. Putlarýn tanrý olmakþöyle dursun, kendilerini savunmak-tan bile aciz olduklarýný ispat için, giz-lice puthaneye girip en büyüðü hariçhepsini kýrdýktan sonra halkýyla kendiarasýnda geçen þu konuþma da ilginç-tir: “Bunu ilâhlarýmýza sen mi yaptýney Ýbrahim?” dediler. “Belki de bu iþiþu büyükleri yapmýþtýr. Haydi onlarasorun; eðer konuþuyorlarsa!” dedi.Bunun üzerine, kendi vicdanlarýnadönüp (kendi kendilerine) “Zalimlersizlersiniz, sizler!” dediler. Sonra tek-rar eski inanç ve tartýþmalarýna dön-düler: “Sen bunlarýn konuþmadýðýnýpekâlâ biliyorsun”, dediler. Ýbrahim:“Öyleyse, dedi, Allah’ý býrakýp da, sizehiçbir fayda ve zarar vermeyen birþeye hâlâ tapacak mýsýnýz?” (21/59-67).

Hükümdarlýk ve zenginliðindendolayý þýmararak Rabbi hakkýnda ken-disiyle tartýþmaya gireni (Kral Nem-rut’u) ikna ve susturma yöntemi de il-ginçtir: “Ýbrahim: Rabbim, hayat ve-ren ve öldürendir, demiþti. O da: (ikiadamýndan birini öldürüp diðerini sa-lývererek) Ýþte hayat veren ve öldü-ren benim, demiþti. Ýbrahim: Allahgüneþi doðudan getirmektedir; haydisen de onu batýdan getir, dedi. Bu-nun üzerine kâfir apýþýp kaldý” (2/258).

Bununla, koca güneþi nurdan birmürekkep hokkasý gibi kullanýp, yer-yüzü sayfasýnda her mevsim, her yýlve her asýrda sayýsýz bitki, hayvan veinsan çeþitlerini satýr satýr yazan; do-ðup batarken ýþýðýnýn ipliðiyle türlütürlü canlý vücutlarýný ilmek ilmek do-kuyan bir mekik gibi kullanan BüyükSanatkârý tanýmasýna yardýmcý olmayaçalýþmýþtýr.

O müslimdi. Yani, özü ve sözü ileAllah’a tam teslim olmuþ bir kimse

idi. Tüm peygamberlerin ortak yoluolan Ýslâm Dinine mensuptu. Þirk ko-kan hiçbir din ve inançla iliþkisi yoktu(3/67). Bizzat kendisi, “Âlemlerin Rab-bine teslim oldum” demiþti (2/131).Deðil mi ki Allah, kâinatta canlýsýylacansýzýyla her biri kudret ve büyüklü-ðüne bir iþaret olan tüm varlýklarýn sa-hibi, geliþtiricisi ve çekip çeviricisidir;zerreden güneþe, mikroptan file, si-nekten kartala kadar her varlýðýn, em-rine boyun eðip teslim olduðu Zat’týr.Öyleyse, gönüllü olarak da O’na tes-lim olmaktan baþka yol yoktur.

O halîmdi (9/114; 11/75). Öfkesini ye-nebilen, nefsine hakim olan, deðiþikþartlarda dengesini yitirmeyen, hid-det ve düþmanlýk karþýsýnda bile so-ðukkanlý ve sakin davranabilen, hoþ-görülü ve akýllý bir kimseydi.

O “Evvah”tý (Tevbe, 114). Bu deyim,ince kalpli, yufka yürekli, baðrý yanýk,aþýk adam olarak ifade edilebilir.

O “Münîb”ti (11/75). Ýlâhî sanatýneþsiz güzellikleri üzerinde derin dü-þüncelere dalarak gönlünü Hakk’averen ve Allah korkusundan âdetatitreyerek, büyük bir alçak gönüllü-lükle her an O’na yönelen kimseydi.

O “Hanîf”ti. Allah’ýn doðuþtanverdiði yapýsýný, inanç ve istidat potan-

siyelini dejenere etmeyen, fýtrî olaninancýný koruyandý. Sapkýn inançlarailtifat etmeyip sürekli Hakk’a ve ger-çeðe yönelendi. Allah’ý bir tanýyýpdosdoðru yolda gidendi.

O çok konukseverdi. Türkçemiz-de sýkça kullanýlan, “Halil Ýbrahim Sof-rasý” ve “Halil Ýbrahim Bereketi” gibideyimler, onun misafiri çok sevdiðinive varýný yoðunu baþkalarýyla paylaþtý-ðýný, bunu yaptýkça da nimet ve sofra-sýnýn bereketlendiðini belirtir. Hadistede, o “Ebu’d-dayf=Misafir babasý,onlarý çok seven” olarak adlandýrýl-mýþtýr (Muvatta’, 1667). Mesela, in-san kýlýðýnda kendisine gelen ve taný-madýðý bir grup melekten söz edenayette (51/24-27) misafirperverliðinin ba-zý ip uçlarýný yakalayabiliyoruz: Kapýsýgelenlere devamlý açýk olduðu içinmisafirlerin izin istemelerinden sözedilmemiþ. Onlarý hiç tanýmadýðý hal-de, aç veya tok olduklarýný bile sor-madan hemen yemek getirmiþ. Bu-nu da semiz bir dana kebabý ile yap-mýþ. Kendisi bizzat hizmet etmiþ.

O “Sýddýk”tý (19/41). Yani özü sözüdosdoðruydu. Doðruluk her pey-gamberin birinci vasfý olduðu halde,Allah özellikle Hz. Ýbrahim’i bununlaanarak, doðruluk ve sadakatinin zir-vede olduðuna iþaret ediyor.

O kalb-i selim sahibiydi (37/84). Ya-ni, gönlü Allah’tan baþka her þeydenarýnmýþ, kalbi sadece Dostunun sev-gisiyle dolu, gönül ehli bir zattý.

O çok vefalýydý. Dostluðun ge-reklerini eksiksiz yerine getirdiðini be-lirten “Vefâ” deyimi onun için kullanýl-mýþtýr (53/36-37).

O, “Tek baþýna bir ümmet”ti(16/120). Döneminde dünyada Tev-hid sancaðýný taþýyan tek Müslümanidi. Normalde bir ümmet tarafýndanyürütülebilecek bir görevi tek baþýnayerine getirdiði için bir ümmet sayýlýr-dý. Tüm mü’minlerin, onun bu üstünahlakýna özenmeleri ve tek baþýnakalsalar da onun gibi tevekküllü, ce-sur, kararlý, samimi, teslimiyetli ve ira-deli olmalarý gerekmektedir.

O, nimetlere þükrediciydi (16/121).

Bazý dualarý: “Ya Rabbi, bana hü-küm (ve hikmet) ver ve beni hayýrlýkullarýn arasýna dahil eyle! Geleceknesiller içinde hayýrla anýlmayý nasipeyle bana! Beni nimetlerle donatýlmýþCennete varis olanlardan kýl. Babamýda baðýþla (ona tövbe ve iman nasipet), zira o yolunu þaþýranlar arasýnda.Ýnsanlarýn diriltilip bir araya toplandýðýmahþer günü rüsvay eyleme beni! Ogün ki, ne mal, ne mülk, ne evlat in-sana fayda eder. O gün insana faydasaðlayan tek þey, Allah’ýn huzurunagetirilen temiz bir gönül olur” (26/83-

89). “Ey Yüce Rabbimiz! Yalnýz Sanagüvenip dayandýk, sana yöneldik vesonunda da Senin huzuruna varaca-ðýz. Rabbimiz, inkarcýlar için bizi fitne(sebebi) kýlma! Affet bizi, Rabbimiz.Þüphesiz Sen, izzet ve hikmet sahibi-sin” (60/5). “Rabbimiz, hesabýn yapýla-caðý gün, beni, anne-babamý vemü’minleri baðýþla” (14/41). “Rabbim,bana salihlerden bir evlat armaðan et”(37/100). “Rabbim, beni namazý(nda)sürekli kýl, soyumdan olanlarý da. Rab-bimiz, duamý kabul buyur.” (14/40).

Somuncu BabaSomuncu Baba

Page 26: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 5150 Somuncu Baba

lükler, onun umudunu ve hayatabaðlýlýðýný yok etmeye yetmez.Ýman eden kiþi bilir ki, Allah her za-man kendisiyle beraberdir ve o ki-þinin yardýmcýsýdýr. Bu durum ayet-te þöyle belirtilir:

"O, daima yaþayan, duran, tu-tan, her an bütün yaratýklar üzerin-de hakim, diri ve kaim olandýr. Negaflet basar onu, ne uyku…"(Bakara

Suresi, 2/225).

Ýman, insanýn hayatýný güzelleþ-tirerek, karamsarlýðý ve kötü duygu-larý giderir. Öyle ki, gerçek anlamdayaþandýðýnda, imanýn lezzeti, dün-yaya ait aldatýcý ve yanýltýcý tatlarýnhiç biriyle kýyaslanamaz. Ýþte buyüzdendir ki, büyük Ýslâm alimiGazâli : "Ýmanýn en üst derecesi, buzevk derecesidir" der. Ýmanýn buhazzýný en yoðun bir þekilde yaþa-mayý baþarabilmiþ seçkin insanlar-dan biri olan Yunus Emre, þöyle di-le getirmiþtir bu güzel duygularýný:

"Canlar canýný buldum,

Bu caným yaðma olsun

Kâr ve zarardan geçtim,

Dükkâným yaðma olsun

Ballar balýný buldum,

Kovaným yaðma olsun"

Yazarý bilinmeyen bir baþka þiir-de þöyle dile getirilir bu duygular:

"Zevkini tatmýþým senin yolunun,

Bu dünyada dahi haz içindeyim

Saadeti buymuþ insanoðlunun,

Gayrisi safsata ben seninleyim"

Ýman etmekte, stressiz ve hu-zurlu yaþamanýn en iyi ilacý olansevgi de, en yoðun þekilde yaþanýr.Çünkü iman, her þeyi sevebilmeyigerektirir ayný zamanda. Ýmaneden bir insan için ancak sevgiyleanlamlanýr her þey. Hem bir dü-

þünsenize, gönüllerini Allah sevgi-siyle dolduranlarýn her varlýða sevgiile bakmamasý nasýl mümkün olabi-lir? Her þeyi sevgiyle var eden, oyaratýcý deðil midir?

"Saklarým gözümde güzelliðini

Her neye bakarsam sen varsýn orda"

derken, iþte bunu anlatýr AþýkVeysel. Yani inanan bir insan, herþeyi güzel görebilmeyi baþarabilenbir kimse olmalýdýr. Eðer bunu ger-çekten baþarabilirsek, aþýlamayacakhiçbir sorun, stres ve huzursuzlukolamayacaktýr.

Özetle, imanlý bir insan, Allah'aolan sevgisinin ve baðlýlýðýnýn bir so-nucu olarak, sevgi ve mutluluk duy-gularýný en yoðun þekilde yaþayanbir kimsedir. Doðal olarak, böylebir kimse, stres ve sýkýntýlar karþýsýn-da daha güçlü olacaktýr.

“Ýman etmekte,stressiz ve huzurlu

yaþamanýn en iyi ilacýolan sevgi de, en

yoðun þekilde yaþanýr.Çünkü iman, her þeyisevebilmeyi gerektirirayný zamanda. Ýman

eden bir insan içinancak sevgiyle

anlamlanýr her þey.”

Yrd. Doç. Dr. M. Doðan KARACOÞKUNPsikoloji

Stres ve Huzursuzluklarý AþmadaÝmanýn Rolü

Stres ve kaygýlardan uzak birhayat yaþayabilmenin temel þartla-rýndan biri, insanýn kendini güvendehissetmesidir. Psikoloji alanýnda ya-pýlan araþtýrmalara göre, bu güvenduygusu, insanda bebeklik döne-minde baþlar. Bu dönemde kazaný-lan güvene "temel güven" adý veri-lir. Anne-babasý ve diðer kendisiyleilgilenenler arasýnda, bu yaþlardasaðlýklý bir güven duygusu geliþtire-bilmiþ olan kimseler, hayatlarýnýnileriki dönemlerinde de kazandýkla-rý bu temel güven duygusunu geliþ-tirerek ruhen saðlýklý bir birey ol-mayý baþarabilirler.

Ancak zamanla, her þeye gücü-nün yettiðini düþündükleri anne-babalarý ve diðer yetiþkinlerin, pekçok konudaki acizlik ve yetersizlik-lerini keþfedecek olan insan, her

þeye gücü yeten ve hiç kimseninyardýmýna muhtaç olmayan dahatemel ve esaslý bir güven kaynaðýnaihtiyaç duyacaktýr. Ýþte bu çerçeve-de, küçüklükten itibaren Allah'aimaný kiþilik ve benliðine yerleþtire-bilen insanlar, stres ve ruhsal rahat-sýzlýklardan korunma noktasýndaönemli bir kazaným içinde oldukla-rýný daha iyi anlayacaklardýr. Nite-kim Yüce Allah Kur'an-ý kerim'deþöyle buyurur:

"Ýnananlar ve imanlarýný bir hak-sýzlýkla bulmayanlar…Ýþte güvenonlarýndýr ve doðru yolu bulanlarda onlardýr." (En'am Suresi, 6/ 84).

Ýnsanýn inanmak ve inancýn ver-diði güvenle huzura ulaþabileceðiniise þu ayetler bize çok açýk bir þekil-de göstermektedir:

" Onlar inanmýþlardýr ve kalpleriAllah'ý anmakla yatýþýr; iyi bilin ki an-cak Allah'ý anmakla kalpler yatýþýr". (

Ra'd Suresi, 13/28)

"Baþa gelen her musibet, Al-lah'ýn izniyledir. Kim Allah'a inanýrsa,Allah onun kalbini doðru düþünce-ye iletir. Allah her þeyi bilendir. (Teða-bun, 11/ 28).

"Ýnanabilmek, en büyük güçtür"der bir düþünür. Gerçekten inananbir insan, yukarýda belirttiðimiz gibi,sadece kendini güvende hisset-mekle kalmaz. Güven ihtiyacýný ensaðlýklý bir þekilde giderebilmeninyanýnda, sonsuz bir umuda sahipolur. Çünkü her þeyin ancak Al-lah'ýn dilemesiyle olduðunu ve kor-kulacak bir þey olmadýðýný imanlakavrar. Yaþadýðý tüm sýkýntý ve güç-

"Baþa gelen her musibet, Allah'ýn izniyledir. Kim Allah'a inanýrsa, Allahonun kalbini doðru düþünceye iletir. Allah her þeyi bilendir.”

(Teðabun, 11/ 28).

Page 27: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 5352 Somuncu Baba

dördüncüsünde ise babayý zikretme-si

5bunun göstergesidir. Lokman

sûresinde de annelerin ayrýcalýðý þöy-le ifade edilmektedir: “Biz insana, an-nesine babasýna iyi davranmasýnýemrettik. Zira annesi onu her günbiraz daha güçsüz düþerek karnýndataþýmýþtýr. Sütten kesilmesi de iki yýlkadar sürer. Ýnsana buyurduk ki:Hem Bana, hem de annene babanaþükret, unutma ki sonunda Bana dö-neceksiniz.” 7 Ayette de iþaret edildi-ði üzere, anneler yavrularýný dünyayagetirmeden önce türlü zorluklarakatlandýklarý gibi, dünyaya getirdiktensonra da Ýlâhî rahmetin insanda te-cellisinin en güzel örneðini sergileye-rek þefkatle beslemiþler, büyütmüþ-lerdir. Annelerin hakkýnýn ancak cen-netin onlarýn ayaklarýnýn altýna seril-mesiyle ödenebileceðini “Cennetannelerin ayaklarý altýndadýr” 8 rivaye-ti ifade etmektedir. Divan’ýnda farklýþiirlerle anne baba sevgisini iþleyenmerhum Hulûsi Efendi, kimi zamanda manzum hadislere yer vermiþtir.Zikri geçen rivayet de Divan’da mýs-ralara þu þekilde yansýmaktadýr:

Bir hadisinde buyurmuþ Fahr-i âlem

Nicedir kýymet-i ümm kadr-i pederincinme

Ümmühâtýn kadem-i tahtýdýr buyur-muþ cennet,

Öpmeye pâyýný bu müjde yeter in-cinme 9

Varlýk sebebimiz anne babalarý-mýzýn deðerini bilmek hem dinî hemde insanî görevimizdir. Çaðýmýzýnyozlaþan dünyasýnda onlarý gözyaþla-rý içinde yalnýzlýða terk etmek iseMüslüman kimliðine yakýþmamakta-dýr. Buna göre, rýzalarýný kazanmakve dualarýnda kendimize yer bulmakadýna onlara layýk olduklarý þekildedavranmak gerekmektedir. Hz. Ýbra-him’den öðrenilen þekilde evlatlar danamazlarýnda ebeveynlerine dua et-melidirler: “Ey Rabbimiz! Beni, an-

nemi, babamý ve bütün müminleri

kýyamet günü baðýþla.” 10

“Allah'ýn rýzasýanne ve babanýnrýzasýndadýr.Allah'ýn öfkesi deanne babanýnöfkesindedir.”

(Tirmizî, (25) Birr, 3, had. no: 1899.)

DDiippnnoottllaarr

1- Ýsrâ, 17/23-24.2- Tirmizî, Birr, 3, had. no: 1899. 3- Buhârî, (78) Edeb, 1, had. no: 5970; Müslim, (1)

Ýman, 36, had. no: 135.4- Buhârî, (78) Edeb, 6, had. no: 5976; Müslim,(1)

Ýman, 38, had. no: 143, 144.5- Buhari, (78) Edeb, 2, had. no: 5971; Müslim,

(45) Birr6- Buhari, (78) Edeb, 2, had. no: 5971; Müslim,

(45) Birr, 1, had. no: 1.7- Lokman, 31/14.8- Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, Dâru'l-Fikr, Beyrut,

1412, 8/256, had. no: 13400; Kudâî, Müsnedu'þ-Þihâb, Müessesetu'r-Risale, Beyrut, 1986, 1/102,had. no: 119.

9- Ateþ, Es-Seyyid Osman Hulusi, Mektubât-ýHulûsi-i Darendevî, Ankara, 1996, s. 61.

10- Ýbrahim, 14/ 41.

Somuncu BabaSomuncu BabaSomuncu Baba

Rukiye AYDOÐDUPeygamber Ýklimi

Allah'ýn Rýzasý, Ebeveynin Rýzasýndadýr

Ýnsan, kendisini yoktan var ede-rek en üstün sýfatlarla donatan, türlünimetler bahþeden Rabbine karþý so-rumludur. Yüce Yaratýcý insaný enginrahmetiyle kuþatmýþ, keremiyle lü-tuflandýrmýþtýr. Bunun karþýlýðýnda in-san, Rabbine itaat ederek þükrünüifade etmelidir. Ayetlerde ve hadis-lerde Allah’a iman ve itaatle birliktezikredilen ve üzerinde önemle du-rulan hususlardan biri de anne vebabaya itaat konusudur. Zira AllahTeâlâ’dan sonra üzerimizde en çokanne ve babamýzýn hakký bulunmak-tadýr.

Kur’an-ý Kerim’de Allah’a kullukgörevinin hemen sonrasýnda annebabaya iyi davranma zikredilerek ko-nunun önemi vurgulanmýþtýr: “Rab-bin sadece kendisine ibadet etmeni-zi, anne babanýza da iyi davranmaný-zý kesin bir þekilde emretti. Onlardanbiri veya her ikisi sizin yanýnýzda yaþ-lanýrsa kendilerine “öf!” bile deme;onlarý azarlama ikisine de güzel sözsöyle. Onlarý esirgeyerek alçakgö-nüllülükle üzerlerine kanat ger ve‘Rabbim, küçüklüðümde onlar beninasýl yetiþtirmiþlerse, þimdi de senonlara öyle rahmet et’ diyerek duaet” 1 Ayette kesin biçimde anne ba-

baya itaatle birlikte, yumuþak davran-ma, rýfkla muamele emredilmekte-dir. Bunun ölçüsü de oldukça dikkatçekici bir üslupla belirlenmiþ ve onla-ra “öf!” bile demek yasaklanmýþtýr.Zira onlarýn kendi benliklerinden ge-çerek yaptýklarý fedakârlýklarýn karþýlýðýancak bu þekilde ödenebilir. Ayetteiþaret edildiði üzere insan, küçüklü-ðünde gördüðü þefkatli muameleninkarþýlýðýný zamaný geldiðinde ebevey-nine göstereceði sevgi ve saygýylavermelidir.

Hadis kitaplarýnda Edeb veya Birrbaþlýklarý altýnda anne ve babaya iyi-likle ilgili birçok rivayet zikredilmek-tedir. Bu rivayetlerde anne-babahakkýnýn Allah’a imanla birlikte elealýnmasý dikkat çekmektedir. Tir-mizî’nin Birr bölümünde zikrettiði“Allah’ýn rýzasý anne ve babanýn rýza-sýndadýr, Allah’ýn öfkesi de anne ba-banýn öfkesindedir” 2hadisinde özet-lendiði üzere, Allah’ýn rýzasý anne vebabanýn hoþnut ve razý olmasýnabaðlanmýþ, onlarýn huzursuzluðununAllah’ýn gazabýna neden olduðu be-lirtilmiþtir.

Çocuklarýnýn bedenî ve rûhî ihti-yaçlarýný karþýlayabilmek adýna gece

gündüz hiç yorulmadan, maddi ma-nevî imkanlarýný ortaya koyan anneve babaya iyi muamelede bulunmak,ibadetlerin en yücesidir. Hz. Pey-gamber’e Allah’a en sevimli gelenibadetin hangisi olduðu sorulduðun-da ilk olarak vaktinde kýlýnan namaz,sonra anne babaya iyilik, ardýndan dacihad zikredilmiþtir.

3

Dinin direði olarak tanýmlanannamaz ibadetinin arkasýndan ebe-veyne iyiliðe yer verilmesi konununönemini göstermesi açýsýndan dikkatçekicidir. Bir baþka hadiste de, kebâirolarak tanýmlanan büyük günahlararasýnda Allah’a ortak koþmanýn son-rasýnda anne babaya isyan etme zik-redilmiþ, böylece kesin biçimde an-ne babayý incitecek davranýþlar ya-saklanmýþtýr. 4

Ayet ve hadislerde anne ve ba-baya itaatin üzerinde durulmakla bir-likte, anne hakký ayrýca ele alýnmýþtýr.Zira annelerin çocuklarý üzerindeherkesten fazla emeði bulunmakta,yavrularý üzerinde en derin þefkat vemerhamet hissini anneler taþýmakta-dýr. Ýnsanlar içinde iyilik etmeye enlayýk olan kiþi sorulduðunda Peygam-berimiz’in (s.a.v) üç defa anneyi,

Page 28: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 5554 Somuncu BabaSomuncu Baba

Muhsin Ýlyas SUBAÞIBatý Ýslâmý Tanýdýkça

Tolstoy: "Karýþýk Âyinler ve Teslis Yerine,Ýslâm Gibi Sade Bir Dine Ýnanmak

Daha Ýyidir!"

Somuncu Baba

Rus kültürünün önemli isimle-rinden birisi sayýlan Tolstoy, dünyaedebiyatýnda da küçümsenmeye-cek bir yere sahiptir. Onu, “Harpve Sulh, Anna Karenina, Ýtiraflar,Hacý Murat, Diriliþ” gibi önemlieserlerinden tanýyoruz. Þöhrete veservete ulaþtýðý halde, savaþlarýn veparanýn insaný mutlu etmediðini,þöhretin getirdiði ilginin yoksula ilaçolmadýðýný gördü. Kilise, iktidar veasker üçgenine sýkýþtýrýlan ülkesininproblemlerindeki çözümsüzlük yü-zünden ümitsizliðe düþtü. Acýlarýnýgideremediði halkýnýn tepkisiz tavrý-na ortak olmak istemedi. Bu yüz-den sosyal hayattan çekilip kendisi-ni dine verdi. Hatta onu da aþarak,münzevî bir hayat yaþamaya yönel-mek istedi. Ne var ki, Hristiyanlýðýnuygulamadaki tutarsýzlýklarý onunbu dine eleþtirel bir tavýr almasýna

sebep oldu. Ýþin ilginç yanýna baký-nýz, Rus Ortodoks kilisesi, eserle-rinde dinî motifleri kullanan bu ada-mý, Hristiyanlýðýn açmazlarýný dilegetirdiði için ‘tanrýtanýmaz’ sayarakaforoz etti. O; buna raðmen, yeni-den Hristiyan mistiklerine has birhayata yöneldi. Servetini eþi ve onüç çocuðuna paylaþtýrýp kendi içinedönmek istedi. Yalnýzlýk, bakýmsýz-lýk, hastalýk ve bunlarýn tabii sonucuolarak 1910 yýlýnda 82 yaþýnda ikenölüm kapýsýný çaldý.

Tolstoy’un ölümünden bir yýlönce, Türk asýllý Ýbrahim Paþa Aða-oðlu’nun eþinin Tolstoy’a yazdýðý birmektubu vardýr. Yazar bu mektubaverdiði cevabýnda önemli tespitler-de bulunur. H. Ahmet Schmi-ede’nin bundan on beþ yýl kadarönce Türk Edebiyatý dergisinde ya-yýmladýðý bu mektubunda Tolstoy,

Yelena Yefimova (Vekilova)’ya yaz-dýðý cevabýnda ana hatlarýyla þöylediyor:

“Sizin oðullarýnýzýn Tatar halkýnýnbilgilenmesine yardým etme arzu-sunu takdir etmemek olmaz. Böyleolduðu halde (Hz) Muhammed’indinini kabul etmenin de ne derecelâzým olduðunu da anlatamam.

Müslümanlýðýn Hristiyanlýk kar-þýsýndaki üstünlüðüne ve özelliklesizin evlatlarýnýzýn hizmet ettiklerimaksadýn âlicenaplýðýna gelince, bukonuya bütün kalbimle katýlýyorum.Hristiyan ideali ve öðretisini gerçekanlamda her þeyden üstün tutan birinsan için bunu itiraf etmek ne ka-dar acayip olsa da, demeliyim ki,Müslümanlýðýn dýþ þekline göre Or-todoks kilisesinden kýyas kabul et-mez derecede yüksekte durduðu-

Somuncu Baba

“Sadece Tanrý’ya inandýðým anlarda yaþamýþ olduðumu hatýrladým. Bu,geçmiþte nasýlsa, bugün de öyleydi. Yaþamak için Tanrý’nýn varlýðýnýn

farkýnda olmaya ihtiyaç duyuyordum. Onu unutmaya, ya da onu inkaretmeye göreyim, ölüyordum.”

na þahsen ben kesinlikle þüphe et-mem. Nitekim, eðer bir insan, Or-todoks kilisesine mi, yoksa Ýslâm di-nine mi ilgi duymak yollarýndanhangisini seçmek meselesi ile karþýkarþýya kalýrsa, her akýllý insan, karý-þýk ve anlamsýz bir ilâhiyat kavramý,yani üç sýfatlý Tanrý’nýn aforoz mera-siminin, âyinlerin, Ýsa’nýn anasýnayalvarýþlarýnýn, azizlerin ve onlarýnmerasimle bitmez tükenmez iba-detlerinin yerine, þüphe yok ki, birve tek olan Allah’ý ve Peygamberiolan Ýslâm dinini üstün tutar...Bubaþka türlü de olamaz.”

“Hristiyanlýðýn Müslümanlýktanüstün olmasý mümkün deðildir!” di-yerek mektubuna devam eder veþu sözleri ekler:

“Bütün dinlerin özetini verenÝslâmiyet’i hakikati itiraf eden en el-veriþli din mevkiinde görmekte-yim.”

Tolstoy, bu mektubu Paþa’nýnRus asýllý hanýmý, çocuklarýnýn Müs-lüman olmasýný önlemesi için ken-disine yardým etmesini umarak baþ-

vurduðu için yazmýþ. O da, âdetâçocuklarý buna teþvik etmiþ. Tolstoymektubunu þu tavsiyeyle bitirir:

“Benim düþüncelerimi oðullarý-nýza iletirseniz, bu fikirler, onlarýngüzel teþebbüslerinin gerçekleþme-sine yarayabilir.” 1

Tolstoy’un bu görüþü bir mek-tup hatýrlatmasý olarak alýnmamalý-dýr. Bunun kimliðinde oturmuþ birkanaat olduðunu, daha sonraonunla ilgili yapýlan baþka yayýnlardada görmekteyiz. Bunlardan birisi,onun ömrünün sonuna doðru 6 yýlkadar doktorluðunu yapan Slovakasýllý Duþan Petroviç Makovitski,“1904-1910 Yýllarý Arasýnda Tols-toy’un Yanýnda” adýyla yayýmladýðý

hatýratýnda, bu mektup konusunada iþaret ederek þunlarý yazar:

“1909 yýlý Mart ayýnýn 13’ündeLev Nikolyeviç Tolstoy bir sohbetsýrasýnda dedi ki: “Bir annedenmektup aldým. Yazýyor ki; çocukla-rýmýn babasý Müslüman’dýr, ben iseHristiyan’ým. Ýki oðlum var, biri tale-bedir, öbürü ise zabit (subay). Herikisi de Ýslâm dinine geçmek isti-yor.”

Tolstoy’un bu sözü üzerineTolstoy’un arkadaþý Sofya Andre-yevna, “Belki de oðullarý çok eþli ol-mak için Müslüman olmak istiyor-lardýr”, dedi.

Tolstoy: ‘Ne olur ki?..Sanki biz-de çok eþliler az mý? Bu mektup

Page 29: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Bu ayýrýmý da baþka bir kitabýndayapar:

“Telkine en açýk olan küçük ço-cuklara, onlara ne aktarýldýklarýnayeterince dikkat etmeyen eðitimci-ler, sözde Hristiyanlýðýn akýl ve bilgi-ye ters düþen, saçma sapan ve gay-ri ahlâkî doðmalarýný öðretiyorlar.Çocuklara, saðlýklý, bir zihnin kabuledemeyeceði teslis dogmasý, ÜçAllah’ýn insan türünün kurtuluþu içinyeryüzüne iniþi, haþri ve semayayükseliþi öðretiliyor. Hem akýl veçaðdaþ bilgiye ve hem de insan vic-danýna ters düþen bütün bu akide-ler çocuðun yeni fikirleri kabule açýkzihnine çýkmamacasýna kazýnýyor veçocuk, kuþku duyulmaz hakikat ola-rak kabul ve tasavvur ettiði dogma-lardan doðan çeliþkilerin iç yüzünüanlamada tek baþýna býrakýlýyor.” 6

Sadece Tanrý’ya inandýðým an-larda yaþamýþ olduðumu hatýrladým.Bu, geçmiþte nasýlsa, bugün de öy-leydi. Yaþamak için Tanrý’nýn varlýðý-nýn farkýnda olmaya ihtiyaç duyu-yordum. Onu unutmaya, ya daonu inkar etmeye göreyim, ölü-yordum.

Bu canlanma ve ölme de neyinnesi? Tanrý’ya olan inancý yitirdiðim-de yaþamýyorum. Þayet O’nu bul-maya yönelik içimde bir umut kýrýn-týsý olmasaydý kendimi çoktan öl-dürmüþtüm. Sadece O’nu hissetti-ðimde ve bulmaya çalýþtýðýmda yaþý-yor, gerçekten yaþýyordum. “Dahane arýyorsun?” diye haykýrdý içim-deki ses. “Bu O! O, O’nsuz yaþaný-lamayandýr. Yaþamak ve Tanrý’yý bil-mek ayný þeylerdir. Tanrý var oluþ-tur.”

“Tanrý’yý arayarak yaþadýn mý, birdaha Tanrýsýz yaþayamazsýn.” Veher zamankinden daha güçlü bir

þekilde, içimdeki ve etrafýmdaki herþey aydýnlandý ve bu ýþýk beni birdaha terk etmedi. Böylelikle intiharetmekten kurtuldum” 7

Tolstoy, kendi bunalýmlarýný aþ-týktan sonra, “Tanrý ama kimin tan-rýsý?” diye de sorar kendine. So-nunda bütün dinlerin özündekiTanrý’nýn ayný olduðunu görür. Hat-ta, Allah’ýn varlýðýna ulaþma huzuru-na raðmen, Kilise’nin, Kitab-ý Mu-kaddes’in yanlýþlarýndan kurtula-maz. Ýtiraflarýnda bunlarý da dile ge-tirir: “Bende eskiden nefret uyandý-ran bir þey þimdi apaçýk bir þekildegözlerimin önündeydi. Köylülerarasýnda, beni iðrendiren o yalandolana kilise temsilcileri arasýnda ol-duðundan daha az rastladýðýmý gör-sem de, sýradan halkýn inancýnda dahakikatle yalanýn iç içe olduðunuanlamýþtým. Peki, hakikatin kaynaðýneydi, yalanýnki neydi? O sözdekutsal gelenekte ve Kitabý Mukad-des’te yanlýþ ile gerçek iç içeydi. Ya-lan ile gerçek de kilise denilen o ku-rum tarafýndan kuþaktan kuþaða ak-tarýlýyordu.”8 Ýþte, böyle bir savun-ma, onda Ýslâm’ý tanýma ihtiyacýnýdoðurmuþ olmalý ki, yukarýdakimektupta sözünü ettiðimiz ifadele-re ulaþýr...

Burada vurgulamak istediðimbir husus vardýr: Dýþarýdan bir ay-dýn; Ýslâm’ýn bütün detaylarýný bil-meyen Tolstoy, Ýslâm’a böyle baka-biliyor da, Müslüman ana ve baba-dan doðan bizim aydýnýmýzdaki bumânevî buhran nereden geliyor?..

Bir kýsým insanlar konfora gö-müldükçe, kültürden ve daha çokda inançtan uzaklaþýyorlar. Kendisiniiçinde yaþadýðý toplumun bir parça-sý, ancak sorumlu ve yönlendiricietkili bir parçasý olarak gören insan,farklýlýðýný imtiyaza dönüþtüremez!..

O farklýlýktan doðan bir bedelinkendisinden beklenildiðini düþünür.Dürüst ve namuslu aydýn için bu,sosyal bir zorunluluktur… Sanýrým,Tolstoy, dürüst olmanýn bir gereðiolarak, çocuklarý Müslüman olananneyi uyarýyor ve “Onlarýn yaptýðýþey doðrudur, üzülme, müdahalede etme” diyor. Hatta, bununla dayetinmeyerek, kendince önemligördüðü bazý hadisleri bir arayatoplar. Onun, dostlarýna manevimiras olarak býraktýðý hadisler çokanlamlýdýr. 9

Bir yazar, üstelik Ortodoks biryazar, peþinden gitmediði bir Pey-gamber’in sözlerini niye derleyipkitap haline getirerek yayýmlar? As-lýnda bu soruya hepimizin cevaparamasý gerekir. Kendi dostlarýnabu kitapçýðý daðýtýrken; “Güne birhadis okuyarak baþlayýn” diyorsa,bunun önemli bir sebebi olmalý.

Bizim dünyamýzýn dýþýndan ikiromancýnýn ve düþünürün bu ko-nudaki tespitleri umarým bizim ay-dýnýmýzda biraz daha saðduyuludavranýþa zemin hazýrlar…

Ýnsanýmýzýn, böyle düþünceler-den harmanlanmýþ þahsiyete sahipaydýna ihtiyacý gün geçerek artmak-tadýr…

Eylül / 2006 5756 Somuncu Baba

hakkýnda düþünürken benim içinçok þey aydýnlandý.(Hz.) Muham-med her zaman Evangelizm’in(Hristiyanlýðýn) üstüne çýkýyor. O,insaný Allah saymýyor ve kendini deAllah ile bir tutmuyor. Müslümanla-rýn Allah’tan baþka ilahý yoktur veMuhammed onun peygamberidir.Burada hiçbir muamma yoktur.’

Sofya Andreyevna; “Hangisi da-ha iyidir? Hristiyanlýk mý, Müslü-manlýk mý?”

Tolstoy: “Benim için açýktýr ki,Müslümanlýk daha iyidir, daha üs-tündür.”

Kýsa bir süre düþündükten son-ra Lev Nikolayeviç Tolstoy tekrareder: “Müslümanlýk mukayese edil-diðinde Hristiyanlýktan üstünlüðügörülür. Müslümanlar bana çokyardým etmiþtir.” 2

Tolstoy’un bu anlattýklarý,Ýslâm’a birþeyler ilâve eder mi? El-betteki hayýr!... Hatta, bunun aksiniyapsa da, talihsiz birçok Batýlý veyerli aydýn gibi körü körüne Ýslâm’asaldýrsaydý, o da Ýslâm’dan bir þeyeksiltir miydi? Yine hayýr!...

Tolstoy, 1874’ten itibaren, daha45 yaþýn üzerine yeni çýkmýþkenHristiyanlýðýn temsil ettiði Ýlâh inan-cýndan uzaklaþarak Tek Allah fikrineyöneldi. Bu yüzden Hristiyanlýðýnteslis akidesine ters düþtü. “AnnaKarenina” da bu inanç krizinin açýkizleri görülür. “Diriliþ” adlý romanýn-da bu, daha da netleþir. Ýnançsýz veAllah’a yönelmeden hayatýn bir an-lamýnýn olmayacaðýný savunmayabaþlar. “Ýtiraflarým”da, içindeki çö-zülmeyi etraflý bir þekilde anlatýrkenþunlarý söyler:

“Ben Ortodoks Hristiyan inan-cýna göre vaftiz edildim ve yetiþtiril-dim. Bu inanç bana çocukluk vegençlik çaðým boyunca öðretildi.Ne var ki, on sekiz yaþýnda Üniver-siteyi ikinci sýnýftan terk ettiðimde,geçmiþte bana öðretilen þeylerinhiçbirine artýk inanmýyordum. Bellihatýralardan çýkarabildiðim kadarýy-la, bana öðretilenlere hiç ciddi ola-rak inanmamýþtým.”3

Tolstoy, bu ifadelerle baþladýðý“Ýtiraflarým”da, kendi toplumundakidinî hayatýn anlatým ve öðretimi ilebuna karþý insanlarýn aldýðý tavrý da,bir sosyal olgu olarak dile getirir:

“Benim inançtan kopuþum bi-zim seviyemizdeki insanlar arasýndaolaðan olduðu þekilde gerçekleþti.Çoðu durumda, zannedersem þuþekilde oluyor: Siz de diðerleri gibi,dinsel öðretiyle sadece hiçbir ortakyönü olmayan ilkeler doðrultusun-da bir hayat deðil, genel olarak buöðretiye karþý olan bir hayat sür-mektesiniz. Dinsel öðreti hayatýnýz-da bir rol oynamamaktadýr. Ýnsan-larla olan iliþkilerinizde bu öðretiyleasla yüz yüze gelmemektesiniz. Sizde yaþamýnýzda bu öðretiyi dikkatealmýyorsunuz. Dinsel öðreti hayatýnçok uzaðýnda ve hayatla ilintisiz birþekilde dile getirilmektedir. Þayetbu öðretiye tesadüf edilecek olur-sa, o zaman o, hayattan kopuk, ha-yatýn dýþýnda bir olgudan ibarettir.” 4

Yazar, itiraflarýnýn son bölümle-rine doðru, birkaç cümle ile mese-leyi yeniden irdeler:

“Dinî öðretide doðruluk payý ol-duðu benim için þüphe götürmezbir gerçek, ancak þu da kesin ki, buöðretide yanlýþlar da var. Bense ne-yin doðru, neyin yanlýþ olduðunubulmak ve bu ikisini birbirindenayýrmak zorundayým.” 5

KKaayynnaakkllaarr1- Tolstoy'un Bir Mektubu, H.Ahmet Schemiede,

Türk Edebiyatý Dergisi, Eylül 1990

2- Yasnopolyana Kayýtlarý, Cilt 3. s.356; bk. Tolstoy,

Hz. Muhammed, s.58 Karakutu Yayýnlarý, Ýstanbul-

2005

3- Tolstoy, Ýtiraflarým, s.5. Antik Dünya Klasikleri,

Ýstanbul-2005

4- Ýtiraflarým,s.6.

5- Ýtiraflarým, s.92. Antik Dünya Klasikleri, Ýstanbul-

2005

6- Tolstoy, Din Nedir, s.51. Akvaryum Yayýnlarý, Ýstan-

bul-2005

7- Ýtiraflarým, s.74.

8- Ýtiraflarým, s.91

9- Tolstoy, Hz. Muhammed'in Kur'an'a Girmeyen

Hadisleri, bk. Tolstoy; Hz. Muhammed, s.24.

Hat: Cafer Kelkit

Page 30: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 5958

Elimizin altýnda karnýmýzý doyu-racak yiyecekler varken aç duru-yorsak, bunu Allah için yapýyorsakbunun ödülünü "bizzat ben vere-ceðim" buyuruyor Rabbim.

Bu ne büyük ihsandýr insana.

Bu, ne büyük iltifattýr insana.

Bu ne büyük ikramdýr insana.

Rabbim, senin, hafsalamýzýn ala-mayacaðý kadar büyük ve sonsuzolan rahmetinden diliyor ve onanail olmak için oruç tutuyoruz. Ka-bul buyur oruçlarýmýzý Rabbim!

"Cennette Reyyan denilen birkapý vardýr. Bu kapýdan Kýyamet gü-nünde yalnýz oruç tutanlar girer.Onlarla beraber baþka hiçbir kimsegiremez. (Kýyamet gününde) oruç-lular nerede, diye çaðrýlýr. Oruç tu-tanlar kalkýp o kapýdan girerler.Oruçlularýn sonuncusu bu kapýdaniçeri girdiði zaman kapý kapatýlýr, ar-týk ondan içeriye hiç kimse gire-mez."

Orucun bir kokusu vardýr.

Evimizi, sokaðýmýzý, iþyerimizilebalep doldurur.

Benim en çok sevdiðim yönle-rindendir Ramazanýn.

Bir ay bu kokuyla içli dýþlý olu-rum.

Ramazan biter, bayram gelir,bayram süresince de evi terk et-mez bu koku.

Oruç kokusudur bu, oruçlununkokusudur bu…

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)"Oruçlunun aðzýndan çýkan koku,Allah indinde misk kokusundan da-ha hoþtur." buyurarak bu kokunungüzelliðine iþaret etmiþtir.

Akþam, hüzün ve sevinçle gelirRamazanda.

Bir Ramazan günü geride kal-

mýþtýr ki içten içe toplamda bir hü-zün verir insana.

Bir anda hissediveririzRamazanýn yarýsýna veya son ongününe geldiðimizde de o an hü-zün kaplar içimizi.

"Elveda ya þehr-i Ramazan" de-memize az kalmýþtýr veya denmeyebaþlanmýþtýr.

Sevinç ise iftar sevincidir.

Ezanlar okunurken edilen dua-nýn makbuliyetinin verdiði sevinçtir.

Rabbimizin nimetleriyle aramý-za giren yasaðýn kalkmasýnýn sevin-cidir.

Somuncu BabaSomuncu BabaSomuncu BabaSomuncu BabaSomuncu Baba

Bir gök ekini saçýlýr aylardan bir aya. Aylarýn sultanýolan aya. Sofralara saçýlýr, sokaklara saçýlýr, camilere sa-çýlýr, kentin üstüne saçýlýr ve çepeçevre kuþatýr bizi bugök ekini. Ramazan deriz adýna. On bir ayýn sultaný de-riz adýna. Sahuru, imsaký, iftarý, sadakasý ve gecelerin enhayýrlýsý olan Kadir gecesi, arefesi, bayramý ile alabildiði-ne zengindir Ramazan.

Gönlü gözü açýk olanýn nasibine çokça düþer bu gökekininden.

Gök ekininden nasiplenen kalp açar kapýlarýný. Gö-nül kapýsýný aralayanýn aralayamacaðý kapý mý vardýr. Bü-tün kapýlar açýlýr ona. Rahmet kapýsý, reyyan kapýsý, guf-ran kapýsý, maðfiret kapýsý, ihsan kapýsý…

Ve o gönül, kendi kapýlarýný açar, yoka yoksula, eþe dos-ta, öðrenciye…

"Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun se-vabý kadar sevap yazýlýr. Üstelik bu sebeple oruçlununsevabýndan hiçbir eksilme olmaz." buyuruyor SevgiliPeygamberim (s.a.v.).

Bunun içindir ki gönlü gözü açýk müslüman kapýsýnýsonuna kadar açar ki kendine verilen nimeti Veren'inadýna tasadduk etsin.

Tasadduk etsin ki elindeki nimeti iki defa çoðalsýn:Dünyada ve ukbada…

Tasadduk etsin ki vermenin güzelliðini soyuttan so-muta çevirsin.

Ýþte böyle bir gök ekinidir Ramazan.

Bu denli zenginliði anlatmaya söz yeter mi?

Yetmez elbette.

Bu zenginlik yaþanýr, doyasýya yaþanýr.

"Allah (bir hadis-i kudside) þöyle buyurmuþtur:"Oruç sýrf benim içindir, ben de onu (dilediðim gibi)mükâfatlandýracaðým. Kulum benim için yiyeceðini terketti."

Bu, bir oruçlu için ne güzel muþtudur.

Her þeyin sahibi ve hâkimi, o sonsuz nimet sahibi;o engin rahmetinden bir kuluna "ödül" verecek, hemde dilediði gibi.

Çünkü "Kulum benim için yiyeceðini terk etti." bu-yuruyor.

Elimizin altýnda sular varken susuz yanýyorsak;

Mustafa OÐUZDeneme

Bir Gök Ekinidir Ramazan

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) "Oruçlu için iki sevinç vardýr: Biri,orucu açtýðý zamanki sevincidir; diðeri de Rabbine kavuþtuðuzamanki sevincidir." buyurmuþ ve bu sevinci bize anlatmýþtýr.

“Peygamber

Efendimiz (s.a.v.)

"Oruçlunun aðzýndan

çýkan koku, Allah

indinde misk

kokusundan daha

hoþtur." buyurarak bu

kokunun güzelliðine

iþaret etmiþtir.”

Foto

ðraf

: Asla

n Te

ktaþ

Page 31: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

60 Somuncu Baba

Doç. Dr. Bünyamin ERULSahabe Albümü

Anne adý : Esma bint Selame, Habeþistan'a ikinci hicreteden muhacirlerden.Eþ(ler)i : Hind bint MutarrifAkrabalarý : Ummu'l-Cülâs lakablý Esma bint Mahremebaba annesidir.Oðullarý : Hâris, Mutarrif, AbdullahKýzlarý : Emetullah, Habbâbe, Ummu'l-HulâsKabilesi : Kureyþ, Mahzum ,Ýslâm'a giriþi : Babasý ilk müslümanlardan.Sohbet süresi : Hz. Peygamber'in hayatýnýn son 8 senesineyetiþmiþ.Rivayeti : 1Yaþadýðý yer : Habeþistan, MedineMesleði : Kýraat Hocasý (Kâri)Hicreti : Habeþistan'dan Medine'ye.Savaþlarý : Tespit edilemedi.Görevleri : Hz. Ömer'in, bazý cariyelere verdiði elliþersopalýk zina cezasýný uygulayanlardandýr.Fiziki yapý : Tespit edilemedi.Mizacý : Fedakâr, müttaki.Ayrýcalýðý : Ubey b. Ka'b'dan kýraat öðrendi ve bu saha-

da en önde gelen þahsiyetlerden oldu, talebeler yetiþtirdi.Ömrü : Yaklaþýk olarak 70 yýl.Ölüm yýlý : 64, 70'ten sonra.Ölüm yeri : MedineÖlüm sebebi : Tespit edilemedi.Hakkýnda : Sahabi olup olmadýðý tartýþýlanlardandýr.Hacda çift hörgüçlü, uzun ayaklý iki deveyi kurban etmiþtir.Besmele çektiðini söylemesine raðmen bizzat duymadýðý içinkölesinin kestiði hayvanýn etinden yememiþtir.Hadisleri : Hz. Peygamber dedesi Ebî Rabîa'nýn evine,hasta ziyareti vb. sebeple geldiðinde, baba annesi Hz.Peygamber'den kendisine tavsiyede bulunmasýný istemiþ, Oda: "Ey Ummu'l-Cülâs! Kendine verilmesini arzu ettiðin þeyi,sen de kýz kardeþine ver!" buyurmuþtur.Sözleri : "Mekke, Medine'den daha hayýrlýdýr" demiþ,nedenini soran Hz. Ömer'e: "Çünkü Mekke, Allah'ýn haremve emniyet bölgesidir, orada Allah'ýn evi vardýr" cevabýný ver-miþ, Hz. Ömer de itiraz etmemiþtir.Kaynaklar : Ýbn Sa'd, Tabakat, V. 28, 165; Ýstiab, II. 363-4; Üsd, III.

360-361; Ýsabe, II. 356-7; DÝA, I. 86-7; Muvatta, Hac 142, Zebaih 2, Medine

21.

Adý : AbdullahKünyesi : Ebu'l-HârisDoðum yýlý : M. 616 yýlý veyasonrasýnda.Doðum yeri : HabeþistanBaba adý : Ayyaþ b. Ebî Rabîa,Habeþistan'a ikinci hicret edenmuhacirlerden.

Abdullah b. AyyâþHHzz.. PPeeyyggaammbbeerr ddeeddeessii EEbbîî RRaabbîîaa''nnýýnn eevviinnee,, hhaassttaazziiyyaarreettii vvbb.. sseebbeeppllee ggeellddiiððiinnddee,, bbaabbaa aannnneessii HHzz..PPeeyyggaammbbeerr''ddeenn kkeennddiissiinnee ttaavvssiiyyeeddee bbuulluunnmmaassýýnnýýiisstteemmiiþþ,, OO ddaa:: ""EEyy UUmmmmuu''ll-CCüüllââss!! KKeennddiinnee vveerr-iillmmeessiinnii aarrzzuu eettttiiððiinn þþeeyyii,, sseenn ddee kkýýzz kkaarrddeeþþiinnee

vveerr!!"" bbuuyyuurrmmuuþþttuurr..

Somuncu BabaSomuncu BabaSomuncu BabaSomuncu Baba

Küçük bir oruçlunun elini hurmaya veya su bardaðý-na uzatmasýnýn sevincidir.

Akþamýn o hafif kýzýllýðý baþlarken yeryüzüne yayýlanezanýn içimizi dolduran neþvesidir.

"Oruçlu için iki sevinç vardýr: Biri, orucu açtýðý za-manki sevincidir; diðeri de Rabbine kavuþtuðu zamankisevincidir." buyurmuþ ve bu sevinci bize anlatmýþtýrSevgili Peygamberimiz (s.a.v.)

Kaybettiðimiz o eþsiz ülke.

Yurtlarýn yurdu, yurdun en yurdu hatta: Cennet…

Yitik sevdamýzýn mekaný.

Bir de yýlmaz, eskimez, durmak bilmez düþmaný-mýz: þeytan.

Her ikisine de bakan öyle bir yönü var kiRamazanýn, onu "eþsiz" konuma getirmektedir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.): "Ramazan geldiðindeCennet kapýlarý açýlýr, Cehennem kapýlarý kapanýr, þey-tanlar da baðlanýr." buyurarak Ramazanda düþmanýnbaðlandýðýný, cennetin kapýlarýnýn açýldýðýný söyleyerekmüjdeyi veriyor.

Ne güzel müjdedir bu ki bir ay boyunca cennetinkapýlarý açýlýr.

Ne güzel müjdedir bu ki bir ay boyunca cehenne-min kapýlarý kapanýr.

Ne güzel müjdedir bu ki bir ay boyunca þeytanlarbaðlanýr.

Bir mü'min için ifade ettiði anlam öylesine güzel vehikmetlidir ki bunu idrak eden yürek Ramazaný doludolu yaþamaktan bir an bile geri durmaz, durmamalýdýr.

Cennet kapýlarý açýlmýþ, cehennem kapýlarý kapan-mýþ, düþman (þeytan) baðlanmýþtýr.

Böyle olunca da elini kolunu sallaya sallaya hayýrdanhayýra koþar bir inanmýþ yürek.

Bu fýrsatý sonuna kadar kullanýr inanmýþ bir yürek.

Bundandýr ki Ramazan apayrý bir atmosferdir.

Bundandýr ki Ramazanýn kendine has coþkusu vardýr.

Köylere, kasabalara, þehirlere vurduðu damgasý vardýr.

Bundandýr ki Ramazan bir kültürdür, medeniyettir.

Bundandýr ki Ramazan gelince yeryüzü kardeþliðigelir gözlerimizin önüne.

Ýftar sofralarýnda bir araya gelir sarý, siyah ve beyaz ýrk.

Renkler bir, diller bir, gönüller bir olur; birleþtirirRamazan insanlarý.

Yeryüzü kardeþliðinin resmini çizer, her bir dokusu-na Ramazanýn atmosferini ekleyerek.

Ramazan, þehre ruhunu üfler durur bir ay boyunca.

Ýlahî bir soluktur þehre üflenen. Sahurdan, iftarda,oruçlunun aðýz kokusunda, iftar çadýrlarýnda hissedilenbu soluktur.

Minarelerden ezanlarla yayýlan, camilerde gürül gü-rül okunan mukabelelerde Kur'an’a eþlik eden, insanla-rýn kalbine merhamet duygusunu katan, sokaklardankötü sözleri alýp giden bu soluktur.

Bu soluðu bir ay boyunca hissedene, gidiþinde üzü-lene ne mutlu.

Ramazan kültürünün en son halkasý oldu iftar ça-dýrlarý.

Kökü asr-ý saadete dayanan bir geleneðin en sonhalkasý demeli aslýnda bu çadýrlara.

Üsküdar meydanýndan baþlayarak Ýstanbul'un diðerilçelerine oradan da Anadolu'ya; hatta Avrupa ülkeleri-nin meydanlarýna yayýlan bu çadýrlar, yardýmlaþma kül-türümüzün göstergesi ayný zamanda.

Belediyesinden, esnafýna kadar o çadýrlarda yemekikram eden insanlar ne güzel insanlardýr.

Ev ev dolaþýp kumanya daðýtan insanlar, yeryüzün-de dolaþan melekler deðil midir?

Çivisi çýkmýþ Dünya, bu güzel insanlarla ayakta dur-muyor mu?

Utanýlasý insanlýðýn gülü bu insanlar deðil midir?

Yeryüzünün gülü Ramazan deðil midir?

Ramazan geliyor, yeryüzüne Cennet soluðu getiri-yor. Cennet soluðunu ciðerlerine çeken insanlar yeryü-zünü cennete çevirmek için çabalýyor.

Ramazan budur iþte: anlatýla anlatýla bitmeyen birgüzellik.

Ramazan budur iþte: yaþanýla yaþanýla doyulmayanbir güzellik.

Allah, Ramazan boyunca elimizi, duamýzý, kalbimizive gözümüzü açýk etsin saðanak saðanak yaðan rahme-tine…

Eylül / 2006 61

Page 32: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 6362 Somuncu Baba

bir cezâdýr." deyince, Ahmed binHanbel; "Bu ne güzel ve ne mânâlýbir cevaptýr." buyurdu.

MMaa’’rruuff-ýý KKeerrhhîî''ddeenn NNaassiihhaattlleerr

"Dünya dört þeyden ibarettir:Mal, söz, uyku ve yemek. Mal; in-saný Allahü Teâlâ'ya isyân ettirir.Söz, insaný Allahü Teâlâ'dan oyalar.Uyku, insana Allahü Teâlâ'yý unuttu-rur. Yemek ise insanýn kalbini katý-laþtýrýr." buyurdu. Sýrrî Sekâtî buyur-du ki: Ma'rûf-ý Kerhî'yi þöyle söyler-ken iþittim: "Kim kibirli olur, kendinibüyük görürse Allahü Teâlâ onu ye-re vurur; kim Allahü Teâlâ ilemünâzea ederse (karþý gelirse) Al-lahü Teâlâ ona gazâb eder. Kim Al-lahü Teâlâ'ya tevekkül eder O'na sý-ðýnýr ve güvenirse; Allahü Teâlâonun yardýmcýsý olur. Kim AllahüTeâlâ'ya tevâzû ederse, AllahüTeâlâ onu yükseltir."

Ma'rûf-ý Kerhî'ye "Dünyâ sevgi-si kalbden nasýl çýkar?" diye sorul-duðu zaman buyurdu ki: "Allah'akarþý hâlis sevgi, tam bir muhabbetve hüsn-i muâmele yâni Allah'ýnrâzý olduðu iþleri yapmak ve menettiklerinden sakýnmak ile" cevâbý-ný verdi.

Bir gün abdesti bozuldu. He-men oracýkta teyemmüm etti. "ÝþteDicle, niçin teyemmüm ettiniz."dediklerinde; "Oraya gidinceye ka-dar acaba yaþayabilir miyim? Ölü-

verirsem abdestsiz olmýyayým." de-di.

Ma'ruf-ý Kerhî, Ramazan ayýn-dan baþka bir ayda, nâfile oruç tu-tarken Baðdat çarþýsýndan geçiyor-du. Ýkindi vakti bir su daðýtýcýsý; "Be-nim suyumdan içene Allahü Teâlârahmet etsin" diye baðýrýyordu.Hazret-i Ma'ruf, sucunun elindekibardaðý alýp içti. Talebeleri dedi ki:"Efendim siz oruçlu deðil miydiniz?""Evet oruçlu idim. Fakat bu su daðý-týcýsýnýn duâsý üzerine nâfile orucubozdum." buyurdu.

Ma'ruf-ý Kerhî vefât edince,kendisini rüyâda gördüler; "AllahüTeâlâ, sana nasýl muâmele eyledi?"dediler, "O su daðýtýcýsýnýn duâsý iledaha fazla ihsâna kavuþtum." dedi.

Ma'ruf-ý Kerhî'ye: "Muhabbetnedir?" diye sordular. Cevâben bu-yurdu ki:

"Muhabbet, öðrenmek ve öð-retilmekle elde edilen bir þey deðil-dir. Ancak Allahü Teâlâ'nýn bir ihsânýile elde edilir."

Buyurdu ki: "Kulun mâlâyanîboþ ve faydasýz konuþmasý, Allah'ýnonu zelil ve yalnýz býrakmasýnýnalâmetidir."

"Tasavvuf, hakîkatlarý almak vehalkýn elinde olan dünyâ malýndanümidini kesmektir, uzaklaþmaktýr."

"Üstün olmak sevdasýnda olan,ebedî olarak felâh bulmaz, kurtula-maz."

"Allahü Teâlâ bir kuluna iyilikmurâd ederse; hayýrlý amel kapýsýnýaçar, söz kapýsýný kapar. Kiþinin iþeyaramaz söz konuþmasý bedbaht-lýktýr. Kötülük murâd ettiðinde bun-larýn aksini yapar."

"Amelsiz Cennet'i istemek veemir olunduðunu yapmadan rah-met ummak, câhillik ve ahmaklýktýr."

"Dilini (baþkalarýný) kötülemekve aþaðýlamaktan koruduðun gibi,medh etmekten de koru."

Buyurdular ki: "Diþi hayvana bi-le bakmaktan sakýnýnýz."

"Kim mümin kardeþinin bir ay-býný örterse, Allahü teâlâ onun buiþinden dolayý bir melek yaratýr,onun elinden tutar ve o melekleberâber Cennet'e girer."

Ma'ruf-ý Kerhî hazretleri kendikendine dövünür; "Ey nefs, hâlis olki halâs (kurtuluþ) bulasýn" buyururve aðlardý.

Ma’ruf-ý Kerhi Hazretleri ölümüyaklaþtýðýnda vefakâr talebesi SýrrîSekati'ye döner ve "Ben ölünceüzerimdeki gömleði fakirlere ver"der. Biliyor musunuz zaten bütünserveti o gömlektir. Hasýlý bu âlem-den geldiði gibi gider.

Ma'ruf bin Firûz Baðdât'ýn Kerhbeldesinden olduðu için Kerhî de-nilmiþ ve Ma’ruf-ý Kerhî diye tanýn-mýþtýr. Sofiyye-i aliyyenin büyükle-rindendir.

Ýranlý bir ailenin çocuðudur. An-nesi ve babasý Hristiyandýr. Onunda kendileri gibi dindar bir Hristiyanolmasýný çok isterler. Kardeþleri ilebirlikte kilise mektebine gönderir-ler. Ma'ruf farklý bir çocuktur. Muti-dir ama öyle her anlatýlana boyuneðmez ve gönlüne yatmayan þeyikabullenemez. Nitekim "Baba,Oðul, Ruh-ül Kuds" üçlemesini içi-ne sindiremez. Bu konu üzerindeçok düþünür ve sorduðu sorularlarahibi bunaltýr. Aldýðý cevaplar yeniizahlara muhtaçtýr ve sadece soru-larýný çoðaltýr. Rahip bu çocuðunkarþýsýnda izahlarýnýn basit, mantýðý-nýn sýð kaldýðýný hisseder. Disiplinisaðlamak için onu konuþmaktanmen eder. Ama zeki çocuk ne ya-par yapar sözü mevzuya getirir. Ra-hibe göre tek çözüm kalýr: Dayak.O da öyle yapar, Ma'ruf'u ibretiâlem için falakaya çeker, yorulunca-ya kadar döver.

Þimdi Ma'ruf'u evde yeni sýkýntý-lar bekler. Zira babasý gibi saf insan-lar bir rahibe kafa tutulabileceðinidüþünemez ve böyle bir cürmü iþ-leyeni affetmezler.

Ma'ruf bir an kendini çok yalnýz

hisseder, alýr baþýný uzaklara gider.O devirde yokluk kýtlýk vardýr. Ha-yat herkes için zor ama evini terke-den bir çocuk için daha zordur. Ni-ye öyle yapar bilinmez ama Kûfe'yeyönelir.

Küçük çocuk yorucu bir yolcu-luktan sonra Kûfe'ye varýr. Ma'ruf,Kûfe'de ciddi bir eðitimden geçer.Ýmam-ý Ali Rýza'nýn çocuklarýyla bir-likte büyüdüðü için aileden sayýlýr.Ýmam-ý Ali Rýza "O neseb bakýmýn-dan deðilse de huy ve muhabbetbakýmýndan Ehl-i beyttendir. Nasýlki ceddimiz Selmân-ý Farisi'yi ilhakedip Ehl-i beytten saydý Ma'rûf dabizdendir." demiþtir.

Allahü Teâlâ bazý kullarýný seçerve sever. Onlarýn üstüne nisan yað-muru gibi nimet yaðdýrýr ki Ma'rufbunlardan biridir. Nitekim bir za-man sonra Dâvûd-i Tâî gibi bir ve-linin dizi dibine oturur. Gökler du-vak duvak açýlýr, hallere ve sýrlarakavuþur.

Ma'ruf-ý Kerhi yýllar sonra mem-leketine döner. Köyleri yine bakým-sýz, yollarý yine tozludur. Evleri da-ha bir viranlamýþtýr. Annesi, babasýonu hasretle kucaklar. Kardeþlerietrafýna toplanýrlar. Onu fazla üz-mez topyekun Müslüman olurlar.Ma’ruf-ý Kerhi rahibi de ziyareteder. Yaþlý adam piþmandýr, mah-çuptur. Ma'ruf "özre ne gerek" bu-

yurur "sen bana yaptýðýn iyiliðin bü-yüklüðünü bir bilsen?" Netice'dehepsi iman ederler. Kýrk yýllýk rahipsarar sarýðýný, mihraba geçer.

Ma’ruf-ý Kerhi bir zaman sonraBaðdat velileri arasýnda zikredilir kiZekeriyya bin Yahya ve Sýrrî Sekâtîgibi zirveleri o yetiþtirir.

Mübarek kimseyi kýrmaz veherkese insanca muamele eder. Buyüzden onu herkes sever. Komþu-larý cenazesini paylaþamazlar. Hris-tiyanlar ve Yahudiler de gelir onukendi mezarlýklarýna defnetmeyekalkýþýrlar. Ancak tabutu yerindenbile oynatamazlar, halbuki Müslü-manlar el attýðýnda naaþ tüy gibi ha-fifler ve kuþ gibi uçar. Orada bulu-nanlar topyekün Müslüman olurlar.

Ahmed bin Hanbel ve Yahyâbin Mâîn, Ma'rûf-ý Kerhî'ye mürâca-at ederler ve bir çok meseleleri on-dan öðrenirlerdi.

Birgün Yahyâ bin Mâîn ve Ah-med bin Hanbel, Ma'rûf-ý Kerhî'ninyanýna geldiler. Yahyâ bin Mâîn,Ma'rûf-ý Kerhî'ye Secde-i sehv'i sor-mak istiyordu. Ahmed bin Han-bel,Yahyâ'ya; "Sus!" dedi. Fakat osusmadý ve; "Yâ Ebel-Mahfûz, Sec-de-i sehv hakkýnda ne dersin?" diyesordu. Ma'rûf-ý Kerhî; "Kalbin na-mazdan gâfil olup, namazdan baþkabir þeyle meþgûl olmasýndan dolayý

Ýbrahim ÞAHÝNÖrnek Hayat

Ma’ruf-ý Kerhî (k.s)

Somuncu BabaSomuncu Baba

“Mertliðin alâmeti üçtür:

"Hilafsýz tam bir vefâ,

istenmeden vermek ve

kendisine cömertlik,

iyilik yapýlmadan

baþkalarýný medh

etmek." buyurdu. Sýrrî

Sekâtî hazretleri;

"Kavuþtuðum bütün

nîmetlere Ma'ruf-ý Kerhî

hazretlerinin bereketiyle

kavuþtum." buyurdu.”

Page 33: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 6564 Somuncu Baba

darma karakolu bulunmaktadýr.Esed barajýnýn yapýmýna kadar bu-rada bulunan (1974) karakol vetürbe daha sonra kuzeyde Karako-zak mevkiine nakledildi.

Sevre þehrinden Mansûra'yaoradan da yine bir pikapla tarihi Ru-safe þehrine geçilebilir. Hiþam b.Abdülmelik'in (105-125/724-743) yaptýr-dýðý bu küçük þehir, çepeçevre sur-la çevrilmiþtir. Surlarý, sarnýçlarý vecamisinin kalýntýlarý halen görül-mektedir. Rakka'dan dolmuþla Fýratnehri üzerinde yer alan bir diðerþehre Deyrezor'a gidilebilir. ÞehirIrak sýnýrýna yakýn küçük ve yeþilibol olan bir mevkide kurulmuþtur.II. Abdülhamit Han buraya bir ca-mi, medrese yaptýrmýþtýr. Cami ge-niþletilmiþ, hemen yanýnda bulunanmedresenin kemerlerini taþýyan sü-tunlar Fýrat'ýn nehrinin taþmasýyla sualtýnda kalmýþ ve neredeyse yýkýl-maya yüz tutmuþtur.

Deyrezor'da I. Dünya savaþýn-da buraya tehcirle gönderilen çoksayýda Ermeni yaþamaktadýr. Bunla-rýn katkýlarýyla burada bir müzeoluþturulmuþ. Bize gönüllü rehber-lik yapan Deyrezorlu arkadaþ Türk-leri bu müzeye sokmadýklarýný be-lirtti; fakat biz altý arkadaþ yine debir yolunu bulduk ve içeriye girdik.Zira müze görevlisine kendimiziÝranlý olarak tanýtmýþtýk. Gerçi gö-revli daha sonra bizim Türk oldu-ðumuzu anladý; fakat biz bir keregirmiþtik.

Ermeniler, dünyanýn pek çokyerinde olduðu gibi bizim kendileri-ni kestiðimiz yalan ve martavallarýnýburada oluþturduklarý bu müzeyle,kamuoyunun desteðini kendi üzer-lerine çekmeye çalýþýyorlar. Ermenibüyükelçiliði buraya oldukça fazlaönem vermekte ve burslu olarakSuriye'de okuyan öðrencilerini sýk

Ýlk bölümde Ýslâm tarihindeönemli bir yere sahip olan Suri-ye'nin özellikle baþkenti Dýmeþk(Þam) üzerinde kýsaca durulmuþtu.Ýkinci bölümümüzde ise ülkeninbelli baþlý önemli þehirlerinden, tu-ristik ve tarihi yerlerinden bahset-mek istiyoruz. Suriye'de ulaþýmbaþta olmak üzere hayat þartlarý bi-zim ülkemize oranla daha ucuz ol-duðundan, bu durum deðerlendiri-lerek kýsa süre içerisinde ülkeninçok sayýda tarihî ve turistik mevkiigezilebilir. Burada kýsa kýsa bu yer-ler hakkýnda bilgiler vermeye çalýþa-caðýz.

Suriye coðrafyasý Ýslâm tarihininbirçok önemli olayýna þahitlik et-

miþtir. Hz. Ömer'in meþhur Câbiyetoplantýsý Dýmeþk'e 80 km mesafe-de bir yerde gerçekleþtirilmiþtir (Mart

637). Emevî hilafetinin SüfyânîlerdenMervânilere geçiþi de burada ol-muþtur. Yine Emevîlerin kaderinitayin eden Merc Suffer ve MercRâhýt savaþlarý (65/684) da Dýmeþk'eyakýn mevkilerde meydana gelmiþ-tir. Hz. Ali ile Muâviye arasýnda ce-reyan eden Sýffîn savaþý 36/656 da Su-riye'nin bir þehri olan Rakka yakýn-larýnda olmuþtur. Ýslâm'ýn ilk þehitle-rinin çocuklarý olan Ammâr b. Yâsirile Uveys el-Karânî'nin mezarlarý buþehirdedir. Rakka'da Kýzlar Sarayý,Ulu Cami, þehrin restore edilmiþolan surlarý ve Baðdat kapýsý görüle-bilecek ve ziyaret edilebilecek yer-

lerdir. Buradan bir dolmuþla Sevreþehrine oradan tutulacak bir pikap-la da Caber kalesine gidilebilir. KaleSelçuklu komutaný Ca'ber b. Sâbýkel-Kuþeyrî'ye nispetle bu isimleanýlmaktadýr. Esed barajýnýn yapýl-masýyla tutulan suyla bir ada görü-nümü kazanan kalenin bizim açý-mýzdan önemi, kalenin kuzeybatýeteklerinde "Türk mezarý" olarakbilinen Süleyman Þâh'a nispet edi-len türbeden gelmektedir. I. DünyaSavaþý sonrasýnda Suriye sýnýrlarýdahilinde kalan bu mezar Türkleriçin büyük bir manevi deðeri haizolduðundan 20 Ekim 1921 yýlýndaAnkara Ýtilâfnâmesi'yle Türkiye'yebýrakýldý. Bu küçük alanda Türkbayraðý dalgalanmakta ve bir jan-

Fatih ERKOÇOÐLUSeyahat Notlarý

Suriye Gezi Rehberi-II

Somuncu BabaSomuncu Baba

“Suriye coðrafyasý Ýslâm tarihinin birçok önemli olayýna þahitlik etmiþtir.Hz. Ömer'in meþhur Câbiye toplantýsý Dýmeþk'e 80 km mesafede bir yerde

gerçekleþtirilmiþtir”

“Ýslâm'ýn ilk þehitlerinin çocuklarý olanAmmâr b. Yâsir ile Uveys el-Karânî'nin

mezarlarý bu þehirdedir. Rakka'da KýzlarSarayý, Ulu Cami, þehrin restore edilmiþ olan

surlarý ve Baðdat kapýsý görülebilecek veziyaret edilebilecek yerlerdir.”

“Suriye'nin bir diðer þehride Halep'tir. Türkiye'yeyakýn bir mesafede olan

bu þehre Dýmeþk'tentakriben 5 saatteulaþabiliyorsunuz.

Suriye'nin en önemli þehriolan Halep özellikleZengîler ve Eyyûbîler

dönemlerinde çok parlakbir çað yaþamýþtýr.

Osmanlýlar zamanýndaburasý tam bir Türk þehrikarakterini göstermiþtir.”

Foto

ðraf

: Fat

ih E

RKO

ÇO

ÐLU

Page 34: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 6766 Somuncu Baba

da yapýlan Nureddin Zengî Camii,Hama valisi Büyük Esad Paþa'nýn in-þasýna baþladýðý; fakat sonraki dö-nemlerde bitirilen el-'Azam Sarayý -halen Hama Müzesi olarak kullanýl-maktadýr- ve Rüstem Paþa Haný zi-yaret yerleridir. Ayrýca Hama'nýn60 km kuzeybatýsýnda bulunanEfemya denilen antik þehrine, bu-ranýn hemen yakýnýndaki kaleye veeteðindeki halen müze olarak kulla-nýlan Osmanlý hanýna gidilebilir.

Halep'e baðlý Ma'arratu Nu'mânkasabasýnýn takriben 5 km güney-doðusunda yer alan Deyr Sim'ânisimli manastýrda meþhur Emevîhalifesi Ömer b. Abdülaziz'in (99-

101/717-720) mezarý bulunmaktadýr.Halife Ömer yoldan geçerken bu-rada hastalanmýþ ve buraya defne-dilmiþtir.

Suriye'nin sahil kesiminde ülke-nin birçok önemli þehri bulunmak-tadýr. Lazkiye, Tartus, Banyas bun-lardan birkaçýdýr. Tartus'dan bir tek-neyle Arvâd adasýna gidilebilir. Ada-

da Osmanlýlardan kalma eski birtabya, cami ve kale ziyaret edilebi-lir. Suriye'nin birçok yerinde olduðugibi ay yýldýzlý kapýlara ve evlere bu-rada da rastlanmaktadýr. Lazkiye'deUgarit harabeleriyle (Ras Shamra),þehrin 24 km doðusunda muhkembir yere inþa edilmiþ olan Selahad-din Kalesi gezmeye deðer önemliziyaret yerleridir.

Dýmeþk'in kuzeyinde Hristiyan-lar için kutsal addedilen ve Arami-ler'den kalan birçok eserlerle, 547yýlýnda inþa edilen Seyyide SidnâyâManastýrý, Aziz Thomas Manastýrý,Aya Sofya Kilisesi, Aziz Peter Kilise-si, Aziz George Manastýrý ve MarÝlyâs Manastýrý'nýn bulunduðuSidnâyâ kasabasý ziyaret edilebilir.Buranýn daha kuzeyinde ise halen

sýk buraya götürerek, Türk düþ-manlýðýný bunlara aþýlamaktadýr.

Suriye'nin bir diðer þehri de Ha-lep'tir. Türkiye'ye yakýn bir mesafe-de olan bu þehre Dýmeþk'ten takri-ben 5 saatte ulaþabiliyorsunuz. Su-riye'nin en önemli þehri olan Halepözellikle Zengîler ve Eyyûbîler dö-nemlerinde çok parlak bir çað yaþa-mýþtýr. Osmanlýlar zamanýnda bura-sý tam bir Türk þehri karakterinigöstermiþtir. Þehir merkezindekitepeye yapýlmýþ olan kalesindenþehrin her tarafýn umumi manzara-sýný seyredebilirsiniz. Buradan ba-kýldýðýnda Türk damgasý Þam'dakigibi belirgin olarak görülecektir.Halep'in Sokaklarýnda ve çarþýlarýn-da rahatlýkla Türkçe pazarlýða giri-þebilirsiniz. Bu arada siz siz olun sa-týcýnýn verdiði rakama asla ve kat'arazý olmayýn. Ýmkan dahilinde yarý-sýný teklif edin ve ona göre pazarlý-

ða tutuþun.

Þehirde özellikle minaresi Sel-çuklulardan günümüze kadar gele-bilen Halep Ulu Camii ile muhtelifOsmanlý camileri ve külliyeleri ziya-ret edilebilir.

Halep'in kuzeyinde bulunanDâbýk ovasýnda birçok önemli olaycereyan etmiþtir. Emevî halifesi Sü-leyman b. Abdülmelik (96-99/715-717)

Câbiye'de bulunan Suriye ordularý-nýn karargâhýný buraya nakletmiþti.Buradan hareket eden Ýslâm ordu-larý Anadolu'nun içlerine yönelmiþ-lerdi. Diðer bir önemli olay ise Ya-vuz Sultan Selim ile Memlüklü Sul-tan'ý Kansu Gûrî arasýndaki MercDâbýk meydan savaþý burada ol-muþtu (24 Aðustos 1516). Bu savaþý kaza-nan Osmanlýlar Suriye'nin hakimi-yetini Memlüklerin elinden almýþ-lardýr.

Halep'le Dýmeþk arasýnda yeralan Humus þehri bir fatihi baðrýndaaðýrlamaktadýr. Suriye fatihi, Allah'ýnkýlýcý Hâlid b. Velid'in (ö. 21/642) meza-rý burada bulunan iki minareli cami-nin iç kýsmýndadýr. Þehrin tarihi do-kusu iyi korunamadýðýndan fazla birþey günümüze gelememiþtir. Yinede Hamidiye çarþýlarýnda kýsa birtur atýlabilir. Buradan tutulacak birtaksi ya da dolmuþla Humus'a çokyakýn bir mesafede yer alanKal'atu'l-Hýsn'a gidilebilir. Muhkembir yerde ve stratejik bir mevkideinþa edilen bu kale gerçekten gö-rülmeye deðerdir.

Suriye'nin bir diðer þehri iseözellikle "Nevâ'ir" denilen su deðir-menleriyle meþhur olan Hama'dýr.Bu dev ahþap tekerlerin dönüþle-rinde çýkardýklarý sesler, Yunus Em-re'nin dertli dolabýnýn inlemesinihatýrlatmaktadýr. Burada 1162 yýlýn-

Page 35: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 6968 Somuncu Baba

Aramice'nin konuþulduðu tek yerolan Ma'lûlâ'ya gidilebilir. Hristiyan-larýn yoðunlukla ziyaret ettikleri buyerde birçok tarihi kilise bulun-maktadýr.

Suriye'nin güneyde bulunan þe-hirleri Der'a, Süveydâ, Busrâ, Þah-ba ve Kanavât ziyaret için önemlimerkezlerdir. Özellikle Busrâ, bü-yük antik tiyatrosu, hamamý, þehirkapýlarý, birke denilen kervanlar içinyapýlan su havuzunun dýþýnda Hz.Peygamber'in küçüklüðünde amca-sý Ebû Tâlip'le konakladýðý RahipBahîra'ya nispet edilen manastýrýylameþhurdur. Bu manastýrýn çok yaký-nýnda Ýbn Kesîr'in ders verdiði med-resesi bulunmaktadýr. Medreseninyanýndaki mescide Câmiu Mebre-ki'n-Nâka denilmektedir. Caminininþasýyla ilgili olarak muhtelif riva-yetler mevcuttur. Ýlk rivayete göreHz. Peygamber Hz. Hatice adýna

ticaret yapmak için Busrâ'ya geldi-ðinde devesi burada çökmüþ dahasonra da onun anýsýna bir cami ya-pýlmýþtýr. Diðer rivayette ise Hz.Osman'ýn Kur'an'ý cem ettirmesisonrasýnda Þâm'a gönderilen ilknüshayý taþýyan devenin buradaçöktüðü ve bu nüshanýn buradamuhafaza edildiði belirtilmektedir.

Þahba ve Kanavât'ta Roma dö-neminden kalma hamamlar, sarnýç-lar ve muhtelif yapýlar yer almakta-dýr. Petrol bölgesi Süveyda ise Suri-ye'de takriben 250 bin nüfusa ula-þan ve çoðunluðunu bunlarýn oluþ-turduðu bir topluluða ev sahipliðiyapmaktadýr. Dürzî denilen bu top-luluk 1910'lu yýllardaki isyanlarýylabir müddet Osmanlý ordularýný uð-raþtýrmýþtýr. Fransýz iþgaline de þid-detle direnen Dürzîlerin bir kýsmýda Lübnan, Ürdün ve Ýsrail'de yaþa-maktadýrlar. Bizim ülkemizde özel-

likle güney bölgelerimizde bunlar-dan bir miktar bulunmaktadýr.

Der'a tarihi ve turistik açýdanfazla bir varlýðý olmayan bir þehirdir.Yine de burada bulunan Hicâz is-tasyon binamýz görülmeye deðer-dir. Terminalden bir dolmuþla Ür-dün sýnýrýna en yakýn köye, TelÞihâb köyüne gidilebilir. Bu köy es-kiden bir tepe üzerindeyken þimdi-lerde düzlüðe doðru yayýlmýþtýr. Bu-rada bulunan bazý metruk yapýlarýnOsmanlý karakolu olduðu, köylülertarafýndan ifade edilmiþtir. KöyünÜrdün sýnýrýna doðru kýsmýndakivadide iki adet Osmanlý demiryoluköprüsü bulunmaktadýr.

Bu vadinin uzantýsý ise Ürdün sý-nýrý. Hz. Ömer döneminde Müslü-manlar ile Bizanslýlar arasýnda 13veya 15/634-636 yýlýnda meydanagelen Yermuk Savaþý burada olmuþve Müslümanlar Bizanslýlar karþýsýn-

da büyük bir zafer kazanmýþlardýr.Der'a'dan kýsa bir yolculukla meþ-hur alim, tabib Nevevî (631-676/1233-

1277)'nin doðum ve vefat yeri olanNevâ kasabasýna ulaþýlabilir. Ne-vevî'nin yazdýðý eserler halen günü-müzde önemli bir yere sahiptir.Özellikle Kitâbu'l-Ezkâr, Riyâzu's-Sâlihîn ve Büstânu'l-'Arifîn bunlar-dan birkaç tanesidir.

Topraklarýnýn ve özellikle tepe-lerinin büyük bir kýsmýnýn Ýsrail iþga-li altýnda bulunan ve halen harabebir þehir olan Kunaytýra, baþkentÞâm'a oldukça yakýn mesafede yeralmaktadýr. Ýki farklý zamanda bura-ya gitmek için yaptýðýmýz teþebbüsakamete uðramýþ ve yarý yolda as-kerler tarafýndan minibüslerden in-dirilerek, Dýmeþk'e dönen minü-büslerle geri gönderilmiþtik. Zirabölgeye çevre köylerde oturanlarizinsiz (fakat kimliklerini gösteriyor-

lar) diðer insanlar ise özel bir izinbelgesiyle girebilmektedir.

Dýmeþk'e üç saatlik mesafedeyer alan tarihi bir þehir de Ted-mur'dur (Palmyra). Bu þehir Fýratnehrini Þam'a baðlayan kervan yol-larý üzerinde, önemli bir kavþaknoktasýnda bulunmaktadýr. Tedmur,bu önemini Roma imparatorluðunadahil olunca daha da artýrmýþtýr.Günümüze kadar ulaþan kalýntýlar-dan, bu þehrin zenginliði, görkemianlaþýlmaktadýr. Burada yer alanGüneþ Mabedi ve diðer devasa ya-pýlar ile þehre ve çevreye hakim birtepe üzerine yapýlmýþ olan Dürziemir Ma'n oðlu Fahreddin'e (1630)

atfedilen (gerçi kalenin ona aidiyeti-nin þüpheli olduðu belirtilmektedir)kale önemli ziyaret yerleridir.

Osmanlý Ýmparatorluðununeyaletlerinden birisi olan Suriye'de

gezip görülecek oldukça fazla tarihieser bulunmaktadýr. Biz burada ký-saca belli baþlý olanlarýna deðinme-ðe çalýþtýk. Eski Roma dönemi eser-leri hariç tutulacak olursa Ýslâmi dö-nem dediðimiz dönemlerde bölge-de hükümet kuran muhtelif devlet-lerin bu coðrafya üzerine diktiklerieserler gerçekten ziyaret edilmeyedeðerdir. Bu yapýlarýn çoðunluðu-nun ise burada hakimiyet kuranTürk devletlerine ait olmasý, budevletleri kuranlarýn torunlarý ola-rak bizlerin, bunlara daha fazlaönem vermemizi gerekli kýlmakta-dýr. Suriye hükümetiyle yardýmlaþa-rak, bu eserlerin imkan ölçüsündekorunmasý ve bakýmlarýnýn yapýlma-sý ve Türk-Ýslâm kültür mirasýnýngelecek nesillere aktarýlmasý teminedilmesi temennisiyle sözlerimi bu-rada bitiriyorum.

Page 36: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 7170 Somuncu Baba 71

da hiç görmediði babasýnýn yerine ko-yuyordu. Þimdi ise terhisine bir ay kal-mýþtý. Ýstanbul'dan her mektup geldi-ðinde çok sevinir, eðer Elif'ten olursaböyle gözlerinin içi gülerdi. Elif mektu-bunda, "Bugün Haydarpaþa'dan mo-torla Eminönüne geçip çeyiz için birþeyler aldýk. Hava serin olduðu haldeben dýþarý oturup denizi seyrettim."Hasan'ýn olduðu yerde deniz yok" di-yerek, senin için de uzun uzun baktýmdenize. Onun mavisi senin gözlerinihatýrlattý bana. Sanki baktýðým denizdeðil de sendin...." diye devam edensatýrlarda ona olan hasretinden, gele-cek güzel günlerden bahsediyordu.Hasan gözleri yaþlý okuduktan sonrahemen cevap yazmýþtý. Þimdi bir gö-rev için birlikten ayrýlýyorlardý. Döndü-ðünde postaya verecekti.

***

Hasan boþ yolda arabayý hýzla sü-rerken Þahin etrafýný izliyordu. Þimdi-ye kadar, vatanýn bir çok yerinde gö-rev yapmýþtý ama burasý çok etkile-miþti onu. Ýnsanlarý yoksul ve çileliy-di. Terör örgütü bundan faydalanýpfýrsat buldukça baþlarýna çörekleni-yor, bir þekilde gençleri kandýrarak

kendi aralarýna almaya çalýþýyorlardý.

Þahin bu konuda ciddi araþtýrmalaryapýp, önlenmesi ve buralarýn kalkýn-masý için 'yapýlmasý gerekenler' diye birrapor hazýrlamýþtý. Bu çalýþmayý haberiolmamasý gerekenler de duymuþ,onu sindirmek için önce tehdit tele-fonlarý etmiþlerdi. Bir sonuç alamayýn-ca birkaç kez baþarýsýz suikast giriþimin-de bulunmuþlardý. Ama Þahin yolun-dan dönmeyerek raporunu hazýrla-mýþtý. Bu gün hem raporu vermekhem de bu konuyla ilgili bir toplantýyakatýlmak üzere vilayete gidiyorlardý.

***

Binbaþý ile Hasan'ýn arabasý birdönemece geldiðinde yolun tersdurmuþ bir arabayla kapalý olduðu-nu gördüler. O anda yolunda git-meyen bir þeyler olduðunu anla-mýþlardý. Hasan hiç durmadan gerivitese takýp tam gaz geri gidecek-ken dört bir yandan yaylým ateþine

tutuldular. Ýlk kurþun Hasan'a isabetetti. Þahin þaþkýnlýk ve üzüntü içindeona eðilip, "Hasan! Vuruldun mu?"diye baðýrýrken bir kurþun da onageldi. Daha sonra diðerleri takip et-ti. Gariptir, vücutlarýna o kadar kur-þun isabet ediyor ama onlar acýduymuyordu. Son nefeslerini vere-ne kadar onlarcasýna maruz kaldýlar.Yüzlerinde gülümseyen mutlu birifade ile son nefeslerini verdiler.

Binbaþý ile þoförü Hasan tanýma-dýklarý hatta tesadüfen bile hiç karþý-laþmadýklarý insanlar tarafýndan hain-ce þehid edilmiþti. Elif'e kara haberlebirlikte ona yazýlmýþ son mektubu dagönderdiler. Hasan veda eder gibimektubunu þu satýrla bitiriyordu;

"Elif'im! Ben de bir an öncedönmeyi istiyorum. Ama olur dadönemezsem "Bir zamanlar beniçok seven bir Hasan vardý." diyedüþünerek beni hiç unutma!"

70 Somuncu BabaSomuncu Baba

Binbaþý Þahin dýþarýdan gelen ses-ler üzerine oturduðu masadan kalkýpcama doðru yöneldi. Yeni bir tertibinbugün ilk iþtimasýydý. Þahin gözleri do-larak izlemeye baþladý. Daha geçengün hain bir terör saldýrýsýyla sekiz ev-ladýmýz þehid olmuþtu. Þimdi bu as-kerleri görünce, bir þehid cenazesinihatýrladý. Henüz yirmi yaþýndaydý veannesi devamlý ellerini oðuþturarak"Vatan saðolsun! Þehidim oðlum!" di-yerek aðlýyordu. O zaman kendi ana-sýný düþünmüþ ve tek annesi üzülme-sin diye ölmeyi hiç istememiþti.

Þahin binbaþýydý. Biri on beþ diðeriyirmi iki yaþýnda iki oðlu vardý. Büyükoðlu Ýstanbul'da okuyordu. KarýsýSemra oðlunu çok özlüyor ve her fýr-satta onu ziyarete gidiyordu. Zatenburada da çok sýkýlýyordu. On beþ günsonra oðlunun mezuniyet töreni ola-caktý ve ailece kep giyme ve mezuni-yet törenine gidecekleri için þimdidençok heyecanlanmaya baþlamýþtý.

Kýzý Selcan bu sene sekizi bitiri-yordu. Lise için muhtemelen Ýstan-bul'da ya da Ankara'da yatýlý birokula gidecekti.

Selcan babasýna çok düþkündü.Her sabah kahvaltýdan sonra, onusanki son kez görüyormuþ gibi öper,vedalaþýrdý. Bu sabah da öyle yapýncaÞahin'in içi bir tuhaf oldu;

"Bu kýzýn içine bir þeyler mi do-ðuyor yoksa " diye düþünerek ev-den çýkmadan önce annesini aradý.Annesi sabah erkenden oðlu ara-yýnca çok þaþýrmýþtý. Þahin onunlauzun uzun konuþup hatýrýný sor-muþ, kapatýrlarken helallýk istemiþti.

***

Þahin, gözleri yaþlý bir süre dýþarýyýizledi. Tam dönüp masasýna doðru ge-çerken kapý çalýndý. Hemen gözlerinikurularken sertçe; "Gel!" dedi. Çokyufka yürekli olmasýna raðmen çoksert ve disiplinli görünürdü. Ne kadarsert görünse de askerler garip bir þe-kilde onu çok severdi. Belki de gözle-rinde, kendilerine duyduðu baba þef-katini görüyorlardý.

***

Gelen, þoförü Hasan'dý. Hasan Ýs-tanbul'da oturuyordu ve GeliboluAcemi Birliðinden daðýtýmda buraya

gelmiþti. Þahin Binbaþýnýn þoförü ol-maktan çok memnundu. Komutanýher gün hatýrýný sorar, bir derdi olursayardým etmeye çalýþýrdý.

Arabaya bindiðinde Þahin onunçok neþeli olduðunu farkedip;

-Hayrola Hasan! Gözlerinin içi gü-lüyor! diyerek bugün de hatýrýný sordu.

-Saðolun Komutaným!

-Anlat bakalým n'oldu? Ýstanbul'danmektup mu var?

Hasan mahçup olarak yüzü kýzar-dý. Niþanlýsý Elif'ten mektup almýþtý. Elifile daðýtým iznine gidince niþanlanmýþtý.Buraya geldiðinde ilk birkaç gün o ka-dar özlemiþti ki bir gece nöbetteyken,"Dayanamayacaðým! Böyle giderse as-kerden kaçarým ben!" diye aðlamýþtý.Þahin de gece geç saatlere kadar oda-sýnda çalýþmýþ ve evinde giderken as-keriyenin çýkýþýndaki nöbetçi kulübe-sinde aðlarken onu görmüþtü. Nede-nini sorduðunda Hasan güçlükle anla-tabilmiþti. Birkaç gün sonra da binba-þýnýn þoförü öldü. O günden sonraaralarýnda özel bir bað olmuþtu. Þahinona baktýkça oðlunu hatýrlýyor, Hasan

Raziye SAÐLAMHikâye

Güneydoðu’da Bir Birlik

Page 37: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 7372 Somuncu Baba

arkadaþlarýna karþý bu davranýþlarýsergiler. Yine bazý ailelerde dayakolayý olmasa da katý disiplin vardýr.Ya da aþýrý serbestlik vardýr. Katý di-siplinle yetiþen çocuk disiplin uygu-layarak, aþýrý serbest çocukta davra-nýþlarýnýn sýnýrýný çizemeyerek arka-daþlarýný istismar edebilir.

Bundan dolayýdýr ki aileler ço-cuklara olumlu yönde model olma-lýdýrlar.

33- AAkkrraann ÝÝssttiissmmaarrýýnnýýnn OOkkuullaaÝÝlliiþþkkiinn NNeeddeennlleerrii;;

Okulda her öðrencinin kendinigüvende hissetmesi hakký vardýr. Ýs-tismar durumlarýnda öðrenciler tekbaþýna, rahatsýz edilmenin önünegeçemeyebilirler. Güven duygusu-nun oluþturulduðu aile ve okuldabaþkalarý tarafýndan istismar edilenöðrenciler daha kolay yardým iste-yecekler, sorun da daha çabuk çö-zülecektir.

Okulun sosyal yapýsý, okul çalý-þanlarýnýn tutumu ve tavýrlarý, öð-renci davranýþlarýný izlemeye yöne-

lik çalýþmalar, öðrenciler arasý istis-marýn sýklýðýnda ve derecesinde roloynamaktadýr. Okullarda idareci veöðretmenler istismara neden olabi-lecek ailesel ve bireysel etkenlerüzerinde doðrudan kontrol sahibiolamayabilirler. Ancak akran istis-marýný azaltmak için gerekli önlem-leri almalý, denetimi arttýrmalý veokul ortamýný olumlu yönde deðiþ-tirerek öðrencilerin güven içindeolmalarýný saðlamalýdýr.

AAkkrraann ÝÝssttiissmmaarrýýnnýýnn YYooll AAççttýýððýý SSoo-rruunnllaarr;;

Okullarda akran istismarýnýn so-nuçlarý üzerine yapýlan araþtýrmala-rýn sonuçlarý akranlarý tarafýndan is-tismar edilen öðrencilerin diðerle-riyle karþýlaþtýrýldýðýnda çarpýcý birþekilde daha çok ruhsal rahatsýzlýk-lara ve sosyal uyum sorunlarýna sa-hip olduklarýný ve yüksek düzeydepsikolojik stres ve fiziksel hastalýkbelirtilerini gösterdiklerini ortayakoymuþtur.

Akran istismarý davranýþý göste-ren öðrencilerin birçoðu bu davra-

nýþlarýný yetiþkinliðe taþýrlar. Bu dav-ranýþlar ileride suç davranýþlarýnadönüþebilir. Bu nedenlerden dolayýokullarda akran istismarýný durdur-ma konusunda ciddi önlemler alýn-masý gerekmektedir.

Akran istismarýnýn yol açtýðý ruh-sal sorunlar; var olan sorunlarýnalevlenmesi (kekemelik), uyku so-runlarý, gece iþemeleri, depresyon,sometik yakýnmalar, okul fobisi, in-tihar düþünce ve giriþimi olarak sý-ralanabilir.

Bu tür istismarýn yol açtýðý aka-demik sorunlar ise; sders baþarýsýn-da düþme, dikkat eksikliði, ders içiuyumsuzluk ve okul reddidir.

Akran istismarýnýn yol açtýðý sos-yal sorunlar; düþük benlik saygýsý,azalmýþ kendine güven, olumsuzkendilik algýsý, arkadaþlarý tarafýndanihmal edildiði duygusu, güvensizlikve içine kapanýklýk ve utangaçlýkolarak belirtilebilir." (Bkz: Yrd.Doç.Dr. Taner GÜVENÝR, OkuldaAkran Ýstismarý)

Somuncu BabaSomuncu BabaSomuncu BabaSomuncu Baba

Akran istismarý bir bireyin veyagrubun gücünü kötüye kullanarakbaþka bir bireyi veya grubu bir ke-reden fazla rahatsýz etmesi, incit-mesi veya zarar verecek davranýþtabulunmasýdýr.

Okullardaki akran istismarý, bazýöðrencilerin kendini daha güçlü,daha ayrýcalýklý, daha çok imkânlarasahip olduðunu düþünerek, kendi-lerinden zayýf gördükleri öðrencile-re karþý tekrarlayýcý þekilde alay et-me, küçük düþürme, isim takma,gruptan dýþlama, tehdit etme veyafiziksel zarar verecek þekilde davra-nýþlarda bulunmalarýdýr.

Ýlköðretimlerde daha fazla olanakran istismarý, liseye geçildiðindeazalmaktadýr. Okullarýn deðiþik mis-yonu ve kültürü olmasý sebebiyle,deðiþik akran istismarlarý ortaya çýk-maktadýr. Bazý okullardaki çocuklarcep telefonunun bir düþük markaolmasýyla istismar edilirken, baþkabir okulda ayakkabýsýnýn delik olma-sýyla dýþlanýr, bir baþka okulda öð-retmenleri tarafýndan daha fazla ilgigösterilen öðrenci istismar edilir. Busorun en küçük köyden, en büyükkentteki okullara kadar az veya çok,deðiþik boyutlarda bütün okullarda

görülmektedir.

Akran istismarýnýn nedenlerini 3ana baþlýk altýnda toplamak müm-kündür.

11- AAkkrraann ÝÝssttiissmmaarrýýnnýýnn BBiirreeyysseellNNeeddeennlleerrii;;

Akran istismarý davranýþýnda bu-lunan öðrenciler, öðretmenlerineve yetiþkinlere de karþý saldýrgandavranýþ içinde bulunurlar. Maðdur-larýyla çok az empati kurarlar. Arka-daþlarýna eziyet veren öðrencilerinçoðunluðunun ailesinde þiddet, sal-dýrganlýk ve çatýþma görülmektedir.Ve bu öðrencilerin bir kýsmý yetiþ-kinliðinde de suça eðilimlidir. Mað-durlarýyla empati kuramadýklarý içinsosyal iliþkileri de zayýftýr. Özellikleerkekler fiziksel üstünlüðünü de güçolarak kullanmaktadýrlar.

Akran istismarýna uðrayan öð-renciler ise; pasif, geri planda ken-dine güveni olmayan, utangaç vesýkýlgan öðrencilerdir. Bu öðrencilergenellikle aþýrý koruyucu ailelerinçocuklarýdýr. Yakýn ve samimi arka-daþlarý yoktur. Bulunduðu okula vearkadaþlarýna göre farklý bir yaþamtarzý vardýr. Fiziksel ve psikolojik so-runlarý olabilir.

Bunlarýn yanýnda bazý öðrenci-lerde kýþkýrtýcý özelliklere sahiptir.Hem karþý tarafý kýþkýrtýrlar hem demaðdur duruma düþerler. Bu öð-renciler sýnýfta veya grupta sorunçýkarýrlar, çevrenin gerilimini arttýra-cak davranýþlarda bulunurlar. Bu-nun sonucunda da öðrenciye yö-nelik olumsuz bir tutum geliþir. Buöðrencilerin istismarý ile pasif, içinekapanýk maðdur öðrencilerin istis-marýný ayrý deðerlendirmek ve çö-zümlerine bu doðrultuda ulaþmayaçalýþmak gerekir. Akran istismarýnauðrayan kýþkýrtýcý öðrenciler, ken-dinden zayýflara istismar etme eðili-mindedirler.

22- AAkkrraann ÝÝssttiissmmaarrýýnnýýnn AAiilleesseellNNeeddeennii;;

Bir çok davranýþ gibi "þiddet"davranýþý da öðrenilen bir davranýþ-týr. Çocuk aile içerisinde ne görür-se onu öðrenir. Eðer bir ailedekiproblemler þiddet yoluyla çözümeulaþýyorsa, çocuk da sorunlarýný buyolla halletmeyi öðrenecektir. Baþ-ka bir ailede çocuða karþý, birbirle-rine karþý ad takma, alay etme, ha-karet etme, küçük düþürme gibidavranýþlar varsa, çocuk ya da er-gen ailenin bu yönünü örnek alarak

Okulda Akran Ýstismarý

Kevser BÂKÝAile

Çizim: Hasan Acar

Page 38: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Somuncu Baba Eylül / 2006 7574 Somuncu Baba

manlardaki gibi içine çökenbir iç sýkýntýsýydý bu. Dalgýndýve yorgundu. Yine içindekises " mevsim bahar, içindekibu huzursuzluk da üzerin-deki bu rehavet de bahardankaynaklanýyor" diyordu. Ru-hunu yaðmalayan bu çeliþki-ye bir anlam veremiyordu.

Elini cep telefonuna attý.Radyo dinlemek istiyordu.Bir iki kez kurcaladýktan son-ra bir ilahinin ezgisi çeldiduygularýný:

" Ýlim ilim bilmektir

Ýlim kendin bilmektir

Sen kendini bilmezsin

Bu nice okumaktýr."

Kendini bilmek. Kendinitanýmak. Din Kültürü ve Ah-lak Bilgisi öðretmeni Latif

Bey, her konuþmasýnda asýlönemli olanýn; bir insanýnkendine uzaktan bakmayýalýþkanlýk haline getirmesidir.O zaman kendisini daha iyitanýr, diyordu.

Ýlahinin sözleri, içindekivar olan tüm sýkýntýyý su yü-züne çýkarmýþtý büsbütün.Çocukluðundan beri ruhu-nun tenha bir yerinde var ol-duðunu bildiði ancak gider-mek için çaba sarf etmediðibir baþka duyguydu bu. Tamolarak buna ne denir bilmi-yordu. Okul yýllarý su misaliakýp gidiyordu. Yüreðine günbe gün çöken bu iç sýkýntýsý-nýn bir sebebi olmalýydý. De-rin bir kuyuyu andýran derinbir boþlukta ruhunun yarýsýnýkaybetmiþ gibi bedbindi. Öy-leyse bu unuttuðu, ancak bir

þekilde hatýrladýðý bu yoksul-luk, bu eksiklik neydi?..Hiç-bir yerde gönlünü edemedi-ði, ruhunu huzura erdirecekbu vuslat neydi?

Kendisini huzura erdire-cek o vuslat ne zaman ger-çekleþecekti?

Ruhundaki bu ani deðiþik-lik neyin yokluðuydu?

Sorular, sorular...

Heyecanlandý. Oturduðutahta sýraya adeta saklanarakoturdu. Az sonra Türkçe der-si vardý. Kapýda Neslihanöðretmen göründü. Bu dersibu öðretmen sayesinde sevi-yordu. Ancak bugün dersdinleyemeyecek kadar yor-gundu zihni. Bu bitkin haliNeslihan öðretmenin gözün-

" Günah sularýnýn arkýndançýkmalýsýn artýk. Dün kaç gü-nah iþledin farkettin mi? Öð-retmenine, annene ve üç ar-kadaþýna olmadýk yalanlarsöyledin. Hele annene söyle-diðin yalan kul hakkýna girer.Hadi silkin, vazgeç bu kötü il-letten. Sen iyi bir çocuksunaslýnda. Annen baban sanadoðrularý anlattýkça sen kulak-larýný týkýyorsun. Onlarý üzü-yorsun. Hadi kalk. Birazdansabah ezaný okunacak. Na-maz kýlmaya baþla. Artýk ondört yaþýndasýn. Vakit sandý-ðýn kadar uzun olmayabilir."

Ürpererek uyandý. Busözler...Ne anlama geliyor-du? Niçin tam da sabah eza-ný okunurken böyle bir rüyaile uyanýyordu? Ter içindey-di. Yorganý sýký sýký üzerineçekti ve kulak verdi ezan se-sine. Ne güzel bir ahenktibu ? Yýllardýr böyle bir içten-likle sabah ezanlarýný ne din-lemiþ ne de bu ahenge böy-lesine dikkat etmiþti. Öyley-se bunun bir anlamý olmalýy-dý. Ýçindeki ses" Yok canýmaltý üstü bir rüya iþte, hadiuyu, birazdan uyanacak, yi-ne okul yoluna düþeceksin,"diyordu. Daha bir çok þeysöylüyordu... Göz kapaklarýaðýrlaþtý mahmurlaþtý ve tek-rar derin bir uykuya daldý.

Birkaç saat sonra okuldaarkadaþlarýnýn arasýndaydý.Koþuþturuyordu. Ancak için-de garip bir huzursuzluk var-dý. Ödevini yapmadýðý za-

Somuncu Baba

Çocuklar Ýçin Hikâye

Somuncu BabaSomuncu Baba

EfsunluRüyaEfsunluRüya

Meryem Aybike SÝNAN

Çizim: Hasan Acar

Page 39: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 7776 Somuncu Baba

güne açýlýyordu. O ses:

-”Ýþte anneni de kandýr-dýn. Yine yapmaman gere-ken bir þey yaptýn. Yalancý in-saný Yaradan sevmez. Bu ya-lancýlýk baþýna çok kötü þey-ler açacak. Aðu kadar acý ol-sa da hakikat bal kadar tatlý-dýr. Bundan emin olasýn.”

Ter içinde uyandý. Artýkemindi. Kendisine bir þeylersezdiriliyordu. Aslýnda iyi birgenç sayýlýrdý. Kul hakkýnadokunmaz, yoksulun düþkü-nün yardýmýna üþenmedenkoþardý. Ýbadet etmeye üþe-nirdi iþte. Bir de çok yalansöylüyordu. Ýçindeki kuþ yinegevezelik etmeye baþlamýþ-tý."Aman bu rüyalara fazla ta-kýyorsun. Üzerinde durma-san tekrar tekrar rüyana gir-mezler. Uykunu boþuna bo-zuyorsun. Hadi uyu. Bak din-lenmen lazým ."

Doðru.Uyumasý lazýmdý.

Uykuya dalmasý zor olma-dý. Gaflet uykusu aðýrdý. Ýnsa-noðlu kolay uyanamazdý buuykudan. Aradan bir iki saatgeçti. Kýmýldamadan uyudu.Kenarlarý mavi çiçekli dar biryoldan yürüyordu. Karþýdanbeyaz feracesiyle gelen kadýnannesi olmalýydý. Kendisineyaklaþtýkça yüzünün solgun-luðunu farketti önce. Kendi-sine uzun uzun baktý. Sonraaðlayarak:

- Caným yavrum, artýk bü-yüdün. Kendine çeki düzenvermezsen, hakikatten, doð-

ruluktan bir koparsan bir da-ha toparlayamazsýn. Yalandünya boþa dememiþler. Buhayalhanesinde birer yolcu-yuz. Kervanýmýz yola dizilmiþgidiyor. Elimiz boþ, ruhumuzsarhoþ mu varacaðýz huzura.Ne olur yavrum, kendine gel

.Topla kendini.

Bütün gücünü topladý. Ya-taðýndan doðruldu. Bedeniniüzerine yeni giyinmiþcesinerahatlamýþtý. Anacýðýný çokseviyordu. Ona yalan söyle-diði için kahrediyordu. Rüya-da da olsa onu görmek bir fe-rahlýk vermiþti yüreðine. Ak-

þam namazý eda ediliyor-du.Þöyle bir duraksadý. Birazhazýrlanmalýydý. Uzun za-mandýr namaz kýlmamýþtý.Altý yaþlarýndayken yaz tati-linde gittiði Kur'an Kursundaöðrendiði ne kadar dua varsayarým yamalak kalmýþtý aklýn-da. Yýllar her þeyin üzerinekara bir perde çekmiþ gibiy-di.

Kalktý. Harýl harýl evde na-maz dualarý kitabý aramayakoyuldu. Heyhat evde yýðýn-la kitap duruyordu lakin böy-le bir kitap yoktu aralarýnda.Annesine sormak istedi.Utandý. Duysa çok üzülecek-ti. Derin bir iç geçirdi. Zaval-lý anacýðým, dedi içinden.Hayatýmdan meðerse neleriçýkarýp atmýþým ben. Benibaðýþla anneciðim, beni af-fet...

Þimdi ne yapmalýydý? Yat-sý namazýný ertelemeyecekti.Dua bilmese de ellerini açýpAllah'a yalvaracaktý. Tövbe-ler edecekti. Birden oda ka-pýsý açýldý. Annesi gülümsü-yordu. Elindeki Dua kitabýnýuzatarak :

-Bunu mu arýyordun? de-di.

Alperen, sustu. Dili tutul-muþ gibiydi. Annesindenböyle bir kitap istediðini ha-týrlamýyordu. Çok þaþkýndý.Kitabý annesinin elinden aldýve sessizce:

-Bu efsunlu bir rüya, diyemýrýldandý.

den kaçmamýþtý. Gülümse-yerek:

-Alperen, neyin var yav-rum, bitkin gözüküyorsun?diye sordu.

-Biraz rahatsýzým, dedisessizce.

Öðretmeni birçok þey söy-ledi. Dalýp gitmiþti.

Binlerce cevapsýz soruüþüþtü kafasýna. Sorularýnaðýrlýðý altýnda yorgun düþenkafasýný defter, kitap dolu sý-raya koydu. Ýçi geçiyordu.Bir sahrada yol alýyor gibiydi.Birden ayný sesi duydu;

" Bak hala yalan söylüyor-sun. Üstelik en sevdiðim öð-retmenim, dediðin birine.

Senin iyiliðini düþünen insan-lara haksýzlýk yapýyorsun.Daha dürüst olabilirdin. Ýçin-de bulunduðun bu ruh haliniona anlatabilirdin. Hem sanayardým eden biri bulunurdu.Hem de vicdanýn seni rahat-sýz etmezdi. Sen kötü bir ço-cuk deðilsin. Kendine gel.Vakit daralýyor."

Telaþla uyandý. Zil çalýyor-du. Hayat akýyordu. Herkesnasibine düþeni alýyor, yaþý-yor ve gidiyordu. Kendisi denasibine sunulan hayatýniçindeydi. Ýyisiyle kötüsüyleonun gereklerini yerine geti-riyordu. Ancak taþlar yerli ye-rinde deðildi. Bedeni alabil-diðine yorgundu. Neslihanöðretmen yanýna gelmiþti.

Endiþeli gözlerle kendisinisüzdükten sonra:

-Ýdareye in, izin alýp evegit. Sen gerçekten iyi deðil-sin.

Kendini sokaða attý. Geniþcaddenin her iki yanýný se-lamlayan iri çýnarlara baktý.Azametleri karþýsýnda içi ür-perdi. Yüce Yaradanýn sýrrýnýher yapraklarýnda ifþa edenbir ruh haleti içindeydileradeta.

Kendini eve zor attý. Üþü-yordu. Endiþeli gözlerle ken-dini süzen annesine " Baþýmaðrýyor" deyip yataða girdi.Üzerini sýkýca örttü. Göz ka-paklarý aðýrlaþýyordu. Gözbebekleri solmaya yüz tutan

“Ter içinde uyandý.

Artýk emindi. Kendisine

bir þeyler sezdiriliyordu.

Aslýnda iyi bir genç

sayýlýrdý. Kul hakkýna

dokunmaz, yoksulun

düþkünün yardýmýna

üþenmeden koþardý.

Ýbadet etmeye üþenirdi

iþte. Bir de çok yalan

söylüyordu. Ýçindeki kuþ

yine gevezelik etmeye

baþlamýþtý.”

Page 40: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 7978 Somuncu BabaSomuncu BabaSomuncu BabaSomuncu Baba

Dünyadaki eser elementlerin eksikliði içerisindekien büyük eksiklik olan iyot eksikliði sonucunda sade-ce guatr rahatsýzlýðý görülmemektedir. Guatr rahat-sýzlýðý bir aysbergin su üstünde görünen kýsmýdýr.

Ýyot yetersizliði sonucunda düþük, ölü doðum, sa-ðýrlýk, dilsizlik, þaþýlýk, cücelik, zekâ geriliði, doðumsalanomaliler, büyüme geriliði, öðrenme ve algýlamagüçlüðü, verim düþüklüðü, troid kanseri gibi birçokrahatsýzlýk kendini göstermektedir. Ýyot o kadar iz birelementtir ki büyüme hormonu iyot olmaksýzýn ça-lýþmamaktadýr. Dolayýsýyla büyüme hormonunun et-kilediði tüm alanlarda özellikle beyin sinirlerini etkile-yerek beyin sinirlerinin daha fazla dallanmasýna, bü-yümemesine sebebiyet vermektedir. Topraklarýmýz-da ve sularýmýzda iyot yetersizliði sebebiyle sebze vemeyvelerimize yeteri kadar iyot geçmemekte budurumda da özellikle çocuklarda olmak üzere tümyaþlarda iyot eksikliði görülmektedir.

Ýyot eksiliði özellikle daðlýk ve erozyon alanlardakendisini göstermektedir. Ýyot topraðýn en üst kýs-mýnda yer aldýðý için yaðmur sularý, erozyonla çok ra-hatlýkla akýp gitmektedir. Bu sebeplerden dolayý iyot

maalesef çok az gýdada ve sadece balýkta bulunmak-tadýr diyebiliriz.

Tüm dünyada iyot yetersizliðinden insanlarý koru-mak için tuzlar sonradan iyotlanmaktadýr. Ýyot yeter-sizliðinden kurtulabilmek için en iyi yöntem, iyotlutuz kullanýlmasýdýr.

Bir insana hayat boyu lazým olacak toplam iyotmiktarý bir tatlý kaþýðý kadardýr. Bu kadar az miktardaalýnmasý yeterlidir. Ancak her gün bir toplu iðne baþýkadar alýnmasý gerekir.

Ýnsanda görülen iyoda baðlý zekâ geriliði sadeceiyotlu tuz kullanýmý ile giderilebilir. Saðlýk Bakanlýðýnýnülkemizde yaptýðý araþtýrmalara göre Malatya ili iyot-lu tuz kullanýmý ile %50-59 oranýndadýr. Ýyot yeter-sizliði özellikle okul yaþýndaki çocuklarda zekâyý, eði-timi ve yeni bir þeyler keþfetmek anlamýndaki üret-kenliði düþürmektedir.

Ýyodun hiç alýnamamasý durumunda, fiziksel ya-vaþlýk, kuru deri ve saç, duyma yeteneðinde azalma,seste kalýnlaþma, soðuða karþý duyarlýlýk artmakta, ka-býzlýk, kanama, el ve ayaklarda üþüme ve þiþmanlýkgörülmektedir.

Þ. Adil AYDINSaðlýk

Ýyot YetersizliðiToplum

Saðlýðýmýzý ÇokCiddi Bir

Þekilde TehditEdiyor!

“Ýyot yetersizliði çekenöðrencilerdebaþarý%13,5 oranýndadüþmekte sorularý birkerede anlayamamak-tadýrlar. Birine bir þeyanlatýrsýnýz anlatýrsýnýzda o kiþi anlatýlanýanlamaz ya bilin ki okiþide iyot yetersizliðivar demektir.”

Ýyot yetersizliði çeken öðrencilerde baþarý%13,5oranýnda düþmekte sorularý bir kerede anlayama-maktadýrlar. Birine bir þey anlatýrsýnýz anlatýrsýnýz da okiþi anlatýlaný anlamaz ya bilin ki o kiþide iyot yetersiz-liði var demektir.

Rahmetli Cumhurbaþkanýmýz Turgut ÖZAL1995 yýlýnda 10 yýl içinde iyotlu tuzun ülkemizdekullanýmýný %100 gerçekleþtirmek üzere UNÝCEF;le bir anlaþma yaptý geçen süre zarfýnda Resmi Ku-rumlar iyotlu tuz makinalarýný ücretsiz fabrikalaradaðýttý. Hatta son olarak ülkemizde iyotsuz sofralýktuzlar üretilemez, bu þekilde yasaya baðlý teblið bu-lunmaktadýr. Asýl sorun sanayi tuzlarý köylerde sof-ralarda kullanýlmaktadýr.

Ýyot meselesini komþularýmýz Bulgaristan ve Ýranhalletti.

Rahmetli Cumhurbaþkanýmýzýn izinden giderekonun mirasýna sahip çýkalým ve iyotlu tuz kullanalýmve iyotlu tuz kullanýmýný Allah rýzasý için yaygýnlaþtýra-lým ki dediklerimiz, söylediklerimiz tam anlaþýlsýn insa-noðlu Allah’ýn yarattýðý bu bedenle tam kapasite ile ya-rarlanabilsin.

Bütün bu kadar olumsuzlukla sadece iyotlu tuz

kullanmakla kurtulabiliriz. Ancak iyotlu tuz kullanýmýn-

da dikkat edeceðimiz hususlar vardýr.

Bu amaçla iyotlu tuz;

• Ýyotlu tuz koyu renkli kavanozlarda ve serin yerde

saklanmalý

• Iþýk ve güneþ ýþýðýndan uzakta bir yerde saklanma-

lýdýr

• Ýyot kayýplarýný önlemek için iyotlu tuz yemeðe pi-

þirme sonrasý eklenmelidir.

• Tuzluklarýn renkli kutularda ve aðýzlarýnýn kapaklý

olmasýna dikkat edilmelidir.

Ýlerde baþarýlý her þeyi iyi anlayan beyinleri tam ge-

liþmiþ saðlýklý çocuklar yetiþtirmek istiyorsak yemekle-

rimizde, salatalarýmýzda lütfen iyotlu tuz kullanalým.

Ucuz diye asla dökme tuz kaya tuzu kullanmaya-

lým mutlaka iyotlu tuz kullanalým.

Page 41: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 8180 Somuncu Baba

A) Ýslâmiyet'i ilk kabul edenler kimlerdir?

Ýslâmiyet'i ilk olarak kabul ederek imân et-me þerefini kazananlar, sýrasýyla þu kýymetlikimselerdir:

1) Hz. Hatice Vâlidemiz,

2) Hz. Ebûbekr-i Sýddîk (r.a.),

3) Çocuklardan Hz. Ali (r.a.),

4) Hz. Zeyd (r.a.),

5) Hz. Osman Zinnûreyn (r.a.),

6) Hz. Abdurrahman bin Avf (r.a.),

7) Hz. Saad bin Ebî Vakkas (r.a.),

8) Hz. Zübeyr bin Avvam (r.a.),

9) Hz. Talhâ bin Ubeydullah (r.a.).

B) Hulefâ-i Râþidîn (Dört Hâlife) devrinianlatýr mýsýnýz?

Hz. Peygamber (s.a.s.) den sonra, devletve din iþlerini yönetmek için aþaðýda isim vehizmet süreleri yazýlý zâtlar, halifeliklere seçil-miþlerdir.

1) Hz. Ebûbekr-i Sýddîk (r.a.), iki sene,

2) Hz. Ömerü l Faruk (r.a.), on buçuk se-ne,

3) Hz. Osman Zinnûreyn (r.a.), on iki se-ne,

4) Hz. Ali (r.a.), beþ sene,

Hz. Hasan Efendimiz de görülen lüzumüzere altý ay kadar Hilâfet görevinde bulun-muþlardýr.

Hayati OTYAKMAZ

Bunlarý Biliyor musunuz?

Genç sahabelerden olan Hz.Muaz (r.a.), genç-ihtiyar herkese,fakat özellikle gençlere þu beyan-da bulunuyor:

Bana, Rasûl-i Ekrem (s.a.v) þuon mühim hususu tavsiye etti:Buyurdu ki:

Öldürülsen ve yakýlsan dahiAllah'a asla þirk koþma...

Sana câzibeli vaadlerde bulun-salar dahi onlara aldanýp ana-ba-bana karþý gelme.

Kasten-bilerek bir farz namazý kesinlikleterk etme... Kim bunu yaparsa ondan Al-lah'ýn himâyesi uzak olur. Böyleleri dâimahuzursuz yaþar.

Asla sarhoþluk veren içkilerden içme; çün-kü o, her kötülüðün anasýdýr.

Ýþlenilmesi günah olan þeylerden sakýn...Çünkü günahlarýn sebebiyle Allah (c.c.) sanahaddini bildirir.

Seninle beraber bulunanlar telef olsa bile,harbte, sakýn cepheden kaçma.

Cihad eden mücâhidler tamamen þehidolsalar dahi sen (nöbet) yerinden ayrýlma.

Allah'ýn sana verdiklerinden öncelikle ev-lad-u iyâline (eþine ve çocuklarýna) harcamayap; sonra da çevreni sevindir.

Terbiye edeceðim diye aman hâ çoluk ço-

cuðunu dövme/dövme teþebbüsünde dahibulunma.

Çoluk-çocuðuna Allah'a isyan etmemeyiaþýla... Ýtaati öðret, onlara örnek ve önderol... (Ahmed bin Hanbel/Müsned)

* Nasihat (öðüt) deyince ilk akla gelenler-den biri de Hz. Lokman Hekim'dir. Kur'an-ýKerim'in Lokman Sûresi'nde O'nun nasihat-leri nakledilir.

Hz. Lokman der ki:

Seher vakti bir kýsým câhil cühelâlar uyur-ken, sen uyanýk ol. Hakk'ý tesbih eden horoz,senden akýllý ve uyanýk çýkýp da seni geridebýrakmasýn...

Allah'a ortak/þirk koþma. Þirk, Allah'ýnhakkýný Allah'tan baþkasýna vermektir.

Erdemli Öðütler

Bir HadisEbu Hüreyre (radýyallahu anh) anlatýyor:

Hiçbir evlad, babasýnýn hakkýný, bir istisna durumu dýþýnda ödeyemez. O durum da þudur: Babasýný köle olarak bulur, satýn alýr ve âzad eder."

Page 42: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Eylül / 2006 8382 Somuncu Baba

Malzemeler

Hazýrlanýþý:

2 adet yumurta 3 çorba kaþýðý yoðurt1 paket margarin1 çay bardaðý zeytinyaðý1 paket kabartma tozu veya 1 tatlý kaþýðý karbonat1 kg. un1,5 su bardaðý dövülmüþ cevizÞurubu için3 su bardaðý toz þeker2,5 su bardaðý suYarým limon

Hamur yoðurma kabýna eritilip suyunu çek-mesi saðlanan margarin, zeytinyaðý, yoðurt, yu-murta ve dövülmüþ cevizler alýnýr. Yavaþ yavaþun ve kabartma tozu ilave edilerek yoðrulur.Kulak memesi yumuþaklýðýnda bir hamur eldeedilir. Üç eþit parçaya ayrýlýp beze yapýlýr. Birmerdane yardýmýyla bir iki santim kalýnlýðýndaaçýlýr. Açýlan bezeden çay bardaðý yardýmýylayuvarlaklar kesilip iki uçlarý birleþtirilir. Yaðlan-mýþ tepsiye dizilir. Fýrýna sürüp piþirilir. Piþen dil-berdudaðýný fýrýndan çýkarýr çýkarmaz soðumuþþerbet dökülür.

Þurubun (Þerbet) Yapýlýþý:

Bir tencereye þeker ve su alýp kaynatýlýr. Kay-nadýktan 10 dakika sonra limon sýkýlýp kabuðuda þerbetin içine atýlabilir. Limon suyuyla da bir-kaç dakika kaynatýldýktan sonra þerbet hazýrolur.

Gönülden Ýkramlar

DDiillbbeerrdduuddaaððýý

Sýdýka & Mesude SARI

Anne ve babalarýmýzdan sýk

sýk duymuþuzdur. Ramazan ayý

bereket ve rahmet ayýdýr. Bu ay-

da ibadetler artar. Adeta ruh

beslenir ve dinlenir. Ýnsanlarýn

yüzü bu ayda bir baþka güzel

olur. Bir de o güzel Ramazan

þenlikleri yok mu? Ramazan to-

pu atýlýr. Davullar sahur vakti

"güm güm" diye çalýnýr. Rama-

zan ayýnýn güzelliklerini dört bir

tarafa saçar. Fakirlerin yüzü gü-

ler. Çünkü bu ayda hayýr yap-

mak çok büyük sevap olduðu

için, zenginler zekatlarýný Rama-

zan ayýnda verirler. Gecenin en

güzel vaktinde davulcular mani-

ler eþliðinde sokak sokak gezer-

ler.

Besmeleyle çýktým yola

Selam verdim saða sola

A benim devletli beyim

Ramazan'ýn mübarek ola…

Hele akþam olunca "güm" di-

ye bir ses. Ramazan topu. Ar-

dýndan dört bir taraftan yükselen

akþam ezaný. Gün boyu dinle-

nen mideler adeta akþam olun-

ca bayram eder. Bütün gün mi-

demiz aç kaldýðý için birdenbire

doyurmamalý. Sevgili Efendimiz

(s.a.v), orucunu hurma ile açar,

sonra namazýný kýlar, daha sonra

yemeðini yermiþ. Günümüzde

de doktorlar mideyi birdenbire

týka basa doldurmanýn pek çok

zararýnýn olduðunu söylüyor.

Oruç tutalým, orucun güzellikle-

rinden nasiplenelim ama yedik-

lerimize de dikkat edelim.

Dilara ÞÝMÞEK

Duyduk Duymadýk Demeyin!

Ramazan Ayý Geliyor

Page 43: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda

Vakfýmýz 100 Çocuðu Sünnet Ettirdi

Vakýf Mütevelli Heyet Baþkanýmýz H. Hamidettin ATEÞÇocuklara Çeþitli Hediyeler Daðýttý.

Vakfýmýz 25 Aðustos 2006Cuma günü baþlayan "53.Zengibar Güreþ ve Kültür Fes-tivali" kapsamýnda 100 çocuðusünnet ettirdi.

Vakfýmýz Genel MüdürüÝsmail Palakoðlu, gelenek hali-ne getirilen sünnet þölenini buyýl da sürdürerek ihtiyaç sahibiailelerin 6-12 yaþ arasý çocuk-larýnýn erkekliðe ilk adýmý at-malarýný saðladýklarýný bildirdi.

Vakýf olarak çocuklarýnsünnet kýyafetleri, ayakkabýlarýve bazý hediyeler verilmekle

birlikte, ayrýca sünnet operas-yonlarýnýn da dünyaca ünlüDarendeli sünnet uzmaný Ke-mal Özkan ve ekibince ger-çekleþtirildi.

Hayýrsever iþadamlarý veVakýf Mütevelli Heyet Baþka-nýmýz H. Hamidettin ATEÞ,çocuklara çeþitli hediyeler da-ðýttý. Tüm masraflarý vakfýmýztarafýndan karþýlanan sünnetþöleni, 53. Zengibar Güreþ veKültür Festivaline renk ka-tarak, ihtiyaç sahibi aileleri debüyük bir yükten kurtardý.

Page 44: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda
Page 45: Fiyatý: 6 YTL - Somuncu Baba Dergisi...6 Somuncu Baba Eylül / 2006 7 Pek Sevgili Can Kardeþim, Þu þerefli âlemde tanýdýðým ferahlýk dolu ruhumuz korku ile ümit arasýnda