liselilerin sesi 44. sayı

24
Yeni dönem saldırılarla başladı Gerici, baskıcı, paralı eğitime geçit vermeyeceğiz! Aylık Liseli Gençlik Dergisi * Sayı: 45 * Eylül 2012 * Fiyatı: 1TL

Upload: kizilbayrak

Post on 08-Mar-2016

251 views

Category:

Documents


5 download

DESCRIPTION

Liselilerin Sesi 44. sayı / Mayıs 2012

TRANSCRIPT

Page 1: Liselilerin Sesi 44. sayı

Yeni dönem

saldırılarla başladı

Gerici, baskıcı, paralı eğitime

geçit vermeyeceğiz!

Aylık Lisel i Gençl ik Dergisi * Sayı : 45 * Eylül 2012 * Fiyatı : 1TL

Page 2: Liselilerin Sesi 44. sayı

Özgür Bir Gelecek İçin Liselilerin Sesi * Eylül 2012 * Sayı: 45 * Fiyatı: 1 TL. (KDV dahil) * Sahibi ve Sorumlu Y. İşl. Md.: Tayfun Altıntaş * Yayın Türü: Yaygın-SüreliEKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. Baskı: Özdemir Matbaacılık-Davutpaşa cad. Güven Sanayii Sitesi C blok No:242 Topkapı/İstanbul Tel:0212-577 54 92

Yönetim Adresi: Eksen Yayıncılık / Mollaşeref Mah. Simsar sokak, 5/3 Fatih/İstanbul Tel: 0 (212) 621 74 52 Fax: (0212) 534 95 90

[email protected]

Eksen Yayıncılık bürolarıSönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel / BURSA

Tel: 0 /224) 220 84 92İzmir Cad. Halilbey İşhanı D-9/13 Kızılay / ANKARA

Yeni öğretim yılında mücadeleyi

yükseltelim!

İçindeki ler

35Temel bir hak olan eğitim

hakkımız gasbediliyor!

6 Liseli gençlik hareketi üzerine...

8Ticari eğitimde

yeni projeler!..

9 Ulucanlar Katliamı’nı unutmadık

unutturmayacağız!

10Emperyalist savaşın

faturasını ödemeyelim!

12 4+4+4 karanlığına karşı

mücadeleye!

144+4+4 eğitim sistemi

15 Sermayeye köle, devlete kul

olmayacağız!

16“4+4+4 dinci gericilik,

piyasalaşma,

emek sömürüsü demektir!”

18 Dindar nesil yetiştirmenin

somut adımı

194+4+4 inkar ve imhanın

eğitim ayağıdır...

20 Küba eğitimi üzerine birkaç

söz...

22“Eğitimde eşitlik istiyoruz!”

Yeni sayımızla

merhaba...

Okulların yeni

açıldığı bu dönemde

4+4+4 saldırısı

temel bir gündem

olmuş durumda.

Hayata geçirilmesi

için sermayenin aylardır hazırlık yaptığı 4+4+4

saldırısı okulların açılması ile birlikte somut bir

biçime bürünmüş oldu.

55-66 aylık çocukların okula

gönderilmesinden bir dizi okulun imam hatibe

çevrilmesine kadar varan saldırılar ciddi bir

tepkiyle de karşılandı. Ülkenin dört bir

yanından Ankara’ya akan binlerce emekçi

4+4+4 karanlığına ve dinci-gerici-piyasacı

eğitime karşı mücadeleyi büyüteceğini

haykırdı.

Öte yandan, üniversite harçlarının

kaldırılması ve ortaöğretimlerden kayıt parası

alınmayacağı aldatmaları ile yaratılan parasız

eğitim yanılgısı da şimdiden çökmüş

bulunuyor. Hem üniversiteliler hem de liseliler

daha dönemin en başında ticari eğitimin

gerçek yüzü ile karşılaştılar.

Tüm bunlar karşısında yapılması gerekense

mücadeleyi bir adım ile taşımaktır. Böylesine

kapsamlı saldırıların üstesinden gelmek ancak

kitlesel-militan bir mücadele ile mümkün

olabilecektir.

Yeni sayımızda buluşmak umuduyla...

Liselilerin Sesi ’ndenLiselilerin Sesi ’nden

Page 3: Liselilerin Sesi 44. sayı

Yeni öğretim yılında mücadeleyi yükseltelim!

Geleceğimizin çalınmasınageçit vermeyelim!

Hareketli bir yaz sürecini geride bıraktık.Sermaye devletinin içeride ve dışarıda savaş vesaldırganlık politikalarını işçilere, emekçilere vegençliğe yönelik sosyal yıkım politikaları tamamladı.Kısacası yaz tatilini emperyalist savaş vesaldırganlığın, ırkçı-şoven histerinin, devletterörünün ve neo-liberal saldırıların arttığı birsüreçte geçirdik. Yeni eğitim dönemini de saldırılarınböylesi arttığı bir süreçte karşılıyoruz.

Emperyalistler adınatetikçi olmayacağız!

Son süreçte Suriye’yeyönelik emperyalist savaş vesaldırganlık artmış durumda. Suriyehalklarına “barış” götürme iddiasındaolan emperyalistler kendi gericiçıkarlarının hesaplarını yapıyorlar. Biryanda başında Beşar Esad’ın bulunduğuSuriye’deki gerici Baas rejimi, öte yandaABD’nin güdümündeki sözde muhalefet“Özgür Suriye Ordusu” emperyalistler adınayarattıkları savaş ortamında Suriye’yi kangölüne çeviriyorlar. Yani emperyalistler arasıgüç savaşları derinleşirken bunun bedelini en ağırşekilde Suriyeli emekçiler ödüyor. Bu süreçte Türksermaye devleti AKP hükümeti eliyle ABD adına enönden tetikçiliğe soyunarak savaş çığırtkanlığıyapıyor.

Emperyalistlerin ve onların tetikçisi Türksermaye devletinin Suriye’ye yönelik yaptıklarısavaş planlarında Suriye halklarının ve bizlerinhiçbir çıkarının olmadığı açıktır. Liseli gençlikolarak bizler emperyalistler adına tetikçi olmayıkabul etmemeliyiz. Emperyalist savaş vesaldırganlık politikaları karşısında Amerikan 6.Filosu’nu Dolmabahçe’de denize döken

Denizler’in yolunda anti-emperyalist mücadeleyiyükseltmeliyiz.

Irkçı-faşist kudurganlığageçit vermeyeceğiz!

Sermaye devleti dış politikalarında savaşpozisyonu alırken iç politikalarında da saldırganlığıarttırıyor. Kürt halkına yönelik imha ve inkarpolitikaları devam ederken, işçilerin, emekçilerin vegençliğin beyni şovenizm zehri ile yıkanıyor. Son

3

Page 4: Liselilerin Sesi 44. sayı

olarak da Antep’te yaşanan patlamanın ardındanKürt halkına ve hareketine yönelik saldırılaryoğunlaşmış durumda.

Kürt halkına yönelik ırkçı-faşist saldırıları sondönemde alevi emekçilere yönelik saldırganlıktamamlıyor. Alevi emekçilerin evleri işaretleniyor,dernekleri kundaklanıyor, tehdit mektuplarıbırakılıyor. Bu saldırıları sermaye devleti ve AKPhükümeti ise “yaşananların abartılmaması”telkinleri ile sahipleniyor.

Sermaye devletinin yaratmaya çalıştığı Türk-Kürt, Sünni-Alevi kutuplaşması karşında, bizleraynı sıraları paylaştığımız, aynı sorunlarıyaşadığımız kardeşlerimizle bu ırkçı-faşistkudurganlığa geçit vermemeliyiz. Liselerimizden“Yaşasın halkların kardeşliği!” sloganınıyükseltmeliyiz.

Liselerimizde müşteri olmayacağız!

Yeni öğretim yılının başlamasıyla kendimizi birkez daha paralı eğitim uygulamalarının içerisindebulduk. Bağış adı altında kayıt parası, kitap parası,üniforma parası, kurs-dershane parası derken birkez daha ailelerimizin beli büküldü. Belki pekçoğumuz okul masraflarımızı karşılayabilmek,ailemize destek olabilmek için yaz tatilindekendimize vakit ayırmak, sosyal aktivitelerde

bulunmak, dinlenmek yerine atölyelerde-fabrikalarda çalışmak durumunda kaldık.

Anayasada her ne kadar eğitimparasızdır denilse de bizler bunun bir

yalan olduğunu biliyoruz. Sermaye devleti de adımadım paralı eğitim uygulamalarını yasallaştırmakiçin çalışmalarını sürdürüyor. Son olarak 4+4+4uygulaması ile “İlköğretim okulları, kız ve erkekçocukları için parasızdır” ibaresininkaldırılmasının ardından sıranın ortaöğretimegeleceği de aşikardır.

Bir yandan liselerimizde müşteri olarakgörülüp, eğitim sürecimizin her adımına kucakdolusu para dökerken bir yandan da anti-bilimsel,gerici eğitim müfredatına hapsedilmek isteniyoruz.Anadilde eğitim görme hakkımızdan mahrumbırakılıyoruz. 4+4+4 eğitim sistemi ile eğitimingericileştirilmesi noktasında daha somut adımlaratılmış durumda. AKP hükümetinin “dindar nesil”projesi eğitim sistemindeki son değişikliklerlebeslenmiş durumda.

Bizler paralı, gerici, anti-bilimsel eğitime karşıliselerimizden “Eşit, parasız, bilimsel, anadildeeğitim!” sloganını yükseltmeli, geleceğimize sahipçıkmalıyız.

Liselerimizde mücadeleyi yükseltelim,geleceğimizi kendi ellerimize alalım!

Yeni dönemde emperyalist savaşa, ırkçı-faşistsaldırılara, paralı ve gerici eğitim uygulamalarınakarşı mücadele sahnesindeki yerimizi alalım.Bizlere dayatılan geleceksizlik karşısındagençliğin geleceğinin ancak sosyalizmde olduğunuhaykıralım. Liselerimizden yükselttiğimizmücadele bayrağı ile geleceğimizi kazanalım! 4

Page 5: Liselilerin Sesi 44. sayı

Sermaye devleti neo-liberal saldırı politikalarıkapsamında krizin faturasını işçi, emekçilere veonların çocukları olarak bizlere kesmeye çalışıyor.Annelerimizin, babalarımızın kıdem tazminatı hakkınagöz diken, mezarda emekliliği dayatan, en son TürkHava Yolları’nda olduğu gibi emekçilerin grev hakkınıyasaklayan sermaye devleti öte taraftan eğitim vesağlık alanında yıkım politikalarını bir bir hayatageçirmeye devam ediyor.

İlköğretimden, ortaöğretime ve üniversiteyeeğitimin her kademesinde paralı eğitim uygulamalarıkarşımıza çıkıyor. İşçi, emekçi çocukları içinüniversiteye gitmek artık neredeyse bir hayalken,ilköğretim ve ortaöğretimde de benzer durumlaryaşanıyor. Pek çok çocuk-genç paralı eğitimuygulamaları yüzünden eğitim hakkından mahrumkalıyor, hatta canından olabiliyor. Eğitim giderleriniödemek için çalıştığı işte hayatını kaybeden üniversiteöğrencileri, SBS veya YGS’ye hazırlanırken yaşadığıstresle kalp krizi geçiren veya intihar eden öğrencihaberleri sıradanlaşıyor.

Sermaye devletinin iyi bir eğitim ve bununlaparalel olarak da iyi bir gelecek olanağı için bizleresunduğu tek alternatif ise paralı eğitim. Paralı eğitimbir boyutunu özel okullar oluştururken diğer taraftandevlet okullarında kayıt parası, harç, kurs, materyalparası vb olarak karşımıza çıkıyor.

Anaokulundan üniversiteye eğitimin herkademesinde karşımıza çıkan özel okullar büyük birfırsat eşitsizliği yaratıyor. Özel okullar, işadamlarının-patronların devlete bir katkısı, devletin omuzlarınabinen yükün hafifletilmesi gibi sunulmaya çalışılıyor,bir yandan da devlet kredileri, destekleri özel okullaraaktarılıyor. Kayıt dönemlerinde üstünlüklerini,imkanlarını tanıtmak için reklam yarışına giren özelokulların gerçekte ise bir eğitim mekanından çokticarethane olduğu açıktır. Kısacası özel okullarlabirlikte “eğitim” alanı sermayenin önünde büyükkarlar getiren iştah kabartıcı bir sektör olarak duruyor.

Devlet okullarında da paralı eğitim uygulamalarıdevam ediyor. Eğitim sisteminde yapılan her birdeğişiklikle devlet okullarının sermayenin çıkarları-ihtiyaçları doğrultusunda dönüşümünün yolu açılıyor.

4+4+4 eğitim sistemiyle eğitim sisteminingericileştirilmesinin önü açılırken burjuva medyada da4+4+4’ün sadece bu boyutu tartıştırılıyor. Ancak buuygulamayla ücretsiz staj sömürüsünün ve çocukişçiliğin önü yasal olarak açılmış durumda.

Güncel bir örnek olarak da YGS değişikliğikarşımıza çıkmakta. YGS değişikliği ile öğrencilerinsınav stresinden kurtulacağı iddia edilirkendershanelerin de kapatılacağı belirtiliyor. Böylecekapanan dershanelerin özel okullara çevrilmesi vekademeli olarak meslek liseleri hariç devlet okullarınınkapanmasının yolu da yasal olarak düzleniyor.

Kısacası burjuva düzende eğitim hakkı anayasaylakorunuyor gözükmesine rağmen bunun gerçekte birkarşılığının olmadığı açıktır. Sermaye devleti tümkamusal hizmetlerde olduğu gibi eğitimi de temel birhak olmaktan çıkarmış durumdadır. Dindar gençlik-tinerci gençlik tartışmaları gibi suni tartışmalar açansermaye devleti ve onun temsilcisi AKP hükümetininbiz gençliğin geleceğini düşünmediği ortadadır.Sermaye devletinin tek düşündüğü temsil ettiği sınıfolan patronların çıkarlarıdır. Bu kapsamda eğitimin herkademesi ticarileştirilmekte, biz işçi-emekçiçocuklarının eğitim hakkı gasp edilmektedir. Sermayedevleti ve onun temsilcilerinin bu kadar pervasızdavranmalarının önündeki tek engelin iseparasız eğitim hakkı için bizlerinyükselteceği mücadele olacaktır.

Eğitimin ticarileşmesi:

Eğitim hakkımız gasbediliyor!

5

Page 6: Liselilerin Sesi 44. sayı

Liseli gençlik hareketi bir dönemi daha geridebırakmış bulunuyor. Okulların kapanması ve LYS“maratonunun” sona ermesinin ardından hareket yazdönemi nedeniyle durağan bir sürece girmiş oldu.Bu durağanlık elbette hareketin genel tablosu ileilgilidir. Yeni döneme hazırlık yapabilmenin ilkkoşulu geride kalan süreci değerlendirmek,hareketin tablosunu ortaya koymak, ihtiyaçlarınıtespit etmek ve müdahalenin yol ve yöntemlerinibelirlemek olmaktadır.

Saldırılar yoğunlaşıyor

Sermayenin saldırılarının özel hedeflerinden biriolan liseler ve liseliler geride kalan dönemde de bu“özelliğini” korumaya devam etti. Bu açıdan enyakıcı saldırı da liselerin özelleştirilmesi ve bunundolaysız bir sonucu olarak eğitimin tümden paralıhale getirilmesidir.

YGS-LYS sistemini değiştireceğini açıklayandinci-gerici parti AKP, bu değişim sonucundadershanelere de ihtiyaç kalmadığını vekapatılacaklarını belirtmişti. Ancak onların“kapatmak” olarak ifade ettikleri şey gerçekte

dershanelerin özel okullara dönüştürülmesiolmaktadır. Bunu özel okulların bizzatdevlet eliyle teşvik edilmesi izlemektedir.

Bu girişimler bile eğitimin karşı karşıya bulunduğuözelleştirme ve paralılaştırma saldırılarınınkapsamını ve ciddiyetini ortaya koymaktadır.

Öte yandan, meslek liseleri üzerinden liseligençliği sermayeye ucuz işgücü olarak sunan devletbu saldırısını daha da derinleştirmeye çalışmaktadır.Tüm bunlara da, dinci partinin eğitimingericileştirilmesine yönelik hayata geçirdiğisaldırılar eşlik etmektedir.

Bu saydıklarımız önümüzdeki dönemde de liseligençliğin karşısına çıkarılacak temel saldırılardır.Hem de daha kapsamlı bir biçimde...

Liseli gençlik hareketisaldırıları püskürtmekten uzak

Sermayenin dinci-gerici parti AKP eliyleyürüttüğü saldırıların böylesine kapsamlı boyutlaralmasına karşın liseli gençlik hareketi bugün içinsaldırıları göğüsleyecek ve püskürtebilecek birtabloya sahip değildir..

Bir süredir kendisini gündemleştiremeyen,taleplerini kamuoyunun gündemine taşıyamayanliseli gençlik hareketi 2011 YGS’de ortaya çıkanşifre skandalının ardından önemli bir ivmekazanmış, son zamanların en kitlesel liselieylemlerini sahnelemişti. Elemeci sınav sisteminin

Liseli gençlik hareketi üzerine...

6

Page 7: Liselilerin Sesi 44. sayı

çarkları arasında ezilen ve yine bu sınav sistemi ilegeleceksizliğe itilen liseliler şifre skandalının patlakvermesi ile birlikte sokaklara dökülmüştü. Üstelik bueylemler daha çok sosyal medya üzerindenörgütlenen, bir anlamda kendiliğinden olaneylemlerdi.

Ne yazık ki bu süreç sürdürülemedi. Şifreskandalı liseli gençliğin diline pelesenk olsa daeylemli süreç sürdürülemedi ve bir süre sonratepkiler söz düzeyinde kaldı.

Geride kalan son dönem bu sürecin büyük orandabir devamı oldu. Tek tek liselerde yaşanan eylemlersaklı tutulursa, bu dönem için liseli gençlikcephesinden anlamlı bir hareket tanımlamakmümkün olmamaktadır.

Dönem sonunda İstanbul’da yapılan sınav mitingi,liseli gençlik hareketinin yaşadığı bu sorunlarınsomut göstergesi oldu. Kayda değer bir ön çalışmasıyapılmayan mitingin yalnızca kitleselliği değil, genelhavasındaki coşkusuzluğu ve zayıf politik içeriği ilede hareketin tablosuna ayna tuttu.

Yine de belli liselerde yaşanan anlamlı örneklermevcut. Behçet Kemal Çağlar Lisesi ve başka bazıliselerde kantin boykotları yapıldı ya da siyasalsüreçlere dair anlamlı tepkiler verilmiş oldu. Bu gibiörnekler, bugünkü tüm durgunluğuna rağmen liseligençlik hareketinin geleceği açısından umutvermektedir.

Liseli genç komünistler: Bir adım ileri!

Liseli genç komünistler ise liseli gençliğindevrimci mücadelesini büyütmek için çalışmayadevam ediyorlar. Liselerde ve dershanelerde liseligençliği “Denizler’in yolunda düzenebaşkaldırmaya” çağıran liseli genç komünistler, yenidönemde bu çağrıyı büyütecek, lise sıralarında partive devrim davasının bayrağını yükselteceklerdir.

Bu kuru bir iddia değildir ve ancak yoğun birçalışmanın ürünü olabilir. Bu nedenle, liseli gençkomünistlerin geçmiş dönem çalışmasınıdeğerlendirmeye, eksiklerini ortaya koymaya ve yenibir çalışma düzeyi yakalanmasına olanak sağlayacaktespitlerde bulunmaya ihtiyacı olmaktadır. Elbette kibunu her yerel kendi çalışmasının somutluğuüzerinden yapmalıdır.

Toplamında ise liseli genç komünistlerinçalışmayı büyütebilmesinin yakıcı bir ihtiyaç olduğuortadadır. Liseli genç komünistler yeni dönemdeçalışma kapasitesini ve temposunu arttıracak, devrimve sosyalizmin sesini liseli gençliğe taşıyacaklardır.Böylesi bir çalışma, her bir liseli genç komünistinomuzlarındaki yükü bir kat daha arttırmaktadırelbette. Ancak liseli genç komünistler bu yükülayığıyla taşıyacak güce ve kararlılığa sahiptirler.Geriye kalan, liseli genç komünistlerin kavgada biradım daha öne çıkmasıdır.

Bir eğitim öğretim yılı yine öğrenciler ve veliler cephesinden sorunlarla başlamış oldu.Her yıl kayıt döneminde yaşanan kayıt parası sorununun güya bu sene ortadan kaldırıldığı söylendi.

Fakat ne işlemlerin bilgisayarlarda yapılması, ne de kayıt için para alınmayacağının söylenmesi çok dagerçekçi bir söylem değil.

Merkezi sistemden doğru okul kayıtları yapılsa da daha okulun başından itibaren çeşitli gerekçelerlepara toplanmaya devam ediliyor. Dahası okul kıyafetlerinden tutun da kağıt parasına, ilerleyen günlerdekarşımıza çıkacak olan spor parası ve aidatlarla yine bizleri soymaya devam edecekler.

Bunu çok açık bir şekilde üniversite harçlarının kaldırıldığına dair söylenen yalanlardan görebiliriz. Güyaharçlar kalktı, fakat kayıt yaptırmaya gidenlerden istenen yüksek meblalar yine karşımızda duruyor. Kitapparası denilerek alınan paralarla zaten bizleri fazlasıyla soyuyorlar. Tek fark, adı kayıt parası olmuyor.

Zaten eğitimi bir ticaret aracı olarak görenlerin böylesi ciddi bir rant alanından elde edeceği paralarıalmaması garip olurdu. Bugüne kadar getirdikleri sözde bütün yeniliklerin arkasında hep bizlerden dahafazla para sızdırmayı amaçlamışlar ve büyük oranda bunu yapmışlardır.

Bizler eğitimin her alanda parasız olması gerektiğini döne döne söylüyoruz. Fakat bunu eğitimi bir ticaretkapısı olarak görenlerin kendi “iyi niyetleriyle” yapmasını beklemek fazla iyimser bir bakış olur ve aslında birgerçekliliği de yoktur. Gerçek anlamıyla piyasacı eğitim anlayışından uzak ve parasız bir eğitimsistemi istiyorsak bunun için örgütlenmeli ve bu hakkı kazanabilmek için mücadele etmeliyiz.

“Kayıt paraları kalktı” aldatmacasına kanmayalım...

Parasız eğitim hakkı için mücadeleyi büyütelim!

7

Page 8: Liselilerin Sesi 44. sayı

Yeni eğitim-öğretim döneminin açılmasıylabirlikte sermaye hükümeti AKP, eğitimdeki gerici-piyasacı dönüşümlerinde yeni projeleridillendirmeye başladı.

4+4+4 yasası ve üniversitelerde harçlarınkaldırılması süreci bu çerçevede atılan adımlarolarak önümüzde duruyor. Mart-nisan aylarındagündeme getirilen ve “dershanelerin kapatılmasını”öngören süreç ise AKP şefi Tayyip Erdoğan’ınyaptığı son açıklamalarla yeniden ısıtılıyor. Henüzsomut bir plan ortaya konmasa da uygulamanınönümüzdeki 2013-2014 eğitim-öğretim dönemindedevreye sokulacağı iddia ediliyor.

Dershanelerin kapatılmasına dönükhazırlıklarının arkasında yatan gerçek nedenler isebizzat AKP şefi Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarındaitiraf ediliyor.

Dersane yerine “Özel Okul” geliyor...

Erdoğan dershane patronlarına yeni dönem içimşunu teklif ediyor: “Ey dershaneciler, eğer bu ülkedeeğitime, öğretime hizmet verecekseniz gel okul aç,okullar kur. Biz de sizden hizmet alımı yapalım,sizin sınıflarınızı öğrencilerle biz dolduralım. Bedelineyse bunun bedelini biz verelim. Sizi açıktabırakacak değiliz. Biz yatırımdan kurtulmuş oluruz,siz de hizmetinize aynen devam edersiniz.”

Erdoğan “Bundan kim gücenirse gücensin, kusurabakmasınlar” dese de, rant ve kar üzerine kurulueğitim sisteminde devlet destekli yeni projelerdevreye sokulacak. Yeni proje küçük dershanecilerietkileyecek olsa da asıl sektörün tekelleri devletteşviki ile hızla yeni sürece uygun olarak özel okulstatüsüne geçebilecek fırsata sahip olacaklar.

Açıklamaların arkasındaki sinsi planlar,dershanelerin kapatıldığı yeni dönemi değil eğitiminticarileşmesinde yeni dönemi ifade ediyor.

Dershaneciler on yılların rantıyla palazlanıpbüyürken açtıkları şubeler ve kendi yayınevleriyle

zaten eğitimde önemli yer tutar halegeldiler. Dershane mantığı da, dershanepatronları da çürük eğitim sisteminin içinde

yerlerini koruyacaklardır. Zira eleme sınavlarıeğitimin her kademesinde varlığını korurken sınavmerkezli, rekabetçi, ve ezberci eğitim anlayışı dakendini var etmeye devam edecektir. Dershanecilikolayı basit bir dükkan değil on milyonlarca dolarındöndüğü devasa bir sektördür. Patronlar devletininböyle bir sektörü kaldırmasında velilerin isteğini gözönünde bulundurduğunu düşünmek ham hayallerdende öte kaba bir yanılgı olur.

Bugün AKP hükümeti eliyle sermaye düzeniyanılsamalara dayalı bir yanılgı yaratma peşinde.Düne kadar karşı çıkılan, talep edilmesi baskı vezorla karşılanan her talep sözde bir bir veriliyor. Onyılların dershaneciliği bir anda yanlış ilan ediliyor.Düne kadar hayal sayılan dershanelerin kaldırılmasıbugün gerçek olmaya bir adım daha yakın. Fakatsorun, dershanelerin şekli gitse de mantığı veişleyişinin sürmesindedir. Bugün dershanelerdegençliği müşteri ve yarış atı sayan zihniyet yarın özelokul üzerinden varlığını sürdürecektir. Mantar gibiher yerde açılan özel okullarla eğitimde nitelikiyiden iyiye kaybolacak, devlet okullarınayatırımdan kaçınılacak, eğitim tamamen paralı halegetirilecek. Erdoğan’ın da itiraf ettiği bu ‘teşvik’yüzünden devlet zaman içerisinde okul masraflarınıkarşılamayı bırakarak gençliği özel okullara bağımlıhale getirebilecektir.

8

Ticari eğitimdeyeni projeler!..

Page 9: Liselilerin Sesi 44. sayı

Sermaye devletinin tarihi, Denizlerden Mahirlere,İbrahimlere, 19 Aralık’a, Ulucanlara... katliamlarladolu bir tarihtir.

Bütün bu katliamların gerisinde faşist sermayedüzeninin kendi kokuşmuş sistemini ayakta tutmakhedefi vardır. Bu sistemin karşısında olanları baskı,zor ve ölümlerle sindirmek veya yok etmek onlarıntarihinin her döneminde vardır.

Bütün bu katliamlar ve saldırıların ilk hedefindedaima topluma öncülük eden ve bu kokuşmuşsermaye düzeninden kurtulmanın yolunu gösterendevrimciler olmuştur. 26 Eylül 1999 yılında AnkaraUlucanlar Cezaevi’nde yaşanan katliam tam daböylesi bir hedef doğrultusunda gerçekleştirilmiştir.

Ulucanlar Cezaevi’ndeki devrimci tutsaklarkoğuşların kapasitelerinin üç katı dolu olması vecezavindeki kötü koşullar karşısında bitişiklerindekiboş koğuşu işgal ederek cezaevi sorumlularınınyapmadıklarını kendileri yapmışlardı. Devlet bu sonderece haklı ve meşru olan koğuş işgalini bahanegöstererek katliamı başlatmış oldu.

Aslında koğuşların dolu olması ve içerde birçoksorunun olması bizzat devletin tercihinin birürünüydü. Zira o denemde devrimcileri teslimalabilmek için planlanan F Tipi hücrelere geçişhazırlıkları sürdürülüyordu. Bunun bilincinde olandevrimci tutsaklar bu saldırıyı da geripüskürtebilmek için bedenlerini ortaya koyarakbüyük bir direniş gerçekleştirdiler.

Sermaye devletinin cezaevlerine ve devrimcilereyönelik bu saldırılarının gerisinde bütün topluma,

işçi ve emekçilere yönelik hazırladığı kapsamlısaldırı planları yatıyordu. Sömürü çarklarınıdöndürebilmek, işçi ve emekçilerin kendilerinedayatılacak sömürü ve kölelik uygulamalarıkarşısında herhangi bir tepki göstermesiniengellemek istiyorlardı. Sermaye devletininUlucanlar ve bunun gibi diğer katliamlarıyapmasının amacı da öncelikle bu saldırılarkarşısında ilk karşı koyacak olan devrimcileri teslimalmak ve yaptıkları katliamlarla geniş kitlelere gözdağı vermektir. İşte Ulucanlarda da asıl amaçları tamda buydu. İçeride devrimciler tarafından başlatılandirenişe devlet ordusuyla, polisiyle hatta itfayesiyleazgın bir şekilde saldırmış, üzerlerine kurşunlaryağdırmış, kimyasal silahlar kullanmış vedevrimcileri işkenceden geçirmişlerdir.

Bütün bunlarla devrimci tutsaklar teslim alınmakistenmiştir. Fakat faşist sermaye iktidarı buradadevrimci iradeye çarpmış ve büyük bir direnişlekarşılaşmıştır. Çünkü devrimci tutsaklar devrimdavasına olan bağlılıkları ve inançları sayesindeölümüne bir direniş sergilemiş mücadele tarihimizeonurlu bir direniş daha eklemişlerdir. Ulucanlarda onyiğit devrimci hayatını kaybetmiş onlarcası dayaralanmış veya sakat kalmıştır.

On’lar bizlere uğruna tereddütsüzce ölünecek birmücadele bayrağı devrettiler. Bizlere bıraktıkları bubayrak devrim ve sosyalizm mücadelesidir. Biz gençdevrimcilerin üzerine düşen bir görev ise ON’larınanısını yaşatmak ve uğruna tereddütsüzceöldükleri bu mücadeleyi sürdürmektir. 9

Ulucanlar Katliamı’nı unutmadık unutturmayacağız!

Devrimci irade teslim alınamaz!

Page 10: Liselilerin Sesi 44. sayı

Emperyalizm savaş demektir

Emperyalist-kapitalist dünyada yaşananegemenlik kavgaları, derinleşen ekonomik krizler veyeni pazar arayışları savaşlara neden oluyor. BugünSuriye’de yaşananları da bundan ayrı düşünmemekgerekiyor. Esad rejiminin Suriye halklarına karşıuyguladığı zorbalığı bahane eden emperyalistlerin veişbirlikçilerinin asıl derdi, bölgedeki egemenliklerive çıkarlarıdır. Onlar, zerre kadar halklarıdüşünmemektedir.

Afganistan’la başlayan, Irak ve Libya ile devameden savaşlar dizisi bunun en açık kanıtıdır.Geçtiğimiz yıllarda bu ülkeler, emperyalistlertarafından “demokrasi” götürme yalanıyla azgıncatalan edilip yağmalanmıştır. Afganistan’da, Irak’ta veLibya’da onbinlerce insan emperyalist savaş ve işgalsüreçlerinde yaşamını yitirmiştir. Aynı süreçşimdilerde Suriye’ye yönelik savaş hazırlıklarıyla

devam ettiriliyor. Hem de aynısenaryolarla.

Türk devleti ABD’nin hizmetinde!

Afganistan’da ABD ve NATO’nun işgalci gücüolan Türk devleti, Irak’taki işgalin de önemli desteküssü olmuştur. Irak ve Libya’nın emperyalistlertarafından işgal edilmesinde Türkiye toprakları tambir saldırı üssü olarak kullanılmıştır.

Türk sermaye devleti şimdi de Suriye’ye yöneliktırmandırılan saldırganlıkta Amerikanemperyalizmine aktif taşeronluk ve tetikçilik rolüüslenmiştir. Bölgedeki jeopolitik konumunuemperyalistlerin hizmetine sunan Türk devleti,Malatya Kürecik’te füze kalkanı kurmakta, Hataykamplarında Suriye’de kanlı icraatlar gerçekleştiren“Özgür” Suriye Ordusunu eğitmekte, para ve silahyardımında bulunmaktadır.

Bununla birlikte Türkiye’deki işbirlikçi rejimişçi-emekçi kitleleri ABD emperyalizmi hesabınayürütülen bu savaşa yedekleyebilmek için ırkçı-şoven politikalar hayata geçirmekte bu kirlipolitikaları yoğun bir baskı ve devlet terörü takipetmektedir.

10

Emperyalist savaşın faturasını ödemeyelim!

Sosyalizm kavgasını büyütelim!

Page 11: Liselilerin Sesi 44. sayı

Dışarıda artan saldırganlıkiçeride baskı ve terör

Emperyalist savaş ve saldırganlık bir yandan tümdünya halklarını yıkıma uğratırken öte yandan tektek ülkelerde işçi ve emekçi kitlelere sosyal veiktisadi faturalar olarak dönüyor. Kapitalist kriz vesavaşların sosyal, siyasal ve iktisadi yüküemekçilerin sırtına yükleniyor.

Bu tablonun karşısında yükselen tepki vemücadeleler ise azgın devlet terörü ile kaşılanıyor.Polis devleti uygulamaları yoğunlaşıyor. Enküçük bir itiraz dahi devletinsaldırılarına hedef oluyor. Suriye’yesavaş hazırlığı yürüten AKPhükümeti de içerdekitoplumsal muhalefetiezmek için her türlüzorbalığı uygulamaktangeri durmuyor.Öğrenciler,gazeteciler,devrimcilerişkencelerdengeçirilerekhapishaneleredolduruluyor.

Eğitimden kesilenbütçe

savaşlara akıtılıyor

80’li yıllardan beri uygulananneoliberal politikalarla piyasaya açılaneğitimin gelinen yerde her kademesi ticarileşmiştir.Lise kapıları kayıt paralarıyla açılmaktadır. Lisedekullandığımız alanların her bir adımına fiyatbiçilmektedir. Yakıt, temizlik gibi temelgereksinimler bizlere fatura edilmekte sporaktiviteleri için bile para toplanılmaktadır. Liselerartık şirket-müşteri ilişkilerinin hakim olduğualanlara dönüştürülmüş durumdadır.

Derinleşen krizle birlikte bu ticarileşme vepiyasalaşma uygulamaları daha geniş boyutlaraulaşmaktadır. Eğitime bütçe ayırmaktansa eğitimüzerinden kar elde edilmeye çalışılmaktadır. İşçi veemekçi ailelerimizi sömürerek karlarını artıranlar,eğitime zerre kadar bütçe ayırmazken silahlanmayave emperyalist savaşlara devasa harcamalaryapmaktadır. Sermaye düzeni, bizlerin sırtındankazandıklarını emperyalist savaşlara ve militarizmeakıtmaktadır.

Emperyalist savaşınfaturasını ödemeyelim!

Sosyalizm kavgasını büyütelim!

Bunalımlarla birlikte gelen savaş ve yıkıma,katmerleşen açlık ve yoksulluğa karşı her geçen günhoşnutsuzluk artıyor. Dünya ölçüsünde gençler,işçiler emekçiler seslerini yükseltiyor. Sistemineşitsizliğine dikkat çeken İspanya’lı emekçileralanlarda “gerçek demokrasi istiyoruz” diyerekburjuva demokrasisinin sahteliğini gözler önüne

seriyor. Yunanistanlı işçiler krizin faturasınıödememek için her gün sokaklara

iniyor. Yine Mısır ve Tunus’dayaşanan halk isyanları

kapitalizmin ebediliğisafsatalarını yerle bir

eden ve devrimingüncelliğini gösterenörneklerioluşturuyor. Şili’de“parasız eğitimistiyoruz” diyengençlik ülkekaynaklarının baştaeğitim olmak üzere

halkın temelihtiyaçları için

kullanılması taleplerinedikkat çeken okul

işgalleri gerçekleştiriyor.Gençlik artan direnişler ve

halk isyanlarını, kapitalizmekarşı dünya ölçüsünde yükselen tepkiyi

gelecek devrimlerin ilk nüveleri olarak görerekşimdiden o günlere hazırlanmalıdır. Emperyalistsavaşın faturasını ödemek yerine savaşsız birdünyanın temelleri için bugünden örgütlülüğümüzügüçlendirmeli, saflarımızı sıklaştırmalıyız. Çünküsavaş, açlık, yoksulluk, yozlaşma ve çürüme demekolan kapitalist sistemin karşısında tek alternatifimizsosyalizmdir.

Devrimci Liseliler Birliği (DLB), gençliğisosyalizm kavgasını daha da güçlendirmeye,sermayenin arka bahçelerine dönüştürülen liseleridevrim mücadelesiyle özgürleştirmeyeçağırmaktadır. Bunun için yeni bir eğitim-öğretimdönemine başlayan liselerde bir taraftan paralıeğitime, gerici müfredata ve baskıcı yönetmeliklereöte taraftan emperyalist savaş vesaldırganlığa karşı mücadeleyiyükseltmeliyiz. 11

Page 12: Liselilerin Sesi 44. sayı

Paralı eğitim gerçeğinin kanıksandığı, hatta başka türlü olmazmışhavasının hakim olduğu bir nesiliz. Çünkü okuldaki her türlü ihtiyaçbizlerden karşılanıyor, yok şu yok bu parası denilerek yıl içinde cebimizdenyüklü miktarlarda para çıkarttırılıyor. Tabi üniversiteyi kazanabilmek içindershane ve özel öğretmenlere akıttığımız paralar da cabası.

Peki Türk devleti sürekli güçlü ekonomisiyle övünürken neden her geçenyıl devletin eğitime ayırdığı pay azalıyor ve buna bağlı olarak bizlerincebinden daha çok para çıkıyor?

Çünkü kapitalizmin egemen olduğu bütün ülkelerde olduğu gibiTürkiye’de de, eğitim burjuvazi için büyük karlar sağlayan bir fabrikadanfarksız. Bu yüzden eğer nitelikli bir eğitim almak istersen kesenin ağzınıaçman lazım. Klimalı okullara gidebilir, akıllı tahta ve I-Pad’lerle yanındakitap, defter dahi taşımadan derslere girebilirsin. Yok, eğer paran yeterlideğilse devlet okullarına gidersin. Sıkış tepiş, ısınmayan sınıflardan mezunolduktan sonra hangi fabrikaya gireceğinin kararını verirsin.

Eğitimin giderek ticari bir mantıkla topluma sunulduğu, bizlerinmüşteriden bir farkı kalmadığı günümüz Türkiyesi’nde, kapitalizminihtiyaçlarına göre yeni bir sosyal-ekonomik, model bu ticarileşme sürecinidaha da hızlandıracak ve boyutlandıracak. Evet “4+4+4”ten bahsediyoruz.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir; bu yasa ile “devlet okullarındailköğretim parasız olur” ibaresi kaldırılıyor. Yani eğitim ilkokuldan itibarentamamen piyasaya açılacak. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in “eğitimkampüsleri” kurulacağını müjdelemesi, Başbakan Erdoğan’ın ise dershanelerikapatıp özel okul yapacaklarını dile getirmesi 4+4+4 ile sermayeninihtiyaçları çerçevesinde giderek daha büyük adımların atılacağını gösteriyor.Dershanelerin kapatılması bugün için uzak bir adım olarak gözükebilir. Amaorta vadede kapitalizmin genel bir yasası olan tekelleşme düşünüldüğünde buşu anlama geliyor: Sayıları binleri bulan özel dershanelerden okul olmayauygun olmayanlar elenecek ve bu sektör az sayıda tekelin elinde büyük birrant alanı olacak. Kaldı ki, dershaneler özel okullara dönüşse bile bundanyine zengin ailelerin çocukları faydalanacak, emekçi çocukları değil.

Eğitimdeki ticarileşmenin ve fırsat eşitsizliğinin boyutu hakkında EğitimSen’in yayınladığı aşağıdaki istatistikler yeterince fikir veriyor…

- Fen Lisesi öğrencilerinin üçte ikisi ve Anadolu Lisesi öğrencilerininyarısı nüfusun en zengin yüzde 20’lik diliminden gelmektedir. Buna karşın,her 30 Fen Lisesi öğrencisinden biri ve her 17 Anadolu Lisesi öğrencisinden1’i en yoksul yüzde 20’lik dilimden gelmekte, eğitim sistemi üzerindensınıfsal farklılıklar giderek belirginleşmektedir.

- Türkiye’de toplumun en zengin yüzde 20’lik dilimi ile en fakir yüzde20’si arasında eğitim harcamaları bakımından 14 kat fark bulunmaktadır.Aileler gelirlerinin yüzde 1 ile yüzde 1,5’ini eğitim harcamalarına ayırmakzorunda kalmaktadır.

- Tamamen sınav odaklı olan ve adım adım hızla piyasa ilişkileri içine

4+4+4 karanlığına karşı mücadeleye!

12

...kapitalizminegemen olduğubütün ülkelerdeolduğu gibiTürkiye’de de, eğitimburjuvazi için büyükkarlar sağlayan birfabrikadan farksız.Bu yüzden eğernitelikli bir eğitimalmak istersenkesenin ağzınıaçman lazım. Klimalıokullara gidebilir,akıllı tahta veI-Pad’lerle yanındakitap, defter dahitaşımadan dersleregirebilirsin. Yok,eğer paran yeterlideğilse devletokullarına gidersin.Sıkış tepiş,ısınmayansınıflardan mezunolduktan sonrahangi fabrikayagireceğinin kararınıverirsin.

Page 13: Liselilerin Sesi 44. sayı

çekilen eğitim sistemi ile birlikte sınavlarahazırlık süreci de daha fazla önem kazanmıştır.

Bu durumun en somut sonuçlarını özeldershane sayılarının artışında gözlemlemekmümkündür. Özel dershanelere giden öğrencisayısı son 10 yılda sürekli artış göstermiş ve2012 itibariyle 1 milyon 219 bin 472’yeyükselmiştir. 2002 yılında özel dershanesayısı 2 bin 122 iken, 2012 yılında bu rakam 3bin 961’e ulaşmıştır. Aynı dönemde öğretmensayısı 19 bin 881’den 50 bin 163’eyükselmiştir.

Bu verilerin yanısıra 15 yaşındaki gençlerinyüzde 32’sinin okuduğunu anlamaması veyüzde 52’sinin ise en basit problemiçözememesi ise eğitimin niteliğinin ne kadardüştüğüne işaret ediyor.

Yani eğitim ticarileştikçe, eğitimin niteliğidüşüyor. Tabi parası olanlar, paraları oranındanitelikli eğitim alabiliyorlar.

Yani bu model kapsamında özel okullara vedershane sektörüne ‘müşteri’ olamayacakçocuklar yani yoksullar için kalitesiz eğitimemasraf yapılmayacak. Bunun yerine onlarüretime yönlendirilecek ve burada ucuz iş gücüolacaklar.

Çözüm devrimde, sosyalizmde!

Sen liseli arkadaş, belki liseye yeni

başladın, belki de sınava hazırlanıyorsun. Fakateğitimin ticarileşmesi bu boyuttayken, buyarışta nasıl yer alıyorsun? Bu eşitsizkoşullarda başını önüne eğip elinden gelenininen iyisini mi yapmak derdindesin? Ama işeyaramayacağını bilmelisin. Çünkü üniversiteçok daha masraflı ve sonrasında seni işsizlikbekliyor. Ya da eğitimin parasız olacağısosyalizm için mücadele edebilirsin.

Çünkü proletaryanın devrimci iktidarıaltında eğitim, emekçileri özgürleştirmeye,sosyalizmin inşasına etkin biçimde yöneltmeyeve sınıfların ortadan kaldırılmasına hizmet eder.Materyalist dünya görüşüne, komünizmin ilkeve değerlerine dayalı, bilimsel, demokratik velaik bir eğitim politikası izlenir.

- Eğitim her düzeyde parasızdır. Tüm eğitimaraç ve gereçleri kamu fonlarından karşılanır.

- 17 yaşına kadar zorunlu genel vepoliteknik eğitim. Eğitim üretici çalışma ilebirleştirilir.

- Çocukları okul hayatına hazırlayıcı birkurumlar şebekesi (kreşler, çocuk bakım veeğitim yuvaları vb.) oluşturulur.

- Tüm işçilerin, kent ve kır emekçilerininyararlanabileceği yaygın bir okul dışı eğitim-öğretim kurumları şebekesi (kütüphaneler, halkevleri, okuma odaları, emekçi üniversiteleri,meslek okulları, kurslar, konferanslar, tiyatrove sinemalar vb.) örgütlenir.

4+4+4 karanlığına karşı mücadeleye!

13

Din

ci-g

eric

i-piy

asa

cı e

ğitim

e g

eçit y

ok

!Dosya

Page 14: Liselilerin Sesi 44. sayı

Yasalaşan 4+4+4 eğitim sistemi beraberinde pekçok soru işareti getirdi ve kapsamlı tartışmalara konuoldu. Tüm tartışmalar karşısında 4+4+4 eğitimsisteminin özetle sermaye devletinin eğitimalanındaki son neo-liberal dönüşüm hamlesiolduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. 4+4+4eğitim sistemi ile bir yandan eğitiminticarileştirilmesi noktasında önemli adımlar atılırken,bir yandan da AKP hükümetinin “dindar nesil”projesine uygun olarak eğitimin gericileştirilmesi içingerekli dönüşümler yasalaştırılmış oldu.

Dinci- gericilik tırmandırılıyor…

4+4+4 ile bir yandan pek çok okul imam hatiportaokullarına dönüştürülürken öte yandan daseçmeli ders adı altında haftada 8 saati bulan Kuran-ıKerim ve Hz Muhammed’in Hayatı dersleriylenormal okullar da imam hatibe dönüştürülmüş oldu.Zorunlu din dersinin kaldırılması şöyle dursun,yapılan son düzenlemelerle zorunlu din dersleriyanında seçmeli din dersleri getirilerek, “dindargençlik” projesi güçlendiriliyor.

Çocuk gelinlerin ve çocuk işçilerinönü açılıyor…

4+4+4 ile her ne kadar zorunlu eğitimin 12 yılaçıkartıldığı iddia edilse de yeni düzenlemeyle ilk 4yıldan sonra açıktan okumanın önü açılmış durumda.Bu uygulamadan en çok kız çocukları ile yoksul işçi-emekçi ailelerinin çocuklarının etkileneceği açık.

4+4+4 ile bir yandan kız çocukları örgüneğitimden kopartılıp “çocuk gelin”liğin önüaçılırken bir yandan da bu uygulamayla “çocuk

işçi”liğin önü de açılmış durumda. Çıraklıkyaşının 14’ten 11’e indirilmesinin ardından4+4+4 ile meslek ortaokullarının açılmasıile çocuk emeği sömürüsü de yasallaşmış

oldu. Eski uygulamada fabrikaların 20 elemana %5 ile

%10 oranında stajyer çalıştırmasına izin verilirken,4+4+4 ile en az 10 eleman çalıştıran fabrikalarınistediği kadar stajyer çalıştırmasına izin verilmişdurumda. Stajyerlerin sigortalarının da devlettarafından yatırıldığı göz önüne alındığında patronlariçin ucuz hatta ücretsiz iş gücü elde etmenin önününtamamen açıldığı görülmekte.

Eğitimin ticarileşmesi önündekiengeller kalkıyor…

4+4+4 eğitim sistemi ile eğitim gericileştirilip,piyasanın ihtiyaçlarına göre şekillendirilirken biryandan da ilk kademenin 5 yıldan 4 yıla düşürülmesiile birlikte ilkokul öğretmenleri arasında %20 normkadro fazlası oluşmuş durumda. Yani bu uygulamaile binlerce ataması yapılmayan öğretmene yenilerieklenirken, bir yandan da imam hatip ortaokulları veseçmeli din dersleri ile dinci gerici AKP hükümetininkadrolaşma politikalarına uygun bir dönüşümyaşanmakta.

4+4+4’ün eğitim sisteminde yarattığı köklü (!)değişikliklere son olarak AKP şefi Erdoğan’ın ortayaattığı dershanelerin kapatılması hamlesi eklenebilir.Bu uygulamanın altı deşildiğinde ise açık bir şekildedershanelerin kapatılıp, devlet tarafından destekverilerek özel okullara dönüştürülmesi çıkıyor.Böylece 4+4+4 ile “İlköğretim okulları, kız ve erkekçocukları için parasızdır” ibaresinin kaldırılmasınınardından, ortaöğretimde de sözde de olsa parasızeğitimin kaldırılması için altyapı hazırlanıyor.

Kısacası 4+4+4 eğitim sistemi eğitiminpiyasalaştırılması ve gericileştirilmesinin yeni adıolarak özetlenebilir. Eğitim alanındaki bu saldırınınise ancak “eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim”talebi kapsamında yükseltilecek mücadele ilepüskürtülebileceği açıktır. 14

Eğitimin gericileştirilmesinin ve piyasalaştırılmasının yeni adı:

4+4+4 eğitim sistemi

Page 15: Liselilerin Sesi 44. sayı

Eğitimin dinselleştirilmesi ve tamamıylaparalı hale getirilmesini hedefleyen, 4.sınıftansonra uygulanabilecek açıköğretim sistemiylekız çocuklarının evlere kapatılıp, küçük yaştaevlendirilmelerinin önünü açan 4+4+4’le ,meslek ortaokullarının açılmasıyla çocuk işçilikyaygınlaştırılıyor, staj sömürüsünün kapsamıgenişletiliyor.

4+4+4’le sermayeye ucuz ve nitelikliişgücü sağlamak hedefleniyor

Öncesinde çıraklık için aranan “en azilköğretim okulu mezunu olmak” şartı, ki bu 14yaşına tekabül ediyor, 4+4+4 eğitim modeliylebirlikte “ilköğretim birinci kademeden mezunolmak” olarak değiştiriliyor. Bu düzenlemeyleçıraklık yaşı otomatik olarak 11 yaşınadüşürülmektedir. Her ne kadar bu maddedenşimdilik vazgeçilse de sermaye devleti çocukişçiliği yaygınlaştırmak ve ucuz işgücüsağlamak için yoğun bir çaba sarfetmektedir.

Diğer bir yandan devlet meslek okulu açanpatronlara öğrenci başına kamu kaynaklarındanpara aktaracak ve böylelikle hem eğitimdenelini çekecek hem de sermayenin eğitimi pazarihtiyaçlarına göre doğrudanşekillendirebilmesini sağlayacaktır.

3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda yeralan “on ve daha fazla personel çalıştıranişletmeler, çalıştırdıkları personel sayısının

%5’inden az, %10’undan fazla olmamak üzere

mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumu

öğrencilerine beceri eğitimi yaptırır.” maddesiyeni düzenlemede üst sınır yani %10’undanfazla olmaması şartı kaldırılarak değiştiriliyor.Bu düzenlemeyle patronlar işçi çalıştırmaktansaistediği kadar stajer öğrenci çalıştırabilecek ve

karını kat be katartırabilecek halegelecektir.

Sermayeye köle,devlete kul

olmayacağız!

4+4+4 sistemi bugünliselerde uygulalan gerici-dinci, ırkçı eğitimin daha küçük yaşlardanitibaren yeni nesile sirayet ettirilebilmesininzeminini hazırlamaktadır. Bununla birliktebaskıcı yönetmelik ve uygulamalarla liseleridenetim altına almakta zorlanan devlet bueğitim modeliyle bireyleri küçük yaşlardanbaşlayarak biat, itaat kültürüyle yoğurarakileride gençliğin kapitalist sömürü sisteminekarşı bir tehlike arz etmemesini sağlamayaçalışmaktadır. Haksızlığa karşı boyun eğen,açlığı, yoksulluğu, yaşadığı her türlü sorunukabul edip “buna da şükür!” diyen bir toplumelbette ki sermayenin katmerli sömürüsünürahat bir şekilde sürdürebilmesine olanaksağlayacaktır.

Bizler Devrimci Liseliler Birliği (DLB)olarak hem liselerimizde hakim olan burjuvaeğitime hem de 4+4+4’le bunun daha küçükyaşlardan itibaren yoğunlaştırılmış bir şekildeuygulamasına, eğitimin hak olmaktan çıkarılıptamamıyla paralı hale getirilmesine, sermayenineğitim adı altında bizlerin üzerindengerçekleştirdiği emek sömürüsüne boyuneğmeyeceğiz!

Kapitalist sistemin sömürü koşullarını kabuledip sermayeye kul köle olmayacak, sömürüsüzbir dünya için mücadele edenlerin isyangeleneğini sürdüreceğiz!

Gençlik gelecek gelecek sosyalizm!

Sermayeye köle,

devlete kul olmayacağız!

15

Din

ci-g

eric

i-piy

asa

cı e

ğitim

e g

eçit y

ok

!Dosya

Page 16: Liselilerin Sesi 44. sayı

Eğitim Sen Gebze Şube Başkanı Güngör İrdem veEğitim Sen Gebze Şubesi Örgütlenme Sekreteri SerdarDikkatli ile 4+4+4 üzerine konuştuk.

- 4+4+4’ün sonucunda küçük yaşta çocukların

okula başlamak zorunda kalmasının yaratacağı

sonuçlar nelerdir?

- 66 ve 82 aylık çocukların, yaş farklılığındankaynaklı algılamalarında ortaya çıkacak farklılıksıkıntılar yaratacak. Özellikle küçük çocuklarınkendilerine olan güvenlerini zedeleyecek.

1. sınıfta öğrenci sayısı 50-60. Bu 700 bin eköğrenci demek. İlkokulları sabah, ortaokulları akşamşeklinde ayırarak çözüm üretilmiş gibi davranıyorlar.İlkokul ve ortaokulların ayrılmasından kaynaklıokulların da ayrılması ile çoğu çocuğun okullarıdeğişecek. Bu değişikliğin sonucunda ayrıca okulöncesi eğitim de problemli bir durumda.

Okullardaki fiziksel altyapı uygun değil. Sıralar,tuvalet, merdivenler vb 5 yaşındaki çocuğa uygundeğil.

- 4+4+4 ile dinci gericiliğin küçük yaştan itibaren

topluma empoze edilmesiyle ortaya çıkacak sonuçlar

ve eğitimin piyasalaştırılmasının varacağı boyutları

anlatabilir misiniz?

- 1. sınıf önemlidir, 1. sınıfın ilk dönemine

okul öncesi eğitim-öğretim müfredatı konuldu. Mart,Nisan, Mayıs’tan sonra okuma-yazma öğretilecek. 5, 6ve 7 yaşındaki çocuklar bir arada olacak. 1. sınıftakibu değişikliğe rağmen, 2. sınıfın müfredatında birdeğişiklik yok. 5. sınıfta seçmeli dersler olacak. 6., 7.ve 8. sınıfın müfredatında yine bir değişiklik yok.4+4+4 ile temel hedef bağımsız imam hatiportaokulları açmak.

Belirledikleri okulları, özellikle merkezlerdekiokulları imam hatiplere çevirmeye çalışıyorlar.Okullarda yapılan değişiklikler her an değişiyor,örneğin bir okulun imam hatip olduğunu Milli EğitimMüdürlüğü ile konuştuğumuzda tesadüfen öğrendik.İmam hatipler, Din Eğitimi Genel Müdürlüğü’nebağlanacak. MEB’e bağlı olan bu müdürlük bağımsızhale getirildi. İzcilik, yüzme vb faaliyetler Din EğitimiGenel Müdürlüğü’ne bağlandı. Bir karşılaştırmayapmak için Hitler Almanyası’ndan bir örnekvereceğim, Hitler Almanyası’nın temel dayanaknoktalarından biri izcilikti. Küçük yaştan itibarenaskerleştirilen kindar nesil.

Seçmeli derslerden oluşacak eğitim dinselgericiliğin bir adımı. Kürtçe de seçmeli derslerarasında, Kürtçe istense de formasyon almış öğretmenyok. Birkaç seçmeli ders zorunlu seçilmek zorundakalacak, seçmeli dersler okul yönetimleri tarafındanseçilecek. Bütün okulların imam hatipleşmesi gibi bir

16

“4+4+4 dinci gericilik, piyasalaşma,emek sömürüsü demektir!”

Page 17: Liselilerin Sesi 44. sayı

sonuç ortaya çıkacak. Müfredat, dinselleştirme ve piyasalaştırmayı

getiriyor. İlköğretimin parasız olduğu ibaresikaldırılıyor. MEB’in bütçesi 2012 yılında %2.66’dan 2.75’e yükselmiş ama MEB’inbütçesinden devlet okullarındaki eğitime ayrılanoran % 17.18’den % 6.66’a düşmüş durumda.Türkiye’nin her yerinde özel okullar açılıyor.Okullar, 49 yıllığına kiraya verilecek. Ailelerçocuklarının geleceğini düşündükleri için özelokullara gönderecekler. Okul aile birliklerininiçerisinde okulların eğitim kadrosundandenetleyecek kimse olmayacak, artık bağımsızişleyen bir şekilde hareket edecekler.

- 4+4+4 ile karşımıza çıkacak en temel

sorunlardan birisi de çocuk işçiliğin

yaygınlaşması ve staj adı altında emek

sömürüsünün yoğunlaştırılması olacak. Bu

konudaki düşüncelerinizi alabilirmiyiz?

- 4+4+4’ün en önemli sonucu çocuk işçiliği.Meslek liselerindeki öğrenciler staj yapmakzorunda. Mesleki ortaokullarda da benzerdurum yaşanacak. Önceden 10’da 1 stajyerçalıştırılabiliniyorken şimdi sınır ortadankalkacak ve sınırsız stajyere dönüşecek. İşletmesahibi ve bir işi bilen kişinin yanında herkesistajyer alacaklar. İşi stajyerlere yaptıracaklar.

24 saat staj notu var. Stajdan kalan sınıftakalmış oluyor. Sağlıksız koşullarda, denetimsizşekilde çalışmanın dayatılacağı emeğinsömürülmesi yaşanacak. Meslek liselerindeuluslararası şartlarçerçevesinde lise 2 ve 3’te,kendi alanlarında yetişecekşekilde iş disiplini verilecek.Rekabet gibi kavramlarladayanışma ortadan kaldırılıpsermayeye köleleşmiş,ehlileşmiş işçi sınıfıyaratılacak. Üretimdeniteliği artırma, kaliteçemberleri vboluşturularak işçilerinyönetime katılması adıaltında patronlarındenetimi altına alınacak.

Gebze, şehir ve köyyaşamının iç içe geçtiği biryer. Aileler çocukları bir anönce işe başlasın istiyor. Yazınya kuran kursuna ya da çıraklığaveriyor. Gebze, sürecin sonuçlarınınyaşanacağı en temel yer. Sanayi havzası olan

bir bölge ve Türkiye’de en çok meslek lisesiolan yer. Gebze Endüstri Meslek Lisesi dışındahepsi organize sanayinin içerisindekonumlandırılmış durumda. Meslek lisesiöğrencileri ucuz işçi olarak kullanılıyor.

Sınıfta çocuklar mesleğe yönlendirilecek. 4.sınıf çocuğunu mesleğe yönlendirmek yanlış.Akademik bilgi birikimi yok, bu durumdaaileler mesleğe yönlendirecek. Torba yasadaçocuk işçilik yaşı 11’e düşürüldü. Ağır işlerdeçocuk işçilerin çalıştırılmasını engelleyenyöndeki yaş sınırı kaldırıldı. ÖrneğinDilovası’nda merdiven altı atölyelerde çocukişçiler, konfeksiyonlarda özellikle kız çocuklarıçalıştırılıyor.

- 4+4+4’ün öğretmenlere ve meslek

yaşamlarına etkisi nasıl olacak?

- Öğretmenler açısından norm kadro sorunuyaşanacak. 25 yer seçme hakkı olanöğretmenlerin seçme hakkı 5’e düşürülmüşdurumda. Sürgünlerin önü açılacak.

Öğretmenlere performans sistemidayatılacak. Performansı düşük olanmüdürlükler okuldan alınacak.

- 4+4+4’e karşı Eğitim Sen’in mücadele

programını kısaca özetleyebilir misiniz?

- Öncelikli hedefimiz 4+4+4’ü geriletmek veortadan kaldırmak. Çalışmalarımızlabilinçlendirme ve yasaya geri adım attırmahedefiyle hareket ediyoruz.

17

Din

ci-g

eric

i-piy

asa

cı e

ğitim

e g

eçit y

ok

!Dosya

Page 18: Liselilerin Sesi 44. sayı

4+4+4 kademeli zorunlu eğitim, Başbakanın“Dindar nesil yetiştirmek istiyoruz” söylemlerindenhemen sonra gündeme getirildi. Başbakanın busöyleminin ardından bir grup milletvekili tarafındanTBMM’ye sunuldu. Ve tartışmalar alevlendi. Sermayedevleti ve onun sözcüsü AKP hükümeti bu düzenlemeile eğitim sistemini kendi siyasal ve ideolojikamaçlarına paralel olarak şekillendirmek istiyor.4+4+4 yasası ile amaçlanan eğitimin ticarileşmesi vegericileştirilmesidir.

4+4+4 ile eğitim kanununda yapılan değişikliklereğitimin gericileştirilmesinin en bariz örneğidurumundadır. Bahsi geçen 9. Maddenin eski halindesadece zorunlu eğitimin süresi belirtilirken, yenihalinde 12 yıllık öğrenim süresi kesintilerlebelirlenirken, imam hatipler ibaresi eklenerek,“Ortaokul ve liselerde, Kur’an-ı Kerim ve Hz.Peygamberimizin hayatı, isteğe bağlı seçmeli dersolarak okutulur. Bu okullarda okutulacak diğerseçmeli dersler ile imam-hatip ortaokulları ve diğerortaokullar için oluşturulacak program seçenekleriBakanlıkça belirlenir.” şeklinde yasa tamamendeğiştirilmiştir.

AKP hükümeti, eğitimdedinsel gericiliğiegemen kılma

anlayışını perdelemeyeçalışmaktadır. Bu doğrultuda

imam hatip ortaokulları ilediğer okullar arasındazorunlu dersler anlamındabir farklılık olmayacağı,

farklılığın seçmeliderslerde olacağı

yalanına sarılmaktadır.Oysa imam hatiplerinorta bölümlerininaçılması “bilimsel vepedagojikgerekçeler”in değiltamamen dincipartinin kendi gericiyaklaşımınınürünüdür.

AKP iktidarı seçmeli dersler üzerinden “dindargençlik, dindar nesil” hedefine ulaşmayıamaçlamaktadır. Din dersi üzerinden bugüne kadarbirçok ayrımcı uygulama yaşandı. 4+4+4 yasası ileçok daha fazla ayrımcı yaklaşımın önü açılmış olacak.Eğitim sisteminin, tam da dinci parti şefinin söylediğigibi “dindar nesil yetiştirmek” anlayışıyla yenidendizayn edilmesinin önündeki yasal engeller kalktı.Milli Eğitim Bakanlığı, her ne kadar Kuran-ı Kerim veHz Muhammed’in Hayatı derslerinin seçmeliolduğunu iddia etse de özellikle taşrada söz konusuderslerin “zorunlu seçmeli” hale gelmesi kaçınılmazolacak. Bu da farklı inançlardan milyonlarca gencinayrıştırılması ve farklı inançların imha edilmesianlamına geliyor.

4+4+4 yasası ile seçmeli dersler üzerinden“Bireylerin demokratik hak ve taleplerine sınırlamadeğil, seçme hakkı sağlayarak bireylere ilgi, istek veyeteneklerine uygun bir eğitim alma imkânı tanıdığı”iddia edilse de yasa ile öğrencinin ilgi ve yeteneklerinesınırlama getirilmiştir. Zorunlu seçmeli din dersleriyle,bütün okulların ikinci kademesine seçmeli Arapça,Fıkıh ve Kur’an dersleri konularak temel eğitimin herkademesinde fiilen imam hatip modeline geçilmekisteniyor. Böylece bilimsel gerçeklikler yok edilerek,bireylerin haklarının farkına varacağı ve talepleriniortaya koyabileceği bir bilinç yok edilmiş olacak.

Bir taraftan topluma geleceksizlikten başka hiçbirşey vermeyenler diğer taraftan da, olası uyanışlarakarşı “dindar-itaatkâr gençlik” projelerinigüçlendirerek asalak kapitalist sistemlerine karşıyükselecek mücadelenin önüne geçmek istiyorlar.

4+4+4 ile bir amaç da, bireylerin küçük yaşlardanitibaren zorunlu olarak birtakım ölçütlere görebiçimlendirilmesidir. Bu şekilde eğitim üzerindenegemen toplumsal sisteme itaat eden bireyleryetiştirilerek, sistemin yeniden üretiminin sağlanmasıamaçlanmaktadır. Toplumun itaatkâr bireylerdenoluşması, toplumsal denetimi ve toplumun otodenetimini (kendi kendini denetleme)kolaylaştırmaktadır. Çünkü itaat eden, sorgulamayaninsanların kendi sorunları ve ihtiyaçları doğrultusundadüzene baş kaldırıp, harekete geçirilmesi çok dahazordur.18

4+4+4= Dindar nesilyetiştirmenin somut adımı

Page 19: Liselilerin Sesi 44. sayı

Sermaye hükümeti AKP’nin MilliEğitim Bakanı Ömer Dinçer yaptığıaçıklamalarla 4+4+4’ün getireceğidüzenlemelerde yanılsamalar yaratmayaçalışırken aslında her açıklamasıyla gerçeğibir kez daha ifade etmiş oluyor.

Başta Ömer Dinçer olmak üzeresermaye hükümetinin sözcüleri gericiuygulamaya karşı tepkinin büyümesi,emekçilerin dayatmalar karşısında alternatifyaratmaya çalışması üzerine pervasız birsaldırganlığa giriştiler. Dinçer 4+4+4’ekarşı çıkanları “PKK’lı ya da laikçi kesim”olmakla itham ederek emekçileri bölmeye,tepkileri kırmaya çalışıyor. Ömer Dinçer butarz tehditkar açıklamalar arasında4+4+4’le asıl amaçlanan uygulamaları daitiraf etmiş oldu. Dinçer “küçük yaştaTürkçe öğretmek” diyerek tanımladığıuygulama ile Kürt çocuklarına asimilasyonpolitikaları planladıklarını da ifade etti.Sermaye devleti küçük yaşta Kürtçocukların ana dilde eğitim hakkını

reddederek, okullarda zorla “nemutlu Türk’üm diyene!”

dedirterek aslında Kürt halkının özgürlükmücadelesini boğmak istiyor.

Kürtçe televizyon ve Kürtçe dil kursugibi hak kırıntıları sunarak teslim alınmayaçalışılan Kürt halkı için şimdi de 4+4+4sunuluyor. Kürt halkına karşı kirli savaşyürütenler eğitim üzerinden gençliğikontrol altına almayı hedefliyor. Anadildeeğitim talebimizi yok sayan düzen çıkıperken yaşta Türkçe öğretmeyi marifetsayıyor. Kürt gençlerinin son yıllardaokullarda anadilde eğitim hakkının gaspedilmesini protesto için boykotlarörgütlemesi, bu meşru talebinyükseltilmesine devam edilmesi devletirahatsız ediyor. 4+4+4 ile daha çocuk yaştaKürt gençliğini kimliğinden soyutlamayı,düzenin resmi politikalarını benimsetmeyiistiyorlar.

Bizler, liseli gençler olarak bupolitikaların karşısında taleplerimizi dahagür sesle savunmalı haklarımızı kazanmakiçin mücadeleyi yükseltmeliyiz. Anadildeeğitim talebi sadece Kürt gençliğinin değiltüm emekçi, ezilen gençliğin ortak talebiolabilmelidir. Çünkü sermaye düzeni ancakbizleri bölerek sömürüsünü yürütebilir veezilen Kürt halkının ve Türkiyeli emekçigençliğin mücadelesini dağıtabilir. Bununiçin bizler liseli genç komünistler olarak“Herkese eşit parasız bilimsel anadildeeğitim!” diyoruz. Sermaye devletinineğitimdeki her yeni uygulaması daha fazla

saldırganlık ve baskı demektir. Bucendereyi dağıtmanın ve entemel haklarımızı kazanmanınyolu ise mücadeleyiyükseltmekten geçmektedir.

19

Din

ci-g

eric

i-piy

asa

cı e

ğitim

e g

eçit y

ok

!Dosya

4+4+4 inkar ve imhanın eğitim ayağıdır...

Ana dilde eğitim hakkının gaspıdevletin asimilasyon politikasıdır!

Page 20: Liselilerin Sesi 44. sayı

Birçoğumuz parasız, dershanesiz bir eğitimin hayalolduğunu düşünebilir. Ama toplumsal yarardüşünüldüğünde bu bir hayal olmaktan çıkar. Yıllarcaambargo altında yaşayan küçük bir ada ülkesiKüba’da okuma-yazma oranı yüzde 100. Küba, bütüninsanlar için ücretsiz ve kaliteli eğitimin mümkünolabileceğini gösteriyor… 4+4+4 tartışmalarıvesilesiyle Alberto T. Vélez tarafından hazırlananaşağıdaki makaleyi Liselilerin Sesi okurlarınakısaltarak sunuyoruz…

(…) Batista diktatörlüğünün yıkılmasının ardından,Küba’nın sosyalist bir devlet olduğunu ilan eden 1959Devrimi, temel önceliklerinden birinin eğitimolduğunu açıkladı.

Devrimci eğitiminin başlangıcı

Eğitim konusunda Devrim’e miras kalan rakamlarkorkunçtu. Bölgeler arasındaki kaynaklar ve fırsatlar

arasındaki eşitsizlikler çok büyüktü. 1953yılında, 10 yaş üstü nüfusun yüzde 23,6’sıokuryazar değildi. Kentsel bölgelerde bu

oran yüzde 11, kırsal bölgelerde yüzde 41,7 idi.Çocukların yüzde 54’ü eğitim alamıyordu. Birmilyondan fazla yarı okur-yazar vardı. 1950’liyıllardaki oran, 1920’li yıllara göre daha da kötüydü.Küba’da Devrim öncesi eğitim yüzde 58 cahillikoranıyla tamamen bozulmuştu: “Zorunlu ve parasızilköğretim sistemi getirilmiş olmasına karşın yeterikadar derslik, mobilya ve okul yoktu. 6,5 milyonnüfuslu Küba’da, 1953 yılında, yarım milyon çocukokulsuzdu, bir milyon kişi okuma-yazma bilmiyordu,okul çağındaki çocukların sadece yarısı ilkokulagidebiliyordu, orta ve yüksek öğretime yalnızcakentsel nüfus ulaşabiliyordu ve on bin işsiz öğretmenvardı” (Pedagog, Enrique Jose Varona)

Ve üç aşamalı bir eğitim devrimine başlandı. İlk adım, okuma-yazma kampanyası (Alfabetizasyon)oldu. İkincisi, 1972 yılında oluşturulan EğitimTugayları. Daha sonraki, tüm halkın genel kültüreulaşmasını hedefleyen “Fikirler Savaşı” idi. Fikirlersavaşı, eşitlik yoluyla tam sosyal adaleti sağlama,eğitimi daha nitelikli kılma, herkesin kültüre erişiminisağlama, herkesin yeteneklerini kullanabilmesi veortak bir yurttaşlık kültürünün yaratılması anlamına

20

Küba eğitimi üzerine birkaç söz...

Page 21: Liselilerin Sesi 44. sayı

geliyordu. (…) 1958 yılında yüzde 23,6 olan okuma-yazma

bilmeyenlerin oranını, keskin bir geçişle, yüzde 3,9’adüşürdü. Kampanya dünya çapında büyük beğenitopladı. (…)

1959 yılı sonlarına doğru, Küba’da yaklaşık 10.000derslik inşa edildi. 6–12 yaş arası çocuklarda okullaşmaoranı %90’a kadar yükseltildi. Yaklaşık 40.000 öğrenciyeeğitim vermek için askeri tesisler kullanıldı. Aynı yıl,hedefi tam bir insan yetiştirmek olan Kapsamlı EğitimReformu ilan edildi. Kız ve erkek çocukların, bütün yılıgeçirebilecekleri, içinde sağlık ve sportif tesislerinbulunduğu yatılı okullar inşa edildi.

Devrim yalnızca ilk ve ortaöğretim çağındakiçocuklara okul ve derslik inşa etmekle kalmadı. Ayrıcaçocukları okulda beslemek, fiziksel durumlarınıgeliştirmek için yeterli alt yapıyı hazırladı.

1961 yılında, devrimci bir eğitim programıoluşturularak Eğitimi Kamulaştırma Yasası resmen ilanedildi, eğitimin özelleştirilmesi yasaklandı ve özel okullarkapatıldı. İlk ve orta öğretim zorunlu eğitim kapsamınaalındı.(…)

Küba eğitim sistemi 

Okullar, genellikle yılın 220 günü, günde 6–7 derssaati olmak üzere, tam gün eğitim verir. Onuncu sınıfakadar eğitim zorunludur. Ülkede, dini ve özel okul yokturama dini kurumlar kendi eğitimlerini verebilirler. Devrimöncesi 7.674 olan okul sayısı, devrim sonrasında12.446’ya çıkarıldı. Eğitime ilişkin düzenlemelerdetoplumsal cinsiyet etkeni her aşamada dikkate alınır. Halk,eğitimle ilgili kararlara ve denetim sürecine katılır. KübaEğitim Sistemi’nin temel ilkesi teoriyle pratiği, okullahayatı, eğitimle üretimi birbiriyle bağdaştırmaktır.

Eğitim sisteminin yapısı: 

- Okul Öncesi Eğitim (0 – 5 yaş): UNESCO’nun2005 yılı verilerine göre, Küba’da 2002–2003 dönemi, 3–5 yaş grubu çocuklarda, okulöncesi düzeyde okullaşmaoranı yüzde 100’dür. Altı yaşındaki tüm çocuklaranaokuluna gider. Bu okullar TV, video, bilgisayar gibicihazlarla donatılmıştır ve çocuklara bilgisayar tanıtımdersleri verilir. Ayrıca, özel eğitime ihtiyaç duyançocuklar için özel eğitim sistemi bulunmaktadır.İşyerlerine yakın bölgelerde, ihtiyaca cevap verecekkapasitede ve sayıda anaokulları bulunur. (…)

- İlköğretim (6 – 11 yaş): Genel eğitimin temelidir vezorunludur.

İlköğretimde, sınıflarda bir öğretmene en fazla 20öğrenci düşer. Öğrenciler belirli zamanlarda, iş içindeeğitim ilkesine bağlı olarak meyve bahçeleri, tarlalar,

sokaklar vb. yerlerde işlere katılırlar. (…)Eğitim genel olarak taşımalı değil ve bu yüzden kırsal

bölgelerde 10’dan az öğrencisi bulunan 2000’in üzerindeokul vardır. Hatta dağ görevlisi bir ailenin tek çocuğu içinöğretmen tahsis edilmiş, derslik yapılmıştır. Bunedenlerle, UNESCO’nun 2005 yılı raporunda, 2002–03Küba öğretim yılına ilişkin verilere göre, Küba’daöğretmen başına düşen öğrenci sayısı 11’dir. (…)

- Genel Orta Eğitim - Temel Ortaöğretim (7–9. dereceleri içerir):

Tamamı zorunludur. Yedinci sınıf, sonraki dersler içinarka plan sağlar, ayrıca yeniden ilköğretimin içeriğinebakar. Diğer iki sınıfta, liseye veya profesyonelteknisyenliğe (mesleki teknik eğitim) hazırlık için yenikonular verilir. Bu aşamadan sonra öğrenci ister düzliseye isterse mesleki teknik eğitime gidebilir. Eğitimsisteminin en zayıf noktası orta dereceli okullar olduğuiçin öğretmen başına düşen en az öğrenci sayısı buradauygulanır. Sınıflarda bir öğretmene 15 öğrenci düşer.Öğretmen görev süresinin yüzde 20’sini öğrencilerininaileleriyle geçirmek zorundadır.

- Üniversite Öncesi Eğitim ve Mesleki TeknikEğitim (14–18 yaşında): Bu eğitim seviyesi zorunludeğildir fakat diğer seviyeler gibi parasızdır. 10–12.sınıfları kapsar.

- Mesleki Teknik Eğitim:- Üniversite Eğitimi: Devlet, herhangi bir üniversite

öncesi merkezden mezun olanlara (12 yıllık ortaöğretimibitirenlere) ve branşlardan herhangi birine erişme hakkıelde edenlere yüksek politeknik enstitülerinde veyaüniversitelerde eğitim alma hakkını garanti eder. Eğitimindiğer seviyelerinde olduğu gibi yükseköğretimde de kitap,diğer öğretim gereçleri, yemek, yurt, servis, tatilyerlerindeki yurtlar parasızdır ve ayrıca öğrenciye burs(maaş) verilir.

(…) Eğitime verdiği önemin en büyükgöstergelerinden biri bütçeden eğitime ayırdığı paydır.Birleşmiş Milletlerin, İnsani Gelişim Raporu’na göreKüba 2002 yılında ulusal gelirinin yüzde 9’luk payınıeğitim harcamalarına ayırıyor (aynı yıl için, Türkiye3,7’sini ayırmaktaydı; ç-n).

Küba, devrimin başlangıcından itibaren ABDambargosuna maruz kalmasına rağmen insanlarınihtiyaçlarına odaklanan eğitim programları geliştirerekbununla baş edebilmeyi başardı. Ve eğitimde, planlananhedeflere ulaştı:

Öğrencilere, parasız okul, öğretmen (yılda yaklaşık 8ya da 12 kez değerlendirme testinden geçen), parasızkitap, kırtasiye, 13 aşı, sürekli tıbbi bakım, tüm eğitimalanlarında öğle yemeği (ilköğretimde yemek + süt)veriliyor ve giyecek yardımı yapılıyor;yüksek öğretimde parasız gıda, yurt, servisve burs (maaş) veriliyor. 21

Page 22: Liselilerin Sesi 44. sayı

Sizinle paylaşmak istedim… Merhaba, ben sağlık meslek lisesi öğrencisiyim.

Benim gibi birçok meslek liseli arkadaşlarımıilgilendiren, gözden kaçırılan, örtbas edilmek istenenbir konuya değineceğim. Aslında bu alalade bir konudeğil, çok büyük bir problem.

Çoğumuz sayısal ya da eşit ağırlık bölümleriniokumamıza rağmen bu bölümlerle alakalı çok az dersgörüyoruz ya da hiç görmüyoruz. Buna karşılık derssaatlerimiz çok fazla. Düz lisede ya da anadolulisesinde okuyan arkadaşlarımız bizden çok dahaerken çıkarken, bizim akşam karanlığına kaldığımızdahi oluyor. Bu süreçte eve gidip bir dersin başınaoturmamız olanaksız oluyor. Bu olanaksızlıklarıngetirdiği problemlerden en büyüğü de sınavlarımızagereken vakti ayıramamız.

Birçok meslek liseli arkadaşım, ailesinin kıt kanaatgeçinebildiği bu dönemlerde okulundaki derseksikliğden kaynaklı özel derslere ve dershaneleretonla para vermek zorunda kalıyor. Aslında bu,devletin bize oynadığı bir oyun.

Meslek liselerini diğer liselerden ayıran bir başkakonu da staj zorunluluğu. Meslek lisesi öğrencileristajlarını gerçekleştirdikleri zaman diğer liselilerdensınavlara hazırlık bakımından bir adım geridekalıyor. Üniversite sınavında her nekadarbize iki yıllık direk geçiş hakkı verilse de (kitek artı yönü bu) onun da kaldırılmasısözkonusu. Staj zamanlarımızda her nekadar güler yüzümüzü, saygınlığımızı eksiketmesek de bunun karşılığını alamıyoruz.Kimimizi ayak işleriyle yoruyorlar, kimimiziezici laflarla kırıyorlar. Aynı okullardaokumamıza karşın staj ücretlerimiz farklıoluyor. Bölümlerimiz dahi aynı olsa da, aynıişi yapsak da, bizi aynı derecede ezseler deonlar için bir şey ifade etmiyor. Çünkükendilerine ucuz iş gücü buldular. Stajyerlerimize gelirken, kontrol ediliyoruz,yoklama alınıyor. Fakat çıkarken kimseninumrunda değiliz. Çoğumuz üzerimize düşenişi yapmak pahasına kendimizden ödün

veriyoruz. Çıkış saatimizden dahageç çıktığımız oluyor.

İşte biz meslek liselilerin

problemlerinden yalnızca bir kısmı bunlar. Çok şeydeğil, sadece eğitimde eşitlik istiyoruz.

Bizler bu eğitim sisteminin bize geleceksağlamadığının farkındayız. Bunun için benim gibi tümöğrencilerin birleşik bir mücadeleyle geleceğimizesahip çıkmaları gerekiyor. Tek yolumuz mücadele…

Bursa’dan bir LS okuru

22

Maksim Gorki ve Ana

Yazdığı büyük eserlerinden önce kendisinden bahsedilmesi

gereken Maksim Gorki, zorlu bir hayat geçirmiştir. Daha küçük

yaşlarda çalışmaya başlayan Gorki, bir ayakkabı tamircisinde

çalışmış, bir ressama çıraklık etmiş, bir gemide bulaşıkçılık

yapmıştır. Ve bu gemideki aşçının özendirmesiyle ileride en büyük

tutkusu haline gelecek olan “okumaya” başlamıştır.

İlk kez 1907’de yayınlanan “Ana”, oğlunun siyasal bir militan

olduğu gerekçesiyle tutuklanmasının ardından kendisini

sosyalizme adayan o yürekli kadını anlatır. Bir solukta

okuyacağımız bu kitapta kendinizi, ailenizi, arkadaşlarınızı ve

toplumunuzu bulacaksınız. Yaşamakta olduğunuz dünyanın

gerçekliğini tüm çıplaklığıyla göreceksiniz.

Hem aklınıza hem de kalbinize dokunacak olan bu eser,

sosyalizmin neden gerektiğini açık bir şekilde kavratacaktır.

Sosyalizmi merak edenlerin en başta okuyabilecekleri bu kitap

aynı zamanda sürekleyici, heyecan dolu bir romandır.H. Zeki

“Eğitimde eşitlik istiyoruz!”

Page 23: Liselilerin Sesi 44. sayı

On`lar on yeni meşale ellerimizdeon yenilmez savaşçı

devrime adanmış on ömür Yoldaşlarımız...Adları;

Habip, ÜmitAdları;

Abuzer, Mahir, İsmet, ÖnderAdları;

Halil, Aziz, Ahmet ve ZaferAdlarını taşıyacak çocuklarımız

Page 24: Liselilerin Sesi 44. sayı

“Ölü

m, n

ered

en ve

nasıl

gelir

se

gelsi

n, sa

vaş s

loga

nlar

ımız

kula

ktan

kula

ğa ya

yılac

aksa

ve

silah

larım

ız eld

en el

e geç

ecek

se ve

ba

şkal

arı y

eni s

avaş

ve za

fer

nara

larıy

la ve

de m

itral

yöz

sesle

riyle

cena

zeler

imize

ağıt

yaka

caks

a, ho

ş geld

i, saf

a geld

i!”

Binb

aşı E

rnes

to’y

a bi

n se

lam

ols

un!