poster sunumu - toraks › ... › 0927poster.pdf · ps-539 diagnosis and management of chest...

30
PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are responsible for 25% of all mortality due to trauma but fortunately the majority of them can be managed by simple measures; either chest tube or just resuscitation. So we believed that every physi- cian dealing with trauma, not necessarily be a thoracic surgeon, should know how to treat these injuries. In this study we managed 232 cases with chest injuries from their admission at the emergency department to their discharge. We concentrated on method of investigations, types of management, morbidity and mortality. We observed that chest x-ray films, though were the main and most of the time the only investigation needed, sometimes may fail to show significant chest injuries, 92.2% of patients can be managed non-operatively and 7.8% needed surgical interference in a form of thoracotomy, thoraco-abdominal or just laparotomy. Also, the mortality and morbidity can be minimised when general principles of trauma were applied in the management of such patients. PS-540 BRONfiEKTAZ‹N‹N CERRAH‹ TEDAV‹S‹ SÜREC‹NDE FOB ‹LE TRAKEOBRONfi TEM‹ZL‹/‹N‹N ÖNEM‹ S. Gürkök, M. Dakak, O. Genç, A. Gözübüyük, O. Yücel, H. Çaylak, K. Balkanl› Gülhane Askeri T›p Akademisi Gö¤üs Cerrahisi AD, Ankara Girifl: Bronflektazik akci¤erlerin gross incelemesinde süpüratif sekresyon ile dolu bronfl dilatasyonu izlenir. Bronflektazinin cerrahi tedavisinde en önemli konulardan biri de bu sekresyonun kontrolü ve sa¤l›kl› akci¤er alanlar›n›n etkilenmesinin önlenmesidir. Yöntem: Klini¤imizde, Ocak 1998 ve A¤ustos 2001 tarihleri aras›nda bronflektazi nedeniyle 68 hasta- ya akci¤er rezeksiyonu uygulanm›flt›r. Hastalar iki gruba bölünmüfltür. Birinci gruba (n=37) pre- ve postoperatif dönemde FOB ile trake- obronfliyal y›kama ve temizlik ifllemi uygulanm›flt›r. ‹kinci gruba (n=31) ekstubasyondan hemen önce do¤rudan trakeal aspirasyon uygulanm›flt›r. Sonuçlar: Balgam retansiyonu, atelektazi ve pnömoni gibi postoperative pulmoner komplikasyonlar her iki grupta karfl›laflt›rmal› olarak incelen- mifltir. Pulmoner komplikasyonlar ikinci grupta belirgin derecede az sap- tanm›flt›r. Sonuç: Pre- ve postoperative dönemde FOB kullanarak uygu- lanan trakeobronfliyal temizlik, postoperative pulmoner komplikasyonla- r›n azalt›lmas›nda etkili ve güvenli bir yöntemdir. PS-541 TORAS‹K MATÜR K‹ST‹K TERATOMA VE CERRAH‹ TEDAV‹S‹ T. Alt›nok, S. Topçu, C. Kurul, Ü. Yaz›c›, E. Ayd›n, E. Sar›ca, E. Eren, ‹. Tafltepe, G. Çetin Atatürk Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi Gö¤üs Cerrahisi Klini¤i, Ankara Matür kistik teratomalar ektodermal, mezodermal ve endodermal orijin- li matür dokulardan oluflan ve s›kl›kla deri, saç ve difl içeren nadir görü- len lezyonlard›r. Histolojik olarak benign kabul edilmesine ra¤men infla- matuar yap›fl›kl›klar ve rüptürü lezyonun cerrahi tedavisini zorlaflt›r›r. 1995-2001 tarihleri aras›nda klini¤imizde 6’s› bayan 2’si erkek 5 ile 39 yafllar› aras›nda (ortalama 25.5 yafl) toplam 8 anterior mediastinal yerle- flimli matür kistik teratom olgusu tedavi edildi. Olgular›m›zda mediasti- nal yap›lara bas› (n=4), perikardiyal effüzyon (n=2), ampiyem (n=1), plevral effüzyon (n=1), bronfliyal fistülizasyon (n=1), pakiplörit (n=1) gi- bi komplikasyonlar mevcuttu. Lezyonlar 7 olguda torakotomi, 1 olguda median sternotomi ile eksize edildi. Postoperatif dönemde komplikasyon, uzun dönem takiplerinde ise nüks görülmedi. Mediastinal yap›lar ve ak- ci¤er parenkimine bas›ya ba¤l› klinik bulgular ve çeflitli komplikasyonlar oluflturmas› nedeniyle tespit edildi¤i anda cerrahi olarak total eksize edil- melidir. PS-542 KALS‹YUM SÜTÜ ‹ÇEREN BRONKOJEN‹K K‹ST OLGUSU T. Alt›nok, S. Topçu, C. Kurul, Ü. Yaz›c›, T. Güven, M. Tokur Atatürk Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi Gö¤üs Cerrahisi Klini¤i, Ankara Bronkojenik kistler intrapulmoner ve mediastinal yerleflim gösteren kon- jenital anomalilerdir. 42 yafl›nda erkek hasta gö¤üs a¤r›s›, nefes darl›¤› ve do¤ufltan beri olan ses k›s›kl›¤› flikayetleri ile baflvurdu. Akci¤er grafisin- de içinde radyoopak seviye veren kistik kitle görünümü mevcuttu. Toraks bilgisayarl› tomografisinde arkus aortan›n inferiorundan bafllayan 13x8.5x8.5 cm’lik, sol pulmoner arteri ve mediastinal yap›lar› deplase eden, basalinde radyoopak mayi içeren ve sol ana bronflu saran lezyon iz- lendi. Lateral ve supin pozisyonda al›nan toraks tomografi kesitlerinde seviye veren radyoopak s›v›n›n yerçekimi yönünde yer de¤ifltirdi¤i görül- dü. Pulmoner DSA’da sol pulmoner artere bas› nedeniyle o bölgenin kan- lanmad›¤› görüldü. Sol posterolateral torakotomi ile asendan aorta, arkus aorta ve desendan aorta aras›na oturmufl, aortay› iten, sol ana bronfl ve sol pulmoner arter üzerindeki kistik kitle total olarak eksize edildi. Patolojik inceleme sonucu bronkojenik kist olarak raporland›. Bronkojenik kistle- rin çok nadir de olsa kalsiyum sütü içermeleri, ana vasküler ve bronfliyal yap›lara çok yak›n yerleflimleri ve dolay›s›yla dikkatli cerrahi giriflim ge- rektirmeleri nedeniyle sunulmufltur. 139 TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002 POSTER SUNUMU 27 Nisan 2002, Cumartesi

Upload: others

Post on 28-May-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

PS-539

DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES

K. Al-Araji

Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq

Chest injuries are responsible for 25% of all mortality due to trauma but

fortunately the majority of them can be managed by simple measures;

either chest tube or just resuscitation. So we believed that every physi-

cian dealing with trauma, not necessarily be a thoracic surgeon, should

know how to treat these injuries. In this study we managed 232 cases

with chest injuries from their admission at the emergency department to

their discharge. We concentrated on method of investigations, types of

management, morbidity and mortality. We observed that chest x-ray

films, though were the main and most of the time the only investigation

needed, sometimes may fail to show significant chest injuries, 92.2% of

patients can be managed non-operatively and 7.8% needed surgical

interference in a form of thoracotomy, thoraco-abdominal or just

laparotomy. Also, the mortality and morbidity can be minimised when

general principles of trauma were applied in the management of such

p a t i e n t s .

PS-540

BRONfiEKTAZ‹N‹N CERRAH‹ TEDAV‹S‹ SÜREC‹NDE FOB

‹LE TRAKEOBRONfi TEM‹ZL‹⁄‹N‹N ÖNEM‹

S. Gürkök, M. Dakak, O. Genç, A. Gözübüyük, O. Yücel, H. Çaylak,

K. Balkanl›

Gülhane Askeri T›p Akademisi Gö¤üs Cerrahisi AD, Ankara

G i r i fl : Bronflektazik akci¤erlerin gross incelemesinde süpüratif sekresyon

ile dolu bronfl dilatasyonu izlenir. Bronflektazinin cerrahi tedavisinde en

önemli konulardan biri de bu sekresyonun kontrolü ve sa¤l›kl› akci¤er

alanlar›n›n etkilenmesinin önlenmesidir. Yöntem: Klini¤imizde, Ocak

1998 ve A¤ustos 2001 tarihleri aras›nda bronflektazi nedeniyle 68 hasta-

ya akci¤er rezeksiyonu uygulanm›flt›r. Hastalar iki gruba bölünmüfltür.

Birinci gruba (n=37) pre- ve postoperatif dönemde FOB ile trake-

obronfliyal y›kama ve temizlik ifllemi uygulanm›flt›r. ‹kinci gruba (n=31)

ekstubasyondan hemen önce do¤rudan trakeal aspirasyon uygulanm›flt›r.

Sonuçlar: Balgam retansiyonu, atelektazi ve pnömoni gibi postoperative

pulmoner komplikasyonlar her iki grupta karfl›laflt›rmal› olarak incelen-

mifltir. Pulmoner komplikasyonlar ikinci grupta belirgin derecede az sap-

tanm›flt›r. Sonuç: Pre- ve postoperative dönemde FOB kullanarak uygu-

lanan trakeobronfliyal temizlik, postoperative pulmoner komplikasyonla-

r›n azalt›lmas›nda etkili ve güvenli bir yöntemdir.

PS-541

TORAS‹K MATÜR K‹ST‹K TERATOMA VE CERRAH‹

TEDAV‹S‹

T. Alt›nok, S. Topçu, C. Kurul, Ü. Yaz›c›, E. Ayd›n, E. Sar›ca, E. Eren,

‹. Tafltepe, G. Çetin

Atatürk Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi

Gö¤üs Cerrahisi Klini¤i, Ankara

Matür kistik teratomalar ektodermal, mezodermal ve endodermal orijin-

li matür dokulardan oluflan ve s›kl›kla deri, saç ve difl içeren nadir görü-

len lezyonlard›r. Histolojik olarak benign kabul edilmesine ra¤men infla-

matuar yap›fl›kl›klar ve rüptürü lezyonun cerrahi tedavisini zorlaflt›r›r.

1995-2001 tarihleri aras›nda klini¤imizde 6’s› bayan 2’si erkek 5 ile 39

yafllar› aras›nda (ortalama 25.5 yafl) toplam 8 anterior mediastinal yerle-

flimli matür kistik teratom olgusu tedavi edildi. Olgular›m›zda mediasti-

nal yap›lara bas› (n=4), perikardiyal effüzyon (n=2), ampiyem (n=1),

plevral effüzyon (n=1), bronfliyal fistülizasyon (n=1), pakiplörit (n=1) gi-

bi komplikasyonlar mevcuttu. Lezyonlar 7 olguda torakotomi, 1 olguda

median sternotomi ile eksize edildi. Postoperatif dönemde komplikasyon,

uzun dönem takiplerinde ise nüks görülmedi. Mediastinal yap›lar ve ak-

ci¤er parenkimine bas›ya ba¤l› klinik bulgular ve çeflitli komplikasyonlar

oluflturmas› nedeniyle tespit edildi¤i anda cerrahi olarak total eksize edil-

m e l i d i r .

PS-542

KALS‹YUM SÜTÜ ‹ÇEREN BRONKOJEN‹K K‹ST OLGUSU

T. Alt›nok, S. Topçu, C. Kurul, Ü. Yaz›c›, T. Güven, M. Tokur

Atatürk Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi

Gö¤üs Cerrahisi Klini¤i, Ankara

Bronkojenik kistler intrapulmoner ve mediastinal yerleflim gösteren kon-

jenital anomalilerdir. 42 yafl›nda erkek hasta gö¤üs a¤r›s›, nefes darl›¤› ve

do¤ufltan beri olan ses k›s›kl›¤› flikayetleri ile baflvurdu. Akci¤er grafisin-

de içinde radyoopak seviye veren kistik kitle görünümü mevcuttu. Toraks

bilgisayarl› tomografisinde arkus aortan›n inferiorundan bafllayan

13x8.5x8.5 cm’lik, sol pulmoner arteri ve mediastinal yap›lar› deplase

eden, basalinde radyoopak mayi içeren ve sol ana bronflu saran lezyon iz-

lendi. Lateral ve supin pozisyonda al›nan toraks tomografi kesitlerinde

seviye veren radyoopak s›v›n›n yerçekimi yönünde yer de¤ifltirdi¤i görül-

dü. Pulmoner DSA’da sol pulmoner artere bas› nedeniyle o bölgenin kan-

lanmad›¤› görüldü. Sol posterolateral torakotomi ile asendan aorta, arkus

aorta ve desendan aorta aras›na oturmufl, aortay› iten, sol ana bronfl ve sol

pulmoner arter üzerindeki kistik kitle total olarak eksize edildi. Patolojik

inceleme sonucu bronkojenik kist olarak raporland›. Bronkojenik kistle-

rin çok nadir de olsa kalsiyum sütü içermeleri, ana vasküler ve bronfliyal

yap›lara çok yak›n yerleflimleri ve dolay›s›yla dikkatli cerrahi giriflim ge-

rektirmeleri nedeniyle sunulmufltur.

139TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

POSTER SUNUMU

27 Nisan 2002, Cumartesi

Page 2: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

PS-543

AKC‹⁄ERDE PR‹MER “LENFOEP‹TEL‹YOMA-LIKE

KARS‹NOMA”

Ü. Yaz›c›, S. Topçu, C. Kurul, T. Alt›nok, S. Gülhan, E. Ayd›n, ‹. Tafltepe

Atatürk Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi Merkezi E¤itim ve Araflt›rma

Hastanesi Gö¤üs Cerrahisi Klini¤i, Ankara

Lenfoepiteliyoma-like karsinoma s›kl›kla nazofaringeal bölgede görülür.

Oral kavite, tükrük bezi, timus, akci¤er ve mide yerleflimi de gösterebilmek-

tedir. Primer akci¤er lenfoepiteliyoma-like karsinomas› ise oldukça nadir-

dir. Klini¤imizde 2000-2001 y›llar› aras›nda 3 erkek, 1 kad›n olguya lenfo-

epiteliyoma-like karsinoma tan›s› konuldu. Olgular›m›z›n yafl da¤›l›m› 22-

49 aras› olup, ortalama yafl 33.25 idi. 2 olgumuzda sol hiler, 1 olgumuzda

sa¤ hiler, 1 olgumuzda trakeal kitle görünümü vard›. 1 olguya sol pnömo-

nektomi yap›larak postoperatif radyoterapi (RT), 2 olguya torakotomi ile

biyopsi sonras›, 1 olguya da özofagus invazyonu tespit edilmesi üzerine ke-

moterapi (KT) tedavisi verildi. Hastalar›m›z halen takibimiz alt›ndad›r.

Asya nüfusunda beyaz ›rka oranla daha s›k görülen lenfoepiteliyoma-like

karsinoman›n uzun dönem takip bilgileri s›n›rl›d›r ve daha çok çal›flmaya

gereksinim vard›r. En iyi yaflam süresinin 2 y›l oldu¤unu ifade eden çal›fl-

malar mevcuttur.

PS-544

PULMONER DEV BÜLLERDE CERRAH‹ DENEY‹M‹M‹Z

Ü. Yaz›c›, S. Topçu, C. Kurul, T. Alt›nok, E. Sar›ca, N. Ertürün, ‹. Tafltepe

Atatürk Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi Merkezi E¤itim ve Araflt›rma

Hastanesi Gö¤üs Cerrahi Klini¤i, Ankara

Pulmoner dev büller alveolar dokunun harabiyetine sekonder geliflen, çap›

1 cm’den daha büyük olan amfizematöz bofll›klard›r. Duvarlar› konnektif

doku septalar›, s›k›flm›fl akci¤er parenkimi veya plevra taraf›ndan oluflturu-

lur. 1995-2001 y›llar› aras›nda 18 erkek, 7 kad›n olgu büllöz akci¤er tan›s›

ile klini¤imizde opere edilmifltir. Yafl da¤›l›m› 23-65 aras› olup, ortalama

yafl 45.08 idi. 14 olgumuzda sa¤, 9 olgumuzda sol, 2 olgumuzda da bilateral

lokalizasyon mevcuttu. 15 olgumuzda parenkim stapleri kullan›lm›flt›r. 2

uzam›fl hava kaça¤›, 1 yara yeri enfeksiyonu görülmüfltür. Ortalama hasta-

nede kal›fl süresi 10 gündür. Pulmoner büllerede komprese olan akci¤er do-

kusunun ekspansasyonuna ba¤l› olarak cerrahi sonras› olgular›n solunum

paterninde düzelme beklenir. Bizim olgular›m›zda da solunum fonksiyon

testlerinde operasyon öncesine oranla belirgin düzelme olmufltur.

PS-545

RATIONAL METHOD OF SURGICAL TREATMENT OF

LUNG ECHINOCOCCUS

A. Kazakbaev, A. Ashinaliev, I. Vagimov

National Hospital, Bishkek, Kyrgyzstan

Over the past 5 years, 359 patients aged 7 to 75 years with hydatid cysts

underwent operations in the department of Thoracic Surgery in National

Hospital. Echinocockectomy with cyst extraction was done in 127 patients

(uncomplicated cysts-group 1a); and 136 patients (complicated cysts-

group 1b). Lung resection was performed in 61 patients (uncomplicated

cysts-group 2a); and 35 patients (complicated cysts-group 2b). All patients

underwent pre-, and postoperative x-ray and bronchological examinations,

12 perfusional-ventilation scanning. In the cases of lung resection, we per-

formed segmentectomy, lobectomy, bilobectomy, atypical bargain resec-

tion and precision resection. Echinocockectomy with cyst extraction we

perform be Delbe and Haddam. In 11 patients of group 1 (4.18%) in long-

term period lung hypoventilation was observed in 6 cases (2.28%); in one

case (0.38%)-postoperative pleuritis; in one case (0.38%)-empyema; in

two cases (0.76%)-pneumonia; and in one case (0.38%)-atelectasis. In 2nd

group postoperative period complicated with lung hypoventilation in two

patients (2%) and pleuritis in one patient (1%). The main complications

of these cases were observed in 1st group. All these complications were liq-

uidated without additional surgery. Therefore, we have a conclusion, that

in the cases of large hydatid cysts (the rest of lung after resection compose

_ of whole lung), radical surgical methods are more effective. Lung resec-

tion allows to extract parasites without cutting of fibrous capsule. This

method decreases the risk of echinocock dissemination and lung deforma-

tion.

PS-546

RECENT VIEW ON THE SURGICAL TREATMENT OF

BRONCHOECTASIA

A. Kazakbaev, I. Vagimov

National Hospital, Bishkek, Kyrgyzstan

Over the past 6 years, 48 patients aged 14 to 56 years with bronchoectasis

underwent operations in the Department of Thoracic Surgery of Kyrghyz

State Clinical Hospital. Lobectomy was done in 10 (20.83%) of them

(Group I), extirpation of the bronchi in 21 (43.75%) patients (Group II).

We performed combine method (extirpation of the segments bronchi and

lobectomy) in 17 patients (35.42%) (Group III) All patients underwent

pre- and postoperative x-ray and bronchological examination, 12 perfu-

sional-ventilation scanning. In the patients of Group II and III the origi-

nal modification of extirpation of the bronchi was performed. After iden-

tification of the segments and ligation of the vessels, ventilatory pul-

monary tissue expansion was done before clipping of bronchus in order to

prevent postoperative hypoventilation. Segmental bronchus was removed

with keeping of pulmonary tissue. In 1 patients of the Group I (10%) in

long-term period chest asymmetry was observed, and in 2 cases (20%)-

remaining cavities. In 2 patients (9.5%) of the Group II postoperative peri-

od complicated with local hypoventilation. All these complications were

liquidated without additional surgery. Comparative study of the results in

three groups demonstrates advantages of extirpation of the bronchi.

Intacting pulmonary tissue of the remaining segments allows to prevent

development of cavities, postoperative emphysema and chest deformation.

Ventilation in operated segment supports by intersegmental alveolar fistu-

las. We consider that expansion of segmental capacity before clipping of

bronchus is very important way in prophylaxis of postoperative hypoventi-

lation.

PS-547

REZEKS‹YON UYGULANMIfi BÜYÜK BOYUTLU PR‹MER

MED‹AST‹NAL K‹TLEL‹ YED‹ OLGUNUN ANAL‹Z‹

A. Çakan1, K. Turhan1, H. Posac›o¤lu2, Ö. Samanc›lar2, U. Ça¤›r›c›2,

D. Nart3, Ö. Bilkay3

1 Ege Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Cerrahisi AD, ‹zmir2 Ege Üniversitesi T›p Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi AD, ‹zmir3 Ege Üniversitesi T›p Fakültesi Patoloji AD, ‹zmir

Primer mediastinal kitleli olgular›n ço¤unda tek bafl›na tedaviyi sa¤layan

rezeksiyon, damarsal yap›larla büyük hava yollar›na bas› yapan ve yafla-

m› tehdit eden boyutlara ulaflm›fl tümörlerde, öncelikle düflünülmesi ge-

reken yöntemdir. 1997-2002 y›llar› aras›nda, primer mediasten tümör ve

kisti nedeniyle rezeksiyon uygulanm›fl 26 olgu aras›ndan, tümör büyük

boyutu 12-25 cm aras›nda de¤iflen 7 olgu retrospektif olarak incelendi.

Tümü semptomatik olan 4’ü kad›n, 3’ü erkek olgunun yafllar› 19-59 ara-

POSTER SUNUMU TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹

140 TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 3: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

s›nda de¤iflmekte olup ortalamas› 37.57±17.04 idi. Tümü ön ve orta me-

diastende bulunan tümörlerde semptomlar 2-12 ayd›r sürmekteydi. Me-

diastinal kitle rezeksiyonuna ek olarak, olgular›n 4’üne perikard, 3’üne

akci¤er ve 2’sine parsiyel vena kava rezeksiyonu uygulanm›flt›. Malign ti-

moma, timik karsinom, timik teratom, non-Hodgkin lenfoma, immatür

teratom, indiferan malign epitelyal tümör ve lipom gibi histopatolojik

tiplerin bulundu¤u seride, preoperatif dönemde olgular›n birine radyote-

rapi, di¤er birine ise kemoradyoterapi yap›lm›flt›. Postoperatif dönemde

bir hastada uzam›fl ventilatör deste¤i gerekirken, di¤er bir hastada bron-

koskopik aspirasyon gerektiren alt lob atelektazisi geliflmiflti. Düflük mor-

biditeli ve mortalitesi bulunmayan, s›n›rl› hasta say›s›na sahip bu seriden

de anlafl›laca¤› üzere tümörün ulaflt›¤› boyutlar nedeniyle semptomlar›

bulunan mediastinal kitleli olgularda, öncelikle tümör bas›s› ve semp-

tomlar›n ortadan kald›r›lmas› daha sonra da kesin tan›n›n konup, varsa

uygun ek tedavilerin sa¤lanmas› aç›s›ndan rezeksiyon yaflamsal öneme

s a h i p t i r .

PS-548

ÇOCUKLUK ÇA⁄I (17 YAfi VE ALTI) TORAKOTOM‹LER‹

M. Kaptano¤lu, A. Nadir, S. Durkaya, F. Güneç, Ö. Songur, K. Do¤an,

‹. Günay

Cumhuriyet Üniversitesi, T›p Fakültesi, Gö¤üs Cerrahisi AD, Sivas

A m a ç : Çocukluk ça¤›nda torakotomi yap›lan hastalar›n; yafl gruplar›,

etiyolojik nedenler, uygulanan cerrahi teknikler ve sonuçlar› aç›s›ndan

incelenmesidir. Gereç ve Yöntem: Ocak 1994-fiubat 2002 y›llar›nda to-

rakotomi yap›lan, 17 yafl alt›ndaki 70 hasta retrospektif olarak incelen-

di. En küçük hasta 14 günlüktü, yafl ortalamas› 7.5’tur. Hastalar›n 39’u

erkek (%56), 31’i k›zd›r (%44). Tan› yöntemi olarak, akci¤er grafisi

(%100), tomografi (%67), bronkoskopi (%21), floroskopi (%6), bron-

kografi (%1.5) ve özofagografi (%1.5) kullan›lm›flt›r. En s›k torakotomi

nedeni enflamatuar (parapnömonik effüzyon, kist hidatik, bronflektazi

ve akci¤er apsesi) hastal›klard›r (n=44, %63). Bunu konjenital (konje-

nital lober amfizem, hava kistleri) nedenler (n=9, %13) ve travma [Tra-

keobronfliyal yaralanmalar bronfliyal=6, trakeal=1 travmalar içinde en

önemli gruptu] (n=9, %13) izlemektedir. Di¤er nedenler aras›nda kitle

(n=5, %7) ve yabanc› cisimler (n=3, %4) vard›r. Tüberküloz lenfadenit,

timik kist, enterik kist, nörojenik tümör ve inflamatuar psödotümör yer

iflgal eden lezyonlard›. ‹ki bronfliyal ve 1 özofageal yabanc› cisim için to-

rakotomi yap›ld›. Bulgular: Yetmifl hastaya toplam 72 torakotomi ve iki

de videoskopik cerrahi giriflim (VYTC) yap›ld›. Hastalar›n %81’i elek-

tif, %19’u acil flartlarda opere edildi. En s›k uygulanan teknik dekorti-

kasyondur (n=27, %36) bunu rezeksiyonlar (n=17, %23) ve kistotomi

(n=9, %12) izlemektedir. Bunlar›n d›fl›nda çeflitli biyopsiler ve tamirler

yöntemleri uygulanm›flt›r. Postoperatif hastanede yat›fl süresi en uzun 61

gün; en k›sa 6 gün, ortalama 16 gündür. Sonuçlar: Mortalitemiz yoktur.

Morbidite %13’tür (n=9). Bunlar; lokalize pnömotoraks, yara yeri enfek-

siyonu, nosokomiyal pnömoni, tekrarlayan akalazya ve kanama idi. Ço-

cukluk ça¤›nda en a¤›r yaralanmalar ya da tümöral kitleler için uygula-

nan cerrahi, optimal flartlar sa¤land›¤›nda mortaliteye neden olmadan

ve minimal bir morbiditeyle yüz güldürücü sonuçlar vermektedir. Radyo-

lojik düzelme sa¤lanamayan parapnömonik effüzyonlarda erken dekorti-

kasyon hastanede yat›fl süresini k›saltmakta ve hastan›n tamamen ve

komplikasyonsuz iyileflmesini sa¤lamaktad›r.

PS-549

METASTAT‹K AKC‹⁄ER TÜMÖRLER‹N‹N CERRAH‹

TEDAV‹ SONUÇLARI: 16 OLGULUK HETEROJEN B‹R SER‹

A. Çakan1, N. Safa 2, K. Turhan2, U. Ça¤›r›c›2, A. Veral3, B. Karabulut4,

Ö. Bilkay4

1 Ege Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Cerrahisi AD, ‹zmir2 Bornova Acil Yard›m ve Travmatoloji Hastanesi, ‹zmir3 Ege Üniversitesi T›p Fakültesi Patoloji AD, ‹zmir4 Ege Üniversitesi T›p Fakültesi Medikal Onkoloji AD, ‹zmir

Amaç: Ç›kart›labilir akci¤er metastaz› olan hastalar›n yaklafl›k 1/3’ünde

elde edilen yüksek 5-y›ll›k sa¤kal›m oranlar›, bu tümörlerin tedavisinde

cerrahi yaklafl›m›n mutlaka göz önünde bulundurulmas› gereken bir seçe-

nek oldu¤unu kan›tlamaktad›r. Bu çal›flmada, metastazektomi uygulan-

m›fl olgulara ait deneyimlerimiz bildirilmifltir. Hasta ve yöntem: Son befl

y›l içinde, Ege Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Cerrahisi Klini¤i’nde

metastatik akci¤er tümörü nedeniyle opere edilen 19 olgu retrospektif

olarak incelendi. Tan› rezeke edilen materyallerin patolojik incelenmesi

ile do¤ruland›. Bulgular: Olgular›n 10’u kad›n (yafl ortalamas›

38.60±20.70), 9’u erkek (yafl ortalamas› 33.44±18.41) olup yafllar› 16 ile

66 aras›nda de¤iflmekteydi. Metastazlar olgular›n 12’sinde multipl, 7’sin-

de tek nodül fleklindeydi. Metastaz›n büyüklük ve yerleflimi göz önüne

al›nd›¤›nda, iki hastada segmentektomi ve lobektomi fleklinde anatomik

rezeksiyon yap›lmas› gerekmifl, di¤erlerine “wedge” rezeksiyon veya enük-

leasyon uygulanm›flt›. Sonuçlar: Hastal›ks›z sürenin 31.57±35.95 ay ol-

du¤u bu serideki olgular›n ço¤unlu¤unu (%47) osteosarkom metastazlar›-

n›n oluflturdu¤u saptand›. Tüm olgular›n 5-y›ll›k sa¤kal›m oran› %49, or-

talama sa¤kal›m süresi ise 37.14±5.71 ay bulundu. Daha do¤ru sonuçlar›n

ortaya konabilmesi için, analizler ya tek bir primer patolojiye-kemik ve-

ya kolon-ya da benzer gruptaki patolojilere-yumuflak doku sarkomlar›-da-

yand›r›larak yap›lmal› ve yeterli say›da hasta ile çal›fl›lmal›d›r. Bu seride-

ki az say› ve heterojen gruba ra¤men, primer oda¤›n kontrol alt›nda bu-

lundu¤u hastalarda, akci¤er metastazlar›n›n ç›kart›lmas›n›n sa¤kal›m›

olumlu yönde etkiledi¤i izlenmektedir. Seçilecek cerrahi yöntem akci¤er

dokusunu koruyan “wedge” rezeksiyon veya enükleasyondur.

PS-550

D‹YAFRAGMA EVENTRASYONUNDA CERRAH‹

E. Sar›ca, S. Gülhan, E. K›sac›k, ‹. Kurul, S. Topçu, P. Adams,

H. Türüt, T. Alt›nok, S. Kaya, G. Çetin

Atatürk Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma

Hastanesi, Gö¤üs Cerrahisi Klini¤i, Ankara

Diyafragma eventrasyonu, diyafragman›n do¤umsal veya edinsel nedene

ba¤l› normal tonusunu kaybetmesi ve toraksa do¤ru yükselmesidir. Klini¤i-

mize diyafragma eventrasyonu nedeniyle baflvuran 74 hasta solunum fizyo-

lojileri aç›s›ndan de¤erlendirilerek cerrahi tedaviden fayda görece¤i düflü-

nülen olgulara operasyon önerilmifltir. Klini¤imizde 1991 ile 2001 y›llar›

aras›nda, diyafragma eventrasyonu nedeniyle opere edilen olgular semp-

tomlar, fizik bulgular, yap›lan operasyonlar ve sonuçlar› aç›s›ndan retros-

pektif olarak incelendi. Olgular›n 12’si kad›n 25’i erkek olup yafllar› 16-73

aras›ndayd› (median yafl 48). Sekizi sa¤da (%22), 29’u solda (%78) olan ol-

gulara posterolateral torakotomi ile 7. interkostal aral›ktan yaklafl›ld› ve

26’s›na plikasyon, 7’sine mayo takviyesi uyguland› ve 4 olguya da greftle

onar›m yap›ld›. Postoperatif mortalite sadece 1 olguda görülürken (%2.7),

morbidite 7 olguda (%16) görüldü ve ortalama hastanede yat›fl süresi 12

gündü. Sonuç olarak, diyafragma eventrasyonu semptomatikse ve solunum

s›k›nt›s›na neden oluyorsa cerrahi olarak tedavi edilmelidir.

TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹ POSTER SUNUMU

141TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 4: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

PS-551

KRON‹K D‹YAFRAGMA RÜPTÜRLER‹NE TRANSTORAS‹K

YAKLAfiIM

E. Sar›ca, S. Gülhan, A. Alper, P. Adams, E. K›sac›k, ‹. Kurul, S. Topçu,

E. Ayd›n, Ü. Yaz›c›, G. Çetin

Atatürk Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma

Hastanesi, Gö¤üs Cerrahi Klini¤i, Ankara

Kronik diyafragma rüptürü, penetran veya künt travma sonras› rüptüre ol-

mufl ama gözden kaçm›fl olan diyafragma rüptürünün sonradan bat›n organ-

lar›n›n toraksa herniasyonuyla semptom vermesi ve tan› almas›d›r. Klini¤i-

mizde 1991- 2001 y›llar› aras›nda toplam 43 diyafragma rüptürü opere edil-

mifltir. Bunlar›n 14’ ü kronik diyafragma rüptürüdür. Bu hastalar›n geçirdi-

¤i travma ile diyafragma rüptürlerinin saptanmas› aras›nda geçen süre 3 ila

20 y›l aras›nda de¤iflmekteydi. Olgular›n erkek/kad›n oran› eflit olup yaflla-

r› 16- 73 aras›ndayd› (median yafl 52). On bir olguda rüptür solda, 3 olgu-

da sa¤dayd›. Tüm olgulara posterolateral torakotomiyle 7. interkostal ara-

l›ktan yaklafl›ld›. Operasyonda herni içeri¤inin redüksiyonu, herni kesesi

rezeksiyonu yap›ld› ve on olguda diyafragma primer tamir edildi. Üç olgu-

da politetrafloretilen (PTFE) greftle tamir yap›ld›, bir olguda da primer ta-

mir + PTFE takviyesi yap›ld›. Postoperatif mortalite 1 olguda (%7) görü-

lürken, morbidite 4 olguda (%28) görüldü. Sonuç olarak diyafragma rüptü-

rü saptand›¤›nda, hastan›n durumu operasyona uygunsa mutlaka opere

edilmelidir.

PS-552

THE BRONCHOPULMONARY CARCINOID TUMORS

H. Mohammed

Hôpital Ibn Sina, Maroc

The broncho pulmonary carcinoïd tumors belong to the group of the pul-

monary neuro endocrin’s tumors wich its own origin’s the kultchitzki cell.

This is a retrospective study of 40 cases diagnosed an treated in our service

during the period of 1987 to 2000. The results were: 23 woman, 17 man,

the mean age is 39 year old with an extrems of 15 and 70 years. First symp-

toms were: haemoptisy (62%); dyspnea (50%); chest pain (20%) pleurisy

(10%). The chest x-Ray showed: a round opacity (50%); a ventilatory

trouble (40%); pleurisy (10%). The bronchoscopy found: lesions were sit-

uated in the right (29 cases) intermediary trunk (15 cases). The biopsies

were positive in 28 cases the others diagnosis was put by the pathological

exam of the operatory pieces; 38 patients were treated surgically: (10 pneu-

monectomy; 18 lobectomy; 9 biolobectomy, 1 exploratrice thoracotamy) 2

patients were transferred to radio-chemotherapy service the servical varied

between 6 to 62 for 34 months of mean.

PS-553

‹NFLAMATUAR PSÖDOTÜMÖRLERDE CERRAH‹

E. Ayd›n, S. Karasu, M. S›rmal›, S. Kaya, T. Alt›nok, S. Topçu,

E. Gülhan, G. Çetin

Atatürk Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi Merkezi, Gö¤üs Cerrahi

Klini¤i, Ankara

‹nflamatuar psödotümörler, akci¤erin etiyolojisi bilinmeyen nadir neoplas-

tik lezyonlar›d›r. Histolojik olarak inflamatuar ve mezenkimal hücreler içe-

rir ve s›kl›kla karsinomlarla kar›fl›r. 1 yafl ile 8. dekat aras›nda her yaflta gö-

rülür fakat hastalar›n ço¤u 30 yafl›ndan gençtir. Cinsiyet fark› yoktur. Has-

talar›n yar›s› asemptomatiktir ve lezyon radyolojik olarak tesadüfen sapta-

n›r. Bu çal›flmaya 1991-2001 y›llar› aras›nda Atatürk Gö¤üs Hastal›klar› ve

Gö¤üs Cerrahisi Merkezi, Gö¤üs Cerrahi Klini¤i’nde postoperatif inflama-

tuar psödotümör tan›s› konmufl 14 hasta dahil edilmifltir. Erkek/kad›n ora-

n›: 12/2. Ortalama yafl: 35.2 idi. Tüm hastalar›n balgam ve bronkoalveoler

lavajlar›n›n sitolojik incelemelerinde atipik hücreye rastlanmad›. Kesin ta-

n›y› koymak için eksploratris torakotomi yap›ld›. 8 hastada iyi s›n›rl› pul-

moner kitle, nodüler opasite ve soliter lezyon gözlendi. 6 hastada ise düzen-

siz s›n›rl› lezyon veya infiltrasyonlar saptand›. 11 hastada lezyon sa¤, 2 has-

tada sol tarafta ve 1 hastada ise bilateral idi. 5 hastaya lobektomi, 2 hasta-

ya pnömonektomi, 2 hastaya wedge rezeksiyon ve 1 hastaya segmentekto-

mi uyguland›. Unrezektabl olarak de¤erlendirilen 4 hastaya biyopsi yap›ld›.

Mediastinal invazyonu olan 2 hasta solunum yetmezli¤i nedeniyle 13 ve

18. aylarda ölürken di¤er hastalar›n takip süresi boyunca relaps gözlenme-

di. ‹nflamatuar psödotümörler tüm bronkopulmoner tümörlerin %0.5 -

%1’ini oluflturur. Semptomlar ve laboratuvar çal›flmalar›n kesin tan›da ro-

lü yoktur. Sonuç olarak; akci¤er grafisinde, karsinoma benzer lezyonlar›

olan fakat balgam ve bronkoskopik biyopsi incelemelerinde malign hücre

saptanmayan hastalar inflamatuar psödotümör aç›s›ndan araflt›r›lmal›d›r.

Bu hastalarda cerrahi, kesin tan› ve tedavi metodudur.

PS-554

KONJEN‹TAL LOBER AMF‹ZEMLERDE CERRAH‹

S. Karasu, E. Ayd›n, S. Kaya, A. Alper, E. Gülhan, S. Topçu

Atatürk Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi Merkezi, Gö¤üs Cerrahi

Klini¤i, Ankara

Konjenital lober amfizem (KLA) gibi konjenital bronkopulmoner malfor-

masyonlar nadir görülmesine ra¤men, infantil ve çocukluk ça¤lar›nda ha-

yat› tehdit edici potansiyel anomalilerdir. Yenido¤an döneminde yaklafl›k

90 000 do¤umda bir gözlenir. Erkeklerde 2 kat daha fazlad›r. Sol üst lob da-

ha fazla olmak üzere üst loblarda daha s›kt›r. Üst loblardaki lezyona sahip

hastalardaki semptomlar di¤er lokalizasyonlara sahip hastalara göre daha

fliddetlidir. Solunum s›k›nt›s›, siyanoz ve tekrarlayan solunum yolu enfek-

siyonlar› bafll›ca semptomlar› olup genelde x-ray ve Toraks BT bulgular›na

göre tan› konur. 1998-2001 tarihleri aras›nda KLA tan›s› ile Atatürk Gö-

¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi Merkezi, Gö¤üs Cerrahisi Klini¤i’ne

yatan toplam iki hastaya cerrahi müdahale uyguland›. Hastalar›n ikisi de

erkek olup, biri 4 ayl›k di¤eri 6 ayl›kt›. Ortak semptomlar› do¤umdan beri

olan solunum s›k›nt›s›, emerken morarma ve geliflme gerili¤i idi. 6 ayl›k

hastan›n önceden yap›lan prenatal USG’de sa¤ hemitoraksta 40x35 mm

kistik oluflum saptanm›flt›. Lezyonlar›n biri sol üst lob, di¤eri sa¤ orta lobda

olup her iki hastaya da lobektomi uyguland›. Bir y›ld›r takip edilen hasta-

larda herhangi bir komplikasyon gözlenmedi. KLA genellikle neonatal pe-

riyotta saptanan, solunum s›k›nt›s› ve pulmoner lober hiperinflasyonla ka-

rakterize nadir bir akci¤er geliflim anomalisidir. Tan› genellikle hikaye, x-

ray ve Toraks BT ile konur. Klinik semptomlar›n fliddetine göre klasik te-

davisi lobektomidir. 2 aydan küçük her hasta ve 2 aydan büyük fliddetli

semptomlar› olan hastalar›n opere edilmesi, 2 aydan büyük orta ve ›l›ml›

semptomlar› olan hastalar›n ise konservatif tedavi ile izlenmesi gerekti¤ini

düflünüyoruz.

PS-555

BRONKOJEN‹K K‹STLER

A. Ayten1, A. Sarper1, A. Erdo¤an1, L. Dertsiz 1, A. Demircan1, E. Ifl›n 2

1 Akdeniz Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Cerrahisi AD, Antalya2 Antalya Gö¤üs Cerrahisi Merkezi, Antalya

Bronkojenik kistler tüm yafl gruplar›nda ve de¤iflik klinik tablo ile karfl›-

m›za ç›kan konjenital orjinli lezyonlard›r. Klini¤imizde 1985 ve 2002 ta-

rihleri aras›nda bronkojenik kist tan›s› ile 22 hasta tedavi edildi. Hasta-

lar›n 18’i erkek, 4’ü kad›n ve yafl ortalamas› ise 16.4 (1-38) idi. Lokali-

POSTER SUNUMU TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹

142 TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 5: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

zasyon olarak 14’ü mediastinal, 2 hiler ve 6’s› intrapulmoner idi. Hasta-

lar›n 18’i semptomatik idi ve en s›k görülen semptom öksürük oldu

(%48). 10 hasta kistin komplikasyonu ile baflvurdu (massif hemoptizi,

pnömotoraks, ampiyem, özofageal bas›, infekte kist, postobstrüktif pnö-

moni). Tüm hastalara torakotomi yoluyla cerrahi rezeksiyon uyguland›.

Komplikasyon olarak sadece 1 hastada uzam›fl hava kaça¤› gözlendi.

Mortalite, geç komplikasyon ve rekürrens izlenmedi. Preoperatif kesin

tan› her zaman için mümkün olmad›¤›ndan ve komplikasyonlara yol aça-

bildi¤inden bronkojenik kistten flüphelenilen tüm hastalara cerrahi re-

zeksiyon uygulanmal›d›r.

PS-556

OPERASYON UYGULANAN SPONTAN PNÖMOTORAKSLI

OLGULARIN ANAL‹Z‹

S. Gürsoy, S. Yazgan, Ö. Yaflar, M. Yapucu, K. Türkmen, S. Yald›z,

M. Ülgan

Dr. Suat Seren Gö¤üs Hastal›klar› ve Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma

Hastanesi, 2. Gö¤üs Cerrahisi Klini¤i, ‹zmir

Bu çal›flmada, ‹zmir Dr. Suat Seren Gö¤üs Hastal›klar› ve Cerrahisi E¤i-

tim ve Araflt›rma Hastanesi, 2. Gö¤üs Cerrahisi Klini¤i’nde, 1990 ile

1998 y›llar› aras›nda spontan pnömotoraks tan›s› alan ve uzam›fl hava ka-

ça¤› ya da nüks pnömotoraks nedeniyle operatif tedavi yöntemleri uygu-

lanan, yafllar› 17 ile 68 aras›nda de¤iflen (38±17.71) 28 olgu analiz edil-

mifltir. Erkek/Kad›n=13/1 idi. Olgular yafl, cinsiyet, pnömotoraks lokali-

zasyonu, büyüklü¤ü ve etiyolojiye göre s›n›fland›r›lm›fl, tüp torakostomi

süresi, operasyon endikasyonu, uygulanan teknikler, postoperatif drenaj

süreleri ve komplikasyonlar gözden geçirilmifltir. Olgularda a¤›rl›kl› ola-

rak oskültasyon üçgeni yolu ile yap›lan bül-blep rezeksiyonu+parietal

plörektomi yöntemi kullan›lm›flt›r. Olgular›m›zda peroperatuar ve posto-

peratif erken mortalite izlenmedi. Toplam komplikasyon oran› %35.7

olarak bulundu. Bunlar›n %28.5’i uzam›fl hava kaça¤›, %3.5’i ekspansi-

yon kusuru, %3.5 ise pnömoni idi. Ortalama hastanede kal›fl süresi 12-43

gün (24±7.5) olarak saptand›. Ortalama takip süresi 47±34.02 (5 ile 112

ay) olan olgular›m›zda nükse rastlanmad›. Sonuçta olgularda nüksün göz-

lenmemesi, endikasyona uygun spontan pnömotoraks olgular›nda, opera-

tif tedaviyi en etkin tedavi yöntemi olarak ortaya koymaktad›r.

P S -557

YAfiLI HASTALARDA AKC‹⁄ER KANSER‹ CERRAH‹

TEDAV‹ SONUÇLARIMIZ

S. Yazgan, S. Yald›z, S. Gürsoy, M. Ülgan

Dr. Suat Seren Gö¤üs Hastal›klar› ve Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma

Hastanesi, 2. Gö¤üs Cerrahisi Klini¤i, ‹zmir

Bu çal›flmada ‹zmir Dr. Suat Seren Gö¤üs Hastal›klar› ve Cerrahisi E¤i-

tim ve Araflt›rma Hastanesi 2. Cerrahi Klini¤i’nde, 70 yafl ve üzeri akci-

¤er kanserli olgularda, rezeksiyon sonras› morbidite, mortalite ve sa¤ka-

l›m oranlar› araflt›r›lm›flt›r. Klini¤imizde 1990-2000 y›llar› aras›nda, akci-

¤er kanseri tan›s›yla 338 olguya rezeksiyon uyguland›. 30 olgu, 70 yafl ve

üzerindeydi. Bu olgular preoperatif medikal durum, postoperatif morbidi-

te, mortalite, histolojik tan›, postoperatif evreleme, uygulanan ameliyat

flekli ve 5-y›ll›k sa¤kal›m aç›s›ndan retrospektif olarak araflt›r›ld›.18 olgu-

ya lobektomi, iki olguya bilobektomi, alt› olguya pnömonektomi, bir ol-

guya ise segmentektomi uyguland›. Üç olgu anrezektabl olarak de¤erlen-

dirildi (%10). Postoperatif mortalitemiz yoktu ve morbidite %30 olarak

bulundu. Rezeksiyon uygulanan 27 hastam›zda 5-y›ll›k sa¤kal›m Kaplan-

Meier istatistik yöntemiyle %20 olarak saptand›. Sonuç olarak çal›flma-

m›zda ileri yafl grubunda dikkatli preoperatif de¤erlendirme ile düflük

mortalite ve morbidite oranlar› elde edilebildi¤i görüflündeyiz.

PS-558

TORAKS CERRAH‹S‹NDE ‹NVAZ‹F TANI YÖNTEMLER‹

M. Kaptano¤lu1, A. Nadir1, S. Durkaya1, F. Güneç 1, Ö. Songur1,

K. Do¤an2, ‹. Günay 2

1 Cumhuriyet Üniversitesi, T›p Fakültesi, Gö¤üs Cerrahisi AD, Sivas2 Cumhuriyet Üniversitesi, T›p Fakültesi, Kalp-Damar Cerrahisi AD, Sivas

A m a ç : Non-invazif yöntemlerle tan› konulamayan hastalara uygulad›¤›m›z

invaziv tan› yöntemleri ve ald›¤›m›z sonuçlar›n de¤erlendirilmesi. Gereç ve

Yöntem: Ocak 1995-fiubat 2002 y›llar› aras›nda klini¤imizde non-invazif ta-

n› yöntemleri ile tan› alamam›fl toplam 109 olguya, invazif yöntemlerle tan›

konulmufltur. Hastalar yafl, cinsiyet, ön tan›lar, yap›lan cerrahi giriflimler aç›-

s›ndan retrospektif de¤erlendirilmifltir. Bulgular: En genç hasta 18, en yafll›-

s› 79 yafl›nda olup ortalama yafl 52 idi. Hastalar›n %59’u (64) erkekti. Preope-

ratif ön tan›lar›na bak›ld›¤›nda en fazla hasta grubunu akci¤er kaynakl› kitle

lezyonlar› (39 olgu) ile plevral hastal›klar (28 olgu) oluflturmaktayd›. Di¤er-

leri ise s›ras›yla 16 hasta mediastinal kitle, 13’ü mediastinal lenfadenopati,

12’si interstisiyel akci¤er hastal›¤› ve 2’si de toraks duvar› kaynakl› kitle lez-

yonu idi. Uygulanan invazif tan› yöntemleri irdelendi¤inde ise 88 (%76) gi-

riflim ile torakotomi en s›k uygulanan yöntemdi. On üç hastaya mediastinos-

kopi, 10’una mediastinotomi, 4’üne VATS, 1’ine de mediansternotomi yap›l-

m›flt›r. Bu hastalar›n 56’s›na (%51) tan› ile birlikte tedavi edici cerrahi giri-

flimler uygulanm›flt›r. Tart›flma: Akci¤er, plevra ve mediasten hastal›klar›nda

detayl› muayene, laboratuvar ve radyolojik tetkiklere ra¤men tan› konulama-

yan olgularda mediastinoskopi, mediastinotomi, VATS ve eksploratif torako-

tomi gibi daha invazif yöntemleri uygulamaktan çekinilmemelidir. Bu sayede

hastalar k›sa sürede ve kesin olarak tan›lar›n› alm›fl olurlar.

PS-559

VENA CAVA SÜPER‹ORA GREFT REPLASMANI YAPILAN

B‹R KÜÇÜK HÜCREL‹ DIfiI AKC‹⁄ER KANSER‹ OLGUSU

G. Hac›ibrahimo¤lu, T. Özalp, ‹. Y›ld›r›m, M. Fazl›o¤lu, N. Ürer, M. Bedirhan

Yedikule Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi,

‹stanbul

Özet: Vena cava süperiora greft replasman› yap›lan küçük hücreli d›fl› akci-

¤er kanserli bir olgumuzu sunuyoruz. 57 yafl›nda erkek hasta sa¤ s›rt a¤r›s› ve

gö¤üs a¤r›s› flikayetleri ile hastanemize baflvurdu. Toraks BT ve MR’›nda; ve-

na cava süperior’un medialinde k›smi bas› oluflturan, sa¤ bronfl ile posteri-

orunda ya¤l› planlar› silmifl, sa¤ pulmoner arter komflulu¤unda posteriora uza-

n›m gösteren 4 cm’lik kitle tespit edildi. Yap›lan bronkoskopi sonucu büyük

hücreli kanser tan›s› konan hastaya sistemik taramalar› ve preoperatif inva-

zif evrelemesi yap›ld›ktan sonra sa¤ pnömonektomi ve vena cava süperior’a

greft replasman› uyguland›. Küçük hücreli d›fl› akci¤er kanserlerinde vena ca-

va süperior invazyonlar›n›n cerrahisi intraoperatif veya postoperatif morbidi-

te ve mortalite ile beraberdir. Fakat, literatürdeki yaz›lar cerrahinin progno-

za katk›s›n›n bu riskleri göze alabilecek önemde oldu¤unu göstermektedir.

PS-560

KONJEN‹TAL MORGAGN‹ HERN‹S‹ VE PARAÖZOFAGEAL

HERN‹ B‹RL‹KTEL‹⁄‹

A. Ero¤lu1, ‹. Kürkçüo¤lu1, N. Karao¤lano¤lu1, A. Büyük 2, Ö. Y›lmaz3

1 Atatürk Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Cerrahisi AD, Ankara2 Atatürk Üniversitesi T›p Fakültesi Genel Cerrahi AD, Ankara3 Atatürk Üniversitesi T›p Fakültesi ‹ç Hastal›klar› AD, Ankara

Morgagni hernisi cerrahi olarak tamir edilen tüm kongenital diafragmatik

hernilerin %3-4’ünü oluflturmaktad›r ve bunlar›ndan ancak %2’si solda lo-

kalizedir. Morgagni hernisi ile paraözefageal hiatus hernisinin birlikteli¤i

TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹ POSTER SUNUMU

143TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 6: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

çok nadir olup literatürde yanl›zca dört olgu bildirilmifltir. Epigastrik a¤r›

nedeniyle klini¤imize müracaat eden ve yap›lan tetkiklerde sol morgagni

hernisi ve paraözefageal herni birlikteli¤i saptanan olguya transtorasik yak-

lafl›mla cerrahi tamir yap›ld›. Bu nadir olgu ve tedavi yaklafl›mlar› literatür

verileri ›fl›¤›nda tart›fl›ld›.

PS-561

TRAVMAT‹K ÖZOFAGUS PERFORASYONU SONUCU

GEL‹fiEN MED‹AST‹NAL APSE VE GEÇ DÖNEMDE OLUfiAN

ÖZOFAGUS D‹VERT‹KÜLÜ

Ö. Soysal, M. Paç, A. Kuzucu, M. Özgel

‹nönü Üniversitesi Turgut Özal T›p Merkezi Gö¤üs Kalp Damar Cerrahisi

AD, Malatya

Travmatik özofagus perforasyonu sonucu mediastinit ve takibinde medias-

tinal apse geliflebilmektedir. Özofagus duvar›ndaki defekt ve organize ol-

mufl mediastinal apsenin ortak etkileri ile özefagusta traksiyon divertikülü

oluflabilmektedir. Olgu: Yedi yafl›nda erkek çocuk saçma yaralanmas› flika-

yeti ile baflvurdu. Fizik muayene ve laboratuvar incelemeleri sonucu servi-

kal trakea rüptürü ve özefagus trakea aras›nda yabanc› cisim tespit edildi.

Trakea rüptürü primer onar›ld›. Daha sonra geliflen mediastinal apse, trav-

madan sonraki yedinci günde servikal mediastinostomi ile drene edildi ve

hasta flifa ile taburcu edildi. Travmadan alt› ay sonraki bilgisayarl› toraks

tomografisinde organize olmufl mediastinal apse bofllu¤unun sebat etti¤i gö-

rüldü ve özofagus grafisi ve özofagoskopi ile apseye komflu özofagus bölge-

sinde traksiyon divertikülü geliflti¤i tespit edildi. Ayn› seansta uygulanan

sa¤ torakotomi ve servikal yaklafl›mla mediastinal apse eksizyonu ve özofa-

gus divertikülü onar›m› yap›ld›. Halen takipte olan hastan›n sorunu yoktur.

Servikal özofagus perforasyonu sonucu geliflebilen mediastinal apsede ser-

vikal drenaj yeterli olmayabilir. Rezidü bir apse bofllu¤u bir enfeksiyon tab-

losu oluflturmadan kalabilir ve apseye komflu özofagusta traksiyon diverti-

külü geliflimine neden olabilir.

PS-562

BRONfiEKTAZ‹DE CERRAH‹ GÜVENL‹D‹R VE HAYAT

KAL‹TES‹N‹ ARTIRIR

T. Laçin, O. Özyurtkan, B. Y›ld›zeli, H. Bat›rel, M. Yüksel

Marmara Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Cerrahisi AD, ‹stanbul

Girifl: Bronflektazi, bronfllar›n irreversibl dilatasyon ve distorsiyonu ile

karakterize, kronik nekrotizan bir enfeksiyondur. Yöntem: 1 9 9 5 - 2 0 0 0

y›llar› aras›nda bronflektazi tan›s› ile pulmoner rezeksiyon yap›lan 54 has-

ta (30 erkek ve 24 kad›n) retrospektif olarak incelendi. Sonuçlar: O r t a-

lama yafl 31 y›l (2-75 yafl). Operasyon endikasyonlar› 36 hastada (%66.6)

medikal tedavinin baflar›s›zl›¤› ve 18 hastada (%33.3) hemoptizi idi.

Semptomlar›n ortalama süresi 7.3 y›ld› (1-20 y›l). 48 hastada hastal›k tek

tarafl› (sol alt lob) idi. Cerrahi tedavi 33 hastada (%61.1) lobektomi, 8

hastada (%14.8) pnömonektomi, 4 hastada (%7.4) segmentektomi ve 9

hastada ise (%16.7) bu yaklafl›mlar›n bir kombinasyonu idi. Operatif

mortalite %0 ve perioperatif morbidite %18.5 (10 hasta) idi. 10 hastan›n

6’s›nda (%11.1) atelektazi ve 4’ünde (%7.4) uzam›fl hava kaça¤› görüldü.

47 hastada ortalama 20.5 ay (3-52) takip yap›labildi. 32 hasta (%68) ope-

rasyon sonras› asemptomatik kal›rken, 15 hastada (%32) ise anlaml› kli-

nik düzelme görüldü. Tam rezeksiyon (38 hasta), inkomplet (9 hasta) re-

zeksiyona k›yasla anlaml› olarak daha iyi sonuç verdi (p<0.05). T a r t › fl -

ma: Bronflektazinin cerrahi tedavisi semptomlar› düzeltir, hastalar›n ya-

flam kalitesini art›r›r. Sonuç olarak, agresif medikal tedaviye ra¤men,

semptomlar› kontrol alt›na al›namayan bronflektazi vakalar›nda, pulmo-

ner rezeksiyon ihmal edilebilir bir mortalite ve kabul edilebilir bir morbi-

dite ile güvenle yap›labilir.

PS-563

DESSENDAN NEKROT‹ZAN MED‹AST‹N‹T

H. Dülger, A. Bayram, M. Erol, C. Gebitekin

Uluda¤ Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Bursa

Desendan nekrotizan mediastinit boyun ve a¤›z taban›n› ilgilendiren en-

feksiyonlar›n anatomik servikal boflluklar yolu ile mediastene yay›lmas› so-

nucu yüksek mortalite (%25-60) ile seyreden acil giriflim gerektiren çok

nadir bir patolojidir. Bu infeksiyonlarda s›kl›kla mikst aerobik ve anerobik

mikroorganizmalar izole edilir. Semptomlar belirsiz oldu¤undan erken tan›

güçtür.Acil servikal drenaj ve /veya torakotomi seçilecek tedavi yöntemle-

ridir. Haziran 2001 ile Mart 2002 tarihleri aras›nda klini¤imize acil olarak

sevk edilen iki olgu geriye dönük incelendi. Olgulardan birisi 16 yafl›nda

k›z ö¤renci di¤eri ise 46 yafl›nda erkek vinç operatörü idi. Her iki olguda da

etiyolojik faktör odontojen apsesi sonras› geliflen submandibuler apse idi.

Kad›n olgu aç›k cerrahi drenaj ile drene edilirken, di¤er olgumuz ard›fl›k

tüp torakostomiler ile drene edildi. Kad›n olgumuz post-op 9. gün eksitus

olurken, erkek olgumuz yat›fl›n›n 27. gününde salah ile taburcu edildi. De-

sendan nekrotizan mediastinit yüksek mortalite ile seyreden bir patolojidir.

Tedavi flekli acil servikal ve/veya mediastinal drenajd›r. Sa¤kal›mdaki en

önemli etkenler apsenin yayg›nl›¤› ve hangi yöntem olursa olsun apsenin

etkin bir flekilde drenaj›d›r.

PS-564

KÜÇÜK HÜCREL‹ DIfiI AKC‹⁄ER KANSER‹NDE CERRAH‹

TEDAV‹ SONUÇLARIMIZ: 5 YILLIK DENEY‹M

A. Üçvet, G. Yuncu, G. Olgaç, S. Sevinç, H. Al›c›

Dr. Suat Seren Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve

Araflt›rma Hastanesi, 1. Gö¤üs Cerrahisi Klini¤i, ‹zmir

Girifl ve Amaç: Küçük hücreli d›fl› akci¤er kanserinin (KHDAK) en yük-

sek kür olana¤› sa¤layan tedavi yöntemi cerrahidir. Bu çal›flma ile, son 5 y›l

içerisinde rezeksiyon uygulad›¤›m›z KHDAK olgular›m›z› de¤erlendirmeyi

amaçlad›k. Gereç ve Yöntem: Ocak 1995-Ekim 2000 y›llar› aras›nda, ope-

re edilmifl 159 KHDAK olgusu, demografik ve klinik özellikleri, postopera-

tif komplikasyonlar ve sa¤kal›m yönünden geriye dönüflümlü olarak ince-

lendi. Eksploratris torakotomili 40 (%25) olgu ile segmentektomi veya

“wedge” rezeksiyon uygulanm›fl 14 (%19) olgu çal›flma d›fl› b›rak›ld›. Bul-

gular: Toplam 105 olgunun 98’ i (%94) erkek, yafl ortalamas› ise 59.1±8.8

(37-75) idi. Olgular›n 82’ sine (%78) lobektomi veya bilobektomi, 23’ üne

(%22) ise pnömonektomi uyguland›. 15 (%14) olgu geniflletilmifl rezeksi-

yonu gerektirdi. Postoperatif erken dönemde 47 olguda (%45) toplam 74

komplikasyon geliflti ve 2 olgu solunum yetersizli¤i ile kaybedildi. En s›k

saptanan histolojik tip, 55 olguda skuamöz hücreli karsinom iken, bunu s›-

ras› ile adenokarsinom (n=37) ve büyük hücreli karsinom (n=13) takip et-

ti. Olgular›m›z›n ço¤unlu¤unu (n=80, %76) Evre Ia, Ib ve IIb hastal›¤›

oluflturdu. Ortalama takip süresi 27±19 (2-83) ay, ortanca sa¤kal›m 33 ay,

5 y›ll›k sa¤kal›m ise %37 idi. Çok de¤iflkenli analiz ile yafl, histolojik tip ve

tümör çap›n›n rekürrens gelifliminde etkili ba¤›ms›z ö¤eler oldu¤u saptand›

(S›ras›yla p=0.004, 0.008 ve 0.016). Sa¤kal›m› ba¤›ms›z olarak etkileyen

ö¤eler ise semptom varl›¤›, tümörün diferansiyasyonu ve çap› ile hastal›¤›n

evresiydi (S›ras›yla p=0.041, 0.012, 0.014 ve 0.025). Sonuç: Bu çal›flma,

uygun olarak seçilmifl KHDAK olgular›nda cerrahi tedavinin, düflük mor-

talite ve kabul edilebilir bir morbidite ile baflar›l› sonuçlar sa¤lad›¤›n› do¤-

rulam›flt›r.

POSTER SUNUMU TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹

144 TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 7: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

PS-565

KONJEN‹TAL GÖ⁄ÜS DUVARI DEFORM‹TELER‹N‹N TÜRK

TOPLUMUNDAK‹ SIKLI⁄ININ ARAfiTIRILMASI

T. Ifl›tmangil1, H. Tunç 1, R. Görür 1, fi. Sebit1, E. Kurt 2, O. Erdik 2,

A. Y›ld›zhan2, Ö. Öztürk 2, K. Balkanl›2

1 GATA Çaml›ca Gö¤üs Hastal›klar› Hastanesi Gö¤üs Cerrahi Servisi, ‹stanbul2 Kenan Evren K›fllas› 30 Yatakl› Revir Bafltabipli¤i, ‹stanbul

Konjenital gö¤üs duvar› deformiteleri bafll›ca 5 ana gruba ayr›lmaktad›r.

Bunlar; 1) pektus ekskavatum, 2) pektus karinatum, 3) Poland sendromu,

4) sternal defektler ve 5) di¤er deformiteler. Bu çal›flma ile, askerlerin pe-

riyodik muayeneleri esnas›nda konjenital gö¤üs duvar› deformitelerinin

araflt›r›larak, Türk toplumundaki erkeklerde s›kl›¤›n›n saptanmas› amaç-

lanm›flt›r. Bu çal›flmada Ocak 2001 ile Kas›m 2001 aras›nda ‹stanbul ilinde

bulunan Kenan Evren K›fllas›nda görev yapan 7816 sa¤l›kl› askerin fizik

muayenesi yap›ld› ve mikrofilmleri incelendi. 16 askerde de¤iflik dereceler-

de gö¤üs duvar› deformitesi saptand›. Gö¤üs duvar› deformitesi saptanan

askerlerin hepsi erkek olup, yafl ortalamas› 22.1 (20-28) idi. Bunlar›n hiç-

birisinde ailesel yatk›nl›k ve ek bir patoloji saptanmad›. Bu olgular›n tümü

çift yönlü gö¤üs grafisi, solunum fonksiyon testleri ve elektrokardiyografi

ile ve 2 olgu ise bilgisayarl› tomografi ile incelendi. 2 olguda orta derecede

pektus ekskavatum deformitesi, 1 olguda Poland sendromu ve 13 askerde

hafif derecede de¤iflik gö¤üs deformiteleri saptand›. Olgular›n hiçbirisinde

skolyoz tespit edilmedi. Türk toplumunda erkeklerdeki gö¤üs duvar› defor-

mitesi s›kl›¤›n›n daha iyi saptanabilmesi için, bu çal›flman›n bir ön çal›flma

olarak de¤erlendirilmesini ve daha çok bireyin incelenmesi gerekti¤ini dü-

flünmekteyiz.

PS-566

POLAND SENDROMU

T. Ifl›tmangil, fi. Sebit, H. Tunç, R. Görür, M. Dakak, O. Erdik,

A. Y›ld›zhan, Ö. Öztürk, K. Balkanl›

GATA Çaml›ca Gö¤üs Hastal›klar› Hastanesi Gö¤üs Cerrahi Servisi,

‹stanbul

Poland sendromu pektoralis majör ve minör kaslar›n›n yoklu¤u veya hi-

poplazisi yan›nda kostal kartilaj ve kotlar›n ön k›s›mlar›n›n yoklu¤u, me-

me ve subkutanöz doku hipoplazisi ile ayn› tarafta elde brakisindaktili

anomalilerini içeren ve yaklafl›k 1/30.000 s›kl›kta görülen bir kongenital

gö¤üs duvar deformitesidir. 1990-2001 y›llar› aras›nda klini¤imizde 28

hastaya Poland sendromu tan›s› konuldu. 6 yafl›ndaki bir k›z çocu¤u ha-

ricindeki 27 hastan›n tümü erkek olup, yafl ortalamas› 21.8 (19-28) idi.

Poland sendromu hastalar›n 23’ünde sa¤ tarafta, 5’inde sol tarafta idi.

Hastalar›n tümünde pektoral agenezi ve subkutanöz doku hipoplazisi,

16’s›nda hipomastia veya amastia, 13’ünde hipothelia, 12’sinde kostal

kartilaj ve/veya kotlar›n anterior k›sm›nda agenezi, 9’unda akci¤er herni-

asyonu, 4’ünde paradoksal solunum ve 7’sinde brakidaktili ve/veya sin-

daktili mevcuttu. Hastalarda en s›k üst ekstremitede hareket k›s›tl›l›¤›,

eforla gelen gö¤üs a¤r›s› ve nefes darl›¤› flikayetleri mevcuttu. Solunum

fonksiyon testlerinde 5 hastada hafif derece ve 2 hastada orta derece azal-

ma saptand›. Hastalar›n hiçbirisinde kardiyovasküler sistem bozuklu¤u

veya di¤er organ anomalisi tespit edilmedi. Kot defekti mevcut olan 5

hastaya klini¤imizde nörovasküler pedikül korunarak latissumus dorsi ka-

s›n›n anterior gö¤üs duvar›na transpozisyonu uyguland›. Kot agenezisi bu-

lunan Poland sendromlu hastalarda intratorasik organlar yaln›zca cilt ve

ciltalt› dokular› taraf›ndan korundu¤u için, bu hastalar›n askerlik hizme-

tinde askeri e¤itim, spor ve at›fllar esnas›nda ve sivil yaflant›da pulmoner

ve kardiyak yaralanmalar›n oluflmas› ihtimal dahilindedir. Kot agenezisi

ile birlikte paradoksal solunum bulunan olgularda toraks duvar›n› stabil-

lefltirme amac›yla, di¤er tiplerde ise sadece kozmetik yönden operasyon

yap›labilece¤ini düflünmekteyiz.

PS-567

‹K‹ TORAKOPORT ‹LE TORAKAL SEMPATEKTOM‹: YEN‹

B‹R CERRAH‹ TEKN‹K

R. Görür1, T. Ifl›tmangil1, H. Tunç 1, fi. Sebit1, O. Erdik 1, S. Poçan2,

H. Çermik3, A. Y›ld›zhan3, Ö. Öztürk 3, K. Balkanl›3

1 GATA Çaml›ca Gö¤üs Hastal›klar› Hastanesi Gö¤üs Cerrahi Servisi, ‹stanbul2 GATA Çaml›ca Gö¤üs Hastal›klar› Hastanesi Anesteziyoloji Servisi, ‹stanbul3 GATA Çaml›ca Gö¤üs Hastal›klar› Hastanesi Patoloji Servisi, ‹stanbul

Palmar hiperhidrozis için son y›llarda önerilen tedavi, video yard›ml› to-

raks cerrahisi (VATS) ile yap›lan torakal sempatektomi operasyonudur.

Klini¤imizde son 3 y›lda palmar hiperhidrozisli 126 hastada 2 adet 10 mm

çap›nda torakoport kullanarak 245 torakoskopik torakal sempatektomi

operasyonu yapt›k. Hastalar›n tümü erkek olup, ortalama yafl 22.4 (20-

29) idi. Operasyon esnas›nda T2 ve T3 ganglionlarla birlikte sempatik

zincir rezeke edildi ve Kuntz siniri koterize edildi. Hastalar›n hiçbirisin-

de herhangi bir mortalite veya morbidite olmad›. Hiçbir operasyon tora-

kotomiye çevrilmedi. Ortalama operasyon süresi 17.4 dakika (14-25) ve

postoperatif ortalama kanama miktar› 110 ml (50-570) idi. 1 hastada pos-

toperatif kanama ve baflka bir hastada uzam›fl hava kaça¤› olufltu. ‹ki has-

tada Horner sendromu geliflti. ‹kisi d›fl›nda hastalar›n tümünde palmar

hiperhidrozis bulgular› düzeldi. Hastalar ortalama 11.4 ay (7-25) takip

edildiler. Takip esnas›nda 1 hastada tek tarafl› nüks ve 7 hastada kom-

pensatuar hiperhidrozis geliflti. ‹ki torakoport ile yap›lan torakal sempa-

tektomilerin 3 torakoport ile yap›lanlara k›yasla daha kozmetik oldu¤unu

ve hasta memnuniyetinin daha fazla oldu¤unu saptad›k. Bu nedenle iki

torakoport ile yap›lan sempatektominin insizyon say›s›n› ve a¤r›y› azalt-

t›¤›n›, daha iyi kozmetik sonuçlara sahip oldu¤unu ve majör bir kompli-

kasyona sebep olmaks›z›n h›zl› ve emniyetli bir cerrahi teknik oldu¤unu

d ü fl ü n m e k t e y i z .

PS-568

TRAKEA STENOZU BULUNAN B‹R HASTADA TRAKEA

REKONSTRÜKS‹YONU

H. Tunç1, R. Görür 1, T. Ifl›tmangil1, fi. Sebit1, O. Erdik 1, F. Çiftçi2,

S. Poçan3, H. Çermik4, K. Balkanl›4, Ö. Öztürk 4

1 GATA Çaml›ca Gö¤üs Hastal›klar› Hastanesi Gö¤üs Cerrahi Servisi, ‹stanbul2 GATA Çaml›ca Gö¤üs Hastal›klar› Hastanesi Gö¤üs Hastal›klar› Servisi,

‹ s t a n b u l3 GATA Çaml›ca Gö¤üs Hastal›klar› Hastanesi Anesteziyoloji Servisi, ‹stanbul4 GATA Çaml›ca Gö¤üs Hastal›klar› Hastanesi Patoloji Servisi, ‹stanbul

Trakea stenozu konjenital olabilir veya patolojik durumlar sonucunda

edinsel olarak geliflebilir. Konjenital trakea stenozu genellikle yenido¤an

döneminde belirti verir. Edinsel trakea stenozu ise en s›k olarak entübas-

yon sonras› hasara ba¤l› geliflmekte, bunun d›fl›nda trakean›n posttravma-

tik lezyonlar›na, inhalasyon yan›klar›na, radyasyona veya enfeksiyonlara

ikincil oluflabilmektedir. Solunum yetmezli¤inde ventilasyon deste¤ini sa¤-

lamak için oral veya nazal endotrakeal tüpler veya trakeostomi tüpleri kul-

lan›lmaktad›r. Bu çal›flmada trakea stenozu bulunan bir hastan›n sunulma-

s› ve tart›fl›lmas› amaçland›. 20 yafl›ndaki erkek hastada hafif eforla gelen

nefes darl›¤› ve halsizlik flikayetleri mevcuttu. Hastada 6 y›l önce trakeos-

tomi hikayesi mevcuttu. Bilgisayarl› tomografide trakeada darl›k gözlendi.

Bronkoskopi ile trakeostomi skar› seviyesinde endotrakeal lümende yakla-

fl›k %50 oran›nda daralma ve düzensizlik görüldü. Hastaya servikal insizyon

ve sternumun üst 1/3’ünü içeren median sternotomi insizyonu yap›ld›. Sto-

ma seviyesi ve onun alt›nda 2 k›k›rdak halkas›nda striktür ve granüloma

saptad›k. Trakea mobilizasyonundan sonra iki k›k›rdak halkas› rezeke edil-

di ve direkt trakeal entübasyonla uç uca anastomoz yap›ld›. Postoperatif

dönemde herhangi bir komplikasyon olmad› ve hastan›n flikayetleri kay-

boldu. 6 ay sonra yap›lan bilgisayarl› tomografi ve bronkoskopi ile stenoz

TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹ POSTER SUNUMU

145TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 8: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

gözlenmedi. K›sa segment stenozunda seçilecek tedavinin, daralan k›k›rdak

halkalar›n›n rezeksiyonu ve uç uca anastomoz yap›lmas› oldu¤unu düflün-

mekteyiz.

PS-569

OCCUPATIONAL HYPERSENSITIVITY PNEUMONITIS

INDUCED BY INDUSTRIAL AEROSOL

C. Chonbasheva1, Y. Loschilov2

1 Kyrgyz State Medical Academy, Bishkek, Kyrgyzstan2 Institute of Occupational Health, RAMS, Moscow, Russia

In this study 36 patients with hypersensitivity pneumonitis (HP) induced

by industrial aerosol were examined. Hypersensitive pneumonitis develops

under lengthy effect of industrial dust which contains a silica and allergic

components: sensibilysing metals-chrome, nickel, marganese, etc. Our

clinical and immunological investigation showed that the development of

HP characterized by significant decrease of the CD3+, CD4+, CD8+-lym-

phocytes, dysbalance of immunoregulatory index (CD4/CD8), inhibition

of CD72+-levels and activation of natural killers (CD16+). We found the

involvement in pathogenesis of HP of the main immune inflammatory

reactions-I, II, III, IV types. Morphological disorders are characterized by

formation of epithelioid-cell granulomas. These granulomas are formed not

only in respiratory sections but also in bronchi. Glucocorticoids therapy is

effective. Our results suggest that industrial aerosol must be considered a

causative agent for occupational hypersensitivity pneumonitis.

PS-570

RESPIRATORY DYSFUNCTIONS IN WORKERS

OCCUPATIONALY EXPOSED TO METALLIC PARTICLES

L. Fat, O. Perseca

Institute of Public Health, Romania

The special literature shows that chronic inhalation of metallic particles

may affect the lung function. During their working life, workers inhale a

complex number of fine particles, which can be deposited in the lung and

cause respiratory obstruction, especially when they smoke and are

exposed to other respiratory irritants. We investigated a number of 62

workers exposed to metallic particles in a metallurgical plant. The work-

ers’ mean age was 32.73±6.47 years and their mean time of exposure was

13.92±7.05 years. Clinical exam, respiratory tests, standard question-

naires on respiratory symptoms were applied. The concentration of

metallic particles and irritant SO2 in the working environment exceeded

the maximum allowable concentration. The obtained data were evaluat-

ed and discussed. The majority of the exposed workers were smokers

(56.45%), 33.87% were heavy smokers (over 20 cigarettes/day) and

22.58% were mild smokers (less than 20 cigarettes/day). Obstructive

ventilatory dysfunctions were found in 20.96% of workers: 11.29% smok-

ers (6.45% heavy smokers and 4.83% mild smokers) and 9.67% non-

smokers. Light obstructive ventilatory dysfunctions were found in

16.12% of workers; 4.83% having medium obstructive ventilatory dys-

function. Mixed ventilatory dysfunction had 3.22% workers: 1.61% light

ventilatory dysfunction (heavy smokers) and 1.61% medium ventilatory

dysfunction (ex smokers). Three percent of the workers had light restric-

tive ventilatory dysfunction (all heavy smokers). The preliminary con-

clusions suggest that the occupational exposure to metallic dust and res-

piratory irritants induce functional respiratory alterations leading to

obstructive ventilatory dysfunctions. Chi-square tests regarding the dif-

ferences between smokers and non-smokers were not significant

(p>0.05). There were also no significant difference between heavy and

mild smokers regarding the presence of obstructive ventilatory dysfunc-

t i o n .

PS-571

MERMER ‹fiÇ‹LER‹NDE SOLUNUM

A. Orman1, M. Ünlü 1, M. Cirit1, A. Yücel2

1 Kocatepe Üniversitesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, Afyon2 Kocatepe Üniversitesi Radyoloji AD, Afyon

Amaç: Bu çal›flma mermer tozunun akci¤er grafisine, fonksiyonlar›na ve

solunum sistemi semptomlar›na etkisini araflt›rmak amac›yla planlanm›flt›r.

Gereç ve Yöntem: Çal›flmaya 236 mermer iflçisi ve 102 sa¤l›kl› eriflkin ol-

mak üzere toplam 338 kifli al›nm›flt›r. Mermer iflçileri 3 gruba ayr›lm›flt›r:

Mermer oca¤› (grup-a, 42), mermer fabrikas› (grup-b, 140), mermer atölye-

si (grup-c, 54). Olgular›n anamnezleri al›nm›fl, fizik muayene ve solunum

fonksiyon testleri yap›lm›fl, PA akci¤er grafileri çekilmifltir. Çal›flma ortam-

lar›ndaki toz konsantrasyonlar› gravimetrik ve spektrofotometrik yöntem-

lerle ölçülmüfltür. Bulgular: Gruplar›n sigara paket y›llar› aras›nda fark

saptanmad› (p>0.05). Ocak grubunun di¤er gruplar ve kontrol grubuna gö-

re çal›flt›¤› süre daha fazla idi (p<0.05). En fazla toz maruziyetinin atölyede

oldu¤u saptand› (11.7 mg/m3). Her 3 çal›flma grubunda da kontrol grubuna

göre öksürü¤ün daha fazla oldu¤u (p<0.05), balgam ve kronik bronflitin ise

ocak ve fabrika grubunda, kontrol ve atölye grubuna göre fazla oldu¤u sap-

tand› (p<0.05). Toz maruziyet süresi ile öksürük (p=0.001) ve nefes darl›-

¤› (p<0.001) aras›nda pozitif, FVC (p<0.05) ve FEF25-75 (p=0.009) aras›n-

da ise negatif yönde iliflki oldu¤u görüldü. Olgular›n hiçbirisinde PA akci-

¤er grafisinde pnömonkonyoza ait bulgu saptanmad›. Sonuç: Sonuç olarak

mermer tozu, bu sahada çal›flan iflçilerde kronik solunum semptomlar›na

yol açmakta ve solunum fonksiyon testlerini etkilemektedir.

PS-572

UN DE⁄‹RMEN‹ ‹fiÇ‹LER‹NDE SOLUNUMSAL

SEMPTOMLAR, SOLUNUM FONKS‹YON TESTLER‹ VE

BU⁄DAY UNU ANT‹JEN‹NE DUYARLILAfiMA

S. Özkurt1, S. Bafler 1, G. K›ter1, F. Fiflekçi1, A. Ç›mr›n2

1 Pamukkale Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar›, Denizli2 Dokuz Eylül Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar›, ‹zmir

Bu¤day unu tozuna maruziyet kronik solunumsal bulgular› indükleyebilir.

Bu çal›flman›n amac› bu¤day ununa maruziyet ile respiratuar semptomlar›n,

solunum fonksiyonlar›ndaki anormalliklerin ve un de¤irmeni iflçilerindeki

sensitizasyon iliflkisinin ortaya konmas› idi. Çal›flmaya 28 erkek de¤irmen

iflçisi al›nd›. Kontrol grubu olarak iflçilerle ayn› yafl, seks, sigara al›flkanl›¤›

ve çal›flma süresi olan 20 kiflilik un tozuna maruziyeti olmayan kontrol gru-

bu da çal›flmaya dahil edildi. De¤irmen iflçilerinde ifle ba¤l› kuru öksürük

(%17.9), balgam (%35.7), nefes darl›¤› (%3.6), h›r›lt› (%10.7), burun

semptomlar› (%7.1), göz semptomlar› (%17.9), bo¤az kafl›nt›s› (%14.3), sa-

bah öksürük ve balgam› (%39.3) kontrol grubuyla k›yasland›¤›nda anlam-

l› derecede yüksek saptanm›flt›r (p<0.05). ‹flçilerde beklenen % FEV5.5,

%FEV1/FVC, %FEF25-75 ve %PEF de¤erleri kontrol grubundan daha düflük

saptanm›flt›r (s›ras›yla p=0.04, p=0.003, p=0.002, p=0.0001). ‹flçiler aras›n-

da un antijenine karfl› deri prick testi pozitivitesi prevalans› 12/28 olarak

saptan›rken bu oran kontrol grubunda 1/20 olarak tespit edilmifltir. ‹ki grup

aras›ndaki fark istatistiksel olarak anlaml› idi (p=0.004). Bu çal›flma bize

un tozuna maruziyetin kronik respiratuar semptomlarla, solunum fonksiyon

testlerindeki düflüflle ve un tozuna artm›fl sensitizasyonla iliflkili olabilece¤i-

ni göstermifltir.

POSTER SUNUMU TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹

146 TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 9: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

PS-573

fiEKER FABR‹KASI KAYNAKÇILARINDA SOLUNUM

S‹STEM‹NE A‹T KL‹N‹K BULGULAR VE AKC‹⁄ER

FONKS‹YON TESTLER‹

Ö. Tunç1, R. Aygün1, N. Köktürk2, N. Ekim 1, ‹. Tunç 3

1 Gazi Üniversitesi T›p Fakültesi Sa¤l›k Bilimleri Enstitüsü Halk Sa¤l›¤›

AD, Ankara2 Gazi Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, Ankara3 Etimesgut Devlet Hastanesi, Ankara

Sanayileflme ve teknolojideki geliflmeler iflçilerin sa¤l›k sorunlar›n› da be-

raberinde getirmektedir. Bu çal›flmada kaynak duman›n›n solunum sistemi-

ne etkilerinin incelenmesi amaçlanm›flt›r. Araflt›rma Ankara fieker-Maki-

na Fabrikas›nda kaynak ifl kolunda çal›flan 32 iflçiyle, kaynak duman›na

maruz kalmam›fl 39 kiflilik kontrol grubuna uygulanm›flt›r. Olgulara solu-

num sistemine iliflkin semptomlar› sorgulayan anket uygulamas›n› takiben

solunum fonksiyon testleri yap›lm›fl ve bulgular iki grup aras›nda istatistik-

sel olarak karfl›laflt›r›lm›flt›r. Kaynak iflçilerinde öksürük, balgam, nefes dar-

l›¤› (%65.6, %84.4, %68.8) yak›nmalar› kontrol grubuna (%33.3, %41,

%30.8) göre anlaml› flekilde yüksek bulunmufltur (p<0.05, p<0.001,

p<0.01). Balgam %90.9, öksürük %72.7 ile sigara içen kaynakç›larda siga-

ra içmeyen ve b›rakm›fl kaynakç›lara göre daha fazla görülen yak›nmalard›r.

Kronik bronflit görülme s›kl›¤›, kaynakç›larda %21.9’dur. Kontrol grubun-

daki hiçbir olguda kronik bronflit saptanmam›flt›r. ‹ki grup aras›ndaki fark

istatistiksel aç›dan anlaml›d›r (p<0.01). Solunum fonksiyon testleri yönün-

den, kaynakç› ve kontrol gruplar› aras›nda istatistiksel olarak anlaml› fark

bulunmam›flt›r. Sonuç olarak kaynak duman›na maruziyetin solunum siste-

mi semptomlar›nda bir art›fla neden oldu¤u ve kronik bronflit gelifliminde

rol oynayabilece¤i ortaya konmufltur.

PS-574

LUNG MECHANIC AND GAS EXCHANGE IN PATIENTS

WITH PNEUMOCONIOSIS WELDERS (PCW) AND SILICOSIS

N. Yakovleva, G. Orlova

Scientific Research Institute of Pulmonology of Medical University,

St-Petersburg, Russia

Material: 21 patients with PcW and 15 patients with silicosis. Exposition

of toxic substance: 21.8±0.78 and 19.3±0.93 years, accordingly. Methods:

Spirometry, bodypletysmography, lung elasticity, lung diffusion capacity

for CO (single breath and steady state), (“MasterLab”, “E.Jaeger”,

Germany), blood gases (“AVL”, Austria). Results: Structure of TLC, lung

elastic recoil and TLCO SB and blood gases was normal in the both

groups. DLCO SS was mildly decreased (79±5.3 %Pred., accordingly). In

patients with PcW we observed mild?3.9 and 76±airflow limitation

(FEV1=81±2.5, MMEF50-75= 64±5.6 %Pred.) in comparison with silicosis

patients (normal parameters of spirometry (FEV1=102±4.5 %Pred.,

p<0.001, MMEF25-75= 94±4.6 %Pred., p<0.05). Conclusion: The mild

changes of ventilation-perfusion relations in lungs is characteristic for the

patients with PcW and silicosis. The influence of welding aerosol is more

exert to the airflow limitation than silica.

PS-575

PULMONARY FUNCTION TESTS IN PATIENTS WITH

PNEUMOCONIOSIS WELDERS (PCW) AND SILICOSIS

N. Yakovleva, G. Orlova

Scientific Research Institute of Pulmonology of Medical University,

St-Petersburg, Russia

Material: 21 patients with PcW and 15 patients with silicosis. Exposition

of toxic substance: 21.8±0.78 and 19.3±0.93 years, accordingly. Methods:

Spirometry, bodypletysmography, lung elasticity, lung diffusion capacity

for CO (single breath and steady state), (“MasterLab”, “E.Jaeger”, Ger-

many), blood gases (“AVL”, Austria). Results: Structure of TLC, lung

elastic recoil and TLCO SB and blood gases was normal in the both gro-

ups. DLCO SS was mildly decreased (79±3.9 and 76±5.3 %Pred., accor-

dingly). In patients with PcW we observed mild airflow limitation

(FEV1=81±2.5, MMEF25-75= 64±5.6 % Pred.) in comparison with silicosis

patients (normal parameters of spirometry (FEV1=102±4.5% Pred.,

p<0.001, MMEF25-75= 94±4.6% Pred., p<0.05). Conclusion: The mild

changes of ventilation-perfusion relations in lungs is characteristic for the

patients with PcW and silicosis. The influence of welding aerosol is more

exert to the airflow limitation than silica.

PS-576

PERL‹T ‹fiÇ‹LER‹NDE BRONKOALVEOLER LAVAJ SIVISI

SONUÇLARI

G. Çok, M. Erdinç, E. Erdinç

Ege Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, ‹zmir

Perlit, yüksek oranda hava içermesi nedeniyle yal›t›m ve süzme gibi alan-

larda kullan›lan toz fleklinde do¤al bir volkanik camd›r. ‹zmir Cumaova-

s›’nda perlit iflleyen bir fabrikan›n 99 iflçisi anamnez, fizik muayene, akci-

¤er grafisi, SFT ve DLCO ölçümleri ile de¤erlendirilmifl, DLCO< %80

olan 22 iflçiye bronkoalveoler lavaj yap›lm›flt›r. Ortalama yafl› 45 (±4.4),

çal›flma süresi 16.6 (±6.6) y›l ve tümü sigara içicisi olan iflçilerin ortalama

22.1 (±9.3) paket y›l› sigara içtikleri saptanm›flt›r. Solunum fonksiyon test-

lerinde FEV 1: %90.9 (±14.4), FVC: %91.3 (±19.8), FEV1/FVC: %101.9

(±10.9), DLCO: %65.3 (±11.1), DLCO/VA: %58.6 (±21.8) bulunmufltur.

Erken parenkimal hastal›kta hücresel da¤›l›m› araflt›rmak için BAL yap›l-

m›flt›r. BAL s›v›s›nda makrofaj: %77.8 (±11.6), lenfosit: %15.6 (±10.9),

PNL: %5.2 (±2.7), eozinofil: %1.3 (±0.7) oran›nda saptanm›flt›r.

PS-577

KÖMÜR MADENC‹LER‹NDE AKC‹⁄ER FONKS‹YONLARI

VE RADYOLOJ‹K BULGULAR ARASINDAK‹ ‹L‹fiK‹N‹N

DE⁄ERLEND‹R‹LMES‹

M. Tor, R. Alt›n, L. Kart

Karaelmas Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD,Zonguldak

Kömür tozu maruziyetinin akci¤er fonksiyon kayb›n› h›zland›rd›¤› bilin-

mektedir. Biz de bölgemizdeki kömür madenlerinde çal›flan ve rutin tarama

s›ras›nda akci¤er grafisinde opasiteler saptanan (p1/1 ve üzeri) 70 maden-

cide (yafl ortalamas› 41.2±2.8, yeralt›nda çal›flma süresi 15.6±3.3 y›l) akci-

¤er fonksiyonlar› ile radyolojik bulgular aras›ndaki iliflkiyi araflt›rd›k. Olgu-

lar›n ço¤unda radyolojik profüzyon Kategori I idi (%82.8). Di¤er olgular ise

Kategori II olarak de¤erlendirildi (%17.2). Progressif masif fibrozisli olgu

saptanmad›. Yuvarlak opasiteler 33 olguda saptan›rken (%47), di¤er olgu-

larda kar›fl›k opasiteler saptand› (%53). Olgular›n %97’sinde ‘p’ opasitele-

ri bulunurken, sadece %3 olguda ‘q’ opasiteler saptanm›flt›. Bu olgular›n tü-

TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹ POSTER SUNUMU

147TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 10: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

münde portabl spirometri ile akci¤er fonksiyonlar› de¤erlendirildi. Olgula -

r›n spirometrik de¤erleri afla¤›da belirtilmifltir: ortalama (ort.) FVC

(%pred)=4.30±0.66 (97.88±14.68), ort. FEV1( % p r e d ) = 3 . 5 1 ± . 6 0

(96.11±0.16), ort. FEV1/FVC (%pred)=82.1±6.24 (99.22±8.13) ve ort.

FEF25-75 (%pred)= 3.74±1.37 (97.01±35.17). Radyolojik bulgular hem ka-

tegori (I ve II) hem de tek tek lezyonlar olarak de¤erlendirildi¤inde (p1/1,

p1/2, p/s 1/1, p/s1/2, p2/2, p/s 2/2, p/s 2/3, q1/2, q/t 1/2 olarak) en kötü so-

lunum fonksiyonlar› q/t lezyonlu olguya ait olmas›na ra¤men, Pearson ko-

relasyon testi uyguland›¤›nda solunum fonksiyon parametreleri ile radyolo-

jik bulgular ve yeralt›nda çal›flma süresi aras›nda istatistiksel olarak anlam-

l› bir fark bulunamam›flt›r (p>0.05)

PS-578

SOME ASPECTS OF PULMONARY CIRCULATION IN

PNEUMOCONIOSIS

O. Ossipova1, V. Perley1, G. Orlova1, A. Gichkin1, Y. Malkov2

1 Scientific and Research Institute of Pulmonology of St. Petersburg, Russia 2 St. Petersburg I. P. Pavlov State Medical University, Russia

Aim: To study features of pulmonary circulation in pneumoconiosis

patients. Methods: We examined 43 patients with pneumoconiosis, 12

females and 31 males, mean age 53.3±1.2 yrs. Mean exposure time was

23.2±1.0 yrs. Mean duration of disease was 7.2±0.9 yrs. Patients with heart

diseases were excluded. Moderate hypoxemia at rest was revealed in 3

patients. Pulmonary artery systolic pressure (PASP) was determined by

Doppler echocardiography. Pulmonary perfusion scans were performed in

21 patients. Control group consisted of 37 healthy volunteers. Results:

Mean PASP was 30.0±0.9 mmHg. Pulmonary hypertension was diagnosed

in 41.8% of cases. Ultrasound signs of both hypertrophy and dilatation of

right ventricle were found in 20.9%. Valsalva maneuver (VM) was per-

formed as volume overload exercise test in patients with normal PASP.

The hemodynamic effect of volume overload of right heart chambers and

lesser circulation after end of VM was used. VM revealed latent pulmonary

hypertension (PASP above 45 mmHg) in 25% of patients. Reduction of

pulmonary perfusion was diffuse in all cases and in 32% was combined with

local disturbances. Conclusion: Pulmonary hypertension and cor pul-

monale are common complications of pneumoconiosis. We propose the

volume overload exercise test with Doppler echocardiography to improve

the diagnosis of pulmonary circulation impairments. The correction of

hemodynamic complications is one of points of pathogenesic therapy of

lung diseases.

PS-579

K‹MYASAL ‹RR‹TANLARA MARUZ KALAN FABR‹KA

‹fiÇ‹LER‹NDE SOLUNUM S‹STEM‹ BULGULARI

A. Ekici1, A. ‹te¤inli1, M. Arslan1, T. Kara 1, E. Kurtipek1, Z. Apayd›n2,

S. Demir2, M. Ekici2

1 K›r›kkale Üniversitesi, K›r›kkale2 K›r›kkale Devlet Hastanesi, K›r›kkale

Fabrikada çal›flan iflçiler çeflitli kimyasal maddelerin toz,duman,buhar ve si-

sine maruz kalmaktad›rlar. Biz çal›flma ortam›ndaki kimyasal irritanlar›n

konsantrasyonlar› kabul edilebilir limitlerin alt›nda olmas›na ra¤men,bun-

lar›n solunum sistemine etkilerinin olup olmad›¤›n› araflt›rd›k. Çal›flma

1090 iflçide yap›ld›. ‹flçiler sabah çal›flma fliftine bafllamadan önce Medical

Research Council’›n modifiye respiratuar sorgulama formu ile sorguland›,

fizik muayeneleri yap›ld› ve portable dry rolling spirometre ile solunum

fonksiyonlar› ölçüldü. ‹flçiler önce sigara içen ve içmeyenler olarak ikiye,

daha sonra her iki grup kimyasal maddelere maruz kalan ve kalmayanlar

olarak altgruplara ayr›ld›. Sigara içmeyen grupta kimyasal irritanlara maruz

kalanlarda, kronik öksürük (%14.0,%5.0, p=0.009), possible ast›m oran›

(%31.0, %15.8, p=0.005), kalmayanlardan daha yüksekti. Sigara içen

grupta kimyasal maddelere maruz kalanlarda, kronik öksürük (n=86 %24.4,

n=58 %17.1, p=0.018), probable ast›m (%5.7, %1.8, p=0.007) oran› kal-

mayanlardan daha yüksekti. Sigara içen ve içmeyen gruplarda kimyasal ir-

ritanlara maruz kalanlar ve maruz kalmayanlar aras›nda %FEV1,

FEV1/FVC, %MMF de¤erlerinde fark yoktu (p>0.05). Sonuç olarak fabri-

ka ortam›ndaki kimyasal irritanlar iflçilerde solunum sistemine ait baz› kro-

nik semptomlarda art›fl meydana getirmektedir.

PS-580

ÇOCUKLUK ÇA⁄I ALT SOLUNUM YOLU

ENFEKS‹YONLARINDA CHLAMYDIA PNEUMONIAE

SIKLI⁄ININ SEROLOJ‹K OLARAK ARAfiTIRILMASI

B. Ar›nç1, S. Ar›nç2

1 Kofluyolu Kalp Araflt›rma ve E¤itim Hastanesi, ‹stanbul2 SSK Süreyyapafla Gö¤üs Hastal›klar› Hastanesi, ‹stanbul

C. pneumoniaebulundu¤u genus içinde insanda enfeksiyona en s›k neden

olan ajan olarak bilinmekte; özellikle eriflkinlerde ASYE ve ÜSYE’sinden

ve solunum sistemi d›fl› baz› klinik tablolardan sorumlu tutulmaktad›r. An-

cak, C. pneumoniae’nin çocukluk ça¤›nda oluflturdu¤u enfeksiyonlar ve bu-

na ba¤l› klinik bulgular üzerindeki belirsizlik sürmektedir. Bu çal›flmada,

ço¤unlu¤u befl yafl›n alt›nda bulunan ve ASYE tan›s› alm›fl çocukluk ça¤›n-

daki hastalarda M‹F tekni¤i kullan›larak serolojik olarak akut C. pneumo -

niae enfeksiyonu varl›¤› araflt›r›lm›flt›r. ‹ncelenen 44 olgudan 6’s›nda

(%13.6) C. pneumoniaeenfeksiyonu göstergesi olarak IgM saptan›rken,

toplam 15 olguda C. pneumoniaeseropozitifli¤i bulunmufltur. Öte yan-

dan,kontrol grubu olarak seçilen sa¤l›kl› 40 çocu¤a ait serum örneklerinden

yap›lan incelemede akut C. pneumoniaeenfeksiyonu bulgusuna rastlanma-

m›fl ve bu olgulardan 4 tanesinde (%10) geçirilmifl enfeksiyonu düflündü-

ren anti-C. pneumoniaeIgG titreleri saptanm›flt›r. Bu sonuçlar, C. pneumo -

niae enfeksiyonlar›n›n ülkemizde çocukluk ça¤›nda azmsanmayacak oranda

bulundu¤unu göstermekte ve bu enfeksiyon ile infantil ça¤daki olgularda

da karfl›lafl›labilece¤ini düflündürmektedir. Bu nedenle C. pneumoniaeen-

feksiyonlar›n›n tan›s›nda en yüksek özgüllük ve duyarl›l›¤a sahip, ayn› za-

manda rutin tan› çal›flmalar›nda kullan›lmaya uygun serolojik test olan

MIF’in bu enfeksiyonun flüphelenildi¤i olgularda ajan›n tan›s› amac› ile

kullan›lmas›n›n C. pneumoniaeenfeksiyonlar›n›n tedavi yaklafl›m›na katk›

sa¤layacak pratik ve de¤erli bir yöntem oldu¤u düflünülmüfltür.

PS-581

GEORGIAN HOSPITAL STUDY OF ETIOLOGY AND

EPIDEMIOLOGY OF LOWER RESPIRATORY TRACT

INFECTION IN CHILDREN

I. Chkhaidze1, N. Manjavidze1, M. Kherkheulidze1, N. Kavlashvili1,

K. Gogvadze2, Z. Charkviani2, N. Kiknadze3

1 Tbilisi State Medical University, Georgian Republic2 M. Guramishvili Pediatric Clinic, Georgian Republic3 Curatio Foundation, Georgian Republic

Aim: The aim of this study was to determine etiology, association with

clinical entities, seasonality and risk factors of lower respiratory tract infec-

tions (LRTI). A total of 404 children under 10 years of age during a 5 years

period (1996-2001) were investigated. Methods: The following methods

of etiological diagnostics were used: the direct immunofluorescence tech-

nique for the rapid diagnosis of nasopharingeal swabs and serological reac-

tions of blood to determine the increase of IgM and IgG antibodies titres.

Results: The most common diagnoses were bronchiolitis (169), pneumo-

nia (92), bronchitis (78), and croup (65). Most frequently detected in chil-

POSTER SUNUMU TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹

148 TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 11: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

dren with pneumonia was Adenovirus, followed by Influenza A, Chlamydia

trachomatisand RSV; with bronchiolitis-Adenovirus, Influenza A, RSV

and Parainfluenza; with bronchitis-Parainfluenza, Adenovirus, Influenza A

and C. trachomatis;with croup-Parainfluenza, Adenovirus and Influenza A

respectively. Not frequent causes of LRTI were Mycoplasma pneumoniae,

Cytomegalovirus and Haemophilus influenza. Pneumonia was detected

frequently in children under 6 months, bronchiolitis from 1 to 2 years,

croup under 2 years and bronchitis in children over 2 years of life. Factors

that increasing the risk of LRTI were: (1) not being exclusively breast-

feeding up to six months, (2) previous history of severe ARI, (3) male sex,

(4) attendance at day-care centers, (5) low socioeconomic status, (6) low

weight-for-age and (7) maternal smoking. The incidence of Parainfluenza

was increased from November till February, Adenovirus in February and

March, Influenza A and B from December till April, RSV in November

and December.

PS-582

COMPARATIVE STUDY OF SULTANOL AND CLENIL

AEROZOLOTHERAPY IN PATIENTS WITH

BRONCHOCONSTRICTION

T. Obgaidze1, K. Nemsadze1, K. Sikharulidze1, I. Chkhaidze2,

T. Avalishvili2, M. Kherkheulidze2, N. Adamia2

1 M. Guramishvili Pediatric Clinic, Georgian Republic2 Tbilisi State Medical University, Georgian Republic

Frequency of bronchoconstriction during acute respiratory infections in

children led to the usage of different drugs for treatment. The aerozolothe-

raphy is one of the main components of treatment of bronchoconstriction.

The aim of the study was to evaluate and compare the effectiveness of two

different aerosols. We studied 40 children with moderate bronchoconstric-

tion by randomised method. All children presented the same condition

and signs: wheezing, tachipnoe, positive auscultative data. The children

were divided into two groups. First group were treated with Sultanol

(salbutamol sulphate) 0.5 %-dosage 0.5 ml added 2.5 ml sterile water 3

times per day. Clenil Compositum (salbutamol sulphate 0.0964 gr. added

Beklametazone 0.040 gr.) was used for the treatment of children from sec-

ond group. Clenil was used 1-2 ml 2 times daily. Aerozolotheraphy was per-

formed by using Inspiration 323. The study emphasise significant effect in

the second group, receiving Clenil. Children of this group showed elimi-

nation of signs of bronchoconstriction, treatment duration was reduced as

well, compared to the first group. The advantages of Clenil can be

explained by steroid which is one of the composing parts of this drug.

PS-583

SOME CHARACTERISTICS OF STREPTOCOCCUS

P N E U M O N I A E PNEUMONIA IN CHILDREN

OVER 3 YEARS OLD

L. Nikolova, M. Maneva, D. Stankovic, L. Stojanovska, O. Stefanovska

Institute for Respiratory Diseases in Children, Skopje, Macedonia

The pneumococcus is the most common cause of bacterial pneumonia in

children. In our department, in the period 1999-2000, 65 children were

treated for Streptococcus pneumoniaepneumonia, aged 3-16 yr. In these

cases, cough was universal and high temperature was present in 56 children

(86.1%), sputum production was documented in 33 (50.7%). In 42

(64.6%) patients auscultatory findings was with crepitations. Radiological

consolidation was very common (89%), but it was fully resolved after 4

weeks. Laboratory investigations showed increased number of leukocytes

(62.0%), with predomination of polymorphonuclear leukocytes, increased

rate of sedimentation at 53.0%. Bacterial investigation was made on tra-

cheobronchial aspirate. The rate of penicillin-resistant strains of S. pneu -

moniaewas 35.0%. Our patients were treated with antibiotics (according to

antibiograms), parenteral hydration, secretolitic agents and respiratory

physiotherapy. All investigations findings (clinical, radiological, laborato-

ry, bacterial) and the good response on the antibiotic treatment confirmed

the diagnosis of Streptococcus pneumoniae.

PS-584

ÇOCUKLUK ÇA⁄INDA PNÖMON‹- RETROSPEKT‹F

B‹R ÇALIfiMA

A. Pamukçu Uyan, E. Y›lmaz, S. Akp›nar, N. Yeflildal, K. Kocabay

A‹BÜ Düzce T›p Fakültesi Çocuk Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› AD, Pediatrik Gö¤üs

Hastal›klar› Ünitesi, Düzce

Akci¤er parenkiminin enflamasyonu olarak tan›mlanan pnömoni, çocuk-

luk ça¤›nda s›kl›kla hastane tedavisi gerektirmekte ve 5 yafl›n alt›ndaki

ölümlerin %18’ini oluflturmaktad›r. Çocuk yafl grubunda pnömonilerin risk

faktörleri aras›nda küçük yafl, altta yatan hastal›klar (konjenital kalp has-

tal›¤›, immün yetmezlikler, nöromusküler hastal›klar, kromozom anomali-

leri ve kronik böbrek yetmezli¤i gibi), düflük sosyo-ekonomik düzey, mal-

nütrisyon, kalabal›k yaflam koflullar›, annenin yafl› ve e¤itimi, pasif sigara

içicili¤i say›labilir. Çocuklarda plevral effüzyon s›kl›kla bakteriyel pnömo-

niye efllik eder ve hospitalize edilen çocuklar›n yaklafl›k %40’›nda plevral

effüzyon saptan›r. Pnömonilerin %0.6-2’si ampiyem ile komplike olur. Bu

çal›flmada Düzce ili ve çevresinde, Ocak 2000-fiubat 2002 tarihleri aras›n-

da, pnömoni ± plörezi tan›s› ile klini¤imizde takip ve tedavi edilen 57 has-

ta retrospektif olarak incelenmifl ve sonuçlar› irdelenmifltir. Hastalar›n yafl

ortalamas› 4.15±0.54 y›l (range 0.08-13 y›l, median 2.5 y›l) olarak bulun-

mufltur. Bunlar›n %38’i k›z, %62’si erkek idi. Takip edilen hastalar›n

%32.65’i k›fl mevsiminde hospitalize edilmifltir. Pnömonili hastalar›n

%26’s›nda plörezinin efllik etti¤i, %8’inin ise ampiyem ile komplike oldu-

¤u saptanm›flt›r. Çal›flmam›zda, pnömonili hastalar›n semptomlar›, beslen-

me durumlar›, fizik muayene, laboratuvar ve radyolojik bulgular›, risk fak-

törleri ile iliflkili olarak ailelerin sosyo-ekonomik düzeyleri, kardefl say›s›,

annenin yafl› ve e¤itimi, altta yatan hastal›klar de¤erlendirilmifltir.

PS-585

RESPIRATORY REHABILITATION AND CURING CHILDREN

WITH ASTHMA IN SPECIAL MEDICAL INSTITUTION

“SOKOBANJA” SOKOBANJA

G. Vidanovic

Specialized Hospital “Sokobanja”, Sokobanja, Yugoslavia

Asthma represents one of the commonest children’s chronical diseases. It’s

curing is very complex, long lasting and what is needed is a team work. The

aim of the work is to present the rehabilitation programme and some

effects of curing applied in the children’s deparment of the special medical

Institution “Sokobanja”. The mataial and the results: Respiratory rehabil-

itation and curin that we apply include preventive and medecine therapy,

disobstruction of bronchial tubes, breathing exercises, corrective exercises

and education both of children and their parents about the disease and psy-

chological therapy. We analized the achieved effects after rehabilitation

and curing in Sokobanja, having in wind the number and the sericusness

of breathing crisis, children’s need for widing-bronchi medication and the

need for urgent medical treatment, hospitalisation, as well as the number

of days off from school and kindergardens and the tolerance of physical

effort. We took data about 453 children cured twice in 2 year after year

period 170 (37.53%), did not have any problems after curing throught out

the year. 74 (16.34%) used preventive and 96 (21.9%) did not use them.

269 (59.38%) children feet better while 14 (3.09%) had no changes or had

TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹ POSTER SUNUMU

149TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 12: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

worse symptons. We believe that thanks to the applied rehabilitation and

curing in our hospital some children felt better and had no breathing cri-

sis. We also believe that 3.09% children felt worse because of the inade-

quate and not long enough preventive curing. Of course, that should be

corrected. Summary: Asthma needs multidisciplined approach to its cur-

ing, long observation and combined tretment, the basis of which are tak-

ing medicine as prevention and the respiratory rehabilitation which should

make the disease sharter and easier.

PS-586

TUBERCULOSIS IN A PNEUMOLOGY DEPARTMENT-

AN EIGHT YEARS REVIEW

T. Ilievska, M. Dilberovska, B. Dimceva, K. Boskovska, N. Gligorova

Institute for Respiratory Diseases in Children, Macedonia

A i m : To compute the percentage of children suffering tuberculosis con-

firmed bacteriologically. This study is based on the analysis of 1090 case his-

tories treated for tuberculosis in our institution during 8 years (1994-2001).

Acid-fast bacilli were detected from the sputum or gastric lavate in 52 of

1090 children suffering from lung tuberculosis (4.78%). Cultures on

Lowenstein-Jensen were positive in 64 cases. In 1994 (n=103), smear posi-

tive cases 2 (1.94%); 1996 (n=130), 6 smear positive (4.61%); 1998

(n=161), smear positive cases 15 (9.31%); 1999 (n=146), 9 smear positive

cases (6.16%); 2000 (n=144), smear positive 12 (8.3%); 2001 (n=153),

smear positive 7 (4.6%). Although the percentage of smear positivity is low

in pulmonary cases,cultures present much higher positivity. This empha-

sizes the need of parallel investigations (smear-culture) in every suspicious

c a s e .

PS-587

PROBLEM OF TRANSFORMATION OF DERMATOLOGICAL

ALLERGY INTO BRONCHIAL ASTHMA IN CHILDREN

C. Imanalieva, G. Najimidinova

Kyrgyz State Medical Academy, Kyrgyzstan

Objectives: To study a clinical trend in transformation of dermatological

allergy into bronchial asthma. In Kyrgyzstan the number of allergic diseases

has increased from 15.9% to 92.7% for the last 2-5 years. Methods: The

authors used an allergic anamnesis, skin tests with allergens, and laborato-

ry investigations. Sixty children with bronchial asthma have been exam-

ined. It was revealed that 61% of patients with bronchial asthma had dif-

ferent types of skin allergy in anamnesis. The transformation of skin aller-

gy into bronchial asthma was more frequently registered in children of 3-5

years of age. While examining the function of external breath it was dis-

covered that 47% of children with atopic dermatitis showed the impair-

ment of bronchial patency. However, those children did not complain of

breathing problems. Bronchial asthma in children of a younger age was

caused by food sensitization, characterized by the early onset, recurrences,

absence of causation for seasonal prevalence episodes and unfavorable

home conditions. A role of the food allergy in the etiology of bronchial

asthma in older children was decreasing, however a role of pollen allergy

which had the crossed reactions with food allergens was increasing.

Conclusions: The research will contribute to studying the factors of trans-

formation of the skin allergy into the bronchial asthma and working out

the most effective methods of diagnostics, preventive maintenance and

therapy of allergic diseases in children.

PS-588

PLEVRAL EFFÜZYONLU 49 PED‹ATR‹K HASTANIN

RETROSPEKT‹F DE⁄ERLEND‹RMES‹

G. Utine1, U. Özçelik2, A. Göçmen2, N. Kiper 2, D. Do¤ru 2, E. Yalç›n2

1 Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi ‹hsan Do¤ramac› Çocuk Hastanesi

Pediatri AD, Ankara2 Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi ‹hsan Do¤ramac› Çocuk Hastanesi

Çocuk Gö¤üs Hastal›klar› Ünitesi, Ankara

Plevral effüzyon hastanede yatan pnömoni hastalar›n›n %20-60’›nda görül-

mektedir. Bu retrospektif çal›flmada, 2.5 y›ll›k bir sürede hastanemizde ya-

tan plevral effüzyonlu çocuk hastalar incelendi. Hacettepe Üniversitesi

Çocuk Hastanesi’nde Ocak 1999-Haziran 2001 aras›nda yat›r›larak izlenen

69 vaka saptand›. Bunlardan torasentez/gö¤üs tüpü ile plevral mayi drena-

j› yap›lan 49 hasta incelendi. Yirmi yedi k›z ve 22 erkek hastadan oluflan

grupta 2 yafl alt›nda 15, 2-11 yafl aras› 31, 11 yafl üzerinde 3 hasta bulunu-

yordu. En s›k semptomlar öksürük (%89), atefl (%82) ve solunum s›k›nt›s›

(%47) olarak bulundu. Ortanca baflvuru süresi 7 gündü. Hastanemize bafl-

vurmadan önce hastalar›n 12’si oral, 14’ü parenteral, 9’u her iki yoldan an-

tibiyotik tedavisi alm›fllard›. Fizik muayenedeki en s›k bulgular solunum

seslerinde azalma (%94), takipne (%88) ve taflikardi (%59) idi. Hastalar-

dan 22’si torasentezle (3 tanesi birden fazla), 27’si gö¤üs tüpüyle izlendi.

Örneklerden 40’› eksuda olarak de¤erlendirildi. Oral antibiyotik kullanm›fl

12 hastan›n 8’inde, parenteral antibiyotik kullanm›fl 14 hastan›n 2’sinde,

her iki tedaviyi de alm›fl 9 hastan›n 2’sinde, tedavi almam›fl 14 hastan›n

5’inde plevral mayi kültüründe üreme saptand›. En çok üretilen mikroorga-

nizma S. pneumoniae(8 hastada) oldu. Ortalama hospitalizasyon süresi 21.3

gün (4-98) bulundu. Gö¤üs tüpüyle ortalama izlenme süresi 17 gündü. Hiç-

bir hastaya torakoskopi veya aç›k cerrahi uygulanmad›. Bir hastaya intrap-

levral fibrinolitik tedavi verildi. Biliyer atrezi, kardiyomiyopati ve maligni-

te sebebiyle izlenen 1’er hasta efllik eden sorunlar nedeniyle kaybedildi.

Hastalar›n %73’ü taburculuk sonras› alt› ay içinde en az bir kez kontrolde

görüldü. Akci¤er grafilerinde 20 hastada minimal plevral kal›nlaflma, 8’in-

de minimal rezidüel plevral effüzyon, 5’inde kronik peribronfliyal de¤iflik-

likler, 3’ünde kostofrenik çekilmeler ve 2’sinde atelektazi saptand›. SFT

uygulanabilen 8 hastadan 5’i normal bulundu, 3’ünde restriktif ve obstrük-

tif bulgular saptand›. Bu bulgular›n 6. aydaki kontrollerinde düzeldi¤i gö-

rüldü. Çocukluk ça¤›nda plevral effüzyonlar önemli oranda sekel b›rakma-

dan iyileflmektedir. ‹zlemde torasentez/gö¤üs tüpüyle plevral s›v› drenaj› ve

antibiyotik tedavisi yeterli olmaktad›r.

PS-589

MONTELUKAST IMPROVES SYMPTOMS OF ASTHMA AND

QUALITY OF LIFE IN ASTHMATIC SCHOOL CHILDREN

WITH MODERATE AIRFLOW OBSTRUCTION

S. Pljaskic-Kamenov1, B. Kamenov2, T. Zaharov3

1 Department of Pulmonology, Health Center Nis, Yugoslavia2 Department of Immunology, Pediatric Clinic, Clinical Center Nis, Yugoslavia3 Department of Pulmonology, Health Center Pirot, Yugoslavia

The efficacy and safety of the oral leucotriene receptor antagonist mon-

telukast(M) (Singulair) and its effect on the quality of life (QoL) of asth-

matic school children with moderate airflow obstruction were evaluated in a

12 week, randomized, double-blind placebo-controlled, parallel-group multi-

center trial. Patients (aged 12 to 18 y) receivig short-acting salbutamol alone

with total daytime asthma symptoms scores ?10 over 7 consecutive days, and

FEV1 ?80% of predicted (?6h after β2-agonist) were randomized to 10 mg

montelukast (n=30; mean FEV1 67.6% of predicted) or placebo (n=25;

mean FEV1 67.4%). Efficacy was assessed by changes in daytime and noc-

tural symptoms, β2-agonist use, and pulmonary function. The Pediatric QoL

Questionnaire was used to assess patients PqoL (Juniper EF 1994). A single

POSTER SUNUMU TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹

150 TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 13: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

5-day course of oral prednisone was allowed if patients had an asthma exac-

erbation. Montelukast showed improvement over Placebo in daytime symp-

toms score (p=0.05), nighttime awakenings (p<0.001), β2-agonist use

(p<0.001), and morning PEFR (p<0.02). Significant improvements in the

symptoms, activity and emotional function domains and overall PQoL score

were noted in the montelukast group compared with the placebo group

(p=0.02) and a greater proportion of montelukast treated patients showed

clinically meaningful improvements (?0.5 unit change from baseline), in

these PQoL measures (p=0.04). A trend favoring montelukast was seen in

the activity limitations domain (p<0.01). No differences from placebo were

noted in the incidence of any adverse events. In conclusion, over 12 weeks,

the recommended dosage of montelukast was efficacious and well-tolerated

in asthmatic patients with moderate airflow obstruction and provided clini-

cally meaningful improvements in their PQoL.

PS-590

TUBERCULOUS INFECTION-CASE OF RECIDIVANT

WHEEZING EPISODES IN CHILDHOOD

O. Zafirovska1, L. Petrisevska2, S. Galbova2, V. Stevic, Z. Sarevska2,

K. Boskovska2, N. Gligorova2

1 Respiratory Intensive Care, Macedonia2 Institute for Resporatory Diseases in Children, Skopje, Macedonia

Aim: to notice that tuberculous (TB) infection is rare cause of recidivant

wheezing episodes in children, but it is necessary to think of it. Material

and Methods: In the period 1996-2001, 1280 children, at the age of 6

months to 5 yr., were treated because of bronchoobstructive episodes.

Acute viral ethiology was presented in 760 (59.3%) patients, 240 (18.7%)

patients were with recidivant wheezing episodes because of asthma.

Particular diagnostic algorithm was realized in 280 (21.8%) patients. In

these patients atopy and viral infections were not cause of recidivant

wheezing episodes (gastro-esophageal reflux, cystic fibrosis, vascular ring,

ignored foreign bodies…). In 34 (12.14%) children of them, TB infection

was confirmed as cause of these episodes. It was characteristic that bron-

choobstruction was persisting instead of bronchodilatatory and corticos-

teroid therapy. Results: In all 34 children was confirmed primary TB

infection. Specific lymphadenitis was bronchologicaly recognized in 16

(47.0%) patients with extramural compression as the result of increased

lymph nodes. Specific endobronchitis was confirmed in 12 (35.2%)

patients and in 6 (17.6%) patients x-ray and some other investigations had

revealed TB infection with specific infiltrative changes. In the course of

theTB treatment, bronchoobstructive episodes showed regression and after

completed treatment there were no new wheezing crises. Conclusion: In

patients with persistent recidivant wheezing episodes we have to think on

TB infection particularly if they are from territory where TB is still actual

and social-economic situation is bed.

PS-591

ÇOCUKLARDA KRUP VE REAKT‹F HAVA YOLU ‹L‹fiK‹S‹

Ö. Altun1, R. Hamutcu2, F. Karakoç 2, B. Karada¤ 2, E. Da¤l› 2

1 Marmara Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› AD, ‹stanbul2 Marmara Üniversitesi Hastanesi Çocuk Gö¤üs Hastal›klar› BD, ‹stanbul

Viral krup s›k görülen bir çocukluk ça¤› solunum yolu enfeksiyonudur. Ge-

nelde kendili¤inden düzelen bir hastal›k olmakla birlikte kruplu hastalarda

ast›m s›kl›¤›n›n artt›¤›n› bildiren yay›nlar vard›r. Bu çal›flman›n amac› krup

tan›s›yla acile baflvuran hastalarda hava yolu reaktivitesinin s›kl›¤›n› arafl-

t›rmakt›r. Acil çocuk poliklini¤inde krup tan›s› alm›fl olan 23 hasta (16 er-

kek, 7 k›z) ISAAC (International Study of Asthma and Allergies in Child-

hood) anketiyle solunum semptomlar› aç›s›ndan de¤erlendirildi. Bu stan-

dardize edilmifl anket ile geçmiflte krup tan›s› alm›fl hastalarda hiç h›r›lt›

olup olmad›¤›, son 12 ay içinde h›r›lt› olup olmad›¤›, son 12 ay içinde kaç

kez h›r›lt› ata¤› oldu¤u, uykunun son 12 ay içinde kaç kez h›r›lt› nedeniyle

bölündü¤ü, ast›m tan›s› al›n›p al›nmad›¤› ve kuru öksürük flikayetleri olup

olmad›¤› belirlendi. Ayr›ca hastalar›n krup tan›s› ald›klar›nda h›r›lt›lar›

olup olmad›¤› ve ailelerinde ast›m hikayesi kaydedildi. Hastalar›n ortalama

yafl› 4.5±2.6 y›l idi. Krup tan›s› sonras›nda 1.09±0.69 y›l geçmiflti. On alt›

(%69.5) hastada h›r›lt› flikayeti vard›, bunlar›n 13 tanesinde (%56.5) h›r›l-

t› son 12 ay içinde olmufltu. Son 12 ay içinde h›r›lt›s› olan hastalar›n

%61.5’unda h›r›lt› 1-3 kez iken %23’ünde 4-12 kez h›r›lt› olmufltu. H›r›lt› -

s› olan hastalar›n %53.8’inde bu flikayet hastay› uykudan uyand›racak flid-

detteydi. Tüm hastalar›n %47.8’i doktor taraf›ndan ast›m tan›s› alm›flt›.

Yüzde 21 hastada üst hava yolu infeksiyonu olmayan dönemlerde de kuru

öksürük flikayeti olmaktayd›. Reaktif hava yolu tan›s›, ailede ast›m olan ço-

cuklarda veya krup tan›s› ald›klar›nda h›r›lt›s› olan çocuklarda daha s›k de-

¤ildi. Bu çal›flma krup geçirmifl hastalarda yüksek hava yolu reaktivitesi in-

sidans› oldu¤unu göstermektedir ve krupun, baz› hastalarda bir hava yolu

reaktivitesi bulgusu olabilece¤ini düflündürmektedir.

PS-592

TRIGGER FACTORS FOR ASTHMA EXACERBATIONS IN

CHILDREN’S ASTHMA

S. Kostadinova, P. Trendafilovski, G. Badzakova, N. Gligorova, K. Boskovska

Institute for Respiratory Disease in Children, Skopje, Macedonia

Multiple trigger factors are involved in the development of asthma exac-

erbations. In order to identify them we conducted a poll among the parents

of 157 patients (with asthma) in our consultative ambulance. The patients

were chosen accidentally, at average age of 9.3 years. The domination of

children with skin sensitive to domestic dust and D e r m a t o p h a g o i d e s

p t e r o n y s s i n u s (77.4%) was absolute. Slightly increased nonspecific

bronchial responsiveness was proved at 32.5%, and heavily increased at

25.4%. The parents of 43.9% of the children had respiratory allergic dis-

eases (asthma and/or allergic rhinitis). They noticed much more trigger

factors (5.7) as well as children’s parents with highly worsened nonspecif-

ic bronchial responsiveness (6.9) of the average that was noticed so far

(4.37). 62.4% of children’s parents find dust to be a trigger factor, and par-

ents of 46.5% of the children named the infections. Pollens as trigger fac-

tors were noticed by 20.4% of the parents, but these were above 90% of the

parents whose children have skin sensitive to pollens. Cigarette smoke is

considered to be a trigger factor by 46.5% of nonsmoking parents, and only

19.2% by smokers. Air humidity, fog, weather changes and cold air were

present with 54.8%, 59.2%, 71.3% and 31.2% consecutively. Smoke, emo-

tional factors and domestic animals were present in insignificant percent-

age with 26.0%, 13.4% and 4.5% consecutively. Identification of trigger

mechanisms is of enormous importance. It could facilitate battle for

removing the trigger factors and reducing the frequency and intensity of

asthma exacerbations.

PS-593

TANI ALMAMIfi ASTIMIN ALT SOLUNUM YOLU

‹NFEKS‹YONLARINA YATKINLIKTA ROLÜ

B. Karada¤1, T. Özkozac› 2, S. Uyan 2, K. Terekli2, F. Karakoç 2,

R. Hamutçu2, ‹. Akp›nar2, Ö. Ceran 2, E. Da¤l› 2

1 Marmara Üniversitesi, ‹stanbul2 Haydarpafla Numune Hastanesi, ‹stanbul

Çal›flmam›z, tan› konulamam›fl ast›m›n alt solunum yolu infeksiyonlar› için

bir predispozan faktör olup olmad›¤›n› araflt›rmak üzere planlanm›flt›r. Ça-

l›flmaya retrospektif olarak Ocak 1996-Mart 1999 tarihleri aras›nda pnö-

TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹ POSTER SUNUMU

151TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 14: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

moni nedeniyle hastaneye yat›r›lm›fl olan 41 hasta al›nm›flt›r. Hastalar›n ve

ailelerin solunumsal öyküleri, yat›fl zaman› ve süreleri, tan›yla ilgili detayl›

bilgiler ve takipteki bulgular› kaydedilmifltir. Pnömoni tan›s› klinik olarak

konulmufl olup tüm hastalar›n akci¤er grafileri hastay› bilmeyen bir radyo-

log taraf›ndan de¤erlendirilerek do¤rulanm›flt›r. Hastalar ailelerine ISAAC

soru formu yöneltilerek ast›m yönünden araflt›r›lm›flt›r. Hastalar›n yat›fltan

sonraki izlem süresi medyan olarak 60 ayd›r (35 ile 73 ay aras›nda). Hasta-

neye yat›fl esnas›ndaki medyan yafllar› ise 12 ayd›r (1 ile 168 ay aras›nda).

Çal›flma grubunda kümülatif ast›m prevalans› %34.1 olarak bulunmufltur.

Hastaneye yat›fl öncesi hastalar›n %9.8’inde en az bir kez geçirilmifl whe-

ezing ata¤› mevcut iken, son bir y›lda %19.5’inde wheezing semptomu gö-

rülmüfltür. Takipte ast›m geliflimi ile ailede ast›m ve atopi öyküsü aras›nda

bir iliflki bulunamam›flt›r (p>0.05). Pnömoni sonras› ast›m saptanan hasta-

lar›n di¤er gruptan saptanabilen tek fark›, hastaneye yat›fl yafl› olmufltur.

Ast›m gelifltiren grubun ortalama yafl› 20.5±26.9 ay iken di¤er hastalarda

ortalama yafl 46.5±48.8 ay olarak bulunmufltur (p<0.05). Pnömoni ile bafl-

vuran çocuklar›n önemli bir k›sm› ya tan› almam›fl ast›ml› olmakta veya ta-

kipte ast›m hastal›¤›na yatk›n olmaktad›rlar. Çal›flmam›zda saptanm›fl olan

topluma göre daha yüksek kümülatif ast›m prevalans›, bu hasta grubunun

dikkatli izlenmesi gerekti¤ini ortaya ç›karmaktad›r.

PS-594

ALLERGIC CHART IN INFANT ASTHMA

B. Manceva, N. Uzunovska, E. Daskalova, B. Dimceva, K. Boskovska,

N. Gligorova

Institute for Respiratory Diseases in Children, Macedonia

Skin prick testing is the most frequent and quite sensitive method for con-

firmation of atopy and identification of causing allergen in allergic asthma.

Patients and Methods: 30 children from 12 months to 36 months old,

with early manifestation of bronchial asthma were investigated. Each had

atopic dermatitis as first sign of atopy. Skin prick testing with nutritive

allergens was done in 12 children at average age of 15 months. Positive

results were present in 6 children (50%).3 (25%) of them were with dom-

inating milk sensitivity, 2 (16.6%) had positive reaction on egg allergen

and only 1 (8.8%) were with fish sensitivity. More than half (66%) of the

infants were bottle-fed since birth. Second group of 18 children was tested

for inhalatory allergens and 14 (77%) were positive. Most of them for

house dust. For Dermatophagoides pteronissimus7 (38%), 3 (16%) were pos-

itive for moulds, and 2 (11%) for fethers. Only 2 (11%) had pollen sensi-

tivity. 66% of the children lived in bad socio-economic conditions.

Conclusions: Genetic predispositions and early exposition on allergens

contribute to early sensitisation and manifestation of infant asthma.

Determination of allergenic chart is important for adequate and early

treatment of childhood asthma.

PS-595

THE EARLY IMMUNE RESPONSE OF FETUSES AND

INFANTS OF ATOPIC MOTHERS

J. Priamkova, G. Samsygina, O. Zaitseva, I. Sherbakova

Russian State Medical University, Russia

The purpose of this study was to obtain further information on the report-

ed immune responses at the early period of life and influence to the subse-

quent allergy. There was investigated immunological status of 10 fetuses of

atopic mothers (in most cases suffering bronchial asthma) at 22 to 37

weeks` gestation using a cordocentesis technique and 16 healthy fetuses for

control. Measurement of the serum levels of cytokines accomplished in the

blood samples of infants of asthmatic-mothers (n=27) and conditional

healthy infants (n=11) every 6 months from birth (a cord blood) until 18

months of age (a venous blood). Enzyme-linked immunoassay was used to

measure serum concentrations of interleukin (IL)-2 (Th1) and IL-4 (Th2).

It was shown that the concentration of IL-2 in fetal plasma had approxi-

mately same low level during the second and third trimester of pregnancy

in both normals and atopics. The increasing of IL-2 was revealed at the

period of 37 weeks until the labors. The IL-4 has demonstrated the low

level at 22-34 and 37-40 weeks with increased parameters during 34-37

weeks` gestation. The infants of asthmatic mothers had reduced IL-4 at

birth. We have noted slow increasing Th2-response of babies of asthmatic

mothers during the first year of life. So, these findings support the hypoth-

esis that the fetus maintains a Th1 biased environment to counteract the

Th2 biased maternal and placental influences. However, in contrast to

normals, atopic children display age-associated upregulation of Th2 immu-

nity at postnatal life.

PS-596

DIFFERENCES IN SKIN PRICK TEST REACTIVITY AMONG

CHILDREN ACCORDING TO DIFFERENT AEROALLERGENS

V. Ciric, S. Zivanovic

Clinic of Pediatrics, University Clinical Center, Nis, Yugoslavia

We carried out a study in order to assess and analyze the differences

between sexes, regarding the hypersensitivity to aeroallergens among 639

children (3-15 years) during one-year follow-up in 2001, in outpatient

department of the Clinic of Pediatrics. For this purpose we used skin prick

test (SPT) method with 10 standard aeroallergens and histamine as a pos-

itive control. The reaction was considered as positive if the mean weal size

was 3mm or more. Positive SPT was determined in 418 (65.41%) children

(m:f=238-56.94%:180-43.06%). In the group of indoor inhalatory aller-

gens (house dust mite, bed sheets, mould, dermatophagoides, animal dan-

der, tobacco, feathers) hypersensitivity was found in 224 (53.59%) chil-

dren, m:f=122 (54.46%): 102 (45.53%). SPT was positive to outdoor aller-

gens (grass pollen, weed pollen, tree pollen) in 47 patients (11.24%)-

m:f=23 (48.94%): 24 (51.06%). Common positive reaction to indoor and

outdoor aeroallergens was detected in 147 children (35.17%)-m:f=93

(63.26%):54 (36.73%). In general, 88.76% of children were SPT positive

to indoor allergens and there is statistically significant difference among

these three groups of allergens for the girls as well for the boys (p<0.01).

Comparing the allergens distribution between the groups of girls and boys

we haven’t found any major differences. Control of microenvironment

appears to be a highly promising preventive measure because evidence sug-

gests that indoor allergens are a major causal risk factor for asthma.

PS-597

PREVALENCE OF AEROALLERGEN HYPERSENSITIVITY

AMONG CHILDREN IN DIFFERENT AGE GROUPS

V. Ciric, S. Zivanovic

Clinic of Pediatrics, University Clinical Center, Nis, Yugoslavia

The aim of our study was to estimate and compare the prevalence of hyper-

sensitive children in different age groups using the skin prick test (SPT)

method. We observed 639 children, between 3 and 15 years (mean age

8.01), which showed up for the first time in outpatient department of the

Clinic of Pediatrics, during the year 2001. A red skin induration of 3mm

and more, after application of 10 standard inhalatory allergens, was defined

as a positive reaction. Histamine was considered as a positive control. The

total number of sensitive children was 418 (65.41%), mean age 8.08 years.

The observed children were divided in 3 different age groups. In the first

group (3-6 years) there were 226 patients and positive SPT was found in

145 cases (64.16%). The second group (7-10 years) included 262 children

POSTER SUNUMU TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹

152 TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 15: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

and hypersensitivity was detected in 175 cases (66.79%), whilst 98 chil-

dren (64.90%) out of 151 were SPT positive in the third group of children

(11-15 years). Comparing SPT positive reactions, we have found statisti-

cally significant increasing prevalence for weed pollen (p<0.001) only (the

lowest in the first group, the highest in the third group), while for other

aeroallergens there were no significant differences. The exposure to inhala-

tory allergens in all age groups may indeed cause the onset of asthma by

continuously stimulating chronic allergic inflammation of the airways.

PS-598

ÇOCUKLARDA PULMONER K‹ST H‹DAT‹K HASTALI⁄I

D. Tatar, E. Y›lmaz Günefl, G. Perim, Ö. Berktafl

‹zmir Gö¤üs Hastal›klar› ve Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi, ‹zmir

Kist hidatik hastal›¤› hâlâ ülkemizde önemli bir halk sa¤l›¤› sorunudur. Ça-

l›flmam›zda, hastanemiz çocuk servisinde tan› alan kist hidatikli olgularda

hastal›¤›n özelliklerini, tan› ve tedavi yaklafl›mlar›n› belirlemeyi amaçlad›k.

Ocak 1996-Aral›k 2001 tarihleri aras›nda pulmoner kist hidatik hastal›¤› ta-

n›s› alan toplam 22 olgudan dosyalar›na ulaflabildi¤imiz 17 olgunun dosyala-

r›n› retrospektif olarak inceledik. Olgular›n 11’i (%64.7) erkek, 6’s› (%35.2)

k›z ve yafl ortalamas› 11.9 (8-15) idi. 10 olgu flehirde, 7 olgu k›rsal kesimde

ikamet etmekteydi. Olgular›n tümü baflvurular›nda semptomatikti. Öksürük

(%82.3), atefl yüksekli¤i (%64.7), ifltahs›zl›k (%41.1) en s›k görülen semp-

tomlard›. Akci¤er lezyonlar› 7 olguda sa¤da, 4 olguda solda, 6 olguda bilate-

ral yerleflimliydi. Toplam 28 kistin 14’ü (%50) alt lob yerleflimliydi. 12 olgu-

da kistler perforeydi. Sekiz olguda karaci¤er tutulumu vard›. Olgular›n 15’in-

de toraks bilgisayarl› tomografi tetkiki uygulanm›fl ve kist hidatikle uyumlu

lezyonlar tan›mlanm›flt›. Casoni testi uygulanan 11 olgunun 7’sinde, Wein-

berg testi uygulanan 11 olgunun 8’inde pozitif bulunmufltu. On olguda cer-

rahi, 3 olguda ek olarak medikal ve 1 olguda multipl kist nedeniyle sadece

medikal tedavi uygulanm›flt›, di¤er 6 olguya cerrahi planlanm›fl ancak kabul

edilmemiflti. Sonuç olarak, ülkemizde oldukça s›k görülen kist hidatik hasta-

l›¤›n›n çocuklarda da, uyumlu klinik ve radyolojik bulgular varl›¤›nda, ay›r›-

c› tan›da göz önünde bulundurulmas› gerekti¤i vurguland›.

PS-599

TÜBERKÜLOZLU ÇOCUKLARDA TANI VE TEDAV‹

N. Sar›murat1, F. Öztürk 2, G. Küçük 2, D. Polat2, Z. K›l›çaslan3

1 fiehremini Verem Savafl Dispanseri, ‹stanbul2 Ümraniye Verem Savafl Dispanseri, ‹stanbul3 ‹stanbul T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, ‹stanbul

Bu çal›flmada ‹stanbul, fiehremini ve Ümraniye Verem Savafl dispanserle-

rinde 1997-2001 y›llar› aras›nda tüberküloz tan›s› ile tedavi gören 15 yafl ve

alt› 134 çocuk olgunun dosyalar› tan› kriterleri ve tedavi sonuçlar› aç›s›n-

dan retrospektif olarak de¤erlendirildi. Ortalama yafllar› 8.7 (1-15) olan

hastalar›n 70’i (%52.2) k›z, 64’ü (%47.8) erkekti. Olgular›n 78’inde

(%58.2) ev içi tüberküloz temas öyküsü mevcuttu, bunlar içinde 6 olgu da-

ha önce koruyucu tedavi alm›flt›. BCG skarlar› kontrol edilen 116 olgudan

71’inin (%61.2) skar› varken 45’inde (%38.8) skar yoktu. Tüberkülin deri

testi yap›lm›fl 92 olgunun 81’inde (%88) tüberkülin de¤eri 10 mm veya üs-

tünde idi. BCG skar› olan ve tüberkülin deri testi yap›lan 58 olgudan 40’›n-

da (%69) tüberkülin de¤eri 15 mm veya üzerinde idi. Olgular›n 56’s›nda

(%41.7) akci¤er veya akci¤er ve akci¤er d›fl› organ tutulumu, 42’sinde

(%31.3) hiler adenopati, 11’inde (%8) plevra tutulumu, 8’inde (%6) peri-

ferik lenfadenopati vard›, 3 (%2.2) olguda menenjit tüberküloz saptanm›fl-

t›. Hastalar›n 59’unun (%44) tan›s› dispanserlerde 75’inin (%56) tan›s›

hastanelerde konulmufltu. Tüm olgular›n ancak 44’üne (%32.8) mikrobi-

yolojik ve/veya patolojik tan› konulmufl, geri kalan 90 (%67.2) olguda ta-

n› klinik, radyolojik bulgular, tüberkülin deri testi ve temas öyküsüne da-

yand›r›lm›flt›. Olgular›n tedavi sonuçlar› 119 (%88.8) olguda tedavi ta-

mamlama, 4 (%3) olguda terk, 3(%2.2) olguda nakil olarak de¤erlendiril-

di. 8 (%6) olgunun tedavisi devam ediyordu. Çocuk tüberkülozlu hastalar-

da tedavi sonuçlar›m›z baflar›l› olarak de¤erlendirilebilirse de bakteriyolojik

tan› yöntemlerinin gelifltirilmesine ihtiyaç bulundu¤u görülmektedir.

PS-600

FAMILIAL BRONCHIECTASIS

M. Maneva, L. Nikolova

Institute for Respiratory Diseases in Children, Skopje, Macedonia

Aim: To present cases of three families, each of them with two children i

hospitalized in our Institute in the period 1997-1999, with diagnosed and

onfirmed bronchiectasis (BE). Methods: Diagnosis was made on the base

of anamnestic data, clinical features, and findings of: laboratory tests, bac-

teriological isolates investigation, lung functional tests, bronchoscopy,

chest x-ray, perfusion and ventilation scan and high resolute computerised

tomography (HRCT). Materials: The first family -two male children at

the age of 8.5 and .10 yr. Pregnancy ant period after that were passed reg-

ularly. One child with frequently respiratory troubles since 3 months after

birth (post aspiration; syndrome) and the second one since 3 months with

cough mucopurulent “ ... sputum, dyspnea and malnutrition. Positive lung

findings (left/bilateral), pectus carinatus and clubbing of the fingers were

presented. By microbiological investigation were isolated P .

aeruginosa/Haemophilus influenzae. All radiological tests findings were sim-

ilary: cylindrical and sacular form of BE to the left (one child) and bilater-

al in low lobes (the second one). The second family -the same case as the

first. Two male patients (5 and 9 yr.), one with aspiration of fertile water,

one with respiratory problems since 18 months age. Symptoms and physi-

cal state were the same. There was isolation of H. influenzaeand H. influen -

zae plus pseudomonas species. Chest x-ray, scans and HRCT showed BE on

the bilateral low lobes in both patients. The prognosis is bad. The third

family -male child at the age of 10 yr. was with every month’s f symptoms

since early infant’s period. His status was the same as in the others.

Bronchoscopy finding was mucopurulent sputum with S. pneumoniae.

Chest x-ray showed bilateral BE, HRCT proved this finding on low lobes.

The second child, 14-yr. old girl, had such troubles at the birth and since

than she was permanently ill. Investigations were made with confirmed

signs of Syndroma Kartagener: situs inversus cordis, bilateral BE, sinusitis,

deformation of thorax and clubbing of the fingers (on the hands and legs).

Evolution and prognosis are very poor for both children.

PS-601

CHRONICAL OBSTRUCTIVE LUNG DISEASES IN

CHILDREN

L. Skuchalina, L. Gavrish, T. Lichkovacha

Akmola Medical Academy, Astana, Kazakhstan

In general sickness rate COPD occupy leading position considering dis-

ablement’s days, the causes of disability and take the fourth place amongst

the death’s causes. It’s the collective nomination, which unites all groups

of chronical airway disease: chronical obstructive bronchitis, lung’s

emphysema, bronchial asthma and hard flow. The feature of COPD is the

slow-progressive irreversible bronchial obstruction with growing phenom-

enon of disease of the second life period, nevertheless, the disease has been

flowing for 10-15 years without any symptom, that is why the beginning

can fall on children’s age. The aim of the work is the study of possibility of

COPD development amongst children. Complex observation of 23 chil-

dren with hard and middle-hard bronchial asthma including functional

lung’s test’s, has been carried out. The middle age of patients was 12±2.3

years. The duration of disease was more than 6 years. Base therapy was held

TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹ POSTER SUNUMU

153TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 16: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

unregularly. Amongst true risk factors were defined: passive smoking

(58%), low economical status of family (61%), often respiratory diseases

(76%), heredity aggravating test on allergy (79%), unfavorable conditions

of life (61%). Lung functional tests reflected airflow limit, lowering at 63%

of patients. Computer tomogfaphy’s sign was: lung tissue hyperinflation

followed by the lowering of lung tissue density at 92% of children. The

bulls of different sixes (0.2-5 sm.) and different localization have been

found out at 65.2% of patient. These results testified that the formation of

emphysema’s form of COPD takes place at children’s age. Clinical features

of irreversible bronchial obstruction appear on late stages and it explains

the delayed diagnoses of this pathology.

PS-602

CONSTITUTIONAL APPROACH TO THE EVALUATION OF

BRONCHO-OBSTRUCTIVE SYNDROME IN CHILDREN WITH

BRONCHIAL ASTHMA

L. Gavrish, L. Skuchalina

Akmolinskaya Medical Academy, Astana, Kazakhstan

The sensitivity of the bronchial tree receptor apparatus in children with

bronchial asthma (BA) and the indexes of the body immun protection are

the most reactive and dynamic criteria in adaptation process. At this, a

child’s constitution is a variant of resistence to environmental factors. In

accordance with I. Deck’s classification of constitutional iridogenetic

types, 130 examined children with BA.were divided into four constitu-

tional groups, i.e., hematogenous (brown-eyed) -38%, hydrogenoid (blue-

eyed) -32%, mixed (light brown and green-eyed) types -18% and neuro-

genic (clear blue-eyed) types -12%. A loading exercise test and evaluation

of clinical an floumetric indexes were made for analysis of bronchial reac-

tivity. The results of the research showed that physical exertion was a trig-

ger for 62.4% children with BA irrespective of the eye colour. However in

blue-eyed children it caused the syndrome of fine bronchi isolate obstruc-

tion accompanied by cough and hard breathing (80.0% p<0.05) which

were easier and quicker independently managed in patients of neurogenic

type than of hydrogenoid type. Generalize obstruction of reversible form,

which was more often independently managed, was characterize for

patients of the mixed type (69.2%). In children of hematogenic type phys-

ical exertion more often than o other types caused emphysematous gener-

alized obstruction (74.3% p<0.05) and classical clinical picture of BA.

PS-603

ÜLKEM‹ZDEK‹ K‹ST‹K F‹BROZ‹S VAKALARININ KL‹N‹K

BULGULARI

C. Elmas, E. Utine, E. Yalç›n, D. Do¤ru, U. Özçelik, N. Kiper, A. Göçmen

Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi Pediatrik Gö¤üs Hastal›klar› Ünitesi,

Ankara

Kistik fibrozis (KF) 7. kromozomda kistik fibrozis transmembran regulator

proteinini kodlayan gendeki bir defektten dolay› oluflan, otosomal resesif

geçifl gösteren bir hastal›kt›r. Ülkemizde akraba evlilik oran›n›n yüksek ol-

mas› nedeniyle prevalans›n›n da yüksek olmas› beklenmektedir. Ülkemiz-

de oldukça yüksek morbidite ve mortaliteye sahiptir. Bu nedenle KF’nin

Türkiye’deki klinik ve genetik özelliklerinin bilinmesi, al›nabilecek ön-

lemlerin ve uygulanacak tedavi yöntemlerinin saptanabilmesi için gerekli-

dir. Hacettepe Üniversitesi ‹hsan Do¤ramac› Fakültesi’nde 1980-2001 y›l-

lar› aras›nda KF tan›s› alm›fl 296 vaka çal›flmaya al›nm›flt›r. Erkek/k›z oran›

1.26’d›r (165 erkek,131 k›z). Ortalama tan› yafl› 27 ayd›r. Vakalar›n

%42.57’si 2-6 ayl›kken, %64.86’s› ise bir yafl›n alt›nda tan› alm›fllard›r. An-

ne-baba aras›nda akrabal›k oran› %41.22’dir. Hastaneye ilk baflvuru neden-

leri aras›nda %61.82 ile tekrarlayan ya da düzelmeyen akci¤er enfeksiyonu,

%36.15 ile tekrarlayan ya da persistan ishal ve %23.65 ile büyüme gerili¤i

ilk üç s›rada yer alm›flt›r. On dört vakada mekonyum ileusu, 7 vakada rek-

tal prolapsus, bir vakada ise nazal polip baflvuru nedenleriydi. Komplikas-

yon olarak en s›kl›kla atelektazi 64 (%21.62), Psödo-bartter sendromu 53

(%17.91) ve bronflektazi 49 (%16.55) vakada geliflmifltir. Sadece bir vaka-

da cerrahi gerektirmeyen plevral efüzyon saptanm›flt›r. Genetik tarama 214

vakada yap›labilmifltir. En s›k saptanan mutasyonun Delta F 508 (%23.84)

oldu¤u taramada, 26 farkl› KFTR mutasyonu tan›mlanm›flt›r. Vakalar›n

yaln›zca 30 tanesi Delta F 508 için homozigot olarak bulunmufltur. Ülke-

mizdeki KF populasyonu genetik aç›dan da oldukça heterojendir. Altm›fl

yedi vaka eksitus olmufltur ve bunlar›n %55.22’si bir yafl›n alt›nda vakalar-

d›r. Bu sonuç ise ülkemizdeki KF populasyonundaki hastal›k fliddetini gös-

termektedir. fiu anda vakalar›n yar›s› halen bölümümüzde izlenmektedir.

PS-604

KONJEN‹TAL LOBAR AMF‹ZEML‹ B‹R VAKANIN

BRONKOSKOP‹K GÖRÜNÜMÜ

C. Elmas, U. Özçelik, D. Do¤ru, E. Yalç›n, N. Kiper, A. Göçmen

Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi Pediatrik Gö¤üs Hastal›klar› Ünitesi,

Ankara

Konjenital lobar amfizem (KLA) iyi bilinen bir klinikopatolojik anomali

olmas›na ra¤men, vakalar›n yar›dan fazlas›nda etioloji tan›mlanmam›flt›r.

En s›k neden kartilaj defektleridir. Konjenital lobar amfizemli vakalarda

bronkoskopik de¤erlendirme gerek anatomi gerekse etioloji aç›s›ndan

önemli bilgiler sa¤layabilir. Bu vakalar›n bronkoskopik görünümü litera-

türde fazla bildirilmemifltir. ‹ki yafl›nda KLA’li bir vakada farkl› bir bron-

koskopik görünüm rapor etmekteyiz. Sa¤ üst bronfl bronkoskopide atretik

görünümdeydi. Solunum hareketleriyle de bronfl a¤z›nda aç›kl›k gözlenme-

mekteydi. Bronfl a¤z›n›n salinle y›kanmas› ve sekresyonun aspire edilmesi

ile çok küçük bir aç›kl›k belirdi. Bronkoskopla içinden geçilebildi ayr›ca

sa¤ orta lob aç›kl›¤›n›n oldukça daralm›fl ve malazik oldu¤u görüldü. Bu

bulgular›n kartilaj defektine ba¤l› oldu¤u düflünüldü.

PS-605

GEÇ‹R‹LM‹fi HEPAT‹T A VE HEPAT‹T B V‹RÜS

ENFEKS‹YONUNA SAH‹P ÇOCUKLARDA ATOP‹ PREVALANSI

E. Kocabafl1, D. Y›ld›zdafl1, H. Yap›c›o¤lu1, D. Alabaz 1, S. Günefler Kendirli2

1 Çukurova Üniversitesi T›p Fakültesi Pediatrik Enfeksiyon BD, Adana2 Çukurova Üniversitesi T›p Fakültesi Pediatrik Allerji-‹mmünoloji BD, Adana

Son y›llarda yap›lan çal›flmalarda, yaflam›n erken döneminde geçirilen en-

feksiyonlar›n ast›m, allerjik rinit gibi atopik hastal›klar›n geliflimini engel-

ledi¤i bildirilmektedir. Bu çal›flmada, hepatit A veya hepatit B virus enfek-

siyonu geçiren çocuklarda atopi prevalans›n› araflt›rmak amac›yla Çukuro-

va Üniversitesi T›p Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastal›klar› poliklini¤ine

baflvuran hepatit A enfeksiyonu geçirmifl 42 çocuk (ortalama yafl: 8.5±2.4

y›l) ile hepatit B enfeksiyonu geçirmifl 28 çocuk (ortalama yafl: 8.3±3.1 y›l)

incelendi. Kontrol grubu olarak araflt›rma grubu ile benzer yafl ve cinste,

hepatit A ve hepatit B enfeksiyonu aç›s›ndan tüm serolojik belirteçleri ne-

gatif olan 31 sa¤lam çocuk (ortalama yafl: 8.6±3.4 y›l) seçildi. Tüm çal›flma

grubunda Anti HAV IgG, HbsAg, Anti HBs, Anti HBc, CD4/CD8 oran›,

phadiatop (Pharmacia, CAP system, Sweden) de¤erleri, BCG skar say›s›

kaydedildi. PPD ve atopi varl›¤› için deri testleri (Allergopharma, Ger-

many) yap›ld›. Atopi tan›s› aile öyküsü, deri testi ve spesifik IgE’nin kulla-

n›ld›¤› skorlama sistemine göre konuldu. Atopinin göstergesi olan testler-

den phadiotop hepatit A enfeksiyonu geçiren 42 hastan›n 5’inde (%11.9),

hepatit B enfeksiyonu geçiren 28 hastan›n 5’inde (%17.8) ve kontrol gru-

bunu oluflturan 31 hastan›n 11’inde (%35.4) pozitif idi. Phadiotop pozitif-

li¤i hepatit A ve hepati B geçiren çocuklarda, kontrol grubuna göre istatis-

POSTER SUNUMU TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹

154 TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 17: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

tiksel aç›dan anlaml› derecede düflüktü (p< 0.05). Deri testi hepatit A en-

feksiyonu geçiren 42 hastan›n 2’sinde (%4.7), hepatit B enfeksiyonu geçi-

ren 28 hastan›n 2’sinde (%7.2) ve kontrol grubunu oluflturan 31 hastan›n

10’unda (%32.2) pozitif idi. Deri testi pozitifli¤i hepatit A ve hepatit B ge-

çiren çocuklarda, kontrol grubuna göre istatistiksel aç›dan anlaml› derece-

de düflüktü (p<0.01). Bu çal›flman›n sonuçlar›, hepatit A ve hepatit B en-

feksiyonu geçiren çocuklarda atopi prevalans›n›n, bu enfeksiyonu geçirme-

yen çocuklara göre önemli oranda düflük oldu¤unu göstermektedir. Bu ça-

l›flman›n daha genifl gruplarda yap›lmas›n›n konunun ayd›nlat›lmas›na yar-

d›mc› olaca¤›n› düflünmekteyiz.

PS-606

AKUT SOLUNUM YETMEZL‹⁄‹ BULUNAN KOAH’LI

OLGULARDA NON-‹NVAZ‹F MEKAN‹K VENT‹LASYON

Z. Karakurt, H. Alt›nöz, T. Yark›n

SSK Süreyyapafla Gö¤üs Hastal›klar› Gö¤üs Kalp-Damar Cerrahisi E¤itim

Hastanesi, Solunumsal Yo¤un Bak›m Bölümü, ‹stanbul

Akut solunum yetmezli¤i olan kronik obstriktif akci¤er hastal›¤›nda (KO-

AH) non-invazif mekanik ventilasyon (NIMV), invazif mekanik ventilas -

yon ihtiyac›n› azaltan baflar›l› bir tedavi yötemidir. Merkezimizde Ocak

2001 ve fiubat 2002 tarihleri aras›nda solunumsal yo¤un bak›m bölümün-

de (SYB) NIMV uygulanan 34 akut solunum yetmezli¤i olan KOAH tan› -

l› hastalar geriye dönük olarak tekrar incelemeye al›nd›. Olgular›n 31’i er-

kek yafl ortalamalar› 65±9 y›l, 3’ü kad›n yafllar› ortalama 55±5 y›l idi. Ol-

gular›n dosyalar›ndan SYB girifl, 1. saat, 24. saat ve ç›k›fl arter kan gazlar›

ile akut fizyolojik ve kronik sa¤l›k durumu de¤erlendirme (APACHE) ska-

las› SYB’ye girifl ve 24. saat de¤erleri hesaplanarak yaz›ld›. Olgular›n hepsi-

ne B‹PAP ST/30 cihaz› ile inspirasyonda ortalama 12.3±1.9 cm H2O, eks-

pirasyonda ise 5.2±0.7 cm H2O pozitif bas›nçl› ventilasyon yüz maskesi ile

ortalama 3.3±2.1 gün (1-8 gün) uyguland›. Bulgular: Tabloda APACHE

ve kan gaz› de¤erleri özetlenmifltir. Hastalardan 5’i (%14.7) ilk 6 saatte B‹-

PAP’a uyum sa¤layamad› ve Arter kan gaz› kötüleflme ile entübe edildi, 3

olgu (%8.8) ‹MV iken eksitus oldu. Yirmi dokuz olgu (%82.3) genel du-

rumlar› düzelerek servise gönderildi. NIMV uygulanan hastalarda kompli-

kasyon gözlenmedi. Sonuç olarak NIMV KOAH’›n akut solunum yetmez-

li¤inde solunum yo¤un bak›m bölümünde baflar› ile uygulanm›flt›r.

Tablo. APACHE ve kan gaz› de¤erleri

APACHE pH P a O2 P a C O 2 S O2 C H O3

G i r i fl 17.4±5.1 7 . 2 8 ± 0 . 0 7 50.3±17.1 81.5±23 73.2±20 3 7 . 9 ± 1 0 . 5

1 saat 7 . 3 0 ± 0 . 0 8 65.0±21.5 7 4 . 7 ± 1 6 . 7 8 6 . 5 ± 8 . 4 3 7 . 3 ± 9 . 4

2 4 . s a a t 10.6±4.2 7.38±0.77 6 7 . 7 ± 1 7 . 0 64.5±18.9 90.6±4.2 4 1 . 8 ± 1 9 . 6

Ç › k › fl 7.39±0.4 72.5±27.2 63.8±11.9 91.7±4.5 4 3 . 5 ± 1 1 . 9

P De¤eri 0.000003 0.00014 0.0012 0.0067 0.0001 > 0 . 0 5

PS-607

EVDE SÜREKL‹ BAKIM GEREKT‹REN SOLUNUM

YETMEZL‹KL‹ OLGULARIN TEDAV‹S‹NDE EVDEK‹LER‹N

ROLÜ

C. Sevinç1, A. Ç›mr›n1, E. Uçan 1, O. ‹til1, O. K›l›nç1, A. Hayretda¤1,

M. Gök2, A. Akkoçlu2

1 Dokuz Eylül Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, ‹zmir2 Dokuz Eylül Üniversitesi T›p Fakültesi Dönem 4 Ö¤rencisi, ‹zmir

Akraba evlili¤inden olan 4 k›z kardeflten ikisi daha önce tan› konmufl “Prog-

ressif Muskuler Distrofi” (PMD) hastal›¤› nedeniyle izlenmekteydi. ‹lk olarak

30 yafl›ndaki BA, Haziran 1997’de geliflen tip 2 solunum yetmezli¤i (SY) bul-

gular› ile acil servisimize baflvurdu. Entübe edilip mekanik ventilatör (MV)

deste¤i uygulanan hasta A¤ustos 1997’de trakeostomi ile ve ev ventilatörü

temin edilerek tedavisini evde sürdürmek üzere taburcu edildi. Ocak 1998’de

histopatolojik olarak kan›tlanm›fl plevra ve perikard tüberkülozu geliflen has-

ta 9 ay standart antitüberküloz tedavi ile iyileflti. Bu olgudan 1 yafl büyük olan

di¤er PMD’li kardefli (MA) ise 34 yafl›nda iken, Aral›k 2000 ile Mart 2001

aras› dönemde tip 2 SY bulgular› ile noninvazif yöntemlerle (yüz maskesi ile

CPAP, oksijen tedavisi) desteklendi, ancak bu tarihten sonra derinleflen SY

nedeniyle entübe edilmek zorunda kalan hasta bir ay kadar süreyle yo¤un ba-

k›m koflullar›nda izlendikten sonra yine trakeostomi ve ev ventilatörü temin

edilerek evde tedavisine devam etmek üzere taburcu edildi. Evlerinde iki ev

ventilatörü, iki oksijen konsantratörü, bir aspiratör ile biri 4.5 y›l, di¤eri ise

1 y›ld›r ailelerinin yo¤un sevgi, ilgi ve titizlik dolu bilinçli bak›mlar›, zahmet-

li de olsa düzenli hastane kontrolleri ile pnömoni geliflmeksizin, optimal ko-

flullarda SY aç›s›ndan evde tedavilerini sürdürmektedirler. Bu tür olgularda

özellikle evde destek olan bireylerin bilinçli yaklafl›mlar›n›n hasta bak›m› ve

prognozundaki önemli rolünü vurgulamak, evde sürekli sa¤l›k bak›m› gere-

ken yata¤a ba¤l› ve t›bbi cihaz deste¤indeki olgularda cihazlar›n bak›m, ona-

r›m ve tüketim malzemelerinin teminindeki yasal ve bürokratik aksakl›klara

dikkat çekmek üzere, bu iki olgu özelinde konuyu tart›flmaya açmak amac›y-

la, uygun görülürse, bu olgular›n ev ortam›n›n video görüntüleri eflli¤inde su-

nulmas› uygun görülmüfltür.

PS-608

AKUT SOLUNUM YETMEZL‹⁄‹ BULUNAN KOAH

OLGULARINDA NON-‹NVAZ‹F MEKAN‹K VENT‹LASYON

Z. Karakurt, H. Alt›nöz, T. Yark›n

SSK Süreyyapafla Gö¤üs Hastal›klar› Gö¤üs Kalp Damar Cerrahisi E¤itim

Hastanesi, Solunumsal Yo¤un Bak›m Bölümü, ‹stanbul

Akut solunum yetmezli¤i olan kronik obstrüktif akci¤er hastal›¤›nda (KO-

AH) non-invazif mekanik ventilasyon (NIMV), invazif mekanik ventilas-

yon ihtiyac›n› azaltan baflar›l› bir tedavi yöntemidir. Merkezimizde Ocak

2001 ve fiubat 2002 tarihleri aras›nda solunumsal yo¤un bak›m bölümün-

de (SYB) NIMV uygulanan 34 akut solunum yetmezli¤i olan KOAH tan› -

l› hastalar geriye dönük olarak tekrar incelemeye al›nd›. Olgular›n 31’i er-

kek yafl ortalamalar› 65±9 y›l, 3’ü kad›n yafllar› ortalama 55±5 y›l idi. Ol-

gular›n dosyalar›ndan SYB girifl, 1. saat, 24. saat ve ç›k›fl arter kan gazlar›

ile akut fizyolojik ve kronik sa¤l›k durumu de¤erlendirme (APACHE) ska-

las› SYB’ye girifl ve 24. saat de¤erleri hesaplanarak yaz›ld›. Olgular›n hepsi-

ne B‹PAP ST/30 cihaz› ile inspirasyonda ortalama 12.3±1.9 cm H2O, eks-

pirasyonda ise 5.2±0.7 cm H2O pozitif bas›nçl› ventilasyon yüz maskesi ile

ortalama 3.3±2.1 gün (1-8 gün) uyguland›. Bulgular: Tabloda APACHE

ve kan gaz› de¤erleri özetlenmifltir. Hastalardan 5’i (%14.7) ilk 6 saatte B‹-

PAP’a uyum sa¤layamad› ve arter kan gaz› kötüleflmesi ile entübe edildi, 3

olgu (%8.8) ‹MV iken eksitus oldu. Yirmi dokuz olgu (%82.3) genel du-

rumlar› düzelerek servise gönderildi. NIMV uygulanan hastalarda kompli-

kasyon gözlenmedi. Sonuç olarak NIMV KOAH’›n akut solunum yetmez-

li¤inde merkezimiz solunum yo¤un bak›m bölümünde baflar› ile uygulan-

m›flt›r.

Tablo. NIMV sonuçlar›

A P A C H E P h P a O 2 P a C O 2 S O2 C H O3

0 . s a 1 7 . 4 + 5 . 1 7 . 2 8 + 0 . 0 7 5 0 . 3 + 1 7 . 1 8 1 . 5 + 2 3 . 0 7 3 . 2 + 2 0 3 7 . 9 + 1 0 . 5

1 . s a 7 . 3 0 + 0 . 0 8 6 5 . 0 + 2 1 . 5 7 4 . 7 + 1 6 . 7 8 6 . 5 + 8 . 4 3 7 . 3 + 9 . 4

2 4 . s a 1 0 . 6 + 4 . 2 7 . 3 8 + 0 . 7 6 7 . 7 + 1 7 . 0 6 4 . 5 + 1 8 . 9 9 0 . 6 + 4 . 2 4 1 . 8 + 1 9 . 6

ç › k › fl 7 . 3 9 + 0 . 4 7 2 . 5 + 2 7 . 2 6 3 . 8 + 1 1 . 9 9 1 . 7 + 4 . 5 4 3 . 5 + 1 1 . 9

p de¤eri0 . 0 0 0 0 0 3 0 . 0 0 0 1 4 0 . 0 0 1 2 . 0 0 6 7 0 . 0 0 0 1 > 0 . 0 5

TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹ POSTER SUNUMU

155TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 18: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

PS-609

SUN‹ SOLUNUM SONUCU MEYDANA GELEN

ORGANOFOSFAT ZEH‹RLENMES‹

N. Köksal1, M. Büyükbefle2, A. Güven3, A. Çetinkaya3, H. Hasano¤lu4

1 Sütçü ‹mam Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar›, Kahramanmarafl 2 Sütçü ‹mam Üniversitesi T›p Fakültesi ‹ç Hastal›klar›, Kahramanmarafl 3 Sütçü ‹mam Üniversitesi T›p Fakültesi Kardiyoloji, Kahramanmarafl 4 ‹nönü Üniversitesi, Turgut Özal T›p Merkezi Gö¤üs Hastal›klar›, Malatya

Organofasfatlar (OP) insektisit olarak tar›msal alanda s›kça kullan›lan bi-

lefliklerdir. ‹ntihar amaçl› veya kaza sonucu OP zehirlenmesi, geliflmekte

olan ülkelerde s›kça görülmektedir. Bu olgu sunumunda 3 OP zehirlenme-

si sunulmufltur. Bunlardan biri 19 yafl›nda intihar amaçl› olarak OP içmifl

kad›n hasta idi. Di¤er iki olgu ise OP içen hastay› hastaneye getirirken yol-

da hastaya a¤›zdan a¤›za suni solunum yapt›ran hasta yak›nlar›d›r. OP bile-

fli¤i içen hasta acil servise kalp ve solunumu durmufl olarak kabul edildi ve

yap›lan giriflimlere cevap vermedi. Acil serviste olan 2 hasta yak›n›nda OP

içme hikayesi olmamas›na ra¤men OP zehirlenme bulgular› olmas› üzerine

müdahale edilip yo¤un bak›m ünitesine al›nm›flt›r. Üç günde bütün semp-

tom ve bulgular› düzelen hastalar flifa ile taburcu edildiler. Bu olgular ne-

deniyle kimyasal ve biyolojik olarak kontamine hastalara ilk müdahale ya-

pan sa¤l›k personeli kendilerini olas› bulafl için korumal›d›rlar. Özellikle

acil servis ve yo¤un bak›m ünitelerinde çal›flanlar›n yüz maskesi, dermal ve

hava yolu ile olabilecek kontaminasyondan korunmay› sa¤layan önlemleri

almalar› gerekmektedir.

PS-610

ACUTE RESPIRATORY FAILURE (ARF): PECULIARITIES OF

THE COURSE IN THE CASES OF BRONCHIAL ASTHMA (BA)

AND COPD

N. Okouneva, A. Nefedov, P. Yablonsky

Center for Intensive Pulmonology and Thoracic Surgery, City Hospital No 2,

Russia

In a period of 14 month 39 patients were admitted to our ICU due to ARF.

Among them: bronchial asthma (BA)-25 /male-8, female-17, mean age-

50/; COPD-14 /all male, mean age-61. One half of the patients admitted

to ICU due to BA exacerbation were considered to experience status asth-

maticus. Estimated parameters were: quota of mechanically ventilation

(MV) required, duration of MV, mean ICU stay, total hospital stay after

ICU discharge, mortality rate, survivors and deceased mean ages. Results:

In BA group, MV was required in 9 patients (36.0%), mean duration of

MV was 4.4 days, ICU stay was 2.2 days, the hospital stay after discharge

from ICU was 9.1 days, mortality was 8% (2 patients), survivors mean age

was 48.6 years, deceased mean age was 67.5 years. In COPD group, MV

was required in 8 patients (57.1%), mean duration of MV was 8.5 days,

ICU stay was 8.5 days, the hospital stay after discharge from ICU was 29.0

days, mortality was 36% (5 patients), survivors mean age was 58.1 years,

deceased mean age was 69.0 years. Conclusions: The best results were

achieved in BA treatment, corresponding to reversible bronchoobstruc-

tion as main pathogenic factor. Less favorable results with COPD, corre-

lating with age. The complete female absence in COPD group was noted.

Conclusions: The best results were achieved in BA treatment, corre-

sponding to reversible bronchoobstruction as main pathogenic factor. Less

favorable results with COPD, correlating with age. The complete female

absence in COPD group was noted.

PS-611

SLEEP APNEA SYNDROME IN PATIENTS WITH PRIMARY

OPEN ANGLE GLAUCOMA

M. Konareva-Kostianeva, S. Kostianev, P. Strumeliev, B. Marinov, B. Angelov

Medical University, Plovdiv, Bulgaria

Recent study of Mojon et al, Ophthalmology, 106:1009-12, 1999, showed

a high prevalence of glaucoma in patients with sleep apnea syndrome. The

aim of this study was to determine the prevalence of sleep apnea syndrome

(SAS) in patients with primary open angle glaucoma (POAG). One hun-

dred consecutive patients (54 males and 46 females, age = 69±6 years, BMI

kg.m2 =25.9±3.6) with POAG (visual field defects, optic disc changes and

elevated intraocular pressure) participated in the study. The protocol

included a self-completed sleep questionnaire (Wisconsin sleep survey),

anthropometry, comprehensive clinical examination and functional

assessment. The observed prevalence of snoring (49%) and SAS in

patients with glaucoma (13%) were significantly higher than expected in

a white population. The groups with and without SAS did not differ sig-

nificantly with respect to their glaucomatous status. There was a very high

association between arterial hypertension and SAS in the studied patients

(Odds Ratio=5.8; 95% CI = 1.2-26.9). In conclusion, patients with POAG

demonstrate high prevalence of sleep apnea syndrome, constitute a high-

risk population and, therefore, should be screened for SAS.

PS-612

DÜZCE TIP FAKÜLTES‹ GÖ⁄ÜS HASTALIKLARI UYKU

LABORATUVARI SONUÇLARI

A. Annakkaya, C. Bilgin, Ö. Balbay, M. Erbafl, P. Arbak

A‹BÜ Düzce T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, Düzce

Girifl: Uykuda solunum bozukluklar›n›n tan›s›nda polisomnografi alt›n

standart özelli¤ini korumaktad›r. Bu yöntemin zahmetli ve pahal› olmas›

nedeni ile daha ucuz alternatifler aray›fl›na gidilmifltir. Bu nedenle, özellik-

le Obstrüktif Uyku Apne Sendromu (OSAS) tan›s›nda poligrafik yöntem-

ler giderek artan s›kl›kta kullan›lmaktad›r. Gereç ve Yöntem: OSAS kli-

ni¤i olan olgulara, ayr›nt›l› anamnez, Epworth uykululuk skalas› anketi, fi-

zik muayene, solunum fonksiyon testleri uyguland›. Uyku laboratuvar›nda,

gözetim alt›nda, ASDA’n›n (American Sleep Disorders Association) Ka-

tegori III sistem olarak s›n›flad›¤›, 8 kanall› POLY-MESAM (PM) (MAP:

Martinsried, Germany) ünitesi ile kardiyopulmoner uyku çal›flmas› yap›ld›.

Bulgular: Uyku çal›flmas›na al›nan 4’ü kad›n, 16’s› erkek toplam 20 olgu-

nun yafl ortalamalar› 46±14 (17-69) idi. Olgular›n %40’›nda ortalama

12±18 p-y›l sigara anamnezi mevcuttu. Horlama %95 (19/20), gündüz afl›-

r› uyku hali %75 (15/20), tan›kl› apne %70 (14/20) oran›nda tespit edildi

(Tablo). Epworth uykululuk skalas› ile Apne-Hipopne indeksi (AH‹) an-

laml› olarak pozitif korelasyon gösteriyordu (p<0.001, r=783). Çal›flmaya

al›nan olgularda, uyuklama nedeni ile trafik kazas› (5/20) ve noktüri

(12/20) öyküsü olanlar›n OSAS (AH‹>5) s›kl›¤› anlaml› olarak yüksek bu-

lundu (p<0.05). Sonuç: OSAS klinik de¤erlendirilmesinde Epwarth süb-

jektif uykululuk de¤erlendirme skalas› yararl› olabilir. Özellikle uyuklama

nedeni ile trafik kazas› atlatm›fl ve noktürisi olan olgular›n OSAS yönün-

den de¤erlendirilmesi önemlidir.

Tablo. Hastalar›n AHI’ye göre da¤›l›mlar›

AH‹ Olgu say›s› (%) Sonuç

<5 9 (%45) Normal

5-20 4 (%20) Hafif OSAS

21-40 2 (%10) Orta OSAS

> 40 5 (%25) A¤›r OSAS

POSTER SUNUMU TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹

156 TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 19: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

PS-613

KRON‹K OBSTRÜKT‹F AKC‹⁄ER HASTALI⁄I VE UYKU

APNE SENDROMU B‹RL‹KTEL‹⁄‹ (OVERLAP SENDROMU)

Z. Güllü1, O. ‹til1, ‹. Öztura 2, Ö. Aslan3, E. Ceylan 3, B. Baklan3,

H. Ellidokuz4

1 Dokuz Eylül Üniversitesi Gö¤üs Hastal›klar›, ‹zmir2 Dokuz Eylül Üniversitesi Nöroloji, ‹zmir3 Dokuz Eylül Üniversitesi Kardiyoloji, ‹zmir4 Dokuz Eylül Üniversitesi Halk Sa¤l›¤›, ‹zmir

Kronik obstrüktif akci¤er hastal›¤› (KOAH) olan hastalarda obstrüktif uy-

ku apne sendromu (OSAS) s›kl›¤›n› ve bu olgular›n genel özellikleri ile so-

lunum fonksiyonlar›n›, arteriyel oksijenasyonlar›n› ve pulmoner arter ba-

s›nçlar›n› de¤erlendirmek amac›yla yafl ortalamas› 65.3±7.7 y›l (50-80), or-

talama KOAH süresi 13.7±11.7 y›l (2-50) olan tümü erkek 33 olgu çal›fl-

maya al›nd›. Olgulara solunum fonksiyon testi (SFT), arter kan gaz› anali-

zi (AKGA), pulmoner arter bas›nçlar›n› ölçmek için ekokardiyografi

(EKO) ve tüm gece 16 kanall› polisomnografi (PSG) yap›ld›. Olgular›n

%27.3’ü ileri, %24.2’si çok ileri evre olup, gündüz belirgin hipoksemi ve hi-

perkapnisi (ortalama Pa02 77.4±11.3 mmHg ve ortalama PaC02 41.1±5.5

mmHg) olmayan olgular›n %66.7’si fazla kilolu ve obez idi. Yap›lan PSG

sonucunda olgular›n 23’ünde (%69.7) Overlap sendromu (OVS) saptand›.

EKO ile tüm olgu grubunda 12 hastada (%36.4) pulmoner hipertansiyon

saptand›. Bu olgular›n 9’unda (%75) KOAH’a efllik eden OSAS bulundu.

Olgular›n pulmoner arter bas›nçlar› ve AH‹ ve A‹’leri aras›nda pozitif ilifl-

ki saptand› (p<0.05). Pulmoner hipertansiyonu olan ve olmayan gruplarda

demografik özellikler, SFT, KGA ve hematokrit de¤erleri aç›s›ndan istatis-

tiksel olarak anlaml› farkl›l›k bulunamad›. KOAH’l› hastalarda obezite,

yafll›l›k gibi risk faktörlerinin de beraber olmas› durumunda OSAS s›kl›¤›-

n›n artt›¤›, klinik kuflkunun oldu¤u durumlarda PSG yap›lmas› gerekti¤i so-

nucuna var›ld›. Bu beraberli¤in pulmoner arter bas›nc›n› art›ran etkisi ol-

du¤u görüflünü destekleyen veri elde edilemedi. Ancak bu grup hastalarda

pulmoner hipertansiyon riskinin artt›¤› görüldü.

PS-614

OBSTRÜKT‹F UYKU APNE SENDROMUNDA R‹SK

FAKTÖRLER‹

S. F›rat Güven1, T. Ulukavak Çiftçi2, B. Çiftçi2, T. fiipit2

1 Atatürk Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma

Hastanesi, Gö¤üs Hastal›klar› Klini¤i, Ankara2 Gazi Üniversitesi T›p Fakültesi, Gö¤üs Hastal›klar› Ana BD, Ankara

Toplumumuzda ortalama %1-2 oran›nda görüldü¤ü düflünülen OSAS

(Obstrüktif Uyku Apne Sendromu = Obstructive Sleep Apnea Syndrome)

için, bugüne kadar birçok risk faktörü tan›mlanm›flt›r. Biz de çal›flmam›zda,

laboratuvar›m›zda, polisomnografi (PSG) ile OSAS tan›s› konulan hasta-

lardaki, risk faktörlerini araflt›rmay› amaçlad›k. Bu amaçla, laboratuvar›-

m›zda PSG uygulanan 34’ü kad›n (%31), 16’s› erkek (%69) toplam 110

hasta çal›flmaya al›nd›. Apne-hipopne indeksi (AH‹) 5’in alt›nda olan 43

hasta PSG (-) kabul edildi. AH‹ 5 ve üzerinde olan 53’ü (%79) erkek, 14’ü

(%21) kad›n toplam 67 olguya OSAS tan›s› kondu. Yafl ortalamalar› 48

olan hastalar›n, AH‹ 5 -15 aras›nda olan 19’u (%28.3) hafif, AH‹ 15’in

üzerinde olan 48’i (%71.7) ise orta-a¤›r OSAS olarak derecelendirildi. Ha-

fif OSAS’l›larda, sigara kullan›m oran› %52 iken, orta-a¤›r OSAS’l›larda

%72 idi. Alkol kullan›m› oran› ise, hafif grupta %10, orta-a¤›r grupta

%12.5 idi. Beden kitle indeksi (BK‹), orta-a¤›r OSAS’l›lar›n %77’sinde,

hafif OSAS’l›lar›n %69’unda 29’un üzerindeydi. Orta-a¤›r OSAS’l› erkek-

lerin %40’›nda, hafif OSAS’l› erkeklerinse %18’inde boyun çevresi 43

cm’nin üzerinde, kad›nlar›n tümünde %80 oran›nda 38 cm’nin üzerindey-

di. Santral obezitenin göstergesi olan bel/kalça çevresi oran›, hafif OSAS’l›

kad›nlar›n %80’inde, orta-a¤›r OSAS’l› kad›nlar›n tümünde 0.83’ün üze-

rindeydi. Bu oran orta-a¤›r OSAS’l› erkeklerin %87’sinde, hafif OSAS’l›

erkeklerin ise %72’sinde 0.9’un üzerindeydi. Bu veriler ›fl›¤›nda de¤erlendi-

rildi¤inde, yafl, erkek cinsiyet, sigara ve alkol kullan›m›, BK‹, boyun çevre-

si, bel/kalça çevresi oran›n›n OSAS ve OSAS’›n a¤›rl›k derecesi ile pozitif

korelasyon gösterdi¤ini söylemek mümkündür.

PS-615

ÇOCUKLARDA UYKU APNE SENDROMUNUN YATIfi

DURUMU ‹LE ‹L‹fiK‹S‹

Ç. Çuhadaro¤lu, E. Durgun, M. Erelel, B. Erdamar, N. Aydemir,

O. Arseven

‹stanbul T›p Fakültesi, ‹stanbul

Eriflkin uyku apne sendromlularda uykudaki solunum sorunlar› s›kl›kla s›r-

tüstü yatarken olmaktad›r. Çocuklarda uyku apne sendromunun yat›fl du-

rumu ile iliflkisi ise çok araflt›r›lmam›flt›r. Geriye yönelik olarak tasarlanan

çal›flmam›zda daha önce 15 kanall› poligraf ile polisomnografi yap›lm›fl 120

eriflkin ve 6 kanall› poligrafla uyku izleme çal›flmas› yap›lm›fl 44 çocuk (yafl

ortalamalar› s›rayla, 42.2±10.3 ; 5.1±1.5) olgunun uykuda saptanan apne

ve hipopnelerinin yat›fl durumu ile iliflkisi irdelendi. Her bir olgunun s›rtüs-

tü ve yan yatarken saptanan apne ve hipopneleri için ayr› ayr› apne- hipop-

ne indeksleri hesapland›. Eriflkin grubun %80’inde s›rtüstü yatarken apne

ve hipopneler s›k görülürken; bu durum çocuk olgular›n ancak %30.8’inde

saptand› (p=0.001) Çocuklar›n üst solunum yolu muayeneleri göz önüne

al›nd›¤›nda s›rtüstü yatarken solunum sorunu s›k olan olgular›n tümünde

grade 3-4 tonsillomegali ya da adeno tonsillomegali saptand›. Apne ve hi-

popneleri yana yat›fllarda fazla olan çocuklarda ise yaln›zca adenoid veje-

tasyon görülme s›kl›¤› daha fazlayd›. Bu çocuklarda s›rtüstü yatarken solu-

num sorunlar›n›n daha seyrek olmas› tonsillomegalilerinin olmamas›na

ba¤land›. Çal›flmam›zda çocuklarda eriflkinden farkl› olarak s›rtüstü yatar-

ken uykuda solunumsal sorunlar›n›n daha az görüldü¤ü gösterildi.

PS-616

THE PROFILE OF THE SMOKER PATIENT WITH SLEEP

APNOEA SYNDROME (SAS) IN ROMANIA

F. Mihaltan, R. Ulmeanu, M. Ciontu

National Institute of Pneumology M. Nasta, Romania

Introduction: The relation SAS-smoking is often neglected by the pneu-

mologists. However, it still is important in the context of the existence and

the association of SAS with other respiratory secondary sufferings.

Material and Method: In the period 1997-2001, at the somnography lab of

the Institute of Pneumology “M. Nasta” have been registred 315 patients

(79.7% men). There have been worked out questionnaires with 12 ques-

tions, there have been performed clinic examinations, spriograms, gazom-

etry electrocardiographic and x-ray examinations and have been done

somnography recordings with AUTOSET and APNOECHECK. Results

and Discussions: We tried correlations between the apnoea index IA-H

and of the PaO2, PaCO2 values, the type of respiratory dysfunction and the

statute of smoker. The rate of detection of SAS has been 46.7%; 53.2%

showed an IA-H over 40, 35% had a PaO2 under 70 mm Hg and 46.3%

showed hypercapnia. We met respiratory dysfunction at 26.1% patients,

and the disease of coronary ischemia at 53.1% among the smokers with

IA/H over 20. Among the 296 patients who had all data 66.4% were smok-

ers, with a distribution approximately equal between the stages of serious-

ness (IA-H 20-40 and over 40). Conclusions: We noticed that smoking is

not a limitative factor for the patients with SAS. These ones come to the

consulting room when they accumulated other affections provoked by the

habit of smoking. We noticed that many smokers come late to the con-

sulting room when the SAS symptomatology and of the chronic associate

TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹ POSTER SUNUMU

157TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 20: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

disease, who generate chronic respiratory insufficiency is serious. It

requireds a sustained educational work for quitting the habit of smoking at

the SAS patients, all the more as these ones are cumulating other morbid

associations too. The effects of smoking could be a cause that the patients

come late for the detection of the diseases. Sorting out the patients by the

means of questionnaires, the existence of a unique special department in

the country, together with the long evolution of the disease, these are all

reasons which allowed an increased rate of SAS identification.

PS-617

OBSTRÜKT‹F UYKU APNES‹ TANISI ALAN

OLGULARIMIZIN KL‹N‹K ÖZELL‹KLER‹

R. Alt›n1, M. Tor 1, L. Kart 1, M. Y›lmaz2, F. Ç›nar 2, T. Örnek2

1 Karaelmas Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, Zonguldak2 Karaelmas Üniversitesi T›p Fakültesi KBB AD, Zonguldak

Obstrüktif uyku apnesi sendromu (OSAS) ciddi bir morbidite ve mortalite

sorunu olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Biz de yeni kurulan klini¤imizde Ekim

2001’den beri KBB, Gö¤üs Hastal›klar› ve di¤er polikliniklerine horlama, ge-

ce nefes durmas› ve gündüz uykuya e¤ilim yak›nmalar› ile baflvuran olgular-

da OSAS araflt›rmaktay›z. OSAS araflt›rmas›na al›nan hastalara öncelikle ya-

k›nmalar› sorgulayan bir anket, Epworth uykuya e¤ilim formunu uyguluyo-

ruz. Daha sonra KBB bak›s›, gerekirse nöroloji, psikiyatri bak›lar› yap›lan ol-

gular› uyku testine al›yoruz. Bu çal›flmada, Ekim 2001 ve fiubat 2002 tarihle-

ri aras›nda Polimesam cihaz›yla uyku testi uygulad›¤›m›z 65 olgunun verileri-

ni sunaca¤›z. Çal›flmam›zda uyku testi sonucu OSAS tan›s› alan olgu say›s›

42 (%90.5 erkek (38/42), yafl ort. 44.02±8.17) idi. Üç olguda (7.1%) over-

lap sendromu mevcuttu. Kad›n olgular›m›z›n tamam›nda hafif düzeyde

OSAS saptanm›flt›r. Olgular RDI 5-20 aras› hafif, 20-40 orta ve >40 a¤›r

OSAS olarak s›n›fland›r›lm›flt›r (Tablo 1). Elde etti¤imiz çal›flma verileri li-

teratür ile uyumluluk göstermektedir. Bizim sonuçlar›m›za göre de orta yafl

grubunda olma, erkek cinsiyet, artm›fl BK‹ ve boyun çevresinin genifl olmas›

OSAS aç›s›ndan bir risk faktörü olarak de¤erlendirilmifltir.

PS-618

KOAH VE ASTIMLI STAB‹L OLGULARDA ‹PRATROP‹UM

BROMÜR, SALBUTAMOL VE ‹PRATROP‹UM

BROMÜR-SALBUTAMOL KOMB‹NASYONU ‹LE ERKEN

BRONKOD‹LATÖR YANITIN DE⁄ERLEND‹R‹LMES‹

C. Ö¤üfl1, A. Çilli1, T. Özdemir1, E. Tercan2

1 Akdeniz Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, Antalya2 Akdeniz Üniversitesi T›p Fakültesi Bioistatistik AD, Antalya

Amaç: Ast›m ve KOAH’l› olgularda salbutamol (S), ipratropium bromür

(IB), and salbutamol ve ipratropium bromür (S-IB) inhalasyonuyla ortaya ç›-

kan erken bronkodilatör yan›tlar› ve ay›r›c› tan›ya katk›lar›n› karfl›laflt›rmak.

Plan: Prospektif, randomize, tek kör. Yöntem: Stabil ast›ml› 47, stabil KO-

AH’l› 31 olguya, ar›nma periyodlar› b›rak›larak ve her bir test gününde fark-

l› ilaç (S, IB veya S-IB) kullan›larak 3 ayr› test gününde bronkodilatörlü so-

lunum fonksiyon testi uyguland›. FVC, FEV1, MMEF ve PEFR de¤erlerinde,

30. dakikadaki de¤ifliklikler mutlak de¤er (Delta) ve prebronkodilatör de¤e-

rin yüzde olarak de¤iflkenli¤i (% bafllang›ç) aç›s›ndan de¤erlendirildi, ilaçlar

ve hasta gruplar› aras›nda karfl›laflt›r›ld›. ATS kriterlerine göre reverzibilitesi

pozitif olgu say›s› her bir ilaç için saptand›. Bulgular: Olgular›n 3 ayr› test gü-

nüne ait bazal ve 30. dakikada ölçülen spirometrik parametrelerdeki tüm de-

¤erleri, ast›m grubunda KOAH grubuna göre anlaml› düzeyde yüksek bulun-

du. Ast›m grubunda S ve IB-S ile 30. dakikada sa¤lanan FEV1 ve MMEF’ye

ait delta ve % bafllang›ç de¤erlerinin, IB’ye göre anlaml› düzeyde yüksek ol-

du¤u saptand›. KOAH grubunda ise tüm parametrelerin delta ve % bafllan-

g›ç de¤erlerinde ilaçlar aras›nda anlaml› fark saptanmad›. Ast›m ve KOAH

gruplar› karfl›laflt›r›ld›¤›nda, IB ile sa¤lanan FEV1 ve FVC’ye ait % bafllang›ç

oranlar›n›n KOAH grubunda, S, IB ve S-IB ile oluflan delta MMEF’nin as-

t›m grubunda anlaml› yüksek oldu¤u saptand›. KOAH grubunda, reverzibili-

tesi pozitif olgu oranlar›nda ilaçlar aras›nda fark yokken, ast›m grubunda en

iyi sonucun S-IB ile al›nd›¤› dikkati çekti. Sonuç: IB, ast›ml› olgularda rever-

zibiliteyi yans›tmakta yetersiz kalmaktad›r. Bu nedenle ast›m- KOAH ay›r›c›

tan›s›nda erken reverzibilite testinde β2-agonist ya da β2- a g o n i s t - a n t i k o l i n e r-

jik kombinasyonu kullan›lmal›d›r.

PS-619

KAV‹TER AKC‹⁄ER HASTALIKLARINDA TORAKS

B‹LG‹SAYARLI TOMOGRAF‹S‹N‹N AYIRICI TANIYA KATKISI

A. Erbaycu1, N. Aksel1, A. Çakan1, A. Özsöz 1, Ö. Soy2

1 Dr. Suat Seren Gö¤üs Hastal›klar› ve Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma

Hastanesi, Gö¤üs Hastal›klar› Klini¤i, ‹zmir2 Dr. Suat Seren Gö¤üs Hastal›klar› ve Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma

Hastanesi, Radyoloji Bölümü, ‹zmir

Toraks bilgisayarl› tomografisi (BT) akci¤erdeki kavitelerin niteliklerini ay-

r›nt›l› flekilde belirlemektedir. Çal›flmada kavite ile seyreden akci¤er hasta-

l›klar›nda toraks BT’nin tek bafl›na tan›ya katk›s› prospektif olarak araflt›r›l-

d›. Toraks BT’de kavite tespit edilen toplam 100 olgu çal›flmaya al›nd›. Bir

radyolog taraf›ndan kavitelerin karakteristik özellikleri de¤erlendirildi. Akci-

¤er tüberkülozu (TB), akci¤er apsesi ve akci¤er kanseri tan›l› olgular, tüm ol-

gular›n %92’sini oluflturdu. En küçük ortalama çap TB kavitelerinde, en bü-

yük ortalama çap kanser kavitelerinde izlendi. Her üç tan› grubunda kavite

çap› istatistiksel farkl›l›k göstermedi (p=0.098). Kanser kavitelerinde duvar

kal›nl›¤› artm›flt› (p=0.000) ve tümünde nonüniform idi (p=0.044), sekon-

der bulgular önemli ölçüde fazlayd› (p=0.037). Kanser ve apse kavite cidar-

lar› TB kavitelerinden farkl› olarak düzensiz bulundu (p=0.002). Tüm TB ka-

vitelerinin çevresinde satellit lezyonlar vard› (0.001). Kavitede hava-s›v› içe-

ri¤i kanser ve apse grubunda daha fazla görüldü (p=0.006). Radyolo¤un bir,

iki veya üç adet tan› tahmininde bulundu¤u olgularda gerçek tan› ile uyum

oranlar› s›ras›yla %89.4, %87.8 ve %100 olarak bulundu (p=0.45). Sonuç

olarak kavitenin duvar kal›nl›¤›, cidar›, içeri¤i, sekonder bulgu ve satellit lez-

yonlar TB, kanser ve apse kavitelerinin ayr›m›nda büyük ölçüde yard›mc› ol-

makta, toraks BT ile radyolojik tan› ve gerçek tan› uyumu %87.8 ve %100

aras›nda de¤iflmektedir.

PS-620

BRONKOSKOP‹N‹N PLAZMA V‹SKOZ‹TES‹NE ETK‹LER‹

Ö. Yetkin1, ‹. Tek 2, D. Karnak 2, S. Beder2

1 Ankara Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› ve Tüberküloz AD,

Ankara2 Ankara Üniversitesi T›p Fakültesi ‹ç Hastal›klar› AD, Ankara

Amaç: Daha önce yap›lan çal›flmalarda plazma viskozitesinin akut faz re-

aktan› gibi davrand›¤› rapor edilmifltir. Bu çal›flman›n amac› bronkoskopi

gibi tan›sal giriflimlerin akut stres etkisinin plazma viskozitesi de¤iflimine

etkilerini araflt›rmak ve bu etkilerin olas› sonuçlar›n› de¤erlendirmek. Ge-

reç ve Yöntem : Yafllar› 28-74 aras›nda de¤iflen 40 hasta (E/K 25/15) çal›fl-

maya al›nd›. Hastalardan 10’u KOAH veya pnömoni, 15’i AC Ca, 15’i ise

hemoptizi flikayeti ile poliklini¤e baflvuran ancak herhangi bir patoloji sap-

tanmayan hastalardan oluflmaktad›r. Hastalardan bronkoskopi öncesi ve

POSTER SUNUMU TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹

158 TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Tablo. OSAS’l› hastalar›n klinik özellikleri

OSAS derecesi s a y › % D S ‹ E p w o r t h B K ‹ Boyun çevresi

H a f i f 3 0 7 1 . 5 1 7 . 1 0 ± 1 5 . 0 9 7 . 6 7 ± 3 . 1 1 2 8 . 8 7 ± 7 . 0 7 4 0 . 7 7 ± 3 . 3 7

O r t a 8 1 9 2 8 . 7 5 ± 1 4 . 9 8 9 . 0 0 ± 2 . 9 3 2 7 . 0 0 ± 2 . 2 0 4 0 . 7 5 ± 2 . 4 9

A ¤ › r 4 9 . 5 4 1 . 5 0 ± 2 3 . 6 2 1 2 . 5 0 ± 6 . 6 1 3 2 . 7 5 ± 0 . 5 0 4 3 . 5 0 ± 1 . 9 1

Page 21: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

sonras› plazma örneklemesi yap›ld›. Veriler: ‹fllem öncesi ölçülen plazma

viskozite de¤erleri ortalama 1.34mPa (1.13-1.47) ifllem sonras› ortalama

1.50 mPa (1.32-1.81). p<0.001. Sonuç: Bronkoskopi yap›lan tüm olgular-

da ifllem sonras› plazma viskozitesinin ifllem öncesine göre anlaml› derece-

de artt›¤› saptand›. Bronkoskopi gibi tan›sal giriflimlerin hastalar üzerinde

akut strese neden olarak plazma viskozitesini de¤ifltirdi¤i gözlendi.

PS-621

HEMOPT‹Z‹L‹ VE NORMAL VEYA NORMALE YAKIN

AKC‹⁄ER GRAF‹S‹ OLAN OLGULARDA B‹LG‹SAYARLI

TOMOGRAF‹ VE F‹BEROPT‹K BRONKOSKOP‹N‹N TANISAL

DE⁄ER‹

D. Marafll›1, Z. Ketenci1, B. Ketenci2, G. Yüce1, N. Ad›güzel1, H. Yücel1,

Z. Arslan1, Ö. Demiröz1

1 Heybeliada Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve

Araflt›rma Hastanesi, ‹stanbul2 Siyami Ersek Gö¤üs Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi, ‹stanbul

Özet: Hemoptizi gö¤üs hekimlerinin s›kl›kla karfl›laflt›¤› bir semptom ve bul-

gudur. Hemoptizi hemen hemen tüm akci¤er hastal›klar›nda oldu¤u gibi baz›

sistemik hastal›klar›n da belirtisi olarak karfl›m›za ç›kabilmektedir. Biz çal›flma-

m›zda hemoptizili ve normal veya normale yak›n postero –anterior akci¤er

grafisi olan olgularda bilgisayarl› tomografi ve fiberoptik bronkoskopinin tan›-

daki de¤erini araflt›rmay› amaçlad›k. Bu nedenle hastanemize Ekim 1996-Ha-

ziran 2001 tarihleri aras›nda hemoptizi flikayeti ile yatan yukar›daki akci¤er fil-

mi özelliklerine sahip 50 hastay› çal›flmam›za dahil ettik. 25’i kad›n (%50),

25’i erkek (%50) olan olgular›m›zda ortalama yafl 37.2±16.1 idi. Olgular›n

23’ünün (%46) R‹E grafisi normal, 27’sinin (%54) ise nondiagnostik ve non-

lokalize idi. Çal›flma kapsam›na en az 5 ml/gün kanamas› olan olgular dahil

edildi. Olgular›n yap›lan KBB muayenesinde kanamay› izah edecek bir üst so-

lunum yolu patolojisine rastlanmad›. Tüm olgulara bilgisayarl› tomografi çeki-

lip fiberoptik bronkoskopi uyguland›. bilgisayarl› tomografi ve fiberoptik bron-

koskopi ile toplam 35 olguya (%70) tan› konuldu. Bilgisayarl› tomografi ile 28

olguya (%56) tan› konulurken fiberoptik bronkoskopi ile 9 olguya (%18) ol-

guya tan› konulabildi. Bu çal›flmalar›n sonucunda diagnostik aç›dan bilgisayar-

l› tomografinin fiberoptik bronkoskopiye üstün oldu¤unu (p<0.01) saptad›k.

PS-622

TALYUM S‹NT‹GRAF‹S‹N‹N KARD‹AK SARKO‹DOZUN

TANISINDAK‹ DE⁄ER‹

B. Ocakl›1, N. Uslu 2, Z. Karakurt2, H. Türker2, E. Sulu 2, C. Gedik2

1 SSK Süreyyapafla Gö¤üs Kalp Damar Hastal›klar› E¤itim Hastanesi, ‹stanbul2 Siyami Ersek Gö¤üs Kalp Damar Cerrahisi E¤itim Hastanesi, Kardioloji

Bölümü, ‹stanbul

Sarkoidoz kalbi de tutabilen sistemik, nedeni bilinmeyen, granülamatöz bir

hastal›kt›r. Kardiak sarkoidoz post mortem çal›flmalarda s›k (%20-30) rast-

lansa da klinik semptomlar› nonspesifik olup ileri tetkik için semptomlar›n

özgüllük ve duyarl›l›¤› düflüktür. Amaç: Çal›flmam›zda kardiak semptomsuz

sarkoidozlu olgularda Talyum 201 sintigrafisinin (TI) standart ekokardiogra-

fi (EKO) ve holter tetkiklerine göre kardiak tutulumu göstermedeki de¤eri

araflt›r›ld›. Yöntem: Klini¤imizde ileriye dönük planlanan klinik-radyolojik

çal›flmada; klinik, radyolojik, patolojik sarkoidoz tan›s› alm›fl, kardiak semp-

tomu bulunmayan ve steroid tedavisinde olmayan 32 olgu (17’si kad›n, yafl

ortalamalar› 46±12 y›l; 15’i erkek yafllar› 37±10 y›l) çal›flmaya al›nd›. Hasta-

lar›n 17’si (%53) evre 2, 12’si (%37) evre 1, 4’ü ise (%10) evre 3 idi. Kardi-

ak tutulum için olgular s›ras›yla EKO, 24 saatlik holter EKG, TI 201 sintig-

rafisi Siyami Ersek E¤itim Hastanesi’nde yap›ld›. TI 201 sintingrafide patolo-

jik sonuçlarda koroner angio yap›larak koroner arter hastal›¤› d›flland›. Bul-

gular Otuz iki olgunun 13’ünde (%41) TI 201 sintigrafisinde kardiak tutulum

gözlendi ve koroner angialar›nda kalp damar hastal›¤› d›flland›. Bu 13 hasta-

n›n 6’s› (%46) evre 1 sarkoidoz, 6’s› (%46) evre 2, 1 (%8) olgu da evre 3 sar-

koidoz idi ve bu olgulara sistemik steroid tedavisi baflland›. Kardiak tutulumu

olan olgular aras›nda yafl, cinsiyet, solunum fonksiyon de¤erleri, kalsiyum,

ACE düzeyleri aras›nda anlaml› fark yoktu. Olgular›n EKO, holter EKG bul-

gular› nonspesifikti. Sonuç: Çal›flmam›zda semptomsuz kardiak sarkoidozu

de¤erlendirmede Talyum 201 sintigrafisinin standart EKO ve holter EKG’ye

üstün ve non-invazif yöntem oldu¤u kanaatine var›lm›flt›r.

PS-623

AKC‹⁄ER KANSER‹ TANISINDA F‹BEROPT‹K

BRONKOSKOP‹ ‹LE ALINAN B‹YOPS‹LER‹N BAfiARISINI

ETK‹LEYEN FAKTÖRLER (LOJ‹ST‹K REGRESYON ANAL‹Z‹)

B. Berktafl, N. ‹lhan Mutluay, H. Bay›z, N. Baflay, T. Özdemir, M. Berko¤lu

Atatürk Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma

Hastanesi, Ankara

Çal›flmam›z›n amac› malignite flüphesi ile fiberoptik bronkoskopi yap›lan

ve biyopsi al›nan hastalarda forseps biyopsi ile tan› elde etme olas›l›¤›n› et-

kileyen faktörlerin belirlenmesidir. Yetmifl yedi fiberoptik bronkoskopi ifl-

lemi retrospektif olarak analiz edildi. Genel olarak biyopsi ile tan› elde et-

me oran› %57.1 (sitoloji hariç) iken bu oran santral endobronfliyal lezyon-

larda %81.8’e kadar yükseliyordu. Çok de¤iflkenli lojistik regresyon analizi

sonucunda lezyonun görünümü ve lokalizasyonu (odds oran› s›ras›yla 4.638

ve 4.657) ve al›nan parçalar›n bronkoskopistin görüflüne göre yeterlili¤i

(odds oran›=2.932) önemli faktörler olarak belirlendi. Bronkoskopistin kaç

y›ld›r uzman olarak çal›flt›¤›, anatomik varyasyon olup olmamas›, tümörün

mukozaya uzakl›¤›, biyopsi ifllemi türü önemli faktörler olarak saptanmad›.

Al›nan örneklerin kesin say›s› de¤il durumu (boyut, görünüm, ezilme olup

olmamas› gibi) daha önem tafl›yordu. Çok de¤iflkenli analizde bronkosko-

pistin al›nan parçan›n yeterli olup olmamas› konusundaki deneyimi istatis-

tiksel anlaml› bir faktördü. Sonuç olarak bronkoskopistin patologla iflbirli-

¤i yaparak al›nan parçalar›n histopatolojik analize uygunlu¤u konusundaki

deneyimini art›rmas›, ifllem s›ras›nda hasta konforunu art›r›c› önlemler ile

yeterli biyopsi al›n›ncaya kadar ifllemin sürdürülebilmesinin sa¤lanmas›n›n

akci¤er kanseri tan›s›nda fiberoptik bronkoskopiden maksimum yarar›n

al›nmas›n› sa¤layaca¤›n› düflünüyoruz.

PS-624

T‹P 1 D‹ABET‹K HASTALARDA SOLUNUM FONKS‹YONLARI

M. Erelel1, S. Salman2, Ç. Çuhadaro¤lu2, H. ‹flsever3, N. Gürsoy 3, K. Karfl›da¤3

1‹stanbul Üniversitesi ‹stanbul T›p Fakültesi, Gö¤üs Hastal›klar› AD, ‹stanbul2‹stanbul Üniversitesi ‹stanbul T›p Fakültesi ‹ç Hastal›klar› AD, Diabet BD,

‹stanbul3‹stanbul Üniversitesi ‹stanbul T›p Fakültesi Halk Sa¤l›¤› AD, ‹stanbul

Oksidatif stress ve reaktif oksijen radikalleri kronik inflamatuar akci¤er has-

tal›¤› patogenezinde sorumlu tutulmaktad›r. Birçok inflamatuar etken CO

afl›r› üretimine neden olmaktad›r. Akci¤er bu maddenin bafll›ca üretim ve

at›m yeridir. Bizim çal›flmam›zda 17 tip 1 diabetik hastan›n 12’sinde

(%70.5) obstrüksiyon saptand›. Obstrüksiyonun olmas›n›n diabet hastal›¤›n

süresi ile ilgili oldu¤u saptand› (p<0.05). 6 olguda (%35.3) difüzyon kapasi-

tesinin azalm›fl oldu¤u saptand›. Difüzyon kapasitesi ölçümü solunum hava-

s›nda yüksek CO düzeyi olan hastalarda yanl›fl ölçüme neden olmaktad›r.

Difüzyon kapasitesi bizim olgular›m›zda solunum havas›nda CO düzeyine

göre yeniden hesapland›. Bu durumda 6 hastan›n 2’sinde difüzyon kapasite-

sinin normal oldu¤u görüldü. Fakat hâlâ 4 hastada düflük de¤erde idi. Olgu-

lar›m›zda retinopati, nefropati, nöropati s›ras› ile 6 (%35.2), 3 (%17.6), 2

(11.7) olguda saptand›. En az bir komplikasyon ise 7 (%41.1) olguda saptan-

d›. Ölçülen hiçbir parametre, komplikasyonu predikte etmemekte idi.

TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹ POSTER SUNUMU

159TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 22: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

PS-625

BRONfiEKTAZ‹ ET‹YOLOJ‹S‹ ARAfiTIRILIRKEN BRONfi

B‹YOPS‹S‹ ‹LE TANI KONAN B‹R PULMONER HAMARTOMA

OLGUSU

‹. Yüksekol, A. Balkan, M. Özkan, M. B›çak, C. Can, H. Bilgiç,

N. Demirci, K. Ekiz

GATA, Ankara

20 yafl›nda erkek hasta, çocukluk ça¤›ndan beri devam eden sol yan a¤r›s›,

öksürük yak›nmalar›yla klini¤imize baflvurdu. Özgeçmiflinde 4 yafl›nda tü-

berküloz geçirme öyküsü bulunuyordu. Fizik muayenede trakea sola itilmifl,

sol hemitoraks solunuma az kat›l›yor, solunum sesleri azalm›fl ve solda ön-

de ve arkada yayg›n orta raller ve polifonik ronküsler duyuluyordu. Çeki-

len PA akci¤er grafisinde kalp ve trakea sola deviye idi ve solda diyafrag-

ma yukar› do¤ru yer de¤ifltirmiflti. Bilgisayarl› toraks tomografisinde sol ak-

ci¤erin tüm segmentlerinde kistik bronflektazik alanlar mevcut olup sol ak-

ci¤er volümü azalm›flt›, sol akci¤er hilustan bafllayarak inferiora alt loba

do¤ru uzanan lobüle konturlu ve yaklafl›k 4.5x2.5 cm boyutlar›nda yumu-

flak doku kitlesi izlendi. Fiberoptik bronkoskopik incelemede sol ana bronfl

lateral duvarda mukozaya ince bir sapla tutunan polipoid lezyon gözlendi.

Sol alt lob a¤z› bantlar halinde endobronfliyal lezyon ile t›kal› idi. Sol ana

bronfl giriflindeki lezyondan al›nan biyopsi hamartoma olarak raporland› ve

hastaya cerrahi tedavi önerildi. Hasta kabul etmedi. Hamartoma olgusu

genç yafl grubunda daha az görülmesi ve inflamatuar akci¤er hastal›¤› zemi-

ninde stimüle olmufl olabilece¤i nedenleriyle ve bronflektazi etiyolojisi

araflt›r›rken tan› konmas› orijinal bulunarak sunulmufltur.

PS-626

AKC‹⁄ER KANSER‹NDE MED‹AST‹NAL LENF NODU

TUTULUMUNUN B‹LG‹SAYARLI TOMOGRAF‹ ‹LE

DE⁄ERLEND‹R‹LMES‹

G. Alt›ay, O. Hatipo¤lu, G. Pekindil, T. Ekim, E. Tabako¤lu, Y. Yörük,

T. Ça¤lar

Trakya Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, Edirne

Akci¤er kanserli hastalar›n evrelendirilmesinde, tedavinin planlanmas›nda

ve prognozun belirlenmesinde mediastinal lenf nodlar›n›n durumu önem-

lidir. Mediastinal lenf nodlar›n›n de¤erlendirilmesinde noninvazif yöntem

olarak bilgisayarl› tomografi (BT) kullan›lmaktad›r. Ancak yanl›fl pozitif ve

negatif sonuçlar›n yüksekli¤inden dolay› etkinli¤i halen tart›flmal›d›r. Bu

çal›flmada akci¤er kanseri evrelemesinde bilgisayarl› tomografinin de¤erini,

ayr›ca yanl›fl pozitifli¤e ve yanl›fl negatifli¤e yol açan sebepleri tespit etme-

yi amaçlad›k. Nisan 1995-Aral›k 2000 tarihleri aras›nda, akci¤er kanseri

sebebiyle opere olan 42 hastan›n bilgisayarl› tomografileri ve postoperatif

patoloji sonuçlar› retrospektif olarak de¤erlendirildi. Mediastinal lenf nod-

lar›n› saptamada BT’nin duyarl›l›¤›n› %81, özgüllü¤ünü %57, etkinli¤ini

%69, pozitif prediktif de¤erini %65, negatif prediktif de¤erini %75 olarak

tespit ettik. BT ve patolojik evre %57 (n=24) olguda ayn› idi. Yanl›fl so-

nuçlar›n yüksek olmas›n›n en önemli nedenleri bilgisayarl› tomografilerde

kontrast madde uygulama yetersizlikleri, kanserin santral yerleflimli olmas›,

malign ve benign karar›n›n sadece lenf nodunun büyüklü¤üne göre de¤er-

lendirilmesi idi.

PS-627

PLEVRAL EFÜZYONLARDA REAKT‹F OKS‹JEN

METABOL‹TLER‹N‹N TRANSUDA-EKSUDA

AYIRIMINDAK‹ YER‹

E. Ceylan1, K. Uzun 2, H. Dülger3

1 Harran Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, fianl›urfa2 Yüzüncü Y›l Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, Van3 Yüzüncü Y›l Üniversitesi T›p Fakültesi Biyokimya AD, Van

Bu çal›flmada 75 plörezili olgunun plevra s›v›s› ve serum ROM (Reaktif

Oksijen Metabolitleri) de¤erleri ile kontrol grubu olarak seçilen 21 kiflinin

serum ROM de¤erleri ölçülerek, transuda-eksuda ay›r›m›ndaki yeri araflt›-

r›ld›. Olgular›n 55’i eksuda, 20’si transuda özelli¤inde olup, 25’inde akci¤er

kanseri, 20’sinde tüberküloz, 20’sinde kalp yetmezli¤i ve 10’unda pnömoni

nedenli plörezi vard›. Eksudal› olgular›n ortalama plevra s›v› ROM de¤er-

leri 719±346 IU/L, transudal› olgular›n plevra s›v› ROM de¤erleri 309±265

IU/L bulundu. Eksudal› olgular›n ortalama plevra s›v› ROM de¤erleri tran-

sudal› olgular›n ortalama plevra s›v›s› ROM de¤erlerinden istatistiksel ola-

rak anlaml› bir flekilde yüksek idi (p<0.001). Eksudal› olgular›n ortalama

serum ROM de¤erleri 561±27 IU/L, transudal› olgular›n ortalama serum

ROM de¤erleri 320±132 IU/L ve kontrol grubunun ortalama serum ROM

de¤erleri 247±89 IU/L olarak bulundu. Eksudal› olgular›n ortalama serum

ROM de¤erleri transuda ve kontrol grubu bireylerin ortalama serum ROM

de¤erlerinden yüksek olup olgu gruplar› aras›nda istatistiksel olarak anlam-

l›l›k vard› (s›ras›yla p<0.001,<0.0001). Eksudal› olgular›n plevra/serum

ROM de¤erleri 1.41±0.75, transudal› olgular›n plevra/serum ROM de¤er-

leri 0.67±0.34 olarak bulundu. Eksudal› olgular›n plevra/serum ROM de-

¤erleri transudal› olgulara göre istatistiksel olarak anlaml› bir flekilde yük-

sek idi (p<0.001). Plevra s›v›s› ve serum ROM de¤erleri için s›n›r de¤er 800

IU/L ve plevra/serum ROM oran› için 1.00 kabul edildi¤inde transuda-ek-

suda ay›r›m›nda plevra s›v› ROM de¤erlerinde spesifisite %94, sensitivite

%47 bulunurken, serum ROM de¤erlerinde spesifite %100, sensivite %46

ve plevra/serum ROM de¤erlerinde ise spesifite %89, sensivite %55 olarak

bulundu. Sonuç olarak eksuda niteli¤indeki plevra s›v›lar›nda oksidatif

streste rol oynayan Reaktif Oksijen Metabolitlerinin transuda niteli¤inde-

ki plevra s›v›lar›na göre daha fazla artt›¤› gözlenmifltir. Buna göre transuda-

eksuda ay›r›m›nda Reaktif Oksijen Metabolitlerinin tan›sal de¤eri olabilir

sonucuna var›ld›.

PS-628

RESPIRATORY IMPEDANCE IN PATIENTS WITH

RESTRICTIVE DISORDERS OF VENTILATION

L. Kiryukhina, L. Novikova, M. Kameneva, E. Aganezova

Research Institute of Pulmonology at Saint-Petersburg State Medical University,

Russia

Aim of the study: To evaluate the possibility of the impulse oscillometry

(IO) to reflect the changes of lung elastic properties in patients with

restrictive disorders of ventilation. Materials and Methods: We studied 25

patients (mean ages 48±3) with idiopathic pulmonary fibrosis (IPF) with

total lung capacity (TLC) less 80 %predicted values. All patients were per-

formed IO and forced spirometry (MasterScreen IOS, E. Jaeger), body-

plethysmography and investigation of lung elastic properties with oesoph-

agus catheter (MasterLab, E. Jaeger). We studied the correlation analysis

between parameters of IO and lung elastic recoil (CR), elastic pressure at

100% TLC, dynamic lung compliance (CLdyn), static lung compliance

(CLst). Results of the significant index of correlation are presented in the

table. Conclusion: The changes of IO parameters may reflect the changes

of lung elastic properties in patients with restrictive disorders, especially

RF. Combined use of spirometry and IO may be usefull to detect disorders

of lung mechanic in such patients.

POSTER SUNUMU TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹

160 TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 23: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

Table. Results of the correlation analysis

Parameters of IO C R Pel 100 C L d y n C L s t

Respiratory resictance (Z) r= 0.53 r= 0.47 N S N S

( p < 0 . 0 1 ) ( p < 0 . 0 4 )

Resistance at 5 Hz (R5) r= 0.52 r= 0.46 N S N S

( p < 0 . 0 1 ) ( p < 0 . 0 4 )

Reactance at 5 Hz (X5) r= -0.41 N S r= 0.39 r= 0.41

( p < 0 . 0 5 ) ( p < 0 . 0 5 ) ( p < 0 . 0 5 )

Resonance frequency (RF) r= 0.73 r= 0.48 r= 0.49 r= 0.62

( p < 0 . 0 1 ) ( p < 0 . 0 3 ) ( p < 0 . 0 2 ) ( p < 0 . 0 1 )

PS-629

PLEVRAL SIVILARDA TRAVMAT‹K NEDENLERLE OLUfiAN

HEMORAJ‹LER‹N TRANSUDA-EKSUDA AYRIMINDA

KULLANILAN B‹YOK‹MYASAL PARAMETRELER ÜZER‹NE

ETK‹S‹

F. U¤urman, A. Gözü, S. Göçmen, B. Samurkaflo¤lu, B. Akkalyoncu, G.

Önde Üçoluk, T. Ery›lmaz

Atatürk Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim Araflt›rma Hastanesi,

Ankara

Amaç: Torasentez s›ras›nda oluflan travmalar sonucunda birçok numune he-

morajik nitelik alabilir. Bu çal›flmada, plevral s›v›larda artan kan konsantras-

yonlar›n›n, transuda-eksuda ayr›m›nda kullan›lan biyokimyasal parametrele-

re etkisinin saptanmas› amaçlanm›flt›r. Yöntem: Plevral s›v›l› 67 hasta çal›fl-

maya al›nd›. Hastalardan al›nan s›v› örnekleri 5 ayr› tüpe bölündü. Birinci

tüp kan kar›flt›r›lmadan, 2. tüpe %2 (9.8 cc s›v›+0.2 cc kan), 3. tüpe %5 (9.5

cc s›v›+0.5 cc kan), 4. tüpe %10 (9 cc s›v›+1 cc kan) ve 5 numaral› tüpe %20

(8 cc s›v›+2 cc kan) oran›nda hastan›n kendi kan›ndan kar›flt›r›larak eflza-

manl› serum örnekleri ile laboratuvara gönderildi. Sonuçlar: Otuz bir hasta

Light kriterlerine, 43 hasta albumin gradyentine, 44 hasta kolesterol de¤eri-

ne (cut-off de¤er 55 mg/dl), 37 hasta kolesterol oran›na (cut-off: 0.3), 21 has-

ta bilirübin oran›na (cut off:0.6) göre transuda niteli¤indeydi. Transuda

gruplar›nda, bütün biyokimyasal parametrelerde istatistiksel olarak anlaml›

de¤iflimler izlendi (ba¤›ml› gruplarda tekrarlayan de¤erler analizi). Light kri-

terlerine göre 4 örnek (%12.9), albumin gradyentine göre 6 örnek (%14),

kolesterol düzeyine göre 5 örnek (%11.4), kolesterol oran›na göre 10 örnek

(%27), bilirübin oran›na göre 3 örnek (%14.3) eksudaya dönüfltü. Light kri-

terlerindeki dönüflüm sadece 5 numaral› örnekte olurken, di¤er biyokimyasal

parametrelerde daha düflük oranlarda kan kar›flmas›yla da dönüflüm izlendi.

Sonuç: Transuda niteli¤indeki plevral s›v›lara kan kar›flmas› ile eksudaya dö-

nüflüm görülebilmektedir. Özellikle s›n›rdaki olgularda, al›nan numunenin

hemorajik olmas› halinde bu durum önem kazanabilir. Light kriterleri, he-

morajik s›v›larda daha güvenilir kriterler gibi durmaktad›r.

PS-630

F‹BEROPT‹K BRONKOSKOP‹ ‹fiLEM‹ SIRASINDA

GÖZLENEN HEMOD‹NAM‹K DE⁄‹fi‹KL‹KLER

S. Özdo¤an, ‹. Teveto¤lu, A. Eren, N. K›ral, B. Ça¤layan

Dr. Lütfi K›rdar Kartal E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi Gö¤üs Hastal›klar›

Klini¤i, ‹stanbul

Fiberoptik bronkoskopi (FOB) gö¤üs hastal›klar› kliniklerinde çok yayg›n

olarak kullan›lan tan›sal bir ifllemdir. Lokal anestezi ve i.v. düflük doz ben-

zodiyazepin sedasyonu alt›nda yap›lan bu ifllem s›ras›nda hastalar›n arteriyel

oksijen saturasyonu (SaO2), arteriyel tansiyon (TA) ve kardiyak ritm gibi

hemodinamik bulgular›nda ne gibi de¤ifliklikler oldu¤unu saptamak amac›y-

la bu çal›flma planland›. Aral›k 2001- fiubat 2002 tarihleri aras›nda klini¤i-

mizde FOB yap›lan toplam 34 hasta çal›flmaya al›nd›. Ortalama 27.56±5.94

dakika süren ifllem s›ras›nda tüm hastalar, rutin O2 verilmeksizin pulse oksi-

metre ve kardiyak monitörizasyon ile takip edildi. Bafllang›ç SaO2 tüm has-

talarda %90 ve üzerinde olup ifllem s›ras›nda 20 saniyeden uzun süreli

%90’›n alt›na düflen hastalar desatürasyon olarak kaydedilip, nazal O2 v e r i l-

meye baflland›. 34 hastan›n 15’inde (%44.12) en az bir kez desatürasyon ge-

liflti¤i, 19’unda (%55.9) bafllang›çta olmayan aritmi ortaya ç›kt›¤› saptand›.

Hastalar›n diyastolik TA’lar›nda ifllem öncesi ve hemen sonras›nda anlam-

l› farkl›l›k olmazken, sistolik TA’da ifllem sonras› ortalama 14.86 mmHg’l›k

bir art›fl gözlendi. Bu art›fl istatistiksel olarak anlaml› bulundu (p<0.05). De-

satürasyon veya aritmi geliflmesinde Diazepam veya Dormicum ile premedi-

kasyon yap›lmas›n›n farkl›l›k yaratmad›¤› gözlendi (p>0.05). Bu çal›flma

FOB s›ras›nda tüm hastalar›n pulse oksimetre ile takip edilmesinin gerekli-

li¤ini ve yine özellikle önceden bilinen kardiyak hastal›¤› olanlarda aritmi

yönünden dikkatli olunmas› gereklili¤ini vurgulamaktad›r.

PS-631

TÜBERKÜLOZ VE MAL‹GN PLEVRAL SIVILARIN AYIRICI

TANISINDA PLEVRAL SIVI ADENOZ‹N DEAM‹NAZ DÜZEY‹:

YEN‹ SINIR DE⁄ER ÖNER‹S‹

H. Y›ld›r›m1, M. Metintafl1, F. Alatafl 1, S. Metintafl2, S. Erginel2,

‹. Uçgun2, M. Kolsuz 3

1 Osmangazi Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, Eskiflehir2 Osmangazi Üniversitesi T›p Fakültesi Halk Sa¤l›¤› AD, Eskiflehir3 Deliklitafl Verem Savafl Dispanseri, Eskiflehir

Plevra s›v›s›nda yüksek adenozin deaminaz (ADA) seviyelerinin, plörezi tü-

berküloz (PT) tan›s›nda, 45 U/L s›n›r de¤er ile iyi bir ayraç oldu¤u öne sürül-

mektedir. Ancak malign plevra s›v›lar›nda da (MPS) ADA düzeyi k›smen

yüksek ç›kabilmektedir. Bu çal›flmada, PT ve MPS ayr›m›nda ADA düzeyi-

nin etkinli¤i ve ayr›m için en uygun s›n›r de¤erin belirlenmesi amaçlanm›fl-

t›r. Çal›flma boyunca 51 MPS’ li hastan›n plevral s›v› ADA seviyeleri ile 16

PT’ li hastan›n ADA seviyeleri belirlendi. En uygun ADA s›n›r de¤erini be-

lirlemek için “receiver operating characteristic (ROC)” analizi yap›ld›. Elde

edilen sonuçlar 45 U/L s›n›r de¤eri ile k›yasland›. 33.47 U/L (s›n›r PT’ li has-

talar›n plevral s›v› ADA düzeyleri ortalamas› 109.43 18.97U/L (s›n›r 6.40-82

U/L) idi; PT ve 61-173 U/L), MPS’ li hastalar›n 27.99 MPS’ li hastalar›n

plevral s›v› ADA düzeyleri aras›nda istatistiki olarak anlaml› farkl›l›k tespit

edildi (p<0.005). Bununla birlikte MPS’li hastalar›n 10’unda (%19.6) plev-

ral s›v› ADA düzeyleri 45 U/L’nin üzerindeydi. Uygulanan ROC analizlerin-

de PT ve MPS ay›r›c› tan›s›nda eflik de¤er olarak 60 U/L plevral s›v› ADA

düzeyinin en yüksek duyarl›l›k (%90.2) ve özgüllü¤e (%100) sahip oldu¤unu

belirlendi. Plevral s›v› ADA düzeyi 45 U/L kabul edildi¤inde duyarl›l›k

%80.4, özgüllük %100 idi. Sonuçta, hem PT hem de MPS s›kl›¤›n›n yüksek

oldu¤u ülkemiz hastalar›n›n de¤erlendirilmesi sürecinde e¤er plevral s›v›

ADA düzeyi ayraçlardan biri olarak kullan›lacaksa, plevral s›v› ADA düzeyi-

nin eflik de¤erlerinin daha yüksek al›nmas› gerekti¤i kanaatine ulafl›ld›.

PS-632

THE DIAGNOSTIC CONTRIBUTION (SHARE) OF THE

FIBROBRONCHOSCOPY IN THE CASE OF SMOKER

PATIENTS WITH A LONG STANDING COUGH

R. Ulmeanu, F. Mihaltan, E. Crisan, M. Alexe, I. Cordos, R. Stoica,

M. Chrivasa, L. Moraru, G. Iacobescu

National Institute of Pneumology M. Nasta, Romania

Between January 1998-December 2000 there have been examined by

fibrobronchoscopy 21 patients smokers (>10 years, 1>packet/day), who

presented spastic or productive cough resisting to standard treatment

(topic anti-inflamators and bronchodilatators, anti-bio therapy etc.) for a

period of 3 months-2 years. The thoracic x-ray has not showed a clear res-

piratory pathology. There were 3 female patinets and 18 men, between 34

and 74 years old (the average of 52 years). The fibrobronchoscopy, macro-

TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹ POSTER SUNUMU

161TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 24: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

scopic, has detected: bronchopulmonary neoplasm (4 cases), chronic bron-

chistic aspect (9 cases), bronchiectasis (3 cases confirmed afterwards by a

thoracic CT-scan, mutilative sequelae post bronchial tuberculosis (3

cases), foreign body intrabronchial (1 case, bone, right lower lobe), endo-

bronchial metastases (1 case, adenocarcinoma, colon neoplasm). For the

inflammation with concentric hypertrophy of the mucosa, it was per-

formed biopsies. To 3 cases it was detected severe discariotic lesions and

dysplasia. For 2 cases the histological aspect became normal after the dis-

appearance of a coexistent suppurative process. At 1 case, a repeated biop-

sy has confirmed an epidermoid carcinoma placed in the lower right apical

and basal bronchus. There were detected 6 cases with “neoplasm”: 4-“visi -

bles” (3 “non small”-afterwards operable, 1 microcellular II B-T2 N1M0),

1 concentric hypertrophy of the mucosa (biopsy- epidermoid carcinoma,

afterwards operable), 1 endobronchial metastases (colon). The label of

“smoker” (smoker = cough) can hide the real origin of the cough (not

always cough = smoker). The persistent cough at smokers patients requires

to look for other etiologies, in these cases the fibrobronchoscopy is strong-

ly recommended.

PS-633

POSTERO-ANTER‹OR AKC‹⁄ER GRAF‹S‹ VE SOL‹TER

PULMONER NODÜL

Ö. Karacan1, O. Aktafl ‹bifl1, fi. Akçay1, Ö. Akkoca2, F. Öner Eyübo¤lu2,

M. Coflkun3

1 Baflkent Üniversitesi T›p Fakültesi, Gö¤üs Hastal›klar› ve Tüberküloz AD,

A n k a r a2 Ankara Üniversitesi T›p Fakültesi, Gö¤üs Hastal›klar› ve Tüberküloz AD,

A n k a r a3 Baflkent Üniversitesi T›p Fakültesi, Radyoloji AD, Ankara

Postero-anterior (PA) akci¤er grafisinin soliter pulmoner nodül (SPN) ta-

n›s›nda ve kalsifikasyonu saptamadaki de¤eri ve gözlemciler aras› uyum

araflt›r›ld›. Bu amaçla spiral volümetrik toraks tomografisi alt›n standart

olarak kullan›ld›. Nodül lokalizasyonu, büyüklü¤ü ve kalsifikasyon varl›¤›

gibi parametrelerin SPN tan›s› koymadaki etkileri ayr›ca araflt›r›ld›. 3 cm

ve alt›nda, tek nodül içeren 57 adet spiral toraks tomografisi ve ayn› olgu-

lara ait PA akci¤er grafileri çal›flmaya al›nd›.Toraks tomografileri normal

olan 24 olgunun PA akci¤er grafileri de çal›flmaya dahil edildi. Toplam 81

akci¤er grafisi benzer mesleki tecrübedeki iki gö¤üs hastal›klar› uzman› ta-

raf›ndan ayr› seanslarda de¤erlendirildi. Nodüllerin 26’s› küçük (< 10 mm),

31’i büyük (?10 mm) idi. On sekiz nodülde kalsifikasyon vard›. En s›k sap-

tanan lokalizasyon sa¤ üst lob (n=11) idi. Birinci gözlemcinin SPN tan›s›n-

daki sensitivitesi bütün nodüller için %54.3, büyük nodüller için %64.5

olarak bulundu. ‹kinci gözlemcinin SPN tan›s›ndaki sensitivitesi oldukça

düflük olarak saptand› (%28). Her iki gözlemci de kalsifiye nodülleri kalsi-

fiye olmayan nodüllere göre yaklafl›k 2 kat fazla s›kl›kta saptad›lar. Bunun-

la birlikte kalsifiye SPN’lerin yar›s›ndan az› her iki gözlemci taraf›ndan sap-

tanabildi. SPN tan›s›nda gözlemciler aras› uyum düflük bulundu (kap-

pa=0.493). Toplam 81 akci¤er grafisinin 17’si (%21) gözlemciler taraf›n-

dan farkl› flekilde yorumland›. Elli yedi SPN’nin 26’s› her iki gözlemci ta-

raf›ndan da saptanamad›. Saptanamayan 26 SPN’nin 15’i küçük nodül gru-

bundayd›.Saptanamayan nodüllerin en s›k lokalizasyonu sol alt lob idi

(n=6). Her iki gözlemci için de en s›k saptanan radyolojik yorum hatas›

“yanl›fl negatiflik” idi. Sonuç olarak spiral tomografi ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda

PA akci¤er grafisi SPN tan›s›n› koymada, nodüldeki kalsifikasyonu sapta-

mada sensitivitesi düflük bir yöntemdir. PA akci¤er grafisinde SPN tan›s›

yönünden gözlemciler aras› uyum düflüktür.

PS-634

AKC‹⁄ER KANSERLER‹NDE BRONKOSKOP‹K FORSEPS VE

‹NCE ‹⁄NE ASP‹RASYONUNUN, KANSER‹N H‹STOLOJ‹K

T‹P‹NE VE ENDOBRONfi‹AL LEZYONUNUN fiEKL‹NE GÖRE

TANI DE⁄ER‹

Ö. Avc›, H. Solak, N. Ad›güzel, Ö. Öztürk, S. Öztafl, Ö. Tümer,

M. Kurutepe

Heybeliada Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma

Hastanesi, ‹stanbul

Çal›flmam›zda, Heybeliada Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim

ve Araflt›rma Hastanesi’nde 1998-2000 y›llar› aras›nda bronkoskopi ile

kanser tan›s› konulan 240 hasta retrospektif incelendi. Küçük hücreli d›fl›

karsinom (KHDK) veya küçük hücreli karsinom (KHK) tan›s› konulan ve

endobronfliyal forseps biyopsi ve bronkoskopik ince i¤ne aspirasyonunun

birlikte uyguland›¤› 76 hasta çal›flmaya al›nd›. Endobronfliyal forseps biyop-

si (EBFB); KHDK’da, KHK’da, endobronfliyal lezyonu vejetan kitle veya

submukozal infiltrasyon ve/veya bas› fleklinde olan hastalarda bronkosko-

pik ince aspirasyonuna (B‹‹A) üstün bulunmufltur. EBFB’nin tan› de¤eri

%82.9, B‹‹A’n›n tan› de¤eri %63.2 bulundu. Her iki yöntem birlikte kul-

lan›ld›¤›nda tan› de¤eri %98.7 oldu. Sonuç olarak kanserin muhtemel his-

tolojik tipi ve endobronfliyal lezyonun flekli ne olursa olsun her iki yönte-

min birlikte kullan›lmas› tan› de¤erini art›r›r.

PS-635

A BEHÇET’S DISEASE REVEALED BY BILATERAL

CHYLOTHORAX AND A PERICARDIC EFFUSION

H. Mohammed, L. Imad, F. Fihry

Hôpital Ibn Sina, Maroc

Chylothorax is the occurrence of chylus (lymph) in the pleura due to dam-

age or obstruction of the thoracic duct-it is rarely bilateral. The main aeti-

ology could stay unknown. A 42 year old man was hospitalized for: a dysp-

nea, increasing progressively since 2 months, inferior member’s oedema,

superior veno cava syndrom and a cutaneous signs such as: month’s aphto-

sis-pseudofolliculitis in the back. The chest roentgenogram showed a bilat-

eral pleurisy and superior mediastinal widening; the pleural ponction

brought a lacteous liquid, Rivalta + (TG = 6g/l; cholesterol 0.7g/l). an

echocardiography objectived a small pericardic effusion without hemody-

namic retentissement with the nature lacterous has not been confirmed.

The TDM showed a superior veino cava syndrom thrombosis. In front of

this radio-clinical context : the diagnosis of Behcet’s disease was hold. The

patient’s outcome under oral corticotherapy, colchicine and platelets anti-

aggregates after 6 weeks was very succeful (disappearence of all clinical and

radiological signs). Though this observation we underline the interest to

raise up the Behçet’s disease as a cause of the chylothorax even if it is rare,

but the out come under treatment is satisfying. Ref: G. Hilledal:

Chylothorax and pseudo chylathorax ERJ 1997; 10 : 1157-1162.

PS-636

SARKO‹DOZLU OLGULARDA TANI

L. Sa¤lam, H. Kaynar, M. Akgün, M. Görgüner, A. Mirici

Atatürk Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, Ankara

Çal›flmam›zda, sarkoidozlu olgularda klinik, radyolojik, laboratuvar bulgu-

lar› ve histopatolojik tan› yöntemlerini araflt›rmay› amaçlad›k. Son 10

(1991-2001) y›lda klini¤imizde sarkoidoz tan›s› alan 20 olgu retrospektif

POSTER SUNUMU TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹

162 TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 25: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

olarak incelendi. Olgular›n 14’ü (%70) kad›n, 6’s› (%30) erkek olup, orta-

lama yafl 41±13 idi. On alt› (%80) olguda nefes darl›¤›, 14 (%70) olguda

öksürük, 7 (%35) olguda gö¤üs a¤r›s›, 6 (%30) olguda balgam ç›karma

semptomu vard›. On dört (%70) olguda ise, bir veya birden fazla nonspesi-

fik (atefl, yorgunluk, halsizlik, kilo kayb›) semptomlar vard›. Postero-ante-

rior akci¤er grafilerinde, 11 (%55) olguda bilateral hiler lenfadenopati, 3

(%15) olguda parankim tutulumu, 6 (%30) olguda bilateral hiler lenfade-

nopati ve parankim tutulumu görüldü. Solunum fonksiyon testi, olgular›n

10’unda (%50) normal bulunurken, 4 (%20) olguda restriktif, 6 (%30) ol-

guda ise hem obstrüktif hem de restriktif tipte yetmezlik gösteriyordu.

Bronkoskopik muayene 10 (%50) olguda normaldi, 8 (%40) olguda indi-

rekt bulgular ve 2 (%10) olguda endobronfliyal lezyon görülmüfltü. Histo-

patolojik tan›, 4 (%20) olguda skalen lenf nodu biyopsisi, 3 (%15) olguda

mediastinaskopi, 3 (%15) olguda bronkoskopi (endobronfliyal biyopsi,

transbronfliyal biyopsi, transbronfliyal i¤ne aspirasyonu), 1 (%5) olguda

aç›k akci¤er biyopsisi ile elde edilmiflti. Olgular›n 9’unda (%45) ise klik ve

radyolojik bulgular ile tan› konulmufltu. Sonuç olarak olgular›m›z›n 11’in-

de (%55) klinik ve radyolojik bulgular hitopatolojik tan› ile desteklenmifl-

ti. Dokuz (%45) olguda histopatolojik tan› yoktu. Sarkoidozun di¤er granu-

lomatoz hastal›klardan ay›r›m› için klinik ve radyolojik bulgular›n histopa-

tolojik tan› ile desteklenmesi gerekti¤ini düflünüyoruz.

PS-637

D‹FFÜZ AKC‹⁄ER HASTALI⁄I TANISINDA

M‹N‹TORAKOTOM‹ ‹LE AKC‹⁄ER B‹YOPS‹S‹

Y. Yörük, M. De¤irmenci, S. Köse, R. Mamedov

Trakya T›p Fakültesi Gö¤üs Cerrahisi AD, Edirne

Diffüz akci¤er hastal›¤› nedeniyle 12 hastaya (7 erkek, 5 kad›n, ort.51. 6-73)

akci¤er biyopsisi yap›ld›. Olgularda minitorakotomi yaklafl›m› ve TA 40

veya 60 mm stapler ile wedge rezeksiyon uyguland›. HRCT ile parankim

infiltrasyonunun giriflim alan› belirlendi. Sol alt lob 6, lingula 3, sa¤ alt lob

2 ve orta lob 1 olguda biyopsi alan›yd›. Bütün olgularda tan›ya ulafl›ld›.

‹diopatik pulmoner fibrozis 4, bronkoalveoler karsinom, tüberküloz,

bronfliyolitis obliterans 2’fler olguda ve Wegener ile sarkoidoz 1’er olguda

saptand›. Bir olguda geç pnömotoraks d›fl›nda komplikasyon görülmedi

(%8.3). Mortaliteye rastlanmad›. Minitorakotomi yoluyla akci¤er biyopsisi

düflük morbidite ve mortalite oran› ile diffüz akci¤er hastal›¤›nda yüksek

tan› sa¤lamaktad›r.

PS-638

ANT‹H‹PERTANS‹F TEDAV‹ ALAN VE ALMAYAN

ESANS‹YEL H‹PERTANS‹YONLU OLGULARDA SOLUNUM

FONKS‹YON TESTLER‹ VE EKOKARD‹YOGRAF‹K

BULGULARIN KARfiILAfiTIRILMASI

A. Güven1, N. Köksal2, E. Ça¤layan 2

1 Sütçü ‹mam Üniversitesi T›p Fakültesi Kardiyoloji AD, Kahramanmarafl 2 Sütçü ‹mam Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD,

Kahramanmarafl

Hipertansif hastalar›n bir k›sm› nefes darl›¤›ndan yak›n›r. Yap›lan çal›flma-

lar akci¤er fonksiyonu ile kan bas›nc› aras›nda ters bir iliflki oldu¤unu gös-

termifltir. Çal›flmam›z›n amac› tedavi alan ve almayan esansiyel hipertansi-

yonlu olgularda solunum fonksiyonu testleri aras›nda fark olup olmad›¤›n›

de¤erlendirmektir. Çal›flmaya antihipertansif tedavi alan (grup I; 19 erkek,

14 kad›n, yafl 8) ve tedavi almayan (grup II; 18 erkek, 12 kad›n, yafl ortala-

mas› 50ortalamas› 52 6) olgular al›nd›. Sigara içenler, kalp yetersizli¤i olan-

lar, koroner arter hastal›¤›, diabetes mellitus, obezite ve akci¤er hastal›¤›

olanlar çal›flma d›fl› b›rak›ld›. Hastalar›n tamam›na solunum fonksiyon tes-

ti ve ekokardiyografik de¤erlendirme yap›ld›. Grup II’de Zorlu Vital Kapa-

site (FVC) de¤erleri grup I’e göre anlaml› derecede düflük bulunurken

(p<0.05), birinci saniyedeki Zorlu Ekspiratuar Volüm (FEV1) ve

FEV1/FVC bak›m›ndan iki grup aras›nda fark yoktu. Ekokardiyografik de-

¤erlendirmede grup II’nin mitral E/A oran› grup I’e göre daha düflük bulu-

nurken (p<0.05), izovolemik relaksasyon zaman› (IVRT) ve deselerasyon

zaman› (DT) daha yüksek bulundu (s›ras›yla p<0.05 ve p<0.05). Her iki

grupta da sistolik fonksiyonlar aras›nda fark yoktu (p>0.05). Tedavi alma-

yan hipertansif olgularda FVC de¤erlerinin tedavi alan olgulardan daha

düflük oldu¤u ve bu düflüklü¤ün sistolik fonksiyondan ziyade diyastolik dis-

fonksiyona ba¤l› oldu¤u ve hipertansif hastalardaki efor dispnesinin de¤er -

lendirilmesinde ekokardiyografik de¤erlendirmenin yan› s›ra solunum

fonksiyon testlerinin de bak›lmas›n›n daha do¤ru olaca¤› kan›s›na var›ld›.

PS-639

ENFEKS‹YON VE MAL‹GN‹TEYE SEKONDER GEL‹fiEN

PLEVRA SIVILARI V‹SKOZ‹TELER‹N‹N KARfiILAfiTIRILMASI

Ö. Yetkin1, ‹. Tek 2, N. Numano¤lu2

1 Ankara Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› ve Tüberküloz, Ankara2 Ankara Üniversitesi T›p Fakültesi ‹ç Hastal›klar›, Ankara

Amaç: Enfeksiyon ve maligniteye sekonder geliflen Light kriterlerine göre

eksuda niteli¤indeki plevra s›v›lar›n viskozitesini araflt›rmak ve gruplar ara-

s›ndaki viskozite fark›n› de¤erlendirmek. Gereç ve Yöntem: Bu çal›flmaya

enfeksiyona sekonder geliflen 5 tüberküloz plörezi, 6 parapnömonik efüzyon

ve 4 kronik fibrinöz plörit tan›s› konan yafl ortalamas› 47 olan 15 erkek has-

ta ile plevral s›v› sitolojisi akci¤er kanseri ile uyumlu yafl ortalamas› 57 olan

E/K 14/4 olan 18 hasta kabul edildi. Plevra s›v› viskoziteleri Brookfield

DW-II viscometer ile ölçüldü. Veriler: Enfeksiyona sekonder geliflen grup-

ta plevra s›v› viskoziteleri ortalama 1.57 mPa (1.48-1.71) maligniteye se-

konder geliflen plevra s›v› viskoziteleri ortalama 1.20 mPA (1.02-1.36) ola-

rak ölçüldü. Enfeksiyon grubunda plevra s›v› viskozitesi malignite grubuna

göre anlaml› yüksek bulundu, p< 0.001. Sonuç: Plevra s›v› etiyolojisinde

viskozitesinde ay›r›c› tan›da yard›mc› olabilece¤i düflünüldü. Plevray› tutan

enfeksiyonlara viskozitenin daha fazla olmas›n›n nedeni olarak sal›nan me-

diatörler ve makromolekülerin malignitelerden fazla olmas›n›n viskozite

farkl›l›¤›na neden olabilece¤i düflünüldü.

PS-640

MED‹AST‹NAL K‹TLE fiÜPHES‹ UYANDIRAN ‹LG‹NÇ B‹R

ANOMAL‹: VAR‹KÖZE AZ‹GOS VEN VE AZ‹GOS LOB

Ö. Soysal1, A. Kuzucu 1, A. S›¤›rc›2, M. Özgel 2

1‹nönü Üniversitesi, Turgut Özal T›p Merkezi, Gö¤üs Kalp ve Damar

Cerrahisi AD, Malatya2 ‹nönü Üniversitesi, Turgut Özal T›p Merkezi, Radyoloji AD, Malatya

Mediastinal kitlelerin ay›r›c› tan›s›nda bilgisayarl› toraks tomografisi ve

toraks manyetik rezonans görüntülemenin önemli oldu¤u aflikard›r. Azi-

gos aksesuar lobu görülme s›kl›¤› %0.5-%1 olarak bildirilmektedir. Medi-

astinal kitle ön tan›s› ile gönderilen, al›fl›lm›fltan farkl› radyolojik görü-

nümü olan ve variköz bir azigos veni ile birlikte olan bir aksesuar azigos

loplu olgu sunulmufltur. Olgu: Asemptomatik olan ve baflka bir nedenle

çekilen akci¤er grafisinde patoloji izlenen hasta klini¤imize gönderildi.

Fizik muayenesi normaldi. Akci¤er grafisinde sa¤ üstte, 3x3 cm boyutla-

r›nda mediastinal kitle izlenmekteydi. Bilgisayarl› toraks tomografisinde

azigos ven, azigos fissürü seviyesinin 2-3 cm alt›nda ve vena kava süperi-

ora dökülmeden hemen önce variköze olarak izlenmekteydi ve ayr›ca öze-

fagus ve trakea arkas›nda seyreden aberran sa¤ subklaviyan arter mevcut-

tu. Toraks manyetik rezonans görüntüleme ile ayn› bulgular do¤ruland›.

Daha ileri bir tetkik olarak anjiografik incelemeye gerek duyulmad›. Bu

olgu al›fl›lm›fl azigos ven ve azigos lobundan farkl› radyolojik görünümü

nedeniyle sunulmufltur.

TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹ POSTER SUNUMU

163TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 26: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

PS-641

KOMPL‹KE AKC‹⁄ER K‹ST H‹DAT‹KL‹ OLGULARDA

F‹BEROPT‹K BRONKOSKOP‹N‹N TANISAL DE⁄ER‹

O. Erer, C. K›rakl›, E. Dalg›ç, G. Yuncu, S. Akto¤u

‹zmir Gö¤üs Hastal›klar› ve Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi, ‹zmir

Komplike akci¤er kist hidati¤i olgular›nda torakotomi yap›lmadan tan›

koymak güç olabilmektedir. Bu çal›flmam›zdaki amaç, klini¤imizde yatarak

komplike akci¤er kist hidati¤i tan›s› konan 20 olguda fiberoptik bronkos-

kobinin (FOB) tan›sal de¤erini araflt›rmakt›r. Tüm olgular›n tan›s› torako-

tomi sonras› do¤rulanm›flt›r. FOB uygulanan 4 olguda kütiküler membran

saptanmas›, 1 olguda bronfl aspirasyonunda skoleks bulunmas› ile 5 olguya

(%25) torakotomi öncesi kesin olarak kist hidatik tan›s› konmufltur. 6 ol-

guda (%30) enfeksiyonla uyumlu bulgular, 2 olguda (%10) indirekt bas›

bulgular› ve 2 olguda ise normal bronfl (%10) sistemi saptanm›flt›r. Kütikü-

ler membran saptanan 2 olguda (%10) minimal kanama olmas› d›fl›nda

FOB’a ba¤l› komplikasyon geliflmemifltir. FOB uygulamas› komplike akci-

¤er kist hidati¤i hastalar›nda tan›sal de¤eri s›n›rl› olmakla birlikte güvenle

uygulanabilecek bir yöntemdir.

PS-642

AKC‹⁄ER KANSER‹ VE AKC‹⁄ER TÜBERKÜLOZUNDA

SERUM MALOND‹ALDEH‹D (MDA) DÜZEY‹ VE SÜPER

OKS‹T D‹SMÜTAZ (SOD) AKT‹V‹TES‹

Y. Güney1, A. Bilgihan1, T. Ulukavak Çiftçi2, F. Çimen 3, Ö. Coflkun3

1 Gazi Üniversitesi T›p Fakültesi Biyokimya AD, Ankara2 Gazi Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, Ankara3 Atatürk Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi Hastanesi, Ankara

Çok say›daki epidemiyolojik ve deneysel çal›flma, serbest radikallerle malig-

nite aras›nda varolan iliflkiden söz etmektedir. Kanserlerde ve tüberküloz gi-

bi dejeneratif hastal›klarda serbest radikal üretimi ile hücresel savunma me-

kanizmas› aras›nda ters bir iliflki söz konusudur. Bizim çal›flmam›zda akci¤er

kanseri ve tüberkülozunda serum lipid peroksid düzeyi ve superoksit dismu-

taz (SOD) aktivitesi araflt›r›lm›flt›r. Çal›flmaya 42 hasta olgu ve 14 sa¤l›kl› bi-

rey al›nm›flt›r. Grup I 17 akci¤er kanserli olgudan, grup II 25 akci¤er tüber-

külozlu olgudan ve Grup III 14 sa¤l›kl› bireyden oluflmaktad›r. Tüm bireyle-

rin serum malondialdehid (MDA) düzeyi ve SOD aktivitesine bak›lm›flt›r.

Serum MDA düzeyi hasta bireylerde sa¤l›kl› gruba göre çok daha yüksek bu-

lunmufltur. Grup I ve II aras›nda anlaml› farkl›l›k yoktur (p>0.05). Serum

SOD aktivitesi akci¤er kanserli olgularda di¤er iki gruba göre belirgin olarak

daha düflük bulunmufltur. Yine Grup I serum SOD aktivitesi Grup II’ye göre

anlaml› olarak daha düflüktür (p<0.001). Bu çal›flmaya göre lipid peroksid

düzeyi akci¤er kanseri ve tüberkülozunun her ikisinde de düflüktür. SOD ak-

tivitesi ise akci¤er kanserinde tüberküloza oranla daha yüksektir.

PS-643

T‹P II D‹ABETES MELL‹TUSLU HASTALARDA CO

TRANSFER FAKTÖR (TLCO) ÖLÇÜMÜ

B. Dursun1, ‹. fiahin2, G. Bilgin3, R. Serter3

1Atatürk Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi,

A n k a r a2 Ankara E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Klini¤i,

A n k a r a3 Ankara E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi Gö¤üs Hastal›klar› ve Tüberküloz,

A n k a r a

Tip II Diabetes Mellitus’ta (DM) akci¤er tutulumunu göstermek üzere CO

transfer faktör (TLCO) ölçümü ile hastal›k yafl›, komplikasyon varl›¤› ve

alanlar›, hiperglisemi kontrolü aras›ndaki iliflkiyi saptamak amac›yla 51 ol-

gu de¤erlendirilmeye al›nd›. TLCO Vmax 229 (Sensormedics, Yorba Linda,

CA) cihaz› ile tek nefes yöntemi ile yap›ld›. Hiperglisemi kontrolü için

HbA1C düzeyleri bak›ld›. Sistem komplikasyonlar› retinopati, nefropati,

nöropati, kardiyovasküler olarak s›n›fland›r›ld› ve her biri ilgili dal uzman-

lar›nca de¤erlendirildi. ‹statistiksel inceleme Khi-Kare ve Fisher’s Exact

test, Student’s t test ile yap›ld›. Olgular›n 30’u kad›n, 21’i erkek idi ve yafl

ortalamas› (30-86) idi. Hiç sigara içmemifl 36, on y›ldan daha uzun süre ön-

ce sigaray› b›rakm›fl 15 olgu vard›. Hiçbir olguda akci¤er hastal›¤› öyküsü

yoktu. Hastal›k yafl› ortalama 8±6.4 y›ld› ve yedi olguya yeni tan› konul-

mufltu. HbA1C düzeyleri ortalama 8.6±2.17 idi ve sadece yedi olguda nor-

maldi. Olgular›n 41’inde komplikasyon tespit edildi. Retinopati 11, nefro-

pati 11, nöropati 22, kardiyovasküler komplikasyon 33 olguda bulundu. Ök-

sürük ve/veya nefes darl›¤› 13 olguda vard›. Çal›flma grubunda TLCO 12 ol-

guda düflük bulundu. TLCO düflüklü¤ünün hastal›k yafl›, komplikasyon var-

l›¤› ve alan›, HbA1C düzeyi ve solunum sistemine ait flikayetlerle istatistik-

sel olarak anlaml› iliflkisi saptanamad›. Akci¤er hastal›¤› olmayan ve sigara

içmeyen komplikasyon oran› yüksek tip II DM hasta populasyonunda yap›-

lan bu inceleme ile akci¤erin DM için bir komplikasyon alan› olmad›¤› ve

rutin olarak TLCO bak›lmas›na gerek olmad›¤› söylenebilir.

PS-644

F‹BEROPT‹K BRONKOSKOP‹ UYGULANAN HASTALARDA

OKS‹JEN SATÜRASYONU VE EKG BULGULARININ

DE⁄ERLEND‹R‹LMES‹

F. Atalay, M. Bektafl, D. Ernam, E. Akp›nar, fi. Atikcan

Atatürk Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi Merkezi, Ankara

Fiberoptik bronkoskopi (FOB); ifllem öncesi kontrol de¤erleri ile karfl›lafl-

t›r›ld›¤›nda ortalama arteriyel bas›nc›, kalp h›z› ve kardiyak indeks gibi he-

modinamik de¤ifliklikleri önemli derecede etkiler. Çal›flmam›z›n amac›

elektif koflullarda FOB uygulanan hastalarda hemodinamik de¤ifliklikleri

ve bunun kardiyovasküler sistem üzerine olan komplikasyonlar›n› de¤er-

lendirmekti. Çal›flmam›za flu ana kadar 4 kad›n, 26 erkek toplam 30 hasta

al›nd›. Hastalar›n yafl ortalamas› 58.7±12.9. FOB sonras› kalp h›z›nda

(88.5±3’den [ort±SH] 103.4±3 at›m/dk), kan bas›nc›nda (123±2.4/

76.6±1.3’den 133±3.7/82±2.2 mmHg) önemli derecede artma ve oksijen

satürasyonunda (92.6±0.7’den 89.6±0.9 %) belirgin düflme saptand›. Tab-

loda çal›flma grubumuzdaki bronkoskopi öncesi ve sonras› EKG de¤ifliklik-

leri izlenmektedir. Bronkoskopi yap›lan 30 olgunun 6’s›nda EKG de¤iflikli-

¤i saptand›. 3 olguda T negatifli¤i, 2 olguda ST depresyonu ve 1 olguda pse-

udo normalizasyon gözlendi. EKG’de iskemik de¤ifliklik saptanan 6 olgu-

nun hiç birinde gö¤üs a¤r›s› olmad›. Sadece bir olgunun bronkoskopi önce-

si çekilen EKG’sinde geçirilmifl anteroseptal MI örne¤i vard›, di¤er 5 olgu-

nun hikayesinde kalp krizi öyküsü yoktu. Çal›flmaya halen olgu al›nmas›na

devam edilmektedir.

Tablo. Bronkoskopi öncesi ve sonras› EKG de¤ifliklikleri

EKG De¤ifliklikleri FOB öncesi n (%) FOB sonras› n (%)

Sinüzal taflikardi 10 (33) 20 (66)

T negatifli¤i 8 (26) 10 (33)

ST depresyonu 1 (3.3) 4 (13.2)

Ventriküler prematür kompleks 1 (3.3) 1 (3.3)

Atrial prematür kompleks 2 (6.6) 1 (3.3)

Sa¤ dal blo¤u 2 (6.6) 2 (6.6)

1. derece AV blok 1 (3.3) 1 (3.3)

POSTER SUNUMU TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹

164 TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 27: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

PS-645

PLEVRAL EFÜZYONLARIN AYIRICI TANISINDA

KOMPLEMAN C3 VE C4’ÜN ÖNEM‹

H. Kutbay, E. Y›lmaz, S. Güven, F. Seçik, R. Dodurgal›, S. Sar›y›ld›z,

L. Darlar, F. Atabey, A. Poluman

Yedikule Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi,

‹stanbul

Çal›flmam›z›n amac› plevral s›v› C3 ve C4 seviyelerinin ve plevral s›v›/se-

rum C3 ve C4 oranlar›n›n transüda-eksüda ayr›m›ndaki faydas›n› ve tüber-

küloz, malign ve parapnömonik efüzyonlardaki C3 ve C4 seviyelerini kar-

fl›laflt›rmakt›. Çal›flma grubu 25’i transüda, 45’i eksüda olan 70 hastay› içer-

mekteydi. Tüm vakalarda serum ve plevral s›v›larda total protein, LDH ve

kompleman C3 ve C4 ölçüldü. Transüda-eksüda ayr›m›nda plevral s›v› C3,

C4 ve plevral s›v›/serum C3, C4 oranlar› için sensitivite, spesifite, ppd, npd

ve toplam tan› de¤erleri tabloda gösterilmifltir. Eksüda içinde yeralan grup-

lar karfl›laflt›r›ld›¤›nda, plevral s›v› C3, C4 de¤erleri ve plevral s›v›/serum

C3 oran› tüberküloz plörezili grupta daha yüksekti. Sonuç olarak bu bulgu-

lar transüda-eksüda ayr›m›nda plevral s›v› C3, C4 ve plevral s›v›/serum C3,

C4 de¤erlerinin ümit verici bir yaklafl›m oldu¤unu geleneksel tan›sal me-

todlar baflar›s›z oldu¤unda kullan›labilece¤ini, tüberküloz plörezide tan›sal

de¤erinin oldu¤unu ispatlam›flt›r.

Tablo.

sensitivite spesifite ppd npd toplam

tan› de¤eri

C3>50mg/dl %80 %100 %100 %73 %87

C4>10mg/dl %82 %88 %92 %73 %84

P.S./serum>0.3 %77 %96 %97 %70 %84

P.S./serum>0.2 %68 %72 %88 %78 %82

PS-646

OPAK AKC‹⁄ER GRAF‹L‹ OLGULARDA ET‹YOLOJ‹

L. Sa¤lam, M. Akgün, H. Kaynar, S. Kirifl, M. Görgüner, A. Mirici

Atatürk Üniversitesi T›p Fakültesi, Gö¤üs Hastal›klar› AD, Ankara

Opak akci¤er terimi bir hemitoraks›n tamam›nda (postero-anterior akci¤er

radyografisinde) dansite art›fl› için kullan›lmaktad›r. Bu çal›flmada, opak

akci¤er grafisine neden olabilen hastal›klar›n s›kl›¤›n› araflt›rmay› amaçla-

d›k. Klini¤imize 1.1.1999-30.12.2001 tarihleri aras›nda tan› ve tedavi ama-

c›yla yat›r›lan 35 olgu prospektif olarak incelendi. Olgular›n 31’i erkek, 4’ü

kad›n olup yafl ortalamas› 59±14 idi. PA akci¤er grafilerde 19 olguda sol

hemitoraks, 16 olguda ise sa¤ hemitoraks opakt›. Toraks BT’de, opak akci-

¤ere neden olan plevral efüzyon, atelektazi, konsolidasyon, kitle lezyon,

fibrotik lezyonlar gözlendi.Tan› amaçl› ifllemlerden sonra olgular›n

%86’s›nda (30) malign, %14’ünde (5) benign tan› saptand›. Malign tan›

alan olgular›m›z 11 olguda epidermoid ca, 9 olguda smallcell ca, 6 olguda

adeno ca (2’si met), 2 olguda pnömonektomi (epidermoid ca nedeniyle)1

olguda mezotelyoma ve 1 olguda da atipik karsinoid idi. Benign olgular›m›z

ise 3 olguda pnömoni, 1 olguda ampiyem ve 1olguda da destroyed lung idi.

Sonuç olarak, opak akci¤er grafisi olan bir hastada, genç veya ileri yaflta ol-

mas›na bak›lmaks›z›n, malign hastal›k olma olas›l›¤›n›n yüksek olabilece¤i

unutulmamal›d›r diye düflünüyoruz.

PS-647

ENDOBRONCHIAL BIOPSY IN LUNG TUBERCULOSIS

COMBINED WITH OTHER LUNG DISEASES

F. Agayev, E. Mammedbekov, F. Mammedyarova, L. Kazimova, F. Agayeva

Lung Diseases Scientific-Research Institute of Baku, Azarbaijan

A i m : The 783 patients with lung tuberculosis and tumor, lung tuberculosis

and malformation of bronchia and lungs. Methods: Bronchology examina-

tion applying different kinds of endobronchial biopsy and its combinations.

Results: The forceps (98.7%) and the brush-biopsy (96.4%) were most

informativity in cases of combined lung tuberculosis and central tumors. In

cases of tuberculosis and periphery tumor high-informativity were brush-

biopsy (89.5%), catheter-biopsy (97.8%), sighting biopsy (93.4%), BAL

(93.2%), endocavity biopsy (96.6%). The choosing of the method of biopsy

was dependent on a localisation of tuberculosis and tumor lesions both. In a

neglected state (tumor infiltration to space of segmental and subsegmental

bronchi) the forseps biopsy was informative in 65.7% cases. When tubercu-

losis was combined with malformation the informativity of biopsy was: endo-

cavity biopsy-98.7%, brush-biopsy -96.5%, catheter-biopsy –92.5%, forceps-

biopsy –80.1%, BAL-76.9%. Conclusion: Use the different kinds of endo-

bronchial biopsy in absolute majority of cases allowed us to specify diagnosis

in combine lung diseases.

PS-648

ENDOBRONCHIAL BIOPSIES IN ALVEOLITIS

F. Agaev, S. Makhmudova, F. Agaeva

Lung Diseases Scientific-Research Institute of Baku, Azarbaijan

A i m : We had observed 89 patients infected by alveolitis. 60 patients had

exogenous allergic alveolitis (EAA), 29 had idiopatic pneumofibrosis (IPF).

M e t h o d s : Bronchologic study included different kinds of endobronchial

biopsies (transbronchial lung biopsy, brush-biopsy, catheter-biopsy, direct

biopsy, BAL) with cytomorphological and immunological studies. R e s u l t s :

Diagnostical precision of transbronchial lung biopsy method was between

75% and 95% with cytological biopsy study and between 70% and 95% with

histological study. Cytomorphological study of transbronchial lung biopsy

materials allows to diagnose EAA in 91.2% cases at any phase of the disease.

Cytomorphological study of transbronchial lung biopsy predictability is

somewhat lower (59.7%). Predictivity of fluid biopsy (BAL) reaches 96.4%.

Lymphocytic reaction of lavage fluid with moderate neutrophyle, eosino-

phyle, sIg A and T-lymphocyte increase was typical for EAA. Only one

parameter under BAL study-number of neutrophyles-is typical for IPF dis-

ease. This parameter is raised for majority of patients. Other kinds of endo-

bronchial biopsies were not made to diagnose alveolitis, but, at the first time,

to differentially diagnose, and to reveal endobronchial complications of dis-

ease with different grade of lesion and prevalence. Conclusion: To diagnose

alveolitis endoscopic complex of biopsy interventions combined with deep

and wide research of received biologicalli active cellular and tissue materials

can be used.

PS-649

SOLUNUM S‹STEM‹ SEMPTOMU B‹LD‹RMEYE ANKS‹YETE

VE DEPRESYONUN ETK‹S‹

Ö. O¤uztürk1, A. Ekici1, A. ‹te¤inli1, M. Arslan1, E. Kurtipek1, T. Kara 1,

Z. Apayd›n2, S. Demir2, M. Ekici2

1 K›r›kkale Üniversitesi, K›r›kkale2 K›r›kkale Devlet Hastanesi, K›r›kkale

Amaç: Biz psikolojik durumun solunum sistemi semptomu bildirme ve so-

lunum sisteminin objektif ölçütlerini etkileyip etkilemedi¤ini araflt›rd›k.

TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹ POSTER SUNUMU

165TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 28: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

Gereç ve Yöntemler: Çal›flma 1090 erkek fabrika iflçisi ve 420 biomass’e

maruz kalm›fl kad›nda yap›ld›. Çal›flmaya kat›lanlara Medical Research Co-

uncil’in modifiye solunum anketi soruldu. Solunum fonksiyonlar› portabl

sipirometre ile ölçüldü. Anksiyete ve depresyon skorlar› HAD anketi ile öl-

çüldü. Skorun 11 ve üzerinde olmas› anksiyete ve depresyon vakalar›n›n

kesin ayr›m›nda kullan›ld›. Sonuçlar: Erkeklerde: Depresyonlu grupta kro-

nik öksürük (%23.6’ya %13.0, p=0.001), muhtemel ast›m (%47.2’ye

%31.0, p:0.0001), olas› ast›m (%8.7’ye %3.8, p=0.011) oran› depresyonsuz

gruba göre daha yüksekti. Solunum fonksiyonlar›na göre iki grup aras›nda

bir fark yoktu (p>0.05). Anksiyeteli grupta kronik öksürük (%23.9’a

%12.9, p=0.001), muhtemel ast›m (%51.4’e %30.2, p:0.0001) oran› anksi-

yetesiz gruba göre daha yüksekti. Kad›nlarda: Depresif grupta muhtemel as-

t›m depresyonsuz gruba göre anlaml› olarak daha s›kt› (%55.0’e %39.9,

p=0.003). Anksiyeteli grupta kronik öksürük (%36.8’e %22.3, p=0.001),

kronik balgam (%24.9’a %15.2, p=0.013), muhtemel ast›m (%53.1’e

%37.4, p=0.001) oran› anksiyetesiz gruba göre anlaml› olarak daha yüksek-

ti. Yorum: Solunum anketinde semptom bildirme s›kl›¤› psikolojik durum-

dan etkilenebilir. Solunum anketi ve psikolojik durum göstergeleri eflza-

manl› yorumlanmal›d›r.

PS-650

S‹L‹KA TOZUNA MARUZ KALAN ‹fiÇ‹LERDE SERUM

‹NTERFERON GAMMA DÜZEY‹

H. Tuna1, M. Polatl›1, Ç. Yenisey2, M. Serter2, O. Çilda¤2

1 Adnan Menderes Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, Ayd›n2 Adnan Menderes Üniversitesi T›p Fakültesi Biyokimya AD, Ayd›n

Silikozis progresif seyirli lokalize ve sonunda diffüz fibrozis ile sonuçlanan

mesleki bir akci¤er hastal›¤›d›r. Makrofajlar›n akci¤erde de¤iflik uyaran-

lara karfl› ilk yan›t veren hücreler oldu¤u ve aktive olmalar› ile bir tak›m

sitokin ve mediatörlerin a盤a ç›kt›¤› bilinmektedir. Th1:Th2 hücreler-

den a盤a ç›kan sitokinler aras›ndaki oran›n de¤iflikli¤i immünopatolojik

yan›tlar›n flekillenmesinde önemlidir. ‹nterferon gamma (INF-gamma)

Th1 hücrelerden sal›nan temel sitokindir ve kronik inflamasyon seyrin-

de kollagen için düzenleyici rolü vard›r. Bu çal›flmada serum INF-gamma

düzeyinin silikozis sürecindeki rolünün tart›fl›lmas› amaçlanm›flt›r. Orta-

lama yafl 35.67±8.29 y›l ve maruziyet süresi 5.11±2.98 y›l olan 27 iflçi, ve

kontrol grubu olarak ayn› yafl grubunda toz maruziyeti olmayan 18 kifli ça-

l›flmaya al›nd›. ‹flçilerden 4’ünde silikozis saptand›. Serum INF-gamma

düzeyi ELISA yöntemi ile ölçüldü (Boehringer Mannheim). Kontrol gru-

bunda, serum INF-gamma (-) bulunmakla beraber, silika tozuna maruz

kalan iflçilerde ortalama INF-gamma 10.22±22.68 pg/ml düzeyinde bu-

lundu (p=0.02). Ancak, silikozis tan›s› alan 4 iflçide serum INF-gamma

(-) idi. Sonuç olarak, silika tozu maruziyetinin serum INF-gamma düze-

yinde art›fla neden oldu¤u, ancak silikozisli iflçilerde INF-gamma (-) bu-

lunmas› nedeniyle, INF-gamman›n fibrozisin yayg›nl›¤›n› azaltmada dü-

zenleyici rolü oldu¤u düflünüldü.

PS-651

THE DIAGNOSIS OF EARLY IMPAIRMENTS OF

PULMONARY CIRCULATION IN PNEUMOCONIOSIS

O. Ossipova1, V. Perley1, G. Orlova1, A. Gichkin1, Y. Malkov2

1Scientific and Research Institute of Pulmonology of St. Petersburg, Russia2 St. Petersburg I.P. Pavlov State Medical University, Russia

Aim: To study early impairments of pulmonary circulation in pneumo-

coniosis patients by Doppler echocardiography with Valsalva maneuver

(VM). VM was applied as volume overload exercise test. The hemody-

namic effect of volume overload of right heart chambers and lesser cir-

culation after end of VM was used. Methods: we examined 22 patients

with pneumoconiosis, mean age 49.5±1.3 yrs, with initially normal pul-

monary artery systolic pressure (PASP). Mean exposure time was

22.2±1.3 yrs. Patients with heart diseases were excluded. Mean PASP at

rest was 25.3±0.8 mmHg. 8 healthy persons were investigated as control

group. All patients were devised into 2 groups: patients with latent pul-

monary hypertension (LPH) during maximum load (PASP>45 mmHg,

group 1, n=5) and with normal reaction of pulmonary vessels (PASP<45

mmHg, group 2, n=17). LPH was revealed in 22.7%. There was no sig-

nificant difference of mean PASP and pulmonary vascular resistance

(PVR) at rest between patients groups and control. In overshoot we

observed statistically significant increasing PVR in group 1 (p<0.01)

comparing with the control group (mean PVR was 386.1±68.3 dyn cm

sec–5 and 181.1±18.3 dyn cm sec–5 respectively) and higher prevalence

of right ventricle diastolic dysfunction in group 1 (0.4) comparing with

group 2 (0.06). Diastolic dysfunction of right ventricle was not found in

the control group. Pulmonary perfusion scans were performed in 15

patients and revealed diffuse, mostly moderate impairments in both

groups combined with local disturbances in 3 patients. C o n c l u s i o n :

overshoot can be applicable as a loading test in pneumoconiosis patients

to reveal signs of latent right heart failure and reduction of pulmonary

vessels functional ability.

PS-652

PNÖMOKONYOZ TANISI ALAN KÖMÜR MADEN‹

‹fiÇ‹LER‹NDE S‹GARA ‹ÇME PREVALANSI VE S‹GARA

BA⁄IMLILI⁄ININ DE⁄ERLEND‹R‹LMES‹

R. Alt›n1, L. Kart 1, M. Tor 1, T. Örnek1, H. Altunel2

1 Karaelmas Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, Zonguldak2 TTK Zonguldak Karadon Sa¤l›k ‹stasyonu, Zonguldak

Türkiye’de ve dünyada ölüme yol açan birçok hastal›¤›n etkeni olan siga-

ra ayn› zamanda pnömokonyoz oluflumunda da bir risk faktörüdür. Sigara

içimi ciddi bir halk sa¤l›¤› sorunu ve önlenebilir bir nedendir. Biz de ça-

l›flmam›zda pnömokonyoz tan›s› kesinleflmifl olan kömür madeni iflçile-

rinde sigara içme prevalans› ve sigara ba¤›ml›l›¤›n› belirlemeyi amaçla-

d›k. Çal›flma için öncelikle 2000-2001 y›llar›nda tarama s›ras›nda ve/ve-

ya mesleki maluliyet baflvurusu sonras›nda pnömokonyoz tan›s› SSK Yük-

sek Sa¤l›k Kurulu taraf›ndan onaylanm›fl 131 kifli de¤erlendirildi. Bunlar-

dan 30 kifli emekli oldu¤u için çal›flma d›fl› b›rak›ld›. Kalan 101 madenci-

den 70 madenci (yafl ortalamas› 41.9±2.8, ortalama 14.8±10.1 paket/y›l

sigara kullan›m›) çal›flmaya al›nd›. Olgulara sigara anket formu ve CAGE

sigara ba¤›ml›l›k anket sorular› uyguland›. Olgular pnömokonyoz katego-

rilerine göre s›n›fland›r›ld›. (kategori: I, 58 olgu (%82.8), kategori II, 12

olgu (%17.2) kategori 0 ve III, 0 olgu). Sürekli sigara içen olgu say›s› 40

(%57.1), aras›ra içen 7 (%10), içtim-b›rakt›m 14 (%20), içmiyorum 9

(%12.9) olgu idi. Pnömokonyoz kategori I’de sürekli, aras›ra, içtim b›rak-

t›m diyen sigara içicisi 49 kifli (%84), bu oran kategori II’de 12 kiflidir

(%100). Düzenli sigara içen 33 kifliden 23’ünde (%57.5) CAGE’e göre si-

gara ba¤›ml›l›¤› saptanm›flt›r. Aras›ra sigara içen olgularda ba¤›ml›l›k sap-

tanmam›flt›r. Sigara ba¤›ml›s› kabul edilen iflçiler pnömokonyoz kategori-

lerine göre karfl›laflt›r›ld›¤›nda aralar›nda istatistiksel olarak anlaml› bir

fark saptanmam›flt›r (p>0.05). Sonuç olarak pnömokonyoz olgular›nda

sigara içimi ve radyolojik de¤ifliklikler aras›nda belirgin bir iliflki buluna-

mazken, maden iflçilerinde sigara içimi ve ba¤›ml›l›¤›n›n azalt›lmas› di¤er

kronik akci¤er hastal›klar›n›n bu duruma eklenmesini engelleyecektir.

POSTER SUNUMU TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹

166 TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Page 29: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

PS-653

ZONGULDAK BÖLGES‹ KÖMÜR MADENLER‹NDE 1988-1989

VE 2000-2001 DÖNEMLER‹ PNÖMOKONYOZ TARAMA

SONUÇLARININ KARfiILAfiTIRILMASI

M. Tor1, R. Alt›n1, L. Kart 1, M. Çelikiz2, M. Aydemir3

1 Karaelmas Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, Zonguldak 2 Zonguldak Gö¤üs ve Meslek Hastal›klar› Hastanesi, Zonguldak 3 TTK Sa¤l›k Dairesi, Zonguldak

Zonguldak ili dünyada say›l› kömür yataklar›na sahiptir. Kömür iflçilerinin

pnömokonyozu da bu bölgemizde bilinen bir sa¤l›k sorunudur. Bu çal›flma-

da kömür iflçilerinde pnömokonyoza yönelik TTK ve ‹SGÜM taraf›ndan

yap›lan periyodik taramalar›n sonuçlar›ndan 1988-1989 ve 2000-2001 dö-

nemlerini karfl›laflt›rmak istedik (Tablo). Tarama sonuçlar›na göre pnömo-

konyoz prevalans› ve radyolojik profüzyon kategorileri karfl›laflt›r›lan iki ay-

r› dönem aras›nda geçen süre içerisinde maden iflçilerinin say›s›n›n azald›-

¤› ve pnömokonyoz saptanma oranlar›nda anlaml› düflme saptand›¤› göz-

lendi. Radyolojik s›n›fland›rma 12 y›l önceki dönemle karfl›laflt›r›ld›¤›nda

Kategori III lezyonlar›n art›k görülmedi¤i ve daha önce ço¤unlukla görülen

Kategori II lezyonlar›n yerine art›k daha çok Kategori I lezyonlar›n saptan-

d›¤› gözlenmifltir. Bu sonuçlarla, 12 y›ll›k bu zaman aral›¤›nda madenlerde-

ki kömür ç›kartma tekniklerinin iyilefltirilmesinin de bu de¤ifliklikte rolü

oldu¤unu düflünmekteyiz.

PS-654

KAHVEC‹LERDE ÇEVRESEL TÜTÜN DUMANI

MARUZ‹YET‹N‹N SOLUNUMSAL ETK‹LER‹

F. Fidan1, A. Ç›mr›n1, C. Sevinç1, G. Ergör 2

1 Dokuz Eylül Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, ‹zmir2 Dokuz Eylül Üniversitesi T›p Fakültesi Halk Sa¤l›¤› AD, ‹zmir

Çevresel tütün duman›n›n hem çocuklar hem de eriflkinlerde solunum sis-

temine zararl› etkileri bilinmektedir. Ülkemizde kahvehaneler yeterli ha-

valand›rma sistemi olmayan ve yo¤un sigara içiminin oldu¤u ifl yerleridir.

Bu nedenle kahvehane çal›flanlar› uzun süreli ve yo¤un olarak çevresel tü-

tün duman›na (ÇTD) maruz kalmaktad›rlar. Kahvecilerde çevresel tütün

duman› maruziyetinin solunumsal yak›nmalar ve solunum fonksiyonlar›na

etkisini, ayr›ca çevresel tütün duman› maruziyeti olmayan kontrol grubuy-

la karfl›laflt›rarak, kahvecilik mesle¤inin “solunumsal yak›nma ve hastal›k”

oluflturma riskini araflt›rd›k. 114 kahvehane çal›flan› ve 93 kontrol grubunu

oluflturan bakkal, kasap vs gibi küçük ifl yeri çal›flan›na anket, fizik muaye-

ne ve solunum fonksiyon testi uyguland›. Çal›flmam›zda yafl, boy, vücut

a¤›rl›¤›, beden kitle indeksi, iflyeri d›fl›nda ÇTD maruziyeti, ifl yeri özellik-

leri, çal›flma süreleri ve sigara al›flkanl›klar› aç›s›ndan her iki grup aras›nda

istatistiksel anlaml› farkl›l›k yoktu. Solunumsal yak›nmalar (öksürük, bal-

gam, nefes darl›¤›, h›r›lt›) kahvecilerde kontrol grubuna göre anlaml› ola-

rak yüksek bulundu. Kahvecilerde mesle¤inin solunumsal yak›nma olufltur-

ma riski, öksürük için (odds ratio [OR]=3.408, %95 güven aral›¤› [GA]=

1.47-7.85), balgam için (OR=2.669, %95 GA = 1.34-5.30), nefes darl›¤›

için (OR=5.93, %95 GA=2.76-12.75), h›r›lt› için (OR=3.226, %95

GA=1.41-7.35), kronik bronflit için (OR=4.32, %95 GA=1.34-5.30) daha

yüksek bulundu. Kahvecilerde mesle¤in klinik parametreler yan›nda, solu-

num fonksiyon testlerine de olumsuz etkisini destekleyen de¤ifliklikler sap-

tanm›flt›r. Özellikle beklenenin yüzdesi (%beklenen) olarak FEV1, PEF,

FEF25, FEF50, FEF25-75 de¤erleri kontrol grubuna göre istatistiksel olarak an-

laml› azalma gösteriyordu. Azalma düzeyleri FEV1’de %5.1, FVC’de %3.4,

FEV1/FVC’de %1.6, PEF’de %6.45, FEF25’te %7.2, FEF50’de %10.16, FEF25-

75’te %9.8 oran›nda bulundu. “Solunumsal hastal›k” kavram› alt›nda de¤er-

lendirilen olgular, kahveciler grubunda istatistiksel olarak anlaml› biçimde

daha yüksek oranda bulundu. Yafl, BMI, sigara içme durumu dikkate al›n-

d›¤›nda kahvecilik mesle¤inin, solunumsal hastal›k ortaya ç›karma riskini,

tek bafl›na 5.3 kat art›rd›¤› gözlendi.

PS-655

GÜNEYDO⁄U ANADOLU BÖLGES‹NDE HALKIN ASBEST

KONUSUNDAK‹ B‹LG‹S‹ VE BU B‹L‹NC‹N

MEZOTELYOMAYI ÖNLEMEDE KATKISI

A. fienyi¤it, A. Tanr›kulu, C. Da¤l›, C. S›n›r, G. K›rbafl

Dicle Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar›, Diyarbak›r

Bölgemizde baz› yerleflim birimlerinde az da olsa asbestli topra¤›n kullan›-

m› devam etmektedir. Yap›lan çal›flmalarda önceden asbest temas›n›n sap-

tand›¤› bölgelerde asbestle ilgili hastal›klar›n azald›¤›, böyle bir temas›n ön-

ceden tespit edilmedi¤i bölgelerde ise artt›¤› saptanm›flt›r. Biz de çal›flma-

m›zda bu azalmaya etkili olabilecek faktörleri araflt›rmay› planlad›k. Bu

amaçla yerleflim birimlerini 2’ye ay›rd›k: 1. Asbest temas›n›n önceden sap-

tand›¤› yerler (1. bölge): Bu bölge ayn› zamanda mezotelyoma insidans›n›n

azald›¤› bölgelerdir. 2. Asbest temas›n›n önceden saptanmad›¤› yerler (2.

bölge): Bu bölge mezotelyoma insidans›nda art›fl saptanan bölgelerdir. Tüm

olgulara asbest ile ilgili bilgiyi s›nayan 9 soruluk bir anket uygulad›k. 1. böl-

gede asbestli topra¤›n %67.2 oran›nda bilindi¤ini, buna karfl›n 2. bölgede

bu oran›n %14.1 oldu¤unu, 1. bölgede asbestli topra¤›n sa¤l›¤a zararl› oldu-

¤unun %54.4 oran›nda bilindi¤ini, buna karfl›n 2. bölgede bu oran›n sade-

ce %4.7 oldu¤unu saptad›k. Yine 1. bölgedeki cevap oranlar›n›n da kendi

aralar›nda belirgin farkl›l›k gösterdi¤ini saptad›k (örne¤in asbestli topra¤›n

zararl› oldu¤u Çermik’te %94.7, Ergani de ise 45.2 oran›nda bilinmekte).

Sonuçta asbest konusunda halk›n bilgisi asbest kullan›m›n›, dolay›s›yla

hastal›k oluflumunu etkileyen çok önemli bir etkendir. Bu konuda halk›n

bilgilendirilmesi, asbest kullan›m›n› ve dolay›s›yla asbeste ba¤l› hastal›kla-

r›n oluflumunu engellemede en önemli faktör olacakt›r.

PS-656

GÜNEYDO⁄U BÖLGES‹NDE ASBEST TEMAS SÜRES‹,

M‹KTARI VE TEMAS ‹LE HASTALIK OLUfiUMU ARASINDA

GEÇEN LATENT SÜREN‹N MEZOTELYOMA OLUfiUMUNA

KATKISI

A. fienyi¤it, G. K›rbafl, A. Tanr›kulu, C. Da¤l›

Dicle Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, Diyarbak›r

Malign mezotelyoma, asbest temas›ndan 20-40 y›l sonra oluflan ve nadir

görülen bir tümördür. Hastal›¤›n etiyolojisinde en s›k suçlanan faktör as-

best lifleridir. Tremolit liflerinin mezotelyoma oluflumundaki rolü son za-

manlarda gittikçe artan oranda vurgulanmaktad›r. Biz de bu çal›flmam›zda

mezotelyoma tan›s› konan olgularda 3 faktörün (asbest temas süresi, mik-

tar› ve temas ile hastal›k oluflumu aras›nda geçen süre) hastal›k oluflumuna

katk›s›n› araflt›rmay› planlad›k. Temas miktar› hem asbesti iflleyip hem kul-

lananlarda yo¤un, sadece asbestli evlerde oturanlarda orta ve aktif asbest

kullan›m› olmad›¤› halde bu bölgelerde oturanlarda hafif olarak de¤erlen-

dirildi. Bu amaçla son 11 y›lda mezotelyoma tan›s› konan ve dosyas›nda ye-

terli bilgi saptanan 114 olgu retrospektif olarak araflt›r›ld›. Vakalar›n 71’i

(%62) erkek, 43’ü (%38) kad›n olup yafl ortalamas› 51.4 olarak saptand›.

Olgular›n 23’ünde (%20) yo¤un temas (%96’s› kad›n %4’ü erkek), 72’sin-

de (%65) orta ve 17’sinde (%15) ise hafif derecede temas saptand›. Mezo-

TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹ POSTER SUNUMU

167TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002

Tablo. Tarama sonuçlar›na göre pnömokonyoz prevalans›

ve radyolojik profüzyon kategorileri

y›llar iflçi pnömokonyoz prevalans Kategori 0 Kategori I Kategori II Kategori III

n n % n(%) n (%) n (%) n (%)

1988-1989 18744 997 5.3 0(0) 219 (22) 681 (68.4) 97 (9.6)

2000-2001 10718 131 1.2 0(0) 96 (73.3) 25 (26.7) 0 (0)

Page 30: POSTER SUNUMU - Toraks › ... › 0927poster.pdf · PS-539 DIAGNOSIS AND MANAGEMENT OF CHEST INJURIES K. Al-Araji Hilla Surgical Teaching Hospital Babylon, Iraq Chest injuries are

telyomal› olgularda asbest temas süresi 5 y›l ile 58 y›l aras›nda de¤ifliyordu

(ortalama 21.4±12.2 y›l). Yine asbest temas› ile hastal›k oluflumu aras›nda

geçen latent süre ise 8 ile 44 y›l (ortalama 26.1±8.7 y›l) olarak saptand›.

Sonuçta, mezotelyoma oluflumunda en fazla suçlanan asbest lifi krokidolit

olmas›na karfl›n Güneydo¤u Anadolu bölgesinde kullan›lan tremolit asbest

lifinin hastal›k oluflumunda çok k›sa süreli ve az miktardaki temas› bile ye-

terli oldu¤undan bu lif çeflidi de en az krokidolit kadar tehlikelidir. Yine

bölgemiz, asbest liflerinin patojenitesini etkileyen faktörler aç›s›ndan da

(di¤er tozlara maruziyet vs) detayl›ca araflt›r›lmal›d›r.

PS-657

GÜNEYDO⁄U ANADOLU BÖLGES‹NDE HALEN ASBESTL‹

TOPRAK KULLANAN A‹LELER‹N ASBEST KONUSUNDAK‹

B‹LG‹LER‹ VE ASBESTE BAKIfiLARI

A. fienyi¤it, A. Tanr›kulu, C. S›n›r, G. K›rbafl

Dicle Üniversitesi T›p Fakültesi Gö¤üs Hastal›klar› AD, Diyarbak›r

Asbestli topra¤›n kullan›m›na ba¤l› olarak baflta mezotelyoma olmak üzere

birçok hastal›k oluflmaktad›r. Asbest kullan›m› bölgemizde çok genifl oranda

terk edilmifl olmas›na karfl›n yer yer özellikle s›va ve badana yap›m›nda kul-

lan›m›na devam edilmektedir. Biz de bu çal›flmam›zda asbestli topra¤› halen

kullanmakta olan ailelerin asbest konusundaki bilgilerini ve kullan›m sebep-

lerini araflt›rmay› planlad›k. Bu amaçla 78 ailedeki 218 kifliye 8 soruluk an-

keti uygulad›k. Olgular›n sadece %1.2’sinin s›va- badana için kulland›klar›

toprakta asbest oldu¤unu bildikleri ve ortalama 34 y›ldan beri asbestli topra-

¤› kulland›klar› tespit edildi. Baflka s›va ve badana malzemesi varken neden

asbestli topra¤› kullanmaya devam ettikleri sorusuna ise daha ucuz olmas›,

evleri için daha uygun malzeme olmas› gibi cevaplar verildi. Yine olgular›n

%26.6’s›n›n asbestli topra¤› baflkalar›n›n da kullanmas›n› tavsiye ettikleri be-

lirlendi. En önemli bulgu olarak olgular›n %79.4’ünün asbestli topra¤›n sa¤-

l›¤a zararl› oldu¤unu bilmedikleri tespit edildi. Sonuçta asbestli topra¤›n kul-

lan›m›na devam etmenin en büyük sebebinin bu topra¤›n zararlar›n›n bilin-

memesinden kaynakland›¤› ve bu konuda yap›lacak çal›flmalar›n bu topra¤›n

kullan›m›n› engellemede en büyük faktör olaca¤› kanaatine var›ld›.

PS-658

KATAL‹T‹K SOBALARA BA⁄LI YÜKSEK

KARBOKS‹HEMOGLOB‹N DÜZEYLER‹

T. Ba¤c›1, S. Aycengel2, A. Demir3, B. Bozkurt3, Z. Öztek 3, S. Emri 3

1 Hacettepe Üniversitesi Halk Sa¤l›¤› Bölümü, Ankara2 Gazi Üniversitesi Gö¤üs Hastal›klar› Bölümü, Ankara3 Hacettepe Üniversitesi Gö¤üs Hastal›klar› Bölümü, Ankara

Karbon monoksit (CO) zehirlenmesi acil baflvurular› ve ölümlere yol aça-

bilen önemli bir halk sa¤l›¤› sorunudur. Yak›t ve ›s›nma sistemleri ev içi

CO kayna¤› olabilir. fiubat 1998’de ›s›nma için kullan›lan yak›tla ekshale

edilen havadaki karboksihemoglobin (COHb) düzeyi aras›ndaki iliflkiyi

hanelerde yap›lan 336 kiflilik tarama ile araflt›rd›k. Karboksihemoglobin öl-

çümleri sabah (10-12 a.m.) ›s›tma sistemi kapat›ld›ktan sonra MicroCO-

meter cihaz› ile yap›ld›. Is›tma arac› merkezi ›s›tma (83), koval› soba (87),

katalitik soba (70), katalitik soba ile merkezi ›s›tma (30) ve katalitik soba

ile koval› soba fleklindeydi. Sigara içicilerde COHb düzeyi sigara içmeyen-

lerden yüksekti (%3.43±0.07 ve %2.18±0.07, p<0.05). Katalitik sobada

propan gaz› yakanlarda COHb düzeyi koval› sobada odun ve kömür yakan-

lar ve merkezi ›s›tma kullananlardan yüksekti (s›ras›yla %3.03±1.06 vs.,

%2.47±0.52 ve %2.66±0.89, p<0.05). Sigara içmeyenler aras›nda propan

gaz› COHb ile iliflkili bulundu (propan gaz› kullanan ve kullanmayanlarda

s›ras›yla, %2.54±0.07, %1.79±0.14 ve %1.80±0.10, p<0.05). Sigara içimi-

ne benzer flekilde CO konsantrasyonunu yükselten katalitik sobalar›n teh-

likesi konusunda toplumu uyarmak gereklidir.

PS-659

RESPIRATORY SYSTEM REACTION TO INHALED

RADIONUCLIDES

S. Chikina, T. Pashkova, A. Chernyaev, A. Chuchalin

Pulmonology Research Institute, Moscow, Russia

We monitored respiratory status of 20 cleanup workers with chronic respi-

ratory diseases exposed to inhaled radionuclides. We used spirography,

bodyplethysmography, BAL cytology, and lung tissue biopsy. Th follow-up

period was 8 years. All the patients initially showed normal lung function

values, and now 9 of them have kept normal flow rate values (the 1st

group). Eleven others developed bronchial obstruction (the 2nd group).

The 2nd group patients reduced their FVC from 4.67±0.15 (1993) to

3.52±0.16 L (2001) and FEV1 from 3.69±0.15 to 2.72±0.17 L (p<0.02).

RV and TLC were normal in both the groups for all the follow-up period.

Alveolar macrophages number with radioactive dust particles in their

cytoplasm reduced reliably in the 1st group: from ñ 24.65±5.18% (1993)

to 6.0±2.42% (2001) (p<0.05), but not reliably in the 2nd group (from

17.83±4.24% to 3.33±2.16%). Focal pulmonary fibrosis was revealed in 5

patients of the 1st group (55.6%) and 4 patients of the 2nd group (36.4%)

(p<0.025). Thus, we encountered 2 types of the respiratory system reaction

to inhaled radionuclides: 1) pulmonary fibrosis occurrence without airway

obstruction; 2) bronchial obstruction with no lung tissue injury. The

bronchial obstruction initially was a defended mechanism, but then it hin-

dered the elimination of radionuclides. These types are probably provided

by genetic predisposition to airway obstructive reactions.

POSTER SUNUMU TORAKS DERNE⁄‹ 5. YILLIK KONGRES‹ B‹LD‹R‹ ÖZETLER‹

168 TORAKS DERG‹S‹ C‹LT 3, EK 1, N‹SAN 2002