Çukurova Ünİversİtesİ fen bİlİmlerİ enstİtÜsÜ lokman...
TRANSCRIPT
ÇUKUROVA ÜN İVERSİTESİ FEN BİLİMLER İ ENSTİTÜSÜ
Lokman SEZER YÜKSEK LİSANS TEZİ
MARDİN İLİ KIZILTEPE İ LÇESİNDE ORGANİK ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİ OLANAKLARININ ARA ŞTIRILMASI
BAHÇE BİTK İLERİ ANABİLİM DALI
ADANA, 2010
ÇUKUROVA ÜN İVERSİTESİ
FEN BİLİMLER İ ENSTİTÜSÜ
Lokman SEZER
YÜKSEK L İSANS TEZİ
BAHÇE BİTK İLERİ ANABİLİM DALI
Bu Tez …../…./……. Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirli ği/Oyçokluğu ile Kabul Edilmi ştir.
İmza:..................... İmza:......................... İmza:............................. Prof. Dr. Nurgül TÜREMİŞ Prof. Dr.Ahsen Işık ÖZGÜVEN Prof. Zerrin ERGİNKAYA DANIŞMAN ÜYE ÜYE Bu Tez Enstitümüz Bahçe Bitkileri Anabilim Dalında Hazırlanmıştır. Kod No: Prof. Dr. İlhami YEĞİNGİL Enstitü Müdürü
Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.
MARD İN İLİ KIZILTEPE İ LÇESINDE ORGAN İK ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİ OLANAKLARININ ARA ŞTIRILMASI
I
ÖZ
YÜKSEK L İSANS TEZİ
Lokman SEZER
ÇUKUROVA ÜN İVERSİTESİ FEN BİLİMLER İ ENSTİTÜSÜ
BAHÇE BİTK İLERİ ANABİLİM DALI Danışman : Prof. Dr. Nurgül TÜREMİŞ Yıl : 2010, Sayfa: 45 Jüri : Prof. Dr. Nurgül TÜREMİŞ Prof. Dr. Ahsen Işık ÖZGÜVEN Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA Bu çalışma, 2009-2010 yetiştirme döneminde Mardin ili Kızıltepe ilçesinde organik çilek yetiştiricili ği olanaklarının araştırılması amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada iki farklı çilek çeşidi (Camarosa, Albion) kullanılmıştır. Dikim öncesi yeşil gübre bitkileri olarak soya ve börülce kullanılmış, konvansiyonel yetiştiricilik yöntemi de Kontrol olarak izlenmiştir. Dikim kasımın 1 haftasında taze fide ile yapılmış olup uygulamaların etkisi fenolojik gözlemlerle belirlenmiş, verim ve pomolojik özellikleri incelenmiştir. Verim Camarosa (226.2 g/bitki) çeşidinde, Albion çeşidine (156.1g/bitki) göre daha yüksek olarak elde edilmiştir. Erkencilik açısından Albion çeşidi ön plana çıkmıştır. Camarosa çeşidinde, ortalama 17.8 g olurken, Albionda bu değer 16.4 g olmuştur. Albion çeşidi sçkm (% 10.25) açısından Camarosa’dan (%10.07) daha tatlı meyveler oluşturmuş, çeşitlerin pH değeri 3,70 (Albion) ile 3,80 (Camarosa), TA değeri % 1.27 (Camarosa) ile % 1.37 arasında değişmiştir. Yeşil gübrelemelerden, börülce uygulaması genelde soya uygulamasına göre daha iyi sonuç vermiş, kontrol parsellerinden daha yüksek verim alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Çilek, organik yetiştiricilik, verim, pomolojik analiz, yeşil gübreleme
MARD İN İLİ KIZILTEPE İ LÇESINDE ORGAN İK ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİ OLANAKLARININ ARA ŞTIRILMASI
II
ABSTRACT
MSc THESIS
Lokman SEZER
ÇUKUROVA UNIVERSITY DEPARTMENT OF HORTICULTURE
INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES Supervisor : Prof. Dr. Nurgül TÜREMİŞ Year: 2010, Pages: 45 Jury : Prof. Dr. Nurgül TÜREMİŞ Prof. Dr. Ahsen Işık ÖZGÜVEN Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA This work during 2009-2010 breeding period, was done in Kızıltepe in Mardin, was done for searching possibilities of breeding organic strawberry. During work two types of strawberry was used. Camarosa and albion. Before planting as green fertilizer plant soya and pea was used. Conventional breeding system is followed as control. Planting was done in first week of november with fresh seedling. The effect of practice determined by fenologic method. The efficiency of camarosa is better than albion. From earlier albion is better. In camarosa approxtimaly 17.8 gr was taken. In albion this is 46.4 gr. albion type was given sweeter fruit than camarosa. pH degree in albio is 3,70, in camarosa is 3,80. ta degree camarasa: 1,27 albion: 1,37. in green fertilizer pee practice is better than soya practice. The more effıciency is taken. Key Words: Strawberry, organic farming, yield, pomologic analysis, green
fertilization.
YIELD AND QUALITY PARAMETERS OF TWO STRAWBERRY CULTIVARS WITH SUMMER PLANTING IN KIZILTEPE
(MARD İN) CONDITIONS
III
TEŞEKKÜR
Yüksek Lisans konusunu belirleyerek “Mardin İli Kızıltepe İlçesinde Organik
Çilek Yetiştiricili ği Olanaklarının Araştırılması” isimli tez çalışmasını bana veren
araştırılmaların yürütülmesi, değerlendirilmesi ve yazımında beni yönlendiren ve
mesleki eğitimimde büyük emeği olan danışman ve fikir hocam sayın Prof. Dr.
Nurgül TÜREMİŞ’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Çalışmalarımın birçok aşamasında zaman ve çaba harcayıp, yakın destek ve
ilgisini gördüğüm Zir. Müh. Vejdin TAYFAN, Beşir KARAOZAN, Can ERK,
Kısmet ESERLİ, Hamdullah CEYHAN, İsmail TURGAY, Necim TAYFAN,
Hamdullah DAMAR, Sedat TAYFAN, Selim DAMAR, Abdullah TAYFAN ve
Vehap TAYFAN’a ayrriyetten ismini yazamadığım manevi desteğini esirgemeyen
tüm dostlarıma ve arkadaşlarıma büyük bir içtenlikle teşekkür ederim.
Ayrıca manevi desteği ve yakın ilgileriyle her zaman yanımda olan annem
Fatma SEZER, ağabeyim Lütfi SEZER ve ablam Süheyla CEYHAN’a sonsuz
teşekkürlerimi sunarım.
IV
İÇİNDEKİLER
ÖZ ................................................................................................................................. I
ABSTRACT.................................................................................................................II
TEŞEKKÜR............................................................................................................... III
İÇİNDEKİLER .......................................................................................................... IV
ÇİZELGELER DİZİNİ ..............................................................................................VI
ŞEKİLLER DİZİNİ...................................................................................................VII
KISALTMALAR .................................................................................................... VIII
1. GİRİŞ ....................................................................................................................... 1
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR........................................................................................ 7
2.1. Organik Tarım Konusunda Yapılan Çalışmalar................................................ 7
2.2. Çilek Yetiştiricili ği ile İlgili Çalışmalar.......................................................... 11
3. MATERYAL ve YÖNTEM................................................................................... 17
3.1. Materyal .......................................................................................................... 17
3.2. Yöntem............................................................................................................ 19
3.2.1. Fenolojik Gözlemler ............................................................................ 21
3.2.2. Verim ve Pomolojik Analizler ............................................................. 21
3.2.2.1. Bitki Başına Verim (g)........................................................... 21
3.2.2.2. Ortalama Meyve Ağırlığı ....................................................... 22
3.2.2.3. Meyvelerde Ortalama Suda Çözünebilir Toplam Kuru Madde
Miktarı (% SÇKM)................................................................ 22
3.2.2.4. Meyve Suyunun pH Değeri ................................................... 22
3.2.2.5. Meyve Suyunun Titre Edilebilir Asit (%) Değeri.................. 22
3.3. İstatistiksel Analizler....................................................................................... 23
4. BULGULAR ve TARTIŞMA................................................................................ 25
4.1. Fenolojik Gözlemler........................................................................................ 25
4.2. Verim ve Pomolojik Analizler ........................................................................ 26
4.2.1. Bitki Başına Aylık ve Toplam Verim .................................................. 26
4.2.2. Ortalama Meyve Ağırlığı ..................................................................... 28
SAYFA
V
4.2.3. Meyvelerde Ortalama Suda Çözünebilir Toplam Kuru Madde
Miktarı ................................................................................................. 29
4.2.4. Meyve Suyunun pH Değeri.................................................................. 31
4.2.5. Meyve Suyunun TA(%) Değeri ........................................................... 33
5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER................................................................................. 37
KAYNAKLAR .......................................................................................................... 39
ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................... 45
VI
ÇİZELGELER D İZİNİ
Çizelge 2.1. Yeşil Gübre Bitkileri ............................................................................... 8
Çizelge 2.2. Baklagillerle Dekara Sağlanan Besin Maddeleri Miktarı. ......................8
Çizelge 3.1. Yeşil Gübreleme Öncesi Deneme Alanına Ait Toprak Analiz
Sonuçları ............................................................................................... 20
Çizelge 3.2. Baklagillerle Dekara Sağlanan Besin Maddeleri Miktarı ..................... 20
Çizelge 3.3. Denemede Kullanılan Çiftlik Gübrelerinin İçerikleri ............................ 20
Çizelge 4.1. Fenolojik Gözlem Sonuçları .................................................................. 25
Çizelge 4.2. Bitki Başına Toplam Verimlere Ait Varyans Analiz Tablosu............... 27
Çizelge 4.3. Bitki Başına Toplam Verimlere Ait Ortalamalar ve Oluşan
İstatistiksel Gruplamalar ....................................................................... 27
Çizelge 4.4. Meyve Ağırlığına Ait Varyans Analizi.................................................. 29
Çizelge 4.5. Meyve Eağırlığına Ait Ortalamalar ve Oluşan İstatistiksel Gruplar...... 29
Çizelge 4.6. SÇKM Değerlerine Ait Varyans Analizi ............................................... 30
Çizelge 4.7. SÇKM Değerlerine Ait Ortalamalar ve Oluşan İstatistiksel Gruplar .... 31
Çizelge 4.8. pH değerlerine Ait Varyans Analizi ...................................................... 32
Çizelge 4.9. pH Değerlerine Ait Ortalamalar............................................................. 33
Çizelge 4.10. TA Değerlerine Ait Varyans Analizi ................................................... 34
Çizelge 4.11. TA Değerlerine Ait Ortalamalar ve Oluşan Gruplar............................ 34
SAYFA
VII
ŞEKİLLER D İZİNİ
Şekil 1.1. Soya bitkisinden bir görünüm...................................................................... 5
Şekil 1.2. Börülce bitkisinden bir görünüm ................................................................. 6
Şekil 3.1. Deneme serasından yeşil gübre bitkilerinden bir görünüm ....................... 17
Şekil 3.2. Camarosa çilek çeşidinin meyveleri.......................................................... 18
Şekil 3.3. Albion çilek çeşidinden bir görünüm ......................................................... 19
Şekil 3.4. Dikim hazırlığı ........................................................................................... 21
Şekil 4.1. Denemeye alınan çeşitlerde bitki başına aylık toplam verimler ................ 26
Şekil 4.2. Denemeye alınan çeşitlerde aylık meyve ağırlıkları .................................. 28
Şekil 4.3. Denemeye alınan çeşitlerde uygulamalara göre SÇKM miktarları (%) .... 30
Şekil 4.4. Deneme alanında yüksek pH’dan kaynaklanan kloroz durumu ................ 31
Şekil 4.5. Denemeye alınan çeşitlerde uygulamalara göre pH değerleri ................... 32
Şekil 4.6. Denemeye Alınan Çeşitlerde Uygulamalara Göre TA Değerleri (%) ....... 34
Şekil 4.7. Deneme parsellerinden görünümler........................................................... 36
SAYFA
VIII
KISALTMALAR
pH : H+ iyonlarının anti logaritması
S.Ç.K.M. : Suda çözünebilir kuru madde miktarı
T.A. : Titre edilebilir asit
kg. : Kilogram
gr. : Gram
mg : Miligram
Ö.D. : Önemli değil
1. GİRİŞ Lokman SEZER
1
1. GİRİŞ
Kültüre alınmış çilekler (Fragaria x ananassa) (Staudt, 1989) milyonlarca yıl
önce insanın zevkle tükettiği üzümsü meyveler grubunun önemli üyelerinden biri
olup, çok farklı ekolojilerde yetiştirilebilmektedir (Ağaoğlu, 1986). Dünya çilek
üretiminin % 98’i kuzey yarım kürede üretilmektedir. Dünya üretiminin yaklaşık %
20’sini gerçekleştiren Amerika Birleşik Devletlerini, İspanya, Japonya, Polonya ve
İtalya izlemektedir (Türemiş ve ark., 2000; Hancock, 1999). Ülkemizde çilek üretimi
261,078 ton’dur (Anonymous, 2008). Organik üretim bakımından ise 2005 verilerine
göre Ülkemizde 4. 610 ton organik çilek üretilmiştir (Anonymous, 2006a).
Çilek, her yaştaki insanlar tarafından sevilerek tüketilebilen bir meyve
olmakla birlikte, her mevsim değişik tüketim olanaklarına (reçel, pasta, marmelat,
meyve suyu gibi) sahip olup, yatırımların kısa zamanda geriye dönmesi nedeniyle
küçük aile işletmeciliğine de uygundur. Çilek yetiştiricili ğinin önem kazanmasında
diğer bir etken ise, çileğin insan sağlığı ve beslenmesi açısından sağladığı yararlardır.
Özellikle C vitamini bakımından zengin olan bu meyvenin 100 gramında 100 mg’a
kadar çıkabilen C vitamini bulunmaktadır (Türemiş ve ark., 2000).
Çilek yetiştiricili ğinde üreticilerin, dikkat etmesi gereken en önemli noktalar;;
yetiştirme koşulları ve ekonomik durumuna göre frigo ve tüplü fidelerle yaz dikimini
veya yaylada yetişmiş taze fidelerle sonbahar dikimini seçmelidirler. Dikim üretim
bahçelerinden sağlanan fidelerle yapılmamalıdır. Çünkü üretim parsellerinden alınan
çilek fideleriyle yapılan dikimlerde, ilkbaharda çok az ve küçük meyveler
alınmaktadır. Ayrıca, kırmızı örümcek, prodenia, yaprak biti, gövde kurdu vb.
zararlılar aracılığıyla; solgunluk, gövde çürüklüğü, gri meyve çürüklüğü vb.
hastalıkların taşınması da mümkündür Ülkemizde çilek dikimi, genelde taze fide ile
kış dikimi, frigo fide ile yaz dikimi şeklinde yapılmaktadır (Türemiş ve Kaşka,
1997).
Kaşka ve ark. (1986), Adana’da 11 çilek çeşidiyle alçak ve yüksek tünel ile
cam sera ortamlarında kış ve yaz dikim sistemlerinde 3 yıl süreyle adaptasyon
denemeleri yapmışlar ve yetiştirme ortamlarının tümünde yaz dikimlerinin kış
dikimlerine göre daha fazla ürün verdiğini tespit etmişlerdir. Araştırıcılar bunun
1. GİRİŞ Lokman SEZER
2
nedenini; bitkilerin yaz ortalarından itibaren büyümeleri sırasında hızlı bir vegatatif
gelişmeyle fazla miktarda depo maddesi biriktirmeleri ve sonuçta gövde sayılarını
arttırmalarından kaynaklandığını belirtmişlerdir (Yılmaz ve Aşkın, 1999).
Çileklerin çeşidine ya da dikimden sonra bitkilerin iyi bir gelişme göstermesi,
köklenme ve kol gelişiminin iyi olması için 3,97-5,67 kg/da azot verilmesi tavsiye
edilmektedir (Mahler ve Barney, 2000).
Çilek, organik maddesi fazla olan topraklarda daha iyi yetiştirilebilmektedir.
Bitki yetiştiricili ğinde dikimden önce ortalama saman katılması veya yeşil gübreleme
yapılması tavsiye edilir. Gübre uygulamaları için meyveye yatmış bitki için derimden
sonra, yeni teşhis için dikiminden önce toprağın test edilerek performansına
bakılması önerilen çilekte dikim esnasında 3,4–4,5 kg N/da bir uygulamanın yeterli
olabileceği gibi, eğer bölgede meyve küçük gelişiyorsa bu miktar 9 kg’a kadar
çıkarılabilir (Hart ve ark, 2000).
Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsünde plastik serada yapılan bir
çalışmada 7 çilek çeşidinin verim, kalite ve erkencilik durumlarını incelenmiş, en
yüksek verim (734 g/bitki) Camarosa’dan elde edilirken, bunu Pajaro (691 g/bitki) ve
Seascape (671 g/bitki) takip etmiştir. Meyve iriliği bakımından ise, Camarosa ve
Muir çeşitlerini en iri meyveli çeşitler olarak tesbit edilmiştir (Özdemir, 2003).
Kepenek ve ark. (2002), Isparta koşullarında bazı çilek çeşitlerinin genel
performanslarını belirlemek amacıyla taze fide kullanarak, ekim ayının ortasında
dikim yapmışlardır. Araştırmacılar, birinci yıl bitki başına verimlerin çeşitlere göre
6,90 g ile 52,44 g arasında değiştiğini ve bu sonuçların oldukça düşük olduğunu,
bitki başına verimin ikinci yıl arttığını (Chandler 437,47g, Dorit (216) 303,79g, Selva
262,72g, Camarosa 223,45g) belirtmişlerdir. Çalışmada, denemenin ikinci yılında
bitki başına en fazla verimin Belrubi (547,54g) çeşidinden, en az verimin ise
Delmarvel (72,33g) çeşidinden elde edildiği belirtilmiştir. Yapılan bu çalışmayla
Eğirdir (Isparta) bölgesi için frigo fide ile yaz dikimi yapılan bazı çilek çeşitlerinin
performansı belirlenmiş ve öne çıkan çeşitler önerilmiştir.
Organik tarım; üretimde sentetik kimyasal girdi ve ilaç kullanmadan
yönetmelikler çerçevesinde izin verilen girdilerin kullanımı ile yapılan, üretimden
tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir. Organik
1. GİRİŞ Lokman SEZER
3
tarımın amacı; toprak ve su kaynakları ile havayı kirletmeden, çevre, bitki, hayvan ve
insan sağlığını azami derecede korumaktır (Kirazlar, 2001).
Organik tarım sistemleri tüm dünyada artarken, özellikle Avrupa ülkelerinde
1990’lı yıllardan sonra Avusturalya, Almanya, Lüksemburg ve İsviçre gibi ülkelerde
daha hızlı gelişmiştir. Bu tarım sistemine geçişte etkili olan faktörler;
• Üreticilere sağlanan finansal imkanlar,
• Hızlı bilgi alışı,
• Ulusal sembolleri koruma ve
• Planlama’dır.
Almanya ve İngiltere’de yapılan bir anket çalışmasında, tüketicilerin organik
ürün talep etmelerinin nedenleri; kişisel sağlık ve çocuk sağlığına verilen önem,
çevre, lezzet ile hayvan hakları ve sağlığı olduğu belirlenmiştir (Aksoy ve ark.,
2002).
Türkiye’de 1992 yılında Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO) ile
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde Ekolojik Tarım Komitesinin (ETK)
kurulması ve 1994 yılında Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerinin Ekolojik metotlarla
üretilmesine ilişkin yönetmeliğin düzenlenmesiyle organik tarımda her açıdan bir
artış kaydedilmiştir (Kirazlar, 2001). 1990 yılında ürün sayısı 8, üretim miktarı 2.476
ton iken (Onoğur, 1998), 2000 yılında ürün sayısı 95, üretim 237.210 tona
yükselmiştir. (Taşbaşlı ve Zeytin, 2003) 2005 yılı verilerine göre yaklaşık 175 bin ha.
alandan 298 bin ton organik ürün elde edilmiştir (Anonymous, 2006b).
Türkiye’de organik üretim bakımından çilek, üzümsü meyveler içerisinde en
fazla üretimi yapılan tür olup, 760 üretici ve 532 ha alanda organik çilek
yetiştiricili ği yapılmaktadır (Taşbaşlı ve Zeytin, 2003). Ülkemizde üretilen 4.610 ton
organik çileğin 2.537 tonunu üreten Konya, ilk sırayı alırken bunu Bursa 2051 ton ile
takip etmektedir. Bu iki il toplam organik çilek üretimin yaklaşık % 99’nu
karşılamaktadır (Anonymous, 2006c).
Ekolojik yetiştiricilikte, üretimle ilgili tüm faktörler bir bütün olarak ele
alınmakta ve bu tekniği kullanarak üretim yapan tarım işletmelerinin kendine
yeterliliği esas alınmaktadır. Bunun için toprak, bitki, hayvan ve insan arasındaki
doğal döngünün, doğal kökenli ham maddeler kullanılarak, mümkün olduğunca
1. GİRİŞ Lokman SEZER
4
işletmenin kendi içinden veya yakın çevresinden sağlanması ilke edinilmektedir.
Böylece kullanılan girdilerin, çevreyi tehdit eden her türlü etkisi azaltılmakta veya
bunlardan tamamen kaçınılmaktadır. Bu bağlamda, toprağın iyileştirilmesi ve
içindeki organizmaların korunması sağlanmakta, toprak sömürülmemekte, ekim
nöbeti ve organik gübreleme yapılarak toprağın doğal verimliliği arttırılmaktadır.
Örneğin; çiftlik gübresi, organik atıklar, kaya unları, alg ürünleri ve diğer organik
kökenli maddeler kullanılarak, ayrıca yeşil gübreleme yapılarak, topraktaki biyolojik
olaylar uyarılarak, bazı bitki besinleri dolaylı yoldan hareketli hale getirilmekte,
böylece bitkinin sağlıklı ve dengeli büyümesine uygun ortam sağlanmaktadır (Aksoy
ve Altındişli, 1998).
Dünyada organik ürün satışlarının değeri, 2004 yılında 27,8 milyar $’a
ulaşmıştır (Willer ve Yussefi, 2006). Organik ürün satışlarında ülkelere göre yıllık %
10-40 artış görülmekte ve Avrupa, ABD ve Japonya gelişen pazarlar olarak ilk sırada
yer almaktadır (Aksoy ve ark, 2002). 2002 yılında Batı Avrupa’daki gıda satışı 10,5
milyar $’a ulaşırken ABD’de ise 11 milyar $’a ulaşmıştır (Aksoy ve ark., 2005).
Şekil 1.1’de Dünya organik gıda satışları görülmektedir. 2004 yılına gelindiğinde
Avrupa ülkeleri veAmerika dünya organik ürünler pazarları içinde en büyük pazar
konumunda olmakla birlikte, gelişmekte olan ülkelerdeki organik pazar artışı da
dikkat çekmektedir (Willer ve Yussefi, 2006).
Yapılan ıslah çalışmaları sayesinde, pek çok bölgeye ve şartlara adapte olan
çilek alternatif ürün olarak giderek daha fazla önem kazanmaktadır.
Organik tarımda önemli yer tutan yeşil gübreler bu denemenin içinde yer
alacaktır. Denememizde yeşil gübrelemede kullanılan soya baklagiller
familyasından, dikine boylanabilen yetişme şartlarına bağlı olarak uzunluğu 1-1.5 m
arasında değişebilen, çok dallı, az çok sarılıcı ve otsu, kazık köklü, yazlık bir baklagil
bitkisidir. Soya köklerinde toprağın serbest azotunu bağlayabilen Rhizobium
japonicum bakterisi bulunması sebebiyle hem kendi besin ihtiyacını karşılamakta
hem de toprağı bir sonraki ürün için hazır hale getirerek tarımsal açıdan büyük fayda
sağlamaktadır. (Şekil 3.4.) Soya bitkisi yeşil gübre olarak kullanıldığında yaklaşık
olarak dekara 5 – 7 kg azot kazandırmaktadır (Anonymous, 2010f).
1. GİRİŞ Lokman SEZER
5
Şekil 1.1. Soya bitkisinden bir görünüm
Denemenin yeşil gübre materyalini oluşturan diğer bitki börülcenin anavatanı
Anadolu değildir ve bu nedenle normal koşullarında topraklarımızda börülcede etkili
doğal Rhizobium bakterisi yoktur. Bu nedenle börülce yetiştiricili ğinde tohumlar
uygun bakteri türünün taze kültürleriyle ekimden önce aşılanmalıdır. Börülcede etkili
bakteri türü, özel grup olan Cowpea Rhizobium bakterileridir. Tüm baklagil
bitkilerinde olduğu gibi börülcede de nodüllerin azot bağlama kapasitesini artırmak
için uygun bitki geliştirme ortamının hazırlanması ve devam ettirilmesi gerekir (Şekil
3.5). Nodulasyon yeterli olduğu taktirde börülce azot gereksinimini simbiyotik yolla
karşılayabilir ve bakteri aşılaması verimi artırır (Şekil 1.2.)
Börülce yüksek sıcaklıklarda yetişebilen bir bitkidir, fakat sıcaklığın 40 °C’ye
doğru yükselmesiyle nodul sayısı ve bağlanan azot miktarı azalır. Yüksek sıcaklarda
bitki azot bağlama işlemini gündüz değil de gece sürdürür. Börülcenin simbiyotik
yolla bağladığı azot miktarı 7.3-35.4 kg/da/yıl'dır. Azotlu bileşikler generatif döneme
kadar yapraklarda depolanır, daha sonra tohumlara taşınır. Tohum ürünü dışında
kalan kök, sap, yaprak artıkları toprağa karıştırılırsa toprağın azot kapsamı artırılır ve
bir sonraki ürüne azotça zengin toprak bırakılmış olur (Anonymous, 2010g).
1. GİRİŞ Lokman SEZER
6
Şekil 1.2. Börülce bitkisinden bir görünüm
Bu çalışmanın amacı, Mardin ili Kızıltepe İlçesinde organik çilek
yetiştiricili ğinin olanaklarının araştırılmasıyla bölgede mevcut bulunan ve herhangi
bir kimyasal gübreleme veya ilaçlarla müdahale edilmemiş onbinlerce hektarlık
toprakların organik tarıma geçiş olanaklarını araştırmak ve sözkonusu toprakların
organik çilek üretimine uygunluğunu belirlemektir.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER
7
2. ÖNCEKİ ÇALI ŞMALAR
2.1. Organik Tarım Konusunda Yapılan Çalışmalar
Sanayinin gelişmesiyle birlikte bitkisel üretimi artırmak ve bitki sağlığını
korumak amacıyla kültür bitkisi yetiştiricili ğinde, aşırı miktarda sentetik
kimyasalların kullanılmaya başlamasının insan, hayvan ve çevre sağlığı bakımından
büyük sorunları beraberinde getirmiştir. Bu sorunları beraberinde getiren
konvensiyonel tarımın zararlı etkilerini bertaraf etmek amacıyla, zararlı hiçbir
sentetik kimyasalın kullanılmadığı, doğa dostu bir yetiştiricilik olan organik tarım
gündeme gelmiştir.
Organik tarım, tarımsal üretimde yanlış uygulamalar sonucu bozulan doğal
dengeyi korumayı amaçlayan alternatif bir üretim yöntemidir. Bu yöntemde, sentetik
gübre, ilaç, büyüme maddeleri ve genetik yapısı modifiye edilmiş organizmalar
kullanılmadan, verim ve kalitenin sürekliliği sağlanmaktadır (Anonymous, 2010a).
Organik tarım uygulamaları, temelde doğa ile uyumlu bir üretim sistemini
hedeflemekte ve olası bir yapılanmada doğal unsurların bütünlüğü esas alınmaktadır
(Mamder ve ark 1999).
Organik tarımda besin elementlerini karşılamak için çeşitli kaynaklarda
faydalanılmaktadır. Bunların başında da yeşil gübreler gelmektedir. Bu konuda
yapılan bazı çalışmalar bu konunun önemini açıkça ortaya koymaktadır.
Yeşil gübre esas olarak, toprakta gerekli organik maddeyi sağlamak amacıyla
yetiştirilen bitkilerin, gelişmelerinin belli bir devresinde ve henüz yeşil halde iken
sürülerek toprak altına getirilmesidir. Yeşil gübre bitkisi olarak çok çeşitli bitkiler
yetiştirilirse de baklagil bitkileri daima baklagil olmayan bitkilere tercih edilmekte ve
bunlar en iyi yeşil gübre bitkileri olarak kabul edilmektedir (Atilla, 1999).Çizelge 2.1
ve Çizelge 2.2’de bu bitkiler ve toprağa sağladıkları azot miktarları verilmektedir.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER
8
Çizelge 2.1. Yeşil Gübre Bitkileri (Kacar ve Katkat, 1999). Baklagil bitkileri Baklagil olmayan bitkiler Yonca Çayır üçgülü Taş yoncası Soya fasulyesi Kanada yem bezelyesi Yem börülcesi Kırmızı üçgül Japon üçgülü Yabani tüylü fiğ Avusturya bezelyesi
Çavdar Yulaf Arpa Darı Karabuğday Buğday Çim Sudan otu Hardal Kolza
Çizelge 2.2. Baklagillerle Dekara Sağlanan Besin Maddeleri Miktarı, kg (Atilla, 1999).
Azot Fosfor Potasyum Bitki, ot olarak Ürün, kg
Üst Kök Üst Kök Üst Kök Börülce 182,6 10,6 2,5 2,2 0,7 7,6 1,5 Soya fasulyesi 213,1 8,4 1,5 2,4 0,6 8,5 1,6 Soya fasulyesi 253,7 18,5 1,0 4,7 0,2 12,2 0,7 Bakla 194,3 19,2 3,6 3,4 0,7 17,1 2,2 Fiğ 243,5 17,1 3,0 4,1 0,8 18,3 2,5 Çayır üçgülü 253,7 15,5 4,9 3,6 1,5 17,0 3,6
Yeşil gübre bitkileri toprak yüzeyini çeşitli etkenlere ve özelikle erozyona
karşı korurlar. Bir bitkinin amaca uygun yeşil gübre bitkisi olabilmesi için; Hızlı
gelişmesi, bol miktarda vejetatif organ oluşturması ve yoksul topraklarda bile iyi
yetişebilmesi gerekir (Atilla, 1999).
Tarımdaki değişim, teknolojinin ve sanayinin gelişimi ile hız kazanmıştır.
Özellikle hızlı nüfus artışı ile birlikte 1960-1970’li yıllarda tarımda ‘’yeşil devrim’’
adı verilen değişim başlatılmıştır. Bu değişimde sadece verim artışı hedeflenmiş,
sentetik kimyasal tarım ilaçları ve mineral gübrelerin kullanımı artmıştır. Bu
girdilerin yarattığı olumsuz etkiler ilk önce keşfedildiği andan itibaren yoğun olarak
kullanıldığı gelişmiş ülkelerde görülmüş buna bağlı olarak yüzyılımızın başlarında
tarım yöntemine alternatif arayışları başlatılmıştır. Bu konudaki ilk çalışma
İngiltere’de 1910’lu yıllarda organik tarım görünüşünün oluşturulmasıdır. Bunu
Albert Howard’ın “Tarımsal vasiyetnamesi” nin 1940 yılında yayınlanması takip
etmiştir (Anonymous, 2010b).
Organik ürün üretimini, gelişmiş olan ülkelerde ihracattaki talep artışı
yönlendirmiştir. Genelde gelişmekte olan ülkeler, üretimi arttırma ve dış satışa
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER
9
sunma çabası içerisindeyken, gelişmiş ülkeler bir yandan dış alım ve bir yandan da iç
üretimiyle iç pazar talebini karşılama eğilimi içerisindedirler. Avrupa’da organik üre
tarımda, Danimarka, İngiltere ve İsviçre öncülük eden ülkeler olmuşlardır (Sayın ve
Özkan, 2001).
Ekolojik ürünlerin diğer ürünlere göre tüketiciler tarafından daha çok tercih
edilmelerindeki en önemli etkenlerin başında kişisel sağlığa ve özellikle çocukların
sağlığına verdikleri önem gelmektedir. Örneğin, Almanya ve İngiltere’de yapılan bir
anket çalışmasında sağlık faktörünün, Almanya'da %70, İngiltere'de %46 ile ilk
sırada olduğu belirlenmiştir. Almanya’da; çevre % 10 – 30, lezzet %13-24 ile ikinci
ve üçüncü sırada yer almıştır. İngiltere'de ise çevre %41, lezzet %40 ve hayvan
hakları ile sağlığı %26 olarak izlenmiştir. Ekolojik hayvan üretiminde, hayvanlara
açık havadar ve güneşli belirli bir alanın ayrılmasını öngörmesi nedeniyle,
Avrupa'daki hayvanseverler arasında, tercihte ilk sıralara doğru yükselmektedir
(Anonymous, 2010a).
Ülkemizde organik tarım faaliyetleri, 1986 yılında Avrupa’daki gelişmelerden
farklı şekilde, ithalatçı firmaların istekleri doğrultusunda, ihracata yönelik olarak
başlamıştır. Önceleri ithalatçı ülkelerin bu konudaki mevzuatına uygun olarak
yapılan üretim ve ihracata, 1991 yılından sonra Avrupa Topluluğunun yönetmeliği
doğrultusunda devam edilmiştir. Daha sonra 2092/91 sayılı yönetmeliğin 14 Ocak
1992 tarihinde yayımlanan 94/92 sayılı ekinde; Avrupa topluluğuna organik ürün
ihraç edecek ülkelerin uymak zorunda olduğu hususlar ayrıntıları ile belirtilmiş ve
ülkelerin kendi mevzuatlarını uygulamaya koymaları ve bu mevzuatında dahil
olduğu çeşitli teknik ve idari konuları içeren bir dosya ile Avrupa topluluğuna
başvurmaları zorunluluğu getirilmiştir (Kayahan, 1999).
Oranik ürünler, taze meyvenin az olduğu bir dönemde olgunlaşması
nedeniyle, yüksek fiyattan pazarlanabilmektedir. Ayrıca yatırımların kısa zamanda
geri dönmesi nedeniyle, küçük aile işletmeciliğine de uygundur. Çilek
yetiştiricili ğinde birim alandan elde edilen kazanç, diğer ürünlerin birçoğuna göre
daha yüksektir (Ağaoğlu, 1986).
Ülkemizde 2004 verilerine göre, 174 adet organik ürün üretilmektedir.
Organik üretim yapan üreticilerinin tamamına yakını organik tarım konusunda
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER
10
çalışan organizasyon kurumları ile sözleşmeli tarım yapmakta ve elde edilen organik
ürünlerin çok büyük kısmı ihraç edilmektedir (Aksoy ve ark, 2005).
İlk dönemde üretilen organik ürünler büyük oranda çiftliklerde veya yakın
çevresindeki yöresel pazarlarda tüketilirken, sonraki yıllarda olay ticari boyut
kazanmış ve 1980’li yıllardan sonra tüm dünyada giderek artan bir kabul görmüştür.
Organik ürünlerin ticari olarak önem kazanmaları üretimden tüketiciye kadar uzanan
zincirde bazı kuralların konulmasını zorunlu hale getirmiştir. Bu alanda halen
lokomotif görevi gören Avrupa Topluluğu ülkeleri öncülük yaparak 1991 yılında
2092 sayılı bitkisel ürünlerin üretimini ve pazara sunulmasını düzenleyen ilk
yönetmeliği yürürlüğe koymuşlardır (Aksoy ve ark., 2002).
Danimarka'da 1980'li yılların ortalarında yeraltı sularında tehlikeli boyutlarda
yüksek nitrat düzeylerine rastlanmıştır. Bunun başlıca nedeni olarak çiftlik gübresi ve
sentetik gübrelerin yanlış kullanılması olduğu belirlenmiş ve bu durum çevre kirliliği
ile ilgili tartışmaların giderek artmasına yol açmıştır. Bu arada organik tarımın
çevreye olan olumlu etkilerinin ve yapılan anketlerde tüketicilerin organik üretilmiş
ürünlere belirli bir fiyat farkı ödemeye hazır olduklarının belirlenmesi, haziran
1987'de Organik Tarım Yasasının parlamentodan büyük çoğunlukla geçmesini
sağlamıştır (Aksoy ve ark., 2002).
1982'li yılların ortalarından itibaren yapılan pazar araştırmaları tüketicilerin
organik ürünlere olan olumlu tavrını ortaya koymakla birlikte pazar payı, organik
ürünlerin, gerçek olmasa da daha pahalı olduğu imajı ile oldukça yavaş artmıştır.
1990’lardan itibaren Avrupa'da çok hızlı bir gelişme göstererek, 1998 yılında Avrupa
Topluluğu (AT) ve Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkelerinde 85.337 tarım
işletmesinin organik üretim yapmaları ile 2 milyon hektara ulaşmıştır. Tarım
alanlarını % 1.4'ü, tarım işletmelerinin ise % 1.1'i organik tarıma geçmiştir. Halen
organik ürünlerdeki fiyat marjı üretim koşullarına bağlı olmakla birlikte, teknik
uygulamaların geliştirilerek organik ve konvansiyonel ürünler arasındaki fiyat
farkının %25 dolayında tutulması ve lüks tüketim ürünü olarak kabul edilmemesi
yönünde görüşler vardır (Anonymous, 2005a).
Organik tarım sistemi yasal olarak halen yürürlükte olan “Organik Tarımın
Esasları ve Uygulamasına İlişkin Yönetmelik” te belirtilen kurallara uymak kaydıyla
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER
11
tüm ülke düzeyinde uygulanmaktadır. Bu ülkelere göre, organik tarım faaliyetinde
bulunmak isteyen müteşebbis, kontrol ve sertifikasyon kuruluşuna veya kontrol
kuruluşuna başvurmaktadır. İstenilen bilgi ve belgelerin tamamlanmasını izleyen
süreçte sözleşme imzalanmakta ve daha sonraki aşamada yetkilendirilmiş kuruluş
bağlı bulunduğu Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Organik Tarım Komitesine ve
organik tarımın yapılacağı İl Tarım Müdürlüğüne en geç bir ay içinde bildirmektedir.
Komite ve İl Tarım Müdürlüğü, kendine bildirilen müteşebbisi “Organik tarım
uygulayan müteşebbis” olarak kayıt altına alınmaktadır. Çevre kirliliğinden şüphe
duyulan alanlarda organik tarım yapılıp yapılmayacağına, kontrol veya kontrol ve
sertifikasyon kuruluşu tarafından karar verilmektedir (Anonymous, 2010c).
2.2. Çilek Yetiştiricili ği ile İlgili Çalı şmalar
Hemphill ve Martin (1992), olgun çilek meyvesinin yaklaşık % 90’ının su ve
% 10’unun suda çözülebilir kuru madde miktarı ile insan sağlığı ve beslenmesinde
önemli bir yer tutmakta olduğunu belirlemişlerdir. Aynı araştırmacılar taze çilek
meyvesinde 70mg/g karbonhidrat (toplam), 6 mg/g protein, 4 mg/g yağ (toplam),
0,14 mg/g kalsiyum, 0.10 mg/g magnezyum, 19 g/mg fosfor, 1,66 potasyum
bulunduğunu çinko, bakır ve mangan içeriğinin ise 5 mg/kg’ın altında bulunduğunu
bildirmiştir.
Günümüzde modern çilek yetiştiricili ğinde meyve üretimi amacıyla kullanılan
başlıca dikim sistemi yaz dikim sistemidir. Frigo fidelerle yapılan yaz dikim
sisteminin en önemli üstünlüğü taze fide dikim sistemine göre daha fazla ürün
vermesidir. Yaz dikiminin başarısı belirli bölgelere göre belirli çeşitlerin ve dikim
zamanının doğru olarak saptanmasına bağlıdır. Kaşka ve ark. (1976), ülkemizin
değişik bölgelerinde yürüttükleri bir çalışmada en uygun yaz dikim tarihini Adana’da
1-15 Ağustos, Antalya’da 1-15 Temmuz, Yalova ve Ankara’da 1 Temmuz 15
Ağustos tarihleri arasında olabileceği saptanmıştır.
Kaçar (1994), çilek yetiştiricili ğinde Akdeniz Bölgesi için önerilen azot
dozunun 8-10 kg/da, fosfor dozunun ise, 5-7 kg/da olduğunu belirtmişlerdir.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER
12
Dünyada en fazla yetiştiricili ği yapılan çilek çeşidi Camarosa’dır. Bu çeşit
Kaliforniya Üniversitesi tarafından geliştirilmi ştir. Kışı çok sert geçmeyen tüm
iklimlerde (Florida, Güney Amerika, Avustralya, İtalya, Yeni Zelanda, Güney
Afrika, Meksika ve İspanya) kolayca ve ekonomik olarak yetiştirilmektedir. Bu
çeşidin özellikleri; erkenci, çok iri, meyve eti sert, verimli ve bitki habitusu kuvvetli
olmasıdır (Hancock, 1999).
Menemen koşullarında yüksek tünel ve açıkta yetiştirilen bazı çilek
çeşitlerinin performansları incelenmiştir. Camarosa çeşidi için, her iki ortamda
meyve ağırlıkları ikinci yıl ilk yıla göre daha düşük olmuş; yüksek tünelde ilk yıl
12,9 g, ikinci yıl ise 10,2 g elde edilmiştir. SÇKM oranları bakımından açıkta
yetiştirilenlerin yüksek tünelde yetiştirilenlere göre daha yüksek değer (% 9,8)
aldıkları görülmüştür (Önal, 2000). Çileklerin çeşidine ya da dikimden sonra
bitkilerin iyi bir gelişme göstermesi, köklenme ve kol gelişiminin iyi olması için
3,97-5,67 kg/da azot verilmesi tavsiye edilmektedir (Mahler ve Barney, 2000).
Çilek, organik maddesi fazla olan topraklarda daha iyi yetiştirilebilmektedir.
Bitki yetiştiricili ğinde dikimden önce ortalama saman katılması veya yeşil gübreleme
yapılması tavsiye edilir. Gübre uygulamaları için meyveye yatmış bitki için derimden
sonra, yeni teşhis için dikiminden önce toprağın test edilerek performansına
bakılması önerilen çilekte dikim esnasında 3,4–4,5 kg N/da bir uygulamanın yeterli
olabileceği gibi, eğer bölgede meyve küçük gelişiyorsa bu miktar 9 kg’a kadar
çıkarılabilir (Hart ve ark, 2000).
Kepenek ve ark. (2002), Isparta koşullarında yaptıkları çalışmada çeşitlerin
genel olarak yarı dik gelişim eğiliminde olduklarını ve bitki boylarının 15,38 cm ile
22,37 cm arasında değiştiğini bildirmişlerdir. Aynı araştırmacılar, Camarosa çilek
çeşidinin 2000 ve 2001 yıllarına göre pH değerinin 2,85-3,90 SÇKM değerinin %
8,28-8,40, titre edilebilir asitlik değerinin % 0,61-0,71 arasında değiştiğini
bildirmişlerdir.
Palomaki ve ark. (2002) tarafından yapılan çalışmada, serada Elsanta çilek
çeşidinde organik tarım sistemi ile geleneksel tarım sistemi bitki gelişimi ve meyve
kalite ve verimi açışından karşılaştırılmıştır. Çalışmada organik tarım sisteminde 3
farklı organik karışım; (A:Belli oranda torf, çiflik gübresi (20dm³/m³), B: Belli
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER
13
oranda kireç/çiflik gübresi (10 dm³/m³), C: Sap, konvansiyonel sisteminde, (D) ise
N:P:K oranı 4:2:3 olarak uygulanmıştır. Çalışma sonunda; organik tarım sisteminin
A uygulamasında yaprak büyüklüğü ve meyve verimi düşük olurken, diğer
uygulamalara göre şeker oranı önemli derecede artmıştır. Meyve verimliliği
bakımından en iyi uygulama konvansiyonel sistemden elde edilmesine rağmen
istatistiksel olarak fark bulunamamıştır.
Kovach ve ark (2003), yaptıkları çalışmada, organik yetiştiricilikte farklı
kompost uygulamaları ile sentetik gübreleme yapılan konvansiyonel yetiştiricilik
arasında verim ve meyve ağırlıkları arasındaki fark istatistiksel açıdan önemli
bulunmamıştır. Honeoye çeşidi ile yapılan çalışmada konvansiyonel yetiştiricilikteki
verim 2,35 ton/da meyve ağırlığı 9,6 g olurken, sığır gübresi kullanılmış kompost
uygulamasında verim 2,23 ton/da meyve ağırlığı ise 9,3 g olarak bulunmuştur.
Araştırıcı, organik ve konvansiyonel olarak yetiştirilen çileklerde görünüm, tat ve
koku bakımından farklılığın olup olamadığı belirlenmeye çalışılmıştır. Organik
olarak yetiştirilen çileklerde çiftlik gübresi (sığır gübresi) kullanılırken
konvansiyonel yetiştiricilikte sentetik gübre kullanılmıştır. Tüketicilere uygulanan
testler sonucunda organik ve konvansiyonel olarak yetiştirilen çilekler arasında
görünüm, tat ve koku bakımından fark belirlenememiştir.
Özgüven ve Yılmaz (2003), Adana’da yapmış oldukları 2 yıllık çilek
adaptasyon çalışmasında meyve ağırlığının ve SÇKM oranının aylara göre
değiştiğini belirtmişlerdir. Elde edilen verilere göre Camarosa çilek çeşidinin
ortalama meyve ağırlığı 1998 yılında 14,89g 1999 yılında ise 14,62 g olarak tespit
edilmiştir. SÇKM bakımından en yüksek değerler mayıs ayında (1998 yılında %
8,87, 1999 yılında 7,40) elde edilmiştir.
Koşar ve ark (2004), yaptıkları çalışmada, insan sağlığı açısından anti
kansorejen, anti mutajen ve kardiyovasküler hastalıklar açısından ellajik asitin
önemli bir fenolojik bileşik olduğunu ve çileklerde fenolojik bileşikler içerisinde en
fazla bulunanın ellajik asit olduğunu bildirmişlerdir. Hakhinen ve ark. (1998), çilekte
yaptıkları çalışma ile toplam fenolik bileşiklerin % 51’inin ellajik asitten oluştuğunu
tespit etmişlerdir.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER
14
Başka bir çalışmada ise, Camarosa çilek çeşidinde Eğirdir Bahçe Kültürleri
Araştırma Enstitüsünde 2004-2006 yılları arasında yürütülmüş ve bu çeşitte organik
ve konvansiyonel tarım sistemleri karşılaştırılmıştır. Denemede konvansiyonel
yetiştiricilik ile organik yetiştiricilikteki bazı besin uygulamalarının verim, kalite ve
bitkisel özellikleri incelenmiştir. Yapraklarda ve meyvelerde makro ve mikro
element analizleri yapılarak uygulamaların besin elementi alımına etkisi
belirlenmiştir. Ayrıca ekonomik analiz yapılarak konvansiyonel yetiştiricilik ile
organik yetiştiricilikteki uygulamalar arasında elde edilen karlılıklar
karşılaştırılmıştır. Dikim frigo fide ile temmuz ayının üçüncü haftasında yapılmış
olup, sulamada damla sulama yöntemi kullanılmıştır. Çalışma sonucunda
uygulamalar bakımından bitki başına verim ve meyve ağırlığı arasında istatistiksel
açıdan farklılık önemli bulunurken, pH, titre edilebilir asitlik, suda çözünebilir kuru
madde miktarı, tat-aroma, sertlik, renklenme, askorbik asit (C vitamini) ve ellajik asit
bakımından önemli bulunmamıştır. Kümülatif verim; konvansiyonel yetiştiricilikte
810,36 g/bitki, organik yetiştiricilikteki uygulamalarda ise, 526,32-776,34 g/bitki
olarak tesbit edilirken, iki yılın ortalamasında meyve ağırlığı; konvansiyonel
yetiştiricilikte 13,20 g, organik yetiştiricilikteki uygulamalarda 12,40-13,16 g
olmuştur. Yapılan bu çalışma ile Eğirdir (Isparta) koşullarında organik çilek
yetiştiricili ği için sırasıyla Çiftlik gübresi + Yeşil gübreleme + Klinoptilolit + Deniz
yosunu (ÇG+YG+Kln+DY), Çiftlik gübresi + Klinoptilolit + Deniz yosunu
(ÇG+Kln+DY) ve Çiftlik gübresi + Yeşil gübreleme + Deniz yosunu (ÇG+YG+DY)
uygulamalarının üreticilere önerilebileceği belirlenmiştir (Atasay, 2006).
Iğdırlı ve Türemiş (2006), Adana’da yaptıkları bir çalışmada, bazı organik
uygulamalar (çiftlik gübresi, tavuk gübresi, yeşil gübreleme ve bunların
kombinasyonları) ile geleneksel uygulamanın çilek fidesi verim ve kalitesi üzerine
etkileri araştırılmıştır. Deneme sonunda birim alandan elde edilen fideler sayılmış,
kalite smıfına aynlmış, kök uzunluklan ve gövde çaplan ölçülmüş, kök ve gövdede
depolanan kuru madde oranları hesaplanmıştır. Fide kalitesinde rol oynayan bu
özellikler incelenmiş ve organik uygulamalarla geleneksel uygulama yöntemleriyle
yetiştirilmi ş fideler arasında karşılaştırnıa yapılmıştır. Deneme boyunca yapılan tüm
uygulamaların tanığa göre fide verim ve kalitesinde artışlar meydana getirdiği
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER
15
belirlenmiştir. Birim alandan en fazla sayıda fide (193 adet/metrekare) çiftlik
gübresi+soya fasulyesi kombinasyonundan; en yüksek oranda 1. kalite fide (%26) ise
yerfıstığı uygulamasndan elde edilmiştir. Fide kalitesinde rol oynayan gövde ve kök
kuru madde oranlarının, kök uzunluğu ve gövde kalınlıklarının genelde soya
fasulyesi uygulamasına ait fidelerde en yüksek olduğu saptanmıştır.
Çukurova Bölgesinde satışa sunulan bazı reçellerin fiziksel ve kimyasal
özellikleri ile Türk gıda kodeksine uygunluğu üzerine yapılan araştırmada arastırma
materyali olarak kullanılan reçeller, Çukurova Bölgesi'ndeki (Adana, Tarsus, Mersin)
marketlerde bulunabilen çilek, gül, kayısı ve visne reçellerini üreten on farklı
firmadan temin edilmiştir. Analizleri yapılan toplam 40 reçel örnegini üreten
firmalardan 5 tanesi ürünlerini ekstra geleneksel reçel, 2 tanesi geleneksel reçel, 3
tanesi ise reçel olarak ile satışa sunmuşlardır. Çilek, gül, kayısı ve vişne reçellerinde
incelenen niteliklere ait ortalama degerler sırasıyla şöyledir: Çözünür katı madde %
72, 74, 73, 73; pH 3.28, 3.08, 3.44, 3.30; titrasyon asitligi % 0.48, 0.26, 0.53, 0.71;
kuru madde % 78.4, 80.1, 79.2, 78.4; kül % 0.18, 0.03, 0.20, 0.21; pektin % 0.25,
0.28, 0.27, 0.14; invert seker % 42.04, 46.71, 41.24, 42.44; toplam seker % 51.62,
54.82, 50.74, 49.42; sakkaroz % 9.11, 7.71, 9.02, 6.63; hidroksimetilfurfural 27.2,
48.48, 28.62, 55.33 mg /kg. Uygulanan testler sonucunda bazı reçel örneklerinde
yapay organik boya maddesi ve koruyucu madde kullanıldıgı görülmüstür (Kaplan
ve Fenercioğlu, 2006).
Polat ve Çelik (2008), tarafından yapılan bir çalışmada Ankara koşullarında
organik çilek yetiştiricili ği araştırılmıştır. Çalışmada değişik organik uygulamalarının
Camarosa ve Fern çilek çaşitlerinde verim ve bazı kalite kriterlerine etkileri
incelenmiştir. Camarosa ve Fern çeşitlerine ait frigo fideler, temmuz ayında
dikilmi ştir. Farklı organik uygulamalar yapılan parsellerde yetiştirilen bitkilerin
verim ve bazı kalite kriterleri belirlenmiştir. En yüksek verim değeri ise, yeşil gübre,
çiftlik gübresi, humik asit ve yaprak gübresi uygulamasından elde edilmiştir.
Organik çilek yetiştiricili ğinde yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanıma
onay verilmek suretiyle iz element eksikliğinde 18.03.2004 tarihli 25406 sayılı resmi
gazetede yayımlanan Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik’in
Ek-1’inde belirtilen gübreler kullanılabilir. Ayrıca yetkilendirilmiş kuruluş tarafından
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Lokman SEZER
16
kullanıma onay verilmek suretiyle mikrobiyal gübreler, elementer kükürt, doğal
kaynaklı kalsiyum sülfat (Jips), doğal kaynaklı magnezyum ve kalsiyum karbonat,
magnezyum tuzu içeren potasyum sülfat, ham potasyum tuzları (kainit, silvinit vb.)
yumuşak kaya fosfatı, kimyasal işlem görmemiş ağaç kökü, kompostlaştırılmış veya
fermente edilmiş sebze materyalleri karışımı, bitkisel kaynaklı ürünler ve yan
ürünlerinden elde edilen gübreler, hayvansal kaynaklı ürünler ve yan ürünleri guano,
solucan ve böceklerin kompostu, çiftlik gübresi ile yanmış çifcilik gübresi içeren
kompostlaştırılmış materyaller kullanılabilir (Anonymous 2010d).
3. MATERYAL ve YÖNTEM Lokman SEZER
17
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Bu çalışma, Mardin ili Kızıltepe ilçesinde yürütülmüştür. Denemenin
kurulduğu alanda 2 yıl öncesine kadar yetiştiricilik yapılmamıştır.
3.1. Materyal
Denemede 2 farklı çilek çeşidi (Camarosa ve Albion) ile 2 farklı yeşil gübre
bitkisi (soya ve börülce) kullanılmıştır. Deneme, 2.5 m yükseklikte plastik sera
içerisinde kurulmuştur. Ancak plastik örtü mart ve nisan aylarında şiddetli
rüzgarlardan zarar gördüğü için bu aylardan sonraki dönemde sadece üst aksamı
örtülü kalmıştır (Şekil 3.1).
Şekil 3.1. Deneme serasından yeşil gübre bitkilerinden bir görünüm
Toprak hazırlığı için toprak yaklaşık olarak 25-30 cm derinliğinde pulluk ile
sürülmüştür. Sürülen toprağın üzerine organik tarımda kullanım açısından sertifikalı
organik çiftlik gübresi olan Ekoflora serpilmiştir. Bunu takiben, toprak diskaro
aletiyle sürülüp gübrenin karışması sağlanmıştır. Ekoflora gübresi sadece yeşil
gübreleme amacıyla kullanılan börülce ve soya ekilecek parsellere uygulanmıştır.
Tanık parsellere ise, çevredeki çiftliklerden sağlanan çiftlik gübresi uygulanmıştır.
3. MATERYAL ve YÖNTEM Lokman SEZER
18
Deneme çeşitlerinin özellikleri aşağıda verilmiştir.
Camarosa; Kaliforniya orijinli olan bu çeşit, 1994’te melezleme ıslahı
sonucu elde edilmiştir. Douglas x Cal 85.218-605 melezidir. Dünyada en fazla
üretimi yapılan ve sofralık yetiştiricili ğe uygun olan bu çeşit, oldukça yüksek verimli
olup, kaliteli meyvelere sahiptir. Meyve eti sert, çok iri ve aromalıdır. Taşımaya ve
muhafazaya uygundur. Bitkileri çok kuvvetli büyür. Akdeniz Bölgesi çilek
yetiştiricili ğine uygundur. Meyve bakımından Oso Grande çeşidine benzer. İri yapılı
Oso Grande ve Chandler’den daha verimli bir çeşittir. Meyveleri basık konik tipte,
koyu kırmızı renkte ve orta büyüklüktedir (ortalama ağırlık 24.6 g). Tadı Oso
Grande’den daha dengeli olup, üzerinde belirgin lekeleri bulunmaktadır. Meyve eti
koyu kırmızı renktedir ve mükemmel olarak değerlendirilmektedir. Chandler’den çok
daha tatlı ama daha az aromatiktir. Botrytis’e dayanıklı, Antraknoz’a hassastır.
Chandler çilek çeşidinden daha erken zamanda meyve vermektedir (Şekil 3.2.).
Şekil 3.2. Camarosa çilek çeşidinin meyveleri
Son yıllarda ülkemizde çok çabuk yayılmış ve pazarlarda aranan bir çeşit
olmuştur (Anonymous, 1996;2005).
Albion ; Kaliforniya üniversitesi tarafından çıkarılan yeni bir çeşit olup
İngiltere piyasasında bulunan Everest ve Diamente çeşidine alternatif olarak çilek
üreticilerine sunulmuştur. Albion çeşidi vertillicium solgunluğuna kısmi olarak
3. MATERYAL ve YÖNTEM Lokman SEZER
19
dayanıklı olup Phytophthora cactorum’a karşı da yüksek derecede toleranslıdır ve
göreceli olarak Colletotrichum acutatum’a dayanıklıdır. Uygun bir şekilde
yetiştirildi ği zaman Tetranychus urticae’a karşı oldukça dayanıklıdır. Albion,
Diamente’yle aynı meyve şekline sahip olup verimi Diamente’ye göre eşit veya daha
fazladır. Ticari değeri diğer çilek çeşitlerine göre daha iyi ve kalitesi yüksektir.
Albion meyvesi tipik olarak uzun, konik, ve çok simetriktir. (Şekil 3.3.) İç ve dış
meyve rengi Diamente’ye göre daha koyudur (Anonymous, 2010e).
Şekil 3.3. Albion çilek çeşidinden bir görünüm
3.2. Yöntem
Deneme alanına ait toprak analiz sonuçları Çizelge 3.1’de verilmiştir. Buna
göre deneme alanı, deneme süresince yapılan yaprak analiz sonuçlarına göre organik
tarımda kullanımına izin verilen preparatlarla organik parsellere, sentetik
kimyasallarla tanık parsellere gübreleme yapılmıştır. Yeşil gübrelemede çilek
bitkisinin yıllık azot gereksinimi dikkate alınmış ve bu amaçla daha önce bu konuda
önerilen miktarlarda dekara 8 kg tohum kullanılmıştır (Çizelge 3.2). Yeşil gübre
bitkilerinin tohumları seraya 5 Mayıs 2009’da ekilmiş ve yağmurlama sulama
yapılmıştır. Ekim öncesi her bir uygulama için dekara 675 kg Ekoflora organik
3. MATERYAL ve YÖNTEM Lokman SEZER
20
gübre, tanık parsellere ise 800 kg/da yanmış çiftlik gübresi uygulaması yapılmıştır.
Tam çiçeklenme döneminde mineralizasyon için eylül ayının ilk haftası yeşil
gübreler toprağa karıştırılmıştır. Tanık parsellere yeşil gübreleme yapılamadığı için
dekara kg 10-20-20 oranında NPK içeren sentetik gübre uygulaması yapılmıştır.
Deneme parsellerinde kullanılan çiftlik gübrelerinin içerikleri Çizelge 3.3’te
verilmiştir.
Çizelge 3.1. Yeşil Gübreleme Öncesi Deneme Alanına Ait Toprak Analiz Sonuçları Toprak özellikleri Birim Analiz sonucu
(0- 30cm) Değerlendirme
pH % 7,7 Hafif Alkali Kireç % 6,9 Orta Kireçli Tuz % 0,200 Hafif Tuzlu Doygunluk % 58 Killi Tınlı Org.mad. % 2,2 Orta Toplam N % 0,115 İyi Alınabilir P (kg P2O5/da) 5,6 Az Alınabilir K (kg K2O/da) 184,2 Fazla Alınabilir Ca (kg CaO/da) 2987,6 Fazla Alınabilir Mg (kg MgO/da) 211,2 Fazla Alınabilir Fe (ppm) 3,19 Yeterli Alınabilir Mn (ppm) 6,89 Yeterli Alınabilir Zn (ppm) 0,40 Az Alınabilir Cu (ppm) 1,46 Yeterli
Çizelge 3.2. Baklagillerle Dekara Sağlanan Besin Maddeleri Miktarı, kg (Atilla, 1999).
Azot Fosfor Potasyum Bitki, ot olarak Ürün, kg Üst Kök Üst Kök Üst Kök
Börülce 182,6 10,6 2,5 2,2 0,7 7,6 1,5 Soya fasulyesi 213,1 8,4 1,5 2,4 0,6 8,5 1,6 Soya fasulyesi 253,7 18,5 1,0 4,7 0,2 12,2 0,7 Bakla 194,3 19,2 3,6 3,4 0,7 17,1 2,2
Çizelge 3.3. Denemede Kullanılan Çiftlik Gübrelerinin İçerikleri Ekoflora (Org.) Çiftlik Gübresi (Konv.) Organik madde %40 %25 N %1.5 %1 PH 6-8 6-8
Deneme 1 dekarlık plastik serada tesadüf blokları deneme desenine göre
kurulmuş olup, (Şekil 3.6.) 6 tekerrürlü ve her tekerrürde 40 bitki olarak dikilmiştir.
Denemede sedde üzeri sıra arası ve sıra üzeri mesafeler 30x30cm olacak şekilde
3. MATERYAL ve YÖNTEM Lokman SEZER
21
belirlenmiştir. Bitkiler kasım ayında taze fide olarak yerlerine dikilmiştir. 15 gün
sonra tutmayanların yerine yedek olarak köklendirilen bitkiler şaşırtılmıştır.
Şekil 3.4. Dikim hazırlığı
3.2.1. Fenolojik Gözlemler
Denemeye alınan çeşitlerde ilk çiçeklenme, ilk derim ve son derim tarihleri
uygulamalara göre belirlenmiştir.
3.2.2. Verim ve Pomolojik Analizler
3.2.2.1. Bitki Başına Verim (g)
Yetiştiricilik döneminde derimi yapılan meyvelerin ağırlığının toplam bitki
sayısına bölünmesiyle aylara göre hesaplanmıştır. Derimi yapılacak meyveler 0.1
grama duyarlı terazide tartılmıştır. Derim haftada 2 gün yapılmıştır.
3. MATERYAL ve YÖNTEM Lokman SEZER
22
3.2.2.2. Ortalama Meyve Ağırlı ğı
Her bir parselden alınacak ürünün o parselden elde edilen toplam meyve
sayısına bölünmesi ile ortalama meyve ağırlığı gram olarak hesaplanmıştır.
3.2.2.3. Meyvelerde Ortalama Suda Çözünebilir Toplam Kuru Madde Miktarı
(% SÇKM)
Deneme süresince tüm parsellerden meyve alındığı mayıs ayında bir kez
yapılmıştır. Meyve suları çıkarılarak suda çözünebilir kuru madde içerikleri bir el
refraktometresi kullanılarak 5 yinelemeli olarak saptanmıştır. Sonuçlar % SÇKM
olarak değerlendirilmiştir.
3.2.2.4. Meyve Suyunun pH Değeri
Deneme süresince tüm parsellerden meyve alındığı mayıs ayında bir kez
yapılmıştır. Meyve suyunda pH metre yardımıyla saptanmıştır.
3.2.2.5. Meyve Suyunun Titre Edilebilir Asit (%) Değeri
Deneme süresince tüm parsellerden meyve alındığı mayıs ayında bir kez
yapılmıştır. Bu amaçla, her bir uygulamayı temsil edecek homojen çilek meyveleri
seçilmiş ve bunların suları sıkılmak suretiyle çıkarılmıştır. Her bir çeşit için 1 ml
meyve suyu alınmış ve üzerine 50 ml saf su eklenmiştir. Üzerine renk dönüşümünü
sağlaması için 1- 2 damla fenolfitaleyn damlatılmış, daha sonra meyve suyu
örnekleri 0,1 N` lik NaOH ile pH 8.2 olana kadar titre edilerek harcanan sodyum
hidroksit miktarı belirlenmiştir. Hesaplamalar sitrik asit cinsinden aşağıdaki formüle
göre yapılmıştır (Dündar, 1988).
Sitrik Asit Sabiti (0.007) x Harcanan NaOH x NaOH Faktörü x 100 % Asit =
Kullanılan Meyve Suyu Miktarı
3. MATERYAL ve YÖNTEM Lokman SEZER
23
3.3. İstatistiksel Analizler
Denemede elde edilen veriler, Costat paket programında değerlendirilerek,
ortalamaların karşılaştırmaları %5 düzeyinde yapılarak gruplandırılmıştır.
3. MATERYAL ve YÖNTEM Lokman SEZER
24
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Lokman SEZER
25
4. BULGULAR ve TARTI ŞMA
4.1. Fenolojik Gözlemler
Uygulamalara Göre çeşitlerin ilk çiçeklenme, ilk derim ve son derim tarihleri
Çizelge 4.1’de verilmiştir.
Çizelge 4.1. Fenolojik Gözlem Sonuçları Çeşitler Uygulama İlk Çiçeklenme İlk Derim Son Derim
Soya 28-31/Mart 12-14/Nisan 8-11/Haziran Börülce 29-01/Nisan 13-17/Nisan 8-11/ Haziran Camarosa Kontrol 23-27/Mart 5-6/Nisan 13-15/ Haziran Soya 19-23/Mart 30-31/ Mart 23-25/Mayıs Börülce 18-21/Mart 30-31/ Mart 23-25/ Mayıs Albion Kontrol 13-16/ Mart 24-26/ Mart 23-25/Mayıs
Fenolojik gözlem sonuçları değerlendirildiğinde, her iki çeşitte de ilk
çiçeklenmelerin kontrol parsellerinde olduğu, bunu soya ve börülce parsellerinin
izlediği görülmektedir. Çeşitler karşılaştırıldığında ise Albion çeşidi Camarosa’ya
göre daha erken çiçeklenmiş, her iki çeşitte de derim 2.5 ay civarında sürmüştür.
Camarosa’dan mart ayında meyve alınmazken Albion çeşidinde mart ayında
başlayan derim mayıs sonunda bitmiş, Camarosa’da derim haziranın ortalarına kadar
sürmüştür. Benzer ekolojiye sahip Şanlıurfa Koruklu’da Kaşka ve ark.’nın 1993
yılında yaptıkları adaptasyon çalışmasında, derim süresinin 3 hafta olduğu,
belirlenmiştir. Bu süre Akdeniz ve Ege Bölgelerinde 4-6 ay arasında iken (Önal,
2000), Doğu Bölgelerimize giren Erzurum, Van, gibi illerde 2 haftaya kadar
inebilmektedir (Kılıçel, 2005). Mardin Kızıltepe İlçesinin iklim koşulları çok sert
olmadığı için, derimin bu kadar sürmesi çilek yetiştiricili ğinin bu bölgede ekonomik
olacağının da bir göstergesi olabilir.
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Lokman SEZER
26
4.2. Verim ve Pomolojik Analizler
4.2.1. Bitki Başına Aylık ve Toplam Verim
Bitki başına aylık verimler Şekil 4.1.’de verilmiştir. Buna göre mart ayında en
fazla meyvenin, Albion çeşidinin kontrol parsellerinden alındığı, bunu aynı çeşidin
soya ve börülce parsellerinin izlediği görülmüştür.
0
20
40
60
80
100
120
C-Soya
C-Börü
lce
C-Kont
rol
A-Soy
a
A-Bör
ülce
A-Kon
trol
Çeşitler
Bitk
i Başı
na V
erim
(gr
/bitk
i)
Mart
Nisan
Mayıs
Haziran
Şekil 4.1. Denemeye alınan çeşitlerde bitki başına aylık toplam verimler
Camarosa’nın hiçbir uygulamasından mart ayında meyve alınmadığı
görülmektedir. Bu durumun Camarosa’nın orta geççi, Albion’un ise erkenci bir çeşit
olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir (Anonymous, 1996, 2005, 2010e). Nisan
ayında en yüksek verim her iki çeşitte de kontrol parsellerinden alınmış, bunu çok az
farkla sırasıyla börülce ve soya parselleri izlemiştir. Mayıs ayında, en yüksek verim
Camarosa’nın soya parselinden alınmış, bunu sırasıyla börülce ve kontrol parselleri
izlemiştir. Kepenek ve ark.’nın 2002 yılında, Isparta’da yaptıkları adaptasyon
çalışmasında, ekim ayında dikilen çilek çeşitlerinde birinci yıl verimin 6.90 ile 52.44
g arasında değiştiği saptanmıştır. Bu çalışmada bitki başına verimler bu değerlerle
kıyaslandığında oldukça yüksektir. Bu durum, Mardin Kızıltepe’nin vegetasyon
süresinin Isparta koşullarına göre daha uzun olmasından kaynaklanabilir. Albion
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Lokman SEZER
27
çeşidinin, nisan ve mayıs ayı verimleri soya ve börülce uygulamalarında aynı
olmuştur. Mayıs ayı verimleri her üç uygulamada da birbirine yakın olmuştur.
Bitki başına toplam verimlere ait varyans analiz sonuçları Çizelge 4.2.’de
verilmiştir. Varyans analiz sonuçları değerlendirildiğinde, çeşitlerin ve
uygulamaların kendi aralarındaki farkların, istatistiksel açıdan önemli olduğu
gözlenmektedir. Bu verilere göre gruplanmış bitki başına toplam verimler Çizelge
4.3.’te verilmiştir.
Çizelge 4.2. Bitki Başına Toplam Verimlere Ait Varyans Analiz Tablosu Var. Kayn. K.T. S.D. K. O. F P Önem Derecesi Uygulama 20931.5 2 10465.7 133.77 0.000 * Çeşit 44170 1 44170 564.55 0.000 * Uyg. X Çeşit 165.73 2 82.869 1.059 0.359 ÖD Hata 2347.16 30 78.24 Toplam
Çizelge 4.3. Bitki Başına Toplam Verimlere Ait Ortalamalar ve Oluşan İstatistiksel Gruplamalar
Çeşitler Uyg. Bit. Baş. Verim (g/bitki) Ort. Soya 196.9 Börülce 222.4 Kontrol 259.3
226.2 a Camarosa
Ort. 226.2 Soya 132.8 Börülce 148.7 Kontrol 186.9
156.1 b Albion
Ort. 156.1 D%5 6.02 Soya 164.8 c Börülce 185.5 b Kontrol 223.1 a
191.1 Ort
Ort. 191.1 D%5 8.90
Söz konusu çizelge incelendiğinde, çeşitler arasında istatistiksel açıdan fark
olduğu, en yüksek verimin Camarosa’dan (226,2 g/bitki)) elde edildiği, uygulamalar
arasındaki farkın da istatistiksel açıdan önemli olduğu, en yüksek verimin kontrol
uygulamasından (223.1 g/bitki) alındığı, bunu sırasıyla börülce ve soya
uygulamasının izlediği görülmektedir. Soya uygulamalarının börülce uygulamalarına
göre daha düşük ürün elde edilmesinin nedeni olarak ta sebep de soyanın ekilmeden
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Lokman SEZER
28
önce bakteri uygulaması yapılmaması, bu nedenle de yeterince nodül oluşturamaması
olabilir (Frazer ve ark, 1988-Anonymous, 2010).
4.2.2. Ortalama Meyve Ağırlı ğı
Aylara göre ortalama meyve ağırığı değerleri Şekil 4.2.’de verilmiştir. Gerek
Camarosa ve gerek Albion çeşitlerinde soya ve börülcenin kontrole göre meyve
ağırlığını az da olsa arttırdığı, nisan ayında Camarosa’nın Albion çeşidine göre daha
ağır meyveler oluşturduğu, mayıs ayında meyve ağırlıklarının tum uygulamalarda
birbirine yakın olduğu görülmektedir. Özdemir (2003)’in Hatay’da yaptığı
adaptasyon çalışmasında en ağır meyvelerin Camarosa çeşidinden alındığı
belirtilmiştir. Bu çalışmada da en ağır meyveler Camarosa çeşidinden alınmıştır.
0
5
10
15
20
25
C-Soya C-Börülce
C-Kontrol
A-Soya A-Börülce
A-Kontrol
Çeşitler
Mey
ve İ
riliğ
i (gr
)
Mart
Nisan
Mayıs
Haziran
Şekil 4.2. Denemeye alınan çeşitlerde aylık meyve ağırlıkları
En ağır meyveler Camarosa’nın soya parselinden alınmış olup, bunu sırasıyla
börülce ve kontrol parselleri izlemiştir. Albion çeşidinin nisan ve mayıs ayı verimleri
soya ve börülce uygulamalarında aynı olmuştur. Mayıs ayı verimleri her üç
uygulamada da birbirine yakın olmuştur.
Meyve ağılıklarına ait varyans analiz sonuçları, Çizelge 4.4.’de verilmiştir.
Sonuçlara göre, çeşitlerin kendi aralarındaki farkların istatistiksel açıdan önemli
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Lokman SEZER
29
olduğu görülmektedir. Bu verilere göre gruplanmış meyve ağırlıkları ise, Çizelge
4.5’de verilmiştir.
Çizelge 4.4. Meyve Ağırlığına Ait Varyans Analizi Var. Kayn. K.T. S.D. K. O. F P Önem Derecesi Uygulama 0.515 2 0.257 0.233 0.7935 ÖD Çeşit 19.067 1 19.067 17.262 0.0002 Uyg. X Çeşit 1.8 2 0.9 0.815 0.4522 ÖD Hata 33.136 30 1.104 Toplam 54.52 35
Çizelgenin incelenmesinden çeşitler arasındaki farkın istatistiksel açıdan
önemli olduğu, en ağır meyvelerin Camarosa’dan (17.8 g) elde edildiği, uygulamalar
arasındaki farkın da istatistiksel açıdan önemli olmadığı görülmektedir. Meyve
ağırlığının düşük olmasının nedeni, Mardin ikliminin oldukça kuru olması (Maas ve
ark, 1996), dolayısıyla meyvelerdeki yetersiz su birikiminden kaynaklanmış
olabileceği düşünülmektedir.
Çizelge 4.5. Meyve Eağırlığına Ait Ortalamalar ve Oluşan İstatistiksel Gruplar Çeşitler Uyg. Meyve Ağırlı ğı (g) Ort. Soya 17.4 Camarosa Börülce 18 17.8 a Kontrol 18.1 Ort. 17.8 Soya 16.5 Albion Börülce 16.4 16.4 b Kontrol 16.3 Ort. 16.4 D%5 0.72 Ort Soya 16.9 Börülce 17.2 17.1 Kontrol 17.2 Ort. 17.1 ÖD
4.2.3. Meyvelerde Ortalama Suda Çözünebilir Toplam Kuru Madde Miktarı
Mayıs ayında bir kez yapılan SÇKM analizi sonuçları Şekil 4.3.’de
verilmiştir. Şekil 4.3.’ün incelenmesinden Albionun kontrol uygulaması dışında tüm
uygulamalardan birbirine yakın değerler alındığı, genelde SÇKM değerlerinin çilek
için arzu edilen sınırlarda olduğu görülmektedir. Beslenme ile de doğrudan ilişkili
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Lokman SEZER
30
olan bu parametrenin eğer parsellerde kloroz görülmese daha da yüksek olacağı
(Şekil 4.4.) da düşünülebilir.
0
2
4
6
8
10
12
14
soya börülce kontrol soya börülce kontrol
Camarosa Albion
SÇ
KM
(%)
soya
börülce
kontrol
Şekil 4.3. Denemeye alınan çeşitlerde uygulamalara göre SÇKM miktarları (%)
SÇKM değerlerine ait varyans analiz tablosu Çizelge 4.6.’da verilmiştir.
Sonuçlara göre, çeşitlerin kendi aralarındaki farkların istatistiksel açıdan önemli
olduğu görülmektedir. Bu verilere göre gruplanmış SÇKM içerikleri Çizelge 4.7.’de
verilmiştir.
Çizelge 4.6. SÇKM Değerlerine Ait Varyans Analizi Var. Kayn. K.T. S.D. K. O. F P Önem Derecesi Uygulama 10.558 2 5.279 0.077 0.0051 * Çeşit 0.284 1 0.284 1.42 0.413 ÖD Uyg. X Çeşit 1.8 2 3.717 4.45 0.020 * Hata 25.02 30 0.834 Toplam 43.3056 35
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Lokman SEZER
31
Şekil 4.4. Deneme alanında yüksek pH’dan kaynaklanan kloroz durumu
Çizelge 4.7. SÇKM Değerlerine Ait Ortalamalar ve Oluşan İstatistiksel Gruplar Çeşitler Uyg. SÇKM (%) Ort.
Soya 9.66 Börülce 10.43 Kontrol 10.11
10.07 Camarosa
Ort. 10.07 Soya 9.36
Börülce 9.81 Kontrol 11.56
10.25 Albion
Ort. 10.25 Ö.D Soya 9.51 b
Börülce 10.12 ab Kontrol 10.84 a
10.16 Ort
Ort. 10.16 D%5 0.92
Çizelgenin incelenmesinden çeşitler arasındaki farkların istatistiksel açıdan
önemli olmadığı, uygulamalar arasındakı farkların önemli olduğu, en tatlı meyvelerin
Kontrolden (% 10.84) elde edildiği görülmektedir.
4.2.4. Meyve Suyunun pH Değeri
Mayıs Ayında bir kez yapılan pH analizi sonuçları Şekil 4.5’de verilmiştir.
Tüm uygulamaların pH değerlerinin 3.7 ile 3.9 arasında değiştiği, en yüksek pH
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Lokman SEZER
32
değerinin Camarosa’nın kontrol parsellerinden elde edildiği, bunu aynı çeşidin
börülce uygulamasının izlediği, Albionun tüm uygulamalarının ve Camarosanın soya
uygulamasının birbirine oldukça yakın değerler verdiği görülmektedir. Daha önce
yapılan adaptasyon çalışmalarında da benzer sonuçlar alınmıştır (Eti, 2002, Kanbur,
2002, Özgüven ve Yılmaz, 2003, Ayaz, 2004, Özuygur, 2005). pH değerlerine ait
varyans analiz değerleri Çizelge 4.8’da verilmiştir.
3,6
3,65
3,7
3,75
3,8
3,85
3,9
3,95
soya börülce kontrol soya börülce kontrol
Camarosa Albion
pH
soya
börülce
kontrol
Şekil 4.5. Denemeye alınan çeşitlerde uygulamalara göre pH değerleri
Çizelge 4.8. pH değerlerine Ait Varyans Analizi Var. Kayn. K.T. S.D. K. O. F P Önem Derecesi Uygulama 0.02 2 0.01 0.423 0.6587 ÖD Çeşit 0.062 1 0.062 2.574 0.1191 ÖD Uyg. X Çeşit 0.0516 2 0.025 1.064 0.3577 ÖD Hata 0.728 30 0.024 Toplam 0.863 35
Elde edilen sonuçlara göre, çeşitlerin de uygulamaların da aralarındaki
farkların istatistiksel açıdan önemli olmadığı görülmektedir. Çizelge 4.9’da,
gruplanmış pH değerleri verilmiştir.
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Lokman SEZER
33
Çizelge 4.9. pH Değerlerine Ait Ortalamalar Çeşitler Uyg. pH Ort.
Soya 3.7 Börülce 3.8 Kontrol 3.9
3.8 Camarosa
Ort. 3.8 Soya 3.7
Börülce 3.7 Kontrol 3.7
3.7 Albion
Ort. 3.7 ÖD Soya 3.7
Börülce 3.75 Kontrol 3.8
3.75 Ort
Ort. 3.75 ÖD
Çizelgede verilen değerler incelendiğinde, çeşitler ve uygulamalar arasındaki
farkların istatistiksel açıdan önemli olmadığı, ancak en yüksek pH değerinin
Camarosa çeşidinden elde edildiği görülmektedir.
4.2.5. Meyve Suyunun TA(%) Değeri
Çilek suynun titrasyon asitlikleri Şekil 4.6’da verilmiştir. Genel olarak
Camarosa çeşidinin asitlik değerlerinin, Albion çeşidine göre daha düşük olduğu, en
asitli meyvelerin Albion’un kontrol parsellerinden (% 1.4) alındığı, bunu yine
Albion’un börülce uygulamasının takip ettiği, en düşük asitlik değeri elde edilen
uygulamanın Camarosanın börülce parseli olduğu görülmektedir. Daha önce yapılan
adaptasyon çalışmalarında da asitlik değerlerinin bu değerlere yakın olduğu
bulunmuştur (Türemiş, 2002, Kılıçel, 2005). TA değerlerine ait varyans analiz
sonuçları Çizelge 4.10’de verilmiştir.
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Lokman SEZER
34
1,1
1,15
1,2
1,25
1,3
1,35
1,4
1,45
soya börülce kontrol soya börülce kontrol
Camarosa Albion
TA
(%
) soya
börülce
kontrol
Şekil 4.6. Denemeye Alınan Çeşitlerde Uygulamalara Göre TA Değerleri (%)
Çizelge 4.10. TA Değerlerine Ait Varyans Analizi Var. Kayn. K.T. S.D. K. O. F P Önem Derecesi Uygulama 0.01 2 0.005 0.455 0.7935 ÖD Çeşit 0.09 1 0.009 7.604 0.0002 * Uyg. X Çeşit 0.029 2 0.014 1.225 0.4522 ÖD Hata 0.355 30 0.011 Toplam 0.484 35
Sonuçlar değerlendirildiğinde, çeşitlerin aralarındaki farkların istatistiksel
açıdan önemli olduğu, uygulamalar arasındaki farkların ise önemli olmadığı
görülmektedir. Bu verilere göre gruplanmış TA değerleri Çizelge 4.11’de
verilmiştir.
Çizelge 4.11. TA Değerlerine Ait Ortalamalar ve Oluşan Gruplar Çeşitler Uyg. TA (%) Ort.
Soya 1.31 Börülce 1.22 Kontrol 1.29
1.27 b Camarosa
Ort. 1.27 Soya 1.34
Börülce 1.38 Kontrol 1.4
1.37 a Albion
Ort. 1.37 D%5 0.007 Soya 1.33
Börülce 1.3 Kontrol 1.35
1.32 Ort
Ort. 1.32 ÖD
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Lokman SEZER
35
Elde edilen sonuçlara göre, Çeşitler arasındaki farkların istatistiksel açıdan
önemli olduğu en yüksek TA değerinin Albion (% 1.37) çeşidinden elde edildiği,
uygulamalar arasındaki farkların ise istatistiksel açıdan önemli olmadığı
görülmektedir.
Denemede incelenen parametrelerin sonucuna göre verimin düşük olduğu,
bunun da toprak pH’sının yüksek oluşundan kaynaklandığı söylenebilir. Kalite
parametreleri ise beslenmeye bağlı olarak etkilenmiştir. Toprağın organik
maddesinin düşük olması da mevcut besin elementlerinden yararlanma düzeyini
azaltmıştır. Şekil 4.7’de deneme parsellerinin genel durumları görülmektedir. Şu an
pH’yı düzenlemek için organik tarımda doğal şelatlama yöntemi olan limon tuzu
uygulaması yapılmış ve parsellerdeki sarılık düzelmiştir. Bu uygulamaya 2. yıl
devam edilip bitki beslemede düzenli olarak limon tuzu uygulaması yapıldığında
çeşitlerden maksimum verim alınabileceği düşünülmektedir.
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Lokman SEZER
36
1. Soya Genel görünüm 4. C-Soya (Sağdaki sıra) 7-A-Soya 2. Börülce Genel Görünüm 5-C-Börülce 8-A-Börülce 3. Kontrol Genel Görünüm 6-C-Kontrol 9-A-Kontrol
Şekil 4.7. Deneme parsellerinden görünümler
1 2 3
4 5 6 7 8 9
4. BU
LGU
LAR
ve TA
RT
IŞM
A
Lokman S
EZ
ER
36
5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Lokman SEZER
37
5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER
Mardin İli Kızıltepe İlçesinde toplam 1 dekarlık alanda yapılan bu çalışmada
organik çilek yetiştiricili ği konusu araştırılmış, bu amaçla dünyada yaygın olarak
yetiştirilen iki çeşit (Camarosa ve Albion) kullanılmıştır. Organik tarımın temel
ilkelerinden olan yeşil gübreleme için dikim zamanına uygun olarak yazlık iki yeşil
gübre bitkisi (Soya ve börülce) kullanılmış, dikim zamanı olarak kış dikimi seçilmiş
ve fide olarak da taze fideler kullanılmıştır.
Denemede, her iki çeşit de bölgeye uyum sağlamış, ancak toprak pH’sının
yüksek oluşundan dolayı bazı besin elementlerinin alımında problem yaşanmıştır.
Albion gün-nötr bir çeşit olup hem ova hem de yayla bölgeler için önerilmektedir.
Yazın çok sıcak aylarda dinlenmeye girmekte yaz sonunda tekrar çiçek ve meyve
oluşturmaktadır. Bu açıdan düşünüldüğünde Kızıltepe’de Camarosa’ya göre daha
düşük meyve verimi olmasına rağmen yılda iki kez meyve vermesi açısından
özellikle örtü altında tercih edilebilir. Camarosa tüm çeşitler içerisinde besin
elementi gereksinimi açısından önde giden bir çeşittir. Verim ve kalite açısından da
dünyada hala en yaygın çeşittir. Kızıltepede hem örtü altı hem de açıkta yetiştiricilik
için önerilebilir. Denemenin bu bölgede kurulmasının bir amacı da yıllardır tarıma
açılmamış mayınlı arazilerin organik tarım amaçlı kullanılma olasılığıdır. Bu bölge
halkı yıllardır büyük şehirlere göç vermiş, hala da vermektedir. Dekara getirisi
yüksek, üstelik pazarlamada avantajları olan organik çilek yetiştiricili ği bu bölge için
büyük şans olacaktır. Arap ülkelerine yakınlığı bölgenin pazar avantajları
arasındadır.
Organik çilek yetiştiricili ğinde verim, kış dikimi yapılmasına rağmen, bölgede
pek çok yerle kıyaslandığında iyi durumdadır. Zira kış dikiminde verim bugün
dünyada yaygın olarak yapılan yaz dikimine göre düşüktür. Bu çalışma yaz dikimi ve
kışlık yeşil gübre bitkisi fiğ ile kurulduğunda dekara verim de yüksek olacak, üstelik
örtü altına da alınırsa verim daha da yükselecektir. Pek çok çalışmada birkaç yıl
dinlenmiş olan topraklarda çilekte iyi sonuç alınmakta, aynı yerde üst üste dikim
yapılmaya devam edildiğinde ne kadar iyi besleme yapılsa da verim düşmektedir.
Organik tarım prensiplerine göre zaten böyle bir yetiştiricilik yapılamaz. O nedenle
5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Lokman SEZER
38
verimliliğin sürdürülebilir olması, toprak organik maddesinin korunması için
baklagillerin yer aldığı ekim nöbeti uygulaması toprağın değişik katmanlarının
kullanıldığı ön ve art bitki seçimlerine dikkat edilmesi gerekir.
Ekoloji, meyve yetiştiricili ğinde lezzetin oluşmasında büyük rol
oynamaktadır. Tüm uygulamalarda %SÇKM ve %TA değerlerinin diğer yetiştiricilik
bölgeleri ile kıyaslandığında daha yüksek olması Kızıltepe ikliminin kalite üzerine de
etkisinin olumlu yönde olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak Mardin ili Kızıltepe ilçesi toprakları toprak organik maddesi
düzenlendiği ve toprak pH’sı nötr derecelere taşındığında çilek yetiştiricili ği için
uygundur. Organik çilek yetiştiricili ği açısından da hastalık zararlı populasyonunun
düşük olması ya da hiç olmaması açısından avantajlı durumdadır diyebiliriz.
39
KAYNAKLAR
AĞAOĞLU, Y.S., 1986. Üzümsü Meyveler. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Yayınları. Ders Kitabı. 290s. Ankara.
AKSOY, U. ve A. ALTINDİŞLİ, 1998. Dünya’da ve Türkiye’de Organik Tarım
Ürünleri Üretimi, İhracatı ve Geliştirme Olanakları, İstanbul Ticaret
Odası, Yayın No. 1999-70, 123 s.
AKSOY, U., ALTINDİŞLİ, A., ve İLTER, A., 2002. Ekolojik Tarımın Tarihçesi ve
Gelişimi. Organik Tarımın (Ders notları), İzmir Tarım İl Müdürlüğü,
ETO ve Ege Üniv. Ziraat Fak., İzmir s.1-8.
AKSOY, U., TÜZEL, Y., ALTINDİŞLİ, A., CAN, H.Z., ONOĞUR, E., ANAÇ, D.,
OKUR, Z., ÇİÇEKLİM., ŞAYAN, Y., KIKPINAR, F.,
KENANOĞLU BEKTAŞ, Z., ÇELİK, S., ARIN, L., ER, C.,
ÖZKAN, C., ve ÖZENÇ, D.B., 2005. Organik (Ekolojik, Biyolojik)
Tarım Uygulamaları
www.zmo.org.tr./etkinlikler/6tk05/016uygunaksoy.
ANONYMOUS, 1996. Eğirdir Orman Fidanlığı Toprak Etüt Raporu, Toprak tahlil
laboratuarı Müd., Eskişehir.
ANONYMOUS, 2005. FAO Web Page. http://www.apps.fao.org
ANONYMOUS, 2005a. Dünyada Ekolojik Tarım. http://www.eto.org.tr.
____________, 2006a. Turkey Organic. Produts, USDA Foreign Agricultural
Service, GAIN Report Number: TU6020 http://fas.usda.gov.
____________, 2006b. Organik Tarım. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı.
www.tarım.gov.tr.
____________, 2006c. Agriculture Database. http://faostat.fao.org.
____________, 2006d. www.tuik.gov.tr.
____________, 2008. Strawberry production. www.fao.org
____________, 2010a. Dünyada Ekolojik Tarım. http: www.eto.org.tr.
____________, 2010b. Organik Tarım Kanunu ve Organik Tarım Esasları ve
Uygulamasına İlişkin Yönetmelik. Tarım ve Köy işleri Bakanlığı-
Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü, Ankara, 74s.
40
____________, 2010c. Organik Agriculture in Turkey 2004.
____________, 2010d. Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmenliği (31.05.2005
Tarih ve 25831 Sayılı Yönetmelik), Çevre ve Orman Bakanlığı
Ankara.
____________, 2010e. http://tibbivearomatikbitkiler.bloggum.com
____________, 2010f. http://www.ito.org.tr/Dokuman/Sektor/1-84.pdf
____________, 2010g. (http://bilimselkonular.com/ueye-bloglarndan/BA-RA-
LCE.html
ATASAY, A., 2006, Eğirdir (Isparta) Koşullarında Organik Çilek Yetiştiricili ğinin
Uygulanabilirliği Üzerine Bir Çalışma, Tez Doktora. Çukurova
Üniversitesi, Adana, 2006.
ATİLLA A., 1999. Yeşil gübreleme. Ekolojik Tarım. Ekolojik Tarım Eğitimi Ders
Notları
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü Ege Üniversitesi
Ziraat Fakültesi ETO Emre Basımevi İzmir 60-7
___________ 1999. Yeşil gübreleme. Ekolojik Tarım. Ekolojik Tarım Eğitimi Ders
Notları Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü Ege
Üniversitesi Ziraat Fakültesi ETO Emre Basımevi İzmir 60-78
AYAZ, B., 2004. Bitirme tezi. Bazı Çilek Çeşitlerinin Adana Ekolojik Koşullarına
Adaptasyonu. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fak. Bahçe Bitkileri
Bölümü. (Yayınlanmamış). S: 19.
DÜNDAR, Ö., 1988, Valencia ve Kozan yerli portakallarının soğukta muhafazası ve
derim sonrası fizyolojileri üzerinde araştırmalar. Çukurova Üniv. Fen
Bil. Ens. Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı. Doktora Tezi. Adana. 143s.
ETİ, A., 2002. Bitirme Tezi. Bazı Çilek Çeşitlerinin Adana Ekolojik Koşullarında
Adaptasyonu. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fak. Bahçe Bitkileri
Bölümü. (Yayınlanmamış). S: 19.
FRAZER, D. G., DARON, J. W., SAHS, W. W.,LESOING, G. W., 1988. Soil
microbial populations and activity under conventional and organic
management. J. Environ. Qual. 17: 585–590.
41
HAKKINEN, S., KARELAMPI, S.O., HEINONEN, I.M., MYKKANEN, H.M., and
TORRONEN, A.R., 1998. HPLC Method For Scereening of
Flavonoids and Phenolic Acids in Berries. J. Sci Food Agric, 77:543-
551.
HANCOCK, J.F., 1999. Strawberries. Crop Production Science in Horticulture # 11,
ISBN 0851993397, 250p.
HART, J., RIGHETTI, T., SHEETS, A., MARTIN, L.W., 2000. Strawberries
(Westorn Oregon-West of Cascades). Fertilizerguide, Oregon State
Üniversty, FG 14,http://extensıon.oregonstate.edu.
HEMPHILL, R., MARTIN L.W., 1992 Microware Oven-Drying Method For
Determining Total Solids of Strawberries. Hortscience 27(12):1326.
IĞDIRLI, D., TÜREMİŞ, N., 2006. Adana Koşullarında Organik Çilek Fidesi
Yetiştirme Olanakları. II. Ulusal Üzümsü Meyveler Sempozyum
Kitabı. S: 88-93. 14-16 Eylül 2006, Tokat.
KAÇAR, B., 1994. Gübre Bilgisi. Ankara Üniversitesi Ziraat Fak., Yay. No:1383,
Ankara, 456s.
KAÇAR B., A. V. KATKAT., 1999. Gübreler ve Gübreleme Tekniği. Uludağ
Üniversitesi Vakfı Yayın No: 144 Vipaş Yayın No:20 Bursa
KANBUR, N., 2002. Bazı Avrupa Çilek Çeşitlerinin Adana Ekolojik Koşullarında
Verim ve Kalite Kriterleri Üzerinde Araştırma.. Çukurova
Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü. Bitirme Tezi
Yayınlanmamış. S: 24.
KAPLAN, B., FENERCİOĞLU, H., 2006. Çukurova bölgesinde satışa sunulan bazı
reçellerin fiziksel ve kimyasal özellikleri ile Türk gıda kodeksine
uygunluğu üzerine bir araştırma, Tez Yüksek Lisans--Çukurova
Üniversitesi, Adana, 2006.
KAŞKA, N., YAZGAN, A., YALÇIN, O., ve KONARLI, O., 1976. Adana’da ve
Antalya’da Bazı Önemli Çilek Çeşitlerinde Kış Dikimlerinin Verim
ve Kalite Üzerine Etkileri. Çukurova Üniv. Ziraat Fak. Yıllığı, s(1-
2):1-6.
42
KAŞKA, N., YILDIZ, A.I., PAYDA Ş, S., BİÇİCİ, M., TÜREMİŞ, N. ve KÜDEN,
A., 1986. Türkiye İçin Bazı Çilek Çeşitlerinin Adana’da Yaz ve Kış
Dikim Sistemleriyle Örtü Altında Yetiştiricili ğinin Verim, Kalite ve
Erkencilik Üzerine Etkileri. Doğa Bilim Dergisi, Seri D2, Cilt 10,
Sayı 1: 84-101
KAŞKA, N., PAYDAŞ, S., ETİ, S., TÜREMİŞ, N., 1993. Ülkemizde Yetiştiricili ği
Yapılan Çilek Çeşitlerinin Güneydoğu Anadolu Bölgesine
Adaptasyonu, Çukurova Üniversitesi Yayın No:58, Gap Yayınları
No:73, Adana.
KAYAHAN, S., 1999. Ekolojik Tarımda Yasal Uygulamalar. Türkiye I. Ekolojik
Tarım Sempozyumu, İzmir, s.11-16.
KEPENEK, K., KOYUNCU, M.A. ve KOYUNCU, F., 2002. Bazı Çilek Çeşitlerinin
Isparta koşullarında Adaptastonu. Bahçe, 31(1-2):17-22.
KILIÇEL, İ., 2005. Bazı Çilek Çeşitlerinin Van Ekolojik Koşullarında Fide Verim
Özelliklerinin Belirlenmesi. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü Bahçe Bitkileri Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi.
Yayınlanmamış.
KİRAZLAR, N., 2001. Ekolojik (Organik) Tarım Mevzuatı. Türkiye 2. Ekolojik
Tarım Sempozyumu, Sempozyum Kitabı. Sayfa: 11–19. 14–16 Kasım
2001, Antalya.
KOŞAR, M., KAFKAS, E., PAYDAŞ, S., and BAŞER, K.H.C., 2004. Phenolic
Composition of Strawberry genotypes at Different Maturation
stages. J. Of Agricultural and Food Chemistry 52(6):1586.
KOVACH, J., 2003. Oganic Conventional Strawberries Egually Tasty, Survey Finds.
The New York Berry News, 2(2):6-7.
KOVACH, J., HARDER, L., and WRGH, S., 2003. Matted Row Transitional
Organic Strawberry Production in Ohio. The Ohio State Üniversty,
Organic Food ve Farming Education ve Research, Offer.
43
MAAS, J. L., WANG, S. Y. GALETTA, G. J., 1996. Heath Enhancing Properties of
Strawberry Fruit. In : Pritts, M. P., CHANDLER, C. K. and
CROCKER, T. E. (eds9. Proceeding of The V North American
Strawberry Conference, Orlando, Florida. 11-18.
MAHLER, R.L., BARNEY, D.L., 2000. Blueberries, Rasberries and Strawberries
CIS 815, Northern Idaho Fertilizer Guide, University of Idaho,
Moskow.
http://info.ag.uidaho.edu/resources/PDFs/CIS0815.pdf
MAMDER, U., MIKK, M., KULVIK, M., 1999. Ecological and Low Intensty
Agricultureas Contributors to Landscape and Biological Diversity
Landscape and Urban Planning 46(1):169-177.
ONOĞUR, E., 1998. Türkiye Orgnik Tarım Üzerine Bir Değerlendirme. Türkiye
VIII. Fitopatolji Kongresi Bildireleri, s.185-189.
ÖNAL, K., 2000. Menemen Koşullarında açıkta ve Yüksek Tünel Altında
Yetiştirilen Bazı Çilek (Fragarria x Ananassa Duch.) Çeşitlerinin
Performansları Üzerine Bir Araştırma. Türk J Agric For 24 (2000) 31-
36.
ÖZDEMİR, E., 2003. Early Prodution of Strawberry Cultivars Grown Under Plastic
House on Sund-Dunes. Small Fruit Review 2 (1):81-86
ÖZGÜVEN, A.I., ve YILMAZ, C., 2003. Adana Ekolojik Koşullarında Bazı
Kaliforniya Çilek Çeşitlerinin Adaptasyonu. Ulusal Kivi ve Üzümsü
Meyveler Sempozyumu, Ordu, s.208-212.
ÖZUYGUR, M., 2005. Adana Koşullarında Bazı Yerli, Amerika ve Avrupa Kökenli
Çilek Çeşitleri İle Bazı Melez Çilek Genotiplerindeki Verim, Meyve
Kalite Kriterleri ve Bitki Özelliklerinin Belirlenmesi. Çukurova
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bahçe Bitkileri Ana Bilim Dalı
Yüksek Lisans Tezi. Yayınlanmamış. 151 sayfa.
PALOMAKI, V., A.M., MANSIKKA, A.H.O., and ETELAMAKI, M., 2002.
Organic Fertilazation and Cultivation Technique of Strawberry Grown
in Greenhause. Acta Hort., s.67:597-599.
44
POLAT, M., ÇELİK, M., 2008. Ankara (Ayaş) Koşullarında Organik Çilek
Yetiştiricili ği, Tarım Bilimleri Dergisi 2008, 14 (3) 203-209 Ankara
Üniversitesi Ziraat Fakültesi.
SAYIN, C., ÖZKAN, B., 2001. AB’de Organik Tarım Uygulamaları, İzlenen
Politikalar ve AB’ye Organik Ürün Dış Satım Olanakları. Türkiye 2.
Ekolojik Tarım Sempozyumu, Antalya, s.49-57.
STAUDT. G., 1989. The Species of Fragaria The Taxanomy And Geographical
Distribution. Acta Horticulturae. 439:55-62.
http//www.nysaes.cornell.edu/pp/extenson/tfabp/sants.
TAŞBAŞLI, H., ZEYTİN, B., 2003. Oganik Tarımın Genel İlkeleri. Tarım ve
Kyişleri Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Kordinasyon Kurulu
Başkanlığı, Ankara,118s.
TÜREMİŞ, N., KAŞKA, N., 1997. Akdeniz Bölgesinde Erkenci Çilek Yetiştiricili ği.
Derim,14(1):20-25, Antalya
TÜREMİŞ, N., ÖZGÜVEN, A.I., PAYDAŞ, S., 2000. Güneydoğu Anadolu
Bölgesinde Çilek Yetiştiricili ği. Tübitak yayınları. 25 sayfa.
TÜREMİŞ, N., 2002. All Season Strawberry Growing with Day – Neutral Cultivars.
Proc. 4th Int. Strawberry symp. T. Hietaranta et. Al eds.. Acta Hort.
567, ISHS 2002. Vol: 1, 199 – 201.
WILLER H., YUSSEFI, M., 2006. The World of Organic Agriculture 2006
Statistics & Emerging Trends. IFOAM Publication, 196p.
YILMAZ, H., A ŞKIN, M.A., 1999. Van Ekolojik Koşullarında Yaz ve İlkbahar
Dikim Zamanlarının Bazı Çilek Çeşitlerindeki Verim ve Kalite
Kriterlerine Etkisi Üzerinde Araştırmalar. 100. Yıl Üniv. Ziraat Fak.
Tarım Bilimleri Dergisi, 9(1):9-15, Van
45
ÖZGEÇM İŞ
1980 yılında Mardin’in Kızıltepe İlçesinde doğdu. İlk Orta ve Lise öğrenimini
Kızıltepe’de tamamladı. 2001 yılında Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Bitkisel Üretim
Bölümünü kazanarak 2006 yılında bu bölümden mezun oldu. 2007 yılında Ç.Ü. Fen
Bilimleri Enstitüsü Bahçe Bitkileri Ana Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine
başladı. Şu anda Sezer Tarım Limited Şirketi’nin kurucu yöneticisi olarak
çalışmaktadır.