ziya gökalp - makaleler v

174
ZİYA GÖKALP MAKALELER V Hazırlayan RIZA KARDAŞ I I KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI: 337 ZİYA GÖKALP DİZİSİ : 16

Upload: akgilatemir

Post on 25-Nov-2015

159 views

Category:

Documents


9 download

TRANSCRIPT

  • ZYA GKALP

    MAKALELER V

    Hazrlayan

    RIZA KARDA

    I I

    KLTR BAKANLII YAYINLARI: 337 ZYA GKALP DZS : 16

  • N D E K L E R

    G R

    ZYA GKALP'IN ETM ANLAYIINA TOPLU BR BAKI 1

    B R N C K I S I M

    M L L T E R B Y E I. BLM : TERBYE VE MLLYET

    Mill Terbiye I 29 Mill Terbiye II 38 Mill Terbiye III 47

    II. BLM : MLLYET VE TERBYE

    Mill Terbiye IV 56

    III. BLM : TERBYE MNAKAALARI

    ; Mill Terbiye V 63 Mill Terbiye VI 76 Mill Terbiye VII 85

    K N C K I S I M

    T E R B Y E M E S ' E L E S IV. BLM : TERBYE MES'ELES

    Mekteplerde Mkfat ve Mcazat 99

    III

  • V. BLM : MKFAT VE MCAZAT MESELESNE DAR

    Birka Sz 106

    Yine Birka Sz 112

    Birka Sz Daha 123

    VI. BLM : MNTER VE MTEAZZ MEYYDELER

    Mnteir ve Mteazzi Meyyideler 139

    N C K I S I M

    M A A R F M E S ' E L E S

    VII. BLM : MAARF MES'ELES

    Maarif Meselesi I 151

    Maarif Meselesi II 161

    D R D N C K I S I M

    TEVFK FKRET VE RNESANS VIII. BLM : TEVFK FKRET VE RNESANS

    Tevfik Fikret ve Rnesans 173

    IV

  • G R

    ZYA GKALP'IN ETM ANLAYIINA TOPLU BR BAKI

    Bir imparatorluk corafyasnn bir dou (Diyarba-kr) ehrinde (1876 ylnn 23 martnda) doup, bir bat ucunda (Selniik'te) fikir diiinyasma (1911'de) Gkalp adyla katlarak, Trkiye'nin sosyal ve kltrel mes'ele-lerine k tutmu ve yeni zmler getirmi olan Ziya Gkalp, ayn zamanda, eitimin sosyal ve kltrel te-melleri zerinde fikirler ve grler ortaya koyan terbi-yeci bir dnrdr. 1

    Ziya Gkalp'n eitim ileriyle devaml ekilde me-gul oluu, Selanik'te ttihat ve Terakki Umum Merkezi ne ye olarak seildikten sonra balar. Fakat bu demek deildir ki, daha nce okullarn eitimi ve retimi ze-rinde dnmemitir; yine bu demek deildir ki, daha nce hocalk etmemitir.

    Bununla beraber, burada sz konusu edilen Eitim Anlaynn fiilen eitim iinde grevde bulunmak de-mek olmayaca, hatt itimaiyat mderrisi (sosyoloji profesr) olmann (1913-1919) bile, reticilik yny-le belirli davran ve tutumlar gelitirmenin tesinde, belirli bir eitim anlay ile kiinin dorudan doruya

    1

  • cihazlanmasmda yeterli bulunamayaca da ok tabidir. O halde, sosyolog hviyeti ar basan Ziya Gkalp'n Eitim Anlayna Toplu Bir Bak konu alan byle bir denemede de onun yalnz eitim hakkndaki fikir ve dncelerine eilmekle maksada yaklalamayaca, hu-susiyle sistemine olan nisbetin tutarll lsnde, bir deerlendirmeye bavurmak gerekmi olaca tasarlan-m olsa bile, toplu bak erevesinin snrlar te-sine tamamak kayt ve artiyle, ancak geni bir pers-pektifin de snrl bulunacan hesaba katmak bir zaruretin ifadesi olsa gerektir.

    Bu itibarla, burada, bir deneme niteliinde, Ziya Gkalp'n sistem btnl iinde eitim anlayn, toplu bak erevesinde deerlendirmek sz konusudur.

    Fazilet ve feragat albidesi olan hayat ve ahsiyeti de, bizzat retiminde bulunduu ve kitlelere telkin et-mek ve retmek istedii mefkresi gibi, gelecek ne-sillere rnek olarak gsterilecek olan Gkalp, hazrlk ve tahlil devresini henz bitirmi, bir byk terkipler dev-rine gelmi bulunduu bir ada aramzdan ayrlmtr (25 Ekim 1924).

    Gkalp, 48 yllk ksa sreli mr. iinde ok renk-li ve cepheli ahsiyeti ile mefkreci bir air olarak Trkl ve Trkl dile getirmi, drst ve st seviyede bir siyaset ve devlet adam olarak milliyeti-lik fikriyatn yapm, bir itimaiyat mderrisi (sos-yoloji profesr) olarak ilgili ilk krsy kurmak su-retiyle metodolojisini Bat lleri ierisinde tantm, milliyet felsefesinin mahsln derleyen bir dnr ola-rak da Trklemek, slmlamak, Muasrlamakla bir senteze ynelmek suretiyle, Trkln Esasiarn

    2

  • modern mns iinde yorumlayarak, gelecee k tut-mu, bir fikir ve dnce adammzdr.

    Ziya Gkalp, gerekten, yakm tarihimizin en tesirli ve gl fikir - kuvvetidir. Bu ynden Gkalp, Modern Trkiye nin siyas ve fikr gelimeleri iinde bir nirengi noktas olarak deerini korumaktadr. Zira, Gkalp'm fikirleri ve dncelerinin yaps, aksettirdii eitlilik-ler, Trkiye'nin gelime istikametiyle ilgili hemen he-men her eye k tutacak mahiyettedir. Bu bakmdan, Gkalp'm eserlerinde ar basan dnr hviyeti, ken-di ann fikriyatna katks ynnden bir k olmu-tur.

    Sosyal ve kltrel muhteval makaleleri ile siyas nazariyatna verdii sistematik ekil ve ifadenin tesin-de, Kzelma (1914), Yeni Hayat (1918) ve Altun Ik (1923) adl kitaplaryla Gkalp, ok tabi ve sade yazlm iirler yolundan, muhatap tuttuu ocuklara, genlere ve halka Trklemek, slmlamak, Muasrla-mak yolunu tantmak ve Trkln Esaslarn -retmek istemitir.

    Gkalp'm phesiz, manzum yazlar yazmakta ve iirler yoluyla genlie hitabmdaki gayesi, zengin hayal-leri, derin hisleri, ince fikirleri terennm eden san'at eserleri meydana getirmek deildir. O, iirde her eyden nce uura kymet verir. Zaten onun deyiiyle, uur devrinde iir susar, iir devrinde uur seyirci kalr. in-de bulunduumuz zaman, galiba birinci devreye aittir: airler Muzlarndan uzak dm, vezin ile kafiye, uurlu mteairler eline gemi... Bu hali ocuklarn ha-yatnda da grrz. Ders saatleri arasnda oyun faslalar

    3

  • var... Ayn zamanda ocuk terbiyesinde birtakm ders-ler, yeni tarznda verilir; bunun gibi halk terbiyesinde de baz fikirlerin vezin kisvesinde arzedilmesi fena m olur? ifadeleriyle, iirlerini tamamen eitici ve retici maksatla yazdn anlatr.

    Manzum eserlerinde dile getirdii duygu ve dn-celeriyle Ziya Gkalp, sadece didaktik bir air deil, ay-n zamanda, dnr bir terbiyecidir. Gerekten Gkalp, iir ve masallaryla uurlu bir millet halinde birbirlerine perinlenmek istenen kitlelere, milliyet idealinin sevgi ve idealini alamak isteyen bir terbiyecidir. Geri, bu-nun da tesinde Gkalp, hviyetini belgeleyen, damgas-ni| bast eserleriyle yalnz alelumm bir Trk dn-r deil, ayn zamanda, eitimin sosyal ve kltrel te-melleri zerinde fikirler ve grler ortaya koyan ter-biyeci bir dnrdr. phesiz, Gkalp'in terbiyecilii, iinde bulunduu tarih hal ve artlar hesaba katlarak deerlendirilecek ve onun eserleri, yani fikirlerinin mah-fazas demek olan yazlar, tarih olu iinde yorum lanacak olursa, onun mns, daha belirgin izgileriyle devrinin tesindeki ve ilerisindeki deeriyle ekillenir ve bugne ular ve hatt bugne de yol gsterir. Eskime-yen bir deer olarak onun mrebbiliini ve mritliini, onun dnr ahsiyetiyle birlikte iie grrz.

    Gerekten Ziya Gkalp, ilim adam olarak bizim fi-kir tarihimizde bir merhaledir. nk, ona gelinceye ka-rar, sosyal deerlerin bir ilim olarak incelenmesine ya-nalmamt. Halbuki Gkalp, konularna gre dnya olaylarn mertebelendirmi, maddeden deerlere kadar btn realitelerin determinizme tb olduunu ifade et-mitir. Sadece bu nokta bile, bir deyie gre, hukukun,

    4

  • iktisadn, dinin, ahlkn, estetiin, dilin zarur birtakm kanunlara tab olduunu kabul etmek ve bunu bir top-lumun yaayna alamak muhakkak ki, fikir tarihimi-zin ve Avrupal kafaya sahip oluumuzun en keskin k-esidir.

    Gkalp'n eserlerini ve fikirlerini, phesiz, devrin zihniyeti ve sosyal ortamn mant ile tarih olu iinde deerlendirmek ve baz tereddtlerini de birer zaaf nia-nesi gibi telkki etmemek lzmdr. Zira, onun, bu ba-kmdan baz kesin ifadeli davranlarm, iinde yaad sosyal ortamn icaplarna bir tepki mahiyetinde grmek-te fayda vardr.

    Geri, bir toplumun eitim gayesini, o toplumun icaplarna ve geleceine gre tesbit edip ayarlamak, is-tikrar kazanmam bir toplum iin, glklerle dolu ol-duu en ak ve seik bir gerektir. Siyas birlii henz kurulmam, bir kavimler mozayii grnm arzeden bir millet-i Osmaniye'den, Trklk uur ve mefkre sine uygun bir hedefe ulamas ve hususiyle muasrla-mak ynnde bir gaye de gzetilmek, bir eitim hedefi ve ideali koymak, sanld kadar kolay olmasa gerektir.

    Bu bakmdan, kmekte bulunan bir imparatorlu-un yklna engel olmak ve gelecein teminat olan o-cuklarn, gerek bir milliyetilik istikametinde, kendi benliini ve zn zedelemeden, batnn kafasna uygun ynde yetitirmek, Gkalp'i en nde megul eden bir problemdi. O, bu bakmdan, bir yandan toplumun ei-timini, daha dorusu toplumunun eitimini tesbit etmek isterken, te taraftan eitimin toplum zerindeki tesiri-ne bir bak as getirmi ve bylece sonradan sosyolog

    5

  • p

    ve kltr antropologlarnn eildii probleme, eitim ile sosyal ve kltrel deime arasndaki mnasebete aka olmasa bile, yeni bir boyut getirmitir.

    Gkalp'm ilham kayna olmu, Fransz sosyoloji bilgini Durkheim iin de eitim, her eyden nce bir sosyal vakadr. Eitim deien topluma gre ekillenir, yoksa toplumu ekillendirmez. Fakat Gkalp, eitimin ift fonksiyonunu, Dukheim'in anlayndan daha da ileri olarak, bugnk antropolojik ve sosyolojik gerek-lii iinde grm ve deerlendirmitir.

    retiminin en azndan te birini ve ekseriya te ikisini pedagojiye ayrm, eitim hakkndaki doktrini de, sosyolojisinin temelli bir unsurunu tekil eden Durkheim iin, eitim, tam anlamyla sosyal bir eydir. Daha dorusu, Eitim yetikin nesiller tarafndan henz sosyal hayat iin yetimemi olanlar zerinde icra olu-nan tesirdir. Eitimin konusu da, ocukta kendi btn-l iinde siyas toplumun ve zellikle girecei zel evrenin kendisinden istedii, bekledii beden, zihin ve ahlkla ilgili belli halleri alamak ve gelitirmektir. Bu gr erevesi iinde, demek oluyor ki, eitim yo-luyla halkn kltrnn kontrol sz konusu olmayp, yaplan eitimle kltr sisteminin kontrol altnda yeni neslin yetitirilmesi sz konusu olmaktadr. Durkheim iin, bir insann, douraca sonucu bilerek, msbet veya menf bir hareketle dorudan doruya ve dolayl yoldan kendi kendini lme srklemesi demek olan, intiharm nlenebilmesinde, eitimin paynn ne olaca- sorusuna verilecek cevap, onun nazarnda, eitim messesesinde bir g hayal etmenin anlam ifade etmek-ten uzak olduu, ancak eitimi gelitirmekle, sadece ze<

    6

  • klar deil, kanaatleri de gelitirmee almakla inti-harn sebebine ulalaca grnde belirmektedir.

    Durkheim'e gre, eitimde byle bir g yoktur. Eitim, toplumun sadece bir hayali, bir glgesidir. O top-lumu meydana getirmez, sadece tekrarlayarak bir zeti-ni verir. Toplum yeleri salamsa, eitim de salamdr; bozulmusa eitim de bozuktur. Eitim kendi kendini dzeltemez. Toplum, kendini dzeltebilirse, eitim de an-cak o zaman dzelebilir. Onun iin hastaln kendisine, intiharn sebeplerine erimek gerekir.

    Demek oluyor ki, eitimin bu tarzda grl, top-lumun, baka deyile, kltr deitirebileceimiz ve ira-demizi youralbileceimiz bir let olmad, yani eitimin toplumun veya kltrn dnda bir kuvvet yahut let olarak amlalamayaca, ancak onun iinde bir proses olarak kavranmas gerektii hakkmda bir gre zemin hazr] am aktd r.

    Bu gr erevesinde, eitim, olduu gibi, toplumu (yani kltr) aksettiren bir ayna rol oynamal ve ayn zamanda, sosyal ve kltrel deimenin bir vastas ve toplumun ideallerini gerekletirmee doru ynelmi bir kuvvet olmal, anlayn pekitiren yndeki yoruma gidilecei de tabidir.

    Nitekim, Durkheim'e gre, (toplum yerine kltr denilmek suretiyle), toplum (yani kltr) nevi ahsna mnhasr bir gerekliktir; kendine has zellikleri vardr. Bir sosyal vaka (kltr zellii)nin sebebinin belirlene-rek, ondan nce gelen sosyal vakalar (kltr zellik-leri) arasnda bu sebebin aranm olmas lzmdr. Sos-yal hayat (kltr)'m aklanmasn, toplum (kltr)'un kendi mahiyetinde aramalyz.

    7

  • Toplum yerine kltr kavramm kullanarak, Durk-heim'in grn yle belirtelbiliriz: Toplum (yani kl-tr) da kendisine mahsus bir dn tarz, bir duyu tarz, bir hareket edi tarz bulunan bir ruh varlktr ve bu tarzlar, o toplum (kltr)u takip eden fertlere has olan ekillerden ayrlr.

    Bu itibarla, denebilir ki, insan davran kltrn bir fonksiyonudur. Kltr deitike, dolaysiyle davra-n da deiecektir. Bylece, insan davrannn belirleyi-cilerim toplum veya grup tekil etmektedir. Zira, insan trlerinde grup, kltrel gelenek tarafndan bizzat belir-lenmektedir, nk bir insan toplumunda bir esnaf lon-cas, bir klan, bir ok-kocal evlilik messesesi veya -valyelik mertebesi onun kltrne tbidir.

    Bu da gsteriyor ki, sosyal (kltrel) kaynakl olan eitimi, toplum (kltr) belirlemektedir. Zaten, Durk-heim'de, bunu dorulamaktadr.

    Millet, modern bir cemiyet olduu gibi, kltr de modern bir kltrdr. O halde, modern kltr gibi, mo-dern eitim de, ancak millet nevinde bulunabilir diyen Gkalp iin eitimin, fertlerin mill kltre intibak suretiyle tarif edilebilecei ve dolaysyla cemiyetin fertleri zerinde tatbik ettii bu sosyalletirme iine ei-tim ad verilebilecei ve hatt kltrleme denilebi-lecei de tabidir.

    Bir yorum erevesinde organik-st grn tem-silcisi olan Durkheim'in nazarnda, fertten mstakil ve ferdin dnda dn, hareket-edi ve duyu tarzlar demek olan sosyal vakalar ve koHektif tasavvurlar da kltr olarak yorumlamak mmkn olsa gerektir. Sosyal

    8

  • vakalar, psikolojik olarak aklanamaz; fakat ancak te-ki sosyal vakalar vastasyla aklanabilir. Durkheim'e gre, sosyal vakalarn btnl olarak yorumlanacak kltr, hem immanent, hem de transcendant'tr. Bir ta-raftan fertlerin iinde i grr, onlar belirli tarzlarda davranta bulunmaya sevkeder; te yandan da, uygun bulmaya zorlad kollektif tasavvurlar halinde onlarn dnda mevcuttur.

    Durkheim'den nceki sosyologlara hekik sosyolog nazaryla bakamam diyen Ziya. Gkalp'a gre, Sosyo-lojiyi tamamiyle ilm bir surette kurmaya balayan Durkheim'dir. Durkheim'den nce, sosyoloji ya felsefe-nin yahut biyoloji ve psikoloji gibi ilimlerin birer bahsi gibiydi. nk, sosyal gereklik, dier gerekliklerden tamamiyle ayrt edilmiyor, sosyoloji uslnn zellii itibare alnmyordu. Durkheim, sosyolojiyi dier msbet ilimler gibi, objektif bir metod ile incelemekle beraber, sosyal gereklii dier gerekliklerden ak ve kesin bir surette ayrt etti. Gkalp'in nazarnda, Durkheim'in sos-yolojisi, sosyal vicdann ferd ruhlardan mteekkil, fa-kat onlardan ayr, mstakil bir gereklik olduu esas-na dayanr.

    Gkalp, kendi sosyal t felsefesinde, Durkheim'in ko-lektif vicdan grne byk bir yer verir. Fakat bu kavram hususiletirerek, maksadna gre, mill vicdan eklinde kullanr. Esasen kolektif vicdan fikri, Ziya Gkalp'a yepyeni ve ok mutlu bir r aacaktr. An-cak bilinmelidir ki, Gkalp'm kendine mahsus kavram-larn, kendi mukayese zemini iinde ele almak ve onun izah tarzn kaybetmeksizin, kendi atf sistemi iersine yerletirmek de bir zaruretin ifadesi olsa gerektir. Za-

    9

    I

  • ten, Gkalp'n kavram nanslar, kulland terminoloji-nin birbirine irca yollarn da tkamaktadr. Bu bakm-dan, Gkalp'in terminolojisini kavram nanslar iinde deerlendirmekte isabet olaca tabidir. Nitekim,

    . Gkalp'in indinde: Sosyal vicdan, kolektif vicdan de-mek deildir. Sosyal vicdan "bir btndr ki, kolektif vicdan baka zmreye, meslee ve ferde ait vicdanlar da iine alr. Buna gre, kolektif ahsiyet ile ferd ah-siyetin ikisi de sosyal ahsiyetin birer nevinden iba-rettir.

    Bu bakmdan, sosyal vicdan, yalnz sosyal olaylarn toplanp biriktii bir yer deil; belki btn olaylar mey-dana getiren bir gtr; madd hayatmz bile, mnevi varln kanunlarna uyar.

    Her ne kadar Gkalp, metodu itibariyle Durkheim'e sadk olarak gsterilirse de, onun bir mtercimi deil-dir, ancak Durkheim'e ball metod ve objektiflik en-diesiyle snrl bulunmaktadr. Hatt, Gkalp'in mill sosyoloji dedii zaman, kastetdii de kendi muhiti tara-fndan nne konulan realiteler ve problemlerdir.

    Gerekten Gkalp, daha 1916'da sosyolojinin eiti-me tatbikine teebbs ettii zaman, ayn zamanda, ant-ropolojinin de eitime tatbikini de denemekteydi. (Bu konuda Gkalp, Trkiye'de eitim sosyolojisi'nin kurucu-su olduu gibi, dnyada da eitim antropolojisi'ni ha-bercisi oluyordu.) Nitekim Gkalp eitimin dildeki iki trl kullanlna bakyor; dar mnsyla da terbiye dendii vakit, retimin kasdedildiine, Talim ve Terbiye denildiinde de aka ayrm gzetildiine dikkati eki-yor ve toplumun kltrn edinmeye, sosyallemeye b-yk nem atfederek, eitime mill sfatn katyordu.

    10

  • Kltr, Gkalp'n indinde anahtar terimdir. Onca kltr, yalnz bir milletin, din, ahlk, hukuk, spek-latif, estetik, lisan, iktisad ve teknik hayatlarnn ahenk-li bir toplamdr; yani ksacas, yalnz bir mmete mahsus bulunan messeselerin toplamma da din ad ve-rildii gibi, Gkalp'a gre, Bir cemiyetin btn fert-lerini birbirine balayan, yani aralarnda dayanma hu-sule getiren messeseler, kltr messeseleridir. Bu m-esseselerin toplam, o cemiyetin kltrn tekil eder. Halbuki Gkalp'n nazarnda, Bir medeniyet, eitli milletlerin mterek maldr. nk her medeniyeti, sa-hipleri olan eitli milletler, mterek bir hayat yaaya-rak, vcuda getirmilerdir. Bu sebeple, her medeniyet, mutlaka milletlerarasdr. Fakat bir medeniyetin, her mil-lette ald husus ekilleri vardr ki, bunlara kltr ad verilir.

    Gkalp'n kltr ve medeniyet ayrm, Durkheim'de yoktur. Durkheim ve hatt Gustave Le Bon her iki kav-ram tek bir ad altnda medeniyet olarak vasflandrr-lar. Halbuki Ziya Gkalp, bu konuda Fransz sosyolo-gundan ve hatt her iki kavram tek bir ad altnda me-deniyet olarak vasflandran Gustave Le Bon'dan aka ayrlr.

    Durkheim'de medeniyet kltr de ihtiva ederek, '' Bir araya gelmi insanlarn ve birbirini takip eden ne-sillerin ibirliine baldr... Medeniyet en byk mk-fatna eritiimiz btn her eyin toplamdr, en yksek beer deerlerin toplamdr. nk toplum, ayn zaman-da, medeniyetin kayna ve koruyucusudur veya adna medeniyet denilen ey, fikirlerin, duygularn, inanlarn ve kaidelerin toplamdr.

    11

  • I

    Gkalp, metodolojisinde Durkheim'i takip etmekle beraber, Durkheim sosyolojisinde, yukarda da belirtildi-i gibi, kltr ,ve medeniyet ayrmna rastlanmaz. Bu ayr, daha ok Alman dncesinin maldr. Bununla beraber, bu ayr iin, yeterli deliller elde bulunmad-na gre, Ziya Gkalp'm bu konuda takmd tavrn ori-jinalliini dnmek, daha doru bir deerlendirme olur.

    Gkalp'm bu deerlendirme modeli iinde kltr ve medeniyet anlay, gerekten bir orijinallik arzetmek-tedir.

    Bu kavram iftinin, yani kltr ve medeniyet ayr-mnn Gkalp'n eitim anlayna da aksedecei' gayet tabi idi. Nitekim, onun nazarmda,

    Mevcut eitimimizin kt sonular vermesi, eiti-mimizin konusunda mill kltr olmasmdan deil, tam tersine, milletleraras medeniyetler bulunma-smdandr. Eitimde yaplacak doru bir inklp, kl-tr brakp medeniyete doru gitmek deil, mede-niyeti brakp kltre doru gitmek suretinde beli-rebilir.

    Ancak Gkalp'n bu gr, yaral deerlendirilme-dii takdirde, sisteminin btnl iinde bir mn ka-zanr. Gerekten Gkalp iin,

    ... Eitimin asl gayesi de 'fertlerin mill kltr benimsemesi'

    dir. Bu bakmdan,

    ... Eitimin gayesi, mill fertler yetitirmektir. Mill fertler yetitirmek ise, dorudan doruya 'mil let yapmak' demektir... Mill eitimin gayesi, ah-

    12

  • siyet sahibi fertler, yani temsil edici fertler yeti-tirmektir. yle fertler ki, milletin canl varlklar derecesindedir. O halde mill eitimin gayesi, mil-let yapmaktr denilebildii gibi, hakiki ferdiyetleri

    . yetitirmektir de denilebilir

    anlaynda ifadesini bulmaktadr ki, bu atf sistemi iin-de okulun faaliyetlerinin neden kltrel retime has-redilmesinin anlam daha. ak ve seik bir hal almak-tadr.

    Gkalp'a gre,

    Eitim kavmin kltrn, o kavmin fertlerinde ru-h melekeler haline getirmektir. retim ise, kav-min teknolojisini, o kavmin fertlerinde ruh al-kanlklar haline getirmektir.

    Terbiyenin mill olmas iin, mill bir mahiyeti haiz olan deer hkmlerinin, yani kltrn ocuklarn ru-huna alanmas lzm gelir. Halbuki, gereklik hkm-leri ve onlarn toplam olan teknoloji ise, l-milldir, ya-ni milliyetle ilgili deildir;

    O halde fen ve teknie ait bilgilerin ocuklara -retilmesi demek olan retimin de l-mill olmas gerekir.

    Bir baka deyile, Gkalp'n nazarnda,

    Fert dnyaya geldii zaman, 'sosyal olmayan (asocial) bir varlktr.' Fakat, cemiyet, yle bir mu-hittir ki, bu sosyal olmayan varlklar iine girdii andan itibaren kendisine benzetmeye, yani temsil etmee alr. Fertlerin cemiyeti benimsemesi, yani sosyallemesi, cemiyetin bekas iin gereklidir. Bir

    13

  • cemiyet, fertlerine dilini, ahlkm, estetik zevkini, ilm mantn, teknik vetirelerini alamazsa yaa-yamaz. te, cemiyetin fertleri zerinde tatbik ettii

    v' bu sosyalletirme iine eitim ad verilir.

    Grlyor ki, Gkalp'ta kltr ve nedeniyet ayrm, eitimde, de ift deerli olarak varln srdrmektedir: Eitim, kltr aksettirdii halde, retim medeniyeti yanstr. Bu itibarla Gkalp'a gre,

    Trk ocuu Trk milletinin iinde yaayacaksa, Trk milletinin kltrne gre eitilmelidir. Trk milleti yirminci asrn iinde yayorsa, kltr de yirminci asra mensup bir kltr demektir. O halde, Trk ocuu bu kltre gre eitim grrse, a-da bir eitim grm olur... Yirminci asrn en me-den milletleri, medeniyetin sahipleridir. Mill kl-trmz, esas itibariyle bu yeni medeniyetin pren-siplerini kabul etmitir; fakat, protoplsma gibi, bu sosyal gdalar zerinde, sindirme ve sindirmeye kar salhiyetlerini tatbik ve icra etmek artiyle. Trk ve slm medeniyetlerinin gelenekleri gibi, Avrupa medeniyetinin gelenekleri de kltrm-zn hudutlarndan gemee mezundur; fakat gm-rklerde muayeneye tbi olmak artiyle. Her mille-tin siyas ve iktisad hudutlar olmak zarur bulun-duu gibi, kltrel hudutlar ve gmrkleri olmak da lzmdr. Avrupa medeniyeti, fertlerin kabul yoluyla mill kltre gemez; belki mill kltrn kabulnden sonra - hakik surette - fertlere geebi-lir.

    Bu anlay iinde de Gkalp'm mill kltr iin tah-rip edici grd medeniyet, retiminin yaplmasn

    14

  • caiz grd, fen ve tekniklerden ziyade, yabanc millet-lerin gelenekleridir. Bu gelenekler, kltr szgecinden gemeden mill hayata karmamaldr.

    Bir milletin estetik, ahlk, felsef zevkleri kendine mahsustur. Bunlar asla dardan alamaz. Dardan yalnz kavramlar, usuller, teknolojiler alnabilir. Duygular, heyecanlar, zevkler, kltrn unsurlar olduu iin tamamivle milldir.

    Gkalp'm neden kltrel retime arlk vermek istediinin bir sebebi de herhalde bu olsa gerektir. Bu dnce onu, ilerde ihtisaslarna lzm olacak ilimleri ihtisas okullarnda geni olarak okuyacaklar ve ayrca kltrel retim grmeleri imkn kalmayaca iin, sul-tanlerde, yani liselerde kltrel retime fazlaca yer ay rabilmek maksadiyle fen ubesinin kaldrlmas teklifine gtrecektir.

    Nitekim, liselere bu kltrel karakteri verdii iindir ki, 15 Temmuz - 15 Austos 1-923'te Ankara'da toplanan Birinci Hey'et-i lmiye'de sultan adnn deitirilmesi konuulduu zaman, Ziya Gkalp lise ad yerine Haldu-niye veya Farabiye adn savunuyordu.

    Ziya Gkalp'm da,

    Eitim, bir cemiyette, yetimi neslin henz yeni yetimee balayan nesle, fikirlerini ve hislerini ver-mesi demektir

    eklindeki deerlendirmesi de onun, Durkheim'in gr istikametindeki anlayn taraftar olduunu belli etmek-tedir. Bununla beraber, onun,

    15

  • Modern eitim, modern kltr gibi milletin kendi hayatnn bir beliriidir... Mrebbi mill kltrn temsilcisi olmak itibariyledir ki... eline verilen o-cuklar, iinde yaayacaklar evrenin kltrne g-re yetitirmek mecburiyetindedir..

    biiminde dile getirdii sosyolojik ve antropolojik bak tarz, Durkheim'in de tesinde eitimin temellendirilii itibariyle, aka kltrel muhtevann dikkate alnmak gereini ortaya koymaktadr.

    Grlyor ki, Gkalp'ta, yetitirme unsurunun ayr-ca bir arl vardr. Onca mill kltr, Trk halknn iinde yaamaktadr ve en salam ekilde millet ve mil-liyetin tutkal vazifesini grebilir. Mes'ele bunu arayp bulmak ve milletimize bu ruhu flemek imknlarndan faydalanmak lzmdr. u halde, halk iinde yaayan bu ruhu, okulda mspet bilgi ile terkip ederek, gen nesli, bilgili ve iyi bir vatanda ve insan olarak yetitirmek, eitimin balca gayesi olacaktr.

    , Geri Gkalp'n mill devletin temeli sayd halk kltrne giderken, ayn cemiyetin eseri bulunan, o a-n artlarnn icab bir eit tehzib edilmi ekli de-mek olan yksek Osmanl kltrnn reddi zmnnda ta-vr taknmas, sisteminin btnl iinde ok byk zaaf olarak deerlendirilmemelidir. Her ne kadar, asl Trk olmayanlar bile Trkletiren Osmanl kltrn, Trk'e yabanc telkki etmek kolay anlalr olmamakla beraber, kltr meydana getiren, baka deyile kltrn terkibine dahil olan messese veya boyutlarn ayn kl-tr iinde eit seviyede gelimemi olmasna yahut bu boyutlardan birisinin dierine nispetle daha yksek bir seviyeye ularsa, geri seviyede kalann kendi hkimiyeti

    16

  • altma almak isteyiine tepki olarak, bu kabil deerlen-dirmelere gemek elbette hatal sonular dourabilirdi. Esasen, bir milletin btn zmrelerinin o milletin klt-rn ayn derece paylamas da sz konusu olamazd.

    Baka milletlerde en karakterli ve ahlkl kimseler tahsilde en ziyade ileri gitmi fertler arasmdan k-t halde, bizde ekseriyetle bunun aksinin vki ol-duunu

    ileri sren Ziya Gkalp, 15 Eyll 1916'da stanbul'da top-lanan Osmanl ttihad ve Terakki Cemiyeti kongresine verdii lyihann maarif meselesi ne mteallik bl-mnde, bunu yle tehis eder:

    Bence bunun bir tek sebebi var: Bu sebep, dier milletlerin maarifi, mill bir mahiyette olduu hal-de, bizim maarifimizin kosmopolit bir halde bulun-masdr. Maarifimizin kosmopolit olduunu anla-mak iin, derin incelemelere lzum yoktur. stan-bul'daki kitap dkknlar ile retim yerlerine, smflayc bir bakla bakmak kfidir. stanbul'da trl kitap vardr: Birincisi sahaflar, ikincisi Beyolu kitaplar, ncs Bbli caddesindeki kitaplar. Sahaflardaki maarif, Arap ve Acemce; Beyolu kitaplarmdaki maarif Avrupa'ya aittir. Bbli caddesindeki Tanzimat maarifi ise, bu ev-velkilerin perian tercmelerinden, acemicesine kendisinin gibi gsterilmi eserler ile taklitlerinden meydana gelmitir... Sahaflarn kitaplar medrese-lerde, Beyolu'nun kitaplar yabanc okullarnda, Bbli caddesinin kitaplar da Tanzimat okullarn-da okutulur... Aralarndaki bu derin farklarla bera-

    17

  • [

    ber, bu retim yeri bir mterek hassaya sahip-tir: Oralarda yetien sofi, levanten, tanzimat tiple-rinin nde de karakter gremezsiniz. Memleketi-mizin en byk hastal, birbiriyle anlaamayan bu trl zihniyetle idare olunmas ve ne yazk ki, bu nn de karakterden mahrum bulunmasdr.

    te, Gkalp'm tehisi bu. Gkalp'e gre, bu durum nasl slh edilebilirdi? Yukarda ksmen cevab verildii gibi, yani halk iinde yaayan ruhu (Trklk ve slm-lk = Kltr), okulda mspet bilgi (Batclk = ada Medeniyet) ile terkip ederek, gen nesli bilgili ve iyi bir vatanda ve insan olarak yetitirmek gayesini, eitimin gayesi olarak kabul etmekle mmkndr. Kendi ifade-siyle tespit yledir:

    "Maarifin ne suretle mevcut olabileceini anlamak iin, evvel onun ne gibi ksmlar ihtiva ettiini aramak lzm! Her millet iki muhite intibak etmek mecburiyetindedir; birincisi kosmik muhittir ki, buna intibaktan tabi ilimler meydana gelir; ikinci-si o milletin mensup bulunduu milletleraras me-deniyet muhitleridir ki, buna intibaktan da kltr, yani mill bilgiler vcut bulur. O halde, milletin bu iki muhite intibakndan fertlerinin de iki trl inti-bak mecburiyeti kar ki, bunlar da retim ve ei-timden ibarettir. retim, ferdi tabi ilimlerle do-natarak onu kosmik muhite intibak ettirir, yani madd kuvvetleri kullanacak bir gce sahip klar. Eitim ise, onu kltr, yani mill bilgilerle silhlan-drarak, sosyal muhite intibak ettirir. Yani sosyal kuvvetleri sevk ve idare edecek bir gce sahip k-lar. Her milletin kltrel, yani mill bilgileri kendi-

    18

  • sine mahsustur. Milletleraras gelenekler, ancak mill rfe uygun hl aldktan ve kendine benzettik-ten sonra mill mesiseseler mahiyetini alr.

    Demek oluyor ki, Tanzimattan nceki terbiye idealin-de, msibet bilgisiz bir Mslmana, Tanzimattan sonra-kinde ise, az ak bilgili Mslman tipine karlk, Ziya Gkalp, bilgili Trk tipini eitim iin gaye yapyordu:

    Eitim- bir cemiyette, yetimi neslin henz yeni yetimee balayan nesle, fikirlerini ve hislerini ver-mesi demektir. Fakat bu veri iki surette cereyan eder. Birinci tarz, yetimi neslin, kendisinin hi haberi olmadan, samim hayattaki konumalar, fiil ve hareketleriyle canl misller tekil ederek, yeni nesle tesirler icra etmesidir. kinci tarz, yetimi neslin veli, vsi, retmen, mrebbi adlaryla resm vaziyetler alarak, usul ve irade altnda yeni nesle birtakm muayyen fikirleri ve hisleri telkine al-masdr.

    Gkalp, bunlardan birincisine yaygn eitim, ikin-cisine de organize eitim adn vermektedir.

    phesiz,

    Yaygn eitimin kayna, yetimi neslin vaktiyle kararlam fikirleri ve hisleri deildir. Cemiyette her an, her ey yenileme halindedir. ocuklar, sos-yal muhitteki fikirler ile hislerden, yaygn eitim yoluyla bilhassa en yenilerini alrlar. Demek oluyor ki, yaygn eitim, ocua nceki neslin deil, do-rudan doruya imdiki cemiyetin yeni vicdann nakleder. Halbuki, organize eitim, ocuklara ekse-riyetle cemiyetin bugnk vicdann deil, belki m-

    19

  • zide toplanm zihn mahsullerini verir. O halde, sosyal vicdan, organize eitimin verdii cansz zih-niyetlerde deil, yaygn eitimin alad canl var-lklarda aramak gerekir.

    Bir millette yaygn eitim yoluyla cemiyetten fert-lere geen ruh hallerinin toplamna kltr ad ve-rilir.

    Bylece yaygn eitim yolu, kltr aktarmasnda en nemli bir faktrdr ve dolaysiyle, ferdin beslenmesi, yani sosyallemesi ve toplumun kltrn edinmesi, bu sayede mmkn hale gelir.

    Demek ki, ocuklara, yaygn eitim, bugnk ce-miyetin canl vicdann naklettii halde, organize eitim, nceki neslin cansz eserlerini yklemee alr. Cemiyet iinde yaanlan bir din, yaanlan bir ahlk, yaanlan bir estetik, yaanlan bir iktisat var olduu gibi, bunlarn retim kitaplarnda ya-zlm ekilleri de vardr. te, yaygn eitim, bize bunlarn yaanlan ekillerini, organize eitim ise, yazlm ekillerini verir.

    Bylece Gkalp'm izdii kadro iinde yaygn ei-tim, canl, diri karakteriyle dinamiktir. Halbuki, orga-nize eitim ise, statiktir. phesiz, okul eitimi, formal karakteriyle, resm ynyle organize eitim grnmn-de olmakla beraber, esas kaynan, temelini yaygn ei-tim tekil etmektedir. Organize eitimde de, yaygn ei-tim kaynandan faydalanmann gerekmekte olduu ok ak ve seiktir.

    20

  • Cemiyetin, fertlere yaygn eitim yoluyla verdii messeselerin toplamna kltr denildii gibi, nce-ki neslin, sonraki nesle organize eitim vastasyla devretmee alt eserlerin toplamna da maarif ad verilmektedir. Esasen maarif, tabi halde byk iki unsurdan, yani mill kltr ile milletleraras medeniyetin toplamndan ibarettir. Medeniyet, b-tn milletler arasnda mterek olmas lzm gelen mspet ilimler ile teknik ameliyelerin toplamdr. Buna gre, maarifin bu ksmn slh iin mracaat edeceimiz yer, dorudan doruya Avrupa'dr. n-k, bu asrn medeniyeti Avrupa'daki medeniyettir. Biz de, maarifimizin medeniyete, yani mspet ilim-ler ile teknik ameliyelere ait olan ksmn, hi boz-mayarak Avrupa'dan almalyz. Fakat, maarifimizin slh g olan yan, kltr ile ilgili olan hiss ve vicdan ksmdr.

    Neden, kltr ile ilgili olan hiss ve vicdan ks-mnn slhnn gl sz konusudur? nk, yaygn eitimin verdii hislerle, organize eitimin verdi-i fikirler ahenkli olmazsa, yani organize eitim ile al-nan mill duygulara zt olursa, maarif ile kltrn bir-birine yan gzle bakaca tabidir. O halde, memleket iindeki her trl buhrann kayna da, maarif ile kl-tr arasndaki ackl tezadn neticelerine dayanmaktadr. Bu buhrandan nasl kurtulabiliriz? Gkalp'a gre,

    Kltrel Trkln ilk gayesi: Maarifimizi bir taraftan milletleraras medeniyete, dier ynden mill kltre intibak ettirmektir. Gerekten, bu maksadn husulnden sonra, yeniden bir organize maarif vcuda gelecek! Fakat, bu organize maarif,

    21

  • mill kltre ve milletleraras medeniyete uygun ola-ca iin, hem mill hem de modern bir mahiyet-te bulunacaktr. Kltrel Trkln ikinci gaye-si, ibu maarifi, btn Trklere yaymaktr.

    Esasen maarif, tabi halde byk iki unsurdan, yani mill kltr ile milletleraras medeniyetin toplamndan ibaret olduuna gre, bunun birinci ksm olan bilgilerin neden dolay mill olmas gerektiinin izah aktr. Bu-nun ikinci ksm olan mspet ilimlere gelince, bu hu-susta Gkalp'm taknd tavr yledir :

    Bu tr bilgiler, yaratc ilim ile yaratlm ilim ad-laryla iki tipe ayrlr. Yaratc ilim, ilmin hakikat-leri aratrrken kulland faal usllerdir. limlerin ruhunda, bu usllerin faal bir surette yaanmasna ilm hayat denilir. te yaratc ilim, bu ilm hayat-tan ibarettir. Yaratlm ilim ise, bu yolla kefedil-mi olan neticelerin toplam demektir. Bir millette ilm hayat varsa, o milletin mspet ilimleri de mill bir mahiyeti haizdir, demek olur. nk, bir millet baka memleketlerde kefedilen ilm ne-ticeleri, kolayca alamyor. Belki kendisi, de dier milletler gibi, ilm keiflerde hakik bir faaliyet ic-ra ediyor. Bu millette ilm hayat bulunursa, okullar-daki retim artk, renciye ilm neticeleri ezber-letmek eklinde kalmaz; belki renciyi de ilm uslleri tetkike ve ilm keifleri icraya altrmak eklinde belirir.

    Gkalp'a gre, demek oluyor ki, yaratc ilim mem-leketimize girmedii iin, retmenlerimiz, baka mem-leketler adamlarnn bulduklarm, hatt tam olarak de-

    22

  • il ide, birtakm krntlarm genlere ezberletip duru-yorlar... (dolaysyle) ocuklarmz da bir konuyu ince-leyebilecek bir adam olamyorlar... "Demek ki, retim yolumuz kt. Halbuki, okullarda verilmesi gerekli ei-timin gayesi, sosyal kanunlar en iyi ekilde kullanacak adamlar yetitirmektir. Bir milletin vatandalar byle yetiirlerse o topluluk milletleraras medeniyete hem ge-rekli ekilde uyar, hem medeniyeti ilerletmeye hizmet eder.

    niversiteye gelince: Hususiyle burada gerek -retmenlerin ve gerek rencinin kendiliindenliini (spontanit) salamak gerekir. Burada retmen-ler, yeni ilm hakikatler kefine alan limler sa-ylmal ve retimlerinde serbest braklmaldr! -renci de hayatn karlk gtmeden ilme adam hakikat klar saylarak, retimde hr braklma-ldr.

    Bu grlerin ve dncelerin zaman iinde geer-lilii ve tesirliliidir ki, Darlfnnun muhtariyeti ne imkn hazrlamtr. Gkalp'm nazarnda :

    niversite, mill maarifi tesise alan bir fabrika mahiyetindedir. Akademi ise, mill kltr muhafa-zaya yarayan bir mze hkmndedir. Her memle-kette niversite, inklp ve yaratc, akademi mu-hafazakrdr. niversite, mill maarifi tesis edip, li-seler ile ilkokullara yayar; akademi ise, muhafaza eder. Bunun iindir ki, niversite gelimeden, liseler ve ilkokullar bir ilerleme gsteremez. Emrullah Efendi'nin dedii gibi, ilim Tba Aac'na benzer,. Mill maarif, niversiteden balayarak, retmen

    23

  • okullarna ve liselere ve onlardan da ilkokullara inecektir. Fakat, bu Tb Agac'nn tepesi akademi deildir. nk akademi tesis etmez, muhafaza eder. Mill maarifin kurulmu olmad bir - memlekette akademi tesis etmek, khne bilgileri muhafaza ede-rek, mill kltrn ve mill ilirn hayatnn teekkl-ne engel olmak neticesini husule getirir.

    *

    Ziya Gkalp, mrnn msaade ettii ller iinde bir yaz hayatnn bereketliliine ve bilhassa kitap ka-rakterinde byklne kavumamakla beraber, milli-yet felsefesinin mahsln derleyen bir mtefekkir ol-mutur. eitli cepheleriyle sevgi ve inan dayana ze-rine kurduu ilm ve sosyolojik metodu ile konusunu sistemle badatrd cihetle, realismi idealisme evir-mi, bu da zamannn Trk toplumunun ihtiyacna ce-vap verdii iin, daha hayatta iken hedefine varmt.. Ne var ki, milliyetilik anlaynda ve eitimde idealism-den realisme ulaan Atatrk'n inklplarn ve btn eserleri ile sonucunu grmeden lmtr. stelik 48 ya-nda. Her ne olursa olsun, Gkalp, rnek ahsiyeti ve eserleri ile Trk cemiyetindeki rolyle, Atatrk inkl-bn hi deilse, siyas blmn ve mill mcadele uurunu hazrlayan faktrlerin banda gelir ve hatt onun mjdecisidir. Yine ne olursa olsun, Gkalp sa kalsayd, sosyal reformlarnda muhakkak Atatrk'n en ok konuup danaca ve en ok faydalanaca mte-fekkir adam olacakt.

    phesiz, Atatrk inklplar, eitim siyaseti de da-hil olmak zere byk bir deerler inklbdr. Esasen, Ziya Gkalp'm, birok yazlarnda belirtildii gibi, ta-

    24

  • kmd tavr, hem tefrik, hem de tevhid-i tedrisata do-ru atlm admlar olarak telkki, edilebilir.

    Bir yorum tarzna gre de, Atatrk inklplar ve Cumhuriyet, Gkalp'n formle ettii ve yayd fikir ve teklifleri btn ayrntlaryla aksettirmemekle beraber, modern Trkiye'de reform ve deimeye hkim olan fi-kir akmlarnn babas olarak, onu kabul etmek doru bir tespit olur.

    Bununla beraber, Gkalp'm,

    Her cemiyetin ,dier cemiyetlerden ayrlk gsteren husus bir karakteri, husus bir ahsiyeti vardr. Fa-kat bu kavme ait karakter, bu mill ahsiyet uzvi ve-rasetle rkn bir neticesi deil, halk arasmda kuv-vetli bir surette yaad halde, ekseriya sekinlerin haberdar olmad yaygn messeselerin, szl gele-neklerin, snrsz ideallerin toplam olan mill kltr-den ileri gelmitir.

    biiminde dile getirdii kltrc veya sosyal veraset tavr taknma, Gkalp'n eitim siyaseti ynnden de mnidar olsa gerektir.

    Gkalp, muhtemelen, yeni teknolojinin gereklerine ve hususiyle kendisi ile birlikte, yeni deerler getirece-ine dikkat etmemi olabilir. Bununla beraber, onun milli terbiye gr, eitimin sosyal ve kltrel ka-rakterine, toplumun ve kltrn eitim zerindeki tesi-rine ilk defa etrafl bir ekilde yer vermektedir. Her ne kadar, Gkalp'n l sistemine dahil ettii slmlamak unsuru ile dier iki unsuru devlet eliyle bartrmak hu-susundaki fikir ve dnceleri karanlk ve kark olarak

    25

  • yorumlanm olsa bile, Gkalp, Trkiye'nin fikir ve ei-tim ynnden modernlemesinde, hususiyle Trkiye'nin mill kalknmasnn vukua geldii dnemde bir mihver mevkiinde yer igal eder.

    Bu bakmdan, daha Atatrk'n salnda, tesbit edi-len Cumhuriyet maarif ve terbiyesinin umum hedefi: Trk milletini medeniyet safnda en ileri gtrmek ve yeni nesilleri Trk olmak haysiyetinin istilzam ettii bu gayeye en ksa zamanda varmay mmkn klacak ak, irade ve kudretle yetitirmek ise, bunda Gkalp'n mih-ver mevkiindeki ahsiyetinin ve fikirlerinin pay asla in-kr edilemez.

    Bugn de, eitim siyasetinin temel motifleri Gkalp'c modelin uzantsdr. Bu itibarla mill eitimde temel ama, Atatrk'n salnda ekillendirilen direk-tifler" kadrosunda olduu gibi, gene de Gkalp'c izginir genel emas ve sosyal ve kltrel zemini iinde mnlan-drlan bir hviyet arzetmektedir.

    Rza Karda

    26

  • B R N C K I S I M

    M i l l i TERBYE Ziya Gkalp'n Muallim Mec-

    muasndaki yedi makaleden ibaret olan Mill Terbiye konusundaki yazlarnn ilk Terbiye ve Milli-yet, drdncs Milliyet ve Terbi-ye ve dierleri de Terbiye Mna-kaalar kenar bal altnda ya ynlanmtr.

  • I. B L M

    TERBYE VE MLLYET

    MLL TERBYE I

    Bir kavmin vicdannda yaayan kymet hkmleri (jugements de valeur)'nin mecmuuna, o kavmin hars (culture)' denilir. Terbiye, bu hars, o kavmin fertlerin-de ruh melekeler haline getirmektir.

    Bir kavmin zihninde yaayan e'niyet hkmleri (jugements de ralits)nin mecmuuna o kavimin fenni-yat (technologie)' denilir. Talim, bu bilgileri o kavmin fertlerinde ruh itiyatlar haline getirmektir.

    Vatan mukaddestir, baba muhteremdir, bu tablo gzeldir dediimiz zaman, verdiimiz hkmler kymet hkmleridir. Kymet hkmlerinde hkim olan ferd uur deil, itima vicdandr. Bunun iindir ki, kymet hkmleri her cemiyette baka trldr. eker tatldr, gl pembedir, karpuz krrevdir dediimiz zaman verdi-imiz hkmler e'niyet hkmleridir. e'niyet hkmle-rinde hkim olan ferd uur yahut mcerret akldr. Bun-dan dolaydr ki, e'niyet hkmleri btn cemiyetlerde birbirinin ayndr. Bir cemiyetin iyi, gzel, mukaddes ta-nd eyleri, dier cemiyet fena, irkin, mel'n grebi-lir. Halbuki eker her cemiyet iin tatl, sulfato her ka-vim iin acdr. Dnyann her tarafnda portakal yuvar-laktr ve iki kere iki drt eder.

    29

  • Kymet hkmleri her cemiyette baka trl olduu iin mill bir mahiyeti haiz olduu gibi, onlarn mecmuu olan hars da milldir; o halde, harsn ocuklarm ruhuna zerk edilmesinden ibaret olan terbiye'nin de milli olmas iktiza eder. Bilkis, e'niyet hkmleri ve onlarn mec-muu olan fenniyat l-nill ( ' ) dir; o halde, fenn bilgi-lerin ocuklara retilmesi demek olan talim'in de l-mill olmas lzm gelir.

    Terbiyenin tamamiyle mill olup olmamasna gre, cemiyetler enmuzece yahut itima tekml, dev-reye ayrlr :

    1) Cahil cemiyetlerde terbiye mill olmakla bera-ber, ksm'dir. ocuk airet'in yahut il'in iinde kitap-sz, mektepsiz, muallimsiz olarak mill bir terbiye alr. Fakat iinde yaad hars btn kavme ait umum hars olmayp, airete yahut il'e mahsus olan ksm harstr; binaenaleyh terbiye de umum deil, ksmdir.

    2) Kitab bir dini yahut asri bir terakkiyi kabu eden kavimler yeni bir medeniyet zmresine dahil olur-lar. Bu medeniyet, kitaplar, mektepleri ve muallimleri vastasiyle kendisini o kavimlere ait ocuklara tedris et-tirir. Bu devirde mill hars, beynelmilel medeniyet an'-aneleri altnda gayr-i mahsus bir halde kalr. Me-deniyet, ayni dine yahut terakki yoluna slik olan milletlerde mterek olan kymet hkmlerinin mecmuu demektir. O halde, bu devirde terbiye mill deil, bey-ti] L-mill baka, gayr-i mill bakadr. Mill vicdana mugayir

    olan kymet hkmleri gayr-i milldir. e'iyt hkmleri mill vicdana taallk etmedii iin ne milldir, ne de gayr-i milldir. te l-mill'mn mns bundan ibarettir.

    30

  • elmileldir. Mektepler, ocuklarn ruhuna mill hars de-il, beynelmilel medeniyeti zerke alr.

    3) Beynelmilel medeniyetlere kar teri istikll ve hars hrriyetini istirdad eden hir milletler (nations modernes)'in ilk ii mill hars aramaktr. Mill hars aramakta takip olunacak usuln esas udur:

    Bir medeniyete mensup beynelmilel kaidelere an'ane (tradition) denilir. Din, ahlk, hukuk, lisan, bedi, ik-tisad namlariyle muhtelif nev'ilere mnkasem olan bu an'anelerden hangileri mill vicdana uygun bir ekil al-m ve mill hayatta canl bir surette yayorsa, onlara messese (institution) denilir. Hangileri mill vicdana te-messl edemeyerek hayattan bsbtn atlmlarsa, on-lara itima mstehaseler (fossiles sociales) denilir. Mil-l vicdana temessl edemedikleri halde, itima atlet ka-nunu mucibince henz yaamakta devam edenlerine de pes-zincte (survivance) nam verilir.

    Bir millet, mill harsn bulmak iin mensup olduu medeniyetlere ait an'anelerden hangilerinin mstehase ve pes-zinde haline geldiini ve hangilerinin messese mahiyetini aldn arar. Bunlar tefrik ve tyin ettikten sonra, mstehaseler ile pes-zindeleri atarak yalnz mes-seseleri kabul eder. Zaten, hars, bir milletteki din, ah-lk, hukuk, lisan, bedi, iktisad messeselerin mecmuu demektir. Bu mill messeseler keif ve tedvin edilince, artk mekteplerdeki tedrisattan beynelmilel medeniyet-ler ihra olunarak, yalnz mill hars tedris edilmeye ba-lar ki, asl mill terbiyenin hkmrn olduu zaman, bu zamandr. Bu itima devreleri kendi mill hayatmzda arayalm :

    31

  • Osmanl Trklerinin atalar olan Ouzlar, slmiyet-'ten evvel i,l hayat yayorlard. ocuklar, il iinde kitap-sz, mektepsiz, muallimsiz olarak Ouz tresini reni-yor, lenlerde ozanlarn kopuz alarak terennm ettii mill destanlar iitip belliyorlard. Bu devirde terbiye mill olmakla beraber, her il ayr bir hayat yaad iin, umum olmayp ksmydi. Ouzlar slmiyeti kaibul ede-rek, Seluk ve Osmanl devletlerini tekil ettikten son-ra kitapl, mektepli, muallimli bir medeniyet karsn-da kaldlar. Arab'n, Acem'in ve hatt Trk'n mterek bir mahsul olan bu medeniyet okuyup yazanlar kendi tesiri altna ald. len Edebiyat yerine Divan Edebiyat kaim oldu. Tre yerine fkh tedris edilmee baland. Maamafih len Edebiyat bir taraftan halkn isimsiz neideleri ile masal ve mesellerinde, dier taraftan saz airleri ile tekke airlerinde mevcudiyetini idame ettiri-yor, Trk esatiri ile hece vezni ve terkipsiz lisan milletin sinesinde gizliden gizliye yayordu. Ouz tresi, Osmanl Kanunnmelerinde devam ediyor, Acemi Olanlar ve Olanlar klalar ile Enderun Mektebi'nde amel olarak tedris olunuyordu. uras ayan- dikkattir ki, bu devir-de Medrese, iine ald Trkleri gayr-i Trk yaparken, Enderun derununa ithal ettii gayr-i Trkleri Trkleti-riyordu. Bu gibi mill tekiltlar sayesindedir ki, beynel-milel medeniyet, meden hars bsbtn ortadan kald-ramyordu. Medeniyet ile harsn yanyana yaamasndan iki ayr lisan, iki ayr edebiyat, iki ayr hukuk, iki ayr ahlk, iki ayr bediiyat husule gelmiti. Bu iki man-zume, birisi st tabakada, ikincisi alt tabakada olduu halde birbiriyle kaynamayarak, beraberce yayorlard. Tanzimat devrinde, asr terakkisiyle gzlerimizi kama-tran yeni bir medeniyet daha grnerek kendisini bize

    32

  • kabul ettirdi; bunun da kitaplar, mektepleri ve mual-limleri memleketimizde hkim olmaya balad. imdi artk iki resm medeniyete mensup olmutuk. Bu devir-de treye ve len Edebiyatna melce olan eski tekilt-lar bozulduu iin, mill hars bsbtn ortadan kalkt. Fakat imdi de membalar ve esaslar baka olan bu iki medeniyet mcadeleye baladlar. Divan Edebiyatna rakip olan Salon Edebiyat zuhur etti.

    Hukuk ilmi fkha rakip olarak meydana kt. Med-rese ile mektep birbirine mubayin iki terbiyeye merkez oldular; halbuki bu terbiyelerin ikisi de mill deildi; bu iki terbiye de gayr-i mill genler yetitiriyordu.

    Nihayet Trklk uyanmaya balad. Bu cereyen, bugnk mill hars aramak ihtiyacndan domuken, baz yanl anlayanlar tarafndan eski Trk medeniyeti-ni iade ve ihya mahiyetinde telkki edildi. Bu suretle, mill harsmz tazyik eden medeniyetler bu ana kadar iki iken, imdi oldu. Mill lisanmzda messese halini alm olan merdiven, hasta, arap gibi Arabi ve Faris ke-limeler atlarak yerlerine bask, sayru, sevci gibi Trk-enin mstehaselemi kelimelerini ikme etmek, lm edatlar canlandrarak yeni kelimeler yapmak, aatayca-dan, Kazakadan, Tatarcadan lisanmza yeni kelimeler al-mak gibi garip teklifler serdolunmaya balad. Hsl Trk lisannn, Trk ahlknn, Trk itima tekiltnn en yksek derecesi Osmanl Trk'nde tecelli etmiken, Os-manl Trk'nn bugnk canl harsn brakarak birok ksmlar mstehaselemi yahut pes-zinde haline gelmi olan eski Trk medeniyetine rcu etmesi tavsiye olunu-yordu; fakat medeniyet yok, hars var diyen hakik Trkler yeni cereyann mahiyetini tavzih ederek bu teh-

    33

  • likeli inhiraflara mni oldular. Bunun neticesi olarak, Trkln mill hars aramaktan ibaret olduu kat' bir surette anlald.

    Mill hars bulabilmek iin evvel; hibir medeniye-tin, hibir an'anenin husus taraftar olmamak lzm-dr. Avrupa medeniyetine yahut Arap-Acem medeniye-tine peresti eden bir adam mill hars duyamayaca gi-bi, eski Trk medeniyetine hayran olan bir kimse de bugnk Trk harsn anlayamaz.

    Saniyen; bir medeniyette mterek olan milletlerin messeseleri arasndaki aikr yahut gizli farklar ara-mak lzmdr. Bu suretle mterek bir an'anenin muh-telif milletlerde ne gibi tahavvllere urad ve birbirine benzemeyen nasl messeseleri dourduu meydana -kar. Bir medeniyete mensup milletler zhirde birbirine benzedikleri halde, hakikatte yekdierine mbayindirler; bunu grmek iin an'anelerin mabehetine aldanmaya-rak, messeselerin mbayenetini aramak iktiza eder.

    Salisen; bir millette birbirine muhalif grnen iti-ma ittihat cereyanlar arasndaki gizli irtibat noktalarn aramak lzmdr. Millet, bir taraftan fertleri arasnda tearf (sympathie), dier taraftan fertleriyle baka mil-letlerin fertleri arasnda tenakr (antipathie) bulunan bir zmre demektir.

    El-ervh cndn mcennedetn fem ta'refe minh 'telefe ve m tenkere minh htelefe Hadis-i erifi bu tarifi meyyittir. O halde, bir taraftan mill messeselerimiz ile medeniyettamz olan milletlere ait messeseler arasndaki gizli mbayenetleri aramak lzm olduu gibi, dier taraftan da milletimize mensup m-

    34

  • bayin itihat cereyanlar arasndaki mnasebetleri tahar-ri etmek muktazidir. imizde Trk medeniyetilii, s-lm medeniyetilii, Garp medeniyetilii namlariyle itihat cereyan var. Bu cereyanlar ta'mik edince anlarz ki, bunlardan her biri dier ikisini nefyetmek maksadiy-le medeniyeti olmutur. Bu medeniyetiliin birbi-rini nefyetmesi, nn de uursuz bir surette mill har-s istediine dellet eder.

    Mesel Trk ve Avrupa medeniyetileri dikkat keli-mesi yerine tahdik kelimesinin, usul kelimesi yerine enha kelimesinin, sokak kelimesi yerine zkak kelimesinin ikame edilmesini istememekte mttefiktirler; demek ki, bu iki cereyan yalnz, slm medeniyetiliinin mill har-sa muhalif an'anelerini nefyediyorlar.

    slm ve Trk medeniyetileri de bonjour, bonsoir, moncher, mon ami gibi frengne tabirleri istememekte mttefiktirler.

    Bunlar gibi slm ve Avrupa medeniyetileri ulu, usruk, atna kelimelerinin ulu, sarho, haf-ta kelimeleri yerine ikame edilmesinin mttefikan aley-hindedirler; hatt insafla baklrsa, mill enmuzeten bu gibi inhiraflara bais telkki olunan cereyann taraftar-lar bile ekseriyetle bu inhiraflara tasvipkr deillerdir.

    Bu cereyan- nefiyde mttehit olduklar gibi is-patta da mttehittirler.

    Arapa ve Acemceden lisanmza geen kitap, ka-lem, mektep, naz, padiah gibi kelimeler Trkler ve Avrupaclarda da makbuldr. Avrupa lisanlarndan Tiirkeye gemi olan vapur, istasyon, tren, fonograf, salon gilbi kelimeler Trkler ve tslmclar tarafndan

    35

  • da kullanlmaktadr. Lisanmzda canl bir surette yaa-yan Trke kelimeler hakknda ise Avrupaclarn ve s-lamclarn hibir aleyhtarl yoktur. O halde, her zmrenin istedii messeseler olup istemedii msteha-seler ile pes-zindelerdir.

    Lisan dairesinde yaptmz bu tecrbe, bize muha-lif itihat cereyanlar arasnda gerek nefiy ve gerek is-bat hususlarnda ittihat olduunu ve hepsinin uursuz bir surette mill hars aradn gsterdi. Bu tecrbenin dier messeselere tatbikinden de ayn neticenin kaca-na phe yoktur.

    Milletin muhtelif zmreleri kymet duygular itiba-riyle mutavasl kablar derunundaki mayi stunlar gibi dir. Bu stunlar daima ayn seviyede bulunurlar. Avru-pa'da senelerce yaayarak frenkleen Trkler memleke-timize avdetlerinde ya levanten mahallelerde yaayarak hi Trklerle temas etmemeye mecburdur; yahut milletin iine girerek tpk mutavasl kablardaki mayi gibi kymet duygular itibariyle halkn seviyeda olmak st-rarndadr. Birinci halde, gayr- mill kalarak milletin fert-leriyle tenkr halinde bulunurlar; ikinci takdirde, tek-rar millleerek milletin fertleriyle terf haline avdet ederler.

    Hulsa, bir milletin hayat zhirde mteaddit mede-niyetlerin an'anelerinden mrekkep gayr-i mtecanis bir halita gibi grnd halde, hakikatte birbiriyle henk-dr messeselerden mrekkep mtecanis bir harstan ibarettir. Bir millet, mademki yaayabiliyor, terakki ede-biliyor, mutlaka onun mtecanis bir hars vardr. Mille-tin mtefekkir zmrelerinde grlen buhranlar, mill harsa ait hastalklarn tezahrleri deildir; bir milletin

    36

  • hars gayet salam olduu halde, mtefekkirleri hasta olabilir. nk mtefekkirlerin beynelmilel medeniyet-lerden iltikat ettikleri ferd irfanlar (2) ekseriya mill harstan bsbtn baka bir eydir. Ferd irfan, mill harsn bir m'kesi olduu zaman salam ve feyizlidir; fakat mill hars tedvin olunmam milletlerde ferd ir-fanlarn ekseriya mill harsla hibir alkas yoktur.

    Mill hars yalnz dhilerin fikirlerinde, kahramanla-rn fiillerinde tecelli eder. Bu iki nev'i fertler temsil (represantatif) bir mahiyeti haizdir.

    Milletin gzideleri ancak dhileri ile kahramanlar-dr. Mtefekkirler tahsil kuvvetiyle irfan iktisap ettikle-ri iin ne temsil bir mahiyeti haizdirler, ne de gzide-lerden m'dut olabilirler. Bunlarn irfanlarndaki teev-vler, mill bii' hastaln razlar saylamaz.

    u terihlerden anlalyor ki, fikr hayatmzda has-ta irfanlar hkmran olmakla beraber, milletimizin sa-lam ve feyizli bir hars vardr.

    Bu hars, yalnz uursuz bir surette dhiler ile kah-ramanlarda tecelli etmekle kalmaz; itimaiyat ilm, onu usul bir surette uurlu olarak meydana karabilir.

    te biz, ancak itimaiyatn bu ilm usuliyle mill harsmz kefederek dinde, ahlkta, hukukta, lisanda, bediiyatta, iktisatta nasl bir ahsiyete malik olduumu-zu anladktan sonradr ki, kat' bir surette mill terbiye devrine girebileceiz. (* )

    [2] Culture kelimesinin Franszcadaki mukabili irfan, Almancadaki mukabili hars'tvc.

    [*] Muallim, Birinci Cilt, Say: 1, 15 Temmuz 1332 [1916], s. 3-9.

    37

  • MLL TERBYE II

    imdiye kadar terbiyecilere rehberlik eden, ruhiyat ilmiydi. Ruhiyat, uzviyen-ruh (organico-psychique) hdi-seler ile itimaiyen-ruh (socio-psychique) hdiseleri bir-birinden tefrik etmeyerek ayn nev'iden vakalar zanne-den ve bu suretle yekdierine mbayin iki e'niyeti ken-disine mevzu ittihaz eden muhtelit bir marifetten iba-rettir. Uzviyen-ruh hdiseler hayatiyat ilminin, itimai-yen-ruh hdiseler itimaiyat ilminin mevzuu dahilinde-dir. Ruhiyat, husus bir mevzua malik olmad iin, m-cerret ilimler srasna geemez. Roberty'ye gre hayatiyat ve itimaiyat mcerret ilimlerden olduu halde, ruhiyat ancak mahhas bir ilimdir.

    Mcerret bir ilmin husus mevzuu olmak zere, di-er ilimlerin mevzularndan hari mstakil bir e'niyet bulunur; mcerret ilim, mevzuunu tekil eden bu e'ni-yetin tbi olduu umum ve mcerret kanunlar arar. Mahhas ilim ise husus bir e'niyeti deil, mrekkep bir mevcudu tetkik eder; binaenaleyh, teki gibi umu-m ve mcerret kanunlar aramaz, muhtelif mcerret ilimlerin kefettii kanunlar vastasyla mahhas bir mevcudun hususiyetlerini izaha alr. Mesel hey'et,

    38

  • Iikmet-i tabiiye, kimya mcerret ilimlerdendir; arziyat (gologie) ise mahhas bir ilimdir. Arziyat, yukarki ilimlerin kefettii kanunlar syesindedir ki, arzn muh-le] if devirlere ait teekkllerini izaha alr. Arzn bir rziyat olduu gibi, dier seyyarelerin de birer arziyat vcuda getirilebilir. Dikkat edilirse grlr ki, arz hdi-seler diye husus mahiyeti haiz yeni bir hdiseler nev' yoktur. Arziyatn tetkik ettii hdiseler, hey'i, hikem, kimyev ve hayat hdiselerdir. Bunun gibi ruhiyat da hayat ve itima e'niyetlerin terkibinden husule gelen fertten bahseder. Fert, Roberty'ye gre bir hayat-itima mahsul (produit bio-social)'den ibarettir.

    Mesel Shakespeare, Napolon, Bismarck birer fert-tir. Her fert, bir uzviyet ile bir ahsiyetten mrekkeptir, uzviyetin hususiyeti hayatiyat ilminin, ahsiyetin hususi-yeti itimaiyat ilminin kanunlaryla izah olunur.

    Ruhiyat, bu iki mcerret ilme istinadendir ki, bu gibi fertleri tavsif ve izah edebilir. O halde, umum ve mcerret mahiyeti haiz bir ruhiyat yoktur ve olamaya-caktr. Ruhiyat ancak ferdi ruhiyat (psychologie indivi-duelle)'tan ibaret olabilir ki, buna ferdiyat nam vermek daha dorudur. Ferdiyat ilm, bu surette teekkl ettik-ten sonra terbiyeye, byk hizmetler arz edebilir. nk mmtaz fertlerin teekklnde hayat ve itima nasl se-beplerin mil olduu anlalnca, terbiyenin muvaffakiyet vastalar zenginlemi olur. Fakat, ferdiyatn teekkl edebilmesi iin, evvel emirde, hayatiyatm uzviyen-ruh hdiseleri, itimaiyatn itimaiyen-ruh hdiseleri iyice tetkik etmi olmas lzmdr.

    Eski ruhyat, itimaiyen-ruh hdiseleri, uzviyen-ruh hdiselerin tabi inkiafndan husule gelmi temadileri

    39

  • gibi telkki eder; yani bu iki nev'i hdiseler arasnda yalnz kemiyeten fark grr, keyfiyeten fark grmez. Me-sel din, ahlk, bedi duygular korku, mit, telezzz gibi uzv ihtisaslardan, umum ve mcerret mefhumlar mahhas mahedelerden, iradeyi sevk-i tabiden itikak ettirmeye alr; vicdan uurdan dourmaya urar Ona gre, itima mefkreler uzv temayllerde cevvan (immanent) bir surette meknuzdur.

    timaiyat ilminin son keifleri eski ruhiyatn bu te-lkkilerinin yanl olduunu meydana kard. timaiyen-ruh hdiselerin, uzviyen-ruh hdiselerden bsbtn baka mahiyette olduunu isbat etti. tima hayat ol-masayd, din, ahlk, bedi duygularn mevcut olmaya-can, mefhum bir idrakin, sevk-i tabilere muhalif bir iradenin teekkl edemeyeceini irae etti.

    Uzviyen-ruh hdiseler birtakm sem', basar, em-m, zevk, lems keyfiyetlerin idrak olunmasndan ve bu havas idraklere kar uzviyetin akslmellerde bulunma-sndan ibarettir. Sesler> renkler, tatlar, kokular gibi haz ve elem de keyfiyet mahiyetindedir. Yani uzviyen-ruh hdiseler umumiyetle keyfiyet ihtisaslan'dr.

    timaiyen-ruh hdiseler ise, bilkis, kymet duygu-laradr. Ben kaysmn lezzetinden holanrm dediim zaman, bu szmle bir keyfiyet ihtisas'ndan haber ver-mi olurum. Yemiin lezzeti bir kymet deil, bir keyfi-yettir. nk lezzet yemiin madd tabiatndan sdrdr ve onu duyan uzviyettir. Fakat din duygu bu eyi mu-kaddes, ahlk duygu iyi, bedi duygu gzel grmektir. Halbuki mukaddes, iyi, gzel mahiyetleri o eyin madd tabiatndan sdr deildir. Belki, ona, cemiyetin telkki-

    40

  • sinden vrittir. Sonra da, bu mahiyetleri idrk eden uzv bir uur deil, itima bir vicdandr.

    te bu kabilden olan mahiyetlere kymet nam ve-rilir. Ruh duygularmzn hepsinde bu kymet mahiyeti mevcuttur.

    Uzviyen-ruh hdiseler btn beer fertlerde m-terektir. nk beer, hayvani nev'ilerden biridir; beer enmuze, bir uzviyet enmuzecinden ibarettir.

    timaiyen-ruh hdiseler ise her millette baka bir ekil ve mahiyette mtecellidir. Her milletin kymet duy-gular kendisine mahsustur. nk ruh enmuze olarak ancak millet vardr. Fert, terbiye tarikiyle bir milletin harsna temessl etmeden ruh bir enmuzece mensup ola-maz. timaiyen-ruh hdiseler itima haletinin bir mahsuldr. Vaka, itima haleti bir fabrikaya, benzetir lirse, buraya mevadd- iptidaiye olarak dahil olan unsur-lar uzviyen-ruh hdiselerden ibarettir. Fakat; bunlar i-tima bir galeyann tesir ve aksi tesirleri iinde o kadar samim bir zevabana duar oluyorlar ki, artk eski mev-cudiyetlerinden hibir eser kalmyor, bunlarn zeveban husus mahiyeti haiz yeni bir mevcudiyet husule getiri-yor ki, biz buna itima vicdan diyoruz.

    Hayatn mevadd- iptidaiyesi de azot, karbon, m-vellidlma, mvellidlhumuza gibi kimyev unsurlardr. Fakat bunlarn imtizacndan bir kere hayat dediimiz bir mevcudiyet husule geldikten sonra artk onun faaliyeti ni terkibinde dhil bulunan unsurlarn kimyev hassala-rmla izah edemeyiz; Hayat, kimyev e'niyet iinde cevvan bir surette .meknuz,-ona nisbetle berran (tran-scendental) bir mahiyeti haizdir. Bunun gibi, itima

    41

  • vicdan da uzviyen-ruh hdiselere nisbetle berran bir ma-hiyettedir. Bu suretle baz filosoflarn istedii radikal bir monism'den uzaklam oluruz. Fakat felsefenin vazi-fesi eyann yalnz ayniyeti deil, ayn zamanda gayriye-tini de aramaktr. Vicdan, hayatn ne ayndr, ne gayr-dr. Nasl ki hayat da maddenin ne ayni, ne gayridir. Ha-yat maddeden, vicdan hayattan domu olmakla beraber, yaratc itima kanunu mucibince bu tevelltler eski bir hilkatten yeni bir hilkate atlamak suretinde vki oluyor. Kimyev unsurlarn itima ve imtizac hayat tabiat ya-ratt gibi, hayat unsurlarn itima ve imtizac da vic-dan tabiat tekvin etmitir. tabiat, esasen bir men-eden geldikleri halde bir cinsin nev'i gibi birbirinden fasl- mmeyyizlerle ayrlmtr.

    Uzviyen-ruh hdiseler ile itimaiyen-ruh hdiseler arasnda bu kat' infisalin vcuduna binaen bu iki nevi hdiseye ruh tabirinin mtereken itas da, bence muva-fk deildir. Bir fertteki uzviyen-ruh hdiselerin mec-muuna can (me), itimaiyen-ruh hdiselerin mecmuuna da ruh (esprit) kelimelerini tahsis edersek bu iki nevi hdiselerin ayrl daha briz bir ekil alr. Mesel o zaman hayvanlarn can var, fakat ruhu yoktur diyebi-liriz, bu suretle insan hem canl, hem de ruhlu bir mah-lk olmakla dier hayvanlardan temyiz edebiliriz.

    Can, ihtisaslardan, uzv arzulardan, uurlu ihtiya ve sevk-i tabilerden mrekkep hayat bir uf'ule (fonction) dir, bu uf'uleden bahsedecek ilim, hayatiyatn bir meb-hasndan ibaret olmaldr.

    Ruh, din, ahlk, bedi, mantk, lisan, iktisad vic-danlardan mrekkep olup mill harsn fertteki bir tek-

    42

  • sfndert ibarettir. Bundan bahsedecek marifet ubesi de ancak itimaiyatn bir mebhas olabilir. Yukarda tarif ettiimiz ferdiyat ilm ise, muayyen fertlerde can ile ru-hun imtiza ve ahenginden nasl bir seciye husule gel-diini aramakla mkelleftir.

    Yukarda gsterdiimiz vehile eski ruhiyatn ruh hdiseler namn verdii halita, tabi zmrelere ayrlarak her zmre mensup olduu e'niyetin ilmine avdet edince terbiye sahasnda yeni bir nokta- nazarn tevelld za-rur olur.

    Can, uzv olan btn hasseler gibi irsdir. Nev'ide, cann devamm veraset temin eder. Ruh ise bir milletin her neslinde sabk nesil tarafndan terbiye tarikiyle hu-sule getirilir ve bir milletin fertlerine verilen bu ruh o milletin harsndan ibarettir.

    ocuk dnyaya geldii zaman beraberinde ne din, ne ahlk, ne hukuk, ne bedi, ne lisan, ne iktisad, ne de mantk bir vicdan getirmez. Bu vicdanlar ona ken-di milleti, milletinin hars verir.

    Maamafih bu hal ruh terbiyeye mnhasr deildir; beden terbiyede de ayn hal vkidir. Beden terbiye, hay-van yavrularnn oynayarak bymeleri gibi uzviyetin ta-bi inkiafndan husule gelen harek faaliyetler deildir; milletin umum mefkresine uygun olarak fertlerin be-den mevcudiyetlerinde istedii teekkllerdir.

    Ben, terbiyeyi bu suretle telkki ettiim iin Mual-l imin geen nshasnda tsmayil Hakk Bey'in terbiye iin gsterdii gayeleri muvafk gremedim. Yirminci

    43

  • asrn terbiye gayelerine yirminci asrn en kav, en me-den milletlerinin sahip olduunu kabul edemem.

    Her milletin husus hars ancak kendisi iin terbiye gayesi olabilir. Trk ocuu Trk milletinin iinde yaa-yacaksa, Trk milletinin harsna gre terbiye edilmelidir. Trk milleti yirminci asrn iinde yayorsa, hars da yirminci asra mensup bir hars demektir. O halde, Trk ocuu bu harsa gre terbiye grrse muasr bir terbiye grm olur. Mevcut terbiyemizin fena neticeler vermesi terbiyemizin mevzuu mill hars olmasndan deil, bil-kis beynelmilel medeniyetler bulunmasmdandr. Terbiye-de yaplacak doru bir inklp hars brakp medeniyete doru gitmek deil, medeniyeti brakp harsa doru git-mek suretinde tecelli edebilir.

    Yirminci asrn en meden milletleri medeniyetin sa-hipleridir. Mill harsmz, esas itibariyle bu yeni medeni-yetin umdelerini kabul etmitir; fakat, protoplsma gibi, bu itima gdalar zerinde, temsil ve mzadd- temsil salhiyetlerini tatbik ve icra etmek artyla. Trk ve s-lm medeniyetlerinin ananeleri gibi, Avrupa medeniyeti-nin an'aneleri de harsmzn hudutlarndan gemeye me-zundur; fakat, gmrklerde muayeneye tab olmak ar-tyla. Her milletin siyas ve iktisad hudutlar olmak za-rur bulunduu gibi hars hudutlar ve gmrkleri olmak da lzmdr. Avrupa medeniyeti fertlerin kabul tarikiyle mill harsa gemi, belki mill harsn kabulnden sonra hakik surette fertlere geebilir.

    Bu noktay ilerde terih ve ta'mik edeceim. smayil Hakk Bey'in gsterdii dier bir gaye de mstahsil ye-

    44

  • tirmektir'tir. ntifa maksatlar talimin meru bir gayesi olabilir. Fakat terbiye, hibir zaman menfaatilik (utili-tarisme) esasna istinat edemez. Trkiye'de, son zaman-larda terbiyeye gayet yanl bir hedef gsterildi: ktisad menfaatler. Babalara, muallimlere ve ocuklara terbiye-nin gayesi ok para kazanmak suretinde irae olunuyor. Acaba yirminci asrn medeniyetine sahip olan milletler terbiyeyi byle mi anlyor? Terbiye baka, talim baka.

    Talimin gayesi evvel, ocuklara ibtida malmat vermek, saniyen genlere meslek ve ihtisas malmatla-r ita etmektir. Talimin esas, bhesiz; intifadir. Fakat, talim tedrislerden baka bir de terbiyev tedrisler var ki, bunlarn gayesi smf- mdiri tekil edecek olan fert-lerde bi-menfaatlik, hasblik, fedakrlk duygularn ten-miye etmektir. btida mektepler ile meslek ve ihtisas mektepler talim bir mahiyeti haizdir. Fakat smf- m-diri yetitirmek vazifesiyle mkellef olan sultanler srf terbiyev bir mahiyeti haizdir. Sultanlerden yetiecek olanlar hukukinas, tabip, muharrir, memur, muallim gibi milleti idare edecek gzidelerdir. Bunlar bi-menfaat, vatanperver, fedakr bir seciye ile yetimezlerse memle-ket felket iinde kalr. Sultanlerde tedrisin gayesi terbiye ve terbiyenin gayesi de fertlerin mill harsa temessl olmaldr. Riyaziyat istidlal melekesinin, hikmet-i tabiye istikra melekesinin terbiyesine hdim olduklar iin ter-biyev tedrise terik edilecek esasl ilimlerdir.

    Dier ilimler de,hfzay iml edecek unsurlarndan tecrit ve mene ve tatbikatlar dolaysyla itima ve in-san olan cihetleri tevsi edilmek artyla bu tedrise ithal edilmelidir.

    45

  • Bilhassa, bilhare ilm ihtisaslara ayrlacak, yani ta-bip, mhendis, kimyager ilh... olacak olan genlerin ede-b, felsef ve itima ilimlere, yani hars bir tedrise ihti-yalar vardr. nk bunlar, ihtisaslarma lzm olacak ilimleri ihtisas mekteplerinde mufassalan renecekler-dir. Halbuki hars tedrisi artk gremeyecekleri iin bu-nu sultanilerde kuvvetli bir surette grmeye muhtatr-lar. O halde sultanlerde fnun ubesini ilga ederek mek-tebin heyet-i umumiyesini hars tedrise hasretmek iktiza eder. ( * )

    [*] Muallim, Birinci Cilt, Say: 2, 15 Austos 1332 [1916], s. 33-39

    46

  • MLL TERBYE III

    Terbiyenin gayesi nedir? Fert mi, yoksa millet m?

    Bu gaye, ruhiyatlara gre fert, itimaiyatlara g-re milet'tir. Bu ihtilfn sebebi, geen makalede terih ettiimiz vehile itimaiyen-ruh hdiseleri, ruhiyat-larn uzviyen-ruh hdiselerden itikak ettirmeleri, iti-maiyatlarn ise, itima hayattan mtevellit grmeleri-dir. Ruh ahsiyet, ruhiyatya gre fert'te, itimaiyatya gre millet'te mtecellidir.

    Maamafih, itimaiyat, bu telkkileriyle fertleri ih-mal ediyor zannolunmasm! Millet, birtakm faal ve canl unsurlarla gayr-i faal ve cansz unsurlardan mrekkep-tir. Milletin faal ve canl unsurlar fertler, gayr-i faal ve cansz unsurlar an'aneler'dir. An'aneler, milleti terkip eden fertlerin vicdannda yaamak syesindedir ki, can-llaarak messese mahiyetini alabilir. O halde, messe-seler cansz an'anelerin, ruhlarda canlanan, yaayan e-killeri demektir.

    timaiyat, an'aneleri cansz, fertleri canl grd iindir ki, medeniyet'e deil, hars'a kymet verir; cemi-yeti medeniyet zmresi'nde deil, millet'te arar. nk

    47

  • medeniyet zmresi, bir an'aneler manzumesi olduu hal-de, millet, bir fertler manzmesi'dir.

    timaiyatnn, fertleri ihmal etmedii, bilkis onla-ra an'anelerden ok ziyade kymet verdii anlaldktan sonra, bu kymeti hangi nev'i fertlere verdiini aramak lzmdr. nk fertlerin l-mill, gayr-i mill ve mill fertler namiyle nev'i vardr.

    ocuk, dnyaya geldii zaman l-mill bir ferttir, nk ana rahminden beraberinde mill harsa, mill ky-met hkmlerine dair hibir duygu getirmez. Hayvanlar, yalnz yavru halinde deil, bydkten sonra da kymet duygularndan mahrm olduklar iin, daima l-mill fert-ler mahiyetinde kalrlar.

    ocuklar, medreseye, yahut mektebe girdikten son-ra oralarda, yalnz eski yahut yeni bir medeniyetin can-sz an'anelerini renir ve mill harstan bsbtn mah-rum kalrlarsa, gayr-i mill fertler srasna geerler. n k, an'aneler ocuun gayr-i faal dimanda messese ha-lini almaz. ocuun dima, bir fonograf leti gibi, an' aneleri aynen zapt ve tesbit eder, onlar canllatramaz. Maamafih, bu hal, ocuklara mahsus deildir. Yal adam-lar da, mnferiden, an'anelere yeni bir hayat veremez-ler. An'anelerin canl messeselere istihalesi, ancak m-temi fertlerde, yahut daha doru tabirle fertlerin galeyanl itimalarmda vukua gelir, itimaiyat nokta-i nazarndan, canl fertler ancak mill itimalara itirak eden fertlerdir.

    Efkr- mme hareketleri, kymet akntlar, mefku-re cereyanlar mill fertlerin ruh cumhurlar (foule psychologigue) suretinde toplanmalarndan husule gelir.

    48

  • - Mefkurelerin mill buhranlar, yahut tehlikeler ann-da, byk muzafferiyetler yahut malbiyetler zamann-da doduunu muhtelif makalelerde terih ettiim iin. burada bu hususa dair yeniden tafsilta girimeyeceim Kymet hkmlerinin temeli mefkreler olduu iin, bir millette mefkrenin tebeddl etmesiyle btn kymet manzumelerinin de onunla beraber deimesi tabidir. O halde, cansz an'anelerden canl messeselerin doma-sn, mnferit fertlerden deil, mtemi fertlerden, yani galeyanl itimalardan beklemek ihtiza eder. Misl ara-mak iin uzaklara gitmeye hacet yok! Osmanl inkl-bnn buhranl hdiseleriyle Trablusgarp ve Balkan mu-harebelerinin ve bugnk Umum Harbin ruhumuzda yeni bir mefkre ile yeni bir kymetler manzmesi do-urduunu gryoruz. O halde biz, ocuklarmza ahlk dersi verdiimiz zaman, falan yahut filn medeniyetlerin ahlk an'anelerini deil, mesel anakkale ma'rekesinde millete gsterdiimiz vatan fedakrlklar retmeliyiz.

    te, ocuklarmz, mektepte, cansz medeniyetlerin cansz an'aneleri yerine, mill vicdanmzda yaayan di-n, ahlk, hukuk, bedi ilh.. kymet duygularyle iba edilmee balad zaman, oradan tamamiyle mill fert-ler kmaa balayacaktr. Ancak bu suretledir ki, mek-tep, mill buhranlarn terbiyev roln idame eden bir mil olabilir. bhesiz, terbiyenin en mhim memba mill buhranlardr. ocuklarmzda, genlerimizde gr-len bugnk mefkrev duygular muallimlerin eseri ol-maktan ziyade, mill buhranlarn feyizli neticeleridir. Bu-gn, genlerimiz, ocuklarmz, filhakika, son derece id-detli bir terbiyev hayat yayor; fakat bu hayat yaatan, mektep deil, mill muhittir.

    49

  • Maamafih bu terbiyev vazifeyi daima mill buhran-lardan bekleyemeyiz. Bu gibi anlar uzun mddet devam edemez ve etmemelidir. Mill buhran geince, dourduu mefkre, ancak onun timsalleri olan mill bir bayram-da, mefkrev almet ve dsturlarda devam edebilir. Bu gibi mill timsallerin terbiyev tesirleri ehemmiyetlidir. Fakat, mill buhranlarn terbiyev vazifesi, dier miller-den ziyade mekteplere ve bilhassa sultan mekteplerine intikal eder. nk, sultanlerdeki talebeler, genliin buhran devrinde bulunanlardr. Msbet ilimler ile tadi-ye olunan bu gen zeklar, esasen itima vicdana isti-nat eden kymet hkmlerini, madd ilimlerin mantkiyle tahlile balayacaklarndan, ruhlarnda kymet hkmleri hakknda derin pheler uyanmas zaruridir. te, gen-lik buhran bu phelerin tevlit ettii ztraplardr. Sy-lenen eylere inanmamak: te, ruhun ektii ztraplarn en edidi budur.

    Avrupa'da, genliin bu buhran devrinde, madd bil-gilere kar insan ve manev bilgilerle mukavemet husule getirmek iin, sultanlerde nsaniyat (Les Humanits) nam verilen ma'rifetler tedris olunur. Bunlar, Alfred Fouille'ye gre edebiyat, felsefe ve itimaiyattan iba-rettir. Bu tedrisler, manev duygulardan mrekkep olan mill hars, madd ilimlere kar, inhillden vikaye etti-i iin, terbiyev tedrislerin esasdr. Bu genlik buhra-nnda, alman terbiyeye gre, fertler, enmuzece ayr-lr :

    1) Ferdin ruhunda, mill hars, madd bilgilerin tah-lil tesirlerine mukavemet edemeyerek, bsbtn inhil-le duar olur. Bu gibi fertlerin artk hibir mefkreye iman, hibir kymete irtibat kalmaz. Bunlar her devir-

    50

  • de grlen Epikurienler'dir. Bunlar, mefkrelere yalnz inanmamakla kalmazlar, ayn zamanda bu mefkreleri sevmezler de.

    2) Ferdin ruhunda mill hars, nazariyev istinatg-hm kaybetmekle beraber, hiss bir istinatgha malik ol-makta devam eder. Bunlar, Epikuriyenler gibi hayat fel-sefesini ok haz, az elem yahut ok kr, az zarar dstur-larndan ibaret grmezler. Bilkis, onlarn zddn ilti-zam ederek hazdan kaarlar ve elemi severler. Bunlar da nmuneleri daha ender grlen Stoisyenler'dir, bunlar sevdikleri eylere inanamayanlardr.

    3) Ferdin ruhunda, mill hars, hem nazariyev, hem de hiss istinatghlara malik olur. Yani fert mill mef-kreleri hem sever, hem de onlara ilm bir kanaatle iman eder. Bunlara da mefkreciler namn verebiliriz. Epikuriyenler, tamamiyle gayr-i mill mahiyettedir. Stoisyenler, hissen mill fikren gayr-i mill olan fertler-dir. Mefkreciler ise tamamen mill olan fertlerdir.

    Yukarki terihlerden anlalyor ki, terbiyenin gayesi mill fertler yetitirmektir. Mill fertler yetitirmek ise, dorudan doruya millet yapmak demektir.

    Bununla beraber, hakiki ferdiyetler de ancak bu mill fertlerdir; nk, fert, ancak mill harsn mmessili ol-duu zaman bir ahsiyete maliktir. L-mill fertler nev-zatlar ile hayvanlardr. Gayr-i mill fertler ise dejenere dediimiz ahsiyetsiz insanlardr. ahsiyet, ibtida millette husule gelir ki, buna hars namn veriyoruz. Fert, bu harstan alabildii nisbette ahsiyete malik olur; o halde bir fert, ne kadar ok millleirse o kadar ok ahs-lemi olur. Ferdiyetten anlalan mn ahsiyet ise mill

    51

  • terbiye, ferdiyeti deildir demek kat'iyen doru olamaz. Mill terbiyenin gayesi, ahsiyet sahibi fertler, yani tem-sil fertler yetitirmektir. yle fertler ki, milletin canl tecessiitleri mesabesindedir. O halde, mill terbiyenin ga-yesi millet yapmaktr denilebildii gibi, hakik ferdiyet-leri yetitirmektir de denilebilir. Mill terbiyeyi kabul etmeyenler yanl bir zehaba istinat ediyorlar. Vaktiyle kavimler ruhiyat'nm ortaya att bu yanl zehp, mill enmuzecin vasat enmuzeten ibaret olduu hakkndaki fikirdir. timaiyat ilm, teesss edince, kavimler ruhi-yat ismindeki bu esassz ilme mahal kalmad gibi is-tinat ettii bu fikrin yanll da kat' bir surette isbat edildi. Durkheim'in pekl izah ettii vehile, vasat enmuze ancak ferd enmuzelerin bir muhassalasdr, mill enmuze, mutavasst enmuzete deil, deha enmu-zete tecelli eder. Bunun iindir ki, bir milletin mmes-silleri yalnz dhileri ile kahramanlardr. Dhiler zek-nn kahramanlar, kahramanlar ise iradenin dhileridir.

    Milletin zek ve iradesini temsil eden ancak bu g-zide fertlerdir. O halde mill enmuzeci ktphanelerde kafa yoran gayr-i mill irfana malik limlerde deil, tem-sil bir mahiyeti haiz olan deha enmuzete aramamz lzm gelir. Bir de mill enmuzeci, anakkale mdafaas gibi mill hayatn edit tezahrlerinde grebiliriz. n-k orada, her fert milletin canl bir tecessd haline ge-miti. Bu nokta, tavazzuh ettikten sonra, terbiyenin ga-yesi ocuklar mill enmuzece tevfikan yetitirmektir de-diimiz zaman, bunda, ocuklarmz Anadolu kylsne benzetmek istediimiz anlalmamaldr. Mill duygula-rn tearkn, kymet hkmleri itibariyle mutavasl kablardaki mayi stnlarmm tevaznne benzettiimiz

    52

  • zaman da, bundan itima kymetleri milletimizdeki va-sati. enmuzete aradmz zannolunmamal.

    timaiyatlara gre bir milletin seviyesi, mill de-hasnn seviyesidir. Mill deha ise hibir fertte, hatt dh namn verebileceimiz byk ahsiyetlerde bile ta-mamiyle tecelli edemez. Her fert mill gneten kk bir lem'aya mkestir; dhiler bu lem'alardan byk bir ksmn bir adese gibi ruhlarnn mihrak noktasnda top-layanlardr. Byle bir mihrak noktasnda teksf eden mill ualar evvelce yakc bir hassaya mlik olmadkla-r halde, imdi, muhrik bir mahiyet alrlar. Dhilerin fertler zerindeki byk tesirleri bu surette izah oluna-bilir. Maamafih bizim gibi dhileri zuhur etmemi mil-letlerde fertlerin gremedii, fakat ruhlarnn bir nevi kifesiyle sezebildii bir mill giine mevcuttur. Bu mil-l gne, mill deh dediimiz eydir ki, onu aramak harslarm borcu olduu gibi, onu ocuklarn ruhuna ifza etmek de mrebbilerin vazifesidir.

    Mill terbiyeyi Almanlara hasrederek, Anglo-Sakson-larda gayr-i mill bir terbiye mevcuttur demek hatadr. ngilizler, terbiyesi en ziyade mill olan bir millettir. Her ngiliz, mutlaka bir ngiliz gibi duyar ve hareket eder; ingilizler kadar mill messeselerine riayet eden bir ka-vim yoktur, ingilizleri Almanlardan ayran cihet, ikin-ciler devleti olduu halde, birincilerin daha ziyade ce-maati olmasdr, ihtimal ki, bizde devleti olduumuz iin, daha ok Almanlara benzeriz. Vaktiyle Trk Yur-dunda intiar eden Cemaat ve Cemiyet nvanl maka-lemde u satrlar mevcuttur: Bundan baka Anglo-Sak-sonlarn tecemmucu olmayp da infirat olduklar hak-kndaki iddia da doru deildir. Vaka Anglo-Saksonlar,

    53

  • bizim gibi devleti deildirler; fakat cemaat devletten ibaret midir?

    ngiltere'de cemaat mahiyetini haiz olan mahall ida-relerin, mill mezhep tekiltnn, snf tekiltnn, za-degn tekiltnn nfuz ve kuvveti her yerde ziyadedir. Anglo-Saksonlarm an'aneci (imdiki stlahna gre m-esseseci) olmalar da cemaati olduklarna bir delildir.

    Maamafih, bu muharebe zamannda, ngilizler umu-m askerlii ve iktisad himaye usullerini kabul etmekle Almanlar gibi devleti bir millet srasna getiler. ngi-lizlerin bu husustaki mstesnal da artk kalmad. O halde, Alman terbiyesi cemaati, Anglo-Sakson terbiyesi ferdiyetidir demek doru olamaz. Her iki milletin ter-biyesi de milldir ve harsdr.

    Yalnz Franszlarda, terbiyenin hars olmaktan zi-yade medeniyeti olduunu gryoruz. Fransz milleti, kendisini, Gaulois kavminin temadisi gibi deil, Yu-nan ve Ltin milletlerinde doan klsik medeniyetin de-vam gibi addediyor. Fransz hars, bu klsik medeniye-tin muasrlam bir eklinden ibarettir. Cermenler ve Anglo-Saksonlar, Ltin medeniyetinden, reform gibi, ro-mantizm gibi din ve bedi reaksiyonlar ile ayrlmay iar edindiler. Luther Katoliklikten, Shakespeare klsik tra-jediden mill reaksiyonlarla ayrldlar. Fransa, hibir reaksiyon yapmayarak hem klsik, hem de Katolik kal-d. Alfred Fouille, terbiyeye dair yazd eserlerinde, Fransz milliyetini Yunan ve Ltinin klsik medeniyetini idame etmekle kaim gryor.

    Terbiyeyi fertlerin mill harsa intibak suretinde tarif ve ona.mill sfatn tabi ve zaruri bir vasf gibi

    54

  • -iplettiim zaman, Anglo-Sakson terbiyesine deil, bel-ki Fransz terbiyesine bir reaksiyon yaptm kanaatin- leydim. Fransz terbiyesine kar-byle bir akslmel-de bulunmaya hakkmz vardr; nk, Tanzimat'tan beri memleketimizde tatbikma giriilen Franszlarn medeni-yeti terbiyesi olduu gibi, Tanzimat'tan evvel tatbik olu-nan da ona mabih bir medeniyeti terbiye usulyd. Mill terbiye, bu medeniyeti terbiyelere kar hars bir terbiyeyi ileri srmekdir. ( * )

    L*] Muallim, Birinci Cilt, Say: 3, 15 Eyll 1332 [1916], s. 65-71.

    55

  • II. B L M

    MLLYET VE TERBYE

    MLL TERBYE IV

    Birinci makalemizde, ferdin harsa intibakna terbiye, fenniyata intibakna talim namlarn vererek bu iki mef-humu birbirinden ayrmtk. Harsn mill ve fenniyatm l-mill olduunu irae ederek, bundan terbiyenin mill ve talimin l-mill olduu neticesini karmtk.

    Mezkr makalede terbiye ile talimin milliyet ile m-nasebetini hars ve fenniyata nazaran izah ettiimiz gibi, bu makalede de o iki messesenin asriyet ile olan mna-sebetlerini yine hars ve fenniyata nazaran izaha ala-caz.

    Terbiye harsn bir tecellisi olduu iin, bir cemi-yette asr bir terbiyenin bulunmas, ancak o cemiyetin asr bir harsa malik olmasyla kaimdir.

    Cemiyetler, itima bnyeleri itibariyle birtakm cinslere ve her cins de birtakm nevilere mnkasem-dir. lmin hal-i hazrna gre kabul ettiimiz itima tas-nif ber-vehi tdir:

    Evvel, cemiyetler iki cinse ayrlr: Airetler, dev-letler. Airetlerin, yani ibtida cemiyetlerin tasnifini Mill Tetebbular mecmuasnn ikinci nshasnda gs-

    56

  • termitim. Mevzuumuz iin ehemmiyetli olmadna bi-naen burada tafsil etmeyeceim.

    Devletlere gelince, bunun bahca drt nev'i vardr: Mttehide (confdration), mmet (peuple), millet (nation), cemaat (communaut). Airetlerde velyet-i mme yoktur, yalnz velyet-i hassa vardr. Devletlerde ise, husus velyetlerin fevkinde bir de velyet-i mme mevcuttur. Devletler, airetlerden bu esasl fasl- mmey-yizle ayrlr. Airetlerde itima bnyenin esas, semiye (clan)dir. Binaenaleyh, bu cemiyetlerde semiye dini, semiye ahlk, semiye hukuku ilh.. mevcuttur. O halde, airet cinsine mahsus kymet hkmleri birbirine benze-diinden, bu cinste mterek bir airet hars vardr.

    Devlet nev'ileri arasnda, airete en ok benziyen mttehidelerdir. Mttehidelerde de airet, kable, semi-ye daire-i itimaiyeleri pes-zinde olarak mevcut bulunur. Fakat, bunlarn velyet-i hassalar mttehidenin velyet-i mmesi tahtnda nfuzsuz bir hal alm, kan dvas esa-sna mstenit olan semiye hukuku mnderis olarak onun yerine hkmdarn hukuku ilhiyesi kaim olmaya ba-lamtr.

    Devlet cinsinde, semiye hukuku yerine kaim olmas lzm gelen hukuk-u mme, mttehide de hkmdarn hukuk-u ilhiyesi suretinde tecelli ettii gibi, mmette de Hakkullah, yani' bizzat Allah'n hukuku eklinde te-celli eder.

    Asl millet nev'indedir ki, saltanat- millye esas ta-vazzuh ederek, hukuk-u mme milletin hukuk eklini alr. Bu izahata gre mttehide hodh, mmet hud-h, millet ise milleth bir devlettir. Cemaate gelince, bu

    57

  • nev'i cemiyetler evvelce devlet hayat yaadklar halde, bilhara istiklllerini kaybeden tb kavimlerdir.

    Devletin, velyet-i mmeyi haiz olmak dolaysiyle cins bir hars olmakla beraber, ta'dat ettiimiz her nev'in de enmuzec bir hars vardr. mmet hars, mttehide harsna benzemedii gibi, millet hars bunlarn ikisin-den de bakadr. Cemaat hars ise, tabiatiyle husus bir mahiyeti haizdir.

    Devletin, bu nev'ileri arasnda millet nev'ine tahsi-sen asri devlet (tat moderne) nam verilir. Asr. kelime-sinin burada ifde ettii mn, bugnk zaman deil, bugnk itima tekemmldr. Millet, asr bir cemiyet olduu gibi, hars da asr bir harstr. O halde, asr hars gibi asr terbiye de ancak millet nev'inde bulunabilir.

    Trk tarihini tetkik edersek grrz ki, Trkler kable-slm mttehideler halinde yayorlard. Mttehide eklinde bulunan bu devlete il namn veriyorlard G!-tekin kitabeleri: illi bir budun idim, ilim amanm hani.

    Trkler, slmiyeti kabul ettikten sonra, mmet ekline girmeye baladlar. Mesel, eski Osmanl Devleti, eski Trk mttehidesinin baz esaslarn muhafaza et-mi bir mmetten ibarettir. Osmanllar, mmet esasna mstenit bir devlet kurduklar iin, airet ve zdegn-lk tekiltlarn bozarak, boy beyleri yerine Enderun' dan kma sancak beylerini ikame ettiler. Safaviye Dev-leti ise bilkis, Trkmenlere eski airet ve zadegnlk tekiltnn muhafaza olunacan vaad ederek mttehi-de tekiltna rcu etti. Her airetin irs bir han bulu-nan bu tekiltta, ah, bir hanlar hanndan ibaret oldu.

    58

  • Eski Ouz ilinin iki paras bu suretle biri ran'da, dieri Trkiye'de birbirine mbayin iki tekilt- siyas-ye meydana getirdiler.

    Osmanl Trkleri, airet reislerinden ve feodal sen-yorlardan tamamiyle kurtularak, bugn milleth bir e-kil ald halde, ran Trklerinde hl bu iki nev'i reis-ler mevcuttur. Osmanl Trkleri, bugn mmet eklin-den millet ekline istihale etmek zeredir. Binaenaleyh, uursuz bir surette asr bir harsa malik demektir. Bu hars, uurlu bir hale getirmek g bir i olmad iin, bizde asr bir terbiyenin temeli mevcut hkmndedir.

    Yukarki temhitlerden anlald ki, asr bir terbiye ancak asr bir devlette bulunabilir. Ve bu, ancak mill harsn uurlu bir ekil almasiyle husule gelebilip, hari-ten alnamaz. Asr talime gelince, bu, bsbtn baka mahiyettedir. Asr talim, asr fenniyatn mill fertlere retilmesi demektir. Asr fenniyat ise, daima milletin iinde bulunmaz, ekseriya harite bulunur ve hariten alnr.

    Bugn, asr fenniyat, asr medeniyetin, yani Avrupa medeniyetinin esasn tekil ediyor. Bizim Avrupa mede-niyetine iltihakmz fenniyattan dolaydr; nasl ki, slm medeniyetine iltihakmz diniyat nokta-i nazarndadr.

    Osmanl Trklerinin asr bir harsa malikiyetlerini Avrupa medeniyetine iltihakn bir neticesi zannetmek hatadr. Harsmzn asr olmas, itima bnyemizin mil-leth olmasndandr. Hatt, Avrupa cemiyetleri feodal bir hayat yaadklar srada bile, biz, demokratik bir tekilta maliktik. Asr hars ile asr fenniyatn muhtelif l-mense en'iyetler olduunu anlamak iin Osmanllarda

    59

  • uursuz bir surette asr bir hars bulunduu halde, asri fenniyatm henz mevcut olmadna dikkat etmek kfidir. Bundan baka, mesel, ran Devleti Avrupa'dan asr fenniyat iktibas edebilir; fakat asr bir bnye-i i-timayeye malik olmad iin, bugnk aireti ve feodal tekilt devam ettii mddete asr bir harsa malik ola-maz.

    Asr terbiye, asr hars gibi, milletin kendi hayat-nn bir tecellisidir; asr talim ise, asr fenniyat gibi bey-nelmilel olan asr bir medeniyetten iktibas edilir. O hal-de biz, terbiyemizin, yalnz tamamiyle mill olmasn d-nmeliyiz. Bu gayeyi temin ettiimiz takdirde, eer cemiyetimiz, bnyesi ve nev'i itibariyle asr bir cemiyet ise, mill terbiyemiz, ayn zamanda asr bir terbiye ma-hiyetinde bulunur; yok, cemiyetimiz henz asr bir cemi-yet haline gelmekten uzaksa, o halde, ocuklarmza asr bir terbiye tasm hi istememeliyiz.

    nk, mrebbi, mill harsn mmessili olmak iti-bariyledir ki, i'caz (prestige) ve velyet (autorit) kuv-vetlerine malik bulunur; mrebbi, bu kuvvetler syesin-dedir ki, bir telkinci mahiyetini iktisap ederek, icra et-tii telkinlerle zihinlerinin henz bo bulunmasndan do-lay sairfilmenamlara benzeyen ocuklarn ruhunda bir-takm hiss itiyatlar husule getirebilir.

    Maamafih, mrebbinin muvaffakiyetini temin eden asl mil, itima muhitin de mtemadiyen ocuklarn ruhuna ayn telkinleri icra etmesidir. Eer mrebbinin telkinleri, harsn telkinlerine muhalif ise ya esasl bir surette ocuklarn ruhunda takarrr edemez yahut etse bile onlar hars muhite gayr-i muntabk klacandan

    60

  • istikballerini berbat etmi olur. Halbuki, bu suretlerin ikisi de terbiyenin gayesine muvafk deildir.

    Mrebbi, mill harsn vekilidir; haiz olduu velyet de mill harsn malik olduu i'cazdan mtevellitdir.

    Kymet" hkmleri, e'niyet hkmleri gibi eyann madd tabiatndan sdr olmad, bilkis, her cemiyetin kendi vicdanndan koptuu iin, mrebbi, eline verilen ocuklar, iinde yaayacaklar muhitin harsna gre ye-titirmek mecburiyetindedir. Cemiyetin intizam- selme-ti buna vabeste olduu gibi, ocuklarn istikbaldeki mu-vaffakiyet ve mes'udiyetleri de bununla kaimdir. Geen makalede, harsm ferd itiyaklarn fevkinde bir yksek-lie malik olduunu izah ettiimiz iin, bu tarz- terbi-yenin itima terakkiye muvafk olmayaca iddia edile-mez.

    Hlsa, asr cemiyetlerde, ocuklara, mill terbiye ve-rilmesiyle ayn zamanda asr terbiye de verilmi olur. Halbuki, asr olmayan cemiyetlerde ocuklara asr ter-biye vermeye almakla ne asr, ne de mill bir terbiye verilebilir. Bilkis ocuklarn seciyesiz, muvazenesiz, gayr-i mill bir surette yetimesine sebebiyet verilmi olur.

    Hususiyle, biz asr bir cemiyet olduumuz iin, ter-biyemizin yalnz mill olmasn temine almamz kfi-dir. Terbiyemiz mill olduu gn, ister istemez asr de olacaktr. Bizim iin mill terbiyenin gayesi, ayn zaman-da asr terbiye gayesini de mndemitir. Avrupa'dan ne kymet hkmleri, ne hars, ne de terbiye almak mecbu-riyetinde deiliz.

    61

  • Kymet hkmlerimiz, harsmz, terbiyemiz Avrupa cemiyetlerindn bu messeselerine benziyorsa, bu, bizim onlarn mukallidi olduumuzdan deil, belki onlarla ayn itima nev'e mensup bulunuumuzdandr. Balina ile yarasa memeli hayvanlar taklit ederek memeye malik olmamlardr; belki bunlarn balklara yahut kulara mabeheti zhir bir keyfiyet olup, bnye-i esasye iti-bariyle memeli hayvanlar zmresine mensup olduklar iindir ki, bu uzva maliktirler.

    Maamafih, mrebbi (educateur) milliyetin mmes-sili olduu gibi, muallim (instructeur) de asryetin n-myendesidir. Terbiyenin gayesi milllik olduu gibi, ta-limin hedefi de asrlik olmaldr. Mderris (professeur) yahut hoca (matre) ayn zamanda hem mrebbi, hem de muallimdir. Tedris (enseignement)'in hem terbiyev, hem de talim ksmlar var. Bu muzaafiyet, mill inti-bak temin ettii gibi, asr intibak ihtiyacm da tatmin edebilir.

    O halde, bu makalemizi yle bir neticeyle bitirelim: Hars ve terbiye nokta-i nazarndan Avrupa medeniyeti-ne mftekir olmadmz halde, fenniyat ve talim cihe-tiyle, ona, son derece iddetle muhtacz. Avrupa'nn b-tn fenniyatn almaya alalm; fakat, harsmz yalnz kendi vicdanmzda arayalm.

    Mill terbiye ve asr talim: te tedris sahasnda is-tihdaf edeceimiz gaye!.. ( * )

    [*] Muallim, Birinci Cilt, Say: 4, 15 Terinevvel 1332 [1916], , s. 97-102.

    62

  • III. B L M

    TERBYE MNAKAALARI

    MLL TERiBYE V

    Son zamanlarda teefckle balam olan itimaiyat ilm, ilimler leminde byk bir hercmerce sebep ol-du. nk, itima hdiseler sahas bir nev'i itima ilim-ler tvif-i mlk tarafndan taksime uram ve bu inksamn zaruri neticesi olarak hayatiyat, ruhiyat, mb'-adettabia gibi mcvir marifetler de bu ftrattan istifa-deye kyam ile her biri bir mntkay nfuzu altma al-mt.

    timaiyat ilm, kendi mevzuunun meru sahibi s-fatiyle meydana knca, bu hdiseden ne itima ilimler tvif-i mlk, ne de komu byk ilimler asla mem-nun olmadlar.

    tima ilimler tvif-i mlk unlard: Hukuk, ik-tisat, ahlk, lisniyat, bediiyat, diniyat, siysiyat, tarih, kavmiyat, nfusiyat (dmographie), beer corafya, ter-biye. Bu husus ilimlerden bir ksm hayatiyata, bir ks-m mabadettabiyaya, bir ksm da bu ikisinin arasnda tisi mekk bir mevki igal etmi olan ruhiyata istinat ediyordu.

    Auguste Comte'un kavlince hatem'l-ulm olan iti-maiyat, itima ilimlerin ittihad pan itimaizm?! daiye-

    63

  • r

    siyle ortaya atlnca, btn bu kk ve byk ilimler, onu tehlikeli bir ihtillci, bir yeni Napolon telkki etti-ler; halbuki ona, yeni Bismarck nazariyle bakmak daha doru olacakt.

    Evet, hayat ilimler hayatiyat namiyle, madd ilimler kevniyat (cosmologie) namiyle birer pan! yaptktan son-ra itima ilimler neden bir pan-itimaizm tekil edeme-sin? Mademki ayn cinsten olan hdiseler umum bir il-min mevzuunu tekil etmek zaruretindedir, itima cin-sine mensup olan hdiseler niin bir itimaiyat ilminin irzesi dahiline girmesin? tima ilimlerin ittihad ka-bul edilince, meydana ikinci bir mesele daha kt:

    Hegemonya hangi ilme ait olacakt? Evvel mabadet-tabia, hayatiyat, ruhiyat ilimleri bu yeni ittihad kendi himayeleri altna almak teebbsn birer birer denedi-ler. de, kendi istiklline k olan bu yeni ilim tara-fndan iddetle reddolundu. Sra itima ilimlere gelince, bunlardan da bazan dhiyat'n, bazan siyasiyat'n, bazan da iktisadiyat yahut beer corafya'nm hegemonyas ile-ri srlmeye balad. Neticede btn itima manzume-leri itima bnyeye teb'an tahavllere duar olduu, binaenaleyh riyasetin itima bnyeviya,t (morphologie sociale)'a ait olduu takarrr etti. Bu suretle, cemiyet, asl telkki olunarak hukuk, ahlk, lisan, bediiyat, ilh... gibi faaliyetler onun fer'ileri mahiyetini iktisap etti. Ce-miyete gelince, bu da son tekemmln millet'te irae ediyordu. Bu suretle, tabi olarak mill hars mesele-i umumiyesi ve sonra da bunun husus ekilleri olan mill ahlk, mill iktisat, mill bediiyat, mill hukuk, mill terbiye, ilh... gibi meseleler zuhur etti. timaiyat

    64

  • ilm, hi iltizam etmedii halde, srf tetkiklerinin tabi neticesi olarak, milliyete byk bir kymet vermi oidu.

    itimaiyat ilm bir taraftan sabk itima ilimlerin zihn itiyatlarna muhalif yeni hakikatler kefederek, zi-hinlerin messes intizamn ihll ettiinden, dier cihet-ten de mill hars hakikati gibi henz mmet devresinin zihniyetinden tamamiyle kurtulmam olanlar iin, men-fur bir bid'at mahiyetinde olan bir meseleyi ortaya att-ndan tabi olarak birok mukavemetlere ma'ruz ola-cakt. ite, Avrupa'nn her tarafndan az ok tezahrden hal olmayan bu mukavemetlerin bir aynna da, bu Mec-mua'da itimaiyatn terbiyeye tatbikma teebbs ettiim zaman, ben ma'ruz oluyorum. Bu mukavemetler tabi ol-duu gibi faidelidir de.. nk, mphem noktalarn va-zhlamas ancak uzun mnakaalar neticesinde husule gelebilir.

    Bu makalede bilhassa mnakkidlerimden St Bey'e cevap vereceim.

    St Bey, itima ve ruh hdiseleri telkki hususun-da, benden ta esaslarda ayrldn syleyerek, evvel emirde esas meselesini meydana koyuyor; yani itima h-diselerin ferdiyen-ruh hdiselerden ayr olup olmadn tetkik ediyor.

    1) Cumhurlar ruhu. - St Bey bir cumhura ait ha-let-i ruhiyeyi. tavsif ettikten sonra bu haletin tekevvn-n u suretle izah ediyor:

    Galeyanl itimalarda pek briz grnen bu h-dise-i ruhiye, fertler arasndaki tesirat- mtek