hatay mustafa kemal university · 2016-06-07 · iÇindekiler contents sayfa no 1. arş. gör....

172
IÇINDEKILER CONTENTS Sayfa No 1. Arş. Gör. Cahit ERDOĞAN, Yrd.Doç.Dr. Saim ÖZDEMİR Nohut Bitkisinin Bazı Tarımsal Özelliklerine Gübrelemenin (N,P) ve Aşılamanın Etkisi The Influence o Fertilization (N,P) and Inoculation on Some Characters of Chickpea 1 2. Prof.Dr. Özel ŞEKERDEN, Dr. Hüseyin ERDEM, Cuma GÜRDAL Amerika ve Melez (Amerika X Danimarka) Orijinli Jersey Sığırlarının Karaköy Tarım İşletmesi Şartlarında Verim Özelliklerinin Karşılaştırılması Comparıson of United States and Cross-Bred (United States X Denmark) Orıginated Jersey Cattlefor Yield Traits at Karaköy State Farm Conditions 15 3. Prof. Dr. Özel ŞEKERDEN Gökhöyük Tarım İşletmesi Siyah Alaca Sürüsünde Uzayan Laktasyonların Verimliliğe Etkisi The Effects of Extended Lactations on Productivity in Black Pied Herd of Gökhöyük State Farm 29 4. Prof.Dr. Kamuran GÜÇLÜ Arş.Gör. İ.Mehmet KAHRAMAN Turba' tun Özellikleri ve Bitki Yetiştiriciliğinde Önemi Features ofPeat andlts Smgnıfıcance in Plant Growıng 45 5. Prof.Dr. Erol GÜNEL, Yrd.Doç.Dr. Mehmet MERT, Yrd.Doç.Dr. Mehmet Emin ÇALIŞKAN Pamukta (Gossypium hirşutum L.) Verim, Verim Öğeleri ile Lif Teknolojik Özelliklerine İlişkin Stabilite Analizleri ve Uyum Yetenekleri Üzerine Bir Araştırma A Research on Stability Analysis and Adaptabilities for Yield, Yield Components and Linttechnological Properties inCotton (Gossypium hirsitum L.) 59

Upload: others

Post on 03-Aug-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • IÇINDEKILER CONTENTS

    Sayfa No

    1. Arş. Gör. Cahit ERDOĞAN, Yrd.Doç.Dr. Saim ÖZDEMİR Nohut Bitkisinin Bazı Tarımsal Özelliklerine Gübrelemenin (N,P) ve Aşılamanın Etkisi The Influence o Fertilization (N,P) and Inoculation on Some Characters of Chickpea 1

    2. Prof.Dr. Özel ŞEKERDEN, Dr. Hüseyin ERDEM, Cuma GÜRDAL

    Amerika ve Melez (Amerika X Danimarka) Orijinli Jersey

    Sığırlarının Karaköy Tarım İşletmesi Şartlarında Verim

    Özelliklerinin Karşılaştırılması

    Comparıson of United States and Cross-Bred

    (United States X Denmark) Orıginated Jersey Cattlefor Yield

    Traits at Karaköy State Farm Conditions 15

    3. Prof. Dr. Özel ŞEKERDEN Gökhöyük Tarım İşletmesi Siyah Alaca Sürüsünde Uzayan Laktasyonların Verimliliğe Etkisi The Effects of Extended Lactations on Productivity in Black Pied Herd of Gökhöyük State Farm 29

    4. Prof.Dr. Kamuran GÜÇLÜ Arş.Gör. İ.Mehmet KAHRAMAN Turba' tun Özellikleri ve Bitki Yetiştiriciliğinde Önemi Features ofPeat andlts Smgnıfıcance in Plant Growıng 45

    5. Prof.Dr. Erol GÜNEL, Yrd.Doç.Dr. Mehmet MERT, Yrd.Doç.Dr. Mehmet Emin ÇALIŞKAN Pamukta (Gossypium hirşutum L.) Verim, Verim Öğeleri ile Lif Teknolojik Özelliklerine İlişkin Stabilite Analizleri ve Uyum Yetenekleri Üzerine Bir Araştırma A Research on Stability Analysis and Adaptabilities for Yield, Yield Components and Linttechnological Properties inCotton (Gossypium hirsitum L.) 59

  • 6. Yrd.Doç.Dr. Filiz AYANOGLU, Arş. Gör. D. Alpaslan KAYA Hatay Yöresinde Tütün Yetiştiriciliği ve Sorunları Tobacco Production and Its Problems in Hatay Province 71

    7. Yrd.Doç.Dr Şener KURT Çukurova Koşullarında Bazı Buğday Çeşitlerinin Sarı Pas ve Septoria Yaprak Lekesi Hastalıklarına Tepkisi ile Hastalıkların Günlük Artış Oranı (R) Reactions ofSome JVheat Cultivars to Strıpe Rust atıd Septoria LeafBlotch and Daily Increase Rate of Dıseases in Çukurova 85

    8. Prof.Dr. Özel ŞEKERDEN Karaköy Tarım İşletmesi Jersey Sığırlarında Ana Yaşının 0-12 Ay Periyodunda Büyüme Performansına Etkileri The Effects ofParity on Growth Performance in 0-12 Month-Age Perıod on Jersey Cattle of Karaköy State Farm 101

    9. Yrd.Doç.Dr. Şaban YTLMAZ, Yrd.Doç.Dr. Ersin CAN Hatay Ekolojik Koşullarında Yetiştirilen Bazı Adi Fiğ {Vida Sativa L.) Çeşit ve Hatlarında Tane Verimi ve Verimi Etkiliyen Özellikler Arası İlişkiler Relations Between Seed Yieldand Yield Components ofCommon Vetch (Vida sativa L.) Varieties andLies Grown in Hatay Conditions 113

    10. Yrd.Doç.Dr. M. Emin ÇALIŞKAN, Arş.Gör. Ahmet MERT, Yrd. Doç.Dr. Mehmet MERT, Yrd.Doç.Dr. Necmi İŞLER Hatay Ekolojik Koşullarında Bazı Kolza Çeşitlerinin Önemli Tarımsal Özellikleri ile Bu Özelliklerin Verim Oluşumuna Etkileri Important Agronomic Characters ofSome Rapeseed Cultivars and Effects of These Characters on Yield Formation in Hatay Ecological Conditions. 127

  • 11. Arş. Gör. Ufuk KARAD AVUT, Arş. Gör. Cahit ERDOĞAN İri Taneli Bazı Mercimek Hatlarının Amik Ovası Ekolojik Koşullarında Kışlık Olarak Yetiştirilme Olanakları Üzerine Bir Araştırma A Research on the Winter Gromng ofSome Large-Seeded Lentil Lines in Amik Plain

    12. Yrd.Doç.Dr. Ersin CAN, Arş.Gör. Nafiz ÇELİKTAŞ, Prof.Dr. Rüştü HATİPOĞLU Çukurova Bölgesi Doğal Mer'alannda Yaygın Olarak Bulunan Yumrulu Arpa (Hordeum bulbosum L.) Bitkisinde Sitolojik Araştırmalar A Research on the Cytological Characters ofBulbous Barley (Hordeum bulbosum L.) Occured in Natural Maqui Type Vegetation ofÇukurova Region

  • \

    MKÜ Ziraat Fakültesi Dergisi JAgricultural Faculty MKÜ \ 1998, 3 (2): 1-14 1998, 3 (2): 1-14

    NOHUT BİTKİSİNİN BAZI TARIMSAL ÖZELLİKLERİNE

    GÜBRELEMENİN (N,P) ve AŞILAMANIN ETKİSİ

    Cahit ERDOĞAN Saim ÖZDEMİR M. K. Ü. Fen Bil. Enst. Sakarya Üniversitesi Tarla Bitkileri Anabilim Dalı Geyve Meslek Yüksek Okulu

    ÖZET

    Bu araştırma, Hatay ekolojik koşullarında nohut bitkisinin bakteri

    aşılaması ve gübreleme (N,P)'ye olan tepkisini ve toprakta yerel Rhizobium

    sayı ve etkinliğinin belirlenmesi amacıyla FLIP 90-3C çeşidini kullanılarak

    1995-96 yetiştirme mevsiminde yürütülmüştür. Tesadüf blokları deneme

    desenine göre 3 tekerrürlü olarak kuruları denemede 6 farklı uygulama

    (Kontrol, 3 kgN/da+aşılama, 3 kgN/da+5kgP205, 3 kgN/da+5 kgP205+

    aşılama, 5 kgP2Os+ aşılama ve sadece aşılama) kullanılmıştır. Uygulamalar

    küçük nodul sayısı, tohum verimi, tohum protein verimi, sap protein verimi

    ve toplam protein verimini önemli derecede artırmıştır. Aşılama uygulaması

    ile azot+aşılama, fosfor+aşılama, azot+fosfor+aşılama uygulamalan arasında

    tohum verimi yönünden fark bulunmamıştır.

    Kuru nodul ağırlığı, orta ve iri nodul sayısı ile görsel nodul

    değerlendirmesinin bütün uygulamalarda benzer çıkması fakat, verimin

    aşılama uygulamalarında yüksek çıkması, deneme bölgesi toprağının sayıca

    yeterli fakat etkinliği düşük Rhizobium bakterisi içerdiğini göstermektedir.

    Aşılama uygulamasının, tohum verimini, aşılanmamış uygulamalara göre

    önemli derecede artırması nedeniyle nohudun aşılanarak ekilmesi gerektiği

    sonucuna varılmıştır.

    Anahtar Kelimeler: Nohut. Aşılama. Azot. Fosfor * Yüksek Lisans Tezi, MSc. Thesis, Yayın Kuruluna Geliş Tarihi: 10.07.1998

  • 2

    THE INFLUENCE of FERTTLIZATION (N,P) and İNOCULATİON on

    SOME CHARACTERS of CHİCKPEA

    SUMMARY

    This experiment was carried out to determine the response of

    chickpea 'Cv.FLIP 90-3C to seed inoculation and NP fertilisers and to

    understand the number and the effectiveness of indigenous Rhizobium

    bacteria under Hatay ecological condition in the growing season of 1995-96.

    Experimental design was a randomised complete block, consisting of 6

    treatments (control; 3 kg N/da + inoculation; 3kgN/da+5kgP205; 3kgN/da +

    5kgP205 + inoculation; 5kgP20s + inoculation and only inoculation) with 3

    replicates.

    The treatments increased number of small nodüles, grain yield, grain

    protein yield, stem protein yield and total protein yield.

    There was no significant differences in grain yield between 'only

    inoculation', 'nitrogen + inoculation', 'phosphorus + inoculation' and

    'nitrogen+ phosphorus+ inoculation' treatments.

    Although dry nodüle vveight, the number of medium and large nodüle

    and visual nodüle grading are found to be similar for ali the treatments, seed

    yield is higher in inoculated plant. This suggest that soil at the experimental

    area is quite likely to include adequate Rhizobium number which is not

    effective enough. Since inoculation treatments increased grain yield

    compared to uninoculation, it is concluded that it is necessary to inoculate

    chickpea seeds.

    Key Words: Chickpea, inoculation, Nitrogen, Phosphorus

  • 3

    GİRİŞ

    Bilindiği gibi ülkemizde nohut ekim alanları, özellikle daralan nadas

    alanlannda, kısmen de kışlık ekim alanlannda sürekli artış eğilimindedir

    (ANONİM, 1994). Ülkemizde nohut genel olarak ilkbaharda ekilmekte ve kış

    yağışlanndan faydalanılarak yetiştirilmektedir. Son yıllarda, özellikle Ege,

    Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yapılan kışlık ekimlerde verim,

    yazlık ekilenlere göre daha fazla olmaktadır (ENGİN, 1989; ÖZDEMİR ve

    ark., 1992). Yeni ekim alanlannda ıslah edilmiş çeşitlerin payı, özellikle,

    nohudun kışlık olarak ekildiği bölgelerde artmaktadır.

    Baklagil bitkilerinin ekim nöbetlerinde yer almasının en önemli nedeni

    yetiştikleri toprağı azotça zenginleştirmeleridir. Nohut bitkisi de toprağa 0-

    17.6 kg/da azot bağlayabilmektedir (BECK, 1992). Bağlanan azot miktannın

    geniş sınırlar içinde değişmesinin nedeni, uygulanan kültürel işlemler yanında

    /?/wzoZ>/M/n-baklagil ilişkisine de bağlıdır. Nohut maksimum azot fiksasyonu

    için çevre faktörlerinin uygunluğu yanında, özel bakteri hattı istemekte, ıslah

    edilen çeşitlerde bu daha belirgin olmaktadır (BECK, 1992; KEATINGE ve

    ark., 1995a). Nitekim ekim tarihinin ilkbahardan sonbahara alınmasıyla

    verimin artması yanı sıra, uygun bakteriler ile aşılama sonucu aynı zamanda

    atmosferden sağlanan azot oranı ve miktan da artmaktadır (RENNIE ve

    DUBETZ, 1986; BECK ve ark., 1991).

    Ülkemiz nohut ekim alanlannda Rhizobium bakterilerinin yeterliliği ve

    etkinliği tam olarak bilinmemektedir. 500 m'nin üzerindeki 105 farklı nohut

    yetiştirilen alanın topraklannda, etkili Rhizobium populasyonunun

    yeterliliğinin ve etkinliğinin araştınldığı bir laboratuvar çalışmasında, bakteri

    sayısının genelde orta ve yeterli düzeyde olduğu fakat, bütün bölgelerde

    etkinliğin hem yerel hem de ıslah edilmiş çeşitlerde düşük olduğu saptanmış

    ve nohut verimini yükseltmek için etkin bakterilerle aşılama yapılması

  • 4

    önerilmiştir (KEATİNGE ve ark., 1995a,b). Nitekim bakteri aşılamasıyla

    verim ve dekardan alınan azot miktarının arttığı Ankara (GURBUZER, 1980)

    ve Tokat'ta (AKDAĞ ve ŞEHİRALİ, 1994) yapılan çalışmalarda ortaya

    konulmuştur.

    Nohutta gübreler ile yapılan çalışmalarda, genellikle azotun

    nodülasyon ve bağlanan azot miktarını düşürdüğü (JESSOP ve ark., 1984;

    VEENA ve ark. 1984; DREVON ve ark. 1988) bildirilmekte, bununla

    birlikte ekimle beraber düşük dozda başlangıç azotu verilmesi önerilmektedir

    (NÜHOFF ve JUNK, 1984; SHARMA ve ark., 1989). Ayrıca, bu denemenin

    yapıldığı bölgeye yakın olan Çukurova bölgesinde yapılan çalışmalarda,

    yüksek azot dozlarının verimi artırmadığı (S AB ANCIOGULL ARINDAN,

    1991) ve nohutta etkili yerel Rhizobium populasyonunun yeterli ve etkin

    nodul oluşturduğu belirtilmektedir (ÖZDEMİR, 1989).

    Simbiyotik azot fiksasyonunun, konukçu bitkiden daha fazla fosfora

    ihtiyaç duyması nedeniyle (ISRAEL, 1987), yetersiz fosfor baklagillerde

    düşük azot fiksasyonunun başlıca nedenlerinden birisi olarak

    değerlendirilmektedir (JESSOP ve ark., 1989). Fosforca yetersiz topraklara

    fosfor uygulandığında bitkide dal sayısı, bakla sayısı, tohum sayısı ve tohum

    ağırlığının arttığı (JDRİS ve ark., 1989; SARRAWGİ ve SİNGH 1989,

    SİNGH ve SİNGH, 1989, VADAVİA ve ark., 1991) ve fosforla birlikte

    bakteri aşılamasıyla nodülasyonun iyileştiği (BATRO ve RAO, 1985)

    bilinmektedir.

    Bu araştırma, belirtilen bilgilerin ışığı altında, nohudun kışlık olarak

    yetiştirilebileceği Hatay Bölgesinde azotlu ve fosforlu gübrelemeye, ve/veya

    inokulasyona ihtiyacı olup olmadığını saptamak ve uygun azot-fosfor-

    inokulant kombinasyonu belirlemek amacıyla yapılmıştır.

  • 5

    MATERYAL ve YÖNTEM

    Deneme, 1995-96 yetiştirme sezonunda Mustafa Kemal Üniversitesi

    Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümünün Soğuksu-Kınkhan'da uzun yıllar

    nohut ekilmemiş deneme alanında kurulmuştur. Denemede bitkisel materyal

    olarak İCARDA orijinli FLİP 90-3C nohut çeşidi, aşı materyali olarak da

    Ankara Toprak Gübre Araştırma Enstitüsünden sağlanan nohut inokulantı

    {Rhizobium ciceri) kullanılmıştır. Denemede, a- 0-0 kg N-P2C»5/da (kontrol,

    K), b- 3-0 kg N-P205/da + inokulant (N+I), c- 0-5 kg N-P2Û5/da +

    inokulant (P+I), d- 3-5 kg N-P2Û5/da (N+P), e- 3-5 kg N-P2Ü5/da +

    inokulant (N+P+I), ve f- Sadece aşılama (I) uygulamaları çalışılmıştır.

    Deneme alanı toprağı hafif alkali reaksiyonlu (pH=7,22), yetersiz

    fosfor (1,6 kg/da) ve azot içeriğine (EN~%0,114) sahiptir Deneme süresince

    503.8 mm yağış olmuştur.

    Deneme, Tesadüf Blokları Deneme Desenine göre 3 tekerrürlü olarak

    kurulmuştur. Parseller 5 m'lik 9 sıradan oluşmuş; sıra arası mesafesi 30 cm,

    sıra üzeri mesafesi ise 10 cm olarak ayarlanmıştır.

    Her parsele atılacak üre gübresinin yansı (1.5 kgN/da) ve Triple

    Süper Fosfat gübresinin tamamı (5kgP205/da) ilgili parsellere ekim

    zamanında toprağa karıştırılarak verilmiştir. Ekim, 2.12.1.995 tarihinde

    yapılmıştır. Bulaşmayı önlemek için önce kontrol parselleri tohumlar, sonra

    aşılama parsellerine olmak üzere elle ekim yapılmıştır. Üre gübresinin kalan

    yansı çiçeklerime döneminden hemen önce sıra aralarına uygulanmıştır.

    Nodul değerlendirmesi yapılan örnekler, parselin ikinci sırasının

    bitkilerinden; tam olgunluk zamanında incelenen diğer özellikler parselin geri

    kalan iç kısmındaki bitkilerden alınmıştır. Hasat, parselin nodul örnekleri

    alınan tarafından 3, diğer taraftan 1 sıranın kenar tesiri olarak ve parsel

  • 6

    başlanndam 50 cmlik kısmın çıkanlmasından sonra parselin iç kısmında kalan

    5 sıradan oluşan 6 m2 alan içerisinde yapılmıştır.

    İncelenen özelliklere normal varyans analizi uygulandıktan sonra,

    Duncan Çoklu Karşılaştırma Testi ile ortalamalan kıyaslanmıştır.

    BULGULAR ve TARTIŞMA

    Nodul değerlendirmelerine ait sonuçlar Çizelge l'de verilmiştir.

    Çizelge l'in incelenmesinde de görülebileceği gibi uygulamalann nodul

    dağılımı üzerine etkileri istatistiki olarak önemli bulunmamıştır. Uygulamanın

    birbirinden farklı olmaması, RUPELA (1990)'in nodul değerlendirmesine

    göre (nodüllerin değişik kök bölgelerindeki sıklıklan baz olarak alınmaktadır:

    en iyi diğer bir deyişle kök tacına yakın ve yoğun nodülasyona 5 puan ve

    değişik nodul sıklıklan nodülasyonlara da 4, 3, 2, veya 1 puan

    verilmektedir.) nodülasyonun genel olarak iyi denilebilecek düzeyde (yaklaşık

    olarak 3,5, diğer bir ifadeyle %70) deneme bölgesindeki toprağın yerel

    Rhizobium sayısı bakımından yeterli olduğunu göstermektedir. Aynı

    Çizelge'den görüldüğü gibi bitkide farklı büyüklükteki nodul sayılarından

    sadece küçük olanlar uygulamalardan istatistiki olarak önemli düzeyde

    etkilenmiştir. Uygulamalann orta ve büyük nodul sayılanna etkisi istatistiki

    olarak önemsiz bulunmuştur. En yüksek küçük nodul sayısı 32.20 adet/bitki

    ile fosfor + aşılama uygulamasında tespit edilmiş, kontrol ve azot + fosfor +

    aşılama uygulamalan ile istastistiki olarak aynı grup içinde yer almıştır. Geri

    kalan azot + fosfor, azot + aşılama, ve sadece aşılama uygulamalannda daha

    düşük sayıda nodul saptanmıştır.

    Nodülasyon etkinliğinin belirlenmesinde orta ve iri nodul sayısına

    bakılmaktadır (RENNIE ve DUBETZ, 1986; RUPELA, 1990). Bu çalışmada

  • 7

    orta büyüklükteki nodul sayısı en fazla aşılama ile birlikte fosfor

    uygulamasında gerçekleşmiş, bunu aynı istatistiki grupta olmakla birlikte

    daha düşük değerlerdeki kontrol ve azot+fosfor+aşılama uygulamaları

    izlemiştir. İri nodul sayma farklı uygulamaların etkisi istatistiki olarak

    saptanamamıştır. Aşılama yapılmayan parseller de bile aşılanmışlar kadar

    nodul oluşması yine etkili yerel Rhizobium bakteri populasyonunun yeterli ve

    nodul oluşturabildiğini göstermektedir. Nitekim Anadolu'nun değişik

    yerlerinde yapılan çahşmalarda nodul oluşturan yerel bakteri sayısımn orta ve

    yeterli olduğu bildirilmektedir (ÖZDEMİR, 1989; AKDAĞ ve ŞEHİRALİ,

    1994; KEATINGE ve ark., 1995b; PEKŞEN ve GÜLÜMSER, 1996).

    Çizelge 1. Değişik Uygulamalarda Nodul Dağılımı, Bitkide Nodul Sayısı ve

    Kuru Nodul Ağırlığına İlişkin Ortalama Değerler

    Table 1. Nodule Grading, Nodule Number per Plant and Dry Nodule Weight inDif

    Uygulamalar

    Treatments

    K

    I

    N+P

    N+P+I

    N+I

    P+I

    ierent Treatments of Chickpeas Nodul

    Dağılımı

    Nodule Grading

    3.6

    3.5

    4.0

    3.4

    2.9 .

    3.7

    Bitkide nodul sayısı(adet/bitki)

    Nodule number per plant

    Küçük Orta İri

    Small Medium Large

    27.63 ab

    19.67 b

    17.93 b*

    25.00 ab

    19.20 b

    35.20 a

    27.63 ab

    19.67 b

    17.93 b

    25.00 ab

    19.20 b

    35.20 a

    11.73

    11.40

    13.40

    9.867

    8.633

    9.400

    Kuru nodul ağırlığı

    (mg/bitki)

    Dry nodule weight

    (mg/plant)

    115.7 a

    , 75.67 be

    103.3 ab

    108.3 ab

    59.67 c

    140.0 a

    * Aynı harf grubuna giren değerler Duncan testine göre %5 olasılık sınırında farklı değildir.

    Orta ve iri nodul sayısı önemli düzeyde farklılık göstermemekle

    birlikte, uygulamalar kuru nodul ağırlığını önemli düzeyde etkilemiştir

    (Çizelge 1). Aşılama ile birlikte sadece fosfor uygulaması en yüksek nodul

  • 8

    kuru ağırlığını oluşturmuş, fosforun yer aldığı diğer kombinasyonlar ve

    kontrol uygulaması istatistiki olarak aynı grupta yer almıştır. Tek başına

    aşılama uygulamasından elde edilen kuru nodul ağırlığının kontroldakine göre

    düşük olması, inokulantta yer alan bakterilerin yeterince etkin rekabetçi

    olmadığının bir göstergesi olabilir. Aşılama ile birlikte azot uygulaması ise

    nodul kuru ağırlığını düşürmüştür. Bu bulgular aşılama ile fosfor

    uygulamasının bitkide nodul ağırlığını yükselttiğini belirten EDRİS ve ark.

    (1989), BATRA ve RAO (1985)'nun bulguları ve, aşılama ile birlikte azot

    uygulamasının nodülasyonu gerilettiğini belirten JESSOP ve ark. (1984),

    DREVON ve ark. (1988)'nun bulguları ile paralellik göstermektedir.

    Uygulamaların bitki boyu üzerine etkisi istatistiki olarak önemli

    olmamış, bütün uygulamalar aynı grup içinde yer almıştır. Nitekim bu

    çalışmaya benzer çalışmalarda, gübreleme ve aşılamanın nohutta bitki boyunu

    etkilemediği belirtilmektedir (AKDAĞ ve ŞEHİRALİ, 1994, VADAVİA ve

    ark., 1991). Bitki boyunda olduğu gibi yine bitki ağırlığı ve hasat indeksi

    üzerine uygulamaların etkisi önemli bulunmamıştır (Çizelge 2). Bu sonuçlar

    PEKŞEN ve GÜLÜMSER (1996)'in bulgularıyla uyum içerisindedir.

    Tohum verimi, sap ve tohumda protein oranı ile protein verimleri Çizelge

    3'de toplu olarak verilmiştir. Bu çizelgeden de izlendiği gibi uygulamalar

    tohum verimi üzerinde etkili olmuştur. Aşılamanın yer aldığı

    uygulamalarda,aşılanmayanlara göre tohum verimi önemli miktarda artmıştır.

    Bu bulgular, yerel bakteri populasyonu yeterü olsa bile, etkinliğinin çok fazla

    olmaması şeklinde yorumlanabilir. Benzer sonuçlar KEATİNGE ve ark.

    (1995a,b) ile BECK ve ark (1991)'in çalışmalarında da saptanmış ve düşük

    verim yetersiz fiksasyona bağlanarak, yüksek verim potansiyeli için etkin

    bakterilerle aşılama önerilmiştir (BECK ve RUPELA, 1996). Bu saptamalar,

  • 9

    yaptığımız bu çalışmada olduğu gibi, aşılama ile verimin yükseldiğini belirten

    GÜRBÜZER (1980), BATRA ve RAO (1985), ve SHARMA ve ark.,

    (1989)'ın bulgular ile de doğrulanmaktadır.

    Çizelge 2. Değişik Uygulamalarda Bitki Boyu, Bitki ağırlığı ve Hasat Indeksi'ne İlişkin

    Ortalama Değerler

    Table 2. Plant Height, Plant Weight and Harvest Index in Different Treatments of Chickpeas

    Uygulamalar

    Treatments K I

    N+P N+P+I

    N+I P+I

    Bitki Boyu (cm) Plant Height(cm)

    63.37 68.53 58.93 59.60 64.17 59.77

    Bitki ağırhğı(g) Plant Weight(g)

    63.37 68.53 58.93 59.60 64.17 59.77

    Hasat İndeksi Harvest Index

    0.36 0.35 0.42 0.41 0.36 0.38

    Uygulamalar sap protein oranı ve tohum protein oranı üzerinde etkili

    olmamıştır (Çizelge 3). IDRİS ve ark. (1989)'da fosfor uygulamasının sap

    azot oranını etkilemediğini belirtmişlerdir. GÜRBÜZER (1980) ise Ankara-

    Kazan'da gerçekleştirdiği denemede sonucunda aşılamaya ilave olarak 4 kg

    N/da uygulamasının hiçbir konuda etkili olmadığım bildirmişlerdir.

    Çizelge 3'ün incelenmesinde de görülebileceği gibi uygulamalar

    tohum protein verimini önemli derecede etkilemiştir. Bu bulgular her ne

    kadar bütün uygulamalarda tohum protein oranları birbirine benzer çıksa da

    birim alandan kaldırılan protein miktarı yönünden aşılamanın yapılmasının

    gerektiğini göstermektedir. Aşılama uygulamalarında protein miktarının

    yüksek çıkması, kullanılabilir azot miktarının yüksek olmasından

    kaynaklanmaktadır. Tespit edilen bulgular aşılamanın birim alanda bağlanan

    azot miktarını RENNIE ve DUBETZ (1986), BECK (1992) ve birim

    alandan, alınan protein miktarını artırdığım bildiren IDRIS ve ark., (1989),

    AKDAĞ ve ŞEHİRALİ (1994) 'nin bulgularıyla aynı doğrultudadır.

  • Çizelge 3. Değişik uygulamalarda Tohum Verimi, Sap Protein Oranı, Tohum Protein Oranı, Tohum Protein Verimi,

    Sap Protein Verimi ve Toplam Protein Verimine İlişkin Ortalama Değerler

    Table 3. Grain Yield, Stem Protein Ratio, Grain Protein Ratio, Grain Protein Yield, Stem Protein S

    Yield and Total Protein Yield in different treatments in Chickpeas

    Uygulamalar

    Treatments

    K

    I

    N+P

    N+P+I

    N+I

    P+I

    Tohum verimi

    (kg/da)

    Grain Yield

    117.0b

    224.0 a

    181.3 b*

    213.7 a

    234.3 a

    220.3 a

    Sap Protein

    Oranı (%)

    Stem Protein Ratio

    4.13

    4.16

    4.72

    3.19

    3.47

    4.23

    Tohum Protein

    Oranı (%)

    Grain Protein Ratio

    23.32

    24.41

    23.61

    22.52

    23.33

    22.85

    Tohum Protein

    Verimi (kg/da)

    Grain Protein Yield

    39.43 c

    52.33 ab

    41.07 be

    52.20 ab

    54.70 a

    52.03 abc

    Sap Protein

    Verimi (kg/da)

    Stem Protein Yield

    13.03

    12.65

    12.60

    15.63

    13.15

    18.73

    Toplam Protein

    Verimi (kg/da)

    Total Protein Yield

    53.02 b

    64.53 a

    53.79 b

    67.89 a

    66.91 a

    71.18 a

    *Aynı harf grubuna giren değerler Duncan testine göre %5 olasılık sınırında farklı değildir.

  • 11

    Çizelge 3'ün incelenmesinde de görülebileceği gibi farklı uygulamalar

    sap protein verimini önemli derecede etkilememiştir. SOMASEGARAN ve

    ark. (1988) da benzer sonuçlar bildirmektedir. Toplam protein verimi

    dikkate alındığında (Çizelge 3) en fazla protein verimi aşılamanın yer aldığı

    uygulamalanndan (P+I, N+P+I, N+I ve sadece aşılama) en düşük değer ise

    aşılamanın yapılmadığı kontrol ve N+P uygulamalanndan elde edilmiştir

    Hatay bölgesinde ilk kez yapılan böyle bir çalışmada nohutun

    aşılanarak ekilmesi gerektiği ortaya koyulmakla birlikte bundan sonraki

    çalışmalarda bölgeye yeni girecek çeşitlerin değişik Rhizobium ırklanyla

    denenmesi ve en uygun ırk veya ırklann belirlenmesi gerekmektedir.

    KAYNAKLAR

    ANONİM, 1994. Production Year Book., Rome- Italy.

    AKDAĞ, C, ŞEHİRALİ, S, 1994. Bakteri (Rhizobium ciceri) Bulaştırma,

    Azot Dozlan ve Ekim Sıklığının Nohut (Cicer arietinum L.)'un Bazı

    Bitkisel ve Kalite Özelliklerine Etkileri. Gaziosmanpaşa

    Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi. 11(2)87-100

    BATRA L., RAO, D.L.N., 1985. Response of Cbickpea to Inoculant in

    Alkali Soil. Indian J. of Agronomy, 30(3):377-378

    BECK, D P , 1992. Yield and Nitrogen Fixation öf Chickpea Cultivars in

    Response to Inoculation with Selected Rhizobium Strains.

    Agronomy Journal. 84:510-516

    BECK, D P , WERY,J, SAXENA M.C, AYADI, A, 1991. Dinitrogen

    Fixation and Nitrogen Balance in Cool-Season Food Legumes.

    Agronomy Journal, 83(2): 334-341

  • 12

    BECK D,P., RUPELA, O.P.,1996. Symbiotic Nitrogen Fixation by Chickpea

    in W ANA and SAT. Adaptation of Chickpea in West Asia and

    North Africa Region. Edit: NP. SAXENA MC. SAXENA, C.

    JOHANSEN,SMVIRMAM,HIİARRIS.ICRISAT-ICARDA207-216.

    DREVON, J.J, HECKMANN, M.O., SOÜSSANA, JP, SALSAC, L, 1988. Inhibition

    of Nitrogen Fkation by Nitrate Assimilation in Legame-Rhizobium

    Symbiosis. Plant Physiol. and Biochemistry, 26(2): 197-203.

    ENGİN, M., 1989. Çukurova koşullarında Yüksek Verimli Nohut

    Çeşitlerinin Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma. Ç.Ü. Ziraat

    Fakültesi Dergisi, 4(6):93-103.

    GÜRBÜZER, E., 1980. Orta Anadolu Koşullarında en Fazla Azot Tespit

    Etme Özelliği Gösteren Mercimek ve Nohut Nodozite Bakterilerinin

    Seçilmesi. Toprak ve Gübre Araştırma Enstitüsü, 112-115. Genel

    Yayın No: 112.

    IDRİS, M., MAHMOOD, T., MALİK, K.A., 1989. Response of Field-

    Grown Chickpea {Cicer arietinum L.) to Phosphons Fertilization

    for Yield and Nitrogen Fixation. Plant and Soil, 114(1)135-138.

    ISRAEL, D. W. 1987. Investigation of The Role of Phosphorus in Symbiotic

    Dinitrogen Fbtation. Plant Physiology, 84:835-840.

    JESSOP, R.S., HETHERINGTON, S.J., HOULT, EH., 1984. TheEffect of

    Soil Nitrate on The Growth, Nodülation And Nitrogen Fixation of

    Chickpea {Cicer arietinum). Plant and Soil, 82:205-214.

    JESSOP, R.S., SPARKE, M.C., SALE, PAV.G, 1989. Phosphorus Fertiliser

    Response in an Arrovv-Leafed Lupin (Lupunis angustifolius L.) and

    Chickpea {Cicer arietinum) Compared to Wheat {Triticum

    aestivum) in Early Growth. Fertüizer Research, 19(1): 1-6.

  • 13

    KEATINGE, JDH, BECK, DP, MATERON, LA, YURTSEVER, N, KARUC, K,

    ALTUNTAŞ, S, 1995a. The Role of Rhizobial Biodiversity in

    Legume Crop Productivity in The West Asian Highlands. IV

    Rhizobium ciceri. Exp. Agriculture. 31: 501-507.

    KEATİNGE, JDH, MATERON, LA, BECK, DP, YURTSEVER, N, KARUC, K,

    ALTUNTAT, S, 1995b. The Role of Rhizobial Biodiversity in

    Legume Crop Productivity in The West Asian Highlands. I.

    Rationale Methods and Overvviev. Exp. Agriculture. 31: 473-383.

    NIJHOFF, M., JUNK, W., 1984. The Effect of Soil Nitrate on the Growth,

    Nodülation and Nitrogen Fbcation of Chickpea (Cicer arietinum).

    Plant and Soil, 82:205-214

    ÖZDEMİR, S., 1989. Çukurova Bölgesinde Azot, Fosfor ve Potasyum

    Uygulamasının Nohut Bitkisinde Verim ve Verimle İlgili Bazı

    Morfolojik ve Fizyolojik Karakterlere Etkisi. Ç.Ü. Fen Bilimleri

    Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. Adana.

    ÖZDEMİR, S.; ENGİN, M.; BAYRAK, A., 1992. Çukurova Koşullannda

    Kışlık Ekime Uygun İri Taneli Nohut Çeşitlerinin Tespiti. Ç.Ü.

    Ziraat Fakültesi Dergisi, (3): 71-78.

    PEKŞEN, E., GÜLÜMSER, A., 1996. Üç Farklı Rhizobium Susu ile

    Aşılamanın JLC 482 Nohut Çeşidinin Tane Verimi ve Protein

    Oranına Etkileri. O.M.Ü.Z.F. Dergisi, ll(2):69-77.

    RENNIE, R.J., DUBETZ, S., 1986. Nitrogen-15- Determined Nitrogen

    Fixation in Field-Grown Chickpea, Lentil, Faba Bean, and Field Pea.

    Agronomy Journal., 78:656-660.

    RUPELA, OP.,1990. A Visual Grading System for Nodülation of Chickpea.

  • 14

    International Chickpea Nevvsletter, ICN2:22-25.

    SABANCIOĞULLARINDAN, İ.,1991. Değişik Azot Dozlannın İki Farklı

    Nohut (Cicer arietinum L.) Çeşitinde Verim ve Verimle İlgili Bazı

    Karakterlere Etkisi Üzerinde Bir Araştırma. Ç.Ü. Fen Bilimleri

    Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. Adana.

    SARAWGİ, S.K, SİNGH, N.P, 1989. Response of Chickpea Varieties to

    Plant Population and Diamonium Phosphate under Late Sown

    Condition. Indian J. of Agronomy, 34(l):61-63.

    SHARMA, AK, SINGH, R, SINGH, S., SINGH, R, NAMDEO, K.N,

    1989. Response of Gram {Cicer arietinum L.) to Rhizobial and

    Nitrogen Fertilization, Indian J. of Agronomy,34(3):381-383.

    SİNGH D P , SİNGH T P , 1989. Response of Gram to Row Spacing and

    Phosphate Fertilization. Indian J. of Agronomy, 33(1): 107-109.

    SOMASEGARAN, P, HOBEN, H.J, GÜRGÜN, V, 1988. Effects of

    Inoculation Rate, Rhizobial Strain Competition, and Nitrogen

    Fbcation in Chickpea..Agronomy Journal, 80:68-73.

    VADAVIA, AT, KALARIA, K.K, PATEL, J C, BALDHA, N.M, 1991.

    Influence of Organic, Inorganic Biofertilizer on Grovvth, Yield and

    Nodulation of Chickpea. Indian J. of Agronomy, 36(2):263-264.

    VEENA, S.A, SINGRR., 1984. Effect of Applied Nitrate on Grovvth and .

    N2 Fbcation in Cicer arietinum L. Plant and Soil, 86: 233-240.

  • MKÜ Ziraat Fakültesi Dergisi J.Agrcuttural Faculfy MKÜ 1998, 3 (2): 15-28 1998, 3 (2): 15-28

    AMERİKA VE MELEZ (AMERİKA X DANİMARKA) ORİJİNLİ

    JERSEY SIĞIRLARININ KARAKÖY TARIM İŞLETMESİ

    ŞARTLARINDA VERİM ÖZELLİKLERİNİN

    KARŞILAŞTIRILMASI

    Özel ŞEKERDEN1 Hüseyin ERDEM2, Cuma GÜRDAL3

    1MKÜ Zir.Fak. Zootekni Böl., ANTAKYA, 2OMÜ Ziraat Fak. Zootekni Böl., SAMSUN

    ^Maraş Tarım İşletmesi Müdürlüğü, MARAŞ

    ÖZET Bu araştırmada, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve melez (ABD x

    Danimarka) orijinli Jersey'lerin verim özelliklerinin karşılaştırılması

    amaçlanmıştır.

    Çalışma materyalini Karaköy Tarım İşletmesinde 25.06.1993-

    28.10.1994 periyodunda doğan 52 ABD ve 23 melez orijinli Jersey sığırına

    ait veriler oluşturmuştur. Melez orijinli Jerseylerde, ABD orijinli olanlara

    oranla ilk defa tohumlama, döl tutma ve buzağılama yaşlarının daha küçük,

    l.laktasyon 305-gün süt veriminin biraz daha az; sütün yağ, protein ve kuru

    madde oranlarının daha yüksek olduğu sonucuna varılmıştır.

    Anahtar Kelimeler: Jersey, Amerika, Danimarka, Verim Özellikleri

    Yayın Kuruluna Geliş Tarihi: 02.03.1998

  • 16

    COMPARISON OF UNITED STATES AND CROSS-BRED (UNITED

    STATES X DENMARK) ORİGİNATED JERSEY CATTLE FOR

    YIELD TRAITS AT KARAKÖY STATE FARM CONDITIONS

    SUMMARY

    in this study it was aimed to compare of USA and Denmark originated

    Jersey for various yield traits. The study material was formed by data belong

    to 52 USA and 23 cross-bred (USA x Denmark) originated Jersey cattle born

    25.06.1993-28.10.1994 period in Karaköy State Farm.

    it is concluded that in crossbred originated Jerseys first insemination,

    conception and calving ages and 305-day milk yield are lower, the rates of

    milk fat, protein, dry matter are higher than USA originated ones.

    Key words: Jersey, USA, Denmark, yield traits

    GİRİŞ

    Karadeniz Bölgesi, gerek yemleme imkanları, gerekse iklim şartlan

    açısından Jersey sığın yetiştirmeye uygun özelliklere sahiptir. Samsun'un

    Bafra İlçesinde bulunan Karaköy Tanm İşletmesi, bugün Türkiye'de Jersey

    sığın yetiştiren tek resmi kuruluştur. Tüm Karadeniz Bölgesinin gereksindiği

    semen, söz konusu kuruluşun sun'i tohumlama laboratuvannda elde

    edilmektedir. Laboratuvarda yılda 4115 doz Jersey semeni üretilmektedir.

    Karaköy Tanm İşletmesine muhtelif yıllarda muhtelif ülkelerden Jersey sığın

    ve semeni ithali olmuştur (Çizelge 1). Çizelge l'in incelenmesinden, uzun

    süredir sadece ABD orijinli Jersey semeni kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu

    nedenle, bu deneme başlatıldığında Karaköy Tanm İşletmesi Jersey

    sürüsünün ABD orijinli olduğu söylenebilir.

  • 17

    Çizelge 1. Muhtelif ülkelerden yapılan ithaller (*) Table 1. Imports from various countries (*)

    Yıl Ülke Hayvan sayısı veya semen dozu (Year) (Country) (Numbersof animal or dose

    of semen)

    1958 ABD 30 dişi (female), 15 erkek(male) 1962 İngiltere 123 düve (heifers), 13 erkek (males) 1967 Danimarka 117 düve (heifers) 1973 ABD ? 1985 ABD lOOdoz(doses) 1991 ABD 500 doz (doses)

    (*) Bu bilgiler işletme kayıtlarından çıkarılmıştır. (These information had been taken out from records of the Farm).

    Jersey'lerde sütte yağ oranını SHARABY (1988),

    MURDIAveTRIPATHİ (1991), STENDAL (1992) sırası ile %4 4±1.6, %

    5.04± 0.2 ve %6.39 olarak bildirmektedirler. YADAV ve SHARMA(1984),

    Haryana x Jersey melezleri üzerinde yaptıkları çalışmada toplam kuru madde

    (TKM) ve yağsız kuru madde (YKM) oranlanmn laktasyonun ilk 2 aymda

    daha düşük olduğunu tespit etmişler dir. DARSHAN ve NARAYANAN

    (1991) sütün TKM oranının laktasyon aylarının ilerlemesi ile önemli derecede

    etkilendiğini, laktasyon sayısının ise TKM oranı üzerinde kimi genotiplerde

    önemli, kimilerinde ise önemsiz etkiye sahip olduğunu bildirmektedirler.

    ŞEKERDEN ve KURAN (1992), 2.1aktasyon sırasındaki Karaköy Tarım

    İşletmesi Jersey'lerinde, laktasyon döneminin ilerlemesiyle sütün kuru madde

    oranının %15.0±0.79'dan, %15.7±0.59'a, yağ oranının ise %5.1±0.42 den, %

    5.6±0.55'e kadar yükseldiğini, ortalama sabah süt veriminin 4.73±1.90 kg,

    yağ ve kuru madde oranlarının ise sırası ile %4.99 ve % 14.29 olduğunu

  • 18

    bildirmektedirler. STENDAL (1992), Danimarka Jersey'lerinde laktasyon süt

    verimini 4991 kg olarak bildirmektedir. STARODUBTSEV ve

    SUYARKULOV (1987) ise, süt verimi ile yağ oranı arasındaki genetik

    korelasyonların -0.36 dan, 0.208'e kadar değiştiğini belirlemişlerdir.

    KOZLOVA (1974), süt verimi ile yağ ve protein oranlan arasındaki

    korelasyonların genellikle negatif olduğunu bildirmektedir.

    2 yıl boyunca 11 ABD ve 11 Danimarka orijinli boğanın döllerini

    karşılaştıran METZGER ve ark- (1994), ABD orijinli hayvanların,

    Danimarka orijinlilerden süt ve protein verimi açısından daha iyi olduğunu

    (sırasıyla 1000 ve 17 kg), Danimarka orijinlilerin ise 20 kg daha çok yağ

    ürettiklerini bildirmektedirler.

    Bu araştırmada, Karadeniz Bölgesi sığır populasyonu genotipi

    üzerinde etkili olan Jersey ırkının, hangi ülke orijinli olanının, bir Jersey ırkı

    gen merkezi durumunda olan Karaköy Tarım İşletmesi şartlarında

    yetiştirilmesinin daha isabetli olacağının belirlenmesi amaçlanmıştır.

    MATERYAL VE YÖNTEM

    Materyal

    Araştırma materyalini, Karaköy Tarım İşletmesinde 25.06.1993-

    28.10.1994 periyodunda doğan 52 ABD ve 23 (x) melez (Amerika x

    Danimarka) orijinli olmak üzere toplam 75 dişi Jersey sığırının ilk defa

    tohumlanmalarından, 2. defa buzağılamalarına kadar olan yetiştirme kayıtlan

    oluşturmuştur. Melez orijinli genotiplerin oluşturulması için Danimarka

    (x) Söz konusu periyodda Danimarka orijinli sperm kullanılarak yapılan tohumlamalardan elde edilen buzağının sadece 23 tanesi dişi olmuştur.

  • 19

    Jersey sığın Yetiştirme Cemiyeti'nin bağışı olarak 2 ayn denenmiş boğadan

    sağlanan toplam 200 doz sperma kullanılmıştır.

    Yöntem

    Denemeye materyal oluşturacak buzağıların elde edilmesi için 1992

    yılı Ağustos ayından itibaren, işletmede tohumlanacak hayvanlardan sırası ile

    10 tanesi ABD, müteakip 10 tanesi Danimarka orijinli Jersey spermi ile

    tohumlanmak sureti ile tohumlama işlemi, eldeki Jersey spermi bitinceye

    kadar sürdürülmüştür. Danimarka orijinli sperm kullanımında da, 2 boğaya ait

    semen, dönüşümlü olarak kullanılmıştır.

    Deneme materyali hayvanlar sürü yönetim programına tamamen uyularak

    ABD orijinli spermlerle tohumlanmıştır (x). Veriler buzağılama mevsimi için

    aşağıdaki şekilde gruplandınlmıştır; Aralık, Ocak, Şubat: 1., Mart, Nisan,

    Mayıs: 2., Haziran, Temmuz, Ağustos: 3., Eylül, Ekim, Kasım: 4 buzağılama

    mevsimi. 1., 2., 3. ve 4. buzağılama mevsimlerinde sırası ile 21, 22, 14 ve 13

    veri bulunmaktadır. Buzağılayan deneme hayvanlannın aylık süt verim

    kontrol günlerinde süt verimleri tespit edilmiş ve her hayvanın laktasyonunun

    60 ±15 ve 150 ±15. günlerinde sabah sütlerinden alınan örneklerde yağ,

    protein, kül, TKM oranlan belirlenmiştir. Yağ ve protein oranının

    belirlenmesinde sırası ile Gerber ve Kjeldahl Metodlan (KURT, 1984)

    kullanılmıştır.

    (x) Danimarka orijinli spermin sınırlı olması nedeni ile, sadece %50 Danimarka orijinli Jersey genotipine sahip olan hayvanlar elde edilebilmiştir. Nitekim bu denemeye materyal teşkil eden hayvan sayısı da, bu semen miktanna bağlı kalmıştır.

  • 20

    Her hayvan için, laktasyon ortalama süt komponent oranlan,

    laktasyonun 2 ayrı döneminde alman süt örneklerinde yapılan analizlerde

    belirlenen değerlerin ortalamalan alınmak sureti ile hesaplanmıştır. En az ilk

    5 adet aylık kontrol günü süt verimi bilinen inekler için, 1.laktasyon 305 gün

    süt veriminin hesaplanmasında Hollanda Metodu (ŞEKERDEN ve

    ÖZKÜTÜK, 1990) kullanılmıştır. İncelenen süt ve döl verim özelliklerine

    buzağılama mevsiminin etkili olabileceği literatüre dayanılarak (RAKO ve

    KARADJOLE, 1984; ROMCEVIC ve ark., 1984; SHARABY, 1988;

    PATEL ve ark., 1991) düşünülmekle birlikte, veri sayısının az olması

    dolayısı ile, hataya neden olunmaması amaçlanarak sadece orijin faktörünün

    incelenen özelliklerde önemli düzeyde variyasyon yaratıp yaratmadığı, En

    Küçük Kareler Metodu (HARVEY, 1972) kullanılarak variyans analizi

    tekniği ile araştmlmıştır.

    BULGULAR VE TARTIŞMA

    Çizelge 2a ve 2}j'de, muhtelif özelliklere ait variyans analizleri,

    Çizelge 3'de ise, aynı özelliklere ait ortalama değerler verilmiştir.çizelge 2a.

    Muhtelif özelliklere ait vanyans analizleri

    Table 2 a . Analysis of variance for various characteristics

    305-gün süt ver. Servis per. Buz.aralığı tik döl yaşı

    Variyasyon (305-day milk (Service per.) Calving inter.) (First cal.age)

    kaynağı yield)

    Variation

    source) S.D F S.D F S.D. F S.D. F

    d.f F d.f F d.f F df F

    Genel 69 66 35 74

    (General)

    Orijin 1 1.495 1 0.446 1 0.003 1 2.659

    (origine)

    Hata 68 65 34 73

    (Residual)

  • Çizelge 2u. Muhtelif özelliklere ait variyans analizleri

    Table 2^. Analysis of variance for various characteristics

    Variyasyon İlk toh. yaşı İlk buz. yaşı Gebelik süresi

    (Variation (Insemination age) (lstcalving age) (Gestation period)

    source)

    S.D. F S.D. F S.D. F

    d.f. d.f. d.f.

    Genel 75 73 73

    (General)

    orijin 1 11.228** 1 2.825 1 2.001

    (origine)

    Hata 74 72 72

    (Residual)

    ** P

  • 22

    Çizelge 3'ün devamı Continuation of Table 3.

    Özellik Orijin (Origine) (Characteristics) ABD (USA) Danimarka (Denmark)

    N X±SX N X± SX

    2. döl tutma için

    gerekli toh. sayısı 50 1.7±1.046 20 1.4±.502

    (ins. number for 2 n "

    conception)

    Servis periyodu (gün) 48 85.9±47.18 19 94.2±40.36

    (Service period)

    Buzağılama ara.(gün) 31 358.9±46.74 5(x) 360.2*38.58

    (Calving interval)

    İlk döl tutma

    yaşı (gün) 52 539.5±64.83 23 512.0±73.16

    ( l s t conceptio age)

    İlk toh.yaşı(gün) 52 522.4±56.41 24 479.Ü42.09

    ( l s t insemination age )

    İlk buz. yaşı (gün) 51 817.1±65.81 23 788.8±69.53

    ( l s t calving age)

    Gebelik süresi (gün) 51 277.6±5.41 23 279.5±5.27 (Gestation period)

    (x) Denemeye son verildiğinde 5 hayvan buzağılamıştı.

    (5 animal had calved when trial had been ended)

    Çizelge 2a ve 2 '̂den, sadece ilk defa tohumlama yaşı ortalamasının 2

    orijin grubu arasında istatistik olarak önemli düzeyde farklı, Çizelge 3'den ise,

    bu farklılığın melez orijinliler lehinde olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, istatistik

  • 23

    olarak önemli olmamakla birlikte (Çizelge 2), melez orijinliler birinci, ABD

    orijinliler ise, ikinci defa döl tutmak için bir diğerinden daha fazla sayıda

    tohumlamaya gereksinmektedirler (Çizelge 3). Bununla birlikte her iki

    özelliğe ait ortalamalar hataları ile birlikte incelenecek olursa, söz konusu

    özellikler açısından her iki orijin grubunun pek farklı olmadıkları anlaşılabilir.

    Danimarka orijinli olanlann ilk defa tohumlama, döl tutma ve buzağılama

    yaşlan, ABD orijinli olanlardan daha küçük, buzağılama aralığı ise 2 grupta

    hemen hemen eşittir. 305 gün süt verimleri arasında ise, ABD lehine küçük

    bir farklılık vardır (Çizelge 3). Verilen literatür bilgileri (METZGER ve

    ark., 1994) de süt verimi açısından ABD orijinlilerin daha iyi olduğu

    doğrultusundadır. Bu açıklamaların ışığı altında Karaköy Tanm İşletmesi

    Jersey sürüsüne, % 50 oranında Danimarka orijinli Jersey genotipinin

    katılmasının, üreme açısından olumlu sonuç verdiği söylenebilir.

    ŞEKERDEN ve ERDEM (1996a), aynı deneme materyali üzerinde

    yaptıklan çalışmada melez orijinlilerin gelişim özelliğinin 0-18 ay periyodunda

    her yaşta ABD orijinlilerden iyi olduğunu ve bu nedenle de, ABD

    orijinlilerden daha erken yaşta ilk defa tohumlama ağırlığına ulaştıklannı

    tespit etmişlerdir. Ancak, ŞEKERDEN ve ark.,(1996b), Karaköy Tanm

    İşletmesi Jersey sürüsüne ait 107 adet ABD orijinli 1 laktasyondaki Jersey

    sığın üzerinde yaptıklan çalışmada l.laktasyon veriminin maksimize

    olabilmesi için en uygun ilk defa döl tutma yaş ve canlı ağırlığım sırası ile

    600.0±100 gün ve 226.8±7.75 kg olarak belirlemişlerdir. Üzerinde çalışılan

    materyalde ise, her iki orijin grubunda da (özellikle melez orijin grubunda) ilk

    defa döl tutma yaşının, alt sınıra çok yakın olduğu görülmektedir. Melez

    orijin grubundaki süt veriminin diğer gruptan biraz az oluşu, bu grubun ilk

    defa döl tutma ortalamalarının küçük oluşundan kaynaklanmış olabilir.

  • 24

    Ancak, kesin bir sonuç söyleyebilmek için özellikle Danimarka orijin

    grubundaki hayvan sayısı yeterli değildir.

    Süt bileşimi

    Çizelge 4'de, her iki orijin grubunun ortalama laktasyon ve 2 ayrı

    laktasyon döneminde süt komponent ortalamalan ile kontrol günü sabah ve

    günlük süt verimleri gösterilmiştir.

    Çizelge 4. Süt komponentleri ile kontrol günü sabah ve günlük

    süt verimleri (x)

    Table 4. Milk constituents and morning and daily milk yields (x)

    Özellik (character)

    Orijin (origine)

    (xx)

    Kontrol sırası (control order)

    1 2 Ortalama (Average)

    X i SX X i SX~ X ± SX~

    SSV(kg)(*)

    GSV(kg)(**)

    Yağ (%)

    Protein (%)

    TKM (%)

    Kül (%)

    YKM (%)

    ABD DAN

    ABD DAN ABD DAN ABD DAN ABD DAN ABD DAN ABD DAN

    5.8Ü.57 6.2±2.51

    11.1±2.73 10.2±3.17 4.6Ü.19 5.3Ü.13 3.5i .49 3.6i . 19

    13.2il.36 14.lil.48 ,744i .052 781i .06 8.5i .55 8.7i .74

    5.1Ü.71 4.5Ü.68 9.4İ2.83 8.7İ2.71 4.8i .98 5.7i .94 3.6i .36 3.8i .33

    13.5il.17 14.4Ü.49 .764i .062 ,761i. 109 8.6i .98 8.8i .80

    5.5±1.39 5.4Ü.47

    10.3i2.37 9.4Ü.90 4.7i .85 5.6Ü.00 3.6i .31 3.8i .44

    13.3il.00 14.4il.41 .755i .05 773i .08 8.6i .56 8.8i .64

    * SSV: Sabah süt verimi (Morning milk yield)

    ** GSV: Günlük süt verimi (Daily milk yield)

    (i) Süt analiz sonuçlan 35 adet ABD, 20 adet de melez orijinli hayvana aittir. (The conclusions of milk

    analysis are belong to 35 USA, 20 cross-bred origraated animals)

    (xx) ABD: Amerika Birleşik Devletleri (USA), DAN: Danimarka (Denmark)

    http://13.2il.36http://14.lil.48http://13.5il.17http://10.3i2.37http://13.3il.00http://14.4il.41

  • 25

    Tablo 4'ün incelenmesi ile aşağıdaki yorum yapılabilir;

    - Yağ oranı ortalaması, melez orijinlilerde STENDAL (1992)' in

    Danimarka Jerseyleri için bildirdiğine yakın olup, verilen diğer literatür

    bilgilerinden (MURDIA ve TRDPATHI, 1991; ŞEKERDEN ve

    ERDEM,1996b) yüksektir. Buna karşın, ABD orijinlilerin yağ oranı

    ortalaması aynı sürü için (ABD orijinli) ŞEKERDEN ve KURAN (1992)' in

    bildirdiklerine benzemektedir.

    - Kontrol günü sabah ve günlük süt verimleri melez orijin grubunda

    biraz düşük, buna karşın incelenen her süt komponenti açısından aynı orijin

    grubu, diğerinden oldukça iyi durumdadır. Nitekim, süt verimi ile yağ ve

    protein oranı arasındaki negatif ilgi, verilen literatür bilgileri (KOZLOVA,

    1974; STARADUBTSEV ve SUYARKULOV, 1987) ile de

    esteklenmektedir. Ancak, bu değerlendirmeler yapılırken de, özellikle melez

    orijin grubundaki hayvan sayısının az olduğu göz ardı edilmemelidir.

    - Laktasyon dönemi ilerledikçe verilen literatür bilgilerinde de olduğu

    gibi (DARSHAN ve NARAYANAN, 1991; ŞEKERDEN ve KURAN,

    1992) heriki grupta da sabah ve günlük süt veriminde düşme, yağ, protein,

    TKM ve YKM oranlarında yükselme görülmektedir. Ancak azalma

    miktarlarının, sabah süt verimi dışında eşit olduğu söylenebilir (Tablo 4).

    Sonuç olarak, Karaköy Tarım İşletmesi Jersey sürüsüne % 50

    oranında Danimarka orijinli Jersey genotipi katılmasının ilk defa tohumlama,

    döl tutma ve buzağılama yaşlarını küçülttüğü; 305-gün süt veriminde küçük

    bir azalma, buna karşın sütün yağ, protein, TKM oranlarında önemli düzeyde

    yükselme meydana getirdiği söylenebilir. Bu nedenle de, Danimarka orijinli

  • 26

    Jersey genotip oranının ve bu genotipe sahip hayvan sayısının artınlarak,

    denemenin devamı yararlı olabilir.

    KAYNAKLAR

    DARSHAN, L., NARA YANAN, KM., 1991. Effect of Lactation Number

    of the Animal on Milk total solids. Indian J. of Anim. Sci.,

    61(3): 311-315.

    HARVEY, W.R., 1972. Least Squares and Maximum Likelyhood General

    Purpose Program., Ohio State Univ.

    KOZLOVA, Z.A., 1974. Milk Protein Yields of Russian Black Ped Ayrshire

    Cows. Zhivotnovodstvo, 8: 35-36.

    KURT, A., 1984. Süt ve Mamulleri Muayene ve Analiz Metodları. Atatürk

    Univ. Yay. No: 252/d, Zir. Fak. Yay., No: 18: 15.

    METZGER, J.S., HANSEN, L.B., NORMAN, H.D., WOLFE, C W,

    PEDERSEN, J., 1994. Comparison of United States and Danish

    Strains of Jerseys for Yield Traits. J.of Dairy Sci.,77:5.

    MURDIA, C.K., TRIPATHI, V.N., 1991. Factors Affecting Performance

    Traits in Jersey Cattle in India. Indian Vet. J., 1991, 68(12):

    1139-1142.

    PATEL, K.S., PATEL, A M., MANSURI, M.N., 1991. Milk Fat Content in

    Jersey x Kankrej and Holstein x Kankrej Cows. Asian J. of

    Dairy Research, 10(1): 53- 56

    RAKO, A., KARADJOLE, I., 1984. The Effect and Importance of Calving

    Season on Fertility and Milk Yield. Utjecaj Znacenje Godijnje

    Dobi Telenja Kvara na Bitna Obiljezja z Proizvodnju Milijeka.

    Stocarstvo38: 123-127.

  • 2^

    ROMCEVIC, L.J., KATIC, M, VAJOVIC, S., LAZAREVIC, R.,

    NIKITOVIC, N., 1984. The Effect of Calving Season on Dairy

    Performance of Cows. Ispitivanje uticaja sezone teljenja krava na

    ispoljavanje mlecnih osobina. Stocarstvo. 38: 171-178.

    SHARABY, M. A., 1988. Factors Influencing the Concentrations and Yields

    of Milk Constituents and Their Interrelationships. J. Dairy

    Reseach, 55(2): 171-177.

    STARADUBTSEV, V.M., SUYARKULOV, S.H.R., 1987. Correlations

    mong Dairy Traits in Intensely Selected Cows. Zhivotnovodstvo,

    3: 28-30.

    STENDAL, M., 1992. Danish Jerseys.In Summary of Annual Report

    1991. National Commitee on Danish Cattle Husbandry.Aarhus,

    Denmark; Danish Agric.Advisory Centr.: 61-64.

    ŞEKERDEN, Ö, ÖZKÜTÜK, K., 1990. Büyükbaş Hayvan Yetiştirme.

    Çukurova Üniv. Zir. Fak. Ders Kitabı, Çukurova Üniv. Zir.

    * Fak., No: 122: 392 sayfa.

    ŞEKERDEN, Ö., KURAN, M., 1992. Jersey Sığırlarında Sütün Miktar ve

    Akış Hızı ile Bazı Komponentlerinin Laktasyon Dönemlerine Göre

    Değişimi ve bu Özellikler Arasındaki İlişkiler. Doğa Türk Vet. ve

    Hay. Derg., 16: 381-392.

    ŞEKERDEN, O., ERDEM, H., 1996a. Danimarka ve ABD orijinli Jersey

    Sığırlarının Karaköy Tanm İşletmesi Şartlarında Büyüme

    Performansı. MKÜ Zir. Fak. Derg., (Basımda).

    ŞEKERDEN, Ö., ERDEM, H., ÇEKGUL, E., 1996b. Jersey Sığırlannda İlk

    Defa Tohumlama Yaş ve Canlı Ağırlığının Süt ve Döl Verimine

    Etkileri. Doğa Türk Vet. ve Hay. Derg., 20(1): 33-38.

  • 28

    YADAV, S.B.S, SHARMA, J.S., 1984Trends of Milk Constituents Across

    Various Stage of Lactation in Crossbred Cows,Assian J. of

    Dairy Res., 3(1): 51-54.

  • MKÜ Ziraat Fakültesi Dergisi J.Agricultural Faculty MKÜ 1998, 3 (2): 29-44 1998, 3 (2): 29-44

    'GÖKHÖYÜK TARIM İŞLETMESİ SİYAH ALACA SÜRÜSÜNDE UZAYAN LAKTASYONLARIN VERİMLİLİĞE ETKİSİ

    Özel ŞEKERDEN M.K. Ü. Zir. Fak. Zootekni Bölümü

    ÖZET

    Bu çalışma, süt sığırlarında uzayan laktasyonlann sağmal sürünün

    verimliliğini nasıl etkilediğini araştırmak için yapılmıştır. Çalışma materyali,

    Gökhöyük Tarım İşletmesinde yetiştirilen 311 Siyah Alaca ineğe ait 362

    laktasyon kaydı ile oluşturulmuştur. Her bir ineğin biribirini izleyen en az 2

    laktasyon kaydı vardır.

    Kuruda kalma süresi, her gebelik için tohumlama sayısı, servis

    periyodu ve buzağılama aralığı üzerine buzağılama yılı, mevsimi ve laktasyon

    sırasının etkisi için variyans analizi uygulanmıştır. İstatistik olarak önemli

    bulunan etkiler için incelenen özelliklere standardizasyon uygulanmıştır.

    Laktasyon verimleri, 305 gün laktasyon süresi

    gruplanna tasnif edilmiştir. Standardize edilmiş verimler kullanılarak yapılan

    değerlendirmeler sonunda, 305 günden daha uzun laktasyon süresi grubuna

    ait 305 gün süt veriminin, 305 gün

    laktasyon süresi grubunda süt veriminin devamlılık derecesinin yüksek olması

    ile açıklanmıştır.

    Anahtar Kelimeler: Uzayan laktasyonlar, Verimlilik, Siyah Alaca Sığır.

    Yayın Kuruluna Geliş Tarihi: 31.05.1998

  • 30

    THE EFFECTS OF EXTENDED LACTATIONS ON

    PRODUCTIVrrY İN BLACK PIED HERD OF GÖKHÖYÜK STATE

    FARM

    SUMMARRY

    This study was carried out to investigate how do effect extended lactations

    productivity in dairy herds. The study material was formed by 362 lactation

    records belong to 311 Black Pied cows raised in Gökhöyük State Farm. Least 2

    lactation records, that follow each other, of each cow were known.

    Variance analysis were applied on dry period, insemination number per

    conception, service period and calving interval for calving season and year and

    lactation order. Standardization were applied on the investigated characteristics

    for the effects found significant statistically. Lactation yields were classified in

    305 days lactation period groups. At the end of

    evaluations made by using standardized data it is concluded that, 305-day milk

    yield of >305 days lactation period group are higher than 305-day milk yields of

    305 day lactation period group.

    Key words: Lactation extended, Productivity, Black Pied Cattle

    GİRİŞ

    Sığırın, ilk defa buzağılamasını izleyen her yılda bir bir buzağı vermesi istenir.

    Bunun için bir inek genel olarak her yıl'm 10 ay'ında sağılmalı ve 2 ay'ında

    kuruda bırakılmalıdır. Ancak, kimi hayvan 10 aydan önce kendi kendine kuruya

    çıkmaya eğilimlidir. Kimi hayvan da vardır ki, yeniden buzağılayacağı için

    kuruya çıkarılmazsa, oldukça iyi denebilecek verim düzeyinde laktasyonunu

    sürdürür. Laktasyon eğrisinin inişe geçen kısmının eğimi, "laktasyon devamlılığı"

  • 31

    veya "persistency" olarak isimlendirilir. Eğimin az olması, hayvanın süt verim

    devamlılığımn iyi olduğunu gösterir. FOLEY ve ark. (1972), laktasyonda

    maksimum verime ulaşıldıktan sonraki aylık süt verimlerinde meydana gelen

    azalmanın, büyük ölçüde sabit olduğunu ve gebe olmıyan bir inekte maksimum

    verime ulaşıldıktan sonraki her aya ait verimin bir önceki ay veriminin % 94-

    96'sı olduğunu bildirmektedirler. Laktasyonun özellikle 7.ayından itibaren

    gebeliğin laktasyonu olumsuz etkilediği bilinmektedir (ŞEKERDEN ve

    ÖZKÜTÜK, 1990). Toplam süt verimi ile süt veriminin devamlılığı arasında

    önemli düzeyde korelasyon olduğu muhtelif araştırmalarda belirlenmiştir

    (YILDIRIM ve TUNCEL, 1983; JHAMMAN ve SHUKLA, 1986;

    ŞEKERDEN, 1991). Bu ilginin derecesi ise, muhtelif ırk ve çevre şartlarında

    biribirinden farklıdır (YILDIRIM ve TUNCEL, 1983; JOHANSSON, 1961).

    Süt verimi devamlılığının kalıtım derecesi çok düşük olup bir araştırmada

    (MAHADEVAN, 1951) 0.10, bir başkasında (IVANOVA ve KIROV, 1974)

    0.144, bir diğerinde (ŞEKERDEN, 1991) ise 0.1519 ± 0.101 olarak

    bildirilmektedir. Laktasyon devamlılığı üzerine laktasyon sırası (ZAMORANO

    VHJLAREAL, 1986) ve buzağılama mevsimi (ŞEKERDEN, 1991;

    MAHADEVAN, 1951), önemli düzeyde etkiye sahiptir. Birçok araştırmada

    (MAHADEVAN, 1951; CORLEY, 1957) süt verimindeki devamlılık

    derecesinin 1 .laktasyonda en yüksek olduğu bildirilmektedir.

    Bu çalışma ile, Siyah Alaca sığırlarda laktasyon süresi uzadıkça,

    verimliliğin nasıl etkilendiğinin belirlenmesi amaçlanmıştır.

  • 32

    MATERYAL VE METOD

    Materyal

    Gökhöyük Tarım İşletmesi Siyah Alaca sürüsüne ait biri-birini izleyen en

    az 2 laktasyonu bilinen 311 ineğin 1988-1996 yıllan arasında gerçekleşen toplam

    362 laktasyonuna ait yetiştirme kayıtlan araştırmamn materyalini oluşturmuştur.

    Metod

    En az 5 aylık kontrol verimi bilinen laktasyonlara ait 305 gün süt

    verimleri Hollanda Metodu (ŞEKERDEN ve ÖZKÜTÜK, 1990) ile

    hesaplanmıştır.

    Veriler muhtelif çevre faktörleri ile, laktasyon süresi, buzağılama

    aralığı, kuruda kalma süresi, servis periyodu için şöyle gruplandınlmıştır;

    Buzağılama yılı: 1988: 1; 1989: 2; 1990: 3; 1991: 4; 1992: 5; 1993: 6;

    1994, 1996, 1996: 7.Buzağılama mevsimi: Aralık, Ocak, Şubat: 1, Mart,

    Nisan, Mayıs: 2, Haziran, Temmuz, Ağustos: 3, Eylül, Ekim, Kasım:

    4.Laktasyon sırası: 1, 2., 3., 4., >/5. Laktasyon süresi: 305 gün: 3. Servis periyodu: 90

    gün: 3. Buzağılama aralığı: 400 gün:3.

    Kuruda kalma süresi: 90 gün: 3., Tohumlama

    sayısı: 1, 2, 3.

    Biribirini izleyen 2 laktasyondan, öncekine ve sonrakine ait 305 gün

    süt verimleri, 2 buzağılama aralığı, önceki laktasyonu izleyen kuruda kalma

    süresi, önceki laktasyona ait tohumlama sayısı, servis periyodu üzerine

    buzağılama mevsimi, buzağılama yılı ve laktasyon sırasının etkileri En Küçük

    Kareler Metodu (HARVEY, 1972) kullanılarak variyans analizi tekniği ile

  • 33

    araştırılmıştır. Önemli bulunan etkiler için gerekli standardizasyonlar

    uygulanmıştır.

    Sürüye ait önceki ve sonraki laktasyon ortalama 305 gün süt verimleri

    hesaplanmıştır. Muhtelif kuruda kalma süresi, laktasyon süresi, servis

    periyodu ve buzağılama aralığı gruplarındaki standardize edilmiş ortalama

    değerler ile, her gruptaki önceki ve sonraki standardize edilmiş 305 gün süt

    verim ortalamaları belirlenmiştir.

    Muhtelif özellik grupları arasındaki farklılığın önem derecesini

    araştırmak için önceki ve sonraki standardize edilmiş 305 gün süt verimleri

    variyans analizine tabi tutulmuş, farklı gruplar Asgari Önemli Fark Metodu

    (DÜZGÜNEŞ, 1963) ile belirlenmiştir.

    Önceki laktasyonun ilk 10 kontrol günü süt verimlerine variyans analizi

    uygulanmış, önemli bulunan etkiler için gerekli standardizasyon yapılmıştır.

    Bir defa genel, bir defa da, her laktasyon süresi grubundaki ilk 10 kontrol

    sırasındaki standardize edilmiş ortalama verimler hesaplanmıştır. Her

    laktasyon süresi grubunda, 2.kontrol sırasından başlayarak, her kontrol

    sırasındaki kontrol verim ortalamasının, bir önceki kontrol sırasındaki verimin

    %'si olarak değeri hesaplanmıştır.

    Her laktasyon süresi grubuna ait kuruda kalma, servis periyodu,

    buzağılama aralığı, tohumlama sayısı ortalamaları hesaplanmıştır. Standardize

    edilmiş değerler kullanılarak laktasyon süresi ile servis periyodu, tohumlama

    sayısı buzağılama aralığı arasındaki korelasyon katsayıları hesaplanmıştır.

    Aynca servis periyodu, tohumlama sayısı ve buzağılama aralığı laktasyon

    süresi grupları için variyans analizine tabi tutulmuştur.

  • 34

    BULGULAR VE TARTIŞMA

    Önceki ve sonraki laktasyon 305 gün süt verimlerine ait variyans analizleri

    Çizelge V de, önceki laktasyona ait laktasyon, kuruda kalma, servis periyodu

    ve buzağılama aralığı sürelerine ait variyans analizleri Çizelge 2'de verilmiştir.

    Çizelge 1. 305 Gün süt verimine ait variyans analizi Table. 1. The variance analysis for 305-day milk yield

    Variyasyon kaynağı (Variation source)

    Genel (General) Buzağılama mevsimi (Calving season) Buzağılama yılı (Calving year) Laktasyon sırası (Lactation order) Hata (Residual)

    Önceki verim (Previous yield) S.D. F d.f

    361 3 2.680 •

    6 3.942»"

    4 26.725 "

    348

    Sonraki verim (Follovving yield) S.D. d.f

    361 3

    6

    3

    349

    F

    1.574

    8.727 **

    7.603 ••

    * P

  • 35

    Sonraki laktasyon 305 gün süt verimi üzerine sadece buzağılama,

    mevsiminin etkisi önemli bulunmamıştır. (Çizelge 1). Laktasyon süresi ve

    kuruda kalma süresine sadece buzağılama yılının etkisi istatistik olarak önemli

    düzeydedir (Çizelge 2). Bu nedenle söz konusu özelliklere standardizasyon

    uygulanmıştır. Önemli bulunan etkiler için verilere standardizasyon

    uygulanmıştır (Çizelge 1).

    305 gün süt verimlerine ait ortalamalar Çizelge 3a ve 3b'de verilmiştir.

    Çizelge3». Muhtelif özelliklere ait önceki laktasyon 305 gün süt verim ortalamaları (kg)

    Table 3,. The averages of 305-day milk yield for various characteristics (kg)

    Özellik Grup (Group) (Trait) 1 2 3

    W _ _ _ _ _ _ N X±SX N X±SX N X±SX

    Lsür. 25 4226.6±598.1 218 4407.6±634.9 119 4689.8±687.2 (L.per) TohS' 295 4474.9±655.3 58 4539.7±732.9 9 4578.3±569.6

    (Ins.N) Sper 70 4554.4±729.9 82 4369.2±680.4 98 4569.7±719.5

    (S.Per.) Buza 137 4461.2±721.3 61 4466.9±592.3 51 4671.8±794.1 (Cin)

    (x) Lsür: Laktasyon süresi (gün), TohS: Tohumlama sayısı, Sper: Servis periyodu (gün), Buza: Buzağılama aralığı (gün)

    (L.per: Lactation period (day), Ins N.: Insemination number per conception, S.per: Service period (day), Cin.: Calving interval (day).

  • 36

    Çizelge 3b. Muhtelif özelliklere ait sonraki laktasyon 305 gün süt verim ortalamaları

    Table 3b. The averages of next lactation 305-day milk yield for various characteristics

    Grup (Group) 1 2 3

    Özellik (Trait)

    (x) N X±SX N X±SX N X±SX

    Lsür 79 4679.0±818.1 225 4736.6±814.5 58 4723.0±938.0 (L.per) Buza 137 4741.7±924.5 61 4765.0±795.0 51 4688.0±854.0

    (Cin)

    (x) Önceki laktasyona ait Lsür: Laktasyon süresi (gün), Buza: Buzağılama aralığı (gün). (L.per: Lactation period of previous lactation (day), Cin: Calving interval (day) (Previous lactation)

    En yüksek 305 gün süt verim ortalamaları 3. laktasyon süresi,

    tohumlama sayısı, servis periyodu ve buzağılama aralığı gnıplanndadır

    (Çizelge 3a). Laktasyon süresinin 250-305 gün sürmesi,

  • 37

    Çizelge 4. Standardize edilmiş 305 gün süt verimine ait variyans analizi Table 4. Variance analysis for standardized 305-day milk yield

    Vari- Kuruda K. Laktasyon Buzağılama Servis Toh. yasyon süresi süresi aralığı periyodu sayısı kaynağı (Dry (Lactation (Calving (Service (Insemi.

    period) length) interval) period) number) (Varia-tion S.D F S.D F S.D F S.D F S.D F source) d.f d.f d.f d.f d.f

    Ön.lak(*) (Pre.lac) Genel 361 247 247 361

    (General)

    Grup.A. 2 9.419** 2 1.760 2 1.834 2 .314

    (B.G)(xx)

    Hata 359 245 245 359 (Residual)

    Son.L(*«) (N.lac) Genel 361 247 (General) Grup.A(x)2 .139 2 .118 (B.QX«) Hata 359 245 (Residual)

    * Önceki laktasyon (Previous lactation), ** Sonraki laktasyon (Next lactation) (x) Önceki laktasyonu izleyen laktasyon süresi gruplan arası

    (Between groups follow previous lactation) (xx) Between groups

    Çizelge 4'den, 305-gün süt veriminin, sadece önceki laktasyon için ve

    yalnızca laktasyon süresi gruplan arasında istatistik olarak önemli derecede

    farklı olduğu anlaşılmaktadır.

  • 38

    Aylık kontrol günü süt verimlerine ait variyans analizleri Çizelge 5a ve

    5b'de, kontrol sırası standardize edilmiş süt verim ortalamalan Çizelge 6a'da

    genel, Çizelge 6b'de ise muhtelif laktasyon süresi gruplarına göre verilmiştir.

    Çizelge 5,. Önceki laktasvonun muhtelif kontrol sırası süt verimlerine ait variyans analizleri Table 5.. The variance analysis for milk yields of various control order

    Variyasyon F Kaynağı(ı) l.Kont. 2kont. 3.kont. 4.kont. 5kont (Variation -source)(x) l" 2"d 3* 4* 5*

    S.D control control control control control

    Genel 361 (General) BM(CS) 3 3.525* 5.763** 4.273** 1.487 0.317 BY(CY) 6 3.969** 4.057** 4.079** 6.067** 9.180** LS(LO) 4 45.069** 42.497** 29.864** 18.945** 16.839** Hata(Res) 348

    (x) BM: Buzağılama mevsimi, BY: Buzağılama yılı, LS: Laktasyon sırası (CS: Calving season, CY: Calving year, LO: Lactation order, Res: Residual

    * P

  • 39

    Çizelge 6a. Muhtelif kontrol sıralarındaki standardize edilmiş genel süt verim ortalamaları (kg) Table 6,. The averages of standardized milk yields for various control order (kg)

    Kontrol sırası (Control order)

    1 2 3 4 5 6 7 8 9

    10

    N

    362 362 362 362 362 362 362 356 293 167

    x±sx

    21.4 ±4.43 19.9 ±4.06 18.3 ± 4.11 17.0 ±3.83 15.8 ±3.57 14.8 ±3.53 13.2 ±3.36 11.1 ±3.49 9.1 ±3.78 7.7 ±4.00

    X

    (%)

    -93.0 91.9 92.9 92.9 93.7 89.1 84.9 82.0 84.6

    (i) Her kontrol sırasındaki kontrol verim ortalamasınm, bir önceki kontrol sırasmdaki verimin %'si olarak değeri

    (Value of average of control milk yield ineachcontrol order as percentage of milk yield in previous control order)

    Çizelge 6b. Muhtelif laktasyon süresi gruplarında muhtelif kontrol sıralarındaki standardize edilmiş genel süt verim ortalamaları (kg)

    Table 6b. The averages of standardized milk yields for various control order (kg)

    KS (*) (*) (*) (CO) _ _ _ _ _ _ (x) N X±SX (%) N X±SX (%) N X±SX (%)

    1 2 3 4 5 6 7

    26 26 26 26 26 26 26

    21.3±3.62 20.1±4.38 19.0±4.47 17.0±4.61 15.7±4.00 14.3±3.63 12.7±3.52

    94.3 94.5 89.4 92.3 91.0 88.8

    221 221 221 221 221 221 221

    21.8±4.45 20.1±4.06 18.4±4.20 17.0±3.93 15.9±3.65 15.0±3.64 13.2±3.42

    -

    92.2 91.5 92.3 93.5 94.3 88.0

    115 115 115 115 115 115 115

    20.6±4.50 19.5±3.98 18.0±3.83 16.8±3.47 15.5±3.33 14.5±3.29 13.3±3.22

    _

    94.7 92.3 93.3 92.2 93.5 91.7

    8 24 11.2±3.68 80.3 217 10.8±3.53 81.8 115 11.9±3.25 89.4

    9 7 10.2±3.80 91.0 174 8.4±3.32 77.7 112 10.1±4.18 84.8

    10 3 7.9±7.14 77.4 56 6.5±3.55 77.3 108 8.2±4.04 81.1

    (") Her kontrol sırasmdaki kontrol verim ortalamasınm, bir önceki kontrol sırasmdaki verimin %'si olarak değeri

    (Value of average of control milk yield ineach control order as percentage of milk yield in previous control order) (x) Kontrol şuası (Control order)

  • 40

    Laktasyon süresi 305 günün üzerinde olan laktasyonlara ait 305 gün süt

    verimleri, laktasyon süresi 305 gün), o

    laktasyondaki 305 gün süt veriminin yüksek olmasını sağlamaktadır. Buna

    karşın, buzağılama aralığı ve kuruda kalma süresinin uzunluğu, izleyen

    laktasyon verimi üzerine istatistik olarak önemli etki yapmamaktadır (Çizelge

    4). Önceki laktasyonun ilk 10 kontrol günü süt verimlerine, önemli bulunan

    etkiler için (Çizelge 5, ve 5b) standardizasyon uygulanmıştır. Sürünün

    laktasyon süt verim ortalamasının en yüksek olduğu, laktasyonun 8. ayına

    kadar laktasyon devamlılığının literatür bilgilerine de dayanarak (FOLEY ve

    ark., 1972) oldukça iyi ve bundan sonraki düşüşün, normal olduğu

    söylenebilir (Çizelge 6»). Çünkü, gebelik özellikle 7. ayından itibaren

    laktasyonu olumsuz etkilemektedir (ŞEKERDEN ve ÖZKÜTÜK, 1990).

    Çizelge 6b nin incelenmesi ile ise, aşağıdaki yorum yapılabilir;

    1. ve 2. laktasyon süresi gruplarında ilk 4 kontrol sırasındaki süt verim

    ortalamaları 3. laktasyon süresi grubunda olandan daha yüksektir. 5. ve 6.

    kontrol sıralarında her 3 laktasyon süresi grubunda yaklaşık olarak biribirine

    eşit olan süt verim ortalaması, ilk 2 laktasyon süresi grubunda bundan sonra

    hızla düşerken (çok az veri bulunan 1. laktasyon süresi grubu 9. kontrol sırası

    dışında), 3.laktasyon süresi grubunda düşüş yavaş olmaktadır. Bu

    açıklamalardan sonra >305 gün laktasyon süresi grubunda 305 gün süt

    veriminin istatistik olarak diğer 2 laktasyon süresi grubundan yüksek oluşu

    (Çizelge 3,), bu grupta laktasyon devamlılığının daha iyi olması ile

    açıklanabilir. Nitekim, toplam süt verimi ile laktasyon devamlılığı arasında

    önemli düzeyde korelasyon olduğunu bildiren çok sayıda araştırma vardır

  • 41

    (YILDIRIM ve TUNCEL, 1983; JHAMMAN ve SHUKLA, 1986;

    ŞEKERDEN, 1991). Ayrıca, her 3 laktasyon süresi grubunda, servis

    periyodu, tohumlama sayısı ve buzağılama aralığı ortalamaları (Çizelge 3»)

    istatistik olarak önemli düzeyde farklı değildir (Çizege 8). Nitekim sürü

    genelinde standardize edilmiş değerler kullanılarak laktasyon süresi ile servis

    periyodu, tohumlama sayısı ve buzağılama aralığı arasındaki kısmi korelasyon

    katsayıları sırası ile 0.045±0.063, 0.029±0.052 ve 0.053±0.052 olarak

    hesaplanmıştır.

    Çizelge 7. Muhtelif laktasyon süresi gruplarında muhtelif özelliklere ait ortalamalar

    Table 7. The averages of various characteristics in various lactation period groups

    (x) Kuruda Kal.S. Tohumlama S. Servis per. Buzağılama A. (gün) (gün) (gün)

    (Dry period) (Insemination (Service period) (Calving interval (day) number) (day) (day)

    •N X±SX N X±SX N X±SX N X±SX

    1 25 88.2±31.58 25 1.3±.46 19 81.0±27.68 19 359.9±27.83 2 218 73.9±24.08 218 1.2±.46 152 91.2±52.32 152 369.0±51.81 3 119 81.5±38.80 119 1.2±.47 79 95.8±46.17 78 '375.3i46.70

    (x) Laktasyon süresi grubu (The group of lactation period)

    http://'375.3i46.70

  • 42

    Çizelge 8. Servis periyodu, tohumlama sayısı ve buzağılama aralığına ait variyans analizleri

    Table 8. The variance analysis of service period, insemination number per conception, calving interval

    Variyasyon kaynağı Servis per. (Variation source) (Service P)

    S.D. F d.f

    Genel (General) 247 L.süresi grup.arası 2 .943 (Between of lac.per.groups)

    Hata (Residual) 245

    Toh. sayısı (Insem.Num)

    S.D. F d.f

    361 (x)l .559

    360

    Buzağı, aralığı (Calving int.)

    S.D. F d.f

    247 2 .894

    245

    (x) 3. tohumlama grubundaki veriler 2. gruptakilerle birleştirilerek değerlendirilmiştir. (The data in 3"1 insemination number group are joined with the data in 2nd group ones)

    Sonuç olarak, süt verimi devamlılığının kalıtım derecesi yüksek olmasa

    (ŞEKERDEN, 1991; MAHADEVAN, 1951; TVANOVA ve KTROV,

    1974) ve süt veriminin devamlılığı özellikle yemlemenin miktar ve kalitesi ile

    sürü yemleme programlarından önemli düzeyde etkilense de (YILDIRIM ve

    TUNCEL, 1983; ŞEKERDEN, 1991; JOHANSSON, 1961), iyileştirilen

    çevre şartlarında süt verimi devamlılığı iyi olan hayvanların damızlıkta

    kullanılması gerekmektedir. Bu sürü için böyle bir imkan vardır. Çünkü, süt

    verimi devamlılığının iyi olduğu ortaya konan 3.1aktasyon süresi grubundaki

    laktasyon sayısı, küçümsenmiyecek düzeydedir (Çizelge 6b).

  • 43

    KAYNAKLAR

    CORLEY, E.L., 1957. A study of Persistency of Lactation in Dairy Cattle,

    Dairy ScLAbstr., 19: 303

    DÜZGÜNEŞ, O., 1963. İstatistik Prensipleri ve Metodları. Ege Univ.

    Yay., 1963: 374 sayfa.

    FOLEY, R.C., BATH, D.L., DICKINSON, F.N., TURKER, H.A., 1972.

    Dairy Cattle, LEA and Febiger, Philadelphia.

    HARVEY, W.R, 1972. Least Squares andMaximum Likelihood General

    Purpose Program. Dep. Dairy Sci. Ohio State Univ. Columbus, Ohio,

    USA.

    IVANOVA, E., KIROV, G., 1974. Heritability of Lactation Persistency in

    Bulgarian Red Cattle, J., in İst World Cong. on Genetic Applied to

    LivestockProd., 7-11, October, 1974.

    JHAMMAN, S., SHUKLA, K.P., 1986. Relationship of Lactation 8.

    •- Persistency VVith Some Economic Traits in Gir Cattle, Indian Vet. J., 63:

    494-499.

    JOHANSSON, L, 1961. Genetic Aspects of Dairy Cattle Breeding, Univ.

    of Illinois Press, Urband.

    MAHADEVAN, P., 1951. The Effect of Environment and Heredity

    Heredity on Lactation. II. Persistency of Lactation, J. Agr. Sci. 41: 87.

    ŞEKERDEN, Ö., ÖZKÜTÜK, K., 1990. Büyükbaş Hayvan Yetiştirme.

    Ç.Ü. Z.F. Ders Kitaba, No: 122, 392 sayfa.

    ŞEKERDEN, Ö., 1991. Gelemen ve Karaköy Tarım İşletmelerinde

    Yetiştirilen Jersey İneklerinde Süt Veriminin Devamlılığı. Doğa

    Türk et. ve Hay. Derg., 15(1991): 33- 43.

  • 44

    YILDIRIM, Z., TUNCEL, E., 1983. Yerükara Sığırlarda Süt Verimi ile

    İlgili Bazı Özelliklerle, Süt Verimine Ait Persis-tency Değerleri Arasındaki

    Fenotipik İlişkiler, Uludağ Univ. Zir. Fak. Derg., 1: 19-31.

    ZAMORANO VILLAREAL, H.E., 1986. Quantitative Analysis of

    Lactation Curves up to the 5th Calving in a Commercial Herd of Holstein

    Friesian Cows, Veterinaria, Mexico, 17: 133.

  • MKÜ Ziraat Fakültesi Dergisi J.Agricultural Faculy MKÜ 1998, 3 (2): 45-58 1998, 3 (2): 45-58

    'TURBA'NIN ÖZELLİKLERİ VE BİTKİ YETİŞTİRİCİLİĞİNDE

    ÖNEMİ

    Kamuran GÜÇLÜ1 İ.Mehmet KAHRAMAN2

    (1) MKÜ Ziraat Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, 31034, HATAY

    (2) Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü, 25240 ERZURUM

    ÖZET

    Turba sürekli suyla örtülü bataklık alanlarda düşük sıcaklık ve kısıtlı

    oksijen koşullarında tamamen ölü bitki kalıntılanmn birikimi ile oluşmuş ve

    tam olarak aynşmamış organik materyaldir. Turbalıklar oluşum gösterdikleri

    faklı bölgelerde farklı iklim ve arazi özelliklerinden dolayı çeşitli şekillerde

    sınıflandınlmaktadır. Ancak sonuç olarak, tüm dünyada yapılan araştırmalar

    turba' nın sahip olduğu üstün fiziksel ve kimyasal özellikleri ile saksı

    bitkilerinde çoğaltma ve yetiştirme ortamı olarak ideal bir materyal olduğunu

    ortaya koymuştur.

    Anahtar Kelimeler : Turba, Turba'mn Sınıflaması, Bitki Yetiştirme Ortamı,

    Substrat.

    FEATURES OF PEAT AND ITS SINGNIFICANCE İN PLANT

    GROWING

    SUMMARY

    Peat is an organic and semi-decomposed material wich had been

    formed by accumulated totally dead remnants of plants in marsh areas

    covered permanently with water under the conditions of low tempareture and

    Yayın Kuruluna Geliş Tarihi: 03.05.1999

  • 46

    insufficient oxygen. Peaties are classified in various ways owing to the fact

    that they manifest diflferent peculiarities in different regions under different

    elimate and territorial conditions. However, ali studies have revealed that

    peat with its superior physical and chemical features is an ideal material for

    growing and re-production as a plant flovverpot.

    Key Words: Peat, Classification of peat, Plant growth medium, Substrate.

    GİRİŞ

    Günümüzde gelişmiş ülkelerde endüstride erişilen ileri teknoloji ile

    birlikte modern tarım teknikleri de gelişmektedir. Seralarda iç mekan bitki

    yetiştiriciliğinde ve yetişme ortamlarının hazırlanmasında önemli ilerlemeler

    kaydedilmiştir.

    Sera koşullarında saksılarda yetiştirilen iç mekan süs bitkileri

    üretimleri ve yetiştirilmesinde özel yetiştirme ortamlarına sonra da iç

    mekanlarda dekorasyon malzemesi olarak kullanılmasında özel çevre

    koşullarına gereksinim duymaktadırlar. Bu nedenle iç mekan süs bitkilerine

    özel ortam bitkileri adı da verilmektedir. Seralarda süs bitkilerinin

    üretilmesinde kullanılan yetiştirme ortamlarının, fiziksel ve kimyasal

    özellikleri yetiştirilecek bitki türüne göre önceden düzenlenmektedir .Bitki

    saksılamada kullanılan yetiştirme ortamlarına, hazırlanma şekline göre; bitki

    yetiştirme ortamı, saksı toprağı, saksı harcı, toprak karışımı, kompost,

    substrat gibi isimler de verilmektedir.

    Saksı bitkilerinin üretiminde basan önemli ölçüde yetiştirme

    ortamlarının seçimine bağlıdır. Yetiştirme ortamları fiziksel ve kimyasal

    özellikleri yetiştirilecek bitki türüne göre önceden ayarlanabildiği için normal

  • 47

    topraklara üstünlüğü nedeniyle hazırlanması ve kullanılması zorunlu olan

    materyallerdir.

    Saksı bikilerinde yeişirme oramı olarak kum, perlit, volkanik tüf,

    vermiküUit, çakıl gibi inorganik ve turba, parçalanmış ağaç kabuğu, yaprak

    kompostu, çiftlik gübresi gibi organik materyaller kullanılmaktadır. Bu

    materyaller içinde diğerlerine göre üstün fiziksel ve kimyasal özellikleri

    nedeni ile turba, özellikle saksı bitkileri yetiştiricileri tarafından kullanılan ve

    aranan materyallerin en önemlisi olmuştur.

    Son yıllarda Avrupa'da saksılarda bitkisel üretim şiddetinin artması ve

    yetiştirme tekniklerinin gelişimi yetiştirme ortamlarında yeni gereksinmeler

    ortaya çıkarmıştır. Bitkinin kaliteli gelişmesinde temel kural; öncelikle bitki,

    köklerinin sağlıklı gelişebilmesidir. Saksı bitkilerinde başarılı bir üretim için

    önemli olan uygun yetiştirme ortamının seçimi çeşitli faktörlerce

    etkilenmektedir. Botanik faktörlerin yanında kimyasal ve biyolojik temizlik,

    kalite ve homojenliği uzun süre koruyabilmesi kolay elde edilme ve aynı

    zamanda yetiştirme ortamının maliyet, de önemlidir. Bu niteliklere yan

    turbanın su ve besin maddelerine çok iyi tutma ve yavaş ayrışma özellikleri

    dikkate alınarak yapılan araştırmalar turbanın önemli hatta ideal bir substrat

    materyali olduğunu ortaya koymuştur(Reinikainen,1993).

    Bir gelişme ortamının bitki gelişimine elverişli tüm özellikleri taşıması

    güç olmakla beraber aranan koşullara uyan en iyi ortam turba adı verilen

    organik topraklardır(Çaycı, 1989).

    Turba kültürü -ilk kez 1948-1949 yıllarında Almanya'nın

    VVeishenstephan araştırma enstitüsünde fide yetiştiriciliğinde kullanılmıştır

    (Kaptan, 1990). Türkiye'de turbanın bitki yetiştiriciliğinde ortam olarak

    kullanılmasına ilişkin ilk araştırmalar, 1967'de F.A.O. uzmanı K.S.Dods

  • 48

    tarafından Denizli-Acıpayam'da bulunan turba örneklerinin Tanm Bakanlığı

    Yalova Merkez Araştırma Enstitüsünde Sebze Yetiştiriciliği üzerinde

    denemeye alınması ile başlamıştır ( Yazgan, 1967).

    Dünyadaki turba alanları yaklaşık 422 milyon ha. alan kaplamaktadır.

    Topraklarında bulunana turba alanları sıralamasında eski S.S.C.B.,A.B.D.

    Endonezya ve Finlandiya ilk dört sırayı almaktadır (Paavilainen, 1982).

    Türkiye'de bulunan turba alanlarının 25-50 bin ha. olduğu belirtilmektedir

    (Çaycı ve Ark. 1989; Kaptan, 1990). Maden Tetkik Arama Enstitüsü

    tarafından tespit edilmiş alanlarda 200 milyon tondan fazla turba materyali

    bulunduğu tahmin edilmektedir (Çolakoğolu, 1996).

    Turba saksı bitkileri yetiştiricileri tarafından kullanılan temel büyüme

    ortamı olarak önemli bir materyaldir. Daha verimli bir şekilde kullanılması

    için turbanın çeşitli özellikleri burada ortaya konulmaktadır.

    TURBA'NIN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI

    Schmilevvski (1984)'ye göre turba, su ile örtülü bataklık alanlarda

    düşük sıcaklık, kısıtlı oksijen koşullarında, tamamen ölü bitki kalıntılarının

    birikimi sonucu oluşmuş ve kısmen ayrışmış organik materyaldir. Bu organik

    materyalin oluşum gösterdiği alanlara turbalık, buradan çıkartılan materyale

    de turba adı verilmektedir. Ayrıca bu materyal İngilizce peat , Fransızca

    tourbe(turba), Almanca torf olarak adlandırılmakta olup, ülkemiz tarım

    dilinde bu oluşum turba ve torf adı ile tanınmaktadır.

    Turbalıklar oluşum biçimlerine göre farklı özellikler gösterdiklerinden

    bir sınıflama gereksinimi duyulmuştur. Ancak turba alanlarını sınıflama

    konusunda tam bir görüş birliğine varılamadığından, farklı sınıflama sistemleri

  • 49

    kullanılmaktadır (Tolonen, 1982) Bugün dünyada kullanılan sınıflama

    sistemleri aşağıdaki temellere dayanmaktadır (Andriesse 1988).

    a. Turba alanının topografya ve jeomorfolojisi,

    b Turba alanının yüzey vejetasyonu,

    c. Turba'nınn bitkisel kökeni (Botanik orijini),

    d. Turba'nın kimyasal özellikleri,

    e. Turba'nın fiziksel özellikleri ,

    f. Turba alanındaki genetik işlemler.

    Arazi şeklinden kaynaklanan sınıflama sistemleri, hidrolojik koşullarda

    biriken materyalin yapısının arazi biçiminden kaynaklandığı esasma

    dayanmaktadır. Bu tip sınıflandırma Almanya'da yaygın biçimde

    kullanılmakta olup Alçak turba, geçit turba ve yüksek turba olarak

    sınıflandırılmaktadır. Alçak turba düşük seviyeli arazilerde bitki besin

    elementlerine zengin alüvial sedimentler ve taban suyu varlığında gelişirken,

    yüksek turba, taban suyu seviyesinde oluşmaktadır. Geçit turba ise bu iki sınıf

    arasında yer almakta olup bunların bitki besin kaynağı sadece yağmur

    sulandır. Turba alanları yüzey vejetasyonuna yani turbalığı oluşturan egemen

    bitki türüne göre de Kanada ve Kuzey Avrupa ülkelerinde

    sınıflandırılmaktadır. Sınıflandırma sistemlerinde genellikle turbanın bitkisel

    kökeni dikkate alınmaktadır. Bu durumda turba oluştuğu vejetasyon tipine

    göre yosun turba, sazlık turba, kamış turba şeklinde sınıflanmaktadır.

    Kimyasal özelliklere göre yapılan sınıflamada turba, bitki besin demetleri

    içeriğine göre zengin (eutropik) orta (mezotropik) ve fakir (oligotropik)

    olarak üçe ayrılmaktadır.

  • 50

    Turbayı fiziksel özelliklerine göre ilk sınıflandıran kişi 1922'de Von

    Post olmuştur. Von Post turbanın ayrışma aşamalarını gösteren bir arazi

    metodu geliştirmiştir ve bu metodu çizelge şekline getirmiştir. Bu çizelge

    Von Post skalası olarak adlandınlmakta olup skalada Hı den Hıo a kadar

    sıralanan 10 farklı ayrışma sınıfi bulunmaktadır (Çizelge 1). Skalanın başında

    yer alan Hı ayrışmamış, sonunda yer alan Hıo tamamen ayrışmış turbayı

    belirtmektedir (Bunt, 1988). Bu yönteme göre avuç içine alınan bir miktar

    taze turba sıkılarak parmaklar arasından akan suyun içeriğme göre materyalin

    ayrışma derecesi belirlenmektedir. Von Post Skalası yaygın olarak

    kullanılmasına rağmen uygulamada deneyimli eleman gerektirmesi ve çok

    fazla kategoriye sahip olması nedeniyle yetersiz görülmektedir. Toprak

    sınıflamasında, Von Post Skalası turbanın lif içeriği ve lif büyüklüğü temel

    alınarak üç sımfa indirilmiş buna göre turba, az ayrışmıştan çok ayrışmışa

    doğru fibrik, hemik ve saprik olarak tanımlanmıştır. Turbayı sınıflamadaki

    farklılıklardan dolayı Uluslar arası Turba Derneği (IPS), 1980 yılında 6.

    Uluslar arası Turba Derneği Kongresinde bir sınıflama sistemi önermiştir. Bu

    öneriye göre turba, bitkisel kökenine, ayrışma derecesine ve bitki besin

    elementleri içeriğine göre üçe ayrılmaktadır.

    TURBA'NIN GENEL ÖZELLİKLERİ

    Turba genellikle asit reaksiyon göstermektedir. Sphagnum yosun

    turbasının doğal durumdaki pH değer 3.7-4.0 arasındadır. Turba

    materyalinden meydana gelen yetiştirme ortamlarının pH'sı 4.5-6.0 olması

    istenmektedir (Gabriels ve Ark.; 1986).

  • 51

    Turbanın reaksiyonu (pH) kireç ve kükürt uygulaması ile kolaylıkla

    istenilen düzeye ayarlanabilmektedir (Olympios, 1982).

    Kaynaktan yeni çıkarılmış taze turbanın doğal yapısındaki bitki besin

    elementleri içeriği çok düşüktür. En yüksek değerde bulunan azot (% N)

    miktan bile yaklaşık % l'dir, potasyum ve fosfor yok denecek kadar azdır

    (Puustjarvi,1969). Turba düşük reaksiyon (pH) ve yetersiz besin elementi

    kapsamı ile üzerinde kültüre almacak bitki türüne göre gübreleme

    uygulamalarına kolaylık sağlamaktadır (Gallagher,1975).

    Turba oluşumundaki oksijensiz solunum koşullarından dolayı çok

    yavaş ayrışmakta ve homojen bir yapı oluşturmaktadır (Wever, 1991). Turba

    organik kaynaklı olması nedeniyle yüksek katyon değişim kapasitesine sahip

    olup, bu değer sphagnum yosun turbasında 85-140 m.e./lOO gr.'dır

    (Puustjarvi, 1968).

    Turba doğal durumunda gözenekli bir yapıya sahiptir (Toplam

    pbrozite; % 88-97). Turba'nın en önemli özelliklerinden biride fazla miktarda

    suyu bünyesinde tutabilmesidir. Fazla ayrışmamış lifli turba, ağırlığının 15-20

    katı su tutabilmektedir (Puustjarvi, 1968).

    Turba sahip olduğu gözenekli yapısı ile, bitki köklerinin

    gelişebilmesine ideal bir ortam yaratmaktadır. Yetiştirme ortamı olarak

    kullanılacak materyallerde tane büyüklük dağılımı önemli bir özellik olup

    ortamın havalanma ve su tutma durumunu etkilemektedir (Verdonck ve

    Penninck, 1986). Genel kural olarak, yetiştirme ortamı materyalinde tane

    büyüklüğü arttıkça ortamın su tutma kapasitesinin azaldığı, hava

    kapasitesinin arttığı bilinmektedir.

    Gallagher (1975), turbanın tane büyüklüğüne göre üç tipe ayrıldığını

    belirtmektedir. Tane büyüklüğü max. 10 mm ve bunun % 90'ını 6 mm.den

  • 52

    küçük tanelerden meydana gelen ortam "ince turba", tane büyüklüğü max. 38

    mm. ve bunun % 80'inin 6 mm.den küçük tanelerden meydana geldiği ortam

    "orta turba" ve tane büyüklüğü 19-38 mm arasında olan ortama "kaba turba"

    adı verilmektedir. İnce turba saksı bitkilerinde, fide ve çoğaltma

    kompostlannda, orta turba saksı bitkilerinde yetiştirme ortamı ve toprak

    düzenleyici olarak, kaba turba toprak düzenleyici olarak ve drenaj

    yataklarında kullanılmaktadır.

    Turba materyalinin hacim ağırlığı çok düşüktür ve bu nedenle çok

    kolay taşınmakta ve işlenebilmektedir (Puustjarvi, 1968). Oluşum

    koşullarından dolayı aynı zamanda sterildir. Bünyesinde patojen ve yabancı ot

    tohumu taşımamaktadır (Suoninen, 1982). Turba tek basma çoğaltma ve

    büyüme ortamı olarak kullanılabileceği gibi farklı ortam koşullarına

    gereksinim duyan bitkiler için diğer materyallerle (Perlit, Vermiküllit, kum,

    vb.) karışım yapılarak da kullanılmaktadır.

    Turbadan ayrıca hümik asit elde edilmektedir. Hümik maddeler

    tarımda çiçeklenmeyi arttırıcı olarak, tohumların pelletlenmesinde

    kullanılmakta, gübrelere ilave edilmekte, endüstride korozyon önlemede, atık

    su temizlenmesinde, pestesit adsorbsiyonunda, tıpta kanın pıhtılaştınlmasmda

    ve yanık tedavisinde kullanılmaktadır (Usta ve Ark, 1996).

    Turba materyali peyzaj tasarım çalışmalarında rekreasyonel amaçlı

    geniş çim yüzeylerinin (çim parter, futbol ve golf alanları gibi) yapımında

    tercih edilen bir malzemedir. Çim alan tesisinde çim taşıyıcı tabaka olarak

    adlandırılan kesimde bulunan turba materyali, su tutabilmesi, su-hava

    geçirgenliğini uzun süre koruyabilmesi, köklerini tuttuğu çim bitkisinin

    sağlıklı gelişmesini ve yüzeyde homojen dağılmasını sağladığı için

  • 53

    kullanılmaktadır. Yakıt sıkıntısı çekilen yörelerde kalıplar halinde kurutularak

    kış mevsimlerinde yakacak olarak da değerlendirilmektedi