menderes niye asildi yenisi

26
1 BİR DEVRİN MUHASEBESİ: MENDERES NİYE ASILDI? Prof. Dr. Ali Demirsoy Bu gün çağdaş dünyada suç ne olursa olsun idam kaldırıldı. İdamın insancıl bir ceza olmadığı konusunda büyük bir kesim hemfikir oldu. Ancak 1900 yılların ortalarına kadar idamın bir ceza çeşidi olarak ülkelerin yasalarında yer aldığı bilinmektedir. Eğer bir yasada idam cezası varsa idamları kınama yerine o yasaların doğru olup olmadıkları üzerinde tartışılabilir. Eğer bir ülkenin yasasında bazı suçların idam ile cezalandırılması öngörülmüş ise, yıllar sonra suçu sabit görerek o cezayı veren mahkemeleri ve idari sistemleri suçlamak olsa boş boğazlıktan öte bir değer taşıyamaz. Tekrar söylemek gerekiyorsa idamı savunma günümüzde insanlık dışıdır; ancak yasalarda bu ceza varsa, bu suçtan verilen idamlarda olsa olsa suçun sabit olup olmaması tartışılabilir. Bu suça o ceza verilmezdi sözü, yasaların uygulanışını bilmemekten kaynaklanıyor olabilir ya da hukukun zaman içinde nasıl uygulandığından habersiz olduğu anlamına gelir. Biz dünyanın her yerinde geçmiş dönemlerde yargı önüne çıkmış, usulüne göre yargılanmış ve idam edilmiş vakaları, yererek değil, belki eleştirerek konuşabiliriz. Yargı önüne çıkmadan birilerinin fermanı ve emri ile öldürülen her olayı da lanetleyebiliriz; lanetleyebilmeliyiz (bu emirleri verenlerin adını köprülere, yollara üniversitelere koymamalıyız). Bu durumda sapla samanı birbirine karıştırmamak gerekir. DP ile bu ülke çok partili demokrasiye geçmiştir. Menderes bu halkın gözünün açılması ve siyasete (doğrusuyla yanlışıyla)

Upload: demirsoy

Post on 31-Jul-2016

246 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

Değerli Kardeşim Sapla samanın birbirine karıştırıldığı bir ortamda, doğruyu bulmada zorlanırsınız ve sürekli hata yaparsınız. İdamın uygar bir dünyada savunulur bir tarafı kalmamıştır. Ancak geçmişte yasalarla bu cezayı almışların durumunun doğru, bilimsel ve yansız değerlendirilmesi gelecek kuşakların yapacakları hataları önleme bakımından önem taşımaktadır. Menderes olayı hepimizin ders alacağı önemli bir tarihsel olaydır. Zaman ayırıp okuyabilirseniz, sadece geçmişi değil, şu anı da doğru değerlendirme şansını yakalamış oluruz. Saygılarımla

TRANSCRIPT

Page 1: Menderes niye asildi yenisi

1

BİR DEVRİN MUHASEBESİ: MENDERES NİYE ASILDI?

Prof. Dr. Ali Demirsoy

Bu gün çağdaş dünyada suç ne olursa olsun idam kaldırıldı. İdamın insancıl bir

ceza olmadığı konusunda büyük bir kesim hemfikir oldu. Ancak 1900 yılların

ortalarına kadar idamın bir ceza çeşidi olarak ülkelerin yasalarında yer aldığı

bilinmektedir. Eğer bir yasada idam cezası varsa idamları kınama yerine o yasaların

doğru olup olmadıkları üzerinde tartışılabilir. Eğer bir ülkenin yasasında bazı suçların

idam ile cezalandırılması öngörülmüş ise, yıllar sonra suçu sabit görerek o cezayı

veren mahkemeleri ve idari sistemleri suçlamak olsa boş boğazlıktan öte bir değer

taşıyamaz. Tekrar söylemek gerekiyorsa idamı savunma günümüzde insanlık dışıdır;

ancak yasalarda bu ceza varsa, bu suçtan verilen idamlarda olsa olsa suçun sabit

olup olmaması tartışılabilir. Bu suça o ceza verilmezdi sözü, yasaların uygulanışını

bilmemekten kaynaklanıyor olabilir ya da hukukun zaman içinde nasıl

uygulandığından habersiz olduğu anlamına gelir. Biz dünyanın her yerinde geçmiş

dönemlerde yargı önüne çıkmış, usulüne göre yargılanmış ve idam edilmiş vakaları,

yererek değil, belki eleştirerek konuşabiliriz. Yargı önüne çıkmadan birilerinin fermanı

ve emri ile öldürülen her olayı da lanetleyebiliriz; lanetleyebilmeliyiz (bu emirleri

verenlerin adını köprülere, yollara üniversitelere koymamalıyız). Bu durumda sapla

samanı birbirine karıştırmamak gerekir.

DP ile bu ülke çok partili demokrasiye geçmiştir. Menderes bu halkın gözünün

açılması ve siyasete (doğrusuyla yanlışıyla) katılması için çok şey yapmıştır. Bunu

unutamayız. Ancak halkın yanında yer alan ve halkın hakkını savunan bu kadro

unutmamak gerekir ki, 1945 yılında toprak reformu yasasına tepki gösteren ve

Menderes’in istifasıyla sonlanan bir kadrodur. Türkiye’nin o günlerde en büyük

sorunu olan ve belki bu günkü yaşanan acı olayların nedenlerinden birini oluşturan

topraksız köylü, toprak ağa çıkmazını karabilmek, topraksız köylüye toprak

verilmesini öngören bu yasaya en çok tepki gösteren, Celal Bayar ve toprak ağları

olan Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Hasan Polatkan (!) olmuştur.

1950 yılında 420 (CHP 63), 1954 seçimlerinde 505 (CHP 31) milletvekili ile gelen,

anayasayı değiştirme çoğunluğunu elinde bulunduran Menderes Hükümeti, idama bir

ceza olarak bakmayı doğru olarak bulmuş olmalı ki değiştirmeye bile yanaşmamıştı;

Anayasayı İhlal cezasının idam olarak kalmasını yeğlemiştir. Bununla da kalmayıp

Page 2: Menderes niye asildi yenisi

2

Menderes galiba 160 küsur idam cezasından 43’nü bizzat imzalayarak, onların idam

edilmesine onay vermiştir. Suçu tam sabit görülmeyen, Rusya için casusluk yaptığı

varsayılarak asılan biri (Hayati Karaşahin) de buna dâhildir (14 Nisan 1955). Yani

Menderes Hükümetleri için idam bir ceza şekli olarak kabul edilmiş ve uygulanmıştır.

Menderes Hükümeti de, kendi yasalarına göre yargılanmıştır; devrim yasalarına göre

değil. İnsani açıdan idam edilip edilmemesi tartışılabilir; eleştirilebilir. Ancak

günümüzde bütün bunları oy toplamak için durumu tam açıklamadan, çarpıtarak,

aktarmak ahlaki değildir.

O günkü koşullarda yasaların öngördüğü idam cezası Menderes Hükümeti için de

geçerliydi; o cezayı işlediği suç sabit görülmesi halinde bu ceza alması da yasa

gereğiydi. O günkü yargı da o günkü yasalara göre eylemleri Anayasayı ihlal

sonucuna varmış olmalı ki denk gelen cezayı vermiş olmalı. Eğer bu gün hayır

Anayasayı çiğneyen bir eylemde bulunmamıştır diyorsak ve bunu kanıtlıyorsak;

mahkeme sonuçlarını kınayabiliriz, eleştirebiliriz. Ancak evet Anayasa ihlali olmuştur

diyebiliyorsak, bu dönemin yargısını eleştirme hakkımızın olmadığını düşünüyorum.

Bu kronik suçlamaya çare: Uluslararası bir mahkeme kurar, o günkü yasalar ve

eylemler masaya yatırılır; suçlama ile ceza arasında yasalara uygunluk bulunursa

ses kesilir; aksi durumda o dönemin suçluları yasal olarak aklanır. Birilerinin

kürsüden bağırarak bu dönemi aklaması ya da eleştirmesi, olsa olsa politik bir

yatırımdan öte gidemez.

Bu yazı bir araştırma yazısı değildir. Gazetelerdeki yazılardan, yazılmış kitaplardan

ve internette dolaşan yazılardan derlenmiş, bir kısmına da bizzat tanık olduğumuz

olaylardan derlenmiş bir yazıdır. Amacımız bir devri yargılama ya da kötüleme

değildir. Menderes’in bu ülkenin insanın kalbinde çok farklı bir yeri olduğunu biliyoruz. Ancak, bu, onun yaptığı hataları görmemezlikten gelmeyi

gerektirmemelidir. Eğer tarihten ders alınamaz ise yenilerini aynı acıyla yaşamak

kaçınılmaz oluyor. Ne yazık ki şu andaki gençliğimiz, tarihteki olaylarla yeterince

ilgilenmiyor, dolayısıyla gelecekte yaşanabilecekleri yeterince tahmin edemiyor.

Moda söylemle “günlük yaşıyor”. Bugün yaşananların geçmişte hangi versiyonu ile

yaşandığını ve bunun bu ülkeye ve ilgili kişilere nelere mal olduğunu da bu nedenle

anlayamıyor. Günlük sığ politika yapanların ağzından çıkanları evrensel doğru olarak

kabul edip, önündeki çıkmazları göremiyor. Benzerleri yaşanmasın, buna fırsat

verilmesin, benzer film oynadığında geçmişten ders alarak, filmin sonu gelmeden

Page 3: Menderes niye asildi yenisi

3

kendi irademizle yeni acılara neden olmadan filmi durdurmayı sağlayabilmek için bu

yazı kaleme alınmıştır. Burada yazılı olanların hepsini cümlesi cümlesine geçmişteki

gazetelerin arşivinde ve bu konuda çıkmış yayınlarda aynen bulabilirsiniz.

1950-1960 yıllara arasında basına ve çeşitli kaynaklara göre mahkeme önüne

çıkarılmış suçlar vardı; çıkarılamayan suçlar vardı. Yargılanmadan suç isnadı nasıl

yapılabiliniyor diyorsanız, haklısınız; ancak bunlar hem o devirde hem bu devirde suç

ya da kabahat kabul edilebilecek eylemler olarak verilmiş olanlardır.

MAHKEMEYE ÇIKARILAMAYAN SUÇLAR NELERDİ?

Aslında Menderes'in suçları mahkemelerde gündeme getirilmeyenlerdir. Bunların bir kısmı halkın tepkisinden çekinildiği için gündeme getirilmemiştir. Büyük bir kısmı da ABD'nin tepkisinden çekinen Cemal Gürsel hükümeti tarafından gündeme getirilmemiştir

Önce şunu bilmemiz gerekiyor. NATO’ya girişimiz sırasında olduğu söylenen,

ayrıntısı açıklanmamış olan ve Menderes Hükümeti dönemindeki bir anlaşma (karar),

27 Mayıs darbesini yapan cuntanın elini ayağını bağlıyordu. Anlaşma, Türkiye’de

demokrasi tehlikeye girerse, Amerika Birleşik Devletlerine müdahale hakkı veriyordu.

Bu anlaşmaya dayanarak müdahale söz konusu olabilirdi. Bu nedenle Menderes’in

fincancı katırlarını ürkütecek suçları (doğrudan ya da dolaylı ABD ilgilendirenleri)

mahkeme önüne çıkarılmamalıydı. Dolasıyla Menderes Hükümetinin çok daha ağır

bir şekilde suçlanacağı birçok eylem, Amerika ve başka mülahazalarla hukuk önüne

çıkarılmadan tarih sayfalarının arasına itildi. Bugün bile çoğumuzun sıcak bakmadığı,

milli çıkarlarımıza aykırı olarak alınan, bugün yaşadığımız birçok belanın nedeni olan

kararlar önemliydi. Biz ilk olarak bunları vermeyle başlayalım:

1. Yurt dışına asker gönderme ya da savaş açma sadece Millet meclisinin

yetkisinde olmasına karşın, Menderes Meclise danışmadan Amerika için Kore Savaşına asker gönderdi ve 1951 yılında savaşa girdi. Bine yakın askerimizi bu

savaşta yitirdik; binlercesi yaralandı.

2. 1952'de NATO'nun (aslında ABD’lerinin) isteği üzerine komünizme karşı gayri

nizamı harp yapacak Seferberlik Tetkik Kurulu'nu, daha sonraki adıyla Özel Harp Dairesi'ni kurdu. Çoğunluk bir Amerikan örgütü gibi çalıştığı yazıldı,

söylendi. Türkiye’deki birçok gizli kapaklı suçların bu daire tarafından işlendiğine

Page 4: Menderes niye asildi yenisi

4

ilişkin çok sayıda yayın yapıldı. Türkiye’de emperyalistlerin oyunlarını önceden

sezinleyip tehlikeyi halka bildirenleri başta komünist olmak üzere çeşitli sıfatlarla

yaftalayıp şu ya da bu şekilde etkisiz hale getirmede önemli rol oynadığı yazıldı

ve söylendi.

3. 1954 yılında yabancılara yok pahasına, petrol arama ve çıkarma izni verildi.

4. Tek parti döneminde kurulan bazı traktör ve basma fabrikaları (basına göre dış

baskıyla) Menderes döneminde özelleştirildi veya ekonomik olmadıkları

söylenerek kapatıldı.

5. Nuri Demirağ tarafından kurulduktan sonra İsmet İnönü tarafından devletleştirme

kapsamına alınan, bugün yapacağız ya da yaptık diye övündüğümüz uçak ve

uçak motoru fabrikaları, Eskişehir tank fabrikası ve Kırıkkale silah fabrikası

Menderes döneminde NATO standartlarına uymadıkları gerekçisiyle kapatıldı.

Askerimiz dışa bağımlı kılındı.

6. Cezayir Kurtuluş Savaşı sırasında Fransa'yı destekledi. Cezayir’in Fransa’nın

sömürgesi olarak kalmasına oylarımızla destek sağladık ve böylece tüm Arap

devletlerinin nefretini kazandık. Fas ve Tunus’un bağımsızlığında Türkiye,

sömürgeci Batı'nın yanında yer aldı.

7. 1954-1958 yılları arasında 238 gazeteciyi, iktidara karşı yazılar yazmak

suçundan mahkûm ettirdi.

8. İsmet İnönü'ye 12 oturum meclisten men cezası verildi.

9. Menderes hükümeti, hükümet olur olmaz, gerçek bir kanıt bulunamamasına

karşın, ordu darbe yapacak gerekçesiyle 6 Haziran 1950'de, başta Genelkurmay

Başkanı Nafiz Gürman olmak üzere bütün üst komuta kademesini, 15 general ve

150 albayı re'sen emekliye sevk etti. Ben bu orduyu yedek subaylarla bile idare

ederim diyerek, subayların şevkini kırdı; aşağıladı.

10. Millet Partisi Başkanı Osman Bölükbaşı yaptığı bir konuşma dolayısıyla hapis cezasına çarptırılırken (1959), hükûmet muhalefetin vatandaşları isyan ve

ihtilale teşvik ettiğini iddia ediyordu. Buna mukabil muhalefet de hükûmeti dini

siyasete alet etmekle suçluyordu.

11. Bu ülkeye büyük zarar veren, suç kapsamına sokulmayan eylemler: Vatan Cephesi gibi bir cephe kurarak; vatandaşları ikiye ayırdı. Muhalefetin

Page 5: Menderes niye asildi yenisi

5

faaliyetleri bir düşmanlık gösterisi olarak nitelendi. Devlet memurlarının da üye

olabileceği “vatan cephesi” kurulması çağrısı yapıldı; hâlbuki memurların siyaset

yapması yasalara göre yasaklanmıştı. Bazı olanaklardan (örneğin gazyağı, tuz,

pil, araba lastiği ve özellikle ithal benzer şeylerden) yararlanabilmek için resmi

olmasa da Vatan Cephesine girmesi isteniyordu. Halk camisini, kahvehanesini

hatta mahallelerini ayırmaya başladı.

12. Süveyş Kanalını millileştiren Mısır lideri Nasır'a karşı İngiltere'yi destekleme. Hâlbuki ki Nasır Süveyş’i kapattığı zaman, bu kanal sadece

Türkiye’ye açıktır diyerek bize olan bağlılığını dile getirmişti. Biz buna karşılık

Fransa ve İngiltere’ye Süveyş’i bombalamak ve asker indirmek için İncirliği

kullandırdık.

13. Arap dünyasının tüm diretmesine karşın, 28 Mart 1949 tarihinde ABD ve

Rusya’dan sonra Türkiye İsrail’i resmen tanıyan ilk ülkelerden biri oldu. İsrail

Askeri Ataşeliğinin, Washington, Paris ve Londra’dan sonra Ankara’da açmasına

izin verdi. İstihbarat anlaşması yapılır.

14. Güdeme hiç getirilmeyen suçlar da bulunmaktadır: Ankara Etimesgut 12.

Hava Üs Komutanlığı’nda Yüzbaşı olarak görevli Türker Ertürk Mukaddesatçı

adlı yazısında bakın ne diyor: Bu üsten C-47 Dakota uçakları ile Lübnan’a yedi

sefer uçtum. Oradaki Hıristiyanlara Dış İşleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun

zaman zaman denetiminde 85 uçak dolusu silah yardımı yaptık. Daha sonra

Araplar kısa süre Beyrut Havaalanını eli geçirince bizi yakaladılar ve tutukladılar.

Ancak gönderdiğimiz silahlar binlerce Müslümanın ölümüne neden olmuştu

(Menderes ayrıca 1957’de de emperyalistler istedi diye Suriye’yi işgale

yeltenmişti).

15. Aynı Menderes yurt içinde Müslümanların oyunu almak için dini siyasete alet ederek, 1955 de DP meclis grubunda “Siz öyle güçlüsünüz ki, hilafeti bile

getirebilirsiniz“, 1956’de Konya’da “ortaokullara din dersi koyacağı”, 1957’de

genel seçimler öncesinde “İstanbul’u ikinci bir Mekke, Eyüp Sultan Camii’ni ikinci

bir Kâbe yapacağız” diyordu. Aynı yıl Kayseri’de DP’nin iktidarda olduğu 7 yıl

içinde 15 bin Camii inşa edildiğini müjdeliyordu.

İSTENMEYEN SONA NASIL GİDİLDİ…

Page 6: Menderes niye asildi yenisi

6

Adnan Menderes, 17 Eylül 1961'de sağlık muayenesini yapan doktor heyetinden

sağlam raporu alındıktan sonra öğlen 13: 21'de idam edildi.

1951-1960 yılları arasında idam edilen 43 kişinin idam kararına o günkü yasalar

çerçevesinde imza atan Menderes (idamların en tartışmalısı ise, 14 Nisan

1955'te Rusya adına casusluk yaptığı söylenen Hayati Karaşahin'in infazıydı.

İnfaz, Ankara Samanpazarı'nda halka açık olarak yapıldı); o gün geçerli olan

yasalarla idama mahkum edilmişti.

Menderes’in idam edilme kararı, temel olarak şu suça dayandırılmıştı: “Yargı bağımsızlığının ihlal etmek”.

Aslında Menderes’e çok çeşitli suçlamalarla davalar açılmıştı. Bunlardan birkaçı:

1. Örtülü ödenek paralarını zimmetine geçirmek,

2. 6-7 (1955) Eylül Olaylarına önceden haberi olduğu halde müdahale etmemek. Bu konuda da çok şey yazıldı. Selanik’te Atatürk’ün evine bomba

atılmasının tarafımızdan organize edildiği (Atatürk'ün Selanik'teki evine bomba

attığı iddia edilen Selanik Üniversitesi Siyasal Bilgileri öğrencisi Oktay Engin

daha sonra gıyabında mahkûm edilmiştir1. Oktay Engin, 22 Şubat 1992 - 18 Eylül

1993 tarihleri arasında Nevşehir Valiliği'ne getirilmiştir) ve böylece 6-7 Eylül

olaylarını hükümetin bilgisi dâhilinde başladığı yargılama sırasında açığa çıktı.

Ancak hükümet sorumlu ararken, önce ölmüş komünistlerin adlarının de içinde

bulunduğu bir grubu suçladı ve yaşayanlardan önemli kişileri tutuklattırdı. Daha

sonra Kıbrıs Türk Cemiyeti üyelerine suçu yıkmak için onları tutuklattırınca,

cezaevinde, Cemiyet Başkanı Hikmet Bil: Ya bizi serbest bırakırsınız ya da biz

bazı şeyleri ifşa ederiz deyince serbest bırakıldılar. Böylece suç, illerden getirtilen

birçok ipsiz sapsız bazı insan ile İstanbul’un çapulcularına yıkıldı. 15-17 kişi öldü,

en az 400 kadına tecavüz edildi, 4.214 ev, 1004 iş yeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2

manastır, 26 okul, çoğu iş yeri olan 5.314 yer tahrip edildi. Kadıköy kilisesindeki

yaşlı papaz efendinin sünnet edilmesine müdahale edilmedi. Dünyada bu olay

etnik temizlik olarak kayda geçti.

1 6-7 Eylül Olaylarının önemli ismi Oktay Engin'in 21-22 Ocak 2001 tarihli Yeni Şafak gazetesi söyleşisi. 2

Ağustos 2009]

Page 7: Menderes niye asildi yenisi

7

Bu çapulculuk bir yana onun izleyen 24 Ekim 1955 günü olanlar daha utanç

vericiydi. Yunan Hükümeti olayı protesto etmiş ve İzmir’de Yunan Bayrağının

Menderes Hükümeti tarafından selamlanarak özür dilenmesini talep etmişti.

Menderes, hükümetinde bu özrü dilemeye hiç kimseyi ikna edemedi. Bir kişi

hariç: Başörtülü vekili koltuğuna alarak Millet Meclisine sokan Nazlı Ilıcak’ın

babası Bayındırlık Bakanı Muammer Çavuşoğlu. İzmir’de Yunan

Konsolosluğunun önünde göndere çekilen Yunan bayrağını selamlayarak

Menderes Hükümeti’nin demokratik özrünü sunmuştu. 6-7 Eylül 1955’in özrü,

tarihin tozlu sayfaları arasına, bu selamla barbarlık ve büyük bir utançla olarak

girmiş oldu.

3. Yasalara aykırı olarak üniversite basmak ve halka ateş açtırtmak. İstanbul

Üniversitesi Rektörü Sıdık Sami’nin polis Bumin Yamanoğlu tarafından

saçlarından çekilip sürüklenerek üniversite dışına itilmesine seyirci kalmak.

4. Turan Emeksiz hükümete karşı İstanbul Üniversitesinde düzenlenen bir protesto

mitinginde polisin açtığı ateş sonucu öldü. Hüseyin Onur ise sol bacağı kesilerek

kurtarıldı.

5. Bazı muhalefet milletvekillerinin ve muhalefet liderinin seyahat özgürlüğünü kısıtlamak. İnönü’nün Anadolu’daki seyahatini kısıtladı. CHP

Genel Başkanı İsmet İnönü’nün Kayseri’ye girişinde yolunun kesilmesi ve

taşlanmasına yol açmak ya da göz yummak. Ayrıca İnönü’nün Uşak’ta taşlanarak

başında yaralanması (geziden önce 15 DP milletvekilinin bu ilin yöneticilerini

gizlice ziyaret ettikleri sonradan anlaşıldı); Afyon’da savaşı idare ettiği yerlere

ziyaretinin engellenmesi. Bununla ilgili Millet Meclisi tutanaklarının gazetelerde

yayınlanmasını yasaklamak.

İnönü’ye suikast tertipleme (Sonar Yalçın’dan): Tarih: 3 Mayıs 1959. CHP

lideri İsmet Paşa İzmir’den İstanbul’a geçecek. İstanbul Belediye Başkanı ve DP

İl Başkanı Kemal Aygün, DP Beykoz İlçe Başkanı Mehmet Kaptan’a telefon

ederek Beykoz’daki resmi ve hususi fabrikaların işçilerinden ertesi gün

Topkapı’da CHP lideri İnönü’yü “karşılamak” için hazır bulundurulmasını ister!

Mehmet Kaptan yanına Sebahattin Genç’i alarak Şişe Cam Fabrikası ve

Beykoz’daki bazı fabrika müdürleriyle görüşerek 300-400 kadar işçinin, saat

09.30-12.00 arasında Topkapı’da olmasını sağlar. İşçilerin giriş ve çıkış kartları

bu saat iş yerinde olmadıkları ve o güne ait izin tezkerelerinin bulunduğu sonra

Page 8: Menderes niye asildi yenisi

8

ortaya çıkacaktı. CHP liderini taşıyan THY İzmir uçağı İstanbul Yeşilköy

Havaalanı’na iner. Topkapı surlarına geldiğinde trafik polis müdürü tarafından otomobili durduruldu. DP’li Mehmet Kaptan’ın işareti üzerine

surlarda saklanan yandaşlar arabaya hücum ederek taşlamaya başlar.

Ellerinde şöyle pankartlar vardı: “Paşa hayatın palavra”, “Paşa kulağın sağır,

gözün de mi görmüyor”, “Paşa başına taş değil, Allah’ın gazabı çarpsaydı”,

“İçimizde yerin yok”… Yandaşlar taş attıktan sonra “geber”, “defol” diye

bağırarak otomobilin üzerine çıkarlar; kapıları açmaya çalışırlar. 6-7 Eylül

olaylarından bildikleri sloganı tekrarlarlar: “Vurun Makarios’a!..” İnönü’yü linç

etmek isterler. Polisler tüm bu olanları sadece seyreder. Tesadüfen orada

bulunan bir askeri birliğin başındaki Binbaşı Kenan Bayraktar’ın emriyle

askerler olaya müdahale ederek İnönü’yü kurtarırlar. İnönü kurtulur; ama

saldırganlar için DP kılını kıpırdatmaz. Tek yaptıkları Topkapı saldırısıyla ilgili

yayın yasağı getirmek olur! Olaylarla ilgili CHP’nin, Başbakan Menderes

hakkında Meclis Tahkikatı açılması için verdiği önerge Meclis’te reddedildi. 27

Mayıs 1960 askeri müdahalesinden sonra, olaylar Yassıada yargılamalarına

taşındı. 60 sanık yargılandı. Suç iddiası… CHP lideri İnönü’ye suikast düzenlemek amacıyla halkı kışkırtmak idi. 2 Aralık 1960-17 Nisan 1961

tarihlerinde yapılan duruşmalarda; aralarında Celal Bayar ve Adnan Menderes’in de bulunduğu 17 sanık mahkûm oldu, 43 sanık beraat etti.

6. Devlet radyosunu siyasi çıkarları için kullanmak. Devlet radyosu (zaten

başkası yoktu) sabahtan akşama kadar Vatan Partisine girenleri sayardı. Ölüler

bile bu listelerin içinde yer alırdı.

1945’de çok partili yaşama geçmeyle başlayan sürtüşme ve çatışma, özellikle DP

döneminde iyice körüklendi. Camiler, kahveler, mahalleler ayrıldı. Vatan Cephesi

diye bir şer cephesi kurularak, DP’ye biat edenler devlet olanaklarından

yararlandı, diğerleri ezildi; en gerekli ihtiyaçlarının (gazyağı, lastik, pil, şeker vs)

alınması bile Vatan Cephesine girilmeden elde edilemez oldu.

7. Halkı Demokrat İzmir gazetesinin matbaasını tahrip etmeye teşvik etmek. Gazeteye DP yandaşları saldırmıştı; haklarında hiçbir işlem yapılmadı. Ancak 16

ay ceza alan gazetenin sahibi Adnan Düvenci ve yazıişleri müdürü Şeref Bakşık olmuştu. Menderes Yassıada’da bu davada suçlu bulunmuştu.

Page 9: Menderes niye asildi yenisi

9

8. Kırşehir'i haksız olarak ilçe yapmak. Osman Bölükbaşı, Kırşehirliydi ve

Kırşehir’den milletvekili seçiliyordu. Meclisteki bir tek muhalefete, bir kişiye bile

tahammül edemeyen iktidar, bu ili cezalandırarak ilçe yapmak.

9. Benzer nedenle Kuşadasını İzmir’den alarak Aydın’a bağlamak.

10. Gösteri yapılıyor diye Kızılay Meydanını ve Beyazıt Meydanının adını Hürriyet Meydanı yapmak.

11. Yargı bağımsızlığının ihlal etmek. Hukuk'un üstünlüğünü savunan Yargıtay

Başkanı Bedri Köker, Yargıtay Başsavcısı Rıfat Alabay, Yargıtay 2.

Başkanlarından Haydar Yücekök, Yargıtay Üyeleri Melehat Ruacan, Kamil Çoşkunoğlu, Faik Uras ve İlhan Dizdaroğlu görülen lüzum üzerine emekliye

sevk edildiler.

12. Tahkikat Komisyonu'nun kurulup olağanüstü yetkilerle donatmak.

-"Tahkikat Komisyonu" nu kurdu. 15 DP Milletvekillinden oluşan komisyon hem

suçlama hem yargılama hem de ceza verme hakkına sahipti. İnönü’nün mecliste

konuşması yasaklandı. Böylece anayasanın erkler ayırımı ilkesi rafa kaldırıldı.

Halkı kışkırtanlar kuşkusu ile bazı insanlar aranmaya başlandı. Komisyon 5

kişiden fazla yan yana yürümeyi bile yasaklamıştı. Komisyonu eleştirenleri meclis

çalışmalarından men edilmesi hem anayasa hukukçuları hem muhalefet

tarafından tepkiyle karşılandı. Meclis çalışmalarını tamamen hükûmetin denetimi

altına alacak düzenlemeler muhalefetin meclis çalışmalarını boykot etmesine

rağmen kabul edildi. Anayasa hukukçularının hükûmetin düzenlemelerinin anayasaya aykırı olduğunu iddiasıyla bu tartışmalara katılması, üniversiteyi de sürecin bir parçası haline getirdi. Üniversite hocalarını kara cübbeliler diyerek aşağıladı.

1954 yılında yargıç ve savcılar, üniversite profesörleri 25 yılını doldurduğunda

bakanın emri ile emekliye sevk edilebilmesi için yasa çıkarıldı. DP Trabzon

milletvekili tarihçi Osman Turan, mecliste yaptığı konuşmada, bu yasa için “aydını

çok olan ülkelerde bile bu yasa uygulanabilir değildir” deyip oylamada ret

vereceğim deyince disiplin kuruluna verildi. Bu kişi daha sonra AP’sinin kurucusu

oldu.

13. CHP'nin mallarına "haksız" yere el koydurmak (15 Aralık 1953 te kanun

çıkarılması), gibi nedenler. Halkevleri ve Köy enstitülerini yok etmek.

Page 10: Menderes niye asildi yenisi

10

14. Seçimde suç işlendi (Soner Yalçın’dan): İktidardaki Demokrat Parti genel

seçimi 7 ay önceye çekti. 27 Ekim 1957’de sandık başına gittik. Seçim saat

17.00’de bitecekti. Fakat saat 14.30’da devletin tek radyosu; oy verme işlemleri

sürerken DP’nin kazandığı illeri açıklamaya başladı. CHP lideri İsmet İnönü,

Devlet Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’yu telefonla aradı, “Sizden bu suçun işlenmesine

engel olmanızı talep ediyorum” dedi.

Bakan Zorlu, Adnan Menderes’e gitti, İnönü’nün söylediklerini aktarıp radyo

yayınının durdurulmasını istedi; Menderes sert çıktı; “Radyo sonuçları

açıklamaya devam etsin!”. CHP bu kez Yüksek Seçim Kurulu’na başvurdu.

Radyo yayını durduruldu. Fakat DP zaten istediğini almıştı; kimi CHP’liler “DP

kazandı” diye sandığa gitmedi.

Bu arada radyoevinden yabancı gazetecilere “İsmet İnönü’nün yazılı açıklaması”

diye bir kâğıt verildi. Sözde İnönü, “Seçimi kaybettik; en fazla 120 milletvekili

çıkarabiliriz” demiş! BBC’den France Press’e kadar yabancı gazeteciler haberi

doğrulatmak için İnönü’nün yanına gidince, şaşıran sadece yabancı gazeteciler

değildi; İnönü ülkesi adına utandı. Devlet, yalan söylemekle kalmıyor, yalan belge

düzenliyordu!

15. Seçime hile karıştırıldı (Soner Yalçın’dan): Seçimden hemen sonra oy

usulsüzlükleri bazı şehirlerde olayların çıkmasına neden oldu. Örneğin

Gaziantep’te 27 Ekim gecesi seçimi CHP’nin 700 oy farkla kazandığı ilan edildi.

Hatta DP’nin gazetesi Zafer bile bu sonucu yazdı. Fakat ertesi gün köylerden

“sayılmamış, unutulmuş oylar” getirildi ve bin kadar oyla seçimi bu kez DP’nin

kazandığı açıklandı. CHP’liler haklı olarak il seçim kuruluna itiraz etti. İtirazları

kabul edildi. Oylar, tutanaklar, gerekli belgeler adliye binasına götürüldü;

pazartesi inceleme başlayacaktı. O gece adliye binası yandı! Bütün oylar yok

oldu! DP’nin galibiyeti resmiyet kazandı! Şehirde gergin bir hava oluştu. 29 Ekim

Cumhuriyet Bayramı töreninde Gaziantepliler belediyeye yürüyüp seçimleri

protesto etti. Vali kitlenin üzerine itfaiye araçlarıyla su sıktırınca olaylar çıktı.

Belediye tahrip edildi. Polis halkı dağıtmak için ateş açtı, DP binasından da

kitleye mermiler yağdırıldı. Olaylarda bir komiser muavini ile bir çocuk yaşamını

yitirdi; çok sayıda kişi yaralandı. Zırhlı askeri birliklerin şehre girmesiyle olaylar

yatıştı. Ardından şehirde “CHP’li cadı avı” başladı. Gözaltına alınıp tutuklananlar

arasında Mehmet Barlas’ın babası Cemil Sait Barlas, Zeynep Göğüş’ün

Page 11: Menderes niye asildi yenisi

11

babası/Hasan Celal Güzel’in dayısı Ali İhsan Göğüş. CHP’liler halkı isyana

teşvik iddiasıyla Yozgat Cezaevi’nde beş buçuk ay yattı. Avukatları Prof. Dr.

Turhan Feyzioğlu idi.

Oy rezaleti yüzünden sadece Gaziantep’te olaylar çıkmadı. Mersin’de de oy

hırsızlığı olaylara neden oldu; cinayet işlendi. DP’nin oy hilekârlığının ortaya

çıkması halkın sokağa çıkmasına neden oldu. Olayları askerler bastırdı. Bu arada

CHP’li Mahmut Boytunç, DP’liler tarafından öldürüldü. Resmi makamlar “katil”

diye, Zeki Budur ve Murat Sevim adlı DP’lileri tutukladı. Ama katilin aslında DP

Mersin Milletvekili Hüseyin Fırat olduğu yolunda söylentiler çıktı. Cinayetle ilgili

haberlere yayın yasağı getirildi!

Sadece Gaziantep ve Mersin’de olaylar çıkmadı. İstanbul, Ankara, Sivas,

Giresun, Kütahya, Kayseri, Çanakkale, Samsun gibi birçok şehirde oyların

çalındığı iddiası halkı sokağa döktü. Olayları bastırmak için şehirlerin üzerinden

uçaklar alçaktan uçuş yaptı. İsmet Paşa, “Savaşta bile askeri uçakların sivil halk

üstüne dalış yapmadığını” söyledi.

Seçimin üzerinden 5 gün geçti. Fakat Türkiye sakinleşmedi. Bu nedenle 1 Kasım

1957’de TBMM açılışında Ankara’da olağanüstü güvenlik önlemleri alındı.

Başkentin caddelerinde tanklar vardı. Yollar asker kordonu altındaydı. Gençlik

Parkı’na, Güven Parkı’na askerler yığıldı.

Aslında tüm bu gerginliğin nedeni meclis tutanaklarına yansıdı: 1957

seçimlerinde DP bir önceki 1954 seçimlerine göre 9 puanlık büyük oy kaybetti.

Bunu bekliyorlardı. Bu nedenle işi sıkı tutmuşlardı. Ne olursa olsun kazanmayı

amaçlamışlardı. Sonuçta DP, 1957 seçiminde CHP ile artık başa baştı; CHP’nin

yüzde 41’ine karşılık yüzde 47’lik oyu vardı. DP’nin bu oylarının ne kadarında

kütük marifeti vardı, bilinmiyor.

Bilinen; Türkiye’nin 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesine böyle seçim şaibeleriyle

de sürüklendiğidir.

Bu gün görsel basına çıkanlar, gazetelerde yazanlar bu konulara hiç değinmiyor.

Yalan üzerine iktidar inşa ediyorlar. Dün de öyle… Bugün de öyle. İki paralık

çıkarımız için geçmişin yanlışlarını anlatmadığımız, daha doğrusu sakladığımız

için, ders alamıyor, her defasında hatayı tekrarlıyor, daha sonra da mazlum rolü

oynuyoruz.

Page 12: Menderes niye asildi yenisi

12

16. “Odunu koysam bu millet seçer” diyerek vatandaşlarının idraksiz olduğu imajını

bütün dünyaya ilan etti.

17. Atatürk’ün vasiyetine karşın, 10 Kasım 1938 tarihinde başlayan emperyalist hayranlığı ve muhabbeti, 1951 yılında bizden binlerce kilometre uzaklıktaki bir

ülkenin, Kore’nin, bölünmesi için asker göndermemiz ile perçinleşti. Ancak

Menderes hükümeti kiminle yatağa yattığının farkında değildi. Har vurup harman

savurmanın sonunda sıkışan ekonomiye kurtarmak, para dilenmek için

Amerika’ya gitti; hava aldı. Son seçimden sonra dolar 2.80’den 9 liraya çıkmıştı.

Türkiye’ye gelir gelmez “birçoğuna göre şantaj kokan” bir açıklama ile sonbahar

için Moskova’dan randevu alması bu devrin sonunu getirdi. ABD'ye teslimiyet

politikasının ülkeyi felakete sürüklediğini görmüş olmalı ki Sovyetler ile ilişkileri

geliştirmek üzere orayı ziyaret için gerekli randevuları aldı; ancak ziyaretten 40

gün önce 27 Mayıs Darbesi gerçekleşti. İkili ve üçlü anlaşmaların acısı çıkmaya

başlamıştı.

18. 1955 yılında demokrasi adına seçim yasasını değiştirdi. Öyle ki bir ilde tek bir

oy farkı ile kazanan parti o ilin tüm milletvekillerini alıyordu. Örneğin İstanbul’dan

30 milletvekili çıkıyorsa, siz bir o daha fazla almışsanız, 30 milletvekilinin 30’u da

sizin oluyordu. Böylece yanılmıyorsam o yıllarda yapılan seçimde DP oyların

%55’ini, CHP %45’ni aldı; ancak CHP toplam milletvekilinin ancak 1%10’nu

çıkarabildi.

19. Basına büyük baskı yapmak. 1954-1958 yılları arasında 238 gazeteciyi iktidara

karşı yazılar yazmak suçundan mahkûm ettirdi. Demokrat Partiyi eleştiren

yazıları nedeniyle tutuklanıp hapse tıkıldılar. Milletvekili ve parti genel başkanı

Osman Bölükbaşı da kendisini tutukevinde bulmuştu. Türkiye’de ilk kez bilimsel

düzeyde Yapı Teknik dergisini yayımlayan kişi (Ali Nejat Ölçen) bir yatırımın

ekonomik olmadığını kanıtlayan yazısı nedeniyle Tahkikat Komisyonunun

kurduğu bir alt komite tarafından sorgulandı; çıkardığı sayıların hepsi yaktırıldı.

Tutuklananlar öylesine çoğalmıştı ki, hiçbir yere sığmadıkları için, 19 Mayıs

stadyumunda yığılmışlardı.

Sadece 1959 yılında tutuklanan gazeteciler: Metin Toker, Ülkü Arman, Şinasi Nahit Berker, Fethi Giray, Kurtul Altuğ, Nihat Subaşı, Beyhan Cenkçi, Bedii

Faik, Ali İhsan Göğüş, Cüneyt Arcayürek, Şahap Balcıoğlu, Vedat Refiioğlu,

Page 13: Menderes niye asildi yenisi

13

Ali Ulvi, 71 yaşındaki Ahmet Emin Yalman ve 79 yaşındaki Hüseyin Cahit Yalçın başta olmak üzere gazeteciler hapse atıldı.

Ulus, Vatan, Yenigün gazetesi ile Akis dergisi bir ay; Cumhuriyet ile Yeni Sabah on gün ve Akşam, Öncü, Hür Adam, Zafer süresiz kapatıldı.

1954’de 6334 No’lu yeni bir Basın Yasası çıkarıldı. Hoşa gitmeyen yazı çıktığında

yazarı hapis cezası yiyebilecekti; gazete sahibi de ağır para cezası ödeyecekti;

1956’da bu yasa daha da ağırlaştırıldı. Hâlbuki ki bu dönemde muhalefetin

hemen hemen hiç gücü yoktu; meclisteki 500 milletvekilinin ancak 30’u

CHP’nindi.

ÇIKARILACAK TARİHİ DERS

Sonuçta Anayasanın hükümleri olan Basın Hürriyetini, Seyahat Hürriyetini, Toplantı ve Gösteri hürriyetini, Milletvekili dokunulmazlıklarını ihlal gerekçesi ile idamla cezalandırıldılar ve Menderes 17 Eylül 1961'de sağlık muayenesini

yapan doktor heyetinden sağlam raporu alındıktan sonra öğlen 13: 21'de idam edildi.

Bu sürecin en hatalı tarafı, idam cezasını onama kararını Milli Birlik Komitesinin

vermiş olmasıdır. Hâlbuki o sıralarda Kurucu Meclis göreve başlamıştı. Keşke onama

yetkisi kurucu meclise verilseydi; idam cezası almış olsalar da büyük ölçüde

sürüncemeye bırakılarak idam onanmayacak ve milletin acıma duygusu sürekli

kaşınamayacaktı. Başka bir gariplik de, darbeyi yapanların başında Albay Alparslan

Türkeş yer almasına ve daha sonra Milliyetçi Partileri kurmasına karşın, darbenin

tetikçisi olarak CHP’nin suçlanmasıdır.

O gün kamplara ayrılan millet bu gün çeşitli adlar altında bölünmüşlüğünü ne

yazık ki hala sürdürmektedir. Menderes Hükümeti, tarihe çok partili demokrasinin

kurucusu ya da öncüsü olarak geçmiştir. Bütçeyi savurganca kullansa da, birçok

olanağı halkın ayağına götürerek, halkın gözünün açılmasını sağlamıştır.

Cumhuriyetin değerlerine sahip çıkmış; içinden geldiği felsefenin hep farkında

olmuştur.

Ancak her hükümet gibi Türk hükümetlerinin de aldığı oy ne olursa olsun mevcut yasalara saygılı olmasını, oy çoğunluğunun yasaları çiğneme hakkını doğurmayacağını, kendisine oy verenlerin birinci sınıf, vermeyenlerin ikinci sınıf vatandaş görülmesinin son derece yanlış olduğunu, millete ne katkı

Page 14: Menderes niye asildi yenisi

14

sağlarsa sağlasın yasaların çiğnenmesinin belirli bir cezayı gerektirdiğini ne yazık ki fark edemedi.

Yasalar belirli bir dönemin özelliklerine göre hazırlanır (daha sonra doğruluğu

tartışılsa bile) ve ödünsüz uygulanır. Eğer verilen cezalar o günkü yasalara uygun

ise, yargılama yapılmış ise ve yargılama adil yapılmışsa, bize sadece o dönemin

yasalarını eleştirmek kalır. Aksi davranışlar, böyle bir devri tümüyle masum

göstererek, mağduriyet edebiyatı yapılarak, halkın duygusal yönü kaşınarak

yapılacak her türlü propaganda ve eylem, insanların yasalara karşı korkusuz ve

saygısız olmasına neden olarak devlet düzeninin laçka olmasını sağlar. Bu

sonuncusuna hiç kimsenin, halktan ne kadar oy alırsa alsın, hakkı olmadığını

söylemeliyiz…

Kaldı ki bir yönetici halktan o gün geçerli olan yasalara uyacağım ve

uygulayacağım diye oy talep eder ve halk da bu söze güvenerek oyunu kullanır. Eğer

siz bu oyu aldıktan sonra yemin ettiğiniz yasalara uymuyorsanız ve

uygulamıyorsanız; gelecekte çıkması gerektiğini savunduğunuz ya da zihninizde

tasarladığınız yasalara göre hareket ettiğinizi söylüyorsanız, bunun en basit

açıklaması halkı kandırıyorsunuz demektir.

Menderes’in ve arkadaşlarının idamı günümüzün değerlerine göre tarihin acı

olaylarından biri olarak nitelendirilebilir. Ancak tarih ders alınacak en önemli kaynaktır

sözünü de anımsatması bakımından önemlidir. Mutlak hâkim yetkileriyle donatılmış

Hitit İmparatorluğunda bile Pankuş denen bir meclis, Kral kurallar dışına çıktığında,

yasaları çiğnediğinde, onu yargılayıp cezalandırabiliyor; gerektiğinde idam cezası bile

verebiliyormuş. Amerika halkının başkanlarını ne kadar yücelttiğini ve değer verdiğini

biliyoruz. Ancak başkanlarından Nixon, rakip partinin telefonunu dinletti diye, bir

soruşturmada alaşağı edildi. Hiç kimse ve Nixon, halk bana oy verdi, istediğimi

yapabilirim demedi.

Keşke sözcüğü, bir hatayı, yanlışlığı ve doğru verilmeyen bir kararı ifade eder.

Keşke askeri darbelerin hiç biri yapılmasaydı. Türk demokrasisi yara almasaydı.

Keşke dediğimizde karşı seçeneğini de irdelememiz gerekir. Bu açıdan baktığımızda,

Türk Adaleti Nixon’da olduğu gibi zamanında (yani hükümet iş başında iken) ya da

seçim sonunda mahkemelerini kurup yargılasaydı. Adalet ve yargının oydan daha

güçlü evrensel bir değer olduğunu bu ülkeye öğretseydiler; daha sonra mağduriyet

edebiyatının arkasına sığınarak aynı hataları işleyenlere güçlü bir örnek olsaydılar.

Page 15: Menderes niye asildi yenisi

15

Keşke 12 Eylül Darbesinden önce politikacılar bir araya gelip bir Cumhurbaşkanı

seçebilseydiler; bu ülkeyi neredeyse bir yıl seçilmiş cumhurbaşkanından yoksun

bırakmasaydılar; günde 20 kişinin öldüğü sokak kavgalarına izin vermeseydiler.

Darbeyle gelen yargılamanın tarafsızlığı her zaman tartışmaya açık olacaktır. Eğer

olayları tarafsız bir gözle, adalet penceresinden, geçerli yasalar içerisinde analiz

edemezseniz, bu olumsuzlukları hep yaşarsınız ya askeri ya da sivil darbelere maruz

kalmaktan kurtulamazsınız. Özellikle darbe sırasında tutuklulara karşı bilerek ya da

münferit olarak yaşanan ve uygulanan ahlak dışı, katı, saygısız, insanlık dışı, kindar

örnekleri vererek, ön plana çıkararak, kişileri esas yapılması gereken analizden

uzaklaştırırsanız, doğruyu hiçbir zaman bulamazsınız.

Aklıyla oy kullanamayanların nefretleri de akılsızca olur. 27 Mayısı sokaklarda

bayram havası ile kutlayanlar, övgü dizenler; 12 Eylül darbesinin anayasasını %94’li

kabul edenler, devir değişince en acımasız eleştirenler oldular.

27 Mayıs’ı sürekli anımsamada şu yarar var: Yasalarla yönetilen bir ülkede

hiç kimse, o süreçte geçerli olan yasaların bağlayıcı olduğunu unutmamalıdır; oyların

arkasına sığınarak yasaları ihlal etmemelidir. Demokrasi sadece oy çoğunluğu değil,

geçerli yasalara ödünsüz uymadır.

Keşke bu ülkede idamlar, darbeler, işkenceler, haksız hak ihlalleri, şiddet hiç

yaşanmasaydı. Geleceğe temiz bir sicille yürüyebilseydik. Ancak olan olmuş. Şimdi

bize düşen bir daha benzerleri yaşanması diye, yaşadığımız kuşağa olanları

anlatabilme ve onların ders çıkarabilmesini sağlama olmalıdır. Bu yazı da bu amaçla

kaleme alınmıştır. Eğer yazı içinde geçen yaşanmamış bir olay “sehven” anlatılmış

ise uygun bir dil ve açıklama ile tarafıma bildirilmesi gelecek kuşağa yanlış bilginin

aktarılmasını önleme açısından gerekli olacaktır. Şimdiden katkınıza ve anlayışınıza

teşekkür ediyorum.

Geçmişin acılarının gelecekteki sorunlarımıza merhem olması dileğiyle, istismar etmeden, hisse çıkararak, bu defteri getirisi-götürüsü ile kapatalım derim. Bu devri tek taraflı sürekli kaşıyanlar eminim bu ülkeye en büyük kötülüğü yapmaktadırlar.

Tarih akıllı insanlara yol gösterir…

Prof. Dr. Ali Demirsoy, 27.05.2015/27.05.2016

Page 16: Menderes niye asildi yenisi

16

Yararlanılan ya da bilgileri aynen aktarılan kaynaklar

Ölçen, Ali Nejat: Menderes demokrasisi

Soner Yalçın: http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/soner-yalcin/yandaslarin-

gazete-baskini-ilk-degil-demokrat-izmir-baskini-933914/

Banu Avar: Menderes neden idam edildi? (internetten)

Ek-1:

1951 yılında 5816 sayılı Atatürk'ü Koruma Kanunu çıkarılır.

1952 yılında NATO'ya üye olur.

1958 yılında dış borçlar ödenemez duruma gelir ve % 320 oranında bir devalüasyon

yapılır.

1959 yılında Londra ve Zürih anlaşmaları imzalanarak Kıbrıs Cumhuriyeti kurulur

1959 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu'na üye olmak için başvurur.

1960 yılında OECD'ye üye olur.

DİYET

Nazım Hikmet’in Kore’de ölen bir yedek subayımıza yazdığı şiir:

Gözlerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey,

iki gözünüzle bakarsınız,

iki kurnaz, iki hayın, ve zeytini yağlı iki gözünüzle bakarsınız kürsüden Meclis'e kibirli

kibirli ve topraklarına çiftliklerinizin ve çek defterinize. Ellerinizin ikisi de yerinde,

Adnan Bey,

iki elinizle okşarsınız,

iki tombul,

iki ak, vıcık vıcık terli iki elinizle okşarsınız pomadalı saçlarınızı, dövizlerinizi ve

memelerini metreslerinizin.

Page 17: Menderes niye asildi yenisi

17

İki bacağınızın ikisi de yerinde, Adnan Bey, iki bacağınız taşır geniş kalçalarınızı, iki

bacağınızla çıkarsınız huzuruna Eisenhower'in, ve bütün kaygınız iki bacağınızın

arkadan birleştiği yeri halkın tekmesinden korumaktır.

Benim gözlerimin ikisi de yok.

Benim ellerimin ikisi de yok.

Benim bacaklarımın ikisi de yok.

Ben yokum.

Beni, Üniversiteli yedek subayı,

Kore'de harcadınız, Adnan Bey.

Elleriniz itti beni ölüme, vıcık vıcık terli, tombul elleriniz.

Gözleriniz şöyle bir baktı arkamdan ve ben al kan içinde ölürken çığlığımı

duymamanız için kaçırdı sizi bacaklarınız arabanıza bindirip. Ama ben peşinizdeyim,

Adnan Bey,

Ölüler otomobilden hızlı gider,

kör gözlerim, kopuk ellerim,

kesik bacaklarımla peşinizdeyim.

Diyetimi istiyorum, Adnan Bey,

Göze göz, ele el, bacağa bacak,

Diyetimi istiyorum, alacağım da.

Değerli Kardeşim

Sapla samanın birbirine karıştırıldığı bir ortamda, doğruyu bulmada zorlanırsınız ve

sürekli hata yaparsınız. İdamın uygar bir dünyada savunulur bir tarafı kalmamıştır.

Ancak geçmişte yasalarla bu cezayı almışların durumunun doğru, bilimsel ve yansız

değerlendirilmesi gelecek kuşakların yapacakları hataları önleme bakımından önem

taşımaktadır.

Page 18: Menderes niye asildi yenisi

18

Menderes olayı hepimizin ders alacağı önemli bir tarihsel olaydır. Zaman ayırıp

okuyabilirseniz, sadece geçmişi değil, şu anı da doğru değerlendirme şansını

yakalamış oluruz.

Saygılarımla