yürüyüş 75 015

16
.� . .Ila b tarafından TÜSTAV·. bağı BAGMSIZ L lK DEMOKRASi SYAliZM içiN HAFTALıK SiYASi HABER VE Y ORUM DERGiSi - SAYı: 15 22 TEMMUZ 1975 5 T L . - TiP GENEL NININ DEMECi: nDOTiK GUCLEN - m BiiGin

Upload: tuerkiye-isci-partisi

Post on 04-Aug-2016

235 views

Category:

Documents


4 download

DESCRIPTION

 

TRANSCRIPT

Page 1: Yürüyüş 75 015

1,.� . .J.Il\':Yla b tarafından TÜSTAV·. bağı

BAGMSIZLlK DEMOKRASi SOSYAliZM içiN

HAFTALıK SiYASi HABER VE Y ORUM DERGiSi - SAYı: 15 22 TEMMUZ 1975 5 TL. -

TiP GENEL BASKANININ DEMECi:

nDEMOKRATiK GUCLERiN

-

mEM BiRLiGin

Page 2: Yürüyüş 75 015

" Yalancıııııı lllUlIlU . . . "

ODTU'dc devre sonu sınavinnnı" başladığı gün rektör Somcr. bit' basın toplantısı dUzenledi. Gazete­lere yansıyan ve ı\ICRT televizyonunda gödlntUlerlc "erHen bu basın toplantısında Somer'tn kamu oyunu yanıllmak amacını güden eski tskUğini sUrdUrdlib'Ü gö­rüldü.

Ilem "sosyal-adaletçl" hemde MC'ci olan Somer sınavlara girme oranının if 25 dolayında olduğunu iddia etti. Halbuki. yardımcısı Y. T. Kurat'ın hergün CskUlteleri bizzat dolaşarak yaptığı Istatistiklere göre bu oran r; 4J, 5 kadar. Deme!, ki rektör ve yardım­cısı arasında bilgi akımı pek iyi değtl.

ODTÜ REKTÖRÜ SOMER: GÖRÜNEN KÖYE KILAVl:Z ARAYAN ADAM

Tüı'klye'deki bütün ilerici ve demokratik üniver­site öğretim üyelerinin katı ldığı TÖO'ün ODTÜ için yayınladığı bildiri rektörün çok canını sıkmış olacak ki bu derneğin ODTti'de yalnız dört üyesi olduğunu ileri sürmek gibi bir gariplik de yaptı. Gene anlaşı­lıyor ki Somer. rektörü olduğu üniversitenin öğretim üyelerini pek iyi tanımıyor. çünkü. ı..:urulmasından bu yana daha iki ay bile geçmemiş olan rÖO'ün ODTU deki i.i\·e sayısı dört değil tam yüzyedi kişi. Rektör Somer. üniversitesinin yönetmeliklerini de bilmiyor. "İki sömesıre arka arkaya sınıfta kalan öğrenci üni­versitede" uzaklaştırılır" diyor, Y:ınlış ki ne yanlış. Gerc:ek şu: ODTÜ'den öğrencilerin atılması sınıf ta kaldıkları sömestre sJyısına göre değiL. genel not ortalamalarına göı'e olur. Somer. bilgisizliğinden veya bilerek bu iddiayı ortaya atmakla sınavlara gir­meyen öğrencileri. "sınavlara girin yoksa atarız haa : .. lehtidlyle korkutmsk istiyordu. Bunda ne ka­dar başarılı olduj:,lUnu isC' Kurat'ın istatistik defterin­den öğrenmek mümhiin.

cilere aynı zamanda tatlı vaadlerde de- bulunuyordu. Sınava girecek öğrencilere öğ"retlm Uyelerinin. bir ağabey. bır baba şefkat] ve anlayışı göstereceğini söyleyerek açıkça. bu öğrencilere iyi not verileceği­ni duyuruyordu. Öğretim üyelerinin haberi olmadan onların cebinden ö�rencilere not dağıtan Somerte ile­rici öğrellm üyelerinden bile şimdiye dek hiç bir tep­kl gelmedi. Eskalım ODTÜ öğretim üyeleri. rektör­lerinin bu vaadinin akademik ve bilimsel özgürlüğil zedelediği gerçeğinin ne zaman farkına varaeaklar.

faalıyet göstermesi yas sk olan bu dernegln yemek. oturma, dinlenme ve televizyon salonlarını "tefrtş" etmek için RektörlUk 630 bin liracık vermiş. Dernek acaba kimi temsil ediyor dersiniz ?

Derneğin şimdiki yöneticııerl AP-MHP mili­tanları. Hele aralarında bir tanesi var ki. Türkiye' deki ilk ırkçı-turancı hücre teşkııatını ODTÜ'de ku­ran kişi. "Tonyukuk Okulu" adı verilen bu hücre teş­kila.tı ünlü ırkçl-111rancılaroan Nejdet Sancar'ın göze­tim. deneUm ve yönetimi altında. 1965 yılında faşist­lerln yuvalandıgı Üniversiteliler KültUr Derneği'nde kurulrhı. O zamanın Hazırlık Okulu ve birinci sınıf öğrencilerinden bazılarını faşist ideolojiye göre bi­çimlendirerek eğitmek amacını güden bu hücre. ODTÜ öğrencilerinin devrimci ideoloji yönünde .hızla iler­temeleri sonucu darmadağın oldu, Ama artıkları ha­la. var. işte böyle kişilerin yönettiği bir derneğin ODTÜ öğretim üyelerinin lek temsilcisi olduğunu id­dia etmek. öğretim üyelerine a,ık bir hakaret. Somer. abanın altından sopa gösteri rken öğren-

Rektör Somer. ODTÜ öğretim üyelerini temsıı edebııecek tek kuruluşun ODTÜ Öğrellm Üyeleri Der­neği oldub'Unu da Iddia etti. 12 Mart Caşlzan dönemin­de ilerici öğretim üyelerini üyelikten atan. üyelik için başvuranları da reddeden bu dernek. Rektörlük binasının karşısında son derece lüks bır binada icra­yı Caallyet eyllyor. Üye sayısı ne Cazla ne eksik. tam 223. Yani 900 öğretim üyesinin üçte biri bile deği ı. Dernekler Yasası'na göre üniversite sınırları içinde

KORUTÜRK'ÜN MC'YE SAKARYA HEDİYESİ i i i i

Çankoya beklenen imzayı oUı , Cumhurbaikanı Korutürk , 41 val iyi merkeze o lon, 1 9'unun do yerini değiitiren kararnameyi onay ladı .

namenin imzalanma tarihi 16 Mayıs Cuma. Bu gUnün önemi te!� ba�ına değ i l . Ancak, ü ç gün önces i , Vural Önse l ' i n Demi re l ' i yumruklodığı gün. Vural Önsel , neyin nesi k imin fesi olduğunu sonradan söyled i . Hiç olmazsa deliye ç ıkarıldı , Buna karid ı k Cem Güven l i k Mahkemesi kararlarıyla temize ç ı kt ı ,

i i i

Yeri değiiti r i len , merkeze o l ı non ve yeni atanan valilerin isimleri gazetelerde ç ıkt ı . Yeni atanan val i leri n çoğu "nurcu", "ieriatçı" olarak bi­l inen is imler. Fakat ası l önem l i olon bu deği l . Kararnamenin alt ıno aıılan imzan ın tarihi daha öneml i : 15 Temmuz . Sakarya'da yapılan Belediye Boikan­I ığ ı seçimlerinden iki gün sonrası, Ver i len onayı , Çankoya 'n ın Mi l l iyetçi Cephe'ye hediyesi olarak değerlendirmek mümkün .

Üste l i k bu bir abortmo do sayı ımamol , . Cumhurbaikanl ığ ı ndan ç ı kon diğer bazı önemli kararıarda do benzeri bir para le l l i k kuru la�il iyor.

i lk paralel Mayıs ayı ndan . ismail Cem kararnamesiyle i lgi l i . Karar-

ikinci paralel , Haziran'dan, Ömer Naci Bozkurt'un Ankara Vol ii iği ­ne atanmasıy la i l g i l i . Kararnamenin imza larihi 20 Haziran. imzadon Uç gün önce, hükümetin ABD'ye verdiği nota var. iki gün önce de, Cumhurbaikan ı ­n ın Ecevi t ' l e hükümet politikasını desteklemesini iıtemek üzere görüimesi . Bozkurt 'un atanması da bu arada bir hediye iz lenimini veriyor. Aynı olayda tersine bir parale l l i k de var: Bozkurt'un kararnamesi ni n onaylondığ ı gün Ge­rede'de Ecevit'e saldı r ı l d ığ ı , ve alanda sadece 6 polis oldUğU gün.

�i � ıl i i i i

·Protokolu Sırası mı ?

WeUd.leı1ıı1n yetenlı.llttn· den _rada bır yakındı­fına \anık oldufumıu: Sa)"1ll Korutlirk, _yrıca

CumhıırbafkanJ.arıo.ın .tatüle­riyle i1rıu bır \alam Iııtelderde de bulıııımaldadır,

BIıı Devlet Batkanına tauıııan y.ıı.u,rin yeterli oldalu kanı •

• mdayız. tldDcl ke:; IleÇUem� yecett ıçın pollllk besaplar dı· ,ında kalmaaı kolaylafan bır .Cumhurbaflı;am, Uslün ki,Wi\n­den aiacafı pçle eUndekl yel­IdJerl ber ...... n toplum çıkar, I_n dotruıtuaund_ kullaııabU.,. cek. pulUeranıal denıey\ koru, yabU ... k bır durumdadır. Z ... ten yetldlerin arttırılması bır Anay .... dotlşlklltlnl cenklır· dltınden böyle bır öneri ,Imell· Ilk .öz konusu edUemez.

Bunun dışında Cumhurb ... kanlannın ıtatüleri DallLI oım. hdır? latanbul'cIa bır yazlık ko­nut ,erekll midir? Görev süred

biten ya da - Tann reelnden \'ersln - ölen bır Cumburb .... kanına ne (ibi bır tören düzen. lenmelldlr? Yaşamları boyunca eski Cumhurbaşkanlan özel' bır durumdan yararJaumalı mıdır· lar?

TürJdye BQyUk Millet MeeU.ı Dlrle,lk ToplaniLSI lçti!züfil, Cumhurbaşkanının seçilmeal u· sulAyle blrllkte ,öreve başlar· ken uyruıanacak törenl de sa.,. taım,lır. Görev sona er4.ll'lnde tçtü'lük her hanp bır töreQl ön�örmemektedJr. B1ı.ee bu ye­rlndedlr. Süresini tamamlayan Cumhurbaşkanı vicdan rahatlı· /:ı ıçınde rtder, • evinde olurur, üsteUk onun devlet yaşamı Ue m,kl,1 de k .. UmIş dekUeIlr, Anayasamız kendisine dota. üyelik hakkı \aDlDllŞtır. Orada )· .. Inl alır, ,enı, bUrt ve tecrü· beılyle Parlamento çalışmalan· na yardımcı olur. Sayın Koru­türk dot_ı UyeUıe ıeçen .. Jd

Cumhurbaşkanlanadan Senato­ya devam l:orunluCunun kaldı. rılmasını Istemektedir. Biz bu Istetı dotru bulmuyoru.. AJıa. yasamıZ" eakl CumhurbaşkanJa. rlna Senato dotal üyelIk bak. kını talllJ1llf ama bunu zorunlu kılmamıştır, Senalo çalışmaı .. rma katılmayı yorucu bulan bır eski Başkan, dilerse üyellk bak· kından pek ili vaz ,eçebWr. Nitekim eski bır Cumhurbaşkr,.. nı olan Sayın Sunay, Senato'd. kı koltuluna yerleştltı (Ünden bu yana bemen hiç bır oturu· mu kaçınnamacasma ,örevini

��r

:a�r

�:kt

;:��io,;!e��dJ�a

= man, eski CUmhurbaşkaDı sıla. tlyle bır takım Isteklerde bu. lunmuştu. Emrine bır otomobıl \'crllmeıı, Parlamenloda ö'lel bır odası, bır de' öul sekretert ol. malıydı. Yasalarımız da, demok. rntlk sağduyu da elyennedllt ıçın bu Istekler yertne ,etlrll�

13 TEMMt:Z 1975 Cumhuriyet medt.

Cuınlıurbaşkanlanna konut olarak Ankara'da Cankaya, ıs.. tanhul'da da Florya Kösk.lerl. nın bulundutunu bUlyoruz. S. raylarm bakım ve yönetim tt­lerini TBMM yijrüllüfil ıçın, Florya'dakl kalabalıktan boşl!iu. mavan Sayın Korutürk'e belkl BOıtazlçl'nde bM' saraydan ya..­rarlanmak olanalı satlanabUlr. Ama ne htanbul'da, halla ne dr Ankara'da Cumhurbaşkanını omtlaka ralan yerde yatıp kalk· ma,'a �orlavan bır vasa yoktur. Fransa 'eta a. Cumhuriyetten be­ri Elv!'ef' Sarayı devlet başkan. larının resmi Itonulu saylldıta halde kimi Cumhurbaşkanları unıa" zaman <"vlerlnde oturma· VI vet tutmtı�lardır. Yanlış anII1lJllamıvor.mk. Başkan Pom· ıllduu. !'Iam.vda deitll, Salnl · 1.01111' Adasındaki aparımanında ölmü�(ür. !:,Imdlkl nll!�kan (as, urd d'E!ltalng'ln de sık ıık

e\'lnde ıectledlilnl daymaJda.. yız.

Öliime geıınce, Sa�ın Koru. türk Çankaya'da �örüştütU Par· lamf'ntcrlerdt'n bu konu Sle U· (iii öneriler hazırlamalann. da istemişttr. Biz bu konunun da kL<ı:kah protokol kurallanna uyularak düzenlenebilecett ka­ru.!'l11dıı değiliz.

ister !türev başında, Ister son. ndan olsun, yaşamdan ayrılan bır başkana yapılacak lörenln ı:örkt"ml, her şeyden önce kuş­ku.!iiu7. . onun klşllltt lle oranbl. olacaktır. Hele «rahmeUI- Cum· hurbaşkanlarım anma diye re­nel bır tüzlik ya da yasa çıbf'o' manın r:erekslt.Utl apaçık orta· dadır. Vaktiyle Atatürk'ü tilUm :nldönümlertnde anmak: üzere ,"Ürürlüge konan yau bile ara-­dan bunca yıl (eçtiılten Bonn (erçek anlamını yltfrmeye bat· ıamadı mı?

J NADİR NADt

vtlRl:rt1JŞ HAFTAl ıK SiYASi HABER VE YORUM DERGiSi

SAHiB i : N ihat SARGI N

SORUMLU YÖNETMEN . Toner TUNCEL

TEI<NiK S EKRETER: Ugur OKMAN

ADRES: Konur Sokok 15/8 Yeniıehir - ANKARA Te l : 17 45 81 ABONE K O ŞULLAR I: Ydl ,k: 200. - TL 6 Ay l , k : 100. - TL 0,1 ulkelere obone bedel i i k i koııdı r .

iLAN :(OŞULLARI:

Arka K 'ıpok Renk i i Arka Kapak Siyoh Beyoz iç sayfalardo sUtun santimi iç ,oyfalordoki yayın ilanlor. : % 50 indi r im l idir . Dizgi : ÖNCÜ Orset

Tel : 17 79 19 Ankora

7 . 500 .- TL 6 . 000. - TL

20 .- TL

Bask ı : Karoeo Of,el Motbooedık Dağ ı t ı m : Hürriyet Gazete Dağıtım

Telefon 28 50 20 i s t . Kaynak gösteri l meden a l ı ntı ya­pı lamaz . Gtsnderi len yazı ve Fo­tOğraf lar iade edi Imez .

K APAK DÜZENi ibrohim "liVAZi OClU

i

Page 3: Yürüyüş 75 015

K A P i T A ı i Z M i N G Ü l l E R i

SAKARYA'DA DURUM DEGERLENDİRMESİ

YAıÇiN KÜÇÜ K

Sakarya'da Halk Partisi adayın ın toplamı) olduğu oylar ı , belediye se­çiminin kazanl ıamamı) olmasına rağmen, bir bo�or t soymak mümkün. Adalet Partisi 'nin elde ett iği sonucu ise , bir bo)orı soymamak gerek. Ortaya çı kon sonuç , Adalet Partisi 'nden çok l iderine, r;ok muhtaç olduğu mora l i sağlaya­cak. Ancak sadece kısa bir süre i ç in . Çünkü AP l iderinin de b i leceği gibi , yerel seç imler , genel olarak, hükümetteki part i lere eğilim gösterir . Bu bir kural . Üstel ik Türkiye gibi yerel yöne tim lerin olanakları!"ın sınır ı . olduğu bir ül kede ve hükümetin kendis inden olmayan belediyeleri cezalandırdığı bir za­manda bu kura l ı n doha etkin olmasına )o�momok gerek.

Buna eklenecekler var. Sakarya'da Ada let Partisi 'nin en gUçlü prapa­gandasın ı n , bir tehdit olduğu bi l i ni yor . AP , seçimi Halk Partisi'nin kazanma­sı hal inde , Adapazarı 'nı n da diğer Halk Parti l i belediyeler gibi cezalandırı­lacağın ı gUçlU bir si lah alarak kul lanmasını bi ldi . Bu s i lah ı n da eJkisi olmal ı . Ayrıca yerel seçimlerde ki�i ler önem kazanıyor. Yerel ki�i ler . Buna kor� ı1 lk Türkiye çopındoki k i � i ler in ki� isel etki leri azalıyor. Yerel seçimde oday alan ki�i i l e TUrkiye çapındaki ki�injn presti j i ni b ir le�tirmek kolay deği l .

BUtün bunlara bakarak, al ınan sonucu kUçUmsemeye imkôn yok. An­cak yine de ortada bir sonuç var. Bu sonuç , bir durum değer lendirmesini ge­rektirecek önemde. Hal k Partisilnin oyları n ın dohafazla artı r ı l amamı� olması , Halk Partisi iç in de , bütün demokratik gUçler iç in de otu�up bir değerlendir­me yapmayı gerektiriyor.

Değerlendirmeye yine yerel yönetimlerden ba�lanabi l i r . TUrkiye art ı k küçüldü. şu anlamda: Büyük küı le ler , Türkiye 'nin baı k a kenılerindeki gel il­meleri yakından görUp değerlendirebi lecek duruma geldi . Sakaryal ı lor , istan­bu l 'da, izm ir 'de , Adana'da veya Ankara'da ne alup bittiğini bi lebi l iyor. En azı ndan Ha l k Partisi 'nin kontrolundaki yerel yönetimlerdeki ba1arı derecesini ölçebi lecek durumda.

Holk Partis i 'nin yerel yönetimleri ne verd i ? istanbu l , izmir ve Adana örnekleri ne gösterdi ? Bu soru lar ı sormak ve bu sorulara cevap aramak gerek­l i . Buradaki gösteri lenörneklerin Adapazarı seçimlerini etkilemediğini dü�un­rnek sa: l ı k la"n en büyüğü . klık kUII.,el haberleıme ve kUllesel hareke ı l i l i k b u k�ntlerdeki ba\arı v�ya ba�ar ı s ız I ı ğ ı özel olmaktan Ç ı karıyor. Özel olmak­tan ç ı kardı . ister b i l inç l i olsun, isterse bi l inçsiz olsun, Adapazarıl dar bu se­çimlerde diğer kentlerdeki örneklerden etki lend i . Değerlendirmeye, bu etki­lenme sürecinden ba)lamak zorun lu .

Halk Partis i 'nin yerel yönetimleri , tam bir ba)arı s ız l ı k örneği oldu . Bunun ba1arıs ı z l ı k olduğunu tartı �mamak gerekl i . Bu bo�ar ı s ız l ığJ, yerel yö­netimlerin s ını r l ı olanakları i l e açı k lamak kolay değ i l . Daha doğrusu , olanak­lor ın sınırl ı l ığ ınasığ ınmak i�i kolaydon olmak olur. Olanakların s ın ı rl ı olduğu söz götUrmez . Ancak dünyanı n ba1ko ülkelerinde olanakların bUtün s ın ı r l ıi ı ­g ına kor11n, yerel yönet imleri , ha lktan yana i leriye dönü� uygula;naların ka­l ı cı örnekleri biçimine sokan denemeler oldu . Halk Parti s i 'n in bir çok yerel yönetimi , bir yakla11m deği� ik l iğ i bi le sağlayamodı . Halbu!:i , Avrupa'n ın bir çok kentinde i l eri c i parti l er , yerel yönetimleri , genel yönetimde yapabi lecek­lerinin bir mode l i olarak. kul lanmasın ı bi ld i l er . Bi ldi kleri için de seçim Uze­rine seçim kazandı lar . Bu, bi r .

ikincis i , Halk Partis i 'nin yerel yönetimlerindeki ba�ar ıs ı z l ı k , MC Hu­kUmetiinin cezalandır ıc ı uygulamasıyla do açı klanamaz. Böyle bir uygulama­n ı n var l ı ğ ı do tartı ıma götUrmez . Ama tartl1ma gtStUrmeyccek bir nokta daha unutu lmamal ı . Halk Partisi'nin hukUmette olduğu zaman do Halk Partisi 'nin genel yönetimi , yerel yönetiminin yardımına koşmadı . içhde olanlar, bu du­rumu çak iyi bi i ir . şu aoda daha fazl a açmak gerekı i deği i. Eğer, kar�ı t ı söy-

lenecek olursa, örnekleri ortaya koymak; Hal k Partisi 'nin genel yönet iminin, yerel yönetimin önemini anlamadığını , yerel yönet imleri hal k yararına ku l ­lanmanı n değer ini kavrayamadığını , olaylarla göstermek mUmkün. Hattô olay­lara d�yanarak Halk Partisi 'n ;n genel yönetiminin kUtlel'!rden �açarcasına yerel yönetimden kaçt ığ ın ı vurgulamak do mUmkUn. Bu, i ki .

Bu iki durum değerlendi rmesinden bi r sonuca doğru uzanmak imkôn dqhi l inde . Bunun iç in de Hal k Partis i 'n in yerel yönetimleri i ç inde çok ba)a­r ı I ı bir örneğe dayanmak zorunl u . Yerel yönetimlerden sözederken, Sezar! n hakkını Sezara vermek iç in , Ankara Belediyes i ' nden ve Bo�kanı Dalokay'dan söz etmek kaçınılmaz. BütUn s ın ı r l ı olanaklara ve genel yönetimden pek az yardım görmesine kar11n, Vedat Dalokay , Türkiye standart lar ı nda çok ba�ar ı l ı b i r yerel yönetim örneği verdi . Boiar ıs ı , TUrkiye'nin her tarafın::!a duyu ldu . BugUn istanbul dahil Türkiye 'nin her kentinde yeni bir seı;imi kaz.:ınma �ans ı ­n o sahip.

Neden? Dalokay ' ın ba�ar ıs ın ı , ki1i l iğ ine veya iehir planloması eği ti­mine bağ lamak mUmkUn. Ancak bu da i 1 in koloy ı . Bunların etkisiz olduğu söylenemez. Fakat bunların be l i rleyici etkenler olduğu do iddia edi lemez . Ki�isel becer ik l i l i k ve eğitim önem l i . Ancak her i�te olduğu gibi , yerel yö­netimin baiar ı s ında da bel i r l eyici değil.

Öyleyse Vedat Dalokay ' ı n iu onda görünen ba�arı s ı nas ı l açı k lanacak? Öneml i olanların birincisi iu : Dolokay , Hal k Part is i 'nin ı::UyUk kent belediye baikanları iç inde sosyal izmle en çokyakın l ı k kurabi lmi� olon . Yerel yönetim­deki ba�arı s ı nda bunun ralU olmal ı . ÇünkU bir açıdan, sosyal i zm küt le lerle i l i�ki kurmayı b i lmek demek. Ama hemenunutulmadansöylenmel i . Bo yetmez. Sosyal izme yakın almu� olmak sosyalist örgUt ve kütlelere dayanmodıkça 00-�arının. anahtarı olamaz .

Fakat Ankara Belediye Ba�kanın ın bir ba�ka )ansı daha var. Dalokay, Halk Partis i 'nin Ankara örgUtUne dayanmıyor. istanbu l Belediye Bo�kanı gibi konteniandan oday aldu . Yalnız istanbul Belediye Ba)kan ından fark l ı olarak, ii örgUtüı.den gelmedi . i ı örgütünden bağımsız oldu . Doğr'Jdan doğruya, An­kara kentini n kUt le lerine dayanmak ihtiyacını duydu. Uygulaması , bunu gös­teriyar . Ba)arı s ın ın nedeni de burada yatıyor. Diğer Halk Partisi yerel yöne­t imler inin ba1ar ı s ız l ığ ını n nedeni de burada yatıyor . Yerel yönetimlerin, ye­rel parti örgUtleri nin k ıskacı ndan kurtulamamas ı . Yerel örgUtlerin de kütle l eri, kOt le lerdeki nabz ı yansı tmamas ı .

Sakarya 'da durum değerlendirmesi yapı l ı rken Uzeri :ıde duru lacak nak­taların bir yanı , bu . Hal k Partisi ve d ı) ındaki demokrotil-: gUçlerin Uzerinde durmoları gerekli noktalardan i l ki . ikincisi ise daha gene l . Yerel pol i t ilı.ayı a)an bir gene l l iğe sahip.

ikinci yanı do �öy le açık lamak mümkün: Ay�e i le me1e karşı lo�tırma­s ına dayanarak ne ölçUde kUt le lerin i Igisi devam etti r i lebi l i r ? Sakarya'da ko­nU1an bazı Hal k Partisi yönetici lerinin aç ı klamalar ındon bosına yansıtmaya değer bulunanların iç inde Ay�e i l e me1e kar)ı1a�tırmasl , önde bir yer al ıyor . Ay�e, Kıbrıs ç ı kartması iç in ku l l anı lan parola. Me�e ise, bi l i ne n meıe . Ada­pazarı seçimlerinde propoganda yapan Hal k Partisi yöneticisi dinleyici lerine "k ız ın iyisi Ay�e , odunun iyisi me�e" dem i ) . Bo1ka söz bu larnamı) .

Halk Partis i , ba�ka söz söylemeyecek mi ? M C HükUmetinin uygula­malarına yöne l ti len haklı ele)tiri ler in dı)ında, kUtlelerin ekonomik , toplum­sal ve siyasal sorunlar ıy la i lg i l i somut ve tutar l ı öner i l er!e ç ı kmayacak m ı ? BUtUn stratej i Ecev i t ' in kUtlelerden gördUğU heyecan \.l e i lgiye mi dayandırı ­lacak? Eğer bUtun stratej i , Ecevit ima iı etrafı nda yOğunlaşacaksa, daha i le­r iye gidememek sUrpriz almamal ı .

Sakarya'da durum değerlendirmesinin özeıi bundan ibaret.

Page 4: Yürüyüş 75 015

roRKIYE' DE YURDYtI$

sokak hakimiyeti denemelerinden örgüt hakimiyeti denemelerine dogru

İşçi sınıfı üzerine oynanan oyunlardan iki perdelik bölüm

önceki haftanın son iki gününde ardı ardına Iki oyun sergilendı' Bun­lardan Ilki özellikle TRT mikrofon ve ekranlarında "iki karşı gurubu" çatış­ması': ve "polislerin olayları pnledi­ği" gibi sıradanbir haber olRrak veri­lirken ikincisine hiç yer vedlmedi.

&ınuturken aynı tornadan çıktı­ğı her yönü ile ac..ık olan oyunların benzerlikleri"i sıralamadan önce. oyunurı ikinci perdesinin oynandığı sırada. MC hükümetinin başı ilginç açıklamasını Karabük'te yapıyordu. Diyordu ki: "Demokratik rejimin ol­madığı ülkelerde. bu hür kuruluşla­rın (hür basın. hür üniversite. hür tartışma ve HÜR SENDİKA) hiç biri­si mevcut değildir .

..

İki sahneni n niteliği Oyunun ilki KÖYYSE-İş sendl­

kaslOıo Ankara şube genel kurulunda sahnelendi. Her kuruluşta olduğu gibi Yol sı Elektrik Genel Müdürlüğüne bağlı 5 nci bölge müdürlüğündekı kad­rolar da kıyıma uğratıldı. Bölge Mü­dürü MC hükümeti tarafından göre­vinden alınmış ve işçi kıyım ı da baş­lamıştı.

Ne var kı. bu Işyerindeki işçi­ler nitelik bakımından bır çok işyer­lerindeki Işçilere benzemediklerinI göstermişlerdi: Muvakkat işçi .dlye tanımlanan Işçilerin toplu olarak Işi­ne son verileceği ihbarı y::ı.pılınca. sendikanın genel merkezinin olayla­rın üzerıne gidip Işçilere sahıp çık­mamasına rağmen, sendika şube yet­Idlllerl harekete geçmişier, Işyeri­nin tüm Işçilerlnin de bilinçli dire­nişleri sonucu. işt.en çıkarılmak is­tenilen Işçiler sınava tabı tutulmuş­lar ve hepsi Işyerinde kaldığı gibi. ücret zammı dahilolmak U?ere bü­tün haklarını almışlardı. Böylece kolay yutulur lokma olmadıklarını göstermişlerdi.

Sendikanın genel merkezi, ' şu­besinin bu gidişatından pek memnun değildir. Tabii Işveren de. İşveren bır yandan tek tek nakiL .. gibi olavları sürdürmekte, ayrıca da kök­LU çö?üm aramaktadır. Ve bulur da. �be genel kurulu. bulunan çözümU uygulama alanı olarak seçilir:

fendi ka şubesinin genel kurulu­na pek kısa zaman kala Işyerine 200'e yakın yenı Işçi alınır. Yenı işçilere ihtiyaç var mı sorusuna olumlu cevap vermek mUknün değildir. Zira bır slire önce'toplu işten çıkarma uygu­lamaya sokulmak istenmiş. başarıya ulaşılnmamışt1. Şimdi yeni işçi alma nasıl anlatıtablllrdl? Bu Sorunun ce­vabını ilgililer elbette haZlrlamış­lardır.

İşe yenı alınan Işçiler (!) bili­nen öğTenci yurtlarının saktnleridlr. Sendika genel merkez genel saymanı­nın da bu Işçilerle yakın Ilişkisi bl­linrnekledir.

YÜRÜYÜŞ - 22 Temmuz 1975 - 4

Oyunun ikincisi de Etibank'ın Seydişehir'de kurulu alüminyum te­sisleri işyerinde. yine bu Işyerinde çalışan işçilerin üyesi olduğu sendi­kanın genel kurulunda sahnelendİ.

Seydişehir alüminyum tesisle­rinde 8 bin Işçi çalışmakladır. Yakın­da 20 bın Işçi olacağı bilinmektedir. Çevrede maden işletmeleri de vardır. Bu madenIerde de çok sayıda işçi çalışmaktadır. İşçilerin büyük bir bölümünün köyleriyle-topraklarıyla i lişkileri henüz kesilmemiştir. işçi­lik ve sendika tecrübelerı yoğun de­ğildir. İşçilerin bu nitelikte kalmala­rına sebep olanların başında elbette uzun yıllardır bu yörelerde sendika­cılık adına cirit atanlar gelmektedir.

Bu yörede işf.·j lerin üz.';!rinde u­zun yıllar Türk-İş'e bağlı iki sendika kumar oynamıştır. Birisi Maden-İş federasyonuna bağlı, diğeri de Metal­İş Federasyonuna bağlı Iki sendika. ikısı de Türk-İş'e bağlı olmasına rağmen rakip iki sendika gibi birbir­leri ile kapışmışlar. 1973'lerde iş­kolu meselesi çözümlenince Maden­İş federasyonuna bağlı olan elini ay�­ğını bu Işyerlnden çekmiş. lVIetal-Iş federasyonunun dağılması Uzerine de Özgür Alümınyum İş sendikası doğ­muştur. Bu yörede bu lUı' sendikal mücadeleler üst düzeyde sürdürül­müş. özetlikle yerli-yabancı işçi ayı­nmı sendika liderlerince körüklen­miştir. Yabancı lşı;i1er (Seydışehır ve yöresinden olmayanlar) daha kali­fiye ve işçilik tecrübesi çok olanlar-dır.

Bu dönemde işçiler. toplu Iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanma­ması karşısında etkin olmayan sendi­ka yöneticilerine rağmen iki kez dire­niş göstermişler ve başarıya ulaşmış­lardır. Hakların alınması ile birlikte hareket de bitmiş. ne sendika atalet­ten�kurtulmuş, ne de işçiler sendika­ların. karşı tepki göstermişlerdir.

1973 sonlarından bugüne geliş­te. özellikle Işçilik tecrübesl çok olan Işçilerin çalışmaları yoğunlaşmış. bu harekete sendika yöneticileri de katılınca. Özgür Alümınyum İş sendI­kasının DİSK'e yönelişi hızlanmıştır. Ve genel kurul yaparak sendikalarını DiSK Uyesl Maden-iş sendıkasına kat­mak Istemişlerdir.

Olaylar başlıyor

ANKARA'DA KÖYYSE-İş şube genel kurulu­

nun yapılacağı salona saal 8, 30 dan Itibaren gelmeye başlayan üyeler, ar­kadaşları tarafından ola�anUstU ted­birler alınmış olduğunu görür ve ya­dırgarlar. Ne varkı, genel kurul son­rasında, bu tedbirlerin bile az olduğu­nu anlayacaklar. biraz daha bilenerek daltılacaklardı r.

Saat 8 sularında loe, Glma önUn­de toplanan ve ıkı koldan topluca ge-

------------------------�

nel kurulun yapı lacağı salonun kapısı­na gelen belirli yurtların sakini işçi­leı' (:) delege kadı olmayanların içe­ri tedbirter kan�ısında biraz irkiHr, sonra geri çeki lmeye başlarıar. Daha sonra da yol kenan He duvarların ar­kasına kümelenirler.

Belirli amaçlarla işe alınan bu belirli yurıların sakini İşçilerin (!) sendika üyelik işlemleri tamam değil­dir ve kurula bu nedenle katılamaz-lar.

Genel kurula katılan sendika üye leri ve konuklar. bu manzarayı göre­rek salona girmişlerdir. HenUz polis gelmemiştir ve sessizlik hükilm sür­mektedir. Bilinmektedir ki. belirli öğrenci yurtlarının sakinleri polisle­rin bulunmadığı yerlerele olay C'ıkart­mamaktadırlar.

Genel Kurulun yapılac8�1 6alon­da faşizmi yeren dövizler göze çarı>­maktadır ve bUyük bir düzenlilik 1çe­risindedelegeleı- ve konuklar yerleri­ni almış, açılış saatini beklemekte­dirler.

Bu sırada Vali Ömer Naci Boz­kurt'un emrindeki polisler genel ku­rulun yapılacağı binanın önüne gelmiş­lerdir. İçeriye alınmayan belirli öğ­renci yurtlarının sakinleri dertlerini polislere anlatmaktndırlnt'. Toplum polislerinden birisi ile belirli öğren­ci yurtlarının sakini işçilerden biri­nin biraz ilerideki bakkal dUkkanında bır araya geldiklerI. dikkatli gözler­den kaçmamıştır.

Polislerin gelmesinde sonra ve genel kurulun çalışma saatinin ynkla:;:ması Uzerine dışarıda görevli genel kurul üyelerinin Içeriye girmeye başladıkları sırada. belirli öğrenci yurtlarının sakin! işçiler önce taşlar­la, sonra da silahlarla saldırıya bııŞ­lamışlardır.

Silah sesleri salonda özellikle kadın Uyeler arasında panik yaratm ış, dışarıdan atılan taş ve kurşunlnrla

camlar kırılmıştır. Dışarıdan gelen saldırıya içeriden yardım etmek iste­yen sendika genel merkezi genel say­manı işçi ler tarafından dövülmüştür.

5 dakika kadar süren çatışma­dan sonra. yaralanan işçilerle bir­likte, saldırıya uğrayanlardan LO kişi polislerce toplanarak götürülmüşıur. Polislerin topladığı saldırıya uğrayaı>­ların bu sırada bile saldırganlarca hırpalanmak istendiği göriilmüştür.

SEYDİşEHİR'DE Seydişehir'de kurulu alüminyum

tesislerinin daha büyük bır öneml vardır. Bu yörede bu güne kadar ba­ğımsız bir sendika. hem de etliye­sütıüye karışmayan bir sendika var­ken. bugün DiSK'ln buraya girmesi SÖl. konusudur. Bu nedenle daha bü­yW< olayını' yaraııımalı, her yoldan yararlanılmuh görüşü egemendir. AslındH göreve hazır güçler vardır. veri lecek rolü oynamak için bekle­mektedirler.

Metnl-İş federasyonunun feshe­dilmesinden sonra Türk-İş'e bağlı olarak kurulan Türk-�(etal-Sendika­sı'nın seçimsi? genci başkanı Kaya Özdernil'. Kıı'ıkkale'den ve başka yö­releı-den vuı�ucu ,;içlerini önct..'CIen Seydişehir'e yığmava başladı. Genci k'Uruldan iki giin önl.·c "din elden gidi­yor" sloganını da taşıyan bildiriler kövlere kadur dağıtıldı. Muhtarlıır ve i�amtarlR ilişkiler sıklaşlırıldı. Usl düzeyde de ?engin sofl'u lı ve de içki li ziyafetler düzenlendi.

Ölceki yı lIar iş(.'i lerl.' �uhip çık­mayn'llar. onları sutanlur tekı-ar Sah­neye C'ıkmışlar ve saldırılar dUzenle­meye başlamışlardı. Bu saldll'ılaı-­dan bir de Özgül' A1Umin�'um İş sen­dikosı'lIn mcı'kez binasıııu yapıldı. taşların sopalarla. Yarulananlar oldu .... Saldırıya uğrayanlurın için­de bulunan genel boşkı," hakkındil ise gösteri yUri.lyi.lşUyasn�ınu muhalefet­len tutuklama kararı (:ıkarıldı.

Page 5: Yürüyüş 75 015

"Büyük gözaltı" ERŞEN SANSAL

Son zamanlarda "gözal t ı" mUessesesi ne bir conl ı l ı k kazandırı ldığı ve geniı ölçUlerde ku l lanı ldığı görUlmektedir . Nitekim geçtiğimiz gUnlerde, Momak Askeri Cezaev i 'n in koğu) larl , 200 kader öğrenc;:i i l e doldu ta)tı ve bu öğrenci ler, haklarında bir hakim kararı olmaksızın 15 gUn, "gözetim a l t ında" bulundurulma adıy la özgurl ük lerinden yoksun k ı l ı nd ı lar , öğrenimierinden ve sınavlarından al ı konu ldu lar . Sonra do bu sUrenin dolması i l e serbest bırakı l ­dı lar .

Anayasa'nın 30. maddesinde , yakalanan veya tutuklanan kimsenin , kırksekiz saat iç inde hakim önüne ç ıkar ı l acağı belirti lmekte, ancak e n yakın mahkemeye gönder i lme için gerekl i sUrenin bundan hariç oldu�� do kayde­di lmektedir . Gene maddeye gtsre , Devlet Güvenl ik Mahkeme lerinin görev ve yetki lerine giren suçlar, konunun açıkça bel l i ettiği hal l erde toplu ola­rak i)lenen suçlar ve genel likle sava) veya s ık ıyönetim hal l erinde bu sUre, on be) gUnU geçemiyecekl ir . Anayasa ın ın 30. maddesi , en çok deği)ik l i k gö­ren maddelerden biridir . Madde, Anayasa'nın halk oylaması i l e kabul edi l ­d i ğ i i l k �ekl inde b u sUreyi yirmidört saat olarak koymu) , ayrıca � U veya bu hal ler ve sebeplerle bu sürenin uzatı labileceğine dair h iç bir istisnaya yer tanımamı)tı .

Ceza Muhokemeleri Usulu Konunu do, daha 1929 y ı l ında kobul ed i l ­diği )ek l iy le , "yakalanan �ahıs, serbest bı raktımazsa hemen yakalandığı ma­hal su lh hakimi huzuruna sevk ve hakim tarafından da nihayet ertesi günü sorguya çeki l i r" demekteyd i .

12 Mart rejiminin getirdiği v e memleketin hukuk alanını al lak bu l lak eden deği) ik l iklerden , gözalt ı mUessesesi i l e i l g i l i hukümler de hariç bıra­kı lmamı�, bunlar da yeni bir düzenlemeye tabi tutulmu)tur.

I l k kez, 1 3 . 5 . 1 97 1 torihinde kabu l edilen S ı kıyönetim Konunu'na ko­nulan bir madde i l e , gözetim alt ında tutulabilme sUresi 30 güne ç ıkarı larak, bu sUren in geni�leti lmesi yolunda zorlomaya ba)lanml)t ı r . Ancak Sık ıyönetim Kanunu , bu sUrenin yi rmidört saati a)amayacoğı yolundaki Anayasa maddesi i l e çel i)t iği i ç i n , o dönem yapı lan yarg ı l amalarda, S ık ıyönetim Kanunu'nun Anayasa'ya aykı r ı l ığ ı yolunda yoğun bir biç imde i t i raz lar ortaya ç ık ı nco; 22 . 9 . 1971 tarihinde Anayasa deği)t ir i lmi) ve bu sUre kural olarak kırksekiz saate, kanunun açıkça bel l i ettiği toplu olarak i ) lenen suçlarda ise yedi gU­ne ç ı karı larak Anayasa 'ya aykırı Iı k durumu gideri Imeye çal ı � ı lmı)t ı r . Buna rağmen, S ık ıyönetim Konunu'nun i l g i l i maddesi gene de Anayasa Mahkemesi ­nin ipta l i ndeıı kurtulamamı)t ır .

Bunlordon sonra Anayosa , 20 . 3 . 1973 tarihinde bir kez da ho değiıti­r i lmi) ve gözalt ı sUres i , yukarda bel irti Idiği gibi kırksekiz saat- onbe� gün sUresine ç ıkarı l arak uzatıımı) ve Ceza Muhakemeleri Usu l ü Kanunu , Askeri �hkemeler Kuru lu)u ve Yargı l ama Usulü Kanunu i S ıkıyönetim Kanunu ve Devlet GUvenl i k Mahkemeleri 'nin Kuru lu� ve Yarg ı lama Usu l l er i Kanunu 'n­da da peyderpey değiı ik l i kler yap ı l arok, bu sUre ler hep geni ı let i lmiıti r .

Gözaltı , adl i soru)turma nedeniyle kabul edi lmi) bir tedbir olmakla beraber , ki�inin özgürlüğünü kıs ı tlamak sonucunu doğurması bak ım ından çok önem to)ıyan hassas bir müessesedir . Bu bakımdan, kanunlordaki düzenleme-

Türk Metal Sendikası yetkilile­ri bir gün önce dağıttıkları bildiride aynen "Sizlerin iradesi ve kararı üze­rinde bizden başka hiç bl r sendika haklmlyet kuramayacaktır ve Seydişe­hir'e gelemeyecektir. Gelseier bile devletin giivenliğini korumakla görev­li devlet kuvvetlerinin vatan bölücüle­re gerekli ders i vereceğindp." şüphe­miz yoktur" diye ya7.lyorlaroı. Bu ifadedeki bi lgi l er. aslında sahnelenen oyunun niteliği ve kapsamını anlamak bakımından yeterlidir. Bu ifadede "Işçilerin iradesi ve kararı" önemli değııdir 'ben hakimiyet kurarım" de­nilmektedir. Haklmiyoti kurarken de "devletin güvenliğini ,orumakı. görev ii devlet kuvvetleri benim yanımda­dır" Ikaz i yapılmaktadır.

Sonun başlangıcı ANKA IlA' DA KÖITSE-iş sendikasının şube

genel kurulunun başlamasından önce cıkarılan olay önlendiklen sonra. be­Brli öğrenci yurtlarının sakini işçi­ler gencI kurulu gl remeyeceklerlni anlay,"ca geri çekıımişlerdlr. Ancak mesele herkesçe anlaşılmış. kimle­rin işçilerden yana. kimierin işve­renlerde" vana olduğu. ayrıca "iki gurup arasında çalltima çıktı" diye v:ınsııılan tUm olaylarda kimlertn saldırgan olduğu da a�ık�a görUlmUş­tu.

Bu sırada sendikanın genel baş-kanı boy göstermiş. geri çekilen sal­dırganların arasında söylenilen "ge­nel kurulun ertclenmesi" görüşUnU s,avunarak salona do�nı yönelmiştir.

Oldukça çok sayıda resmi giy­sili polislerin yanında. elierinde lel­sizler bulunan sivil giysili polisler de delegelerin ve konukların bulundu­ğu salona girmişlerdir. Oysa olaylar bitmiş ve genel kurulun başlaması gerekmektedir. Bu durumu gören sendikanın genel başkan vekııı Safa Sert "salonda bir olay olmadığını. güvenlik kuvvetierinin salon dışında tedbir aimaiarı gerektiğini" hatırlat­mıştır. Bu hatırlatmadan kısa bır sU­re sonra daha çok sayıda emniyet gö­revlisi salona girerek de lege kartı yoklaması yapacaklarını belirterek salonun terkedilmesin! Istemişlerdir. Saldırganların hain dışarıda olduğu hatırı.tı larak bu isteği karşı çıkılmış. ancak antrede toplanı labııeceltl karşı­iı�ı verilmiştir. Bir sUre tartışma­dan sonra işçilerin önerisi kabul edıı­miştir.

işçil er antre ve koridorda sıkı­şarak toptanırken hemen kartlarını göstererek salona gireceklerini zan­netml�lerdir. Yanıldıklarını anladı­lar. Polisler salonda yarım saal sU­ren bir arama yaptıktan sonra salon kapısıi'lI açtı lar ,

Karl yoklaması yapmak sure­tiyle delegeler ve konukl.r salona' alınırken bir 81ra polislerce arama­ya tabi tutuldular. Salona girildiğinde faşizmi yeren pankol'lIarın tamamının polislerce kaldırılmış olduğu dikkat­ieri çekti.

Delegelerin ancak Uçte birinin solona alınmasından sonrA, bilinme­yen bir nedenle C) bu Işlem durdu­rulmu" çoğunluğun salonun dışında

lerin anti-demokratik ni te l iği bir yana, uygulamada kar) ı I�ı lan durumun da bir saptırma göstermesi , ciddi endi)eler uyandırocak tehl ikel i sonuçlar ya­ratmaktadır .

Bir kere, daha 1929'larda en geç bir gün olarak kabul edi lmi) olon bir sUreni n , sonraları bunun on be) mis l ine, otuz mis l ine ç ı karı lması aldukço gariptir, ÇUnkü, orodon geçen 45 y ı l içerisinde, adl i mekanizmanın çal ı)­masında sUr 'ot kazandır ıcı geli�meler, her halde ki�i güvenl iğinin ve özgUr­IUğUnUn aleyhine değerlendiri lemez.

ikinci olarak , )imdi çok geni) let i lmi� olon bu süreler uygulamada , " hakkı n kötUye ku l lanı lması " �ekl i nde tece l l i eden sonuçlar ortayo koymak­tad ı r .

Örneğin , Anoyasa'da "onbe) gUnU geçemez" diye bel irti len b u süre, tatbikatta sanki " onbe� günden a)oğı 'olamaz" )ek l inde imi� gibi bi r uygula­ma görmektedir. GUnlerd i r , h iç bir yokını , hatta avukatı i le dahi görU)tU­rUlmeyen bir sanığ ın "ne durumda" olduğu sorulduğu zaman, bu sUre mutlaka doldurulmosı gerekl i bir süre imi) gibi "doha onbe� günUnU doldurmadı kiu deni lebi Imektedir .

Gene b u sUre zarfında, konunlardaki tah l iye isteklerinin ancak tu­tuklamadan sonra yapı labi leceği gerekçesiy le , tahliye isteme imkônı lonın­momoktad ı r . Oysa adli mekanizma, değ i l sür'atl i , normal iı lel i lse, sanık gözal t ına alınacak, sonra söz ge limi tutuklanacak, tah l iye istekleri ıncele­nip serbest bırakılacakve bütühbu iılemler en geç üç gUn içerisinde bitecek­tir. Kaldı ki, gözet im alt ı nda bulunan bir kimseni n , tahliye talebinde bul u -· nomayacağı hakkında do, kanunlarda hiç bir hüküm mevcut deği ldir.

12 Mart hukukunun getirdiği yeni l i klere rağmen , ki)i özgürlOğünün, hakim kararı olmaks ız ın k ı s ı t lanamayacoğ ı , bugün hukukta yer olon bir i l ­kedir. Oyso gözal t ı uygu lamalarında, hakim önüne ç ı karı fona kadar , ki)i özgürlüğünün onbe) güne kadar k ısı tlanabi lmes i , özgür l ükleri k ıs ı t layabilme yetkisinin , hatta uygulama n i te l iği bokımından ceza landı rm:! hakkının yargı organları ndan, idare organ larına devredi Imesi olmaktad ı r .

Bu orada uygulamada, soru)turma görevl i merci lere i let i lse , deği l on­be� gün , onbe) dakika bile ki) inin özgürlükten yoksun edi l mesine konunun imkôn tanımadığı ve örneklerinin de böyle görüldüğü mesele lerde, soru)tur­mo görevsiz makamlar tarafından yürütülmektedir .

Önemli olon bir nokta do "en yak ın mahkemeye gönder i Ime için ge­rek l i süre" , 1975 TUrkiyesinin u la�ım ve diğer olanaklarına rağmen , örneğin üç gün kadar geciktiri lmekte, böylece gözal t ı 15 gUnü de a�maktod ı r .

Ne ferdi suç , toplu suç ; ne de suçun mahiyeti ve nitel iği g ib i ay­r ım larla 15 gUn gibi bir gözaltı süresi kabul etmek, demokratik i l kelerle bağ­da�amaz . Gene bunun yanısıra, n ihayet soru�turma ve sorgulama için gerek l i görUlen gözal tı tedbir in in uzun sUreler olması , sonık ıara baskı ve i�kence edi Imesi ortamını da yaratmaktad ı r .

Hukukun bu anti -demokratik kal ın t ı ları bünyesinden er-geç atacağı muhakkakt ır ; ne var ki , bu arada özgur lük leri nden yoksun edilen kimselerin koybalan haklorını hukuk nosı i telôfi edecektir?

olmasına rağmen, palisçe ad okuna­rak yoklama yapılacağı açıklanmıştır. Uygulamaya konulan bu anlamsız iş­lem saatlerce sürmüştür,

Delegelerin büyiik çoğunluğunun salonun dışında olduğu. bu nedenle bu Işlemin anlamsızlığı defalarca anla­tılmış, son hatırlatmada ise ayrıl.!p. kimliklerin de polislerce görilieceği bir önceki Işlemin Uzerine eklenmiş­tir. Yanında kimlik kartı olmayanla­rın sendika yöneticileri tarafından tanındıkları, gerekırse yazılı belge verııebııece�1 gibi teminatlar polis şerıerlnl tatmin etmemiş "kimliği olmayanların gidip evlerinden alma­ları" ellerinde telsiz bulunan sivil glysııı polis şerıerlnce önerıımlştır.

Dışarıda saldırgan gurubun dağıtılma­dığı öne sürülerek buna karşı çıkıl­mışsa da fayda vermemiştir.

Saatier süren bu işlemin yapıl­dığı sırada, aralarında çok sayıda kadınların d ... a bulunduğu YÜ?lerce işçi. salon dışında ayakta ve bunallıeı ha­vada daracık koridorlarda salona gir­mek için beklemektedirler.

Bıkkınlık son raddcye gelmiş. genel kurulun yapılmaması için her çareye baş vurulacağı anlaşılmış. ön­ce genel başkanın. sonra da polis şef­lerinin ortaya attığı. başınc!an beri Ise saldırgan gurubun savunduğu. ERTELEME görüşü yavgınlaşmış. hükümet komiserinin düzenledl�i GUVENLiK gerekçe ii erteleme tut ana- _

Page 6: Yürüyüş 75 015

Ornek bir "müL' l i i r "

I{orl�ut Özal MSP'nin önde gelen l iderlerinden , bakon o lmodan önce Shel l ' i n do­

nl imonı , Türkiye tekel lerin in örgütU olon Türk Sanayic i leri ve i� Adamları Derneğ i 'n in Genel Sekreteri , MC HükUmet i 'n in Gıda , Tarım ve Hayvancı l ı k Bakanı Korkut Özol " Korde� iniz in" bUyuk b i l imsel eserin i tanıt ıyoru z . Böy­lece mUsIUmanl ıcp kimseye bırakmayan bu part in in önde gelen bir l ider i n i n nas ı l b i l imsel b i r tlmüe l l if" ve ne denli h ı z l ı b i r profesör olduğu or­taya ç ık ıyor.

"MUel i i f" profesör ve h ı z l ı müslüman bakan Korkut Özal ' ı n k i tabı -n ı n adı , " KUçük Toprak Barajlorın Planloma, Projelendirme, ın�oot ve 1�let­me Esasları" . Ameriko'da do bu isme benzer i s irnde bir kitap yay ınlonm ı � . Adı , "Design of Smai l Dams " . Türkçesi : " Küçük Boraj lar ı n Tasarımı" , Ameri ka Birleıik Devletleri 'nde, sulama, toprak iy i le�tirme ve barai yopımı , gelenek­�el olarak iç iıleri bakanl ı ğ ı n ı n görevi , Amer ika'da yayı nlanan k i tabı do iç 1 � ler i Bokan l ığ ı haz /r 1am l ı ,

Korkut Özol ' ı n kitab ın ın baıl ığ ı i le Ameri kan iç iılcri Bakanl ığ ı 'n ın yayınladığı kitabın kapağı birbirine yakı n , Bu as l ı nda çok �a)ı lacak bir du­rum deği l , Kitap baı l ı k lar ıııı değiıtirmek veya birbi r i ne benzer adlarla k i tap yayınlamak normal . Fakat, Korkut Özol ' ı n kitab ın ı n iç sayfalarına bakınca, degi)tiri lmeyen bir çok nokta olduğu ortaya ç ı kıyof. Kitabın çok büyük bö­lümü olduğu gibi ve aynen kopye edi lmiı . Korkut Özal , kendisinin çevirdiği veya " kardeiler inden" birisine çevirttiği b i r kitabın üzerine yazar diye imza atmıı ·

Bir örnek, her i k i kitabın do üçüncü bölümünden. Amerikan iç iıleri Bakan l ığ ı ' n ı n k i tabı n ın üçüncü bölümü , "Selection of Type of Dam" ba) l ıg ın l taııyor . Türkçe, " Barai T ip in in Seç imi" anlam ına ge l iyor , Bokan Profesör Korkut Ozal ' ı n k i tabı n ı n üçüncü bölümü de aynı baıl ık la bai l ıyor.

Ve devam ediyor : " A-Class i f ication of Types" . Türk'iesi : " A- Bora j la­r ı n S ın ı flandırı lması " . Özol ' l n kitabındadaböy l e . Sonraki ba�l ı k : " General " . Türkçes i , "genel" demek . Özal ' ı n ki tabında do öy l e . Sonro bir ba� l ı k doha: "Classifieation According to Use" . Anlam ı , " Ku i lon ı ) Maksadına Göre S ı n ı f­londırmo . " Bakan Profesörün ki tabında do aynı . Burada' üç baraj türünden söz edi l iyor . Korkut Özo l ' ı n kitabı nda do bu üç baraj türü yer al ıyor.

Üçüncü ara ba� l ı k , "Classifi cation by Hydrau l i c Design" , Korkut Özal , bunu, " Hidrol i k Karakteris t iklerine Göre S ın ı r ıandırma" a larak Türk­çeye çevirm i ı . Çeviric i l er in , "serbest çevirme" dediği türden bir çevi r i . Fena d o almamı � , Çünkü henüz daha "design" kelimesinin tom v e herkesçe kabul edilebi l ir bir Türkçesi bulunamad ı . " Tasarı m" diye bir kel ime var oma, müslüman profesörün bu kel imeyi ku l lanması beklenmiyor. Bu yüzden " karak­feristi kiL kel imesi n i seçmi) olmal ı .

Korkut Özo l ' ı n bu ki tabı n ı , ingi l i zce bi len in)aat mühendisleri veya in)aat mühendis l iğ i öğretim üyeleri inceleyebi l i r , Bunu i ncelemelerinde ya­rar var. Hem Bakan profesör ün kopyec i f i kteki baıarıs ı ortaya konabi i i r . Hem de eski v e yeni kopyeci l ere örnek olab i l i r .

Müslüman Bakan profesör ün k i tabı i l e Amerikan iç i)leri Bakanlığı 'n ın kitabı n ın tarihlerini yayın lom ıyoruz . Bu do Erbakon Hoca Necmedd i n 'e olan saygımızdan . Her halde Hoca Necmeddi n bu yaz ıyı okuduktan sonra )öyle der : " Selametin ünü Amerika'ya kodar yay ı ı m ı ) . Koca Amerika Bir le� ik Dev­letleri Korkut Kardeıimizin k i tabı n ı kopye etmi)" . Erbakan Hoca Necmedd i n iimdi bu gel i�me lerden çok sevinecek.

... ğı iml.alanmıştıl' . Ccnt�1 J..urula egc­men olam:.ıyanlill'. genel J..\Jı�ulun yu­pılmasını önlemede başarılı olmuşlar­d ı r .

SEYDişEııiıı DE Difil':'e kaıı Ima konusunda inanç­

l ı işçiler sabahın erken saatlerinde genel l-urulunyapılacagı salonun önün­de toplanmışlardı r. s.,at 06. 00 su la­rında birden Konya'dan getil'ilen top­lum polislerinin coplu saldırısına uğ­ravan bu işç'ileı' neve uğrad ıklarını anlamadan dağı l m ı şlaı'. vel'lel'i n i ise yakalarında "Türk-iş 'e bağlı Türk �ıClal Sendikasına i l l ibak Istiyorum" ya? ı l ı ve bozkurt resimli kağıt rozet i l iştirmiş kişilerin aldı�ını görmüş­lerdir. Aynı zamama bunların işye­rinde çalışan işçııer olmayıp civar köylerln sakinleri"! köylerin sakinleri olduklarını anla­mış lardır.

s.,atler i lerledikçe çok sayıda jandarma Seydışehı r'e gelm i ş , sokak başları ile i yol kenarlarına iki sıra h.linde d i z i l m işlerd i r . Pervaneli ke­şif uçaldarı ile çok gürültü çıkaran helikopterler sUrekli alçak uçuş yap­maya başlamışlardır.

Özgür Alümınyum iş sendikosı­nın DİSK'e katılma konulu ve tok gün­dem ı ı genel kurulunun yapı lac�ğı sa­lonun d ı ş ı nda kesin olarak iklve bö­lünmUş binlerce insan Icel'l gfrmel< için beklemeye b.şlamıştır, Binlerce işçi sözcü� gerçeltl yansıtm.dığın­dan "insan"olarak kullanılmak zorun­luluğu vard ı r , ÇlinkU yakRlarında boz-

YÜııüyü - 22 Temmuz 1975 - 6

kurUu ro?ctler taşıyanların önemli b i l' bölümünlin işç'i olmadığı biraz sonra 'mlaşılacaktır

Konya'dan gelen polislerin yok­lama yaparak toplantı salonuna işçi­ler � I ı rımaya başlanm ı ş t ı r . Bu işlem bittiği T1de. yakasında b07,}..-uı'ılu kağıt­ların bulunduğu ç'ok sayıda insanın dışarıda kaldığı görü lmüştür. Bunlar köylerden geı irilen ve sendikalı olma­dığı gıbı işç i dc olmayan, daha doj'(ru­su toplantı salonuna Bokul m a imkanı bulunamayanlardı.

Bin kişilik sulonda üçbine yakın Işçi v"rdı. Salonda, hakkında lutuk­lama kararı olan DİSK 'e kflt ı lma yan­l ı s ı sendika genci başkanı ortaya çık­mış. polisler tal'afından götüriiirnek Istenlnce de işçilerin tepkisi ile kar­şılanmıştır. Tepkiler DiSK'e katılma yönlinde göslerlye dönUşmüş, bu ha­rekete katılmayanların sayısının ise pek az oldu(ıu görülmüşlUr, Bunun üzerine genel kurul yapılması için dlvanın teşekkUlüne geçi lmeden hükü­met komlserl "Güvenlık" gerekçesi Ile geoel kurulu ertelediğini l ion et­miştir,

TUrk-iş'e bai!'iı TUrk ıtetal Sen­dlkasını Isteyen i ş�'i 1el'in sayısının 450 civarında olduğu b i l i nmekted i r : Bil' hafta önee ni sapsı? olarak top­Lanması gereken genel kurulu DiSK yan l ı s ı lşçl leı' gelmemişlerdir, TUrk Metal Sendikası ise bütl!n tararı a rln­rını toplayarak gel miş, topu topu 450 kışı toplayabiıdırıı görülmllşlilı', Çoğunluk sağlanamadıliından genci

DESIGN OF M�'� DAMS

ol T ype ol Dam Seleclion • • �_'

K ü Ç ü K T O P R A K

B A R A J L A R I N Planlama, Proıelendirme

Inşaat ve Işletme Esasları

.... . �. �- '-" .... --- ( ......... )

8UAJ 11'1";1' SEÇiMI \'E TorRAK a.uAJ

'ROJE KRIT't'JU.ERI

kul'uI bi .. hana sonraya bırakı l m ı ş t ı r . Genel kurula egemen olamnyanlar. genci kurulun yapı lmasını önlemede başarı l ı olmuşlard ı r .

Ve SO ' L ar ANKAııA ' DA Genel kurul delegelerinin Srl­

londan cıkal'ılması önemli sorun ya­ratm ıştır. Ellerinde telsiz bulunan polis şefieri 10-15 kişilik guruplar halinde dışarı ç ı karacağını işçilere bildirm i şt i r , Hem de bu hususta pa­zal'lık yıtpmayacağını Rç'lklaYUI'M. İş­ç' i 1er buna topluca iti raz ederek. can gi.lvenliklel'i yönlinden toplu olarak çıkmak lstem i nde d i retm l ş lcrdir . 50-nuçtn Işçilerin görUşleri polis şcne­l'I"ce kabul edilmiş, Işçiler toplu ola­rak dışarı çıkmı şlardıı·. Sa ld ı rganlnr ise sindikleri ve saldırıya hazırlan­dıkiarı yel'1erden ç'lknmamışlnl', ken­d i güvenl ik tedbi rler'ini kend i leri nlnn bi linç' l i işç'I ICl'e yeniden snldıramamış lardıl'.

Aynı glini.in akşamı senc1i1,n şube başkanı ile b ı r başko yetki l i , polisler tBı'afındulı göz altına alınmak U7.erc evlerinden götil rülmüşleı'd l r,

SEYDişEHİıı'DE Erteleme koran Uzerine salon

boşaltılmovu başlanı rken sendika ge­nel başkanı tutuklanmış

', dışal'lda da

olayını' çatışmaya v8ı'CI l l'l l .:n IŞlI1'. TııT Genel MliclU ı'U Nevzat Yal­

çıntaşlın kaı'de,i Avni Yalç'ıntaş, top­lum polislerine DiSK yanlısı işçilerin öndel'lel'l ııdeıı bil'lnl eliyle Işaret et­m i ş , bu Işçi polis copları Ilc komaya sokulmuştur,

refor yapıyor .

24 lfa7.iran 1975 günü erin 'nın. Akçakale i lçesinin Dlbek kövlinde ılk loprak da�ıtımı vapıld ı . Dağıtımı, Türkeş vapıvordu. Bl r gü n önce Oi"aı-­bakır'da geçen olavlardan sonra konuş­masını v:ıpamadun l'rra'ya dOğru yola çrkan TürktH f i o öze ı ı ıkle Siverek'ten geç işi sı rasında olağanüstü güvenlik tedbirleri a lı nm ı şt ı . Oysa Tiirkeş bu geziye büyük hayalieric ç ık m ı ş t ı .

ı\YHP Toprak v e T a r ı m Reformu Müsteşarlığının bağlı oldugu Devlet Bakanlığını ele geçirmek iç'1Il bUyük caba harcam ı ş t ı . Erkovanl ı ' v a bağLa­nacak kurumlar hükümet kurulduktan çok sonra bel l i olmuştu. DiE 'nin ,'a­nıııda Toprak Reformu l\1ü�teşarlığl da Erkovanlı 'y a bağlanıvordu. MHP' nin bu müsteşa rlığı ele geçirmekteki amacı açıkt ı . 9 Işık bildi rge lerinde düşledikleri kö,' modellerini bu yolla yaratabileceklerini. köylere' bu yolla sızabilcceklerini hesaIJllyorlardl. Türkeş de dağıtım iç'in " o la çıkarken bu dilşleri gÖl'ü,·or'Clu. Diyarbakır'dan sonra l'rfa',va gelindi. Dağıtımın \'a­pılacağı Dibek köyünde bU\'Ucek bir ç'ad ı r kurulmuştu. l'rfu'nın �I1fP yan­l ı s ı bağımsız beledive başkanı beledi­yeni., bandosunu geti rmişti. Bu beledi­ye başkanı . L'r!a C IIP teşkllntı ı�inde önemli b i l' yed olan büyük toprak sa­hibi ve Crfa ticaretinin \'üzde .jO ·sin­den fa7.lasml elinde tutan Demirkol süla.lesinin gayreti i le bağ ı m s ı z ola­'rak seç t l mişti . Davet l i ler nrasında Saim Kendir de bulunuyordu.

Konuşmalardan sonra Türkeş. tombala usulü torbadan i lk hak sahi-

Avni Yalçıntaş. fabrikada elek­trik teknisyeni olarak ç a l ı ş m akta olUl\ işç'ileri ihbar etmekle ve toplu sözleş­meden doğduğu halde veri Imeven hak­larını almak için mahkeme�'e başvu­ran işçilerin aleyhinde şehudetLc bu­lunmalda tanı nmaktad ı r .

Çok sn�'ıclu polis v e jandarma­lar insafsızca topluluğu duğıtma�'a başlam ı ş l u ı'CIIl'. Yaralananlarla bir­likte ç'ok sayıda DiSK vanltsı işçi göz altına a lınmışt ı r. Türk l\letul Sendi­kası tnrunarları yakaları nd ak i KL'RT­BAŞLı kağıt rozetlerle ayırdcdilme� tedil'ler,

Top luluğun tamamen dağılma­sındun sonra Tlil'k �letrıl Sendikasının vurucu giiç'lcl'i biı' oloblislc Sevdişc­hir1j tCI'kcderkcn jundarmn "ükıli a�­kcri araç' lar bu olabiisleri i7.lemiş ler­d i r .

Faşist sold ı n lrt r ın doğrudan işçilerin üzerine ka" d ı r ı lmrık istemi­nin seq�itendiğı saatlerde. Korubük­tc MC boşı Demi ı'c!' ln SÖl'led iği "Bugiin iilkcmi7.de hih' sCç'i m . hi.ir basın. hür i.iniveı'si te . hül' ..,arlamen­to, ırüıı SENDiKA, lIüıı TAııTI�MA vardır . . . " sözlerinin altı ç' iz i lel'ck bır ke? dııhn okunmnlıd ı r .

Devnmln söy lediği şu sÖ71er d e SOrU hnline dönlişUiıi.ilerek IX'mil'el'c sorulmıılıd ı r : "DomokraliJ.. rej i m in olmadı�ı U1kclcıdc hUr kuruluşların hiç b i l' isi mevcuı deıtilcliı' . . , " di\'or­sunu?., TUl'kivo'clı' hiÜ' senlfıku. hHI' turlışmu ortam i. ikt itlarda bulunduğu­nu? bu giinle ı"tlc va mı "!

Page 7: Yürüyüş 75 015

Urfa örgütü blnln Ismini çektı ' �(1jsllm Kara adın­da bır kişinin adı çıktı . TU rkeş "bls­mi!lah" d iyerekbelgesini eline verdi.

Bundan som'asını Oibek köyli.i­lerinden dınlevelım: "MUslim Kara. Dlbek köyUııU� eski sahibidir. KöyU. 1970 yılında. şımdı elinden alınıp ka­mulaştırılan kişiye satmıştır. Aldığı para ile Crfa'ya yerleşmiş ve bir apartma" ile iki kamyon almıştır. Şö­fdrler derneğinin yönelici lerindendir. Çiftçilikle uğraşmamal'tadır." Evet. t:rfa'da ilk toprak Müsllm Kara adın­daki bu yoksuL . topraksız C) köylüye verilmişti. 24 llaziran günU tomba!a usulü çekilişler devam etmiş ve 124 kişiye toplum 20 bin dönüm civarında toprak verilmişti. Bundan sonrasının ne olduğunu kimse bi lmemekte. Çün­kü köylUye hak sahibi oldu� toprağın parsel numarasını ve yerini gösteren bır belge verilmiş ve "hadi git bu top­rak senindir" denmlşU. Geçmişte uy­gulanmış olan 4753 sayılı Çlftçiyl Topraklandı rma yasasından da daha kötü bır uygulama söz konusu. Kısaca­sı MC anlayışına tam uygun bır yasa uygulanışı.

Topraksız köyHi-azap bu uygu­lamayı gördilkten sonra artık reform­dan ümit kesmiş gibiydı' Çukurova yolu yeniden görünüyordu. 1 Haziranla kadar bölge başkanlığı binasının önün­den ayrılmaya" azaplar Adana yolunu tutarken şunu soruyorlardı: "300 bın dönüm toprak kamulaştırıldı. Bunla­rın büyiik kısmı büyUk toprak sahlple­rlne alt. Bu kamulaştırma işlerini yapan adamlar, Kendir ve Doğanay görevden alındı. Demirel yaptı bunu. Atalar söyledı' "Biz gittik söyledik" dediler; bu hilkUmet bizim hükümeti­miz dedııer. O tarihtenbu yana kamu­laştırma da durdu. Belki dedik. Ama dağıtıma geldi sıra, söyledikleri ta­rthte yapmadılar. Ecevit'In baskısı Uzerine mecbur kaldılar. Dağıta dağı­ta bır iki küçük toprak sahibinin ara­zl.lnl dağıttılar. Neden DemIrkolla­rın, Avşarlarm elinden alınıp kamu­laştırılan arazilerdağıttlmadı ilk ağız­da. Bizi Inandı rmak I stıyorlarsa bu,,", ları ddıtsalardı. "

Azapların yakınması bu kadar­la da bitmiyor: "124 aileye "Işte se­nin toprağın burada yazılı. hadi git al" dediler. Madem böyle olacaktı, gelişi güzel. o hanım aylarca kimin kimlerle geçlnebııeceğlni. kan davası olup olmadığını. buraya nereden gelip yerleşUğimlzl neden araştırdı. Bize şlmd i toprak veriliyor. Ben bu köyde­ylm toprak verdikleri yer öbür köyün arazisi Içinde. davalıyım onlarla, Kaldı kı her gün kilometrelerle yol gidip çıftç ılık ml yapacağım. Koope­ratlfçilik dedııer. Birden o sözler de yok oldu. "İşte". diyorlar. "senin top­rağının oldu� yer burada yazılı. ha­di git çiftçi lik yap sana toprak ver­dik. " Bu şartlarda benim toprağım olmuş olmamış ne fark eder. "

İlk dağıtımın yarattığı dUş kı­rıklıfp azapları Adana yollarına dö­herken . Urfa'da bu kez Urfa halkını kızdıran Işler olmakta, Urradakl böl­ge başkanlığı örgütü MHP'nln yuvası halıne getlrıımek Isteniyor. Dolıanay ın yerıne getirilen yeni başkan. esas görevi Ankara'da. Merkezde olmakla beraber ba�kanlık görevini tedvlr et­mektedir. Haziran ayının başından bu yana merkezden ıkl ıayın yapılmış­tır bölgeye. BIri MHP'1i diğeri MSP i i ıkı klşl. Adapazarı'ndan Urfa 'ya gönderııen bır 7.lraat mUhendlsl var­dır, "kın Şehirlioğlu, 21 Mayısçı olan bu klşl TUrk�ş' In yakın adamı oldultu söylenmektedir. Bunların dışında şimdiye dek bölgeye 9 tame komando

gönderilmiştir Ankara'dan. Zıraat FakUltesl öğrencisi olan bu "tosun cuk­lar" merkezden verilen bir emirLe 60 lira yevmiye Ile çalıştırılmaktadır. Bölgedeki uzmanlarla beraber köyle­re çıkan komandolar. Urfa'da Use mUdü rUnUn bu genç lere Ikametgah do 1-durdu� söylenmekledlr. ÖtıUmUzdekl günlerden 200'e yakın komandonun da­ha geleceğı t:rfa'da halk arasında yay­gın olarak söylenmektedir. Komando­ların gelişi Ile beraber. daha önce bölgedeki iş lerde yardımcı olmaları ıçın işe alınmış bulunan 60 Urfa'lı gencin işlerine son veri1ece�i bunla­rın yerine Ankara'dan gelen komando­ların yerleştirileceği söylenmektedir.

Bu gelişmeler t:rfa'lıyı tedirgin etmiş . Daha öncesi uygulamada böl­ge başkanlığı. genellikle IIseyi bitlr­miş. yüksek öğrenimine devam ede­miyen işsiz Urfa'lı gençleri işe almış, Bu gençleri günde 40 lira yevmiye ile Işe başlatmışlar. Şimdi bu gençler Işten çıkartılmak Istenmekte. Anka­ratdan getirtilen komandolara verilen yevmiye ise günde 60 ııra.

Şaldr Dilmenci. Adem Şahın. İsmail Karataş. Ferit Kıvanç. Mus­tafa Artık ve dalarını tesbıt edemedI­ğimiz dığer 4 komando şu anda Vrfa teşklıatında çalıştırılmaktadır. Bu komondolar Ankıı.ra'dan Zıraat Fakül­tesinden bır Asistan tarafından seçi­lip M'ıisteşarlığa tavsiye edilmekte ve bu yoldan Urfa'ya gönderilmektedIr­ler.

Büyilk Toprak sahipleri azap­lardan sonra şimdi 'Crfalnın yerli hal­kını da karşılarına almış durumdadır. t:rfa'lılar bölgede çalışan Urfa' lı genç­lerin Işten çıkarı lmaları haıınde şe­hir içinde gerglnıığin artacağını söy­lemektedlrler. Ankara'dan gönderilen komandoların geceleri nedere olduk­ları bil inmemektedir. Crfa'l ı larıo söylediğine göre. bölgeye tayin yolu ııe gelen 21 Mayısçı mühendis çalışma saatleri dışında devamlı t:rfa MHP teşkııatında çalışmaktad ır. Bu konu­da MHP eğilimli belediye başkanından da yardım görmektedir.

Şimdi bölgedeki çalışmalar dur­muş bir vaziyette MC'nin iş başına geldiği tarihe kadar bölgede yapılan kamulaştırma mıktar olarak 250 bin dönUmü bulmuştu. O tarihten bu yana geçen stire içinde Ise toplam olarnı, ancak 2 bın dönUm civarında kamulaş­tırma yapılmıştır. öte yandan yenı MUsteşar dağıt ımın yapıldığı gGn Te­levlzyonda konuşan yenı MUsteşar her 15 günde bır dağıtımyapılacağını. re­form çalışmalarının geçmiş olduğunu söylUyordu. Oysaki ıık dağıtımdan bu yana bır aya yakın zaman geçmiştir. ve başkaca bır dağıtım yapılmamış­tır. Bu durumdan şımdı bUyUk toprak sahipleri de şlkayetç ldlr. Şikayetlerı ne olacaklarını bı ıememekten gel­mektedir. MC'nln izlemek Istedilıl poııtlka Ise başkadır. Urfa 'da ekim­de Senato seçimleri var. Bu seçimler için reformu kullanmak ister. Hem dalııtım yapıyormuş görUntusünde .­zapları etkııemek. dığer yandan da bUyUk toprak sahiplerine bakın işte dağıttılıımız toprakları görUyorsunuz, size bir zararımız yok demek amacı­n" yöneııktir. Bölgede özellikle CHP­ye dUş en görev bU Uk ama, şu andaki örgütle bunun Usteslnden gelmek 7.or gibi . Örgüt ıçınde etklnıığı olan Ba­kır Meıı� grubu bUyUk toprak sahibi. CHP'nln bu konuda dikkatli olması gerek. ,heıııkle de Senato seçimle­ri ıçın aday olacaklarını kişilikleri konusunda. Listeye girecek klşııer. açıkça söyleyelim. Urfa'da C HP'ye .eç Imde kaybetti rebl IIr.

Işçi yararına yasalar m ı ,

patronlara

yeni hizmet m i? i l HAN AKALIN

iıçiye h izmet (!) yonl'"l MC ikti Jann ,n kazond 'ğ' propogandas, yay­g ın laıtırı lmayo çal ı ı ı l ı yor. Öyle ya , iıçi emekl i lerinin ayl ı klorını arttırmak­la kalmad ı l ar , bir de kıdem tazminatını 15 gUnden 30 gUne çıkardı lar.

Her iki yasodaki hukUmler tırnak ucu i le biraz kazındığında a l t ından çı kanlar olmasa, ya da ç ıkartanlar olmasa iıler daha iyi gidecek oma.

Bi l i ndiği gibi önce iıçi emekl i l erine i l iıkin yasanı n ipl iği pazara ç ık­t ı . Bu iıçi l er in emekli maaılarına zam yapı lmııt ı oma, bunun faturas ını ça­I ı ımakto olan iıçi lerin ödemesi de yasa hukmU haline geti r i lmiıt i . Nas ı l mı ? Bundan böyle ilÇi ler her oy yUzde i ki eksik Ucret alocaklor. Sigartaya yUzde on yerine yUzde 12 prim ödeyecekler. iıte bu po�alar iıçi emekl i l er in in ar­t ı r ı lan ay l ı kları nı karı ı l ayacak. Ya iıverenler? lıverenler de yUzde Uç ora­nında fazla prim ödeyecekler . Peki ama i)verenlerin bu prim artııına diıe dokunur ölçOde karı i çı kmamoları neden? Jıverenlerin Sosyal Sigortalar Ku­rumu lna iki buçuk mi lyar l ira prim borcu vardı r dersek bu sorunun cevabını herhalde vermiı oluruz. Yani iıverenler , iıçilerin Ucretlerinden sigorta prim­lerini keserler, bunun Uzerine kendi paylarını ekleyip Kurum lo vermeleri ge­rekirken bunu yapmayıp, Uste l i k iıçiden kestiği primleri de ku l lanma imkô­n ına sahip olurlar. Bu miktar son bi lgi lere göre iki buçuk mi lyar l iradı r .

Biraz d o kıdem tozminatı i l e i l g i l i yasanın moddelerini t ırrıaklayarak alt ından Çı kanları görmeye çalı�al ım .

Bi l i ndiği g ib i en cazip y�nU 15 gUnlUk miktarın 30 gUne çı karı lmıı olması . Ne var ki yaygın toplu iı sözleımelerine bakı ld ığ ında 30 gUnlUk se­viyeye uloıdm,ı , hotto geçi lmiı olduğu görUlmektedir . Demek oluyor ki 30 günlük seviye örgüt lü iıçi ler iç in pek öneml i deği l .

Bu miktarın toplu s�zleımelerle arttı rı labi leceği hükmü de yasada yer olm,ı . iyi de, bir diğer hukUm olmazsa iyi . Bir diğer hükUm ıu: Bir ayı.k k ı­dem tozminatı tutarı asgari ücretin 7 buçuk katından fazla olamaz. BugUn iç in 9. 000 l ira. iıte bu hukUm 30 gunluk süreyi sözle�me i l e arttırmanın bir öl çuden sonra fayda getirmeyeceğini gösteriyor.

Bir de i � yasasın ın 26 ncı maddesinin 2 nci fıkrası metinden çıkarı I ­mıı . Bu fı kra ücretin tan ım ındon sonra k ı dem tazminat ların ı n hesabedilmesin­de göz �nUnde bulundurulması gereken Ucreti arttırıcı nitel i kte idi . Den i l i ­yordu ki : Kıdem tazminat ın ın hesabında, Ucret d ıı ında i�çiye sağ lanmı� olan para ve parayla ölçUlmesi mUmkUn akdi ve konundon doğan menf,aatler de göz önUnde bulundurulur.

Yani kıdem tozminatı hesabed i l i rken iıçinin Ucreti , art ı , Ucret dıı 1n­do sağlanan menfaatlerin mi ktarı göz önünde bulundurulurdu. Şimdi bu hu­kUm de ortodon kaldmlm,ı , baıko bir deyimle hok getir i l irken bir tokım hak­lar do göturUlmüıtur.

Bu götUrUleni yukarıda belirttiğimiz s ınırlama i l e bUtunleıtirirsek i�­çi lere atılan kozığın buyuklUğünu daha iyi anlamıı oluruz .

iı bu kodarıo kalsa gene iyi . Bir de "Fonl meselesi var. Deni l i yor k i : sadece ya�h l ı k , emek l i l i k , malli l l uk , öJum v e toptan ödeme hallerine mah­sus olmak Uz ere , devlet veya kanunla kurul u kurumlarda veya % 50 hisseden faz lası devlete ait bir bankodo veya kurumda iıveren tarafından kıdem taz­minatı i l e i l g i l i bir fon tesis edi l i r .

Bu ifodeyi sadele�tirirsek , i�verenler iıçi lerin o y ı l içinde hakettik­leri Ucret tutarında kıdem tazminatını bu fona muntazaman ( � ) yatırocak, iı­ç i ler emekli olduklar ında bu fondon kıdem tazminatlarını olacaklar, anlamı ç ıkar .

Bir kere, iıçiye ödenecek kıdem tozminatı emekli olduğu zamanki Ucreti Uzerinden ödeneceğinden, iıveren fona bir kazı k atmli ofmaktodı r . Her y ı l mevcut Ucreti Uzerinden iıveren fona yatırocak, son Ucreti i l e eski y ı l ­daki Ucretleri aras ı ndaki farklar fonun yediği kazık olacaktı r . Eğer fonun te­sisi iç in bir devlet kurumu se)i l irse kazığı nucu vergi ödeyen bUtUn vatandaı­laro dokunacok demektedir . Iıverenin yUkumlu luğu böylece votondoıloro ok­tarı Imıı olacaktır.

ikinci olarak do iıverenlerin bu yUkUmluluklerini yerine getirip ge­tirmeyecekleri söz konusudur . Yani fona gerekl i parayı yatı racak mı , yatır­mayacak m ı ? Buna kari i l i k olarak mUeyyide getiri lebi leceği öne sUrUlebi l i r . Bu karıd'ğ' uygulamado görulenler le korıdamak mu",kUndUr: iıverenlere s i ­gorta primlerini ödeme zorunluluğu getiri lmi ı , mUeyyidesi de beraber. Buna rağmen bugUnkU rakamlara göre iıverenler kuruma 2 buçuk mi lyar borçlu .

Bu mUeyyide konusunda eklenecek b i r nokta daha var. Son çı kar ı lan of yasosında sigorta mUkellefiyetlerini yerine getirmeyen lerin mUkellefiyet­leri de kopsam i çine ol ı nmııh . Bu yol bundan böy le de mutlaka iı let i lecektir. Böylece iıverenlerin faizsiz sermaye bulmaları , yani sigorta primlerini öde­memeleri adeta teıvik edi Imiı olmaktadır. Aynı iı lem kıdem tazminatı fonu iç in de geçerli olacakt ı r .

Bu cUmleden olmak Uzere UçUncU noktay' do bel irtmek gerekmekte­di r : "Fonlıda bir ikecek paraeıkiarın ku l lan ı l ması meselesi . Bu meseleyi öyle uzun boylu oç,k lomoya gerek yok. Bu fonda toplanabi len paracoklar bel i r l i çevrelerin emrine omôde kı l ı nacaktır . Bunların iç inde elbette Devlet de kendine dllıen poy' alacokt". Sigarta ve MEYAK fonlonnda olduğu gibi . • . .

Bu açı klamalardon sonra ıu sorunun cevabı do her halde veri lmi� ol ­maktad ı r :

i şçi YARARıNA YASALAR M I , PATRONlARA YENi HiZMET M i ?

YtlRUYtlŞ - 22 Temmuz 1975 - 7

Page 8: Yürüyüş 75 015

1969'DAN Bı: YANA Bı:RJl'VAZi HEM KENDi iSTEKLERiNE C EVAP VEREN. HEM DE ÜLKEyi YÖNETEBiLEN iSTİKRARLI. GÜÇLÜ BiR iKTİDAR OLVŞTı:RAMAMışTm. AP'DEN ı:Mı:T KESiLiNCE VE ONı:N YERİNi ALABiLECEK GÜÇLÜ TEK BİR PARTi ORTAYA ÇIKAMAYINCA. Bı:RJl"VAZi KENDi iç iNDEKİ ÇEKişMELERİ ARKA PLANA ALIP DERLENİP TOPARLANMA. İKTİDARINI PEKiŞTİRM.E YOLı:NA GiTMişTiR.

• MC iktidarının tutumunu ve geleceğini nasıl görüyorsunuz ?

M i l l iyetçi Cepheni n olu�turulması ve i ktidara ge­tiri l i �i egemen sı n ı f burjuvazinin gUçsUzIUğUnUr. bir ifa­des id i r . Burjuvazi bir taraftan iiÇi sı nıf ı ndan ve emekçi k i t le lerden gelen demokratik ve ekonomik bask ı lardan, öbür yandan do kendi iç inden ayrtim1i, az çol< bölUn­mU) olmasından ötürü güçlü bir iktidar olu)turomomok­tadır . Bu olgunun teme l i nde de ekonomiyi gel iitireme­mesi ve ekonomik ve sosyo i sorunlara k i t le lerde oz çok kabu l edi lebi lecek ölçüde dahi çözümler getirememesi yatmaktadır . AP burjuvozin in i ktidar partisi olma yete­neğini y i tirmiitir. 1 969'dan bu yana burjuvazi hem ken­di isteklerine cevap veren, hem de ulkeyi yönetebi len isti krarl ı , gUç l U bir ikt idar oluituramamlitı r . AP'den umut kes i l ince ve onun yerini alabilecek gUçlu tek bir parti ortaya çı kamayınca, burjuvazi kendi iç indeki çe­kiirneleri arka plana al ı p derlenip toparlanma, i ktida­rını pekiitirme yoluna gitmi,tir . Sonuç, MC'nin kuru l ­ması ve i ktidara getiri l i i i almuitur.

MC Hükümet in in politikas ın ın esas n i te l i ğ i , bur­juvaz inin gUçlUklerine çareler aramak ve getirmek 9i­rii imlerid i r . Kredi koynaklarını geniileten i ç ve d li tedbirler, " teıvik" tedbi rlerinin iki düzineyi oıan sa­yr ıara vardır ı lmosı , gUbre ve demir çel ik fiyatları nda yapı lan i ndirimler bu cOmledendi r . Aynı zamanda MC HOkumeti , burjuvazin in dı, destekçisi çevrelerin istek­lerini kol /amak durumunda do kalmakta, petrol iirket­lerine isted ikler i fiyat art ı ı ln ! bir kalemde verdiği gibi , OECD ve IMF çevrelerinden gelen isteklerin baskısı a l t ına da girmekted i r . Burjuvaziyi kol loma siyasetinde MC HUkUmeti y ine de istenilen ba�arıyı gösterememek­tedir. Ticaret , sanayi ve tarım burjuvazisi arasındaki çeliıki ve sUrtUımeler MC HukUmetin in ulke kapi tal iz­mini gel i ıtirme pol i t i kası n ı güçleıtirmekte, or.u baca­layan bir duruma dUıUrmektedir .

Kit le lerden gelen baskı l ar ve b ir erken seçim ih­tima l i yUzUnden MC HUkUmeti kit leleri kendince tatmin etme yollarını da aramaktadı r . iıçi emekl i l i k ayl ı kları­n ı n yUkse l t i Imesi , kadı nlara yirmi y ı lda emekl i i i k hakkı ,

devlet personel ine aktarı lan mi Iyorlar, hastahanelerde yoksu l / ar ın ücretsiz bakımın ı kolaylaıtırmak, sağ l ı k sigortası ç ı karı lması öner i l er i bu Çeiit gir ii imlcr in i fa­desidi r . Ama hem burjuvazinin çı karları n ı kollamak, hem de emekçi k i t lelerin durumlar ı n ı iy i leıtirmek, on­ları tatm in etmek mümkün olmadığ ından, MC Hül{ümeti bu konuda da bocalamaktod ı r ve çareyi baskı ve ıid­det pol i t i kası uygulamalarında bulmaktad ı r . Ül keyi yönetmede, ekonomik ve sosyal sorunlara geçer l i çö­zümler getirmedeki aczini pol i t i k ve sosyal muhalefete karıı baskı ve sald ı r ı ları arttırarak kapatmaya çal ı ımak­tad ı r .

Konımca 1 971'den önce b i r erken seçim olacak­t ı r . Sonbahardaki kısmi seçimler pol i t i k güçler duru­munun bir göstergesi olacak ve sonuç lar MC parti leri ­nin l ehinde de, aleyhinde de olsa erken bir seçime g i tme zorunluluğu bel i recekti r . Seçime, sol 'un bastı­r ı ldığı bir baskı ve s indirme ortamında gidi lmek isten­mektedir .

Yeni b i r askeri müdahale bana yakın gelecekte zayıf bir iht imal görünmekted i r . isteni len, burjuva parti lerine inhisar eden , sol 'un tüm ortadan kaldı r ı l ­masa bi l e �iddet l i baskı al t ı nda tutulduğu , çok parti l i , parlamenter bir durumu sürdürmekt i r ."

AMERİKAN AMBARGOSC KARŞıSıNDA ALıNACAK TEDBiRLER. '·GEçiCi STATÜ"NÜN NİTELiGi HER NE OLı:RSA OLSı:N. MC HÜKÜMETi VE EGEMEN SINIF BCRJL"VAZİ AYNI SiYASETi GÜTMEYE ÇALıŞACAK. ABD iLE iLiŞKiLERi DEGiŞTiRECEK KÖKLÜ TEDBiRLER A LMAYACAKTIR.

• Siz. MC iktidannın ve CIIP'nln dış palitik.daki tutumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz . dış politika üzerine görüşleriniz nelerdi r ?

B iz sosyalist ler in y ı l lardan beri ısrarla bel irtti­ğimiz Uzere, bizim burjuvazinin ve onun iktidarlar ı n ı n NATO'ya gir i� ler i , ABD i l e i ki l i anı a�malart yar>mala­rı , ü l kede NATO ve Amerikan Us leri kurulmasına mü­saade etmeler i , daha sonra AET'ye ortak l ık anla�mosı i l e boğ lanmaları askeri ve ekonomik tercih lerin deği l , pol i ti k bir tercihin sonucudur . Her ne kadar hep Ulke­n in güven l iğinden söz ed i l iyorsa da , asl ı nda söz konusu olan burjuvazin in güvenl iği , Türkiye kapita l izminin güvenl iğidir . Türkiye 'deki sol 'a, sosyal izme gidii po­tansiye l inin gücü b i l inmekte, toplum yapıs ı ndaki sol gel i�meler gUçlenerek açığa ç ı kmaktadır . Bunun i çin ABD'ye, ardı ndan da Botı Avrupa'ya kapı lonma pol i t i -

TiP GENEL BASKANI •

BEmCE BORAN

kas ına dört e l l e sarı l ı nm ı �t ı r . Amerikan amb�rgosu kar­� ı s ında al ı nacak tedbir ler , I lgeçici statü"nün niteliği her"ne olursa olsun, MC Hükümeti ve egemen sınıf bur­juvazi aynı siyaseti gütmeye çal ı ıacak, ABD i l e i l iı­ki leri deği�tjrecek köklü tedbirler almayacaktı r .

SEKiz YıLDAN BERi D E Bı:RJl'VAZ İ V E İKTİDAR­LARı FiNANSMAN ZORLı:KLARINI SOVYETLER BİRLiGi'NE BAşVURARAK GİDERME Dltlı:MUNDA KALMIŞTIR. Bı:GÜN DE. FiNANSMAN KAYNAKLARI BAKIMINDAN EN SIKIŞD< KALINDlGI BİR ZAMANDA SOVYETLER BİRLiGi'NDEN 700 MİLYON DOLAR SAG LANIVIJŞTIR. SOSYALİST ÜLKELERLE iYi ilişKİLEniN SÜRDÜRÜLMESİ VE GE LiŞTiRiLMESi TÜRKiYE' NİN DIŞ pOLiTİKASININ ESAS l·NSı:R­LARıNDAN BiRi OLMALIDm.

� Dt� politi kada CHP'nin tutumu as l ı nda aynıdı r .

C H P sadece aynı i l i�ki ler çerçevesi iç inde "dahc. ba­ğımsızu , "daha k i ı i l iği olan" bir d l i pol i t i ka istemek­tedir. Oysa emperyal ist-kapitalist dünyan ın ekonomi k , mal i , askeri i l i�ki l eri ağı iç inde kal ı p bağımsı:. v e k i ­i i l iği olan bir d ı � pol i tika gerçekle�tirmek mümkün de­ğ i ldir . Türkiye i ç in geçerli dıı pol i t i ka , askeri bloklar dıı ı , bağ lant ı s ı z , s i l ôhsız lanmadan ve barlitan yana bir pol i t i ka gütmektir. Türkiye toplumsal yapısıy la , emperyal izmin sömürü ve baskısı a l t ında, d ı ıa bağ ım l ı geri kapitalist b i r ülkedir . Yeri üçüncü dünya den i len anti -emperyal ist ülkeler safı ndad ı r . Türkiye bu duru­munun b i l i ncinde al arak bu ülkelerle iyi i l i iki ler ge­l i �tirmel i , onların anti -emperyal ist direni � ler i n i , hare­ketlerini ve sava�larınl desteklemel idir .

Egemen s ın ıf lar ın ve iktidarların yukarıda k ı saca bel irttiğim dı� pol i ti kas ına rağmen objektif ıartlar on­ları yine de aksi yönde giri� im lere zorlam ı ıt ır . Büyük bir gecikmeyle, üçüncü dünya i l e i l i iki leri iy i le�tirme giri,imlerine az çok gidi Idiği gibi , Orta Doğu sorununa ve Arap ü lkelerine kar�ı da daha faz l a bir i lgi göste­ri imeye bailanm ı �tı r . Sekiz y ı ldan beri de burjuvazi ve iktidarları fi nansman zorluklarını Sovyetler Bir l i ğ i ­ne bai vurarak giderme durumunda kalm l it ı r . Bugün de, finansman kaynakları bakımı ndan en s ı kl i ı k kal ı ndığı bir zamanda Sovyetler Bi r l iğ i 'nden 100 mi Iyon dolar sağlanmı�tı r . Sosyal ist ü l kelerle iyi i l i �k i lerin sürdür ü l ­mesi v e geliıtiri l mesi TUrkiye 'nin d 1i pol i t ikas ın ın esas unsurları ndan biri olr.ıal ıd ı r .

Türkiye d ı ı güvenl iğini ; Birle�mi� Mi l let ler'de. Avrupa Güven l i k ve iıbi r l iğ i Konferansı ve genel si lah­s ız lanma gibi askeri bloklann giderek tasfiyesine yöne­l i k kol lektif hareket ve tedbirlerde , çevresindeki ü l ke­lerle saldı rmaz l ı k ve dost luk andla�maları ndaarama l ıdır . emperyal ist-kapitalist kampa bağ lanmaktan vaz geçme­l id i r .

Kısacas ı , TUrkiye'de i ktidarların bugUne kadar i zledi kleri ve ıimdi de i z lemede direndi kleri dli pol i ­ti ka Türkiye'nin objektif durumunun gerekle:-ine ve gerçek m i l l i ç ı karlarına ters dUımüıtUr ve dUımektedir . Sorun , bu durumun deği,tiri lmesidir .

• Geçtiğimiz günlerde komandol. ı-. KÖV- YSE-iş Sendikası Ankara 5 . Şube ve Seydişehir Özgür Aıümin)1.ım-iş Sendikası kongrelerine saldırtı ldı. Bu olayların önemi ve anlamı nedi r ?

Bu konuda yay,nlad'ğ,m oz bi ldiride de be l irtti ­ğimiz g i bi , MC HukUmet in in ve onun yardımcısı ko­mandolann ve diğer gUç l er in sürdUrdOğü baskı ve ıiddet

Page 9: Yürüyüş 75 015

"DEMOKRATiK GüCLERiN

-

YÜRÜYÜŞ, 15 TEMMUZ GÜNÜ, TÜRKiYE i şçi PARTisi GENEL BAŞKAN l ' NDAN BiR DEMEÇ AL D ı '

EYLEM SiR!iGi" BU SAYFALAR ıMIZDA, SAY I N BEHicE BORAN ' I N DEMEC i N i OKUYACAKS I N I Z .

uygulamalarını n as, 1 hedefi iıçi s ı nı f.dır . Dikkat edi ! ine i

azgın saldırı hareketleri yüksek öğrenim gençl iğ in in d ı ş ına tOjır ı lm l i l Gerede 'deki olaylarla s iyasi parti l ere ve ytlnet ici lerine , Diyarbakır'da do demokratik özgür­lüklerin i ku l lanarak fOjizmi protesto eden halka çev­ri lmiştir . Şimdi ise , Seydijehir 'de ÖzgUr Alüminyum-ii ve Ankara'da Köy YSE-iı 5 . Şube kongrelerine baskın­lar yapı larak işçi s ın ıf ın ın gerçek sendikal horeketine yöne l t i Imiştir .

Burjuvazi ve MC i k tidarı iıçi s ın ıf ,nın pol i t ik ve ekonomi k taleplerinden ve mücadelesinden çok rahat­s ızd ı r . Sermoyeci s ın ı f burivilazi s&nUrüyü yoğunloi­tmp kôrler ı n ı arttırabiirnek i çi n ijçi s ın ı f ,n ı mutlaka baskı ol fına olmak isteğindedir . OECD ve I MF gibi d ı � destekleyici leri de i�çi taleplerinin dizginlenmesi ge­reğini bel i r tmektedi ler . Ayrıca demokrasinin temel direğin in, güvencesi nin ve dinamosunun i�çi s ın ı f ı o l­duğunu bu dı� ve iç sömürücü çevreler b i lmektedir ler . Bunun iç in de tüm fa�izan baskı ve saldırı l ar ın esas he­defi i�çi s ın ı f ın ın ekonomik ve pol i ti k hareketi ve ba­ğ ımsız örgütleridir .

• YÜRÜYÜ�·i.in ı·ı. sayısında "AP' nil, C I I P'ye yumuşarna öneri si : �ıı ıp. �[SP ve Tip'j kapaımak" başlıCı ile bir haber çıktı. Bu haberi. TİP bakımından nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Baskı v e sald ı r ı lar ın ba� hedefinin i�çi s ın ıf ı o l­duğunu ve bunun nedenlerini az önce be l i rtt im. Tip'i ı kapatma niyeti bunun bi r parçasıdı r . Anti -demokrati k , fa�izan yönetimler de:nokrosiy i hepten tasfiye gir i� imi­ne , her yerde ve her zaman, i�çi sınıfının bağımsız po­l i t i k partisini ve gerçek , özgür send ikaları ortadan kaldırmakla bailarlar . AP i ktidarı zamanında esl:i T ip' i kapatmak için de defalarca Anayasa Mahkemesine ba� vurulmu�tu , oma partiyi kapatmak, 1961 Anayesas ın ın f i i len askıya a l ı ndığı 1 2 Mort dönemi nde ancak müm­kün olabi Idi . Üç kez değiitiri Imi) bugünkü Anayasa dahi yürürlükte oldukça partimiz in kopatı labi Imesi hu­kuken mümkün deği Idir . Ama hukuk her zaman zorla­nabi i i r , zorlanıyor do . Ne var ki bugün Türkiye , top­lum yapıs ıyla, 1971 öncesinden çak daha i leri bir çiz­gidedir. 12 Mart dönemi , onu uygulayanları n umduğu gibi , sol ' u , ki t lelerin demokratik gel i)mesini bastıra­mam1i, si ndirememi)t i r . Toplumun sol doğrul tusunda gel i)mesi daha güçl enmi�ti r . TUrkiye art ı k , sadece sağcı part i l ere inhisar eden, burjuva partilerin in nöbetle)e i ktidara gel ip gittiği göstermel i k , sözde bir "demok­ras i"n irı hUküm sürebileceği bir ülke olmaktan Ç ıkmı)­t ı r .

• Demokralik ortamın sağlanması ve güvence�'e alınmasında neleri öng9rü\'orsunuz? .

GünUmüzde ve önUmüzdeki sUrede güncel ve ive­di sorun pol i t ik demakratik le)medir . DÜ)ünce ve örgüt­lenme özgür lüklerine set çeken fa)ist 1 4 1 . ve 142 . mad­delerin kaldırı lması , Toplantı ve Gösteri YUrüyUileri , Dernekler Kanunları n ın demokrati k bir i çeriğe kavuı­turulmalar ı , GUven l i k Mahkemeler in in lağvedi lmes i , referandum , memurlar dah i l tUm çal ı)anlara grevl i , top­lu söz le)meli sendi kala)ma hakkı , genel grev , dayanı)­mo grevi ha�..ıar ın ın yasala)mosı , vb. hedefler Türki­ye'deki demokrasiye i l er i bir düzey kazandırac:ı� he­derıerdir. Ama bunlar ı n kazanı lmasında i l k koıu l , ba�-

ANTi-DEMOKRAT i K , FAŞizAN YÖNETiMLER DEMOKRASiyi HEPTEN TASFiYE GiRi şiMi N E , HER YERDE VE HER ZAMAN, i şç i S ı N ı F ı N ı N BACIMSIZ POtiTiK PARTisi N i VE GERÇE K, ÖZGÜR SENDi KALARI ORTADAN KALDIRMA K LA BAŞLARLAR. AP i KT iDARı ZAMAN I N DA ESKi T ip ' i KAPATMA K içiN DE DEFALARCA ANAYASA MAHKEMESiNE BAŞVURULMUŞTU, AMA PARTiyi KAPATMAK , 1961 ANAYASAS ı N I N F i ilEN ASKıYA Alı N D ı C ı 1 2 MART DÖNEMiNDE ANCAK MÜMKÜN OlABi lDi . Üç KEZ DECi şTiR i lMi ş BUGÜN KÜ ANAYASA DAHi YÜRÜRlÜ KTE OLDUKÇA PARTIMIZIN KAPATılABilMESi HUKUKEN MÜMKÜN DECilDiR. AMA HU KU K HER ZAMAN ZORLANABiıiR, ZORLANıYOR DA. NE VAR Ki BUGÜN TÜR K iYE , TOPLUM YAPıS ıYLA , 1971 ÖNCESiNDEN ÇOK DAHA ilER i B iR çiZGiDEDiR . 1 2 MART DÖ NEMi , ONU UYGU LAYANLARıN UMDUCU GiB i , SOL ' U , KiTLELER i N DEMOKRATiK GEıişMESiNi BASTıRAMAMI Ş , S i N DiREMEMişTiR. TOPLUMUN SOl DOCRULTUSUNDA GEıişMESi DAHA GÜÇlENMi şTiR. TÜRKiYE ARTı K, SADECE SACCI PAR TilERE iNHisAR EDE N , BURJUVA PARTilER iNiN NÖBETlEŞE i KT i DARA GElip GiniCi GÖSTERME ı i K , SÖZDE B i R " DEMOKRASi"NiN HÜ KÜM SÜREBilECECi BiR Ü l KE OlMAKTAN Çı KMı ŞTıR .

ta i�çi s ın ı fı olmak üzere tUm emekçi s ı n ıf lar ı n , demok­ratik güçlerin kararl ı mücade lesidir . Demokrasi müca­delesi özünde bir s ın ı f mücadelesid i r . Bu unutulmama:­ı ı d ı r . Çünku anti -demokrat ik eği l im ve uygulamalar ın kaynağı burjuvazidir . Onun i çindir ki demokrasinin savunulmasın ın ve geni�leti lmesinin en karor l ı gücü i�­çi s ın ı fıd ı r .

Mu bakımdan demokrasi mücadelesi soyut b i r öz­gürlük mücadelesi değ i ld i r . Somut olarak. be l l i s ı nıf­lara, egemen s ın ırıara karil veri len ve ver i lmesi gere­ken bir mücadeledir . Anti -demokrat ik eğ i l imler in , fa­)izmin enge l lenmesi ve demokrasinin geli�tiri lmesi iç in burjuvaz inin pol i t i k iktidar ın ın teme l i olan ekonomik gücü de en az ı ndan s ın ı r lanma l ıd ı r . Burjuvazinin eko­nomik kalelerinin tasfiyesini hedef almayan bir demok­rasi mUcadelesi ka l ı cı ba�arıya u la)amaz . Dı) ticare­t in , bankaları n , sigorta �irketlerinin, teke l lerin kamu­la�tı r ı lması , yurt çapında ve kısa sürede uygulanarak gerçekle)tiri lecek bir toprak reformu yapı lması bu he­derıer aras ındad ı r .

Ayrıca, burjuvaz inin buıunle)tiği emperya l i zm de hedef al ınmal ıdi l . Emperya l i zmin, kendi sömUrü 091 iç inde olan ülkelerin demokratikle�mesine nos ı l kor i ' koyduğu , e l inden geldiğinde bu mücadel eleri nası l bos­tırdığı ve bu yolda ne gibi tertiplere girdiği herkes ta­rafından bi i inmektedir .

Ancak bu i k i durumu dikkate o lon bir demokrasi mUcadelesi ba�arıya u la�abi l i r . Aksi halde, geçici ba­�arılar elde edilse bi l e , fa)izm tehli kesi yine olur ve faiist mihraklar yine f ırsat kol l omakta devam eder ler . Bülün demokrat ik gUçler bununb i l i ncinde olmak zorun­dadır . Demokratik güçler bu bi l inç le demokrasi mUca­delesinde yerlerini olmak durumundadır lar .

Böyle bir bi l inç ve eylem platformunda sağ la­nacak demokratik gUçlerin eylem birl iği , fa)izme ve emperyal izme kar�ı mUcadelenin kaç ın ı lmaz bir zorun­lu luğudur. Bu eylem birl iği ve dayanı )mada, i�çi s ın ı­f ın ın öncUlüğunü soğlamak ve peki�tirmek i se sos}'a list­lerin ba)ta gelen görevid i r . Partimiz i n Merkez Yöne­tim Kurulu tarafından kabu l edilen demokrasi mUcade­lesine i l i)kin, " Demokrasi Bildirgesi" önUmUzdeki gUn­lerde kamuoyuna açık lanacaktı r .

• Bazı kişiler. bugünün !sorununu. yalnızca demokrasi mücadelesi olarak sınır1 lyorlar ve bu yüzden de C HP'nin desteklenmesini veya C HP'nin bu görevi yerine geti rmesini beklemeyi öneriyorlar. Bu öneriyi nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Bir önceki sorunuzu cevaplarken be l irtt im, de­mokrasi mUcadeles in in kararl ı gü<:.ü i�çi s ın ı f ıd ı r . De­mokrasinin güvencesi de odur. i)çi s ın ı f ın ın bağımsız pol i t i k hareketinin , partis in in olmadığı yerde demok­rasi mUcadelesi aksor, be l i r l i bir çizginin ötesine ge­çemez, s ı n ı r l ı ve güdük ka l ı r . Ancak iiÇi s ın ı f ı karar l ı , tutar l ı , sebatl ı , sonuna dek giden mücadele ver i r , kay­pokl ığa, z ikzaklara dU�mez , tes l imiyetçi almaz . Bu­gUnün ivedi gUndem maddesi demakı atik le�medir ; de­mokratik hak ve özgUrlük lerin tom boyutlar ıy la ya�om­do gerçekl e)tiri Imesidi r ; bu doğru . Ama bunu sadece CHP'den beklemek yan l ı ) t ı r , bir anlamda kaytormocı­I ı kt ı r . CHP'n in kendi çizgisi nde tutorlı kalabilmesi bi­le onun solunda i)çi s ın ı f ın ın bağıms ız pol it i k hareke­t in in gel i ımesi ne ; ağ ı r l ığ ın ı , i t ici gücUnU duyurmosına bağl ıd ı r . BugünUn sorunu demokrasi mUcadelesidir diye i)çi s ın ı f ın ı CHP'nin "peiine tokmak ise , i�çi s ın ıfı ha­reketini saptırmakton öte, demokrati k le)me hareketinin gel i�mesini de köstekler. Kaldı ki , az önce i)aret etti­ğim gibi , tutar l ı bir politik demokrasi mücade lesi geri­ci l iğ in , faıizmin ekonomik temeline ve emperyal i st­kapitalist dUnya i le olan i l işki l ere kar�ı do verilmek zorundadır . Bu ise CHP'nin demokrasi anlayıı ın ı ve programını a)maktadır .

Demokrati k hak ve özgur luklerin tom boyutların­da gerçekle)ti r i lmesinden yana olon tüm örgUt ve hare­ketler, CHP dahi l , bu uğurda mUcade lede, bu yönde 9iriıimler yapmada beraber olabi l irler , eylem bir l iği olu)turabi l i r ler " Amo demokrasi mUcodelesini siyasi por­ti olarak CHP'ye bırakmak, mücodelenin yürUtulü)unü ondan beklemek, yukarda k ısaca belirttiğim neden ler le , demokrasi hareketine yarar deği l , zarar verir.

Page 10: Yürüyüş 75 015

Tekerlekli arac üretiminde ulusal sanayİ

SAVUNMA SANAyi iNi KURMA AMACIYLA SAC'>LANAN E K FONLAR, YABANCI SERMAYEli YATıR ıMLARDA BAC'>IML l L l K YARATACAK BiçiMDE KULLAN ı l ıRSA, YALNıZCA SERMAYE s ı N ı F ı NA YENi MADDi OLANAKLAR SAC'>LAR.

Türkiye'de Silahlı Kuvvetler. Amerikan yapısı araç. gereç ve par­çalara. Türkçeye denkdüşen kavram­lar bulmada son derece eaşarılıdır. Vi' es kutusu yerine kavrama kutusu, paletli araçlar yerine tırtıllı araçlar denilmesİ verilebilecek çok sayıda örnekten yatnızca ildsi. Bu çeşit Türkçe kavramlano kullanılması, Ticaret Bakanlığı'nın sermaye sını­fından aktarma. MHP yanlısı müste­şarının " İsraf Ekonomisi" adlı yapı­tının "Dildeki israr' bölümüne. TRT Işgalcısı Yalçıntaş'ın "Anayasa Dili" anlayışına ne derece denk düşer bi­lemeylz ama bunların kulağa boş gel­diğin/ söyleyebiliriz.

TEKERLEKLİ ARAÇLAR

i HALESi

Silahlı Kuvvetlerin kullandıgı, kulağa hoş gelen kavramla dan biri de "Tekerlekli Araçlar". Milli Savun­ma Bakanlığı Basın ve Halkla ilişki­ler Ş,obesl bu araçlarla ilgili bir açık­lama yaptı. Açıklamaya göre Silahlı Kuvvetlerin tekerlekli araç ihtiyacı "milli sanayi"den karşıtanacak. Bu amaçla. ordunun ıo yıllık çeşitli cins ve tonaJdaki taktik ve Idari tekerlekıı araç ihtiyaçları en yüksek oranda yerlı parça kullanılarak. yurt içinde Imal edilmesi koşuluyla ihaleye çıka­nhyor.

Bildiride ayrıca e lektron/k sa­nayiinin kurulması konusunun- da ele alındığı açıklanıyor. Bu amaçla da "Elektronik Sanayiini Geliştirme Politikası Esasları" Kararnamesinde öngörülen " Elektronik Sanayii Anonim Ortaklığı " nın kuruluşunun hızlandı­rolacağı belirtiııyor.

ULUSAL SAVUNMA SANAYİ

ve SOSYALiSTLER

Ulusal savunma sanayiinin ku­rulınası önerileri yeni değiL. Yıllar boyu. ilerici yurtseverlerin tUm suç-.

lamalara karşın cesaretle savunduk­ları bır görüş. Sosyaııstlerln. bağım­lılık yaratan anlaşmalarla, emperya­list Ulkelerden sağlanan tüm yardım­lara karşı ç ıkışının haklılı!:ını tarıh doğruladı. Tarihin akışı geleceğı be­lirler, ı;lusal savunma sanayiinin kuruluş çalışmaları ve bunun gerçek­leştlr/lmesl ıçın 1974 Kıbrıs bunalı­mını beklerneye ve bu somut olaydan

YÜRÜYÜ Ş - 22 Temmuz 1975 - ıo

ders almaya gerek yoktu . Geçmişi değerlemek . larlhln akışına bakmak yeterli idI . Eğer sosyalistler yıllarca önceden, Türkıye'yı bağımlı kılan, onu yarı yolda bı rakacak olan, tüm ikili ya da çok taraflı anlaşmalara karşı çıkmış, ulusal savunma sana­yiinin bir an evvel kurulması yolunda mücadele vermiş ise bunun nedeni sağlam bir kı lavuza sahip olmaların­dadır. O kılavuz da tarihtir.

YENİ GÖREV

Sermaye sınıfı Iktidarınca sür­dürülen. çok yönlü tartışmalara ne­den olan ulusal savunma sanayii, amaçlı olarak yanlış bir görüşe te­mellendlrilmek isteniyor. Bu yanlışı ortaya koymak. bu konuda tüm yurt­severleri uyarmak tarihin bize yük­lediği yenı bır görev.

Mi l l i Savunma Bakanlığınca açıklanan bildiride. tekerlekli araç­ların "mil li sanayi"den karşılanacağı belirtiliyor, Sorun, tekerlekli araç üretebilecek mevcut yatırımların. ne denli "milli" olabi leceğinden doğuyor ve hızlı bir tekelleşmenin giderek ağırlık kazandığı ülkemizd� hangi sa­nayiin mill iliğinin ne tür bi r mercek­le bulunacağında düği.imleniyoı".

Türkiye'de. devlet sektörünün ve özel sektörü koruyucu politikanın oluşturduğu elverişli koşullarda bır sermaye birikimi ortaya çıkmış. bu birikim 1950 lerderı sonra daha da artarak sermayenin yoğunlaşması ve merkezileşmesi olayına dönüşmüş ve son 10-15 yılda tekelleşmeye yol aç­mıştır, Ancak bu tekeııeşmenin ge­lişmiş kapitalist ülkelerdeki

' tekel­

leşmelerden farklı yönleri var. Tür­kiye'deki tekellerin dünya çapında ya­tırımları, etki ve güç leri yok. En önemlisi ,bu teke llerin işbirlikçi olma­ları ve ne kadar büyüyüp güçlenseler de dışa bağı mlı hklarını sürdürmele­rI.

Türki�'e, savunmasının ister­lerini. kendi ilikesinden. güç durum­

da kaldığında ikmal kesintisi olmak­sızın sağlamak istiyor, TUm Ilerici yurtseverlerin. başta işçi sınıfı ol­mak üzere asker ve sivil ayd ınların özlemi bu yönde. Bu nedenle açıkla­mada da "milli sanayi" kavramına yer veri lmiş. Ancak milli sanayi de­mek yalnızca üretimin yurt içinde yapılmas' demek değiL. Tüm p�rça­larıyla. !eknoloJ)slyle. sermayesiyle yerlı üretım demek.

iŞBi RliKÇi

SERMAYE SıN ı Fı

Bu koşullarda sermaye s ınıfı­nın yeni bır yutturmacasıyla karşı karşıyayız. Amerıkan askeri yardımı ne kadar bağımlılık yaratıyorsa, em­peryalist ilikelerden alınan, devletten devlete olmayan. bağı mlılık yaratıcı hüküm ler taşıyan a, . ıaşmal,rla Ba�ln­nan, dış kredilerle özellikle yabancı

sermaye ile kurulmuş tekeııeree ilre-

var mıı ? tfleeek savunma ihtiyaçları aynı de­recede bağım l ı lık doğuracak.

Türkiye bunun somut örnekle-o rini yaşadı. Hatırlanabtlecek kadar yakın örnekler bunlar. İşte. Kıbrıs harekatı sı rasında Mobil ve ShelPln Ataş raftnerisindeki oyunları. Üreti­mi kısma, ithalatı durdurma girişim­leri. Devlet, tüm yurtsever bürok­ratlarırı çabalarına rağmen bunlarla başa ç ıkamadı. Daha da önemlisi sağlanan hükümel değişikliği sonuc';. m l l U leştırilme lerine Iki gün kal a , işbirlikçi sermaye sınıfının iktidarın­ca. istekleri kabul edilerek sömürü­lerini sürdürme olanağı sağland ı .

Yabancı sermaye kanunuyla Tür­kiye'ye gelen ve gerçek anlamıyla ba­ğımhhğın somut örneğini veren bu uluslararası kuruluşların sermayele­riyle yapılan üretim. ancak dünya kapitalizminin ve tekellerinin izin veı"diği ölçUde ve siirede yapı l abi lir,

Tekerlekli ar:ıç üretiminde du­rum bu=-.dan farklı olmayacak. İhale­ye çıkarı lacak bu istek Türkiye'de mevcut üretici lerden birine veri lecek. Teke "Iekıl araç ü retip de yabancı sermaye payı bulunmayan b i r yatırım Türkiye'de yok. En azından tüm las­li k fabrfka ları büyük ölçiide yabancı sermayeye dayanıyor. Bunlar ayrıca TIirkiye'de üreti lemeyen parçaları kendi ü lkele. in.den ithal ediyorlar. Bu parc;'alardan bi rinin hulunmaması i.ire­timln durm:ısı demek. Aynen kritik durumlarda A. B. D. nin uçak lastiği yollam�.ması veya Ataş'ta Mobil veya Shell ' in üretimi durdurması gibi.

S::>zkonusu açıklamada elektro­nik san"yilne de değınilerek "Elek­tronik Sanayi Anonim Ortaklığı " nın kuruluşunun hızlandırılaca�ı belir­ti liyor. 26 Kasım 1974 g\in ve 15074 sayı lı Resmi Gazetede yer alan "Elektronik Snnayiiı'i Geliştirme Po­litikası Esasları" na ilişkin kararna­mede: "yurt içi talep seviyesi ve ima­latın yliksek teknik bilgi gerektirmesi gözönünde tutularak ihracata dönük olmak üzere yabancı sermaye Ilişkisi Uzerinde çallşl lncaktıl'.'· deniliyor. Bu hüküm de gösteriyor kı bu sanayi kollarının da temelinde bag1mlı1lk ilişkisi var. "Millilik" içeride üret­mek değiı . tümüyle yerlı üretimi sağ­lamak.

DAHASı DA VAR

Sermaye, bu gelişmelerden çok mutlu olsa gerek. Llusal savunma sanayiinde devlet mi, özel sektör mü çekişmesi fiilen seı"maye sınıfından yana çözilme ulaş'yor. Ordunun te­kerlekli araç ihalesini alan firma gi­derek güçlenecek. Bu güçlenme tekel­leşmeyl de beraberinde ge' Irecek. Tekel, devlete satacağı malın fiyatını tek taraflı saptar ve fiyatını', dl ledl­ğ1nce yUksel! ebi ii r.

YUrüyüş'te çıkan, "Amerikan Ekonomisi U'lerine" başlıklı yazıya burada değinmekteyarar vaı·. Ameri­kan ekonom isinde. özellikle savaş

.,

sanaviinde ver alan tekeller. devlete sattıkları �alların fiyat ını, tüketici­lere mal satan tekp.llerden çok daha hızlı biı' biçimde arttırabllıyorlar. Devlelle b'utünleşmlş bu tekeller gere­ğinde kendilerine ters düşenieri har­camaktan da kaçınmıyorlar. Aynı ge­lişmelerin TUrkiye'de de i � leneceğini söylemek mUnecclmli k deği L .

Ayrıca. zaman içinde güçlenen savunma sanayi ininbir savaş s ' nayii­ne dönUşmesi işten deği L . Yazıda özellikle "savunma sanayii " denilme­sindeki amac; :labu. İç piyasayı doyu­ran ö?el sanayi dışarıda pazar buLma durumunda. Ya da Türkiye'yi savaşa sürüklemek zorunda. Ya çevrede sa­vaş olacak veya Türkiye savaşacak.

Son günlerde Milli �.:ıvunma Bütçesi 'ne ek . ödenekler sağlanıyor. Bu nedenle Parlam ento olağanüstü toplantılar yapıyor. Savunma sanayii­ni kurma amacıyla sağlanan ek öde­nekler. planlı temel ilkelere dayan­d ı r ı lmaksızın. yabancı sermaveli ya­tırımlarda. bağımlılık yaratacak bi­çimde kullanılırsa . . \·alnızca sermaye sınıfına yeni maddi olanaklar sağlar.

ÇÖZÜM NEDİR?

Clusal savunma sana�ıiinin ku­rulması bir sorunluluk. Ancak bunun sağlanmasında önem le üzerinde du­nılması gereken noktalar var. Özel­likle üzerinde durulması gerek"'!n nokta. "mill i savunmamızın. yalnız­c a yurt savunması gerekleri açısın­dan yeniden clü 7.enlenmesi ve örgüt­lenmesi"d i r .

Savunma sanayiinin özel kesime bırakılması. işbirlikçitiğini ispatla­mış sermaye sınıfını doyurmaktan öte bir yarar sağlayamaz ve Türki­ye'yi bağımlılıktan kurtaramaz. Tür­kiye'de sanayiin ulusallığı düşüni.i1e­meyeceği gibi giderek bağımlılığın arttığına şahit olmaktayız.

Bu koşu ı ı arda �(\il'kiye'nin ulu­sat sav\lnm:;ı: sanay iini bir bütün için­de düşürımek ve bi l' yandan temel sa­nayileri kurmaya çalışı rken diğer yandan devlet eliyle kurulacak i şlet­melerle sözkonusu sanayii geliştirme­ye çalışmak gerekir. Ama mutlaka tüm bağımlı lıklnrın orladan kaldırıl­ması en önde gelen temel çözümdUr . . ikili ve çok ta raflı anlaşmalarla k"U­rula.n ittifaklsrln getirdikleri artık açıkça görüldU.

TUrkiye'de sosyalistler olarak. amaçlı olarak bu tür yanlış temelle­re dayandırı lmaya çalışılan girişim­lerin, geçel'li çözümler getirmeyecc­ği inancını taşıyoruz. TUm yurtseveı'­ler de bu düşünceyi payı_şmak duru­munda. Son söz hUkUmetin olabilir. sorumluluk mutlaka cephe iktfdarıntn­d ı r. Ancak bu yanlışlığın yine hatır­tatılmasında ve Silahlı Kuvvetlerin, bu konudaki çalışmalara katılan. i Le­rici yurtsever teknik kadrosunun. ge­rekıı girişimlerde bi r kez daha bulun­masında yarar var. Aksi haldo, olay­lar yenıden sosyalistleri doğrulaya­cak.

Page 11: Yürüyüş 75 015

• • •

Dış ilişkileri TUSIAD mı belirliyor?

TüsiAD, iRAN'DAN SONRA ŞiMDi SUUDi ARABisTAN' I N PEşiNDE. DERNE K, NEDE NSE LiBYA iLE PE K iLGiLENMiYOR. BU E L BETTE BiR RASLANTI DE�iL . ÇÜNKÜ, SUUDi ARABISTAN, AME R I KA' N I N ORTA DO�U BE KÇiLER iN iN i KiNCisi .

Türk Sanayici leri ve I�odomlorı Derneg; (kısa odırıo TÜSiAD) yen; bir gir iş imin i çi nde . Iran'den sonra Suud i Arabistan lo i l i�ki lerin gel i�t ir i lmesine çal ı� ıyor. Derneği n yayı n organında ıöyle yazıyor : " TüsiAD tarafı ndan baj­lotdon Iran i l e ticari i l i şk i ler i n , hü­kümet/er düzey i nde sürdürUl üp gel işti ­r i lmesi ve nihayet Devlet Başkanları aras ında i ki ü l ke yarar ınasonuçlar ve­rebilecek anloşmalar ın imzalanması �emnunluklo karş ı lanm ı ş t ı r . TüsiAD, Iran konusundaki tecrübenin olumlu so­

nuçların ı n verd iği cesaret ' I e benzer bir i l işkiyi Suudi Arabistan iı adamları i l e tesis etmeye çal ı şmaktad ı r . it Yakın­da Suud; Arabistan iş adamları Türki ... ye'ye gelecek. Turkiye sermaye s ı nı fı do z iyareti iade edecek.

TÜSiAD " r SERMAYE SıNıFı

TüsiAD, Türkiye'de s ın ı f esasına göre kurulmu� derneklerden biri . Ser­maye sı n ı fı n ı n iç çel iiki lerini n doğur­duğu farkl ı laima sonucu ortaya Ç ı kan ve büyük ölçüde tekelci kesimin ç ı kar­ları n ı kol layan bir dernek . 1 960' larda bel irg in le�meye ba�l ayon sanayi l eime, sanayic i kesimi tüccar kesiminden ayı ­rarak, kendi adına ve ç ıkarı na istem­ler i l eri sürmeye zorladı . içten içe sü­ren , finansman kaynaklar ın ın ele geç i ­r i lmesi savai l , sanayici kesimle tica­ret ve tar ım burjuvazisi aras ındaki çe­l iıkiye neden oluyor. Tüs iAD bu çe­I i�ki ni n somuttaki görünümlerinden biri. Sanayi ooalar ı n ı n ve bir üst kurulu� olarak Türkiye Ticaret Odalar ı , Sanayi Odaları ve Borsalar Bi r l iğ i 'n in yasal kurulu�lar olarak var l ı kları hat ı r lana­cak olursa TüsiAD ayrı l ığ ı ndaki anlam daha do açık olarak anla� ı l abi l i r .

EM PERYALiZMiN SADıK BEKÇiLERi YLE

i LişKi LER Türkiye'de d ı� i l iiki leri düzen­

leyen , Türkiye'yi devletler katında temsil eden, i l i ik i ler i gel i �tiren , tüm onlaima yapma yetki leri n i , olanaklar çerçevesinde bünyesinde bulundurmaya çal ı ıan bir bakanl ı k var: Dli ii ler i 80-kanl ığ ı . Bo�ar ı l ı ya da bOiarı s ı z , an­cak yetki O 'nun . Yasalar gereği böy­l e . Fakat son zamanlarda bu bakanl ığa bir rakip ç ı kt ı : Türk S"anayic i ler i ve ii Adamları Dernegi .

Gerçe�ten, i ron ' la Türkiye ara­s ı ndaki i l i�ki lerin canl anması iç in i l k adımlar TüsiAD tarafından at ı ld l . Da­ho sonra Cumhurba�kanı ' n ı n iran z i ­yaretine katı lan Çağlayang i l baikan­l ığ ı ndaki Dliiileri Bakan l ığ ı heyeti , sermaye s ı n ı f ı n ı n ç ı karlar ı n ı yak ı ndan i l g i lendiren anlo�maları imzatadı . Ser­maye s ı n ı fı mutluydu . O tarihe kadar duragon bir görUnUme sahip TUrkiye­iran i l i�ki l er i bir raya olurtuluyordu . ii adamlar ın ın i ron ' ı ziyaretine kadar bir Büyükelçi atamayı akı l edemiyen Dliii lerine, bu görev ı dönUilerinc.Je ii adamlarınca hat ır lat ı l ı yor , aylarca boı bulunan Tahran ııuyUkelç i l ;g; de böy lece büyüke lç isine kavuıuyord� ,

Bu sonuçton gUven olon TÜSIAD �imdi Suudi Arabistan ' ı n peıinde. Er­bakan ' ı n beceremediğin i gerçekleitir-meyi amaç l ıyor. Ancak daha önce ku­rulan ve gel iıl i r i lebi lme olanağı çok yUksek b;r i l ;ıki daha var. Yal nı z bu ; I ;ık; CHP tarafından kuru ldu. Gel iı­tiri lmesi bu dönem iktidarlarına dutlU . Her nedense Dernek , Libya i l e yete­rince i lg i lenmeye yatkın gÖrUnmUyor .

KUikusuz bunlar rast lantı değ i l . Orta Doğu ıda Ameri kan emperyal iz­min in iki önem l i bekçisi var : Amerikan ç ı karlarını korumak iç in , halk ın ı k ı z­g ı n saç üzerinde k ızartan iran ve Or­taçağ karan l ı kları nda yaiayan insanlar ülkesi Suudi Arabistan . Ameri ka bu i ki ü l ke l i gerici i ttifakına Türkiye ıyi de kotmak istiyor. TüSiAD ' ı n gir ii imleri­n i n bu yönde gel iimesi gerçeklen i l ­g inç . libya'nı n , Orta Doğu'nun bu ik i gerici ül kesinden çok farkl ı b i r durumu var, SERMAYE S ıNıF ı , DEVLET ve

EMPERYALİ.ZM BÜfÜNLÜCÜ Sermaye s ın ı f ın ın devletin gö­

revlerini y�klenmesi pek yadırganmıyor.

Yadı rgamaman ı n hak l ı nedenleri yok deg i l . Sermaye sı n ı fı devletle öylesine iç l i d l � l ı oldu ki kimsenin akl ına, Der­nekler Yosası lna göre kurulmu� b:r der­neğ i n , Türkiye'yi tems i l yetki s in i ne­reden ald ığ ın ı sormak gelmiyor. Bakan­I ı k lar ın en yetki i i yerleri ne kendi iç in­den yetiime adam l ar ı n ı geliren serma­ye sı n ı fı , yetenekl i-bürokratları zaman zaman kadrolarına aktararak devletle bUtUnl·ı;yor.

Bu orada sermaye s ı nıf ı n ı n eko­nomide kari ı l ait ığı tı kan ık l ı kları ha­t ır larsak, u lkelerarası i l iiki l eri gel ii­tirmede devlet in de önüne atı larak aceleci davrpnmaları n ı n nedenini kav­royabi l i r iz . Sermaye s ın ı f ın ın i ki ö-

DIŞ TİCARET AÇıCı H I ZLA A RTI Y OR

1975 yılı yaı�ıland ı , Yarım yılın dış ticaret bilançosu. tek kelimeyle facia. ithalat 2 milyar 367 m ilyon 677 bin dolara ulaşırken. ihracat 637 m i lyon 878 bin dolar dolayında. Açık. i m i lyar 729 mi lyon 799 bin dolar.

İthalat hızlı artışını Haziran ayı nda da muhafaza etti , Hai' İ ı an ayı ithaı'au 480 m i lyon dolar. Buna karşın ihracat geçen yıla oranın çok düşük bir seyir i z.liyol', Haziran ayı ihracatı 104 milyon dolaı'.

İhracatın al'U ı n lamamasl cep­hecileri huzursuz edlyoı'. Bu nedenle ihracatı artırıcı tedbirler alıyorlar. Ancak alınan tedbirler de para etmi­yor. Bu konuda ençok sarıldıkları can simidi İhracatta Vergi bdesi. Bu konuda bir dizi yeni tedbirler alı­nıyor. Vergi iadesinin hızla ve derhal

yapılmas ı . iade 01'an1a1'ının yükseltil­mesi öngörüıüyor.

İthalatta ise hızlı artışa karşın alınan önemli bir tedbir yok. Her ne kadaı' demirde c'f i gümrükle ithalat olanağı ortadan kalktıysa da ��iden hiç değilse bir kısım demir çeşilleri için aynı olanağın sağlanacağı söyle­niyor.

Bu arad a . açığın tuzla büyüme­sine karşın gerek ithalatta gerekse i hracatta tedbil' alınmaması. dövize çevrilebilir mevduat hesabı yoluyla yeni olanakların sağlanmasına bağla­nab i H r , Ancakbu son olanağın doğur­duğu bir sonuç var. Devalüasyon yap­ma olasılığı bit' hayli zayıflad ı . Mer­kez Bankası ' nın kur garantisi verme­si. yapılacak devalüasyonda. farkın ı8z1ne kaynaklarından ödemIL�si run lu luğunu dOğuruyor .

EKONOMİK UZMA!'J I)AN YOKSUN MUHAlEFET:

OSMAN SAFFET AROLAT

nem l i dar boğaz i var. Dı) kredi ve pazar . iç kredide s ın ır lara gel inmesi , d ı) kt!diyi zorunlu kı l ı yor. Dıı kredi sağlamada karıı laı ı lan gUçlUkler bu tUr i l iiki ler i ç inde çözUmlenmeye çal ı � ı ­l ıyor. H ız l ı fiyat artııları ise içeride satınalma gücünü k ı s ı t lad ığ ından dı� pazar bulmak zorunluluğunu ortaya Çı karıyor, Bu açıdan iran ve Suud i Arabistan, petrolden kazand ı kları do dikkate al ı nırsa, önem l i ik i pazar ola­rak değerlendir i lebi l i r . Ayr ıca serma­ye s ın ı f ın ın tüm gücüyle ve tom ikti ­dardayken en kısa zamanda dliar ıy la iıbirl iğ ini yoğunla�tırması ve giderek, emperyal izmle bütünleimesi nihai 0 -

maçlarına do uygun dü�üyor . Amaç i ktidarlar ın ı mümkün olduğunca uza­tobi lmek . Ancak bunun zorluğunun fark ındalar.

Dernekler Yasası , derneklerin pol i ti kayla uğra�amayacağın ı hükme bağl ıyor. Bu hükmü yasaya koyan ser­maye part i l eri . Ama sermayeyi temsi l eden bir dernek, bırakın i ç pol i t i kayla uğra�mayı , dı� pol i t ikada do etkin oluyor. HükUmet politi kası nı yönlen­dir iyor, daha ua ötede i l iiki /er kuru­yor. Bunun önündeki parovana, "mi i ­I i c.J ı � pol i t ika" yutturmacası . " Dl i po­l i t i kanın pol i t i k görü�lerle i l i�kisi yoktur" teranesi .

As l ı nda, sermaye s ı nı f ı n ı n , dev­letin d l i politi kas ın ı resmi ya do gayrı resmi yol lardan bel ir lemesi arası nda büyük bir fark yok . Fakatasıl öneml i s i �u : Sermaye s ın ı f ına açı lan gayrıresmi kapı ları n ba�kalarına sı k ı sı kıya kapon­ması . Dernekler yasas ındaki , u luslar­arası i l i�ki l er kurmaya nası lsa i zin ve­ren hükmün sadece be l l i kuru lUilar i ç i n uygulanması . " Mi l l i d 1 i pol i ti ka" teranes iy le , k it le ler in ve i�çi s ı n ıf ı nı n d l i po l i t i konı n bel ir lenmesi ne katı lma­s ı nı n engel lenmesi . Hattô siyasi part i­lere bi le bunun yasaklanması ,

C HP

MC Hükümeti kar�ısında ono muhol efet görevini sürdüren c:HP kurmayı çok önem l i bir k6nuda güçsüz lü­ğünü her geçen gün biraz daha bel i rg in iekilde ortaya koymaktad ı r . ECe,vit ve çevresindek i ler , tartı�malürı mümkün olduğU kadar .r::konomik konular d ı � ına kaydı r­maya çal ı �moktodı rl ar . Bu demokrasi sorununun yüzey­sel bir iekilde ele a l ı nması demekti r .

Kimi lerine göre, b u tut�m öze l l i kle d ı �ekonomik meselelerde CHP'n in entegrasyonuno olan bag ı m l ı l ı ğ ı ­n ı n , M C Hükümetinden b i l e daha sağ bir tutum doğu­racağ ı n ı n açı�a ç ıkması endiiesinden i leri gelmekted ir . .... im i lerine göre, iç pol i t i kada CHP'nin i�bir l iğ j hel in­de bulundugu büyük sermaye gruplar ı nı , öze l l i kle Koç grubunu ürkütmeme Ji leğ ine dayanmaktadı r . i�tanbul sermayesin in , Adana grubu kar� ı s ında son y ı l larda ye­digi darbe ler kariısında, CH P'ye yakı nla�t ıg ı , bu konu­da MSP-CHP koa lisyonunun dağ ı lmas ı na etkenmesele­ler ç ıkt ığ ı , art ı k tart ı� ı lması ve örtülmesi güç gerçekler olarak ortada durmaktad ı r .

CHP ekonomik uzmandon yoksun bir muhalefettir , Demirel b i le Yük�ek Plan lama Kuru lunda TUrkiye üzerin' de projeler bazında tortı�mayı sürdürmektedi r . CHP'n in buna verebi l eceği birçok cevap vard ı r . AP ve MC Hü­kümetleri konı.ısunda yüzün üstünde projen; ' aksaması onlat ı l ı p bunun 30 m i lyar üstünde zarara sebep olduğu orlayo konulabi l i r , Ancak, bu ve benzeri cevaplar bu­günkU CHP kurmayı n ı n gücü dı� ı ndadır . Bi lgisi d ı � ında­d ı r . CHP kurmayı projeler baz ı nda, ekonomik mese le­ler bazında "Türkii'"'� had tasından yoksundur. "

Ancak, bizim burada tartı �acağ ımız konu ,bunun , biraz farkl ı bir yan ıdı r . CHP Merkez Yönetimi uzun bir süredir ekonomik konu larda uzmans ızd ı r . CHP'ye yaı ­dıma haz ı r , ekonomi k konularda bi lg i l i birçok öğretim üyesi ve devlet görevl isi , Ecevit çevresindeki merkez kadrosu tarafından önemsenmemektedir . Ecevit de son yaptığı konuımaları ekonomik konulardan ç.)k pol i t i k mesele lere dayamaktad ı r . Bir anlamda yüzeysel demok­rasi mese le leri mi t ing alanlaı ı n ı n en önem l i tarlı�ma konusu hal i ne getiri Imekıedir .

Ülkenin " iç i� leri mese le ler in i" bi len' bir Orhan Eyupog l u , gUnde l ; k siyasal polem;kler; yUrUteb; lecek bir Orhan Birg i l , maliye meseleler inde konu�mak duru­munda kolon Deniz Baykal i l e güç liJ bir ekonomi k mu­halefet in kurulmasına imkan yoktur. Parli iç indeki m i l ­letvek i l i veya çe� i t l i kademelerde görev olon uzman­lar ise i merkez yönetim i tarafından hiçbir i�e kar ıit ı ­r ı lmaz hale getir i lmj�tjr .

CHPin in 14 Ekim seçimleri sırası ndaki en öneml i s loganlarından "Ha lk Sektörü" M S P kadrolar ın ın agır sa ld ı r ı s ına rağmen , hiçbir �ekilde savunulmamektad l r . CHP merkez yönet imin in bu hakimiyeti devam ederse önümüzdeki se;im lerde de CHP kadrolorı nı n konu�maları ekonomik i çerikten yoksun , demokrasi meseles in in yU­zeysel ele' ol ı ndlğ l , emperyal ist teke l l erle olon i l i�ki ­lerin geı; i�t ir i ldiği bir n i te l i kte sürdürUlecektir. CHP "rakamlar ın konuiulmadıgı bir muholefetle iktidara gel ­m e yolundadı r , "

yünüyüş - 22 Temmuz 1973 - I I

ı

Page 12: Yürüyüş 75 015

c Ambargo oyununda yeni perde

Geçtiltimiz perşembe gUnü. Mi 1-lIye�1 Cephe hUkümetlnln. Amerika'yu verilen mUhletin sona ermesi ü7.crine aldı�t karar Dışişleri Bakanını" yap­tığı basın toplantısıyla açıklandı. Bu kuruı' , oyalama politikası.,ın ardığı son noktavı belgeliyordu

Kamuoyu uzun sürediı' "geçici stRtü'nün ne olduğunu öğrnemc bekle­v iş i içindeyd i . Daha bir ay önce sap­tandı�ı açıklanan " gecici slalü" nün belirlenmesi için son haftaya kada i· ciddi bir adım atılmadığı YÜRÜYÜ "ün 1:1. sa"ısında V87.ılmıştı . Daha Dışiş­leri bakanı SÖ7. konusu basın toplantı­sını yapmadan önce. Pel'şcmbc günkü gazetelerde. geçici stutünün "Ameri­kan hükümetinin kararınagöre" ayar­lunacağı u<:ıkland l . Yine aynı perşem­be günü çıkan ga7.etelerde. üsleri n kapatı lacağı bÜ�'ük manşetlerle ilan edili rken. kUçük puntolarkı bir ek va­pılıvordu: Amerika nın tutumuna gö­re. , .

Perşembenin gelişi. . . Dağın bu kez nedoğuracağı. gö­

liildU�U gıbı beklenmiyor değildI. Dış­Işleri uzmanları, Amerikıln scnalo­sundan geçen son uzlaştı rma tasarısı­nın aslında hiçbiryenilik �etirmediği­ni uc:ıklaya dursunını,. MC hükümeti Amerika ile kendisi arasında yeni b ı r "uzlaşma"nın peşindeydi , Yine YÜRÜ­YÜŞ·ün i�. sayısında beııı·ti ldiği gıbı' Amerikan Kongresi i le Ford vönctimi arasındaki danışıklı döviiş aslında Tüı'kiye'nln alacağı kaı'aı'ın gecikti­rUmesini amaçlıyordu. Nitekim l G Ha7.iran Çarşamba giinü, yenı tasarı-111'1 Temsilciler l\h�clisi'nde göl'üşUI­mcsinin bir hafta ertelendiği açıklan­dı. Böylece, Tü rkiye'nin verdiği müh­let doluyol'. ancak yeni b i l' gelişme söz konusu olmuyardu. Amerika'nın tutumu, ambaı'go�'u kısrne" kaldıran tasurıyı Kongre'dc bekleterek i\LC hü-

kUmetini sıkışt ı rmakt ı , ImkUmeUn alacağı kararı önce­

den haber veren Ilk gelişme. Mıllı GUvenlik Kurulu'nun Çarşamba günü yapılan toplantısından sonra yayınla­nan açıklamayd ı . Açıklamada. hükU­mete, önceden alınan kararları "uygun gördüğü tarihte" uygulamas ının tavsi­ye ed i ldiği bildiriliyordu. Oysa. bır ay önce yapılan açıklamada, geçici statünün saptandığı ve sürenin dolma­sıyla birl lktc gec:ici statünUn otoma­tik olarak yürürlüğe gi receği söylen­mişt ! .

B i r lemenni Ne var ki Dışişleri Bakan ı 'nın

basın toplantısında ortaya çıkan başka birşey oldu. Geçici statü'nUn yüriir­Hiğe girmesi leknik hazırlıklaı' gere­ğince "pek kısa bir süre" için erlele­niyordu. Bu kararın. hükümetin :ıha önceki açıklamalarıyla tutarlı olarak açıklanmasının olanağı elbette yoktu, Çünkü , verııen bir aylık sürenin ge­rekçesi de teknik haz ı rlıklamı .

Li,:I'1 !JııııyU !i'1\ :1.,1 -.vıırl.,.lIltln iur .... ) ,: dL� pflIJtiklı .. lf' "' IQlum '1'IIIOII'Jr tı/ı;� 'j,,,

ollır1lu�unlı kioH·ıo !lö\lo�qmın. Bir tolum yersiz end'şd'�r Türkl�'o'yi ,ii' YAlun komşuları ile iU.şIcUer;ni tıuı.dolabına 1(,!ldırmayn ıtmiş. b8u konu lnrda hf'l'.Jn(·R dışArdnlü mnr�eıJer8 b8�lılık bızi y'I,ril7;iI�1ı <ı!ırlil"ı ,'mı,.tır

1963 \'0 It167'lIo Wlll"" \sır,'n )(lhrlR bıınA­lımlarlOln "TtlrkJy�'d "eodln(.t .ıetlnnelilwrlo" I:.noınii rollı:tri oımıış1ur, t;rıroqır,d ,· "nDR. huntl sormadan" m.Ui t,:tkarlurlll1lı Içın hnrıJ • •• to s.ıoçcbıie<:t:�imızJ dl..ı rıyt\· ... a Mi)fltordı� r.UÇt·fl y J(orçokloştiriJoo Kıbrıc: ıl.,rı, f hırııklltı jqı' dış politiknmııda LU yıldon bari Attıtın �Ur,11ı (Inım lürın �onucudur.

Artık hiI7J �crçf!ltcrı �"buı etmek 7,nrundlı_"

rı, OrttJıJo�u'�'1J !(ü"mol:.. Islnoı ııı � ""-rindt'n ıçmok, Rusyo'�'ı ve pHyHoro"'!. d, ,I •• " ilan

ctmok. üçüncii ntinya WkIJIr::ir,o YIIIJ"ıjnı,ltnfl Türkiye'ye ne kaznnd:rauJ).:lr ?

Tarih ve ':o4r�r'fun1Jl bll.ı �opmRı boSlarl j8klaşlırdıgı lslôm diinya",l ılQ p()ıı:�k va okono­mik alanda işbirliRi yapma� '1 i" ı i ( 'ye Rf1dec faydo getirocoKttr

DünYAnın "n 'Lilçlii �ilıVlı p"'trolU olindo bulundurfln Uı,t6do�u'ya ;ıl i nçılan liir�i­)o'oın lHrçut mAsolesini 1,. " "1�O bir sUrc icerisinde ('li/,",em(ı�j içııı ·.1·' .1': .. hiç bir sebep

Çarşamba günkü Bakanlar Kuru­lu toplantısı sı rasında Dışişleri Baka­nının Kissinger'den birka<: telefon al­dJğl haber verildi. Bu mesajların içeriği ise karanlık deği ld i . Amerikan hükümeli. aradaki yumuşamanın teh­likeyc atılmamasını ve Tilrk hüküme-

--------- Portekiz----------•

Işçi sınıfı devrimi sürdürmeye II Tem muz'da Sosyal ist Partili

bakanları" çekilmesiyle sallantı l ı dö­nemegi ren Portekiz hükümeti Demok­raıık Halk Partisi (PPD) nin de çekil­me kararı alması sonucu. 17 Tem­muz'da düştü,

Türkiye'dc pek çok ilerici <:ev­rede de geçerli bir görüşe göre buna­l ı m ın kaynağında, "Sosyalist Partinin ga7.ctesi " Republica" ya işçilerin el koyması" (Rcpublica hiçbir 7.aman pSP'nin yayın organı olmadı. bk. YÜ rlivüş, S. 13) var. Sosyalist Parti YO­neticileri Ise SKII (Silahlı Kuvvetler Hareketi) Genel « urulu'nun 8-9 Tem­mU7.'da aldıkı kararları öne sürüyor­lar. Psp·vc göre bu kararlarla SKH­Partiler paktı ihlal edildi. Kurucu Meclisin tüm vetkileri elinden alınd ı . Biv�si hayat askerilcşt irildi. Mario Soaı'es daha da ileri gitli. SKH'ni üL­kede Sala,ar tipi bir dikta kurmaıda suç lad ı . Ekonomiyi felce uğratma te!ıdltinl savurdu. Sosyalistlerle bir­likte Halkçı demokratlarda Gonçalves hUkümetini lerkctti . 4 Siyasal parti ve askerlerden oluşan koalisyon böy­lecedağıldı. Bu noktaya kuşkusu? bir­denbire varılmadı.

Karşı-devrim uyumuyor Daha dün :;0 y ı l lık bir faşizmin

pençesinde inleyen kücücük bır Porte­kizlın çıkıp bü,iik sermayey i , onun tekellerini hedef alması. ·'so8yali81 devrim" sürccine girmesi NATOtnun Avrupa scrmayesinin ha7.medcccği b ı r olay de(:l l . içerdeki gerici yuvalar bu dış çevrelerle eşzamanlı ve eşgü­dUmIU olarak Porlekl?devrim 8ürecl­ne sürekli ıertiplerle karşı çıktılar. So8yallsl Partinin ve Demokratik Halk PartisPni" son kararı da bu tertipler ıçınde yer alıyor:

Soares ateşle oynuyor Devrım dU ,manların ın binbir

tertıp peşinde oldulıu b i l iniyor. Caeta-_

YÜRÜY()Ş - 22 Temmuz 1975 - 12

kararlı nonun Partisinin devamı olan Demok­ratik ve Sosyal i\lerkez (C OS), Kurucu i\Iecliste kendisi i l e b i l'1ikte Sosyalist Parti ve Demokratik Halk Paı'tisi'n­

den oluşacak bi i' "demokratik çoğun­luk" kurulmasını önermekte. böylece PKP'yi v� Poı'ıeki7 Demokratik lIal'e­ket i hükümct d ı ş ı b ı rakmayı a(,'ıkc:a ileri sürmekted i r . Tnbanı ile ters dli­şerı bi ı' tavıı'la PSP bu konuda kesin b ı r tavır almak gereğini duymamaktu­d ı r . Üni versi ıelerde sun'i olarak baş­latılan öğrenci hareketleri, devrimci hükUmeti zor duruma dUşürmek için bazı sektörlerde giı'işilen grevler, Başbakan Vaseo Gon<:alves'c yönelti­len saldırılar karşısında PSP hiçbir lepkl göstermernekte. adeta bu girişim lerı onaylamaktad ı r .

Üstelik, P S P yöncticileri. işi , sahte belg:elcl"dcn mcdet ummaya ka­dar vardırmışlarclı ı-, " Halk demokra­sisi Poı'teki ... :dt: yürümez.. çünkU bi­:dm Sovyetler Birliği ilc ortak sınırı­m l 7. yok" gıbı i lkel anli- Sovyet tavı l'­larla nercye varılmak isteniyor ? Bu çok tehlikeli bir oyundur. Bugüne ka­dar tUm çelmeleri başa r ı l ı ve serin­kanlı bir karilrl ı l ıkla alteden Devrim için tehlikcli b i r oyun; uına sadece devrim Iç in deği i : Bu oyunu oynayan­lar Için de son kertede tehlikeli bır oyundurbu. �imrllki ko.lisyon hüküme­tinin gitmesi istcnd i . gitti . Amu bunun yerine KomUnist bakans17. bir hükUmel ml gelecektir sanılıyor? Hayır. ge ­lecek olan. hiçbir Partinin temsil edllmlyecep;ı bır hükümet olacuktır. ve bundan da Sosyalist Parti knzanç­I ı çıkmayacaklır, Bu olumsuz tavrını yenı durumda da sUrdürürse. PSP do­itacak Honuçlar. da kallanaeak. bedeli­ni de aitır bır biç imde ödeyecektır.

Devrimin geleceği 21 Haziran·da 240 kı,ıılk mev­

cuduyla loplanan SKH Genel Kurulu.

kend isini bir ·TIXSAL Kı:RTı:Lı:Ş HAREKETi·· olarak tanımladı. Bu ni­teliği Jle de ülke geleceğinin biçimini. pol itik yapısını saptamak durumunda. Devrım Konseyi'nin yapısında gidilen deği şiklikler ve bir Llusai Haik �ıec­Hsi formülü İşte bu gereksinmeyi kar­ş ı lamaya yönelik. vebu yüzden karşı­devı'imci gHc:lerin. iç ve dış gericile­rin şimşeklerini çekti. Çünkü SKH Devı'lmin c:izgisini hiçbir kuşkl.ı�'a yer vcrmeyecek biçimde ortaya koydu: "Daha c:ok i ş . daha az lana ve somut­ta i lerici p:ırtilerle birl ikte sosyallsl devrimi en son gereklerine kada r yii­ı'ülmek. " Genel Kurul'un deni7.ciler kanadı en küçük biryanl ı ş anl:ışılmayı önlemek istercesine ayrıntılı olarnk beliı·tiyor sos�ralizmin ne olduğunu : "insanın insanı sömürmeyeceği . Ure­tım araçlarının toplumun elinde bulu­naca�ı sınıfsız biı' toplum demek olan sosyal izmi kurmnk. amacıyla devrim­ci iktidarı güçlendirmek, emekçi y ı ­ğınlarla d a h a sıkı ilişkiler v e b.�lur kurmak 7.o l'undad ı r. "

işçi s ı n ıfı ka rarlı Bil' Devrimi başarıyn �ölül'ıne­

de iyi bi l' Program yetme7.. Ası ı önem­li olan siyasal iktidarcl ı ı' . SKII'nin onayladığı devrimci Pı'ogl'am i uygu­Inyacak bir Iktidar olmazsa devrim tehlikeye düşer. Gerici sald ırı lar po­litik, ekonomik ve sosval cephelerde gelişiyor. Ya iktidarı ellerinde tutan­lar hem kendı aralarında hem dl'tnban Ile birIIp;ı sağlarlar, yada hUkümetlen çekilirler. Olan bu. olacak olan bu. iç ve dış gericilik SKırnl bölmeyı. onu halktan koparmayı ; içindeki ileri­ci unsurları ortadan kaldırmayı ve Iş­çi smıfı devrimcilerini Hükümetlen uzaklaştı rmayı 1stiyorlar, olnnca güç­leri Ile bu yolda çalışıyorlar.

Bu çok yönlU 8aldırll"r karşı."''' da PKP Uçlllönerislnl yenlled l : Parti;

ler arasındaki hücumları karşıl ıkl ı durdurmak; görüşmelere baş lamak: taband.a ortak eyleme elverişli bir ha­va yaratmak . . . Ama PSP Demokratik H:ılk Partisi yöneticileri bildikleri

yoldan şaşmad ı 1ar. İki tcmel görevin demokratik bir devlet kurmak ve de­mokratik düzeni kOl"\lmak olduğunu görmeden bir özgürlük demogojisi ile ortaya ç ıktılar, Evet. işçi sınıfı için sosyalizm özgürlükten ayrı diişlinüle­mez, Portekiz devrimi. bu yUce ama­c ı gerçek leştirecek gUçtedlr. Halkla SKH'nin bL'liği sürdükçc. iç ve dış gerici ler Devri m i zor tedbi r leri n lma. ya itmedikçe, kısıntısı? ola rnk. özgilr­lüklerden yararlanma. Portekiz dev­riminin belirleyici özelliği olacakt ı r ,

A. Cunhal"in bellrttiiti gibi. seçim ve çoııuiculuk devrim le bağdaşabili r. Devrım le bağtJ ışmıyan. knpilnl izmdir. bUyük lekellerın egemenliğidir,

Halkın her alanda çok ve etkin bir bic:imde SÖ7. sahibi olabilmesi ic:in girişilen yerel örgütlenmelcr. ne sen­dikaların ve ne de , hele işçi sınıfının öncüsü PKP'nln yerini aImaIan söz­konusu olmnmalıd ı ı'. Aleyhlc girişi­len tiim yalan vc kuralnmn kampanya­l:ırına kağmen işçi sınıfı ve onun öncü

öl·gULU PKP gitlikçe güçleniyor. Tabanda da giiQ geçtikçe geniş­

leyen PKP·nin bugün. gençlik kollurı üyeleri ve asker üyeleri d ı ş ında, 100. 001l'j aşan mililanı va rd ı r. İşçi sınıfının siyasal hareketi olElrak PKP ne kadar gelişirse. ne kadar güçlü olursadcvrim d e o kadar ileriye gide­cektir. Bunun içindir ki PKP halkı birleşmeye. SKH'nin devrimci do�rul­lU8unda onun la bi rtik olmayu çn�ıı'l­yor. Bunun içindir ki PKP bu blrll!!;in c:1nıenlosu olma görevini üstleniyor. Bunun içindir ki tüm geriCi girişim le­ri n, tüm bölücü tertiplerin karşısına ç ıkıyor. işçi sınıfına özgil bır karar­l ı l ı kla devrimi Ileriye götürüyoı·.

Page 13: Yürüyüş 75 015

linin �'ar3r vermekte acelc etmemesi­n i ist iyordu. fkınun anlamı, geçici statU'nün ertelenmoslnt istemekten başka birşey değildI. Daha önce, Washıngton'da bulun n ABD BüyUkel­çisi Macomber'ln. oradaki Kamrnn lı,.n ve Melih Esenbel'e ayıu d i le!tt i lettiltl biıiniyordu. " Ol lek"le, Tem­silciler Meclisi 'ndeki görü,melerln beklenmesi bild i r i l iyordu. Ancak. ko­layca önceden görülebileceği gibi. Temsilciler Meclisi 'nde konunun ele alınmasının gecikmesi üzerine Türkl­ye'nin biraz daha bekleme sı gereki­yordu. Olayların arkaplan, bundan Ibarettı.

de biliyor. Kaldı kl, Amerıkaının Ikili an­

laşmaları Ihlal etmesine bakıp. "Vay bunu nasıl yapar, bu nasıl mütteftk" diye şaşırınanın da b i r anlamı olma­dıkını unutmamak geı'ek. Anlaşma mellnlerinln ıçınde dönUp dolaş.rak bır sonuca varmak, kamuoyunu bu sonuca ikna etmel( ve buna dayalı bl r politika yürütmek mUmkü n d!'kll. Çün­kü ortada mantıks.1 bır çelişki var. Bu çelişki " anlaşmalarn riayet" ede­blyatını bütünüyle çürUtUyor. Çelişki şu: Bir ülke, "ortak savunma" çerçe­vesi Iç inde bır dığeı' ülkeye yaplı!iı silah satışlarını keserek. yani man­tıksal olarak ''kendi savunmasını teh­likeye düşürmesi" gereken bir karar­la. öteki ülkeyi tehdIt ediyor. Bununı. da kalmıyor Iş. Tehdit edilen ülke. yine 'lortak savunma" gerp.kçestyle kendi topraklarında kurulmuş olan üsleri kapatacağını. yani yine "kendi gü venıığini etki leyecek'! bi r da vranı ş­ta bulunacağını açıklayarak karşısın­dakine miatHeme yapıyor� İşte Tür­kiye 1Ie Amerika arasındaki ikili an­laşmaların mantığı bu. Bu mantık. bütün "ortak savunma" anlaşmaları­nın tutarlılıktan yoksun olduğunu ve

-zay ılın kuvvetliye baltımlılığını glzle-

dlitlnl ortaya koymakta. Yine bu man­tık, ikili anl8şmaların "karşılıklı 88-wnma" Ile bır ılışkısı olmadıitını, dolayısıyla bambaşka stratejIk hesap­lara d.y.ndıitını belgelemekte. İşte şımdı MC hükUmeti bu mantıitın her giln bIraz daha ortaya çıkması karşı­sında çaresizlik ıçınde.

lin halkının kendı devletini kurma hakkından BÖZ ederse ''komUnist alızı" kultanmı� olmaktan mı korkuyordu ? Yine Konrerans'ta Arap Ulkelerlnln FKÖ'nU tanıdıkları açıklandı . Fakat MC bu konuda yine BUSUŞ IçindeydI . Konrerans sonunda İsrail'In uluslar­arası örgUtlerden ç ıkarı lmasını iste­yen ,bı r karar kabul edi ldI. Türkıye de buna katı ld ı . Peki İsrail kimin mütteflklyd l . Türkıye klmJn mütlefl­kıyd i ? 1tI rklye'nln Amerika ile itti­fakı Orta Doğu'da ne gibi rol oynuyor­du ? Bunlar elbette cevapsız kalacak­t ı . Bu sorulara ilginç bır cevap Per­şembe gOnkü Tercüman gazetesin i n sütunlarında v e r a l d ı . Söz konusu va­zının foLoğrarını bu sayfada bulacak­sınız. Yapıl acak lek yorum herhalde sermayenin geleneksel taktiklerlnin ınasını büyil k bl r açıklıkla d i le getir­dIğI. Ne var ki. özellikle Türkıye gi­bi kapitalist ülkelerde sermayenin bu tUr "dönü ş"lerl l'ahatlıkla vapabll­mesi kolay deği i . En a7.ından serma­venin siyasal temsilcilerinin değiş­mesini gerektirecek nitelikte. He le . o ü lkede sermayeyi temsil eden ikti­darın içinde "Moskova' va bayrak dik­me" hayalleri ıçınde yaşayanlar da yer alıyorsa . .

Gerçekie MC a!izından ç ıkanla­rı ger i almanın ?orl\l� içinde. İlk önce. \merikan Kongresinde tartışıl­makta olan tasarının. ambargoyla or­taya çıkan duruma hiçbir yenilik getir­medlğlnl gizlernenln zorluğunu çeki­yor. İkili anlaşmaları geçersiz saydı­ğını ilan eden �IC. sankl şimdi anlaş­maların hükümlerine dönülmüş gıbı bir Izlenim yaratma çabasında. Oysa. yeni rormüle göre. Amerikan hüküme­tinin Türkiye'ye karşı hiçbir taahhüde giremeyeceğini . Türkiye'nin muhata­bının artık doğrudan doğruya Ameri- . kan silah firmaları olduğunu kendisi

O r l a - Ooj!u Çaresizlik burada bilmiyor.

Son yıllar sermayenin çaresizlik yıl­ları . Bu çaresizlik dış poULike al.nı­na gltllkçe yayılıyor. Geçtiğimiz haf­ta ıçınde MC temsilcisi İslam Ülkel9-1·1 konferansına katılıp geri döndi1 . Konferans s ı rasında v e ertesinde MC sözcüsünün yaptığı açıklamalar Tür­kiye gibi bır ülke Için uluslararası ortamın zorladığı gereklcre sermaye­nin kendini uydurmakta ne denli zor­luk çektiğini göste rd I . Orta Doğu so­runu karşısında alınacak tutum MC 'nin önemli açmazlarında" biri. Çağlayan­gii, Knnferans'tan dönüşünde TürkI­ye'nin sorunla ilgili görüşünü. Arap topraklarının boşaltılması ve " F i lls­tin1ilerin meşru hnkl ::ı rırıın Iadesi" olarak belirtli. Bu Ifade. en gerici Arap rejiminin ifadclerlnin dahj gı'ri ­sinde idi. Yoksa L\LC sözcüsü. FiHs:.

Avrupa güvenligİ çıkmaza sokuıuyor�

WRKİYE' İN TVTUivlU TARTlS1vIA KONUSU

14 Temmuz 'da dUnya ajansıarı önemli bir haber geçti ler : Avrupo GUvenl ik ve i�bi r l iğ i Konferansı 'n ın 30 Temmuz'da toplanması konusunda, çal ı�malara katı ­lan 35 devlet arasında görU� birl iğine n ihayet varı Imı�­tı . Ne var ki aradan daha bir tam gün geçmeden yeni­den karamsar bir havanın ortayo ç ıkt ığı , h;ıtta görü�me­lerin ç ıkmaza girdiği haber veri ldi . Haberde, ç ıkmaz­daki en önem l i sorunun , askeri manevraların önceden bi ldiri lmesi iç in konulan 25 bin ' l i k asker s ın ı r ın ın da­raltı lmasının Türkiye tarafından istenmesi olduğu bi Idi­r i l iyordu .

Türkiye'nin böy le bir isteği olduğu bundan ik i hafta önce de açıklanmı�tı . Ancak daha sonra yeni b ir açı klama olmomı � , Cenev:-e'de yapı lan çal ıımalarda bcmba�ko konular ortaya ç ı km ı � , son anda Malta'nın i t irazı görüımeleri zorla�tırmı�t ı . Nihayet Mal ta'n ın itiraz ın ı geri a lmasıyla anla�maya varı ldı . Türkiye 'ni n , anlaimaya verıldı ktan sonra eski talebini yeniden ortayo ç ı korması , Cenevre'deki gel i�meleri geriden i� lediği ve iı iiten geçtikten sonraharekete geçtiği iz lenimini ver­di .

14 'ünde varı lan karara u la�mak iç in onbir y ı l beklenmesi gerekmiıt i . Sosyal i s t ülkelerin temsi le i leri 1 966 Haziran ' ı nda Budope�te'de toplanarak böy le bir konferans ı n toplanmasını önermi �Ierd i . Büyükelçi ler seviyesindeki i l k haz ı r l ı k çal ı �molorına ba�lanmasl iç in aradan 6 yı l geçmesi gerekt i . Bu göruvne ler ancak 1972 Kos ım' ında Fransa 'nın Dipoli kentinde bailadı . Ertesi y ı l 3 i l e 7 Haziran günleri otuzbeı ülkenin dı�iileri Bakanları Helsinki 'de AGi K 'n ın i i k a�amosı içi n birora­ya geldi ler . Kanferonsın ik inci aıaması , 1 973 Ağustos­unda Cenevre'de baııad ı . Konferansı n ik inci a�amasın­da gündemegiren çal ıımaların tomomlanması iç in bugU­ne kodor i ki y ı l beklemek gerekti .

Temel ilkeler

Son a�cmosın ın ba�lama tarihi yine belirsizliğe giren AGiK 'n ın i lôn edeceği temel i l kelerin zamanımız i ç in tart ı � ı lmaz bir önemi var. Bu i l keler ıunlar : Devlet­lerin egemen l i k hakları nda eıi t l iğ i , kuvvete ya da kuv­vet yoluyla tehdide ba�vurulmomosı , s ı nır ların ihlôl edi ­lemezl iğ i , devletlerin toprak butUnlUğUne sayg ı , uzlaı­maz l ık lar ın barı�çı çözUmü , iç iılerine karı�mama, insan hoklorıno ve temel özgurluklere soygı , holklorın hak eıi t l iği . . . Art ık gUnluk yoıom ı n pol i t iko d i l inde çok rastladığ ımız bu sözlerin uluslararası i l iıki lerin temel i l keleri olorak i l ôn edi lmesi iç in gereken çabaların bo­yutu , bu i l ke lerin önemin i kanı t l ıyor .

Bu i l kelerin i k inci bUyUk ve tarimel önemi , bir bir inden ayrı toplumsal sistemlere sahip alan devletle­r in borıı iç inde birarada yaiomaları i l kesin i n , iki dUn-

ya sava� ı n ı n patladığı ve bugUn de i ki dünya sistem ın ın s ı n ı r çizgisinin geçtiği kı tada b i r "hukuk i l kesi" hal ine getir i lecek olmas ı . Yine aynı ıek i lde, 1970 .Ağustos 'un­da Sovyet-.A.meri kon anla�masıy la ba�lamış olan "yumu­�ama" , böylece Avrupa düzeyinde yeniden doğrulanmı� oluyor .

Engeller

Son haftalar hatta aylar, Konferans çal ı ımala­r ın ın sUrdUrUldUğU Cenevre'de yoğun ve yorucu çal ı � ­malora tan ı k oldu . Konferans ın son �amas ın ın Temmuz sonunda toplanmas ına yöne l i k çabalar Avrupa l ı kapi­tal ist ul kelerden gelen buyUk engel lerle korı ı loıtı . Son olarak, tarihin saptanması iç in hoftalar ın geçmesi ge­rekti . şu anda bir kere daha, harcanan çabalar bo�a g i tme tehlikesiyle kar�ı karşıya.

Konferans ın yığın la engel le kar�ı l a�masına �aı­mamak gerekl i . Herieyden önce Konferans Avrupa'du i ki toplumsal sistemin varl ığ ın ın tan ı nmas ın ı gerektiri­yor . Lôflarla bu gerçeği tanıyan Avrupal ı yönetici ler gerçekte ise bu gerçeği ortadan kaldırma hayal lerinden kurtulmuı değ i l ler . TUm Avrupo'do iıbi r l iğ in in gel iı­mesi , daha i lerde ortak bir gUven l i k sisteminin olu�tu­rulmos ın ı , devletlerin askeri çabalar ın ın koordine edi l ­mesini ve topyekun s i lahsız lanmayo doğru gidi lmesini gerektirecek n i te l i kte. Bu ise , kend ini gittikçe gUven­siz l i k iç inde hisseden Avrupa kapital izminin ve onun l iderl iğini hôlô koruyan Amerikan emperyal izminin ko­lay kolay razı olobi leceği ıey d_ğ i l .

Avrupa savunma birligi

Bir yandan tUm Avrupa'da iıbi rl iğinin gel iıtir i l ­mesi yolunda sosyal i s t ulkelerin çabaları birbirini ka­valarken, diğer yandan " KUçUk Avrupa"n ın kendi iç inde yeni askeri kombinezonlara hoz ı r lanması bunun en iyi kanıt ı . Bu kambinezonları açığa vuran en yakın açık-

lama, AET Komisyonu 'nun açı klaması . Açı klama tari'ıi i Temmuz . Açık lamada�öy ledeni l iyor: " Avrupa bir l iği , ortak bir savunma üzerine yükselecektir . Avrupa'n ın dış politika alanında bir l iği , zamanı geldiğinde, zo­runlu olarak savunma alanı nda da sonuçlar verecekt ir . "

Avrupa kapital izminin savunucuları , tasar ladı k ­lar ı "bir l iğin" emperyal ist n i te l iğ in i gizremek iç in bu­nun NATO'dan ayrı bir olgu olduğunu, hofta Avrupa' nı n bağımsız l ığ ın ı amaç ladığ ın ı i leri sürüyorlar . Bu id­dianın geçersizl iği y ine söz konusu açıklamada d i le ge­l iyor. Şöyle deniyor: I IAtlantik itt ifak ı , Kıta Avrupa­s ın ın gUvenl iğ inde bel i r leyici bir rol oynamaktadır ve oynamaya devam edecektir; ancak, birl iğin güvenl iğ i , uzun dönemdeki bUtUnlUğu v e halkların dayonliması , bir l iğin kurulması anında savunma sorunlar ın ın sadece bir kenara bırak ı lması hal inde yeteri nce korunmomıı olacakt ı r . "

AGi K çal _ ımalarında AEPhin dokuzlarından gelen enge l l erin önceden hesaplandığı çe�itl i ieki l l er­de ortaya ç ıkt ı . Bunun yeni bir örnfllği de önceki hafta görUldU. 8 Temmuz'da Dokuz ' ların dı� bakan lar. Roma­da bi raraya geldi ler . Bunun hemen ardından Cenevre­deki delegasyan lar , toplantı tarihiyle i lg i l i kararı n bir hafta kodar a l ı nmamasın ı ve o zamana dek sorunlar çö­zU IUrse 15 Temmuz'da karar a l ınmasını istedi ler .

Ceııevre'deki açmaz �u ana kadar çözulmü� de­ğ i l . Konferans çal ı ımolar ın lh iu ona dek kar� ı la�t ığı zor luklar bir tek olguyu gösteriyor : Yumuıamaylo elde edilen sonuçlar ın h ôç de koloy l ık lo elde edilmediğ i , yumuıama olgusunun emperya l i zmin n i tel iğini deği�tir­mediği ve eldeki kazançların korunması i çin harcanan çobalara ara verilınemesi gerektiğ i . ,

Çı kar ı lacak i kinci hisse TUrkiye i l e i lg i l i . TUr­kiye Cenevre'deki tutumuyladunya devlet leri ve barı�­Çı gUçler önUnde bir sı nav verecek . � anda bu s ınavın en baıar ısız noktas ı nda olduğu ve MCnin dizgin leri a l t ında doha da açmaza gömüleceği görUlUyor. Bundan b!ıy le MC barııçı l ığını kime anlatocak?

YtlRtlvUŞ - 22 Temmuz 1975 - 13

Page 14: Yürüyüş 75 015

Uzayda buluşma Sovyet v e Amerıkan uzay araç­

larının uzayda buluşmasını ve uzayda ortak deneyler yapılmosını öngören Apoııo-Sayuz projesı bugünlerde ta­mamlanmış olacak.

Uzay çalı şmalarında en ileri düzeyde olan Iki ülkenin. çulışmala­rındakl yükleri paylaşmaları ve lş­birU� anlamına gelen bu deneme, uzay çalışmalarında yenı bır dönemin açılışına tanıklık ediyor. İki devlet arasındaki lşblrlijti. uzayın barışçı ve insancıl amaçlarla kullanılması olanaklarını geııştlrlyor. Yine bu lş­birııği. il\Sanhğ!n aynı yöndeki çaba­larının birleştirilmesiyle. eskisine göre daha fazla verım elde edilmesi­ne yönelik.

Apollo-Sayuz proJealnln özelli­ğine gelince. bu deneme, özellikle uzayda insan hayatının güvenliğini artırmayı ve gerektiğinde uzayda 91'1-zalanan bir aracın dOnyadan atılan yeni bir araçla kurtarı lmas! sistemi­ni geliştirmeyi amaçlıyor. İkinci ola­rak da uzayda ortak deneyleri öngörü­yor.

Kuşkusuz. ortak uzay ç-a1ışma­tarının barışın pekişmesine yardım etmesi. SSCB ile ABD arasındaki yeryüzündeki siyası ilişkilerin bu amacı destekleyen yönde gelişmesine bağlı. Ne var ki . uzay çalışmaları-

mn artaklaı;ıt ırılması. farklı sosyal sistemlere sahıp ülkelerin barış Için­de birarada yaşamalarının insanlık ıçın nasıl yararlı sonuçlar verdillinin bir kanıtı. Ywnuşama politikasının hangi aşamaya vardıjtının bır göater­ges!.

Sayuz uzay gemisi kumandanı Aleksey Leonov. bir gazetecinin. "Ulkelerimiz ıçın. genel olarak uzay bilimlnın �el!şmesi ıçın uçuştan han­gi sonuç ları bekliyorsunuz ? " şeklin­deki sorusuna şu cevabı verd i :

" Bu soruya. ortak uçuşun bi lim­sel ve teknik öneminden değil. bu de­nemeılinyapılması gerçeğinin insanla· rın akıl ları üzerinde yaptığı etkiden başlaya ı'ak cevap vermek isterim. relevizyon ekranlarında bizi llk kez gören -ki bu yayımları mi lyonlarca Amerikalı Izledi- herhangi bır kimse sanık la hayrete dUştü: Bakın. bunlar normal deııkanlılar. düşünebi liyor. şaka yapıyor. çalışabiliyorlar. Biz. uluslararasıgerginliğin yumuşaması­nın aleyhinde olanlar tarafından nasıl bır propaganda yürütüldüğünü biliyo­ruz ve astronotlarla ortak çalışmamı­zın bu propagandaya hissedilir bir darbe indirdiğine inanıyoru z . "

"Okyanusun ötesinde bulunan ben, pek çok Amerikalının en çeşitli

SOVYET KOZMONOTLARI KUBASOV VE LEO N OV ÇALI ŞMALAR SıRASıNDA

alanlarda Ulkelerimlzln lşblrıııtınln geli şmesinden yana olduğunu kaç kez gözledım. Birleşik Devletler'de. önü­müzdeki uçuşu. giderek daha Cazla ülkeyi kendi yörüngesine çekecek olan uzay biliminın gelişmesi ıçın özellik­Le yararlı sayan aklı başında kişile­rin oldukça fazla olmasından çok mut­luyum. ,.

" Kuşkusuz. uçuşumuz uluslar­arası işblrliıtı yolunda sadece ilk adımdır. Fakat şimdi uzayda Sovyet­Amerikan işbirliğinin devanu için ilginç planlar tasarlanması sevindi ri­cidir. Kuşkusuz bunların gerçekleş­tirilmesi. dünya etrafındaki boşlukta uluslararası işbirliğinin geniş şekil­de gelişmesi dünyadaki tüm insanlara yarar sağlayacakt ı r . . '

1975 yılının öneml! uzay çalış­maları sadece Apollo-Sayuz proJesiy­le sınırlı değil. Geçen Hazıran'ın 8 ve Wünde. Sovyetler Bırlığı' VenUs gezegenlntn ve çevresindek i alanın araştırılması amacıyla VenUs-9 ve VenUs-lO'u uzaya göndermlşti.n!. İki araç Ekim ayında Venüs'e ulaşa­caklar. Araçlardan biri gezegenin yü­zUne inmeye ve oradan dUnyaya çe­şllli bilgiler göndermeye çalışacak.

i i ve 21 Ağustos'ta Amerikalı­ların Mars'a iki araç göndermesi bekleniyor. Gönderilen araçlar Marsra 1976 Hazl ran'ında ulaşacak. Viklng adı verilenbuproje. Mars'da geçmiş te kalmış ya da şimdi varolan yaşam

� biçimlerini aramayı ve kendi güneş sistemimizde yaşamın nası i başlayıp geliştiğini anlamayı amaçlıyor.

----------------------Cezayir------�-------------

Dönüm noktasında geriye bakış

Cezayir önem l i bir dönUm nokta­sına gelmi� bulunuyor . 1 30 y ı l l ı k sömür­gele�me süreci sonunda Fronsız emper­yal izminin boyunduruğunu kıran Ceza­yir 'de, yeni anayasol reforml ar ı n yü­rürlüğe konocağı bi ldiri l iyor.

BiRAZ TARiH Fransa'nın Cezayir'del�i ticari

Çı karları n ı yeri nden gözetmek i çin bu ü lkeyi ele geçirmesi 1830 yı l ına rastlar. Frans ı z j�galiyle bir l i kte, i�gale kar�ı direnmeler de ba�ladl . 1945 y ı l ı , Ce­zayir halk ın ın bağımsız l ı k isteğ i n i , toplu o larak i i k kez açığa vuru�una ta­n ı k oldu . Setif'te meydana gelen bir olay sonucu öldürülen 100 kadar Fran­s ız 'o kar�ı 45 .000 Cezayir ' l in in öldü­ruldUğü tarih kitaplarında yazı l ı d ı r .

-

Cezayir'de ;ömUrgeci lere kar�ı en buyuk ayoklonmo 1954 yı l ı ndo boj­lod ı . Bu tarihlen sonra giderek yoğun­la�an bağıms ız l ı k mücade lesi , 1 962 y ı­l ı nda boğıms ız l ığı n kozonı lmasıy la nok­tolondı . 1963 y ı l ındo Ben Bel l o U i ­kenin i l k cumhurba�kanı seçi ldi . Ben Bel l a yönetiminin hal ktan yana giri�im­leri kor�ı�ında havat olanı daralan burjuvazi U l kede kar'� ı devrimci yol lara boıvurmoyo boılod ı . Ben Bel lo 1965 'te askeri bir hUkUmet darbesiyle iktidar­dan uzaklaıtı r ı ld ı . Darbe sonundo ikt i­dara gelen Bumedyen yönetimi , bur ju- \

vazin in umduğunu vermed i . Yeni yö­netim sosyo-ekonomik alanda olumlu giriıimleri sUrdürdU . Cezayir �imdi bir dizi onayasal reform ları n eıiğinde . U lu­sa l Hal k Mec lis i 'n in ve cumhurbaıka­n ın ın seçimi gibi konuları kapsayan bu reform tasarı ları , ' U lkede siyasal ha­yat ı n demokratikleıtiri lmes i ' olarak yorumlanıyor.

KAPiTALizM E KARŞI Bağıms ız l ığ ın kazanılmasından

sonra Cezayir HukUmeti iıe ba�larken hedeflerini ıöyle ortaYQ koydu : Savaıı n y ıkt l� JI ekonomiyi canlandırmak, i l eri bir ekonomi kurmak , kırda ve kentte oturan i nsanların yaıam dUzeyini yUk-

YlJRUYlJŞ - 22 Temmuz 1975 - 14

seltmek. Bu temel hedefle'; gerçeklej­tirmede Cezayir yönetimi , aslı nda bir­birine s ık ı sı kıya bağ l ı iki �eyi reddet­t i : 1- Ulusal ekonomin in yabancı bo­yonduruğuna girmesini ; 2- ,Kapi talist yoldan kalk ınmayı . Hükümet , sava� sonras ı n ı n o güç ko�u l larında karar l ı bir bdım attı ; yabancı l ar ı n sahip oldu­ğu fabr ika ları , madenieri ve bankaları m i l l i l e�tirdi . D ı � - ti caret , k i t le haber­I��me araçları ve u la� ım olanaklar ın ın öneml i b i r k ısmı devletin kontroluno geçir i ld i . Aynı zamanda, yabanc ı ları n kaçarken terk ettikleri topraklar Uze­ri nde kendi kendini yöneten kamusal ç;ft l ; kler kuru ldu . BugUn kırsol bölge­lerdeki kamu sektörünUn temel in i bu kuruluılar olu�turuyor.

Cezayir ' i n sanayileıme a lan ında­ki ba�arı ları söz götürmez . Cezay ir l i iktisatç ı lar ı n tahminlerine göre sanayi , 5-6 yı i iç inde gayri safi ulusal has ı l a­n ı n yarısından çoğunu oluıturacak.

Cezayir HukUmeti , gerçekçi ve uzok görUı lU b;r yokloı ımlo, ulke ;ç ;n tamamen yeni bir ekonomi dal ın ı , de­mir-çe l i k sanayi ini kurdu . 1980'lerde, Cezayi r ' in çel i k i hraç edeceği tahmin edilmekte.

Cezayir U lusal Petrol Şirketi 'nin (SONATRACH) yöneH ci le'; , bu eko­nomik gel i�menin temel in i petrolUn oluıturduğu ve ge lecekte de olu�tur­maya devam edeceğ i görUıUne kat ı lm 1 -

yar ıtır. Diyorlar ki , " Gerçekten de bu hammaddenin ihracı bUyUk gelir sağ la­maktadır . Fakat biz bu kaynağı Batı­daki bazı çevrelerin di ledikleri b iç im­de kul lanmak istemiyoruz . Ener j i kay­naklarımız sonsuz deği ldir ve Cezayir yalnızca petrole daya l ı bir ekonomiden kaçınmaya çal ı �moktad ı r . Biz , petro l­den sağladığımtz gelir leri , istikrar l ı v e bağıms ı z bir ekonominin teme l lerini oluıturmak iç in , sanay i in geliıtir i lmesi ve modern bir tarım sektörUnUn kuru l ­mosı i ç i n ku l lan ıyoruz . "

Birkaç y ı l önce durum tamamen

farkl ı ydı . P�t�ol i�i yobancı teke l lerin e l i ndeydi . Bağ ıms ız l ı ktan hcmen sonra­ki y ı l larda HükUmet, devletın petrol ve doğal gaz üretimindeki katk ıs ın ı artırmak iç in bazı tedbi rler aldı . SO­NATRACH , o günlerde kuro ldu . Ancok bu tedb;r ler yeters;z koldı . 1971 Şubo­tında Devlet, bütün yabancı petrol �ir­ketlerinin hisselerinin % 51 ' i ne el koy­du , Aynı zamanda bUtün doğal gaz kaynakları m i l l i le�tir i ld i . Petrol üreti­minin bUyük bir kısm ı ve Cezayir top­rakları ndaki petrol boru hatları devle­tin mal ı oldu . Bununla bir l i kte yabancı �irketler pes etmedi ler . Uzmanlar ı n ı geri çağırdı lar, Cezayir 'e kar�ı boykot uyğu l adı lar ve Cezayir petrol ünün u lus­lararası pazarlarda satı ı ı n ı önlemek is­tedi ler . Ne var ki butUn bu giri�imler ba�arı l ı olamadı .

1 973 y ı l ı nda sona eren Birinci Dört Yı l l ı k Plan çerçevesinde, ü l kenin sanayi le�mesin in teme l l eri at ı lmı� , kır­sal olanlarda geni� çaplı deği�imler bOj lot ı lm lj oldu . 1973 y ı l ı ndo sermoye yat ı r ımlar ı , 1969'0 oranla üç kat arttı . Yuksek öğrenimde reform gerçek le�ti ­r i Idi ; yeni öğretim kurumları açı ld ı . Okul çoğındok; çocuklor ı n tUmUne te­mel eğitim olanakları sağlandı .

Yine 1973 yı l ı nda, toplumsal re­formlar a lanında bazı önem l i adım lar atı ld ı . Tarım i�çi l er in in asgari Ucreti 0/0 25 , sanayi ve hizmet sektöründe çal ı �anlorı nki ise % 20 art ı r ı ldı . Üc­retsiz t ıbbi bakım uygu l amaya konu ldu . YUzbin'den fazla iıçi çal ı ıtıran onbir komusal endUstri kurumunda, iıçi leri n karar organ lar ına seçi Imesi sağlandı . Çal ı ıanlar ı n yönetimde etkin bir rol oynayocağı anlamına gelen bu giri�im , 1971 'de kobu l ed; len Kurumlorın Sosyo­l ist ÖrgUtlenmesi Yasası ' n ı n gerçekleı­tiri lmesi için otı lm ı ı bir i l k adım nite­l iğ inde . Cezayi r l i bir sendika yöneti ­cisi , bu uygulamanı n gel ecekte özel sektör kuru luı lar ı n ı da kapsayacağ ını belirtiyor.

TARIM Cezayi r ' i n kar�ı kar� ıya bulundu­

ğu en büyük sorun , k ı rsal olanlarda köklü deği�im sağ lanmas ı . Boğıms ı z l ı k­ton sonraki i l k yı ii afda , kendi kendini yöneten kamusal ç�ft l i k lerin kurulması , mücahitlere toprak dağı t ı lmos ı , köylü­lerin yalnızca küçükbir bölümünü kop­soyabi idi . Sanay i le�me alanı ndaki ba­�arı lordan sonra , toprak reformunun, ya da Cezayi r l i l erin deyimiyle 'Tarım Devrimi 'nin gündeme a l ı nması olanak kazandı . " Toprak i�leyenindir" i l kesine göre hazırlanan Tarım Devrimi Yosas ı , 1971 KOS lm ' l ndo kobu l ed; ld; .

Cezayir'de bugün dokuz m i lyon hektar l ı k tarım arazis i ve sekiz m i lyon­luk k ı rsal nufus var . Kamusal ç i ft l i k v e sova� gazilerine a i t tarımsal koope­ratifler, tarım toprakları n ı n Uçte biri­ni olu�turuyor . Geri kolon üçte i ki Uzerinde ise be� mi lyon i nsan yaıamaya çal ı � ıyor. Böylece, Cezayi r ' in kırsal alanlar ı nda en be l i rgi n yapı halen özel mülkiyettir ve bu kesimde tabakala�ma ve s ın ı f çatı�ması keskin biçimler 0 1 -mııt ı r .

Toprak refarmu uyg'Jlamas l O ı n i l k 0ıomoSl 1972 y ı l ı ndo gerçekleıt; . Dev­lete ve kamuya ait topraklar , özel bir komisyonun gözetiminde, köyl Ulere dağı t ı l dı . Uygulamanın i ki nci ve daha korma�ı k aıaması ise - özel mulkler le ô 1gô l ; Ojomo - 1 973 yozındo yUrürlUğe kondu . Böyle l ô kle toprok reformu doho önem l i bir sosyo-ekonomik içerik ka­zandı ve doğol ol orak var l ı k l ı s ı n ı f l a­r ın direnmesiyle kar� ı l o�t·ı . ı .

Cezayir'de uygulanacağ ı b i l ­dir i len anoyasal reform ları , halkrnı yönetime daha etki n bir �ekilde katı l ­ması amac ıy la geçtiğimiz y ı l l arda ya­pı lan giriıimler ve öze l l ik le tarım se k­törUnUn yeniden ve daha radikal bir biçimde örgütlenmesi hedefine varma­da sosyo - pol i t i k olanakl ar yaratma jek l ô nde değer lend;rmek mUmkUn.

1

Page 15: Yürüyüş 75 015

KOLTOR VE SANATTA

Cumhuriyet edebiyatı niı ? Hi KMET ALTIN KAYNAK

Edebiyatla uzaktan yakı ndan i lgisi olan herkes bi l iyor artık TUrk Di l 'nun c;olı�malar ı n , . Türk Di l Kurumu ayda bir dergi çı kanyor, ara 51ra

sözcükler üretiyor, törenler yaporak, Un ve Ö<WI dağı tıyor, i htiyaç duydukça �o ki taplor yay ım l ıyor . Atatürk'ün miras/yı o geçindiğinden parasal hiç bir sorunu dU�Unmüyor . I�te bu kurum, iht iyaç duymu� olocak !d (50 y ı l ın ı doldu­ran Cumhuriyet için) Cumhuriyet Yazı nından Örnekler adı. bir ontaloji yo­yımladı . Üstunde duru lup, k ıyasıya eleıtiri lmesi gereic:en bu ontaloji neden­se, unululdu, kimseden bir ses ç ı kmadı . Belki bunun nedeninde gizlenen, tUzUğUnUn 4. maddesinde "devrimci i i k" yaz ı l ı olQn Türk Di l Kurumu 'na du­yulan bir çe�it soyg ıydı . Kimbi l i r ? Ama Türk Dil Kurumu , yayımladığı bu antoloj iy le kendi amaç ve i l kelerine ters dÜitü. Edebiyatçı ları olduğu gibi , okurl ar ın ı do hayal kır ı k l ığına uğrattı . Şunun iç in :

Cumhuriyet Yaz ın ındon Örnekler antalojisinde, Cumhuriyet edebiyatı bütUnüyle yok . Var .,Ian , ba�lang ıcl Tanz imat'a dayanan bir dönemi n ürünle­r i . E l l i y ı l ı do kucaklayamamı� üste l i k . Yazarların sanatçı kj�i l i klerine de­ğini lmemi � . Kısa hayat h i kôyelerinin yanı sıra, eksik veri len eserleri 5lra­lanm ı � . Seç i len örneklerde kısa metinler , duyguya dayalı bu lan ı k , kapal ı , sözüm ono sanatsal ürünlere önce l i k tonınm l i . Her �ey bir yana, iiin üzUcü, dÜiündUrUcU ve haksız yanı ise , toplumcu/devrimci ne kadar yazar, ioir, e le�tirmen varsa, antoloi iye a l ınmam ı � . Ama geri ci ler i l e ikinci Yeni ve o ç izgiyi biraz aian (toplumcumsu) edebiyatç ı lar bai kö�e ed i lmi� . 78 yazardon ancak toplumcu/devrimci LO kadar yazara lütfen yer ayr ı l ob i lm i � . iite benim de elejtirmek, üzerinde durmak istedigim konu bu . Kim bu �oir, h ikôyeci , romoncı ve ele�tirmenler? Kim hazırlamı� bu antolojiyi ?

Ba�ta Nôz ım H i kmet olmak üzere antolojiye al ı nmayan �airler �unlar: Hasan izzettin Dinoma, i l hami Bekir, Ercüment Behzat, A. Kodir, R ı fal l igaz, Ömer Faruk Toprak, Can YUcel , Enver Gökçe, Suat T05er, Cahit Irgot, N i ­yazi Akıncıoğ l u , Fethi Giroy, Şükran Kurdaku l , Mehmet Kemal , Hasan H ü ­seyin, Nevzat Üstün , Muzaffer Arobu l , Sabri Al t ı ne l , Berin Ta�an, Kemal Özer i Bo�aran, Ataol Behramoğlu, Nihat Behram , Süreyya Berfe , Özkan Mert, Refik Durba� , Aydın Hatipoğ lu , Tekin Sönmez , irfan Yalç ın , Ergin Günçe, Arif Madanoğlu vb . . . Hal k iairlerinden hiç biri a l ı nmodıg ı gibi , adından bi le söz edilmemii:

Hi kôye yazarlarından antolojiye sokulmayanların sayısı iairlere göre biraz dUiUk : Bekir Yı l d ı z , Fahri Erdinç , Mehmet Boiaran, Dursun Akçam , Hasan Kıyafet, ŞUkran Kurdakul , Kemal Bekir, Metin i l k in , Erdal Öz, De­mi rtai Ceyhu n , Leylô Erbi l , Ümi t Kahaneı oğ l u , Necati Güngör vb . . .

Romancı lardan 01 1 nmayanıor: Sadr i Erlem , Suat Dervii, Hasan izzet­tin Dinamo, R ı fat I Igaz Mehmet Kema l , Çelin Altan, Yu!uf Ziya Sohadı nl ı , Erol Toy , Ömer Polol vb . . .

E le�t irmenlerden ise iunlar: Fahir Onger, Cevdet Kudret , As ım Bezir­ci , Fethi Nac i , Adnan Binyazar, ZühtU Bayar vb . . .

Ad sıralamaya tiyaITo, deneme, inceleme, gezi vb. türlerde devam edersek , sanırım sözü biraz uzatmli oluruz. Şimdi ge le l im antolojiyi haz ı r­layanlara:

Antoloi inin sonunda, bir "yarkuru l "ca hazır londıg: belirti lmii . Saila ise, ibrahi", Kuı luk 'un Önsöz 'ü yer a l ıyor . Söylendigine göre de bu yarku­ruldo Gul ten Akı n ve Al i PüskUı ı Uoğ lu görevl iymi j . Böylece onıolo i i ibrohim Kul luk , GUlıen Ak ın ve Ali Püsku l l üoğlu 'nun OrUnU oluyor . ibrahim Kuı luk 'u tanımıyorum . Ama Gül ten Akın i l e Ali PUskul I ' lu üstUne di lerim var .

Eğer kobu l lenir lerse . . . GOl ten Akı n , May ıs 1967'de Ş i i r Sanatı ad l ı derginin açtığı it Şiirimiz

ÜstUne Bir Soru�lurma"ya verdiği karıd ı kta Nôzım Hikmet' i TUrk ıi ir i nin i l k v e e n öneml i hareketi olarak belirtmii, toplumcu ıairlerimizi övmUi, bu ora­da iunları do yazmı�tı : " Bir kırk-k ı rkbei yı ldır yen i l ikçi diye adlandırd ıg ımız ı i i r yazı lmaktad ı r . Çei i l l i dönemlerden geçi lmiıti r . Her i i i r döneminin, o dönemdeki siyosa i l e yakından i lg isi almuitur . Şi i r imiz, toplumdaki yönel ii­lere göre gurle�miı ya do yozlaimli oma kesinl i kle geliimiitir. Bizce i lk ve en önem l i i i ir hareketi Nôzım'dı r . Orhan Vel i deği l . Orhan Vel i , NÔZJm­don sonra gelen yozlaimanın simgesidir. Kurtului savail sonrası Türk toplumu, siyoso olarak AtatUrk siyosasını , ıiir olarak Nôzım ii ir ini ortaya ç ıkarmlitı . Nôz ım ın � i i r i toplumla anlaıan bir i i irdir . . . 1t

Gülten Akın bu sözleriyle kolman l i ' Nôzım için i i ir de yozm ı )t ı . Kırm ı z ı Karanfi l adını taiıyan ki tabına aldığı " Nôzım Nôzım" adl ı ı i i r ; ıu dizelerle bail ıyor : " Suç çagında suçsuzluğa katı ananları/ Ben iairim, nos ı l ba� li lar ım/

u Gul değse incinen bu yUrekl Yandı bir bOiko biçimde Nôzım

Naz ım! . . . Gulten Akın ' ı n kii i l iği . bu i çten dizeleri gereken önemi hemen bu l ­

mUitu . i l kin As ı m Bezirci , 1t 0n Şair . On Şi ir" 00 1 1 incelemesine aldı onu . (On Şair , On Şi i ri Asım Bezirci 'nin incelemesi , May Yayın ları , 1 97 1 ) . Ge­çen y ı l Nôzım Hikmet i çin yaz ı l anlar derlendi , Julten Akın ' ı n buraya do " Nôzım Nôz ım" i i i r i seçi ldi . (Yazdı k Nôzım Nôzım Diye/ Zuhıu Boyar­GUnel Altıntai l ı n derlemes i , Soyut Yayı nları , 1 974) Ama Gülten Akın zaman i l erledikçe, önce yazd ıklarını unuttu, sonra bazı ıeyleri y:ızmaktan geri dur­du . Örnegin 1973 Si nan Y ı l l ığ ı Ina yazdığı "Türk Şi ir inde i� lem Gel iiimi Üs­tüne Notlar W'de toplumcu/devrimci � i i r in adlhl bi le anmodı . Onu " On Şair" orası no olon Asım Bez irci tarafından kendisine hemen gereken uyarı ve eleıtiri yopo ldı . (Asım Bezi rci! " Yok Ed i len Şeirler" , Yeni A dergis i , Nison 1973) .

Al i PüskuI I Uoğlu'na gel ince , o do ioir. Onunda bir dergide �Oluium, "loylS 1974} yoyımlonan konujması vor. Diyor ki : " Çoğdoj dunya görUjU diye tek bir görüi bi lmiyorum ben; çagdai dünya görüıleri vard ı r , 'kapi tal izm' gibi , 'sosyal izm' g ib i . . . Sanatç ı , iyi sanatçı i se , hiç b i r vakit ' Kapi tal izmI yanl ı s ı olmamliı ı r . "

Bu konUimada, yan l ı ı anlamamlisam Ali PUskUl lüoğlu "sosyalist" bir sanatçı oldugunu bel irhnek istemiit ;r . Ama antolojiye hangi sosyal ist sanat­çıyı olma yolunda oy ku l lanmli t ı r?

Şimdi yeniden Cumhuriyeı Yaz ın ındon Örnekler'e döne l im . Bu anlo­loji gerçekten bu oda , hottô hazırlayanların ın adına lôyık bir eser midir? Bence Hayır�

Mehmet Kaplan b i le , Cumhuriyet Devri Türk Şiiri adını taiıyan kita­bına, baita Nôzım Hikmet olmak üzere birçok toplumculdevrimci iairleri 01 -mlitı r . O halde bu TDK'n ın yorkuru lunu alu�turan iairlerimiz in yaptığı neyin ve kimin adına kıy ı c ı l ı k ve haksı z l ı kt ı r? Yoksa . sayfası 40-50 l i radan veri len ücrete mi susmakt ı r ?

Gül len Akın , yukarıda sözünü etligim ii ir inde " Ben ıairim, nas ı l ba-9li 1arım" diye feryat ededursun, acaba kendisini kim , nas ı l boğl� layacakl ı r , merak edi yorum . Ama �urası kesindir ki Gülten Akı n ' ı . Al i Püskul lüoğlu 'nu , ibrahim Kuı luk'u ya do Türk Di l Kurumu'nu kolay kolay ne edebiyaıç ı l ar ve ne de okurlar i ord ı r . Haberleri 0 10 . . .

O JlIan iki açıdan

türkiye işçi partisi davası

• behice boran

• MAR KSiZM ve MAOizM V. Krivtsov

• Ş iL i DEVRiM i ' N i N ÖCRETT i KLERi Rene

• YENi DEVR iM TEOR iLER iN iN E LE ŞT iR i s i

20 T L .

Casıi l lo 1 2 . 50 T L .

i . FANON v e AFR iKA'DA S ı N ıF LAR Jack WOOdis 15 T L .

• • i K i AÇıDAN TÜRKiYE i şç i PARTisi DAVASı Behi ce Boron 15 TL .

behlce boran, savunma

necla fertan hukuk açısından tıp davası

Bi l im Yayı ncı l ık Umi ted Ortak I ıgı Piyerloli Cod . 21

Çembeı i i laı iSTANBUL

P. K. 265 Sirkoci i STANBUL

DACIT IM : iSlanbul , jzmir :GE-DA A n k a r a : Seı ai K i lobevi

• ENDÜSTR iLE ŞME SÜRECi N i N TEMEL SORUNLARI SCVYET DE NEyiMi 1925 - 1940 Yo l ç ı n Küçuk 30 T L .

• SENDi KALAR ÜZER iNE K . Marx - F . Engels - V . i . lenin 25 TL .

• KAPiTALiZMiN E KC N OMi POLi T i C i M. Ryndina - G . Chernikov

• DiYALE KTik ve TAR i H i MATERYALiZM A. Spirkin - O. Yokhoı 15 T L .

• AYD ı N LAR v e S I N IF MÜCADELESi A . Casonova - Ci . Prevo,l - J . Melz LO T L .

• B iL IMSEL SCSYALiZM v e SCSYAL DEMOKRASi V. Vassi l'le - S . Gı ibanov - i , Oundassynov 8 T L .

• EMPERYALiZMiN TÜR KiYE 'YE G i R i şi Oı han Kuı mUj 20 TL.

ytlnPYP� - '22 Tt'mmuz IH7:)

Page 16: Yürüyüş 75 015

TÖB-DER GENEL BAŞKANı

CEMİL ÇAKIR

ii SÖMÜ RÜLEN BiR ÜLKENİN YURTSEVER VE DEVRiMCi öGRETMENLERi OLARAK. EMEKÇi SIN1F VE TABAKALARIN KURTULUŞU ooGR ULTUSUNDA,

BiLiNÇ TAŞıMA VE KU RTULUŞ MÜCADELEsiNDE ÖRGÜTLÜ OLARAK YERİMİZi A LMANIN,

1932 Yıl ıNDA SiNOP iLi N i N BOYABAT i LÇESiNE BA(;LI E NG i LE KiN KÖYÜNDE DOCOU. 1939 Y ı l ı NDA ENGiLEKiN KÖYÜNDE AÇiLAN E(;iTME NLi OKULU 1 942 Y ı L ı NDA BiTiRDi . 1944 Y ı l ı NDA KASTAMONU GÖL KÖY E NSTiTÜSÜ HAZ ı R l ı K S ı N ıF ı NA GiRDi VE 1949 Y ı l ı NDA OKULU BiTiREREK Ö(;RETMEN OLDU. L O Y I L KENDi KÖYÜ OLMAK ÜZERE 16 YIL Ö(;RETME N Li K GÖREViNi KÖYLERDE YÜRÜTTÜ. 1966 Y ı l ı N DA AN KARA - ALTlNDA(; AYVALI i L K O KULUNA TAy iN EDiLDi . . AYVALI iLKOKULUNDAN 1 97 1 Y ı l ı N DA ETLi K i L KOKULUNA TAy i N EDiLEN CEMiL ÇAKIR 23 MART 1972 TARiHiNDE TUTU KLAND ı ' E KiM 1972 ' DE TAHLiYE OLDU , MART 1 972 ' DEN MAY I S 11974' E DE K : AÇı KTA KALAN CEMiL ÇAKIR HALEN ETLi K i LKOKULU ÖCRETME Ni Di R .

TEMMUZ 1965 ' TE TÖS ' Ü N ŞEREF L i K OÇHisAR ŞUBE S i N i N KURULMAS ı N DA E T K i N ÇAlı ŞMALARDA BULUNDU VE TÖS ŞEREF L i K OÇHisAR ŞUBESi BAŞKANLI(;INA GETiRi LDi . 1 966 ' DAN iT iBAREN TÖS AN KARA ŞUBESiNDE BiR ÜYE VE YÖ NETiCi OLARAK ÖRGÜTSEL GÖREVi N i SÜRDÜRDÜ. TÖS AN KARA ŞUBE S i N i N BAŞKANı i KE N HAKKI NDA 1 2 DAVA AÇ ı LDı . EN iLGiNCi TÖS AN KARA ŞUBE S i N i N MALLAR ı N ı KURUCUSU VE BAŞKANı OLDUCU TÖB-DE R ' E DEVRETMESiYLE HAKK I NDA AÇ i LAN " SAHTE KARLIK" DAVAS ıYOl . EVL i , E N BÜYÜCÜ L i S E i KiDE­E N KÜÇÜ(;Ü i L KOKUL ÜÇTE OLAN DÖRT ÇOCUK BABAS ı D ı R .

O TÖS-DER'in gelişimi açısından son genel kurulu nasıl değerlendi riyorsunuz ?

o Türkiye 'de i <:Sğretmen örgütçü lüğünün temel i, Bi rinci Payla�ım Savail y ı l l :ır ı na dayanı r . Bu nedenle , Türkiye öğretmenlerinin örgUt lenmede i örgütlü. müca­delede, örgüt yönetiminde ve i�levinde bi lgi leri ve de­neyleri çoktur.

Bi l i ndiği gibi , dört ayrı ekip, i l erici ve dev­rimci öğretmenlerimizi n ekonomi k-demokrati k mücadele örgUtU olon TÖB-DER ' i n 23-24 Hozi ron 1 975. günleri yapı lan olağanüstü kuru ltayına, örgütsel an /aYli lar ın l ve çal ı �ma yöntemlerini sunarak , kurul taydan görev ta­lebinde bulundular.

Biz bu durumu ulkemizin bugünkU kOiu l ları iç inde örgütümüzUn yer i , görevleri ve etkin l iği açıs ı n­dan i l keler le , ekonomik-demokratik mücadele yönt�m­leri i l e yönetirnde görev tal ebinde bulunmayı bir hizmet yarı il ve üyelerimiz in örgüte bi l inç l i bir iekilde sahip Ç ı kması alarak değer lendiriyoru z .

Son genel kurulda veri l e n örgüt içi mücadele­leri , ele�t ir i , özele�tiri ve bir l ik i l kesi I i ığ ındo , örgütü daha i leri amaçlara u la�tırmak iç in , verilen mücade le olarak görüyor ve bunun örgütümUz . iç in bir gel i�im ol ­duğuna inanıyor, örgütümüzün sağ l ığı ve geleceği ba­kımından san derece önem l i ve demokrat ik buluyoruz .

O Mi l Iiyetçi Cephe HükUmetınln öğ­retmenlere � ,rşı uyguladığı poııtıkayı de­ğerlendirlr ,ni"lni z ?

o :mperyal izmin v e yerli egemen güçlerin oluıturduklorı "Mi l l iyetçi Cephe"den amaç ; i l erici i

demokrat; k ve devrimci güçleri sindirmek, ezmek, ü l ­keyi kendi sı n ı fsol ç ı korları doğru l tusunda yönetmekt i r . Kısocas ı , " M i l l iyetçi Cephe Horeketil! i l er ici , demok­rat ve devrimci kurulUilara koril , baskı ve teröre yöne­l i k bir harekett ir .

SömJrülen bir ul kenin yurtsever ve devrimci öğ­retmenleri olarak, emekçi s ı n ı f ve tabakaJann kurtuluiu doğru ltusundaı bi l inç ta�ıma ve kurtuluı mücadelesinde örgüt l U olarak yerimizi alman ı n , tar ih in , ü l ke ko�ul la­r ın ın ve iç inde bulunduğumuz maddi hayat �artlar ı n ı n b i ze yüklediği b i r görev olduğu bi l i nci ndey i z .

Emekçi s ı n ı f ve tabakalar ı n , ü l kesine v e emeği­ne sahip ç ı kmadığı müddetçe sömürüsünü sürdürebi le­ceğini çok iy i b i len egemen güçler in , öğretmenlere baskı ve zulüm yapmaları ve öldürmeleri bundan i leri gelmektedir . Ne var ki , yapılan tüm sald ı r ı lar , kıyım­lar ve öldürmeler, hal k ı m ı zla omuz omuza verdiğimiz bağ ıms ızl ı k ve demokrasi mücade lesinden bizi a l ı koya­mayacaktır . şu hususu kesi n l i kle bel irtmekte yorar gö­rüyorum . Bu daı bize karil uygulanan tüm faiist sa ldı ­r ı lar ve öldürmeler ı bizi bi lemekte vedolay ıs ıy lamü­codele gücümüzü arttı rmaktad ı r .

O Ekonomik koşullar bakımından öğretmenlerin günümüzdeki durumu nedir ? ÖZ lük sorunları TÖB- DER'in çalışmalarında nasıl bir yer tutuyor ?

o Emperyal ist - kapi talist sistemin halkalarını oluituran geri bırakt ı r ı lm ı � ülkelerde, emperyalist-ka­pital ist sömUrUden baita iiÇi sınıfı ve yoksul köy lü o l ­mak üzere, tüm emeği i l e geçinenler etki lenmekte, yaiom mücade le lerin; binbir güçlükle sürdürrneğe ça­I l imaktad ır lar . Öze l l i kle emperyalist-kapi tolist sistem, yapı s ın ın gereği , ekonom i k , sosyal ve pol i t i k buhran­lara girdiği döneml�rde, geri bıraktın Imli ülkelerde emekçi s ı n ı f ve tabakaların ve tüm emeği i l e geçinen­lerin yaiam kaiu I I :". daha da çok zorlaimaktad ı r .

Ülkeonizde 1970'. göre, yUz l i ra birim ol ındı ­ğ ında ı bu yüz l iranın al ım gücü , 1975'te 40 l iraya dÜi­mü�tür. 1970'ten 1 975 'e dek fiatlar % 1 1 2 artarken , maailar % 2S I l i k bir artli göstermiitir . Bu durum, öğ­retmen lerimizin i çinde bu lunduğu ekonomik kOiu l lar ın gUçlUğUnU oçı k90 ortoyo koymokıod ı r ,

Özlük sorunlarımıza çal ı �mo program ı nda gere­ken önem veri lmiit i r . i l k baitan iigücümUzün değerini kendimiz biçmek için, grev l i , toplu stszleimeli sendi ­kalarda tsrgutlenme mücadelesi vereceğiz . iiveren du­rumunda olon devleti toplu stsz le�meye oturmaya zor-

,

TARİHiN. ÜLKE KOŞı:LLARINlN VE İçiNDE Bı:Lı:NDUCı:�tl;Z MADDi HAYAT ŞARTLARININ BiZE YÜKLEDici BiR GÖREV OLDUGU BiLİNCiNDEYİZ.

layacagız . . &ınun yanı nda maddi ya�om ko�u l lorımızın günün ekonomik ko�u l ları no uydurulması , ücretin fiot­lar ı n önünde yer olması iç in , örgüt olarak ekonomik mücadelemiz; surdu��ceğjz .

o TUrkiye'de öğretmenlerin qemokrası mücadele"1 içindeki yerini TÖS-DER nasıi değerlendiriyor?

o Emperyal izm in ve fo�izmjn baskı , tahakküm ve sömürUsünden bo�to iıçi s ı n ı r ımı z ve yoksul köylü­müz olmak üzere , tüm emeği ile geçinenler tedirgin olmaktad t r .

S ı n ı flar açıs ından bakı ld ığ ı nda, öğretmenler bi l f i i l üretimde çol ı �orokı üretim yapon bir s ı n ı f deği l ­d i r . Fakat, üretim araç larına sahip d e deği ld i r ler . Bu neden l e , Türkiye öğretmen lerinin yer i , hiç kUikusuz ki , bağ ımsız l ı k ve demokrasi mücadelesi veren emekçi s ı ­n ı f v e tabakaları n yan ıd ı r .

i l erici ve devrimci öğretmenlerimiz in ekonomi k ve demokrati k nıücodele örgütü olon TÖB-DER, anti -emperyal is t , anti -fa)ist bir örgüttür. Türkiye'de öğret­menlerimizin verdiği bağ ıms ı z l ı k ve demokrasi müca­delesi , tek tek ver i len bir mücadele deği l , örgüt lü bir mücade led i r . Anti -emperyalist ve anti -fa)ist n i te l iği ­mizden dolay ı , hal kı m ı z ı n verdiği bağımsız l ı k , demok ­rasi ve sosyal izm mücadelesi bütünlüğünün , bağıms ız­l ık ve demokrasi yanında yerimiz vard ı r . Ancak, bu mücadelede, öncü güç almadığ ım ız ın , öncU gücün, ii­çi s ın ı f ın ın öncü müfrezesi yani partisinin o lduğu bi­! i ncindeyiz .

O TÖB-DER' in siyasal partiler kar­şısındaki rutumu nedir ?

O ÖrgütUmUzün b i r l ö k ve bütünlüğünU sağla­mak i ç i n , örgütsel boğ ıms ı z l ığ ım ız ı t i t i z l ik le koruma­ya mecburuz . Par t i lere ko rp örgütsel bağ ıms ı z l ığ ım ız ı t i t iz l i k le korumaya mecburuz . Part i lere karil örgütsel bağ ıms ız l ığ ımı z ı koruyamozsok, tabonım ız ı y i t i r i r , yu­karıda bir avuç az ın l ığ ı n , strateji tortlimolan yaptığ ı b i r yönetim hal ine gel iriz . Örgütü bi r adım i leri götü­rebi lmenin tek yolu bu yanl l � l ığa dUynemektir . B iz ler , parti ler kariı s ı nda örgUtümüzün boğ ıms ız l ığ ın ı ve bUtün­lüğünü t i t iz l ik le koruman ı n , Ulkem i z , halk ım ız ve öğ­retmenlerimiz iç in , en doğru tavır olduğu görüiündeyi z .

Ancak, b u tavırdon ülkemizin v e hal kım ız ın sorun lar ına karil tarafsı z o lduğumuz anlam ı ç ı kart lamaz . Bizler, halk ım ız ın ç ıkarlanno ve ü l kemizin sorunlar ına koril ı tarafsız olmad ığ ım ız ın bi l inci ndeyiz .