yürüyüş 75 020

16
BAGIMSIZLlK DEMOKRASi SYALiZM içiN HAFTALıK SiYASI HABER VE YORUM DERGiSi SAYı: 20 26 AGUSTOS 1975 5 TL. _

Upload: tuerkiye-isci-partisi

Post on 04-Aug-2016

243 views

Category:

Documents


3 download

DESCRIPTION

 

TRANSCRIPT

Page 1: Yürüyüş 75 020

BAGIMSIZLlK DEMOKRASi SOSYALiZM içiN

HAFTALıK SiYASI HABER VE YORUM DERGiSi SAYı: 20 26 AGUSTOS 1975 5 TL. _

Page 2: Yürüyüş 75 020

HARUN,

gsz vermiştim ölUm Uzerl şıır yok diye. Ne çare! Bize şu anda,

1975 yılı Ağustos ayında şu anda,

bu sabırsız topraklarda öylesine gsrekll, öylesine bereketlı gülUmseylşlnI

bır dalla görebilmek ıçın tutundum yine kellmelere.

ERDAL ALOVA 16 Ağustos 1975

Harun"dan bize

1960-1970 döneminde sosyalist bırsyler ıçın en zor kullanılabllecekyargılardan blrI, "İşçi sınıfı dev­rimeiliğinden sapmazlık"tır. Harun'un Ise, en önemli özelliklerinden biri, Işçi sınıfı devrlmcill�nI bır an olsun unutmamasıdır, Birçok yanlışın öne sUrUldUğU, birçok yanlı,ın doğru blUnd® dönemlerde o hep Işçi sınıfı devrlmcill�nI mihenk taşı olarak kullanmıştır, Dı nedenle serı saldınlara uğramış, olay olay, birey blrsy birçok kişinin Uzerine yUrUmekten geri durma­mıştır.

Harun, 1961 yılında TİP'ln kurulması, 1962 yı­lında sosyalizmin blUm! Ile ılgılı yayınların çoğalması, 1966 yılında FKF'nln örgütlenmesı Ile Universitede orlaya çıkıp geli ,en yenı bır genç kadronun blreyle­rlnden biridir. önde gelen özeıuklerlyle bu kadro ıçınde kendini kabul ettirmiş bır liderdir.

1942 yılında Glresun'un Aluçra ilçesinin, Armut­lu köyUnde do�uştur. İlk ve orta öğrenimini Sıımsun­da yapmıştır, Use dönemlerinde "Bır TUrk'Uo clba­na bedel" olduğuna Inanmı" mUnazaralarda ''para karaklerı bozmaz" görUşUou sawnmuş, mUnakaşalar­da "İsmet Paşa 'nın s$r olması bUkUmetl en ıyı yö­ııetmeslne engel olmaz" konusunu tartışmıştır, 1962 yılında İstanbul Te1aıJk Unlversltesl'nebu bllgl d�ar­cıitıyla gelmiştır, 1962-1965 onun ıçın bır sıçrama dönemı olmuştur. SirelG.! okuyarak, yenı dostluklar kurarak sosyo-ekonomık konulardaki bUyIIk !çlıitını gidermeye çalışmıştır,

1965 yılına geıındl�nde o önde gelen öğrenci ııderlerlnden biri olmuştur, ÖZellikle 1964 yılındaki "Petrol Mlıuleştlrllmelldlr" kampanyası sırasında "ant1-emperyallst" bilinçlenmesini kitap gerçeklerIn­den pratıite indirmek fırsatını bulmu,tur, 1965 yılın­dan sonra ber yenı giin, Harun ıçın lşçl.ıırmfı mese-

lelerlnl daha ıyı kavramasına yardımcılık eden olay­larla dolmuştur. S Inger Grevi, 6. Filonun ziyaretleri, Zeytıny� Skandalı, Derby Fabrikasının İşgaıı, Özel Y'Uksek Okullar Y'ı1rUyUşU TÖS Eğitim ŞJrası, Gene Mltıngi, Montaj SanayIIne Hayır YUrUyUşU, Barış için

Arı �Ienl, NATO'ya Hayır kampanyası hep birbirini Izlemiştır. Harun, bu ve benzeri olaylarda sUrekli olarak bır işçi sınıfı devrimcisinin geıışen bııınclnl yaşamıştır.

Harun, bUtIIn bu olaylarda orlak çalışmayı esas almıştır. Sirekli olarak birçok arkadaşıyla, omuzda­şıyla bırlıkle olmayı başarmıştır. Her yenı olay ona orlak çalışmanın, birııktelJ�n önemini anlatan bir araç olmuştur. İşçi sınıfını temel alan Harun, kendine özgü bır anlatım yakalamakta gecikmemiştir. DUnya devrımcı Ilareketınln birikimierinden öğrendiklerini ülkemiz pratiği ıçınde kendine özgü bır anlatıma ulaş­tırmıştır. "Kapitalsiz kapitalJstler" broşilrUnU yaza­rak, Ulke sorunlarını bildiriler dışında tartışan ilk öğrenci ııderl olmuştur. "Aliabe" ve öğretim sıstemı Uzerine bUyIIk ilgi uyandıran bır çalışma yapmıştır, Onun arkadaşlarıyla yUrUttUıtu çalışmaların temelJ araştırmacılık ve beraber hareket olmuştur. Bu olum­lu özelUkler her geçen giin bır bireyin,liderin genç-' ilk ıçerısınde Isim olarak, kadro olarak gelişmesine neden olmuştur.

1967 yılı Harun Karadenız, çetın Uygur ve Faruk Yalnız'ın Universite öğrenci birlikleri yönetıcllerl olarak doğrudan TİP'e paralel birçok eylem yUrUtme Isteklerinin açıklandıitl yılalmuştur. Karadenız ve arkadaş ları FKF'nln aynı dönem ıçerısınde güç LU bır tsrgüt halıne getırılmesı yolunda çaba sanetmişler, FKF Ile sUrekli lşblrlJ�ne girmişlerdir. Bu tutum

YOROYO$ HAFTAlıK SIVASI HABER VE VORUM DERGiSi

SAHiBi: Nihaı SARGIN

ADRES: ILAN KOŞULLARI:

kalan

Harun ve arkadaşlarına karşı bazı fraksiyonlar adına saldırıların yoğunlaşması sonucunu doğurmuştur.

Şaşmaz Işçi sınıfı devrımcisi Harun. 12 Mart döneminde kanser olduğu açık seçik eıındekl on rapor­la beııı olınasına r�en Uç kez tutuklanmış uzun eU­re hapiste kalmıştır. Bu Uç tutuklama da Uç garip gerçeklik taşımaktadır. İlk tutuklama Harun'un mab­keme önUnde verdiği cevapta "safsataname" olarak sergilenen TKP Davası olmuşbır. Bundan sonra Ha- . run. Isim, yönetim ve yapı de�ştlrdlitl lçln FKF'den sonra Uye olmadıitı Dev-Genç Davasıyla ııgııı tutuk­lanmıştır . Ankara'dak! Uçüncü tu.tuı<lanması Ise, ba­kimler tarafından bile nedeni blUnmez bır olay olmu,­tur. BUtun bu tutukluluklar sırasında dalla önce de gitmek zorunda kaldıitl Londra'da tedavısının devam elmesi gerektıitlne dalr başwrmaları 12 Mart savcı­ları ve hakimler tarafından olumsuz cevaplandırıl­mıştır. Tutukluluk onu öldUrmenln arncı olarak kul­lanıımıştır.

1974 yılı sonunda gldeblldlitl Londra'daki teda­visi de "geç kalınınası" nedeniyle Harun'un ölUm.delı kurtulmasını saitlayamamı.tır. 1\ Temmuz 1975 ta­rihinde Londra'dan "bir ölUm mahkumull olarak ra­porunda "4 hafta yaşayabilJr" Ibaresiyle dönmek durumunda kalmışbr. Harun, bu son döneminde de bır Işçi sınıfı devrlınclslnln güzelim blUnclyle gllnU­nUn acısız geçlreblldl� ıkı-Uç saatinde yazarak mU­cadelesını sUrdUrmUştur.

Harun'dan bize kalan, mUcadele azmıdır. Ha­run'dan bize kalan. Işçi sınıfı devrlmclUğlne Inanç­tır. , Harun'dan bize kalan. ortak çalışmadaki başarısıdır. Harun'dan bize kalan, güzelim bır an­latımdır. Harun'dan bize kalan. mUcadelede sUrek­ıııık ve yilmazlıktır . . .

Ba.kı: Karaco Of.el Malboacıl,k Doğ,',m: GAMEDA

SORUMLU VÖNETMEN:

Konur Sokak 15/8 Veniıehir - ANKARA Tel: 17 45 81

Arka Kapak Renkli : 7.S00.-TL Kaynak gös"'rilmeden ol,nl' ya pılamaz. Gısnderilen yaz, ve fo­toğraflar iade edilmez. Taner TUNCEL

TEKNIK SEKRETER: Ugur OKMAN •

ABONE ıt:OŞULLARI: V,II,k: 200.-TL 6 aylık: 100. -TL D,ı ulkelere abone bedeli Iki kolldır.

Arka Kapak Siyah Beyaz : 6..000.-TL Iç .ayfalarda .Ulun .anlimi : 20. -TL Iç .ayfalardaki yay,n ilanları %50 indirimlidir. Dizgi : ÖNCU Of.el

Tel: Il' 79 19 Ankara

KAPAK DUZENI ıbrahim Nlv AZio�LU

Page 3: Yürüyüş 75 020

...... - -

19&4

- - -1968 - - - - - - - ---197�

-,/

Isciler ve seçım • •

YALÇiN KÜÇÜK

iiÇi ler seçimi yapıyorlar . Yaptı klon seçimin bir yonı , gunlUk ya�a­mo yansıyor . Her gUn bir örneği görü lüyor . iıc;i ler, devaml ı olarak sendika deği�tiriyorlar. H ız l ı bir biçimde gerçek ve devrimci ekonomi k.örgutlerini se­çiyorlor . TÜRK-iş'i çökertip DiS K'te bulujuyorlor . Bııylece sermoye sendiko­cılığı döneminin sonunun geldiğini gösteriyorlar.

Bu bir Olorna. Kaç ın ı lmaz olon ve aynı zamanda oıılocok olon bir diorno . Ancak gel i ime burada kalmayacak. Üstel ik kalmayacağ ını ve kalmadı­ğın ı gösteren iioretler de var. Ün lU H i l ton, bu iıoretlerden birisin; verdi . Hil­ton iıçiler i , bağl ı o lduklorı OLEYiS' in TÜRK-iş 'ten ayrılmoSlnl beklemeden, iiverenin ve bazı politikacıların bUtUn direniılerini yenerek , sosyalistlerin yönetimindeki TUR iZM-işle geçti . Böylece, en azından, i�çilerin sosyalist yöneti ci lerden çekinmedikleri ortaya çıktı . Daha doğrusu , bir kez daha orta­ya çıktı .

Yalnız ortoya çı kon gel i �me Hi l�onlun sınırlarını çaka�ıyor. Bu ge­I i�meyi �öyle özetlemek mUmkUn: I�çiler artık, devrimci ekonomik örgUtler aıamasından geçerek sosyalizmi seçmiyor. Artı k , eski dönemlerle kıyoslanma­yacak ölçUde, sosyal izmi seçtikleri için devrimci ekonomik örgUtlerde bulu­ıuyor . Yeni olon ve diyalektik sı çrama niteliğine bUrUnen ası l gel i ime burada. Bu geli�me, istanbul lun s ın ı r larının dı il no Çı ktı . Seydiıehir, iskenderun, Ada­na, Bursa ve hatta Ankara'da anlam l ı örneklerini verdi . i�çi sınıf ı hareketi içinde olanlar, bu örnekleri , somut olarak e l lerinde tutuyorlar .

Ancak ilÇi sınıfı hareketinin dı�ı ndaki i lericilerinbu gel i imeyi gör­memeleri , belki de görmek istememeleri , bUyUk bir yaz ı k . Hem kendi leri , hem de toplumun i lerici doğrultusu açısı ndan. Bu görmeyi), TUrkiye 1deki sosyal ist hareketin parçalı o lduğu yolundaki tekerlemelerin ortaya atılmasın­da, sık sık tekrarlanmasında, etkin oluyor . Bu tekerleme sadece sermayenin iıine yarıyor .

Fakat i)çi sınıfı hareketi içinde olmayanların göremedi klerini , ser­mayenin içinde olanlar bUyUk bir açı k l ı kla görUyarlar . IIHalk Partisinin sol sı ­nır ını çizmeu iıinin yanında DiSKl i sosyal izmden uzak tutma görevini de Ust­lendiği anlaıılan sermayenin Durum'cusunun değerlendirmelerinde bu açıklık var. Yoğunloıan iıçi eylemlerinden sonra yayınlanan Uıiddetçi uçların bulu�­mosına karıı • • • ii adlı değerlendirmede �unlor yazı l ı : ii Ama son o layları sade­ce yosal yolların etkin olmaYljl no bağlamak yanı l t ıc ı olabi l i r . Bazı giriıimlerin gerisinde siyasal amaçların bulunması , ihmal edi Imemesi gereken bir olası l ı k-

iıçi lerin pal itize o lması nı TÜR K-i Ş tuzağı i le önlemeye çal ı jonlar, uzun çaba ve direnmelerden sonra burada baıarısız l ığ ı kabul edenler, bundan böyle bir adım gerileyerek, DiSK'i salt bir ekonomik ÖfgUt al�rak görmek is­teyenler, ijçilerin açı k seçimlerini gördUkçe yeniden tela�lanıyorlar. Telaj­lanınca da gUndemlerinden hiç çı karmadıkları öneriyi tekrar ortaya atıyorlar. SermayeninDurum'cusu ,aynl yazıs ını , jöyle bitiriyor: liEvet, uyanık davranı l ­mono önce Anadoluıda jimdi de bOyuk kentlerde beliren geliımelerin aynı noktada buluımosı ve TUrkiye1yi yeniden l2 Mort ortamına sUruklemesi olos ı l ı ğ ı vardır . ii

Resmi teze göre 12 Mo t, öğrenci eylemleri nedeniyle doğmuıtu . Gel i jmeler karjıs ı nda, resmi yazarlar b i le , kendi lerini yalanlamak ihtiyacını duyuyor . 12 Mart, öğrenci eylemlerindendoğmadı . 12 Mart l ın temel nedenlerin­den birisi , TUrkiye kapitalizminin yapısal ve devresel sorunları ile Demirel yönetimindeki kapitalist demokrasinin yavaılığı ve çaresizli�i oldu. Bir diğe­ri ise, birinciden bağımsız olarak dUıunulmemesi gereken , ijçi s ınıf ı partisi ve hareke�inin ulajtığı aıama idi . Bunlardan birincisi Uzerinde yeteri ölçUde duruldu. Ikincisi ise, resmi bir açıklama niteliğindeki yaz ıda iöyle ortaya konuluyor ; UBozı iıverenler, sendika seçme özgUrlUğUnU kısı t layıcı baskı larla iıçileri kııkırtmlj olabi l i r ler . Ama iıçi ler ve sendikalar için os ı l tehlikeli olan klJkırtma, onların arasına karııanların giriıimleridir. Bunların Turkiyelyi 12 Mart ortam ına sUruklemekte oynadıkları rol bel l idi r . He le iJçi s�ndikaları Un­lu 'Haziran olaylar ı l i l e bu konuda acı bir anıya sahiptirler."

Bunlar, bu açıklamalar sermaye için gUndem maddesinin yeter l i ölçode algunlajtığını gösteriyor. Ancak öneml i öznel kaiul l ardan bazısının eksikliği hemen göze çarpıyor. Dlj i !iJki ler ve bunun ulusal savunmaya yansı ­yan sorunları, sermaye için kısa dönemde ve kolayl ı kla çözulemeyecek gUçluk­ler yaratıyor. Bu, cesaretlerini kırıcı bir etken. Bunun dliında 12 Mart öncesi

ve sonrası Hal k Partisi var. 12 Mart öncesinin Halk Partisi , porçalanmı � , yeni parçalanmalara gebe ve kUtleler önUnde çekici l iğini yitirmiı durumda. Şimdi öneml i ölçüde doho gU'iIU, Üstel ik , öze l l ik le l iderinin kiıi l iğinde yığınla ö­nUnde çekiciliğe sahip . Ayrıca, sermayenin ekonomik bekleyiıleri açısı ndan , sermayeye fazla UrkuntO de vermiyor. En azı ndan önemli bir bölUmUne .

Öznel koıullar öneml i . Yalnız öznel koıu lların önem i , biraz do , bazı denemeler sonucunda somut bir biçimde gözönUne serilmesine bağ l ı . Ser­mayeyi derinden UrkUten, ijç i lerin yapımj olduğu ve y.apmaya devan ettikleri seçimin, bir ölçude geriden de olsa, halk kUtlelerininde eğilimine uygun dOj­tUğUnUn gösteri lmesine bağl ı . Bunun ise e:ı somut denemesin i , sonbahardaki seçimlerde görmek mUmkUn olacak.

Sonbaharda yapı l acak olan ara seçimlerine sosyal istler, bir parti ıemsiyesi altında giremiyorlar. HenUz mevcut seçim yasasının gerektirdiği örgUtleıme dUzeyine ulaıı lamadı . Yalnız yasal gereklerin tamamlanmasından önce bir seçim yapılması , sosyalist ler�n bu seçimlerde i lgisiz veya pasif kala­cakları anlamını taıımıyor. TIP ve TSıPl in yayınlarnı ) oldukları son bildiriler, sonbahar seçimlerinin sosyal istıere çetin görevler yuklediğini gösteriyor.

Tsip Genel '1tnetim Kuru lu 'nun toplantısı ndan sonra yapı lan açık­lomada IICHPlnin merkez yönetiminin her geçen gUn daha do sağa keydığı ve bu poli tikası i le tekelci sermayenin daha genij kesimlerinin desteğini sağladı­ğı , CHP reformizminin bir burjuva reformizminden de öte bir tekelci burjuva reformizmi durumuna geidiğiII görUiUne yer veri l iyor . Tsip; "CH PInin destek­lenmesini savunmayı , sosyalizmin bağımsız poli tikasıyla boğdoıtıramayacağı ­n ı u belirterek CHPInin solundaki partileri , I1 kuruluı sırasına gÖfeU sayarak gUçbirliği olanaklar ın ı arajtırmak amacıyla ortak çalıımalar yapmaya çağırı­yor.

T ip , seçim dönemine giri lmesiyle bir l i kte ilk açı klamasını uGuncel Görevlı adlı bi Idirisiyle yaptı. B i Idiride, ara seçimlerinin Mi I let Mecl isi birle­jimini değiıtirmeyeceği için seçimlerden sonra MC hukUmetinin otomatik ola­rak iktidardan çekilmesinin beklenmemesi gerektiği bel irt i l iyor. Ancak seçim'" lerde MC parti lerinin oyları nda bir i lerleme olmazsa, zaten gUçsUz ve sarsın­t ı l ı olon MC hukUmetinin devam edemeyeceği ve dUıeceği i leri suruluyor. Tip, ara seçimlerine, demokratik mUcadelede öneml i bir deneme gözuyle ba­karak, gUncel görevi ıöyle tanımlıyor: u8u seçimler MChukUmetinin halk kit­le lerinde tutunmadığını , gUçsuzlUğUnu açığa vurmaı ı dı r . MC oyları mutlaka gerileme l i , geri leti lme l idi r . MC i ktidardan dUjurUlme l idi r . Bu seçimlere i l iı­ki n önUmUzdeki görev budur . ii

Turkiye iıçi Partisi 'nin bildirisinde, seçimlerin sonuçlar ın ın değer­lendirilmesiyle i lgi l i olarak )u değerlendirme yapı l ıyor : HGUz seçimleri , içte politik gUçlerin bir ölçUde bir gtsstergesi olocoktı r . Bir ölçüde diyoruz , çunkU gerçek sol -sosyal ist hareket- bu seçimlerde yer olmayacaktır . Anti�emokra­tik seçim kanunu buna enge!dir. Bu durumda, �erici. fasizan MC karıı s ında demokratikleıme'nin temsi lcisi olarak seçimlerde CHP gözUkecektir. CHP'nin olacağı oylar, sadece MC partileri ve partizanları tarafından değil , iç ve d ı ı kamuoyu tarafından da Tu'rkiyelde demokratik gUçlerin gUç göster­gesi olarak yorumlanacak , öyle kabul edi lecekti r . ii

Seçimlerde MC oylar ın ın geri leti lememesinin faıistlerin cUretini artıracağında hiç kuıku yok. Btsyle bir sonucun, 12 Mart'edarı cesaretlen­direceğinde de kuıku yok. Bo.mlor öneml i . iç ve dıı komuoyunun değerlendir­mesi de önemli . Ancak sosyalist hareket için bcııka önemli noktalar ve zorun­luluklar davar. Sosyal istler demokratikle)me sUrecinin, bir takım ekonomik ve toplumsal dUzenlemelerden ayrı tutulamayaceğ ın ın b i l i ncindedirier . Teme l l i ekonomik ve tORlumsol dUzenlemeler olmadıkça demokratikletme sUrecinde 0-I.umlu adımlar a ı lmayacağına inanırlar. Bu konularda yeterli açıklık sağ lan­madıkça soyut demokrasi özlemleri ,sosyal i st kUtleleri harekete geçirmeye yet-mez .

Turkiye'de ııçiler seçimlerini yapıyorlar. Bu seçim, uzun döneml i b i r oluıumun sonuçları . Sa�lam , sağ l ı.kl ı ve i lerisi açı k b i r oluıum. Ne kadar uzun döneml i olacağı , bi l imsel olarak kestir i l emeyen bir oluıum. B i l imsel o­larak kestirilebilen yan ı , sadece Jurada: Uzun dönemi kısaltmak, kısa döne­min görevlerini sorumlu lukla yerine getirmeye bağl ı . Yalnızca sorumlulukla de§i I, aynı zamanda cesaretle .

Page 4: Yürüyüş 75 020

TDRKIYE' DE YllRCI'ItI$

Bü ee k serm'aye gerilimden

DEMİREVİN YUMRUKLANACAÖı ÖNCEDEN Bİ LİNİYOR MUYDU?

00

Vura l Onsel

ışık tuta n

o layına

belge'

YÜRÜYÜŞ, MC hukUmeti Baıkanı SUleyman Demire l 'e yumruk atılma .. olayı i le i lg i l i olorok öneml i bir belge yoyınl ıyor. Belge zamanın Sıklyöfletim Komutanı 'nı" imzasını tOJlyan bir yazı . TUrkeı li" s ınıf arkodaıı olduöu i leri sUrUlen Korgeneral Arif Koçok, bu yazıda, "tinUmUzdeki gunlerde devlet bUyUklerine" korıı eyleme giriıi lece§inin "istihbarat" edildiğini açıkl ıyor.

K. K. K. 4. Kolordu K.' l ığının 5 .5. 1 975 gUnve HRK: 1401-5-75/Hrk . 232 sayı l ı yozısı :

ilGi: o) Gn. Kur. Sık. 021930 5 Mayıs 1975 gUn ve TS: 30497 say ı l ı mesai emri .

b) Ank. Sıkıyönetim K. 5 Mayıs 1975 gUn ve HRK: 2061 -41-75 say ı l ı emri .

i) ÖnUmUzdeki gUnlerde devlet bUyUklerine, yUksek rUtbe l i oskeri Johıslara ve tesis lere korıı onerJik tsrgUtler tarafından eyleme giriıi leceği is­tihbarat edilmi,tir.

Arif KOÇAK Korgeneral

Kolordu ve Gornizon K. Bu " istihbarat!n" i lg i l i lere duyurulmasından torna gUn sonra Vural Önsel

olayı ortayo çıkıyor. Vural Önse l , CHP, TIp, TSiPve Maoculara "ciddiyetini" bel l i eden bir bovul dolusu belge i le MClideri Demirel'i baıbakanlıkta yum-rukluyor. •

Seyfi ÖztUrk, Feyzioğlu Baıbakonl ıkto Demirel'i yerde bırokıp, 010-yı ı anorıitler larofından yapı ldığını açık l ıyorlor: Turkeı de anında Eskiıe­hir'den bu korayo katı l ıyor .

Ne "istihbarat"!

YtlRUYtlŞ - 26 Ai!u.tos 1975 - 4

yarar umuyor

FAŞizAN UYGUlAMALARIN işçi S ıNıFı HARE KETiNE DO�RU BiR BASAMAK DAHA KAYDIRilMASı içiN , HÜKÜMET, işVEREN ÖRGÜTLERi VE "YÜKSE K TiRAJl I BASıN" ORTAK BiR KAMPANYAYA GiR i ŞTi . BU ARADA, işçi DiRENişLERi ARASıNA PROVOKATÖRlER SO KUlARAK BiR 12 MART ORTAMı YARATılMAYA ÇAlı ŞılıYOR .

TÜRKiYE işVERENLER SENDiKASı GENEL BAŞKANı, YEN i BiR SıKıYÖNETiME GEREKÇE OlABilECE K "AÇ ı KLA MALARLA" FAŞiZM ÖZLEMLERiNi ÖZETLEDi : "SON GÜNLERDE BÜTÜN ÜlKEMiz VE ÖZEıı i KLE iSTANBUL SiSTEMıi VE PLANlı BiR ŞEKilDE YÜRÜTÜlEN YASA DIŞ I EYLEMLER E SAHNE OlMAKTADıR . " " KANUNSUZ EYLEMLERLE GÜDÜlEN GAYE HÜKÜMETi DEViRMEK MiDiR?" MSP'ıi ADALET BAKANı MÜFTÜO�lU iSE, " H içBiR işçi HAREKETi NiN USUlÜNE UYGUN OlMADI�I N I ilERi SÜRDÜ."

'ryawz hırsız ev sahibini bas­tırır" sözU b Ir anlamda tekrar doç..­landı. Geçtlıtımız haftanın Çarşamba gUnU verilen bır demeç şöyle başlı­yordu:

"Son gUnlerde bUtün U lkemiz ve özelllkle İstanbul sistemli ve planlı bır şeldldey Urütülen yasadışı eylem­tere sab.ne olmaktadır ... "

Demeç daha sonra, li!nenln pla­Ita takıldı� gıbı, "Şıddet olayları", "İdeolOjik teşekkUller". "Sabetaj" ve benzerı Ifadelerle devam edIyor ve şu soruyla dUğümlenlyordu:

''Kanunsuz eylemlerle gUdUlen gaye hUkUmetl devirmek mJdlr ? .. "

DemecIn sahlbl, TUrldye İşve­ren Sendlkaları Konfederasyonu Ge­nel Başkanı HaUt Narln'dl.

Aynı gUn Cephe hUkUmetlnln Adalet Bakanı MSP'li İsmaıı MIlftU­�Iu bUtun valiılkıere bır genelge gtlndererek, "Hlç bır IşçI hareketlnln usulüne uygun olmadı�nı" lIerl sU­rUyor, "Olaylara zamanında ve ha­reketll olarak mUdahale edlnlz" di­yordu.

Ve artık çok malum ve de çok mUptezel mlzansen, burJuvazlnln ça-

iıak yalayıcısı kalem erbabının "Yenl bır 12 Mart ortamı mı?" sorusuyla sUrdUrülUyordu ...

Tela�ın nedeni TUrldye'de, anayasada belirtl­

len gerekçeler dışında sıkıyl!netlm­ler lIAn edllir, uzatılırken sıkıyl!ne­tlm emIrleriyle, Işçi sınıfının yıl. yılı aşkın mUcadeleslyle ve anun so­nuounda elde edIlmIş yasal grev hak­ları kısıtlanır, yasaklanırken, tek sUtun haber vermeyen burjuva basını­nın sayfalar dolusu grev haberlerI

vermeslnln elbet bır anlamı olmalıydı. Ne var Id, bUtün bır halta bo­

yunca gazetelerin olaylara çok bilinen açılardan yaklaşmalarına ratmen kamuoyunda umulan tepld dotmadı. Dlkkatll gtlzler. haber verme kılıfı altında haber baş lıklarında ne tUrlU cambazlıklar yapıldı�nı Ibretle gtlz­ledl ...

Hele tam sayfasını grevlere ayırmış bır tanesinde, verııen saklz haberin başlıklarının Işveren �zın­dan çı1anış olması ve her bIrinde de, ''Kanunauz''. !Iİşgalci", "Direniş"

Page 5: Yürüyüş 75 020

aijzcüklerlnl" bol bol kuU.nılmış oL­ması k.rgal.rı bile gUldürecek olns­tendı. Şeoaat .rzederken slrk.tln aijylenlyordu • • .

TUrkiye'de geçtlğlmiz hafta en çok aijylenen şey de oydu.

işçilerin sendık. s eçme özgUr­lWclerl çlltnenlr. zorl. sarı sendika­lara üye olmaları istenirken "Yasal" oluyordu da. demokratik IsiekierI "Yasa dışı" oluyordu.

Vatan severlik

Son yıllarda ve özelllkle son dörı beş aydır TUrkiye "slstemll ve planlı bır şekilde" antldemokratlk yönetime kaydırılmıyordu da. Işçiler en dotal ve yasal demokratik hakla­rını kullanırlarken, "TUrk vatanı ka­ranlık bır geleceğe ve Ideolojik ma­ceralara" itiliyarelu! ..

Halll Narın ve Cephe hUktimetl mantığı, doğrusu lşblrllkçl büyllk sermaye mantığı ''Vatanı gerçeklen seviyordu" da, gIderek yoğunlaşan ekonomık ve sıyasal baskıları yIlkle­nen işçtler ve tUm emekçiler, "Va­tanıarını sevm.1yorlardı! .. "

8 saatllk çalışma süresının Ilk Iki saatUk sUresini Ucret olarak alan ve geri kalan 6 saatini patrona çalı­şan işçilere, yetki II b ir işveren tem­silcisi ağzından ''Vatanaeverlik'' dersleri verilmeye çalışılması da, doğrusu gUlUnç oluyordu ...

Yasal grevlere ve demokratik dIrenişlere kamuoyundan beklenen ve umulan tepki de bunun ıçın gelmiyor­du.

Oysa tahrik ve tertip unsurları da Ihmal edIlmIyordu. İstanbul'daki Berec grevinI Ithal edilen değişIk tUrden bir "Vural Önsel" olayı "Kana buluyordu! .. "

Kırkor Aluç adındakl kişi iki poUse ateş açtıktan sonra yaralı ola­rak ele geçiriliyor ve malum ifadeyi veriyordu: Almany.'daki bir örgüt tarafından gönderl lmiştl! ..

Kırkor'un üstesinden geldiği çu­val öylesine Inclr doluydu ki, bir Sey­fi �rk. bır Feyzlotıu bile ortalığı velveleye verme gereğini duymadılar.

Cephe garlp bır sesslzllğe gö­mülmüştü. önceki haftaki cephe ıçı Itlşlp kakışmalar zor .... r örtUlebllmlş beıu bır suskunluta girilmiştl. An­cak, olayların gerçek anlamı TİP M erkez Yanettm Kurulu'nun .bu ayın başında yayınladıltı bildiride açıklan­mıştı. Faşist tırmanmada yenı bır basamak çıkılıyordu: güncel hedefişçi 8ınıfı hareketı ve örgütleriydl.

En'vi t : in ı!ıi/kıııi

o kadar ki. Cepheeller CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'In düz­mece şıddet olayları konusundakI e­leşıırllerlnl bile cevapsız bırakiılar. Oys. Ecevit'In söyledikleri önemlı şeylerdı ve sosyal demokr.t muh.le­ret neden sonra geçtlğlmlz hafta ge­lişmelere biraz olsun penceresinI aç:ıblllyordu ...

Yaratılan "Şıddet olaylarının temel nedenl"nl ana muhalefet başka­nı şöyle açıklıyordu:

"Cephe hükUmetini oluştur.n partıler. halk desteiılyle ve demok­ralık yöntemlerle ulaşamayacaklarını anladıkları "Iyasal amaçlarına şıddet yoluyla ulaşmayı denemektedirler. "

Son Iğdır olayı buna bır örnek­ti. Başbakanın ye�enlyle llgiU bır yolsuzluğun açıklanması U�erlne, es­ki Tıcaret Bakanlıtı müsteşarının evine atı lan bomba, açılan ateş ve Antalya CHP 11 Başkanının evine ko­nan p.tlayıcı m.dde elbette gökten zembıııe Inmemişti ...

Ecevit, Berec grevindeki olay­la lIg1ıı olarak "Kışkırtıcı aJan" gi­rlşlmlerlne de dikkati çekiyordu. "Bazı Işverenlerin kışkırtıcı davra­nışlarına" dadeğlnenCHP Genel Baş­kanı şöyle diyordu:

"Kamu Işyerlerinde Işçiler,

sly.sal eğilimlorine göre kayırılmak­ta veya çıkarılmakladır. Özel kesim­de kimi Işverenler, Işçinin sendika seçme özgUrıutune açıkç. meydan okumaktadır. "

Ecevit, bazı devlet d.lrelerln­de sürdürUlen kıyımlardan da söz ediyor, Devlet ıstatıstık Enstıtüsüne alınan komandolara dlkkatl çeklyordu. -

CHP Genel Başkanının olaylara yaklaşımı her ne kad.r doğruluk taşı­yorsa d. etkinliiii kuşkulu. Ana muha­lefet, sözle ışı b.ğdaştırdığı sürece kendl yapına etkın bır demokrasi mü­cadelesi yapacağını bilmek zorund •. Bazı konularda MC ağzı ve tavrı kul­lanıldığı takdirde demokrasi mUcade­lesinde mevziler kaptırıldığı örnek­leriyle s:ıblt.

Dcıııirl'l' in konumu

Ecevit bütUn duy'gusallıklarını .eferber ederek, bazı demokratik platformlarda aradığı Slleyman De­mire!'1 oralard. bulamıyacağını ör­naklerlyle gördü.

Dilzmece yumruk olayı sırtına yIlkleornek IstendI. "Geçmiş olsun" gırışımı reddedildi. Bunun anlamı sanıldığı gibi basıt olmamalı. Demi­re!'1 1965'lerdekl. 1970'lerdekl konu­munda bile bulmak olanaksız. Tekel­ci bUyIlk sermayenin Demlre!'e yilk­ledlğl misyon gereği o konum kaybol­du. Olayın, salt DemIrel'In tercihleri lle Ilgisi yok.

Ecevit'In Demirel Ile aradığı Ikinci dıalog, Helslakl konferansı sonrası oldu. Bu arayış da boşa Çıktı. "Demire!'in dış politikaya getirdiği açıklık, Iyi niyetler" vesaire, dlalo­gu sağlayamadı. Bunun anlamı şu:

Cephe başkanı artık demokratik ze­minlerde bulunamayacaktır. Kendileri demokrasinin yıkımı Ihalesini yIlklen­mlştlr ...

Cephe bUtün kadrolarıyla TUr­klye'yl germmll polıtık bır Iklime itmekle meşguldür. çare: çaresIzlIk­tll' ...

Geçtlğlmlz haftanın Perşembe günü meydana ge len bır olay herhal­de iki kışı .rasınd. geçen minumum ölçillerl taşıması gerek.

Çirkin bir olay

Ankara Belediye Başkanı Vedat Dalokay, Ankara Vaıııığlne atandığın­dan bu )'an. sınır savaşına girlştllıi ömer Nacl Bozkurtla "İnsancıl" bir Jest yapma gereğtnl duymuş olmalıy­dı. Bozkurt'un annesinin hasta oldu­ğunu ve h.stah.nede yattığını öltren­dı ve zly.retlne gıttl. Geçmiş olsun diyerek çıçek bıraktı ...

Oalokay Beledlyedekl makamın. döndükten bır sUre sonra telefonda vali tarafından arandığını öğrendi.

Herhalde ömer NacL. duygu lan­mış telefonu .çmıştı.

Dalokay bu konuda hayli "lüks" düşündUııunü bl raz sonra anladı. ön­ceki hafta kendisine "O midesinde delııı beynInde grev yapmış" diyen Ankara Valisi telefonda, b.ğıra b.ğı­ra Dalokay'dan "Nıçın Annesini zi­yarete gittllılnI" soruyordu ...

Belediye Başkanı şaşırdı. Ta­mamen Insanı ve medeni gerekçeler­le ziyarete gidiş nedenini .çıklamağa çalıştı. Bozkurt dinledi dinledi ve şöyle dedi:

. "Ben de bır gece yarısı, elimde çıçek, senin karını zly.rete gelebIlIr­miyim?."

Telefon konuşması Dalokaytın Ankara V.lIslne, canlılar alemlnın bır başka parça"ı olduğunu biraz s ert­çe hatırlatmasıyla son buldu ...

Olay Iğrenç olduğu k.dar ilginç­tir. Türkiye'de her olay ve olguda egemen sınıfların roiU ve tavrı Boz­kurt'tan Izler t.şımaktadır. Sosyal demokratların biraz gUç de olsa far­ketmek zorunda oldukları husus budur. Demokr.sl ve halk düşmanl.rının elinde çiçekler ne hale geııyor? ..

BORAN: , , Korutürk' ün konuşması

anayasaya aykırıdır' ,

Cumhurbatkonı KorutUrk'Un yurt gezisi sırasında yaptığı konuımalara ilk tepki Tip Genel Soıkon, 8ehice Soron'don geldi. Soron, 22 Ağustos 'ta ver­di�j demeçte, Cumhurbo�kanı'nın konuımalarının Anayasa'ya aykırı olduğunu söyledi. Boran ıöyle dedi: "Soyın KorutUrk, linUmUzdeki kısmi seçimleri Söz konusu ederek kendi siyas: görUılerini belirtmi} ve zımnen pazı porti leri suçlar i

mahkum eder biçimde yurttaılorın bu belirttiği 9ÖfUıleri göz önUnde tutarak sandık beıında CY'f kullanmalarını istemiıtir. KorutUrk'Un bu beyan ve çağrısı açıkça Anayasa'yo aykırıdır. Kendisinin seçmenleri bu ıekilde etkilerneye ca­I ıımaya hakk, yoktur."

Cumhurbaıkanlarının yurdu dola�arak Çeiitli konularda bilgi alması yararlı. Çunku TUrkiye'de Cumhurbaıkanlarının, Ulke sorunlarından uzakta kiıiler arasından seçilmesi bir "teamUlU durumunda. Ancak, yurt gezilerinin yararlı olması bakıı oçısına ve politik eğilime bağlı. Ayrıca, KorutUrk'Un son gezisi için seçimlerin arefesini seçmesi, gezi Uzerindeki politik ilgiyi artırdı.

KorutUrk son yurt gezisine çıkmadon önce istanbul Vilôyetini ziya­ret etti. Orada, partilerin kadrolarıyla birlikte iktidara gelme eğilimlerini eıeıtirdi. Bu eleıtiri olumlu bir bakıı açısı, Ancak, partilerin devlet kadro­larını kendi elemanlarıyla doldurup doldurmanoları, Cumhurbaıkanlığı ma­kamı nı n bi 19i lerinden uzak değil. En azı ndan Cumhurbaıkanı 'nın imzasını ge­rektiriyor. Cumhurbaıkan.'nın elinde belli yetkiler var. Bu yetkilerle, bunun önUne geç i lebi i ir, buna olanak da seğlanabi lir. Son ayların uygulamaları i bu yetkilerin "olanak sağlama" yolunda geliıtiği izlenimini kuvvetlendirdi.

Cumhurbaıkan. istanbul konuımasında diğer ulkc sorunlorına da de­�indi. Koruturk, "Kıbrıs konusunda haklı olduğumuzu cihana anlatabilmek için" iktidarla muhalefetin birle�mesini istedi. Bvnun hukUmeti desteklemek anlamına gelmediğini söyledi. Bu sadece, "bi Imeden kendisine ve dUnya bo­rı�ına zarar getirenleri Türkiye açısından uyarmak demektir" dedi. Fakat ik­tidarla muhalefetin birle�mesi önerisini "iktidarı destekleme" dııında yorum­lamak mUmkUn değil. Birincisi, iktidarla muhalefet eıit iki ortak olamaz. ik­tidarın elinde "yUrutme" gUcU var. iktidarı iktidar yapon bu yUrUtme gücU. Politik kararıarda iktidarla muhalefetin birleımesi, yUrUtme gUcUnU elinde tutan iktidarı desteklemek anlamına gelir. ikincisi, ulusal davaları anlatmak muhalefetin görevi değiL. "Ulusal davalar" ulusça payloıdıyorso bunu dün­yaya anlatmakla iktidarın gUçsUz olmaması gerekli. Fakat iktida"" bu konuda kendi içinde anlajamıyorsa bunun sorumlusu muhalefet ve basın deği I. ÜçUn -cOsU, Koruturk, hiçbir devletin "bilmeden kendisineve dunya barııına zarar" getirmeyeceğini bilmek durumunda. Böyle bir devlet olso bile, bu devleti uyarocak olanın TUrkiye olmasını dU�Unmek yanlıı. TUrkiıe'nin, dıı politika­sını baıka ulkelere göre ayarlamasını dUıunmek anlamına geliyor.

KorutUrk, Samsun'daki konuımasında "dört bir tarafı memur, hiçbir meselesi olmayan, içerde birbiriyle itiımeyen, dııarda baskı altında kalma­yan hiçbir ulke olmodığını" söyledi. Bir boı ko yerde gazetecilere "yalnız sefalet tablolorını göstermeyin" dedi. Oysa "Ulusu kaynaıtırma ça­basının", sorunlaro pembe gözıuklerle bakmakla bir iliıkisi yok. Bu, ancak sefalet tablolarını ortadan kaldırmakla mUmkUn, gizlemekle değil. Üstelik dUnyada sorunlardan kurtulmayon Ulkeler, sadece Türkiye'nin de Uyesi oldu­ğu kapitalist dUnya. Ayrıca, "dııardan baskı altında kalmayan hiçbir ulke olmadığı" doğru deği I. Doğru olsa bile TUrkiye için bir örnek sayılamaz. TUr­kiye'ye bir örnek s:ıyılırsa, bu, dlJarıdan baskı altında kalmanın "özrUII olobilir.

KarutUrk Giresun'da do "yapılanıardan ıikayetlerini dile getirebi­len bir toplum özgUrdUr" dedi. Şikayetleri dile getirebilme özgUrlUğUnUn ta­nınması bir aıama. Fakat aynı zamanda demokrasiyi kUçUmsemek anlamına geliyor. Demokrasiyi, "serbestçe ıikayet edebilme rejimi" olarak anlomak, bir yorumlama sorunu. Cumhurboıkanı, ıikoyet etmenin, Jikayeti ortadan kaldırmodığını do görmek durumunda.

At eı olmayan yerden duman çıkabi Imesi demokrasinin bir kuralı. fa­kat biçimsel nitelikte bir kural. ÖzUnde, duman çıkan ıerde ateı olduğunu haber vermesi yetiyar. Amaç, ateıin zCl'llanında söndUrulmesi. Demokrasinin ikinci yorumu do bu. Ateıin söndUrulmesi siyasal mUcadelc i le mUmkUn. Siya­sal mUcodele içindeki gUçlerin arasına girmek ateıin yanmasına göz yumma anlamına geliyor. Oysa demokrasiyi ateılerden korumak Cumhurbaıkanlarının görevi.

iktidarla muhalefetin arasına girmek, iktidarı desteklemek anlamına gel iyor. Çunku iktidor, el inde devl�t gUcUnU bulunduron orgon. Ayn, ıey ekonomik iktidar için de söz konusu. lıverenlerle iıçilerin arasına girmek iı­verenlerden yana olmakla bir. Çunku ekonomik iktidar iıverenlerin elinde. Bu yUzden, demokrasi, i�çilere haklarını arama ve elde etme olanaklarını veren bir rejim olarak tanımlanıyor. iıverenlerle iıçilerin "iıbirliği", iıçile­rin iıverenlerin gUcUne boyun eğmesi demek. Cumhurbaıkanının "iıverenle iı,iler arasında iıbirliği görmek istiyorum" biçimindeki sözlerini yorumlamak oldukço zor.

Demakratik dUzen karıısı nda Cumhurbaıkanı 'nın durumu da Anayasa 'da belirtilmiı_ Behice Boran'ın demeciilde belirtti�ji gibi:"Cumhurbaıkanlığl ma­kamı Anayasa' ·ın gereğince partiler Us tU , tarafs.ı; bir mak amdır. TUrkiye' 'e fikir i sanat, siyasi /:Srgutl enme I:Szgurluklerinin Anayasa teminatı alt!nda oluıu ve tUm partilerin ayrım gözetilmeksizin Anayasa'ca "demokratik rejimin vazgeçi Imez unsurları olarak kabul edi Imesi de devlet botkanının bu özgUr Iuk­lere ve siyasi partilere saygılı olmasını gerektirir."

yUnUYiJ Ş - 26 Altıısto. 1975 - �

.H

Page 6: Yürüyüş 75 020

M C�_--ıdosyası kabanyor

I.J ıxeııııı dOrt blr yanuıda topaı­mWl ilerici wısurlan can gUwıılJkIe­rlııdeıı bile emın de�lI. Evleri, cu­ları, eş ve çoluk çocukları. ne JÖI'­den geillceğl belli ama nasıl olaollı beUrslz faşIBt tehditler altında • . .

İnsaııın Insaııı alabildiğine sömUrme­sine. bo�az tokluğuna deksoymasına. ''Kar, daha çok kar" temeline dayalı klber adıyla "HiIr teşebbUB dUzelll" ıçınde canına, t emel hakve özgUrlUk­lerlne Bahlp otma teşebbUsU. Insanca yaşama, Insanca bır dUzene özlem duyma ve bu �a d avranma teşeb­bUalerl ber zaman kolay kolay boş kar'ıtanmıyor.

Tarihin a1a,ı Ikıncı teşebbUsten

yana ve tUm faşIBt azgınlıklar da bundan . • .

Türkiye'de IIzelUkle 80n beş aydır faşist azgınlıkların yo�la,­ması boşWla değiL. Bır de alttan al­ta kaynatılan oadı kazanları var. Her lIerlol dUşUncellin, eylemin yeşerd1-ği, boy att�yerde kaynatılan kazan­lar ...

BiR MEKTUP

Şımdı şu Batırıara göz atalım: "SByın MUdUr; ABlında Bize ve Bizin gıbı kişi­

lere ıayık otmayan bır iakapla mek­tubumuza başlıyoruz. Bu bizim asa­letimlzdendlr. Sana daha IInce çeşitli defalarca çeşitli şekilde ibtar etmiş­tik. Şımdı gene hatırlatıyoruz.

Biz Türklız ve mUBlUmaııız. Bizi Idare edenlerin de Türk ve mUs­lUman otmaBını Isteriz. Aksi takdirde Allahın Izlllyle biz adamı Türk de mUalUman da yapmasını bıurlz.

Dedelertmlzln, nlnelerlmJzln analarımızın babalarımızın kanlarıy­la y�tmu, bu TUrk toprsklannda komUıılst ve kızıl faşistlere hayat lıakJıı tanımayız. Karısıyla fırlama­aıyla komUıılst olan bır adamın ceza­aLDl/lııce yUce tanrı sonrabiz veririz.

Yozgatta Iken Çekerek, Yerköy ve 9I.ray'da çalışan UlkUcU ve milli­yetçIlere yaptığın baskıları blUyoruz. sana o zaman da Iblar etmiş Idlk. Blzlm TÖS'IU ö�retınen ve Idareci değil, mllUyetçl barekete kayıtlı lI�etınen Istediğimizi, çok yalanda kafaııızı komUıılBtlerle birlikte ezl­leceğilll baber vermittlk daha aial­lanmadın. .

ŞImdi ESkl,ehlr'dekl solculuk­larını ve komUıılstlerle olan ıuşklle­rlllI nefretle teklp ediyoruz. Biz selll komUllIst değil, mUsIUman ve UlJdIcU otmaya davet ediyoruz.

Nermin Uslu, Halil Can ve Or­han GUııgör'U sırf MHP'U UlkücU ve

miıuyetçl oldukları ıçın yerlerinden aldın. ınçblr mllUyetçl ve UlkücUyU Idari göreve getirmedin. Solculara kalkaıı oldWl.

TÖB-DER denen kızıl yuvaya gidip geldin. Bu hareketlerin adım adım teklp edıııyor.

EUmlzden kurtulacağını Banma. BII ki, en yalanların dairendekllerin bile bizdendir. Etrafın tUm miıuyetçl UlkücU, mUBlUmanlarla doludur. Sen bu çemberin Içersinde gllnden gllne enyen, sablmıııı kızıl kıvılcımsın.

400.000 kişilik Türk, UlkUcü mUcahltlerlnln nasıl olsa önUnde ezl­leceksin. Titre ve kendine dön. Alla­

.bına BI�. Çol�nu çocu�nu dUşUn. Ona

göre karar ver. ii

VE SONRASı Mektup bır ö�etınene yazılıyor.

Mektubun Bahlplerl ad vermiyorlar. Ama suatları bol: "TUrkiye milliyet­çi UlkücU ve mUslUman mUcahlt ıl�et­menleri . . • "

Olaya sıtınalı bır kaç faşistln martfetl olarak bakmak mUmkUn. Bu planda olay ılnemsiz.

Ama pOBtalandığı taribten bır ay Bonra mektubu alan ö�etınen ıki derece bırden indirilerek, görevin­den alLD1r BUrgllne gönderillrBe Iş bi­raz de�şlr. Ve bu ıl�etınen, Besın sahipleri tarafından hiç bir yasal gerekçeye dayanmaksızın yaka paça edilmiştir ...

Yüzlerce, binlerce ö�etınen aynı uygulama Ile karşı karşıya. Bu görUnUmde olay önemil ve genel. MektubWl ISimBIZ Imzacılarının suat­lan kapatılsa pekala bükUmet bildirisi yerıne geçecek. MektubWl cepbeclle­rln resmi demeç ve bildirilerinden geri kalır yaııı yok.

Tıtreye tltreye ve döne dllne bep aynı şey ler BöYlellıyor, yazılıyor. Ve MC dosyaBı kabarıyor . • .

Haşhaş üretim bölgelerinde • •

ıı cıa ajanı 'Saçları alabros keBIlmI.ş. keten

putolonll." ayakları sandal-terllkU ir taJam Amerikalılar ... �zların­a başparmak kaJılı�nda pUroları la, şu 80n aylarda buıılar, bep aynı

amlar, Alyon, Burdur, Ispartaköy-erInde çok sık görUldUler. Artık bWl-rı köylUler de taııır oldu. Araların. a az buçuk Türkçe bilelllerde vardı,

endermeşrep şeylerdı • • . Altların­a Land-rover arazi arabaları, o köy ılın, bu köy bentm dolaşıyorlardı . . •

y kabvelerlnde oturuyor, köylUler­e uzun uzwl sobbet ediyorlardı. Ama ordukları Borular, bır turiste yala­ır Borular deltlldI. O yöredeki tarlh­el kalıntılar, lıilyUkler, kUmbetler lan hiç Ilgilendlrmiyordu buııları • • .

yle şeyler Boruyorlardı: "Ne kadar başbn, yetl,lr bura­

arda 1" "Bu köy halkının kaçta kaçı haş­Uretimlyle u�aşır1" ''Nasıl, haşha, UretıclBlnln ara-

bllldlmetle,lyi m11" JQındI bu, yaz tatillerini Antll­

., Karaıp adalarında, bırakalım

\1)RUvt)ş - 26 �BtOB 1975 - 6

praları, hiç de�lse Türkiye'nın gU­ney Bahlllerlnde geçirmek yerine, ka­vurucu Bıcaklarda Orta Anadolu boz­kırım yeğleyen şaşılası turistler 1

Dışişleri Bakanlığına, hIlkUmet retkllllerlne Borulduğıında, "Bunları tanırız. Değerli AmerlkaJı blUm a­damlandır. Ama reBmi konuk olarak gelmemişlerdir. TUristik gezl yapı­ıyorlar" yaıııtı alınıyordu. Amerıkan BUyUkelçııı�1 BaBın Dsruşmaııı Ise, bu ''turIBt''lerln kimlikleriyle 11gI1l sorulan, "Bızlm de,ğerll blUm adam­larımız • . . Türkıye yi çok severler • • •

BlUm dallar,yla ilgili Incelemeler yapıyorlar • . • " diye karşılık veriyor­du. Bu garip "turIBt"lerın Orta Ana­dolu steplerinde dUzenledikleri ''plk­ınlk''ler, haşhaş UretlcIBI köylUlerl Borguya çekişleri konusu gazetelerde de yer aldı o gUnlerde. Ama pek deri­nlne IllItmedl.

Toplam sa"ları l2'yi bulan bu A­merlkalıların bep beraber değil, Uçer beşer ki,ılik gruplar halinde Ulkemi­ze geUşleri, haşhaş UretlnL bölgeleri­ne yaptıkları gezller, kllylUlerle "sob-

bet''leri, gene BUrUp gidiyor.

Kimlikleri Yaptığımız bır ara,tırmayla, bu

garip Amerikalı turistlerin kImlikle­riIlI, uzmanlık konularını bır bır or­taya çıkarmayı başardık. Bunları te­ker teker Bıralayalım:

QUENTİN M. WEST: ABD Tarım Bakanlığı Dış Ekonomlk Kalkınma Hızmetlerı Genel MUdUrU. Daha IInoe Dış MlgeBel Anaıız M1UmU MUdUr Yardımcılığı, aynı bölUmUn Uzakdo� Şentği, Afrika ve Ortado� � Şef Yardımcılığı gijrevlerlnde bulunmuş. 1965'de ABD Tarım Bakanlığı Hızmet ÖdU1UnU kazanmış. Kostarlka ve Pe­ru'da uzun süre "ekonomist" olarak çalışmış. Halen Bakanlıkteki görevi yanında, Cornell ve Utah UllIverBlte­lerinde lI�etlnL UyeBı.

Dr. KEITH GREGORY: NebraB­ka Clay Merkezi Zıraı Hizmetler Ka­Baplık Hayvan Araştırma Merkez MU­dUrU. Orta ve uzakdo�'da uzun yıl­lar AID mlByonunda bulunmuş.

Sermaye sınıfı, bir yıldır bekçili­Öini yapan sıkıyönetirnin sona erme­siyle "tohokkUmu"" devamı için gerek­li olon direktiflerini tekrar Cephe hu­kumetine yıınellti.

Ve geçti�imiz hofta boıındo MSP li çalııma bakanının emriyle iıveren­lerin fazla rahatsız edilmemesi için 101 iı mUfettiıinin gıırev olanlcrı -­siz sedasız de�iiıtjrildi.

HESAPLAŞMA Çolııma hayatını denetlamekle

görevli olon iı mUfettilleri ile sermo -ye hukUmetleri arasındaki çatııma "'­Iındo 5ay ıınce boılomııtı. Mart boıın­do 24 bıılgeye bağlı 200 iı mUfettiıi kendilerinin iıverenlerin uıoğ. olmaya zorlanmaları nedeniyle direniıe geç­miıler ve sonunda kısa vadeli de alsa galip Çıkmıı, Bıılge çalııma mUdurluk­leri emrinde çolıımaktan alıkonulmuı­lardı.

Senaryonun ikinci kısmı ise ",im­dilik" sermayenin galibiyetiyle bitmiı­ti. Artık iıverenler fozla rahotıız edil­meyecekti. Çalııma hayalonın en yoiiun olduğu istanbul grubunda gıırevli <16 mUfettil sayısı yeni uygulama ile 250 indirildi ve iı teftiıi etkisiz hale geti­rilmek istendi. 46 bin 700 iıyeri, 350 bini "lkın i�çinin bulundu�u bu kenti­mizde bu durumda bir mUfeHiıin yılda �'300 iıyerini denetlenmesi gerekmekte­dir ki bu do olanaksızdır.

FAŞiST SENDiKALAR Yeni uygul""a ile istanbul grup

boıkanlığı Toplu lı 5ıızleımeleri Servi­sinde gıırevli iı mufettiıleri d. boıka grup bcııkanlı klorında gıırevlendirildi.

JOHN T. PHELEN: !lllama MU­bendisi. HlndlBtan'da uzUn sUre g1l­rev yapmış.

FRANCIS A. KUTISH: Uluslara­rası Kalkınma Teşkilatı (AID) ekoDO­miBt1erlnden. örgUtUn El Salvsdor, şili ve di�er Latin Amerika ülkelerin deki misyonlarında çalışmış. Allen­de'nln devri II ,Inden kısa bır sUre IIn­ce, şıll'de ''bazı temaslar''da bulun­",u,.

Dr. FLOYDHEDLUNG: Gıda Tek­noloJIBI uzmaııı.

DARREL A. DUNN: Köy Kredi­leri uzmaııı. Türkıye ve Hındıstan'da uzun yıllar TarımBal Krediler MU,a­vlrllğl yapmış. Az Türkçe bılır.

Dr. QUENTİN JONES: ABD Ta­rım Bakanlığı Yelll Urünler Araştır­ma ı;lıbesl BItkisel Araştırma BölUmU şefi. Amerika'nın en UnlU narkotik uzmanlarından birI. Narkotik ve uyuş­turucu maddeler konularına lUşklo birçok kitabı ve 50 'den çok Ilmi ma­kalesi var. "YerU bıtkı toplayıp Ince­lemek" amacıyla TUrkiye, Vietnam, Taylan, Kamboçya ve dliter orta ve

Page 7: Yürüyüş 75 020

Sermayenin • •

harekatı iscl • •

MSP'li bakan Paksu Cephe yanl"ı iı mUrettillerini bu serviste gtSrevlendi­rerek fOlist sendikacı ların bOlında bu­lunduğu se�;kaların haksız yetkialarak gUçlenmesi dUıUnU bir ölçUde gerçek­leıtird i . ÇUnkU bu arada gnup baıkan ve yerdımeı l ı kları nın da Cephe yan l ı ­s ı murettiıler tarafından doldurulmosı ilvnal edi Imeyeeekti .

TANıDıK YÜZ Geçti�imiz haftalarda Sinop ABD

UssUnde bir avuç yurekl i Savaı-iı sen­di kası Uyesi iıçinin bu iıyerinde baı­lattığı haklı direniıi kırmak ve dostu Amerikalı iıverenlere karıı olan sada­katını yerine ge�irmek için bOyU k çaba hereayan Harb-Iı Genel Baıkanı Ke­nan Durukon, hafta sonunda maskesini bir kez daha dUjUrdU.

Kenan Durukon Amerikalı iıveren­lerle öteden beri iyi geçinen ( : ) , bu uğurda iı.;iyi satmaya hazır bir çehre .

Ancak "soyın" Genel �kQn Du­Nkan Sinop'ta iıçi lere karıı ABOI i i iı­verenlerin safında yerini alırken biraz fazla teıhir edildiğini anlamııtı .

Biraz temize çıkmak,onurunu ka­patmak için tUm hafta boyunca dUjUndU durdu . Öyle, Amerikaı ı ı· r ı n yanında çolııtırılon i�çileri odına anborgodon sonra bi le suspus kesilmek olmazdı .

Durukon'lo Amerikalı iıverenlar, Boeing ve Tu,log muteahhitleriyle baı­� vererek ortak bir karara vardılar. Kenan Dunukan tUm ABD iıyerlerinde çal ,ıan iıçiler odına iıi durdurma kora­rı ilan edecek, böylece gazetelere mallet olup daha önceleri teıhir olan çirkin yUzUnU biraz olsun kapatacaktı .

Tasarlandığı gibi oldu. 21 EylUl akıcmı basına yapı lan açı klama i l.

Uslerde tUm iılerin durduru lae�ı açık­landı . Ardından gece YCl"lsl saat oo . 45 'te ABD BUyUkelçi l i�indeAmeri- , ka'l ı iıverenle kapalı kapı lar ardında yapı lan toplantıda bu kararı n ertelen­dili karerı oy ve gıınUI birliğiyle veri� liyordu.

Sarı sendikalar sermayeyle iıbirli­nine devam ededursun , iıçi sınıf ının gerçek sendikaları s�l ı k l l d�rul tuda gel iımeyi ,urdUrUYof. Yapı Kredi Ban­kası iıçileri Sendikası Genel Yönetim Kunulu geçti�imiz hafta içinde topla­narak yaklaıan Senato seçimleri ndeki tutumunu soptadı . Yayınlanan Bas ı n Bulteninde Iliıçi sınıfımızın v e tUm halkımızın siyasal çözUm bekleyen ve ul kemizin ileri bir demokratik aıomoya geçmesini engel leyen sorunların çözU­mUnU kendisine nke edinmiı tUm siyasi partilerle, sendikalarla, demokrati k kuru luılarla gUçbirli�i yapae�ını korar ol t ına almııtır" dend i .

Yapı-Sen Genel Yönetim Kuru lu, demokratik bir hukUmetin iıbaıına ge­tiri lmesini zorunlu kı lan, ulkenin acil sorunlarını ıöyle sırolodı ; faaist saldır ı -10ra son veri Imesi , dUıUnce özgurlUğU­nUn en geniı biçimde gerçekleıtirilmesi , yer altı ve yer lJ$tU kaynakları n ın y(ı­baneı tekellerle peıkeı çekilmesine .on verilmes i , Anayasa 'nın 1 961 'de kabul edi len özUnUn geri veri Imesi , lokovt­tın yasaklanması , ·referandum hakkının yasal orca sağlanması , kıdem tazminotı yasasının iıçiden ya.na hale getiri Imasi , genel grev hakı n ı n tanınması , I ki l i onloımaların ve tUm Uslerin kaldırı Im05i komıularımızlo barıı içinde biraroda -·yaıama palitkisanın g" dulmesi , toprak reformunun gerçekleıtiri Imesi , bUtUn bu amaçlarla tUm demokrati k kunu luı­ların eylem birliğinin sağl anmos� .

�ANLAR ARASINDA ALLENDE'NİN DEVRİLMESİNDEN ÇOK KISA sURE ÖNCE şILt'DE TE MASLARDA BULUNMUŞ BİRİ DE VAR • • .

Uzakdoğu Ulkelerinl gezer. TUrldye� ye çok sık geUr ve az TUrkçe billr.

JOHN M. IflLL: AlD Yakındoğu ve GUney Asya BöIUmUnde "sermay� geUşmesl" danışmanı. örgUtUn TUr­Idye misyonunda uzun yıllar görev yapmış. Özel endUstri, iç tllketlm v� Ihracat uzmanı. Berkeley ve CaUfor­nla Unlversltelerl Ilğretlm görevUsi.

WOFFORD (BILL) B. CAMPJr. : NewYork Tanm İş KOnseyi Genel MU· dUr Yardımcısı. Konsey, Amerlka� Ilzel sektörUnUn teknolojik sevk, Ida_ re ve finansman kaynakları yönUnde" !yatırım hlzmetlerlnln beUrmesind� "kataUst" görevi yapar. Ayrıca "Kal. kınan Ulkeler"de tarım Iş faaliyetin6 "destek" olur. GeneL. MUdUr Yardım­cısı Camp, ABD'�e 40 şirketin tem. sllcllik örgUtlerinde 25 yıl çalışmı� bır uzmandır.

DONALD G. MACDONALD : ALD Yakındağu, GUney AIYI BöIUmU uz· manlarından.

CHARLES G. HORTON: Aynı bll· �Umun 10JIstlk kısmı görevUlerlnden. ıılr.

CLYDE S. ADAMS: Yine aynı bll­IUmun yılnetıcı sekreteri.

Afyon Uretlclsl kllylerlmlZe sııı sık konuk giden, artık bazı kllylUlerl-

inizin Isimleriyle tanıdıkları bu ''tıı­l"lst'�erln IdmUklerlne bakıldığı za­man, ilginç bir 'lbenzerUk" göze çar .... pıyor. HenUz cephe hUkUmetlnln tır, panını yememiş bazı dUrUst bUrokrat­ların da yardımıyla yaptığımız bu sllP' tama, "esrarlı turist'�erln tümUnUn Amerikan emperyalizmlnce sllmUrUl­mekte olan Ulkelerde görev yaptıkla­Tını, bu sömürü mekanizmasının bt-­rer "uzman elemanı" olduklarını or­taya çıkanyor. Aralarında Salvatore Ailende'nin CIA tezgahıyla devrIlme ­sinden kısa sUre önce ŞlU'de "bır takım temaslarda bulunmuş" birinin bulunu,u daha da ilginç.

Sanırız, söz konusu saptama, 0--­lay Uzerlndeld "esrar perdesı "ni de kaldırıp atecak, bu ''turlst''lerln ger­çek ve çlrldn yUzUnU ortaya çıkarm ... ya yarayacaktır. Bu çirkin yUz, CIA' nın yUzUdUr.

Ama, gerie besbeıudlr Id, bu CIA patentU turistler, cephe hUkUmetlnln" ''muteber blUm adamıkonukları" ola­rak, haşhaş UretıclsI kllylerlmlz� ''plknlk'�er dUzenlemeye devam ede, ceklerdır. Kendilerine, "Siz Idmsinl. burada ne arıyorsunuz, bu Boruları klIylUye hangl sıfatla yllneltlyorsunuz" dlye hesap scrulmayacaktır • • .

e

TIP

Merkez Yönetim Kurulu nun

bildirisi

Güncel Görev

2-� A�os gUnlerl toplanan TUrldye lıjçl Partısı Merkez Yonlitim Kıırulı,ı "GUncel Görev" baş1ıklı bır bild1ı1 yayınladı. Bildiride, MC hU­ldImetlnln iktidardan dUfUrUlmesln1n tüm sol ve demokratık gUçlerln kısa vadeU görevi olarak görüldU� açık-1andC

"GUncel Görev" bildirisinde, MC'nln Iktidardan uzaklaştırılması zorunlulıığıı şu noktalara dayaııdırılı-yor.

i ) TUrldye sanayU ve tUm eko­nomisi bır çıkmaza glrmlştlr ve MC hUkUınet1n1n bu çıkmaza çözUm bulm.,. 01aıı$ yoktur. ÇUnkU, birincisi, bu çıkmaz dışa bağımlı geri kapitalizmin yapısalbir sonucudur; lkineiaİ de, ik­tldann sınıfsal dayanağı burjuvazi kendi içinden ayrışıp çeU,ldlere dUş­mU, durumdadır. MC hUkUınetl, ay­nca, iktidara geUrken Idtlelere yap­tığı vBadlerl hlçblr zaman yerine ge­tlremeyecektır. Hem bu vaadieri ye­rine getirmek, hem de bUyUk serma­yenin çıkarlarından yana bir paUtika yUrUtmek mUınkUn değildlr.

2) MC hUkUmetl, ekonomik baskı altında ezilen halk kitlelerine ve on­Iann sllzcUsU demokratik örgUt ve 1df1lere baskı ve şıddet poUtıkasını basamak basamak tırmandırmaktadır. Artık sıra Işçi sınıfının sendikal ha­reketlerine ve IlrgUtlerlne gelmiştir. Ayrıca devlet kadrolarına yapılan baskılar görülmemi, dUzeyeulaşmı,­t ır.

3) MC hUkUmetı, dış poUtıkada da TUrldye'yi bUyUk bır açmaz ıçınde tutmaktadır. Sorun, yirmibeş yıldır sürdUrülen poUtlkanın Iflas etmlş ol­masıdır. EmperyaUzm Asyaıda ve Avrupaıda gerılemıştır. Ayrıca yumu­şama sUreclnln ''kuıak Ulkelerl " de kapsamaya başlaması TUrldye'nln dış paUtlkasına yenı bır ylln verilmesini Iyice zorunlu hale getırmı,tır. MC hllkUmetl bu yllnlendlrmeyi yapamaz. &ıııfsal dayanağı buna engeldir. Ak­sine TUrldye'yi ABD emperyaUzmlne daha da b�mlı hale getirecek tasa­nlar yapılmaktadır.

TİP Bildirisiinde daha sonra şu görU,lere yer verildi: "thkenln Iç ve dı, sorunlarına kalıcı geçerU çll­zUmlerl ancak Işçi ve emekçi sınıf­ların iktidarı getireblUr. Ne var kı bu gerçekleştlrlUncoye kadar IlnUmUz­deld IVedl, geclktlrlimez sorun, bır an Ilnce, daha demokratik bır iktida­rın oluşturulması, ı,başına getiril­mesidir. "

"GUncel (!(jrev" bildirisinde da­ha sonra, Içerde palJtlk gUçlerln bır ?�gtlde göstergesi olacakyakla,an gUz

seçimler/ne, antidemokratik yasw ""nucu sosyalist hareketin katılama" �ac�, bu durumda gerici, faşiz"" MC karşısında demokratikleşmenin �emsllclsl olarak seçimlerde CHPinin �zUkeceği görllşU blldirlldl ve şl!yl; dendi: "CHP'nIn alac� aylar, sadece MC partileri ve partlzanları tarafın. dan değil, Iç ve dış kamuoyu tarafın­tıan da TUrldyelde demokratik gUçlerln gUç göstergesi olarak yorumlanacak, öyle kabul edilecektir. " Blldlrl'de, guz seçimleri her ne kadar iktidarı tleğ1ştlrmeyecekse de, bu seçimlerde iMC'nln gerllemesln1n,lktIdannı Iyice zorla,tıracağı beUrtlldl.

"GUncel Görev"de, CHP ile ilgi­li olarak şu görüşler yer aldı:

"SOL gUçler bır yanda MC'ye karşı ısrarlı, çetın bır mUcadele ve­rirken, öte yandan CHPiyi demokrasi ",Ucadelesinde tutarlı ve sebatlı olma yIlnUnde etkilemeU, onun Uzerinde sol'un baskısını duyurmalıdırlar. CHP Iyice anlamalıdır Id, demokratık hak ve özgUrlUkler konusunda gerçek bır mUcadele yUrllttUğ1J ve gUven verdiği ölçUde ldUelerde destek bulablllr ve sosyaUstler bıı mUcadelede onunla ey­lem beraberUğinde olahlUr; "Bildlrlde CHP'nin, hangi hak ve IlzgUrlUklerln hangi biçim ve ölçtlde gerçekleştiri­leceğinI, antldemokratık sınıfsal gUç­lerin ekonomık dayanakiarını en azın­dan sınırlamak ve dizginlemek ıçın ne gibi tedblrlerdU,unUld\Iğ1InU ve dı, polıtıkadaki somut Ilnerllerlnln ne ol­duğunu açıklamasının geciktirlleme­yeceği bildirildi.

"GUncel Görev" bildirisi ,llyle son bu luyor:

"TUrldye Işçi Partısı IlnUmUz­deld seçimlerde MC oylarının gerıle.., tllmeslnl, MC iktidarının iktidardar dUşer duruma getirilmesini lvedi he· def kahul eder. PolJtlk demokrat;lk­leşmeyi, bağımsızlık�emokrasl. sosyalizm mUcadeleslnln kısa vadeU açıdan gUncel baş sorunu olarak gör­dUğUnden, C ijP'nln bu uğurda ui"r&fı­nın yanında olur. Ama poUtlk demok­ratikleşme konusunda dahl CHP'nln ve dilter IlrgUt ve hareketlerin göster­dlkIeri ve göstereceklerı tutarsızlık ve yalpalamalara karşı amans1Z ele,­tlrlslnl ve mUcadeleslnl de yapar. Demokrasi mUcadelesl ancak Işçi sınıfının sosyaUzm anlayışı açısından ve sosyaUzm ıçın mUcadele Ile blrUk­te yUrütUldU�e tutarlı ve geçerU olabileceğinden, TUrklye Işçi Partısı, bağımsızlık - demokrasi - sosyaUzm ",Uoadeleslnln bUtUnseıuğ1ııJ asla göz­Ilen kaçırmaksızın, demokratik gUg­lerln mUoadeleslnde kendı hareketinin !>$msızlığını korur. "

-rtlRttYtl Ş - 26 A#ustos 1975 - 7

Page 8: Yürüyüş 75 020

Ekonomik sorunların siyasal tortı�moların tszUnU olu�turmoyo bo�lomasl , hem bir sağl ı k,hem de bir hasta­l ı k belirtis i . Politik mUcodelenin temel lerine oturması bakımından bir sağ l ı k belirtisi . Öte yandan , kapi taliz,:" min <ieli�ki lerinin keskinleimesinin, ekonomik açmazın Ustyapıdoki yansıması olarak do, ağırlojon hastal ığ ın su yUzUne Çı kmosı •

MC hukUmeti , ekonomik sorunları ve kendi iç çeliikilerini geri plana i tip demokratik gUçlere polit ik bir soldırıyı boılatmak gUdUsUyle kuru ldu . Ancak 1975 y ı l ı nda TUrkiye kapitalizminin sorunlarını bırakın Uç y ı­L I Uç oy bi le bekletmenin olanaksız olduğu ortaya çıktı . BuyUk sermayenin, TUrkiye 'nin sorunlarını çözmek bir yana, kendi iç sorunları nı dahi çözecek öneri ler oluşturu­lamod • . Bunun en yakın kanı t ını Sabancı 'nın çizdiği karanl ık tabloda gördUk. Az geçmedi , istanbul 'do Koç' lalAdana'da Sabancı 'nın birbirine nosıl girdiğinin örnek­lerini birer birer görduk . MCnin nas ı l sermayenin bo­yunduruğunda olduğu pomuk taban fiyatlarıyla görUldU. Ekonominin, sermayenin sözculeri tarafından poli tika­nın içine sokulması , " bal ı k b�tan kokar" atosözUnU bir­kez daha doğruladı .

Sı'çinı hoga/ı

TUrkiye kapi talizminin yapısal çıkmazl 1970'lerdo bUtUn vUcudu sord ı . iç ve dı) polit ikada bulunan geçit­ler , bugUne dek birkaç kez ekonomi gemisinin az i leri­ye it i lmesine olonak sağlanı)tı . iç ve dıı polit ikanın da geçit vermez hale gelmesi , ekonomi gemisinin dur­mosına yol açtı . Turkiye kapi talizminin bir parçası o l­duğu emperyalist sistemin ekonomi k bunalımı geçit ierden birini tı kodı . Duran gemi lerin baıkqlannın S. O. S. 'ine koıması olanaksız . Baıkaptan Demirel önce bunu gördU. Oıı pol i ti kanı n ikinci geçiti de, dUnyoda sosyal izmin ve ulusal kurtuluı hareket lerinin bugUn vbrdığı boyut tarafından kapotı ldı . TUrkiye gibi bir ulkeyi , dııa bağıml ı bir tekelci kapi talizmin , değiıen dUnya koıul ­larında nefes aldırması no olanak olmadığı olaylarla Kap­tan'ı n yUzUne çarpı ldı .

TUrkiye kapi talizmi 1973'te bir seçim boğazından geçti . Denize çı kamadı . ÖnUne yeni bir boğaz çıktı . Yeni seçim boğazına kadar sorunl ar bir kez daha erte­lendi . Geçiıin provası Ekim'de yapılacak. Bu prova a­s ı l geçiıi belir leyecek . Geçiıin selamet i , sorunun özU­nU bi Imekle olanaklı . TUrkiye'ni n önUndeki ol ternatifle­rin ne olduğunu görmek zorunlu. Alternatifler ise bun� Iımın içinde saklı .

Ekonomi gı'm is in iıı ya p ısa l öz d li g i

TUrkiye ekonomisi h ı z l ı bir yapısal değijim için­de . Uzun y ı l l ar tarımsal yapı öze l l i kleri gösteren ekono­mi giderek değiıimeuğruyor . GUnUmUzde sanayi ağır l ı ­ğ ı n ı duyurmaya boıladı .

Sektörler

Trırım Sanayi Hizmetler

TABLO

Yurtiçi Gel i r Payları (% olarak)

41 . 2 35 .4 31 .5 28. 2 1 6 . 8 19 .5 20. 6 21 . 8 42.0 45 . 1 47 . 9 50 . 0

24 . 3 24. 1 23.7 23.8 52.0 52 . 1

Tablo Uretim yerine geliri esas olmasına rağmen, Uç ono sektörde 1963'den bu yana iz lenen değiıimleri gösteriyor . Tarımın ulusal gel ire katkısı hızla dUıerken, sanayi ve hizmet sektör lerinin payı giderek artıyor.

Devlet Planlama Teıkilatınca, 1975 y ı l ı nda ya-

SEei M LER

yınıanan "Ekonomik Raporlıda, tarım ve sanayi sektör­lerinin ulusal gelire katkısın ın 1974 y ı l ında eıitlendiği belirti ldi . Aynı rapora göre , 1975 sanayinin tarımı OL­ma y ı l ı olacak. .

Bu orada hizmetler sektijrUnUn % 52 gibi öneml i bir dUzeye ulaırnası do anlaml ı . Bu sektördeki geliıme plan hedefleri ne ters dUıUyor. Planda sanayi sektörUnUn daha h ız l ı gel i ımesi öngörUlmUı.

ButUn bunlara karı ın , tarım sektörUnUn bel i r l i ağır l ığ ı halen kendini duyuruy:>r. Sanayide izlenen g"el iıimin 1975' lerde gelip tı kandığı bir dUğUm var .

Sana�'i n in yapl�1 özd l i kl rri

Turkiye 'de sanayi leıme isteği di lden dotmez . &.Jrjuva i ktisatçı ları na göre sanayi leıme kal kınma demek. Sonayi leımenin Uretici gUçleri geliıtireceği bir gerçek ; Geliıen sanayinin ise öneml i yapısal öze l l ik leri var.

Sanayi sektörUnUn bi leıimi incelendiğinde, ma­denci l i k , imalat sanayi i ve enerji arasında, imalat sa­nayi ini n , bUyUk bir oğ ır l ığ ı o lduğu görUlUyor. Bu % 9d ın Uzerinde bir oğı r l ı k . 1962 'de % 94 .4 , 1967'de %93 . 3, 1972'de % 93. 1 .

Imalat sanayi i ni n genel yapısı ise tUketim mal ­ları Uretimine yöne l ik b i r öze l l i k taııyor. TUketim mal ­ları üretimi , imalat sanay i i , genel Uretimde % 50 nin Uzerinde bir po ya sahip. Bunu , ikinci sırada, ara mal ­ları izl iyor. Yatırım mal ı Uretiminin ise çok kuçuk bir payı var.

imalat sanayi inde iz. lenen gel iı im, tUm alaak sanayi sektörUndeki geliıimi belirliyor. TUketim malı Uretimine yö�el ik b'J sanayi in kuru lup gel i ımesi , bUyUk ölçUde, yatırım mal ı i thalatı yoluyla gerçekleıiyor . 1974 yı l ında yatırım mal ı ithalatı 1 . 3 mi lyar dolar. 1975' in i l k alt ı ayında 955 mi lyon 742 bin dolar l ı k yatırım mal ı ithalatı gerçekleıtirilmiı durumda.

Al t ı ayın verileri ithalatın bu y ı l geçen y ı la oranla çok daha yUksek olacağ ını gösteriyor. imalat sa­nayi i hammadde olarak da d ı ıa san derece bağ ım l ı du­rumda. Bazı ara ve ham maddelerin ithalatı , Uretimin sUrdUrUlmesi için zorun lu .

Sanayinin gd i�im i

Devletçi l i k poli tikası ve devlet sektörUnUn ka­nadı alt ında ve " . OUnya Savcııı koıu l larında özel sek­tör sanayi i öze l l i kle 1950'den sonra bir gel i ıme göster­d i . Zamanla sanayi leımenin hızı yUkseid i . Sanayi l eıme 1960'lorda daha do belirgin bir duruma geldi . Bu gel iıim

, içinde, sanayici kesimin dııarıyla i l iıkilerinin de gide­rek geliıtiğini görUyoruz . Sermaye sınıfı , yabancı ser­maye ile i l iıkilerini geliıtirirken, 1960'lardan sonra dıı ti caret darboğazını hafifletenolgular do gel i ımeye baı­ladı .

'Yurt dı�ına iıç; göçU, bir yandan i�sizliğe bir çöz Um olarak değerlendir i l irken diğer yandan do yolla­nan dövizlerle dıı ti caret darboğazı na çözUm getidci oluyordu. �viz rezervlerindeki olumlu geliıim ise ya­tırım mal ı i thalatını hızlandırdı . Ancak, getirilen yatı ­nm mal ları tOketime yönel i k Uretimi ge l i)tiriyordu . Bu do TUrkiye'yi hızla bir tUketim ekonomisine yönel tti .

Emperyal izm de bu doğrul tuda bir geliıim isti­yordu. Emperyal izmle giderek bUtUnleıen sermaye s ın ı­fı , bir yandan tUketime yöne l i k Uretim malları i thal eder­ken, diğer yandan da imalat sanayiinin gereksindiği ham­modde ve ara madde ler it'ıalatıyla dııa boğım l ı l ığını ar­t ı rd ı .

S ı Il ı n cı rarası

Bu geliıimin s ın ıfsal yapıyı etki lemesi kaçını l ­mazdı . 19501 lerde baılayan sonayi leıme sUred Uretici gUçl eri de geliıtirdi . Bir yanda giderek tekelleıen dııa ba�ım l ı bir sanayi , öte yanda onların mezar kazıcı la­r, ndaki şel iıim .

lıçi s ınıf ı sayısal olarak art ıp , yoğunlcıırken, giderek sınıf bi l incine de ulaııyordu . iıçi s ınıfının ob-

iektif var l ığı subiektif olarak do kendini gösteriyordu : lıçi s ınıf ın ın partisi T ip, böylesi bir birikimi önUndeki tUm enge l lere rağmen omuzluyordu .

ilÇi s ın ıf ın ın demokrati k talepleri yukselen bir seyir iz ledi . SUrekl i Ucret artııı talepleri , sosyal hak­lar, bundan do öte i ktidar olma istekleri , dııa bo?jıml ı sermaye s ın ıf ın ı UrkUttU. 15-16 Haziran BuyUk iıçi Hore­keti berdoğı taııran son damlayd ı .

Sermaye s ın ıfı 1 970'lerde bir patlama noktasına vormııtı . Son hamleleri ni yapmak ve Urettiği tUketim mal ­larını azami kôr soğloyoraksatmak eği l imindeydi . Kôr ı no iıçi s ın ıfın ı ortak edemezdi . iıçi sını f ını n , en yUce de­ğeri emeğiyle Urettiğine, sermaye s ınıfı tam sahip ç ık­mak istiyordu .

El inde al ternatif çözlJm de vardı . iıte 12 Mart 1971 böyle bir ortamda geldi . Sermaye s ın ı fı f�izmin koyu karanl ığında grevsiz, toplu söz leımes iz , portisiz bir iıçi s ın ıfın ı , dilediğince sömUrmeye boılodı . Bu dö­nemde sanayi sektörUnde h ız l ı bir gel iıim göze çarpıyor.

Ancak, TUrkiye sermaye s ın ıf ın ın di lediğince at oynatabileceği bir U lke deği l . 15-16 Haziran deneyimin­den geçmiı bir ilÇi sınıfı ve onu çevreleyen demokratik g.Uçler var . Veri len mUcadelenin sert l iğ i , fOjizmi belir­I i ölçulerde de olsa ger i lett i .

Sl'rnıayı' s ı n ı fı n ı n hugünkü ç ı k m a z ı

1973 seçimleri TUrkiye 'nin demokratikletmesini savunanların zaferiydi . Fcıizm bu seçimle noktalandı . ÖrWIU olarak sUrdUrulma çabaları ke son çırpınıılor. Ancak, 1975 TUrkiye'sinde sennaye sınıf ının ve bu sını ­fı n öze l l i kle sanayici kesiminin , çözUm bekleyen önemli soruniorı var .

Paza r so runu

TUketim malı Ureten sanay i , Urettiğini satmak zorunda . TUketim mallann ın satııı , çeıi t l i s ın ı f ve toba­�aların satınalma gueuyle sı nır l ı . TUrkiye'de durum bu a­çıdan iç açıcı görUnmUyor. 8oıto i)çi sınıfı olmak Uzer. tUm emekçi s ın ıf ve tabakaların gerçek gel i r lerinde dot­me var .

YUrUyot 'Un 12 . sayısında yer alan It TUrkiye'dt Kapitalist Pazarın Daralma Sorunu" boıl ı kl ı yazı bu so­runa yeterince ı ı ık tutuyor. 1973'de bir iıçinin eline ge­çen 54 l i ra l ı k gUnlUk Ucretin gerçekte 27 lira olduğu anlaı ı l ıyor. 1 973'de a l ınan54 lira, satınalma gUcU bakı­mından 1969'un 32 l i rasından daha az .

Sermaye s ın ıf ın ın iç pazar sorununa diğer bir gösterge de stokların artması . 1962-1964 ortalamasına gtsre, sanayi cinin el indeki stok, 3 .6 mi lyardan 1971-1973 art?lamosında 13.6 mi lyar l i raya yukseliyor.

le:; pazar sorununa al ternatif dıı pazar olso gerek . Nitekim, gUnUmUzde gUncel l iğini koruyan ve buyuk tor­t ı ımalara neden olan sorun, i hracatı n artt ı r ı lomaması . 1974 sonuna dek sUrekli artıı gösteren sanayi UrUnleri ihracatı 19751in altı ayında öneml i ölçüde geriledi .

1974'Un i l k alt ı ayında 325 mi lyon 148 bin do­lar olan sanayi mamu l leri ihracatı 1 975 ' in aynı dönemin­de 236 mi lyon 837 bin dolara duıtU. Gerileme %27. 2 oranı nda. 1974'e kod or Turkiye sanayi i ndeki öze i i i kl.r­den çok, dUnya ticaretindeki gel i ımelerin bir sonucu o­larak artan sanayi urunleri i hracatı , dUnya Uzerindeki ticari bunalıma paralel olarak dUjUyor .

F inansman su runu,

Sermaye sınıfı ciddi bir iç finansman sorunuyla karıı laıtı . Tasarruf olanaklarının s ınırına gel inmesi ser­maye s ın ıf ın ın kredi olanakların ı daraltıyor.

Sermaye sı nıfı bir yandan tUketim isterken di�er yandan kredi talep ediyor . TUketim eği l iminin alobi l ­di§ine kamçı londığı bir ortamda tosarrufların arttır,lo­bilme olanoğı yok.

&.J durum sermaye sınıf ının kendi içindeki çeliı­k i leri de su yUzUne çı karıyor. Sınır l ı kredi olanakların­dan yarerlanmak isteyen sermaye s ın ı ( ın ın çeıitli kesim-:,

Page 9: Yürüyüş 75 020

VE EKONOM I jSMAjı COŞAR

leri birbirlerine dUıUyorlar . Sanayi cilerin bu konuda a­ğır l ı klarını ortaya koyabilmeleri ise diğer kesimlerden farklı bir örgutlenm�yi zorunlu kı l ıyor.

Bu sorun öylesine yoğunlOiorok geli�iyor ki, sa­nayiciler bi le çı kor çeliıkileri içinde birbideriyle mU­codeleye giriyorlar. Tek neden bu olmamakle birli kte, Anadolu sanayici leri i le çeliıiyor.

Dı) fi ıonsmon olanakları ise isteni len yönde ge­l iıim göstermiyor. Dı) kredilerde önemli bir geliıme yok. Yabancı sermaye ile i l iıkiler daha da geliıtirilerek, em­peryal izm ile i -.l i dljl ı l ı k orttır ı l ıyor.

Özel l i kle çok u luslu ıirketler olgusu Turkiye'de YCllonır oldu. Devlet Planlama Teikilatı nca yayınlanan son raporda , 1 964 y ı l ı nd a imalat sanayi inde % 6 . 9 olon çok uluslu ıirketler payının 1973 de % 16. 4'e yukseldi­ği açıklandı . Dunyo Uzerinde bu iirketlerin yatırım po­yının % 52'sl ise .Aroeri ko Birleiik Devletleriine ait. TUr­kiyelde faaliyette bulunan 20A . B . 0 . 'neait firma var .

GöruldUğU Uzere dıı fi nonsmon TUrkiye'ye en zararl ı yoldan geliyor. Son uygulana, dövize ç.evrile­bil ir mevduat hesabı ndan kredi veri lmesi ise bu soruna gUnluk çözUm olorok değerlendiri liyor. Sonayici ler bu çeıit kıso dönem l i çözUmlere korıı olduklorını oçıkço belirttiler.

D� tiaıret darbpgazı Oli ticoretten doğan sorunlar gUnUmUz Turkiye '

sinde herkesçe bi l iniyor. Bu , Uzerinde çok konuiulan ve çok tortıııtan bir soru n . 1975 'in i l k yedi ayında it­halat 2 milyor 776 milyon, ihrocot i.e 737 . 5 milyon dal ... . Dıı t icoret oÇığl 2 milyor 38 milyon dolor. Ser­maye s ın ıf ın ın, dııti coret açığının uIOltığl dUzeyden duyduğu koygı bUyuk. Öze l l i kle sanayiciler muhtemel tehlikeleri de dikkote o lorok ciddi çıkı ılar yopıyor.

Oıı tıcaret açığı özel l ikle sanayiciler için yoıarn sorunu . Sonayi yatırımıerı dıta bağıml ı . Bağım l ı l ığ ın yalnızca yabancı sermayeden deği l , Uretimin sUrmesi için gerekl i hammadde ve ara madde ithalatı zorunlulu­ğundon doğduğunu belirtti k . Bu moddelerin ithol edile­memes i , iıletmelere kilit vurulması demek .

Sorun bu kadarla d a bitmiyor. Yeni yatırımlar için de döviz gerekl i . Üretim malı Uretmeyen ekonomi , sermaye mallarını dııarıdan getirtmek zorunda .

Bu koıullor alt ında sermaye sınıfı tedbirler a l ın­masını istiyor. Sanayiciler deval 0o:'Yonu tedbir olarak görmUyor . Deval Uosyona karıılar . Ithalatta serbestinin engellenmesini istiyorlar. Bu da sanayicilerle ihracat­çı ların karı i korııyo gelmesine neden oluyor.

ithalatçılar, kôrlarına kôr katabilmek için tom l iberasyondon (ithalatta serbesti ) yana, ithalattaki hı;;: lı artıı ı n önemli nedeni , ithalatçı larin istifçi liği . Deva­I Uosyon söylentileri i tholotçı lorı n 'V"hlarını kaborttı . Deval uosyon yapııso bugUn bire getirdilderi ni ikiye sa­tıp havadan para kazanacaklar.

Şimdi l i k devalUosyon.bazl iıtahl ı l�tn .Qrzuwnda� �te bir ciddiyet tcıımıyar. Ihracatçı lar ıse ı hracattakı tı kon ı kl ı kloro çözUm istiyorlor. Bunlor devoluosyono kcıı­II deği l ler . Ancok yopılmayocoğını do bil iyorlor. Bu 0-rodo fırsotı do koçırmok i.temiyorlor. SUrekl i MC huku­metinden istekte bulunuyorlar. Bu istekler de karıı lanı­yO( . Tarım UrUn lerinde de vergi i adesi uygul�masının boıi omosı , bu istekler doğrul tusundo gerçekleıtı .

Taban fiya t ları

Tobon fiyatlorı sorunu M C hukUmetini gUç duru­ma sokarken, sermaye sınıfı içi nde de çekiımelere ne­den oldu. Özellikle 1974 de yUksek olon tobon fiyatlo­rı , dıı fiyatlardaki dUıUı , sanayici ve ihracatçıların di­reniıi sonucu, bu y ı l çok duı?� bir duzey�� tutuldu.

. . Taban fiyatları pol ı t ı kası , MC nın ekonomıyı seçim boğazına kadar getirme politikasına ten dUıUyar. Bunun nedeni , sermayenin MC'denl 12 Mart hukUmet­lerinden oldıklorını istemesi . Aıoğıdaki toblo MC tabon

fiyatlar politikası n ı n , geçmit dönemler içi nde en çok 12 Mart dönemini ondırdığını gıısteriyor.

TABLO I I

DESTE KLEME ALIM FjYATLARI UrUnUn Cinsi Bir önceki ıı lo 9öre % deı:iiıme TI/KS'

72/71 73/72 74/73 75(74

Fındı k O .17 , 5 43,6 3 , 7 Pomuk-Ort. - 10,3 6 1 , 0 41 , 3 O Ç. K . ÜzUm O 141 , 8 50.4 O ş. Pancarı O 50 , 0 3 3 , 3 25 . 0 TUtUn-Tekel Ortğ-1 2 , 8 62,9 Çoy-Ortok Fiy . - O 1 2 , 5 38 , 9 20,0 Antep Fıstığı 18 ,2 38, 5 38 , 9 6 , 0 Zeytin Yoğı 1 1 , 6 K. lncir 9 , 1 66 , 7 26,0 20,0 Buğdoy -Ort . - O 18,8 78 , 3 1 2 , 1 Çovdor O 20,0 75,6 7,6 Arpo O 20, 5 73, 9 7 , 8 Yulof O 20, 3 75 , 9 4 . 8 Çeltik 8 , 5 47,8 25 ,0 Con l ı Hoyvan Ayçiçeği 46 , 7

Pcmuktaki tutumuy la Demirel , Bakanlar Kurulu önUnde nııbet bekleyen Sobancı 'yo boyun eğdi . DUıUk taban fiyatları ise, MC hUkumetini Uretici i le karıı kar­ilYO getirdi . Bu durum MC hUkUmeti içi nde de sorunlar yarattı . Bazı yorumcular, dUtUk taban fiyatları poli tika­sının erken seçim olas ı l ı ğını ortadan kaldırdığını öne sOrdu. Unutu lan, MSP'nin yUksek taban fiyatı ndon yana olduğu ve bunu do gerektiğinde kullonocoğ ı . CHP i le koalisyondo yUksek tobon fiyotı uyguloyon MSP'nin bu isteğinin doğrul uğunu , buna karı ı tl ığ ın AP'den geldiğini , tabanına anlatması gUç değ i L . Aksini kanıtlamak AP'ye doıer• Erken seçimi de önUmUzdeki tıNJyıs 'to MSP isterse ıaJlT1amak gerek.

Turkiye'de sanayi in bir özel liği de tarıma bağ l ı olması . Buna tipik örnek teksti l sanayi i . Pamuk bu sana­yiinin hanmaddesi . Taban fiyatları bu nedenle sanayi­ci leri de yakından i lgi lendiriyor. Öze l l i kle Adana ' l ı sanayici ler b u konuda duyarl ı . Nitekim pamuk taban fiyatlarının saptanmasında etkin oldular. Pomuk fiyat­lorı geçen y ı l ki dUzeyde .optondı .

Bu olgu sanayici leri bUyUk toprak sahipl eri ve köylU s ınıfıylo korıı korııyo getiriyor. Çeliıki bUyuk • . Öte yondon iki torihi mUttefik, ihrocotçı lorlo bUyuk toprak sahipleri de birbirlerini yemeye baıladı lar.

Kapitaliımi n cözüm kr i

Buraya kadar Turkiye kapitalizminin bunalımlı noktaları Uzerinde duruldu. Bunlar, kuıkusuz , TUrkiye! nin tUm sorunları değ i l . Ancak kapi talizmin ç ı kmazını belgeleyen temel sorunlar. Bu sorunlara, kapi talizm, kendi ideolojisi doğrul tusunda çözUmler arıyor.

Kopi tolizmin çözUmleri , dııo boğıml ı l ığo koıut. Olia bağıml ı l ığın ve kapitalizmin yapısı sonucu doğan sorunlara, dııa boğımlı çözUmler bulunmak isteniyor .

Kredi bunal ımının çözUmUnde, yabancı sermaye ve bağıml ı l ı k yoroton krediler bulmo öneril iyor. Dıı pazar sorununa, Ortak Pazar' i o Ortad�u orası nda k�prU­s81 bir iılev görme çözUmU getiri l iyor . Döviz sıkıntısı , ilÇi ihraç edilerek giderilmek isteniyor. Sonuçta tUm öneriler yeni bağıml ı l ı k yollorı ol arok korıımızo ç ık ı­yor.

ABD i le TUrkiye orosındoki i l iıkilerin bugUnkU durumu bi l i nen bir gerçek. Askeri anbargonun yanında ticai ambargo do var. Bu durumda, çözUmde yoklaıım ..

'Ortak Pazar ıo doğru . Ancak Ortak Pazar ' ın sermaye sınıfın ın bu sorunlarına yardımcı olması kOjulsuz deği l . Portekiz 'e yardım konusunda ortaya Ç ı kanlar gözler ö­nUnde. Ort:Jk Pazar garanti istiyor.

Oıı borç bulma zorunluluğu, sermaye sınıf ının hukUmetin l , Sovyetler Birliği 'ne kodor glltUrdU . Sermoye çevreleri bu yönde yeni önerilerde bulunuyor. Sonayi UrUnlerinin .",yolist Ul kelere ihroç edi lebileceği öne

- .......

SUrulUyor. Sermaye sınıfı nı , bu �nerilerinde cesaretlendi­

ren Sovyetler Birliği ile yopılon 700 Mi lyon dolorl ık kredi anlaımosı oldu • .4.ncak, yanıldıklerı noktaler var . Önce 2 milyarl ı k bir öneri i le Moskova'ya gittiler. Ay­rıca , öğrenildiğine göre verilen 700 milyon dalorl ık kredi yordımı hemen boılomıyor. Yokın gelecekte de ba�lamayacak gibi . Sovyetler bu konuda seçim sonuçla­rının bekleyiıi içindeler. Kredi anlOJmosl nln metni , bekleme olanağını veriyor.

TUrkiye bu geli�im içinde seçimlere gidiyor. Kısmi senato seçimlerine 2 ay kaldı . Ekonomik geliıim ise bir genel seçimin kaçını lmazlığını ortaya koyuyor . 1976 Ekimi �ne kolon bir genel seçim MCtnin sonu olur.

HUkUmete aday partiler, sermaye sınıf ının tum bu sorunlorına çözUm bulmak zorunda. CHP ıimdi l ik MC hUkUmetini eleıtirmekle yetiniyor. GörUnuı o ki , senato seçimlerinde CHP çözUmler önermekten çok, MC yi eleıtirmekle yetinecek. Önerilerini ise genel seçim­lere sakl ıyor . Sermayeyi orkutmamek için genel seçim­leri de aynı hava i çinde geçi�tirmeye çal'ıması mUmkUn .

MC ise bir yandan CHP'nin eleıtirilerini göğOS­lemek zorunda iken, diğer yandan birbiriyle uğrCliacak. Özel l ikle AP ve MSP birbirinin tobonıno gllz d;kmiı durumda. Sermaye sınıf ının sorunıcrına ve öneri lerine getirebilecekleri yeni bir�ey yok. Zaten , hukUmetler, kısa dönemli tedbirlerden öte belirgi n bir çözUm bula­mıyorlar •

Sl'\'i m H' Icmd al I l' rna tiflı' r

Ekim 'de ve ondan sonraki olası Iı erken seçimler­de yapılacak seçimin temel al terna'tifler arasında olma­dığı ortodo. Fokot bu, Türkiye 'nin önUnde objektif ola­rak temel alternatiflerin açılmadığı anloollna gelıniyor. Aksine, TOrkiye'nin önUndeki bu al ternatifler önU,;,Uzde­ki y ı l l arda giderekgUncel leıecek. Turkiye 'nin bOj konu­su olacak. Genel seçimlerin bu temel al ternatifler ara­sı nda olmaması daha çok Turkiye 'nin subjektif koıul l a­rından, pol it ik gUç i l iıki lerinden çı kan bir sonuç. Te­mel al ternatiflerin gOnce l leımesi TUrkiye'de pol itik mO­cadeleyi ve gUçler dengesini etkileyecek, öte yandan bu dengeyi değiıtirme olanaklarını ortaya çı karacak.

Bunal ım , TUrkiye'nin bUtun alanlerdo yeni bir yola girmesini zorunlu kılan niteli kte. �ırloıan buna­l ı m ı n , kendi içinde önemli bir potansiyel taııdığını bu anlamda söylemek mOmkUn. Turkiye 'nin sosyalist dUnya i le arasında daha i leri , karıı i ı k i , çı kera dayanan i l iı­kiler kurmaksız ın, içinde bulunduğu çı kmazdan kurtu'" lomoyocoğı önUmuzdeki dönemde bugUnkUnden doho iyi gözUkecek. Aynı i l iıkilerin, boıto Arap ulkeleri olmok Uzere tUm ÜçUncu DUnyo ulkeleriyle kurulması da bir zorunluluk. Içerde, politik mUcadelenin geliıme dUze­yi , yapısal bunalımın kalıcı çözUmUnOn gerektirdiği temel ekonomik dUzenlemelerin ne derece guncelleıe­ceğini de belirleyecek. ButUn olası l ı kların yanında kesin olon gerçek ıu : TUrkiye kapi talizminin gemisini yeniden hız landırmanın yolları bu lunarnoyacak . ButUn bunlar, temel al ternatifleri n , yani kapitalist sistem içinde kalmakla kapi talist i l iıkileri ayna al ternatifinin Turkiye 'nin önUnde gitti kçe guncel leıec8Öinin kanı tı .

TUrkiye'nin bu noktaya daha erken gelebi lmesi ise, politik mUcodelenin i lerleti lmesine ve demokratik­teıme surecinin gel iımesine bOÖl l . Burada, uzun vade­li hedeflerle kıso vodeli hedefler orosı ndoki i l iıki en açık biçimde göruluyor. YURUYUŞ'Un bu sayısındo Yol ç ın KUÇÜK'Un de belirtti�i gibi , uzun vodenin kısaltı lmosı ancak kısa vadel i görevlerin gereğince ye­rine getirilmesine bağl ı . Turkiye, temel alternatiflerin objektif o lorak oluıtu�u bir noktayo gelmiı durumdo. Turkiye'yi bu temel seçim noktası na do§ru yUrUtmek, sınıfsal gUçler i l iıkilerini kitlelerden yano değiıtirmekle olanakl ı . Ekim seçimlerinin önemi de, bu anlamda temel seçimin yokloıtırı lmosıylo i lgi l i .

_.

Page 10: Yürüyüş 75 020

Basında , otomotiv sanayi in in , maliyet ortııları nedeniy le, bunalıma IUrUklendiği iddiaları son gunlerde yer olmaya baJladl . Bunalıma neden olarak, ithal edi len veyurt içindeki yan sona­yiden sağlanan yorı mamul ve manul maddelerin fiatlarındaki ort.ı ı , toplu iı sözleımeleri i le ortaya ç ıkon Ueret ar­tliları ve pera kurlarındaki dalgolan­malar gösteri l iyor . Sonra do ulke du­zeyinde, çok geniı bir esnaf ve sanayi kesiminin etkileneceği propogandası yapılmakta. Özel l i k l e , gerekli yarı mamul ve mamul parçalarını yUzde 68 ve yUzde 60 civarında U lke iç inden sağlayan , Oyak-Renau l t Fabrikaları ile TUrk Otomotiv EndUstrileri A. Ş. iı­letmeler inin , mal iyetlerin artmasından en çok etki lenen kesim olduğu bel irti l i p sayıları 400'e yoklaıon yan sanayi ku­ruluılorındaki yUzde 80 oranındaki Ue­ret ortıılan vurgulanıyor.

Şantaj Nihayet, Oyak-Renaul t Fabri­

kalar ın ın kapatılma ihtimali olduğu id­diası , Bursa 'n ın en çok okun�n ofset bask ı l ı gazetesinde mon�ette samasya" nel bir olay olarak yer oldı . Böylece, i�çin in, üretimdeki gerçek payını 010-bi Ime i çin vereceği mücadele iimdiden kamuoyuna ü lke yararına olmayan bir direniı olarak ıikôyet ediliyor. 1973 y ı l ı ndaki öz sermayesi iki yUz yirmi se­kiz mi lyon l ira olan , 1974 y ı l ı nda yir­mi Uç bin adet otomobi l llreten ve bün­yesinde, mayıs 1974'de ikibin iki yüz yetmii i1<;1 istihdam eden bu kuru luivn, kapatı lması ihtimalinden Söz edi Imesi b i l e , ülke yararlarına kari' iiverenin ne kodar kay ı tsız kaldığını gösterir.

ısveren •

Oyak-Renaul t 'da 2270, Maka'da 600, Basch'da 200, Tofaı'da 2174 ilÇ i , ortalama saat Ucreti olarak, 750 kuruıun alt ı nda bir para a l ıyor . i l k kez DISK'e bağ l ı Moden-iı ' in çatısı alt ında topla­nan iıçiler i Madeni Eıya iıvarenleri. Sendikası (MESS) ile toplu sözleıme

Töb- Oer sem inerleri basladı : •

Bursa Tofas ' ta •

provokasyonu önlendi

• GR.�VLE12. ÇD6FlLlVOR. .

görüıme lerine oturdular. Sendikoı son iki yı lda , iiçilerin gerçek ücretlerinde yüzde 36 oronı nda bir azalma olduğunu belirterek, gelecek iki y ı l içindeki ha­yat paha l l ı l ığ ın ı dikkate alarak zam talebinde bulundu. iıveren ise, para kurları ndaki dalgalanmalar yani TUrk

l i rasındaki değer kaybı ndan dolayı bu talebi karı ı layamayacağ ın ı , aksi tak­dirde fabrikayı kapatma zorunda kala­caklarını i leri sUrdU.

Gerç('k Gerçekte ise durum ıuydu: 1972

" Kapitalist devrimcİ

toplumda egitim olmaz "

TÖB-DER Genel Merkezi 18-28 Ağustos günlerı dokuz ayrı konu çev­resinde bır dızı semıner dUzenledI. 9.ınuş konuşmasında öğretmenın eğl­tımdeki, eğitimin toplumdaki yerını işçt sınıfının devrimci mUcadelesi açısından beıırleyen Genel Başkan Cem II Çakır, "Kapitalist toplum ayak­ta kaldıkça gerçekten devrımcı bır eğitim sözkonusu olamaz. Bunun için öğretmen toplumdaki sınıf mUcade­leslndekl yerlnl almalıdır. Sıyasal bır öncU örgüt olmadığının bllincl lle TÖB-DER Işte bu yeri almak duru­mundadır. ii dedi. Daha sonra konuş­macılar sunuşiarını yaptılar. Öğle­den sonra da tartışmalara geçlld!. Genel Sekreter Blnaıı Seferoğlu'nun beıırttlğlne göre Seminerlere sunulan metinler ve tartışmalarda ortaya çı­kan kat10 lar daha sonra kitap haıınde yayınlanacak.

"Üretım-Eğıtım iıışkilerl" konu­sunda konuşan Prof. Sadun Aren, üre­tim araçlarının gelişmesinde, tekuo­lajinln ilerlemesinde eğltlmln roıunU vurguladı. Kapltaıızmln, kendisine hızmet edecek bır eğıtım uygulayaca­ğını belirten Prof. Aren, l lglyle Iz­lenen konuşmasını şöyle bitirdi : "Bu­gtin TUrkiye Avrupa1nınengerl mem­leketl olmaktan kurtu lamamıştır. Os­teıık kapitalizmin azgelişmiş olma­sının emekçi hat10mıza yUkledlğl sıkıntılar da artmaktadır. Kapitalist geıışme. öteki sorunlar gıbı eğıtım sorununu da çözmek şöyle dursun bUyUtmekte ve ağırlaştırmaktadır. Ilu durum karşısında TiirhIyc için tck

ytJııOYÜ� - 2G Ab'lJslas ın.; - ın

çıkış yolunun sosyaııst yoldan kalkın­maya yönelmek olduğu açıktır. "

"Emperyalizm, Eğıtım Politikası ve TUrkiyell konuşmasında TİB Yazı İşleri MUdUrU Bllal Oğuz, şöyle de­dı: "Emperyaıızm genç kuşağı ve onun eğlthnlnly ozlaştırmak lçin burs­

' lar verıyor. Türk Eğıtım Vakfı, Kaç, 'lllbıtak, Kennedy, Rockefeller. NA-· TO, C ENTO . . . bursları gıbı' Amaç. üniversite ve yüksek okullarda oku­yan en yetenekli gençleri Ulkeslnln ve halkının gerçek çıkarlarına yaban­cılaştırmak, emperyalizmin ve yerli tekelci burjuvazinin çıkarları doğrul­tusunda çalıştınnak. ii

"Devrımcı (jğretmen, eğıtım ve ldIltUrUn sınıfsal bır mesele olduğunu gözden kaçırmaz. Emperyaıızmln ve

. burjuvazlnln dikte ettlrdlğl ders prog­ramlan sınırları ıçınde bile gerçek­leri ortaya koymak devrımcı öğret­menln başlıca görevidir. Yanı günU­mUz eğltlml ve kUltUrU devrım ıçın eltltlm ve ldIltUr olmalıdır. "

"Ekonomi, Sınıflar ve E!1t1m" konulu konuşmasında da Yalçın KUçUk Türkiye'de yüksek (j ğrenlmln başlı­başına bır anıaç olduğunu saptadıktan Bonra şöyle dedi: "12 Martıtan Bonra, bır burjuva hak ve (jzgürluııtı olan özerkllğe karşı çıkılmasının nedenl, bu haktan llericl sınıflar ıçın yarar­lanmak Isteyenlerin ortaya çılanası­dır. Türkiye'de eğıtım sermaye sı­nıfının çıkarlarına uygun Işliyor. ne var ki sermaye. sınıfsal egemenliği­ni sUrnUımek ıçın atıl kapasite yarat­mak :t,o)�1Pıda. Du yüzden yUksek öğ-

renim son kertede iaraflı ve verim­sizdir. " KılçUk daha sonra halkçı eğitimin ancak halkçı bır dUzende lş­leyeblleceğlnl beıırttl ve şöyle dedi: "Eğer öğretim sUresi losalacak ve her öğretim kademesinden bır üst dereceye geçişte Uretlm süreci içinde çalışma koşulu aranacak olursa, hem yüksek öğretim kurumları önUndeki yığılmayı azaltmak mUmklin olur, hem de halkçı eğitimi. burs slstemlnl yay­gınlaştırmaktan Ibaret sayan görUşle­rln yanlışlığı ortaya çıkar". "Devrlm- · cl dUzen kurulmazdan önce devrımcı eğıtım ancak devrımcı sını! ıçınde, devrimci sınıf için ve devrimci sını­fın temsllcllerl ve bu sınıfla özde ş­leşmiş aydınlarla yapılabilir. Bugüne dek yapılan devrimlerdeki uygulama odur ki devrimden önce devrımcı ör­güt ıçınde devrım ıçın eğıtım yapıl­mıştır, lı

"1965-1971, Memur sendlkacılığı ve ntrldye deneyiII konulu konuşma­sında yurdumuzda Işçi sınıfının bile çok' geç elde ettiği sendikalaşma ve grev hakkının memurlarca da benim­sendiğine değinen Gençay Şııylan da işçi-memur ayırımını egemen sınıf­ların uydurduğunu belirtti ve "doğru­dan doğruya değer yaratmıyor gıbı gözUkmeslne rağmen eğıtım faaliyet­leri verımlı sayılmalıdır" dedi. "1965 1971 yılları arasında çok yetersiz de olsa sendikalaşma (lzgürlUııtıne sahıp olan kamu görevlllerlnln tekrar yasal olarak sendikalaşma olanağına sahıp olması gerekir. Bugiln '<,In momur­lnrdeı'lıekleşme yoluv 1a hıık vt.' .... ıknl\..

larını korumaya çalışmakta. demok­ratikleşme mUcadeleslnl yürUtmekte­dirier. 1971 Anayasasından sonra memurların ellerinden alınan hakları ıçın mücadeleye girişmiş olmaları ve toplu çıkarlarını dernekler yolu Ile korumaya glrlşmelerl, bu grubun sendikal hak ve özgürlUklere bır an önoe kawşmasının gerekçesin! oluş­turmaktadıl'. "

"Örgütlenme sUrecinde üyelerle ve halkla I lişkilerde yöntem ve tek­nikler" konulu konuşmasında esbit Alican. eğitimin kalkınmanın bır parçası olduğunu belirterek şöyle dedi: "Yatılı tilm meslek o>'Ullarının orta !asımları. ekonomık olmadığı gerekçesiyle, kaldırılınıştır. Böyle­ce nüfusun yüzde 70'lnl oluşturan köyıu çocukları Ilkokuldan sonra oku­ma olanağı bulamıyacaklardır. !lu durum. çocukları çağdışı ve verimsiz imam-Hlıtlp okullarına yöneltmekte­dir . . "

Kamu yönetımı uzmanı Mehmet Amiralioğlu Ise "Öğretmenlerin özlUk ve meslek sorunları" konusunda ko­nuştu. Amlralloltlu özetle şöyle dedi: "Halkımızın ulusal dUzeydeki sorun­ları çözUlmedlkçe öğretmenlerin so­runları çözUlemez. Öğretmenlerlo meslek ve llzlUk ;,orunları. ülkemiz­deki çalışanların genel sorunlarının mesleğimize yansımasıııdan başka birşey değildir. Sorunlarımızın te­melinde emperyaıızm, kapitalizm ve onun yUrUttugu &ömUrU. baskı ve anUdemakratık tutum yatmaktadıl'. "

Page 11: Yürüyüş 75 020

de Oyak-Renault zarar etti§ini bildi ­rirken; bu tirketin bUnyesindeki i po­zorlama cımacıyla kurulan MAis 39 mi l ­yon l ira kôr etmiıti . 1973 y ı l ı nda; fab­rika 9 mi lyon liro kôr gösterirken, MAis 90 milyon l ira kör sağlamııtı . 1974 y ı l ı nda Oyak-Renoul t , 1973 ' te 14 bin olon oto Uretimini 23 bine yuk­seltti . Ortak pazar u lkelerinde ve ABD'de oto Uretim mi ktarlarında orta­lama yUzde 16.5 oranında azalma gö­rUIUrken U lkemizde, 1973 yı l ı nda 46 bin 856 olon otomobi l Uretimi , 1974 y ı l ı nda 59 bin 908'e yUkseidi . 1975 y ı l ı nda ise 80 bin oto Uretimi planlan­makta. iıveren Uretim artıı' ndaki pay ı­nı otomatik olarak ol ırken; fiat artıı­ları kartıs ında oto satım fiyatlarını ar­tırırken; itçinin Ueretini sabit dUzeyde tutarak, ayrıca bu açıdon bir de ek kör elde etmektedir .

Çarpı k ekonomik duzen, boılon­gıçte adil olmayan gelir dağ ı l ım ın ı , i ıç i için daha da adaletsiz hale getir­mektedir. Nitekim, 1971 , 1972, 1973 y ı l l arında sanayi kesimindeki gelir or­tııları %10.4, %1 1 .8 , %9 . 1 iken iıçi­nin gerçek Uereti , % 5 . 1 , % 1 .4 , %3 . 9-oranında azalrnltt ır . 1974 y ı l ı nda ise iıveren yan sanayi kuru luılarındoyUzde ' 80 oranı do Ueret ortıı' olduğunu iddia ederken; istatistikler, y ı l ı n i i k LO ayın­da gerçek Ucretler in, yUzde 1 . 6 oranın­da dUıtuğUnU soptamııt ı r . AsI ,nda i ı­verenler �unu b i i ir ler: l�çi ler, ge l i r du ­zeyinin mutlak var l ığ ından deği l ; ge­l i r in bölu nU}Undeki farkl ı l ık lar ın bu­yukl Uğunden huzursuz olurlar, yani i�verenlerin yükselme olarak gösterdik­leri veri ler, gerçekte fiyat artı�lorl kar�ı s ında i�çinin gel ir indeki azalma i le biri ikte değerlendiri Idiğinde, ücret-

lerinde bir dU�menin varl ığ ından söz edi lebi l ir .

TOFAŞ' ta provokasyon

TUm bu gerçekleri bi len i�veren­ler, barııtansöz ederken Bursa TOFAŞ' to eme�inin hakkını olmak isteyen i�­çi lere korıı provokasyanlor hazırladılar. Bunun i l k be l irtisi olarak i�çiler arasına grev kırıederını sokmak istemi�ler, fakat bOları I ı olamamıılardır. Daha sonro, fobrikoyo sobotai yapı lacağı dedikodusunu yaydı lar. Bunun Uzerine fabrikaya kolluk kuvvetleri Ço§ ır ı l dı , kolluk kuvvetleriyle iıçiler karıı kor­�ıya getiri Imek istendi . Fakat bu yon l ı � hesap, i�çinin b i l inç düzeyinden geri döndU. Burada bOlarısızl ığo uğrayon potron , iıÇi Ucretlerini , i�çiyi fabfi kaya sokmadan kapıdan dağı tmaya kalkınca iıçiler fobrikaya girip eskiden olduğu gibi Ucretlerini almak istedi ler . Bunun Uzerine ijveren veki l i uÖnce beni ezin sorva giri",' diyerek i�çiyi tahrik etti . Jandarma i le i�çinin ko'il kar�ıya gel ­mesi Moden-i� �Ige temsi lcisi Selim Mahmudoğlu 'nun gayretleriyle; a l tı ki�inin geceyi nezarette geçirmesi pa­hasına önlenebildi . Bu oloy i�çilerin dUjUnme gelijimleri üzeri nde olumlu etki yaptı . ijçiler hak aramoda patron­ların kol luk kuvvetlerini kendi Ç.ı kar­lar ına kullandıklarını bizzat görduler, bunun b i l incine vardı lar .

• Moden-i� bUnyesindeki ijçi ler, hak aramadaki kararl ı ve yiğ i t tutum­larıyla çevredeki diğer ijçiler üzerinde de etki l i oldular. 1975 y ı l ı nda TUrkiye­deki ijçi sınıfı eylemlerine Bursa'dan devrimci bir katkın ın olacağı gerçeğ ini gösterdi ler .

Ulusoy

mücadelemiz devam edecek

iscileri : .

AstS'ln Ankara Sıteler'de Ulu­say Iljyerlnde başlattığı grev geçtlğl­mJz hafta ıçınde kırkıncı gününU dol­durdu. Bu 20 klşııık grevin. kendı boyutlarından daha bUyük bır öneml var: 30 bın kişinin çalıştığı ve sendI­kalann giremediği Sıteler'de tUm Iş­çiler bu grevin Bonucunu heyecanla bekliyor.

Hiçbir sosyal hakkı olmayan I,çllerln ısteklerı ,unlar: Başta Uç­ret zammı; arkasından yemek ve yol Ucretlerl, Iş elbiseleri ve koruyucu maskeler; Işyerinin sağlık şartları­nın dUzeltllmesl. çocuk parası, 45 gUnlUk kıdem tazminatı, doğum. ölUm ve tahsil yardımları; Iş gUvenliğl lçln (2 I,çi temsilcisi, bır sendika tem­silcisi ve 2 Işveren temsilcisinden aluşan) disiplin kurulu; hayat sigor­tası. Patron Nazml musoy bunların hiçbirini kabul etmiyor.

İşçi temsilcisi Alım ön geçti­ğlmlz perşembe günU şunları anlatı­yordu: "İşveren bır hafta kadar önce görUşme Isteğinde bulundu. Oturduk 8 madde görUştük ve en son olarak taleplerimizi ağır buldu ve reddettI. Aslında Istediklerimiz bugllnkü hayat şartlarının altındadır. Patron, karı azalacağı ıçın Isteklerimizi kabul et­mlyor. Ama etse de etmese de, bir­likte ve beraberce mücadele ettiğimiz sürece kazanacağımızdan eminiz. MilcadeleınJzl DİSK'e bağlı bUtUn sen­dikalar ve dığer devrımcı kuruluşlar destekUyar. "

Grevin ne öltrettlğl sorusuna Işçiler şöyle karşılıklar verdiler:

Gazi ınal: "Grev sUresince, lş­çllerln beraber oldukları zaman lste-

diklerini kabul ettlreblleceğlni öğren­dik. Patronun oyunlarına karşı blr_ Ilikte karşı durduk. Bizim gıbı diğer Işçi arkadaşlar da, tek olarak birşey yapamayacaklarını, hepsi birleştik­leri zaman bütün güçlUklerl yenebile­ceklerini bilmelidirler. Bu grev sa­dece Ucretlerlmizl almamız Için mU­cadele değildir. Sıteler'de çalışan 20 bın arkadaşın da sendikalaşma mUcadeleslnln bir parçasıdır. Hiçbir baskı bizI yıldıramu. "

Ertan İstekll: "Grev boyunca gerek hUkUmetin gerekse devlet me­kanizmasını elinde bulunduranların ve kanunların I,çl lehine değil, Işve­renlerin lehine işçileri ezici bır ,e­kilde olduğunu gördUk. Bunları göre­rek Işçi sınıfının kendı mücadelesini vererek kendi kanunların! ancak bir­likte hareket ettikleri zaman yapacak­larına Inandım . .Bunun Için de önce­likle Işçi sınıfının devrımcı sendika­larda birleşmeleri ve dayanışmaları gerektiğine Inandım. Yaşasın Işçi sınırının bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm ıçın mücadelesi. Kahrol­sun (a,lzm. "

Yusuf Kına (16 yaşında): "Önce hakkımızı almayı ölirendlk. Patronun bizi ezdlğlnl ve uşak gıbı kullandığını öğrendik. Daha önce benim yıkadığım arabasının artık kirli geldiğini gör­dUm. "

Kemal Bala (15 yaşında): "Gre­vi başanya ulaşhracağız. " Ve Işçi­ler ,unu söylUyorlar: "Emniyet kuv­vetlerinin de bize moral bozucu söz­ler söyleyerek Işveren taraflısı 01-du1darınJ daima onun mUdafaasım yaptıklarını IIlirendlk."

MEYAK fonları

dolaylı yollarla özel

sektöre aktarılıyor

MEYAK'IN PİYASA DARBoGAZINI GEçişTİRMEK içiN OLUŞTURULAN FONLAR!

KISA BİR sORE SONRA TEKELLERiN FiNANSMAN SORUNLARINI

ÇÖZÜMLEMEK İçiN KULLANILMA YA BAŞLANDı.

şİMDİ PİYASA ALT! FAiZLERLE DEVLET YATIRIM BANKASI

VEYA HAZİNE TAHVİLLERiNE YATIRILAN BU FONLAR BURADAN DA

DOLAYLI YOLLARDAN ÖZEL SEKTÖRE KAYDillILIYOR.'

1965-1969 döneminde, dışa ba­ğımlı, uluslararası tekellerin uzantısı olan bır montaj sanayii önemli ölçüde geııştl. Tekelci nlteıığı nedeniyle tam kapasitenin altında bir üretlm düzeyin­de kalan bu dayanıklı tUketim malları sanayii. 1970'e geıındlğlnde iç piyasa­yı Istediği ölçekte genlşletememeye başlıyor. çlinkU Iç piyasanın geıırli­liğl belli. Taksit ve benzerı zorlama­lar da Bon noktasına kadar kullanıl­mış durumda.

�te bu noktada tekellerin karı­nı azaılmadan, fıyat Indirimine git­meden yenı piyasa olanakları bulmak gerekiyor. Bu olanaklan yaratmada çeşitli araçlara başvuruluyor. Bun­lardan biri de Personel Yasası.

Devll'l mrmurları

I-anunu

1970 yılı ortalarında, "Devlet Memurları Kanunu"nda değişiklik ya­pan 1327 sayı lı yasa Ile bır yandan memur maaşları arttı rı lırkeo , öte yandan "Devlet Memurları Yardım­laşma Kurumu" kurulması hiiJanebağ­lanıyor. Böylelilde hem piyasanın geıır düzeyinin yükseltilmesine, hem de tekellerin kredııı satışların yükUn­den kurtulmasına yardım ediliyor. Yanı dayanıklı tüketim malına sahip olmak isteyen bir memurun, bunu MEYAK kanalıyla alması, üretıcı fir­manın sattığı malın bedelini peşin parayla MEYAK'tan sağlaması, ME­YAK'ın Ise bunu kredi yoluyla memul'­lara devretmesi planlanıyor.

T('kdlı'rr

Ne var kı Türkiye'de koşullar hızla deitlşmekte. MEYAK'ın piyasa darboğazını geçiştirmek ıçın oluştu­rulan fonları kısa bir süre sonra te­kellerin (tnansrnan sorunlarını çö­zUm lemek ıçın kullanılmaya başlandı. Şımdı piyasa altı faizlerle Devlet Yatırım Bankası veya Hazıne tahvIl­lerine yatırılan bu fonlar buradan da dolaylı yollardan özel seklöre kaydı­rılıyor.

. . Kı'Sin t ikr " MEYAK fonları 657 sayılı ya­

sanın maıı hUkUmlerlne bağlı olan memurların brüt aylıkları üzerinden kesilen % 5' lerden oluşmakta. 1 Marl 1970 tarihinden bu yana kesllınekte olan bu paranın şımdı ulaştığı mıktar kesin olarak bııınemlyor. Ancak yak­laşık hesnplar yapılıyor. Bu hesap­lara göre 1974 yılı sonu ıtıbarıyle, Merkez Bankasıında MEYAK ıçın

açılan hesapta 4 mılyar 657 milyon liranın birikmiş olması gerekiyor. Ancak bilinen bır gerçek, Merkez Ba.nkası'ndald. hesapta söz konusu pa­ra yerıne bır takım tahvillerin bulun­duğu. Daha açığı, bugüne kadar orta­lama her memurun 8. 170 lirasına MEYAK kesintisi adı altında el konul­ması.

Bu kada r mı ?

Ancak memurların MEYAK ke­sintileri yüzÜIlden doğan kaybı yalnız­ca bu değlı. Fonun 5 yıl lçinde enflas­yon nedeniyle uğradığı kayıp800mllyon lira. Memur başına ortalama ı. 300 Ura tutuyor. Bunun dışında, memur­lar MEYAK kesintisi ıçın de gelir vergisi ödemek zorunda bırakılıyor­lar. Emekli sandığına ödedikleri yüzde sekızler geıır vergisine tabı mJktarın dışında tutulurken, MEYAK' a ödedikleri yüzde beşler bu miktara dahil ediliyor. Yalnız bu nedenle bır memurun uğradığı ortalama kayıp 2 bın TL dolaylarında. Bır de fonda biriken parayı geri almak sorunu var. Bııındiğl gıbı, emeklılik süresini dol­durmamış olan bır memur Işten ayrı­lırken Emekli Sandığı'na ödediği ke­sintileri geri alabıııyor. Ancak bu MEYAK ıçın söz konusu değil. Bır memurun MEYAK'ta biriken parasını geri atabllmesl ıçın, ancak normal yoldan emekli olması gerekiyor.

Bir iş k i Yasada yer aldığı blçlmlyle

"Devlet memurlarının ek sosyal si­gorta, konut, dinlenme kampları ve dığer Ihtiyaçlarını karşılamakta yar­dımcı olmak, tasarruflarını yurt kal­lonmasına yararlı olacak verimli sa­halarda değerlendirmek üzere . . • " en geç 31. 7. 1971 tarihindeçıkarılması gereken özel bır kanunla kurulacak olan MEYAK ıçın, bugüne dek topla­nan paraların, memurların bu gerek­sinmelerini ne denlı karşıladığı orta­da.

1327 sayılı yasada öngörülen tarihten bu yana 4 yıl geçmesine kar­şılık MEYAKyasasının halA çıkmamış olması , kesintllerin hiçbir yasal da­yanağı olmadığının en açık kanıtı.

Artık meşru luğunu tUmUyle yi­tirmiş olan bu kesintilerin durdurul­ması ve bugüne kadar MEYAK fonla­nnda birikmiş olan paranın, bu ke­sintiler nedeniyle uliranılan tüm ka­yıplar da karşılanmak Uzere memur­lara geri verılmesı amacıyla, TÖB­DER, TÜTED, TUM-DER ve Sağlık Memurları Derneğı, tüm demokratik kuruluşların katılacağı ortak bır ey­lem baş lattılar.

YtlRUytJŞ - 26 Ağustos 1975 - il

Page 12: Yürüyüş 75 020

Denktas •

sirketi •

soyguna devam ediyor

ALİ SİRMEN SORUYOR: " DENlITAŞ KABiNESİNDE YER ALAN BAZI BAKANLARıN, SİGARA YOLSVZLUKLARI, YA DA KURTARıLMIŞ BÖLGEDEKİ TOPRAKLARIN DAGITIMINDA çEvİRDİKLERI OYUNLAR ILE iLGİLİ İDDIALAR ÜZERİNE BiR SORUŞTURMA YAPILMIŞ, KONULAR YAN TUTMAYAN KİŞİLERDEN OLUŞACAK KURULLARA İNCELETTİRİLMİş MİDİR ?

(Cumhurıyet, 21 AğU"tos 1975)

İNGiLİZLERE AiT OLAN VEYA oıDUGU İDDIA EDİLEN GAYRİMENKUL VEYA MENKt:LLERİN Bl: DURt:MLARI "AİDİYET TESBİT KOMİTESİ" KARARıYLA SAGLAMA BAGLANlYOR. Bt: OYUNDA Rt:M KESİMİYLE iŞBİRLİGi YAPıLıYOR. GÜNEY'DE HAZIRLANll ı; SAHTE VE ESKİ TARiHLi TAPULARLA BiRTAKıM GA YRİMENKt:LLER KİMİ İNGILİz ÖZEL VEYA TÜZEL KİŞİLERiNE MALEDİLİYOR.

MAGOSA VE GiRNE LİMANLARINDA ELE GEçiRiLEN YATLARIN BİR KıSMI ÜÇÜNCÜ DEVLET UYRt:KLU GERÇEK YA DA SÖZDE SAHİPLERİNE GERİ VERİLİRKEN, KALANLAR ÜST DÜZElliEKİ YÖNETiCİLER TARAFINDAN SEssİzCE VE EL ALTıNDAN KAPATıLıYOR. GERÇEK DEGERİ BiR MİLYON LiRA YI AŞAN TEKNELERE ON BiN LiRA KARşILlGINDA EL KONULUYOR. LEFKOŞE'DEKİ TÜRK ' BÜYÜKELÇiLiGİNİN BAşVURDUGU KAPALI ZARF iHALELER DE BU DURUMA SADECE HUKt:Kİ KıLıF UYDURDU.

" Barış Harekatı'lnın lldnei yılı­na girildi. BlrY'lınbııançoBU yapılm. Demeçler verildi, törenLer düzenlen­di. aı arada Kıbrıs'tan gelen haber­lere pek dikkat eden ölmadı. YÜRÜ­YÜ ş, geçen sayısında Denktaş- faşlz­mine yer verıyor, bu faşizm altında çevrilen dolaplardan söz ediyordu. Bu sayımızda da Kıbns'ta çevrilen sömUrti ve soygun dolaplarını açıkla­maya devam ediyoruz.

Eı i sen in kemigi henim Cumhurbaşkanı KorutUrk'Un

Karadenız gezisinde "Biz kurduk" de­dlt! Kıbrıs Türk Federe Devletl'nın Bakanlar Kurulu Uyelerl, çok yönlU etkinlikler ıçınde. Bır yandandış dUn­yaya kendııerlnl kabul ettlrmek, bır yandan '1rurtarllmış" bölgelerde or­taya çıkan sosyal ve ekonomik sorun­lara çözUm bulmak gereklyor. Fakat aBII uğraşılan konu başka. Maddi Çı­karlar .

KıbrlB Türk Federe Devleti bakanlar kurulu Uyelerl, ıkı Uç çıkar grubu. belU başlı bırkaç şlrkette bir­leşmiş durumda. aı şırketler, Fede­re devletin IthaIU-Ihracat. Iç tıcaret ve sınai Uretlm alanlarında tekel, mo­napson veya hem tekel hem mODopson duruma getiriliyor. aı amaca ulaşa­bı ımek ıçın, ço!!unlu!!u ingiliz sömUr­ge yönetımı ve 1963 "onra.ına alt ya­salar yöneticllerce Istendlt! gıbı yo­rumlanıyor, uygulanıyor.

sı tUr uygulamaların en göz. çarpan örnet!. ETI adıyla tanınan ve Bakanlar Korulu Uyelerlnln blrçol!u­nun ortalP bulundul!u bır şırket. 20 Temmuz 1974'U Izleyen Ilk aylarda bu ETi şırketı, Kıbrı. Türk Barı, Kuv-

VURUYtiŞ - �6 A!!usto. 1975 - 12

vetlerlnln tUm gereksinmelerini tek elden karşılamaya başladı ve giderek Ithalatta da tekel durumuna geçirildI. Ne var ki Ada ekonomisinin daha önce bır "açık pazarı! oldulunu bilenler bu ayrıcalık karşısında homurdanmaya başladı. Herhangi bır malı Ithal et­mek ıçın neden yalnız ETİ şirketine mUsaade veriliyordu ? ötekl başvur­malar neden reddediliyordu ? aı ya­!urunalar ve homurdanma, giderek hal­ka da yayıldı ve bır eleştiri dalgası­nın yükselmesine yol açtı. ÇUnkU "Ba­rış Harekatları"iu Izleyen başıboş e­konomi döneminde temel yiyecek maddelerının bııe Türkıye'den Ithal edilmesi ve çokyüksek fıyatla piyasa­ya sUrUlıneBI halkta haklı yakınma­lara yol açmıştı. aı teke1 durumu 1975 Hazıran aY'na dek sUrdUrUldU. Yenı şirketlerin doğınası ve onların da kardan pay alınak Istemeleri sonu­cu yönetim " her isteyene!' ıthalatçı belgesi ve Ithal mUsaadesi verilece­ğlnl yerel basında ılan etmek zorunda kaldı.

Bu toprak k i m i n ? Adada oynanan Ikıncı bUyük o­

yun. "Aidlyet Tesbıt Komitesi" çev­re.lnde dönUyor. MUlklyeie ılışkın hak Iddialarını Incelemek ve sonuç­landırmak amacıyla kurulmuş bır Komıte bu. lşleylş şöyle: 15 Temmuz 1974'te başlayan Barış Harekatını Iz­leyen olaylar dizisi ıçınde tapu kaY't­larının önemlı bır kısmı yokoldu. aı, yeni bır " If'" alanı yarattı: Du da ço­!!unlukı •. Ingiliz çıkarıarının korun­ma"ı ve ıngilizlere alt olan veya 01-du!!u Iddi" edılen gayrımenkul veya menkuııIJciıı bu durumlarin1 "Aldlyet

Tesbıt Komitesi" kararıyla sağlama bağlamak biçiminde beliriyor. Daha önce tapular Rum yönetimlnce veril­diği ıçın. yenı oyunda da Rum kesimi Ile ışbırlit! yapmak zorunlu oluyor. Güney'de hazırlanan sahte ve eski tarihli tapularla birtakım gsyrlmen­ku\1er kimi ıngiliz özel veya tUzel klşllerlne maledıııyor. Tabii bUtUn bunlar dostluk ve hatır için katlanılan zabmetler olmasa gerek.

aı Aldlyet T�sblt Komltesl'nden geçmeden de kazanç yo\1arl bulmak mUmkUn. Gayrlmenku\1erln kapısına bır ıngiliz bayralP ve bır "İngiliz evidir. Gırilmez" yazısı samak. ev­lerin göçmenlerce Işgal edilmemesi ıçın yeterli. Daha sonra bu evler. Türklye'den gelen göçmenlere yüksek fiyatlarla kıralanıyor.

Yal ki ya la!'ı 1 O

Benzer yolsuzluklar denizde bile Işieniyor. Magosa ve Glrne yat limanlarında olan bu. Ele geçen bu yatların bır kısmı Uç UncU devlet uy­ruk lu gerçek ya da .özde sahiplerine geri verıılr; kalanlarsa Ust dUzeydekl )rönetlcller tarafından sessizce ve el altından kapatılır. aı, görUnUşte bır "satış" I şlemidir. ancak gerçek de­ğeri i mııyon Urayı aşan bır tekneye LO bın Ura karşılığında el koymak kapatma değilde nedir? Nitekim Lef­koşe'dekl TUrklye BUytikelçlUğl du­ruma el koyunca bu tekoeler geri alındı, gazetelere de ''kapalı zarf ulusU ııe Ihale" ııanları verildI. Ne var kı bu Ihale flııı duruma bır "hu­kuki kılıf" uydurmaktan öte bır Işe yaramad!. Kapalı zarna gelen teklif­ler yanında asıl önemll"I, Ihaleyi yti_

rUten Bakanlıkta "aptanan bır "özel Uste" oldu. aı Uste yatların lhalesl­nln kimin Uzerinde kalması gerektlt!­nl gösteriyor.

Onkl in Illa l ı dı' n i z

Bir yıldır Kıbrıs'agöçvar Tür­klye·den. 40 binln ilstUnde TC yurttaŞı Yeşııadıiya göç etU. Ama durumları perişan. Yerleşemlyorlar bır tUrlU. Güney'e .UrUlen 200 bın Insanın yerıne sığınıyor 40 bın kişi. Ne oldu o 200 bın Rumlun barındıitı toprak ve evI er ? Başta Rauf Denktaş olınak Uzere Kıbrıs Türk Federe Devleti Bakanlar Korulunun belli başlı Uyelerl Kıbrıs ekonomısının kilit noktaları Ile sıkı i lIşkl ıçınde. Yardımcısı Osman örek kolluk k-uvveUerinln de başında. ETI­nin de ortakları arasında. Maliye Bakanı RUstem Tatar, İskan ve Re­habllltasyon Bakanı ısmet Kotak, Sa­nayi ve Ticaret Bakanı Tuncer Arif ve geçen sayımızda marifetlerini ser­glledlğlmlz Niyazi Manyera, tUm bu soygun ve sömUrü oyunlarının hesabı­nı vermek durumunda.

Kıbrıs'taki bu sömUril ve talan dUzenlnln asıl sorumlusu tabıı kl emperyalizm ve onun TUrk olsun Rum olsun ort8�ı olan gerici sermaye çev­releri, MC Iktidarının 80rumlulu(:u bu bakımdan da vurgulanmalı: Alper Orhon, görevden alınmadan önce Kıbrıs'ta bir nUfu8 ve bina sayımı yaptırmıştı. aı sayımın verılerı An­kara'ya, Devlet ıstatıstık EnsUtUBU'ne geldI. Alper Orhon Işten alındı, nUfus sayımı bır yana Kıbrıs bina ve gayri­menkul sayımı Qonu<:l .. ... , DİE arştv­lerinde Uyulu luyor.

Page 13: Yürüyüş 75 020

C I Nnın .

yenı marifeti :

Bengladeş ' te MUCiruJRRARl\1AN GENİş KlTLELERİN EKONoMİK SlKINTILARINA ÇÖZUM GETİREMEDi ? KÖKLtJ TEDBİRLERE YANAŞMADI. DEl\fOKRATlK VE iLERici GUÇLERİN ISTEDım ANAYASAL REFORMLARA KULAK VERMEDi. HALK KITLELERİNİ HAREKETE GEçİRMEK YERİNE iLERİci DE OLSA DAR VE KOÇtJK BURJUVA KÖKENLI BİR AYDIN VE BUROKRAT ÇEVREYE DAYANDL

BAGIMSIZ BENGLADEŞ DEVLETINİN TEMELLERİNİ ATAN ANAYASA DÖRT İLKEYE DAYANIYORDU: DEMOKRASİ, ULUsçULUK, LAYİKLİK VE SOSYALizM. ANAYASA'NIN BU DÖRT ILKE ÇEVRESİNDE TUM iLERİcİ .. BARışçı DEMOKRATIK GUÇLER BIRLEŞTi.

15 Ağustos Cuma günü Bangla­de,'te bır darbe yapıldı. Başkan Mu­clbur Rahman öldUrUldU, yerine dev­rik bUkUmetln Dı, Tıcaret Bakanı Muştak Kondakar Ahmet Devlet Baş­kanı oldu. Yenı kurulan hUkUmette Ise esld bakanların dışında hemen hemen Idmse yoktu. Bu bakımdan olay bır "saray darbesi", bssıt bır el de­ğtştlrme sayılabilir. Oysa gerek Ban­gladeş'ln Iç yapısı, gerekse Ulkenln emperyalizmin Asya stratejisi Için­deki yerı bakımından ele alındığında görUIUyor id önceld Cuma gUnkü darbe emperyallzmln ve gerici gUçlerln bır başarısı. Bayan Candl'ye karşı glrl­,Ilen tertipler &Ökmeylnce Batı'nın özellikle de Amerikalıların adamı Muşlak Ahmet harekete geçirildi. Olayı Ilk haber verenler de nedense Ba,kent Dakka'daki Amerikalı dlp 10-matiar oldu. Emperyalizmin Asya ııtratejlsI açısından Muclbur Rab­man'ın devrilmesi gereldyordu. Ne var id Ulkede herlıangl bır direnişin ortaya çıkmayışıdadlkkatlerden kaç­!'ladı.

Siyasal bağımsızl ı k

"Bağımsız Bangladeş Devleti 1971'ln 26 MJtrt'ında doltdu. Aralık 1970'te, bır eyaletl olduğu Pakistan'ın bUtllnUnde yapılan genel seçimleri Muclbur Rahman'ın Avaml Blrliğt ka­zanınca gerici Pakistan yönetımı bu ..onuçları tanımadı. Muclbur Rahman'ı tutukladı. Fakat Bartgal halkının ba­ğım81zlık mUcadelelerl durmadı. Pa­Idslsn faşizminden ve kıyımdan kaçan LO milyon BangaLU Hındıstan'a sığın­dı. 4 Aralık 1971'de Hındıstan askeri mUdahalede bulundu. 6 Aralık'ta da Bangladeş'I resmen tanıdı. 16 Aralık­ta Pakistan kuvvetleri tes um oldu. Yenilginin altında ezilen General Yahya !Ian'ın yerıne Ali Butto Pakis­tan'da yönetımı ele aldı. Serbest bı­rakılan Muclbur Rahman 12 Ocak 1972 de Dakka 'ya döndU. Ba,bakan oldu. Kısa sUre ıçınde sosyalist Ulkelerln tanıdığı yenı Bangladeş devleti 25 A­ğustos 1972'de Çın Halk Cumhuriyeti­nin GUvenlik Konseyı 'ndeld vetoBU yüzUnden Birietmiş Mlııetler'e gire­medi. SSCB ve Hındıstan başta olmak Uzere komşularıyla dostluk anlatma­ları Imzalayan Banglade" bölgede bır bağımsızlık ve ban, etkeni oldu. 24 ı;lıbat 1974'te de Pakistan Bangla­deş'l resmen tanıdı.

Slysaal bağımsızlığını kazanan Benglade,'te kı" batına mlLU gelir

yılda 70 dolar. Bu rakam, ülkede üretıcı gUçlerln gelişme düzeyinin çok düşük olduğunu gösteriyor. 143 bın Idlometrekarellk bır yUzölçUmU üze­rinde 77 milyon Insan yaşıyor. Bunun yUzde 85'1 mUsIUman. Yoksulluğun nedeni toprağın yeterslzıığl değil, dış s<:SmUrU. Daha Bonra da Pakistan'ın uyguladıltı geri bıraktırma poUtlkası. Batı Pakistan'la Doğu Pakistan ara­sında birincisi leillnde bUyük farklar, çeUşkller var. Batı , kendı UrUnlerin­den yararlandırmadığı Doğu'yu bır sömUrge gıbı kullandı. Onun yetiştir­dIklerine de el koydu yıllarca.

Yaş ortalaması erkeklerde 49, kadınlarda 47. Okuma yazma bilen oranı yUzde 20, çocuk ölUmlerl oranı blnde 140.

Ayrıca son sava, da Ulke kay­naklarını erittL. Yol, fabrika, köprU gıbı temel yatırımlar talırlp edildI.

Bağıms1zlıktan sonra tarıma bUyük önem verildI. ÇUnkü tarım mil­li gelirin yUzde 60'ını sağlıyor. nUfu­sun yUzde 80'1 kırsal kesimde yaşı­yor. 1974 NIsanı'nda yUrUrlUğe giren ı. Ba, Yıllık Plan, halen LO milyon ton olan yıllık tahıl Uretlmlnl 15, 4 milyon tona çıkarmayı amaçlıyordu. Ekonomı başlıca jUt , çay, tUtUn ve şeker Uretlmlne dayanıyor.

Cözüm gl'tiri lı'mı'ym , sorun lar

Bırıncı Beş Yıllık Plan'da öngö­rülen bazı reformlar vardı. Ancak Muclbur Rahman yönetımı gerçek bır "Halk Cumhurıyetı " olmadı. Kltlele­Hn bUyük desteğt Ile Işba,ına gelen bır ıktıdar, bu Idtlelerln ısteklerı doitrultusunda bır politika Izlemek zorundaydı. Banglade, buna bır Istis­na değildi. 15 Ağustos darbesini ses­siz karşılayankitleler, bunu söylemi , oldu herhalde.

1972 Mayısı 'nda dokuma ve pa­muk Uretlml devletle,tırlldl ama dev­let hayat pahalılığını ılnlemede başa­rısız kaldı. Ocak 1973-Mart 1974 ara­sında yiyecek maddelerı yUzde 73, yakıt yUzde 50, giyim yUzde 71, Idra yUzde 50 pahalılandı. Koraborsa aldı yUrUdU. Devlet yılnetlmlnde kayırma ve ılzel Işlem kural oldu. BUtUn bu ılznel ve neonel etkenler Ulkede acıl reformlar yapılması gereltlnl vurgu­luyordu.

Söz ve u ygulama

Ba,ta sosyalist Ulkeler olmak Uzere tUm barışçı gUçlerln, tUm iLe­rici gUçlerln ve b�.ı.lılta susamış

• •

gerıcı darbe

genış yı�ıuların destegl Ile Iktidara gelen Avaml Blrıığl 1973 Martı'nda yapılan seçimlerde 300 Uzerlnden 292 sandalye kazandı. Buyoğun kltle des­teği, ulusal bağımsızlık Için LO yıldan fazla hapiste yatan Muclbur Rahman'ın ve onun Partisinin uyandırdığı saygın­lıktan geııyordu. Ama 1972 Aralığı'n­da yUrUrlUğe giren Anayasa'nın " Dört Temel İlke" sl hayata geçirilemedi.

Gerçekten, bağımsız Bengladeş devletlnın temellerini atan yenı ana­yasa 4 temel i lkeye dayanıyordu: De­mokrasi, Ulusçuluk, laiklik ve Sos­yallzm. Demokrasi daha çok halkın egemenllğlnı, ulusçuluk ulusal baitım­sızlıktan yana baltlantısız bır dış po­litikayı amaçlıyordu. Dinsel farklılık­ların varlığı. laiklik Ilkesini, yal­nızca bır din-devlet ilişkilerini dUzen­leme olmaktan çıkarıyor, farklı dln­lerdekl kitlelerin ıtışkllerlnl dUzen­leyen bır Ilke durumuna getlrlyordu. Sosyallzmden kastedilen de daba çok sosyal adaletçl, eşltllkçl bır poııtlka­nın IzlenmeslYdl.

Anayasa'nın getlrdlğl bu 4 temel Ilke çevresınde Ulkenln tUm ilerici, barışçı, demokratlk gUçlerl bırleştl. Avaml Blrllğl, Ulusal Avaml Partısı ve Bengladeş KomUnist Pa rtl sı (B� bır Halk Bırlığı Cephesi oluşturdular. 1973'te 2. Kongresini yapan BKP şöy­le diyordu: "Amacımız elbette sosya- · lizmdlr. Ne var kı Ulkenln ıçınde bu­lunduğu gelişme aşamasında gerekıı reformları yapması ıçın hUkUmetl destekllyoruz. Dört ana Ilkenın ger­çekleşmesl lçlnçalışmak zorundayız:'

Buna karşılık sağ ve gericilik bo, durmuyordu. SOL sapmalar da ol­dukça etkendı. 1973 baharında bu sağ ve "sol" uç'lar hUkU.mete karşı ter­tıpıere giriştiler. Seçimlerde bır varlık gösteremeylnce ekonomiyi bal­talamaya kalkıştılar. Mevlana Başa­nI'nln Nasyonal Sosyallst Partısı Ile turlU-çeşltll "Marksist-leninist" gruplar hUkUmete ve anayasaya karşı blrleşlyorlardı.

BUtUn bunlar karşısında Mucl­bur Rahman ne yaptı ? Genış Idtlele­rln ekonomık sıkıntısına çözUm getl­remedl. KöklU tedbirlere yanaşmadı. Demokratik ve ilerici gUçlerln Istedi­ği anayasal reformlara kulak verme­�I, Cephe'de yer alan Ulusal A va­Inı Partısı Ile BKP'yi kapattı. RUş -vetle, Ihtlkarla, kayırınayla etldn olarak sava,madı; kendi dar çevresi­ni korudu. Halk kitlelerini harekete geçirmek yerıne, ilerici de olsa dar ve kUçük burjuva kılkenli bır aydın ve bUrokrat çevreye dayandı.

E nıpnyal izııı din'ni�'or

Bengladeş'ln doğuşu emperya­Ilzml daha başta tedirgin etmişti. Ba­tı , Pakistan faşlzmlnl 80nunadek des­tekledI. Bu arada Çın Halk Cumhurl­yetl de Butto'nun HInt düşmanlığını ve Sovyetler Blrllğl'ne olan gUvenslz­llğlnl sonuna dek kullandı. ABD her aşamada gerici Pakistan'ın yanında yer aldı. Hindistan'a "yardımılını kestı, 7. Fllo'yu Bengal körfezinin açıklarına getırterek kurtuluş kuvvet­lerine gözdağı vermek IstedI. Aynı

",ıralarda Çınhındı'nde Kamboçya ABDaskerlerinin lşgallne uğruyordu.

Ne var kl bağımsızlıkçı ve ba­rışçı gUçler zaferi kazandılar; Ban­gladeş bölgenin bağımsız ve barışçı bır devletl olarak ortaya çıkıyordu.

Emperyaıızm boş durmadı. 1974 Ekımınde yapılan bır hUkUmet değl­şlkllğl lle Muclbur Ra lun an ABD kar­şısında gerıtıyor, Amerıkancı bakan­lara kabinesinde yer veriyordu. Muş­tak Alunet de Işte bu Amerıkancı bakanlardan biriydI.

Çin hind i ' ııdl'n H ind istan ' a Yeni ismldoğrulanmayan "Ben­

gladeş İsıam Cumhurıyetı". emper­yallzmln ve CIA'nın bır yaratığıdır. Emperyallzmln, egemenliğınin tam kabul etmlyen Ulkelere ve bölgelere uyguladığı bır "denge bozma" tertIbI­dir. ABD bunu çoktandır hazırlıyor­du. Herhangi bir direnişle karşıla,ıl­mamış olması. önemıı köprU ba,la­rının daha önce ele geçirilmiş oldu­ğunu gösteriyor.

Vietnam, Karnboçya ve Laos'u kaybeden Amerıkan emperyallzmlnln Asya'yı hemen terkedece/tl sanılma­malı. Japon emperyaıızmı ve mlllta­rlzml aracılığıyla ekonomık ve askeri egemenliğini sUrdUren Washıngton, ""n gUnlerde GUney Doğu Asya Ulus­ları Birliği (ASEAN) gıbı gerici ter­tıpıerin de peşinde. Sovyetler Blrll­ğt'nln ve tUm barışçı gUçlerln önerdl­/tl bır Asya Toplu GUvenllk sısteml'ne karşı çıkan Çın Halk Cumhurıyetı yö­neticileri, bu ASEAN tertıblnl Ise destekllyorlar.

Emperyaıızmln bu yenı terttp­lerı ıçınde ele alındığında AmerIkan­cı Muşlak Alunet yönetimindeki bır Bengladeş'ln öneml daha da artıyor. Hındıstan'da girişilen tertıpler boşa çıkarıldı ama kitlelere dayanmayan. Muolbur Ralunan bu oyunlara karşı koyamadı.

ytJRtlYtJŞ - 26 Ağustos 1975 - 13

Page 14: Yürüyüş 75 020

"MÜCADELE iÇiNDEKİ DiGER HALKLAR GİBİ BizİM DENEYİMİZ DE şu GERÇEGİ KANlTLAMIşrm: EMPERYALİZMLE KARARLI VE cİDDİ OLARAK MUCADELE ETMEK İSTEYEN HERKES SOSYALiZMLE VE ÖZELLİKLE SOVYETLER BİRLİGİ İLE İŞBİRLİGINİ KUVVETLENDİRMEK VE GELİşrİRMEK ZORUNDADm. "

• DUnyadoki ve Orto Doğu' daki durumu nosd değerlendiriyor sunuz?

• Snn yıllarda emperyalizmtn bUyUk yenllgilere uğradığı bııınlyor. Wnyanın çeşttU bölgelerınde barışın kurulması btlyle mUmkUn olmuştur. Uluslararası dUzeyde gUçler dengest sosyalizmtn, Ilertcl, demokratik ve kurtuluştan yana hareketlerin lehlne değişmiştir.

Ne var ki, Orta Doğu'dak! durum hala gerginliğint sUrdUrmekted1r, dUnya banşını tehdtt etmektedir. Bu gerginliğin baş kayna� İsrail'dır.

İsrail, emperyalizmin Arap devletlerinln kıyısındak! ilert btr ka­rakoludur. İsrall'tn saldırgan styonlst ytlnetımt, Amerıkan petrol lekellert­nJn çıkarları ve sermaye yatırımları tçtn bır gardtyan rolUnU Ustlenmişttr. israil, Arap halklarının ulusal kurtu­luş hareketiyle mUcadele etmekle ve onların sıyasal ve ekonomık bağımsız­lıklarını ellertnden almakla görevli bır jandarmadır.

İsratl, 1973 Eklmi'nde saldır­gan polttlkasına karşıhk bUyUk btr bedel ödedi. EkIm kurtuluş savaşı İsrall'tn yenlimezliği e(sanesinl yık­tı, EkIm zafert Snvyetler Blrllltt'nln

Mısır ve &ırtye'ye sağladı� kararh destek sayestnde kazanıldı. Bu zafer aynı zamanda emperyalist stratejt tçtn de bUyUk btr yenllgi oldu. ÇUnkU "tyonlzmtn yenllgist açıkça ABD em­peryalizmlntn btr yenllgist anlamına geliyordu.

• Ekim 1973 .0nroSlndo orta yo ç ıkan durumun F i l istin direnij hareketinin hedefleri Uzerindeki etkileri ne olmuıtur?

• Ft1tstin Ulusal Konseyı 1974 Haztranı'ndaki 12. toplantısı sırasın­da, savaşın sonuçlarının nesnel bir çözUmlemestnden hareketle devrlml­mtz ıçın btr st yasal program benlm­sedt. Bu program, uIl,lsal toprakların !srail tşgalinden kurta.rılmasıyla Ft­listın halkının bu topraklarda ba�ırn­sız btr ulusal ıktıdar kurmasının zorunluluğunu belirten ve bunun adım­larını saptayan bır belgedtr.

Bu pr�gram, emperyalizmin, styonlzmtn ve halkımızın hayatı çı­karlarını İsrail'e feda etmeye hazır­lanan Arap gerlctllğinln planlarını bozmanın zorunluluğunu vurgulamak­tadır. I"rall bu planlarakarşılık Işgal altındakI toprakların şu yada bu kest-

Yaser Arafat

konuşuyor

Orta Doğu'da Arap cephest tçtnde, bunahmın çözUmUne tllşkin başhca tki styast eğilim var: Mısır'ın temsil ettiği btrtnci eğt1tm, Amertka'nın orta Doğu bunahmının çözUmUnde daha çok rol oynamasından yana. Mısır, Amerıka'nın israil Uzerlndeki baskı gUcUnu öne sUrerekl onun aracılığına gUveruyor. Bu nedenle, aşamalı ara anlaşmalarla bunabmı çözme projestnl benimsemiş durumda. Kuvvetlertn birbirinden uzaklaştırılmasıyla &Iveyş'tn kontrolUnü ele geçlrdtkten sonra, yenı bır adım olarak Sina'dak! petrol kuyularını ve stratejtk geçitiert geri almaya çahşıyor. Bu konuda Amertka'nın hazırladığı planı israil'ln kabul etmesini bekltyor. Bır Filistin devletinln kurulmasından çekinen Ürdün de bu planı kabul edtyor, ikınct çtzgi tse Kisstnger'tn aşama h barış polttikasını hem yanıltıcı hem de tehlikeli &ürUyor. &ırlye'nln ve FKÖ'nUn temsil ettiği bu çizgi kısa dönem içinde Cenevre Barış Konferansı'nın toplanmasını ve bu konferansa FKÖ'nUn de katılmasını öngörUyor. Orta Doğu sorunun ancak genel bir barış anlaşması , İsrail'in bUtUn Arap topraklarından çekilmest ve Filistin halkının kendt devlettnl kurma hakkının tanınması ile çözUmlenebileceğtnl öngörUyor.

minden askerlerlnl çekmeye razıdır. Arap cephest tçtnde btrliğin za­

yıflamaması tçtn mUcadele ediyoruz. Aslında, emperyaltzmtn çok defa Fi­ııstin halkının haklarına karşı, dev­rlmt tecrit etmeyeyönelik eylemlere girlşmestnl' kolaylaştıran da bu btr­ıığin olmaması olmuştur.

• SözUnU ettiğiniz programın uygulanmasını sağlayacak koıul ­lor nelerdir?

• BugUn Filistin Kurtuluş ör­gUtU, Fiııstın halkımn başhca yöne­ttctsl ve tek yasal temsllctst olarak tanınmıştır.

1973'te ÜrdUn rejimtnl Arap dUnyası tçlnde tecrit etmeyi, Filistın halkının btr kısmını temsil etme td­dıasını boşa çıkarmayı başardtk. Ka­sun 1973'te Arap devlet ve hUkUmet başkanlarının Cezayir'deki konferan­sı, Fiııstın Kurtuluş örgUW'nU, Fi­listin halkının haklarını ve hedeflerl­nl tanımlamaya yetki li tek yasal tem­sllctst olarak kabul etti.

Emperyalizmin ve gertel çev­relerin bu konferans kararını ba1ta­lama ·ve sorunun emperyalist yollar­la çllzUlmest tçtn btr zemin hazırla­ma çabalarına rağınen Arap devlet­lertnln çoğunluğunun resmt tutumu bu tUr çabaların boş olduğunu göster­di. 1974 �batı'nda Lahor'da yapılan İsıam devlet ve hUkUmet başkanları­nın tktncl konferansı da aynı doltrul­tuda bır karar aldı.

Rabat'ta Ekim 1974'te toplanan .... rap devlet ve hUkUmet başkanları " Filistın Kurtuluş örgUtU'nUn Filisttn halkının tek veyasaltemsllclsl olarak kabulUnU ve Fıııstın Arap halkının kendt kadertnl tayın etme ve İsratl'den kurtarılacak FlItstın topraklarında bır ulusal devlet kurma hakkının ta­nınmasını oybtrUğlyle (lirdUn kralı dahll) onayladı.

",.

Ayrıca Birleşmtş MllleUer Ge­nel Kurulu'nun, Ft li stin halkının hak­larının desteklendtğinln açıklandığı btr kararı bUyUk bır çoğunlukla kabul ettiği 22 Kasım 1974'U de tarthl btr gün olarak görUyoruz.

• Uluslararası dayanıımonın F i t istin direni� hareketi için öne­mini nasıl değerlendiriyorsunuz ?

• Filts\in devrtmt karşısında alınacak tutum, Arap dUnyasında si­yasal gUçlertn ve kamuoyıınun kutup­laşmasına konu olan bir sorundur. Kasım 1972'de Fiııstın devrimine yardım tçtn kurulan Arap cephest, davamızın bUyUk saygınhğının kanıtı olmuştur. Bu cephe, Arap devletleri kamuoyunda bUyUk eiktst olan 43 si­yasal partiden oluşmak!adır ve devrl­mtn st yasal programını desteklemek-tedtr. .

Fiııstin kurtuluş hareketı sos­yaUst toplulukla i1lşldlertnt tutarlı btr btçtmde sUrdUrmektedtr. Ilişkl­lertmlz, emperyaUzme karşı verilen ortak mUcadele, karşıhk h anlayı, ve Fiıısttn devrtmlnln ilerici nlleUğt tlkeslne dllYanmaktadır,

M"tlcadele tçlndeki dl!ter halklar gibt btztm deneylmtz de şu gerçeği kanıtlamıştır: Emperyalizmle karar­lı ve ctddt olarak mUcadele etmek Is­teyen herkes sosyaUzmleveözelilkle Snvyetler Birliği ile lşbtrliğinl kuv­vetlendlrmek ve geııştlrmek zorun­dadır.

Filistin devrtmcilerı, Arapla­rın ulusal kurtuluş hareketınln bUWn kesimleri Ile Snvyetler Birliği ve dt­ğer sosyalist devletler arasındaki dostluğun gUçlendtrtlmestntn, tşgal edtlmtş Arap topraklarının kurtarıl­ması ve Filistin Arap halkının yasal ulusal haklarının garantist ıçın vaz­geç ilmez btr şart .'Idu!;:'·." btlmekte ­dirier.

Page 15: Yürüyüş 75 020

VE SANATTA YtIRtMLŞ

Hacı Bektaşı Veli ' yi

nasıl andık ? Bu yıl Hacıbektaş'da dUzenlenen Hacı Bektaş

Velt'yi aıuna törenleri blr yandan MC iktidarının bas­kıları. dığer yandan alevi dedelerlnln perde arkası düzenleri sayesinde bır karışıklık ve anlamsızlık ör­neltl oldu.

ilçeye yenı atanan çlçeltl burnunda kaymakam. MC'ye yaranabilmek ıçın akla gelmedik baskılar de­nedi. Nedendir bilinmez. ııçede her kişiye en az bır jandarma ile ıkı toplum poıısl düşüyordu. İlçeyl tıka basa dolduran tepeden tırnağa silahlı kolluk kuvvet­leri sayesinde bır şölen nlteliltlnde olması gereken tören, tedirgin. bir yabancı ile konuşmaya çekinen yerıt halkın tutumu yüzenden bir cenaze törenine dön­dil. Kaymakam dışarıdan töreni izlemeye gelenlerin Ilçede kalabilmeleri ıçın kendinden izin kağıdı alma­larını şart koşmuş. Bu yasa dışı poııs tedblrlnl de kitabına uydurmasını bi imiş. ilçede gece kalına­bııecek tek yer Kız Sanat' ın boş yatakhanesı; orası da kapılarını kaymakambeyden temiz kağıdı alanlara açıyor.

Kız Sanat yalnız yahlacak tek yer deltll. aynı zamanda temizlenmesi unutulmuş özel kokulu salonu Ile yemek yenilebilecek tek yer de. Midenizi kurban etlerinden hazırlanmış tabldotlarla 15 ııraya kandı­rabııırslnlz. Ama bu !iyat yalnız halk ve konuklar ıçın. Vaıı. k aymakam. jandarma komutanı ve "Dede­ler" kendı özel konukları ile kurbanların etinden ha­zırlanmış bu tabldotlardan Istedikleri kadar yemekte serbestler. hem de beş kuruş ödemeden.

Dedeflerin bir kısmı Valinin ve jandarma komu­tanımn yanından hiç ayrılmadı. Diğer kısmı ise tö­renlere hlç katılmadı. ÇUnkU bu yıl törenieri düzen­Uyen Hacı Bektaş'ı TUrlstlk Bakımdan Güzelleştirme

� KONUKYAYıNLARı

P.K.749 ISTANBUL SOSYAlizM KITAPllGI

FRANSIZ SOUJNUN . . . . ORTAK

HUKUMET PROGRAMI Gf.XRiES MAHCHA18'NlN ÖN9ÖZOYLE YAKIN ÇAGLAR TARİHİ

N V YEUSEYEVA

GERCEKTEVE E'YLHMDE HUKUK'UN mY! MARKS1Sr LENlNIsr BIR WQAŞLMLA MCWIClJE·ROI.AHDWEYL

CAll1M1Z"" ULUSAL

KUR'DJIPŞ ŞAV4ŞLAR;I VE UÇUNCU DUNYA

F..1U1UJIV e A.1SKENOEROV

MARK8Ç1-LEN1Nc1 At;LLW< •

l�O'NUN TEORIK GÖRÜşLERİNİN ELEŞTİRİSİ

KAPITALIzMIN"" 'LOKSFi!' � EMPERYALIZM UZERINE

TEMEL KURSLAR 19'74 GERÇEKÇi ROMANLAR

TESLİM OLMAYANLAR ÖIMEZ

SIKIYöNETİM PRANCO 9OUNA8 çev'ulkutamer

ÇERÇEK ...o-ŞE

EDEBIYAT VE SANAT INCELEMELERI

SANATINGEREKLİLİCrİ ERN»IT 1'18CHER çev,ceval çapan

ŞIIR DiziSi

BİRsiYAsİNiN ŞİİRLERL CAN YÜCEL

Derneltl'nln yönetimini orta' sol gençlere kaptırmış­

lar . Kendııerlni hakarete uğramış sayıyor görünü­mündeler; ama gerçekte tabanda bır şeylerin deltlş­tlltlnl. eğer çıklj,rlarını korumak Istiyorlarsa alevlıı­ltı bır yana bırakıp Hoca Necmeddln efendinin eteğine asıımaları gerektlltlnl glzııden glzııye bıııyorlar.

16 Ağustos Cumartesı akşamı kuru ayaza rağmen halk Inatla çömeldlğl toprak sıralardan çözUlmedl ve kendı özel yerlerinde özel koltuklarında oturmuş bu­lunan MC iktidarının temsilcilerine özlemlerln1 onları korkutan bır biçimde duyurdu.

ilk olay kendlnl lüks bır pavyonda sanan lüks ve sUstu takdlmclnln Amerikalıların eskt taşaronu S1-leyman Demlre!'ln tebrlk telgrafını okuması ııe baş­ladı. O ana kadar yerinde sessizce oturup çekirdek yiyen ve yan gözle iktidarın temsııcııerlnl seyreden halk bırden bire boşandı. BütUn ııçe 2-3 dakika sUren "YUH" sesleri ııe inledi. Kabahat Işlemiş çocuk gıbı Valiye ve jandarma komutanına "bende suç yok" gfbi bakan takdimci. 21 Mayıs'ta sııah arkadaşlarını Ihbar ederek siyasi tarihimizin örnek kişileri arasına giren A. TUrkeş'ln telgrafını okumak gafletlnde bu­lundu. Yuh çeken halkı susturmak mUmkUn deltlldl. 5-6 bın kişi ayağa fırlamış "YUH" diye bağırıyordu. Vaıınln ve jandarma komutanının durumları oldukça ııglnçtl; ne yazık kt objektırımlz onların bembeyaz suratlarını ve titreyen şakaklarını tesbit edemedi.

Sa k ı n '

Vaıının aşık Neslm; çıkmayacak diye diretmesine rağmen aşık Neslml Çıktı ve halkın özlemlerlnl, Va­Uye ve "Dede"lerin oyunlarına ralmen dile getirdi. Halk polıtık olmayan her şeye karşı !lgisiz kaldı; po-

� KONUKYAYıNLARı PID"gIsTANIlIl.

IW'tTAıJZMIN tN YUK8EJı. A&OUıW!:I EMPERYALIzM ÜZERİNE

TEMEL KURSIAR J974

ç ı K T ı

Utikolan herdavranış karşısında Ise patlamalar şek­linde tepki gösterdi. Bu bazı aşıkları, allaş toplıya­bilmek ıçın ınanmadıklan şeyleri okumak zorunda bırakiı. örneltln, üç UncU akşam CHP'ıı Feyzullah Çınar, Zamanıının Yılmaz Yılmaz'ını okudu ve Ilk akşaının tersine yüzünU güldUreoek kadar allaş top­ladı; ama Vali bey de polis marlfeti ııe Feyzullab Çınar'ı yaka paça nezarete attırdı.

Bırıncı akşamki "Yulr"lardan ve kUfUr1erden Ur­ken Vali ve jandarma komutanı, U çUncu akşam töreı>­lerln dUzenlendlltl alanı toplum poUsI, JandarIIia ve özel donatımlı paraşUtçUler ile kuşattılar. VaU, Tertip Komitesinden, önceden ııan edilmesine rağ­men Aşık Mahzunl'nln okumamasını Istedi. Valinin baskıyı yoğıuılaştırması Uzerine o gün (IS �stos) öğleden sonra Vali, Tertip Komitesi ve aşık Mahzunl ortak bır toplantı yaparak Aşık Mabzunl'nln suya sa­buna dokunmayan dört tUrkU okuması konusunda an­laştılar.

Mahı u n i Törenlerın son akşamı hajkın.. tepkisi ürkUtucU

oldu; yöneticiler sayesinde bır tutsaklar kampı gö­rUnUmü kazanan tören bırden bire karıştı. Halk Mah­zunl'den kendı özlemlerini dile getiren turkUler Is­i,1y,ordu; ne var id Mahzunl halkla deit!l yöneticııerle lşblrUltl lçerlslnde Idi. Mahzunl Valiye verdiği sözU tutup suya sabuna dokunmayan birkaç tUrkU okuduk­tan sonra sahneden çekildi, arlıa halk tepkisini on­dan sonra sahneye çıkan herkesi yuhalamakia göster­di.

Dedeler ve Vali arasına sıkışmış olan ıyı nlyet­Li Tertip Komltesl'nln ne yapmak Istedlğlnl Ise anla­mak Imkansızdı. örneltln "Dede"lere karşı halktan yana bır mücadele vermeğe çalışırken Prof. çağatay gibi ünlU sağcıları açık otururna davet etmişler ve eski bır gUreşçl. sonra da ünlU bır kumarbaz olan AP'II Belediye Reisi ile organlk bır bağ kurmuşlar, 16-IS Ağustos tarihlerinde Hacıbektaş'ta dU,enlenen törenler, kendini blr pavyonda sanan süslU takdimcısı ile. ne olduğu ne Işe yaradığı belirsiz, müzik ve gös� teri yönUnden hlç bır değer taşımayan o ünlli orator­yosu Ile, belediye reisi ile, Valisi ile, halktan kopuk; bektaşıııkle hiçbir ııglsl olmayan bır harikalar slrki görünUmUnde ldL.

Ö N C Ü K i T A B E V i

Himayei Etfal sok. Kredi Hon 8/3 Coğaloğlu-ISTANBUL

• Morluiı.m-leniniı.m'i" Ideolojik ve Politik DUvnonl : Mooizm - Bilim 'ıçlleıri 15 Tl • Birlncl Enıernoıyonol Jacques DuclOl (1971 lenin Ni,onı . 1975

Ma)'n ICorl IıkIx Ödulo 20 Tl • Sovyet Şıırleri Anıolojiıl

67 Şair (&.toot eııi) 15 Tl

• Kod," .... Mark,jzm Mcnı-fngelı-le"in-Sıoll" 20 TL

.Iz-doıtnıu Balobon 15 Tl

• Ar., - H.nti Botb",,,. (Goııeourr Edebiyat bdUIU) 30 Tl

• Aydınlık He,..,.1 hbuna

12.S0 n

Bobıoli Cad . No: S

Cağaloğlu - istonbul

• Siyosı Dt>aUnce Hlhlyetl ve 1961 TOrk AnayOSOlI tcJlen' Tonöı' LS Tl

eBobeuf "Hayaıı, h.rI.ri ve Siycni Sovunrn05l" Joıo"o L6pin 10 TL • TlIrklye'de Ilk Se�iko "Sorıluıla'do 1932" ıbrahim TopçuoOlu LO Tl

ÇıKACAK K ITAPWIMIZ

• Iıyoncı "Kornun GUnlUOu" .lut .. Vali ..

• KOfi Morıı 'ın aıyogrofhl Bilim I,çll.rl Kur",lu

Page 16: Yürüyüş 75 020

Irak'ın Arapça edebiyatının gelişimi hakkında Türkiye okurlarmı aydınlatır mı9ın.ız ?

• ikinci dUnyo sav�ındon sonro, hayat, ioir-' lerin önUne bir soru çı kardı : "Sovo� ın bu yıkıntı lar ın­don sonra geriye ne kaldı ?"J " Hayct, sQvO)ton önceki gibi sUrecek mi ?". Bu sorulorıı yanıt ıama gereği tUm Arop ıiirine hem yeni bir içerik hem de yeni bir biçim kazandırdı .

islomiyetin kabulUne dek uzanan bir klasik � i i ­rimiz vardı . SOVC) sonrası ıoirleri , bu klasik ıi i r i n s ı ­nırlarını aımak zorunda kaldılar. Bu yönde i l k buyük değiıi klik 1947'de buyuk Irak ' I ı ıair AI-Sayab tarafından gerçekleıtir i ldi . AI -Soyab, Arap ıi irinde i l k kez uç dize l i k bir ıi ir yazdı . Böylece ıi irimizde yeni bir ha­reket ortaya çıkıyordu. Bu hareket kısasUrede tüm diğer Arap Ulkelerine yayı ldı . Öze l l ikle Lubnan ve Mısır 'da yeni hareketin etkisi bUyuk oldu .

Yoıom kOlui lerı ıi irdeki yeni hareket için gerek­li ortamı haz_r l ıyordu. ikinci DUnya savciından sonra tum Arap halkı emperyalizmle doğrudan karıı korııyo geldi . Bunun doğal sonucu olarak tUm �ojrler halktan yona ve emperyal izme, onun iıbir l i kçisi yönetimlere karı i karJIYo geldi . Bunun istisnası yok gibidir. Böyle ­ce, özel l i kle 1945-1958 döneminde Irak'ta IUm ıi i r siya �al bir içerik kazandı .

ljunun bozı sonuçları oldu . Şiirin pol it ikaya, polit ikanın ıi ire girmesi ılDirieri basit ve tum hal kın onla­yobi leceği biçimde yazmayo, ıi irin teknik öze l l i kleri­ne hemen hiç dikkat göstermemeye i tiyordu . Şiirlerimi-2 1 basi t yazmakta acaba haklı mıydık? Bir sUre sonra bunun böyle olmadığını gördUk. Zamanla baıta Nazım Hikmet, Poblo Nerudo, federica G . lorco, Paul E luord gibi bUyUk ustaların yapı tları Arapçaya çevri ldi . Gi­derek birıeyi anlad ık : Anlaı ı lmak için ı l ir lerimizi ba­sit olmaya zorlayarak aslı nda halka korıı bir gUvensiz­lik gösteriyorduk. Ne kodar derin olursa olsun söyleye­ceğiniz birıey varsa halk bunu anlard ı . Derin olmak, basit olmak demekti ; fakat yavan olmak deği l .

Bu arada ıiir hayatımızda bazı çel iı ik olgular do ortaya ç ıkmadı deği l . Genç ıairlerimiz Botı 'ya öykUnU­yorlardı . çoğu Avrupo U lkelerine gitti ler, orada usta ıairlerin eserlerini öğrendiler. Bunda kötU bir yon yok­tu . Fakat öğrenmek ve aydınlanmakla, onlarla bUtunleı­mek, onlara uymak birbirinden farkl ıyd ı . Avrupa ulke­leri savcııın acısını doğrudan doğruya çekmiılerdi . Fa­kat bizim için böyle deği ldi . Onları toklide çal ıımak kendimizden uzaklaımak anlamına geliyordu.

Hep ıunu söylerim: Bir ırmağın dal lonması sağ­l ı k belirtisidir. Fakat ı rmağın ono kolunu ,keserseniz , koyn�ından koparırsonız ı rmok arrık okmaz . Ondan sonra dallanmoz do. Bunu genç ıairlerimiz de zamanla artık gördUler. Teker teker kendileriyle hesoplaıma zo­runlulu�unu duydu lar.

BugUn Irak'lı ıairlerin asıl ıansı , halkla doğru­dan i l iıki içinde olmalar ıd ır . Universitelerde ıiir fes­tivalleri yopı l ı r ; resmi olsun özel olsun kuıuplerde ıiire buyuk önem ver i l i r ; sokakortasında ıiirini okuyan ıair­lere ve onları dinleyen insanlara rastlarsı nız . Btsylece ıoirler, kendi eserlerini halkın önUnde denemeye tutma olanoğını bulurlar. Şi ir ingeliıimi böylecesoğl ı� ına ka­vuıur .

.

I raklı saır .

Abdul Razzak AbdIil Vahit

"İKİNCı DÜNYA SAVAŞıNDAN SONRA TUM ARAP HALKI EMPERYALiZMLE DOÖRUDAN KARŞI KARşIYA GE LDi. BUNUN DOÖAL SONUCU OLARAK TÜM ŞAİRLER HA LKTAN YANA VE EMPERYALİZME, ONUN IŞBiRLiKçİSİ YÖNETİMLERE KARŞI YERLERiNİ ALDıLAR. BÖYLECE ÖZE LLIKLE 1945-1959 DÖNEMİNDE IRAK'TA TÜM ŞİiR SİYASAL BİR iÇERiK KAZANDI. "

Şiirimiz bugUn dramatik ıi ir alanı nda da geliı­mektedir . Bununla i l l a !toyun ıiirini" kastetmiyorum. Dramatik ı i i r , içinde birden fazla Öğenin, bir tartııma­nın bulunduğu ıiirdir. Bunun dıı ında ıiirsel oyunlor do yazı lmaktadır . .

Soyabi leceğim öneml i ıairler Sad i Yusuf, Ab­dulvaham E I -Boyati , Homid Said, Şefik E I -KemaL . Bun­lora kendi adımı do ekleyebi lirim .

Bu orada bir gözlemi di le getirmek istiyorum. KUltÜr mirasında bize oldukça yakın, di l inde bizim d i­l im iz le ortak birçok sözcuk barındıran TUrkiye lnin Irak edebiyatı hakkında çok k ıs ı t l ı bir bilgisi alması beni çak Uzdu. Biraz do ıaıırttı . Asl ında bu durum yalnız Irak'lo i lgi l i deği l , tUm Arap edebiyotıylo i lgi l i . Her­halde bunun açıklamas ın ı daha çok polit ik nedenlerle yapmak gerekı i .

Irak'lı şalrlerln toplumsal durumu hakkında bilgi verır mısınız ?

• Söylediğim gibi yeni ıiirimiz emperyalizmle mUcadele içinde geliıti . Emperyal izmle ve onun iıbirlik­çisi kra l l ı k rejimiyle mUcodele hemen bUtUn ıairlerimi­z i hapishanelere saktu, yurt dıı ına itti . Kendim i ki y ı l iısiz kaldım; uçy ı l dağlarda saklandım; ik i y ı l do tutuk­lu kaldım . Benim hapishane hayatım, diğer ıair arkadaı­lorıma göre çok kısadır . Diğer arkadaılarım do uzun sUreler yurt dıı ında kalmaya mecbur oldular.

BugUn ise durum çok fark l ıd ı r . Haber Alma Ba­kanl ığ ı , sanatın ve edebiyatın geli�mesine bUyUk önem vermekte, ohu desteklemekte , sanatçı l aro e l ini uzat­maktadı r . Bunu da iki yol l a yapıyor: Ya yazarların e­serıerini satın olarak yayıml ıyor, yoda onlara mal i yar­dımda bulunarak eserlerini yayınlamalorına olanak sağ­l ıyor.

Irak'ta Arapça şIIrin bugünkü helli başlı temaları nelerdır ?

• Anti-emperyal izm ıiirimiz için kalkıı nok ­tası oldu . Bağıms ız l ığ ın geliımesiyle ve gerici rejimin y ıkı lmasıyla birl i kte bazı ıairlerimiz kendilerine sordu­lar ; " Şimdi ne yapacağız ?" diye. fakat bu soru uzun sUrmedi . Çunku emperyalizm dUnya Uzerinde ortadan kalkmamı�t ı . Kalkmadığının bizim için en somut kanıtı , emperyalizmin Orta Doğu'da israi l l i Arap halklarına karı i saldırtmasıd ır . israil saldırganl ığ ına karı i direniı ve F i l istin hal kının haklarını savunma bugUn Arap ıiiri­nin baı l ıca konusunu oluıturmaktad ı r .

Emperyalizmin saldırgan olduğu tek bölge Orta Doğu değil tabi i . Vietnam 'da, Şi l i 'de iıledi�i cinayet­leri butun dUnya gibi Arap ıairleri debi liyor. TUm dUn­yadaki emperyalizme karı i savcı böylece bizim ıiirimiz için de bcııl ıca konulardan biri oluyor. insan acı ları ıi irimizde bUyuk yer tutuyor. Felsefi konular geniı ö l­çUde iıleniyor. Yer yer " tasavvvf"n ögelerine rasIanı­yor .

Bo orada CI1k ıiirlerinin yerinin gittikçe uraldı ­ğını söylemel iyim. Bu bence soğl ık l ı bir durum de� i l . Bence, eğer bir insanı sevemiyor5anız , sevginizi tUm dunyaya, tUm insanlı�a yaymanız mUmkUn de� i ldir . Gerçek ıair, kuçuk bir olguyu ıi irsel bir konu haline getirebilen kiıidir .

"İDEOLOJİ VE SANAT BiRBiRiNDEN KOPARILAMAZ. BiR İDEOLOJİYE SAHİP OLMAK, AÇIK BiR İDEOLOJİYE SAHİP OLMAK, DÜNYA YA KARşI AÇIK, BELİRLİ BiR BAKIŞ AÇısı OLMAKSIZIN. ŞAİR. BAKTIGI ŞEYİ GÖREMEZ. ONU şIiRiNDE YANSıTAMAZ. KENDİ PAYıMA. BiLİMSEL SOSYALIST İDEOLOJI BENİM şliRİMİN KALKıŞ NOKTASIDIR.

Sizce sanatla Ideoloji arasındaki Illşkl nedır? Sosyaııst gerçekçlllğl Dasıl del!erlendlrıyorsunuz ?

• ideoloji ve sanat birbirinden koparı lemaz . Bir idealojiye sahip olmak, açık bir ideolojiye sahip olmak, dUnyaya karıı açı k , bel i r l i bir bakı) açıs ına sahip ol ­mak demektir. Btsyle bir bakıı açısı olmaksız ın , ıair, baktığı ıeyi göremez. On\l ıi ir inde yons ı temaz. Kendi payıma, bil imsel sosyalist ideoloji benim ıiirimin kal­kıı noktasıdı r .

Fakat pol i ti k direktiflerle ıi ir yazı labi l eceği ka­nısı nd9do deği l im. Olaylara pol i t ikbakıı biçimiyle ıiir­sel bakıı biçimi birbirinden kopuk değildir ema, oynı ıey de deği Idir .

Sosyal ist gerçekçi l iğe inanıyorum. Sosyal ist ger­çekç i l i k tek doğru sanat kuramıdır . Ne vrl ki bu i l keyi doğru yorumlamak gerekir. Bazı ları sosyalist gerçekçi­l iği , gerçeğin fotoğrafını çı karmakgibi anlıyorlar. On­lara göre sosyalist gerçekçi l i k kiıisel yarat ıc ı l ığa kor­ı ıd ır . Bunu stıy lemeseler de böyle davranıyorlar. Aslın­da bu sosyal ist gerçekç i l iğe karı i olanların görUıUdUr •

Kimi ıairler de kendi leri gibi değil de baıkala­rı gibi hissedip ıi ir yazmaya çalı�ıyorlar. Bu yapay bir tutumdur, sosyal izmle de i liıkisi yaktur. Eğer siz kendi duyguların ız ı baıka insanlar ın , tUm halkın duyguları dUzeyine çı karabiliyorsanız , sizin di lekleriniz halk ın di lekleriyle çakı)ıyorsa o zaman halkın yanında olabi ­l irsini z . Şiiriniz de halkın yanı nda ve emperyalizme karıı olabi i ir .

KUltUr devrimi hakkında ne dUşUnUyorsunuz ?

• KUlturdevrimi ,sosyalist toplumla birl ikte ye­ni bir kUltUrUn doğması , toplumsal geliımenindoğal sonu­cudur. Bir kural ıd ır . Fakat bu , geçmiıin kUltUr mirası­nın yak edilmesi anlamına gelmez. Lenin l in baıından geçen UnlU bir olay anlatı l ı r : Lenin gUnUn birinde Ma­yakovski Inin ıi ir lerini okuyan bir grup iıçiyle korı ı la­ıır. Oradaki herkesi ıaıırtan bir söz söyler, der ki : ii Moyakovski Iyi okumanıza birıey demem . Ama ben ol ­saydım Puıkin ' i tercih ederdim� " Lenin ' i n bu bokıı tar­zı , onun diğer göruılerinden, sisteminden ayr ı lamaz kanllT\ca.