haftal k dergi / sayı: 370 savaŞi halklaŞtiracaĞiz! halki ...yuruyus.biz/pdf/pdf/370.pdf ·...

58
HALKI SAVAŞTIRACAĞIZ! SAVAŞI HALKLAŞTIRACAĞIZ! HALKI BİRLEŞTİRECEĞİZ! EKMEK ADALET VE ÖZGÜRLÜK İÇİN; HALK ANAYASASI İSTİYORUZ! Anadolu Halklarının ve Tüm Dünya Halklarının Direnme Hakkını Kurtuluş Umudunu Yok Etmeyi Amaçlayan Politikalara Teslim Olmayacağız! Direnme Hakkını Yok Etmeye Kalkan Bir İktidar Faşizmin İktidarıdır! Direnme Hakkı Direnilerek Kazanılır ve Direnilerek Korunur! Gazi Mahallesi BURSA OKMEYDANI 1 Mayıs Mahallesi Berkin Elvan: Okmeydanı’da AKP’nin faşist polislerinin nişan alarak ateş etmeleri sonucu gaz fişeğiyle kafasından vuruldu. Halen yoğun bakımda... www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 370 23 Haziran 2013 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com

Upload: others

Post on 03-Sep-2019

11 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

HALKI SAVAŞTIRACAĞIZ!SAVAŞI HALKLAŞTIRACAĞIZ!

HALKI BİRLEŞTİRECEĞİZ!

EKMEK ADALET VE ÖZGÜRLÜK İÇİN;

HALK ANAYASASI İSTİYORUZ!

Anadolu Halklarının ve Tüm Dünya Halklarının Direnme Hakkını

Kurtuluş Umudunu Yok Etmeyi AmaçlayanPolitikalara Teslim Olmayacağız!

Direnme Hakkını Yok Etmeye Kalkan Bir İktidarFaşizmin İktidarıdır!

Direnme Hakkı Direnilerek Kazanılır ve Direnilerek Korunur!

Gazi Mahallesi

BURSA

OKMEYDANI

1 Mayıs Mahallesi

Berkin Elvan:Okmeydanı’daAKP’nin faşist

polislerinin nişanalarak ateş etmelerisonucu gaz fişeğiylekafasından vuruldu.

Halen yoğun bakımda...

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yu

ruyu

s.com

Haftalık Dergi / Sayı: 37023 Haziran 2013

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s.c

om

FAŞİST TERÖRLE HALKI TESLİM ALAMAYACAKSINIZ

Sahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DoğruAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

www.yuruyus.com [email protected]ık Süreli Yerel Yayın

Siyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Faşizm, barışçıl amaçlarla yapılan her türlügösteriye dahi, vahşice saldırmakta ve düzen

karşısında her türlü hareketliliği, hak aramayı,halk hareketini, herkesi susturmak istemekte-dir. Oligarşinin bu topyekün saldırısı karşısın-da, birlikte direnmek, kim saldırıya uğrarsauğrasın, sahip çıkmak ve saldırıya uğrayan

kim olursa olsun, kendisi saldırıya uğramış gibikabul edilmez ve buna uygun eylem hattı oluş-

turulamazsa, oligarşinin saldırıları daha dapervasızlaşarak sürecektir. Oligarşinin saldırı-ları karşısında birleşik direniş hattı oluşturmakve bu çerçevede halk kitlelerinin birleşik müca-delesini geliştirmek, hiçbir teoriyle engellene-mez ve reddedilemez. Faşizmin bütün çabala-

rına karşın halk kitleleri zulüm ve sömürükarşısında birleşmeye ve birlikte mücadeleye

hazırdır. Hazır olmayanlar, bir türlü küçük he-saplardan kurtulmayan ve iktidarı hedefleme-

yen siyasi örgüt ve gruplardır.

İİ ç i n d e k i l e r43 Tutsak devrimci memurları

sahiplenmemize, kimse engel

olamaz!

44 Devrimcilerin üslubu!

45 Şanlı Alişan’ın ardından yürümeyi

onur bilenleriz biz!..

46 Faşizme karşı neden direnmeliyiz?

48 Faşizme karşı direnmenin onuru

devrimcilerindir, direnen

halklarındır! Direnme

hakkımıza sahip çıkalım!

Faşizme karşı birlik olalım!

50 Cepheli yanlışlarından

öğrenmesini, ders

çıkarmasını bilendir!

51 Günaydın gezi... diyor

Sabah gazetesi manşetinde

52 Avrupa’da Yürüyüş:

Yunanistan devleti hesap verecek

56 Yitirdiklerimiz

58 Kulağımıza Küpe Olsun

59 Öğretmenimiz

HER YER DİRENİŞHER YER EYLEM ALANI

28 Faşizmle uzlaşılmaz!Reformizm uzlaşmacılıktanvazgeçmelidir! Faşizmi,halkın direnişini büyüterekyenebiliriz!

28 “Gezi Parkı’ndakilerörgütsüzler”miş... Halkınörgütlü olmasından nedenkorkuyorsunuz? Örgütsüzlükmezi̇yet mi̇?

34 Devrimci Okul: Örgütlüyaşamak

36 Devrimci İşçi Hareketi:Taşeronluk köleliktir,taşeronluğu cehennemegömeceğiz!

38 Sınıf Kini: Sınıf kinimizibüyütmek i̇çin düşmanımızıi̇yi tanımalıyız

39 Ayaklanmanın gücünügölgeleyemezsiniz!

40 Türkiye gençliği; daha iyi birgelecek düşümüzügerçekleştirmek, kendiellerimizdedir

42 KESK, DİSK, TMMOB veTTB'den iş bırakma sefaleti

6 Doğru sloganlar ve somuttaleplerimizle direnişibüyütmeliyiz!

9 Halkımız! AKP, halkdüşmanlığına devam ediyor!

10 Taksim eylemleri AKPfaşizmine rağmen büyüyerekdevam ediyor! Halkın öfkesinidindirmeye çalışanlar, halkınöfkesi karşısında eziliyorlar!

14 Cepheliler ayaklanmayıanlatıyor

19 Her yer direniş, her yer eylemalanı, halk, ekmek, adalet,özgürlük için ayaklandı!Faşizme karşı omuz omuza,faşizmi yeneceğiz!

23 Röportaj: Emine Cansever:Marjinal değiliz, biz halkız!

26 Röportaj: Halkın birikmişöfkesi binler, on binler olaraksokaklara taştı

4 Faşizme karşı halkın birliğini

sağlamalıyız!

Kanser Hastası Kemal Avcı’nın SerbestBırakılması İçin AKP Şişli İlçe Binası

Önündeki Eylemimize HalkımızıBekleriz!

Tarih: 26 Haziran Çarşamba Yer: AKP Şişli İlçe Binası ÖnüSaat: 13.00

Kanser Hastası TutsakKemal Avcıya Özgürlük

İki Devrimci Şair; Tutsak Ümit İlter ve Devrim Şehidi Kahraman Altun’unŞiir Kitapları

Kavgamın Çırağı Olmak İsterim, Ferhat İle Volta Yakında Kitapevlerinde

ÇIKTI

Faşizme karşı birlik, solun her dö-nem gündeminde olmuştur.

AKP’nin kendinden olmayan halkınher kesimine karşı açık bir savaş için-de olması, birlik sorununu çok dahaönemli kılıyordu. Çünkü AKP, iktida-rına karşı direnen, hatta kendi kontro-lü dışında hiçbir gücün varlığına ta-hammülü yoktu. Onun için halkın herkesimine pervasızca saldırıp teslimiyetidayatıyordu. 2013’ün başından beriHalk Cephesi’ne yönelik ülke çapındakiterörün nedeni de buydu.

AKP’nin Halk Cephesi’ne yönelikoperasyonlarıyla birlikte faşizme

karşı birlik konsunu yeniden sol’un gün-demine getirdik. Ancak şuana kadar bir-lik konusunda bir ilerleme kaydedile-memişti. Çünkü bize yönelik saldırıla-rın sürdüğü dönemde AKP, İmralı’daAbdullah Öcalan ile görüşmelere baş-lamıştı. Sol da bu sürüçte Kürt milliyetçihareketin politikalarına angaje oldu.Kürt milliyetçi hareket ile birlikte sol daAKP’nin “çözüm” sürecine yedekle-nerek Türkiye’nin demokratikleşeceğiumuduna kapıldı. Faşizmin terörü heralana yayılsa da reformistler, küçük bur-juva aydınlar “çözüm sürecinde bun-lar niye oluyor” diyerek, kendilerinikandırmaya çalıştılar. Kürt milliyetçi ha-reket “çözüm süreci”yle birlikte Tür-kiye’nin hatta Orta doğu’nun yenidenyapılanacağını iddia etti. Gerçekler isetam tersiydi. AKP, devrimciler başta ol-mak üzere halka karşı terörü tırmandı-rırken “çözüm süreci”ni’de “süreç sa-bote edilmesin” diyerek halkı sustur-manın aracı olarak kullandı.

Sonuç olarak sol, Kürt milliyetçi ha-reketin peşinden sürüklenen AKP

politikalarına güç verdi. Dolayısıylademokratikleşmeyi AKP’den bekleyensol ile faşizme karşı birlik konusun-da ciddi bir adım atılamadı.

Ancak Kürt milliyetçileri ve ona ye-deklenen sol, görmek istemese de

gerçekler çok çıplak; AKP’nin faşist te-rörü halkın her kesimini birleştirdi. İş-çisi, işsisi, emeklisi, memuru, esnafı,öğrencisi, avukatı, doktoru, öğertme-

ni, sağlıkçısı, mühendisi, esnafı, kadı-nı, erkeği, genci yaşlısı... aydını, sa-natçısı, sinemacısı, tiyatrocusu... fut-bolcusu, taraftarıyla... halk birleşti.AKP’nin zulmüne, halkı aşağılayanküstahlığına, kendilerini herşeyin sahibigibi gören mağrurluklarına, saygısız-lıklarına, halk düşmanı politikalarına,yalanlarına, riyalarına, iftiralarına, iki-yüzlülüklerine, açlığa, yoksulluğa, iş-birlikçi politikalarına karşı halkın bi-riken öfkesi, Gezi Parkı eylemine ya-pılan saldırıyla birlikte patladı ve ülkeçapında halk ayaklanmasına dönüştü.

Başka zamanlar yan yana gelmeleripek mümkün olmayacak halkın

çok farklı kesimleri AKP faşizminekarşı omuz omuza verip geceli gün-düzlü tam üç, hafata direndi.

Reformizmin direnişi tüm geriçekme çabalarına rağmen halk

devrimcilerin öncülüğünde bitmeztükenmez fedakarlığıyla tam bir kah-ramanlık örneği sergiledi. Şehitlerverildi. Halktan insanlarımız gözünü,kolunu, bacağını kaybetti. Kendileri-ni TOMA’ların önüne attılar. Halkınbirleştiğinde ne kadar büyük bir güçolduğu bir kez daha görüldü.

Kendi korkaklıklarını, uzlaşma-cılıklarını, teslimiyetçiliklerini,

“Bu halktan adam olmaz” diyerekhalkın üzerine yıkan reformizmindevrim kaçkınlığını, yılgınlığını, kor-kaklağını, politikasızlığını, halk ger-çeğinden ne kadar uzak olduğunu birkez daha gördük.

Evet, birleşen halk çok büyük birgüç. Halkın hiçbir talebinin kaa-

le almayan AKP, iktidarı boyunca ilkkez, bu denli ciddi bir sarsıntıyla kar-şı karşıya kaldı.

Halkın çok çeşitli kesimleri,AKP’nin zulmüne karşı kendil-

ğinden birleşti. AKP iktidarına çok bü-yük bir darbe de vurdu. Ancak bu bir-lik, halkın bu öfkesi, örgütlü bir gücedönüştürülemezse faşizm, tarihseltecrübeleriyle önlemlerini alacaktır.

DEVRİMİ HALKLA YAPACA-ĞIZ! Reformizmin, küçük bur-

juvazinin, halk diye bir derdi yoktur.

FAŞİZME KARŞI MÜCADELE-DE TEMEL GÖREVİMİZ HAL-

KIN BİRLİĞİNİ SAĞLAMAKTİR!Halkın birliğini sağlamak için halkagitmekten, halkın içinde olmaktanbaşka yol yoktur. Yaptığımız her faa-liyette sorun halka gitmek, halkı bir-leştirmek, örgütlemek ve savaştır-maktır. Bu durum aynı zamanda solunbirliğinin sağlanacağı zemin de ola-caktır.

Küçük burjuvazinin halka yakla-şım tarzı birlik ve dayanışmayı da

köstekler. Halkla olan ilişkilerde isehalkın saflara gelmesinde bir engeloluşturur. Oysa bizim hedefimiz bü-tün halkı birleştirmektir. HALKLADEVRİMCİ ÖRGÜT ARASINDAKİİLİŞKİYİ SAĞLAMLAŞTIRMAK-TIR. Bizim yaptığımız tüm faaliyet-ler basın açıklamasından sempozyu-ma, silahlı eylemden fedaya bu amaç-la yapılır.

Devrimcilerin devrim mücadelesinibaşarıya ulaştırmadaki temel

anahtarlarından biri halk güçlerinibirleştirmektir. Halk güçlerini de an-cak ve ancak devrim iddiası olanlarbirleştirebilir.

Devrim kitlelerin eseri olacaktır.Fakat bunu da örgütlenmiş halk

başarabilir. Dayı’nın dikkat çektiği gibiöncelikle halkı örgütlemenin önemi-ni içselleştirmeliyiz. BUNUN Bİ-RİNCİ AYAĞI HALKA GİTMEK-TEN GEÇER, İKİNCİ AYAĞI İSEHALKIN EĞİTİMİDİR.

AKP’nin yalan ve demagojileribugün artık hakın önemli bir

kesiminde etkili olmuyor. Şu anda “çö-züm süreci” adı altında Kürt milliyteçihareketi ve Kürt halkını politikaları-na yedeklemiş ve pasif duruma dü-şürmüştür. Ancak AKP’nin yönete-meme krizi, Kürt halkını da dahafazla aldatmasına izin vermeyecektir.

AKP’nin elinde kalan etkili tekkozu dindir. AKP, iktidarının bu

döneminde dinci politika ve söylem-lerle kendi dinci oy tabanını tutmaya

Faşizme Karşı HalkınBirliğini Sağlamalıyız!

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

44

çalışıyor. Bu amaçla, halkı “inananlar-inanmayanlar” “bize oy verenler-ver-meyenler” diye ikiye bölüyor. Kenditabanını gerici politikalarla kemik-leştiriyor. Halkı birbirine düşmanlaş-tıran her türlü aşağılık, kirli politika-lara başvuruyor.

Biz, sağcı solcu, türbanlı türbansız,yaşlı genç, kadın erkek, tüm hal-

kı birleştirmeliyiz. Emperyalizme vefaşizme karşı olan herkes DOST saf-larındadır.

AKP’nin yalan, riya, iftira dolu po-litikalarını teşhir etmeliyiz. Ve şu

da bilinmelidir ki AKP’nin sahte din-ciliği de, inanan müslüman halkımı-zın önemli bir kesimi tarafından gö-rülecektir.

Faşizmin politikalarının özü ya-lan ve demagojidir. Bizim ise en

önemli gücümüz haklının ve gerçek-lerin temsilcisi olmamızdır.

AKP’nin yalanlarla, iftiralarla hal-kı bölmesinin önüne gerçeğin po-

litikasını yaparak geçeceğiz. AKP hal-kı bölerek iktidarını sürdürmeye çalı-şıyor, biz halkı birleştirerek AKP fa-şizmini yıkacağız. Bugün, düne göre po-litikalarımız, propaganda ve ajitasyo-numuz kitleler üzerinde çok daha etki-li olacaktır. Kimse “bu halktan adam ol-maz” demagojisine sığınamaz artık.Halka gitmeyen, halkın içine girmeyen,halktan öğrenmeyen halkı birleştiremez.

AKP, halkın gözünün içine bakabaka yalan söylüyor. Bu kadar

peravasız olmasınının nedeni onlarınyalanlarını, açığa çıkartıp gerçeklerinhalka anlatılmamasındandır.

Bunun için ısrarla halka gitmeliyiz.Gerçekleri halka biz anlatmalıyız.

Devrimcileri tanımayan insanlar, herne kadar devletin baskı ve zoru altın-da eziliyor olsalar da düzenin çarpıt-masıyla devrimci eylemeleri terörolayları, devrimcileride teröristolarak algılayabilmektedirler. Bu,devrimcilerin halka yeteri kadar ula-şamadığının, halka kendini anlata-madığının bir göstergesidir. Bu ne-denle, faşizmin saldırılarını boşa çı-kartmak için yapılması gereken ilk şeyhalka gitmek, halka gerçekleri anlat-mak, düzenin yalanlarını teşhir et-mektir. Burjuvazinin sakladığı ger-çekleri su yüzüne çıkarmak, onun

gerçek yüzünü halka göstermek ge-rekmektedir. Halka, devrim mücade-lesini, devrimci eylemlerin amacını an-latmalayız. AKP’nin halka uyguladı-ğı terör teşhir etmeliyiz.

Halka gitmeden halkı birleştireme-yiz. Halka maledilmeyen hiçbir

faaliyetten sonuç almak mümkün de-ğildir. “Tüm sorunların çözümü halk-ta” sözümüz burda anlamını buluyor.Sorun çözmek istiyorsak halka gitmekzorunludur. Çünkü, halkın dışında bu-lunan tüm çözümler gelip geçicidir.

Halka gitmek sorunu halkla pay-laşmak ile başlar. Sonrası alınan

sonuçların halkla paylaşılması ile de-vam eder.

Bizim için, halka gitmek hep söy-lediğimiz bir şey: Yeni yollar

yöntemler bulacağız, vazgeçmeye-ceğiz. Halk dışında güveneceğimiz birgüç yok. Hitler faşizmini yenen Sov-yetler örneği var bu örnek; en güçlümüttefikin en başta kendi halkı, ikin-ci olarak da, dünya halkları olduğunugöstermiştir.

Halka gitmek için kendini halktanbiri olarak hissetmek gerekir.

Halkın ne olduğunu ne istediğinineye ihtiyacı olduğnu neler hissettiğinibilmek gerekir.

Halka gitmek halkın her kesiminimücadeleye katmak halkın her

sorununa çözüm üretmek, alternatif-ler sunmaktır.

HALKI VE SOLU BİRLEŞTİR-MEK; İKTİDAR İDDİASIDIR...

Bu nedenle yaptığımız her şeyi halk-la yapmalıyız. İktidar iddiası olmayansol, birlikleri sadece kendi reklamınıyapmak için kullanır. İktidarı hedef-leyen güçlü bir birliğin oluşmasındanve iktidarı hedefleyen bir mücadele-den kaçar. Gezi Parkı’nda yaşananlarbunun en çarpıcı örneğidir. Reklamagelince en öndedir. Ama bütün poli-tikları uzlaşma üzerine kuruludur.Asla faşizmi geriletmek, faşizme dizçöktürmek, halkın öfkesini iktidarakarşı yönlendirmek gibi bir hedefi ol-mamıştır. Tam tersine daha ilk gündendirenişi tasfiye etmek için elinden ge-leni yapmıştır.

Reformizm direnişin olduğu yerdebirlikleri dağıtmak için birlikle-

rin içinde yer alır. Reformizme ve

oportünizme karşı uyanık olunmalıdır.Faşizme karşı birlik deyince temel ala-cağımız halkın birliğini sağlamaktır.Halkın birliğini sağladığınızda, re-formizmin ve oportünizmin bozgun-culuğunuda engellemiş oluruz.

Halkımızın kafası faşizme karşı di-renmekte çok net. Faşizm de,

devlet de bugün halkımızın bilincin-de AKP ile özdeşleşmiştir. Ve halkı-mız AKP’nin devletine, polisine kar-şı devrimcilerin öncülüğünde cüretleçatışmaktadır.

Bazı AKP’liler yaptıkları açıkla-malarda; “Gezi’den gerekli me-

sajı aldık” diyor. Bu tür açıklamalarhalkın öfkesini yatıştırmaya yönelik-tir. AKP iktidarda kalabilmek içinfaşist terörünü daha da tırmandıra-caktır. Kimse AKP’den farklı bir po-litika beklemesin. Nitekim Erdoğan,“polisimizin müdahale gücünü da-hada arttıracığız” demiştir. Bu da hal-ka karşı savaşın daha da pervasızla-şacağı demektir.

Bizim görevimiz faşizme karşıhalkın birliğini sağlamaktır. Hal-

kın birleşik gücünü faşizmin karşısı-na dikmektir. Halkın faşizme olan öf-kesi, kini saman alevi gibi geçmeye-cektir. Çünkü bu öfke, bu kin sınıfsalbir kindir. Derinleşen çelişkiler her anhalkın patlamasına neden olabilir.Biz buna hazırlıklı olmalıyız. Halkınfaşizme olan biriken öfkesi sınıfsaldırve devrimcidir. Halkın öfkesini ancakbiz doğru hedefe yöneltiriz. İktidar he-defi olmayanlar bunu asla yapamaz-lar. Halkın öfkesinden korkarlar. Çün-kü halkın düzene yönelen öfkesi re-formizmin düzen içi statülerini bozar.Reformizmin düzen içinde politikayapmalarının önünde engel olur. Onuniçin halk kitlelerine sadece biz önderlikedebiliriz. Halkı da sadece biz bir-leştirip savaştırırız. Halkın en geniş ke-simlerini örgütleme, halk örgütlülük-lerini yaratma, halkı birleştirme, eğit-me ve faşizmin karşısına örgütlü ge-niş halk kitlelerini çıkarma, halkın mü-cadelesini yükseltme öne çıkan temelpolitikamızı oluşturuyor. O zamandemek ki kadrolar da bu politikayı ha-yata geçirebilecek özelliklere, niteli-ğe sahip olmalıdır ki, istenen sonuç-lar alınabilsin.

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

55

Direniş üç haftayı geride bıraktı.Halkımız AKP faşizmine karşı kah-ramanca direniyor. AKP‘nin her sal-dırısına daha büyük ayaklanmayla ce-vap veriliyor. Ayaklanma bütün Tür-kiye çapında hızla kitleselleşerek bü-yüyor.

AKP’nin tavrında hiçbir değişik-lik yok. Halk düşmanlığına yalanlar-la, iftiralarla devam ediyor! HalkımızıAKP’ye “oy verenler, vermeyenler”diye ikiye bölüyor. AKP faşizmi, ik-tidarını korumak için katliamlar, kim-yasal gazlar, halkı birbirine kırdırmakda dahil her türlü aşağılık yöntemebaşvuruyor.

Halkımız!İşçiler, memurlar, esnaflar, köy-

lüler, gençlik, Alevi, Sünni, Kürt,Türk, Laz, Çerkez, tüm inançlardan,tüm milliyetlerden halkımız...

Bizler kardeşiz. AKP faşizmininhalkı birbirine düşmanlaştırmasınaasla izin vermeyelim. Düşmanımız fa-şizmdir.

Üç haftayı aşkın geceli gündüzlüsokak sokak direnen milyonları bir-leştiren, AKP faşizminin zulmüdür.Tüm meydanlarda milyonlar FA-ŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA di-yerek en güçlü birliğini oluşturmuş-tur.

AKP iktidarını kaybetmemek içinfaşist terörünü daha da pervasızlaştı-racak. Buna hazırlıklı olmalıyız. Bi-zim yapmamız gereken direnişi bü-yütmektir.

Alanlardan “TAYYİP İSTİ-FA”, “AKP İSTİFA” gibi sloganlaryükseliyor.

AKP İstifa Edince NeOlacak?

‘ERKEN SEÇİM YAPA-LIM’ diyecekler.

SEÇİMLER, YENİ SÖ-MÜRGE ÜLKELERDE, FA-ŞİZMİN MASKESİDİR.DEMOKRASİCİLİK OYU-NUNUN EN ÖNEMLİ ARACIDIR!

DÜZEN İÇİNDE AKP’NİN BİRALTERNATİFİ YOKTUR! ANCAKOLİGARŞİ, BU SÜRECİ AKP’YEBİR ALTERNATİF YARATMAYAHİZMET EDECEK ŞEKİLDE KUL-LANMAK İSTEYECEKTİR. “TAY-YİP İSTİFA”, “AKP İSTİFA” sloga-nı AKP’ye düzen içinden alternatif ya-ratmaya hizmet eder.

AYRICA, BUGÜN ERKEN SE-ÇİM OLSA YİNE AKP İKTİDAROLABİLİR.

BU DA “HALK BİZİ İSTİYOR”DİYECEK OLAN AKP’NİN DAHADA PERVASIZLAŞMASINA, FA-ŞİST İKTİDARINI DAHA DA GÜÇ-LENDİRMESİNE HİZMET EDE-CEĞİ GİBİ, HALKIN FAŞİZMEOLAN ÖFKESİNİ SANDIKTA Bİ-TİRMEYE VE ÖFKEYİ UMUT-SUZLUĞA DÖNÜŞTÜRMEYEHİZMET EDECEKTİR.

“TAYYİP İSTİFA”, “AKP İSTİ-FA” SLOGANI HALKIN FAŞİZMEÖFKESİNİ, ERKEN BİR SEÇİMLEDÜZEN İÇİNE ÇEKMEKTİR.

TAMAM, BU, HALK TARA-FINDAN KENDİLİĞİNDEN ATI-LAN BİR SLOGANDIR! ANCAKBİZ KENDİ SLOGANLARIMIZI

ÖNE ÇIKARTARAK HALKIN AT-TIĞI SLOGANLARI POLİTİK-LEŞTİRMELİYİZ. FAŞİZME YÖ-NELTMELİYİZ!

SLOGANLARIMIZ BÜTÜNHALK KESİMLERİNE ATTIRA-CAĞIMIZ SLOGANLAR OLMA-LIDIR. HALKI BİRLEŞTİRECEKSLOGANLAR OLMALIDIR!

AKP FAŞİZMİNİ EZECEĞİZ, FAŞİZME KARŞI OMUZ OMU-

ZA... HALKIZ HAKLIYIZ KAZA-

NACAĞIZ.... gibi tüm kitleye sa-hiplendireceğimiz sloganları attır-malıyız.

AKP halkın her kesimine saldırı-yor. Halkın çok farklı kesimlerininçok farklı talepleri var.

Bunların hepsini “EKMEK, ADA-LET, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ!”sloganında birleştirebiliriz.

3 Haziran Tarihli Halk Cephesiaçıklamasında halkın taleplerini 8maddede yazmıştık. O taleplere ye-nilerini ekleyerek talepleri öne çı-kartmalıyız.

1- EKMEK, ADALET, ÖZ-GÜRLÜK İÇİN;

Bağımsız, Demokratik, Ulusla-rın ve Halkların Özgür Olduğu, Eme-

Halkımıza!DOĞRU SLOGANLAR VE SOMUT

TALEPLERİMİZLE DİRENİŞİ BÜYÜTMELİYİZ!EKMEK ADALET VE ÖZGÜRLÜK İÇİN;

Bağımsız, Demokratik, Ulusların ve Halkların Özgür Olduğu,Halkın Yönettiği Bir Ülke İçin;

HALK ANAYASASI İSTİYORUZ!

http://www.ba gim siz lik-de mok ra sii -cin-halk cep he si.comHHalk CephesiHalk Cephesi

gin, Adaletin, Onurun, En YüceDeğer Sayıldığı, Halkın Yönet-tiği Bir Ülke İçin;

HALK ANAYASASI İSTİ-YOR!

2- GAZ BOMBASI KİM-YASAL SİLAHTIR! GAZBOMBASI YASAKLANSIN!

3- HASTA TUTSAKLARSERBEST BIRAKILSIN!

4- TAKSİM HALKINDIR!HALKA YASAKLANAN TÜMALANLAR AÇILSIN!

5- ‘KENTSEL DÖNÜŞÜM’ ADIALTINDA SÜREN YAĞMA VE

TALANA SON VERİLSİN!6- HALKIN AŞAĞILANMASI-

NA, İNANÇ VE DEĞERLERİNE SALDIRILMASINA SON VE-

RİLSİN!7- HALKA SALDIRI EMRİNİ

VEREN BAŞBAKAN’DAN İÇİŞİ-LERİ BAKANI’NA, VALİSİNE,EMNİYET MÜDÜRLERİNE KA-DAR TÜM SORUMLULAR YAR-GILANSIN!

8- ŞU ANA KADAR 4 İNSANI-MIZ KATLEDİLDİ ONLARCASISAKAT BIRAKILDI, BİNLERCE-Sİ YARALANDI. KATİL POLİS-LER GÖREVDEN ALINSIN VEYARGILANSIN!

9- BÜTÜN GÖZALTILAR SER-BEST BIRAKILSIN, TUTUKLA-NANLAR TAHLİYE EDİLSİN!

10- DİRENİŞÇİLER HAKKIN-DA HİÇBİR TAKİBAT YAPILMA-SIN!

HALK CEPHELİLER! Halkımıza “TAYYİP İSTİFA”,

“AKP İSTİFA” sloganının yanlışlı-ğını anlatmalıyız.

- Tüm yürüyüşlerde somut talep-lerimizin olduğu pankartımız, diğerpankartlarımızın yanında mutlakaolmalıdır.

- Katledilen insanlarımızın re-simlerinin olduğu ve üzerinde “KAT-LEDEN AKP’DİR! KATİLLERİNİİSTİYORUZ” YAZILI BİR PAN-KART MUTLAKA OLMALIDIR!

- FAŞİZMİ EZECEĞİZ / HALKANAYASASI İSTİYORUZ / HAL-KIZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ

pankartı olmalıdır.... Halka somut taleplerimizle git-

meliyiz ve halkı somut taleplerimizetrafında birleştirmeliyiz.

Bugün HALK ANAYASASITASLAĞIMIZ halkın tüm talepleri-nin cevabıdır.

Halk anayasası, faşizmin zulmüaltında ezilen tüm halkın taleplerinincevabıdır. Tüm halkı birleştirecek birAnayasadır.

AKP’nin halkı bölme çabalarınakarşı biz halkı birleştirerek faşizmekarşı ayaklanmayı büyütmeliyiz.

Halk bugün, faşizme karşı bir-leşmiştir. Ancak buna devrimci birönderlik yapılamadığında oligarşininbunu bastırması zor olmayacaktır.Halka biz önderlik yapabiliriz. Çün-kü taleplerimiz ve programamızçok açıktır. Bu açıklıkta önümüzüçok net görebiliriz.

AKP’nin faşist politikaları halkıöyle baskı altına aldı ki, halk ÖZ-GÜRLÜK diye çığlık atıyor.

Faşizm yıkılmadan, faşizme dizçöktürülmeden özgürlük gelmez.

Böylesi süreçler normal süreçlerlekarşılaştırılmamalı. Böylesi süreç-lerde halk çok hızlı politikleşir, dö-nüşür, değişir. Şu anda yüzbinlerce kişi Cep-

he’nin direniş çizgisinde faşizmekarşı direniyor. Cephenin direniştarzını ve direniş ısrarını aklınıza ge-tirin.

1984 Ölüm Orucundan beri dü-şünün.

1996 direnişimizi düşünün Yedi sene süren büyük direnişi-

mizi düşünün.20 EKİM 2000’den 17 Ocak 2007’ye kadar

Tam yedi yıl 79 ay316 hafta2280 gün 25 mevsim aç kaldık Dİ-

RENDİK!

Abdi İpekçi Parkı’nıDüşünün

3 yıl 40 ay 160 hafta1230 gün13 mevsim... Direndik!Bu bilinçle, bu irade ile hareket et-

meliyiz. Her bir Cepheli binlerce kişilik

topluluklara önderlik edebilecek pra-tiğe ve bilince sahiptir.

Halk korku duvarını yıkmıştır. Şuana kadar 4 şehit verildi. Onlarca ağıryaralımız var. Halk TOMA’larınönüne geçip oturuyor. DüşmanlaCephe’nin feda ruhuyla çarpışıyor.Direniş herkese öğretiyor. Yeni şe-hitler ve gaziler vereceğiz. Şehit dü-şen herkesin çok güçlü sahiplenilmesisağlanılmalıdır.

AKP’NİN FAŞİST TERÖRÜTIRMANDIRMAKTAN BAŞKAPOLİTİKASI YOKTUR. OLİGAR-ŞİNİN İÇİNDE BULUNDUĞU YÖ-NETEMEME KRİZİ BAŞKA TÜR-LÜ POLİTİKA YAPMAYA İZİNVERMEZ.

AKP, BURJUVAZİYE DE, EM-PERYALİSTLERE DE BUNUNMESAJINI VERİYOR. ARKAMDAŞU KADAR KİTLEM VAR. “BE-NİM BORSADA BATACAK PA-RAM YOK” DEMESİ ONUN İÇİN-DİR. “ÇIKARLARINIZI DÜŞÜ-NÜYORSANIZ BENİM İKTİDA-RIMI DESTEKLEMEK ZORUN-DASINIZ” DİYOR ERDOĞAN.YOKSA “TÜRKİYE’Yİ SURİYEYAPARIM” DİYE TEHDİT EDİ-YOR.

KARŞILARINDA ANTİ EM-PERYALİST, ANTİ FAŞİST HALKVAR... ONUN İÇİN FETHUL-LAHÇILARLA DA ANLAŞTILAR.

Başbakan Erdoğan, çıktığı birtelevizyon programında “Bizde bu

tür bazı gruplar belli yerlere yerleştiklerizaman, oradan icabında çıkmayı da bil-meyebilirler ve orayı sürekli olarak terörizeedebilirler” dedi. Oligarşinin karşısındahalk olunca kendi aralarındaki tüm çelişki-lerini bir kenara bırakır halka karşı birle-şirler... Oligarşinin her türlü oyununu bo-zacak olan direniştir.

BİZ AYAKLANMAYI BÜYÜTECE-ĞİZ! DİRENEN HALKIN GÜCÜNDENDAHA BÜYÜK BİR GÜÇ YOKTUR.HALKIN GÜCÜ TÜM HESAPLARI BO-ZACAK GÜÇTEDİR...

ONUN İÇİN BİZ AYAKLANMAYIBÜYÜTECEĞİZ!

KÜÇÜK BURJUVA KESİMLER, RE-FORMİSTLER AYAKLANMANIN DAHADA BÜYÜMESİNİ İSTEMEZ. GÖZAL-TILAR, TUTUKLAMALAR OLDU-ĞUNDA YAN ÇİZERLER VE “İTİDAL”ÇAĞRILARI YÜKSELMEYE BAŞLAR.

- TÜM HALKLARIMIZI TÜMİNANÇLARI CEPHE SAFLARINA,AYAKLANMAYA ÇAĞIRIN.

DÜZEN İÇİNDE, AKP İLE UZLAŞA-RAK KÜRT SONUNUN ÇÖZÜMÜ YOK-TUR. KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜ TÜR-KİYE HALKLARIYLA EMPERYALİZMEVE FAŞİZME KARŞI SAVAŞARAK DEV-RİMCİ HALK İKTİDARIYLA ÇÖZÜ-LÜR!

HALK ANAYASASI KÜRT SORU-NUNUN DA ÇÖZÜMDÜR..

ONUN İÇİNDİR Kİ HALKIN AYAK-LANMASINA ÖNDERLİK YAPACAKTEK GÜÇ BİZİZ.

AKP FAŞİZMİNE KARŞI OLAN ENGENİŞ CEPHEYİ DİRENİŞ İÇİNDE TUT-MA POLİTİKASIYLA HAREKET ET-MELİYİZ. HALKIN ÖFKESİNİN YA-TIŞTIRILMASINA İZİN VERMEMELİ-YİZ!

HALKIMIZIN ONURLU AYAKLAN-MASI ŞİMDİDEN DEVRİMCİ MÜCA-DELENİN EN GÖRKEMLİ YERİNE YA-ZILMIŞTIR.

FAŞİZMİ EZECEĞİZ!EKMEK, ADALET, ÖZGÜRLÜK İÇİN

HALK ANAYASASI İSTİYORUZ!HALKIZ HAKLIYIZ KAZANACA-

ĞIZ!17 Haziran 2013

Halk Cephesi

ÇorumÇorum’da Dev-

Genç’liler 18-19 Hazirangünleri Yürüyüş dergisi-nin dağıtımını yaptılar.Emek ve Bahabey Cad-desi’ndeki kahvelerde1,5 saat boyunca yapılandergi satışında 50 adetYürüyüş dergisi halkaulaştırıldı. Çalışmaya ikikişi katıldı.

Bahçelievler Mahal-lesi’nde kapı çalışmasıyapıldı. 2 saat süren çalışmada 30 Yürüyüş dergisi halka ulaştırıl-dı. Çalışmaya üç kişi katıldı. İki gün yapılan dergi dağıtımında top-lamda 80 dergi halka ulaştırıldı. Özellikle ilk gün kahvehanelerdeyapılan dergi satışında, halkın ilgisinin yoğun olduğu, dergiyi baş-kalarınada ulaştırmaya çalıştıkları gözlendi.

BursaBursa’da Yürüyüş okurları 17 Haziran günü Teleferik ve Ak-

çağlayan Mahallesi’nde yaptıkları sesli çağrılarla halka Taksim di-renişinin sesini ulaştırdı. Mahalle girişinde bir resmi polis aracı du-rup dergi dağıtımı için izin olup olmadığını sordu. "İzin için size misoracağız, izne ihtiyacımız yok" denilip dergi tanıtımına devam edil-di.

Aradan 15 dakika geçtikten sonra bu kez 2 ekip birden geldiler.Dergiye bakmak istediler. Yürüyüş okurları dergiyi vermeyip sadecekaçıncı sayı olduğunu söylediler. Bu kez kimlik kontrolü yapıldı.Bunu çevredeki halka ajitasyonla anlatan yürüyüş okurları AKP’ninfaşist polisini teşhir ettiler. Bunu hazmedemeyen polis, biz size neyaptık, bakın herhangi bir şey yapmıyoruz dedi. Yürüyüş okurlarıda “Yedi Binden Fazla İnsanı Yaralayıp, 3 İnsanı Katlettiniz. HalkDüşmanlığı Yapmaya Devam Ediyorsunuz. Halka Karşı Zulmün He-sabı Sorulur” diyerek teşhire devam ettiler. Daha sonra halk bal-konlardan ve sokakta polisi, alkışlar ve yuh çekerek protesto etti.Yürüyüş okurları da “Faşist Polis Mahalleden Defol", "Her Yer Tak-sim Her Yer Direniş” sloganlarını attılar. Polisler panik halinde git-tiler. Halktan insanlar yürüyüş okurlarıyla birlikte bir süre yürüdü-ler. Yaklaşık 2 saat süren dergi tanıtımında 65 dergi halka ulaştırıl-dı. Birçok yerde süreç ve yapılması gerekenlerle ilgili sohbet edil-di.

18 Haziran günü 3 yürüyüş okuru Kestel İlçesi Elmalık ve KaleMahallesi’nde derginin 368 ve 369. sayısını tanıttılar. Önlüklerle ya-pılan çalışmada halkın yürüyüş okurlarına ilgisi yoğundu. TaksimGezi Parkı sonrası ülkemizin her yanında halkın ayaklanması an-latılıp daha fazla mücadele edilmesi çağrısı yapıldı. Yürüyüş okur-larına su ve çay ısmarlanırken, bir bahçede oturan mahallelilerle soh-bet edildi. 3 saatte iki mahallede toplam 92 dergi halka ulaştırıldı.

Yürüyüş Dergisi Direnişin SesiniHalka Taşıyor!

O, ne marjinal, ne de provokatör... O, emekli bir işçi!O, faşizme karşı 20 gündür direnen yüz binlerce

halkımızdan biri!O, bir direnişçi... O bizim Emine Ablamız!..

TEK PROVAKATÖR AKP’DİR!

Halkımız! AKP, Halk Düşmanlığına

Devam Ediyor!AYAKLANMAYI BÜYÜTELİM!

FAŞİZMİ EZECEĞİZ!

Taksim Gezi Parkı’nda inşaat ya-pılmasına karşı çadır kuran eylem-cilere 31 Mayıs 2013 tarihinde sabahakarşı 05.00’de, polis saldırdı. Dev-rimci örgütler de 31 Mayıs Cumartesigünü, Taksim’de eylem için çağrılaryaptılar. Halk Cephesi, “Taksim GeziParkı’nın yıkılmasına karşı tümhalkımızı Taksim’e çağırıyoruz” di-yerek saldırılara karşı anında cevapverdi. 1 Haziran akşamına kadar ça-tışmalar aralıksız sürmüştü. 1 Hazi-ran’da da mahallelerde toplanan HalkCepheliler Taksim’e yürüdüler. Sa-atlerce süren çatışmaların ardındanTaksim Meydanı’ndaki anıta HalkCephesi pankartı astılar.

Yüz binlerce kişi Taksim Mey-danına akmıştı ve bu kitle alandanayrılmadı. Bu süre içinde, televiz-yonlardan, gazetelerden sürekli, Mar-jinal gruplar diyerek, çevreci, siviltoplumcular ile devrimcilerin arasınıbölmeye ve Taksim’i terörize etmeyeçalıştılar.

Devrimci örgütler bile, halkınayaklanması karşısında şaşkındı, kim-se ne yapacağını bilmiyordu. CanDündar, Gezi Parkı’nda bir Cepheliyleyaptığı sohbette, “bu halkın böyleayaklanacağını hiç ummazdım, çok

şaşırdım” dedi. Özellikle aydın kesimçok şaşkındı.

Reformizm dahaayaklanmanın başındakitleyi dağıtmak istedi

Meydana girildikten sonra, “eylembaşarıldı” denilerek, kitlenin içindeses aracı dolaştırıp, “artık dağılıyoruz”anonsları yapmaya başladılar. TaksimDayanışması’nın bu araçları, yine alaniçinde bulunan halk tarafından en-gellendi, susturuldu.

Bu süre içinde, yapılan tartışmalaresas olarak Taksim Dayanışması’ndasürdü. 118 ayrı örgüt, sivil toplumkuruluşu, demokratik kitle örgütü,Devrimci örgütler... İlk yapılan tar-tışmalarda, artık Gezi Parkı’nı ka-zandıklarını, barikatları kaldırmayıönerenler oldu. Büyük bir kesimbunu istiyordu. Tabi bu kesimlerörgütlü kesimler, yani halk yoktu butoplantılarda.

İçeride toplantı sürerken Mey-danda yapılan mitingde, ses aracıüzerinden “mitingimiz bitti, gezi par-kına çekiliyoruz” diyerek bütün kit-lenin dağılmasını isteyen açıklamalaryaptılar. EMEP’li sunucu, TaksimDayanışması’nın kararı olmama-

sına rağmen kitleye dağılma çağrısıyapmıştı. Taksim Meydanı’nı dol-duran binlerce kişi yuhaladı, su şi-şeleri fırlattı. Ve meydanı hiç kimseterk etmedi.

Birkaç örgüt dışında, barikatlarıkaldıralım kararı alınacakken, mey-danı dolduran yüz binlerce kişi bunaizin vermedi.

Beşiktaş’ta her gün süren saldırılarve çatışmalar sonucu, bu tartışmalarda etkisini yitirdi.

Taksim Meydanı’ndaki eylemleriniçini boşaltmak için, şenlik önerenlerde vardı. Sırrı Süreyya Önder bunlarınbaşında geliyordu. “Bundan sonraeylemler şölene dönüşmelidir” di-yordu. Bütün ülke ayaklanırken, şölençağrısı yapmıştı. Bütün ülkede, halkayaklanmış, eylemler yapıyordu. An-kara, İzmir, Hatay ve onlarca ilde,ilçede, yüz binlerce kişi meydanlaraçıkıyordu. Birçok yerde polis saldırısısürüyordu.

Binlerce kişi yaralandı, sakat-lananlar oldu. Üç şehit verdik.

11 Haziran 2013 tarihinde, sabah07.00’de polis meydana saldırdı. Biryandan, “Gezi Parkı’na müdahaleetmeyeceğiz” derken, diğer taraftan,binlerce polis, plastik mermi ve gaz

Taksim Eylemleri AKP Faşizmine Rağmen Büyüyerek Devam Ediyor

Halkın Öfkesini DindirmeyeÇalışanlar, Halkın ÖfkesiKarşısında Eziliyorlar!

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

10

bombalarıyla, TOMA’larla saldırı-yordu. Taksim Dayanışma’nın söz-cülerinden bir kişi, polis aracınınmegafonuyla kitleye seslendi. Basınbunu kullandı, iktidar kullandı. Kitleyikoruyan devrimcileri provokatörlüklesuçladılar. Ardından, bu açıklamayıyapan kişi, özür diledi. Heyecanakapıldığını söyledi. Bu çarpıtmayıbozan ise, yine meydana akan yüzbinlerce insan oldu. Halkın akınakın gelmesi, bütün geri hesaplarıaltüst ediyordu, direniş bitmiyor,daha da büyüyordu. Çatışmalar ikigün boyunca aralıksız sürdü. İstan-bul’un her tarafından yüz binlercekişi meydanlara çıktı, yolları keserekyürüdü.

Taksim Meydanı’nı kuşatan polis,Gezi Parkı’nın her tarafını kuşattı,çembere aldı, kitlenin gelmesini en-gelleyerek, baskıyla sindirerek eylemibitirmeyi hedefliyordu. Bu saldırıyarağmen, her akşam on binlerce kişiTaksim’e doğru akmaya devam edi-yordu. Ülkenin birçok yerinde ey-lemler devam ediyordu.

Bu saldırının ardından, sol, dev-rimci örgütler kendi arasında da biraraya gelerek Taksim eylemine ilişkinneler yapılacağını tartışmaya başla-dılar. Ardından da Taksim Dayanış-ma’nın bütün bileşenleriyle toplantılaryapılmaya başlandı.

Devrimcilerin toplantısında alınankarar; çok fazla flama kullanılıyor,buna sınırlama getirilsindi. Son günekadar bu flamalar inmedi.

Taksim Dayanışma’nın 118 bile-şeni vardı, ayrıca örgütsüz gelipgörüş bildirenler de oluyordu, buyüzden sadece tartışmalar yapılıyorama ortak karar almak çok zor olu-yordu. Taksim Dayanışma içerisindeortak alınan kararları, sekreterya dü-zenliyor, açıklamaları da bu gruplaryapıyordu.

15 Haziran’daki polis saldırısındanönce, Tayyip Erdoğan, iyice köşeyesıkışmıştı. Heyet üstüne heyet çağırıpeylemin bitirilmesi çağrısı yapıyordu.Sözde Taksim Dayanışması’ndan ki-şilerle görüştüğünü açıkladılar. Amahalkı ikna edemediler, aldatamadılar.

Sahte heyetlerin halkı al-datamadığını görünce, bu defaTaksim Dayanışma’nın tem-silcilerini Ankara’ya çağırdılar.Bazı sanatçılar ve Taksim Da-yanışma’dan birkaç kişi Baş-bakan’la 4.5 saat görüştü.

Bu heyet görüşmeye gi-derken, henüz yoldayken, bir-çok örgütün temsilcisi ile top-lantılar yapıldı. “Bu heyet baş-bakanla ne konuşmalı?” ko-nusu tartışıldı.

ESP, “bu heyet müzakereyegidiyor, bu yüzden elini ra-hatlatmalıyız, iki talep kabuledilirse Gezi Parkı’ndan çe-kilebiliriz” dediler.

Bu arada, EHP temsilci-sinden şu öğrenildi; heyete,rahat olun, tavizler verebilir-siniz demiş... Halk Cephesibunu, “siz kimin adına böylebir görev veriyorsunuz” diyerek eleş-tirdi.

TKP, ÖDP, EMEP ise müzakere-lerin, bazı tavizler verilerek yapıldı-ğını söylediler. “Müzakere yapma-yacaklarsa, o zaman mail ile taleplerigönderelim, gitmelerine gerek yoktu”diyerek kendilerini haklı çıkarmayaçalıştılar.

Buna karşı Halk Cephesi, kesin-likle itiraz etti. “Kim adına, kararverecekler, yüz binlerce kişi eylemyapıyor, görüşmeye giden heyet, halkönderlerinden mi oluşuyor... Kararıburada, halk verir, Gezi Parkı’na so-rulmalı, yol yöntem bulup, Ankara,İzmir, Hatay’a sorulmalı...” diyerekoradan ayrıldı. Sol örgütler bu top-lantıdan ümitliydi. Halk Cephesiise, 19 Aralık’ı hatırlattı, Başbakanlagörüşmeden rehavete kapılmamakgerektiğini tam tersine, her zaman-kinden daha fazla güvenlik önlemialmak gerektiğini anlattılar. Yaklaşık3 saat süren toplantıdan pek sonuççıkmadı, sadece taleplerin tekrar ile-tileceği söylendi.

Bu heyet gecenin bir yarısı dışarıçıkıp basına konuştu. Görüşmeninolumlu geçtiğini söyledi. Bu top-lantının ardından, 18 Haziran sabahı

neredeyse ülkedeki bütün devrimci,sol örgütler ile Taksim Dayanışmaheyetinden iki kişi toplantı yaptılar,yaklaşık 5.5 saat sürdü. En hararetlitartışmalar başlamıştı. Başbakanlagörüşen heyet, görüşmeyi anlattı.

Başbakan, Bülent Arınç’a önce-sinde talepleri ileten heyetten kim-seyle konuşmak istemedi; BülentArınç’a ültimatom gibi talepler su-nanlarla görüşmem dedi. Ancak bunarağmen görüştü. Sendikalara hiç sözvermek istemedi. Başbakan uzunuzun konuşmuş, 17 dakikalık bir vi-deo izletmiş. Halk polise saldırıyor-muş... bu görüntüleri izletmiş. Gidenheyeti etkilemeye çalışmış. Heyet,bizde de polis şiddetine dair görün-tüler var demiş. Toplantı süresinceBaşbakan gergindi. Toplantıya katılanheyete karşı öfkeliydi. Heyetten, ar-tık bu eylemlerin bitirilmesi çağ-rısını yapmasını istedi. Ayrıca mah-keme sonucunun bekleneceği ve artıkGezi Parkı’ndan çıkılması çağrısıyapmalarını söyledi.

Heyet buna yetkili olmadıklarınısöyleyince, Tayyip Erdoğan, neredeyse“çıldırdı” ve bağıra çağıra, “kaç gün-dür saatlerdir toplantı yapıyorum,sizin derdiniz çevre değil” vb deyip

GözümümNasıl aldılarsaGeri VersinlerAntalya'da 1Haziran Gecesi GeziParkı protestosunda5 metreden ateşle-nen gaz bombasıkapsulü yüzündenbir gözünü kaybe-den Vedat Oğus(18) isyan etti. Sorumlular bulun-mazsa bir dahadevlete, güvenlikgüçlerine, hüküme-te veya adalete hiç-bir zaman inan-mam. Onlarınolduğu ortamdan her zaman uzaklaşırım.Yakınlarına bile gitmem. Gözümün gerigelmesini istiyorum. Gözümü nasıl aldı-larsa geri versinler.

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

111

toplantıyı terketti. Ardından bu toplantıbitti.

Bu toplantının ardından basınaaçıklama yapan Heyet, bu görüşmeninpozitif geçtiğini söyledi. O gece,parkta olanlar, büyük bir kitlenin mem-nuniyetsiz olduğunu söylediler. Neoldu, bizi sattılar mı... diye konuşmalaroluyordu parkta.

Başbakan’la yapılan görüşmeninardından, sabah saat 10.30’da, TaksimDayanışması içerisinde yer alan, ne-redeyse ülkemizdeki bütün sol, dev-rimci örgütler bir toplantı yaptı. 60’a,70’e yakın kişi bu toplantıya katıldı.

Özetlersek tablo şöyleydi: Masanınbaşında, Heyet adına konuşan, açık-lama yapan, örgütsüz bir sivil toplumcuvardı. Örgütler de, iki ana düşünceyebölünmüştü. BDP, HDK, EHP, TKP,EMEP, ÖDP, ESP... Başbakan’ın gö-rüşmeyi kabul etmesi, Gezi Parkı’nınyıkılmasına karşı, mahkemeyi bekle-yecek olmasını ileri bir adım olarakdeğerlendiriyordu. Ve bu yüzden ey-lemi büyük bir zafer mitingi yaparakbitirmeyi, parkta da sembolik bir çadırbırakmayı istiyorlardı.

Diğer bir düşünce, ise, direnişindevam etmesi yönünde idi. Bu toplantıda yaklaşık 4.5 saat sürdü. Halk Cep-hesi, Başbakan’la yapılan görüşmenin,halka ve Gezi Parkı’nda çadır kuranlaraanlatılması gerektiğini söyledi. EMEPhemen cevap verdi, Bu görüşmeniniçeriğini açıklarsak, saldırı olur diyerek,karşı çıktılar. Yani Başbakan’la gö-rüşmeyi halktan gizlemeye çalıştılar.Gezi Parkı’nda halka sorma talebiniengellemeye çalışsalar da, ortaklaşı-lamadığı için, Forum yapmayı kabuletmek zorunda kaldılar. Çünkü, gece-leyin başbakanla görüşülmüş, ancaksaat 15.00’e kadar Taksim Dayanış-ması’nın resmi açıklaması yapılma-mıştı. Gezi Parkında ve bütün internetkullanıcıları tarafından, Taksim Da-yanışması bizi sattı mı, artık ona gü-venmiyoruz vb. mesajlar atılmaya baş-lanıyordu. Toplantıdakiler de panikoldu, Güvenilirliğini kaybediyor, he-men açıklama yapmalıyız diye toplantı,14:40’da, bir karara varılamadan bi-tirilmiş oldu. Ülkemizin devrimici,

sol örgütleri ileri kararlaralamadan toplantı bitti.Gezi Parkı’nda TaksimDayanışması bir basınaçıklaması yaparak, Baş-bakan’la görüşmeyi fo-rumlar yaparak değerlen-direceklerini, çıkan kararıhalka açıklayacaklarını söyledi.

Saat 16.00 gibi, Gezi Parkı’nda500’er kişilik, 1000’er kişilik forumlaryapıldı. çok kalabalık olduğu için,aynı anda parkın farklı yerlerinde 7ayrı forum yapıldı. Bu forumlarda,ezici çoğunluk, Başbakanla görüş-menin ileri olmadığını, somut birkazanım elde etmediğimizi söyle-yerek, direnişe devam edilmesini is-tedi. Yaklaşık 10 bin kişinin, belkidaha fazla kişinin katıldığı forumda,ezici çoğunluk direnişe devam etmekararı alınmasını istedi.

Forumların ardından, bütün TaksimDayanışması bir toplantı daha yaptı,yani sabah 10.30 da başlayan toplantılardevam ediyordu. Saat 20.00 de, busefer sadece sol örgütler değil, meslekodaları ve forumlarda temsilci olarakgörev alan örgütsüz insanlar da vardı.Çok kalabalık olduğu için, Forumtemslicileri toplantıya katılmasın di-yenler oldu. Forum temsilcileri, ör-gütsüz olan insanlar şiddetle karşıçıktı, O zaman konuşmasınlar dendi,buna da karşı çıktılar.

Bu toplantı da sabaha karşı 04.30da bitti. Günü özetlersek, sabah10.30’dan, diğer sabah saat 04.30’akadar, direnişi sürdürmek isteyendevrimci örgütleri ve halkı, direnişibitirmeye ikna etme çabaları sürdü.Örgütlü olan reformist sol, direnişibitirmek istiyordu. Devrimciler veörgütsüz olan halktan insanlar direnişisürdürmek istiyordu. EMEP’li tem-silci, örgütsüz halka kızarak, sus-turmaya çalıştı, ama cümlesini bi-tiremeden yerine oturmak zorundakaldı, büyük çoğunluk EMEP’litemsilciyi susturdu.

Bu tartışmaların sonunda, Basınmetninde oynamalar yaparak, tek ça-dıra düşme vb. şeyler ile ikna etmeyeçalıştılar, ancak halk buna izin ver-

medi. Ve basın açıklamasında direnişedevam kararı alındı. Diğer gün, budirenişin nasıl devam edeceğini ko-nuşmak üzere, yine forum yapılmasıkararlaştırıldı.

Bunun saldırıya davet anlamınageleceğini söylediler, kazanıldığını,zafer olduğunu, ama eğer polis parkasaldırırsa, bu hareketin yenileceğinisöyleyip, yine ikna çabaları sürdü.

15 Haziran akşamı saat 20.00’dabir toplantı daha yapıldı. Burada da,tek çadıra düşmek gerektiği vb. konu-sunda ikna çabaları sürüyordu. Hatta,BDP’liler flamalarını indirmişlerdi,birçok örgüt flamalarını indirdi. Geziparkı girişinde bulunan barikat kal-dırıldı. Böyle yaparak, devlete mesajveriliyordu, bakın biz flamaları in-dirdik, barikatları açtık, daha ilerigitmek istemiyoruz... diyorlardı.

AKP iktidarı iyice köşeye sıkışmıştı,bütün ikna çabalarına rağmen GeziParkı’ndakiler ikna edilemeyince, 19Haziran’da, Sol örgüt temsilcileri, fo-rum temsilcileri toplantı halindeyken,Polis parka saldırdı. Bunun yenilgiolacağı söyleniyordu, ancak gün-lerdir, sönmeye başlayan, azalankitle eylemleri, birden büyüdü, Gazi

BDP Öcalan FlamalarınıİndirdiGezi Parkı'nda Taksim Dyaanışma tarafındanyapılan açıklamada, "Bazı kurumlar ve par-tiler ortak bir Taksim Dayanışma çadırıaltında buluşmaya karar verdi" denildi.Alınan karar üzerine parti ve örgütlerin bay-rak ve flamaları toplanırken, Gezi Parkı'nıngirişinde bulunan Abdullah Öcalan'ın pos-tarleri de BDP'liler tarafından indirildi."(Taraf, 16 Haziran 2013)

Böyle yaparak, devlete mesaj veriliyordu,bakın biz flamaları indirdik, barikatlarıaçtık, daha ileri gitmek istemiyoruz... diy-orlardı.

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

112

Mahallesi on binlerce kişiyle, “Fa-şizme Karşı Omuz Omuza” pan-kartıyla otobanı keserek Taksim’eyürümeye başladı. Okmeydanı hal-kı binlerce kişiyle Taksim’e doğruaktı. Anadolu yakasından, İstan-bul’un uzak mahallelerinden, Sa-rıgazi’den, Maltepe’den, Kadı-köy’den on binlerce kişi meydan-lara dökülüp, Taksim’e doğru yü-rümeye başladı. AKP faşizmi yinekaybetti. Gecenin bir yarısı asker-leri çağırmak zorunda kaldı. Kont-rolü ellerinden kaybettiler.

Bu dönemde, Hükümet sözcüsü“bitsin artık bu kabus” dedi. 15Haziran’da başlayan eylemler, ara-lıksız sürdü, 17 Haziran sabaha kadarçatışmalar devam etti. Birçok ma-hallede barikatlar kuruldu, barikatlarkaldırılmadı. Gece 21 eylemleri de-vam etti.

17 Haziran Pazartesi günü DİSK,KESK, TMMOB, TDB, grev kararıaldıklarını açıkladılar, Şişli’den veİstiklal Caddesi’nden Taksim’e yü-

rüme kararı aldılar. Ancak çok azkitle toplayabilmişlerdi. Polisin saldırıtehditleri karşısında geri adım attılarve kısa oturma eylemi yaparak geridöndüler. Eyleme katılan halk “Sen-dika ağalarını” protesto eden slo-ganlar attı. Kısa süren çatışmalaroldu. Mahallelerde ise 21.00’de ten-cere tava eylemleri devam ediyor.

Halkın öfkesi dinmiş değil, tersineher gün yeni eylem biçimleri türüyor,en pasif eylem bile kısa sürede bü-yüyor. “Duran adam” eylemi ile,Taksim Meydanı’nda yüzlerce kişisaatlerce ayakta bekleyerek protestogösterileri yapıyor. Mahallelerde bin-lerce kişilik 21.00 eylemleri devamediyor.

Taksim Dayanışması, tekrar top-lantı yapmaya başladı. Henüz birkarar alamadı. Ancak genel eğilim,her cumartesi Taksim’e kitlesel yü-rüyüşlerin yapılması, Ülkenin hertarafında çadırların açılmasıydı... Bueylem önerileri doğrultusunda top-lantılar devam ediyor.

Yaklaşık 20 gündür süren halkayaklanması göstermiştir ki, halkıncoşkun akan selinin önünde hiçbirgüç duramaz. Ne devletin faşistterörü, ne de, reformistlerin yumu-şatma çabaları, bu öfkeyi dindirmeyeyetmiyor, halk hepsini ezip geçiyor.Halka güvenmeyenler, halka fırçaatarak, halkı azarlayarak susturmayaçalışıyor. Halk Cephesi ise, tüm tar-tışmaları, tüm gerçekleri halka açık-layarak, ekmek, adalet ve özgürlüktalebini sonuna kadar savunuyor.

Eylemler bitmedi, sönmedi. HalkAyaklanması halka savaşmayı öğretti,TOMA’lara karşı, gaz bombalarına,plastik mermilere karşı savaşmayıöğretti. Yüz binlerce kişi slogan at-mayı öğrendi. AKP’yi en çok kor-kutan da bu, korku duvarını yıkan,savaşmayı öğrenen halkın ne yapacağıbelli olmaz. Hele halk uyanmışken,AKP iktidarı, Tayyip Erdoğan ka-buslar görmeye devam edecek.

Baskılara Karşı Ortak HareketEtmek Faşizme Karşı GüçlüOlmak Demektir

Grup Yorum'un çağrısıyla 18 Haziran günü aydın vesanatçılar Mehmet Esatoğlu, Kardeş Türküler, Ali Çoban,Efkan Şeşen, Avni Sağlam, Ertan Tekin, Hakan Yeşilyurt,Semir Aslanyürek, BGST (Boğaziçi Gösteri SanatlarıTopluluğu), Barış Güney ve Grup Abdal Taksim'de KarşıSanat Atölyesi’nde bir araya geldi. Taksim ve GeziParkı’na ilişkin gerçekleştirilen basın toplantısında sa-natçılar okunan basın açıklamasının ardından ilerleyensüreci tartıştı ve sanatçıların ortak hareket etmesi gerektiğisonucuna vardı. Grup Yorum'un öncülüğündeki SanatCephesi, çalışmalarının devam edeceği duyruldu.

Ortak Hareket EtmeKararının Altına İmza Veren

Sanatçılar;Adile Yadırgı, Ali Çoban, Ali Ekber Kayış, Ataol

Behramoğlu, Avni Sağlam, Aydın Bulut, Aynur Do-ğan, Barış Atay, Barış Güney, BGST (BoğaziçiGösteri Sanatları Topluluğu), Bilun Bilman, BülentEmrah Parlak, Cezmi Ersöz, Ceyda Düvenci, CüneytYalaz, Doğan Duru, Dolunay Soysert, Düşbaz, EnginAlkan, Efkan Şeşen, Erdal Bayrakoğlu, Ertan Tekin,Ezel Akay, Fuat Saka, FOSEM (Fotoğraf ve SinemaEmekçileri), Genco Erkal, Gizem Soysaldı, GörkemKarabudak, Grup Yorum, Grup Abdal, Güneş Duru,Hakan Yeşilyurt, Haldun Dormen, Hasibe Eren,Hüseyin Karabey, İbrahim Karaca, İdil Kültür Mer-kezi, İdil Tiyatro Atölyesi, Kardeş Türküler, Karmate,Korhan Herduran, Kül, Kültür Sanatta TAVIRDergisi, Marsis, Mehmet Esatoğlu, Mehmet Esen,Mehmet İlker Altınay, Moğollar, Murat Tümer,Nihat Behram, Niyazi Koyuncu, Nurettin Güleç,Olgu Ülkenciler, Sadık Gürbüz, Selçuk Balcı, SemirAslanyürek, Sevinç Eratalay, Sinan Tuzcu, Suavi,Şebnem Sönmez, Şevval Sam, Vedat Özdemir, ZaferDiper, Zuhal Olcay, Yaşar Kurt.

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

113

Bir Cepheli Anlatıyor:Hep ileri, halk ne der... Sol ile

reformistlerle tartışırken, tekerlemegibi, hep aklımdan bu ikisini geçirdim,

İleri gitmeyi düşünen, halktaninsanlardı ve başbakanla görüşmeyihalktan gizlemek istediler...

Biz hemen halka açıklama yolunagittik.

Geniş toplantılarda forum tem-silcilerinin katılmasında ısrarcı olduk.

Halk Cephesi’nin bu ısrarlı tutu-mu, kitleyi sürekli bilgilendirmesisonucu, parkta çok geri karar ala-madılar...

15-16 Haziran, Cumartesi ve Pazargünü bütün İstanbul’u saran yüz bin-ler, bunun sonucunda meydanlaraçıktılar.

Oportünizm ise, Gezi Parkı’nasaldırı olursa yenilgi olacak diye de-ğerlendiriyordu. Biz ise bunun yenilgiolmayacağını, açıklamıştık.

Evet, Lenin okumamın çok faydasıoldu, hep ileri, halk ne der... Bunlarınçok faydası oldu. Köşe taşı gibi.

- Oportünizm, direnme hakkınıbilmiyor.

Halk, meşruluğuna daha çok ina-nıyor.

Halkı küçümsüyorlar, politikayıbilmiyorsunuz diyorlar halktan in-sanlara.

Faşizmi bilmiyorsunuz, nasıl sal-dıracağını bilmiyorsunuz bu yüzdenkorkmuyorsunuz diye teorize edi-yorlar....

- Doğru sloganlar ve somut ta-

leplerimizle direnişi büyütmeliyiz,evet.

Şimdi halk anayasası ve bildiri-lerimizle, halk komiteleri kurarakdirenişi büyütebiliriz. Gezi Parkı’nasaldırdılar, ama AKP şimdi her za-mankinden daha çok tedirgin. Tayyipher ağzını açtığında, korkusunu dilegetiriyor.

DİSK, KESK bugün eylem yaptı,EHP’liyi aradı, arkadaşımız. “Toplantıolacak mı, nedir durum?” diye sordu,kimsenin bir şey yapmaya niyetiyok, moralleri bozuk. “DİSK veKESK mitinginde, grevinde, bin kişivardı” demiş. Yani DİSK çağrıncayüz binlerin geleceğini ummuşlardıanlaşılan... Evet onların yapabileceğihiçbir şey yok, herkes bizim ne ya-pacağımıza bakıyor.

Halk anayasası talebi ile halkıkendi sorunlarına sahip çıkmaya ça-ğırıyoruz, bunları talep edin diyeceğiz.bunun için mücadeleye devam et-meliyiz diyeceğiz. Kendiliğinden,nereye gideceği belli olmayan ey-lemlerden örgütlenerek, güçlenerek,kitlemizi kat kat artırarak çıkabiliriz.Yapmamız gereken tek şey halkagitmek.

Bir Cepheli Anlatıyor: Bu Süreçte Ne Yaptık...

Gezi Parkı’ndaki düzenimizin sağ-lanması (hem kendi düzenimiz, hemsolla ve Taksim Dayanışması ile iliş-kiler, hem Gezi Parkı içindeki sahnenindüzenlenmesi, hem dayanışmanıngenel toplantıları, hem de Sanat Cephesi

çalışması ve sanatçıların direniş kar-şısındaki tutumunu örgütleme işleri...)

- Meydana müdahale edilmedenönce anıtın dibindeydik. Ama mü-dahale yapılacağı kesinleşince, GeziParkı içinde yer arayışına girdik. Bu-rada iki yer belirlendi. Stantlarımızınve çadırımızın olduğu Gezi Parkımerdivenlerinin hemen içindeki bö-lüm. Buraya pankartımızı asarak yer-leştik.Bir de parkın iç kısımlarındakomün çadırımızı kurduk. Burası dayiyecek - içeceklerimiz, günlük ih-tiyaçlarımızı koyduğumuz bölümdenoluşuyordu.

- Taksim Dayanışması’nın her sa-bah 10.00’da TMMOB’de toplantısıoluyordu. Bu sabit toplantıydı. Bunundışında bir gelişme durumunda güniçinde yeri ve saati o an kararlaştırı-larak olağanüstü toplanılıyordu.

Bir arkadaşımız olmazsa başkabir arkadaşımızın gireceği şekildedüzenleme yaptık.

Bu toplantılardan biri parkta ya-pıldı. Polisin meydana müdahaleettiği gün öğleden sonra meydan ya-nında çatışmalar devam ediyordu.Gezi Parkı içinde bir sorun yoktu.Bu durum ve gerginlik sürerken apartopar bir toplantıya başladıklarınıduyduk.

Gittiğimizde ÖDP başkanı, TKPbaşkanı, SDP başkanı, ve diğer solunolduğunu gördük. Çatışmanın biti-rilmesini konuşuyorlardı. KontrolAlper Taş'taydı. Sürmekte olan ça-tışmanın bitirilmesini konuşuyorlardı.“...Bu anlamsız çatışma bitsin, biz

CephelilerAyaklanmayı Anlatıyor

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

114

Okmeydanı İkitelli

de parka ve çevresine yerleşelim, bun-da hem fikirsek gidip polislerle ko-nuşacağız...” dediler .

Herkes kendi kitlesine çatışmayıdurdurmasını söylesin diyorlardı. Ge-nel olarak çatışmanın bitirlmesinekimse itiraz etmiyordu. Biz ettik. “Ça-tışma anlamsız değil” dedik. “İnsanlarsırf çatışma olsun diye çatışmıyor,meydana geri çıkabilmek için çatışı-yor” dedik. “Çatışmanın durmasınıntek koşulu var, meydandaki polisişgali sona ersin, polis çekilsin ve in-sanlar yeniden meydana yerleşebilsin.Başka bir durumda çatışma bitmez”dedik. Onlar da gerginleştirmeyelim,parkın içine ve etrafına yerleşelimeğilimindeydiler. Polisle bu şekildekonuşmayı kabul ettiler. “Eğer polisçekilirse çatışma durur” dedik. Ger-çekten de bir süre sonra polisi geriçektiler ve insanlar yeniden meydanayerleşmeye başladı. O günün ve tanıkolduğum her şeyin genel özeti şu şe-kildedir:

Meydanın tamamı ve Gezi Parkıişgal altındaydı. Meydana çıkan tümyollarda barikatlar kuruluydu. AKMbinasının tamamında, meydandakianıtta ve tüm duvarlarda pankartlar,flamalar vardı. Yani tam anlamıyla di-reniş mevzisi görüntüsü vardı. Hiçbiryerde polis yoktu. Çatışmalar sadeceBeşiktaş yönünde, Başbakanlık ofisinegirilmeye çalışılan yerde yapılıyordu.Sonra sabaha karşı ansızın operasyonyaptılar. 06.00 gibi sadece meydanayönelik bir operasyon yaptılar. Amaçlarımeydanı boşaltıp ele geçirmek ve sa-dece Gezi Parkı’na hapsetmekti direnişi.Meydanı boşaltmayı, meydandaki işgalibitirip sadece Gezi Parkı’nda olmayızaten tüm reformizm de istiyordu. Bunedenle bu operasyona karşı yapılandirenişe katılmadılar. Meydan gaz bom-basına boğulurken Gezi Parkı’ndakilersadece seyrettiler. Oradan taş atılmasını

yasakladılar. Dayanışma görevlileri ta-rafından megafonlarla çağrılar yapıldığı,müdahalenin parka olmadığı, sadecemeydanla sınırlı olduğu, bu nedenleparktakilerin kesinlikle katılmamasınınistendiği söylendi. Daha sonra bu ko-nuda çok sert eleştiriler yaptık amakabul etmediler. Böyle bir çağrınınasla olmadığını söylediler. Biz de bunuispatlayamadık, doğrulatamadık, sadecebilgi olarak kaldı. Ama biz duyduk buçağrıları... Kulaklarımızla duyduk...

Sonuç olarak Gezi Parkı’ndakilerinbakışları arasında meydan boşaltıldı.Daha doğrusu AKM önü, binanın içi,Anıtın olduğu bölüm boşaltıldı. GeziParkı’na çıkan merdivenlerin olduğubölümde hala stantlar vardı. O bölgeyegelmedi polis. Sadece AKM'yi ele ge-çirip pankartları indirdi, bir de Anıtıele geçirip pankartları indirdi. Bunlarındışında bazı barikatları kaldırdılar vebir değişiklik olarak da, artık meydandapolisler de vardı.

Bu müdahalenin 3 saat sonrasınagelindiğinde Gezi Parkı’ndakilerle in-san zinciri kuruldu ve meydanın birbölümü tutularak polisin buraya gir-memesi sağlandı. İnsan zincirindeGezi Parkı’ndaki gençler vardı. Elele tutuşmuştu herkes, hemen önlerindepolisler vardı. Polisler bu duruma mü-dahale etmedi. Etraftaki çatışmalarda genel olarak bitmişti. Biz de bizimkitlemize yeniden kitlenin içine gire-lim, meydanda görev almaya başla-yalım, amacımız halkla birlikte sa-vaşmak olacak, halkı savaştırmak ola-cak, onlardan kopuk olmayalım, bizyönlendirelim dedik.

Polisler bir süre sonra nedensizbir şekilde anıtın oradan da çekildiler,sadece AKM önünde varlardı. Onlarçekilir çekilmez insanlar yeniden anıtaflamalarını astı.

Bu şekilde 2 saat kadar kalındı.

Ancak bir süre sonra yeniden mü-dahale edip anıtın oraya yeniden girdiler.O aşamadan itibaren çatışmalar hep de-vam etti. Aslında çatışmadan meydandadurmak mümkündü. Anıt ve AKM dı-şında polis yoktu ve diğer bölümlerinbizim kontrolümüz altında olmasına birşey demiyorlardı. Ama şimdi anıtınönündeki polisi kovmaya çalışıyorduk.Bu bölgede polisin olması, meydanıtamamıyla kapana kıstırmaları anlamınageliyordu. Bu nedenle Mete Caddesiüzerinden çatışarak alana gelmeye ça-lışıyordu insanlar. Bu çatışmada tümsol gruplar vardı. Sadece sol gruplarçatışıyordu. Diğer kitle girmiyordu ça-tışmaya. Örneğin burada çatışma varken,meydanın diğer köşesinde, AKM önündepolisler ve Gezi Parkı’ndakiler içiçe,karşı karşıya oturuyordu. Genel eğilimçatışmanın bitirilmesi yönündeydi. Re-formistler de o çatışmadan rahatsızdı.“İsterseniz bitirebilirsiniz ve bu taraftanmeydana girebilirsiniz” diyorlardı. İştebizim denk geldiğimiz toplantı da tamolarak bu konudaydı. O çatışmayı bi-tirmek için karar aldılar ama biz bunundoğru olmayacağını, tek şartın anıtönündeki polisin çekilmesi olduğunusöyledik. Biz söyleyince diğer gruplarda itiraz etmedi.

Akşam 19.00'da basın açıklamasıyapılacaktı merdivenlerde. Bu kitleselbir şekilde yapılacaktı. Bu açıklamadankısa bir süre önce, 18.30 gibi, anıtınönündeki polisler birden çekilerek ça-tışmayı bitirdiler. Yine AKM önüneçekildiler.

Anıt yine bizim insanlarımızla dol-du. Açıklamada biz de kitlemizle var-dık. Oldukça kalabalıktık.

Ayrıca on binlerce insan vardımeydanda. Açıklama bitince de mey-dandaki bayram havası devam edi-yordu.

Bizim kitlemiz anıtın önünde halayçekiyordu.

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

115

Gazi Çayan

Sonra AKM önünde bir hareket-lilik başladı. Ne olduğunu anlamakiçin durup baktık önce oraya, suylave gazla müdahale ettiler. Biz oldukçauzaktaydık o noktaya. Daha sonrabütün meydana çok yoğun bir şekildegaz attılar. Bizim olduğumuz bölge-den de yüz metre daha aşağıya kadarher yere gaz yağıyordu. Bütün alan,kaçılabilecek bütün noktalara gazatılıyordu. İnsanlar nefes alamıyordu.O ana kadar gördüğümüz en vahşisaldırı bu olmuştu. İnsanlar savun-masızken, kadın erkek, çoluk çocukhep birlikte meydanda geziniyorkenbirden böyle bir gaz saldırısı ile hemnefes alınamaz hale geldi, hem deinsanlar birbirini ezmeye başladı.

O saldırıdan sonra bütün akşamsabaha kadar çatışma sürdü. Meydanıalmak bir zorunluluk haline gelmişti.Toplantılar iptal edildi. Zaten bütünkitle çatışmaya katılmıştı. Sabahakadar bir onlar ele geçirdi meydanı,bir biz.

Bu süre içinde Gezi Parkı’nıniçine müdahale yoktu ve Gezi Par-kı’nda da çatışmadan tamamen kopukon binlerce insan vardı. Çatışma böl-gesinin dışında olmasına rağmen bu-raya da arada bir gaz bombası atılı-yordu. Kasten attıkları belliydi yoksabu kadar uzağa yanlışlıkla düşemezdi.Gaz bombaları çadırlara düşüp yangıntehlikesi oluşturuyordu.

Ama meydanı almak artık müm-kün olmadı. Anıta tamamen yerleş-tiler. Artık Gezi Parkı’nda ve parkınönündeki bölümdeydik. İşimiz bun-dan sonra daha da zor olacaktı.

- Bir yandan da Başbakan yeni birhamleyle görüşmelere başlamıştı. Bugörüşmelerin büyük kısmı Taksim Da-yanışma'nın inisiyatifi dışında yapıldı.Başbakanlık kendi oluşturduğu listedekisanatçılarla ve aydınlarla görüşüyordu.

Bu kişilerin de büyük kısmının alakasıbile yoktu direnişle. Bir gün TaksimDayanışma’yı da çağırmışlar ve onlarda apar topar gitmişler. Bu konudakim gönderdi, hangi yetki ile gönde-rildiler bilgi alamadık...

Görüşmeden geldiklerinde akşamüstü bir araya gelindi. Bu toplantılarabaşka bir arkadaşımız katıldı... Butoplantıda, başbakanla neler konu-şulduğu aktarılmış. Taleplerin kabuledilmediği, sadece parkla ilgili yargıkararına uyulacağı, lehte çıksa bilereferanduma gidileceği belirtilmiş.Bu durumda artık bitirebilirsiniz ey-leminizi demişler. Gidenleri Başbakansürekli fırçalamış. Çok ezici ve üstencibir tarzı varmış. Ve belli ki korkutmayıda başarmış. Çünkü bir kazanım ol-madığı halde bitirelim diye doğrudansöyleyemeseler de sembolik bir halegetirmeye çalışıyorlarmış. Toplantıdane yapalım diye sormuşlar. Ve forumyaparak halka danışalım kararı çıkmış.parktakilerin de görüşünü alalım de-mişler. Arkadaşımız bu bilgilerle par-ka geldi. 7 ayrı noktada forum yapı-lacaktı. Her foruma o bölgedekilerkatılacaktı. Yaklaşık beşyüz kişi ilebin kişinin katıldığı şekilde yapıldıforumlar. Her forumun bir sorumlusuvardı. Forumlardan birini biz almıştık(6 numaralı forumda bizim bir arka-daşımız sorumluydu...)

Hemen bir düzenleme yaptık.Önce bütün kitlemizi topladık. Yenisürece ilişkin tavrımızı açıkladık.Reformistlerin eğilimi bütün parkayayılan işgali sembolik hale getirmek,tek bir çadırda toplanmak, akşamlarıve hafta sonları etkinlikler yaparaksürdürmekti. Gerekçe olarak da gü-venliği getiriyorlardı. Her an bir yan-gın çıkabilir, sabotaj olabilir, kavgaçıkarılabilir vs diyorlardı. Biz tavrı-mızı orada belirledik. Taleplerimiz

içinde kabul edilen hiçbir şey yokdedik. Bu direniş, Gezi Parkı dışındatüm Türkiye'nin özgürlüklerinin sa-vunulduğu bir alandır, bütün dire-nişçiler adına görüşülmektedir, ortaktaleplerimiz bu nedenle önemlidirama hiçbirini konuşmamışlar bile.Ya da meydanlar halka açılacak diyebir şey söylenmemiştir, biber gazınınyasaklanması gündeme bile gelme-miştir dedik. Sadece Gezi Parkı me-selesi konuşulmuş, oradan bile somutbir kazanım elde edilememiştir. Budurum zaten şu anda söz konusuolan durumdur. Yani şu anda yürütmedurdurulmuş... Hükümet yeni bir şeysöylememiş... Yargının kimin elindeolduğu bellidir, istedikleri kararı çı-karabilirler, referanduma gitseler bilegerçekleri ters yüz edebilirler dedik.Yani ortada somut hiçbir kazanımyoktur, durum böyleyken sembolikbir çadıra dönüştürmek geri bir adımolacaktır, bunu kabul etmemeliyizdedik. Kitlemizi 7'ye böldük ve ekipbaşlarını belirledik. Bütün forumlaradağıldık. Her forumda arkadaşları-mızın söz almasını ve bu gerçekleride konuşmasını istedik. Hepsindesöz alıp konuşmuşlar. Ama zaten bü-tün forumlarda kitlenin yüzde doksan- doksan beşi bir kazanım olmadığıve bu nedenle direnişin aynen sür-dürülmesi gerektiği şeklinde görüşbelirtti. Ve bir kez daha halka, halkı-mızın sağ duyusuna inandık.

Ve böylece yeni bir saflaşma baş-ladı. Sivil Toplumcular ve Refor-mistler bir tarafta (DİSK, KESK,TMMOB, TTB, EMEP, TKP, ÖDP,BDP, CHP vs); Halk ve devrimcilerbir tarafta (bunu en güçlü savunanbiz olmakla birlikte çeşitli sol gruplarda aynen sürdürülmesi gerektiğinisavundu)

Halk reformistlerden daha ileri-

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

116

SarıgaziEsenlerAltınşehir

deydi. Reformistler ne kendilerinene de halka güveniyordu. Forumlarınbu sonucu da onların hiç beklemediğibir sonuçtu.

Akşam karar toplantısı yapılacaktı.Bir arkadaşla birlikte ben de katıl-dım...

Toplantı 20.00'de başladı ve ke-sintisiz bir şekilde 04.00'e kadar de-vam etti.

Toplantı salonu mahşer yeri gi-biydi. Tüm gruplar gelmişti, forumtemsilcileri gelmişti, forumlara katılankimi bağımsızlar gelmişti. Birçokçevreci - sivil toplumcu insan vardı.Kapasitenin çok üzerinde insan vardı.Defalarca kavgalar çıktı. Çok geril-diği, kopma noktasına geldiği anlarvardı. Divan’da Taksim Dayanış-ma’dan kişiler vardı. Bu kişiler esasolarak Taksim-Cihangir çevresindekisivil toplumcu kişilerdi.

Bunların eğilimi hep tek çadırageçmek şeklindeydi. Önce forumtemsilcileri konuştu. Genel fikirleritek tek aktardılar. Ve eğilimlerin hepaynen devam etmekten yana olduk-larını açıkladılar. Daha sonra alfabetiksıraya göre kurumlar konuşup fikir-lerini söylemeye başladı. Bahsettiğimsaflaşma burada çok keskinleşti.

Örneğin TKP, forumlarda konu-şulan halkın düşünceleri çok değerliama ille de onu uygulayacağız diyebir kural yok diyordu.

BDP'li, tek tek devam edelim di-yenler çok gibi görünebilir ama bizde 3.5 milyon kişiyi temsil eden birpartiyiz,

CHP 11 milyonu temsil ediyorgibi ucube fikirler savundu.

Buna şiddetli itirazlarımız oldu.Bu yaklaşımın AKP'ninki ile aynıolduğu, o zaman onların oyu dahafazla olduğu için hiç tartışmamamızgerektiği, ayrıca oy verenlerin onların

askeri olmadığı, oy verdi diye herpolitikasını destekleyecekleri anla-mına gelmediği belirtildi.

Buna rağmen en son toparlarkendivandakiler oylama ile karar almakgibi bir tarzın olmadığını, genel eği-lime göre hareket edildiğini, geneleğilimin de tek çadır şeklinde oldu-ğunu söyledi.

Buna çok şiddetli itirazlarımızoldu. Genel eğilim değil, sizin eğili-minizi genel eğilim diye dayatmayındedik. 5-6 parti 3-4 kurumsunuzonun dışında herkes devam etmektenyana dedik.

Bağımsızlar da çok şiddetli tartı-şıyordu. Siz kim oluyorsunuz da bi-zim hakkımızda böyle karar alıyor-sunuz diyordu. Sonra yavaş yavaşkıvırmaya başladılar.

“Çadırı teke düşürelim derkenbağımsızları kastetmiyoruz, onlarınkitabiki kalabilir, biz sadece siyasetlerintek bir çadır altında toplanmasınısöylüyoruz” demeye başladılar. As-lında elbette ki böyle düşünmüyorlardıama baktılar ki kesinlikle böyle biruygulama yapamayacaklar ve bütüninisiyatifi kaybedecekler, mecburenböyle söylemek zorunda kaldılar.Sırf inisiyatiflerini devam ettirmekiçin bu kararı mecburen aldılar.

Sözcümüz konuşuyor tartışıyorbiz hemen değerlendiriyorduk. Ge-lişmeleri aramızda değerlendiriyorduk.O da söz alıyordu. Toplantı bitinceçeşitli bağımsız tipler gelip arkadaşı-mızı tebrik etti. Siz olmasaydınız bukararı aldıramayacaktık dediler.

Sonuç olarak biz halkla birliktedirenişe devam, siyasiler de ortakçadırda birleşebilir kararı aldırabildik.Siyasilerin ortak çadıra girmesini debirçok grup istemiyordu. Propagandayapabilmeliyiz diyordu ve bu nedenleuygulanması neredeyse imkansızdı.

Bu nedenle tartışma konusu da yap-madık onu.

Basın metni basına dağıtılacaktı.Gündüz görmüştük ve görüşlerimizipaylaşmıştık ama akşam bazı deği-şikliklerin olduğunu gördük. Top-lantıya zaten hazır metinle gelmişlerdive sonuç olarak bunu okudular. Oradada 'Nöbete başlıyoruz' ifadesi muğ-laktı, tek çadıra geçişi çağrıştırıyordu.Bu nedenle 'nöbete devam ediyoruz'şeklinde değiştirttik. Bunu da mec-buren değiştirdiler ve basına bu haliile gönderildi. Ama ertesi gün basınakim tarafından söylendiği belli ol-mayacak şekilde 'tek çadıra geçilecek'bilgileri verilmeye başlandı ve basınbu haberi yapmaya başladı. Kiminyaptığını sorduğumuzda bir cevapalamadık. Resmen hala entrikalarpeşindeydiler ve ayak oyunlarıylabaskı kurmaya çalışıyorlardı.

Toplantı sabaha karşı bitti ve he-men basına gönderdiler. Başbakan11.00'e kadar süre vermişti o görüş-mede. 11.00'de bir saldırı bekledikama olmadı. Ama artık saldırı yapa-caklarına emindik. Buna karşı neleryapabiliriz bunu konuşmak gereki-yordu. Bundan sonraki düzen ne ola-cak, bunları konuşmak gerekiyordu.Gezi Parkı’nın içindeki sahne ne ola-cak, bir gün sonra yapacağımız anmanasıl olacak bunları konuşmak gere-kiyordu ve akşam 19.00'a yeni birtoplantı koyuldu.

Grup Yorum Anlatıyor:Toplantıdan önce, pazar akşamı

kitlesel olarak yapılacak miting -anma için sahneyi biz kurabileceği-mizi söylemiştik ve kabul edilmişti.

Ses düzen ile görüştük, ayarlama-mızı yaptık, sanatçılarla görüştük.Genel eğilim şu şekildeydi, bu biranma olacak, Ankara'daki cenaze ileaynı anda yapacağız ve bir temsili

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

117

GaziGazi

cenaze de olacaktı. Bu nedenle sa-natçılar müzik yapmayalım tepki toplarama siz söyleyebilirsiniz diyordu.

Yorum söylerse hiçbir sorun olmazdiyordu. Biz de şöyle bir öneri ge-liştirdik. Konuşma ve şiirlerin dışındamüzik olarak sadece Yorum olsun,son şarkımızda onlarca sanatçıyı sah-neye çağıralım ve birlikte bitirelimdedik. Bu öneri ile büyük toplantıyakatıldık. Bu toplantıda yapılacakanma programını belirleyecek ko-mitenin oluşmasını önerdik ve hemenoluşturuldu.

Biz, Halkevleri, ESP ve şu anhatırlayamadığım iki kurum dahakatıldı komiteye.

Biz hemen toplantıdan ayrılıpkendi toplantımızı yapmaya başladık.Bu toplantıda içeriği tartıştık. ESPve Halkevleri başta olmak üzere, bir-çok sanatçı çıksın ve tek şarkı söylesindiyordu. Biz buna itiraz edip neden-lerimizi saydık. Diğer herkes bizidestekledi. Taksim Dayanışma adınada iki kişi vardı, onlar da destekli-yordu bizi.

Sadece Yorum olsun, marş veağıtlar söylesin, bütün kitleye yeter,ikinci bir isme hiç gerek yok dedileronlar da.

Ve bu kararı aldık. Tek konuşma yapılacaktı, o da

dayanışmanın konuşması olacaktı,hiçbir kurum konuşmayacaktı, birkaçşiir okunacaktı ve biz olacaktık. Bizde finalde tüm sanatçıları sahneyeçağıracaktık. Sunucu kısmını, sah-nenin nereye kurulacağı kısmını ko-nuşmaya başlamıştık ki, Gezi Parkı’namüdahalenin geldiğini duyduk. Büyüktoplantı iptal edilmiş herkes parkagitmeye başlamıştı. Biz de iptal edipparka koştuk, ama meydana çıka-madık çünkü bütün meydanı tutmuş-lardı ve yoğun gaz bombası başla-

mıştı. Gezi Parkı’na girmişlerdi.

Bir Başka CepheliAnlatıyor:

Gezi Parkı’ndaki herkes arka ta-raftan Harbiye yönüne doğru çıkmıştı.Biz de o tarafa gitmeye çalıştık amagidemedik. İstiklal’de de kitle birik-meye başladı ve oradan da direnişbaşladı. Biz İstiklal’deki direnişe ka-tıldık. Buradaki kitleyi çabuk dağıt-tılar. İlk günlerdeki militan ruh yoktu.İnsanlar toplanıyordu, sloganlar atı-yordu ve kitlesellik çok iyiydi. Amataş vb. ile bir çatışma olmuyordu.Taş atana anında birçok kişi müdahaleediyordu, taş atmayalım ellerine kozvermeyelim diyordu. Tartışmalar dabir sonuç vermiyordu. Provokatörmuamelesi bile görmeye başlıyor-dunuz bir yerden sonra.

Polis saldırınca atılıyordu ama sal-dırmadığı sürece birşey atılmıyordu.İstiklal’de bir süre sonra ana caddeyidağıttılar ve kitleyi sokaklara dağıttılar.Buralarda da etkili direniş yapılamı-yordu. Bir süre sonra tekrar caddedetoplanıldı ve ondan sonra daha güçlübir direniş başladı. Sabaha kadar birdağılan - bir toparlanan bir görüntüsüoldu İstiklal Caddesi’nin. Sıraselvilerve Cihangir’de de çok kalabalık birkitle sabaha kadar aynı şekilde (taş at-madan ama dağılmadan, barikatlar ku-rarak) direndi. Mahallelerimiz esasolarak Harbiye yönüne geldi, bu nedenledaha güçlü çatışmalar o yönde yapıldı.

Ertesi gün akşam üstü yenidenTaksim'de toplanıp açıklama yapmakararı alındı. Ama bu açıklama içinde toparlanmak mümkün olmadı.Her yer polis tarafından tutulmuştuve küçük gruplar halinde, bir arayagelinemeden sürekli çatışmak zorundakalındı. İstiklal’de ve Sıraselviler’deakşamdan itibaren yine kitlesellik

oluştu ve bir önceki güne benzer ça-tışmalar yaşandı.

Bugün DİSK, KESK, TTB, TDBve TMMOB genel grev kararı aldı.Akşam üzeri KESK Tünel'den, DİSKOsmanbey'den yürüyüşe geçecektiama kitleleri toplanmış olmasına rağ-men, polis yürüyüşe izin vermeyinceoturma eylemi yapıp dağılmışlar.

Grup Yorum Anlatıyor:- Gezi Parkı içinde revir, market,

sahne, güvenlik gibi değişik başlıklardaişler vardı. Biz ilk günlerde bunlarınhiçbirinde yoktuk. Parkın içine girinceburalarda da görevler almayabaşladık.İlk olarak sahnenin kontrolünüyapan koordinasyona girdik. Parkıniçinde sabit bir sahne var, buradanküçük konserler, söyleşiler vb yapılıyor.Çıkan kim olacak belirlemeye başladık.Hatta girdiğimiz günün akşamı, bentek başıma Yorum adına sahne aldım,konuşma yaptım ve 3 şarkı söyledim.Yorum'dan kimse yoktu ve o an ge-lişmişti, mecburen bu şekilde yaptıkama çok etkili oldu. Yorum'u görençok seviniyor. Konuşmamızda da di-renişe devam çağrısı yapmamız çokbüyük coşkuyla karşılandı. Çünkü çı-kanlarda böyle bir kararlılık olmuyorduve kitleye de yansıyordu bu durum.

Aynı gün ve ertesi gün çıkacakdiğer sanatçıları da belirlemeye baş-ladık. İkinci gün orada sabit olarakdurmasını istediğimiz arkadaşımız,koordinasyonda etkin olmaya ve be-lirleyici olmaya başlamıştı. Ama ogünün akşamı parka saldırdılar. Birkaçgünümüz daha olsaydı çok güçlü et-kinlikler yapabilirdik orada.

Sahnenin dışında, markette de gö-rev almaya başladık. Komün bir yaşamvardı, para geçmiyordu. Ama bunundüzenini sağlamak zordu. Burada daaktif olarak çalışmaya başlamıştık.

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

118

İkitelli EsenyurtSarıgazi

İstanbulOkmeydanı

Okmeydanı’da, 17 ve 18 Hazirangünlerinde mahalle halkı faşizmekarşı yürüyüşlerini sürdürdü.

17 Haziran günü Sağlık Ocağıönünde toplanan halk buradan ma-halle içinde yürüyüşe geçti.

Mahalle içinde “Faşizme KarşıOmuz Omuza!”, “Diren Berkin Ok-meydanı Seninle!”, “Berkin ElvanOnurumuzdur!”, “Umudun ÇocuğuBerkin Elvan!” sloganlarıyla yürüyenkitlenin sayısı 15 bine ulaştı.

Eylem bittikten sonra ÖrnektepeMahallesi’nde polisle çatışma ya-şandığı haberi gelmesi üzerine onlarcakişi Örnektepe Mahallesi’ne destekvermek için yola çıktı. Şark Kahve-si’ne yürüyen kitle polisle karşılaştı.Cepheliler polise havai fişekler veellerindeki sapanlarla saldırıya geçti.Polisle yaşanan çatışma, mahalle iç-lerinde iki buçuk saat sürdü. Eylemgece Cepheliler tarafından iradi olarakbitirildi.

18 Haziran günü yapılan yürüyüşde aynı yollardan geçilerek gerçek-

leştirildi. Binlerce kişinin katıldığıeylemde yine “Faşizme Karşı OmuzOmuza!”, “Her Yer Taksim Her YerDireniş!” sloganları atıldı. Gündoğdu,Zafer yakında marşları tüm kitle ta-rafından söylendi. Eylemlerin hergün devam edeceği belirtildi.

Gazi MahallesiGazi Mahallesi’nde 9 Haziran

günü destek eylemi yapıldı. 7’den70’e binlerce kişi ateşler yakıp AKPiktidarını istifaya çağırdı. Tayyip Er-doğan, Türkiye’ye gelir gelmez halkakarşı zulmü büyüteceğiz vurgusu ya-parak, tehditler savuruyor.

Türkiye’nin dört bir yanında so-kaklara çıkan halk, AKP’nin katliamcıpolisiyle sokak sokak çatışarak teh-ditlere gereken cevabı veriyor. Di-renerek, baskılara boyun eğmeyece-ğini her yerde haykırmaya devamedeceklerini anlatıyor.

Gazi Mahallesi Eski Karakol’datoplanan Gazi halkı buradan “FaşizmeKarşı Omuz Omuza, Halkız HaklıyızKazanacağız” sloganları ile Cemevinedoğru yürüyüşe geçtiler. Daha sonrakarakola yürümek isteyen kitleye

polis gaz bombaları ve tazyikli suile saldırdı. Saldırıya havai fişek, taşve Molotoflarla karşılık verildi. Yak-laşık 2.5 saat süren çatışma 00.30sıralarında sonlandırıldı.

14 Haziran günü saat 21.30’daGazi halkı AKP iktidarına karşı EskiKarakol önünde bir araya gelerekCemevi’ne kadar tencere tavalarıylayürüyüş yaptılar.

Ses aracından çalınan marşlar hepbir ağızdan söylenerek Cemevi’nekadar yüründü. Cemevi’ne gelen kitleAnkara’da şehit düşen Ethem Sarısülükiçin 1dk saygı duruşunda duruldu.Daha sonra ateş yakarak etrafındahalay çeken kitle 23.00’da iradi birşekilde eylemlerine son verdi.

Faşizme Karşı EylemlerGün Gün Barikat BarikatBüyüyor

Gazi Mahallesi’nde, Gezi Par-kı’na saldırı protesto eylemleri herakşam devam ediyor. Eski KarakolDurağı önünde toplanan Gazi halkı,“Tayyip İstifa”, “Gazi Onurdur Onu-runa Sahip Çık”, “Faşizme Karşı

Her Yer Direniş Her Yer Eylem AlanıHalk, Ekmek Adalet, Özgürlük İçin Ayaklandı!

FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA

Faşizmi Yeneceğiz!

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

19

Okmeydanı

Omuz Omuza” sloganlarıyla yürüyüşegeçiyor.

17 Haziran günü “Halkız HaklıyızKazanacağız” pankartı arkasında top-lanan kitle Düz bölgesinin de gel-mesiyle yürüyüşe geçti. Cemevi önün-den geçilerek karakola doğru sürenyürüyüşün ardından bir konuşma ya-pılarak, devletin saldırı ve katliampolitikaları anlatıldı.

Gazi Halk Komitesi mahalledecenaze olmasından dolayı, eylemierken sonlandırdıklarını açıkladı.Halk Komitesi tarafından ayrıca di-renişe destek için açtıkları çadıradestek verme ve ziyaret etme çağrısıyapıldı.

NurtepeNurtepe 18 Haziran günü polisin

mahallede yaptığı saldırıda halkınkarakolu basarak gözaltındaki iki ki-şiyi almasının ardındanpolis 4 otobüsçevik ve TOMA’lı takviyelerle halkatekrar saldırdı. 1 saat süren çatışmadabirçok yaralı ve gazdan etkilenenleroldu. Mahalle içinde temin edilensağlık malzemeleriyle bir revir ku-ruldu. Barikatlar tekrar kurulup yı-kılanlar güçlendirildi. Nurtepe halkıtencere tava çalarak “Hükümet İstifa”,“Faşizme Karşı Omuz Omuza”, “Hal-kız Haklıyız Kazanacağız” slogan-larını atarak her akşamki protestoyürüyüşünü sürdürdü.

Diren Berkin OkmeydanıSeninle!

İstanbul Okmeydanı’da 17 Hazi-ran günü yapılan eylemde, polisingaz bombasını başına nişan alarakyaraladığı Berkin Elvan'ı yattığı has-tanede Gezi Parkı Dayanışma Plat-formu, Okmeydanı Haklar Derneğive CHP Kağıthane Kadın KollarıBerkin'in alesine destek ziyaretindebulundu.

Sağlık Ocağı önünde başlayaneylemde, kitlenin önünde Berkin'inarkadaşları, "Diren Berkin Okmey-danı Seninle" yazan pankartı açtılar."Umudun Çocuğu Berkin Elvan","Diren Berkin Okmeydanı Seninle"

sloganları atılan eylemde ayrıca, "Fa-şizme Karşı Omuz Omuza" sloganıda sık sık atıldı.

Mahalle içerisinde sokaklarda birsüre yüründükten sonra Fatih SultanMehmet Caddesi'ne çıkılarak yürüyüşorada devam ettirildi. Caddenin birtarafı bir süre trafiğe kapatıldıktansonra, mahalle içine geri dönülerekyürüyüşün başladığı yer olan sağlıkocağı önüne dönüldü.

Burada yapılan konuşmada Ber-kin'in Okmeydanı barikatlarının ço-cuğu olduğu vurgulandı.

ESP temsilcisi de bir konuşmayaparak, dergi bürolarının basılmasınıve yasal kurum çalışanlarının gözal-tına alınmasını anlattı. KonuşmadaAKP'nin estirdiği terörün halkı yıl-dıramayacağı belirtildi.

Halk Zulme Karşı“Direniş” Dedi

İktidarın manevraları karşısındakararlılığını koruyan ve Gezi Par-kı’ndan ayrılmayacaklarını ilan edendirenişçiler, AKP’nin oyunlarını boz-du. İktidar yine gerçek yüzünü gös-terdi ve 15 Haziran günü Gezi Par-kı’na saldırdı.

Halkın üzerine önce tazyikli susıkıldı. Ardından ise biber gazı veses bombalarıyla saldırı devam etti.

Halkın saldırıya cevabı yine di-reniş oldu. Harbiye, İstiklal Caddesive Beşiktaş yönünde polisin saldırı-sına karşı halk sloganları, taşları vesapanlarıyla direnişe geçti. Saldırıüzerine İstanbul’un birçok bölgesindeinsan da Taksim’e akın etti. Taksim’ekadar gelebilenler Taksim etrafında,gelemeyenler ise kendi bölgelerindeya da önlerinin kesildiği yerde polisleçatıştılar.

Taksim etrafında en kalabalık di-renişlerden biri Harbiye Orduevi et-rafında yaşandı. Saldırı karşısında ba-rikat kuran halk bu yol üzerinde Tak-sim’i zorladı. Saldırının ilk etkisiylegeri çekilen halk önce 200-300 kişidirenmeye başladı. Saatler ilerledikçedağılanlar da yeniden kitleye katıldı.Saldırıyı duyup da gelenlerin de olması

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

220

Gazi Mah

Taksim

Osmanbey

Harbiye

Çayan Mah

Avukatlar Taksim

üzerine sayı on binleri buldu.

Kitlenin arasına girip tazyikli susıkan bir TOMA taş yağmuruna tu-tuldu. İnsanlar TOMA’nın yanınakadar gelip ellerinde ne varsa vur-maya başladılar. Bu durum karşısındapanikleyen polis kaçmaya çalışırkenTOMA’yı önce ağaca, ardından caddearasındaki bariyerlere çaptı.

Saldırı daha sonra uzaktan atılanbiber gazlarıyla devam etti. Poliskitlenin yanına yaklaşamıyor, fakatgaza boğuyordu. Birçok kişi gazdanfenalaştı.

Gazi’deki direnişlerden ateşingazı etkisiz hale getirdiği öğrenilmişti.Oradaki tecrübeden Harbiye’de deyararlanıldı. Yolun ortasına ateşleryakılarak gelen gazlar ateşin içineatıldı.

Bu şekilde sabah saatlerine kadardireniş devam etti. Polis son olarakarkadan ve önden kitleyi gaza boğarakara sokaklara dağıttı. Dağılmanın ar-dından bir süre sonra kitle yine parçaparça birleşerek çatışmaya devam etti.

AntalyaHalk Cephesi 11 Haziran günü

demokratik kitle örgütleriyle beraberCumhuriyet Meydanı’nda gerçekleş-tirdiği çadır eylemiyle Taksim’e des-tek verdi.

Her gün 20.00-24.00 saatleri ara-sında Grup Yorum şarkıları eşliğindeyüzlerce kişiyi bulan halaylarla kit-lelelere seslenildi.

11 Haziran gecesi yapılan anons-larla Taksime yapılan saldırılar halkaanlatıldı. Tutsak avukatlar ve İstanbulAdliyesi’nde saldırıya uğrayan avu-katlara destek için bir konuşma ya-pıldı.

BursaTaksim Gezi parkı eylemi Bursa'da

ve ilçelerinde devam ediyor.

Kestel’de 11 Haziran günü KaleMahallesi’nde başlayıp Kestel Mey-danı’na kadar süren yürüyüşe HalkCepheliler de katıldı. Yapılan açık-lamada Taksim direnişi selamlandı.

15 Haziran’da da sendika ve kitleörgütlerinin çağrısıyla ve Teleferikhalkının katılımıyla Heykel Meyda-nı’na yürüyüş yapıldı. 200 kişilikkortej Heykel Meydanı’nda coşkuylakarşılandı. Burada yol trafiğe kapatıldıve oturma eylemi yapıldı.

Bursa’da günlerdir süren ve faşistAKP iktidarının saldırı ve yalanlarınahalkın öfkesinin yansıdığı eylemlerdaha da büyüyerek devam ediyor.Bursa’nın merkez ve ilçelerinde tak-sim direnişi sloganları yankılanıyor.

10 Haziran günü Bursa’nın Gem-lik İlçesi’nde devrimci demokrat ku-rumlar bir araya gelerek Taksim di-renişine destek vermek ve direnişsürecinde şehit düşenleri anmak içinyürüyüş yapkılar. Aralarında HalkCephesi’nin de olduğu Gemlik Tak-simle Dayanışma İnisiyatifi çağrısıylagerçekleşen anma ve yürüyüş içinDereboyu Taş Köprü’de toplananhalk buradan başlayarak Gemlik is-kele meydanın yürüdü.

Gemlik İskele Meydanı’na yapılanyürüyüşe yaklaşık 400 kişi katıldı.Alanda Taksim Gezi Parkı direnişindeşehit düşenler ve tüm devrim şehitleriiçin 1 dakikalık saygı duruşu yapıldı.

İzmir-DursunluHalk Cephesi'nin çağrısını duyan

Dursunlu halkı tencere, tava ve dü-düklerle sokağa çıktı. 1. gün saat21:00’da Dursunlu Camii önünde top-lanan halk "Her Yer Taksim, Her YerDireniş" sloganlarıyla yürüyüşe baş-ladı.

Yürüyüş sırasında çevredeki evlerbalkonlara ve sokağa çıkarak tencere,tavalarla ve alkışlarla kitleye destekverdi. 30 kişiyle başlayan yürüyüşhalkın yoğun ilgisini alarak yürüyüşsırasındaki katılımlarla 350 kişiyibuldu ve tüm köy gezildi.

Balıkesir14 Haziran günü saat 17 de TÜIK

önunde Gezi Parkı direnişiyle ilgilieylem yapıldı. Eyleme Balıkesir GeziParkı dayanışma toplulugu adına(Halk Cephesi-Öğrenci Kollektifle-

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

221

Dersim

Eskişehir

Balıkesir

Hatay

Bursa

İzmir

ri-Gençlik Muhalefeti-Öğrenci Da-yanışması-Devrimci Gençlik hareketi)bileşenleri katıldı.

Yaklaşık 40 kişinin olduğu ey-lemde, “Her yer Taksim Her yer Di-reniş”, “Halkız Haklıyız Kazanaca-ğız” sloganları atıldı.

Polis Tarafından KatledilenEthem Sarısülük’ünCenazesinin HalkTarafından SahiplenilmesiYine Aynı PolislerTarafından Engellendi

Ethem Sarısülük, 1 Haziran günüTaksim direnişiyle dayanışma ey-lemlerinde, polisin kurşunuyla vu-rulmuş ve 12 Haziran günü şehitdüşmüştü. 16 Haziran günü vurulduğuyerde yapılacak bir cenaze töreni ileuğurlanacak olan Ethem Sarısülük’üncenazesinin Kızılay’a gelmesine İs-tanbul Yolu’nda bekleyen AKP’ninhalk düşmanı polisleri engel oldu.

Halk Cephesi’nin “ETHEM YOL-DAŞ ÖLÜMSÜZDÜR” pankartı ilekatıldığı eylemde sık sık “Bedel Öde-dik Bedel Ödeteceğiz”, “AnalarınÖfkesi Katilleri Boğacak”, “EthemYoldaş Ölümsüzdür”, “Katil DevletHesap Verecek”, “Faşizme KarşıOmuz Omuza” sloganları atıldı vecenaze beklenmeye başlandı. Cena-zelerimizden bile korkan faşizm, ce-nazeyi sahiplenmek için Kızılay Mey-danı’nda toplanan on binlere ise12.30 itibariyle tazyikli su ve gazbombalarıyla saldırdı.

ZonguldakZonguldak Kilimli Beldesinde 11

Haziran günü Yürüyüş dergisini 367ve 368 sayısı halka ulaştırıldı.

12 Haziran günüHalk Cephesi olarakGezi Parkı’na des-tek eylemine katı-lındı...

EskişehirEskişehir'de 17

Haziran günü Çe-vikkuvvet polisleri

TOMA araçlarıyla birlikte Saat05:45'te Taksim Gezi parkı için di-renenlere destek eylemi gerçekleştirenyaklaşık 3000 kişiye saldırdı. Saldı-rılar karşısında direnen kitle “DireneDirene Kazanacağız”, “Katil polisHesap Verecek”, “Polis Defol BuSokaklar Bizim” sloganlarıyla dire-nişe geçti.

Polisin kimyasal gazlı su da kul-landığı direnişte 3 saat boyunca po-lisle çatışan kitle polisin geri çekil-mesiyle tekrardan direniş alanına ba-rikatlar kurarak yolu trafiğe kapattı.Saldırıda 13 kişi gözaltına alındı.

Akşam saatlerinde polis saldırısınıve gözaltıları protesto etmek için yü-rüyüş düzenlendi. Yaklaşık 5000 ki-şinin katıldığı yürüyüşe halkın desteğiyoğundu.

18 Haziran günü 06:45'te çok sa-yıda polis tarafından direniş alanınınetrafını sardı. Kitle sloganlarla dire-nişe geçti. Saldırılarda 20'nin üstündegözaltı olduğu belirtildi.

HatayHatay’da Halk Cepheliler 18 Ha-

ziran günü Gezi Parkı direnişine des-tek amaçlı, PDD’nin çağrısı ile SevgiParkı’nda çadır kurarak eyleme ka-tıldılar. Halk Cepheliler aynı gün ça-dırlarını kurup stant açtılar. StanttaTavır ve Yürüyüş dergisi, kitaplarhalka sunuldu. Standa halkın yoğunilgisi vardı. 21 Yürüyüş ve 10 Tavırdergisi satıldı.

16 Haziran günü yapılacak olanmitingin toplantısında Halkevleri veSYKP ile tartışma yaşandı. Bu ku-rumlar öncelikle programın içeriğinibelirlerken kendileri dışında hiçbirkuruma yer vermek istemediler, ayrıca

sosyalizmi simgeleyen hiçbir şeyinde alanda olmamasını dayattılar. HalkCepheliler bu tutumu eleştirerekkendi flamalarıyla alanda olacaklarını,diğer türlüsünün kuyrukçuluk ola-cağını belirttiler.

Bu iki kurum dışında tüm ku-rumlar tarafından Uğur Mumcu Bul-varı’nda yürüyüş kararı alındı.

Devrimci kurumlar adına yapıla-cak konuşmada da flama indirmedayatmaları boşa çıkarılarak, flamalardalgalanırken konuşma yapıldı.

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

222

Hatay

Antalya

Ankara

Dersim

Samsun

Faşizmin terörüne karşı dire-nenlerden Devrimci İşçiHareketi’nden emekli işçi EmineCansever ile yaptığımız röportajıyayınlıyoruz.

Yürüyüş: Kendinizi tanıtırmısınız?

Emine Cansever: Adım, EmineCansever. 50 yaşındayım. Biz çocuk-ken Mahir Çayanlar, DenizGezmişlerden etkilenirdik. Radyodahaberlerin saati geldiğinde büyükle-rimizin yanına otururduk. İşte ozaman teröristler dağa gelmiş, terö-ristler Tunceli’de, teröristler bizimdağda şurada burada derlerdi. Mahallearasında sohbet ederlerdi. Kadınlar“ya biz hiçbir şeylerini görmedik bizterörist görmedik nedir yani kimdirbunlar?” derlerdi. Sonra halkDenizleri öğrendi, Mahirleri öğrendi.Hatta ben Mahir Çayanlar çatışmayagirdiğinde beşinci sınıfa gidiyordum.Garnizon da asker polis kalmadı. Ogün okula gitmedim. Haberleri din-lerken aklımda kalan isim YılmazGüney oldu. Mahir Çayanların şehitdüştüğü gün saat başı bakkala gittimradyo dinlemek için. Okulumuzunmüdürü Aleviydi. Bizim okul müdürüaşağıya çekti beni. İşte “neredeydin,neden okula gelmedin” dedi...Gelmedim dedim. Sonra çok sıkıştı-rınca “haber dinledim gelmek iste-medim” dedim. Hatta bana o gün

okulun bahçesini temizletmişti. Hiçunutmuyorum onu. Sonra işte 73’teİstanbul’a geldim, bakkal çıraklığı,eczane çıraklığı... Çok işlerde çalıştım.

Ortaokulu dışarıdan bitirdim. Kızmeslek lisesi çocuk gelişimi bölü-münü bitirdim. Daha sonra fabrika-larda işe girdim, sendikada örgüt-lendim. Bizim bir devrimci abimizvefat etmiş, ben de evde çamaşıryıkıyordum. Babam geldi, “Ne yapı-yorsun? Arkadaşın cenazesine git”dedi. Yani beni aslında babam yön-lendirdi sendikaya.

78’de ablam Tekel’de çalışıyorduonlar eylemlere katılıyordu. Hatta 771 Mayıs’ında ben fabrikada çalışı-yordum. Bana izin vermediler, bende süpürgeyi attım. Atınca da kolumçıkmıştı hiç unutmuyorum. 73 teİstanbul’a geldiğimizde kirada kalı-yorduk. Daha yeni olduğumuz içingeçim sıkıntısı yaşıyorduk. Arkadaşlargeldi “Gecekonduda yaşar mısın?”dediler. “Valla yaşarım” dedim ve79’un Şubat aylarına doğru biz bueve taşındık. Buraya geldikten sonrada siyasi hareketlerle tanıştık. Bizigetiren ESP’liydi ama bizim amcaoğlu geldi ve bizim arkadaşlarla tanış-tım. Daha sonra Hacı Demirlerle tanış-tım. İş arıyorum demiştim, gel sendi-kada çalış demişti, sonra Kartal’dasendikada çalıştım. Fazla sürmediama, 12 Eylül geldi. Zaten sendikafaaliyetlerim de 12 Eylül’le bitti.Sonra pazarlamacılık yaptım, ayakkabısattım. Ben babamdan harçlık almayıhiç sevmezdim. Kendim çalışırdımçivi toplar satardım harçlığımı çıka-rırdım. Aslında bir şeylerin de far-kındaydım yani bu ülkede sömürüyüyoksulluğu görüyorsun. 6 kardeştikannem birimize ayakkabı alır, biri-mize alamazdı. Döverdi bizi, kadınne yapsın 6 tane çocuk. Bir şeylerinfarkındaydık ama bir şey de yapamı-yorduk, kimseyi de tanımıyorduk. İşteöyle öyle Gülsuyu’nda amca oğlundan

öğrendik. 89’da da belediyeye girdim.İşte belediyelerde atıldık grev çadır-larına, açlık grevlerine. O zamanhalkla dayanışma vardı. Mahalleli,muhtarlar öyle bir örgütlenmemizvardı ki, buradan Üsküdar’a giderdik,çöp toplanıyor diye. MHP’lilerle bera-ber polis greyder getirmiş, çöpleritopluyorlar. Ben greyderin anahtarınıaldım, kolumu büktüler benim. Sonrayine MHP’lilerle polis kilisedeki çöp-leri topluyor diye Kadıköy’de eylemegittik. Kireç dökeceğiz, Kadıköy işçisigelmiyor. Ben gerekirse çöpü tutuş-turacağım, o an sivil faşistler benimgözüme kireç döktüler kürekle. İşteo an bir arkadaş koştu kahrolsun işçidüşmanları diyerek. Çöpü toplattır-madık, karakola gideceğiz ifade alı-nacak dediler. Bizi ikna ettiler, karakolagittik. Polis ifade istiyor, biz vermi-yoruz. O zaman çıkın gidin diyorlar,biz gitmiyoruz. Karakoldaki komiseresöyledik, “esnafa grev kırıcılık yap-tığını söylersin, ondan sonra sen sağben selamet, ondan sonra biz gideriz”dedik. Geldi orada grev kırıcılık yap-tığını açıkladı. Ertesi gün gazetelerdeçıktı benim gözüme attıkları.

Başka bir grevde de Anakent bele-diyenin önüne geldik, o zaman bizimtoplu sözleşmeler yapılmamıştı.Konuşmalar oldu. Arkadaşın biribenimle İsmet Erdoğan’a gitmemizisöyledi. Hedef sizsiniz, buradan gidindedi. Ben tam dönüyordum, bir bak-tım İsmet’i almış dövüyorlar. Kafasınavuruyorlar sürekli. Ben de İsmet’inüzerine kapandım. Onu kurtardım.Bu kez beni öldü diye bir apartmanabırakmışlar, küf kokusundan kendimegeldim. Kaburgalarım kırılmıştı hatta.Beni doktora götürdüklerinde “misa-firliğe gittim düşünce tahtaya değdisırtım” dedim. O zaman hastaneleregittin mi direk hedef oluyorsun.

Emekli oldum 99’da, zoraki emek-li ettiler beni. Emeklime 6 ay kalaişten atıldım ben.

Röportaj

Emine Cansever:

Marjinal değiliz, biz halkız!

Emine Cansever

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

23

Röportaj

Yürüyüş: Taksim GeziParkı’ndaki direniş hakkındane düşünüyorsunuz?

Emine Cansever: İlk baştatelevizyonda görmüştüm. Bizbir süre bu eylemlere katılmadık.Ama sonra birebir çatışmalar başla-yınca biz de katıldık. Hatta alandabiz emekliler toplandık, Şişli tarafınayürüdük. Divan otelin orada zatensaldırı başladı. Biz giderken süt, sirkealdık, bisküvi, gofret aldık. Çünkügazdan sonra gofret boğazı rahatla-tıyor. Bir kız vardı lensi gözüneyapışmış, zor çıkardık gözünden.Biber gazları havada, bir tarafta örgüt-süz insanlar çığlık atıyor, bir taraftaMHP’li bir grup geldi. Biri uzlaşmayaçalışıyor polisle, biri küfür ediyor.Yani bir bocaladım. Bizim görmüşolduğumuz bir disiplin var. Amaburada herkes bir küfür ediyor, birbağırıyor…

Örgütsüz ama tepkisini gösteriyor.Kimi M. Kemal’in askeriyiz diyor,kimi başka şey söylüyor. Ama toplumpatladı, çünkü yoksulluk diz boyu,fabrikalar kapandı… Eskiden 8 saatçalışan işçi şimdi günde 10 saat çalı-şıyor. Ucuz işçilik çoğaldı, iş güvenliğiyok, can güvenliği yok, 6-7 ay çalışıyormaaşsız… işçilerin arasındayız, HEYtekstil, Darkmen… aylarca maaşsızçalışmışlar, tazminat, kıdem hiçbirşey yok. Mücadele etmeden bu ülke-de hiçbir hak alınmıyor.

Ama halk patladı bir volkan gibi,bunu kimse durduramaz. Tayyip iste-diği kadar sıksın o biber gazını.Bakma 1 – 2 gündür duruldu amapatlayacak, çünkü yoksulluk dizboyu. Bu mahallede geçen sene 2kişi intihar etti. Şimdi adamlar 600,700 lira maaş alıyor. Bankalarsa 700milyar limitli kredi veriyor. ŞimdiTayyip diyor ya ben İMF’ye borcubitirdim. Neyi bitirdin? Vatandaşgırtlağa kadar borca batmış. Ben dedahil, yabancı sermayeli bankalaraborçluyuz. Bugün nakit parayı nere-den bulacaksın? Emekli maaşı zaten920 lira, 600 bankalara kredi gidiyor.Bu toplumun benden de bir farkı

yok. Biz yıllardır dışa vuruyoruzama halk korkuyor. Öyle bir halegeldi ki şükürcü bir toplum oldu.Önünde tenceren kaynadı mı bunada şükür.

Gezi Parkı bahane, güzel de olduama önemli olan bunun devamınıngelebilmesi. Burada kitle örgütlerineçok şey düşüyor. Eğer onlar dik dura-bilirse bu iş gider. Gezi parkındakibazı örgütlerin zaafı var; sanki bazışeyleri aşmışız, demokratik platform-daymışız gibi, bu ülkede özgürlükvar, bu devlet özgürlük vermiş gibiçadır kuruyor, kitap okuyor… sankibu devletin farkında değiller. Çünkübu devlet rahatını bozmak istemiyor.Saldıracak, bunun önlemini almangerekiyor. Bu tür eylem şekli olmaz,çünkü bir süre sonra hükümet deyeter ne uğraşacağım dedi. Kitleörgütleri orada bir mücadele verdi.Sonra onlara karşı bir tavır oluştu.

Marjinal nedir ben de yeni öğren-dim. Radikali biliyorduk, marjinaliyeni öğrendim, onun patentini ala-cağım. Üzerime yapıştırdılar “mar-jinal teyze”. Marjinal değiliz, bizhalkız! Orada gençler çatışıyor, birisi“burada çatışmayın bize gaz geliyor”diyor. Bir de resim çekiyor. Dedim“Sen buraya nostalji yaşamaya mıgeldin? Bakarsın bir dizi film yapar-sın bundan”. Dedim “siz nasıl insan-sınız, taşlamayı da mı bilmiyorsu-nuz? Atamıyorsunuz bari taş top-layın çocukların atacak taşı yok”.

O anda bir çocuk sapan getirdi.Dedim, dur ben atayım, yeter yani. Oanda işte resmimizi çekmişler. Marjinalteyze, sanki bu ülkede sapan atan hiçgörmemişler. Yıllardır bu halk direni-yor. Sapan bulursa sapanla direniyor,taş bulursa taşla, sopayla... Ne yapa-cağız? Onlar cop vuracak, gaz bombasıatacak, TOMA’larla su sıkacak, bizduracak mıyız? Durmadık, ne bulursak

onunla direndik. Pankart sopa-sıyla direndik, panzer önlerindeyattık. Yani bunun marjinalliğinerede? Filistin’de yıllardırçocuklar taş atıyor. Türkiye’dehiç yapılmadı mı, ilk defa mıgörüyorsunuz? Bunu niye bu

kadar abartıyorlar? Sonra da bir sürügazetede yazmışlar; örgütte sorumludur,her yerde aranıyor... Arkadaş ben bura-dayım! Çünkü evime daha önce baskınolmuş, evim aranmış, adresim biliniyor.Yani burjuva basın da ahlaksız. Bizorada gazetecileri çekmiştik bir İtalyankalmış.

Bizim bir söz vardır, “devrimcimücadelede yaşlanılmaz.” Gençlerorada çatışırken bana da bir cesaretgeliyor. Onlar çatışıyor, ben de enazından bir taş atabilirim, sapanatabilirim.

Biber gazı atılmış, nefes alamı-yorsun, sirkeli bez vs, ne hale getir-diler insanları. Bırak bu insanlarınkarnını doyur. Peygamberi bir tekbunlar tanıyor, nasıl din sömürüsüdürbu. Yeter artık. İnsanları nereye kadarsömüreceksin. Dinde der ki lüksyasaktır, Cumhurbaşkanı hem kendiköşkünde hem Dışişleri köşkündekalıyor. Altlarında en lüks araçlar...Tayyip’in karısının kolundaki kaçmilyarlık çanta.

Biz insan değil miyiz? İnsangözüyle bakmıyor, Hitlerin insanlarıyakmasına benziyor. Biz 12 Eylül’deböyle zulüm görmedik. Evlere gelirdiasker arardı, çeker giderdi. Sonra birgötürürlerdi 120 gün toplu mahke-meye çıkar 10 yıl yatar çıkardık.Yani şimdi o da yok insanların psi-kolojisini de bozdular. Aman diyorlarkonuşma.

Mahallede gençler sırf uyuştu-rucuya karşı çıktı diye hiç mah-kemeye çıkmadan içeride yatıyor.Pankart asmak veya bildiri dağıtmakbenim doğal hakkım. Tayyip diyorki sendika kurulabilir. Sen benimsendikamı kapattın, sen kimsin birara şirin gözükmeye çalışıyorsun biryerde de kapatıyorsun. Bunların ken-dilerine göre demokrasi, özgürlük

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

224

Röportaj

var diye düşünüp ayaklanırsan senmarjinalsin, sen örgüt üyesisin. Ozaman bütün halk örgüt üyesi. Keşkeörgütlü bir güç olabilsek. Çünküörgütlü bir güç olsaydı o halk hükü-meti bırak, dünyayı yıkardı. Çünküsilah yok, birinin elinde bayrak, biri-nin elinde Atatürk resmi. Sen neydenkorkuyorsun? Adam almış ağzınabeni “ben sapan atanlardan değilim...”Sen nesin? Yalancısın... yalancınınönde gidenisin, işçi sınıfını öldürdünsendikaları kapattın. Ne sağlık sis-teminden bahsediyorsun.

Tayyip’in hanımı MedikalHastanesi’ni almış. Tutmadık yerkalmadı. Tabi Tayyip bana gaz sıkacakçünkü düzeni bozuluyor.

Yürüyüş: Direniş parkındabulunma amacınız nedir?

Emine Cansever: Aslında birekonomik patlama var. Çünkü insan-ları ekonomik boyutuyla o kadar çokboğdular ki insanların birbirleriyleolan ilişkilerini kopardılar. Ben böyleyaşamak istemiyorum. Yoruldukartık, yıllarca sömürü, baskı, işe giri-yorsun iş güvencen yok , mahallendehuzur yok. Toplumda bir yozlaşmaalmış başını gidiyor. Eskiden çetelerkorkardı. Şimdi meşrulaştırdılar yap-tıkları pislikleri, bu sistemin işinegeliyor. Sistem diyor ki sen düşün-me ama git esrar sat, hap sat, hır-sızlık yap ama sakın karşıma dev-rimci olarak gelme. Öğrenci parasızeğitim istedi koydun içeri. Emekli“intibak yasası” dedi gaz sıktın,işçi sendikasına sahip çıkamıyor...Yani bu ülkede adalet falan yok.Bu ülkede belli kimselere adalet var:Koçlara, Sabancılara, DoğanGrubu’na... bunlara göre hava hoş.

Bir de ara bulucular çıktı.Bilmiyorum bu kimin arabulucusuysaHülya Avşar... Bu nerden çıktı bil-miyorum. Soytarı medya maymunları,sen hangi halkı temsil ediyorsun dev-letle birebir ilişki içindeler ...

Yürüyüş: Sizin hakkınızda burju-va basın marjinal örgüt üyesi

olduğunuza dahil bir takımhaberler çıkarttı. Bu konuhakkında ne düşünüyorsunuz?

Emine Cansever: Gece yarısıbir telefon geldi. İnternete sapanlıbir resmin var dedi arkadaş. Haberde“DHKP-C, Devrimci İşçi HareketiSivas sorumlusu ve her yerde ara-nıyor” gibi manşetler atılmış. Buhaberi yapanlardan birisi Hürriyetgazetesinden Abdülrahman Yıldırım,yanlış hatırlamıyorsam. Defalarcabeni aradı görüşmek için, ben görüş-meyeceğimi söyledim. Ben görüş-meyeceğimi söyledikten sonra buhaberler basında çıkmaya başladı.Burjuva medya ile röportaj yapsaydımiyicene hedef haline getireceklerdi.Bundan dolayı yapmadım. En güzelihaftalık okuduğum bir dergi ile röpor-taj yapmaktır.

Yürüyüş: Polisin bütünİstanbullu haftalardır bütünTürkiye’yi gaza boğdu. Buna karşıne yapmalı? Halkın elinde ne var?

Emine Cansever: İnsanlarıncanı yandığı için sokaklara çıktılar.Çoğu da hiçbir yere üye değiller.CHP’lisi, MHP’lisi, doktoru, hem-şiresi gelmiş. İnsanlar fabrikadançıkıp geldi. Çoluğunu çocuğunu alıpgeldiler. Oturduğumuz mahalledekiralar 600-700 lira civarında. İnsanlarasgari ücretle nasıl kira versinler?

Mücadele eden insanlar polisinsaldırılarına karşı alışık. Ama şuandakiinsanlarımız birçoğu gazı ilk defagörüyor. Örgütlü güç olabilseydi dahagüçlü olabilirdik. Kendisine solcuyumdeyip hiçbir şey yapmıyorlar. Halktadoğallığında devrimcilere karşı güvenyok. Benim bu görüntüm mahalledeçok farklı bir şey yarattı. Mahalledeninsanlar geliyorlar, gurur duyuyoruzdiyorlar. Geçmiş olsuna gelenler oldu.Telefon edenler de oldu. Halk birönderlik bekliyor.

Ben de şahsen “bu halktan adamolmaz” diyenlerden biriydim. Amaben bu halktan şimde özür diliyorum.

Şimdi mücadele zamanı bunuiyi değerlendirmediğimiz taktirde

yerimizde sayarız. İnsanlar düzenpartilerini kurtuluş olarak bakıyorlar.Düzen partilerin tüzükleri hepsi birbirine benzerler. CHP, MHP, ANAPhepsi aynı. Biri Allah adına konuşu-yorum, diğeri kul adına konuşuyorumdiyor, ama hepsi aynı. Bu yozlaşmışdüzeni yıkabilmek için işçisindenemeklisine, öğrencisinden memurunakadar mücadele etmek gerekiyor.Sendikaların Kızılay ve İstanbul’dayaptıkları sisteme angaje olmuş birşey. Basın açıklaması yapıyorsun,oturup kalkıyorsun, daha sonra kit-leyi dağıtıyorsun. Hem genel grevkararı alıyorsun ama kitleyi de dağıtı-yorsun. Sen nasıl bir sendikasın? Ozaman devrimci işçi konfederasyonudememek gerekir. D’sini silmek gerekir.Hiçbir sorunu çözemiyorsun. Sendikaiçindeki yaşanan Emekli-Sen sorununada bakmıyorsun. Sendikalarda, yapa-cağım yok, alacağım yok. Birçok hak-larımız çalındı hiçbir şey yapılmadı.Sendikanın başına oturduktan sonraher şeyi unutuyorsun hiçbir örgütlemeyapmıyorsun. Ülkemizde her işçiyitaşeronlaştırdılar.

Yürüyüş: Bir direnişçi olarakhalka ne söylemek istersin?

Emine Cansever: Halkın, örgüt-lenmesi halklarına sahip çıkmalarıgerektiğini göstermek gerekiyor.İnsanlarımız bana değmeyen yılanbin yıl yaşasın dememeleri gerekirartık. Her şeyimizi çaldılar.“Mahallede örgütlü olacan direnecen,işyerinde örgütlü olacan direnecen”derim. Bu zulme başkaldırmalarıgerekiyor. En küçük haklarımızı talepedelim. Devletin görevi eğitimi, sağ-lığı, barınmayı yapmak zorundadır.Kentsel dönüşüm adı altında insanlarısokaklara atıyorlar. BuralarıDubai’den gelen zenginlere satacaklar.Bu adamların dinleri imanları para.

Bunlar iktidara geldiklerindenberi yalanlarla halkı yönettiler. Şimdiellerindeki tek yalanları din kaldı.Hakımız onlarının dininin de sahteolduğunu, paradan puldan ibaret oldu-ğunu görecektir.

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

225

Direnen Gazi Halkı ileyaptığımız röportajıyayınlamaya devam ediyoruz

Yürüyüş:Eylemlere nasılkatıldınız?Eylemler nasılörgütleniyor?

M e h m e tYücetepe: GeziParkı için akşamsekiz, sekiz bu-çuk sıralarındamillet sokağa dö-külüyor. Kendi

başlarına. Kırk elli kişi tencere ta-valarıyla sokağa dökülüyor. İlk öncebiz çıktık sekiz kişi yaşlılar komitesi.Sonrasında halk da peşimize takıldı.Halkın da zaten AKP’ye karşı büyükbir öfkesi var. Diktatör bir hükümetolduğu için.

Gazi halkının AKP’ye karşı büyükbir öfkesi var. Elli atmış kişiyleçıktık. Olduk dört-beş bin kişi. Dört-yol’a geldik yirmi beş-otuz bin kişiolduk. İlk gün karakola gittik. Tabiiki hedef karakol diyerek gitmedik.Nalbur’a Gezi Parkı ile ilgili sloganattık. Polis orada değişik bir gaz attı.Halk mecburen öfkelendi. Annelerolsun, yaşlılar olsun, gençler olsun,aileler olsun, yetmiş yaşındaki kadınavarana kadar karakola taş attı. İki üçgün bu tepkiler sürdü. Ondan sonradört taraftan da kitle gelmeye başladı.Kitlenin yarısı cemevinin önüne top-landı. Yarısı ise Eski Karakol, Seki-zevler, Yunus Emre Mahallesi’ndetoplanıp devamlı olarak mezarlığın100 metre aşağısında "AKP İstifa"diye slogan attı.

Tabi kitle bir şey yapmadan po-lisler gaz atıyor. Polisler gaz attığıiçin bu mahallenin gençleri de yanıtveriyor. Gazi sahipsiz bir yer değil

ağır bedel ödeyen bir mahalledir.Devrimcilerin bol olduğu bir ma-halledir. Halen de ağır bedeller ödü-yor. Onlarca tutsağımız var. Siz debiliyorsunuz mahallenin sorunlarını.1995’te yine böyle oldu.

Kontrgerilla tarafından kahvele-rimiz tarandı bir sürü şehit verdik.Bu mahalle dünyaya sesini duyurmuşbir mahalledir. Bu mahallede AKP’yekarşı güzel bir sahiplenme oldu.Güzel bir ders verdiler. AKP’yi ıslahedinceye kadar sürecek. Her akşamdört mahallede kırk bin elli binkişi oluyor. Değişik değişik semt-lerden gelenlerde oluyor: Esentepeoluyor, Karayolları oluyor. Meselageçen gün Karayolları köprüsünükapattık. Son Durak’tan döndük gel-dik Cemevi’nin orada açıklama yap-tık. Bu mahallede ağırlığı olan GaziHalk Komitesi’dir. Komitenin çalışmasonuçlarıdır bunlar. Mahalle’de biziiyi tanıyor, yozlaşma ile ilgili çalış-malarımız var. Karayolları köprü-sünde bir aile öldü. Üst geçit içinbelediyeye gidip yürüdük, okul içinyürüdük. Mahalle Gazi Halk Komi-tesi’ni çok iyi tanıyor, sahip deçıkıyor.

Gazi Halk Komitesi sokağa çık-tığında çok iyi kitle toparlıyor. Buradada herkes biliyor. Kitlenin yüzdedoksanı bizimle yürüyor. Diğerleribir şey yapamıyor. Dün de işte gör-düğünüz gibi bir şeyler yaşandı. He-defi otoban olarak gösterdiler. Halbukiotobana gitmek bizce tehlikeli birşey. Çünkü önlemini almak lazım.Dünyanın gazını sıktılar orada. İkikişi ölse onun bedelini kimse öde-yemez. Kitlenin yarısı döndü geldibizim yanımıza. Daha güzel çalış-mamız lazım. Daha güzel birlikte,beraber çalışmamız lazım. Kitlemiz-le-halkımızla beraber daha güzel,daha çok sokağa dökülmemiz lazım.

Hasan Çınar: Şimdi biz GaziMahallesi’nde, önce uyuşturucu sonrafuhuş üzerine bir çalışma yaptık.Komiteler bir araya geldi, halk biziseçti. Seçildikten sonra çalışmayabaşladık. Afişler yaptık, esnafları do-laştık, halka söyledik, kahvelere gittiktoplantılar yaptık yani elimizden gel-diği kadar dilimizin döndüğü kadaranlattık.

Halkı sokağa döktük bize düşengörev hiç bir camı hiç bir arabayıbelediye olsun, halk otobüsü olsun,kimseye zarar vermemekti. Bizimamacımız halkı sokakta tutmak.

Biz halk olarak sokakları tutacaksesimizi yükseltacak ve hükümetinistifa etmesini haykıracağız. Avukat-larımız içeride, avukatlar parasızdevrimcilere yardım ediyordu. Gidiponları savunuyordu. Şimdi bu arka-daşları içeri attılar. İçeri attıktansonra şimdi bizim ne yapmamız la-zım, avukatlarımıza sahip çıkmaklazım. Ve ne yapacağız yarın burayıboş bırakmayacağız bu mahalle dev-rimcilerin mahallesi ve bu mahalledene yapmamız gerekiyorsa elimizdengeldiği kadar halkı örgütlemek vegüçlenmek.

Yürüyüş: Eylemler nasılgelişiyor? Kaçta başlıyor, neredennereye yürünüyor?

Hasan Çınar: Diğer örgütleregittik dedik ki ne yapılırsa beraberkararı verelim. Yani bu kitle kendi-liğinden sokağa dökülmüş devrim-cilerin görevi de onları sokakta tut-mak. Söylediklerimizi kabul etme-diler.

Yürüyüş: Halkın katılımı nasıl?Nasıl tepkiler veriyorlar?

Mehmet Yücetepe: Bazen Ka-rakol’da çatışma oluyor, yaşlı teyzelerelli atmış yaşındaki kadının kucağında

Halkın Birikmiş Öfkesi BinlerOn Binler Olarak Sokaklara Taştı

Mehmet Yücetepe

Röportaj

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

26

TAYAD'lı Aileler 16 Haziran günü fedasavaşçısı Erdal DALGIÇ'ın mezarı başındabir anma gerçekleştirdiler. Mezarın temizlenipkaranfillerin konulmasının ardından, tümdevrim şehitleri adına 1 dakikalık saygı du-ruşunda bulunuldu.

Anmada yapılan konuşmada ''Şehitlerimiz

devrim mücadelesinde yol gösterenlerimizdir.Erdal DALGIÇ, katledilen yoldaşı, EnginÇEBER'in hesabını sormuştur. Bu yönüyleşehitlerimizin kanının yerde kalmadığı vekalmayacağı bir kez daha dosta düşmanagösterilmiş oldu'' denildi. Anmaya 8 TA-YAD'lı katıldı.

taşlar yukarı doğruçıkıyordu.

Hasan Çı-nar: Halkın katı-lımı zaman zaman60 bin kişiyi ge-çiyor, zaman za-man 40 bin kişiyibuluyor. Son ola-rak 60 bini geç-mişti. Kitleler gü-zel geliyor, kitlelerbiz ne söylersek

bizi dinliyorlar. Bizim kitlelerden birşikayetimiz yok. Halk kendi karar-larıyla sokağa çıkıyor. İşte tenceresinialıyor sokağa dökülüyor. Bazı bazılambaları söndürüyorlar. Eyleme ka-tılmayanlar da destek veriyor.

Yürüyüş: Polisin saldırılarınıanlatabilir misiniz? Gözaltınaalınanlar oldu mu?

Mehmet Yücetepe: Gece so-kakta evine giderken, belki de eylemehiç katılmamış olsalar bile arabayaalıyor kimliklerini alıyor tokatlayıpatıyor. Polis ara sokaklara gelipmahallelere evlere gaz sıkıyor. Birtek karakolun orada sıkmıyor. Sivilaraçlarla, ticari araçlarla, kartalla ya-kalandılar bunlar. Ara sokaklarda ondört on beş yaşındaki çocukları ya-kalayıp tokatlayıp kimlik sorgulayıp“sizi sonra yakalayacağız” diyorlar.Bu tehdit amaçlıdır. Bu yüzden öfkesihep karakola. Bizim gidip karakoluteslim alma niyetimiz yok. Bu ma-hallede her türlü ağır bedeller öden-miştir.

Hasan Çınar: Tabi ki geliyor.Cemevine kadar geliyor. Çok kulla-nıyorlar gaz bombasını. Polis halka

küfrediyor, hakaret ediyor. Halkı has-tanelik yapana kadar işkence yapıyor.

Yürüyüş: Gözaltına alınanlaroldu mu?

Hasan Çınar: Yok şimdi buradagözaltı yok.

Yürüyüş: Saldırıya karşı halkıntavrı nasıl? Neler yapıyorlar?

Mehmet Yücetepe: Çok büyüktepkisi var. Gaz bombası attıklarızaman, biber gazı değil portakal gazımı değişik gaz attıkları zaman, zatentepkili. Evine gidip örtü alıyor, ağzınabir şey alıyor. Kafasına bir şey geçiripgeliyor. Polisin saldırısına karşı çe-kilmiyor. Gece bire kadar ikiye kadarpolise tepki sürüyor. Halk çekildiktensonra akrep ve TOMA aşağıya iniphalkın dükkanlarına TOMA ile susıkıp camları kırıyor. Halk karakolakarşı çok tepkilidir. Halk bunla geriadım atmayacak. Bu hükümet heryer Gazi gibi olursa kesinlikle gider.Zaten bunlarda demokrasi yok. Gericibir hükümet, fethullahçı bir hükümet.Görüyorsun işte bütün aydınları dev-rimcileri, götürüp F Tiplerine attı.Çağdaş Hukukçular Derneği’nin avu-katları dahil. Bu avukatların devrim-cilere, halka büyük yardımları oldu.Bir sürü avukatımızı tutukladılar.Alınan avukatların büyük bedellerivar. Biz bu avukatlarımızın davasındasokaklara döküleceğiz hasta tutsak-larımız dahil.

Hasan Çınar: Gençler çatışıyor,saldırıya uğruyor yaralanıyorlar. Yar-dım ediyoruz. Koşuyoruz hastaneyegötürüyoruz. Hastanelerde tabi bizitanıyorlar içeriye alıyorlar.

Yürüyüş: Saldırılar sonucubildiğiniz ağır yaralanan birilerioldu mu? Nasıl yaralandılar?Şuan ki durumları nedir?

Mehmet Yücetepe: Çok yaralıvar. En az şahit olduğum kırk ellitane yaralı var. Üç tanesinin durumuçok ağır bir tanesini biz gönderdik.32 tane dikiş var çenesi kırık, plastikcerrahiye gönderdik, Okmeydanı özelhastanesinde ameliyat yapılacak. Birtane de Okmeydanı Araştırma Has-tanesi’nde var. Turan Akbaş. BuradaGazi’de de var. Ayakları kırık resmenplastik mermiyle vurulmuş, misketlevurulmuşlar, parmak kemiği kırmışayağın içine girmiş. Şimdi onlar daçocuklara karşı demir misket kulla-nıyorlar. Çocuklarda kendilerinetahdadan kalkan, barikat yapmış-lar.

Yürüyüş: Son olarak söylemek is-tediğiniz bir şey var mı?

Mehmet Yücetepe: Bu eylem-lerin devam etmesidir. Geçen haftakaymakam, buranın emniyet müdürü,Cemevi yönetimini ve dedesini ça-ğırıyor. Bu olayları siz durdurursunuzbir komite kurun diyor. BunlardaBDP-CHP diğer sol gruplar bir arayageliyorlar. Bunlar her akşam yukarıki Nalbur’da kitlenin yukarı gitmesiniengelliyorlar. Kendi gözlerimle gör-düm bırakmıyorlar kitlenin yukarıyürümesini.

Hasan Çınar: Halk bize destekveriyor. Buradaki halk meclisini ta-nıyorlar. Yıllardan beri halkla birlikteyürüyüşleri örgütlüyoruz.

Teşekkür ederim.

Hasan Çınar

Röportaj

Feda Savaşçısı Erdal DALGIÇ Ölümsüzdür!

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

27

Taksim’de direnişi bitirmek içinAKP önce reformizmin “barışçıl ey-lem” diye öne çıkarttığı uzlaşmacıpolitikalarının açtığı kapıdan “mar-jinaller, illegal örgütler” ve “masum,çevreci çocuklar” ikilemi yaratarakTaksim ve Gezi Parkı diye direnişibölmeye çılıştı. Bunun üzerine ge-liştirdiği politika ile 11 Haziran’daTaksim’e saldırdı.

Ancak başaramadı. Gezi Parkı’ndave Taksim Meydanı’nda direnenlerne “marjinal”di, ne de çevreci genç-lerden oluşuyordu; 7’den 70’e direnenhalk vardı orada. AKP, reformizminuzlaşmacı politikalarının araladığıkapıdan girerek yönlendirebileceğibir kesim yaratsa da direnişi bölmeyegücü yetmedi. Çünkü halkın derdiGezi Parkı’ndaki üç-beş ağaç değildi.Ölümü göze alarak sokağa çıkanhalkı ne için sokakta olduğunu çokiyi biliyordu. Ne uzlaşmacı politikalarne de AKP’nin demagojileri hiçbiriişe yaramadı. 11 Haziran’daki saldı-rıyla birlikte halkın ayaklanması dahada büyüdü.

Burnundan kıl aldırmayan AKPkendi belirlediği temsilciler de olsadirenişi bitirmek için görüşmeleryapmaya başladı.

Bu süreçte AKP’liler özür dile-meden, Gezi Parkı’na AVM yapma-yacağız türünden açıklamalarla çarketti.

Halkın öfkesi tüm ülkeye yayıla-rak büyürken Başbakan Erdoğan,başlangıçta kabul etmediği TaksimDayanışma Platformu’nun temsilcileriile de görüşmeyi kabul etti.

Başından beri söylediğimiz birgerçek var: AKP’nin yönetememekrizi hiç bir şekilde “oyun” için deolsa demokratik açılımlarda buluna-

maz. Oligarşinin krizi bunaizin vermez. Tam tersineiktidarını korumak için fa-şist terörünü tırmandırmakzorundadır.

AKP’nin tüm görüşmegirişimleri de uzlaşma gö-rüntüleri altında direnişibitirmek için başvuracağıteröre meşruluk zeminiyaratmak içindir. Bugünbunu herkes çok daha açıkgörmektedir.

Direniş her zaman faşizme geriadım attıracak, faşizmin politikalarınıbozacaktır, ancak hiçbir zaman fa-şizmi demokratikleştirmeyecektir.Faşizmi yıkmadan demokratikleşmeolmaz.

AKP’nin aydın, sanatçı ve taksimplatformu ile yaptığı görüşmelerdebu amaçlı yapılmış görüşmelerdir.Bu görüşmelerle halka “bakın bizsorunu çözmek istiyoruz, ama bun-ların amacı başka” diyerek faşist te-rörlerine, katliamlarına meşruluk ka-zandırmaktır. Aynı 19 Aralık katliamıöncesinde devletin yaptığı gibi...

Direniş boyunca AKP ile görüş-meler elbette yapılmalıdır. Karşılıklıpazarlıklar da yapılacak. Direnişintalepleri faşist iktidara dayatılarakfaşizme geri adımlar attırılacak. Bun-lar yapılmalıdır. Ancak bu taleplerdeuzlaşmacılıkla değil, direnişin gü-cüyle, kararlılığıyla görüşülmelidir.

Taksim Dayanışma Platformu’nunkatıldığı görüşmeler dışındaki gö-rüşmecileri doğrudan Başbakan Er-doğan kendisi belirledi. Necati Şaş-maz, Hülya Avşar gibi direnişle uzak-tan yakından ilgisi olmayan sanatçı-larla yaptığı bu görüşmelerin amacızaten belliydi. Fakat istediği sonucu

alamadığı içindir ki, Taksim Daya-nışma Platformu’nun temsilcileri ilegörüşmeyi kabul etti.

Taksim Dayanışma Platformu Er-doğan İle Görüşürken Direnişin Ru-huna Uygun Davranmamıştır!

Başbakan Erdoğan ile TaksimDayanışma Platformu’nun görüşme-sinde direnişi temsilen görüşmeyekatılan temsilciler, 4 şehit verilen,onlarca kişinin gözünü kaybettiği,15 bine yakın insanımızın yaralandığıdirenişe layık bir şekilde temsil et-memişlerdir.

Halkın ayaklanmasında en önemlinedenlerden birisi de halkın her ta-lebinin Erdoğan başta olmak üzeretüm AKP’liler tarafında küstahçaaşağılanması, halkın küçümsenmesivardı.

Başbakan Erdoğan aynı tavrınıgörüşmelerde de sürdürmüştür. Gö-rüşmeler boyunca istediğine söz ver-miş, istemediğine söz vermemiş, ho-şuna gitmeyen konuşmaları kesiptemsilcileri azarlamıştır.

Toplantının yarısında da toplantıyıterk edip çıkıp gitmiştir.

Bütün bunlara rağmen TaksimDayanışma Platformu dışarı çıktıktansonra yapılan görüşmenin "POZİ-TİF" olduğunu söylemekle yetinip

Faşizmle Uzlaşılmaz! Reformizm Uzlaşmacılıktan Vazgeçmelidir!

Faşizmi Halkın Direnişini Büyüterek Yenebiliriz!

Halktan gerçekleri gizlemeyin! Faşizm gerçeği direnişi bitirmek içinuydurulan sahte “zafer” söylemlerine izin vermez!

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

228

tüm platform bileşenleri ile bir toplantıyaptıktan sonra görüşme hakkındakikararlarını açıklayacaklarını belirtti.

Platform adına Başbakan ile gö-rüşmelere katılanlardan MimarlarOdası Başkanı Eyüp Muhcu 15Haziran tarihli Cumhuriyet'e yaptığıaçıklamada yapılan görüşmeyi şöyleanlatıyor: "Ülkenin demokratik ge-leceğine katkı sağlamak için özverilibir çaba yürüttüklerini ve 'olağanüstü'zor koşullarda geçen görşümeye kar-şın, Başbakan Erdoğan'ın Gezi Par-kı'nın park olarak kalmaya devamedeceği, yargı sürecinin bekleneceği,proje onaylansa dahi ayrıca yenidendeğerlendirme yapılabileceği nok-tasında olumlu bir tavır sergilendiğiniifade etti.

Başbakan Erdoğan'ın 4 saat gö-rüşme boyunca 'tek adam' anlayışıve 'çoğunlukla her şeyi yapma hak-kımız var' anlayışı ve tavrı sergile-diğini belirten Muhcu, Erdoğan'ıntavrı nedeniyle ortamın zaman zamançok gerginleştiğini belirterek, " Baş-bakan sanatçıların sözlerini kesti,bazısına söz vermedi. O nedenle me-deni bir şekilde tokalaşmadan ayrıldık,kendisi odayı terk etti" diye bilgiverdi. (Cumhuriyet, 15 Haziran 2013)

Uzlaşmacı, Reformistler Gerçekleri Açıklamak Yerine Sahte Zafer İlanıyla Direnişi Tasfiye Etmek İstedi

Başbakan’la yapılan görüşmedensonra Taksim Dayanışma Platfor-mu’nu oluşturan 100’e yakın örgütbir toplantı yaptı. Görüşmeye katılantemsilciler Başbakan’la yapılan gö-rüşmeyi Pozitif olarak ilan etmişlerdi.

Ancak toplantıda anlattıkları tablotam tersiydi.

Başbakan Erdoğan, sadece “mah-keme kararını bekleyelim” demişve ardından polise yapılan şiddetgörüntülerini izletmiş. Polisin öldür-düğü 4 kişinin adını bile anmamış.Her gün ülkenin dört bir yanında es-tirilen polis teröründen hiç bahset-memiş. Heyet adına gelenleri fırça-layıp durmuş.

Kesin bir dille, Taksim, KızılayMeydanları’nı açmayacaklarını, göz-altıları bırakmayacaklarını söylemiş.

Taksim’deki kitle dağıtılmazsa“hemen müdahale talimatı verece-ğini...”

Özetle Erdoğan, yukarıda Çerke-zoğlu’nun anlatımlarından da aktar-dığımız gibi heyettekileri küstahçaazarlamaya, aşağılamaya devam et-miştir.

Heyettekilere “dışarı çıktığınızdagençlere parktan çekilin çağrısı ya-pın” diye görev vermiştir.

Heyettekiler “biz böyle bir çağrıyapamayız, buna yetkili değiliz” ce-vabını verince Erdoğan ‘çıldırmış’hiddetle ayağa kalkmış, bağırmış ça-ğırmış, “çevre deyip duruyorsunuz,yeter artık” deyip toplantıyı terketmiş.

Erdoğan’ın bu küstahlığına, halkıaşağılayan yaklaşımlarına halkımızülkenin dört bir yanında “yeter artık”deyip ayaklanmıştır. Halkımız ülkenindört bir yanında günlerdir onurlu birdireniş sergilemektedir.

Erdoğan ile görüşme yapan tem-silciler direnişin özüne uygun birtavır sergilememişlerdir. Reformist,uzlaşmacı, teslimiyetçi tavırlarındandolayı Erdoğan’dan fırçayı yiyip çık-mışlardır.

Sadece Erdoğan değil, Kültür Ba-kanı da, “sizin yüzünüzden büyüdü,parka gitmeseydiniz bu kadar büyü-mezdi” diye sanatçıları fırçalamış.

Bütün bunlar yaşanırken bir dışarıçıkıp görüşmeyi “pozitif” olarak de-ğerlendirmek halkı kandırmak değilsenedir?

Gerçekler böyle iken bir de bun-dan “zafer” çıkartmak tam da refor-mizme uygun bir tavırdır.

Reformistler hiçbir zaman bir di-renişi sonuna kadar götüremez. Düş-manla karşı karşıya gelindiği anda,direnşi bedel ödemeyi gerektirdiğindeilk yaptıkları şey yan çizmektir.

Reformizmin faşizmi geriletmek,yenmek gibi bir derdi yoktur. Reklampeşindedirler. Ne kadar reklamlarınıyaparlarsa o kadar kardır.

Uzlaşmacılıklarını, teslimiyetçi-liklerini, direniş kırıcılıklarını açık-lamak için sahte zaferler ilan ederler.

Erdoğan’dan fırçayı yiyip çıktıktansonra da yaptıkları aynı oldu. Ye-dikleri fırçanın üstünü örtmenin vedirenişi bitirmenin yolunu sahte zaferilanında buldular.

EMEP, HDK, BDP, ÖDP, ESP,DİSK, TMMOB gibi örgütler baştaolmak üzere tüm reformistler “GeziParkı’ndaki direnişi “hükümet geriadım attı. Zafer ilan edelim. BirZafer kutlaması yapalım, tek ça-dırlık nöbete düşürelim” diye ısrarettiler.

Birçok örgüt reformizmin bu öne-risini destekledi.

Biz itiraz ettik, “siz buna kararveremezsiniz. Başbakanla görüş-

Direnişin başından beri reformizimve küçük burjuva kesimler “itidal”çağrıları yapmaya başladı.

Peki kime bu çağrılar? Neden hephalk direndiği zaman yapılıyor bu çağ-rılar? Niye halka yapılıyor? Gezi Par-kı’nda halk mı polise saldırdı? Ya dahalk durduk yere sağa sola mı saldırdı?

Hayır! Halk ne zaman devletin fa-şist terörüne karşı direnişe geçse,teslim olmasa, halka “itidal” çağrılarıyapılır.

Oysa aylardır devlet halka karşı

tam bir savaş açmış. Bütün Türkiye’yigaz odasına çevirmiş. Devletin terörünükınayan tek bir açıklama yapılmaz.Devletin terör estirmesi, halkı gazaboğması meşru görülür. Meşru gö-rülmeyen halkın direnişidir.

İtidal çağrıları da özünde halkadirenmeyin demektir. Halkın direnişineitidal çağrıları yapmak faşizme güçvermektir. Eğer gerçekten birşey yap-mak istiyorsanız, halka itidal çağrılarıyapmak yerine faşizmin terörünü kı-nayın. Mahkum edin.

HALKA İTİDAL ÇAĞRILARI FAŞİST TERÖREKARŞI DİRENMEYİN DEMEKTİR!

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

229

meyi tüm açıklığıyla halka açıkla-malısınız” dedik... Hemen “saldırıolur” diye itiraz ettiler.

Reformizmin amacı sahte bir zaferilan ederek direnişi tasfiye etmekti.Aksi durumda direnş AKP’nin tümtehditlerine rağmen direniş, militan-laşarak ve kitleselleşerek daha dabüyüyordu.

Direnişin büyümesi ise faşizmleçatışmayı ve daha büyük bedellerigöze almayı gerektiriyordu. Refor-mizm bu bedelleri göze alamadığıiçin bir an önce sahte zaferler ilanederek direnişi bitirmek istedi.

Başbakanla yapılan görüşmelerhalktan gizlendi ve sanki bir anlaş-maya varıldı gibi hava yaratılmakistendi.

Yıllardır “Bu Halktan Adam Olmaz” Diyerek Kendi Teslimiyetçiliklerini Halkın Üstüne Yıkan Reformiz Ayaklanan Halkın Öfkesinden Korktu

Halka güvenin, halktan korkma-yın. AKP faşizmini uzlaşarak değil,ancak halkın birleşik mücadelesiyleyenebiliriz.

Siz uzlaşmak isteseniz de faşizmuzlaşmayacaktır. Faşizm, iktidarınadestek vermeyen halkın her kesiminedüşmandır.

20 gündür büyük bedellerle sürendirenişin kaderini uzlaşmacı, tesli-miyetçi reformizm belirleyemezdi.

Taksim Dayanışma Platformu’nunuzlaşmacı, teslimiyetçi tavrına karşıgerçekleri Gezi Parkı’ndaki kitleyeaçıkladık.

Direnişin geleceği hakkında kararvermek için 7 ayrı forum yapıldı.

Bu toplantılarda, bütün reformist-ler uzlaşmacı, teslimiyetçi tavırla-rından dolayı kitleler tarafından şid-detle eleştirildi. Reformizm ağzınıaçamadı, halkın karşısında ezildiler.

Yaklaşık 4-5 bin kişinin katıldığı7 ayrı formdan çıkan ortak karar“somut hiç bir kazanım olmadığıtalepler kabul edilene kadar aynendirenişe devam etmemiz gerektiği”

oldu. Ancak TMMOB,TTB, KESK,

DİSK, TKP, ÖDP, BDP, EMEP, EHP,HDK gibi örgütler “direnişin artıkgerilemeye başladığını, bunun içinyeni bir biçim vermek gerektiğini,polisin parka girmesiyle kıyım vebir yenilgi olacağını, ortada bir ka-zanım olduğunu, bunu kaybetmemekgerektiğini söyleyip direnişi “tek birçadır kurup diğer çadırları kapatıpsiyasetlerin tek bir çadırda kalıpnöbet sistemine geçilmesini” öner-diler.

Reformizmin bu önerileri de ba-ğımsızlar ve forum temsilcileri tara-fından büyük bir tepkiyle karşılandı.

Toplantı 8,5 saat sürdü. 20:00 dabaşladı, sabaha karşı 04:30 da bitti.

Basın metninde 15 Haziran’dansonuç "NÖBETE GEÇİYORUZ"TERİMİ BÜYÜK TEPKİ ALDI.

"Nöbete devam ediyoruz" diyedeğiştirilmesi karara bağlandı. Ancakdüzelttik diye getirilen metinde yineaynı terim geçince tekrar tartışıldıve düzeltildi.

AKP’nin hiç bir konuda geri adımatmadığı, tehditlere, halkı aşağılamayadevam ettiği ve Gezi Parkı’ndakitüm kitleyle eylemlerin sürdürülmesiyönende karar alınması yönünde çabasarfetmemize rağmen Reformizmsözde faşizmin saldırısından kurtul-mak için direnişin dağıtılıp temsilibir çadırla sürdürülmesi yönünde ka-rar aldılar. Daha sonrada Taksim Da-

yanışma Platformu adına yapılanaçıklamada, "Bugünden itibarentüm yurda ve hatta dünyaya yayılanmücadelemizden gelen dinamizmleve gücümüzle ülkemizde yaşananher türlü haksızlığa ve mağduriyetekarşı direnişi devam ettireceğiz" de-nildi.

Ancak buna rağmen faşizm sal-dırmaktan geri durmadı. Gezi Parkı’napervasızca saldırdı.

Oligarşinin saldırısı üzerine halktüm ülke çapında üçüncü kez ayak-landı. Cuma akşamı polis ve Jandar-ma’nın birlikte yaptığı saldırıya karşı15 Haziran Cuma günü akşam baş-layan ayaklanma Pazartesi sabahınilk ışıklarına kadar kesintisiz sürdü.

AKP halka karşı terör estirmeye,halk faşizme karşı direnmeye devamediyor.

Sonuç olarak; 1- Kendisi gibi düşünmeyen halkı

düşman olarak gören AKP, iktidarınıkorumak için halka karşı faşist terö-rünü daha fazla tırmandırmak zo-rundadır.

2- Reformist politikalarla, faşizmleuzlaşılmaz. Faşizm iktidarına hizmetetmeyen her kesimi yok etmek içinsaldırmaya devam edecektir.

3- Faşizmle uzlaşılmaz, faşizmiyıkmalıyız.

4- Faşizmi yıkmak için faşizmekarşı olan tüm halk güçlerini birleş-tirmeliyiz.

“... Taksim Gezi Parkı direnişçilerive Taksim Dayanışması olarak busüreç boyunca öğrendiğimiz en önemlişey mücadelenin zaman ve mekanlasınırlandırılamayacağı ve bundan sonrada hayatın, kentin ve ülkenin hermetre karesinde ve her anında devamedeceğidir.

Direnişimizin 18. gününde 15 Ha-ziran cumartesi günü içindeki tümcanlılar ile beraber parkımız ve ken-timiz, ağaçlarımız, yaşam alanlarımız,özel yaşamımız, özgürlüklerimiz ve

geleceğimiz için Taksim Dayanışmasıolarak nöbete devam ediyoruz. Ta-leplerimizin takipçisi olmaya devamedeceğiz. Bu direniş, Taksim Daya-nışmasının kolektif iradesinin yansı-ması ve bütünlüklü bir mücadeleninortak bayrağı olacaktır. Bugünden iti-baren tüm yurda ve hatta dünyayayayılan mücadelemizden gelen dina-mizmle ve gücümüzle ülkemizde ya-şanan her türlü haksızlığa ve mağdu-riyete karşı direnişi devam ettireceğiz.Şu anda 18 gün öncesine oranla çokdaha güçlü, örgütlü ve umutluyuz."

TAKSİM DAYANIŞMA PLATFORMU’NUNDİRENİŞİ TASFİYE AÇIKLAMASINDAN

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

330

Gezi Parkı’ında süren direniş bo-yunca burjuva basının direniş hak-kında olumlu bir şey yazacak olanköşe yazarları ve küçük burjuva ay-dınlar direnişin “partiler üstü” olduğu,tamamen “örgütsüz gençler” tara-fından yapıldığı, hatta hayatlarındadaha önce hiçbir eyleme katılma-dıkları, “masum gençler” olduğu,“şiddetten uzak, barışçıl” bir eylemyaptıkları üzerine methiyeler dizdi.Direnişin meşruluğunun, bu denlisahiplenilmesinin de bu özellikle-rinden kaynaklandığı, marjinal, illegalgruplarla aralarında çizgi koymalarıgerektiği sıkça vurgulandı.

Direnişi sahiplenmenin yolu sankiönce onun örgütsüz olduğunu, oradakigençlerin “apolitik” olduklarını is-patlamaktan geçiyordu. Bunu sözdesolcu demokrat olan aydınlar da söy-lüyordu. Örgütsüz olmak meziyetmi?

Kara cahil bir insan bile bilir ki,örgütsüzlük güçsüzlüktür. Halkımız“birlikten kuvvet doğar” der. “Birelin nesi var, iki elin sesi var” der.Birlik olmak güç olmaktır. Birlik ol-mak örgütlenmektir. Örgütsüz olma-nın nesini övüyorsunuz? Kime neyiispatlamaya çalışıyorsunuz?

Halkın Örgütlü Olmasından Neden Korkuyorsunuz?

Evet, neden korkuyorsunuz halkınörgütlü olmasından?

Hepiniz de bal gibi biliyorsunuzki Gezi Parkı’nda AVM’ye karşıçadır nöbetiyle başlayan eylem, dev-letin 31 Mayıs sabaha karşı yaptığısaldırıyla ülkenin dört bir yanına ya-yılan halk ayaklanmasına dönüşm-üştür.

Taksim’deki, Gezi Parkı’ndakion binler ne AVM için, ne de kesile-cek üç beş ağaç için değildir. 4 insa-

nımız katledildi. Onlarcası gözünükaybetti, 10 binin üzerinde insanımızpolisin cop ve gaz bombalarındanyaralandı. Bizim köşe yazarlarımızve küçükburjuva aydınımız on bin-lerin “örgütsüz” olduğunu, büyükçoğunluğunu hiçbir partiye üye ol-madıklarını, bir grup gencin çevreiçin yaptıkları eylem olduğunu is-patlamaya çalışıyorlar.

Birincisi; Gezi Parkı’nda dire-nenler sadece gençlerden oluşmuyor.7’den 70’e binlerce insanımız vardıGezi Parkı’nda. Her kesimden halkvardı.

İkincisi; Gezi Parkı’nda eylemyapan hiç kimse apolitik değildir.AKP’nin onca tehdit, saldırı, terörünerağmen geceli gündüzlü günlerdirdirenmek politikanın en bilinçli ya-pılanıdır. Politika yapmak da burjuvapartilerinden birine üye olmaya in-dirgeniyor. Politika yapmak düzenpartilerine üye olmak değil, faşizmekarşı direnmektir.

Üçüncüsü; Gezi Parkı’nda ya dabütün ülke çapında ayaklanan halkınönemli bir bölümü örgütsüz ve ilkkez bir eyleme de katılıyor olabilir.Ancak gerek Gezi Parkı’nda gerekseülke çapında yapılan eylemlerin içindeonlarca örgüt var. Örgütlü insanlarvar. Ve ayaklanma Türkiye sosyalistdevrimci hareketinin mirası üzerindeyükselmektedir. Türkiye devrimci

hareketinin yönlendiriciliğinde ge-lişmiştir.

Peki sizin korkunuz neden? Halkınörgütlü olmasından, sol, sosyalist,devrimci örgütlerle birlikte hareketetmelerinden neden korkuyorsunuz?Gezi Parkı’ndakilerin örgütsüz kitlelerolduğunu ispatlayarak kime neyi ka-nıtlayacaksınız?

Yıllardır yaptığınız örgüt düş-manlığının çökmesinden mi korku-yorsunuz.

Yıllardır yaptığınız örgüt düş-manlığınızın ne kadar haklı olduğunumu ispatlamaya çalışıyorsunuz?

Halkın örgütlü olmasından nedenkorkuyorsunuz?

“Örgütlü Olmaya” Karşıiseniz; Tepeden TırnağaÖrgütlü Olan BurjuvaziyeNeden Sesiniz Çıkmıyor?

Küçük burjuva aydınlar tarafındanörgütsüzlük adeta kutsanıyor. Bunlarbir de “sol”da duran aydınlardır. “Bi-reyin özgürlüğü” deniyor. Gezi ey-leminin bu kadar sahiplenilmesinintemelinde de direnişin “örgütsüz”olmasına, “özgür bireylerin kendili-ğinden twitter üzerinden örgütlen-mesine” bağlıyorlar. Böylece ideo-lojik, devrimci bir örgütlülüğün ön-cülüğü olmadan da hak alma müca-delesinin verilebileceğini kanıtlamaya

“Gezi Parkı’ndakiler Örgütsüzler”miş... Halkın Örgütlü Olmasından Neden Korkuyorsunuz?

ÖRGÜTSÜZLÜK MEZİYET Mİ?

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

31

çalışıyorlar.Örgütlülüğü yadsıyan her türlü

söylem sadece ve sadece faşist AKPiktidarına yaramaktadır.

Ki, örgütsüzlüğü savunan bu ke-simlerin örgüt düşmanlığının teme-linde düzenin yıllardır yaptığı örgütdüşmanlığı vardır.

Örgüt düşmanlıkları halkın ör-gütlüklüklerinedir.

Bu kesimler tepeden tırnağa ör-gütlü olan devlete seslerini çıkart-mazlar. Burjuvazinin örgütlenmediğialan yoktur. Ama Gezi Parkı’nda ör-gütsüzlüğü kutsayan kesimler aslaegemenlerin örgütlenmesine karşıdeğildirler.

Bugüne kadar TÜSİAD’a, MÜ-SİAD’a, düzenin STK’larına karşıçıktıkları asla görülmemiştir. DüzeninSTK’ları içinde yer almayı “çağdaş-lık” olarak görüyorlar.

Ancak halkın örgütlülüklerine,devrimci örgütlere gelince örgüt düş-manı kesiliyorlar. Örgütlülüğün bi-reyin gelişiminin önündeki engel ol-duğu propagandasını yaparlar...

Örgüt Düşmanlığının Altında Yatan Devrim Korkusu ve Düzene Yaranmaktır!

Örgüt düşmanlığı yapanların asılkorkusu devrim korkusudur. Devrimeolan inançsızlıklarıdır.

Düzene kendilerini ispatlama ça-balarıdır.

Ancak bu koşullarda demokratikbir faaliyetin, hak alma mücadelesininiçinde yer alabiliyorlar.

Gezi Parkı’nda direnişin yanındayer alabilmek için önce oranın ör-gütsüz olduğunu, partiler üstü, apolitikgençlerden oluştuğunu, şiddetle ara-larına mesafe çektiklerini, “masum”barışçıl olduklarını ispatlamaya ça-lıştılar. Oranın örgütsüz olduğunuispatlayabildikleri oranda direnişi sa-hiplenmişlerdir. Onun için direnişboyunca örgütsüz sivil toplumcu ke-simlerden gruplar yaratmaya çalıştılar.Örgütsüzlüğü savunanların propa-

gandasını yapmışlardır. “Şiddetle ara-larına mesafe koyan gençler” diyerekonları öne çıkartmışlardır.

Oysa Türkiye çapında yüz binlerinalanlara çıktığı bir halk ayaklanmasıvardır. Mesele Gezi Parkı’ndakiAVM’den, üç-beş ağaçtan çıkıp AKPfaşizmine karşı ayaklanmaya dö-nüşmüştür. Küçük burjuva aydınlar,reformist düzen içi kesimler hala ba-rışçıl eylemlerden, Gezi Parkı’daki-lerin örgütsüzlüğünden bahsettiler.

Örgütsüz Olmak Meziyet Değildir!

Halkın örgütlü olması düzenin enbüyük korsusudur. Çünkü örgütlülükgüç olmak demektir. Düzen de, halkınörgütlenip güç olmasından korkmak-tadır. Çünkü halk, milyonlarcadır.Örgütlendiğinde milyonlarca insanınörgütlü gücü karşısında bir avuç iş-birlikçi oligarşi ve onların uşaklarıolacaktır. Onun için egemenler halkınörgütlenmesini istemezler.

Halk örgütlenip güç olduğundaegemenler halkı o kadar kolay sö-müremeyeceklerdir. Egemenliklerinio kadar rahat sürdüremeyeklerdir.

Onun için egemenler kendileritepeden tırnağa örgütlenirken halkınen küçük bir örgütlülüğünden kor-karlar. 24 saat derneklerinin kapıla-rında polis bekletirler. Örgütlü biradamın peşine polis takıp adım adımizletirler. Bu düzenin yasalarıyla faa-liyet göstermelerine rağmen üç-beşayda bir derneklerin, sendikalarınkapıları kırılarak basılır.

Onun için bu düzen özellikle 12Eylül faşist darbesinden sonra örgütkorkusu yaratmıştır. Örgüt kelimesihalkın beynine “öcü” gibi yerleşti-rilmiştir.

Örgütlü olanların başına gelenlerhalkı sindirmenin, korkutmanın aracıolarak kullanıldı ve hala kullanıl-maktadır.

Bugün anti-örgüt propagandasıyapan küçük burjuva aydın kesimlerinbüyük çoğunluğunun “solcu” olmasıbundandır.

Geçmişte örgütlü bir mücadele

içinde yer alan faşizmin terörü kar-şısında korkup kaçanlardır bunlar.Davasını, düşüncelerini terk edip dü-zene sığınanlardır bunlar.

Onun içindir ki bu kesimler enmeşru bir hak alma mücadelesinidesteklerken bile önce örgütlülüğeküfretmek zorunda hissediyorlar ken-dilerini. Yıllardır düzene dönüşlerinide örgüte, örgütlülüğe küfrederekmeşrulaştırmaya çalışmışlardır.

Örgüt Düşmanlığı Yapmak Faşizme Güç Vermektir! Faşizmin Saldırılarına Zemin Sunmaktır!

Niyetler ne olursa olsun. Faşizmlehalk arasındaki savaşta ortada biryer yoktur. Gezi Parkı eylemiylehalk ayaklanmasına dönüşen olaylarhalkımızın 10 yılı aşkın zamandırsüren AKP’nin zulmüne karşı birpatlamasıdır.

AKP on yıllık iktidarı boyuncadevrimcilere karşı her türlü terörüuygularken halkı da yalanla, riyayla,demagojilerle aldatmıştır.

Halkımız artık AKP’nin yalanla-rına kanmıyor. AKP şimdi sadecekendi oy tabanını kemikleştirecekpolitikalarla ayakta durmaya çalışıyor.

Özellikle 2013 1 Mayıs’ıyla bir-likte halka karşı açık bir savaş ilanetmiştir. Halkın hemen her kesiminedüşmanca saldırmaktadır.

Bugün saflar daha keskinleşmiştir.AKP, kendi oy tabanı dışındaki her-kesi düşman olarak görüyor.

Bu durumda ortada bir yer yokturartık. Yaptığınız her faliyet, ağzınızdançıkan her kelime ya faşizme hizmeteder ya halkın mücadelesine.

Örgütsüzlüğü savunmak, halkındüzen karşısında güç olmasını iste-memektir. Halkın faşizm karşısındagüç olmasını istememektir. İddia edildiği gibi bu ayaklan-

manın en büyük eksikliği örgütlükesimleri zayıflığıdır. Ayaklanan mil-yonlara yeteri kadar önderlik yapa-mamasıdır.

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

332

Örgütsüzlüğe dizilen övgüler so-nuçta AKP faşizminin saldırılarınazemin hazırlamıştır.

Düşmanın saldırıları küçük bur-juva aydınların ve burjuva köşe ya-zarlarının yaratmaya çalıştığı “ör-gütsüz”, “tarafsız” demagojisi üze-rinden olmuştur.

Burada niyetler önemli değildir.Biz şunu da biliyoruz ki, faşizmekarşı halkın ayaklanması küçük bur-juva aydınlar dahil tüm halk kesimleriiçin büyüt bir umut olmuştur. Faşizmekarşı direnilecebileceğini göstermiştir.Halkın gücünün karşısında hiçbirgüç duramaz.

Ancak tek başına niyetler yeterlideğil. Devrimci olmayan, faşizminkarşısında bedeller ödeyerek diren-meyi, bedel ödemeyi göze alama-yanlar kararsız, reformist politikala-rıyla düzene hizmet edeceklerdir.

Gezi Parkı’nda övgüler dizilenörgütsüzlük, “şiddeti yadsıyan, barışçıleylem” diyerek faşizme karşı direnişiyadsıyan politikalar halkın mücade-lesine, devrime değil düzene hizmetetmiştir.

Bu konuda faşizmin karşısındaolduğundan, direnişi desteklediğindenkuşkumuz olmayan Ece Temelku-ran’ın şu sözleri çarpıcı bir örnektir.

Gezi Parkı’ndaki direniş ilk gün-lerinde direniş üzerine Birgün gaze-tesinde yazdığı 3 Haziran tarihli "GeziDirenişi ne oldu? Neden oldu? Neolacak?" yazısında diyorki Ece Te-melkuran: “Hemen yapılması gerekenşu: Bir temsiliyet oluşturmaya baş-lanmalı. Bu, hem provokasyonlara,hem dezenformasyona, hem de ey-lemliliğin bir siyaset tarafından elegeçirilmesine karşı kesinlikle gerekli.Tahrir'de bu yapılamadığı için hareketMüslüman Kardeşler tarafından elegeçirilmişti. Tunus'ta da aynı şey oldu.Dolayısıyla başından beri Gezi Parkıdirenişinde olan bağımsız kişilerdenbir temsiliyet oluşturulmalı.”

Temelkuran’ın bağımsız kişilerdenkastı burjuvazinin öne çıkarttığı med-yatik örgütsüz kişilerdir.

Ece Temelkuran gibi, halkı etki-

leyebilecek birçok insan “bağımsızkişiler” propagandası yaptı. İktidar da bu fırsatı iyi değerlen-

direrek direnen kitlenin içine nifaktohumları ekti. Devrimcileri ve halkıbirbirinden koparmak için uğraştı.

Direnen yüz binlerin AKP faşizmineolan öfkesi, kini “marjinaller”, “yasadışıgruplar” ve “örgütsüz, iyi niyetli çevreciçocuklar” demagojisiyle maskelen-meye çalışıldı. Burjuva medya “barışçılgöstericileri” “makul”, “masum” gös-terirken Gezi Parkı’nın hemen ötesindeİstanbul’un birçok mahallesinde veAnadolu’da birçok ilde polisin halkı-mıza karşı uyguladığı terörün üstü ör-tüldü. Halkın faşizme karşı direnişigayri meşru gösterildi.

Yüz binlerin ayaklanması “örgütdüşmanlığı” üzerinden mahkum edil-meye çalışıldı. Polis saldırılarındadört insanımız katledildi, 10 bininüzerinde insanımız yaralandı, onlarcainsanımız gözünü kaybetti, kafasıkolu kırıldı. Gezi Parkı’nda medyaaracılığıyla yaratılmaya çalışılan “ör-gütsüzlük” havasıyla halkın meşrudirenişi mahkum edilmeye çalışıldı.

Yüz binlerin ayaklanması sıradanbir protestoya indirgenmeye çalışıldı.

“Marjinal gruplar, provokatörlervar, bağımsız bireylerin çevre ta-leplerini saptırıyorlar…” 11 Haziransabahı “Gezi Parkı eylemcilerinedeğil, marjinal gruplara müdahaleediyoruz” demagojileriyle deAKM’deki pankartları indirip Tak-sim’i polis zoruyla zaptettiler. VeAKP’nin görüşmeci listesindeki“Hayko Bağdat” isimli “bağımsız”polis aracından kitleye direnmemeçağrısı yaptı. İşte “bağımsız temsi-liyetçilik” fantezisinin ve örgüt düş-manlığının somut sonucu budur. “Ba-ğımsız temsilciler” propagandası, di-renişin içinde AKP insiyatifi yarat-mıştır.

Sonuç olarak Gezi Parkı’nda on-larca örneği yaşandı.

Kimse bağımsız olamaz. Bilinçliya da bilinçsiz ya iktidardan yanadırya da halktan yanadır. Örgütsüzlüğütercih edenler de iktidarın objektifdestekçi gücü durumundadır.

Politik olarak da, sınıflar müca-delesinde çelişkiler ne kadar derin-leşirse saflar da o denli keskinleşir.Arada bir yer yoktur, yaptığınız hereylem, söylediğiniz her söz ya faşizmehizmet eder ya devrime...

Faşizme karşı net olmama, re-formist, oportünist politikaların, ta-vırların da son tahlilde düzene hizmetettiği safların keskinleştiği böylesisüreçlerde ortaya çıkar.

Özetlersek; 1- Örgütsüzlük meziyet değildir.

Faşizmin karşısında ancak örgütle-nerek bir güç oluruz.

2- Örgütsüzlüğü savunan her dü-şünce düzene hizmet eder.

3- Küçük burjuvazinin örgüt düş-manlığının temelinde devrim düş-manlığı ve düzene yaranma çabasıvardır.

4- Küçük burjuvazi halkın örgüt-süzlüğünü yüceltirken tepeden tırnağaörgütlü olan burjuvazinin örgütlülü-ğünü kutsar.

5- Halkın örgütlenmesini isteme-yenler ve halkı örgütsüz bırakanlarburjuvazidir. Çünkü halk örgütlüolursa burjuvazi halkı istediği gibisömüremez.

6- Gezi Parkı dahil tüm ülke ça-pındaki halk ayaklanmasına devrim-ciler bire bir müdahale edip önderlikyapamasa da, devrimcilerin yarattığıgeleneği, devrimci değerleri ideolojikve pratik önderlik yapmıştır. Halkdevrimcilerin onyıllardır faşist dev-letin terörüne karşı taşla, sopayla,barikatlarla direndiği gibi direnmiş-ti.

7- Milyonlar nezdinde devrimci-lerin direniş çizgisi meşrulaşmıştır.Açlığın, yoksulluğun, işsizliğin hatsafhada olduğu, zulmün halkı isyannoktasına getirdiği günümüzde, dü-zeni hala ayakta tutan halkın örgüt-süzlüğüdür. Düzen faşist terörününyanında esas olarak da halkı örgüt-süzleştirerek yönetmektedir.

8- Bize düşen görev halkı örgüt-lemektir. MİLYONLARI ÖRGÜT-LEYECEĞİZ sloganımız önümüz-deki en somut görevimizdir.

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

333

Sevgili Devrimci Okul OkurlarıMerhaba,

Düzen halkın örgütlü bir yaşamsürmesini istemez. Bunun gerçek-leşmesi halinde sömürü ve zulüm dü-zeninin ayakta duramayacağını bilir.Aralıksız olarak örgütlenmelere sal-dırır, operasyonlar yapar, hedef gös-terir, tutuklar, tecrit etmeye çalışır.

Düzenin her fırsatta saldırdığı ör-gütlü yaşamımızı ele alacağız.

Örgütlü YaşamakBüyük Bir AileOlabilmektir

Aile içinde sevinçler de üzün-tülerde aile fertlerinin ortak duy-gusu haline gelir. Bir sorun ya-şandığında, zorlukla karşılaşıldı-ğında o durumu aşmak için tümaile kenetlenir, seferber olur.

Biz de çoğu zaman örgütlülü-ğümüzü "Büyük Ailemiz" olarak ifa-de ederiz. Bu kavramla paylaşımı, fe-dakarlığı, ortak ruh halini, duyulan gü-veni anlatırız.

Aileyi aile yapan yaşanan zorluklar,sıkıntılar, güzellikler ya da gelecekgüzel günlere duyulan özlemdir.

Büyük ailemizle bedeller, tutsak-lıklar, şehitliklere rağmen devriminancımızla, emeğimizle yarattığı-mız değerler, örgütlenmeler ve kaza-nılan zaferlerle geleceğe yürürüz.

Büyük bir ailenin ferdi olarak bü-yük idealleri paylaşan insanlarımız,emeğiyle yaşamına anlam katar. Ör-gütlü yaşamın yarattığı motivasyon,"biz" olma güveni işkenceler, tutsak-lıklar, tehditler pahasına örgütlü ya-şamakta ısrarın kaynaklarındandır.

Örgütlü Yaşamın Harcıİdeoloji, Program veHedeflerdir

Örgütlü yaşamın niteliğini, o ya-

şama yön veren, şekillen-diren örgütün ideolojisi,programı ve hedefleri be-lirler.

Devrimci hareketin or-taya koyduğu çizgi; sayı-sız değeri, her insanda

somutlanabilen cüreti, militan direnişçizgisini ve feda kültürünü yarat-mıştır. Tüm bunlar ideolojik netliğin,iktidar perspektifinin, bedel ödeme veödetme kararlılığının sonucudur.

Örgütlü yaşam örgütün ve örgütüyaratan insanların iddiası ile nitelik ka-zanır. Ortaya konan program, somuthedefler ve hedeflere ulaşmadaki ıs-rar insanları harekete geçirir.

Devrim iddiası ve son bulmayan

ısrar örgütlü yaşamı paylaşan her in-sanı dönüştürme güç ve iradesini deyaratır.

Harcını devrimci ideolojimizlekardığımız örgütlü yaşamımız böylece

düzenin korkusunu büyütecek dev-rimcilerin yetiştiği bir okul haline ge-lir.

Örgütlü yaşamın harcı devrimciideolojimizdir, Marksizm-Leninizm-dir.

Örgütlü yaşam doğası gereği sü-rekli olarak mücadelenin herhangi biryerinde emek vermeyi gerektirir.

Bu her tür iş olabilir. Nasıl olur-sa olsun bir plan ve bir hedef doğ-rultusunda sürekli bir emek ve çabaiçinde olmak demektir.

Pratik içinde öğrenen, öğrendiği-ni tekrar teoriye dönüştüren; üreten veemeğin en yüce değer olduğunu busüreç içinde kavrayan insanlarımız ge-lişmeye devam eder.

Örgütlü yaşam sosyalizmin te-mellerinin bugünden atılmasıdır.Üretim ve tüketimde, paylaşımda,fedakarlıkta, sosyalist yeni-insanayakışır örneklerin yaratılmasınsağlar.

İnsanlara ÇıkarlarınınÖrgütlü YaşamaktaOlduğu Gösterebilmeliyiz

Devrimci örgütlenme oluştu-rulma amacı gereği dışa kapalı, ken-di içine kapalı bir yapı olamaz. Halkkitlelerini giderek daha fazla kucak-laması mücadelenin doğası gereğidir.

Devrim hedefine yaklaşmak içinörgütlü yaşamı, genişletmek zorundaolduğumuz gibi; örgütlü yaşamı dahanitelikli hale getirebilmek için degeniş kesimlere ulaşabilmeliyiz.

Peki insanlar, örgütlü yaşama na-sıl dahil edeceğiz?

Öncelikle tüm faaliyetlere katıl-malarının insanların kendi çıkarlarıgereği olduğunu kavratabilmeliyiz.

Halkın en temel çelişkilerini ör-gütleyebilmeli, somut taleplerini dilegetirmeliyiz.

Halk komiteleri, meclisler, halkınkarar alma ve örgütlenme araçlarıdır.

Kendi hakları ve özgürlükleri içinmücadele etmeyi, bu mücadeleyi ik-tidar hedefi ile birleştirmeyi öğrenir-ler.

Sorunlarını devrimcilerle beraberçözmek, yaşamını paylaşmak, örgüt-

Ders: ÖrgütlüYaşamak

ÖRGÜTLÜYAŞAMAK DÜZEN

KARŞISINDAGÜÇ OLMAKTIR

Örgütlü olmak; “yaşamı,düşüncesi, pratiğiyleörgütle bütünleşmek

gerektiğinde örgüt gibidavranabilmekti”

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

34

lü yaşam ile bütünleşmek böyle müm-kün olacaktır.

Halk olumlu sonuçları görüp ya-şadıkça devrimcileri önerilerine, gö-rüş ve eleştirlerine daha fazla değervermeye başlar.

Örgütlü Yaşam BireyiDeğil Bireyciliği Öldürür

"Birey olmayı başaramadık" di-yenlerin özünde savundukları şeybirey olmak değil bireyci olmaktır.İkisi birbirinden farklıdır ve bireyci-liğe örgütlü yaşamda yer yoktur.

Örgütlü yaşam bireye hakettiği de-ğeri ve niteliği kazandırır. Özgür bi-rey örgütlü yaşamın ürünüdür.

Kendi sınıfının bilincinde olan, çı-karının gereği olarak kendi sınıf örgü-tünün içinde, kendi sınıf kardeşleriyleortak davalarına omuz verenler bu mü-cadele içinde yeni bir kişilik kazanırlar.

Örgütlü yaşam içinde birey, sos-yalist bir birey haline gelir. Zorunlu-lukları kavrar, kendi kurtuluşunun top-lumsal kurtuluştan geçtiğinin bilincinevarır ve bu uğurda mücadeleye katı-lır. Kendisini sosyalist ilişkilerin yönverdiği örgütlenmeler içinde tanımlar.Sosyalist ideolojiye göre şekil alır buşekillenmeye gönüllü ve bilinçli ola-rak dahil olur.

Tüm bunlar bireyin yok edilme sü-reci değil, nitelik kazanmasıdır. Ne is-tediğini ve bunu nasıl elde edeceği-

ni bilen kendine güvenen insanlar mü-cadele içinde yaratılır.

Örgütlü YaşamKolektivizm İle Gelişir

Kolektivizmle örgütlü yaşamdabağlar güçlendirilir. Örgütsel çalış-mada, eğitimde, eylemde, sorun çöz-mede, politika üretmede en iyi sonu-cu olmamızı sağlar.

Aynı anda pek çok işin yürütüle-bilmesi, kampanyaların, eylemlerineğitim çalışmalarının, kitle çalışma-sının, yayın faaliyetinin, silahlı mü-cadelenin gelişmesi kollektif çalış-manın sonucudur.

Kolektivizm birlik ruhu yaratır. Bir olmak, dayanışma ve paylaş-

manın güzelliğini yaşamak örgütlü ya-şama mümkündür.

Kolektif yaşamak sosyalist ideo-lojinin de gereğidir. Kolektivizm ör-gütlü yaşamı yenilmez ve güçlü kılar;morali, çoşkuyu, dinamizmi yaratır.Ortak iş yapmanın, en ufak işte bir-likte sonuç olmanın değerini yaratır.

Örgütlü Yaşam ile YayınFaaliyetimiz

Düzenli yayınımız örgütlü ya-şamımızın en önemli birleştirici veeğitici güçlerinden birisidir. Bu-nun yanında örgütlülüğün sınırla-rını genişleten, organik olarak he-

nüz ulaşamadığımız insanlara ula-şarak örgütleyendir.

İdeolojik ve politik yönlendirme-siyle, eğitim yazıları ile sürecin ihti-yaçlarını, güncel taktiği ve atılacakadımları öğrenmemizi sağlar. Bununkavranmasını sağlayarak, kitlesel eği-time yön verir. Ailemizin her ferdin-de duygu ve düşünce birliği yaratır.

Halkı Örgütlü YaşamdaBirleştirebilmeliyiz

Halkı örgütlü yaşamımıza dahil et-meyi onlara karşı bir sorumluluğumuzolarak görmeliyiz. Şunu bilmeliyiz kiörgütsüz kitleler düzende yaşadıkçadeğerleri tahrip olmakta, kapitalizmkarşısında savunmasız kalmaktadır-lar. En geniş kesimleri düzenin etki-sinden kurtararak örgütlü yaşamı-mızda birleştirebilmeliyiz. Hareketi-mizin bu birleştirici gücü vardır.

Unutmamalıyız ki örgütlü yaşa-mımız ne kadar değer yaratmış olur-sa olsun insanlar örgütlülüğe kendikendilerine dahil olmayacaklar.

Belirleyici olan bizim istek veemeğimizdir.

Halkla ilgilenmek onları dönüştür-mek örgütlemek sabır ve emek gerek-tirir. Halkımıza duyduğumuz sorum-luluk ve sevgi bunu sağlayacaktır.

Sevgili okurlar haftaya başka birkonuda görüşmek üzere... Hoşça ka-lın....

Kırklareli merkezde Kakava Festivali her yıl mayıs ayı-nın son haftasında yapılıyor. Bu yılda 25 Mayıs 1 Hazirantarihleri arasında yapıldı.

Açılan standa Yürüyüş dergisi, Tavır, Yorum’un İnönüKonser DVD’si ve Boran Yayıncılık kitapları vardı. Herakşam Yorum İnönü konseri izletildi. 4 gün boyunca açıkkalan stant yeni insanlarla tanışma imkanı yarattı Festivalin

son günü olan 1 Haziran’daTaksim Gezi Parkı Direnişi’nedestek için akşam saat 18:00 deÖğretmen Evi önü AnıtPark’tan Festival alanına kadarbir yürüyüş gerçekleştirildi.Yürüyüşe 3000 kişi katıldı.

Bolu F Tipi Hapishanesi'nde, hücrelerin açıldığıhavalandırmaya yerleştirilen kameraları bahane ede-rek sil-çek temizlik malzemelerine el koyan gardiyan-lar, 13 Haziran günü devrimci tutsaklara saldırdı.

Saldırıda tutsakların kameralara ulaşmalarınıengellemek amacıyla çalınan temizlik malzemelerigeri verilmedi. Bu malzemeleri alma bahanesiyle hüc-relerdeki eşyalar dağıtılmış, devrimci tutsaklar yereyatırılarak hareket etmeleri engellenmiştir. Hapishaneidaresi bilmelidir ki, devrimci tutsaklar teslim alına-maz! Onlar ki, zulümlere baş eğmeyip hücre hücredirenenlerdir! Kamera yerleştirerek tutsaklarımızıgözetleme, izleme, dinleme çabanız boşunadır!Devrimci tutsaklara yaptığınız saldırılara son verin!

Kakava Kültür Festivalinde Stant

Devrimci Tutsaklar Teslim Alınmaz!

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

335

İŞÇİ KARDEŞLERİMİZ!

Bugüne kadar büyük bedeller ödeyerek mücadelemizlekazandığımız haklar bir bir gasp ediliyor. Haklarımızı gaspeden saldırıların başında TAŞERONLUK SİSTEMİ var.

1990’ların başından itibaren özel sektörde uygulanmayabaşlayan taşeronluk 2000’lerden sonra kamu sektöründede hızla yaygınlaşmıştır. Bugün gelinen aşamada taşeronluksistemi çalışma hayatının önemli bir kısmına hakim ol-muştur.

Taşeronluk, emperyalist tekellerin daha çok kar eldeetmek için geliştirdiği işçileri köleleştiren sömürü siste-midir. Sözde çalışma hayatını düzenleyen iş yasaları var.Ama taşeronluk sistemi hiçbir yasa, kural tanımaz. Bu ya-nıyla taşeronluk kuralsız, işçilerin köleleştirildiği, tekel-lerin azami kar elde ettiği bir çalışma sistemidir.

AKP şimdi çıkartacağı yeni yasalarla taşeronluk sis-temini çalışma hayatının tamamına hakim kılmak istiyor.

AKP, taşeron sistemiyle hizmetlerin daha yaygın vedaha hızlı halka ulaştırılacağını söylüyor. “Devlet kuru-luşlarının ağır, hantal, bürokratik işleyişlerinden dolayı hiz-met üretemediğini” savunuyor. Yalan söylüyorlar! Taşe-ron sistemine geçilmesinin nedenleri bunlar değildir.Kamu kurumlarına yatırım yapılmadığı için kamu hiz-metleri aksamaktadır.

Taşeron sisteminin dünyadaki uygulamaları esas ola-rak işçilerin kazanılmış tüm haklarının gasp edildiğigerçeğidir.

Taşeronla kaybedeceğimiz haklarımız şunlardır:

1-Patronlar kendileri iliklerine kadar örgütlenirken iş-çilerin, sendikalar başta olmak üzere, her türlü örgütlen-melerini yok etmektedir.

Bizleri iliklerimize kadar sömüren patronlara karşı bi-zim tek gücümüz birliğimiz ve örgütlülüğümüzdür. Bu-gün sesimiz çıkmıyor ya da çok cılız çıkıyorsa bunun ne-deni birlikte olamamamız yani örgütsüz oluşumuzdandır.Bunda taşeronluk sisteminin payı çok büyüktür.

Dünyadaki taşeron uygulamaları işçilerin örgütü olan

sendikalarının zayıfladığını ya da yok olduğunu göster-mektedir.

İş yerleri birçok taşeron arasında bölünerek işçilerinbir araya gelmeleri engellenmektedir. Birbirlerini dahigörmeyen işçiler doğal olarak örgütlenememekte, işverenekarşı savunmasız kalmaktadır.

2- Taşeron sistemiyle işçilerin maaşları asgari ücret se-viyesine düşmektedir. Hatta saatli çalışma, kısa süreli ça-lışma gibi uygulamalarla aylık ücretler asgari ücretin dealtına düşmektedir.

3- Taşeron sistemiyle işçilerin çalışma süreleri uza-makta, yasal süre olan günlük 8 saat çalışma süresi saat-lerce aşılmakta, günlük 14-15 saate yaklaşmaktadır. Üs-telik bu fazla mesai için işçilere ücrette ödenmemektedir.

4- Kaybedeceğimiz diğer bir hakkımız da yasal iş gü-venliğimizdir. Taşeron işçileri işveren karşısında yasal tümhaklarını kaybederek çalışmaktadır. Bu nedenle kriz za-manlarında ilk işten atılanlar taşeron işçileri olmaktadır.

5- Taşeron sistemi iş kazası denilen iş cinayetlerininen büyük nedenidir! Alınması gereken iş güvenliği ön-lemleri işveren tarafından bir yük olarak kabul edilmek-tedir. Bu nedenle taşeron işçileri hiçbir iş güvenliği önlemialınmaksızın çalışmaya zorlanmaktadır. Onun içindir ki,iş kazalarında en çok taşeron işçileri ölmektedir.

6- Taşeron sistemi aynı zamanda kıdem tazminatı hak-kını da yok etmektedir. Hem yapılan yasal düzenlemelerlehem de fiili olarak yapılan hilelerle işçilerin kıdem taz-minatı hakları gasp edilmektedir. Farklı iş yerleri arasın-da girdi-çıktı yapılmakta ya da işçi işten atılmaktadır.

7- Yasalara göre işçilerin belli hakları vardır. Her ayçalıştıkları gün kadar -hafta tatilleri de içinde- işçinin si-gorta ücretini yatırmak zorundadır. Ancak taşeronlar iş-çilerin büyük çoğunluğunu sigortasız çalıştırırlar. Sigor-ta yaptırsalar bile bunu düzenli olarak yatırmazlar. 1 ayyerine 10-15 gün ancak yatırırlar.

İşverenlerin sonsuz ve sınırsız kar hırslarının önündekitüm engeller taşeronla kaldırılmaktadır. Taşeron sistemiylebirlikte modern köle tüccarlığı olan istihdam büroları bü-

TTaşeronluğu CehennemeGömeceğiz!

Taşeronluk Köleliktir

tün dünyada yaygınlaşmaktadır. İşçileri değişik işveren-lere pazarlayarak para kazanan istihdam bürolarının faa-liyetleri her geçen gün artmaktadır.

Öyle ki, Amerikan ordusu Irak iş-galinde taşeron firmalar kullanmıştır.Taşeronla işçiler daha önce bilme-dikleri saatlik çalışma ile tanışmış-lardır. Bu sistemde büyük firma kö-lelik olan istihdam bürosuna “Benim2 saat çalışacak işçilere ihtiyacımvar” diyerek sipariş vermekte, istih-dam bürosu da kendisine bağlı işçi-lerden seçtiklerini 2 saat çalışmak üze-re bu firmaya göndermektedir. Yani iş-çiler ücretlerini istihdam bürosun-dan almasına rağmen başka ve deği-şik işyerlerinde çalışmaktadır. İstih-dam büroları işçilerin çalıştığı iş yer-lerini istedikleri an değiştirebilmek-te, ya da işten atabilmektedir. Bunedenle yasal olarak ve fiilen işçilerne kadar çalışırlarsa çalışsınlar kıdemtazminatı hakkını kazanamamaktadır.

İŞÇİLER!

Taşeron sistemi bizim Azrailli-mizdir! Hükümetin taşeron sisteminihayata geçirmesine izin vermeye-lim. Ya patronların kölesi olacağız yada direnip emeğimizle yaşayacağız.Bu büyük saldırıyı durduracağız.Bunu başarmak bizim ellerimizdedir.Örgütlenmeliyiz! Son yaşanan halkayaklanması halkın gücünü göster-miştir. Devrimci bir önderlik olma-masına ve örgütlü bir ayaklanma ol-mamasına rağmen halk milyonlarhalinde AKP iktidarının karşısına di-kilmiştir. Halkımız ölümü göze ala-rak (ki direnişte şehitler de verilmiş-tir) alanlara çıkmıştır. Polis terörün-den korkmuyor artık halkımız. Gen-ciyle ve yaşlısıyla polisin TOMA’la-rına, gaz bombalarına, kimyasal si-lahlarına karşı direniyoruz. Halkı-mız AKP’nin baskılarına karşı isyanetmektedir. Bu isyan ve ayaklanmaherkese örnek olmalıdır.

Taşeronluk sistemine karşı aynı ce-

saretle mücadele etmeliyiz .

İktidar bugün yaptığı yasal düzenlemelerle sendika kur-mayı, sendikaya üye olmayı fiilen ola-naksız hale getirmiştir. Sendika çalışmasıyapan işçiler hemen işten atılmaktadır.Yine yasalardaki düzenlemeler nedeniylesendika kurulabilse ya da bir sendika-ya üye olunabilse bile çoğu zaman söz-leşme yetkisi alınamamaktadır. Ancakörgütlenme bizim için acil ve hayatiönemdedir.

AKP iktidarının saldırıları ne ka-dar pervasız olursa olsun bizler ısrar-la örgütlenmeliyiz.

Çünkü patronlar bizi örgütsüz bı-rakarak güçsüzleştiriyor. Örgütsüzolduğumuz için bizi iliklerimize kadarsömürüyor.

Örgütsüz olduğumuz için bizi kölegibi çalıştırıyorlar.

Örgütsüz olduğumuz gibi tüm hak-larımızı gasp ediyorlar.

Onun için taşeronluğu cehennemegömmeliyiz.

Bunun da yolu:

ÖRGÜTLENMEKTİR!

Örgütleneceğiz. Partonlar bizi kö-leleştirmek için önce örgütsüzleştiri-yor. Biz de ısrarla örgütleneceğiz.

Önümüze ne kadar engel çıkartır-larsa çıkartsınlar:

1- Sendikalarda örgütleneceğiz.

2- İşçi meclislerinde örgütlenece-ğiz.

3- İşçi komitelerinde örgütlenece-ğiz.

İşçi meclisleri patronların her tür-lü engellerine rağmen her iş yerindekurabileceğimiz meşru örgütlenme-lerdir.

İşçiler; bizler emekçiyiz. Alnımı-zın teriyle yaşıyoruz. Aramızda hiç birayrılık yoktur. Hepimiz aynı sömürüçarkının içinde eziliyoruz. Bugünküadı taşeronluk olan bu sömürü çarkı-nı parçalamadan kölelikten kurtuluşyoktur.

Onun için Devrimci İşçi Hareketi ön-cülüğünde sendikalarda, işçi komitele-rinde, işçi meclislerinde Birleşelim, Ör-gütlenelim, Kazanalım!

DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ

TAŞERONLUKİŞSİZLİKTİR!

TAŞERONLUK AÇLIKTIR!

TAŞERONLUK KÖLE GİBİÇALIŞTIRMAKTIR!

TAŞERONLUK HER ANİŞTEN ATILMAKTIR!

TAŞERONLUK HER ANİŞTEN ATILMAKORKUSUYLA YAŞAMAKTIR!

TAŞERONLUK 14-15 SAATEN UCUZAÇALIŞTIRILMAKTIR!

TAŞERONLUK İŞÇİNİNEMEĞİNİNAŞAĞILANMASIDIR!

TAŞERONLUK İŞÇİNİNEMEĞİYLE ONURUYLAOYNAMAKTIR!

TAŞERONLUK İŞCİNAYETLERİNDEKATLEDİLMEKTİR!

TAŞERONLUKÖRGÜTLENME HAKKININGASP EDİLMESİDİR!

HER AN İŞSİZ KALMAMAKİÇİN,

AÇLIKTAN ÖLMEMEKİÇİN,

SOSYAL HAKLARIMIZ VEİŞ GÜVENCEMİZ İÇİN,

İŞ KAZASI DENİLEREK İŞCİNAYETLERİNDEÖLMEMEK İÇİN;

PATRONLARIN KÖLESİOLMAYACAĞIZ!

TAŞERONLUĞA KARŞIÖRGÜTLENELİM

TAŞERONLUĞUCEHENNEME GÖMELİM

KÖLE DEĞİLİZ İŞÇİYİZ!

HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!

“Askerler, bir köyü çepeçevre sararak silahlı çeteler so-kakları doldurur, önlerine gelen eski direnişçileri evlerinde,cadde de, tarlada çalışırken nerede olursa olsun derhal öl-dürürlerdi. Herhangi bir suçlamada bulunmadan, hiçbir şeysöylemden civarda olayı görenlerden birisi ağzını açma-ya kalktığında, “Vietkong” diye nitelendiriyor ve oracıktavuruyordu. Kocaları kuzeyde örgütlenen kadınlar tutuk-lanıyor, kocalarından boşandıklarını ilan eden bir kağıt par-çasını imzalayana dek işkence görüyordu. “Samimi” ol-duklarını kanıtlamak üzere belli bir süre içinde yenidenbaşkalarıyla evlenmeye zorlanıyordu. Bu anlattığım akın-lar sırasında silahlı gangsterler böyle kadınları arar, içle-rinde verilen süre içerisinde evlenmemiş olanları bulur-larsa oracıkta ırzlarına geçerlerdi. Eğer bu işi kendileri yap-mazlarsa, köyü saran askerlerden gönüllüler çağırıp her-kesin önünde sırayla kadına tecavüz etmelerini emreder-lerdi. Böylece kadının utancı çok daha büyük olacaktı.”(Vietnam Kazanacak / W.G. Burehettisyf170)

Sadece 1963 yılında bu şekilde 31 bin kadına teca-vüz edildi. Hamile kadınların çocuğu düşürülünceye ka-dar dövülür. Amaç; “bir Vietminh’i doğmadan yok et-mek”tir

Öldürmekle tüketemediler. O çocuklar doğdular, bü-yüdüler ve savaşçı oldular. Düşmanlarını tanıdıkça öfke-lendiler, sınırsız bir kinle kuşanıp savaştılar. Vatanlarınıişgal eden, annelerine, kadınlarına tecavüz eden, halkınıkatleden, işkencelerden geçiren Amerikalı conilere unu-tamayacakları bir ders vererek ülkelerinden kovdular.

Amerika tecavüzcüdür, çocuk katilidir.Vietnam’dan sonra Irak’ta ambargoyla 500 bin çocu-

ğu katlettiler. İşgal ettiler. Sayısız işkenceler, tecavüzleryaptılar. Kadınların, kızların birçoğunu tecavüzden son-ra katlettiler.

Amerika’nın tarihi katliamlar; işgaller tarihidir!..yedi kıtanın yedisinde de Amerika katildir. Dünya halk-

larının ortak düşmanıdır.Kim ki; Amerika’ya karşı yapılanlara karşı çıkıyorsa,Kim ki, conilere acıyor, onlara dokunulmamasını is-

tiyorsa,Kim ki, Amerika’yı demokrasinin, uygarlığın, özgür-

lüğün temsilcisi olarak gösteriyorsa… o katıksız birAmerikan uşağıdır. Halklara düşmandır.

Kim ki Amerika’dan nefret etmiyor, ona hayranlık du-yuyorsa, o asgari düzeyde dahi insani değerler taşımayan,karaktersizin tekidir.

Amerika’nın düşmanı olmak büyük bir onurdur. Çün-kü Amerika’ya karşı olmak işgallere, katliamlara, zorba-lığa, sömürüye karşı olmak; halkların yanında saf tutmaktır.Adil, özgür bir dünya istemektir.

İstemekle kalmayıp Amerika ve Amerikancılara karşı kel-le koltukta savaşanlar, halkımızın tabiriyle cennetliktirler. Bun-lara dil uzatanlar ise lanetlidir, cehennemliktirler.

“Bir çocuk ağlarsa dağ başındaGözyaşında Amerika vardırVurdularsa birini, kanı şorladıysaBilin ki o kurşunlarda Amerika varKişi kişiye köle tutulduysaAsıldıysa darağaçlarındaAmerika varAma biz yine de direneceğizSonuncumuza kadar!”(Cahit Külebi, 1971)Düşüncelerimiz ve hedefimiz Vietkonglar kadar net:

Amerika baş düşmanımızdır, ülkemizden defolup gitme-lidir. Bundandır ki Amerika Amerika olalı 230 yıldır kahKızılderili, kah siyahi, kah Latin Amerikalı, kah Vietnamlıolup savaşıyoruz. Dünya halklarına yaptıklarının hesabı-nı Alişan olup kalelerinde patlayarak soruyoruz.

İşbirlikçileri ve beyinlerini, kalemlerini satanlar Ame-rika’ya büyük bir sevgi duyabilirler! Ama biz Cepheliyiz…Biz herkesin sosyalizmden vazgeçip Amerika’yı yenidenkeşfettiği bir dönemde kurtuluşun ancak ve ancak Ame-rikan imparatorluğuna, işbirlikçilerine karşı savaşılarak ka-zanılacağını söyleyen, öğreten Dayı’nın öğrencileri, yol-daşlarıyız. Bize halkımızı sevmeyi, düşmanlarımıza kintutmayı, onlardan nefret etmeyi öğretti. “ Bir devrimci düş-manı tanıdığı ölçüde ve ona duyduğu nefret kadar sava-şır” deyip ekliyordu Dayı; “Nefret etmek için düşmanı ta-nımalısınız.”

Alişan, düşmanlarımızı tanımanın, onlara duyduğumuznefretimizin, kinimizin sınırsızlığıdır.

Alişan olmak için düşmanlarımızı tanımalıyız. Sınıf ki-nimizi bileylemek, sosyalizm özlemimizi büyütmek içinonların tarihlerini en ince ayrıntısına kadar incelemeli, oku-malı, öğrenmeli, öğretmeliyiz…

Sınıf Kinimizi Büyütmek İçinDüşmanımızı İyi Tanımalıyız

Sınıf KiniSınıf KiniHalkların bütün acılarının

hesabını sormak için

Halk düşmanları;Halkı Yenemezsiniz!

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

338

Faşist iktidar ve onun tüm besle-meleri hep bir ağızdan nasıl bu ayak-lanmanın gücünü bitirebiliriz...

Nasıl bu ayaklanmanın halkın di-ğer kesimine ulaşmasını engelleriz...

Ayaklananların bir avuç olduğuizlenimi yaratırız...

Tüm halkın uyanmasını, soru sor-masını engelleriz diye düşünüp, bu-günün Göbelsleri yeni yeni yöntemlerçıkartıyor...

Bunu yapmak için de faşizmindünden bugüne en sık kullandığı,tecrübeli de olduğu yöntemi kullandıAKP faşizmi...

Ayaklananları çoluk-çocuk diyerekküçümsedi, aşağıladı... Kendini bil-mez, maceracı, aklı bir karış havada,ahlaksız, heyecan arayanların işi gibigöstermeye çalıştı...

Çoluk-Çocuk DeğilHalk Vardı!

İktidarın araştırmacıları, istatis-tikcileri de ilk günden istatistik tutupsonuçlarını açıklamalarına rağmenAKP faşizmi bu sonuçların üstünübile yalanla örtmeye çalıştı.

Her yaştan; yediden-yetmişe bir-birleriyle yarışırcasına ayaklanmadayer alan halk vardı karşılarında.

İşte tüm korkuları da bundandı...Artık halkın tüm kesimleri

AKP'nin zulmü karşısında ayağakalktı.

Açlığa ve zulme son dedi. Öz-gürlük istiyoruz dedi.

BU ÜLKENİN ONURLU EV-LATLARI GENÇLERİYLE BİR-LİKTE TÜM HALK SİZİN İKTİ-DARINIZIN SONU İÇİN GÜN SA-YIYOR!

Çapulcu dediğiniz halk; gençlerinesahip çıkmaya, ortak sorunları olan,AKP faşizmine karşı birleşmeye de-vam edecek...

MADEM ÇOLUK ÇOCUKTU...PEKİ BU BİNLERCE POLİS, TO-MA’LAR, GAZ BOMBALARINEYDİ..

İktidar da biliyor ki her yaştaninsanın bulunduğu bir ayaklan-maydı bu... "Çoluk-cocuk" de-meleri, "çapulcu", "marjinal" de-meleri işte bunun korkusuydu.

İşte bu korkuyladır ki ülkenintüm polislerini istanbul'a yıktılar...

O zaman soralım AKP ikti-darına...

Binlerce polisi üç-beş "ço-luk-cocuk" için mi getirdiniz?

TÜRKİYE SAVAŞ ALANI...İSTANBUL'DA ASKER SO-KAKTA!

Bir taraftan demagojilere de-vam ederken, diğer taraftan dasavaş çıkmışcasına askeri sokağadöktünüz...

Neden asker ayaklananlarasaldırdı?

Polisin TOMA’sı yetmedi...Jandarma TOMA'larının ne işivardı sokaklarda?

Polisiniz yetmedi mi "çocuklara"da askerinizi sokağa çıkarttınız...

Karşınızda başka bir ülkenin düş-man askerleri vardı da karşısınaORDU'yla çıktınız...

İstanbul'un birçok semtindeki as-keri birliklerinizi sokağa döktünüz...

Mecidiyeköy'e ve Boğaziçi Köp-rüsü girişine yüzlerce mavi berelijandarma komandoyu konuşlandır-dınız?

AKP DE HALK DA BİLİYOR!Ayaklanan halk gücünü, faşist

AKP iktidarı da güçsüzlüğünü gördü... AKP, yalanlarınının, zulmünün

“kağıttan kaplan” olduğunu gördüçoluk-cocuk diye küçümsediği, aşa-ğıladığı Türkiye halklarının karşı-sında...

Halk buruşturup attı AKP’yi birköşeye...

Eninde sonunda da tarihin çöp-lüğüne atacak!

Sıkıyönetimleriniz, cuntalarınız...Başka bir şey var mı... Kaldı ki artıkbunların hepsini kurumlaştırdınız...

Hergün 12 Eylül'ün katmerlisini

yaşıyoruz, Hergün 12 Ey-

lül'ün katmerlisiniyaşat ıyorsunuzbize...

Artık yaşata-bileceğiniz başkabirşey kalma-mıştır...

Artık zulmünüzekarşı ayaklanan halk karşısında, ör-gütlü silahlanmış halk karşısında, ikielinizde yukarıda, halkın adaletineteslim olacağınız günler daha da YA-KINDA!

AYAKLANMANIN GÜCÜNÜGÖLGELEYEMEZSİNİZ!

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

39

GGençlik Federasyonu’ndan

Ülkemizde Gençlik

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

40

Gördük ve Gösterdik KiGüçlüyüz! Gördük veKavramalıyız Ki; OrtakBir ProgramÇerçevesindeÖrgütlenmeden FaşizmiYenemeyiz. FaşizmiYenmeden ÖzgürOlamayız!Çocuk Yerine Konulmayave Aldatılmaya Son! Halk Anayasası EtrafındaBirleşelim, MücadeleEdelim, Kazanalım!

Halkımızın her kesimi çoluk ço-cuk, yaşlı genç demeden kendi ta-lepleri için sokaklara, meydanlara,alanlara, caddelere çıktı ve direndi...İşbirlikçilerse halkımızın bu onurludirenişini azgın faşizmleriyle ezme-ye çalıştılar, vurdular, yaraladılar, so-kakları kan gölüne çevirdiler. Ol-madı... Durmadı o büyük öfke. Halksokaklardaydı, gençlik sokaklarday-dı, işçiler sokaklardaydı. Halkımızıaşağılayan, ezen, işbirlikçi faşistler30 gündür süren bu büyük mücade-le içinde her türlü ahlaksızlığa sal-dırıya başvurdular. Halk üzerinde, bil-dikleri bütün savaş taktiklerini uy-gulamaya çalıştılar.

Bunlardan bir tanesi de direnişiniçini boşaltmaktı. Direnişi önce ha-fife aldılar görmezden gelmeye ça-lıştılar, olmayınca içini boşaltma ya-rışına girdiler. Burjuva medya tel-evizyonu, gazetesiyle bir olup dire-nişi basitleştirme, apolitikleştirmeyeçalıştılar. Özellikle halkımızın zulmekarşı ayaklandığı ilk günden bu günebu iğrenç oyun en çok da gençlik üze-rinde oynandı. Gençlik yine kendi di-namizmiyle halkımızın içinde en

önde en coşkuyla mücadele eden ke-simdi. Bu büyük tehlikeyi gören iş-birlikçi burjuvazi tarihinden aldığıdersle en çok gençliğe saldırmakta.Bunun için işbirlikçi medya aracılı-ğıyla her gün ayaklanmanın en önem-li parçası, gençliği tahlil etmeye baş-ladılar. 1980 cuntasından bu günekendi elleriyle Amerikan teknikleriylebir gençlik yaratmaya çalıştılar. Apo-litik, sorgulamayan, inançsız veumutsuz gençler için çaba sarf ettir-ler. Şimdi karşılarında duran genç-likse şaşırttı işbirlikçileri. ‘70’lerdengünümüze en ağır işkencelerden,idam sehpalarından, katliamlardangeçirdikleri gençlik şimdi barikatlardakarşılarındaydı. Şimdi bu korktuklarıgençliği direnişin bütün gösterdik-lerine rağmen “uslu barışçıl, çevreci,elinden bilgisayar düşmeyen, an-laşılması zor” bir geçlik olarak gös-termeye çalışıyorlar. Gençliğin dö-nemsel davranışları, gençlik halleri,macera arayışları diye gençliğin dü-zene birikmiş öfkesini, taleplerini yoksaymaya çalışıyorlar.

İşte bu uğraşın bir sonucuduraşağıdaki makaleler:

"Sosyal medya uzmanı ve linkedinsitesinin Türkiye şefi Ali Rıza Baba-oğlan bu kitleyi, ‘dijital vatandaş veseçmen’ diye adlandırıyor. Bu ko-nuda siyasilere seminerler verenBabaoğlan’ın seminer başlığı olayıözetler nitelikte: ‘Dijital vatandaşmemnuniyeti.’ Bu kitle dünyayı tel-evizyondan değil internetten, An-droid telefonundan takip ediyor.Ulusa seslenişler, grup toplantıları,köşe yazıları değil 140 karakterlikmesajlar, 3 dakikalık videolar, dik-kat çekici, güzel veya esprili fotoğ-raflara itibar ediyorlar. Aslında herşeyi aforizmalarla dolu bir bakışaçısıyla değil müstehzi bir yaklaşımlayorumluyor. Kendisine biber gazı sı-

kan polise, ‘Biber gazı cildi güzel-leştirir.’ diye pankart açabiliyor me-sela. "(Zaman gazetesi pazar eki)

Oysa gençler arasında yapılanaraştırmalar gerçekleri açıkça gös-teriyor.

Yapılan araştırmalarda gençlerin% 46’sı protestolarının sonucundaözgürlük ve demokrasi istediğini%16’sı eşitlik ve adalet istediğini ,%90’ı eylemlerinin meşru olduğunudüşünmektedir.

Bu gençlerin yüzde 92,4’ü Baş-bakan Erdoğan’ın otoriter tavır-larından rahatsız olduğu için ey-lemlere katıldıklarını söylerken yüz-de 91,3’ü polisin uyguladığı terörünkendisini harekete geçirdiğini be-lirtiyor.

İşte gençlik açısından her şeynettir. İslamcı gazeteler ve burjuvamedya durumu ne kadar “sosyalmedya çocuklarına” indirmeye ça-lışsa da halk çocukları için bu dire-nişin meşruluğu çok net.

Yılardır laboratuar testleriyle birgençlik yaratmaya çalıştılar. 12 Ey-lülden beri faşist terörleriyle gericieğitim sistemleriyle istedikleri gen-çliği yaratmaya çalıştılar. Buna rağ-men Taksim’de, sokaklarda üç haf-tadırdirenen gençlik diyor ki: "Ba-şaramadınız, başaramayacaksınız!"Anketlerinizle, sahte sosyal analiz-lerinizle göstermeye çalıştığınız genç-lik Taksim’de mahallerde barikat-lardaki gençlik değil. Kimsenin gen-çliği, "elinde lap-topla" kafası bir tekmavraya çalışır gibi göstermeye hak-kı yok. İşte istatistikler gösteriyor ki"evet bütün çabalarınıza rağmen bugençlik ne Amerika’nın ne de TayyipErdoğan’ın gençliği değildir.

Gençlik sokaklarda… Gençlikhalkla… Gençlik tarihinden öğren-dikleriyle hakları için direniyor .

Türkiye Gençliği; Daha İyi Bir Gelecek Düşümüzü Gerçekleştirmek Kendi Ellerimizdedir

Yaşamlarının en onurlu işini yapıyor-lar, faşizme karşı savaşıyorlar.

Gençler! Halk çocukları! Yıllardırbizi teslim almaya beynimizi apolitik-leştirmeye çalışıyorlar ne zaman isyanetsek hakkımızı arasak katlederek, ha-pishanelere atarak bizleri durdurmayaçalışıyorlar. Fitne fesatçılıkta uzmanolan AKP bizi birbirimize düşürürse ka-zanacağını biliyor. Tayyip Erdoğan nediyordu, “Samimi gençlerimize sesle-niyorum. Eylemi bitirin. Gözlerinizdenöpüyorum.”, “Gençlerimize lütfen di-yoruz artık gelin Gezi Parkı’ndan çe-kilin. Evlerinize gidin. Orada eğer halabu illegal örgütlerden kalanlar olur-sa, biz onlarla baş başa kalalım.”

Tüm ülkeyi gaz odasına ve işken-cehaneye çeviren AKP’nin lideri Er-doğan ne diyordu: “Yaktılar, yıktılar,saldırdılar ve herkesi rahatsız ettiler.Buyurun işte pazar günü üniversiteyegiriş imtihanı vardı. O gece sabah 4’ekadar tencere tava. Öyle devam ettiler.Beni senin üçe dörde kadar rahatsız et-meye hakkın var mı? O yavruları ra-hatsız etmeye hakkın var mı?” Gençliğene verdi? Kaç bin kişi sıfır çekti AKPdöneminde. Kaç üniversite öğrencisi veadayı intihar etti? AKP yandaşlarına sız-dırılan kitapçıklar, paran yoksa dersa-neye gidemiyorsan kazanma fırsatı ol-maması, gençliği rahatsız etmiyor öylemi? Gençlik düşünmeyen, anlamayan,kandırılmaya açık çocuk öyle mi?

Bugün parasız eğitim istediği içinyıllarca tutuklu olan, “Amerika defol!”dediği için, anti-emperyalist olduğuiçin, demokratik liseler istediği için ha-pishanelerde onlarca gencimiz tutuk-ludur. Şimdi onlarında mücadelesiomuzlarımızda… Haklarımız için, ada-let için, bağımsız bir vatan için, fa-şizmin istediği gençler olmamak için,şimdi sıra bu öfkemizi, örgütlü birgüce dönüştürmek, mücadelemizi bü-yütmekdir.

FAŞİZME KARŞI OMUZ OMU-ZA FAŞİZMİ YENECEĞİZ!

YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ VEDEMOKRATİK TÜRKİYE MÜCA-DELEMİZ!

Ülkemizde Gençlik

Dicle Gençlik Derneği Girişimi 2 Haziran günü Erhan YILMAZ'ı, Dı-yarbakır'ın Bismil ilçesindeki mezarı başında andı. Erhan YILMAZ'ı mezarıbaşında anan yoldaşları, Erhan'ın yiğitliğini, onun di-renişiyle anllattılar.

"29 Kasım 1998 günü Denizli'nin Gölgeli dağla-rının eteğinde, Balkıca köyünde kuşatılan Mehmet Yıl-dırım ve Erhan Yılmaz 20 saatlik destansı çatışma-nın ardından Parti-Cephe'nin direniş destanlarına biryenisini ekleyerek düşman karşısında silahları ve slo-ganlarıyla çatışmışlardır.

8 kişinin katıldığı anma Bize Ölüm Yok marşı ileson buldu.

Sarıgazi’de sabaha karşı polisler halk ayaklanmasını bahane ederekESP’ye baskın düzenledi. Gözaltına alınan olmadığı ancak ESP’nin eş-

yalarının dağıtılığı görüldü. Taksim halkayaklanmasını bahane ederek AKP’ninkatliamcı polisleri halka ve devrimcile-re yönelik korku ve baskı uygulamaya ça-lışıyor. Biz biliyoruz ki bu yapılanlar on-ların korkusunun göstergesidir. Bu kor-kularını büyüteceğiz, “Her yer Taksim”demeye davam edeceğiz.

Grup yorumun tutsakKamu Emekçileri Cephelimemurlarla dayanışma içinyapacağı konser ertelendi.Bostancı gösteri merkezinde16 Haziran’da olacak konserTaksim Meydanı’nda ve tümülkede olan direnişlerden do-layı ertelenmiş-tir. Konserindaha sonra hangitarihte olacağıaçıklanacaktır.

İzmir polisi, baskınlara, tutuklama-lara rağmen mücadeleyi düşürmeyenDev-Genç'lilerin ailelerini arayarak on-ları mücadeleden vazgeçirme planları ya-pıyor. Dev-Genç'liler de katillere ve iş-birlikçilere, her alanda mücadeleyi bü-yüterek cevap veriyor.

Polis, Ali ve Mert isimli Dev-Gen-çli'lerin ailelerini arayarak ya da evleri-ne giderek "Çocuğunuz kötü yolda, oyoldan çekin. Çekmezseniz biz çekme-sini biliriz. Ellerine zincir vurduktan son-ra ne yapacağımızı biliriz." diyerek ai-leleri tehdit etmiştir.

Dev-Genç'liler parasız, bilimsel, de-mokratik eğitim mücadelesini her alan-da büyütmeye devam edecekler.

Şehitlerimiz Dünümüz de Bugünümüz de veYarınımız da Yeni Gelenekler Yaratanlarımızdır

AKP'nin AhlaksızPolisleri AilelereBaskı Yapmaktan

Vazgeçmeli

16 Haziran’daBostancı Gösteri

Merkezi’ndeOlacak Grup

Yorum KonseriErtelendi…

ESP Bürosuna Polis Baskını

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

41

İş bırakmak, GenelGrev ilan etmek ciddiişlerdir. işçilere, emek-çilere Türkiye halklarınakarşı sorumluluk ister.

Ancak sendikalar öy-lesine bir çürümenin içindeler ki, bı-rakın halka karşı sorumluluklarını, hereylemde tam bir sorumsuzluk örne-ği sergiliyorlar.

En son Gezi Parkı'na yapılan sal-dırıyı protesto etmek için KESK,DİSK, TMMOB, TTB ve Diş He-kimleri Birliği 17 Haziran tarihi içinTürkiye çapında bir günlük iş bırak-ma kararı aldılar. Bunu da "GenelGrev" diye ilan ettiler.

Korkularla, Kaygılarla,İcazetle Genel GrevYapılmaz!

Beş kurumun bu kararının üzeri-ne AKP hükümetinden tehditler ge-cikmedi. İçişleri Bakanı MuhammerGüler, "Sokağa çıkan sonuçlarınakatlanır" diyerek iş bırakma kararıalan kurumları tehdit etti.

Hükümetin TehditleriKarşısında Bu KurumlarınTavrı Tam Bir Sefalettir!

Sendikaların gösterdiği bu korkaktutum, sendikaların kendi tabanından,halktan kopuk olmalarının sonucun-dan başka bir şey değildir.

Günlerdir halk sokaklardaAKP'nin her türlü terörüne karşı ölü-müne direniyor. Bu direnişten bile zer-re kadar etkilenilmemiştir.

İstanbul'da yapılan iş bırakma ey-leminde DİSK Şişli'de toplanıp Tak-sim'e yürüyecek, KESK de Tünel'detoplanıp Taksim'e yürüyecekti.

DİSK üyeleri Osmanbey'de,KESK üyeleri de Tünel'de toplandı.Ancak ne DİSK'i, ne de KESK'i po-lis yürütmedi. Kitlenin yürüme iste-

ğine rağmen KESK bir süre oturmaeylemi yaptıktan sonra "dağılma"kararı aldı.

DİSK Genel Merkezi önünde top-lanıp Osmanbey’e kadar yürüyenDİSK'in de önü, Osmanbey'de polis-ler tarafından kesildi. Polis yürüyüşeizin vermeyince DİSK'de burada birbasın açıklaması yaparak kitleyi da-ğıttı.

Ne Kararı Aldınız veEylemi Nasıl Bitirdiniz?

Bu mücadele anlayışıyla sendi-kalar hiçbir hakkın mücadelesini ver-mez. Siz ne kararı aldınız?

Taksim’e yürüme kararı, işçileri,memurları oraya bunun için çağır-madınız mı? Katılım azdı ya da çok-tu, sayının o an için önemi yoktur.Oraya gelen kitle Taksim’e yürümekiçin gelmiştir.

Siz ne yaptınız? KENDİ KARA-RINIZI KENDİNİZ ÇİĞNEDİNİZ.Yürümek isteyen kitleye rağmen ken-di aldığınız kararlara uymayarak po-lisin dediğini yaptınız.

Bunun adı satıştır. Kendi kararla-rına dahi uymayan bir kurum kitle-sinden hiçbir saygı beklemesin.

KESK, kitlenin yürüme isteğinerağmen polisin engelini görünce ey-lemi bitirme kararı almıştır. Ve yü-rümek isteyen kitleyi sorumsuzcapolisin saldırısıyla başbaşa bıraktı.

Halk günlerdir o meydanlardagaz yiyor, cop yiyor. TOMA’larınönüne kendilerini atarak onurlu bir di-reniş sergiliyor. Ne olurdu iki cop dasiz yeseydiniz? İncileriniz mi dökü-lürdü?

Her zaman kararlı radikal bir mü-

cadeleden kaçmak için kitlenin hazırolmadığı, geri olduğunu bahane eder-diniz. Kitle günlerdir çatışıyor mey-danlarda. Kitle yürüyeceğiz diyor. Sizne yapıyorsunuz? Basının önündebeylik laflarla iki şov yapıp kendi ka-rarlarıza uymayarak eyleme çağırdı-ğınız kitleyi satıyorsunuz.

DİSK Genel Sekreteri açıklamayapıyor; “artık hiçbir şey eskisi gibiolmayacak”mış. Ne değişti? Böyle miolmayacak? Eskiden de polisin bari-katlarını görünce çark ediyordunuz,şimdi de çark ediyorsunuz.

İşçiler, memurlar; üç haftadır halksokaklarda faşizme karşı nasıl mü-cadele edileceğini gösteriyor. Nasıl so-nuç alınacağını gösterdi.

Mesele üç beş ağaç meselesi de-ğil. Yıkılmaz gibi görünen AKP ikti-darı ilk 10 yılı aşkın iktidarı boyun-ca ilk kez gerçek bir muhalefetlekarşılaştı ve temellerinden sarsıldı.AKP istediği kadar kararlılık göste-rileri yapsın, istediği kadar terörünütırmandırsın; bu gerçek değişmez.AKP artık her adımında halkı dikakatealmak zorundadır.

KESK ve DİSK’in bu tutumunakarşı sessiz kalmayın. KESK veDİSK halkın bu direnişinde hiçbirders çıkarmamıştır.

Korkarak, ürkerek, icazetle sen-dikacılık devri artık bitmiştir. Bundansonra KESK ve DİSK AKP’nin doğ-rudan hedefi olacaktır. AKP faşizmi-ne karşı ya direneceksiniz ya da tes-lim olacaksınız, yok olacaksınız.

KESK ve DİSK bu tavrından do-layı başta üyeleri olmak üzere tüm iş-çilere, memurlara ve Türkiye halkla-rına özeleştiri vermelidir.

KESK, DİSK, TMMOB VE TTB'DENİŞ BIRAKMA SEFALETİ

DİSK ve KESK, Polis Engelini Görünce Kendi Aldığı KararlaraUymayarak Taksim’e Yürümekten Vazgeçip Eylemi Dağıtma

Kararı Aldıkları İçin Tüm İşçilere, Tüm Memurlara ve TürkiyeHalklarına Özeleştiri Vermelidir!

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

42

NASIL YAPMALIYIZ?KESK’in 5 Haziran tarihinde

AKP’nin 657 sayılı Devlet MemurlarıKanunu’nda yapacağı değişiklikler ilekamu emekçilerinin köleleştirilmesinekarşı ülke çapında bir günlük iş bırak-ma kararı vardı.

Bir günlük iş bırakma kararı GeziParkı eylemlerine destek amacıyla 4-5haziran tarihleri olmak üzere 2 güne çı-kartıldı. Kamu Emekçileri Cephesi deiş bırakma eyleminde tutsak devrimcimemurları sahiplenen pankart, döviz veresimlerle katılacaktı.

KEC bu konuda KESK’e bilgi veripTutsak devrimci memurlardan yeni tah-liye olan bir kişinin konuşması için sözhakkı istedi. KESK bu talebimize karşıkürsüde konuşmak için söz veremeye-ceklerini ancak kendilerinin bahsede-ceklerini, KEC imzasıyla pankart açıl-masına da izin vermeyeceklerini söyle-di. KESK’in bu tavrını kınıyoruz. Bugünbiri merkez yönetim kurulu üyesi olmaküzere bir çoğu şube yöneticisi olan 72KESK üyesi memur şubat ayından beritutuklu. KESK şu ana kadar tutsak üyeve yöneticilerini sahiplenmek için gös-termelik birkaç basın açıklaması dışın-da hiçbir şey yapmamıştır.

AKP faşizmine karşı ve sendikalhakları için mücadelede tutuklanan yö-netici ve üyelerini sahiplenemeyen birsendika, üyelerinin hiçbir hakkını sa-hiplenemez. Nitekim, AKP iktidarıkamu emekçilerini köleleştirecek yasaldüzenler mecliste beklerken buna kar-şı son iş bırakma dışında sonuç alıcı birmücadele örgütlemeyerek üyelerini desahiplenmemektedir.

KEC’li memurların tutuklanmasın-da en önemli gerekçelerden birisiAKP’nin kölelik yasalarına karşı mü-cadele eden KESK içindeki tek siyasalgrup olmalarıdır. KEC’liler kölelik ya-sasına karşı KESK’in sonuç alıcı birmücadeleyi örgütlemesi için sürekliöneride bulunmuştur. Ancak hareketegeçirmeyi başaramamıştır. 5 Hazi-ran’da 1 günlük iş bırakma kararı sonuçalmaktan uzak, “bir şeyler yapmadı de-mesinler” diye yapılan bir eylemdir.

Sonuç olarak; KESK, AKP faşiz-mi tarafından tutuklanan devrimci me-murları sahiplenmemektedir. Sahip-lenmediği gibi sahiplenilmesine de en-gel olmaktadır.

KEC’li memurlar olarakKESK üyelerine sahip çıkmıyordiye duramayız. Her koşulda tut-sak arkadaşlarımıza sahip çıka-cağız. Onların haksız yere tutuk-landıklarını her platformda dilegetirip faşizmi teşhir edeceğiz. Bukapsamda KEC’li memurlarKEC’lilere tutuklama saldırısıolduğundan beri İstanbul, An-kara, İzmir, Bursa olmak üzerebirçok ilde eylemler yapmaktadır.

İş bırakma eyleminde de Tut-sak arkadaşlarımızı sahiplenmeken meşru hakkımızdır. Her plat-formda tutsak KEC’lilerin dışa-rıdaki sesi biz olmalıyız. Bu herKEC’linin öncelikli görevidir.

KEC’lilerin iş bırakma eyle-minde kendi pankart ve dövizle-riyle katılacağını KESK’e bil-dirmesi sorumluluk gereğidir.ANCAK BUNUN İÇİN İZİNALMAK ZORUNDA DEĞİL-DİR.

KESK sahip çıkmıyor diye bizkendimize gerekçe üretemeyiz.Elbette KESK’in üyelerine, yö-neticilerine sahip çıkması gör-evidir. Ancak onlar bunu yapmı-yor diye bizler duramayız. Bizimkendimizi ifade eden pankart vedövizlerle iş bırakma eyleminekatılmamıza hiç kimse engel ola-maz. Buna izin vermemeliyiz.Kimse buna cesaret edememeli.

KESK her şeyden önce tutsaküyelerini neden sahiplenmediği-nin hesabını vermelidir. Bu hesabısormak bizlerin görevidir.

Onun için biz bağlı bulundu-ğumuz konfederasyonun eylem-lerine sendikal taleplerimizle bir-likte kendi siyasal teleplerimizlede çıkarız. Bunun aksi yönünde-ki dayatmalara boyun eğilme-melidir. KESK buna yasak ko-

yamaz. Bu tür durumlarda biz pankartve dövizlerimizi, resimlerimizi açma-lıyız. Bu bizim en meşru hakkımızdır.KEC’li memurlar sendikalarına bununhesabını sormalıdır.

Tutsak Devrimci Memurları SahiplenmemizeKimse Engel Olamaz!

GEZİ DİRENİŞİNE KALBİMİZİ KATIYORUZ

Ama bakın bayraklar çıkıyor sokaklar-dan.

Baskının ve korkunun kirli yüzünü yırta-rak, direnişin rengine boyanmış insanlarçıkıyor. Sadece şimdinin değil, bin yıllarıninsan olma onuruyla yürüyorlar. Her biridoldurmuş da avuçlarına güneşten sağdıklarıaydınlığı, “Bu ağaçların kökleri sadecetoprakta değil, içimizdedir” diyerek büyüy-or kalabalıklar.

“Bu halktan adam olmaz” diyenler utana-rak saklıyorlar yüzlerini. Adamlığı onlarabırakarak çocuklar çıkıyor sokaklardan.

Geleceklerini kuşatmaya çalışankaranlığa karşı yürüyorlar.

“Bilgisayarınızdan ve cep telefonlarınız-dan başka hiçbir şeyle ilgilenmeyin” dedi-kleri gençler çıkıyor sokaklardan.

“Bizler baskıya ve zulme karşı gelmesinide biliriz” diyerek Taksim’i bir direniş alanı-na çeviriyorlar.

Borsadaki hissesini, bankadaki parasınıdüşünürken birileri, vahşi kapitalizmintalanına karşı yürüyorlar.

Ama bakın sanatçılar, aydınlar, gazeteci-ler çıkıyor sokaklardan.

Bu barikatın bir halkası da biziz diyerekomuzlarını yaklaştırıyorlar birbirlerine.“Gülmek, bir halk gülüyorsa gülmektir”diyerek bir bezirganlığa karşı yürüyorlar.

“İnsan kalbi binbir dallı ağaç gibidir.Kolay kolay sökülmez yerinden” diye

yazıyordu bir kitapta. Her bir dalında ayrıçiçekler açarak bir halk çıkıyor sokaklardan.

Güçlenerek ve örgütlenerek yürüyorlar.Ve bizler buralardan, tutsak olsak da buralar-dan katıyoruz kalbimizi. “Her Yer Taksim,Her Yer Direniş” diyerek bizler de alıyoruzyerimizi.

YALÇIN DÜZGÜN“KESK’li Özgür Tutsak”

Kandıra 2 No’lu F Tipi Hapishanesi

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

43

Üslup ne demek:

Oluş, yol, deyiş veya yapış biçimi,ifade tarzı...

Her ideoloji kendi ifade tarzını;yani üslubunu da yaratıyor.

Bu yüzden şu anda çokça tartışılanfaşist Tayyip Erdoğan'ın üslubu daböyle değerlendirilmelidir.

Tayip Erdoğan'ın üslubu onun bi-reysel, kişisel üslubu değil beslendiğifaşist ideolojinin ifade tarzı, biçimi-dir..

Faşizmin üslubudur.

Tıpkı halkları gaz odalarında kat-leden, sabuna dönüştüren Hitler veonu aratmayan Mussolini'nin üslubugibi...

Tayyip Erdoğan, ait olduğu dü-şüncenin, işbirlikçiliğini yaptığı ABDve tekelcilerin üslubuyla konuşuyor.

"Ananı da al git" diyen.. HALKDÜŞMAN AKP iktidarının üslubufaşizmin üslubudur. "Ben dedimoldu", "istediğimi yaparım kimsedekarışamaz" deyip sürekli bağırıp-ça-ğırıp halkı sindirmeye çalışan...

Bunun yetmediği yerde polisini-

askerini halkın üstüne salan bir üs-luptur...

Emperyalizmin, tekellerin üslu-budur;

HALK DÜŞMANI,

VATAN HAİNİNİN ÜSLUBU-DUR..

AKP faşizminin uslubu;

- Halka, kendinden olmayan her-kese, her düşünceye karşı kabadır.

- Halka, kendinden farklı düşenenherkese saygısızdır.

- Lümpendir

- Halkı ve kendinden olmayanherkesi aşağılayandır.

- Küçümseyendir.

- Yok sayandır.

- Yalanın uzmanıdır.

- Doğruyu mumla aratandır.

- Ahlaksızdır.

- İnsana, doğaya herşeye halkadüşmandır.

- Tek bildikleri karlarıdır.

- Dini-imanı para olandır...

- Dalkavuktur.

- Zevzektir.

- Yalakadır.

- Sahibinin sesidir.

- Kültürsüzdür.

- Değersizdir.

- Takkiyecidir.

- Demagogtur.

- Küfürcüdür.

- Cahildir.

- Bilim düşmanıdır.

- Katliamcıdır.

- Sözün yetmediği yerde kabakuvvete, işkenceye başvurandır.

AKP'NIN ÜSLUBU, FAŞİZMİNUSLUBUDUR!

Devrimcilerin Üslubu Marksizmden-Leninizmden...

Halkların Olumlu Geleneklerinden Beslenirken...

AKP'nin Üslubu İse; Faşizm Zorbalığından, Yalanından...

Burjuvazinin Ahlaksızlığından Besleniyor!

Daha önce Pir Sultan Abdal Kültür Derneğine bağlıbir temsilcilikken fesih edilen Çorum Pir Sultan AbdalKültür Derneğinin bundan sonra yoluna “Pir SultanAbdal Derneği” olarak devam edeceği açıklandı.

2 Haziran günü dernek binasında bir açılış programıdüzenlendi. Programda geçici yönetim kurulu adınaHalil Top bir konuşma yaptı. Derneğin yaptığı etkinliklerüzerine ve temsilciliğinin neden fes edildiğini anlattı.Ardından derneğin semah ekibi tarafından bir semah

gösterisi gerçekleştirildi. Devamında türküler söylendişiirler okundu ve hep birlikte yemek yenerek sohbetedildi.

8 Haziran günü Pir Sultan Abdal Derneği BahabeyCaddesi Özdoğanlar kavşağında toplanıp AKP il binasınaönüne yürüyerek, il binası önüne siyah çelenk bıraktı.Eylem boyunca ''Hükümet İstifa", "Katil ABD İşbirlikçiAKP, Her Yer Taksim Her Yer Direniş" sloganları atıldı.Eyleme 12 kişi katıldı.

Çorum Pirsultan Abdal Derneği Yoluna Pir Sultan Abdal DerneğiOlarak Devem Edecek

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

44

Bizler, 28 Mayıs 2013 tarihinde“Anadolu Adalet Sarayı” denilen bi-nadaki 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndegörülmekte olan 19 Aralık Katliam Da-vası’na katılmak için Tekirdağ, Kan-dıra, Bolu, Gebze, Bakırköy, Sincan,Kırıkkale F Tipi hapishanelerindenyola çıkarılan Özgür Tutsaklarız.

Duruşma salonuna “Şanlı Ali-şan Ölümsüzdür!” diyerek girdik ki,Amerikan emperyalizminin Anka-ra’daki karargahına yönelik feda ey-lemi yapan Alişan Şanlı yoldaşımız dabu davanın “sanıkları” arasındaydı

Evet, biz bu davada “sanık” du-rumundayız. Öyle ya, emperyalizminuşaklarının “Hayata Dönüş” adınıverdiği, 19-22 Aralık katliam saldı-rısına karşı direnme “suçu”nu işle-miştik. Diri diri yakılmamıza, kur-şunlanmamıza rağmen faşizmin kar-şısında boyun eğmeme “suçu” işle-miştik. İşte bu yüzden yargılanıyor-duk. Ve hakkımızda, “ağır ceza“lar is-teniyordu.

Duruşma salonunda değişik ha-pishanelerden getirilen yoldaşları-mızla karşılaşıp kucaklaştık. Ölümorucu şehidimiz Müjdat Yanat’ın“Gerçek ayrılık özlemlerin bittiğiyerde başlar, biz hiç ayrılmayacağız”deyişini yaşıyor olmanın coşkusuylakucaklaştık. Hasret giderdik. Payla-şımlarımızın odağında hep Şanlı Ali-şanımız vardı.

Alişan Şanlı yoldaşımızın “19Aralık’ın katillerinden ve özellikleAmerikan emperyalizminden hesapsormak için öfke doluyuz” sözleri he-pimizin ruh halinin özetiydi. İştebunu ifade edecektik mahkemede. Di-yecektik ki; “Siz BİZ’i 19 Aralık kat-

liamına direndiğimiz için yargılı-yorsunuz. Biz ise bu katliamı ger-çekleştiren Amerikancıların efen-dilerinden tarihsel olarak hesapsorduk” diyerek Şanlı Alişan’ın

feda eylemini selamlayacaktık.Ve diyecektik ki; “Büyük Direni-

şimizin birinci ölüm orucu ekibi di-renişçisi olarak alnına bağladığı kızılbandı ile Amerikan karargahına da-yanırken kuşandığı feda kuşağı özdeaynıdır. Ki zulme direnirken kızılbandını kuşanan devrimci irade, za-limlere taarruz ederken feda kuşağı-nı kuşanıyor, bugün emperyalizm veişbirlikçilerinden hesap soruyor.

Salona girdiğimizde bu davayabaşından bu yana sahip çıkan GüçlüSevimli, Oya Aslan, Barkın Timtik,Günay Dağ, Naciye Demir ve Şükri-ye Erden’in duruşma salonundakiyokluklarına tanık olduk. Çünkü sev-gili avukatlarımız, içlerinde 19 Aralıkkatliam davalarına sahip çıkmalarınında olduğu bir dizi “suç” nedeniyle fa-şizm tarafından tutsak alınmışlardı.

Sömürü ve zulme karşı halkınhak arama, hak alma ve hakkını sa-vunmasının avukatları olan halkın hu-kukçularının “büyük suç”larındanbirisi de 19 Aralık katliamının üzeri-nin örtülmesini engelleyerek, davayıhalka maletmekti. Öyle ki, avukatla-rımızın çabaları sonucunda açığa çı-kartılan gerçeklerin ardından; katilleribile 19 Aralık katliamını savunamaz,sahiplenemez hale geldiler. 19 Ara-lık katilleri değil, katliam gerçek-liğini açığa çıkartan devrimci avu-katlarımız tutuklandılar. Böylece,partileri hükümetleri değişse bile de-ğişmeyen Amerikan iktidarı, dün ger-çekleştirdigi katliamı bugün hala na-sıl savunduğunu göstermiş oldu.

Sevgili avukatlarımız tutuklanmış-lardı ama bu topraklarda, devrimciavukatlık geleneğini tüketemezlerdielbette. Duruşma salonuna girince bunubir kez daha gördük. Ki tutsak avukat-

larmızın yerleri boş kalmamıştı.Ve bir süre sonra, ailelerimiz du-

ruşma salonuna alınmaya başlandı.Ama salon mimarisi, duruşmayı iz-leyecek halk gerçeğini yok saydı-ğından, ailelerin bulunacağı yer dap-dar olduğundan, polisler ailelerimiziitip kakmaya, ezmeye çalıştılar.

“Adalet Sarayı” olarak inşa edilenbu binada, duruşmaların halka açık ol-ması ilkesine uygun bir düzenlemebile yapılmamış, ailelerimiz maruzkaldıkları saldırıya karşı çıkıp du-ruşmaya katılmak istediklerinde, sa-londan sürülüp çıkartılmaya çalışılınca“durun” dedik. Ve tutsak ailelerinekalkan faşişt ellere hadlerini bildirmekiçin harekete geçtik…

Halkın üzerine biber gazı, kim-yasal gazlar sıkmayı alışkanlık hali-ne getiren polis ve jandarma, bu kezher yanı kapalı duruşma salonuna dakimyasal gaz kullandı ki biz bu gazı19 Aralık’tan iyi tanıyoruz. Umut Ge-dik yoldaşımızı bu türden gazlarla bo-ğarak öldürmüşlerdi. Değişen neydi?Umut Gedik 22 Aralık 2000 tarihin-de Ümraniye Hapishanesi’nde üzeri-mize sıkılan bu türden kimyasal gaz-larla boğularak katledilmişti. Ve şim-di, aynı kimyasal gazlar, aynı ellertarafından bu kez mahkeme sa-lonlarında üzerimize sıkıldı.

Hakkını arayan halkın her kesi-mine gaz bombalarıyla saldıran Ame-rikancı iktidar, halkı teslim alamaz. Ki19 Aralık katliamlarından, diri diri ya-kıldığımız yangınlardan boyun eğ-meden çıkan devrimci irademiz, hal-kın yenilmezliğinin özüdür.

Duruşma salonunun kimyasal gazile doldurulması yüzünden, duruşmayapılamadı. Savunma hakkımızgasp edilmiş oldu. Ama hesap sormahakkımız bakidir. Çünkü, Şanlı Ali-şan’ın ardından yürümeyi onur bi-lenleriz BİZ...

ÖZGÜR TUTSAKLAR

ŞANLI ALİŞAN’INARDINDAN YÜRÜMEYİ

ONUR BİLENLERİZ BİZ!..

Özgür TutsaklardanÖzgür Tutsaklardan

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

45

Hakkını arayana “marjinal”, “te-rörist” deniliyor. Ayaklanan yüz bin-lerce halk “toplum dışı” olarak gös-teriliyor. Neden?

Halkın, bir karabasan gibi üzerineçöken faşizme karşı direnmesindenkorkuyorlar çünkü.

Dizilerle, modayla, cinsellikle,uyuşturucuyla, yoz kültürle etrafınıkuşattıkları halkın, on yılların ürünüolan direniş kültürünü ve geleneğiniunutturmak istiyorlar. Direnme hak-kını halkın beyninden silmek isti-yorlar.

Faşizmin saldırıları karşısındasabrının sonuna gelen halkı direniştenuzak tutmak için demagojiye vekorku dağlarına yaslanıyorlar.

AKP, halkın demokrasi talebiniyasalar ve hukuk çerçevesine kapat-mak istiyor. Yasaları da kendisi yaptığıiçin, benim dediğim olacak diyoraçıkça…

Faşizm halkın taleplerini, halkçısöylemleri kullanarak, egemenlerinçıkarlarını gözetiyor ve kendi karar-larını dayatıyor. Buna uymayanlarıise terörüyle bastırıyor, susturuyor.

Susmak teslim olmaktır. Diren-memek faşizmi meşrulaştırmaktır.Ama asıl meşru olan direnme hak-kıdır. Bir insanın elinden direnmehakkını alırlarsa, geriye başka birşey kalmaz. Çünkü gasp edilen diğerhakları almak için bu hakkımızasahip çıkmalıyız. Direnme hakkımeşrudur. Direnmek için hiçbir yasal

kurum ve kuruluştan izin almamızagerek yoktur.

Faşizme karşı direnmeliyiz; çün-kü:

1- “Her siyasal topluluğun amacıinsanın doğal ve vazgeçilmez hak-larının korunmasıdır. Bu haklar öz-gürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıyakarşı direnme hakkıdır.” (İnsan veYurttaş Hakları Bildirgesi) Baskınınolduğu yerde direniş en meşru haktır.Direniş, vazgeçilmez ve doğal birhaktır. Nasıl ki konut, sağlık veeğitim hakkımızın olması gerekiyorsa,direnme hakkı da aynı önemdedir.Zenginin ve yoksulun olduğu her ik-tidar adaletsizdir. Adaletsizlik baskıyıgetirir. Zenginler, yoksulların diren-memesini ister. AKP gibi, kentseldönüşümle, 2B yasasıyla toprakları-mızı-evlerimizi gasp edenler, karşı-larında bir direniş olsun istemezler.Hak yenilen, adaletin çiğnendiği birortamda direnmek hakkımızdır.

2- Emperyalizme ve faşizme karşıçıkmak herkesin görevidir. Namusborcudur. İnsan olma haysiyetiningereğidir. Faşizme ve emperyalizmekarşı çıkmayan bir halkın, mevcutdünya koşulları içinde insanca yaşa-ma, insan olma, haysiyetli hayat sür-me koşulları yoktur. Halkımızı gazaboğan, gözlerini kör eden, öldüren,sömüren, hakaretlerle aşağılayan,AKP’ye karşı direnmek onurumuzasahip çıkmaktır.

3- Direnme hakkını kazanmak veelde tutmak için direnmeliyiz. Birçadır kurmak için bile onlarca kezgözaltına alındık, onlarca çadırımızgasp edildi. Çadır direnişlerini ka-zanmak için tutsaklar verdik, işkencegördük. Direnmeden kazanamazdıkve şimdi korumak için de direnmekzorundayız. Çünkü faşizm koşulla-rında hiç bir hak kalıcı değildir. Ka-zanılan tüm haklar her an geri alına-

Marjinal: Toplum dışındayer alan; Herhangi bir top-lulukla bütünleşemeyen,kıyıda duran… anlamındakullanılır.

Faşizme Karşı NedenDirenmeliyiz?

Faşizmin tepeden tırnağa silahlanıp halka savaş ilanettiği bir ülkede taşla, sopayla, molotoflarla, sapanla,

barikatlarla ve her türlü yönetemledirenmek meşrudur

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

446

bilir. Bu nedenle direniş kesintisizolmalıdır.

4- Emperyalistler ve işbirlikçileri,dünyadaki tüm yeraltı ve yerüstüzenginliklerini rahatça sömürebilmekiçin her yerde terör estiriyor. Dünyahalklarının direnme hakkını, kurtuluşumudunu yok etmeyi amaçlıyorlar.Bu politikalara teslim olmamalıyız.Dünyayı aralarında paylaşarak, halkıiliklerine kadar sömürüyorlar. Sö-mürülerini güvence altına almak içinkendi aralarında anlaşmalar yapıyor,faşizmi örgütlüyorlar. Emperyalizminişgallerine, halkları katletmesine karşıdirenmeliyiz. Emperyalizme karşısavaşmadan bağımsızlık ve demok-rasiyi kazanmanın yolu yoktur. Em-peryalizme direnmek meşrudur.

5- "Terörle mücadele" dedikle-rinin "halkla mücadele" olduğunuartık herkes biliyor. Halka karşı sa-vaşa, halkın faşizme karşı savaşıylacevap verilir. Her alanda anti faşistöfke ve kararlılığımızla militanca di-renmeliyiz.

6- Örgütsüz bir halk, kendiliğindenyok durumundadır, talepleri için kav-gaya girmeyen bir halk, siyasi olarakhesaba katılmaz... Halklar, yok sa-yılmayı kabul etmezler. Çünkü yoksayılmayı kabul etmek, yaşamaktanvazgeçmektir... Oysa BİZ VARIZ.Daha güçlü var olacağız. Var olmakörgütlü olmaksa, var olmak diren-mekse, var olmak eylemse, örgütle-nerek, direnerek, mücadeleye atılarakdaha güçlü var olacağız. Bu kavganınnihai sonucunda, bizi yok sayanlaryok olacak.

7- Tarihi direnenler yazar... Dire-nenler, gerçeğin sözcüsüdürler; çünkügerçek onlardan yanadır... Tarih di-renmeyenleri kaale almaz... Diren-meyenler, gerçekleri çarpıtmakla uğ-raşırlar; çünkü gerçek onlara karşıdır.Halk yokmuş gibi davranıyorlardı.İktidardakiler sefahat, halk yoksullukiçinde yaşarken, düzenleri sonunakadar sürecek sanıyorlardı. Ne za-manki halk ayaklandı, o zaman halkısonsuza kadar ezemeyeceklerini, yok

sayamayacaklarını gördüler. Direnmehakkımıza sahip çıkmak, halkın adamyerine konulmasına sebep oldu. Şimdibu hakkı elimizden almak için baskıyıartıracaklar. Faşizmin özünde vardırbu. Şimdi direniş hakkımızı örgütlüdirenişe dönüştürmeliyiz. Yoksa fa-şizmin örgütlü gücü karşısında ör-gütsüz olmak ölüm demektir.

8- Direnmeyen çürür. Geceleriyatağına aç girenler eğer bu zulmedirenmezlerse, göz yumarlarsa yoz-laşma ve çürüme kaçınılmazdır. Yoz-laşmamak, halka ait değerlerden uzak-laşmamak için direnmeliyiz. Cephe-liler, F Tiplerinde 13 yıldır tecrit iş-kencesine karşı direniyor. Direnme-yenler dağıldı, bitti, kitlesini yönete-mez duruma geldi. İhaneti hoşgörenler,çatışmadan silahlarını teslim ettiler.Direnenlerin beyinleri dinç, yürekleriferah, onurları ayaktaydı. Kimse di-renenlerin onurunu alamaz. Bizi çü-rütmelerine, insanlıktan çıkarmalarınaizin vermeyelim.

9- Direnmeden hiçbir özgürlüksavunulamaz! Yoksulluğun, baskının,faşizmin olduğu yerde özgürlükleryoktur. Temel hak ve özgürlüklerimizikazanmak ve kazanımlarımızı koru-mak için direnmek zorunluluktur.Direnme hakkına sahip çıkanlar ancaközgür olabilirler. AKP çıkardığı gericihalk düşmanı yasalarla halkı soyupsoğana çeviriyor. Çırılçıplak, dirençsizbırakmak istiyor. Buna direnerek ce-vap vermeliyiz.

10- Vatanını ve halkını seven herinsan, onları korumak için direnme-lidir. AKP, vatanımızı emperyalistlerepeşkeş çeken gelmiş gelmiş en iş-birlikçi iktidardır. ABD ile işbirliğini,kardeş Orta Doğu halklarına saldır-maya kadar ilerletmiştir. Vatanı sev-mek, onu korumak için savaşabil-mektir. Vatanımızın Amerika’nın çift-liği yapılmak istenmesine karşı di-renmeliyiz.

11- İnsan olmanın ve insan kal-manın tek yolu insanlık dışı bu düzenekarşı direnmek ve savaşmaktır. Busavaşta halk kültürü en önemli sila-

hımızdır. Zulme direnmeyen bizdendeğildir. Hak yememeli, hakkımızıda yedirmemeliyiz. Haksızlıklarınkarşısında mazlumların yanında yeralmalıyız. “Haksızlığın önünde eği-lirseniz haklarınızla birlikte şerefinizide kaybedersiniz!” sözündeki gibi,mazlumun hakları için zalime diren-meliyiz.

12- Anti-emperyalist olmak; em-peryalizme tereddütsüz direnmek vetereddütsüz direnenlerin yanında ol-maktır. Orta Doğu ve tüm dünyadahalkların, emperyalizme ve işbirlik-çilerine karşı direnmekten ve savaş-maktan başka alternatifi yoktur. Em-peryalizmi ve işbirlikçilerini kovanakadar, zafere kadar savaşmak ve di-renmek zorunludur.

13- Faşizm, klasik biçimiyle “tek-elci burjuvazinin en geri, en baskıcı,en kanlı diktatörlüğü” olarak tarifedilir. Bu aynı zamanda “burjuvazininartık uygulana gelen burjuva demok-rasisi ile varlığını sürdürememesidemektir.”

AKP’nin ileri demokrasi yalan-larına karşı tüm devrimciler, tüm de-mokratlar direnmelidir. Kanlı dikta-törlük anca mücadele edilerek, be-deller ödenerek durdurulabilir. Kimse,“barışçıl” mücadele ile baskıcı faşizmidurdurabileceğini düşünmemelidir.

Zenginlerle yoksulların arasınakan girmiştir. İlk kanı döken burjuvaziolmuştur. Burjuvaziye karşı direnmek,savaşmak tarihsel sorumluluğumuz-dur.

Direnme hakkı haksızlığa, zulme,sömürüye karşı olmaktır. Devletinşiddetine karşı en meşru hak direnmehakkıdır... Yasal haklarını kullananlarasaldır, sonra kendini korumak suçolsun... Burjuva demokrasinin bu ikiyüzlü tavrını teşhir ederek direnme-liyiz. Gerçek demokrasi ve özgür-lükler ancak halkın mücadelesi ilekazanılacak ve korunacaktır.

Faşizmin aşağılayıcı koşullarınıkabul etmeyeceğiz. Ya onurumuzlayaşayacak ya da başımız dik ölece-ğiz!

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

447

Anadolu Halklarının veTüm Dünya HalklarınınDirenme HakkınıKurtuluş Umudunu YokEtmeyi AmaçlayanPolitikalara TeslimOlmayacağız!Direnme HakkınıYoketmeye KalkanBir İktidar Faşizminİktidarıdır!Direnme HakkıDirenilerek Kazanılır veDirenilerek Korunur!

AKP saldıracak, halk susacak!AKP, hukuk devleti diyecek ar-

dından toprağımızı, evimizi suyu-muzu, havamızı, tüm yer altı yerüstüzenginliklerimizi satacak, halk ka-fasını emme basma tulumba gibi sal-layacak.

AKP, elimize vurup son lokma-mızı da alacak; halk buna da şükürdiyecek.

AKP, bir yanağımıza tokat atacak,halk öbür yanağını da çevirecek.

AKP, kendine alırken bol keseden,halka verirken cebinde akreple do-laşacak; halk diyecek ki “ne demekemrin olur.”

AKP, Orta Doğu’daki kardeş halk-larımızın üzerine yağan her bir bom-banın suç ortaklığını yapacak, halk di-yecek ki, “bildikleri bir şey vardır.”

AKP, çapulcu diyerek ayaklanmışhalkı aşağılayacak, dilenci yerinekoyup sadaka verecek; halk amin

diyecek.Biz ne kör, ne sağır ne de dil-

siziz!Biz, ağır ellerimizi toprağa ba-

sıp doğrulduğumuz zaman, sü-rülmüş toprakların ve şehirlerinbahtını bir şafak vakti değiştirmegücüne sahip halkız!

Biz, zincirlerinden başka kay-bedecek bir şeyi olmayan, elindekien büyük gücü bilimsel ve tarihselhaklılığı ile direnme hakkı olan,zalimi elbet bir gün mutlaka ye-necek olan halkız!

Zulmün olduğu yerde direnmekmeşrudur!

Zulmün olduğu yerde direnişlerhiç bitmemiştir. Haksızlığın olduğuyerde direnişler hep olmuştur. İnsanınyaşama, yemek yeme, uyuma, havaalma hakkı kadar meşrudur direnmehakkı.

İstanbul Sultanbeyli’de, evini hac-zetmeye gelen icra memurlarına karşıevindeki mutfak tüpüyle, oyuncaksilahla direnen Hanım Kavaklıoğluve 4 çocuğu, devletin kağıt üzerindekitüm “yasal haklılığına” rağmen, meşruhakları ile direndiler. Meşruluk, ada-let kavramıyla yan yanadır. Biryerde adaletsizlik varsa, adaletsizliğeitiraz etmek, direnmek meşrudur.Meşruluk, devletin mahkemelerininelimize “haklısın”, “haksızsın” diyekağıtlar tutuşturması değildir. Meş-ruluk, zulmün olduğu yerde, can pa-hasına, bedel ödenerek kazanılmışdirenme hakkına sahip çıkmaktır.

Anamızın helal sütü gibi haktırzalime direnmek…

İslamiyete ilk inananlardan EbuzerGıffari, “Aç sabahladığı halde kı-lıcına davranmayana şaşarım” de-miştir. İşte böylesine doğal bir haktırdirenmek.

Direnmek En Meşru Haktır!43 yıllık tarihimiz, emperyalizme

ve yerli işbirlikçilerine karşı mücadeleile doludur. Mahirlerin Kızıldere’deyarattığı “Biz dönmeye değil, ölmeyegeldik” şiarı Cephelilerin omuzlarındasürüyor. Direnme hakkı için ölümügöze alıyor Cepheliler.

Zulme, düşmana teslim olmamakiçin direniş tüm mevzilerde can pa-hasına sürdürülmüştür.

’84, ’96 ve 2000-2007 ölüm oruç-larıyla zulme karşı direnmenin önündehiçbir gücün duramayacağını, be-denlerini ölüme yatıran Cephelilerinkararlılığının, devrimci iradesinindüşmanı teslim aldığını gördük.

“Direnmeyen Çürür” dedik; 7 yıl,79 ay, 316 hafta, 2280 gün, 25 mev-sim direndik. F tiplerinde devrim-cileri inançlarından soyundurma iş-kencesi direnme hakkı ile 122 şehitpahasına bozguna uğratıldı.

Büyük direniş F Tiplerinde du-varları yıkarken; dışarıda TAYAD’lıAileler dünyada bir ilki gerçekleş-tirdiler. İlk kez hapishane dışındaölüm orucunda şehit düştü devrim-ciler. Abdi İpekçi Parkı’nda 3 yıl,4 ay, 2 hafta, 1 gün olmak üzeretoplam 1230 gün direndi TAYAD’lı-lar...

2009 yılında kanser hastası dev-rimci tutsak Güler Zere’nin özgür-lüğünü kazanmak için “Hepimiz Bi-rimiz İçin, Birimiz Hepimiz İçin”dedik. 12 Haziran’dan 6 Kasım’a

Meşru: Yasanın, dinin ve kamuvicdanının doğru bulduğu…Hak: 1. Adalet. 2. Adaletin,hukukun gerektirdiği veya biri-ne ayırdığı şey, kazanç.

Faşizme Karşı Direnmenin Onuru Devrimcilerindir,Direnen Halklarındır!

DİRENME HAKKIMIZA SAHİP ÇIKALIM!FAŞİZME KARŞI BİRLİK OLALIM!

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

48

148 gün Türkiye’de ve Avrupa’daHalk Cephelilerin kararlı ve ısrarlıdirenişi sonucunda Güler Zere’ninözgürlüğünü kazandık. Türkiye dev-rim tarihinde ilk kez bir hasta tutsağıntahliye hakkı direnilerek kazanıldı.

2009 yılında parasız eğitim isteyenDev-Genç’liler, Ankara’da aralıksızsaldırılara karşın, 6 kez çadır kurdular,her saldırıda gözaltına alındılar. Kam-panya süresince bunun gibi pek çokörnek yaşandı.

2010 yılında Edirne’de “AmerikaDefol Bu Vatan Bizim” dedikleriiçin polis eliyle linç edilmek istenenDev-Genç’lileri sahiplenen Halk Cep-heliler tam 7 gün beklediler Edir-ne’nin girişinde. 7. gün Edirne’ninmerkezine girip basın açıklaması ya-parak, kimse bizi durduramaz dediler.

Devrimci İşçi Hareketi üyesi Tür-kan Albayrak, 2010 yılında işten atıl-masına karşı 118 gün çadır direnişinisürdürdü. Albayrak, açlık grevininise 6. gününde işe dönme talebininkabul edilmesiyle zafer kazandı.

Halk kurtuluş savaşçısı Ali Yıl-dız’ın kemiklerinin olduğu toplu me-zarı açtırabilmek için 2011 yılında66 gün açlık grevi yaptık. Ve 14 yılaradan sonra 15 gerilla cesedinin bu-lunduğu toplu mezarı açtırdık. Şehi-dimizin kemiklerini almak için ölümeyattık…

2011’de “Füze Kalkanı Değil De-mokratik Lise İstiyoruz” diyen Dev-

Genç’liler, Kocaeli’ndeki eylemle-rinde 7 günde 15 kez saldırıya uğra-dılar, 60 Dev-Genç’li gözaltına alındı.Eylem, polis atlatılarak, 2 tutsak pa-hasına başarıyla sonuçlandırıldı. Kam-panya süresince bunun gibi pek çokörnek yaşandı.

HALKIMIZI YANILTMADIK,FAŞİZME KARŞI DİRENİŞİNEN ÖNÜNDE BEDELLER ÖDE-DİK, ZAFERLER KAZANDIK…

HALKIMIZLA BİRLİKTE,DİRENİŞ HAKKIMIZA SAHİPÇIKARAK YENİ ZAFERLERKAZANACAK, İKTİDARI ALA-CAĞIZ!

Emperyalizmin, oligarşinin ör-gütsüzleştirme, teslim alma, politi-kalarına boyun eğmedik. Onar onarkatledildik. Teslim olmadık. Direnmehakkımızı korumak için direndik.

Örgütlü bir gücün asla yenilme-yeceğini gösterdik. Halkımızın ensuskun olduğu, sindirildiği dönem-lerde bile biz hep halkın içinde olduk.“Halkımız sizin için ölüyoruz” der-ken, “halkın umurunda bile değil”diyen aymazlıklara aldırış etmedik.

Direnmeden ekonomik-demokra-tik mücadeleyi sürdürmek, örgütlü-lükleri korumak mümkün değildir.

İktidar hedeflenmeden hiçbir mü-cadele, direniş nihai zafere ulaşamaz.

Dünya halklarının direnme hak-kını, kurtuluş umudunu yok etmeyi

amaçlayan politikalara teslim olma-dık, olmayacağız. Bağımsızlık, de-mokrasi, sosyalizm düşüncemizdenvazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Dev-rim ve sosyalizm umudunun yokedilmesi, halkların çaresizleştirilme-sidir. Buna izin vermedik, vermeye-ceğiz. Bunu abartılı bulanlar tarihönünde yeniktir!

Düzen içi güçlerden birisine mesajvererek, ötekine yanlış temelde karşıçıkarak direnme hakkı geliştirilmez.Direnme hakkı direnerek kazanılır,direnerek korunur.

İktidar kiminse, hukuk da yasada onundur. Saflar nettir! Ya dire-nenlerin ya da direnenlere saldıran-ların yanındasınızdır, ara yol yoktur.

Direnme hakkını yok etmeye kal-kan bir iktidar faşizmin iktidarıdır!

Direniş, umutsuzluğun, yılgınlığın,yozlaşmanın, çürümenin panzehiridir.

Halkı “Ayaklar baş oldu” diyerek,“çapulcu” diyerek, “Ananı da al git”diyerek ve defalarca hakaret ederekaşağılayan faşist iktidara karşı di-renme hakkımıza sarılalım. Bizi za-fere götürecek olan direnme hakkı-mızı her ne pahasına olursa olsunsahiplenmektir. Direnmemek tesli-miyettir, ölümdür. Direnen kazanır,direnmeyen çürür!

Faşizme Karşı Omuz Omuza Di-renelim, Birlik Olup Savaşalım; Ek-mek, Adalet ve Özgürlüğü Kazana-lım...

BİR HALK CEPHELİ ANLA-TIYOR;

"Taksim anıtının önündeydi. İçin-de kadınların da olduğu 100-150kardar faşist anıttaki tüm pankartlarıindirmeye kalkıştı.

Önce biz ne yapıldığını anlayam-adık Cephelilerle birlikte tavır aldık.

Önce başka bir abi çıktı anıta,sonra da ben çıktım.

Pankartları indireceğiz dedikler-inde, biz de indiremezsiniz. Defolundedik. Bunun üzerine ayaklarından

tutup engellemeye çalıştık. Bu sıradada faşistlerden biri beni itti ve düştüm.

Tabii bu sırada diğer arkadaş-larımızda geldi, biraz dövmüşlerfaşistler bunun üzerine gitmişler.

Sökülen bayrakları yeniden astık.BDP'lilerin de indirilen bayrağınıtekrar yerden istedik ve alıp yenidenastık anıta. Bu arada yere düştüğüm-den ayağım kırıldı. Şu anda yürüy-emiyorum..."

Kürt milliyetçileri derneklerimizibasmaktan, insanlarımızı öldüresiye

dövmeye, derneklerimizi yakmaya

çalışmaya kadar birçok saldırıda bu-

lunduya... Ama bir Cepheli düşman

karşısında dostunu da düşmanı da

her zaman bilendir.

BDP'nin saldırıları karşısında bu

provokasyona gelmemiş ve sol içi

hukuku işletmiştik.

İşte şimdi de BDP'nin tüm yaptık-

larına karşı; Düşman karşısında,

faşistler karşısında yine BDP'nin

bayrağını savunan biz oluyoruzuz.

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

449

Taksim'deki Ayaklanmadan...BDP'nin Milliyetçi Tavrına Karşı CEPHE TARZI;

Tüm görevlerimiz, yaptığımız herşey devrime hizmet ediyor. Cepheli bu-nun bilincindedir. Her şeyin devrimehizmet ettiğini düşünür, bu bilinçle ha-reket edersek doğru olanı yaparız.Elbette yaşamın içinde doğrularımızgibi yanlışlarımız da olur. Bu anormalbir durum değildir. Fakat doğallaş-mamalıdır da bizim için. Yoksa yap-tığımız yanlışları meşru görmeye baş-lar, yanlışlarımızı düzeltmek için çabaharcamayız. Oysa ki Cepheli yanlış-larını önemser. Çünkü yanlışlarındanöğrenmesini bilir.

Cüretli olmalıyız. Yanlış yaptığı-mız her ne ise düzeltmek için yenidendenemeli, farklı yol ve yöntemlerbulmalıyız.

Devrimcilik sürekli bir savaşı zo-runlu kılar. Yaşamımızın her anı zor-luklarla doludur. Hiçbir şey kolay de-ğildir, basit değildir. Her şey, üretti-ğimiz her ürün, yaptığımız her eylem,her işimiz emek ister. Önemli olan,herkesten ve her şeyden öğrenmemantığıyla hareket etmektir. Doğrudüşünmektir. Doğru düşündüğü-müzde yanlışlarımız azalır. Ve yap-tığımız yanlışlardan öğrenmesini bi-liriz. Aksi halde ya yanlışlarımızıküçümser ya da gözümüzde büyütürve başka yanlışlara kapı açarız.

Yaptığımız yanlışlar evet, bizi ya-

vaşlatır. O işin yeni-den yapılmasını gerektirir. Çünkü bu dabir iş yerine iki iş yapmak demektir.İşlerimizi zamanında, hatta zamanındanönce yapmalıyız ki, devrimin yükünüdaha çok omuzlayalım. Yaptığımızyanlışlar karşısında kendimize karşı gü-vensizleşmemeliyiz. Bu yaklaşım kor-kak adımlar attırır bize. Bir süre sonraonu da yapamayız, yanlış yapacağımkorkusuyla ya hiçbir şey yapmayız, yada daha büyük yanlışlar yaparız.

Yanlış yapmaktan korkmamalı-yız. Bilinen bir sözdür; Hatasız kul ol-maz. Doğrudur, hiç hata yapmayacakmükemmel insan yoktur. Mutlakayanlışlar yapacağız. Önemli olanyanlışlarımızın büyük olmaması, on-ları zamanında farkına vararak dü-zeltme yoluna gitmek ve bundandersler çıkarmak, bunu bir eğitimedönüştürmektir. Yanlış yapmaktankorkarak hareket etmek devrimci de-ğildir. Bu yaklaşımda düşünmek yok-tur, bilinç yoktur, devrime, halka,kendine güven yoktur. Bir süre son-ra da insanın içinde inançsızlığı bü-yütür. Kişinin devrim saflarındanuzaklaşmasına neden olur.

O nedenle önce basit ve sade dü-şüneceğiz. Bilimsel düşünecek, doğ-ru soruları soracak ve verdiğimiz ce-vaplar üzerinden hatalarımızın, ek-

siklerimizin kaynağını bulacağız. Hersorunun mutlaka bir çözümü vardır.Mutlaka bir yolunu, yöntemini buluro yanlışı doğrulara çeviririz. Önemliolan yanlışlarımızdan öğrenmektir.Tekrar aynı yanlışı yapmamak için, oyanlışların yerine doğruları koymakiçin yanlışlarımızdan sonuçlar çıkart-malıyız. Daha iyisini, daha güzelini ya-kalamak için ısrar etmeli, emek har-camalıyız. Biz yanlışlarımızı düzelt-mezsek düşman bunları bize karşıkullanır, buna izin vermemeliyiz.

Sonuç olarak,1- Yanlışlarımızdan öğrenmek,

yanlışlarımızı önemsemek eleştiri,özeleştiri silahını kullanmaktır.

2- Yanlışlarımız karşısında acı-masız olmak, yerine doğruyu koymakiçin emek harcamaktır.

3- Yoğunlaşmalıyız. Tüm ayrıntı-ları görebilmeli, en küçük ayrıntıla-ra dahi kafa yormalıyız. Yapılan yan-lış için hayıflanmak yerine sorular sor-malı, anlamaya çalışmalı ve çözüm-ler üretmeliyiz.

4- Yanlışlarımızı, abartmadan, kü-çümsemeden, onlardan öğrenmek içinönemseriz. Bu nedenle Cepheli yanlışyapmaktan korkmaz, yanlışların-dan ögrenerek adımlarını büyütür.

Kendini Geliştirmeyen Düzeni Geliştirir

Cepheli̇ YanlışlarındanÖğrenmesini, Ders

Çıkarmasını Bilendir!

Erdoğan’ın Katliam EmriniVerdi 14 Yaşındaki BerkinElvan Komada!

Daha önce “Kadın da olsa çocuk da olsa gereken ya-pılacaktır” diyerek katillerini Kürt halkının üzerine sü-ren ve çocukların katledilmesine sebep olan TayyipErdoğan yine polise katletme emri verdi. “Polisimizi ez-dirmeyiz” diyerek katletseniz de arkanızdayım, mesajıveren Erdoğan son olarak Sincan’da yaptığı mitingde “Sizboşaltmazsanız, güvenlik güçlerimiz orayı boşaltmayı bi-lir” diyerek polisi yine halkın üzerine sürdü.İstanbul’da 16 Haziran günü, sabahın erken saatlerinde,

insanların Gezi Parkı’na gitmesini engellemek için,halkın üzerine saldıran polis, gaz bombasını silah gibi kul-lanıp kitlenin üzerine sıktı.

Hedef alınarak gaz bombasıyla kafasından vurulan 14yaşındaki Berkin Elvan beyin kanaması geçirdi. PolisinBerkin Elvan’ın, elbiselerine el koyarak, daha önce FerhatGerçek’te yaptığı gibi delilleri yok etmeye çalıştı.Elvan’ın elbiselerini gelen avukatlar polisin elinden al-dılar.

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

50

Gaz bombaları ile mi günaydınder insanlar birbirine?.. Faşizm der.Faşistler der...

Polis saldırısı ile mi günaydınder insanlar birbirine diye düşenebi-lirsiniz... Faşizm der... Faşistler der..

İşte bu nedenle faşizm insanlıkdışıdır.

İşte bu nedenle faşizm insanlıksuçudur...

Faşizm sadece halkı değil, insan-lığı da öldürür...

FAŞİZM: Tekelci burjuvazininen gerici, en şovenist, en katliamcıve saldırgan kesiminin açık baskıcı,kan dökücü diktatörlüğüdür. İşteonlar böyle günaydın derler.

Sabah gazetesi 16 Haziran sabahıda yine gözlerini sahibi AKP iktida-rının sesiyle açtı...

Haberden, habercilikten değil; iş-birlikçilik, yalakalık eğitimi almışSabah, iktidarın bu eğitiminin so-nuçlarını çarpıcı şekilde gösterdi...

Ayaklanma boyunca yaptıklarıhaberlerle iktidarı bile şaşırtan Sabah

gazetesi kraldan da kral-cılığını sürdürdü...

DAMGAYI da; "GÜ-NAYDIN GEZİ" başlığıy-la vurdu.

YALAN ÇOK; Bir günönce binlerce polisin saldırısını "oran-tılı" buldu...

HABER YOK; Binlerce polisinhalka nasıl saldırdığı, tüm İstanbul’unasıl gaza boğduğu, yaktığı-yıktığıyoktu haberlerinde...

YALAN ÇOK; “Polisin kimsenincan güvenliğini tehlikeye atmadan”dedi tüm dünya izlerken saldırıyıcanlı canlı...

HABER YOK; Yaşlı, genç, ço-cuk... yüzlerce yaralı, hastanelerde,otellerde, sokak aralarında yoktu ha-berlerinde... Biz canlı canlı izlerkeno yalan söylemeyi sürdürüyordu..

Yani Sabah gazetesi diyeceğimizo ki gazetecilik değil, faşizmin bora-zancılığının telaşıyla, saldırıları ak-lamak ve yeni katilam saldırılarınınzeminini hazırladığını farkında olacakki daha bu haber kurumadan...

CNN'in internette yayınladığı ha-beri bile okumadan etmeden, “yanlışhaber yapıyorlar” diye yayınlayıp...AKP yalakalığı telaşıyla bir yalanadaha imza attı...

Sonuç olarak Sabah gazetesi ya-lana imza atmayı sürdürsün... Ki tekde değil, ilk de değil... Son da olma-yacak...

Biz yine yalanlara karşı gerçeklerisavunmaya devam edeceğiz...

Armut dibine düşermiş...

AKP iktidarının basını da... herdedikleri yalan olan AKP'nin dibinedüşmüş... Yalan irinleri akıyor hertaraflarından...

Yalnız merak etme Sabah... Sa-hibinden seni ayırmayacağız...

Faşist AKP iktidarıyla birlikteseni de ait olduğun yere gönderece-ğiz!

Günaydın Gezi... Diyor Sabah GazetesiManşetinde

Taksim’deki halkın direnişini kırma saldırısı İstanbul1 Mayıs Mahallesi’nde duyulur duyulmaz halk toplan-maya başladı. 3001. Cadde üzerinden sloganlar eşliğindeCennet Düğün Salonu’nun önüne gidildi. Mahallenindeğişik yerlerinde toplanan gruplar birleşince sayı onbine yaklaştı. Çevredeki evler tencere-tavaları çalaraktepkisini ortaya koydu.

Sloganlar daha bir gür ve daha öfkeli atıldı bu yürü-yüşte. “Her Yer Taksim Her Yer Direniş’’, “Hükümetİstifa”, “Faşizme Karşı Omuz Omuza”, “Direne DireneKazanacağız”, diyerek Atakent Mahallesi’ne doğru yü-rüyüşe devam edildi.

Kitlenin içine sivil polislerin girdiği fark edildi. HalkCepheliler sivil polisleri kitlenin içinden çıkardı. Buradanİstiklal Mahallesi’ne inilerek sloganlar, marşlar ve ıslıklareşliğinde D-100 karayolu Boğaziçi Köprüsü AvrupaYakası yönü trafiğe kapatıldı. Yoldan geçen araçlar

korna sesleriyle destek verdiler. Yaklaşık bir saat trafiğekapatılan yol yeniden açılarak kitle E-5'e yöneldi. ÖrnekMahallesi güzergahı takip edilerek Göztepe'den E-5karayoluna çıkılarak buradan Boğaziçi Köprüsü yönünedoğru ilerlemeye devam edildi. Gülsuyu, Kartal, Pendikve Sarıgazi'nin de köprüye doğru yürüdükleri haberialınınca onlarla birleşildi.

35 bini bulan kitle Altunizade Köprüsüne ilerledi.Burada kitlenin önü polis tarafından kesildi. İkiyebölünen kitle hem önden hem de arkadan polisinsaldırısına uğradı. Polis kitlenin üzerine hem ses bombasıhem de gaz bombası kullanarak vahşice saldırdı. Birçokinsan yaralandı ve gözaltına alındı. Gazdan etkilenereküst geçite çıkan ailelerin üzerine polis tarafında gazbombası atılmaya devam edildi. Birçok ailemiz çocuk-larıyla birlikte etkilendi. Eylemler sabah saatlerine kadardevam etti.

Faşist Polis Saldırısına KarşıYürüyüş Halkın Katılımıyla Büyüdü

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

551

İngiltere12-13-15 Haziran günleri İngiltere

Halk Cephesi ve diğer demokratik kit-le örgütleri Londra’da Trafalgar Mey-danı’nda Taksim direnişine destek ver-meye devam ettiler. “Yaşasın HalklarınKardeşliği” sloganı atılan eylemlerde fla-malar açıldı, Grup Yorum marşları hepbir ağızdan söylendi.

AlmanyaKöln şehrinde 15 Haziran günü Dom

Meydanı’nda Erdoğan taraftarları bir mi-ting gerçekleştirdi. Mitingi gören Anado-lu Federasyonu üyeleri gösterinin yapıldığıyerde “AKP Faşizminin OperasyonlarıTutuklamaları Bizi Teslim Alamaya-cak!” pankartı açarak, "Halkız HaklıyızKazanacağız!", "Direne Direne Kaza-nacağız!" sloganları ile karşı bir eylemgerçekleştirdiler.

Eylemin ardından AABF´nin kurdu-ğu Taksim Direnişine Destek Çadırına gi-dildi. Aynı gün toplanan 700 kişilik kit-le ile birlikte yürüyüş gerçekleştirildi.

Düsseldorf şehrinde 12 ve 13 Hazi-ran tarihlerinde, Taksim direnişine des-tek amaçlı `Halka Yönelik SaldırılarıDurdurun` talebiyle oturma eylemi ya-pıldı.

Saat 13:00-17:00 arası yapılan ey-lemde Türkçe ve Almanca sloganlaratıldı.

Velbert şehrinde halkın, AKP Fa-şizmine karşı başlatığı isyanı destekle-mek amacıyla bir miting düzenlendi. Çe-şitli derneklerin söz alarak konuşmayaptığı mitingde Anadolu Federasyonuüyeleri, Avrupa’daki örgütlülüğün öne-mi ve halkın eylemlere karşı duyarlı ol-masının gerekliliği anlattı.

Mannheim şehrinde Halk Cepheli-ler'in 14 Haziran günü Şehrin en merkeziyeri olan Marktplatz´da Taksim direne-şine destek olmak, AKP faşizmini teşhiretmek için kurduklar ıdestek çadırı 15 ve16 günleri de değişik saatlerde açık tu-tuldu.

Berlin şehrinde 9 Haziran günü,

binlerce insan hep bir ağızdan “FaşizmeKarşı Omuz Omuza” diye haykırdı. 12Haziran günü Kottbusser Tor Meyda-nı’nda direniş çadırı kuruldu.

13 Haziran günü, direniş çadırındatoplanan yaklaşık 500 kişi bir miting ya-pıldı. Mitingin ardından yapılan yürü-yüşte sayı 1500’e ulaştı. “Direne Dire-ne Kazanacağız”, “Halkız Haklıyız Ka-zanacağız” sloganlarının atıldığı yürüyüşdireniş çadırına önünde bitirildi.

14 Haziran günü de direniş çadırın-da vakit ziyarete gelenlerin yoğun ilgi-si ve Çarşı grubunun attığı coşkulu slo-ganlarla geçti.

Berlindeki protestolar 16 Hazirangünü de devam etti. Direniş çadırındanyapılan çağrıyla düzenlenen yürüyüşyine direniş çadırından başladı. Yürüyüşeyaklaşık 10 bin kişi katıldı.

Yürüyüş, Berlin Türkiye Konsolos-luğu önünde yapılan miting ve ardındançekilen halaylarla sona erdi.

Ulm şehirinde Münsterplatz meyda-nında 16 Haziran günü Taksim`de bas-layip ülke geneline yayılan saldırılar ileilgili eylem yapıldı. Demokratik Güç Bir-ligi ve Halk Cephesi`nin katıldığı eylemşehitler için yapılan saygı duruşu ve ya-pılan konuşmaların ardından bitirildi.

Hamburg kentinde Altona şehrihde15 Haziran günü Taksim ve ülke gene-linde devam eden ayaklanmaya destekiçin merkezi tren istasyonu olmak üze-re iki protesto mitingi yapıldı. HalkCepheliler bu iki mitinge de pankart vebayraklarıyla katıldılar.

Taksim ve Gezi parkına yapılan po-lis saldırısından hemen sonra Halk Cep-heliler Sternschanze semtinde toplanıpsloganlarla saldırıyı protesto ettiler.

Köln şehrinde 17 Haziran günü Tür-kiyelilerin yoğun olarak yaşadığı Köln-Mülheim semtinde, Türkiye'deki saldı-rılar protesto edildi.

2 Saat süren eyleme toplam 120 kişikatıldı.

Taksim Direnişiyle Başlayan HalkAyaklanmasına Dönüşen Eylemler

Avrupa'nın ve Dünyanın Her Yerinden DahaGüçlü Daha Coşkulu Daha Örgütlü Destekleniyor

Av ru pa’da

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

52

Viyana

İngiltere

Fransa

Hollanda

Belçika Liege şehrinde16 Haziran'da Tür-

kiyelilerin yoğun olarak bulunduğu pa-zar yerinde 15 Haziran günü Taksimeyapılan saldırılar protesto etmek içinbir eylem düzenlendi.

Eylem sürerken polis eylemin izin-siz olduğunu bahane ederek bitiril-mesini söyledi. 3-4 dakikada bir yap-tıkları tehditlere rağmen eylem tümcoşkusuyla devam etti.

HollandaAmsterdam’da 16 Haziran günü

şehir merkezinde başlayan yürüyüşeyüzlerce kişi katıldı. Halk Cephelilerkızıl bayraklarla ve Anadolu Gençlikimzalı “Haklıyız Kazanacağız” pan-kartıyla yürüyüşteki yerini aldı.

AvusturyaViyana şehrinde Avusturya Halk

Cephesi ve demokratik kitle örgütle-ri birlikte 11 Haziran günü TaksimGezi Parkı'na yönelik saldırıları pro-testo etmek için 12 Haziran'da 2000'iaşkın kitlenin katılmasıyla yürüyüş dü-zenlediler.

FransaMetz şehrinde14 Haziran'da dü-

zenlenen “Her Yer Taksim Her Yer Di-reniş” eylemine Metz Halk Cephesidedestek verdi.

Metz Halk Cephesi, Ulusal Cephe-nin Metzde yapacağı mitinge karşı ey-leme 15 Haziran günü destek verdi. Ulu-sal Cephenin bir miting düzenleyeceğiniöğrenen bir çok parti ve sendika eylemdüzenledi. Eylemde “Geçit Yok” pan-kartı arkasında toplanıldı.

Nancy şehrinde, 16 Haziran günüTaksim direnişine destek eylemi ya-pıldı. Eylemin başında direniş boyunca

katledilen devrim şehitleri için bir da-kikalık saygı duruşu yapıldı.

Ukrayna Kiev-Dnepropetrovsk şehrinde

3 Haziran’da Taksim-Gezi Parkı’yladayanışmak ve Erdoğan hükümetiniprotesto etmek amacıyla Kiev Türki-ye Büyükelçiliği önünde protestogösterisi düzenlendi. Ağırlıklı olarakTürkiye ve Ukraynalı öğrencilerinkatılım sağladığı gösteriye yüze yakınkişi katıldı.

14 Haziran’da ise Dnepropetrovskda Ukrayna Avukatlar Birliğ’ine bağ-lı avukatlar, Taksim olaylarındakisert polis müdahelesi ve avukatlarakarşı yapılan gözaltılara karşı basınaçıklaması yaptılar. Avukatlar BirliğiDnepropetrovsk temsilcisi İlya Bon-dar’ın yaptığı açıklamada, avukatla-ra karşı yapılan müdahalenin kesin-likle kabul edilemeyeceği vurgulandı.

RusyaSoçi şehrinde çalışan Türkiyeli

işçilerin Taksim Gezi Parkı direnişi-ni desteklediklerini anlatan mesaj:

Merhaba, biz Rus-ya Soçi'de Sembol İn-şaat Şirketi’nin işçi-leriyiz. Gezi Par-kı’nda AKP’nin fa-şist polisinin saldırı-larına ve Halk Cep-helilerin direnişine in-ternet üzerinden şahitolduk. Artık halkınAKP iktidarına ve po-litikalarına karşı cid-di bir tepkisi var vehalk bu hoşnutsuzlu-ğu açığa çıkarıyor.

Gün artık AKP ik-tidarından yaptıklarızulümlere işkencele-

re karşı hesap sorma günüdür. Kocakoca binaları biz yaparken aldığımızpara, kanımızın kene gibi sömürülmesive gurbette olmak vatan toprakların-dan uzak olmakta cabası. Kendi va-tanımızda iş bulamamış gurbet elleregelmek zorunda kalmış işçileriz biz.

Aramızda Diyarbakırlısı da varDersimlisi de Ankaralısı da Antalya-lısı da... Ancak ortak noktamız kendivatanımızda iş bulamayıp gurbetegitmek zorunda kalmış olmamız. Ço-cuklarımızı okutmak için aylarca ço-cuklarımızı göremiyoruz. Ancak artıkbu direniş bize umut oldu. Bu halktanadam olup olamayacağını gösterdihalk. Burası Gezi Parkı’na çok uzakancak ilk günden itibaren gönlümüzkalbimiz sizinleydi. Biz de “Her YyerTaksim Her Yer Direniş” sloganını at-tık. Orada direnen halka devrimcile-re Halk Cephelilere binlerce kere te-şekkürler. Sonuna kadar arkanızdayız.Selamlar

Soçi'den İşçi kardeşleriniz.

Hollanda'nın Rotterdam Alevi Kültür Merke-zi’nde, 14 ve 15 haziran günlerinde Leiden Hollan-da Türkiyeli İşçiler Birliği’nde F TİPİ FİLM göste-rimi yapıldı. Rotterdamda 53 kişiyle F TİPİ FİLM iz-lenildi, Leiden’de ise 25 kişi filmi izledi.

Filmden önceyapılan konuşma-da, DevrimcilerinF Tipi hapishanele-re karşı ve tecritekarşı içeride ve dı-şarıda sürdürülenmücadele anlatıldı.

F TİPİ FİLM İzlenmeyeİzletilmeye Devam Ediyor

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

553

RusyaAlmanya Belçika

Bahar Kimyongür, 17 Haziran günü Suri-ye ile ilgili bir konferansa katılmak için davetedildiği İspanya'nın Cordoba kentinde, İs-panya polisince, "Hakkındaki tutuklama kararı"gerekçe gösterilerek gözaltına alındı.

Yıllar önce Avrupa Parlamentosunda Türki-ye faşizminin Dışişleri Bakanlarından İsmailCem'i protesto etmesi nedeniyle Bahar Kim-yongür için Türkiye faşizminin isteğiyle “tu-tuklama kararı” çıkarıldı. Daha önce aynı gerekçeile bir komplo ile Hollanda da tutuklanmış ve iadetehdidi yaşamıştı. İspanya devleti bu suç ortak-lığını, “tutuklama kararı var” diyerek haklı gös-teremez. Zulmedenleri protesto etmek suç değildir.

Halk Cepheli Bulut Yayla’nınYunanistan-Amerika ve Türkiye dev-letlerinin işbirliğiyle, bütün yasalar-anlaşmalar hiçe sayılıp, Atina’danYunan sivil polisin aracıyla kaçırılıpTürkiye faşizmine teslim edilmesinekarşı eylemler devam ediyor.

11 Haziran günü saat 19.00’daşehrin en merkezi meydanlarındanbiri olan KAMARA heydanında,Yunanistan solundan 20 kişinin ka-tılımıyla megafonla konuşmalar ya-pılırken, gruplar halinde bildiri da-ğıtımı gerçekleştirildi. NAR örgütü-nün 7-8-9 Haziran tarihlerinde dü-zenlediği 3 günlük festivalde bildirilerdağıtıldı, pankart asıldı ve ayrıcafestivallerde tüm kitleye yönelik birkonuşma gerçekleştirildi.

Platformun aldığı kararlar sonu-cu 11 Haziran günü bir yürüyüş ger-çekleştirildi. Yürüyüşe 350 kişi ka-tıldı.

Yunanistan KomünistPartisi Bulut Yayla İçinMeclise Soru ÖnergesiVerdi!

KKE (Yunanistan Komünist Par-tisi) BULUT YAYLA’nın kaçırılıpTürkiye’ye teslim edilmesinin ilişkin

13 Haziran günü meclise soru öner-gesi verdi.

KKE (Yunanistan Komünist Par-tisi) Milletvekillerinde Tanasis Pafi-lis, Yannis Giokas, Hristos Katsotisve Spiros Halvatzis; Kamu DüzeniBakanlığı’nın cevaplaması için soruönergesi verdiler.

Atina’da SYRIZA (Radikal SolBirlik) 17 Haziran günü akşam saat20.00’de Sintagma Meydanında) mi-ting düzenledi. Mitingde hükümettekikoalisyon partilerini hedef alan ko-nuşmalar yapıldı.

Mitinge Yunanistan Halk Cephe-liler de, Mart’tan bu yana Yunanistandevletinin ve polisinin Halk Cephe-liler üzerinde kurmuş olduğu baskı,gözaltı, tutuklama ve son olarak da,30 Mayıs’ta Bulut Yayla’nın MİT,EYP ve CIA’nın işbirliği ile kaçırı-larak faşist Türkiye devletine teslimedilmesini protesto eden ve daya-nışma çağrıları içeren bildiriler da-ğıttılar.

Belçika Polisi HalkCephelilere Yönelik Tecritve Baskı Politikasına SonVermelidir

Belçika polisi, 13 Nisan günü

Belçika’nın Liege şehrinde HalkCephelilerin düzenlediği eylemingerçekleştiği salonun önünde bulunanarabalarının plakalarını kamerayaçekmiştiler.

Halk Cephesi tarafından yapılanaçıklamada, “Bu yapılanlar, bize yıl-larca Türkiye’de yapılanların aynısıdır.Bugün İstanbul-Taksim'de, Gazi'de,tüm gecekondularda, Ankara'da, İz-mir'de... halkımıza saldıran AKP fa-şizminin polisleri de aynı yöntemleriyıllarca halka karşı uygulamıştır.

Yunanistan'dan Türkiye'ye kaçı-rılan AKP faşizminin “canlı bomba”diyerek hedef gösterdiği BULUTYAYLA için Brüksel-Türkiye Bü-yükelçiliği önünde yapacağımız açık-lamaya ‘güvenlik alamayız’ diyerekizin vermeyen de aynı polistir.

6 Haziran günü, Brüksel'de Bel-çika Alevi Federasyonu tarafındandüzenlenen Taksim ve ülkedeki di-renişi destekleyen mitinge katılanHalk Cephelileri polis hazmedeme-miştir. Alevi Federasyonu yönetici-leriyle konuşarak bizden uzak dur-malarını istemiştir" diyerek Belçikapolisinin Halk Cephesine yönelikdüşmanlığını bırakması gerektiğinibelirtmişlerdir.

Yunanistan Radyo Televizyon Kurumu (ERT) 11 Haziran günühükümetin aldığı kararla kapatıldı ve 2663 işçi işten atıldı. Başba-kan Andonis Samaras ERT çalışanlarını komünist olmakla ve ne za-man önemli bir gündem olsa grev yaparak, hükümet karşıtı tavır al-makla suçladı.

Olayın duyulmasının hemen ardından, bütün sol örgütler, partiler,DKÖ’lerden binlerce kişi ERT merkez binasının önünde toplandı. Aynıgün akşamı uydu yayınının durdurulması üzerine, işçiler merkez bi-nayı işgal ederek, fiili olarak internet üzerinden yayına devam ettirdi.

Halk Cepheliler ve Türkiye'deki Politik Tutsaklarla DayanışmaKomitesi 15 Haziran günü ERT çalışanlarını desteklemek için mer-kez bina önündeydi. “Biz Taksim direnişçileri ERT çalışanlarınınmücadelesini selamlıyoruz. Halktan yana televizyon ve radyo ya-yını için verdiğiniz haklı mücadelenizde yanınızdayız. Zafere ka-dar sizinleyiz. Türkiye’den Taksim Meydanı’ndan HALK CEP-HESİ” mesajı kitle tarafından alkışlarla ve “Yaşasın EnternasyonalDayanışma” sloganı ile karşılandı.

Yunanistan Devleti Hesap Verecek!..

Emperyalizmin Krizinin FaturasıYunanistan Halkına Ödetiliyor

İspanya Devleti Türkiye'dekiFaşist AKP İktidarının Suç

Ortağı Olmamalıdır

Yürüyüş

23 Haziran2013

Sayı: 370

54

AKP, direnen halka karşı, Gaz Bombası, Silah vemitingler ile tüm kinini kusmaktadır. “Artık Yeter” slo-ganları ile “vatanımızı emperyalizme ve işbirlikçile-re satamazsınız” diyen halk alanları doldurdu. AKP’ninher türlü saldırısına karşı bedel ödemeye hazır ol-duklarını direnmeye devam ederek gösterdiler.

AKP’nin, halkın ayaklanması karşısında gövde gös-terisi yapmak, denge oluşturmak ve kendi tabanını elin-de tutmak için başlattığı miting şovları tam bir fi-yaskoya dönüştü. Kent meydanlarına giremeyip ha-vaalanı ve kenar semtlerde mitingler düzenleyenAKP, “Büyük Oyunu Bozalım” adı altında düzen-lediği mitinglerde de kararlı bir şekilde direnen hal-ka karşı, “yüzde ellinin sabrının tükendiği” yalanla-rını kullanarak, halkı birbirine kışkırtmaya çalışmaktadır.AKP en büyük mitingi olan Kazlıçeşme mitingini, tüm Tür-kiye’den özel otobüslerler yandaşlarını toplayarak yaptı.

Direnen Türkiye halkı karşısında yüz binler alanları dol-durdu yalanları, AKP’nin acizliğidir. Bu mitinge halktantopladığı vergileri harcayarak güçlü olduğunu gösterme-ye çalışmaktadır. Bu güç halkın gücü değil, “iktidar”da ol-manın gücüdür.

Erdoğan, Kazlıçeşme mitinginde yaptığı konuşmadaTaksim ve Gezi Parkı'ndaki olaylara destek verenlerdenhesap sorulacağını bildirdi. Başbakan sosyal medyayı dahedef almaktadır. Başbakan kısaca, “benden yana olma-yanlara gereken yapılacaktır” mesajını vermektedir. GeziParkı’na destek veren sanatçı ve aydınlara, kısacası tümhalka kin kusmaktadır.

AKP’nin yalanına inanmış olup 1 milyon rakamını ka-bul etsek bile bu bir fiyaskodur. Çünkü bir tarafta her tür-lü devlet olanağıyla tüm Türkiye’den toplayabildikleri sayıbudur. AKP’nin on yıldır iktidarda olan bir parti olarak,medyanın gücüyle topladığı sayı budur. Sonuç olarak po-lis yok, işkence yok, gaz yok, katledilme korkusu yok, FTipi hapishaneler yok işin ucunda.

AKP, meydanlarda 1 milyon değil, 10 milyon kişi detoplasa zulmün temsilcisidir. Bu rakamlar sadece, AKP’niniktidar olanaklarını kullanarak halkı kandırdığı gösterir,hepsi o kadar.

Oysa ayaklanmaya katılan onurlu insanlar gözaltı, tu-tuklama, sakat kalma hatta ölüm pahasına her türlü bedeligöze alarak alanları caddeleri, meydanları doldurmakta-dır.

AKP’nin Milli İradeye Saygı Mitingleri Fiyaskodur!Direnen Halka Karşı, Gericiliği KışkırtarakKendi İktidarını Korumaya Çalışmaktadır!

3. Havalimanı, Kanal İstanbul, Taksim Gezi Parkı(Topçu Kışlası-AVM), Kuzey Marmara Otoyolu ve 3.Köprü…

İktidarda olduğu on yıl boyunca halka zulüm etmektenve vatanımızın her karış toprağını, NATO üstleri, füzekalkanları, özelleştirmeler ile Amerika ve işbirlikçileri-ne peşkeş çekmekten başka bir işe yaramayan AKP şim-di de “İstanbul’un 7 tepesine yaraşır 7 büyük proje” di-yerek İstanbul’u ranta ve talana açmaya devam ediyor.“Geçmişimizden aldığımız ilhamla tarih yazıyoruz” di-yen AKP iktidarının yazdığı tek tarih ise ezenlerin yüz-yıllar boyu yazdığı sömürü tarihine devam etmek oluyor.

Bir yandan bu projeler ihaleye açılıp, açılış törenleri ya-pılırken, bir yandan da halk ülkenin dört bir yanında bi-ber gazına boğuluyor, katlediliyor. 29 Mayıs 2013 tari-hinde bu projelerden birisi olan 3. Köprü’nün temelleriatılırken, hemen sonrasında AVM yapmak için kazı ça-lışmalarına başladığı Taksim Gezi Parkı’nda direnen hal-ka olanca faşistliğiyle saldırdı AKP ve azgın polisleri.

3. Köprü ile ilgili gerçekler ise apaçık ortada. Bu birtalan ve rant projesidir.

+ İVME DERGİSİ KENTSELDÖNÜŞÜM KOMİSYONU

23 Haziran2013

Yürüyüş

Sayı: 370

55

AKP İktidarını Rant Üzerine KurmuşturRant Üzerinden İktidarını Sürdürmeye Devam Eder!

YitirdiklerimizBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

“Böyle bir düzende yıllarca yaşasam da devrimci-liğimin bir gününe eşdeğer değildir.”

İsmail Karaman30 Haziran-6 Temmuz

Çay kızı... Kaçkarlar’ın kızı... Laz kızı... Okuyorumfotoğrafın altındaki yazıları ve dalıp gidiyorum geçmişinderinliklerine. Sahi Laz kızı biz ne zaman tanışmıştık? Gö-zümün önüne peşi sıra geliyor hepsi. Benim devrimcilikteilk günlerim. İYÖ-DER'lilerle yeni yeni tanışıyorum... İlktoplantıya katılışım. Bilirsiniz ilkler oldumu çevreyidaha dikkatli gözler insan. Ben de öyle yapıyorum, yüz-lere bakıyor, izliyor, tanımaya çalışıyorum. Güleryüzüy-le "Merhaba hoşgeldin" diyor Zehra. Gülüşündeki sıcaklık,samimiyet ilk anda hissediliyor. İzliyorum...

Toplantı öncesi boş durmuyor. Ya birileriyle konuşu-yor ya da toplanacağımız oda için hazırlık yapıyor. Top-lantı başladığında elinde kalem ve not defteri ile tane tanekonuşuyor. Ciddiye alıyor işini. Konuşurken ve her ha-reketinde ilk göze çarpan netliği, kendine güveni ve ol-gunluğu. Neyi niçin söylediğini bildiği ilk andan itibarenbelli oluyor.

Yine o ilk toplantılarımdan birinde artık F Tipi ha-pishanelere karşı örgütlenecek kampanyaya ağırlık ve-receğimizi açıklıyor, anlatıyor. Neler anlattı hatırlaya-mıyorum ama önemini vurguluyordu. Bense o an yeterincekavrayamadım önemini. Sadece hissettiğim ciddi ve

ağır bir çalışma olacağıydı. Biraz da soğuk geldi hapis-hane kelimesi açıkcası. Nereden bilebilirdim o gün, bizeF Tipleri’ni anlatan Zehramızın destan yazan kahra-manlarımızdan biri olacağını. Ve nereden bilebilirdimşimdi de F Tipi hücrede başkalarına Zehramızı anlata-

cağımı...

Kampanya boyunca okullarda çalışıyor, semt pazar-larını, mahalleleri, sokakları geziyoruz. Yine Zehramız enönde koşturuyor. Yaptığı işin hakkını veriyor, tutsakları-mızın karşı karşıya kaldıklarını tüm halka anlatmaya ça-lışıyor. Bu kampanya dahilinde Şişli CHP'de 3 günlük aç-lık grevine başlamıştık. Zehramız, eylemin başından so-nuna kadar her şeyiyle ilgileniyor, yönlendiriyordu. Çaydağıtımından, yatış kalkış saatine, yaşamın organizasyo-nuna kadar en çok onun emeği geçiyordu. Ben dinlene-yim yoruldum demiyor.

Aynı yılın 6 Kasım'ı... Faşizmin üniversitelerdeki aya-ğı YÖK'ün yıldönümünde yola koyulduk. Özel tim, çevikkuvvet sardı çevremizi. Bizi Taksim'den çıkarmamaya ni-yetliler. Zehramız ise yaman. Düşmana karşı Karadeniz'indalgaları gibi hırçın. Bir yandan otobüsün direksiyonunayapışmış korkusundan kapıyı açmak isteyen şöföre kapı-ları açtırmıyor. Bir yandan da polislere bağırıyor. Zehra-mız sayesinde yola çıktık. O gün okula gittiğimde TV'dengörüntüleri izleyenler "Ne yaman kızdı öyle...” diye uzunuzun anlatıyorlardı. Öyle, yaman kızdı işte.

Yoldaşları Anlatıyor: Zehra Kulaksız

T e m -m u z1978’de İs-tanbul Kar-tal’da fa-şistler tara-fından kur-

şunlanarak katledildi.

Muammer KARAN

19 Aralık’da, ölüm oruçlarında katledilenyoldaşlarının hesabını sormak için öfkeyle, bü-yük bir kinle kuşandı silahını. Hesap sordu. FI-RAT TAVUK ÖLÜM ORUCU BİRLİKLERİkomutanıydı. Bu görevini yerine getirirken 6Temmuz 2001’de şehit düştü.

Malatya-Akçadağ-Kepez Köyü’nde 24 Ha-ziran 1977’de doğdu. İlkokuldan sonra geldikleri İstanbul’dakonfeksiyon işçisi olarak çalıştı. Devrimci hareketle 1996 ÖlümOrucu direnişi döneminde tanıştı. Destek eylemlerine katıldı.Örgütlü ilişkiler içine girdi. Yenibosna’da ardından Topkapı Ma-halli Alan Örgütlenmesi’nde sorumluluklaraldı. 1999 yılındamahalli alan illegal örgütlenmesinde istihdam edildi. Milis faa-liyeti yürüttü.

1 Temmuz1979’da Bur-sa’da sivil fa-şistler tarafın-dan kurulan birpusuda katle-dildi. BursaDEVGENÇ’li-

lerdendi.

Ali Arap ÜNVER

Hapishanelerde süren katliamın so-rumlusu, uygulayıcısı Adalet Bakanlığı’nakarşı giriştiği feda eylemi sırasında, AKPiktidarının emrindeki ölüm mangaları ta-rafından katledildi.

Ardahan Çıldır İlçesi Gölbelen Köyü do-ğumlu Eyüp Beyaz, 25 yaşındaydı. Kara-

deniz Teknik Üniversitesi Giresun Eğitim Fakültesi me-zunu bir öğretmendi. 1999'da henüz öğrenciyken devrimmücadelesine katıldı. Mezun olduktan sonra da halkınınöğretmeni olarak devam etti kavgasına. Gençlik örgüt-lenmesi içinde sorumluluklar üstlendiği dönemde defalarcagözaltına alınıp işkencelerden geçirildi. Hep başı dik çık-tı. Öğrenmeye açık, fedakar, mütevazi yapısı, militan ki-şiliğiyle daha ileri görevlere hazırdı. Silahlı birlikler için-de istihdam edildi. Oligarşi onu ele geçirmek için özel ekip-ler kurmuş, adını, resmini afişe etmişti. Ama o yeraltı faa-liyetlerini serinkanlılık ve disiplin içinde sürdürdü.

Son üstlendiği görevde, 1 Temmuz 2005’te cüretin, fe-dakarlığın, adaletin adı olarak hesap sormak için yola çık-tı. Zalimlerin en çok korudukları üslerine girerek, üzerinedoğrultulan namlulara meydan okuyarak ölümsüzleşti.

Eyüp BEYAZ

Anıları Mirasımız

İsmail KARAMAN

1 Haziran günü Hatay’da, Halk Cephelilerin de ka-tılımıyla Mydonese Cafe önünde toplanılarak yürüyü-şe geçildi. Tutuklu KESK’lilerin serbest bırakılması ta-lebinin de dile getirildiği eylemde, Armutlu Mahallesi’nekadar yüründü. Burada sivil polisleri kovan halkın üze-rine gaz bombası atıldı. Halk atılan gaz bombalarına di-renirken; çatışmalar büyüdü. Bir TOMA’nın su tanke-ri patladı, gazları bitti.

Tam bu sırada jandarma geldi. Yeniden yürüyüşe ge-çildiğinde, kimilerinin polisten ayrı tuttuğu jandarma-nın gerçek yüzü açığa çıktı. Jandarma, aradan çıkarakhalkın gaza boğulmasına neden oldu.

Hatay Halk Cephesi’nin düzenlediği Haziran’da “Öl-mek Zor” anmasına katılmak için Hatay’da bulunan GrupYorum üyeleri, programın iptal edilmesinin ardından ba-rikatta konser vermek istedi, ancak gaza boğuldular. HalkCepheli Selda Özçelik’in de gözaltına alındığı saldırı-nın ardından Emniyet Müdürlüğü önüne gidilerek nö-bet tutuldu.

Gözaltına alınanlar 2 Haziran’da serbest bırakıldı.Aynı akşam Armutlu Mahallesi’nde eli sopalı sivil po-lisler halka saldırdı.

4 Haziran’da Uğur Mumcu Meydanı’nda toplanankitle Abdullah Cömert’i anarak, slogan attı. Abdulah Cö-mert’in cenazesi kitlesel bir şekilde defnedilerek, Ar-mutlu’dan köprüye kadar yürünmek istendi. Bu sıradapolis saldırdı. 3 ayrı barikat kuran halk, yine jandarmanında saldırmasıyla gaza boğuldu.

Hatay’da devam eden çatışmalarda HDK, CHP veHalkevleri’nin kurduğu platform, kitlenin çatışmasınıengelledi. Armutlu’daki saldırıda polisin, müdahale ede-riz tehdidine karşı kitleyi dağıtan platform, esnafın cam-larına da “Haklı davamızda haksız duruma düşmeyelim;taş atmayalım, attırmayalım” yazısını astı.

Halk Cepheliler, esnafa giderek bu yazının direnişibaltalamak olduğunu anlattılar. Bunun üzerine bir çokesnaf yazıyı yırtıp attı. 6 Haziran akşamı halk yine so-kaklara çıkarak, yürüyüşe geçti... Abdullah Cömert’inhesabı soruldu.

Dev-Genç saflarında mücadele etti.1980 Temmuz’unda “İşkenceye ve FaşistTeröre Karşı Mücadele” kampanyası çer-çevesinde Çemberlitaş’ta düzenlenen birgösteri sırasında askeri tim tarafındankatledildi.

H.İbrahimBAYRAKTAR

2 Temmuz 1949 - Bulgaristanhalkının, on yıllarca krallığa, Al-man faşizmine karşı sürdürdüğüsavaşın önderiydi. Ama o yalnızBulgaristan halkının değil, dünyahalklarının mücadelesinin önder-lerinden biri de oldu; çeşitli ül-kelerin devrimci örgütleri, 1935’teonu Komintern’in Genel Sekre-

terliği’ne seçtiler.

1945’te onun önderliğiyle kurulan Vatan Cephesi,Bulgaristan’da iktidarı ele geçirdi. Bulgaristan HalkCumhuriyeti’nin kurucusu, sosyalizmin inşasınınbaşkanı olarak görevlerini sürdürdü. Dimitrov, 2Temmuz 1949’da muzaffer bir devrimci olarak ölüm-süzleşti.

Georgi DİMİTROV

19 Aralık katliamı’ndan sadece 5 günönce alnına kızıl bandını takan bir dire-nişçiydi. Katliama, sonrada iktidarın tah-liye rüşvetine karşı, dışarıda da alnında-ki kızıl bandı çıkarmayarak cevap verendirenişçilerin, ilk şehitlerinden oldu.

29 Mayıs I960 İzmir doğumlu Gökhan,Bornova Yetiştirme Yurdu’nda kaldığı yıllarda devrim-ci mücadeleye ilk adımlarını attı. Dev-Genç içinde yeraldı. İzmir’de Devrimci Sol’un ilk örgütleyicilerinden-di. 1979’da Ödemiş ve Mamak hapishanelerinde bir süretutsak kaldı. Çıktıktan sonra İzmir’de gençlik alanındapolitik ve askeri sorumluluklar üstlendi. 12 Eylül cun-tasının gelişinden kısa süre sonra tutsak düştü. ‘86’da tah-liye olduktan bir süre sonra Devrimci İşçi Hareketi için-de mücadeleye devam etti. 1993’te yeniden tutsak düş-tü. 12 Eylül yıllarından tanıdığı Buca Hapishane-si’ndeydi yine. Yine direniş saflarındaydı. 4 Temmuz2001’de direniş bayrağını taşıyarak ölümsüzleşti.

Gökhan ÖZOCAK

2 Temmuz1980’de Top-kapı’da “İş-kencelere veFaşist TeröreKarşı” ger-

çekleştirilen bir gösteride, yoldaşlarının güvenliğinialırken polisle girdikleri çatışmada şehit düştüler.

Talip GÜLDAL İbrahim KARAKUŞ Yüksel KARAN

Abdullah Cömert’inKatleden Devlet, Hesap

Soracak Olan Devrimcilerdir!

KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN

ABD Başkanı, İngiltere Başbakanıve Türkiye Başbakanı bir gün bir top-lantıda bir araya gelmişler.

Tabi, 3 lider bir arada olur da, sor-maz mı gazeteciler? Önce ABD Baş-kanı’na sormuşlar:

- ABD’de bir memur ne kadar pa-rayla geçinir? Siz kaç para veriyorsu-nuz?

Başkan cevap vermiş:

- Valla ben memura en az 2000 do-lar veririm. 1000 doları ile geçinirler.Geri kalan 1000 doları ne yaparlar, ne-rede harcarlar, hiç sormam.

Gazeteciler aynı soruyu İngiltere

Başbakanı’na da sormuşlar. O da cevapvermiş:

- Ben, memuruma ortalama 3000sterlin veririm. Geçinmesi için 2000sterlin yeterli. Artan 1000 sterlini ne ya-par, nerede harcarlar, sormam, beni hiçilgilendirmez.

Her ikisinden bu cevapları alangazeteciler, aynı soruyu bizim başba-kana da sormuşlar.

- Valla, demiş bizimki, Türkiye´debir memurun geçinebilmesi için en az1 milyar lira lazım. Ama ben taş çat-lasın 400 milyon lira veriyorum. Gerikalan 600 milyonu nereden bulurlar,nasıl geçinirler hiç sormam.

KURTLA KUZU Kuvvetli her zaman haklı çıkar. Din-

leyin, buna dair bir hikâyemiz var: Ber-rak bir pınarın akıntısında bir kuzu, gi-deriyordu susuzluğunu. Bir kurt çıkageldi.Macera ve açlık çekmişti onu buralara.

«Sen ne cesaretle suyumu bu-landırırsın?» dedi, öfkeyle bağıra bağıra:

« Seni cezaya çarpayım da gör, küstah,edepsiz.»

« Haşmetlim, dedi kuzu, Majestele-riniz öfkelenmesinler.

Benim su içtiğim yer, lütfen bakınız,sizinkinden yirmi adım aşağıda... Bundandolayı da suyunuzu bulandırmamimkânsız...» Sulandırıyorsun, diyehaykırdı canavar: Hem kulağıma geldi be-nim, geçen yıl hakkımda yaptığın dedi-kodular...»

«Geçen yıl dünyada bile değildim.Ben henüz süt kuzusuyum, efendim.»

«Sen değilsen, kardeşindir.

Kardeşim yok ki...

Öyleyse sizinkilerden biri.

Zaten siz beni çekemiyorsunuz, siz,köpekleriniz, çobanlarınız. Hem o laflarkulağıma geldi ya, tamam, ben öcümüyerde bırakamam...» Kurt kaptı kuzuyubunun üzerine, götürdü ormanın içerle-rine, çatır çatır yedi, ne dava ne mahke-me dinledi.

NAZIM HİKMET

Fıkra

Şiir

“Dağları Devirmek”Çok büyük güçlüklerin altından kalk-

mak, ağır işleri başarmak.

Deyimler

“İki Ölç, Bir Biç”Hangi iş olursa olsun, bir işe kalkışmadanönce işin ayrıntıları iyice düşünülmeli; bo-yutları gözden geçirilmeli; nasıl başlanıpnasıl gelişeceği ve nasıl sonuçlanacağı, nealıp ne götüreceği dikkatle hesaplanmalıve daha sonra işe başlanmalıdır.

Atasözü

“Başarı için plan yapmıyorsanız, o zaman hükmen başarısızlığıplanlıyorsunuz demektir.”

TOWNSEND

Özlü Söz