halkın devrimci yolu (sayı 9)

96
n y›ll›k iktidar›nda “neoliberal dönüflüm”ü tamamlayarak yenisömürge kapitalizmine “yeniden” yerlefliklik kazand›ran AKP, “2023 vizyonu”yla bir on y›l daha istemek- tedir. Asl›nda buna istemek denmez; dönü- flümün tamamlanmas›yla “büyük proje”lerini tüketen yeni ç›kar düzeninin egemenlerine, yaln›zca statükonun süreklili¤ini vaat etmektedir. Neoliberal dönüflümün otuz y›ll›k tarihinde birbirini izleyen kriz dalgalar› al- t›nda düzenin süreklili¤ini sa¤lamakta zorlanan egemen- ler için, “büyük proje” art›k sadece düzenin süreklili- ¤idir. “2023 vizyonu”, düzenin süreklili¤ini tehdit eden devrimci özne karfl›s›nda egemenlerin tam bütünleflme- si için istikrar politikas›d›r. Düzend›fl› politik kuvvetlerin bast›r›lm›fl oldu¤u flartlar- da, çarp›k kapitalizmi istikrars›zl›¤a sürükleyen dina- mikler, krizler üreterek de olsa varl›¤›n› sürdürebilmek- tedir. Ancak düzeniçi paylafl›m ve iktidar savafl›mlar›n- dan do¤an istikrars›zl›klar, yeni egemenlik iliflkilerinin zaferiyle yerini k›sa süreli bir istikrara b›raksa da bu uzun ömürlü olmamaktad›r. Yeni egemenlik iliflkilerin- den pay›na düflene politik-toplumsal gücü oran›nda r›- za gösteren toplumsal s›n›flar, gücünü art›rd›kça iliflki- leri zorlamaktad›r. 1980 sonras› neoliberal politikan›n ilk dalgas›na karfl› yükselen toplumsal muhalefetin bas- t›r›lm›fl oldu¤u koflullarda iktidara gelen AKP, dayan- d›¤› s›n›fsal güç iliflkileri ve yürüttü¤ü yap›sal uyum program›na ba¤l› “reformist” bir görünümü elden b›rak- mam›flt›r. 2000’lerde yükselen kriz sonras›n›n karars›z- l›¤› ve istikrars›zl›¤›, AKP faflizmini reformist görünüm tak›nmaya itmifltir. ‹ktidar›n, geleneksel devlet seçkin- lerinin d›fl›ndan yükselen ‹slamc› kadrolarca ele geçiril- mesiyle sonuçlanan iktidar savafl›mlar›nda, AB standart- lar›n› ölçü alan “ileri demokrasi” söylemi, genifl bir it- tifak ekseni olarak kullan›lm›flt›r. AKP faflizminin “ile- ri demokrasi” saflar›nda ittifaka giren egemen güçlerin hepsi mevcut gerçekli¤ine uygun bir geliflme kanal› bulmufltur. Neoliberal yap›sal uyum program›yla ulus- lararas› emperyalist odaklar›n etkin deste¤i sa¤lanm›fl- t›r. Yükselen tekelci finans seçkinleri ve tekelci ser- mayeye “alttafleronluk” iliflkileriyle eklemlenen küçük ve orta büyüklükteki sermaye kesimlerinin yükselifliyle oligarflinin güçler dengesi yeniden infla edilmifltir. Ka- derini neoliberal dönüflümün kredi sistemine ipotek eden küçük burjuvazi (özellikle AKP döneminde yük- selen “yeni” ortas›n›f) toplumsal çözülme ve “proleter- leflme korkusu”nu yat›flt›rm›flt›r. Neoliberal ‹slamc› da- yan›flma a¤lar›ndan toplad›¤› k›r›nt›larla yeni ç›kar dü- zenine eklemlenen yoksul halk kesimleri, yükselme umudu olmasa da, daha kötüye gitmeme güvencesini bulmufltur. Ancak neoliberal kapitalizmin krizinin derin- leflmesiyle yeni ç›kar düzeninin süreklili¤i yine tehlike alt›ndad›r. Yükselen piyasalar t›kanma, geliflen dinamik- ler körelme, canlanan toplumsal yap› çürüme sürecin- dedir. Neoliberal ‹slamc› dinamizm yerini statükonun korunmas›na b›rakm›flt›r. “Büyük fikirler-büyük proje- ler” söylemiyle parlat›lan Erdo¤an’›n “2023 vizyo- nu”nun özü, “kazan›mlar›n korunmas› için istikrar”; is- tikrar için rejimin -AKP faflizminin- sertleflmesi siyase- tidir. Yeni ç›kar düzeninin bozulmas› tehlikesi karfl›s›n- da, çeliflkili ç›karlarla birbirine ba¤lanan s›n›fsal-top- lumsal güçlere, AKP’nin ve Erdo¤an’›n mutlak sultas› alt›nda saflaflmaktan baflka ç›kar yol gösterilmemekte- dir. Rejimin sertleflme yönelimi, yaln›zca, Recep Tayyip Er- do¤an’›n “tek adam sultas›” özleminden kaynaklanm›- yor. Erdo¤an’›n kiflisel politik h›rslar›yla, sömürge tipi faflizmin mutlak e¤ilimi keskin bir tarihsel virajda ça- k›flm›flt›r. Sömürge tipi faflizmde “baflkanl›k”, “yar›bafl- kanl›k”, “güçlendirilmifl baflbakanl›k” ya da “güçlendi- rilmifl cumhurbaflkanl›¤›” gibi aray›fllar, derinleflen kriz- ler karfl›s›nda düzenin süreklili¤ini sa¤layabilecek poli- tik üstyap›sal kurumlaflman›n yarat›lmas› zorunlulu¤un- dan kaynaklanmaktad›r. Türkiye siyasetinin istikrars›z- l›k temelinde yer alan s›n›fsal-siyasal parçalanm›fll›¤›n, sa¤›n ezici ço¤unlu¤unun tek parti çat›s› alt›nda top- lanmas›yla, yak›n tehlike olmaktan ç›kar›lmas› sa¤›n ezeli ütopyas› idi. Erdo¤an, bir yandan, 2013-2015 se- çimlerinde kendisinin ve partisinin avantajlar›n› art›ra- cak formüllerin peflinde koflarken, öte yandan egemen- lere bir on y›l daha istikrar vaat etmektedir. ‹slamc›- milliyetçi ideoloji temelinde sa¤›n geleneksel dinamik- lerini tek parti çat›s› alt›nda toplamas›, Erdo¤an’›n “ola- s› rakiplerini” devre d›fl› b›rak›rken, devletin tepeden t›rna¤a yeniden yap›land›r›lmas›n›n olanaklar›n› sa¤lad›. Liberallerce devletin demokratikleflme sürecinden bir sapma olarak nitelenen “demokratikleflme krizi”, neoli- beral yenisömürge kapitalizminin derinleflen toplumsal krizidir. Ülkenin bütün kaynaklar›n›n sermayenin tala- n›na u¤rad›¤›, üretken kapasitenin tahrip edildi¤i, ileri- ci toplumsal güçlerin gerici saflaflmalarla bask› alt›na al›nd›¤›, ‹slamc›l›k afl›s›yla sald›rganl›¤› art›r›lan burju- va siyasal gericili¤in, toplumsal gerici güçlerle ve dev- let fliddetinin en terörist biçimleriyle bulufltu¤u toplum- sal kriz, sistem krizi yönünde derinleflmektedir. Yakla- flan ekonomik kriz, fliddetlenen Kürt savafl› ve savafl›n efli¤ine gelen Suriye gerilimi, AKP faflizmine yüklenen ifllev ve misyonun niteli¤ini belirlemektedir: ‹ktidar, bir “savafl ve kriz iktidar›” olarak tahkim edilmekte; yara- t›lan sürekli savafl koflullar›yla, istikrars›z, k›r›lgan ve 7 REJ‹M “Büyük proje”leri tüketen Erdo¤an’›n sundu¤u tek seçenek, tek adam sultas› alt›nda “istikrar”. Egemenlerin, fliddetten baflka seçene¤i kalmad›¤›nda, özsavunma hareketleri ve halk direniflleri, devrimci büyük fikirleringerçekle bulufltu¤u mevzilere dönüflür AKP faflizminin açmazlar› AKP faflizminin açmazlar› O Veysel Dere üzik durdu¤unda her fley bitmifl ola- cak. Ancak müzik çald›kça dans et- mek zorundas›n›zd›r ve biz hala dans ediyoruz.” Önemli finans tekel- lerinden Citigroup’un bafl›ndaki kifli Chuck Prince’›n müzik diye bahsetti¤i fley para (liki- dite)… 2008 krizinden sonra bir türlü toparlanamayan dünya kapitalizmi, emperyalist merkezlerin finans piya- salar›n› sürekli olarak paraya bo¤mas›yla ayakta duru- yor. Yani flimdilik dans ediyorlar ama solunum cihaz› ve serum takviyesiyle… Citigroup CEO’su vaziyeti bu kadar aç›kça ifade eder- ken Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an AKP kongresin- de ekonomi baflar›lar›n› övüyor, Türkiye’nin IMF’ye olan borçlar›n›n kendi iktidar› döneminde 22 milyar do- lardan 3 milyar dolara indi¤ini, yak›nda IMF’ye borç vereceklerini anlat›yordu. Baflbakan’a göre Türkiye eko- nomisi için müzik durdu¤unda her fley bitmeyecekti… Oysa tam da Erdo¤an bu konuflmay› yaparken Türki- ye toplam 323 milyar dolar d›fl borç ile tarihi rekoru- nu k›rmaktayd›. AKP iktidar› döneminde devletin borç- lar› 86 milyar dolardan 111 milyar dolara yükselmiflti. Hem de 10 y›lda yap›lan onca özellefltirmenin borçlan- ma gere¤ini azaltmas› beklenirken! (AKP 35 milyar dolar özelmefltirme geliriyle, toplam özellefltirme gelir- lerinin %80’inden fazlas›n› elde etti) Borç yükünün bü- yük bölümü ise art›k özel sektörün omuzlar›ndayd›. Özel sektör borcu AKP döneminde 43 milyar dolardan 213 milyar dolara ç›km›flt›. Bunun gerekçelerine yaz›- n›n ilerleyen bölümlerinde de¤inilecek; flimdi Erdo- ¤an’›n neye güvendi¤ine dönelim. AKP iktidar› döneminde 2008-2009 dönemi d›fl›nda müzik hiç durmad›. Bu y›l d›fl kredi musluklar› kuru- du-kuruyor denirken Suudi Arabistan’dan gelen 10 mil- yar dolarl›k “hibe” hükümete soluk ald›rd›; Körfez ser- mayesine “helal faiz” vaat eden sukuk (‹slami finans- man bonosu) arz› ile 1.5 milyar dolar daha topland›, durumlar 1-2 ay daha idare edildi. Ortado¤u’daki tafle- ronluk hizmetleri karfl›l›¤›nda Körfez sermayesinden sa¤lanan s›n›rl› katk›larla bu çark›n dönmeyece¤ini bi- len hükümet, gözünü iki merkeze dikmifl durumda. Bunlardan biri AB Merkez Bankas› (ECB). ECB emek 29 EKONOM‹ 28 EKONOM‹ Zafer Ça¤layan ile Ali Babacan aras›ndaki “gaz-fren” tart›flmas›, farkl› ekonomi politikas› seçenekleri üzerindeki bir anlaflmazl›¤›n ötesinde, yeni sömürge kapitalizminin derinleflen krizinin yans›mas›d›r fiimdi eme¤in flark›s›n› söyleme zaman› fiimdi eme¤in flark›s›n› söyleme zaman› Finans kapitalin partisi sonaererken… Finans kapitalin partisi sonaererken… Mert Kazanc› M art›k aç›ktan itiraz etmesi nedeniyle 2007’den bu yana geçerli olan rutinin ötesinde bir anlam kazanm›flt›r. fiiddetlenen ve bölgeselleflme e¤ilimi tafl›yan Kürt savafl›; Antep ve Afyon vakalar›ndakigibi faili meç- hul patlamalar; Suriyeli mültecilerin bar›nd›¤› s›n›r il- leri Hatay, Kilis, Urfa ve Mardin’de zaman zaman kit- lesel çat›flmalara da dönüflen toplumsal gerilim ve fii- li ola¤anüstü hal uygulamalar›; Suriye s›n›r›nda Akça- kale olay›ndan çok önce bafllayan ve iki taraftan da ölüm ve yaralanmalara yol açan kas›tl›-kas›ts›z atefl aç- ma vakalar›; ‹stanbul, Ankara, Malatya, Ad›yaman, Ma- nisa ve Ayd›n gibi birçok ilde Alevilere dönük tehdit, kundaklama ve kurflunlamalar› da içeren sald›r›lar; Tür- kiye kontrolündeki s›n›r bölgesinde Lübnanl› fiiilerin, Lübnan’da misilleme olarak Türklerin kaç›r›lmas›; AKP’nin çeflitli biçimlerde destekledi¤i paramiliter ör- gütlerin Suriye’de rejim güçlerine, Alevilere, Kürtlere, Filistin soluna sald›rmas› gibi geliflmelerin tamam› AKP’nin Suriye’ye karfl› yürüttü¤ü sald›rgan politika ekseninde geliflmektedir. Suriye savafl›, Kürt sorunundan Alevi sorununa, iktidar içi çeliflkilerin bast›r›lmas›ndan AKP’nin mezhepçi-flo- ven bir temelde yürüttü¤ü sa¤›n birli¤i siyasetine, zam- lardan acele kamulaflt›rma, y›k›mlar, santral projeleri gi- 17 16 avafl gündemi, 4 Ekim 2012 tarihinde TBMM’de kabul edilen tezkere ile egemen siyasette ön s›ralara ç›karken, ayn› günlerde toplumsal muhalefet de yayg›n ve kitlesel savafl karfl›t› eylemlerle soka¤a ç›kt›. AKP iktidar›na, bir y›l boyunca herhangi bir yabanc› ülkeye savafl ilan etme yetkisi veren 4 Ekim (Suriye) tezke- resinin a盤a ç›kard›¤› tehdit elbette dikkate al›nmal›d›r. Ne var ki savafl, 4 Ekim’de ciddiye binen bir ihtimal de¤il, Türkiye’nin uzun süredir bilfiil etkisi alt›nda oldu¤u güncel ve çokboyutlu bir gerçekliktir. Toplumsal muhalefet, böylesi bir tezkere ve Suriye devleti ile resmi savafl olas›l›¤› söz konusu olmasa dahi etkili bir savafl karfl›t› mücadele örgütlenmesini gerekli k›lan bir çat›flma ile karfl› karfl›yad›r. Kürt savafl›, bölgesel bir boyut kazanarak fliddetlenmek- tedir. Suriye rejminin kriziyle ba¤lant›l› olarak, Bat› Kürdistan’da (Kuzey Suriye) yaflanan özerkleflme süre- ci 4 Ekim tezkeresinin ad› konmam›fl hedef ve gerekçelerinden birisidir. Di¤er yandan, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki (Kuzey Irak) PKK askeri varl›¤›na yönelik olarak s›n›r ötesi harekat yetkisini bir y›l uzatan 11 Ekim 2012 tezkeresi de, AKP’nin has›mlaflt›rd›¤› fiii a¤›rl›kl› Irak merkezi yönetiminin AKP, Suriye politikas› üzerinden kendi halk›na karfl› savafl yürütmektedir. Bugün sosyalistler öncülü¤ünde örgütlenecek etkili bir savafl karfl›t› hareket ise yaln›zca Suriye halk›n›n eflitlik, özgürlük, demokrasi ve ba¤›ms›zl›k mücadelesi ile dayan›flman›n de¤il, Türkiye halklar›n›n AKP iktidar›na ve egemen s›n›flara karfl› mücadelesinin de bir gere¤idir. Paal› muhalefetin ortak keseni: Paal› muhalefetin ortak keseni: Savafl karfl›t› mücadele Savafl karfl›t› mücadele S ugün genellikle “ay›klama” anlam›nda kul- lan›lan tasfiye kavram›n›n Arapça kökeni “saf”tan gelir. Tasfiye, “ar›tma”, “temiz ve halis olma” anlam› tafl›r. Bu nedenle AKP’nin düzen içi rakiplerini tasfiyesinin büyük oranda tamamlad›¤› ikinci iktidar döneminin ar- d›ndan daha saf bir ‹slamc›l›k veya daha saf bir libe- rallik beklentileri oldukça yayg›nd›. Ancak tasfiye sü- reci kimilerinin bekledi¤i gibi ideolojik bir netleflme yaratmad›. Aksine, AKP’de tam anlam›yla her kafadan bir ses ç›kan, bir gün dedi¤ini öbür gün inkar eden, ne dedi¤i belli olmayan tam bir söylemsel kakofoni ha- li dikkat çekiyor. Bu çok seslili¤in tek ortak noktas› ise sa¤c›l›k. AKP’nin kendisine tehdit oluflturan düzen içi muhalif- lerini “ay›klama”s›n›n ard›ndan, üçüncü iktidar döne- minde sa¤›n tüm gerici ideolojik-politik birikimini se- ferber etti¤i günlerden geçiyoruz. Irkç›l›k, militarizm, kad›n düflmanl›¤›, mezhepçilik AKP’nin üçüncü iktidar döneminde emek düflman› neoliberal gündemle daha fazla melezlenmeye bafllad›. Liberaller ve Gülen cemaa- ti, bu durumu “tasfiye” sürecinin tamamlanmamas›yla aç›klamaya çal›fl›yor. Ergenekon ve darbe tehdidi bit- medi ya, her fley o yüzden! Böylece emniyetteki, yar- g›daki, bürokrasideki, medyadaki kendi misyonlar›n› ayakta tutmak istiyorlar. Demokrat maskeli her türden yandafl ise “sa¤›n tüm renklerini” çizgisine eklemleye- rek, oldukça fanatik bir tonda popülerlefltirmeye çal›flan Tayyip Erdo¤an’›n arkas›n› toplamakla u¤rafl›yor. Her faflistlikte, her mezhepçilikte, her cinsiyetçilikte bir de- mokratik keramet ar›yorlar, aramak zorunda kal›yorlar. Oysa AKP tasfiyede ilerledikçe geleneksel devlet ref- lekslerini daha fazla sergiliyor. “Eskinin” kadrolar›n›n tasfiye edildi¤i bir durumda, onlar›n ideolojilerini ken- dilerine eklemlemesi, ideolojik egemenli¤i pekifltirmek için daha mümkün ve risksiz hale geldi. Ve peflinden tasfiye etti¤i kesimlerin politik olarak daha ifllevli olan ideolojik söylemlerini neoliberal ‹slamc› iktidar›n çizgi- sine eklemledi. AKP bunu yaparken asker-sivil bürok- rasiye karfl› mücadelede ittifak kurdu¤u, ancak tek bafl- lar›na toplumda ciddi bir ideolojik-politik gücü bulun- mayan liberallere “ya tam biat et ya terk et” dedi. Peki AKP neden bu ideolojik-politik tahkimata ihtiyaç duy- du, daha saf bir ‹slami gündemle yoluna devam etme- di. Bu sorunun en net yan›t› AKP’nin ve bununla ba¤- lant›l› olarak neoliberal ‹slamc›l›¤›n krizidir. Giderek bir “savafl partisi”ne dönüflen AKP ve “savafl strateji- sine” dönüflen neoliberal ‹slamc›, sa¤›n tüm gerici bi- rikimini seferber etmeden ideolojik egemenli¤ini yeni- den üretmekte zorlanmaktad›r. ‹flçi s›n›f›na karfl› savafl, 37 36 Emperyalizm, gericilik, cinsiyetçilik, mezhepçilik, faflizm, kapitalizm vs… Halklara y›llard›r kan kusturan ne varsa bugün neoliberal ‹slamc›l›k giysisiyle halklara yeniden pazarlanmakta, ancak giderek daha zor kabul ettirilmektedir. Gelinen noktada neoliberal ‹slamc›l›¤›n krizi, düzenin yeni bir krizi olarak yaflanmaktad›r ‹slamc›l›¤›n krizi Düzenin krizi ‹slamc›l›¤›n krizi Düzenin krizi B Azer Ulafl 120 D‹S‹PL‹N KP’nin “aktif tafleron”diye nitelenmesi ABD emperyalizminin çözümsüzlü¤e düfltü¤ü cephelerde, Ahmet Davuto¤- lu’nun Stratejik Derinlik kitab›ndaki ki- lit ifadeyle “çözüm için ben var›m atak- l›¤›nda” davranarak görev almas›ndan kaynaklanmakta- d›r. Aktif tafleron, kendini ispat etmek için Suriye kri- zini bir f›rsat olarak görmüfl ancak f›rsat olarak gördü- ¤ü fley kendisinin krizine dönüflmüfltür. 30 A¤ustos 2012’deki Suriye gündemli Birleflmifl Milletler Genel Kurulu toplant›s›nda yaln›zca Rusya ve Çin’in de¤il ABD’nin de yaln›z b›rakt›¤› Davuto¤lu’nun durumu, idealist bir siyasetçinin öznel trajedisi olarak de¤erlen- dirilemez. Bu durum, Ortado¤u’nun emperyalist sistem- le yeniden bütünlefltirilmesi sürecinde nesnel olarak çe- liflkilerle kuflat›lan bir yenisömürge hükümetinin krizi- ne iflaret ediyordu. Davuto¤lu idealizmini sahneye da- vet eden de, ilk baflta göklere ç›kar›lan Davuto¤lu’nu k›sa sürede yerin dibine sokan da bu nesnellikti. Peki neydi o nesnel çeliflkiler? ABD emperyalizmi 1970’lerden bu yana derinleflen egemenlik krizini Or- tado¤u’nun ABD öncülü¤ünde emperyalist sistemle ye- niden bütünlefltirilmesi ile aflmaya çal›fl›rken, Ortado- ¤u’yu “emperyalistler aras› rekabet”, “halklar›n emper- yalizme karfl› direnifli” ve “ezilen s›n›flar›n egemen s›- n›flara karfl› direnifli”nin en fliddetli çat›flma alan› hali- ne getirmiflti. Ne var ki açt›¤› bu büyük savaflta he- deflerini tutturamay›nca ABD’ye karfl› rekabet ve di- renme e¤ilimleri daha da güçlenmiflti. ABD iflbirlikçi- leri ise, tarihin belli bir an›nda ABD emperyalizminin bir ad›m geri çekildi¤i çat›flma alanlar›nda, konum de- ¤ifltirmedikleri halde kendilerini bir ad›m önde bulmufl, bu durumu tarihi bir avantaj olarak teorilefltirip kendi ç›karlar›n› ilerletmek iddia ve niyetiyle inisiyatif alma- ya giriflmifllerdi. Ahmet Davuto¤lu idealizmi böylece sahneye ça¤r›ld›.Stratejik Derinlik’te, Türkiye’nin bir bölgesel güç ol- mak için gerekli ekonomik ve askeri araçlardan yok- sun oldu¤unu kabul eden Davuto¤lu, buna karfl›n “stra- teji”nin önem tafl›d›¤› özel bir an›n yakaland›¤›n› söy- lüyor, stratejiyi de Ortado¤u ile yaln›zca co¤rafi de¤il kültürel ve tarihsel ba¤lara da sahip olan Türkiye’nin “hem bölgesel hem de küresel ölçekte uluslararas› sis- temin merkez ülkesi” oldu¤u iddias›na dayand›r›yordu. Üstelik emperyalist sistemin baflat gücü ABD, mevcut stratejisinin tökezlemesi nedeniyle iflbirlikçilerinin inisi- yatif almas›na ihtiyaç duyuyor, onlara baflat gücün vaz- geçilmez ve yükselen bir orta¤› olma flans›n› sunuyor- du. Davuto¤lu’nun düflüncesinde var olan ile dünya yü- zünde yaflanmakta olan çak›flm›fl gibiydi. 57 Hillary Clinton “Suriye’ye bask› süreci Türkiye’nin öncülü¤ünde yürütülmeli” dedi¤inde, AKP medyas›nda “Türkiye’nin etkisi ABD’den fazla” manfletleri at›lm›flt›. Oysa ABD, Suriye’deki çok boyutlu çat›flmaya do¤rudan dahil olmak istemiyor, bu batakl›¤a AKP’yi önden buyur ediyordu. Bu durumu, bölgesel güç olma f›rsat› olarak de¤erlendiren AKP, zafere kofltu¤unu sanarak bata¤a saplanacakt› Aktif tafleronun krizi Aktif tafleronun krizi A Levent Kara y›l› Türkiye tarihine, AKP iktida- r›n›n e¤itim alan›nda yapt›¤› ra- dikal de¤iflikliklerle geçecek. K›- saca 4+4+4 ad› verilen “‹lkö¤retim ve E¤itim Kanunu ile baz› Kanunlarda De¤ifliklik Yap›lmas›na dair Kanun” ile AKP, sermayenin y›llard›r birikmifl sorunlar›na/talep- lerine yan›t verirken, di¤er yandan kendisini iktidara ta- fl›yan ve iktidarda kalmas›n› sa¤layacak gerici ideoloji- nin kurumsallaflmas›na yönelik önemli dönüflümler sa¤- lad›. Asl›nda e¤itim alan›nda dönüflüm yapmak AKP için, iktidara geldi¤i günden beri hep ana amaçlardan biri oldu. Ne yapaca¤›n› bilse de nas›l yapaca¤›n› bir türlü bilemedi. Hem kanun hükmünde kararnamelerle hem de milli e¤itim kanununda yap›lan de¤iflikliklerle e¤itim sistemi altüst edildi.Dokuz buçuk y›lda dört Ba- kan eskiten ve her gelen bakan›n bir öncekinin yapt›- ¤›n› bozdu¤u bir alan oldu e¤itim. En son 4+4+4 ke- sintili zorunlu e¤itim modeliyle, çözülmeyi bekleyen bir sürü sorunun üzerine yenilerinin eklendi¤i yeni bir mo- del AKP taraf›ndan uygulamaya konuldu. Süreç öylesine h›zl› geliflti ki 4+4+4 Yasas› flubat ay›n- da gündeme geldi, mart ay›nda yasalaflt›. Oysa böyle bir dönüflüm program› ne AKP’nin parti program›nda mevcuttu ne de AKP’nin seçim beyannamesinde (ge- nel seçimin üzerinden bir y›l bile geçmemiflti.) Üstüne üstlük yasa teklifini haz›rlayan AKP’li 5 milletvekili- nin 5’i de e¤itimci de¤ildi. Hatta Bakan, Bakan Yar- d›mc›s› ve Müsteflar da e¤itimci de¤il. Anlafl›laca¤› üzere yasa ›smarlama bir yasa idi ve AKP’liler sade- ce “kendilerini ilgilendiren” bölümlere, “dindar nesil” yetifltirme hedefiyle eklemeler yapm›fllard›. Bu durumu Baflbakan Erdo¤an, “Türkiye’de bugüne kadar ö¤retim verildi. E¤itim verilmemifltir” diyerek aç›kl›yordu. Ve çok geçmeden anlafl›ld› ki AKP’nin Türkiye’de uy- gulamaya çal›flt›¤› e¤itim modeli dünya kapitalist siste- minin önerdi¤i daha do¤rusu dayatt›¤› modeldi. T›pk› “Sa¤l›kta Dönüflüm” program›nda oldu¤u gibi “E¤itim- de Dönüflüm” de uluslararas› kurulufllarla yap›lan an- laflmalar sonucunda belirlenen, kamusal alan›n piyasa- laflt›r›lmas›n› amaçl›yor. Yapt›r›m gücünü Dünya Ban- kas›’n›n (DB) oluflturdu¤u (çünkü paras›n›n bir k›sm›- n› o veriyor) bu modelin arkas›nda Dünya Ticaret Ör- gütü (DTÖ) gözetiminde olmak üzere ABD ve AB programlar› var. Ancak yine anlafl›ld› ki AKP, di¤er konularda oldu¤u gibi (örne¤in d›fl politika) bu konuda da neoliberal po- litikalar› kendince en uygun biçimlere büründürerek ha- yata geçirmeye çal›flacak. “Kuran” ve “Peygamberin Hayat›” derslerinin seçmeli ders olarak konmas› –ki bu durum ço¤u okulda zorunlu ders olarak uygulan›yor- ve imam hatip ortaokullar›n›n (tekrar) aç›lmas›, Tayyip Erdo¤an’›n dedi¤i “kindar ve dindar bir nesil yaratma- ya” yol açacak. Öte yandan bu dindar nesil ayn› za- manda düzeni sorgulamayan, sermaye için köle gibi ça- l›flacak bir insan y›¤›n›na dönüflecek. K›sacas› 4+4+4 e¤itim modelinde hem neoliberal e¤itim politikalar› hayata geçirilmekte hem de bu politikalarla ‹slamc› te- mellere dayand›r›larak muhafazakarl›¤›n gündelikleflti¤i bir toplum modeli oluflturulmaya çal›fl›lmaktad›r. E¤itimde neoliberal politikalar›n tarihine k›sabir bak›fl E¤itimde neoliberal politikalar tüm dünyada 1980’li y›l- larda DB denetiminde gerçeklefltirilen yap›sal uyum po- litikalar›yla bafllad›. O dönemde neoliberal politikalar aç›s›ndan e¤itim alan›ndaki “reformlar” flu üç bafll›k al- t›nda toplanm›flt›: 1-Her düzeydeki e¤itimin amac›n›n ve içeri¤inin piya- san›n talepleri do¤rultusunda yeniden belirlenmesi. 2-E¤itimin finansman›n yeniden belirlenmesi. 3-E¤itimin toplumsal hareketlilikteki rolünün ve eflitlik- 69 E⁄‹T‹M E⁄‹T‹M AKP’nin Türkiye’de uygulamaya çal›flt›¤› e¤itim modeli dünya kapitalist sisteminin önerdi¤i, daha do¤rusu dayatt›¤› model. T›pk› “Sa¤l›kta Dönüflüm” program›nda oldu¤u gibi “E¤itimde Dönüflüm” de uluslararas› kurulufllarla yap›lan anlaflmalar sonucunda belirlenen, kamusal alan›n piyasalaflt›r›lmas›n› amaçl›yor E¤itimde neoliberal ‹slamc› dönüflüm: E¤itimde neoliberal ‹slamc› dönüflüm: 4+4+4 4+4+4 2012 Deniz Oktay lifltirmek ve pekifltirmek için gereksindikleri fley ise her fleyden önce “çal›flma yasalar›n›n ç›kar›lmas›”, eme¤e uygulanan vergilerin kald›r›lmas›, zanaat icras›nda kul- lan›lan mallar›n fiyatlar›n›n düflürülmesiydi. 19. yüzy›l›n ortalar›ndan itibaren yaflanan iflçilefltirme süreciyle birlikte yeni bir sanayi devrimi yafland›. Bu- nun sonucunda, yar›vas›fl› emekgücünü ön plana ç›kt›- ¤› büyük sanayi iflletmeleri kapitalist üretimin merkezi- ne yerleflti. Meslek sendikalar› ortaya ç›kan bu yeni ifl- çi kitlesini bir bütün olarak kapsayam›yor, büyük sa- nayi iflletmelerinde meslek esas›na göre oluflmufl birlik- ler etkili bir mücadele düzene¤i oluflturam›yordu. Mes- lek sendikalar› için yar›vas›fl› iflçilerden oluflan yeni ifl- çi kitlesi örgütlenmesi olanaks›z, vas›fs›z ve flekilsiz bir kitleydi; hatta bunlar› iflçi saymak dahi do¤ru de¤ildi. Yeni sanayi iflletmelerinin afl›r› disiplinli ezici koflulla- r› alt›ndaki iflçiler, sermayeye karfl› direnebilmek için, mesleki vas›flar› bir kenara b›rakt›lar ve ayn› iflkolun- daki bütün iflçileri yeni bir talepler dizisi etraf›nda bir araya getirme yolunu tuttular. Bu talepler dizisi, ifl sa- atlerinin k›salt›lmas›, asgari ücret ve yönetime kat›lma gibi konular› öne ç›kar›yordu. ‹flçilerin mesleklerine gö- re de¤il, iflkollar›na göre bir araya geldikleri; bölgesel esasa göre de¤il, iflyeri esas›na göre örgütlenen; eko- nomik haklar› ücret listeleriyle de¤il, “toplu sözleflme” arac›l›¤›yla düzenleyen; mücadele arac› olarak boykotu de¤il “kitle grevini” öne ç›karan bu yeni sendikalara daha sonra genel olarak “Endüstri (‹flkolu) Sendikala- r›” ad› verildi. Kitle grevleri ile ulusal çapta s›n›f seferberlikleri yara- tabilen endüstri sendikalar›, genel ve eflit oy hakk› için mücadeleyi öne ç›kard›lar. Merkezinde, teknoloji yo- ¤unlu¤u yüksek, kitle üretimi yapan, metal, kimya ve tekstil sanayi bulunan “sanayi kapitalizmi”, bir yandan sermayenin merkezileflmesini, yo¤unlaflmas›n›, mali ser- maye tekellerini yarat›rken, di¤er yandan da üretim di- siplinini mücadele örgütlerine aktararak ulusal ölçekte örgütlenen büyük ve güçlü iflçi sendikalar›n›, yüksek temsil yetene¤ine sahip sosyal demokrat partileri yarat- m›flt›. Endüstri sendikalar› ve iflçi s›n›f›n›n kitle partileri 20. yüzy›l boyunca sermayenin emek üzerindeki egemenli- ¤ini s›n›rlayan bafll›ca araçlar oldular. Ancak mali ser- mayenin 20. yüzy›l›n son çeyre¤inden itibaren izledi¤i ve dünya tarihinin en büyük iflçilefltirme dalgas›na yol açan neoliberal dönüflüm, sermayeye dayal› üretimin kompozisyonunu da radikal bir biçimde de¤ifltirdi. Geç- miflin “yüksek teknolojili a¤›r sanayii”leri sömürge ül- kelere kayd›r›l›rken, kapitalist üretimin merkezine bili- flim ve iletiflim tewknolojilerine dayanan tasar›m ve fi- nansman düzenekleri yerleflti. Kapitalist meta üretimin- de ve dünya ticaretinde muazzam bir geniflleme mey- 81 80 “endikalar iflçi s›n›f›n›n ekonomik-de- mokratik mücadele örgütleridir”. “Ekono- mik-demokratik mücadele” iflçilerin üc- retlerini, çal›flma koflullar›n› ve sosyal haklar›n› iyilefltirmek için yürütülen mü- cadelelerdir. Ekonomik-demokratik mücadelenin konusu sömürü düzenini y›kmak de¤il, iflçilerin gündelik ola- rak hissettikleri sömürüyü ve bask›y› azaltmakt›r. Sen- dikalar, iflçilerin bu ortak isteklerini zorlay›c› bir biçim- de talep etmek üzere patronlar›n ve hükümetlerin kar- fl›s›na ç›kmak için oluflturduklar› birliklerdir. ‹flçilerin ortak, basit ve gündelik isteklerini patronlara ve hükümetlere kabul ettirmek amac›yla bir araya ge- liflleri, taleplerinin genel çerçevesi ve güç uygulama bi- çimleri tarih boyunca çeflitli de¤ifliklikler göstermifltir. Bu de¤iflikliklerin arkas›nda, kapitalist üretimin örgüt- lenme biçimlerinin, çal›flt›rma biçimlerinin, emekgücü ordusunun yap›s›n›n geçirdi¤i de¤ifliklikler bulunmakta- d›r. Zanaatkar birliklerinde meslek esas›na göre bir araya gelen iflçiler, ekonomik mücadelelerini, kendi meslek alanlar›ndaki iflçilerin nerede, hangi statüyle ve nas›l çal›flabileceklerini belirleyen bir “meslek tekeli” olufltu- rarak yürütüyorlard›. ‹fl bulmak isteyen zanaatkar-iflçi de, bu zanaat dal›nda iflçi arayan patron da birli¤e ba- ¤›ml›yd›. Örgütlü iflçilerin bu savunma düzene¤ini ge- Bugünkü iflçilefltirme süreci, iflçi s›n›f› hareketinin bütün alanlar›nda oldu¤u gibi ekonomik mücadele alan›nda da al›fl›lageldik program, mücadele tarz› ve örgüt tiplerini iflgörmez hale getirirken, geçmifl 400 y›ll›k pratikte gördüklerimizden farkl› tipte bir sendikal hareketin do¤uflunu güdülemektedir S Esen Özdemir Proleterlefltirme dalgas› ve yeni sendikal kurulufl süreci (1) Proleterlefltirme dalgas› ve yeni sendikal kurulufl süreci (1) mesiyle yak›ndan iliflkilidir. Çat›flmada mevzilenmifl mad- di güçlerin konum de¤iflikli¤ine zorlanmas›, Leninist “ih- tilalci inisiyatif”in temelidir. ‹htilalci inisiyatif, düflman› hep “en olgun halleri”yle karfl›s›nda bularak onun “ye- nilmez güçleri” karfl›s›nda y›lg›nl›¤a kap›lanlar›n politik pasifizminden ve sürekli “büyük kader an›”n› (“büyük ça- t›flma”y›) bekleyen evrimci-ekonomist yaklafl›mlardan bu noktada ayr›l›r. Türkiye’de faflizme karfl› mücadelede dev- rimci hareketi, politik pasifizmin sa¤-sol, liberal-ulusalc› farkl› e¤ilimlerinden ay›ran, iflte bu ihtilalci inisiyatifin yarat›c› pratikleridir. Bunun yarat›lmas›nda THKP-C’den gelen kolektif birikimin, teorik pratik (ideolojik politik) öncüllerin-özellikle Mahir Çayan’›n- belirleyici rolü var- d›r. Mahir, faflizme karfl› mücadeleyi sömürge tipi faflizmte- orisiyle temellendirir. Yenisömürge devriminin devrimci stratejisini çizdi¤i Kesintisizler II-III’deteorinin kavram- sal çerçevesini k›saca ortaya koyar. 12 Mart faflizmine karfl› silahl› mücadele, yakalan›fl›, yarg›lan›fl›, firar›, s›k› takip günleri ve K›z›ldere, Kesintisiz Devrim’leri tamam- lama imkân› vermez. “Devrimci koflullar›n aciliyeti” yü- zünden tamamlayamad›¤› “taslak”ta yine de mükemmel bir teori ortaya ç›kar. Teoriye mükemmelli¤ini veren me- tinsel zenginli¤i de¤il, devrimci pratik taraf›ndan s›nana- bilmesi ve afl›labilmesidir. Solun geleneksel e¤ilimlerinin krizini derinlefltiren 12 Mart faflizmine karfl› mücadele koflullar›nda, Mahirlerin devrimci prati¤i, yenisömürge toplumunda yeni bir dev- rimci saflaflma sürecinin yolunu açar. “Parlamentarizm” ve “cuntac›l›k” e¤ilimleriyle sakatlanm›fl geleneksel Tür- kiye solu, 12 Mart’a karfl› do¤ru ve tutarl› bir politika- n›n gelifltirilmesinde bocalar. ‹ster “burjuvazinin devrimci rolü”ne inanç olsun, isterse “küçük burjuva (Kemalist) ih- tilalcili¤i”ne ba¤l›l›k olsun, kendi d›fl›ndaki güçlere bel ba¤lama tavr›, solun tutarl› bir faflizme karfl› mücadele program› ortaya koymas›n› engeller. ‘70’lerin yenisömür- gecilik koflullar›nda geleneksel solun kimi e¤ilimleri par- lamentoya, kimisi de darbeye “ilericilik” misyonu yükler. Oysa, emperyalizmin içselleflti¤i yenisömürge kapitaliz- minde, yenisömürgecilik iliflkilerine ba¤l› geliflen uzlafl- maz toplumsal karfl›tl›klar›n ürünü olarak yenisömürge devleti, sömürge tipi faflizm biçimine bürünür. Sömürge tipi faflizmde, “demokrasi ayg›t›” ile “terör ayg›t›”, örne- ¤in “parlamento” ile “darbe” birbirini bütünleyen ifllevler üstlenir. “Klasik burjuva demokrasilerine”, “klasik faflizm- lere” ve “klasik diktatörlüklere” benzemeyen yenisömür- gecilik sisteminin bu siyasal kurumlaflmas› karfl›s›nda, Mahirler, Türkiye devriminin yoluna ve devrimci güçle- rin örgütlenmesine iliflkin, geleneksel soldan devrimci bir kopuflla militan bir hareket noktas› yarat›rlar. Emperyalizmin III. Bunal›m Döneminin devrimci kriz konjonktüründe, devrimci öznenin maddi politik güçleri olarak iflçi s›n›f›, köylülük ve küçük burjuvazi yeni ta- rihsel rolleriyle sahneye ç›kar. Emperyalizme ve oligarfli- ye karfl› “demokratik halk devrimi”, 1970’lerde, yenisö- mürge devrimcili¤inin temel ald›¤› politik gücün yolunu gösterir. Sömürge tipi faflizmin kurumsallaflt›rd›¤› gerici egemenlik iliflkilerine karfl›, özgürlükler ancak devrimci bir halk demokrasisi program›yla gerçekleflebilir. Ulusal kurtuluflçulu¤un “yurtseverlik” çizgisi, kesintisiz devrimde art›k iflçi s›n›f› mücadelesinin politik-demokratik görevle- ri aras›ndad›r. Ayn› süreç içinde birçok devrimci savafl›- m›n verilmesi gere¤ini ilkesellefltiren Leninist kesintisiz devrim anlay›fl›, yenisömürge devrimcili¤inin ba¤›ms›z çizgisinde “iflçi s›n›f›n›n” ve “devrimci öncü”nin yeni ro- lünü tayin eder. Devrimin ertelenemezli¤i fikri bu nesnel temele dayan›r, ihtilalci inisiyatif öne ç›kar. Yenisömür- ge kapitalizminin s›n›f çeliflkileri ve politik egemenlik bi- çiminin halk katmanlar›nda yol açt›¤› “muhalif hareket- lenmeler”, ancak “politikleflmifl askeri savafl” ekseninde geliflen halk savafl›yla devrimci bir güce dönüflecektir. Bütün kuvvetle as›l›nmas› gereken sürükleyici halka, hal- k›n üzerindeki politik kitle pasifikasyonunun (suni den- ge) k›r›lmas›d›r. Sömürge tipi faflizm teorisinin devrimci pratikle s›nand›¤› nokta iflte tam buras›d›r. Askeri yenilgi, örgütsel da¤›n›kl›k ve geleneksel yap›la- r›n çözülmesiyle sonuçlanan faflizme karfl› 71 silahl› mü- cadelesi, yenilginin yan›nda devrimci bir saflaflman›n da bafllang›ç noktas›d›r. Politik kitle pasifikasyonunun k›r›l- mas›n› hedefleyen devrimci eylem, bir sol yenilenmenin ve devrimci halk hareketinin yolunu açar. Bu bak›mdan, Mahir’i kendi teorisinin ilerisine tafl›yan devrimci pratik, basit anlam›yla politik bir tercihde¤il, yenisömürge dev- rimci stratejisinin kolektif zorunlulu¤udur. Basit politik tercih olsayd›, eylem sadece devrimci bir “rastlant›” ya da “keyfiyet” olarak de¤erlendirilebilirdi. Ancak o zaman onu “küçük burjuva radikalizmi” ya da “gençlik mace- rac›l›¤›”yla suçlayanlar da hakl› ç›km›fl olurdu. Oysa he- men birkaç y›l sonra derinleflen içsavaflta, faflizme karfl› mücadele çizgisinde, öncünün eyleminin kitlenin eylemi- ne dönüflmesi, yenisömürge devrimci güçlerinin politik bir halk hareketi ekseninde saflaflmas›, sömürge tipi fa- flizm teorisinin s›nanmas› ve öncülerin devrimci eylemi- nin kitlesel eylem biçiminde afl›lmas›d›r. Mahirlerin eyle- mini, “öznel seçim” olmaktan ç›karan “silahl› mücadele- nin zorunlulu¤u”, onu kendi teorisinin ilerisine tafl›yan devrimci pratisyen haline getirmifltir. Ne var ki faflizme karfl› halk›n direnifl savafl›n›n, 12 Eylül cuntas›n›n dona- n›ml› ordusuna karfl› uzun gerilla savafl›yla afl›lmas›nda ayn› ustal›k gösterilemez. Biçim de¤ifltiren çat›flman›n maddi güçlerine müdahalede direnifl savafl›n›n önderli¤i- ninin prati¤i, bu sefer, devrimci teorinin gerisine düfler. 89 88 aflizme Karfl› Mücadele, Türkiye devriminin stratejik çat›flma alanlar›ndan biridir. Konjonk- türlerle birlikte çat›flman›n biçimi de¤iflebilir; ama yenisömürge kapitalizminin “devlet biçi- mi”ni oluflturan sömürge tipi faflizmortadan kald›r›lmad›kça faflizme karfl› mücadele zorunlulu¤u orta- dan kalkmaz. Faflist sald›r›ya karfl› özsavunma eylemin- den yenisömürge devriminin “halk demokrasisi” progra- m›n›n inflas›na dek ertelenemez görevler dizisinden olu- flur. Bu görevler, direniflten devrime, kendini savunmadan halk demokrasisinin kurulufluna zengin içerikler sergiler. Nas›l ki kendini savunma, ertelenemez bir yaflamsal aci- liyetse; halk demokrasisinin bugünden bafllayarak inflas› da ezilen halk kesimlerinin özgür varl›¤›n›n savunulma- s›nda ertelenemez politik görevdir. Faflizme karfl› mücadele tarihinde 71 silahl› mücadelesi ve direnifl savafl› iki baflar›l› örnektir.12 Mart faflizmi- nin, 12 Eylül faflizminin kal›c›l›¤›na göre, “baflar›s›z bir darbe giriflimi” olmas›n›n ard›nda, 71 silahl› mücadelesi- nin, krizli-istikrars›z güçler dengesini bozarak egemenlik iliflkilerini sarsmas› vard›r. “Erken do¤um” yapt›r›lmas›, 12 Mart faflizminin program›n›n yerleflik hale gelmesini engellemifltir. Yine, 70’lerin sonuna do¤ru derinleflen iç- savaflta, sivil faflizmin yar›askeri (paramiliter) çeteci güç- lerinin sald›rganl›¤› temelinde sa¤lanmas› hedeflenen “sa- ¤›n birli¤i” politikalar›, halk›n direnifl savafl›yla k›r›lm›fl- t›r. Yükselen toplumsal muhalefetin merkezine yerleflen faflizme karfl› aktif savunma çizgisi, Milliyetçi Cephe koalisyon hükmetlerinin istikrar›na ve kal›c› bir toplum- sal temel yaratmas›na izin vermemifltir. “71 silahl› mücadelesi”nden “direnifl savafl›”na Faflizme Karfl› Mücadele, Türkiye solunun yeniden kurudu¤u bir dönem olarak yaflanm›flt›r. Bu dönemde “sol kurulufl” aç›s›ndan yolgösterici ilke ve deneyimler üretilmifltir. S›- n›f savafl›mlar›n›n sürükleyici halkas› olarak öne ç›kan “Faflizme Karfl› Mücadele”, THKP-C ve Devrimci Yol’la, solun en dinamik devrimci gelene¤inin, genifl halk ke- simlerini harekete geçiren militan kitle çizgisinin ve bir sol yenilenme dinamizminin yarat›ld›¤› çat›flma ekseni ol- mufltur. Solun kuruluflu ve devrimci hareketin yarat›lma- s› için olmazsa olmaz üç politik güç bu çat›flma ekse- ninden do¤mufltur: devrimci öncü; politik halk hareketi; devrimci demokrasiden parti-cephe/s›n›f iliflkilerine dek devrimci-sosyalist örgütlenme çizgisi. ‹flte sömürge tipi faflizmi, akademik faflizm teorilerinden ay›ran nokta tam buras›d›r. Devrimci teorinin birincil gö- revi, faflizme karfl› mücadeleyi, s›n›f savafl›mlar›na dev- rimci bir müdahale olarak de¤erlendirmesidir. ‹flçi s›n›f› hareketini güçlendirecek tarzda s›n›f savafl›mlar›n›n yönü- nü de¤ifltirmek, çat›flan güçlerin konumlar›n›n tayin edil- Kendi teorisinin ilerisine geçen devrimci pratisyen Kendi teorisinin ilerisine geçen devrimci pratisyen 1 Mahir Çayan Mahir Çayan Sömürge Tipi Faflizm (I) Sömürge Tipi Faflizm (I) F Celal K›raç 3 2 AKP iktidar›n›n açmazlar› Savafl, kriz ve seçim konjonktürüne giren AKP faflizmi, savafl ve kriz yönetimi temelinde “ milliyetçi cephe” iktidar›yla iflçi s›n›f›na, Kürtlere, Alevilere, kad›nlara karfl› “savafl hükümeti”yle girme hesaplar› yap›yor... Savafl karfl›t› mücadele, demokrasi mücadelesi ve hak mücadelesi, Kürt halk›n›n sosyalist öznelerinden ilerici ortas›n›flara, Alevilerden kad›n hareketine, yoksul güvencesiz kesimlere dayanan bir içeri¤e sahip olmal›d›r Y Toplumsal muhalefetin kurucu dina mikleri: Savafl karfl›t› mücadele, demokrasi mücadelesi, hak mücadelesi 1 Toplumsal muhalefetin kurucu dina mikleri: Savafl karfl›t› mücadele, demokrasi mücadelesi, hak mücadelesi 1

Upload: halkin-devrimci-yolu

Post on 12-Mar-2016

251 views

Category:

Documents


5 download

DESCRIPTION

Halkın Devrimci Yolu dergisi 9. sayısı www.halkındevrimciyolu.org

TRANSCRIPT

Page 1: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

n y›ll›k iktidar›nda “neoliberal dönüflüm”ütamamlayarak yenisömürge kapitalizmine“yeniden” yerlefliklik kazand›ran AKP,“2023 vizyonu”yla bir on y›l daha istemek-tedir. Asl›nda buna istemek denmez; dönü-

flümün tamamlanmas›yla “büyük proje”lerini tüketenyeni ç›kar düzeninin egemenlerine, yaln›zca statükonunsüreklili¤ini vaat etmektedir. Neoliberal dönüflümünotuz y›ll›k tarihinde birbirini izleyen kriz dalgalar› al-t›nda düzenin süreklili¤ini sa¤lamakta zorlanan egemen-ler için, “büyük proje” art›k sadece düzenin süreklili-¤idir. “2023 vizyonu”, düzenin süreklili¤ini tehdit edendevrimci özne karfl›s›nda egemenlerin tam bütünleflme-si için istikrar politikas›d›r.

Düzend›fl› politik kuvvetlerin bast›r›lm›fl oldu¤u flartlar-da, çarp›k kapitalizmi istikrars›zl›¤a sürükleyen dina-mikler, krizler üreterek de olsa varl›¤›n› sürdürebilmek-tedir. Ancak düzeniçi paylafl›m ve iktidar savafl›mlar›n-dan do¤an istikrars›zl›klar, yeni egemenlik iliflkilerininzaferiyle yerini k›sa süreli bir istikrara b›raksa da buuzun ömürlü olmamaktad›r. Yeni egemenlik iliflkilerin-den pay›na düflene politik-toplumsal gücü oran›nda r›-za gösteren toplumsal s›n›flar, gücünü art›rd›kça iliflki-leri zorlamaktad›r. 1980 sonras› neoliberal politikan›nilk dalgas›na karfl› yükselen toplumsal muhalefetin bas-t›r›lm›fl oldu¤u koflullarda iktidara gelen AKP, dayan-d›¤› s›n›fsal güç iliflkileri ve yürüttü¤ü yap›sal uyumprogram›na ba¤l› “reformist” bir görünümü elden b›rak-mam›flt›r. 2000’lerde yükselen kriz sonras›n›n karars›z-l›¤› ve istikrars›zl›¤›, AKP faflizmini reformist görünümtak›nmaya itmifltir. ‹ktidar›n, geleneksel devlet seçkin-lerinin d›fl›ndan yükselen ‹slamc› kadrolarca ele geçiril-mesiyle sonuçlanan iktidar savafl›mlar›nda, AB standart-lar›n› ölçü alan “ileri demokrasi” söylemi, genifl bir it-tifak ekseni olarak kullan›lm›flt›r. AKP faflizminin “ile-ri demokrasi” saflar›nda ittifaka giren egemen güçlerinhepsi mevcut gerçekli¤ine uygun bir geliflme kanal›bulmufltur. Neoliberal yap›sal uyum program›yla ulus-lararas› emperyalist odaklar›n etkin deste¤i sa¤lanm›fl-t›r. Yükselen tekelci finans seçkinleri ve tekelci ser-mayeye “alttafleronluk” iliflkileriyle eklemlenen küçükve orta büyüklükteki sermaye kesimlerinin yükselifliyleoligarflinin güçler dengesi yeniden infla edilmifltir. Ka-derini neoliberal dönüflümün kredi sistemine ipotekeden küçük burjuvazi (özellikle AKP döneminde yük-selen “yeni” ortas›n›f) toplumsal çözülme ve “proleter-leflme korkusu”nu yat›flt›rm›flt›r. Neoliberal ‹slamc› da-yan›flma a¤lar›ndan toplad›¤› k›r›nt›larla yeni ç›kar dü-zenine eklemlenen yoksul halk kesimleri, yükselmeumudu olmasa da, daha kötüye gitmeme güvencesini

bulmufltur. Ancak neoliberal kapitalizmin krizinin derin-leflmesiyle yeni ç›kar düzeninin süreklili¤i yine tehlikealt›ndad›r. Yükselen piyasalar t›kanma, geliflen dinamik-ler körelme, canlanan toplumsal yap› çürüme sürecin-dedir. Neoliberal ‹slamc› dinamizm yerini statükonunkorunmas›na b›rakm›flt›r. “Büyük fikirler-büyük proje-ler” söylemiyle parlat›lan Erdo¤an’›n “2023 vizyo-nu”nun özü, “kazan›mlar›n korunmas› için istikrar”; is-tikrar için rejimin -AKP faflizminin- sertleflmesi siyase-tidir. Yeni ç›kar düzeninin bozulmas› tehlikesi karfl›s›n-da, çeliflkili ç›karlarla birbirine ba¤lanan s›n›fsal-top-lumsal güçlere, AKP’nin ve Erdo¤an’›n mutlak sultas›alt›nda saflaflmaktan baflka ç›kar yol gösterilmemekte-dir.

Rejimin sertleflme yönelimi, yaln›zca, Recep Tayyip Er-do¤an’›n “tek adam sultas›” özleminden kaynaklanm›-yor. Erdo¤an’›n kiflisel politik h›rslar›yla, sömürge tipifaflizmin mutlak e¤ilimi keskin bir tarihsel virajda ça-k›flm›flt›r. Sömürge tipi faflizmde “baflkanl›k”, “yar›bafl-kanl›k”, “güçlendirilmifl baflbakanl›k” ya da “güçlendi-rilmifl cumhurbaflkanl›¤›” gibi aray›fllar, derinleflen kriz-ler karfl›s›nda düzenin süreklili¤ini sa¤layabilecek poli-tik üstyap›sal kurumlaflman›n yarat›lmas› zorunlulu¤un-dan kaynaklanmaktad›r. Türkiye siyasetinin istikrars›z-l›k temelinde yer alan s›n›fsal-siyasal parçalanm›fll›¤›n,sa¤›n ezici ço¤unlu¤unun tek parti çat›s› alt›nda top-lanmas›yla, yak›n tehlike olmaktan ç›kar›lmas› sa¤›nezeli ütopyas› idi. Erdo¤an, bir yandan, 2013-2015 se-çimlerinde kendisinin ve partisinin avantajlar›n› art›ra-cak formüllerin peflinde koflarken, öte yandan egemen-lere bir on y›l daha istikrar vaat etmektedir. ‹slamc›-milliyetçi ideoloji temelinde sa¤›n geleneksel dinamik-lerini tek parti çat›s› alt›nda toplamas›, Erdo¤an’›n “ola-s› rakiplerini” devre d›fl› b›rak›rken, devletin tepedent›rna¤a yeniden yap›land›r›lmas›n›n olanaklar›n› sa¤lad›.

Liberallerce devletin demokratikleflme sürecinden birsapma olarak nitelenen “demokratikleflme krizi”, neoli-beral yenisömürge kapitalizminin derinleflen toplumsalkrizidir. Ülkenin bütün kaynaklar›n›n sermayenin tala-n›na u¤rad›¤›, üretken kapasitenin tahrip edildi¤i, ileri-ci toplumsal güçlerin gerici saflaflmalarla bask› alt›naal›nd›¤›, ‹slamc›l›k afl›s›yla sald›rganl›¤› art›r›lan burju-va siyasal gericili¤in, toplumsal gerici güçlerle ve dev-let fliddetinin en terörist biçimleriyle bulufltu¤u toplum-sal kriz, sistem krizi yönünde derinleflmektedir. Yakla-flan ekonomik kriz, fliddetlenen Kürt savafl› ve savafl›nefli¤ine gelen Suriye gerilimi, AKP faflizmine yüklenenifllev ve misyonun niteli¤ini belirlemektedir: ‹ktidar, bir“savafl ve kriz iktidar›” olarak tahkim edilmekte; yara-t›lan sürekli savafl koflullar›yla, istikrars›z, k›r›lgan ve

7

REJ‹M

“Büyük proje”leri tüketen Erdo¤an’›n sundu¤u tek seçenek,tek adam sultas› alt›nda “istikrar”.Egemenlerin, fliddetten baflkaseçene¤i kalmad›¤›nda, özsavunmahareketleri ve halk direniflleri,devrimci büyük fikirlerin gerçeklebulufltu¤u mevzilere dönüflür

AKP faflizmininaçmazlar›AKP faflizmininaçmazlar› O

Veysel Dere

üzik durdu¤unda her fley bitmifl ola-cak. Ancak müzik çald›kça dans et-mek zorundas›n›zd›r ve biz haladans ediyoruz.” Önemli finans tekel-lerinden Citigroup’un bafl›ndaki kifli

Chuck Prince’›n müzik diye bahsetti¤i fley para (liki-dite)… 2008 krizinden sonra bir türlü toparlanamayandünya kapitalizmi, emperyalist merkezlerin finans piya-salar›n› sürekli olarak paraya bo¤mas›yla ayakta duru-yor. Yani flimdilik dans ediyorlar ama solunum cihaz›ve serum takviyesiyle…

Citigroup CEO’su vaziyeti bu kadar aç›kça ifade eder-ken Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an AKP kongresin-de ekonomi baflar›lar›n› övüyor, Türkiye’nin IMF’yeolan borçlar›n›n kendi iktidar› döneminde 22 milyar do-lardan 3 milyar dolara indi¤ini, yak›nda IMF’ye borçvereceklerini anlat›yordu. Baflbakan’a göre Türkiye eko-nomisi için müzik durdu¤unda her fley bitmeyecekti…Oysa tam da Erdo¤an bu konuflmay› yaparken Türki-ye toplam 323 milyar dolar d›fl borç ile tarihi rekoru-nu k›rmaktayd›. AKP iktidar› döneminde devletin borç-

lar› 86 milyar dolardan 111 milyar dolara yükselmiflti.Hem de 10 y›lda yap›lan onca özellefltirmenin borçlan-ma gere¤ini azaltmas› beklenirken! (AKP 35 milyardolar özelmefltirme geliriyle, toplam özellefltirme gelir-lerinin %80’inden fazlas›n› elde etti) Borç yükünün bü-yük bölümü ise art›k özel sektörün omuzlar›ndayd›.Özel sektör borcu AKP döneminde 43 milyar dolardan213 milyar dolara ç›km›flt›. Bunun gerekçelerine yaz›-n›n ilerleyen bölümlerinde de¤inilecek; flimdi Erdo-¤an’›n neye güvendi¤ine dönelim.

AKP iktidar› döneminde 2008-2009 dönemi d›fl›ndamüzik hiç durmad›. Bu y›l d›fl kredi musluklar› kuru-du-kuruyor denirken Suudi Arabistan’dan gelen 10 mil-yar dolarl›k “hibe” hükümete soluk ald›rd›; Körfez ser-mayesine “helal faiz” vaat eden sukuk (‹slami finans-man bonosu) arz› ile 1.5 milyar dolar daha topland›,durumlar 1-2 ay daha idare edildi. Ortado¤u’daki tafle-ronluk hizmetleri karfl›l›¤›nda Körfez sermayesindensa¤lanan s›n›rl› katk›larla bu çark›n dönmeyece¤ini bi-len hükümet, gözünü iki merkeze dikmifl durumda.Bunlardan biri AB Merkez Bankas› (ECB). ECB emek

29

EKONOM‹

28

EKONOM‹

Zafer Ça¤layan ile Ali Babacan aras›ndaki “gaz-fren” tart›flmas›, farkl›ekonomi politikas› seçenekleri üzerindeki bir anlaflmazl›¤›n ötesinde, yenisömürge kapitalizminin derinleflen krizinin yans›mas›d›r

fiimdi eme¤in flark›s›n›söyleme zaman› fiimdi eme¤in flark›s›n›söyleme zaman›

Finans kapitalin partisi sona ererken…Finans kapitalin partisi sona ererken…

Mert Kazanc›

M“

art›k aç›ktan itiraz etmesi nedeniyle 2007’den bu yanageçerli olan rutinin ötesinde bir anlam kazanm›flt›r.

fiiddetlenen ve bölgeselleflme e¤ilimi tafl›yan Kürtsavafl›; Antep ve Afyon vakalar›ndaki11 gibi faili meç-hul patlamalar; Suriyeli mültecilerin bar›nd›¤› s›n›r il-leri Hatay, Kilis, Urfa ve Mardin’de zaman zaman kit-lesel çat›flmalara da dönüflen toplumsal gerilim ve fii-li ola¤anüstü hal uygulamalar›; Suriye s›n›r›nda Akça-kale olay›ndan çok önce bafllayan ve iki taraftan daölüm ve yaralanmalara yol açan kas›tl›-kas›ts›z atefl aç-ma vakalar›; ‹stanbul, Ankara, Malatya, Ad›yaman, Ma-nisa ve Ayd›n gibi birçok ilde Alevilere dönük tehdit,

kundaklama ve kurflunlamalar› da içeren sald›r›lar; Tür-kiye kontrolündeki s›n›r bölgesinde Lübnanl› fiiilerin,Lübnan’da misilleme olarak Türklerin kaç›r›lmas›;AKP’nin çeflitli biçimlerde destekledi¤i paramiliter ör-gütlerin Suriye’de rejim güçlerine, Alevilere, Kürtlere,Filistin soluna sald›rmas› gibi geliflmelerin tamam›AKP’nin Suriye’ye karfl› yürüttü¤ü sald›rgan politikaekseninde geliflmektedir.

Suriye savafl›, Kürt sorunundan Alevi sorununa, iktidariçi çeliflkilerin bast›r›lmas›ndan AKP’nin mezhepçi-flo-ven bir temelde yürüttü¤ü sa¤›n birli¤i siyasetine, zam-lardan acele kamulaflt›rma, y›k›mlar, santral projeleri gi-

1716

avafl gündemi, 4 Ekim 2012 tarihindeTBMM’de kabul edilen tezkere ile egemensiyasette ön s›ralara ç›karken, ayn› günlerdetoplumsal muhalefet de yayg›n ve kitleselsavafl karfl›t› eylemlerle soka¤a ç›kt›. AKP

iktidar›na, bbiirr yy››ll bbooyyuunnccaa hheerrhhaannggii bbiirr yyaabbaanncc›› üüllkkeeyyeessaavvaaflfl iillaann eettmmee yyeettkkiissii veren 4 Ekim (Suriye) tezke-resinin a盤a ç›kard›¤› tehdit elbette dikkate al›nmal›d›r.Ne var ki savafl, 4 Ekim’de ciddiye binen bir ihtimalde¤il, Türkiye’nin uzun süredir bilfiil etkisi alt›ndaoldu¤u güncel ve çokboyutlu bir gerçekliktir.Toplumsal muhalefet, böylesi bir tezkere ve Suriye

devleti ile resmi savafl olas›l›¤› söz konusu olmasa dahietkili bir savafl karfl›t› mücadele örgütlenmesini gereklik›lan bir çat›flma ile karfl› karfl›yad›r.

Kürt savafl›, bölgesel bir boyut kazanarak fliddetlenmek-tedir. Suriye rejminin kriziyle ba¤lant›l› olarak, Bat›Kürdistan’da (Kuzey Suriye) yaflanan özerkleflme süre-ci 4 Ekim tezkeresinin ad› konmam›fl hedef vegerekçelerinden birisidir. Di¤er yandan, KürdistanBölgesel Yönetimi’ndeki (Kuzey Irak) PKK askerivarl›¤›na yönelik olarak s›n›r ötesi harekat yetkisini biry›l uzatan 11 Ekim 2012 tezkeresi de, AKP’ninhas›mlaflt›rd›¤› fiii a¤›rl›kl› Irak merkezi yönetiminin

AKP, Suriye politikas› üzerinden kendi halk›na karfl› savafl yürütmektedir.Bugün sosyalistler öncülü¤ünde örgütlenecek etkili bir savafl karfl›t›hareket ise yaln›zca Suriye halk›n›n eflitlik, özgürlük, demokrasi veba¤›ms›zl›k mücadelesi ile dayan›flman›n de¤il, Türkiye halklar›n›n AKPiktidar›na ve egemen s›n›flara karfl› mücadelesinin de bir gere¤idir.

Parçal› muhalefetin ortak keseni:Parçal› muhalefetin ortak keseni:

Savafl karfl›t› mücadeleSavafl karfl›t› mücadele

S

ugün genellikle “ay›klama” anlam›nda kul-lan›lan tasfiye kavram›n›n Arapça kökeni“saf”tan gelir. Tasfiye, “ar›tma”, “temiz vehalis olma” anlam› tafl›r. Bu nedenleAKP’nin düzen içi rakiplerini tasfiyesinin

büyük oranda tamamlad›¤› ikinci iktidar döneminin ar-d›ndan daha saf bir ‹slamc›l›k veya daha saf bir libe-rallik beklentileri oldukça yayg›nd›. Ancak tasfiye sü-reci kimilerinin bekledi¤i gibi ideolojik bir netleflmeyaratmad›. Aksine, AKP’de tam anlam›yla her kafadanbir ses ç›kan, bir gün dedi¤ini öbür gün inkar eden,ne dedi¤i belli olmayan tam bir söylemsel kakofoni ha-li dikkat çekiyor. Bu çok seslili¤in tek ortak noktas›ise sa¤c›l›k.

AKP’nin kendisine tehdit oluflturan düzen içi muhalif-lerini “ay›klama”s›n›n ard›ndan, üçüncü iktidar döne-minde sa¤›n tüm gerici ideolojik-politik birikimini se-ferber etti¤i günlerden geçiyoruz. Irkç›l›k, militarizm,kad›n düflmanl›¤›, mezhepçilik AKP’nin üçüncü iktidardöneminde emek düflman› neoliberal gündemle dahafazla melezlenmeye bafllad›. Liberaller ve Gülen cemaa-ti, bu durumu “tasfiye” sürecinin tamamlanmamas›ylaaç›klamaya çal›fl›yor. Ergenekon ve darbe tehdidi bit-medi ya, her fley o yüzden! Böylece emniyetteki, yar-g›daki, bürokrasideki, medyadaki kendi misyonlar›n›ayakta tutmak istiyorlar. Demokrat maskeli her türdenyandafl ise “sa¤›n tüm renklerini” çizgisine eklemleye-rek, oldukça fanatik bir tonda popülerlefltirmeye çal›flanTayyip Erdo¤an’›n arkas›n› toplamakla u¤rafl›yor. Herfaflistlikte, her mezhepçilikte, her cinsiyetçilikte bir de-mokratik keramet ar›yorlar, aramak zorunda kal›yorlar.

Oysa AKP tasfiyede ilerledikçe geleneksel devlet ref-lekslerini daha fazla sergiliyor. “Eskinin” kadrolar›n›ntasfiye edildi¤i bir durumda, onlar›n ideolojilerini ken-dilerine eklemlemesi, ideolojik egemenli¤i pekifltirmekiçin daha mümkün ve risksiz hale geldi. Ve peflindentasfiye etti¤i kesimlerin politik olarak daha ifllevli olanideolojik söylemlerini neoliberal ‹slamc› iktidar›n çizgi-sine eklemledi. AKP bunu yaparken asker-sivil bürok-rasiye karfl› mücadelede ittifak kurdu¤u, ancak tek bafl-lar›na toplumda ciddi bir ideolojik-politik gücü bulun-mayan liberallere “ya tam biat et ya terk et” dedi. PekiAKP neden bu ideolojik-politik tahkimata ihtiyaç duy-du, daha saf bir ‹slami gündemle yoluna devam etme-di. Bu sorunun en net yan›t› AKP’nin ve bununla ba¤-lant›l› olarak neoliberal ‹slamc›l›¤›n krizidir. Giderekbir “savafl partisi”ne dönüflen AKP ve “savafl strateji-sine” dönüflen neoliberal ‹slamc›, sa¤›n tüm gerici bi-rikimini seferber etmeden ideolojik egemenli¤ini yeni-den üretmekte zorlanmaktad›r. ‹flçi s›n›f›na karfl› savafl,

3736

Emperyalizm, gericilik, cinsiyetçilik,mezhepçilik, faflizm, kapitalizm vs…Halklara y›llard›r kan kusturan nevarsa bugün neoliberal ‹slamc›l›kgiysisiyle halklara yeniden pazarlanmakta, ancak giderek dahazor kabul ettirilmektedir. Gelinennoktada neoliberal ‹slamc›l›¤›n krizi,düzenin yeni bir krizi olarakyaflanmaktad›r

‹slamc›l›¤›n kriziDüzenin krizi‹slamc›l›¤›n kriziDüzenin krizi

B

Azer Ulafl

120

D‹S‹PL‹N

KP’nin “aktif tafleron”11 diye nitelenmesiABD emperyalizminin çözümsüzlü¤edüfltü¤ü cephelerde, Ahmet Davuto¤-lu’nun Stratejik Derinlik kitab›ndaki ki-lit ifadeyle “çözüm için ben var›m atak-

l›¤›nda” davranarak görev almas›ndan kaynaklanmakta-d›r. Aktif tafleron, kendini ispat etmek için Suriye kri-zini bir f›rsat olarak görmüfl ancak f›rsat olarak gördü-¤ü fley kendisinin krizine dönüflmüfltür. 30 A¤ustos2012’deki Suriye gündemli Birleflmifl Milletler GenelKurulu toplant›s›nda yaln›zca Rusya ve Çin’in de¤ilABD’nin de yaln›z b›rakt›¤› Davuto¤lu’nun durumu,idealist bir siyasetçinin öznel trajedisi olarak de¤erlen-dirilemez. Bu durum, OOrrttaaddoo¤¤uu’’nnuunn eemmppeerryyaalliisstt ssiisstteemm--llee yyeenniiddeenn bbüüttüünnlleeflflttiirriillmmeessii ssüürreecciinnddee nneessnneell oollaarraakk ççee--lliiflflkkiilleerrllee kkuuflflaatt››llaann bbiirr yyeenniissöömmüürrggee hhüükküümmeettiinniinn kkrriizzii-ne iflaret ediyordu. Davuto¤lu idealizmini sahneye da-vet eden de, ilk baflta göklere ç›kar›lan Davuto¤lu’nuk›sa sürede yerin dibine sokan da bu nesnellikti.

Peki neydi o nesnel çeliflkiler? ABD emperyalizmi1970’lerden bu yana derinleflen egemenlik krizini Or-tado¤u’nun ABD öncülü¤ünde emperyalist sistemle ye-niden bütünlefltirilmesi ile aflmaya çal›fl›rken, Ortado-¤u’yu “emperyalistler aras› rekabet”, “halklar›n emper-yalizme karfl› direnifli” ve “ezilen s›n›flar›n egemen s›-n›flara karfl› direnifli”nin en fliddetli çat›flma alan› hali-ne getirmiflti. Ne var ki açt›¤› bu büyük savaflta he-deflerini tutturamay›nca ABD’ye karfl› rekabet ve di-renme e¤ilimleri daha da güçlenmiflti. ABD iflbirlikçi-leri ise, ttaarriihhiinn bbeellllii bbiirr aann››nnddaa AABBDD eemmppeerryyaalliizzmmiinniinnbbiirr aadd››mm ggeerrii ççeekkiillddii¤¤ii ççaatt››flflmmaa aallaannllaarr››nnddaa,, kkoonnuumm ddee--¤¤iiflflttiirrmmeeddiikklleerrii hhaallddee kkeennddiilleerriinnii bbiirr aadd››mm öönnddee bbuullmmuuflfl,,bbuu dduurruummuu ttaarriihhii bbiirr aavvaannttaajj oollaarraakk tteeoorriilleeflflttiirriipp kendiç›karlar›n› ilerletmek iddia ve niyetiyle inisiyatif alma-ya giriflmifllerdi. Ahmet Davuto¤lu idealizmi böylecesahneye ça¤r›ld›.22

Stratejik Derinlik’te, Türkiye’nin bir bölgesel güç ol-mak için gerekli ekonomik ve askeri araçlardan yok-sun oldu¤unu kabul eden Davuto¤lu, buna karfl›n “stra-teji”nin önem tafl›d›¤› özel bir an›n yakaland›¤›n› söy-lüyor, stratejiyi de Ortado¤u ile yaln›zca co¤rafi de¤ilkültürel ve tarihsel ba¤lara da sahip olan Türkiye’nin““hheemm bbööllggeesseell hheemm ddee kküürreesseell ööllççeekkttee uulluussllaarraarraass›› ssiiss--tteemmiinn mmeerrkkeezz üüllkkeessii”” oldu¤u iddias›na dayand›r›yordu.Üstelik emperyalist sistemin baflat gücü ABD, mevcutstratejisinin tökezlemesi nedeniyle iflbirlikçilerinin inisi-yatif almas›na ihtiyaç duyuyor, onlara baflat gücün vaz-geçilmez ve yükselen bir orta¤› olma flans›n› sunuyor-du. Davuto¤lu’nun düflüncesinde var olan ile dünya yü-zünde yaflanmakta olan çak›flm›fl gibiydi.

57

Hillary Clinton “Suriye’ye bask› süreciTürkiye’nin öncülü¤ünde yürütülmeli”dedi¤inde, AKP medyas›nda “Türkiye’ninetkisi ABD’den fazla” manfletleri at›lm›flt›.Oysa ABD, Suriye’deki çok boyutluçat›flmaya do¤rudan dahil olmak istemiyor,bu batakl›¤a AKP’yi önden buyur ediyordu.Bu durumu, bölgesel güç olma f›rsat›olarak de¤erlendiren AKP, zaferekofltu¤unu sanarak bata¤a saplanacakt›

Aktif tafleronun kriziAktif tafleronun krizi ALevent Kara

y›l› Türkiye tarihine, AKP iktida-r›n›n e¤itim alan›nda yapt›¤› ra-dikal de¤iflikliklerle geçecek. K›-

saca 4+4+4 ad› verilen “‹lkö¤retim ve E¤itim Kanunuile baz› Kanunlarda De¤ifliklik Yap›lmas›na dair Kanun”ile AKP, sermayenin y›llard›r birikmifl sorunlar›na/talep-lerine yan›t verirken, di¤er yandan kendisini iktidara ta-fl›yan ve iktidarda kalmas›n› sa¤layacak gerici ideoloji-nin kurumsallaflmas›na yönelik önemli dönüflümler sa¤-lad›. Asl›nda e¤itim alan›nda dönüflüm yapmak AKPiçin, iktidara geldi¤i günden beri hep ana amaçlardanbiri oldu. Ne yapaca¤›n› bilse de nas›l yapaca¤›n› birtürlü bilemedi. Hem kanun hükmünde kararnamelerlehem de milli e¤itim kanununda yap›lan de¤iflikliklerlee¤itim sistemi altüst edildi.11 Dokuz buçuk y›lda dört Ba-kan eskiten ve her gelen bakan›n bir öncekinin yapt›-¤›n› bozdu¤u bir alan oldu e¤itim. En son 4+4+4 ke-sintili zorunlu e¤itim modeliyle, çözülmeyi bekleyen birsürü sorunun üzerine yenilerinin eklendi¤i yeni bir mo-del AKP taraf›ndan uygulamaya konuldu.

Süreç öylesine h›zl› geliflti ki 4+4+4 Yasas› flubat ay›n-da gündeme geldi, mart ay›nda yasalaflt›. Oysa böyle

bir dönüflüm program› ne AKP’nin parti program›ndamevcuttu ne de AKP’nin seçim beyannamesinde (ge-nel seçimin üzerinden bir y›l bile geçmemiflti.) Üstüneüstlük yasa teklifini haz›rlayan AKP’li 5 milletvekili-nin 5’i de e¤itimci de¤ildi. Hatta Bakan, Bakan Yar-d›mc›s› ve Müsteflar da e¤itimci de¤il. Anlafl›laca¤›üzere yasa ›smarlama bir yasa idi ve AKP’liler sade-ce “kendilerini ilgilendiren” bölümlere, “dindar nesil”yetifltirme hedefiyle eklemeler yapm›fllard›. Bu durumuBaflbakan Erdo¤an, “Türkiye’de bugüne kadar ö¤retimverildi. E¤itim verilmemifltir” diyerek aç›kl›yordu.

Ve çok geçmeden anlafl›ld› ki AKP’nin Türkiye’de uy-gulamaya çal›flt›¤› e¤itim modeli dünya kapitalist siste-minin önerdi¤i daha do¤rusu dayatt›¤› modeldi. T›pk›“Sa¤l›kta Dönüflüm” program›nda oldu¤u gibi “E¤itim-de Dönüflüm” de uluslararas› kurulufllarla yap›lan an-laflmalar sonucunda belirlenen, kamusal alan›n piyasa-laflt›r›lmas›n› amaçl›yor. Yapt›r›m gücünü Dünya Ban-kas›’n›n (DB) oluflturdu¤u (çünkü paras›n›n bir k›sm›-n› o veriyor) bu modelin arkas›nda Dünya Ticaret Ör-gütü (DTÖ) gözetiminde olmak üzere ABD ve ABprogramlar› var.

Ancak yine anlafl›ld› ki AKP, di¤er konularda oldu¤ugibi (örne¤in d›fl politika) bu konuda da neoliberal po-litikalar› kendince en uygun biçimlere büründürerek ha-yata geçirmeye çal›flacak. “Kuran” ve “PeygamberinHayat›” derslerinin seçmeli ders olarak konmas› –ki budurum ço¤u okulda zorunlu ders olarak uygulan›yor-ve imam hatip ortaokullar›n›n (tekrar) aç›lmas›, TayyipErdo¤an’›n dedi¤i “kindar ve dindar bir nesil yaratma-ya” yol açacak. Öte yandan bu dindar nesil ayn› za-manda düzeni sorgulamayan, sermaye için köle gibi ça-l›flacak bir insan y›¤›n›na dönüflecek. K›sacas› 4+4+4e¤itim modelinde hem neoliberal e¤itim politikalar›hayata geçirilmekte hem de bu politikalarla ‹slamc› te-mellere dayand›r›larak muhafazakarl›¤›n gündelikleflti¤ibir toplum modeli oluflturulmaya çal›fl›lmaktad›r.

E¤itimde neoliberal politikalar›ntarihine k›sa bir bak›fl E¤itimde neoliberal politikalar tüm dünyada 1980’li y›l-larda DB denetiminde gerçeklefltirilen yap›sal uyum po-litikalar›yla bafllad›. O dönemde neoliberal politikalaraç›s›ndan e¤itim alan›ndaki “reformlar” flu üç bafll›k al-t›nda toplanm›flt›:

1-Her düzeydeki e¤itimin amac›n›n ve içeri¤inin piya-san›n talepleri do¤rultusunda yeniden belirlenmesi.

2-E¤itimin finansman›n yeniden belirlenmesi.

3-E¤itimin toplumsal hareketlilikteki rolünün ve eflitlik-

69

E⁄‹T‹ME⁄‹T‹M

AKP’nin Türkiye’de uygulamaya çal›flt›¤› e¤itim modeli dünya kapitalist sistemininönerdi¤i, daha do¤rusu dayatt›¤› model. T›pk› “Sa¤l›kta Dönüflüm” program›nda oldu¤ugibi “E¤itimde Dönüflüm” de uluslararas› kurulufllarla yap›lan anlaflmalar sonucundabelirlenen, kamusal alan›n piyasalaflt›r›lmas›n›amaçl›yor

E¤itimde neoliberal‹slamc› dönüflüm:E¤itimde neoliberal‹slamc› dönüflüm:4+4+44+4+4

2012

Deniz Oktay

lifltirmek ve pekifltirmek için gereksindikleri fley ise herfleyden önce “çal›flma yasalar›n›n ç›kar›lmas›”, eme¤euygulanan vergilerin kald›r›lmas›, zanaat icras›nda kul-lan›lan mallar›n fiyatlar›n›n düflürülmesiydi.

19. yüzy›l›n ortalar›ndan itibaren yaflanan iflçilefltirmesüreciyle birlikte yeni bir sanayi devrimi yafland›. Bu-nun sonucunda, yar›vas›fl› emekgücünü ön plana ç›kt›-¤› büyük sanayi iflletmeleri kapitalist üretimin merkezi-ne yerleflti. Meslek sendikalar› ortaya ç›kan bu yeni ifl-çi kitlesini bir bütün olarak kapsayam›yor, büyük sa-nayi iflletmelerinde meslek esas›na göre oluflmufl birlik-ler etkili bir mücadele düzene¤i oluflturam›yordu. Mes-lek sendikalar› için yar›vas›fl› iflçilerden oluflan yeni ifl-çi kitlesi örgütlenmesi olanaks›z, vas›fs›z ve flekilsiz birkitleydi; hatta bunlar› iflçi saymak dahi do¤ru de¤ildi.

Yeni sanayi iflletmelerinin afl›r› disiplinli ezici koflulla-r› alt›ndaki iflçiler, sermayeye karfl› direnebilmek için,mesleki vas›flar› bir kenara b›rakt›lar ve ayn› iflkolun-daki bütün iflçileri yeni bir talepler dizisi etraf›nda biraraya getirme yolunu tuttular. Bu talepler dizisi, ifl sa-atlerinin k›salt›lmas›, asgari ücret ve yönetime kat›lmagibi konular› öne ç›kar›yordu. ‹flçilerin mesleklerine gö-re de¤il, iflkollar›na göre bir araya geldikleri; bölgeselesasa göre de¤il, iflyeri esas›na göre örgütlenen; eko-nomik haklar› ücret listeleriyle de¤il, “toplu sözleflme”arac›l›¤›yla düzenleyen; mücadele arac› olarak boykotu

de¤il “kitle grevini” öne ç›karan bu yeni sendikalaradaha sonra genel olarak “Endüstri (‹flkolu) Sendikala-r›” ad› verildi.

Kitle grevleri ile ulusal çapta s›n›f seferberlikleri yara-tabilen endüstri sendikalar›, genel ve eflit oy hakk› içinmücadeleyi öne ç›kard›lar. Merkezinde, teknoloji yo-¤unlu¤u yüksek, kitle üretimi yapan, metal, kimya vetekstil sanayi bulunan “sanayi kapitalizmi”, bir yandansermayenin merkezileflmesini, yo¤unlaflmas›n›, mali ser-maye tekellerini yarat›rken, di¤er yandan da üretim di-siplinini mücadele örgütlerine aktararak ulusal ölçekteörgütlenen büyük ve güçlü iflçi sendikalar›n›, yüksektemsil yetene¤ine sahip sosyal demokrat partileri yarat-m›flt›.

Endüstri sendikalar› ve iflçi s›n›f›n›n kitle partileri 20.yüzy›l boyunca sermayenin emek üzerindeki egemenli-¤ini s›n›rlayan bafll›ca araçlar oldular. Ancak mali ser-mayenin 20. yüzy›l›n son çeyre¤inden itibaren izledi¤ive dünya tarihinin en büyük iflçilefltirme dalgas›na yolaçan neoliberal dönüflüm, sermayeye dayal› üretiminkompozisyonunu da radikal bir biçimde de¤ifltirdi. Geç-miflin “yüksek teknolojili a¤›r sanayii”leri sömürge ül-kelere kayd›r›l›rken, kapitalist üretimin merkezine bili-flim ve iletiflim tewknolojilerine dayanan tasar›m ve fi-nansman düzenekleri yerleflti. Kapitalist meta üretimin-de ve dünya ticaretinde muazzam bir geniflleme mey-

8180

“endikalar iflçi s›n›f›n›n ekonomik-de-mokratik mücadele örgütleridir”. “Ekono-mik-demokratik mücadele” iflçilerin üc-retlerini, çal›flma koflullar›n› ve sosyalhaklar›n› iyilefltirmek için yürütülen mü-

cadelelerdir. Ekonomik-demokratik mücadelenin konususömürü düzenini y›kmak de¤il, iflçilerin gündelik ola-rak hissettikleri sömürüyü ve bask›y› azaltmakt›r. Sen-dikalar, iflçilerin bu ortak isteklerini zorlay›c› bir biçim-de talep etmek üzere patronlar›n ve hükümetlerin kar-fl›s›na ç›kmak için oluflturduklar› birliklerdir.

‹flçilerin ortak, basit ve gündelik isteklerini patronlarave hükümetlere kabul ettirmek amac›yla bir araya ge-

liflleri, taleplerinin genel çerçevesi ve güç uygulama bi-çimleri tarih boyunca çeflitli de¤ifliklikler göstermifltir.Bu de¤iflikliklerin arkas›nda, kapitalist üretimin örgüt-lenme biçimlerinin, çal›flt›rma biçimlerinin, emekgücüordusunun yap›s›n›n geçirdi¤i de¤ifliklikler bulunmakta-d›r.

Zanaatkar birliklerinde meslek esas›na göre bir arayagelen iflçiler, ekonomik mücadelelerini, kendi meslekalanlar›ndaki iflçilerin nerede, hangi statüyle ve nas›lçal›flabileceklerini belirleyen bir “meslek tekeli” olufltu-rarak yürütüyorlard›. ‹fl bulmak isteyen zanaatkar-iflçide, bu zanaat dal›nda iflçi arayan patron da birli¤e ba-¤›ml›yd›. Örgütlü iflçilerin bu savunma düzene¤ini ge-

Bugünkü iflçilefltirme süreci, iflçi s›n›f› hareketinin bütün alanlar›ndaoldu¤u gibi ekonomik mücadele alan›nda da al›fl›lageldik program,mücadele tarz› ve örgüt tiplerini iflgörmez hale getirirken, geçmifl 400 y›ll›kpratikte gördüklerimizden farkl› tipte bir sendikal hareketin do¤uflunugüdülemektedir

S“

Esen Özdemir

Proleterlefltirme dalgas› ve yeni sendikal kurulufl süreci (1)Proleterlefltirme dalgas› ve yeni sendikal kurulufl süreci (1)

mesiyle yak›ndan iliflkilidir. Çat›flmada mevzilenmifl mad-di güçlerin konum de¤iflikli¤ine zorlanmas›, Leninist “ih-tilalci inisiyatif”in temelidir. ‹htilalci inisiyatif, düflman›hep “en olgun halleri”yle karfl›s›nda bularak onun “ye-nilmez güçleri” karfl›s›nda y›lg›nl›¤a kap›lanlar›n politikpasifizminden ve sürekli “büyük kader an›”n› (“büyük ça-t›flma”y›) bekleyen evrimci-ekonomist yaklafl›mlardan bunoktada ayr›l›r. Türkiye’de faflizme karfl› mücadelede dev-rimci hareketi, politik pasifizmin sa¤-sol, liberal-ulusalc›farkl› e¤ilimlerinden ay›ran, iflte bu ihtilalci inisiyatifinyarat›c› pratikleridir. Bunun yarat›lmas›nda THKP-C’dengelen kolektif birikimin, teorik pratik (ideolojik politik)öncüllerin -özellikle Mahir Çayan’›n- belirleyici rolü var-d›r.Mahir, faflizme karfl› mücadeleyi sömürge tipi faflizm te-orisiyle temellendirir. Yenisömürge devriminin devrimcistratejisini çizdi¤i Kesintisizler II-III’de3 teorinin kavram-sal çerçevesini k›saca ortaya koyar. 12 Mart faflizminekarfl› silahl› mücadele, yakalan›fl›, yarg›lan›fl›, firar›, s›k›takip günleri ve K›z›ldere, Kesintisiz Devrim’leri tamam-lama imkân› vermez. “Devrimci koflullar›n aciliyeti” yü-zünden tamamlayamad›¤› “taslak”ta yine de mükemmelbir teori ortaya ç›kar. Teoriye mükemmelli¤ini veren me-tinsel zenginli¤i de¤il, devrimci pratik taraf›ndan s›nana-bilmesi ve afl›labilmesidir.Solun geleneksel e¤ilimlerinin krizini derinlefltiren 12Mart faflizmine karfl› mücadele koflullar›nda, Mahirlerindevrimci prati¤i, yenisömürge toplumunda yeni bir dev-rimci saflaflma sürecinin yolunu açar. “Parlamentarizm”ve “cuntac›l›k” e¤ilimleriyle sakatlanm›fl geleneksel Tür-kiye solu, 12 Mart’a karfl› do¤ru ve tutarl› bir politika-n›n gelifltirilmesinde bocalar. ‹ster “burjuvazinin devrimcirolü”ne inanç olsun, isterse “küçük burjuva (Kemalist) ih-tilalcili¤i”ne ba¤l›l›k olsun, kendi d›fl›ndaki güçlere belba¤lama tavr›, solun tutarl› bir faflizme karfl› mücadeleprogram› ortaya koymas›n› engeller. ‘70’lerin yenisömür-gecilik koflullar›nda geleneksel solun kimi e¤ilimleri par-lamentoya, kimisi de darbeye “ilericilik” misyonu yükler.Oysa, emperyalizmin içselleflti¤i yenisömürge kapitaliz-minde, yenisömürgecilik iliflkilerine ba¤l› geliflen uzlafl-maz toplumsal karfl›tl›klar›n ürünü olarak yenisömürgedevleti, sömürge tipi faflizm biçimine bürünür. Sömürgetipi faflizmde, “demokrasi ayg›t›” ile “terör ayg›t›”, örne-¤in “parlamento” ile “darbe” birbirini bütünleyen ifllevlerüstlenir. “Klasik burjuva demokrasilerine”, “klasik faflizm-lere” ve “klasik diktatörlüklere” benzemeyen yenisömür-gecilik sisteminin bu siyasal kurumlaflmas› karfl›s›nda,Mahirler, Türkiye devriminin yoluna ve devrimci güçle-rin örgütlenmesine iliflkin, geleneksel soldan devrimci birkopuflla militan bir hareket noktas› yarat›rlar.Emperyalizmin III. Bunal›m Döneminin devrimci kriz

konjonktüründe, devrimci öznenin maddi politik güçleriolarak iflçi s›n›f›, köylülük ve küçük burjuvazi yeni ta-rihsel rolleriyle sahneye ç›kar. Emperyalizme ve oligarfli-ye karfl› “demokratik halk devrimi”4, 1970’lerde, yenisö-mürge devrimcili¤inin temel ald›¤› politik gücün yolunugösterir. Sömürge tipi faflizmin kurumsallaflt›rd›¤› gericiegemenlik iliflkilerine karfl›, özgürlükler ancak devrimcibir halk demokrasisi program›yla gerçekleflebilir. Ulusalkurtuluflçulu¤un “yurtseverlik” çizgisi, kesintisiz devrimdeart›k iflçi s›n›f› mücadelesinin politik-demokratik görevle-ri aras›ndad›r. Ayn› süreç içinde birçok devrimci savafl›-m›n verilmesi gere¤ini ilkesellefltiren Leninist kesintisizdevrim anlay›fl›, yenisömürge devrimcili¤inin ba¤›ms›zçizgisinde “iflçi s›n›f›n›n” ve “devrimci öncü”nin yeni ro-lünü tayin eder. Devrimin ertelenemezli¤i fikri bu nesneltemele dayan›r, ihtilalci inisiyatif öne ç›kar. Yenisömür-ge kapitalizminin s›n›f çeliflkileri ve politik egemenlik bi-çiminin halk katmanlar›nda yol açt›¤› “muhalif hareket-lenmeler”, ancak “politikleflmifl askeri savafl” eksenindegeliflen halk savafl›yla devrimci bir güce dönüflecektir.Bütün kuvvetle as›l›nmas› gereken sürükleyici halka, hal-k›n üzerindeki politik kitle pasifikasyonunun (suni den-ge) k›r›lmas›d›r. Sömürge tipi faflizm teorisinin devrimcipratikle s›nand›¤› nokta iflte tam buras›d›r. Askeri yenilgi, örgütsel da¤›n›kl›k ve geleneksel yap›la-r›n çözülmesiyle sonuçlanan faflizme karfl› 71 silahl› mü-cadelesi, yenilginin yan›nda devrimci bir saflaflman›n dabafllang›ç noktas›d›r. Politik kitle pasifikasyonunun k›r›l-mas›n› hedefleyen devrimci eylem, bir sol yenilenmeninve devrimci halk hareketinin yolunu açar. Bu bak›mdan,Mahir’i kendi teorisinin ilerisine tafl›yan devrimci pratik,basit anlam›yla politik bir tercih de¤il, yenisömürge dev-rimci stratejisinin kolektif zorunlulu¤udur. Basit politiktercih olsayd›, eylem sadece devrimci bir “rastlant›” yada “keyfiyet” olarak de¤erlendirilebilirdi. Ancak o zamanonu “küçük burjuva radikalizmi” ya da “gençlik mace-rac›l›¤›”yla suçlayanlar da hakl› ç›km›fl olurdu. Oysa he-men birkaç y›l sonra derinleflen içsavaflta, faflizme karfl›mücadele çizgisinde, öncünün eyleminin kitlenin eylemi-ne dönüflmesi, yenisömürge devrimci güçlerinin politikbir halk hareketi ekseninde saflaflmas›, sömürge tipi fa-flizm teorisinin s›nanmas› ve öncülerin devrimci eylemi-nin kitlesel eylem biçiminde afl›lmas›d›r. Mahirlerin eyle-mini, “öznel seçim” olmaktan ç›karan “silahl› mücadele-nin zorunlulu¤u”, onu kendi teorisinin ilerisine tafl›yandevrimci pratisyen haline getirmifltir. Ne var ki faflizmekarfl› halk›n direnifl savafl›n›n, 12 Eylül cuntas›n›n dona-n›ml› ordusuna karfl› uzun gerilla savafl›yla afl›lmas›ndaayn› ustal›k gösterilemez. Biçim de¤ifltiren çat›flman›nmaddi güçlerine müdahalede direnifl savafl›n›n önderli¤i-ninin prati¤i, bu sefer, devrimci teorinin gerisine düfler.

8988

aflizme Karfl› Mücadele, Türkiye devrimininstratejik çat›flma alanlar›ndan biridir. Konjonk-türlerle birlikte çat›flman›n biçimi de¤iflebilir;ama yenisömürge kapitalizminin “devlet biçi-mi”ni oluflturan sömürge tipi faflizm ortadan

kald›r›lmad›kça faflizme karfl› mücadele zorunlulu¤u orta-dan kalkmaz. Faflist sald›r›ya karfl› özsavunma eylemin-den yenisömürge devriminin “halk demokrasisi” progra-m›n›n inflas›na dek ertelenemez görevler dizisinden olu-flur. Bu görevler, direniflten devrime, kendini savunmadanhalk demokrasisinin kurulufluna zengin içerikler sergiler.Nas›l ki kendini savunma, ertelenemez bir yaflamsal aci-liyetse; halk demokrasisinin bugünden bafllayarak inflas›da ezilen halk kesimlerinin özgür varl›¤›n›n savunulma-s›nda ertelenemez politik görevdir. Faflizme karfl› mücadele tarihinde 71 silahl› mücadelesive direnifl savafl› iki baflar›l› örnektir.2 12 Mart faflizmi-nin, 12 Eylül faflizminin kal›c›l›¤›na göre, “baflar›s›z birdarbe giriflimi” olmas›n›n ard›nda, 71 silahl› mücadelesi-nin, krizli-istikrars›z güçler dengesini bozarak egemenlikiliflkilerini sarsmas› vard›r. “Erken do¤um” yapt›r›lmas›,12 Mart faflizminin program›n›n yerleflik hale gelmesiniengellemifltir. Yine, 70’lerin sonuna do¤ru derinleflen iç-savaflta, sivil faflizmin yar›askeri (paramiliter) çeteci güç-lerinin sald›rganl›¤› temelinde sa¤lanmas› hedeflenen “sa-

¤›n birli¤i” politikalar›, halk›n direnifl savafl›yla k›r›lm›fl-t›r. Yükselen toplumsal muhalefetin merkezine yerleflenfaflizme karfl› aktif savunma çizgisi, Milliyetçi Cephekoalisyon hükmetlerinin istikrar›na ve kal›c› bir toplum-sal temel yaratmas›na izin vermemifltir.“71 silahl› mücadelesi”nden “direnifl savafl›”na FaflizmeKarfl› Mücadele, Türkiye solunun yeniden kurudu¤u birdönem olarak yaflanm›flt›r. Bu dönemde “sol kurulufl”aç›s›ndan yolgösterici ilke ve deneyimler üretilmifltir. S›-n›f savafl›mlar›n›n sürükleyici halkas› olarak öne ç›kan“Faflizme Karfl› Mücadele”, THKP-C ve Devrimci Yol’la,solun en dinamik devrimci gelene¤inin, genifl halk ke-simlerini harekete geçiren militan kitle çizgisinin ve birsol yenilenme dinamizminin yarat›ld›¤› çat›flma ekseni ol-mufltur. Solun kuruluflu ve devrimci hareketin yarat›lma-s› için olmazsa olmaz üç politik güç bu çat›flma ekse-ninden do¤mufltur: devrimci öncü; politik halk hareketi;devrimci demokrasiden parti-cephe/s›n›f iliflkilerine dekdevrimci-sosyalist örgütlenme çizgisi.‹flte sömürge tipi faflizmi, akademik faflizm teorilerindenay›ran nokta tam buras›d›r. Devrimci teorinin birincil gö-revi, faflizme karfl› mücadeleyi, s›n›f savafl›mlar›na dev-rimci bir müdahale olarak de¤erlendirmesidir. ‹flçi s›n›f›hareketini güçlendirecek tarzda s›n›f savafl›mlar›n›n yönü-nü de¤ifltirmek, çat›flan güçlerin konumlar›n›n tayin edil-

Kendi teorisinin ilerisine geçen devrimci pratisyen Kendi teorisinin ilerisine geçen devrimci pratisyen11

Mahir ÇayanMahir Çayan

Sömürge Tipi Faflizm (I)Sömürge Tipi Faflizm (I)

F

Celal K›raç

32

enisömürge kapitalizmi “‹slamc›-liberal” dinamiklere dayal› bir “geniflleme döneminin sonu”na geldi. Neoliberal ye-nisömürgecili¤in kriz dinamikleri olabildi¤ince büyüdü. On y›ll›k iktidar›nda, kriz dinamiklerinin yükselifliyle ege-menli¤ini pekifltiren AKP, flimdi bu dinamiklerin “yönetilemezli¤i”nin kaç›n›lmaz sonuna sürükleniyor. Üzerinde yük-seldi¤i ittifaklar› sürdürmekte zorlan›yor. Tek parti iktidar›nda, Erdo¤an sultas› alt›nda yeniden merkezilefltirilen “dev-let kuvvetleri” aras›ndaki “ayr›l›klar” su yüzüne ç›k›yor. Müritlik, mücahitlik, din kardeflli¤i hukukunu ask›ya alaniktidar rasyonalitesi, “‹slamc› liderler ve yeni devlet seçkinleri” aras›ndaki çatlaklar› büyütüyor. Oligarflinin ve si-yasal iktidar›n sürükleyici ittifak›n› oluflturan tekelci finans seçkinleri ile bunlar›n alttafleronluk zincirlerinde güç ka-zanan sermaye gruplar› aras›ndaki çeliflkiler keskinlefliyor. Suriye gerilimi, “savafl karfl›tl›¤›” olarak toplumsal mu-halefetin “iç meselesi”ne dönüflürken; Kürt uluslaflmas›n›n “içerdeki” dinamiklerinin yan›nda “s›n›rötesi” politik di-namikleri de güçleniyor. Suriye fiyaskosuyla “bölgesel liderlik” rüyas›ndan kabuslarla uyanan “aktif tafleron”, dahadüflük profilli yeniden görevlendirme umuduyla emperyalist güç merkezlerinin kap›s›n› afl›nd›r›yor.On y›ll›k bir geniflleme devresinden sonra savafl, kriz ve seçim konjonktürüne giren ülke siyasetinde bir sömürgetipi faflizm “klasi¤i” yaflan›yor. Anayasa haz›rl›k çal›flmalar›n›n t›kanmas› ve “baflkanl›k” geriliminin belirledi¤i cum-hurbaflkanl›¤› seçimi h›zla yaklaflan bir rejim krizini iflaret ediyor. De¤iflen egemenlik iliflkilerine ve düzenin da¤›-lan kuvvetlerine on y›lda bir “çekidüzen verme” gereksinimi bu sefer mecburen “darbesiz” gideriliyor. “2023 Siyaset Vizyonu”yla Recep Tayyip Erdo¤an, yeni ç›kar düzeninin egemenlerine “tek adam sultas›” alt›ndayeniden saflaflma ça¤r›s› yapmaktad›r. Tek parti çat›s› alt›nda “milliyetçi cephe” projesi, Türkiye sa¤›n›n ezeli ütop-yas›d›r. Önceki on y›l›n› “ileri demokrasi”yle tahkim eden AKP faflizmi, sonraki on y›la, savafl ve kriz yönetimitemelinde yer alan “ milliyetçi cephe” iktidar›yla girme planlar› peflinde. Türkiye sa¤›n›n yeniden yap›land›r›lma-s›yla ülke siyasetinde yeni bir “kuvvet merkezi” yarat›lmaktad›r. Silahl› kuvvetleri “yede¤ine alan”, ‹slamc›, milli-yetçi, merkezci ana geleneklerin önemli k›sm›n› kendi çat›s› alt›nda toplayan AKP, s›n›fsal egemenlik iliflkilerineyeni bir temsiliyet biçimi dayatmaktad›r. Önceki on y›la egemenleraras› iktidar savafl›m›yla giren AKP faflizmi, son-raki on y›la, iflçi s›n›f›na, Kürtlere, Alevilere, kad›nlara karfl› “savafl hükümeti”yle girme hesaplar› yap›yor. Genifl-leme devresi sona eren neoliberal ‹slamc› siyasetin özü, yenisömürge toplumunun dip çat›flmalar›nda yavafl ama ka-rarl› ad›mlarla büyüyen iflçi s›n›f hareketinin yeni dalgas›na karfl› statükonun korunmas› için “kirli savafl”t›r.Ne var ki, kriz, savafl ve seçim konjonktüründe, bir yandan egemenleraras› çeliflkileri bast›r›rken, öte yandan iflçis›n›f› hareketini zaptetmeyi hedefleyen yeni iktidar politikalar›, AKP faflizminin açmazlar›n› daha da büyütecektir.Ekonomide göreli canlanmalar yaratarak, emek sömürüsünü yo¤unlaflt›rarak ve iflçi s›n›f› hareketini bask› alt›na ala-rak sa¤lamay› vaat etti¤i kazançlar›n “götürüsü” “getirisi”nden fazla olacakt›r. Sa¤l›ktan sonra e¤itimin tam piya-salaflt›r›lmas›; Anadolu’da büyükflehirlefltirilmifl merkezler yaratarak, merkeziyetçili¤in ve sermaye denetiminin genifl-letilmesi; inflaatla piyasalar›n canland›r›lmas› ekonomide göreli büyüklükler yaratsa da bu gidiflin sonu krizin genifl-lemesinden ve derinleflmesinden baflka bir yere varmayacakt›r. Yeni sendika yasas›, tafleron çal›flmay› düzenlemeçal›flmalar›, emeklili¤i zorlaflt›rma giriflimleri gibi eme¤i bask› alt›na almaya yönelik politikalar›n sonuçlar›ndan do-¤an dinamikler ise Suriye gerilimi, Kürt savafl› ve ekonomik krizlerden do¤an dinamiklerle buluflarak toplumsalmuhalefetin-solun yeni kurulufl sürecinin sürükleyici gücünü oluflturacakt›r.

AKP iktidar›n›n açmazlar›1. Suriye gerilimi

“Komflularla ‘s›f›r’ sorun” hedefiyle yürürlü¤e sokulan “aktif tafleron” siyaseti, Türkiye’yi, Ortado¤u’da emperyalistya¤ma savafllar›n›n istikrars›zl›¤›na sürükledi. Kürt sorununda, ‹ran, Irak, Suriye ve Türkiye ekseninde kurulankomflular›n “toprak bütünlü¤ü”nün korunmas› esasl› gerici tarihsel ittifak çözüldü. “Büyük Ortado¤u”nun emperya-list sisteme “yeniden” eklemlenmesini hedefleyen bölge projelerinin t›kanmas›yla, bölgesel konumunu güçlendirmehayalleri y›k›lan “aktif tafleron”, bu süreçte elde etti¤i kimi ekonomik avantajlar› da yitirme tehlikesiyle karfl› kar-

fl›ya kalm›flt›r. Ekonomiye k›sa erimli can solu¤u kazand›ran Körfez ser-mayesinin süreklili¤i Erdo¤an’›n bölgesel performans›na ba¤l›. AKP ikti-dar›n›n en kuvvetli destekçilerinden Anadolu’nun “yeni sanayi odaklar›”n›nihracat pazarlar› risk alt›nda. Ayn› flekilde savafl›n etkilerini y›k›c› biçim-de hisseden s›n›r kentlerinde AKP’nin destek temeli de risk alt›nda. So-run “aktif tafleron”un boyunu afl›yor. Ortado¤u devrimci kufla¤›n›n bugün-kü sürükleyici halkas›n› oluflturan, neoliberal yenisömürgecili¤in krizindendo¤an “halk direniflleri” (Tunus, M›s›r), ABD hegemonyas›nda bölgeselfetih politikalar›n› ve bölgenin emperyalist zincire eklemlenmesi stratejisini iflasa sürüklüyor. Emperyalist stratejimerkezleri, flimdi yeni stratejilerin, en az›ndan kuvvetli revizyonlar›n peflinde. Ne var ki, Il›ml› ‹slam devletinin“Yeniosmanl›c›” kibiriyle bölgeye sert dal›fl yapan AKP iktidar›, ayn› esnek strateji de¤iflimine yönelememektedir.Suriye krizinden rol kapma hayallari y›k›lan “aktif tafleron”, bir Erdo¤an-Davuto¤lu klasi¤iyle, gerilim politikalar›y-la iflin içinden s›yr›lmaya çal›fl›yor. Bir yandan Kürt savafl›n› t›rmand›r›rken, öte yandan, ‹slamc› çetelerle Suriyetopraklar›nda kontrgerilla operasyonlar› düzenliyor.

2. Kürt savafl› Suriye gerilimi ve Erdo¤an’›n “‹slamc›-milliyetçi bloka” dayal› cumhurbaflkanl›¤› planlar›, AKP iktidar›n›n Kürt so-runundaki açmazlar›n› da büyütmektedir. AKP faflizminin neoliberal asimilasyon politikalar› ifllememifl; “Kürt hare-ketinin tasfiye edilerek Kürtlerin neoliberal yenisömürgeci düzenle bütünlefltirmesi” stratejisi t›kanm›flt›r. Üstelik Kürtuluslaflmas› yeni dinamikler kazanm›flt›r.Birincisi, silahl› hareketin bölgesel yay›lma alan› genifllemektedir. Silahl› gruplar›n k›fl sürecine çekilmesinin beklen-di¤i 2012 güz döneminden hemen önce, “fi›rnak çat›flmalar›”yla kendini gösteren yeni eylem çizgisi, Kürt hareke-tinin eyleme geçme ve sürdürme kapasitesinin genifllemesine iflaret etmektedir. Bu geniflleme, Kürt savafl›n› “para-l› ordu”ya havale etme, “özel polis”i muharip güç olarak bölgeye sokma, koruculuk takviyesini sürdürme, gericitarikat-cemaat odaklar›n› etkin kullanma, savafl-istihbarat teknolojisini yenileme, bölge karakollar›n› tahkim edereksabit mevzileri güçlendirme politikas›n›n etkisizli¤ini göstermektedir.‹kincisi, Kürt hareketinin kent yap›s›n›, temsilcilik a¤lar›n› ve parlamenter etkinli¤ini bask› alt›n alma hedefiyle yü-rütülen KCK operasyonlar›, Kürt hareketine yeni toplumsal muhalefet dinamikleri kazand›rm›flt›r. Kent hareketindebir süredir gözlenen durgunluk e¤ilimi, yarg›lama sürecinin siyasallaflt›r›lmas›yla canlanm›flt›r. “Açl›k grevleri”, Kürtillerinde kitlesel tepkiler a盤a ç›kar›rken; Türkiye solunu, toplumsal muhalefeti ve ayd›nlar› harekete geçirmifltir.Uzun zamand›r hapishaneleri siyasal mücadelenin bir bilefleni olarak de¤erlendirmeyen Kürt hareketi, silahl› çat›fl-malara s›k›flan sorunu yeni bir düzleme tafl›m›flt›r. Silahl› eylem kapasitesinin yan›nda kentlerde halk direnifllerininde genifllemesiyle, özellikle Uludere katliam›ndan sonra Kürt illerinde AKP’nin prestiji daha da kaybolurken, Kürthareketinin toplumsallaflma kapasitesi genifllemektedir.Üçüncüsü, AKP iktidar›n›n Suriye politikas›ndaki açmazlar› lehine çeviren Kürt hareketi, “s›n›rötesi-bölgesel” inisi-yatifini genifllemektedir. “Stratejik bir de¤iflken” olarak, büyük bölge devletlerinin toprak bütünlü¤ü esasl› gerici it-tifak›n›n çözülmesi, bölgesel Kürt varl›¤›n› güçlendirmektedir. Bugüne dek Kürt uluslaflmas›nda birinci derecedenbelirleyici rol oynamayan Suriye Kürdistan›, di¤er Kürt bölgeleriyle etkileflim halinde özgül bir siyasal varolufl sü-recine girmifltir. AKP iktidar› güdümündeki Barzani’nin Suriye Kürtlerini denetim alt›na almaya giriflmesi sonuçsuzkalm›flt›r. Özellikle PKK’nin, Kürt sorununu, uluslararas› çözüm düzlemine tafl›ma politikalar› giderek gerçek birzemine oturmaktad›r.

3. Ekonomik krizEkonomik krizlerin y›k›c› sonuçlar› ve eme¤e bask› politikalar›n›n yo¤unlaflmas›, nesnel olarak, iflçi s›n›f› hareketi-nin ve hak mücadelesinin geniflleme e¤ilimini güçlendiriyor.

Savafl, kriz ve seçim konjonktürüne giren AKP faflizmi, savafl ve kriz yönetimi temelinde “ milliyetçi cephe” iktidar›yla iflçi s›n›f›na, Kürtlere,Alevilere, kad›nlara karfl› “savafl hükümeti”yle girme hesaplar› yap›yor...Savafl karfl›t› mücadele, demokrasi mücadelesi ve hak mücadelesi, Kürthalk›n›n sosyalist öznelerinden ilerici ortas›n›flara, Alevilerden kad›n hareketine, yoksul güvencesiz kesimlere dayanan bir içeri¤e sahip olmal›d›r

Y

Toplumsal muhalefetin kurucu dina mikleri:Savafl karfl›t› mücadele, demokrasi mücadelesi, hak mücadelesi11Toplumsal muhalefetin kurucu dina mikleri:Savafl karfl›t› mücadele, demokrasi mücadelesi, hak mücadelesi11

Page 2: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

2

enisömürge kapitalizmi “‹slamc›-liberal” dinamiklere dayal› bir “geniflleme döneminin sonu”na geldi. Neoliberal ye-nisömürgecili¤in kriz dinamikleri olabildi¤ince büyüdü. On y›ll›k iktidar›nda, kriz dinamiklerinin yükselifliyle ege-menli¤ini pekifltiren AKP, flimdi bu dinamiklerin “yönetilemezli¤i”nin kaç›n›lmaz sonuna sürükleniyor. Üzerinde yük-seldi¤i ittifaklar› sürdürmekte zorlan›yor. Tek parti iktidar›nda, Erdo¤an sultas› alt›nda yeniden merkezilefltirilen “dev-let kuvvetleri” aras›ndaki “ayr›l›klar” su yüzüne ç›k›yor. Müritlik, mücahitlik, din kardeflli¤i hukukunu ask›ya alaniktidar rasyonalitesi, “‹slamc› liderler ve yeni devlet seçkinleri” aras›ndaki çatlaklar› büyütüyor. Oligarflinin ve si-yasal iktidar›n sürükleyici ittifak›n› oluflturan tekelci finans seçkinleri ile bunlar›n alttafleronluk zincirlerinde güç ka-zanan sermaye gruplar› aras›ndaki çeliflkiler keskinlefliyor. Suriye gerilimi, “savafl karfl›tl›¤›” olarak toplumsal mu-halefetin “iç meselesi”ne dönüflürken; Kürt uluslaflmas›n›n “içerdeki” dinamiklerinin yan›nda “s›n›rötesi” politik di-namikleri de güçleniyor. Suriye fiyaskosuyla “bölgesel liderlik” rüyas›ndan kabuslarla uyanan “aktif tafleron”, dahadüflük profilli yeniden görevlendirme umuduyla emperyalist güç merkezlerinin kap›s›n› afl›nd›r›yor.On y›ll›k bir geniflleme devresinden sonra savafl, kriz ve seçim konjonktürüne giren ülke siyasetinde bir sömürgetipi faflizm “klasi¤i” yaflan›yor. Anayasa haz›rl›k çal›flmalar›n›n t›kanmas› ve “baflkanl›k” geriliminin belirledi¤i cum-hurbaflkanl›¤› seçimi h›zla yaklaflan bir rejim krizini iflaret ediyor. De¤iflen egemenlik iliflkilerine ve düzenin da¤›-lan kuvvetlerine on y›lda bir “çekidüzen verme” gereksinimi bu sefer mecburen “darbesiz” gideriliyor. “2023 Siyaset Vizyonu”yla Recep Tayyip Erdo¤an, yeni ç›kar düzeninin egemenlerine “tek adam sultas›” alt›ndayeniden saflaflma ça¤r›s› yapmaktad›r. Tek parti çat›s› alt›nda “milliyetçi cephe” projesi, Türkiye sa¤›n›n ezeli ütop-yas›d›r. Önceki on y›l›n› “ileri demokrasi”yle tahkim eden AKP faflizmi, sonraki on y›la, savafl ve kriz yönetimitemelinde yer alan “ milliyetçi cephe” iktidar›yla girme planlar› peflinde. Türkiye sa¤›n›n yeniden yap›land›r›lma-s›yla ülke siyasetinde yeni bir “kuvvet merkezi” yarat›lmaktad›r. Silahl› kuvvetleri “yede¤ine alan”, ‹slamc›, milli-yetçi, merkezci ana geleneklerin önemli k›sm›n› kendi çat›s› alt›nda toplayan AKP, s›n›fsal egemenlik iliflkilerineyeni bir temsiliyet biçimi dayatmaktad›r. Önceki on y›la egemenleraras› iktidar savafl›m›yla giren AKP faflizmi, son-raki on y›la, iflçi s›n›f›na, Kürtlere, Alevilere, kad›nlara karfl› “savafl hükümeti”yle girme hesaplar› yap›yor. Genifl-leme devresi sona eren neoliberal ‹slamc› siyasetin özü, yenisömürge toplumunun dip çat›flmalar›nda yavafl ama ka-rarl› ad›mlarla büyüyen iflçi s›n›f hareketinin yeni dalgas›na karfl› statükonun korunmas› için “kirli savafl”t›r.Ne var ki, kriz, savafl ve seçim konjonktüründe, bir yandan egemenleraras› çeliflkileri bast›r›rken, öte yandan iflçis›n›f› hareketini zaptetmeyi hedefleyen yeni iktidar politikalar›, AKP faflizminin açmazlar›n› daha da büyütecektir.Ekonomide göreli canlanmalar yaratarak, emek sömürüsünü yo¤unlaflt›rarak ve iflçi s›n›f› hareketini bask› alt›na ala-rak sa¤lamay› vaat etti¤i kazançlar›n “götürüsü” “getirisi”nden fazla olacakt›r. Sa¤l›ktan sonra e¤itimin tam piya-salaflt›r›lmas›; Anadolu’da büyükflehirlefltirilmifl merkezler yaratarak, merkeziyetçili¤in ve sermaye denetiminin genifl-letilmesi; inflaatla piyasalar›n canland›r›lmas› ekonomide göreli büyüklükler yaratsa da bu gidiflin sonu krizin genifl-lemesinden ve derinleflmesinden baflka bir yere varmayacakt›r. Yeni sendika yasas›, tafleron çal›flmay› düzenlemeçal›flmalar›, emeklili¤i zorlaflt›rma giriflimleri gibi eme¤i bask› alt›na almaya yönelik politikalar›n sonuçlar›ndan do-¤an dinamikler ise Suriye gerilimi, Kürt savafl› ve ekonomik krizlerden do¤an dinamiklerle buluflarak toplumsalmuhalefetin-solun yeni kurulufl sürecinin sürükleyici gücünü oluflturacakt›r.

AKP iktidar›n›n açmazlar›1. Suriye gerilimi

“Komflularla ‘s›f›r’ sorun” hedefiyle yürürlü¤e sokulan “aktif tafleron” siyaseti, Türkiye’yi, Ortado¤u’da emperyalistya¤ma savafllar›n›n istikrars›zl›¤›na sürükledi. Kürt sorununda, ‹ran, Irak, Suriye ve Türkiye ekseninde kurulankomflular›n “toprak bütünlü¤ü”nün korunmas› esasl› gerici tarihsel ittifak çözüldü. “Büyük Ortado¤u”nun emperya-list sisteme “yeniden” eklemlenmesini hedefleyen bölge projelerinin t›kanmas›yla, bölgesel konumunu güçlendirmehayalleri y›k›lan “aktif tafleron”, bu süreçte elde etti¤i kimi ekonomik avantajlar› da yitirme tehlikesiyle karfl› kar-

Savafl, kriz ve seçim konjonktürüne giren AKP faflizmi, savafl ve kriz yönetimi temelinde “ milliyetçi cephe” iktidar›yla iflçi s›n›f›na, Kürtlere,Alevilere, kad›nlara karfl› “savafl hükümeti”yle girme hesaplar› yap›yor...Savafl karfl›t› mücadele, demokrasi mücadelesi ve hak mücadelesi, Kürthalk›n›n sosyalist öznelerinden ilerici ortas›n›flara, Alevilerden kad›n hareketine, yoksul güvencesiz kesimlere dayanan bir içeri¤e sahip olmal›d›r

Y

Toplumsal muhalefetin kurucu dinaSavafl karfl›t› mücadele, demokrasi mücadelesi, hak Toplumsal muhalefetin kurucu dinaSavafl karfl›t› mücadele, demokrasi mücadelesi, hak

Page 3: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

3

fl›ya kalm›flt›r. Ekonomiye k›sa erimli can solu¤u kazand›ran Körfez ser-mayesinin süreklili¤i Erdo¤an’›n bölgesel performans›na ba¤l›. AKP ikti-dar›n›n en kuvvetli destekçilerinden Anadolu’nun “yeni sanayi odaklar›”n›nihracat pazarlar› risk alt›nda. Ayn› flekilde savafl›n etkilerini y›k›c› biçim-de hisseden s›n›r kentlerinde AKP’nin destek temeli de risk alt›nda. So-run “aktif tafleron”un boyunu afl›yor. Ortado¤u devrimci kufla¤›n›n bugün-kü sürükleyici halkas›n› oluflturan, neoliberal yenisömürgecili¤in krizindendo¤an “halk direniflleri” (Tunus, M›s›r), ABD hegemonyas›nda bölgeselfetih politikalar›n› ve bölgenin emperyalist zincire eklemlenmesi stratejisini iflasa sürüklüyor. Emperyalist stratejimerkezleri, flimdi yeni stratejilerin, en az›ndan kuvvetli revizyonlar›n peflinde. Ne var ki, Il›ml› ‹slam devletinin“Yeniosmanl›c›” kibiriyle bölgeye sert dal›fl yapan AKP iktidar›, ayn› esnek strateji de¤iflimine yönelememektedir.Suriye krizinden rol kapma hayallari y›k›lan “aktif tafleron”, bir Erdo¤an-Davuto¤lu klasi¤iyle, gerilim politikalar›y-la iflin içinden s›yr›lmaya çal›fl›yor. Bir yandan Kürt savafl›n› t›rmand›r›rken, öte yandan, ‹slamc› çetelerle Suriyetopraklar›nda kontrgerilla operasyonlar› düzenliyor.

2. Kürt savafl› Suriye gerilimi ve Erdo¤an’›n “‹slamc›-milliyetçi bloka” dayal› cumhurbaflkanl›¤› planlar›, AKP iktidar›n›n Kürt so-runundaki açmazlar›n› da büyütmektedir. AKP faflizminin neoliberal asimilasyon politikalar› ifllememifl; “Kürt hare-ketinin tasfiye edilerek Kürtlerin neoliberal yenisömürgeci düzenle bütünlefltirmesi” stratejisi t›kanm›flt›r. Üstelik Kürtuluslaflmas› yeni dinamikler kazanm›flt›r.Birincisi, silahl› hareketin bölgesel yay›lma alan› genifllemektedir. Silahl› gruplar›n k›fl sürecine çekilmesinin beklen-di¤i 2012 güz döneminden hemen önce, “fi›rnak çat›flmalar›”yla kendini gösteren yeni eylem çizgisi, Kürt hareke-tinin eyleme geçme ve sürdürme kapasitesinin genifllemesine iflaret etmektedir. Bu geniflleme, Kürt savafl›n› “para-l› ordu”ya havale etme, “özel polis”i muharip güç olarak bölgeye sokma, koruculuk takviyesini sürdürme, gericitarikat-cemaat odaklar›n› etkin kullanma, savafl-istihbarat teknolojisini yenileme, bölge karakollar›n› tahkim edereksabit mevzileri güçlendirme politikas›n›n etkisizli¤ini göstermektedir.‹kincisi, Kürt hareketinin kent yap›s›n›, temsilcilik a¤lar›n› ve parlamenter etkinli¤ini bask› alt›n alma hedefiyle yü-rütülen KCK operasyonlar›, Kürt hareketine yeni toplumsal muhalefet dinamikleri kazand›rm›flt›r. Kent hareketindebir süredir gözlenen durgunluk e¤ilimi, yarg›lama sürecinin siyasallaflt›r›lmas›yla canlanm›flt›r. “Açl›k grevleri”, Kürtillerinde kitlesel tepkiler a盤a ç›kar›rken; Türkiye solunu, toplumsal muhalefeti ve ayd›nlar› harekete geçirmifltir.Uzun zamand›r hapishaneleri siyasal mücadelenin bir bilefleni olarak de¤erlendirmeyen Kürt hareketi, silahl› çat›fl-malara s›k›flan sorunu yeni bir düzleme tafl›m›flt›r. Silahl› eylem kapasitesinin yan›nda kentlerde halk direnifllerininde genifllemesiyle, özellikle Uludere katliam›ndan sonra Kürt illerinde AKP’nin prestiji daha da kaybolurken, Kürthareketinin toplumsallaflma kapasitesi genifllemektedir.Üçüncüsü, AKP iktidar›n›n Suriye politikas›ndaki açmazlar› lehine çeviren Kürt hareketi, “s›n›rötesi-bölgesel” inisi-yatifini genifllemektedir. “Stratejik bir de¤iflken” olarak, büyük bölge devletlerinin toprak bütünlü¤ü esasl› gerici it-tifak›n›n çözülmesi, bölgesel Kürt varl›¤›n› güçlendirmektedir. Bugüne dek Kürt uluslaflmas›nda birinci derecedenbelirleyici rol oynamayan Suriye Kürdistan›, di¤er Kürt bölgeleriyle etkileflim halinde özgül bir siyasal varolufl sü-recine girmifltir. AKP iktidar› güdümündeki Barzani’nin Suriye Kürtlerini denetim alt›na almaya giriflmesi sonuçsuzkalm›flt›r. Özellikle PKK’nin, Kürt sorununu, uluslararas› çözüm düzlemine tafl›ma politikalar› giderek gerçek birzemine oturmaktad›r.

3. Ekonomik krizEkonomik krizlerin y›k›c› sonuçlar› ve eme¤e bask› politikalar›n›n yo¤unlaflmas›, nesnel olarak, iflçi s›n›f› hareketi-nin ve hak mücadelesinin geniflleme e¤ilimini güçlendiriyor.

mikleri:mücadelesi11mikleri:mücadelesi11

Page 4: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

4

Erdo¤an’›n birlik ça¤r›s› yapt›¤› oligarflinin yeni ittifak program›, s›n›f çeliflkilerini keskinlefltirmektedir. Finanslafl-man›n sürdürülmesi, e¤itimin piyasalaflt›r›lmas›, inflaat›n ve enerjinin sürükleyici sektör haline getirilmesi, Anado-lu’da büyükflehir merkezlerinin yarat›lmas› ve elbette mevcut bütün alanlarda sömürünün yo¤unlaflt›r›lmas›, serma-ye birikiminin kanal› oldu¤u gibi, iflçi s›n›f› hareketinin toplumsal dinamiklerini de güçlendirmektedir. ‹çinde bu-lundu¤umuz iflçilefltirme dalgas›nda bir s›çrama hamlesini bafllatan egemenlerin yeni y›k›m politikas›, mülksüzlefltir-me, yoksullaflt›rma ve iflçilefltirme derecesini kendilerinin de yönetemeyece¤i düzeye tafl›maktad›r. Kriz ve savaflkonjonktürünü savuflturmak için yöneldikleri yeni sermaye birikim kanallar›, mülksüzleflme, yoksullaflma ve iflçilefl-meyi büyüttü¤ü gibi, neoliberal ‹slamc› dayan›flma a¤lar›n› da göreli olarak daraltmaktad›r. Hak bilincini zay›flata-rak yoksullar›n neoliberal kapitalist düzene eklemlenme kanal›n› oluflturan sosyal “tampon bölge”lerin kald›rma gü-cünün azalaca¤› bir döneme girilmektedir.

Yoksullar›n beklentilerini ve umudunu canl› tutan “neoliberal ‹slamc› dayan›flma a¤lar›”nda ortaya ç›kan göreli da-ralma, “belediyeleri” siyasal-ekonomik çat›flmalar›n merkezine tafl›maktad›r. Bir sermaye birikim kanal› olarak piya-salara ba¤›ml› olan “sosyo-ekonomik neoliberal ‹slamc› dayan›flma a¤lar›”, kriz ve piyasalardaki t›kanmalardan et-kilenmektedir. Bütün piyasa aktörlerinde görüldü¤ü üzere, bu a¤lar›n kaderi de piyasa hareketleri ve sermayeninak›flkanl›¤›na ba¤l›d›r. Düzenle yoksullar›n aras›na kurulan “tampon bölge”de göreli daralma, AKP iktidar›n›, gele-neksel sermaye aktarma kanallar›ndan biri olan belediyeleri daha etkin kullanmaya itmektedir. “Büyükflehir politi-kas›”n›n da gösterdi¤i gibi, Erdo¤an, belediyelere daha fazla yüklenerek olas› t›kanmalar› geçifltirme yoluna gitmek-ted›r. ‹slamc› burjuva siyasetin ak›ld›fl›l›¤› flu ki, Erdo¤an’›n idare-i maslahatç› “çözüm” politikalar›, yeni bir mülk-süzlefltirme, yoksullaflt›rma, iflçilefltirme hamlesiyle daha büyük çeliflkilerin ve çat›flmalar›n altyap›s›n› haz›rlamakta-d›r.

Ayr›ca kriz ve güvencesizlikle birlikte, yükselen yaflam standartlar› risk alt›na giren ortas›n›flar›n kaderi, emekçi s›-n›flarla nesnel olarak yeniden yak›nlaflma e¤ilimine giriyor. Neoliberal dönüflümle yaflam standartlar› yükselen kü-çük burjuvazinin (yeni ortas›n›f) deste¤ini kal›c›laflt›rmak, AKP iktidar› için yaflamsal de¤er tafl›yor. Birbirinin ar-d›s›ra gelen krizler, “kredi-tüketim döngüsü”yle sisteme ba¤l› ortas›n›f›n yaflam standartlar›n›n korunmas›n› giderekzorlaflt›r›yor. Ortas›n›fa yönelik piyasalar›n körüklenmesi bir sonraki afl›r› üretim krizini besliyor. Büyük ölçüde kre-di sisteminin k›skac›nda büyüyen hizmet sektörüyse finansal döngüdeki k›r›lmalarla s›k s›k t›kan›yor. Hanehalk›borçlar› ve kredi borçlar› sürekli yükseliyor. Bu nedenle, emek-sermaye aras›nda karars›z gidifl geliflinde, ‹slamc›milliyetçi fikirlere dayal› ortas›n›f gericili¤inin güçlendirilmesi, iktidar lehine bir denge unusuru olarak kullan›l›yor.

AKP’nin açmazlar›nda toplumsal muhalefetin kurucu dinamikleriAKP faflizminin kriz ve savafl iktidar› olarak tahkim edildi¤i, yap›sal dönüflümlere gebe seçim sürecinde, toplum-sal muhalefetin kurucu dinamikleri, savafl karfl›t› mücadele, demokrasi mücadelesi ve hak mücadelesidir. Bu müca-dele eksenlerinden yükselen toplumsal muhalefetin müdahalesi olmadan AKP faflizminin açmazlar› kendili¤inden onuy›k›ma götürmeyecektir. ‹flçi s›n›f› hareketi sistemin krizini devrimci krize dönüfltürmedi¤i sürece, egemenler, eme-¤in s›rt›na basarak mutlaka bir ç›k›fl yolu bulacaklard›r.

AKP faflizmi, 2013-2015 aras› uzun seçim sürecini Erdo¤an’›n “tek adam sultas›”n›n galip ç›kaca¤› bir rejim kri-zi olarak derinlefltirmektedir. Ancak bu süreçte siyasal iktidar›n içine düfltü¤ü açmazlar› toplumsal muhalefetin güç-lendirilmesi do¤rultusunda derinlefltirmesi halinde devrimci güçler zaferle ç›kacakt›r. Kendini koruma reflekslerinedaralan toplumsal muhalefetin ve solun geleneksel merkezlerinin krizinin derinleflmesi ve bu geleneksel zeminlerdeiçi doldurulamaz bir muhalefet bofllu¤unun ortaya ç›kmas› do¤ald›r. ‹çinde bulundu¤umuz toplumsal muhalefetin ku-rulufl dönemi tam da böylesi çözülme ve yükselifllerin yan yana görülece¤i müstesna bir dönemdir. Toplumsal mu-halefetin geleneksel özneleri ve merkezleri çözülürken, savafl karfl›t› mücadele, demokrasi mücadelesi ve hak mü-cadelesi eksenlerinde olgunlaflan yeni dinamikler do¤um sanc›lar› çekiyor.

Bu dönem ortas›n›f gericili¤ini referans alan politik projelerin pefline tak›larak AKP gericili¤ini ve kontrgerillay›güçlendiren geleneksel sol yap›lar›n çözüldü¤ü bir dönemdir. Çözülen, ulusalc› ve liberal güçlerin kimi toparlanmagiriflimleri olmas›na karfl›n, k›sa vadede eski güçlü konumlar›na gelme flanslar› zay›ft›r. Küçük burjuva ilericili¤inemek hareketine, toplumsal muhalefete ve hatta Kürt hareketine yak›nlaflma e¤ilimleri nesnel olarak güçlenmekte-dir. Öte yandan, savafl ve kriz dinamiklerine ba¤›ms›z devrimci çizgiyi güçlendirecek bir tarzda müdahale etmekyerine, kendini koruma refleksiyle, çözülmenin içinde statükolar yaratmak, görece genifl birlik platformlar›na tutun-mak ya da seçim sürecini “seçim partisi”yle de¤erlendirmek gibi e¤ilimler varl›¤›n› sürdürmektedir. Savafl karfl›t›mücadele, demokrasi mücadelesi ve hak mücadelesi eksenlerinden AKP faflizmine karfl› güçlü muhalefet hareketle-rinin yükseltilmesinde, bu çevrelerin geleneksel kendini koruma refleksleri bir sorun olarak durmaktad›r. Kald› kigeleneksel sol merkezlerden, yüzünü hak mücadelesi gibi yeni çat›flma alanlar›na dönenler bile, yeni çat›flmaya hak-k›n› vermek yerine, kendi al›flkanl›klar›n› buralara dayatmaktad›r.

Toplumsal muhalefetin kuruluflunun üç ekseni, savafl karfl›t› mücadele, demokrasi mücadelesi ve hak mücadelesidir.Toplumsal muhalefette ve solda yenilenme ve solun yeniden kuruluflu üç eksende geliflen mücadelenin içinde ola-cakt›r. Türkiye solunun içinde flekillenece¤i politik eksenler, birbirini besleyen, birbirini güçlendiren özellikler ba-r›nd›rd›¤› gibi, her biri kendi içinde geliflme ve güçlenme e¤ilimi tafl›maktad›r.

Savafl karfl›t› mücadeleSuriye gerilimini, içerde sa¤c› saflaflma ve kendi halk›na bask› politikalar›n›n kurucu unsuruna dönüfltüren AKP ik-tidar›, Alevilerden, Kürtlerden, sosyalistlerden yükselen kararl› bir savafl karfl›t› tav›rla karfl› karfl›ya bulunuyor. Ale-vilere bask›y›, “mezhep çat›flmas› tehlikesi” ad› alt›nda meflrulaflt›rmaya çal›flan Erdo¤an, “iktidar güçleri”ni dahamerkeziyetçi bir tarzda tahkim ederek bu iflten kazançl› ç›kman›n peflinde. “Ümmet-millet-yurttafl” k›rmas› bir Türk-

Toplumsalmuhalefetteve solda yenilenme vesolun yenidenkuruluflu üçeksende geliflen mücadeleniniçinde olacakt›r. Türkiye solunun içindeflekillenece¤ipolitik eksenler, birbirini besleyen, birbirini güçlendirenözellikler bar›nd›rd›¤›gibi, her birikendi içindegeliflme vegüçlenme e¤ilimi tafl›maktad›r.

Page 5: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

5

‹slam senteziyle, toplumda ›rkç›-mezhepçi-cinsiyetçi bir saflaflma yarat›p, sola, Kürtlere, Alevilere, kad›nlara yöne-lik düflmanl›k e¤ilimlerini atefllemekte ve iktidar gücünü tahkim etmektedir. Ancak ‹slamc›-milliyetçi kitlelerin ge-leneksel “Kürt, Alevi ve sol” düflmanl›¤› duygular›n› uyand›rma giriflimleri her seferinde ters tepiyor. Çözülen ge-leneksel toplumsal muhalefet merkezlerinin d›fl›nda, Kürtler, Aleviler, emek örgütleri ve sosyalistler tepkilerini yenimuhalefet kanallar›yla ortaya koyuyor. Tepkilerini, Alevi örgütleri, Antakya yerel inisiyatifleri ve ilerici emek ör-gütleri üzerinden dile getiren Alevilerle Kürt hareketi aras›nda nesnel bir yak›nlaflma e¤ilimi beliriyor. Ancak Ale-viler ile Kürtler aras›ndaki yak›nlaflma e¤ilimi iradi müdahaleler olmadan a盤a ç›kmad›¤› gibi, aksi durumlar dasöz konusu olabilir. Kürt siyasi mahpuslar›n açl›k grevi eylemleri ekseninde geliflen ayd›n-toplumsal muhalefet ey-lemlerinin de gösterdi¤i gibi, savafl karfl›t› muhalefet ortam›, AKP iktidar›n›n d›fllad›¤› kesimlerin yak›nlaflma e¤i-limlerini güçlendiren zeminlerden birine dönüflüyor. Örne¤in, ekonomik krizler ve AKP gericili¤inin d›fllay›c› özel-liklerinin artmas›yla birlikte yeniden canlanan küçük burjuva ilericili¤i, savafl karfl›t› mücadeleyle birlikte, toplum-sal muhalefetin bileflenleri aras›na kat›lmaktad›r. Savafla karfl› mücadelenin ve AKP faflizmine karfl› demokrasi mü-cadelesinin ortaya ç›kard›¤› nesnel duyarl›l›k, ortas›n›flarda emek eksenli ilerici dinamikler yaratma olanaklar›n› ge-niflletmektedir.

Demokrasi mücadelesi

Siyasal iktidar taraf›ndan d›fllanan iflçi s›n›f›, yoksullar, Kürtler, kad›nlar, Aleviler, ayd›n ve sanatç›larda ortaya ç›-kan direnme e¤ilimleri, kriz ve savafl konjonktüründe yeni direnme merkezleri ve yeni kanallara yönelmektedir. Ye-ni kat›l›mlarla geniflleyen ve yeni içeriklere bürünen direnifl hareketleri, AKP faflizmine karfl› demokrasi mücadele-sini, savafl karfl›t› hareket ve hak mücadelesiyle daha da yak›nlaflt›rmaktad›r. E¤itimde “4+4+4” politikalar›na karfl›etkin mücadele çizgisi izleyen kent yoksulu Aleviler, mezhepçi taleplerden çok demokratik taleplerle öne ç›kt›lar.“4+4+4” eylemlerinde ortaya ç›kan birikim, Alevilerin savafl karfl›t› e¤ilimlerini besledi. Kürtaj eylemlerinde oldu-¤u gibi, AKP faflizminin cinsiyetçi sald›r›lar›na karfl› uzun süredir sokaklar› bofl b›rakmayan hemen her kesimdenkad›nlar, demokrasi mücadelesinin en kararl› özneleri aras›nda yer almaktad›r. “4+4+4” eylemlerinde Alevi kad›n-lar, Kürt savafl›nda ve açl›k grevlerinde “Bar›fl Anneleri” ve 29 Ekim “cumhuriyet eylemleri”nde küçük burjuvailerici kad›nlar farkl› çizigilerden yükselen etkinlikliklerle demokrasi mücadelesini güçlendirmektedir.

Hak mücadelesiNeoliberalizme “tepki” ve “kazan›lm›fl haklar›n korunmas›” çizgisinden sonra, iflçi s›n›f› hareketinin bugünkü dalga-s›n› niteleyen hareket tarz›, “özsavunma hareketleridir”. Hak mücadelesi ekseninde ortaya ç›kan özsavunma hareket-leri yayg›n halk direniflleri ve güvencesiz iflçi eylemleriyle kendini göstermektedir. Krizin y›k›c› etkilerine karfl› yay-g›n tepkilerden, kamusal hizmetlerin tasfiyesi, kentsel-k›rsal yaflam›n metalaflt›r›lmas›, güvencesiz çal›flmaya ve ya-flamaya mahkum edilmesine karfl› tepkiler de bu eksende ortaya ç›kmaktad›r. Bugüne dek kendi çizgisinde geliflenhak mücadelesinde geniflleme ve muhalefet yata¤›nda bir zenginleflme ihtiyac› ortaya ç›kmaktad›r. AKP faflizmininyeni sald›r› devresi, uzun y›llara yay›lan y›¤›naklarla belli bir birikim düzeyine ulaflan hak mücadelesinin muhale-fet yata¤›n›n zenginlefltirilmesini gerektirmektedir. Savafl karfl›t› mücadelenin ve demokrasi mücadelesinin görevleri-ni de içerebilecek flekilde bir geniflleme, toplumsal muhalefetin kuruluflunun gerekleri aras›ndad›r.

AKP faflizmine karfl› mücadele, savafla karfl› mücadele, demokrasi mücadelesi ve hak mücadelesinde yeni yollar…

Elbette bütün bunlar kendili¤inden gerçekleflmeyecek. Nesnel etkileflim alanlar› ve ortak özelliklerinde art›fl gözlen-se de toplumsal muhalefetin kurucu dinamiklerinin yak›nlaflmalar› ve birleflik hareket formlar›na bürünmeleri ken-dili¤inden olmayacakt›r. Ancak kuvvetli birliktelikler, var olan sol gruplar› basitçe bir araya getirerek de “halledi-lemez”. Kuflkusuz sol gruplar›n, bu dönem gittikçe birbirine daha fazla yaklaflarak ortak hareket etme çabalar› çokönemli. Bu çabalar›n mücadele konular›nda ve mücadele hedeflerinde gerçekleflmesi ise daha da önemlidir. Bu do¤-rultuda, öncelikle, güvencesizlefltirilen, yoksullaflt›r›lan ve d›fllanan emekçi s›n›flar›n savafla karfl› mücadelesinin, de-mokrasi mücadelesinin ve hak mücadelesinin kitlesel direnifller halinde örgütlenmesi yaflamsald›r. ‹kincisi, kitleseldirenifllerin politiklefltirilerek devrimci harekete dönüfltürülmesi sürecin tamamlay›c› unsurudur.

Savafla karfl› mücadele, demokrasi mücadelesi ve hak mücadelesi ekseninde geliflen hareketleri, Türkiye solunun ye-ni döneminin kuruluflunun unsurlar› olarak örgütlemek, sürecin devrimci görevidir. AKP faflizmine karfl› mücadele,bu görevler çerçevesinde de¤erlendirilmelidir.

Örne¤in, medyan›n yeniden yap›land›r›lmas›yla etkin bir ideolojik-politik sald›r› ayg›t›na dönüflen AKP’nin kara pro-paganda kuflatmas›n›n yar›lmas›, ancak bu temelde de¤erlendirildi¤inde sonuç al›c› olacakt›r. Egemenler aç›s›ndan“büyük projelerin ve büyük fikirlerin” tükenmesi, hegemonyan›n fliddet ve kara propaganda aya¤›n› daha da öneç›karmaktad›r. Halk üzerindeki inand›r›c›l›¤› azalan AKP iktidar›na karfl› ideolojik mücadelenin parças› olarak kuv-vetli bir propaganda çal›flmas›n›n yap›lmas› gerekmektedir. Sol kuruluflun etkin bir arac› olarak ele al›nmas› gere-ken propaganda çizgisi, ezilen Kürt halk›n›n sol-sosyalist öznelerinden çözülen ilerici ortas›n›flara, Alevilerden ka-d›n hareketi militanlar›na, yoksul güvencesiz kesimlere dek bir direnifl politikas›n›n sürükleyici merkezlerine daya-nan bir içeri¤e ve biçime sahip olmal›d›r.

Dipnot:1 Kürt hareketi Türkiye toplumsal muhalefetinden ba¤›ms›z bir geliflme çizgisine sahip oldu¤u için, toplumsal muhalefetin kurucu dinamikleri

aras›nda de¤erlendirilmemektedir.

Güvencesiz-lefltirilen, yoksullaflt›r›-lan ve d›fllananemekçis›n›flar›n savafla karfl›mücadelesi-nin, demokrasimücadelesininve hak mücadelesininkitlesel direnifller halinde örgütlenmesiyaflamsald›r.Kitlesel direnifllerinpolitiklefltiri-lerek devrimciharekete dönüfltürül-mesi sürecintamamlay›c›unsurudur.Savafla karfl›mücadele, demokrasimücadelesi vehak mücadelesiekseninde geliflen hareketleri,Türkiye solunun yenidöneminin kuruluflunununsurlar› olarak örgütlemek,sürecin devrimci görevidir.

Page 6: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

“Büyük proje”leri tüketen Erdo¤an’›n sundu¤u tek seçenek,tek adam sultas› alt›nda “istikrar”...Egemenlerin, fliddetten baflkaseçene¤i kalmad›¤›nda, özsavunmahareketleri ve halk direniflleri,devrimci büyük fikirlerin gerçeklebulufltu¤u mevzilere dönüflür

AKP faflizmininaçmazlar›AKP faflizmininaçmazlar›

Veysel Dere

Page 7: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

n y›ll›k iktidar›nda “neoliberal dönüflüm”ütamamlayarak yenisömürge kapitalizmine“yeniden” yerlefliklik kazand›ran AKP,“2023 vizyonu”yla bir on y›l daha istemek-tedir. Asl›nda buna istemek denmez; dönü-

flümün tamamlanmas›yla “büyük proje”lerini tüketenyeni ç›kar düzeninin egemenlerine, yaln›zca statükonunsüreklili¤ini vaat etmektedir. Neoliberal dönüflümünotuz y›ll›k tarihinde birbirini izleyen kriz dalgalar› al-t›nda düzenin süreklili¤ini sa¤lamakta zorlanan egemen-ler için, “büyük proje” art›k sadece düzenin süreklili-¤idir. “2023 vizyonu”, düzenin süreklili¤ini tehdit edendevrimci özne karfl›s›nda egemenlerin tam bütünleflme-si için istikrar politikas›d›r.

Düzend›fl› politik kuvvetlerin bast›r›lm›fl oldu¤u flartlar-da, çarp›k kapitalizmi istikrars›zl›¤a sürükleyen dina-mikler, krizler üreterek de olsa varl›¤›n› sürdürebilmek-tedir. Ancak düzeniçi paylafl›m ve iktidar savafl›mlar›n-dan do¤an istikrars›zl›klar, yeni egemenlik iliflkilerininzaferiyle yerini k›sa süreli bir istikrara b›raksa da buuzun ömürlü olmamaktad›r. Yeni egemenlik iliflkilerin-den pay›na düflene politik-toplumsal gücü oran›nda r›-za gösteren toplumsal s›n›flar, gücünü art›rd›kça iliflki-leri zorlamaktad›r. 1980 sonras› neoliberal politikan›nilk dalgas›na karfl› yükselen toplumsal muhalefetin bas-t›r›lm›fl oldu¤u koflullarda iktidara gelen AKP, dayan-d›¤› s›n›fsal güç iliflkileri ve yürüttü¤ü yap›sal uyumprogram›na ba¤l› “reformist” bir görünümü elden b›rak-mam›flt›r. 2000’lerde yükselen kriz sonras›n›n karars›z-l›¤› ve istikrars›zl›¤›, AKP faflizmini reformist görünümtak›nmaya itmifltir. ‹ktidar›n, geleneksel devlet seçkin-lerinin d›fl›ndan yükselen ‹slamc› kadrolarca ele geçiril-mesiyle sonuçlanan iktidar savafl›mlar›nda, AB standart-lar›n› ölçü alan “ileri demokrasi” söylemi, genifl bir it-tifak ekseni olarak kullan›lm›flt›r. AKP faflizminin “ile-ri demokrasi” saflar›nda ittifaka giren egemen güçlerinhepsi mevcut gerçekli¤ine uygun bir geliflme kanal›bulmufltur. Neoliberal yap›sal uyum program›yla ulus-lararas› emperyalist odaklar›n etkin deste¤i sa¤lanm›fl-t›r. Yükselen tekelci finans seçkinleri ve tekelci ser-mayeye “alttafleronluk” iliflkileriyle eklemlenen küçükve orta büyüklükteki sermaye kesimlerinin yükselifliyleoligarflinin güçler dengesi yeniden infla edilmifltir. Ka-derini neoliberal dönüflümün kredi sistemine ipotekeden küçük burjuvazi (özellikle AKP döneminde yük-selen “yeni” ortas›n›f) toplumsal çözülme ve “proleter-leflme korkusu”nu yat›flt›rm›flt›r. Neoliberal ‹slamc› da-yan›flma a¤lar›ndan toplad›¤› k›r›nt›larla yeni ç›kar dü-zenine eklemlenen yoksul halk kesimleri, yükselmeumudu olmasa da, daha kötüye gitmeme güvencesini

bulmufltur. Ancak neoliberal kapitalizmin krizinin derin-leflmesiyle yeni ç›kar düzeninin süreklili¤i yine tehlikealt›ndad›r. Yükselen piyasalar t›kanma, geliflen dinamik-ler körelme, canlanan toplumsal yap› çürüme sürecin-dedir. Neoliberal ‹slamc› dinamizm yerini statükonunkorunmas›na b›rakm›flt›r. “Büyük fikirler-büyük proje-ler” söylemiyle parlat›lan Erdo¤an’›n “2023 vizyo-nu”nun özü, “kazan›mlar›n korunmas› için istikrar”; is-tikrar için rejimin -AKP faflizminin- sertleflmesi siyase-tidir. Yeni ç›kar düzeninin bozulmas› tehlikesi karfl›s›n-da, çeliflkili ç›karlarla birbirine ba¤lanan s›n›fsal-top-lumsal güçlere, AKP’nin ve Erdo¤an’›n mutlak sultas›alt›nda saflaflmaktan baflka ç›kar yol gösterilmemekte-dir.

Rejimin sertleflme yönelimi, yaln›zca, Recep Tayyip Er-do¤an’›n “tek adam sultas›” özleminden kaynaklanm›-yor. Erdo¤an’›n kiflisel politik h›rslar›yla, sömürge tipifaflizmin mutlak e¤ilimi keskin bir tarihsel virajda ça-k›flm›flt›r. Sömürge tipi faflizmde “baflkanl›k”, “yar›bafl-kanl›k”, “güçlendirilmifl baflbakanl›k”, “güçlendirilmiflcumhurbaflkanl›¤›” ya da “partili cumhurbaflkan›” gibiaray›fllar, derinleflen krizler karfl›s›nda düzenin sürekli-li¤ini sa¤layabilecek politik üstyap›sal kurumlaflman›nyarat›lmas› zorunlulu¤undan kaynaklanmaktad›r. Türki-ye siyasetinin istikrars›zl›k temelinde yer alan s›n›fsal-siyasal parçalanm›fll›¤›n, sa¤›n ezici ço¤unlu¤unun tekparti çat›s› alt›nda toplanmas›yla, yak›n tehlike olmak-tan ç›kar›lmas› sa¤›n ezeli ütopyas› idi. Erdo¤an, biryandan, 2013-2015 seçimlerinde kendisinin ve partisi-nin avantajlar›n› art›racak formüllerin peflinde koflarken,öte yandan egemenlere bir on y›l daha istikrar vaat et-mektedir. ‹slamc›-milliyetçi ideoloji temelinde sa¤›n ge-leneksel dinamiklerini tek parti çat›s› alt›nda toplama-s›, Erdo¤an’›n “olas› rakiplerini” devre d›fl› b›rak›rken,devletin tepeden t›rna¤a yeniden yap›land›r›lmas›n›nolanaklar›n› sa¤lad›.

Liberallerce devletin demokratikleflme sürecinden birsapma olarak nitelenen “demokratikleflme krizi”, neoli-beral yenisömürge kapitalizminin derinleflen toplumsalkrizidir. Ülkenin bütün kaynaklar›n›n sermayenin tala-n›na u¤rad›¤›, üretken kapasitenin tahrip edildi¤i, ileri-ci toplumsal güçlerin gerici saflaflmalarla bask› alt›naal›nd›¤›, ‹slamc›l›k afl›s›yla sald›rganl›¤› art›r›lan burju-va siyasal gericili¤in, toplumsal gerici güçlerle ve dev-let fliddetinin en terörist biçimleriyle bulufltu¤u toplum-sal kriz, sistem krizi yönünde derinleflmektedir. Yakla-flan ekonomik kriz, fliddetlenen Kürt savafl› ve savafl›nefli¤ine gelen Suriye gerilimi, AKP faflizmine yüklenenifllev ve misyonun niteli¤ini belirlemektedir: ‹ktidar, bir“savafl ve kriz iktidar›” olarak tahkim edilmekte; yara-

7

REJ‹M

O

Page 8: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

t›lan sürekli savafl koflullar›yla, istikrars›z, k›r›lgan veçeliflkili toplumsal dinamiklerin bask› alt›na al›nmas›planlanmaktad›r.

Öte yandan kriz konjonktürüyle büyüyen tek adam sul-tas›n›n üzerinde yükseldi¤i s›n›fsal-politik açmazlar, ç›-karlar› birbiriyle çeliflen egemen ittifak aç›s›ndan buplanlar›n hayata geçirilmesindeki zorluklar› da su yü-züne ç›karmaktad›r. Ortado¤u sokaklar›nda y›llard›r de-vam eden halk direniflleri, ABD hegemonyas›nda yürü-tülen sömürgesel fetih hareketlerini t›kanma noktas›nagetirmifltir. AKP’nin, emperyalist Büyük Ortado¤u Pro-jesi’nden rol çalan aktif tafleronluk siyaseti t›kanm›flt›r.Neoliberal yenisömürgecilik-ba¤›ml›l›k iliflkilerinin de-rinleflmesi ve tekelci sermaye egemenli¤inin geniflleme-sine ba¤l› olarak “kronik sermaye birikimi yetersizli¤i”de artm›flt›r. Art arda yaflanan ticari kriz, finansal krizve reel sektör krizi, Türkiye kapitalizminin derinleflensistem krizinin farkl› görünümleridir. AKP iktidar›n›ndayand›¤› egemen s›n›flar ittifak›n›n geliflme kanallar›n-da ortaya ç›kan t›kanmalar, bir yandan “gaz-fren” ge-riliminde görüldü¤ü gibi finans tekelleriyle finansal ba-¤›ml›l›k içinde olan kesimler aras›ndaki gerilimi art›r›r-ken; öte yandan, k›sa erimli bir canlanma ve büyümehedefiyle inflaat, enerji, hizmet gibi sektörleri öne ç›-karmaktad›r. Kaderini neoliberal dönüflüme ba¤layarakgelece¤ini sermayenin ipote¤ine sokan küçük burjuvazisavafl, istikrars›zl›k ve kriz koflullar›nda, bir yandan, Er-do¤an’›n istikrar vaadinin en büyük destekçileri aras›n-da yerini al›rken; öte yandan, yükselen piyasalar›n t›-kanmas›yla toplumsal y›k›ma en yak›n kesimler aras›-na sürüklenmektedir. Mülksüzlefltirilen, yoksullaflt›r›lanve proleterlefltirilen halk katmanlar› neoliberal ‹slamc›dayan›flmac›l›k iliflkileriyle düzene eklemlenmifl; ekono-

mik ç›kar beklentileri (“nispi refah”) sürekli canl› tu-tulan yoksullar AKP’nin en genifl kitlesel deste¤inioluflturmufltur. Ancak ayn› zamanda bir sermaye biri-kim düzene¤i olan neoliberal hay›rseverlik sistemi s›-n›ra dayanm›flt›r. Yoksullarla düzen aras›na kurulan“tampon bölge” giderek erimektedir. Yeni sendikalar vetoplu sözleflme yasas›, emeklilik yafl›, tafleron çal›flt›r-ma, büyükflehir yasa tasar›s› ve benzeri düzenlemeleringösterdi¤i gibi iktidar, yeni bir mülksüzlefltirme, yok-sullaflt›rma, proleterlefltirme hamlesi peflindedir.

Kronik sermaye yetersizli¤inde art›fl“Yap›sal uyum” ve “güçlü ekonomiye geçifl” program-lar› ad› alt›nda yürütülen neoliberal politikalarla, ülke-de tekelci sermaye egemenli¤i genifllemifltir. Sermaye-nin, iktidarlarca güvence alt›na al›nan s›n›r tan›maz di-namik hareketleri, finansal entegrasyon ve finansal kriz-ler, yaln›zca piyasalar› düzenlemekle kalmam›fl, yenisö-mürge kapitalizminin toplumsal çeliflkilerine de yeni biriçerik kazand›rm›flt›r. Tekelci sermaye egemenli¤i tambir derinlik ve yayg›nl›k kazanm›fl; genelleflmifl metaekonomisi bütün toplumsal, politik, ekonomik, kültüreldokulara ve ekosisteme uzanm›flt›r. Ne var ki uluslara-ras› emperyalist birikim modeline ba¤›ml› sermaye ge-nifllemesi, ülkedeki “kronik sermaye birikimi yetersizi-li¤i”ni daha da art›rmaktad›r.

Son otuz y›lda, emperyalist birikim stratejisi, üretkenetkinliklerin tamam›n› uluslararas› tekelci sermayeninkontrolünde küresel kapitalist üretim zincirlerine ba¤la-m›fl, bütün yerel sermaye birikim kanallar›nda çeflitlikrizlerle kendini gösteren t›kan›kl›klar yaratm›flt›r. Üre-tilen toplumsal art›¤›n hemen hemen tümüyle uluslara-ras› tekelci sermaye kanallar›nda birikime dönüflmesi,

8

Her f›rsatta tekelci sermaye temsilcilerine çekidüzen vererekhegemonyan›n süreklili¤inisa¤layan Erdo¤an’›, geçen genelkurulda “Il›ml› Baflkan” ÜmitBoynerle yat›flt›rmay› deneyenTÜS‹AD, bu genel kurulda da sütveren bir inek arma¤an etmeyehaz›rlan›yor. Yanda müstakbelbaflkan Sütafl’›n patronuMuharrem Y›lmaz’›n bir kampanya afifli.

Page 9: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

finansal ba¤›ml›l›k düzenekleri, tekelci sermayenin ba-¤›ml›l›k derecesini art›rd›¤› gibi, tekelci sermaye ege-menli¤inin alt unsurlar›na dönüflmüfl olan küçük ve or-ta büyüklükteki sermaye kesimlerini (“KOB‹”) finansalba¤›ml›l›¤›n alt çeperlerine ittirmektedir. Örne¤in 212,5milyar dolara varan özel sektörün d›fl borç tutar›, ülketarihinin en yüksek seviyesine ulaflm›flt›r. Emperyalistpiyasa zincirlerine ba¤l› büyüme stratejisi, ülke ekono-misinde belli “büyüklükler” olufltursa da, üretici güçle-ri gelifltirmeyen ve iflsizli¤i art›ran d›fl finansmana ba-¤›ml› büyüme modeli, kronik sermaye yetersizli¤ini de-rinlefltirmifl; ülkeyi finansal sömürü odaklar›n›n cazipbir av alan›na dönüfltürmüfltür. (Bak. “fiimdi Eme¤infiark›s›n› Söylemek Laz›m”, sf. 28)

Oligarflinin yeniden inflaas›: tekelcifinans seçkinleri ve alttafleronlarTekelci burjuvazinin yükselen katmanlar›:finans seçkinleriOn y›ll›k AKP iktidar› sürecinde neoliberal yenisömür-ge kapitalizminin yerleflmesi, oligarflinin güç dengeleri-nin de¤iflmesine, yeni çeliflki, çat›flma biçimlerinin or-taya ç›kmas›na yol açm›flt›r.

Üretim, finans, ticaret, d›fl ticaret kanallar›nda büyüyentekelci sermaye, bütün toplumsal üretim etkinliklerininkendi bünyesinde bütünleflmesi ve üretimin toplumsal-laflma derecesinin artmas›yla egemenli¤ini pekifltirmifl-tir. Emperyalist merkezlerin denetimindeki finansal ha-reketler ve finansal krizlerle, tekelci sermaye egemen-li¤i, ekonominin bütün sektörlerine ve toplumsal iliflki-lere genifllemifltir. Geleneksel s›n›fsal iliflkilerin önem-li bir bölümü çözülmüfl, tekelci sermaye hegemonyas›

güçlenmifltir. Atlat›lan “sektörel krizler”den sonra enbüyük vurgunlar› yine uluslararas› finans seçkinleri veyerli iflbirlikçileri yapm›flt›r. Finans seçkinleri, uluslara-ras› tekelci sermayeyle bütünleflmeden ve banka-borsapiyasalar›ndaki egemenli¤inden kaynaklanan avantajlar›-na dayanarak piyasalar›n aslan pay›na el koymufltur.Ayr›ca ihracata dayal› sanayileflme, özellefltirme, hiz-met, inflaat, enerji gibi AKP’yle yükselen sektörlerdenen büyük pay› yine finans seçkinleri kapm›flt›r. ‹ktida-r›n tepesinde ‹slamc› hareketin “karizmatik lideri” bu-lunurken tekelci burjuvazi, devlet ihaleleri, vergi indi-rimi, teflvik yasalar›, istihdam paketi, ÖTV-KDV indi-rimi, k›sa çal›flma ödene¤i gibi devlet himayecili¤ininbütün olanaklar›n› sonuna kadar kullanm›flt›r. Tekelciburjuvazinin saf s›n›fsal örgütü TÜS‹AD’› her “siyase-te bulaflt›¤›nda” h›rpalayan Erdo¤an, yine de onlar›nsermaye hareketlerine kap›lar› sonuna kadar açmaktanhiçbir zaman çekinmemifltir.

Alttafleronluk iliflkilerinde yükselenpolitik-s›n›fsal güç: “Anadolu Kaplanlar›”“Anadolu Kaplanlar›” olarak adland›r›lan güçler, Türki-ye burjuvazisinin, ‹slamc› hareketin toplumsal, politik,ideolojik, kültürel temelinde geliflen katmanlar›d›r. Bur-juvazinin tekeld›fl› kesimlerini; küçük ve orta büyüklük-teki sermaye birikimleri üzerinde örgütlenen fraksiyon-lar›n› niteleyen ‹slamc›l›k kavram›, dinsel adetlere s›k›s›k›ya ba¤l› sabit bir kadrosal-ideolojik kimli¤i tan›m-lamaz.

Tekelci sermayenin hegemonya kanallar›nda kendi öz-gül ç›karlar›n› temsil etme olana¤› bulamayan kimi ser-maye kümelenmeleri, yine tekelci sermayenin alt un-surlar› olarak içinde olgunlaflt›klar› yayg›n “Anadolu

9

‹slamc› hareketten servet birik-tirerek burjuvazinin kirlidünyas›na kat›lanlara,yine‹slamc› hareketten gelen tepkilerliberallerce yere gö¤es›¤d›r›lam›yor. Yeter ki muhale-fet, toplumsal mülkiyetçili¤indevrimci kanallar›na yönelmesin.

Page 10: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

sermayesi” üzerinde fraksiyoner güç odaklar› yaratm›fl-lard›r. ‹slamc› kimlik, t›pk› laikli¤in burjuva s›n›f kim-li¤inin ortaya ç›kt›¤›-olufltu¤u kanallardan biri olmas›gibi, “Anadolu Kaplanlar›-Anadolu sermayesi” olaraknitelenen burjuva fraksiyonlar›n›n (“‹slamc› burjuvazi”)s›n›f kimli¤inin bir oluflum kanal›d›r. ‹slamc› dayan›fl-ma kanallar›nda, tarikat-cemaat örgütlerinde yer alma-n›n avantajlar›n› kullanarak sermaye biriktiren, yayg›nAnadolu sermayesinin geliflmesinde sundu¤u olanaklar-la çekim merkezi oluflturan ‹slamc› odaklar, zamanlayayg›n bir temsiliyet yetene¤i kazanm›flt›r. Elde etti¤is›n›fsal güç imkanlar›n› kullanarak toplumsal yaflam›nve ülke politikas›n›n seyrini etkileyebilecek güce ulafl-m›flt›r. ‹slamc› dayan›flmac›l›k, tüccarl›k, zanaatkârl›k veküçük üreticilikten gelen s›n›fsal birikimi, neoliberal di-

namiklerin olanaklar›yla buluflturarak s›çramal› bir geli-flim seyri izlemifltir. AKP iktidar›nda gücünün doru¤unaulaflan bu kesimler, tekelci sermaye egemenli¤ine alt-tafleron a¤lar›yla eklemlenerek Antep, Denizli, KayseriKonya, Marafl gibi yeni sanayi odaklar›n›n itici güçle-rine dönüflmüfltür. Emperyalist birikim stratejilerinin ih-racata dayal› sanayileflme, finansal hareketlere ba¤l› bü-yüme, içpazara yönelik üretim stratejilerinin yaratt›¤›toplam büyüklükten ald›klar› paylarla birikimini göre-celi art›rm›flt›r. Krizli Türkiye ekomisine geçici canlan-malar yaratan hizmet, medya, enerji ve inflaat sektör-lerinde iktidar›n olanaklar›n› kullanarak yeni birikimimkanlar› ele geçirmifltir.

‹slamc› dayan›flma a¤lar› sadece “hay›rseverlik” düzene-¤i olarak ifllev görmemekte; ayn› zamanda kökleri es-kiye uzanan birikim kanallar›ndan birini oluflturmakta-d›r. Tarikat-cemaat, vak›f, dernek fonlar› sermaye biri-kiminde belirleyici rol oynam›flt›r. ‹slamc›lar›n üzerindeyükseldi¤i sermaye hareketlerinin bafllang›ç noktas› budayan›flma düzenekleridir. Kombassan’›n Petlas’› sat›n

almas›nda görüldü¤ü gibi, ‹slamc› sermaye dayan›flmaa¤lar›nda biriken “kay›td›fl› paralar”›n (hay›rseverlik ai-datlar›, iflçi dövizleri) sa¤lad›¤› üstünlükleri tepe tepekullanm›flt›r.

Sermaye aktar›m›nda kullan›lan yerel yönetimler ve be-lediyeler de ‹slamc› fraksiyonlar›n geliflme kanallar›n-dand›r. Özellikle 1994’ten sonra belediyeler kadrolaflmave sermaye aktar›m›nda kullan›lm›fl, ciddi sermaye bi-rikimi yaratm›flt›r. Ramazan çad›rlar› ve g›da-kömür da-¤›t›mlar›yla gündeme gelen belediyelerin himayecilik vehay›rseverlik etkinliklerini destekleyen-fonlayan sermayekesimleri belli birikimler oluflturmufltur. Yerel yönetim-lerin sabit sermaye aktar›m›, geleneksel belediye hiz-metleri yan›nda özel hizmet sat›nal›m›, flirketlerin bele-diyelerin sosyal yard›m etkinliklerini ve himayecilik

iliflkilerini finanse etmesi, kaynak aktar›m›n›n kanallar›olmufltur. Ekonomik-politik rant kap›s› olarak kullan›-lan belediyelerin, AKP’nin 2023 vizyonunda ve yenisald›r› politikalar›nda yer almamas› flafl›rt›c› olurdu. Bü-yükflehir yasa tasar›s›yla belediyeler “yeniden”, yeni birrant alan› ve s›n›f çat›flmas› alan› olarak gündeme gel-mifltir.

Devlet iktidar›n›n sermaye aktar›m arac› olarak kulla-n›lmas›nda aslan pay›n› hep tekelci güçlere kapt›ran ‹s-lamc›lar, Refah-Yol koalisyon iktidar›yla devletin kap›-s›n› aralam›fl, ancak en büyük s›çramay› AKP iktida-r›nda gerçeklefltirmifltir. Her ne kadar sermaye aktar›m›kütlesi tekelci burjuvazinin pay› kadar olmasa daalttafleronlara da önemli kaynaklar aktar›lm›flt›r. Özel-lefltirmeler yoluyla sermaye aktar›m›nda devlet ihalele-ri (son zamanlarda TOK‹ kentsel dönüflüm piyasas›) et-kin kullan›lm›flt›r.

Neoliberal yenisömürge kapitalizminin kuruluflunda, ser-mayenin Anadolu’da yayg›nlaflmas›nda ve tüm toplum-sal dokulara dek sermaye egemenli¤inin derinleflmesin-

10

REJ‹M

Page 11: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

de alttafleronlar ifllevsel bir rol oynam›flt›r. Tekelci ser-maye egemenli¤ini yayg›nlaflt›r›p derinlefltirdi¤i ölçüdekendi güçlenme zeminlerini de yaratm›flt›r. Sahip oldu-¤u yayg›n s›n›f ve kitle hareketleriyle, ‹slamc› gerici-li¤in kaynaklar›n› denetim alt›nda tutarak, AKP fafliz-minin kitle temelini güçlendirmifltir. Ekonomik, politik,s›n›fsal, kültürel, özellikle ideolojik alanlarda yenilene-rek iktidara gelen ‹slamc› hareket, siyasal ‹slam›,neoliberal egemenli¤in dini haline getirmifltir. Yereliktidar odaklar›na hükmeden kimi yerel seçkinler ulu-sal siyaset alan›na yükselerek yeni devlet ve semayeseçkinlerine dönüflmüfltür. KOB‹’ler, yerel sanayi veticaret odalar›, yerel iktidarlar›n dinamik, sürükleyicitemsilcileri haline gelmifltir. Tarikat-cemaat örgütleri,vak›flar, dernekler, sanayi ve ticaret odalar›, MÜS‹AD,

TUSKON, TOBB, T‹M, kalk›nma ajanslar›, kamu yö-netimi birlikleri, ‹slamc› partiler (Refah Partisi-AKP)‹slamc› frakiyonlar›n üzerinde yükseldi¤i s›n›f ve kitlehareketini oluflturmaktad›r. “‹slamc› sermayenin” güç-lenmesinde, sermayenin en yayg›n birikim alan›n› olufl-turan “küçük ve orta büyüklükteki sermaye” (KOB‹)kümeleri üzerindeki çat›flmalar belirleyici olmufltur. Te-kelci burjuvazinin en genel ve uzun erimli ç›karlar›n›temsil eden TÜS‹AD (Türk Sanayicileri ve ‹fladamlar›Derne¤i, 1971), yükselen ‹slamc› fraksiyonlar karfl›s›n-da 2004’te TÜRKONFED’i (Türk Giriflim ve ‹fl Dün-yas› Konfederasyonu) örgütleyerek KOB‹’ler üzerindeegemenlik sa¤lamaya ve gündelik çat›flmalar›n seyrinibelirlemeye giriflmifltir. Bunun karfl›s›nda ‹slamc›hareketin Nakflibendilik-Mili Görüfl çizgisinde geliflenfraksiyonu MÜS‹AD (Müstakil Sanayici ve ‹fladamlar›Derne¤i, 1990) ve Nurculuk-Fethullah Gülen çizgisindegeliflen fraksiyonu TUSKON (Türkiye ‹fladamlar› veSanayiciler Konfederayonu, 2005) AKP iktidar›n›n te-melinde oluflturduklar› s›n›fsal güçbirli¤iyle, hem tekel-

lerle ittifaka girmifl, hem de tekellerden artakalanlarlakimi avantajlar elde etmifllerdir. (Enver Örenliderli¤indeki Ifl›kç›lar tarikat›, ‹hlas Holding çat›s›alt›nda, medya, madencilik, sa¤l›k ve ticaret sektörleri-ne yat›r›m yapan bir sermaye grubuna dönüflmüfltür.)

Ne var ki Anadolu sermayesinin üretken gücü, ucuzemek kullan›m›na dayal› sermaye birikimi staretejileri-nin yerel tafleronlu¤u üzerinde yükselen ‹slamc› frak-siyonlar›n, kriz ve savafl koflullar›nda avantajlar› sürdür-me olanaklar› giderek daralmakta, s›n›f çat›flmalar› kes-kinleflmektedir.

Tekelci finans seçkinleriyle alttafleronlararas›nda keskinleflen çeliflkilerTekelci sermayeyle alttafleronluk iliflkileriyle bütünleflen(entegrasyon-eklemlenme) ‹slamc› fraksiyonlar (küçükve orta büyüklükteki sermaye kesimleri), s›k s›k ba-¤›ml› büyümenin krizini yaflamakta, fliddetlenen herkriz döneminde çeflitli ayakta kalma stratejileri gelifltir-mek zorunda kalmaktad›r. Devlet iktidar›n› ve beledi-yeleri sermaye aktar›m arac› olarak kullanman›n avan-tajlar› yan›nda, yükselen piyasalar›n t›kanmas›yla, yenipiyasalara ve yeni ihraç pazarlar›na yönelerek varl›¤›n›sürdürmektedir. Ancak Avrupa ve dünya krizi, Ortado-¤u ihracat›n›n tehlikeye girmesi, Suriye-‹ran-Irak-Rusyagerilimleri ve daha fazla finansman ihtiyac› tekelci fi-nans seçkinleriyle ‹slamc› sermaye fraksiyonlar› aras›n-daki çeliflkileri keskinlefltirmektedir. AKP faflizminin“vurucu gücü”nü oluflturan ‹slamc› sermaye fraksiyon-lar›yla finans tekelleri aras›ndaki ittifak dengesini sür-dürmek, Erdo¤an’›n savafl ve kriz politikalar› alt›ndagiderek zorlaflmaktad›r. Yak›n vadede bir politik tem-sil krizi görünmese de yeni bir istikrars›zl›k süreci heran kap›da beklemektedir.

Tekellerle alttafleronluk iliflkileri vas›tas›yla bütünleflerek“ba¤›ml› büyüme”nin yaratt›¤› krizler, özellikle finans-man ba¤›ml›l›¤›n›n t›kanma noktalar›nda, bu kesimleriniktidardan beklentilerini de art›rmaktad›r. Örne¤in, AliBabacan-Mehmet fiimflek ekibiyle Zafer Ça¤layan ara-s›ndaki “gaz-fren” sürtüflmesinin kayna¤› budur. Baba-can-fiimflek ikilisi uluslararas› finansal merkezlerin fi-nansal disiplin politikalar›n›n kat›ks›z yürütmesini tem-sil ederken, eski Ankara Sanayi Odas› Baflkan› ZaferÇa¤layan, alttafleronlar›n, ‹slamc› sermaye fraksiyonlar›-n›n ve di¤er tekeld›fl› kesimlerin t›kanmas›n› önleyecekpolitikalar›n temsilcili¤ini üstlenmektedir.

Suriye krizi en fazla yeni sanayi odaklar›n› vegüney ekonomisini vurmaktad›rDaha çok tekelci sermayenin yöneldi¤i Avrupa pazar-

11

REJ‹M

Milli Görüflçü MÜS‹AD,Fethullahç› TUSKON veAKP’yi iktidara tafl›yanöteki ‹slamc› fraksiyonlar,flimdi iktidara tutunarakkrizin ötesine sürüklenmepeflindeler. Din kardefli deolsalar, sermeyenin do¤as›yine hükmünü sürüyor:Acaba kim daha uza¤asürüklenecek?

Page 12: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

lar›n›n krize girdi¤i günümüzde KOB‹’lerin gelece¤ikomflu ülkeler, Ortado¤u, Türki Cumhuriyetler, KuzeyAfrika ve Sahraalt› Afrika’ya yönelik ihracatla yak›n-dan iliflkilidir. GÜNS‹AD (Güneydo¤u Sanayiciler ve‹fladamlar› Derne¤i) ve TOBB’un verilerine göre geri-limli Türk d›fl politikas›n›n ve Suriye krizinin KOB‹’lerüzerine etkisi olumsuz bir yönelime girmifltir. “Komflu-larla s›f›r sorun” ekseninde tekelci-‹slamc› uzlaflmaylad›fl politika deste¤ini art›ran AKP iktidar›na yönelikdeste¤in süreklili¤i, onun yeni ihracat pazarlar› yarat-ma yetene¤ine ba¤l›d›r. Devlet liderlerinin d›fl gezilereverdi¤i a¤›rl›k, emperyalist bölge tafleronlu¤u görevle-rin yan›nda, Körfez sermayesini ülkeye çekme ve ye-ni ihracat pazarlar› bulma yükümlülü¤ünü de göster-mektedir. Bir büyüklük ve övünme göstergesi olaraksunulan ihracat kapasitesinin ve yöneldi¤i bölgeleringenifllemesi, asl›nda, alttafleronlar›n ayakta kalma stra-tejisidir. 1994, 1998 ve 2000’lerde, önce Rusya, sonraAvrupa ve daha sonra “Geniflletilmifl Ortado¤u” pazar-lar›na “aç›lma” örneklerinde görüldü¤ü gibi, KOB‹’ler,derinleflen krizleri ihracat pazarlar›n› de¤ifltirerek atlat-may› bir birikim stratejisi olarak kullanm›flt›r. Avrupave dünyada krizin yayg›nlaflmas› ve komflularla “s›f›rsorun” politikas›n›n iflas›ndan sonra, Anadolu’nun yenisanayi odaklar›, ‹slamc› fraksiyonlar, güney kent eko-nomileri ve Kürt burjuvazisi için tehlike çanlar› çalma-ya bafllam›flt›r.

‹slamc› fraksiyonlar aras›nda çatlaklarTekelci TÜS‹AD ve onun KOB‹ a¤lar› üzerindeki ç›-karlar›n› temsil eden TÜRKONFED’e karfl› ‹slamc›fraksiyonlar MÜS‹AD-TUSKON ekseninde örgütlen-mektedir. ‹slamc› fraksiyonlar›n üzerinde yükseldi¤i ser-mayenin ve ç›kar örgütlerinin merkezileflmesiyle oluflanbu merkezi fraksiyoner örgütler, temsil ettikleri kesim-lerin salt farkl› ekonomik ç›karlar›n› de¤il, ayn› zaman-da farkl› politik ve toplumsal ç›karlar›n› da temsil et-mektedir. Türkiye siyasetinin kriz, Kürt savafl› ve Su-riye gerilimi gibi istikrars›zl›k kaynaklar›, ‹slamc› güç-birli¤inin temelindeki kökleri eskiye uzanan çeliflkileride büyütmektedir. Tayyip Erdo¤an-Abdullah Gül ikili-sinin liderli¤inde temsil edilen Milli Görüfl-MÜS‹ADçizgisiyle Fethullah Gülen cemaatlerinin yayg›n a¤lar›-n›n konfederasyonlaflmas›ndan oluflan TUSKON çizgisiaras›daki gerilimler “Erdo¤an-Gülen çeliflkisi” olarakkendini göstermektedir. Gerilimin t›rmanmas›, iktidar›nittifak temelindeki çatlaklar› büyütmekte, siyasal istik-rars›zl›k temelini beslemektedir.

Gerilimin kökleri eskiye uzanmaktad›r. 1969’da Erba-kan’›n TOBB genel baflkanl›¤›ndan polis zoruyla al›n-

mas›, gerilimin tarihsel bafllang›ç noktas›d›r. Erbakan’›nflahs›nda TOBB’un yönetimini ele geçirmeye giriflenküçük ve orta ölçekli sermaye kümelerinin üzerindeoluflan ‹slamc› fraksiyonlar, “Erbakan Olay›”yla bast›-r›ld›ktan sonra ayr› politik geliflme kanallar›na yönel-mifllerdir. Tekelci sermaye egemenli¤ine karfl› kendinikoruma refleksleri, prekapitalist s›n›flar› farkl› temsilkanallar›na itmifltir. Nakflibendilik siyasal ‹slamc›l›k ka-nallar›nda partileflerek Milli Nizam Partisi, Milli Sela-met Partisi, Refah Partisi ve AKP’ye kadar kimi ‹s-lamc›lar›n burjuva s›n›fsal-politik kimli¤inin olufltu¤ubafll›ca kanal olmufltur. Temel geliflme kanal›n› ve enyetkin biçimlerini Fethullah Gülen hareketi içinde olufl-turan Nurculuk ise her seferinde fark› merkez partile-re yönelerek de¤iflken politik temsil kanallar› yaratm›fl-t›r. Bugün AKP’yi destekleyerek yeni bir geliflme ka-nal› açan Gülen hareketi, toplumsal, ekonomik a¤lar›,emperyalist istihbarat-güç odaklar›yla ba¤lant›lar› ve ye-ni devlet seçkinleri içindeki yerleflik kadrolar›yla ciddipolitik güç oluflturmufltur.

‹slamc› fraksiyonlar aras›nda ikinci ciddi gerilim 28 fiu-bat “postmodern darbesi”yle kendini göstermifltir. Ne-oliberal dönüflüme ayak direyen Erbakan’›n liderli¤indetemsil edilen Milli Görüfl’ün geleneksel katmanlar› tas-fiye edilirken, Fethullah Gülen hareketi ve Erdo¤an-Gülliderli¤indeki Milli Görüfl çizgisinde yeni temsil biçim-leri oluflturan ‹slamc› fraksiyonlar, “Avrupa Birli¤i yan-dafll›¤›” ve “yap›sal uyum program›”na tutunarak yeni-den saflaflm›flt›r. 1990’lardan bugüne MÜS‹AD’la TUS-KON aras›ndaki fraksiyoner çat›flmalar, art›k iyice yer-

12

REJ‹M

Kredi sistemiyle kaderini neoliberal dönüflüme ipotekederek profesyonel mesleklerden hizmet sat›n alan yeniortas›n›f, finansal krizler ve içpazar›n daralmas›yla, yaflamstandartlar›n› yitirme korkusuyla er geç yüzleflecek.

Page 13: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

lefliklik kazanm›fl olan neoliberal yenisömürge kapita-lizminde ve geniflleyen tekelci sermaye egemenli¤indepay kapma ve ileri pozisyon oluflturma savafl›mlar›d›r.Son zamanlarda a¤›rl›kla d›fl siyaset-Mavi Marmara,devlet bürokrasisinin yeniden yap›land›r›lmas› gibi ko-nularda çekiflmeler su yüzüne ç›karken, dershanelerinkapat›lmas›na yönelik çal›flmalar, çat›flmaya yeni poli-tik boyutlar eklemifltir.

Ayr›ca s›n›flar savafl›m›n›n sürprizlerle dolu karmafl›kdo¤as› geleneksel kamplaflmalar›n d›fl›ndan geliflen ye-ni çeliflki ve çat›flma biçimlerini de her zaman üret-mektedir. Tayyip Erdo¤an-Abdullah Gül aras›nda MilliGörüfl hareketinin liderli¤inde beliren çatlaklar, egemensiyaseti çeflitlendiren yeni gerilimler ve dinamikler ara-s›nda say›labilir.

Statükonun süreklili¤iyle güvencesizlikaras›na s›k›flan küçük burjuvaziNeoliberal y›k›m programlar› do¤rultusunda gelenekselküçük burjuva (ortas›n›f) katmanlar›n çözülmesi, AKPfaflizminin iktidar yap›s›, toplumsal temelinin ve kitledeste¤inin art›r›lmas›, yeni devlet seçkinlerinin oluflu-mu, gericili¤in-›rkç›l›¤›n toplumsallaflmas› ve ideolojikhegemonyan›n sa¤lanmas›nda berlirleyici rol oynam›flt›r.

Çözülen küçük üretici-tüccar-zaaatkarlar›n bir bölümü-nün tekelci sermayeyle iliflki içinde, fason, tafleron üre-tim a¤lar›na eklemlenerek yükselmesi, tekelci sermayeegemenli¤inin Anadolu mekan›na ve toplumsal yap›n›ndip dokular›na dek genifllemesini sa¤lam›flt›r. Kendileride oligarflinin say›sal a¤›rl›¤›n› oluflturan küçük ve or-

ta büyüklükte sermaye kütlelerinin aras›na kat›larak s›-n›f atlam›fllard›r. Neoliberal ‹slamc› ilke ve kurallar çer-çevesinde devletin yeniden yap›land›r›lmas›nda yüksele-rek yeni devlet seçkinlerine (bürokrasi, siyaset, beledi-ye) dönüflen küçük burjuva katmanlar, AKP faflizminin“iktidar çekirde¤i”ni oluflturmaktad›r. AKP faflizmiyleyükselen yeni ortas›n›f katmanlara ve hizmet sunanprofesyonel meslek sahipleri de yükselen arakatmanlararas›nda yer alm›flt›r. Erdo¤an’la doru¤a ç›kan dönüflümsürecinde kamusal ç›karlar› terk ederek, giriflimci, rant-ç›, flirket yöneticisi, dan›flman, kültür-sanat “erbab›”,borsa oyuncusu vb. profesyonel ortas›n›f hizmetlisinedönüflen katmanlar, iktidar›n› sürekli k›lmaya çal›flanyeni devlet seçkinlerine, profesyonel flirketlere ve tüke-time düflkün ortas›n›fa, yani maddi-entelektüel talepleriyüksek topluluklara hizmet vermektedir. Bir hakikat ifl-çisi olarak “geleneksel ayd›n” tipinin çok uza¤›nda,AKP faflizminin propaganda hizmetlerini yürüten ente-lektüellerin maddi-s›n›fsal ç›karlar› burjuvazinin ç›karla-r›yla bütünleflmifltir. Söz konusu AKP’nin-burjuvazinin“organik entelektüelleri” kaderini tümüyle neoliberaldönüflümle kurumlaflan yeni statükonun süreklili¤ineba¤lam›flt›r.

Tekelci-‹slamc› fraksiyonlar›n saf s›n›fsal ç›karlar›n›temsil eden AKP faflizminin kitlesel deste¤ini oluflturanküçük burjuvazinin, mülksüzleflen, yoksullaflan, proleter-leflen s›n›flar›n düzene eklemlenmesinde, yarat›lan “nis-pi refah” görüntüsüyle beklentilerin canl› tutulmas›nda,iflçi s›n›f›n›n silahs›zland›r›lmas›nda ve toplumsal tepki-lerin bast›r›lmas›nda rolü belirleyicidir. Kaderini neoli-beral dönüflümle gelen statükonun süreklili¤ine ba¤la-yan yeni ortas›n›f, ekonomik krizler, Kürt savafl› ve Su-riye-Ortado¤u geriliminin yaratt›¤› k›r›lgan atmosferde,bir yandan, Erdo¤an’›n istikrar vaadinin en büyük des-tekçileri aras›nda yerini al›rken; öte yandan, yükselenpiyasalar›n t›kanmas›yla toplumsal y›k›ma en yak›n ke-simler aras›na sürüklenmektedir.

‘Tampon bölge’de daralma: yeni mülksüzlefltirme, yoksullaflt›rmave proleterlefltirme hamlesiEkonomik kriz, Kürt savafl› ve Ortado¤u gerilimleri al-t›nda büyük projelerini tüketen egemenler, çareyi, sö-mürünün yo¤unlaflt›r›lmas›, tek adam sultas› ve eme-¤in-hak mücadelesinin-toplumsal muhalefetin bask› alt›-na al›nmas›nda görmektedir. Bu noktada, fliddet ayg›t-lar›n›n tahkimat›ndan sonra en büyük görev ‹slamc› ha-rekete düflmektedir.

Neoliberal yap›sal uyum programlar›n›n Türkiye’ye

13

REJ‹M

‹slamc› dayan›flma a¤lar›, ayn› zamanda bir sermaye birikimkanal› oldu¤undan, krizin y›k›c› sonuçlar›ndan kendini kur-taram›yor. Yoksullarla düzen aras›na infla edilen “tamponbölge” giderek daral›yor.

Page 14: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

katt›¤› özgünlüklerden biri de ‹slamc› hareketin ifllev-sel rolüdür. Mülksüzlefltirme, yoksullaflt›rma, proleter-lefltirme-yeniden proleterlefltirme sald›r› dalgalar› alt›n-da toplumsal y›k›m yaflayan halk katmanlar›n›n düzeneeklemlenmesinde, devlet terörüyle yarat›lan politik kit-le pasifikasyonuyla birlikte, ekonomik ç›kar beklentisi-nin canl› tutulmas› belirleyici olmufltur. Neoliberal“yoksullukla mücadele” programlar›, kredi sistemleri ve‹slamc› dayan›flma a¤lar› ve himayecilik iliflkileri yok-sullar›n ekonomik ç›kar a¤lar›na kat›l›m kanallar› ol-mufltur. Gün geçtikçe yukar› do¤ru toplumsal yüksel-me umudu azalsa bile “istikrars›zl›k ve kriz tehlikesi-nin kap›da bekledi¤i” flartlarda yoksullar, AKP iktida-r›n›, en az›ndan daha kötüye gidiflin önünde bir “gü-vence” olarak görmektedir.

Küçük bir az›nl›¤› oluflturan “örgütlü iflçi s›n›f›” d›fl›n-da, geleneksel olarak sosyal güvenlik haklar›ndan yok-sun kalm›fl, sosyal-kamusal haklar› s›n›f mücadelesininbir kazan›m› olarak görmeyen, s›n›f bilincinden yoksungüvencesiz kitlelerin düzene eklemlenmesinde ‹slamc›hareket, AKP faflizminin operasyonel gücüdür. Tar›m-

sal-k›rsal alanlardan sökülüp kentlere göçerek, güvence-siz k›r yoksullar› kitlesinden güvencesiz kent yoksulla-r› kitlesine dönüflen toplumsal kesimler, küçük üretici-ler, kay›td›fl› çal›flan s›n›fsal katmanlar, uluslararas› em-peryalist merkezlerden aktar›lan fonlar, tekelci sermayefonlar›, vak›flar ve sosyal kredi a¤lar›n›n yan›nda, ‹s-lamc› dayan›flma a¤lar›yla düzene eklemlenmektedir.S›rf “hay›rseverlik” de¤il, ayn› zamanda sermaye biri-kim a¤lar› olarak geliflen ‹slamc› dayan›flma a¤lar›,Anadolu’nun uzak köflelerine uzanarak, ‹slamc› fraksi-yonlar›n s›n›f ve kitle gücü oluflturmas›nda bir üstün-lük olarak ortaya ç›km›flt›r.

‹slamc› ideoloji, politik kültür ve himayecilik a¤lar›; s›-n›f bilincinin, politik s›n›fsal tavr›n ve Kürt-Alevi-ka-d›n bütün ezilenlerin devrimci özne potansiyelini bask›alt›na alm›fl ve bugüne dek düflük yo¤unluklu bir “nis-pi refah” beklentisini de hep canl› tutmufltur. Ancakkitlelerin tepkileriyle, sermaye egemenli¤ini en ücratoplumsal hücrelere dek geniflleten neoliberal yenisö-mürgeci kapitalist düzen aras›nda “tampon bölge” ola-rak kurulan neoliberal ‹slamc› dayan›flmac›l›k düzenek-

14

REJ‹M

“Büyük fikirler”in adam› Erdo¤an’›n en büyük projesi, do¤al felaketleri toplumsal felakete çevirme ustal›¤›yd›. Kendisi de bir“damdan düflen” olarak, en iyi bildi¤i ifli yap›yor. Büyükflehir ve inflaat ifllerini yeni sermaye yat›r›m alanlar›na dönüfltürerekhem krizli ekonomiyi bir süre daha “idare etmeyi” baflar›rken hem de sermayeye yeni kar alanlar› aç›yor.

Page 15: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

leri, bugün, daralmaya bafllam›flt›r. Seçim politikalar›ortam›nda biraz yumuflat›larak gündeme gelse de yenibir neoliberal s›n›fsal sald›r›n›n haz›rl›klar› gittikçe be-lirginleflmektedir. Büyükflehir yasa tasar›s›nda görüldü-¤ü gibi, toplam köy varl›klar›n›n yar›s›n› ortadankald›rarak Anadolu’da yeni merkezler yaratma planla-r›yla gündeme gelen sald›r›, yeni göç dalgalar›, yenimülksüzleflme, yoksullaflma ve proleterleflme süreçlerigetirecektir. Örgütlenmeyi bask› ve denetim alt›na al-may› planlayan Sendikalar Yasas› TBMM’den geçiril-mifl, emeklilik yafl›n›n yükseltilmesi yeniden gündemetafl›nm›fl, tafleronlaflt›rman›n pürüzlerini ay›klamay› vetafleron iflçilerin örgütlenmesini zorlaflt›rmay› planlayançal›flmalar TBMM gündemine al›nm›flt›r…

Ancak giderek yükselen hak mücadelesi eksenli iflçi s›-n›f hareketi, kazan›mlar›n› koruma mücadelesine daral-m›fl geleneksel sendikal hareketin elini kolunu iyiceba¤lamay› hedefleyen yeni sald›r› dalgas› ve ç›kar ek-senli himayecilik iliflkilerince bast›r›labilecek devreyiçoktan atlatm›flt›r. Bugün iflçi s›n›f›n›n özsavunma ha-reketlerini oluflturan güvencesiz iflçi hareketleri, hakmücadeleleri ve yayg›n halk direniflleri, düzenle yok-sullar aras›na kurulan “tampon bölge” ve gerici hima-yecilik iliflkilerinde gedikler açmaya bafllam›flt›r.

AKP faflizminin ‘büyük projesi’: tek adam sultas›Sömürge tipi faflizmin politik temsil iliflkilerinde görü-len en belirgin istikrars›zl›k kaynaklar›ndan biri koalis-

yon hükümetleridir. AKP’nin “tek parti iktidar›” üze-rinde ittifaka giren politik-s›n›fsal güçler, temsil krizinive dolay›s›yla kronik siyasi istikrars›zl›k sorunlar›n› birsüreli¤ine ertelemifltir. ‹ttifak, iki konuda “mutlak uz-laflma” içine girmifltir: Neoliberal dönüflümün en genelçerçevesini oluflturan yap›sal uyum program› ve s›n›fdüflmanl›¤›n›n gelmifl geçmifl en vahfli biçimlerinden bi-ri olan neoliberal sald›r› politikalar›n›n gerçekleflebilme-si için iflçi s›n›f› hareketinin ve toplumsal muhalefetinbast›r›lmas›. Ancak gelinen noktada neoliberal yap›saluyum program›n›n “büyük projeleri” art›k tükenmifltir.Kriz, Kürt savafl› ve aktif tafleronlukta t›kanma, derin-leflen toplumsal krizi, sistem krizine dönüfltürmektedir.Erdo¤an’›n istikrar vaadi, toplumu, emperyalizmin, ser-mayenin, ideolojinin ve fliddetin en gerici temsilcileri-nin arkas›na saflaflt›rmaktan baflka bir fley de¤ildir. Bafl-kanl›k, yar›baflkanl›k, güçlendirilmifl baflbakanl›k ya dagüçlendirilmifl cumhurbaflkanl›¤›, biçimi ne olursa olsun“tek adam sultas›”, derinleflen ba¤›ml›l›klar, kronik yet-mezlikler ve istikrars›zl›klar döngüsünde bocalayanAKP faflizminin, iflçi s›n›f› hareketini ve toplumsal mu-halefeti (Kürtler, kad›nlar, Aleviler…) terörle bast›rma-y› hedefleyen politik projesidir.

15

REJ‹M

AKP’nin toplumsalmuhalefeti terörlebast›rma politikas›naiflçi s›n›f› hareketinin,Kürtlerin, Alevilerin,kad›nlar›n yan›t› çokaç›k...

Direnifl, özel teknikler,büyük donan›mlar veö¤retiler gerek-tirmeyen bir çocukoyunudur!

Page 16: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

16

avafl gündemi, 4 Ekim 2012 tarihindeTBMM’de kabul edilen tezkere ile egemensiyasette ön s›ralara ç›karken, ayn› günlerdetoplumsal muhalefet de yayg›n ve kitleselsavafl karfl›t› eylemlerle soka¤a ç›kt›. AKP

iktidar›na, bir y›l boyunca herhangi bir yabanc› ülkeyesavafl ilan etme yetkisi veren 4 Ekim (Suriye) tezke-resinin a盤a ç›kard›¤› tehdit elbette dikkate al›nmal›d›r.Ne var ki savafl, 4 Ekim’de ciddiye binen bir ihtimalde¤il, Türkiye’nin uzun süredir bilfiil etkisi alt›ndaoldu¤u güncel ve çokboyutlu bir gerçekliktir.Toplumsal muhalefet, böylesi bir tezkere ve Suriye

devleti ile resmi savafl olas›l›¤› söz konusu olmasa dahietkili bir savafl karfl›t› mücadele örgütlenmesini gereklik›lan bir çat›flma ile karfl› karfl›yad›r.

Kürt savafl›, bölgesel bir boyut kazanarak fliddetlenmek-tedir. Suriye rejminin kriziyle ba¤lant›l› olarak, Bat›Kürdistan’da (Kuzey Suriye) yaflanan özerkleflme süre-ci 4 Ekim tezkeresinin ad› konmam›fl hedef vegerekçelerinden birisidir. Di¤er yandan, FederalKürdistan’daki (Kuzey Irak) PKK askeri varl›¤›nayönelik olarak s›n›r ötesi harekat yetkisini bir y›luzatan 11 Ekim 2012 tezkeresi de, AKP’ninhas›mlaflt›rd›¤› fiii a¤›rl›kl› Irak merkezi yönetiminin

Parçal› muhalefetin ortak keseni:Parçal› muhalefetin ortak keseni:

Savafl karfl›t› mücadeleSavafl karfl›t› mücadele

S

Page 17: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

art›k aç›ktan itiraz etmesi nedeniyle 2007’den bu yanageçerli olan rutinin ötesinde bir anlam kazanm›flt›r.

fiiddetlenen ve bölgeselleflme e¤ilimi tafl›yan Kürtsavafl›; Antep ve Afyon vakalar›ndaki11 gibi faili meç-hul patlamalar; Suriyeli mültecilerin bar›nd›¤› s›n›r il-leri Antakya, Kilis, Urfa ve Mardin’de zaman zamankitlesel çat›flmalara da dönüflen toplumsal gerilim vefiili ola¤anüstü hal uygulamalar›; Suriye s›n›r›nda Ak-çakale olay›ndan çok önce bafllayan ve iki taraftan daölüm ve yaralanmalara yol açan kas›tl›-kas›ts›z atefl aç-ma vakalar›; ‹stanbul, Ankara, Malatya, Ad›yaman, Ma-nisa ve Ayd›n gibi birçok ilde Alevilere yönelik teh-

dit, kundaklama ve kurflunlamalar› da içeren sald›r›lar;Türkiye kontrolündeki s›n›r bölgesinde Lübnanl› fiiile-rin, Lübnan’da misilleme olarak Türklerin kaç›r›lmas›;AKP’nin çeflitli biçimlerde destekledi¤i paramiliter ör-gütlerin Suriye’de rejim güçlerine, Alevilere, Kürtlere,Filistin soluna sald›rmas› gibi geliflmelerin tamam›AKP’nin Suriye’ye karfl› yürüttü¤ü sald›rgan politikaekseninde geliflmektedir.

Suriye savafl›, Kürt sorunundan Alevi sorununa, iktidariçi çeliflkilerin bast›r›lmas›ndan AKP’nin mezhepçi-flo-ven bir temelde yürüttü¤ü sa¤›n birli¤i siyasetine, zam-lardan acele kamulaflt›rma, y›k›mlar, santral projeleri gi-

17

AKP, Suriye politikas› üzerinden kendi halk›na karfl› savafl yürütmektedir.Bugün sosyalistler öncülü¤ünde örgütlenecek etkili bir savafl karfl›t›hareket ise yaln›zca Suriye halk›n›n eflitlik, özgürlük, demokrasi veba¤›ms›zl›k mücadelesi ile dayan›flman›n de¤il, Türkiye halklar›n›n AKPiktidar›na ve egemen s›n›flara karfl› mücadelesinin de bir gere¤idir

Page 18: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

bi mülksüzlefltirme uygulamalar›na kadar bütün iç siya-set gündemlerini de giderek belirleyen ana eksen hali-ne gelmektedir. Ya da tersten, AKP ak›l d›fl› görünenSuriye siyasetiyle, bu krizli iç gündemleri de idare ede-bilmektedir.

AKP’nin Suriye siyasetini belirleyen ve Ahmet Davu-to¤lu “idealizmini” sahneye ça¤›ran, onu kuflatan nes-nelliktir. Ancak bu nesnellik AKP’yi bata¤a sokma po-tansiyeli de tafl›maktad›r ve do¤rusu ifller iyi gitmemek-tedir. Bu durum bir yandan Türkiye sa¤›n›n tepesinibirbirine kenetleyip sa¤ tabanda Alevi-Kürt düflmanl›¤›-n› k›flk›rt›rken, bir yandan da halk›n büyük ço¤unlu-¤unda bir hoflnutsuzluk yaratmakta ve kimi zaman so-ka¤a taflmaktad›r. Hoflnutsuzlu¤un mezhepçi-milliyetçirefleksleri besleyerek AKP politikalar›na destek olufltur-mas› da olas›d›r; emperyalist müdahaleyi, savafl›, iflbir-likçili¤i, mezhepçili¤i ve flovenizmi karfl›s›na alarakAKP iktidar›n› zora sokacak savafl karfl›t› bir hareketiçinde örgütlenmesi de.

Böylesi bir hareketin potansiyel olarak güçlü bir top-lumsal karfl›l›¤› vard›r. Halk›n ezici ço¤unlu¤unun sa-vafla karfl› oldu¤unu gösteren kamuoyu araflt›rmalar›,a¤ustos ve eylül aylar›nda Antakya’da ve tezkereninoyland›¤› gün pek çok kentte düzenlenen eylemler, s›-n›r kentlerinde yaflanan sorunlar karfl›s›nda bölge hal-k›n›n gösterdi¤i refleksler buna iflaret etmektedir. Sos-yalist hareket de, bu zeminde etkili bir savafl karfl›t›güç oluflturabilecek potansiyele sahiptir. Türkiye’yiABD’nin Irak iflgaline ortak etmek üzere 1 Mart2003’te TBMM’de oylanan tezkerenin reddedilmesinisa¤layan savafl karfl›t› hareket gibi bir deneyim, Türki-ye sosyalist hareketinin hanesindedir. Üstelik o dönem-de hareketi zay›flatan unsurlar olan, ‹slamc›larla ittifaktart›flmalar›, sol içindeki liberal hegemonya ve Kürt ha-reketinin isteksizli¤i gibi sorunlar bugünün nesnelli¤iiçinde büyük ölçüde afl›lm›fl ve engel olmaktan ç›km›fl-t›r.

Türkiye y›k›c› sonuçlar›n› yaflamaya bafllad›¤›m›z bü-yük bir çat›flman›n içindedir ve çat›flman›n seyrineba¤l› olarak baz› taktik de¤iflikliklere giriflilse de,yaflananlar› geri sarmak mümkün de¤ildir. AKP, em-peryalist ç›karlar ile bütünleflmifl kendi ç›karlar›n› veiktidar›n› koruyabilmek ad›na aktif tafleron, mezhepçive floven bir politikayla bu çat›flman›n “cephe gerisi-ni” örgütlemeye devam edecektir. ‹flin do¤rusu Suriyepolitikas› üzerinden kendi halk›na karfl› savafl yürüt-mektedir. Bugün sosyalistler öncülü¤ünde örgütleneceketkili bir savafl karfl›t› hareket ise yaln›zca Suriye hal-k›n›n eflitlik, özgürlük, demokrasi ve ba¤›ms›zl›k mü-

18

GÜNDEM

Antakya’da aylar boyunca kentin rahats›zl›¤› flehirefsanelerini aflamam›flt›r. Ancak 25-26 A¤ustos tarihlerindeki “Bar›fla Ç›¤l›k”etkinli¤iyle o zamana kadar hayret verici bir suskunlukiçinde bekleyen Antakya dile gelmifltir. Bu etkinlikleeflzamanl› olarak Suriye’de Emperyalist Müdahaleye Hay›rPlatformu kurulmufl, Platform’un düzenledi¤i 1 Eylül Bar›flGünü yürüyüflüne on bine yak›n kifli kat›lm›flt›r.

Page 19: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

cadelesi ile dayan›flman›n de¤il, Türkiyehalklar›n›n AKP iktidar›na ve temsil etti¤iegemen s›n›flara karfl› mücadelesinin de birgere¤idir.

Hesaplar tutmay›ncaTürkiye, Beflar Esad yönetimi karfl›s›nda ik-tidar alternatifi bir muhalefet ve bir ulusla-raras› müdahale gerekçesi oluflturmaya yö-nelik giriflimlerde Katar ve Suudi Arabis-tan’›n finansal deste¤i ile önden inisiyatifalm›fl ancak baflar›s›z olmufltur. Bizzat AKPtaraf›ndan örgütlenen Suriye Ulusal Konse-yi ile Türkiye’de merkezi bir komutaya ka-vuflturulmaya çal›fl›lan Özgür Suriye Ordu-su, de¤il Suriye’yi, Suriye muhalefetini bi-le ne kadar temsil etti¤i tart›flma götürür ör-gütler olarak kalm›fl, bu nedenle de ulusla-raras› destek bulamam›flt›r.

Bu müdahaleler karfl›s›nda Esad yönetimi,devlet ayg›t› ile Sünni Halep ve fiam bur-juvazisini de içeren toplumsal taban›n› ko-ruyabilmifl, muhalefetin yabanc› müdahaleyekarfl› unsurlar› silahl› hareketle aralar›namesafe koymufl, bölgesel olarak ‹ran, Lüb-nan Hizbullah’› ve k›smen Irak; uluslarara-s› alanda da Rusya, Çin ve k›smen Hindis-tan Esad yönetimine destek ç›km›fl, bu den-ge do¤rudan d›fl müdahale önünde ciddi birengel oluflturmufltur. Yaklaflan ABD seçim-leri ve ekonomik krizin ortas›nda do¤rudanbir müdahalenin maliyetini üstlenmeye gö-nüllü bir devletin ç›kmamas› da d›fl müda-hale seçene¤ini gündem d›fl›na ç›karm›flt›r.Öyle ki bir y›l önce ABD D›fliflleri Baka-n› Hillary Clinton, “Türkiye Suriye konu-sunda inisiyatif almal›” derken 30 A¤us-tos’ta Birleflmifl Milletler’e giderek Suri-ye’de tampon bölge oluflturma ça¤r›s› yapanDavuto¤lu, ABD temsilcisinin dahi gelme-di¤i bofl salona seslenip dönmüfltür.

TSK’ya ait bir uça¤›n düflürülmesi ve Ak-çakale’de top at›fl› sonucu 5 sivilin öldürül-mesi karfl›s›nda, NATO herhangi bir müda-halede bulunmay› reddetmifltir.

Haliyle uluslararas› müdahaleye gerekçeoluflturacak bir mülteci krizi oluflturma pla-n› da ifle yaramam›flt›r. Daha çat›flmalarbafllamadan haz›rlanan ve Suriyelilerin ade-

ta davetiye ile ça¤r›ld›¤› kamplar, gün ge-lip çat›flmalar fliddetlenince dolup taflm›fl,AKP say›lar› yüz bini aflan mültecilerin yolaçt›¤› toplumsal ve ekonomik maliyetle baflbafla kalm›flt›r. ‹lk baflta 50 bin mülteci s›-n›r›n›n afl›lmas›n› Suriye’ye tampon bölgekurmak üzere müdahale gerekçesi ilan edenAKP, say› 50 bine yaklafl›nca s›n›r› 100 bi-ne çekmifl, 100 bine yaklafl›nca da sesinikesmifltir. Antakya’da, Kilis’te, Urfa’da kenthalk› ile gerilimlere de yol açan mültecile-rin ekonomik maliyeti resmi aç›klamalaragöre, Ekim 2012 itibariyle 300-400 milyondolar civar›ndad›r. Bu, savafl›n 14 ülkeyeihracat köprüsü olan lojistik sektörüyleAntakya ekonomisini felç etmesinin zincir-leme maliyetinin yan›nda ihmal edilebilirbir miktard›r.

AKP’nin planlar› tutmay›nca Türkiye, Esadyönetimi ile birlikte Lübnan direniflinin,‹ran’›n, Rusya’n›n ve Irak hükümetinin, ya-ni ayn› zamanda enerji ve güvenlik aç›s›n-dan dostlu¤una muhtaç oldu¤u komflular›n›ndüflmanl›¤›n› kazanm›flt›r.

Suriye Kürtlerinin özyönetimler kurarak Su-riye-Türkiye s›n›r›ndaki topraklar›n önemlibölümünü kontrol alt›na almas› ile Irak’tanSuriye’ye, Kürdistan Türkiye’nin en uzuns›n›r komflusu haline gelmifl, Türkiye’ninummad›¤› türden bir “tampon bölge” olufl-mufltur.

Emperyalistlerin savafl konusundaki isteksiz-li¤ine karfl›n, vaktiyle ABD taraf›ndan tefl-vik edilen ancak flimdilerde daha s›k› dene-tim alt›na al›nmaya çal›fl›lan AKP art›kEsad’la köprüleri atm›fl, Suriye’deki iç ça-t›flmaya angaje olmufl ve bu süreçte SuriyeKürdistan› (Bat› Kürdistan ya da Rojava)gibi yeni bir “düflman” yaratm›flt›r. Yani ge-ri dönülmez biçimde savafl›n içindedir vebu savafl› ÖSO, El Kaide-El Nusra ve fark-l› adlar alt›nda faaliyet yürüten “cihatç›”lar-dan oluflan alttafleronlar› arac›l›¤›yla sürdür-mektedir. ÖSO’ya ba¤l› gruplar›n ekim ay›sonunda Halep’te ve Rojava’da Kürt grup-lar› hedef almas› AKP-ÖSO aras›nda bir“tafleron-alttafleron” iliflkisi bulundu¤unudo¤rulamaktad›r.

S›n›r boyunda giderek t›rmanan gerilim, bir

19

GÜNDEM

Page 20: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

savafl bahanesi yaratma çabas›ndan çok, zaten yürütül-mekte olan savafl›n sonuçlar›d›r. 4 Ekim’de Meclis’tengeçen tezkere ve karfl›l›kl› top at›fllar›, savafl› t›rman-d›rma iddias›ndaki bir hükümetin güç gösterisinden çoksavafla batm›fl bir hükümetin ç›rp›n›fl›d›r. Bu ç›rp›n›flTürkiye’yi bata¤a daha da fazla çekme tehlikesini içer-mektedir.

Toplumsal hoflnutsuzluk Kamuoyu yoklamalar›na göre halk›n yüzde 60-70’i sa-vafla karfl›d›r. Can ve mal güvenli¤inin tehlikeye düfl-mesi, ekonominin bozulmas›, mezhep geriliminin t›r-manmas›, Kürt düflmanl›¤›n›n harekete geçmesi, iktidarbask›s›n›n fliddetlenmesi toplumsal hoflnutsuzlu¤un te-mel kaynaklar›d›r.

S›n›r illerinde silahl› gruplardan ve cihatç›lardan ayr›fl-t›r›lmam›fl mültecilerin kent halk› ile yaflad›¤› gerilim-ler t›rmanmaktad›r. Bu durum yaln›zca Antakya’da de-¤il Kilis ve Urfa’da da geçerlidir. Silahl› muhalif grup-lar›n Türkiye-Suriye s›n›r›n› sürekli ihlal ederek Suriyeordusunu k›flk›rt›p çat›flmay› Türkiye’ye çekmesi, sa¤-l›k gibi kamusal hizmetlerden öncelikli olarak yararlan-mas›, yerli halk ile kimi zaman kavgaya varan tart›fl-malara girmesi, mülteci kamplar›nda güvenlik güçleriniyaralay›p Türk bayra¤›n› indirecek kadar serbestlik için-de hareket etmelerine izin verilmesi Alevisinden milli-yetçi muhafazakâr›na genifl bir kesimde rahats›zl›k ya-ratmakta, bu durum ayn› zamanda gerici-floven tepkile-ri de tetikleyebilmektedir. Ancak Akçakale örne¤indegörüldü¤ü gibi, Suriye taraf›ndan gelen bir bomba 5sivilin can›n› ald›¤›nda soka¤a dökülen ilçe halk› Su-

riye’yi de¤il mülki amirlikleri hedef alm›fl, ertesi günziyarete giden bakan, komutan ve milletvekilleri deprotestolarla karfl›lanm›flt›r.

S›n›r ekonomisi durma noktas›na gelmifltir. Türkiye’ninen büyük ikinci kara tafl›mac›l›¤› filosuna sahipAntakya, t›r mezarl›¤›na dönmüfl durumdad›r. Bu basit-çe lojistik sektörünü de¤il, o t›rlar›n tafl›d›¤› mallar›üretenleri/ihraç edenleri de etkilemektedir. S›n›r ekono-misi durdu¤u gibi mültecilerin giderleri ve muhaliflereverilen destek de bir ekonomik yük oluflturmaktad›r.Bütçe dengelerinin sars›lmas› gerekçesi ile temel hiz-metlere fahifl zamlar yapan hükümetin, büyük art›fl gös-teren giderlerinden biri de Suriye krizinden ba¤›ms›zdüflünülemeyecek savunma ve güvenlik (ve örtülü öde-nek) harcamalar›d›r.

AKP Suriye savafl›n› kendi taban›na hakl› gösterebil-mek için Alevi düflman› bir dile sar›lmakta, buna Ale-vilere dönük gerici sald›r›lar efllik etmektedir. Alevileraç›s›ndan, hükümetin Suriye politikas›, ayn› zamandakendilerini hedef alan bir politika olarak görülmektedir.

Halk› Suriye politikas›na ikna etmekte zorluk çekenAKP, Kürt düflmanl›¤›n› da bir koz olarak kullanmakistemektedir. Bat› Kürdistan’daki özyönetim ve özerk-leflme sürecinin bir müdahale gerekçesi olarak belirtil-mesi, milliyetçi duyarl›l›klar› savafla ikna etmek içinkullan›l›rken, Kürtler aras›nda bir hoflnutsuzluk yarat-maktad›r. Aleviler gibi Kürtler de hükümetin Suriyepolitikas›n›, kendilerini hedef alan bir sald›r› olarakgörmektedir. Ancak bu durum, sald›r›n›n hedefindeki-leri kendili¤inden bir araya getirememekte, parçal›l›k

20

Akçakale’de Suriye taraf›ndangelen bir bomba 5 sivilin can›n›ald›¤›nda soka¤a dökülen ilçehalk› Suriye’yi de¤il mülki amirlikleri hedef alm›fl, ertesi günziyarete giden bakan, komutan vemilletvekilleri protestodan nasibini alm›flt›r.

Page 21: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

ise iktidar›n ifline gelmektedir. Bu da birleflik birmücadele perspektifinin önemini ortaya koymaktad›r.

Hoflnutsuzluktan muhalefete Halk aras›nda büyüyen hoflnutsuzluk; iktidar bask›s›,korku, medya manipülasyonu ve mezhepçi-milliyetçirefleksler nedeniyle kendili¤inden harekete geçmemek-tedir. Bu hoflnutsuzlu¤u ilerici bir muhalefete çevirmekiçin ciddi bir inisiyatifin ortaya ç›kmas› gerekmektedir.

Bu konuda birinci örnek Antakya’daki durumdur. Ay-lar boyunca kentteki rahats›zl›k bir flehir efsanesi gibiflüpheyle yaklafl›lan bir durum olarak kalm›flt›r. Ancak25-26 A¤ustos tarihlerinde Yeflilp›nar Belediyesi, pekçok ayd›n, sanatç›, milletvekili ve demokratik kitle ör-gütünün kat›l›m›yla “Bar›fla Ç›¤l›k” ad› alt›nda bir et-kinlik düzenleyince, o zamana kadar hayret verici birsuskunluk içinde bekleyen Antakya dile gelmifltir. ‹kigün boyunca kötümser tahminle 4-5 bin kiflinin kat›l-d›¤› forumlar sayesinde, o güne kadar flehir efsanesimuamelesi gören sorunlar ülke gündemine girmifl,AKP’nin ulusal ve uluslararas› hukuku da ihlal ederekülkeyi nas›l bir belaya sürükledi¤i gözler önüne seril-mifltir. Bu etkinlikle efl zamanl› olarak kentteki kitleörgütlerinin kat›l›m›yla Suriye’de Emperyalist Müdaha-leye Hay›r Platformu kurulmufl, platformun düzenledi-¤i 1 Eylül Bar›fl Günü yürüyüflüne on bine yak›n ki-fli kat›lm›flt›r.

Bu durum AKP’de rahats›zl›k yaratm›fl, halk›n tepkisi-ni hafifletecek k›smi geri ad›mlar atan iktidar bir yan-dan da kentte eylemleri yasaklayarak fiili ola¤anüstü

hal ilan etmifltir. Ne var ki bu da tepkileri bast›rama-m›fl, 16 Eylül’de ‹flçi Partisi’nin mitinginin yasaklan-mas›n›n protesto edilmesi s›ras›nda ç›kan olaylar bir an-da bütün kenti saran ve mahallelere yay›lan çat›flmala-ra dönüflmüfltür. Antakya, tarihinin say›l› militan ve kit-lesel çat›flmalar›ndan birini sergileyerek polisi geri ad›matmak zorunda b›rakm›flt›r.

‹kinci örnek savafl tezkeresinin kabul edilmesi karfl›s›n-da düzenlenen refleks eylemlerdir. Muhalefetin parçal›gündemine ra¤men k›sa sürede örgütlenen eylemlerde,Halkevleri, ÖDP, TKP, HDK dörtlüsünün inisiyatif ala-rak yapt›¤› ça¤r›lar muhalefetin geri kalan›n› da yanyana getirmeyi baflarm›fl ve militan kitlesel eylemlergerçeklefltirilmifltir. 4 Ekim gününde ‹stanbul, Ankara,‹zmir, Bursa, Mersin, Antalya ve Çanakkale’de; ertesigün Trabzon, Sivas, Samsun ve Adana’da düzenleneneylemler umut verici bir tablo a盤a ç›karm›flt›r. Bura-da hem savafl konusunun toplumsal muhalefetin parça-l› gündemlerinin ortak keseni haline gelmesi, hem deça¤r›c› inisiyatifin bu haliyle toplumsal muhalefetin ge-neline hitap edebilme yetene¤inin rolü vard›r.

2003’te yapt›k, peki flimdi? Türkiye toplumsal muhalefeti Kas›m 2002’deki militansokak eylemlerinden bafllayarak, Meclis’in Irak savafl›-na ABD ile birlikte kat›lma teklifini görüfltü¤ü 1 Mart2003’te düzenlenen dev mitinge kadar t›rmanan bir sa-vafl karfl›t› muhalefet süreci ile iktidar ve Meclis üze-rinde ciddi bir bas›nç oluflturdu. Bu bas›nç, AKP’ninbüyük u¤rafl vermesine ra¤men tezkereyi k›l pay› birfarkla geçirememesinde etkili oldu.

21

Bat› Kürdistan’daki özyönetim veözerkleflme sürecinin bir müdahalegerekçesi olarak belirtilmesi, milliyetçi duyarl›l›klar› savafla ikna etmekiçin kullan›l›rken, Kürtler aras›nda birhoflnutsuzluk yaratmaktad›r.

Page 22: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

Daha sonra sol içinde o dönem fazlas›yla güçlü olanliberal e¤ilim sayesinde hareket bölünmüfl, AKP’nin 1Mart fiyaskosu basitçe bir iktidar oyununa indirgenmifl,hatta zaman zaman içerdeki ve Ortado¤u’daki AKPmuhiplerince “AKP’nin 1 Mart’taki onurlu ve savaflkarfl›t› duruflu” fleklinde safsatalar ortaya at›lm›fl olsa da

1 Mart genel olarak Türkiye toplumsal mu-halefetinin, özel olarak da sosyalist hareketinbaflar›s›yd›. Bu hakk› CIA’n›n eski Ortado¤uMasas› fiefi Graham Fuller bile teslim ede-rek; Türkiyeli sosyalistlerin cürmü küçük an-cak sesi fazla ç›kan ve toplumun di¤er ke-simlerini de etkileyebilen antiemperyalist birgüç oldu¤unu yazd›.

Aradan neredeyse 10 y›l geçtikten sonra ikidönemi k›yaslad›¤›m›zda bugün çok dahaavantajl› bir konumda oldu¤umuzu görüyo-ruz. Egemen s›n›flar o gün de Kürt mese-lesinden dolay› kimi çeliflkiler yafl›yor, ba-z› kesimler savafla girme konusundaçekimser davran›yordu. Ancak egemens›n›flar aras› çeliflkilere karfl›n Irak ulusla-raras› ve bölgesel anlamda yaln›zlaflt›r›lm›fl,iflgal edilmesi kaç›n›lmaz bir kurband›.Ciddi bir iç, bölgesel ve uluslararas› des-te¤e sahip Suriye konusunda ise böyle bir

netlik yok. Öte yandan, AKP yaln›z b›rak›lma pa-has›na ve geri dönemeyece¤i bir flekilde Suriye ile sa-vafla giriflmifl durumda ve flu anda tezkere gibi her “ile-ri” ad›m›, asl›nda hesap etmeden girdi¤i bir batakta ç›r-p›nmas›n›n eseri olarak bata¤a daha fazla saplanmas›n-dan ibaret. Yani karfl›m›zda nesnel olarak daha zay›fve k›r›lgan bir iktidar var.

Irak savafl› her ne kadar Kürt meselesi gibi iç sorun-lar› ilgilendirse de, ABD’nin Irak’a müdahalesi Türki-ye halklar› aç›s›ndan büyük ölçüde d›fla dönük bir mü-dahaleydi. ‹tiraz “ABD askeri olmaya” ve topraklar›m›-z›n savafl için kulland›r›lmas›nayd›. Hatta Kürt hareke-ti ABD’nin Irak’a müdahalesini, Kürtlerin hareket ka-pasitesini art›raca¤› ve TC’nin hareket kapasitesini s›-n›rland›raca¤› gerekçesiyle, kendisi aç›s›ndan olumlusonuçlar› da bulunan bir durum olarak de¤erlendiri-yordu. Bu da Kürtlerle savafl karfl›t› hareket aras›n-da bir mesafe oluflmas›na yol açm›flt›. Bugün Su-riye’de ise AKP bu savafl› daha çok Aleviler veKürtler baflta olmak üzere Türkiye halklar›n› he-def alarak yürütmektedir. Yani Türkiye halklar›-n›n nefsi müdafaas› savafl karfl›tl›¤› ile çak›fl-maktad›r. Kürt hareketi de, Irak iflgali öncesin-deki tutumunun aksine, Türkiye’nin Suriye’ye

22

GÜNDEM

HDK savafl karfl›t› mücadelenin do¤al müttefikiolmakla birlikte, daha genifl ortak mücadelezeminlerine nas›l kat›laca¤› sorusuna henüzyan›t üretememesi ve Kürt hareketinin özel gün-demleri nedeniyle kimi zorluklar yaflamaktad›r

Page 23: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

yönelik müdahalecili¤inin as›l olarak PYD’nin etkisiz-lefltirilmesi amacn› tafl›d›¤›n› savunarak askeri müdahalekarfl›t› bir tutum benimsemektedir. BDP Efl Genel Bafl-kan› Gültan K›flanak’›n, Suriye’ye bir müdahale olursaoradaki Kürtleri korumak için tanklar›n önüne ç›kacak-lar› fleklindeki aç›klamas› iki süreç aras›ndaki de¤iflimiortaya koymaktad›r.

Bir baflka avantaj, 2003’te savafl karfl›t› hareketin etki-sizlefltirilmesine ve bölünmesine yol açan liberal e¤ili-min etkili bir inisiyatif alamayacak flekilde zay›flama-s›d›r. Diktatörlü¤ünden çok Alevili¤inden dolay› Esad’akarfl› ç›k›p NATO’yu “Müslüman bir ülkeye” müdaha-leye ça¤›ran, Hillary Clinton ile el ele verip Sabra fia-tila katliamc›s› Falanjistlere alk›fl tutan “‹slamc›lar sa¤olsun”; o zamanlarda hareketin bölünmesine vesile olan“‹slamc›larla ittifak” tart›flmas›n›n da art›k bir hükmüyok.

Kimi dezavantajlar da var. D‹SK, TMMOB, KESK,TTB gibi o dönemde hareketin inisiyatif merkezi olanörgütler flimdi öne ç›kmaktan çekiniyor. Ancak yukar›-da belirtildi¤i gibi, toplumsal muhalefetin geneline hi-tap eden yeni potansiyel inisiyatif merkezleri beliriyorve bunlar muhalefetin çekingen ö¤elerini de hareketegeçirebiliyor.

AKP’nin son dönem politikalar› savafl›n bas›nc› alt›ndaflekilleniyor. Hükümetin Kürt sorununa ve Alevilere yak-lafl›m›ndan, ekonomi politikalar›na kadar bütün alanlardasavafl›n belirleyicili¤i kendisini hissettiriyor. 2013 bütçeplanlamas›n›n, 2013 asgari ücret miktar›n›n belirlenmesi-

nin, yeni zam ve kesintilerinde savafl›n ba-s›nc› alt›ndagerçekleflece-¤i ortadad›r.

Dolay›s›yla Kürtleri, Alevileri, iflçileri ve di¤er hakmücadelesi öznelerini emperyalist savafla, savafl hükü-metine, savafl zamlar›na, savafl bütçesine, savafl ekono-misine ve nihayet savafl rejimine karfl› ortak bireksende (cephede) bir araya getirme olana¤› bulunmak-tad›r. Böylesi bir birlikteli¤in anti-emperyalist, anti-kap-italist ve anti-faflist bir temelde örgütlenmesi ulusalc›,liberal vb. unsurlardan ar›nmak ve mücadelenin devrim-ci içeri¤ini a盤a ç›karmak aç›s›ndan kritik önemtafl›yacakt›r.

Geriye bunun pratik hatt›n› ve araçlar›n› üretmekkal›yor...

Dipnotlar:11 20 A¤ustos 2012’de Antep’te Karfl›yaka Polis Merkezi önünde bomba yüklü bir

arac›n patlamas› sonucu 9 kifli öldü, 69 kifli yaraland›. Patlaman›n ard›ndanfaflist güruhlar BDP il ve ilçe binalar›na yürüyerek kundaklama giriflimlerindebulundu. AKP hükümeti bu sald›r›y› Esad rejimi ba¤lant›l› bir PKK sald›r›s› olarakyorumlad›. Ancak PKK bu sald›r›y› kendilerinin düzenlemedi¤ini aç›klad›. Buolaydan iki hafta sonra, 5 Eylül 2012’de ise Afyon’da Kara Kuvvetleri LojistikKomutanl›¤›’na ba¤l› cephanelik patlad› ve 25 asker öldü. Hükümet ve TSKkamuoyunu tatmin edecek bir aç›klama yapmad›. Ne var ki, arka plan› bilin-meyen bu sald›r›lara iliflkin çok say›da akla yatk›n senaryo uydurmakmümkündü. Çünkü AKP’nin iç ve d›fl siyaseti, ülke içinde ve komflu ülkelerdepek çok politik gücü düflmanlaflt›rm›fl ve Türkiye’yi toplumsal olarak k›r›lgan birçat›flma alan› haline getirmiflti.

23

GÜNDEM

AKP Suriye savafl›n› hakl› gösterebilmek için Alevidüflman› bir dile sar›lmakta, buna Alevilere yönelikgerici sald›r›lar efllik etmektedir. Aleviler aç›s›ndan,hükümetin Suriye politikas›, ayn› zamanda kendileri-ni hedef alan bir politika olarak görülmektedir.

Page 24: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

GÜNDEM

AKP, Suriye politikas›n›n bütününde oldu¤u gibi SuriyeKürdistan›’na iliflkin siyasetinde de emperyalizmin veiflbirlikçilerinin tasar›mlar›ndan ba¤›ms›z olarak var olangerçekli¤i hiçe saym›flt›: Beklenenden çok daha dirençliç›kan bir rejim, içlerinde Türkiye aç›s›ndan en önemlisiPYD olan ba¤›ms›z muhalif unsurlar...

Suriye’de bir oyunbozan: Bat› Kürdistan

Suriye’de bir oyunbozan: Bat› Kürdistan

Page 25: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

Temmuz’da fiam'da Ulusal GüvenlikKurulu binas›n› hedef alan bombal›sald›r›n›n Suriye’deki iç savafl›n seyri-ni de¤ifltirecek ölçekte sars›c› bir etki-si olmufltu. AKP’nin de dahil oldu¤u

Esad karfl›t› cephe umutlanm›flt›. Ne var ki, AKP’ninumdu¤u ile buldu¤u aras›nda derin bir uçurum vard›.Esad rejiminin sonu gelmedi ama 19 Temmuz’daSuriye Kürtleri özyönetimlerini kurma karar› ald›.

Oysa, AKP’nin Suriye krizine aktif müdahale siyase-tinin gerekçelerinden biri de Bat› Kürdistan’da meydanagelebilecek bir özerkleflme ya da ba¤›ms›zlaflmagiriflimini engellemekti. Üstelik Bat› Kürdistan’dakiözyönetimler ata¤› PKK’nin bütün bölgeye yönelikolarak gelifltirdi¤i KCK sistemi11 içinde yer alanDemokratik Birlik Partisi (PYD) ve ona ba¤l› HalkSavunma Birlikleri’nden (YPG) gelmiflti.

AKP’nin Bat› Kürdistan politikas›AKP, Suriye’nin istikrars›zlaflmas›yla Kürtlerin, Irak’taoldu¤u gibi atak yapabilece¤inin fark›ndayd›. PYD li-derli¤indeki olas› bir özerkleflme giriflimi, AKP’ninkrizli Kürt siyasetini daha da ölümcüllefltirecekti. Üste-lik Türkiye-Suriye s›n›r›nca uzanan Bat› Kürdistan,Suriye’nin tek do¤algaz ve petrol bölgesiydi.22

AKP’nin Suriye’ye iliflkin hesaplar›, Libya’daki gibih›zl› bir geçifl sürecinin yaflanaca¤›, inisiyatifin AKPhimayesinde oluflturulan Suriye Ulusal Konseyi’ne(SUK) verilece¤i ve Kürtlerin taleplerinin bask› alt›naal›n›p devletin Müslüman Kardefller’in eline geçece¤iüzerine kuruluydu. Ancak bu hesaplar›n hiçbiri tutmad›.

Bat› Kürdistan’da özyönetimlerin kurulmas›, SUK’ungiderek etkisizleflip nihayet ABD taraf›ndan üzerinin

çizilmesi ve do¤rudan askeri müdahalenin görünür gele-cekte imkan dahilinden ç›kmas›; Barzani arac›l›¤›ylasiyasal müdahale ve iflbirlikçi muhalifler yoluyla askerimüdahale seçeneklerini öne ç›kard›.

16 Kürt örgütü, Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY)Baflkan› Mesut Barzani taraf›ndan Ekim 2011’de biraraya getirilerek, Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS)oluflturulmufltu. Barzani, PYD’nin de Konsey içinde yeralmas›nda ›srar ederek, Türkiye’nin ve ABD’ninbask›s›yla Kürtleri tek bir çat› alt›nda toplamak veSUK içinde tutmak için özel bir gayret sarf ediyordu.

Kürtlerin talepleri AKP’nin bask›s›yla SUK taraf›ndansürekli reddedilmekle birlikte AKP, Kürtler’in ENKSarac›l›¤› ile birlik halinde SUK’a kat›lmas›n› daengellemeye çal›flt›. Kürtler’in SUK’a tek tek partilerolarak kat›lmas› dayat›lm›flt›. K›sacas› AKP, Barzani’yeörgütletti¤i ENKS’in varl›¤›ndan da rahats›z olmufltu.

Suriye muhalefetinin 4 Temmuz Kahire toplant›s›nda,hem Türkiye’nin bask›s› hem Arap gericili¤inin etkisiy-le Kürtlerin bir halk olarak hak ve talepleri kesin birdille reddedildi. Bu durum ENKS’nin izledi¤i poli-tikan›n iflas›yd›. ENKS’nin dolduramad›¤› bofllu¤a,askeri gücüyle ve atakl›¤›yla PYD yerleflti.

Suriye krizi ve PYD-YPGMart 2011’de bafllayan isyana kadar PYD yeralt›ndaörgütlenen, lideri kaçak durumda olan, binlerce üyesicezaevinde bulunan bir örgüttü. Abdullah Öcalan’›n vePKK kamplar›n›n bu ülkede uzun süren varl›¤›, SuriyeKürtleri için PKK’yi önemli bir güç haline getirmiflti.Sonras›nda Suriye Kürtlerinden çok say›da gerillan›nPKK saflar›nda savaflmas›, Bat› Kürdistan’da PYD’ninderinli¤ini art›rd›. 2003 y›l›nda kurulan PYD, gelenek-

GÜNDEM

18

Page 26: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

sel Kürt hareketinin etkisizli¤i ve PKK’nin Suriye’deatt›¤› temel üzerine örgütlendi.

Öcalan, tecrit uygulamas› bafllamadan önceki sonavukat görüflmelerinde Suriyeli Kürtlere (PYD), hangitaraf Kürt halk›n›n taleplerine olumlu yan›t veriyorsaonunla iliflki kurmalar›n›, aksi takdirde ba¤›ms›z politi-ka izlemelerini önermiflti. PYD de bafl›ndan itibarenemperyalistlerin ve Türkiye’nin güdümündeki SUK’amesafeli durdu. Bu tutum, Kürtler içinde destek buldu.SUK’un Kürtlerin taleplerini kabul etmemesi PYD’yihakl› ç›karm›flt›. PYD, ENKS ile diyalo¤u koparmad›ancak Suriye muhalefeti ile iliflkisini, çok say›da sole¤ilimli parti ve ba¤›ms›zlardan oluflan UlusalKoordinasyon Kurulu içinde yer alarak sürdürdü.

PYD, ulusal haklar›n› ancak özgücüyle koruyabilece¤ifikrinden hareketle kendi askeri, politik örgütlenmeleri-ni kurmaya yöneldi. PKK saflar›ndaki Suriye kökenliKürt gerillalar› bu konuda eflsiz bir kaynakt›. Çoksay›da gerilla, 2011’de Bat› Kürdistan’a gelerekYPG’nin kurulmas›na önderlik etti. Yine PYD, halk›nözyönetim organlar› olarak Halk Meclisi’ni (MeclisaGel) kurdu ve köylere kadar yaymaya çal›flt›. Bat›Kürdistan Halk Meclisi (MGRK) ülke çap›ndamerkezileflti. PYD’nin de içinde oldu¤u, çat› örgütüDemokratik Toplum Hareketi TEV-DEM oluflturuldu.

AKP güdümündeki SUK, Kürt hak ve taleplerini yoksayarken, Suriye rejiminin flubat sonunda yapt›¤› yenianayasa da Kürtleri hiçbir flekilde kapsam›yordu.Kürtler bir bütün olarak anayasa referandumunu boykotkarar› ald›lar. Bu durum bütün Kürt güçlerinin, rejim-den ve emperyalizmin güdümündeki Suriye muhale-fetinden ba¤›ms›z kalarak birleflmesinin önünü açt›.

9-10 Temmuz’da Kürtlere ait iki büyük oluflum ENKSve PYD-MGRK Erbil’de yap›lan bir toplant›yla güç-lerini birlefltirme karar› ald›. Mesut Barzani’nin arabu-luculu¤uyla yap›lan toplant›da 7 maddelik “ErbilAnlaflmas›” imzaland›. “Yüksek Kürt Konseyi”oluflturulmas›na karar verilen bu anlaflman›n arkaplan›nda, iki örgütün farkl› hedeflerinden gelen reka-betleri ve çat›flma potansiyelleri bulunmaktayd›. YPGaskeri alanda tek söz sahibi olmak istiyordu. As›l sorunburadayd›. Bat› Kürdistan’daki yegane askeri güç olanYPG’nin tekeli k›r›lmadan ENKS bir hiçti.

Nihayet 18 Temmuz’da fiam’da Suriye rejiminin üstdüzey yöneticilerinin ölümüyle sonuçlanan bombal›sald›r› sonras›nda, PYD-YPG, sürpriz bir atakla Kürtkentlerinin yönetimlerini ele geçirmeye bafllad›. Di¤erKürt güçleri bu durumu onaylamak zorunda kald›lar.

Kürtler AKP’nin oyununu bozduPYD’nin özyönetimler kurma ata¤›, AKP’nin Suriyepolitikas›n› da Kürt politikas›n› da birbirine ba¤layarakyeni bir boyuta tafl›d›¤› gibi ENKS’de de huzursuzlukyaratt›. ENKS gücünü halk içerisindeki ba¤lar›ndande¤il, geleneksel Kürt örgütlerinden oluflmas›ndan veas›l olarak Barzani ba¤lant›s›ndan al›yordu. Rekabetçigelenekleri, bölgedeki gerici güçlerle ve emperyalistler-le her tür pragmatik iliflkiye girebilme yetenekleri ileENKS içindeki partiler, Kürtlerin hak ve ç›karlar›n›de¤il de kendi örgüt ç›karlar›n› temsil etmekteydi.

Davuto¤lu, özyönetimlerin kurulmas› üzerineBarzani’yle görüflmek üzere 1 A¤ustos’ta Erbil’egitmiflti. Türkiye’nin bast›rmas›yla Barzani’nin evsahipli¤inde 2 Eylül’de ABD, ‹srail, Almanya, Türkiyeve KBY temsilcilerinin ve ENKS’nin içindeki Kürtpartilerinden baz›lar›n›n temsilcilerinin haz›r oldu¤u birtoplant›n›n gerçekleflti¤i, PYD taraf›ndan a盤a ç›kar›ld›.PYD kendilerine ve Kürt mücadelesine karfl› komplohaz›rland›¤›n› söyleyerek, toplant›y› iffla etti.

Toplat›da flu kararlar al›nm›flt›: “Türkiye, federal birKürdistan kurulmas›na engel olmayacak. PYD’ninaskeri tekelinin k›r›lmas› ve sonras›nda bertaraf edilme-si için Barzani’nin örgütledi¤i güçler Bat› Kürdistan’dakonuflland›r›lacak. PYD-Halk Meclisi’nin etkisizlefltiril-mesi için karalama kampanyalar› yürütülecek. Türkiye,Dêrik, Cindirês ve Kobanê'de 3 askeri havaalan›n›ninfla edilmesi için para yard›m›nda bulunacak.”

ENKS, Barzani ve Türkiye’nin, PYD-YPG’ye karfl›gizli planlar yapmas› üzerine, YPG bir bildiri ileYüksek Kürt Konseyi'nin kararlar›na uymayaca¤›n›aç›klad› ve bundan böyle bölgenin tek meflru savunmagücü oldu¤unu ilan etti. PYD, Yüksek Kürt Konseyiiçinde kalmaya devam edecekti.

26

A¤r› isyan›n›n yenilgisinin ard›ndan, Suriye Kürt hareketiSuriye Kürdistan Demokrat Partisi’nin kurulufluyla (1957)yeniden canland›. Suriye’nin 20 küsur Kürt partisinin kökübudur. PYD ise tamamen farkl› ve yeni bir Kürt hareketidir.

Page 27: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

KCK, Bat› Kürdistan’da kendi hâkimiyetine karfl› olas›giriflimlere iki türlü yan›t verdi. Birincisi PKK’nin“alan hâkimiyeti” ad›n› verdi¤i yeni politikas› ileSuriye Kürtlerine müdahale edilirse neler olabilece¤inigösteren bir çizgi izledi. ‹kincisi, PYD-YPG’nin, azsay›da teçhizat› ve yetersiz askeri birimlerden oluflanaskeri güçlerini üç kentte tugay seviyesindeörgütledi¤ini görüntüleriyle kamuoyuna duyurdu.

Laik, demokratik, sosyal, ba¤›ms›zKürdistan’a karfl› gerici ittifakAKP, Kürtlerin hak ve taleplerinin inkar›na dayal›geleneksel politikas›ndan, Barzani arac›l›¤›yla ikinci birFederal Kürdistan oluflturma politikas›na dönüfl yapmakzorunda kald›. Barzani’nin Türkiye ve emperyalistler-den ald›¤› Federal Kürdistan sözü, PYD’nin demokratiközerklik gibi daha “geri” talepleri karfl›s›nda çeliflki gibigörülebilir. Suriye’de de özerk bir Kürdistan’›noluflumu kaç›n›lmaz hale geldikten sonra, AKPaç›s›ndan sorun bunun nas›l bir Kürdistan olaca¤›d›r.AKP’nin istemedi¤i fley PYD’nin temsil etti¤i laik,demokratik, sosyal ve emperyalizmden ba¤›ms›zKürdistan’d›r. Bunun için de kurtuluflu Barzani’nintemsil etti¤i gerici, feodal, neoliberal ve iflbirlikçi birKürdistan seçene¤ini öne ç›karmakta bulmaktad›r.

AKP’nin politik alandaki bu manevras›na, PYD’yihedef alan askeri müdahale de efllik etmektedir.S›n›rdaki çat›flmalar› gerekçe göstererek askeri angaj-man kurallar›n›n de¤ifltirilmesinin ard›ndan AKP ikti-dar›n›n 3 Ekim’de Akçakale’ye düflen top mermisinibahane ederek ç›kard›¤› 4 Ekim savafl tezkeresi,PYD’nin özyönetimlerine yönelik bir müdahalenin yo-lunu da açmaktad›r. TSK bu sürecin çeflitli safhalar›ndaaç›k gizli müdahalelerde bulunarak yer almaktad›r.33

4 Ekim Tezkeresi, ÖSO’yu kollama amaçl› gizli-aç›k

tampon bölgeler oluflturma projesini de gündeme getir-mifltir. Akçakale’nin karfl›s›ndaki Arap yerleflim yer-lerinin Bat› Kürdistan’›n tam ortas›nda bulundu¤udikkate al›nd›¤›nda PYD-YPG ile ÖSO aras› birçat›flman›n kuvvetle muhtemel oldu¤u görülecektir.BAAS’ç›lar›n Bat› Kürdistan ile Kuzey Kürdistan’› bir-birinden ay›rmak için uygulad›¤› “Arap Kemeri’ni44

flimdi de AKP PYD’ye karfl› kullanmak istemektedir.

Suriye’ye do¤rudan askeri müdahalenin uluslararas›meflruiyetini sa¤laman›n zorlu¤u nedeniyle, AKP alt-tafleronlar› arac›l›¤›yla PYD’nin hakimiyetini k›rmayadönük müdahalelerde bulunmaktad›r. ENKS’ninoluflturaca¤› askeri örgütlenmeler, ÖSO ve irili ufakl›cihatç› gruplar AKP kontrolündeki operasyonlarda alt-tafleronluk yapmaya adayd›r. Nitekim, Ekim ay› içindeHalep’te ve Afrin’de PYD kontrolündeki bölgelerekanl› sald›r›lar düzenlenmifl, bu sald›r›larda ‹slamc›Kürt örgütlerin ve ÖSO’nun ad› geçmifltir.

Bir ‘iç mesele’ olarak Bat› KürdistanBat› Kürdistan’da yaflananlar, AKP’nin Suriye ve Kürtpolitikas›n› do¤rudan ve y›k›c› bir biçimde etkileyerek,yaln›zca Kürt hareketinin de¤il Arab›, Türkü, Kürdü,Alevisi, Sünnisiyle bütün Türkiye halklar›n›n ve bütüntoplumsal muhalefetin bir gündemi oldu¤unu ortayakoymufltur. Halklar›n hak ve özgürlük taleplerininmezhepsel, etnik çat›flmalara bo¤ulmak istendi¤iOrtado¤u cehenneminde laik, demokratik, sosyal veemperyalizmden ba¤›ms›z bir seçenek oluflturabilenPYD-YPG; yaln›zca bu yönüyle bile desteklenmeyi haketmektedir. Öte yandan AKP’nin Türkiye halklar›n›etnik mezhepsel gerilimler ekseninde bölerek savafl vetalan politikalar›na raz› etmeye yöneldi¤i koflullarda;Bat› Kürdistan’daki özgürlük mücadelesiyle gösterilecekbir dayan›flma, AKP karfl›t› ilerici toplumsal muhalefetgüçlerinin tamam› aç›s›ndan da bir zorunluluktur.

Dipnot:11.. PKK liderli¤i, Irak iflgali sonras› Kürdistan’›n bütününde yeni bir sürece girildi¤ini

görmüfltü. Güney Kürdistan’da etkinli¤i zay›f olan PKK, Kürdistan’›n di¤erparçalar›nda ana güç haline gelmeyi hedefledi. PYD, 2003’te Irak ‹flgalis›ralar›nda Suriye’de kuruldu. Eflzamanl› olarak PJAK da ‹ran’da kuruldu. PÇDKyine efl zamanl› olarak Irak’ta kuruldu. Bugün üç parti de PKK ile birlikte KCK sis-teminin parças›d›r. PYD ve PJAK h›zla geliflerek baflat güçler haline geldiler.Suriye krizi bafllayana kadar, Suriye rejiminin tehlike kategorisinde PYD birincis›radayd›. Sadece Türkiye öyle istedi¤i için de¤il, Suriye kendisi için de tehditteflkil etti¤ini düflündü¤ü PKK ve PYD faaliyetlerine göz açt›rmad›. Binlerce PYDüyesi tutukland›, PKK üyesi Türkiye’ye teslim edildi.

22.. Baas rejimi taraf›ndan ismi El Malikiye olarak de¤ifltirilen Dêrika Hemko’da çoksay›da baraj›n yan›nda do¤algaz ve petrol rezervleri bulunuyor.

33.. 2 Ekim’de Dirbesiye’de devriye gezen YPG üyelerine s›n›r hatt›nda konufllu Türkaskerlerinin atefl açt›. 1 YPG üyesi öldü, biri a¤›r olmak üzere 2’si yaraland›.

44.. Arap Kemeri politikas›: Suriye’de BAAS rejimi Türkiye Kürdistan› ile SuriyeKürdistan›n› birbirinden ay›rmay› hedefleyen bir politika izledi. Türkiye s›n›r›boyunca Kürtler yerleflim yerlerinden sürüldü ve mallar›na, topraklar›na el konul-du. Yerlerine Arap milliyetçisi afliretler yerlefltirildi.

27

Page 28: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

28

EKONOM‹

Zafer Ça¤layan ile Ali Babacan aras›ndaki “gaz-fren” tart›flmas›, farkl›ekonomi politikas› seçenekleri üzerindeki bir anlaflmazl›¤›n ötesinde,yenisömürge kapitalizminin derinleflen krizinin yans›mas›d›r

fiimdi eme¤in flark›s›n›söyleme zaman› fiimdi eme¤in flark›s›n›söyleme zaman›

Finans kapitalin partisi sona ererken…Finans kapitalin partisi sona ererken…

Mert Kazanc›

Page 29: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

üzik durdu¤unda her fley bitmifl ola-cak. Ancak müzik çald›kça dans et-mek zorundas›n›zd›r ve biz haladans ediyoruz.” Önemli finans tekel-lerinden Citigroup’un bafl›ndaki kifli

Chuck Prince’›n müzik diye bahsetti¤i fley para (liki-dite)… 2008 krizinden sonra bir türlü toparlanamayandünya kapitalizmi, emperyalist merkezlerin finans piya-salar›n› sürekli olarak paraya bo¤mas›yla ayakta duru-yor. Yani flimdilik dans ediyorlar ama solunum cihaz›ve serum takviyesiyle…

Citigroup CEO’su vaziyeti bu kadar aç›kça ifade eder-ken Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an AKP kongresin-de ekonomi baflar›lar›n› övüyor, Türkiye’nin IMF’yeolan borçlar›n›n kendi iktidar› döneminde 22 milyar do-lardan 3 milyar dolara indi¤ini, yak›nda IMF’ye borçvereceklerini anlat›yordu. Baflbakan’a göre Türkiye eko-nomisi için müzik durdu¤unda her fley bitmeyecekti…Oysa tam da Erdo¤an bu konuflmay› yaparken Türki-ye toplam 323 milyar dolar d›fl borç ile tarihi rekoru-nu k›rmaktayd›. AKP iktidar› döneminde devletin borç-

lar› 86 milyar dolardan 111 milyar dolara yükselmiflti.Hem de 10 y›lda yap›lan onca özellefltirmenin borçlan-ma gere¤ini azaltmas› beklenirken! (AKP 35 milyardolar özellefltirme geliriyle, toplam özellefltirme gelir-lerinin %80’inden fazlas›n› elde etti) Borç yükünün bü-yük bölümü ise art›k özel sektörün omuzlar›ndayd›.Özel sektör borcu AKP döneminde 43 milyar dolardan213 milyar dolara ç›km›flt›. Bunun gerekçelerine yaz›-n›n ilerleyen bölümlerinde de¤inilecek; flimdi Erdo-¤an’›n neye güvendi¤ine dönelim.

AKP iktidar› döneminde 2008-2009 dönemi d›fl›ndamüzik hiç durmad›. Bu y›l d›fl kredi musluklar› kuru-du-kuruyor denirken Suudi Arabistan’dan gelen 10 mil-yar dolarl›k “hibe” hükümete soluk ald›rd›; Körfez ser-mayesine “helal faiz” vaat eden sukuk (‹slami finans-man bonosu) arz› ile 1.5 milyar dolar daha topland›;böylelikle durum 1-2 ay daha idare edildi. Ortado-¤u’daki tafleronluk hizmetleri karfl›l›¤›nda Körfez ser-mayesinden sa¤lanan s›n›rl› katk›larla bu çark›n dön-meyece¤ini bilen hükümet, gözünü iki merkeze dikmifldurumda. Bunlardan biri AB Merkez Bankas› (ECB).

29

EKONOM‹

M“

Page 30: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

ECB emek düflman› kemer s›kma politikalar› uygula-yan AB üyesi devletlerden “ödül” olarak tahvil al›p pi-yasalara para sürmeye haz›rlan›yor ve bu paran›n k›savadede yüksek faiz geliri elde etmek isteyen Avrupafinans tekelleri eliyle Türkiye’ye de u¤ramas› umut edi-liyor. AKP’nin gözünü dikti¤i bir di¤er merkez iseABD. ABD Merkez Bankas› (FED) üçüncü doz para-sal geniflleme hamlesine gidecek ve bu dozun bir bö-lümünün de finans kapitalin avlanma alan› olarak Tür-kiye’ye s›zmas› bekleniyor.

Finans kapitalin yüksek faiz safarilerine ç›kaca¤› umu-du, yenisömürge kapitalizminin neoliberal iktidar›n›n“ekme¤i”. Zira d›fl kredi musluklar›n›n k›s›ld›¤› 2009’dayaflanan %4,7 küçülme, Türkiye ekonomisinin kaderi-nin büyük oranda yüksek finans oligarflisine ba¤l› ol-du¤unu aç›kça ortaya koydu. Nitekim sonraki “topar-lanma”n›n da kayna¤› ayn› adres idi. FED’in kriz sü-recinde ald›¤› parasal geniflleme kararlar›, Türkiye’nind›fl borç ve cari a盤›n finansman› sorununu idare et-mesini sa¤lad›. AB’de “borç krizi”nin derinleflmesiyleendiflelerin yükseldi¤i bir dönemde bu kez de imdadaECB yetiflti. ECB’nin 2011 sonras›nda bankalara enjek-te etti¤i krediler, “yükselen piyasalar” denilen ülkelereve Türkiye’ye de s›zd› ve rahatlat›c› etkisi oldu.2012’nin ilk alt› ay›nda Türkiye’ye d›fl kaynak giriflle-ri bir önceki y›la göre neredeyse üçte bir oran›ndaazalsa da ve bunun ekonomide ciddi daralt›c› etkileriolsa da, ABD’nin ard›ndan Avrupa’da uygulanmayabafllanan parasal geniflleme politikas› büyük bir çöküflüönleyici faktör oldu.

D›fl krediye ba¤›ml›, sermaye tahakkü-münün artt›r›lmas›na dayal› büyümePeki “müzi¤in durmas›” nelere yol açar? AKP’nin üze-rinde yükseldi¤i egemen s›n›f koalisyonunun iç çeliflki-lerinin a盤a ç›kmas›na neden olacak. Zira yüksek fi-nans oligarflisi ile Türkiye’deki irili ufakl› sermayegruplar›n›n, kendi iç çeliflkilerini asgarilefltirerek eme¤ekarfl› ortak bir siyasal proje etraf›nda birleflebilmeleri,aralar›ndaki saadet zincirinin süreklili¤ine ba¤l›. Bu zin-cir 10 y›l boyunca pamuk ipli¤ine ba¤l› olsa da büyükoranda varl›¤›n› korudu. Türkiye sermayesinin yap›salzaaflar›ndan do¤an sürekli d›fl kredi talebiyle ve ulus-lararas› finans tekellerinin “faiz ifltah›”, 10 y›l boyuncabirbirini büyük oranda destekledi. Bu ittifak›n “baflar›-s›n›n” temeli AKP öncesine dayan›yordu. 2001 krizisonras› Kemal Dervifl’in bafllatt›¤› ve AKP’nin derinlefl-tirdi¤i yap›sal dönüflüm, sermayenin tahakkümününönündeki tüm engelleri kald›rm›flt›. Böylece AKP ikti-dar› boyunca d›fl krediye ba¤›ml›, eme¤in de¤ersizleflti-

rilmesine, do¤an›n-kentlerin ya¤malanmas›na, hizmetlerinpiyasalaflt›r›lmas›na dayal› bir büyüme süreci yafland›.

Bugün gelinen noktada ise bu sürecin devam etmesid›fl kredinin ve sermaye tahakkümünün süreklili¤ineba¤l›. D›fl kredinin kesilmesi sermaye tahakkümü yö-nündeki bas›nc› art›racak, üç y›lda üç seçime giderkensermaye tahakkümünün eme¤i tamamen saflaflt›rmadan

art›r›labilmesi ancak d›fl kaynak ak›fl›n›n devam etme-siyle mümkün olabilecek. Her ikisinde do¤acak eflanl›bir kriz ise AKP aç›s›ndan ölümcül bir krize dönüflür.Yani d›fl kaynak gelsin ya da gelmesin, her halükardaAKP’nin kaderi en genifl anlamda iflçi s›n›f›n›n diren-cine ve karfl› ataklar›na ba¤l›d›r. Zira kaynak ak›fl› de-vam etse bile sermaye tahakkümünü k›rmaya yönelikkarfl› ataklar AKP için kriz anlam›na gelecektir. Kay-nak ak›fl› devam etmedi¤inde ise AKP’nin tam anla-m›yla eme¤e karfl› aç›k bir savafl hükümeti pozisyonu-na geçmesi gerekmektedir. Son aylardaki “otoriterlefl-me” tart›flmalar›nda genelde ›ska geçilen, s›n›f savafl›-n›n daha aç›k ve daha sert biçiminin, yeni sömürgekapitalizminin devaml›l›¤› aç›s›ndan zorunlu oldu¤ugerçe¤idir. Özetle s›cak para akmad›¤› müddetçe, “aç›-l›m”/“ileri demokrasi” maskeleri inmekte ve s›cak sa-vafl koflullar›na geçilmektedir. Ve görünen o ki muslukgiderek k›s›lmaktad›r…

Peki bu noktaya nas›l gelindi? Öncelikle d›fl krediyeba¤›ml›l›¤› derinlefltiren yap›sal ve konjonktürel gelifl-meleri ele alal›m. AKP hükümetinin her f›rsatta övün-dü¤ü büyüme ve ihracat art›fl› ancak ithalat›n artmas›y-la ile mümkün oluyor. Sorunun temelinde, yeni sömür-ge kapitalizminin yap›sal bir sorunu bulunmakta. Ziratoplam ithalat›n %85’i yat›r›m mal›, ara mal ve ham-

30

EKONOM‹

Cumhurbaflkan›’n›nuça¤›na doluflarak ihracatköprüleri kuranTUSKON’un yeni pazararay›fllar›, “ekonomiyi kurtaracak mucize” olaraksunuluyor. Alternatifpazarlara yap›lan ihracat›nbüyük bölümünü ise tekstil,ev teksitili, g›da gibi düflükkatma de¤erli mallar oluflturuyor.

Page 31: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

madde ithalat›ndan oluflmakta. Yat›r›m mallar› baflta ol-mak üzere ithal girdilere mahkûmiyet, ba¤›ml›l›k, ihra-cat ve büyüme artt›kça ithalat› da büyütüyor. Sonuçtaekonomi büyüdükçe d›fl ticaret a盤› da büyüyor. Üre-timdeki ba¤›ml›l›k d›fl›nda, büyüme yükseldikçe ithala-t›n artmas›n›n daha evrensel gerekçesi Türkiye’de degeçerli. Ekonomik büyüme ithal tüketim mallar› talebi-

nin de artmas›na neden oluyor. Kredi genifllemesi ithalmallara talebi daha da k›flk›rt›yor ve cari aç›k büyü-yor. (‹thalat ihracattan daha büyük oluyor.)

Bir ülkenin harcanabilir gelirinin artmas› ithalat›n› art-t›r›rken, ihracat›n artmas› mal satt›¤› ülkelerin harcana-bilir gelirlerinin artmas›na ba¤l›. ‹flte tam bu noktadaTürkiye ihracat›n›n yar›s›na yak›n›n›n yap›ld›¤› AB’de-ki krizin derinleflmesi cari aç›k problemini derinlefltir-di. AB’deki krizin derinleflmesi ile beraber ihracatta ye-ni pazarlara (özellikle Ortado¤u ve Kuzey Afrika) yel-ken açarak durumun kurtar›laca¤› iddia edildi ancak ye-ni pazarlar›n yetersiz kald›¤› her durumda, “cari aç›k”sorunu hesap oyunlar›yla hafifletilmeye çal›fl›ld›.Örne¤in, durumu idare etmek üzerine kurulu stratejinin›fl›¤›nda AKP hükümeti devlet eliyle ‹ran’a “hayali ih-racat” yapmaktan dahi çekinmedi. ‹ran’a yönelik eko-nomik yapt›r›mlar nedeniyle petrol ve do¤algaz ithala-t›n›n bedelinin banka transferleri ile ödenememesi hü-kümet taraf›ndan f›rsata çevrildi. Ödeme alt›n olarakyap›ld› ve bu alt›n ihracat› olarak kaydedildi.11

“Cari aç›k” sorunu olarak kodlanan bu kronik problemsürekli olarak “sermaye hesab›n›n” art› vermesiyle, ya-ni ülkeye sermaye girifliyle idare edildi ve bu durumda uluslararas› finans oligarflisi için önemli bir getirikap›s› oldu. Emperyalist merkezlerin gevflek para poli-

tikalar›yla dünyada genel olarak s›f›ra yak›n (hatta yeryer negatif) faiz oranlar› varken, Türkiye’de “Cari aç›-¤›n finansman›” ad› alt›nda finans kapitalin avlanmas›için uygun bir ortam olufltu. Finans oligarflisi, bu saa-det zincirinin sürmesi için devlet bütçesinin aç›k ver-memesini istedi. Devlet bütçesinin giderler taraf› gele-neksel neoliberal reçetelerle mümkün oldu¤unca bask›-

lan›rken, gelirlerin art›r›lmas› için sermayenin vergilen-dirilmesi tercih edilmedi. Bu yüzden, tüketimden al›nanvergilerin bütçe gelirleri içindeki pay› sürekli olarak ar-t›r›ld›. Artan iç talep ve ithalat sayesinde tüketimdenal›nan toplam vergilerin sürekli büyümesi, yüksek fi-nans oligarflisinin “denk bütçe” talebinin hayata geçiril-mesini sa¤lad›. K›sacas› son zam dalgas› do¤rudan yük-sek finans oligarflisinin ç›karlar› do¤rultusunda yap›ld›.

Türkiye oligarflisi borç bata¤›ndaTekrar etme pahas›na alt›n› çizmekte fayda var: Yük-sek finans oligarflisinin bu vurgunlar›, Türkiye’deki iri-li ufakl› sermaye gruplar›n›n birikim süreçleri aç›s›ndanda yaflamsal öneme sahip. Zira yat›r›m mallar›, aramallar ve hammadde tedariki için Türkiye oligarflisininönemli bir bölümünün döviz fleklinde sermayeye ihti-yac› var. Ve daha da önemlisi, Türkiye sermayesinindöviz ihtiyac›, yani uluslararas› finans oligarflisine ba-¤›ml›l›¤›n›n derinleflmesi sürekli olarak büyüyor.2008’de patlak veren ve halen üstesinden gelinemeyenkrizin etkileriyle dünya çap›nda daralan pazarlar, düflenkar oranlar› ve artan rekabet, ölçek ekonomilerini, da-ha yüksek teknolojiyi, sermaye yo¤un sektörlere geçiflivs. daha da fazla zorunlu k›l›yor. Bu durum zaten sü-rekli bir tasarruf yetersizli¤i yaflayan özel sektörü borç-

31

EKONOM‹

Page 32: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

lanmaya zorluyor. Türkiye’de en büyük 500 flirketin(küçüklerden bahsetmiyoruz bile!) borç/özsermaye ora-n› son iki y›lda %120’den %150’lere yükseldi. (Buoran AB’de ortalama %70 civar›nda) 2010'dan bugüneflirketlerin finansman giderlerinin art›fl› 2 kat› geçti. Bunoktada yeni sömürge kapitalizminin yap›sal bir soru-nu olarak yüksek özel sektör borçlulu¤u AKP döne-minde hep artarken, kriz bu sorunu derinlefltirdi ve 10y›lda 10 kat art›fl yafland›. ‹SO Baflkan› Tan›l Küçük’ünsözleri durumu tüm ç›plakl›¤›yla ortaya koyuyor: "So-nuç parlak de¤il ve flirketlerin sermaye yap›s› gittikçeborca ba¤›ml› hale gelmekte."

Gaz m› fren mi: Ne yardan ne serdenSürecin en s›k›nt›l› kesimleri, finansal birikim aflamas›-na s›çrayamayan, sadece üretimde ve ticarette varl›kgösteren sermaye kesimleri. Dünyada faizler s›f›r civa-r›nda seyrederken Türkiye’deki yüksek faizler bu ke-simlerin kredi maliyetlerini artt›r›yor. Daha da ötesiyüksek faizle ülkeye çekilen para, Türkiye’de dövizingöreli olarak bol ve ucuz, dolay›s›yla TL’nin göreliolarak de¤erli olmas›na yol aç›yor. TL de¤erli, dövizucuz olunca ihraç edilen mallar dolar/euro üzerindendaha pahal› oluyor. Oysa “rekabetçi kur” ad› alt›ndadünya çap›nda çok say›da ülke kendi paras›n› de¤er-sizlefltiriyor, böylece ihraç etti¤i mallar› daha ucuz ha-le getiriyor. Türkiye’nin ihracattaki rakiplerinin bu sa-yede ihracatlar›n› artt›rmay› denedikleri bir ortamda

TL’nin de¤erli kalmas› baz› sermaye çevrelerini endi-flelendiriyor. Finansal aflamaya s›çrayamam›fl irili ufak-l› sermaye gruplar›, yüksek faiz politikas›n›n “rekabetgücünü” azaltt›¤›n› söyleyerek, ço¤unlukla Merkez Ban-kas›’n› yer yer de hükümeti (özellikle de Merkez Ban-kas›’na tam destek sunan Ali Babacan’›) elefltiriyorlar.

Gülen cemaatine yak›n Türkiye ‹fladamlar› ve Sanayi-ciler Konfederasyonu (TUSKON) Baflkan› R›zanur Me-ral, “helal” devlet tahvili olan sukuka verilen yüksekfaizleri flöyle elefltiriyor: “Türkiye halen faiz cenneti.Bence faizleri biraz afla¤› almal›y›z. Piyasan›n nabz›n›yoklamak laz›m. Faiz düflerse Türkiye'ye kaynak ak›-fl›nda bir azalma olmaz. Aksine Türk giriflimcisinin re-kabet gücü artar. Piyasa canlan›r.” Asl›na bak›l›rsa yük-sek faiz oranlar› cemaatin tepesini fazlaca rahats›z et-miyor zira finansallaflm›fl cemaat sermayesi, yüksek fa-izlerden kazan›yor ve ihracattaki olas› zararlar›n› telafiediyor. Ancak temsil etme iddias›nda olduklar› kesim-ler, hem artan kredi maliyetleri hem de de¤erlenen TLve kaybedilen rekabet gücü nedeniyle yüksek faizler-den oldukça flikâyetçi ve Meral bu tepkileri temsil et-mek zorunda hissediyor. Tersten, Garanti Bankas› Ge-nel Müdürü Ergun Özen ise yüksek faiz ve de¤erli TLpolitikas›n›n “bir sürü fleyi” çözen bir politika oldu¤u-nu savunarak Merkez Bankas› ve Babacan’a sahip ç›-k›yor, faizlerin düflmesi meselesine temkinli yaklaflt›¤›-n› ifade ediyor.

Gerilimin hükümet içine yans›mas›, Ekonomiden So-

EKONOM‹

Dünya kapitalizmi 2008’deki finansal çöküflün ard›ndan krizini afla-m›yor. 2008’de ABD’de bafllayan büyük sars›nt›n›n merkez üssüAB’ye tafl›nm›fl durumda. Dünya kapitalist sisteminin kronik krizi, bukez, AB’deki “borç krizi” olarak görünür oluyor.

Ulus devletler ve uluslararas› kurumlar krizi sermaye lehine çözmekiçin seferber olmufl durumda ancak ellerinde çok da fazla seçenekyok. Reçete üç afla¤› befl yukar› ayn›: Geniflletici para politikalar› vedaralt›c› maliye politikalar›. Bir baflka ifadeyle, piyasaya para sürerekfinansal tekelleri rahatlat, ancak vergi politikalar›yla ücretleri, emek-lilik maafllar›n› ve kamu hizmetlerini mümkün oldu¤unca azaltarakeme¤in bo¤az›n› s›k! Banka kurtarma operasyonlar›yla bafllayan veözünde yüksek finans oligarflinin egemenli¤ini pekifltirmeyi hedef-leyen bu politikalar› dünyan›n dört bir yan›nda hedefleri ve talepleriortaklaflm›fl bir hak mücadeleleri kufla¤› yarat›yor. ‹spanya’n›n ma-dencileri, Kanada’n›n ö¤rencileri, M›s›r’›n tekstil iflçileri, Avusturalyal›inflaat iflçileri, Lübnan’›n enerji iflçileri, Hindistan’›n topraks›z k›remekçileri, Peru’nun maden tekellerine direnen köylüleri “yedi iklimdört k›ta” sermaye tahakkümünün ilerletilmesine direnirken, yenibir dünyan›n manifestosunu oluflturuyor.

Karfl› cephenin sözü de cephanesi de giderek tükeniyor. Ellerindekitek silah olan para politikas› hiçbir ifle yaram›yor. Örne¤in ABD’depiyasalara “üçüncü doz” para sürülüyor, ancak faizler düflmüyor zirazaten s›f›ra dayanm›fl vaziyette. Düflse de yat›r›mlar artm›yor, zirayat›r›mlar›n azalmas› faizlerin yüksekli¤inden de¤il sermaye cephesi-nin kar oranlar›n› düflük bulmas›ndan kaynaklan›yor.22 Bu nedenlebas›lan her para yeni bir üretim de¤il ancak yeni bir balon yarat›yor,g›da fiyatlar›n›n art›fl› bu politikaya ba¤lan›yor. Asl›nda krizin patlad›-¤› yere, finansal geniflleme yoluyla yeni bir balon fliflirmeye geri dö-nülüyor. Gelecekte el konacak art›-de¤erin realize olaca¤›na (üre-tim sürecinin tamamlan›p, mallar›n beklenen kar oranlar›yla sat›laca-¤›na) dair flüpheler, kredi mekanizmalar›n›n krizi olarak cisimlefliyor.Art›-de¤er yarat›lmas› ve bunun realize olmas› teminat alt›na al›n-mad›kça kredi sadece bir kere daha patlayacak ekonomik bir ba-lon yarat›yor.

‹flte tam da bu nedenle hemen hemen tüm ülkelerde geniflletici birpara politikas›na eme¤e karfl› aç›k bir savafl efllik ediyor. Örne¤inAB’de Avrupa Merkez Bankas›’n›n (ECB) devlet tahvillerini sat›n ala-rak borçlu ülkeleri rahatlatmas›, IMF, AB, ECB troykas›n›n s›k› kemer

Onlar›n bir “B plan›” yok

32

Page 33: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

rumlu Baflbakan Yard›mc›s› Ali Babacan ile EkonomiBakan› Zafer Ça¤layan’›n “gaz-fren” tart›flmalar›yla or-taya kondu. Sürekli olarak “tabanda” temsil ettikleritekel d›fl› sermaye kesimleriyle ve onlar›n örgütleriyle(TOBB gibi) iletiflim halinde olan Ça¤layan, faizlerindüflürülerek ekonominin canland›r›lmas› gerekti¤ini söy-lerken, Babacan “fren” vurgusuyla Merkez Bankas› po-litikalar›n› savundu.

Sonuçta Merkez Bankas› sembolik bir faiz indirimi yap-t› ve daha da önemlisi Orta Vadeli Program’da TL’yiönümüzdeki üç y›l içerisinde daha da de¤erlendirme he-defi ilan edildi. Bu durum da dünyaya göre oldukça yük-sek faizlerden vazgeçilmeyece¤inin iflareti ve TL de¤erliiken sermaye “rekabet gücü” için baflka yollar bulmak zo-runda. Görülebilen tek yol ise eme¤in de¤ersizlefltirilme-sinin s›n›rlar›n› zorlamaktan geçiyor. Bütçe dengesi kay-g›s›yla enerji fiyatlar›n›n artt›¤›, verilebilecek teflviklerin des›n›r›na ulafl›ld›¤› bir ortamda eme¤in de¤ersizlefltirilmesiiçin bir büyük hamle daha yap›lmas› sermaye için kaç›-n›lmaz olarak ortak bir talep haline geliyor. Sendikalaryasas›, kamu da esnek çal›flt›rman›n ve tafleronlaflman›nkural haline getirilmesine dair yasalar bu koflullar alt›ndagündeme geldi. Ancak üç senede üç seçim yap›lacak ol-mas› hükümet aç›s›ndan bu sald›r›n›n fliddetinde ince birayarlama yapmay› gerektiriyor. Özetle durumun idare edi-lebilmesi için faizlerin indirilmesine dair yap›sal s›n›rlar-la, eme¤in de¤ersizlefltirmesine dair konjonktürel s›n›rlararas›nda hükümetin fay hatlar› oynuyor.

Büyümek bir dert büyümemek baflkabir dert“Gaza m› bassak frene mi” derken, hükümetin inisiya-tifinin d›fl›nda, büyük oranda d›fl kaynaklar›n kesilmesive iç talebin sert düflüflüyle beraber Türkiye ekonomi-sinin yavafllamas› sert oldu. Bir y›l önce %12 olan bü-yüme oran› %3’ün dahi alt›na düflme sinyalleri verdi.Yat›r›m harcamalar› bir önceki y›la göre %9 oran›ndaazald›. ‹stanbul Sanayi Odas›’n›n (ISO) bir araflt›rmas›-na göre 2011’in ilk 6 ay›nda yat›r›m yapmam›fl flirket-lerin oran› %47 iken bu rakam 2012’nin ilk 6 ay›nda%58’e yükseldi. ‹kinci 6 ay için ise yat›r›m yapmay›düflünmeyenlerin oran› %59’a ç›kt›. ‹malat sanayindekapasite kullan›m oran›, geçen y›l›n ayn› ay›na göre1,8 puan azalarak yüzde 74,3 seviyesine geriledi. Hü-kümet tüm bu verilerde yine “kriz” görmedi. Aksine,üretim, yat›r›m ve tüketimdeki düflmeden kaynaklananithalattaki azalma sonucu cari a盤›n azalmas›n› baflar›

EKONOM‹

s›kma politikalar›na ba¤lan›yor. Eme¤in direnç gösterdi¤i her yerde,(en aç›k biçimiyle ‹spanya’da) kriz derinlefliyor.

Krizin afl›lamamas› dünya sistemi içerisinde ciddi iç krizlere de ne-den oluyor. IMF’nin ve ECB’nin kimi parasal geniflleme politikalar›na,Almanya’dan ciddi itirazlar geliyor, “standartlar› gevfletmeyin” deni-yor. IMF ABD’yi dolar›n de¤erinin düflmesine karfl› uyar›yor, uygula-nan politikalar ülkeler aras› “kur savafllar›”n› tetikliyor. ABD’nin piya-saya dolar sürmesi ve böylece dolar›n de¤erinin düflmesi, bu ülke-nin ticari ortaklar›n› (AB, Brezilya ve Çin gibi) zora sokuyor. Zira ken-di paralar› dolara göre de¤erli olunca, mallar› ABD’de daha pahal›hale geliyor ve ihracatlar› olumsuz etkileniyor.

Sonuç olarak sistem çürüyor ve çözülüyor. Tuzu kuru en zenginlerbu e¤ilimi görüyor ve krizi aflmak için zenginlerin vergilendirilmesigibi önerileri dile getirmeye bafllad›lar. Dünyan›n en zengin üçüncüadam› Warren Edward Buffet bunlardan biri. Ancak hepsinin bu“lüksü” yok. Zaten uygulanaca¤› da yok. Eme¤in ihtiyac› “eski mutlugünlere” dönüfl hayali de¤il, yeni bir dünyay› bugünden yar›na kur-ma iradesi.

33

Page 34: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

olarak göstermekten bile çekinmedi. Oysa o s›rada Tür-kiye kapitalizmi için klasik bir “yorgan” vakas› yafla-n›yordu. Yorgan bir tarafa çekilirken di¤er taraf aç›k-ta kal›yordu. Büyümenin azalmas›yla beraber cari aç›ksorunu azal›rken bu kez bütçe a盤› meselesi ve bununsonucundaki zam dalgas› geldi.

Peki neden büyüme düflüp cari aç›k azal›rken ille büt-çe a盤› sorunu do¤uyor? Bu durumun en temel nede-ni, rekabet gücü ve yat›r›m çekme kayg›s›yla patronla-r›n vergilendirilememesidir. Bu nedenle asgari ücretlileriçin vergi/servet oran› %15 civar›nda iken Türkiye’ninen zengin 100 kiflisi için bu oran %6’ya bile ulaflama-maktad›r. Egemen s›n›flar›n gelirleri ve servetleri do-kunulmaz kabul edildi¤i için, Türkiye’de vergi gelirle-rinin yüzde 70 civar› harcamalardan al›nan KDV/ÖTVgibi dolayl› vergilerden oluflmaktad›r. Böylesi bir or-tamda, büyümenin düflmesi, ithalat› ve tüketimi deazaltmakta, bu durum vergi gelirlerinin beklenenin al-t›nda kalmas›na neden olmaktad›r. Bu nedenle “d›fl kre-di ile büyü, artan ithalat ve tüketimden vergi topla, bu-nunla bütçe a盤›n› kapat” döngüsü k›r›lmaktad›r.

Tabii ki bütçe a盤›n›n tek sebebi dolayl› vergilerinazalmas› de¤ildir. Bütçenin gelirler k›sm›ndaki s›k›nt›-lar›n yan› s›ra, giderler taraf›nda a盤› yükselten ek fak-törler bulunmaktad›r. Bunlar›n bafl›nda personel (kadro-laflma) harcamalar› gelmektedir. Polis, asker, diyanet veö¤retmen (4+4+4 ile a盤a ç›kan ihtiyaç nedeniyle) bafl-ta olmak üzere birçok alanda kadrolaflmaya yönelikh›zl› hamleler, bütçe giderlerindeki art›fl›n en temel ne-denlerindendir. Bir di¤er h›zl› t›rmanan gider kalemi desa¤l›k hizmetleridir. Personel harcamalar›n›n art›fl›n›nnedeninin emekçilerin göreli durumunun iyileflmesindenkaynaklanmad›¤› gibi sa¤l›k alan›ndaki harcama art›fl›-n›n sebebi de “sa¤l›k hakk›”n›n genifllemesi ve genel-leflmesi de¤ildir. Aksine sa¤l›kta piyasalaflma süreciyleberaber ilaç flirketlerine ve özel hastanelere yap›lan

yüksek ödemeler bu alandaki “kara deli¤in” bafll›ca ne-denidir. A¤›rl›¤› daha az olmakla beraber artan savaflharcamalar› da bütçe aç›klar›n›n sebeplerindendir. Büt-çede bu tip giderlerin yükselifli tamamen yeni bir ol-gu olmamakla beraber, h›zl› büyümenin sona ermesiy-le beraber gelirler k›sm›n›n daralmas›, iktidar› çözülme-si zor bir denklemle karfl› karfl›ya b›rakmaktad›r. Geliryaratmak amac›yla y›llar›n kamu birikiminin bir ç›rp›-da sat›lmas› (özellefltirme) bir s›n›r›na gelmiflken, sat›-lacak en büyük kalemler sat›lm›flken, uluslararas› kriznedeniyle kalan özellefltirmelerde fiyatlar düflmüflken,ihalelerde talipli bile bulmakta zorluk yaflan›rken, tümbunlar›n d›fl›nda vergi bar›fl› ile eskiye dönük vergilerbir düzeyde tahsil edilmiflken, bedelli askerlik gibi yol-larla para toplamaya çal›fl›lm›flken yapacak fazla da birfley kalmam›flt›r. Neoliberal bir iktidar›n bu denklemkarfl›s›nda zam ve sosyal haklar›n gasp› d›fl›nda bir çö-zümü bulunmamaktad›r.

Bir egemenlik enstrüman›n›n çöküflüD›fl kaynaklar›n daralmas›n›n bir di¤er önemli etkisi deAKP’nin ve sermayenin halk s›n›flar› üzerindeki ege-menli¤inin giderek önemini art›ran bir enstrüman›n if-las› olur. Eme¤in de¤ersizlefltirilmesi sürecinde yaflanankredi genifllemesi, yaflanan yoksullaflman›n bir süre için“sürdürülebilir” hale getirilmesi, borçland›rma yoluylaeme¤in terbiyesi ve üretilen metalar›n iç piyasada sa-t›larak sermayenin karlar›n›n realizasyonu aç›s›ndanönemli bir araç olarak öne ç›kt›. Ancak krediye daya-l› iç tüketim, hem içsel hem de d›flsal faktörlerin ba-s›nc› alt›nda bulunuyor. Öncelikle bu çark›n dönmesimerkez ülkelerdeki parasal genifllemenin süreklili¤ineba¤l›. Bunun d›fl›nda ve belki daha da önemlisi, yük-sek borçlanman›n içsel s›n›rlar›na da giderek yaklafl›l›-yor. 2002 y›l›nda hanehalk› borçlar› gelirleninin %5.5’iiken bugün %56.4’ü düzeyinde. 2011’de kiflisel borç-lar›n› ödemeyenlerin say›s› 538 bin iken 2012'nin da-

34

“Yap›c›lar türkü söylüyor ama türkü söyler gibi yap›lm›yor yap›”Ucuz ve güvencesiz eme¤i tüketerek, ölümesürükleyerek,yoksullar› kent çeperlerine sürerek yükselen inflaat sektörübüyük bir çöküfle sürükleniyor

Page 35: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

ha ilk 6 ay›nda 580 bine ulaflt› ve 2013 ve 2014’tekidurgunluk y›llar›nda bu gidiflin h›zlanmas› bekleniyor.

Özellikle inflaat sektöründeki daralma, afl›r› üretiminyan› s›ra borçlanman›n s›n›rlar›na gelinmesi ve buradankaynaklanan talep yetersizli¤i ile aç›klan›yor. Konutayönelik talep oldukça azald› ve 2010 y›l›nda %23,2011 y›l›nda %13 büyüyen konut sektörü, 2012 y›l›n›nilk alt› ay›nda %3.1 oran›nda büyüdü. Özel sektörüninflaat talebi ise tamamen dibe vurdu. Son 9 y›lda ya-p›lan 9 milyon konutun 1.5 milyonu al›c› bulamazken,bu rakam›n daha da kötüleflmesi oldukça muhtemel. El-de kalan konutlar nedeniyle televizyonlar, gazeteler ofisreklamlar›yla dolmaya bafllad›. Sektörün devlerinden FiYap›’n›n iflas›, A¤ao¤lu hakk›ndaki “bat›yor” söylenti-leri durumun kritik oldu¤unu gözler önüne serdi. Sek-törde bat›k kredi miktar› ilk defa bu konuda sicili bo-zuk tekstil sektörünü bile geçti ve 1.6 milyar dolarayükseldi. Gayrimenkul Yat›r›m Ortakl›¤› Derne¤i(GYODER) sektördeki sert freni s›k› para politikalar›-na ba¤layarak üstü kapal› biçimde Merkez Bankas›’n›suçlad› ve Ça¤layan’›n “faizi düflür-gaza bas” önerisi-ne destek verdi. Öte yandan Merkez Bankas›’n›n paramusluklar›n› gevfletmesi ve döviz kurunun art›fl›na gözyummas›, en fazla d›fl kaynak kullanan ve dövizleborçlanan sektör olan inflaat sektörünü altüst edebilir.K›sacas›, 350 alt sektörü canland›ran inflaat balonununpatlamas› tüm ekonomiyi yerle bir edecek bir depremyaratma potansiyeli tafl›yor. Hükümet ise bu sektörüntüm ekonomiyi etkileyen özelli¤i nedeniyle “durmakyok” diyor. Belediyeler yasas› ile orman köylerinin“proje alan›” olarak ya¤malanmas›n›n önünü aç›yor.Kentsel dönüflüm ad›na “acele kamulaflt›rma”n›n, yanisermaye lehine mülksüzlefltirmenin s›n›rlar›n› köyleregeniflletiyor. Sürekli olarak yeni inflaat üretiminidestekleyerek, olas› bir krizin çap›n› büyütüyor.

SonuçÇa¤layan ve Babacan-Merkez Bankas› aras›ndaki “gaz-fren” tart›flmas› gerçek bir alternatif yol tart›flmas› de-¤il yeni sömürge kapitalizminin krizinin siyasi iktidar-daki a盤a ç›kma biçimidir. Gaza bassa ithalat› ve do-lay›s›yla cari a盤› büyüten, frene bassa azalan vergigelirleri nedeniyle bütçe a盤›n› büyüten iktidar her ikidurumda da yüksek finans oligarflisinin a¤›na düflmek-tedir. Ve her iki durumda da ortak çözüm eme¤e sal-d›r›d›r. Türkiye kapitalizminde cari a盤›n çözümü eme-¤i de¤ersizlefltirerek ihracat› artt›rmak, bütçe a盤›n›nçözümü de sosyal harcamalar› azami ölçüde k›sarkenzamlarla, vergilerle eme¤in bo¤az›n› mümkün oldu¤un-ca s›kmakt›r. Bu nedenledir ki Erdo¤an AKP’nin “bü-

yük” kongresinde ekonomik bir vaatte bulunamam›fl,sadece %5’lik büyüme plan›n› aç›klam›flt›r. Babacan-Ça¤layan tart›flmas›nda, Ça¤layan’›n daha hakl› oldu¤u-nu aç›kça dile getirmifl ancak sonuçta frene bas›lm›fl,%5 rakam›yla önümüzdeki üç y›l da yavafl büyümenindevam edece¤i söylenmifltir. Merkez Bankas›-Babacancephesi ise “fren” ›srarlar›na ra¤men, büyüme kayg›s›y-la y›l içerisinde çeflitli kereler faiz indirimine gitmifl,ancak ekonomi yine de sert bir fren yapm›flt›r.

Bütün bu verilerden anlafl›lan o ki AKP art›k ekono-miyi yönetememektedir. Büyük oranda kontrolü kaybet-mifl, sadece durumu idare etmeye, kendisinin sürüklen-di¤i mecburi fleritte ilerlerken flarampole yuvarlanmama-ya çal›flmaktad›r. Yeni sömürge kapitalizmine özgü so-runlar, kapitalizmin klasik krizini pekifltirmektedir. Ka-pitalist geliflmeyle beraber kar oranlar› düflmektedir.Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluflunun 2010’da%7.6 olan ortalama kar oran›, 2010’da %5.6’ya düfltüve 2012 için beklenen rakam %3.5. Bu 500 firmadan2010’da 8’de 1’i zarardayken, 2011’de bu oran 4’te 1’eç›kt› ve 2012 tahmini firmalar›n en az yar›s›n›n zarar-la seneyi kapataca¤› yönünde. Üretken sermayenin kar-l›l›k krizi a盤a ç›karken faiz indirip ç›karmakla serma-yenin dertlere derman olmas› mümkün de¤ildir, ç›k›flolarak görecekleri tek yol eme¤e kuvvetli bir sald›r›d›r.

Para musluklar›n›n daralma dönemlerinin AKP ve ser-maye içerisindeki çatlaklar› geniflletece¤i aç›kça görül-mektedir. Ancak onlar›n iç kap›flmalar›nda dahi ortakbir eme¤e sald›r› program› vard›r ve son günlerde yenisendikalar yasas›nda ve zamlarda da görüldü¤ü gibiad›m ad›m uygulanmaktad›r. Sermaye ve iktidar, “Mus-luklar daralacak m›, aç›lacak m›” diye tedirginlikle bek-lerken her duruma özgü eme¤e sald›r› planlar› yapmak-tad›r. Ve büyük bir olas›l›kla o musluklar kuruyacak-t›r. Ancak, her halükarda emek cephesi neoliberal AKPiktidar›na tekmeyi sallamak için “d›fl kredilerin” gidi-flat›na de¤il, kendi ifline bakmal›d›r. Zira giderek kon-trolü kaybeden ve sadece durumu idare etmek için di-reksiyonlara s›k› s›k› yap›flan iktidar› flarampole yuvar-lamak, küçük olsa da bilinçli bir itme ile mümkündür.O itmenin ad›, giderek daha fazla güvencesizlefltirileniflçi s›n›f›n›n hak mücadelesidir.

Dipnot:11 Korkut Bortatav. “Türkiye, Güney Afrika gibi alt›n üreticisi ve ihracatç›s› bir ülke

de¤ildir. Bu durumda alt›n, döviz yerine geçen bir ödeme arac›d›r; o kadar... Buödeme yöntemini, alt›n ihracat› olarak gösterirseniz, bir süre sonra döviz ihracat›diye bir kavram icat edersiniz ve milli gelir tahminlerini fliflirmenin bir yöntemi-ni daha bulursunuz.”

22 ABD'nin Duke Üniversitesi 887 büyük flirketin Mali ‹fller Direktörleri (CFO) ile yap›lanankette flu soruyu sordular: E¤er faizler, yüzde 1 düflerse yat›r›mlar›n›z› artt›r›rm›s›n›z? Anket kat›l›mc›lar›n›n yüzde 91'i bu soruyu "hay›r" olarak cevaplad›. Soru,“ yüzde 2 düflerse?" oldu¤unda yüzde 84'ü "artsa da olur artmasa da" dediler.

35

EKONOM‹

Page 36: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

36

‹slamc›l›¤›n kriziDüzenin krizi‹slamc›l›¤›n kriziDüzenin krizi

Azer Ulafl

Page 37: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

ugün genellikle “ay›klama” anlam›nda kul-lan›lan tasfiye kavram›n›n Arapça kökeni“saf”tan gelir. Tasfiye, “ar›tma”, “temiz vehalis olma” anlam› tafl›r. Bu nedenleAKP’nin düzen içi rakiplerini tasfiyesinin

büyük oranda tamamlad›¤› ikinci iktidar döneminin ar-d›ndan daha saf bir ‹slamc›l›k veya daha saf bir libe-rallik beklentileri oldukça yayg›nd›. Ancak tasfiye sü-reci kimilerinin bekledi¤i gibi ideolojik bir netleflmeyaratmad›. Aksine, AKP’de tam anlam›yla her kafadanbir ses ç›kan, bir gün dedi¤ini öbür gün inkar eden,ne dedi¤i belli olmayan tam bir söylemsel kakofoni ha-li dikkat çekiyor. Bu çok seslili¤in tek ortak noktas›ise sa¤c›l›k.

AKP’nin kendisine tehdit oluflturan düzen içi muhalif-lerini “ay›klama”s›n›n ard›ndan, üçüncü iktidar döne-minde sa¤›n tüm gerici ideolojik-politik birikimini se-ferber etti¤i günlerden geçiyoruz. Irkç›l›k, militarizm,kad›n düflmanl›¤› ve mezhepçilik, AKP’nin üçüncü ik-tidar döneminde emek düflman› neoliberal gündemledaha fazla melezlenmeye bafllad›. Liberaller ve Gülencemaati, bu durumu “tasfiye” sürecinin tamamlanmama-s›yla aç›klamaya çal›fl›yor. Ergenekon ve darbe tehdidibitmedi ya, her fley o yüzden! Böylece emniyetteki,yarg›daki, bürokrasideki, medyadaki kendi misyonlar›n›ayakta tutmak istiyorlar. Demokrat maskeli her türdenyandafl ise “sa¤›n tüm renklerini” çizgisine eklemleye-rek, oldukça fanatik bir tonda popülerlefltirmeye çal›flanTayyip Erdo¤an’›n arkas›n› toplamakla u¤rafl›yor. Herfaflistlikte, her mezhepçilikte, her cinsiyetçilikte bir de-mokratik keramet ar›yorlar, aramak zorunda kal›yorlar.

Oysa AKP tasfiyede ilerledikçe geleneksel devlet ref-lekslerini daha fazla sergiliyor. “Eskinin” kadrolar›n›ntasfiye edildi¤i bir durumda, onlar›n ideolojilerini ken-dilerine eklemlemesi, ideolojik egemenli¤i pekifltirmekiçin daha mümkün ve risksiz hale geldi. Bu sayede,tasfiye etti¤i kesimlerin politik olarak daha ifllevli olanideolojik söylemlerini neoliberal ‹slamc› iktidar›n çizgi-sine eklemledi. AKP bunu yaparken asker-sivil bürok-rasiye karfl› mücadelede ittifak kurdu¤u, ancak tek bafl-lar›na toplumda ciddi bir ideolojik-politik gücü bulun-mayan liberallere “ya tam biat et ya terk et” dedi. PekiAKP neden bu ideolojik-politik tahkimata ihtiyaç duy-du, daha saf bir ‹slami gündemle yoluna devam etme-di? Bu sorunun en net yan›t› AKP’nin ve bununla ba¤-lant›l› olarak neoliberal ‹slamc›l›¤›n krizidir. Giderekbir “savafl partisi”ne dönüflen AKP ve “savafl strateji-sine” dönüflen neoliberal ‹slamc›l›k, sa¤›n tüm gericibirikimini seferber etmeden ideolojik egemenli¤ini ye-niden üretmekte zorlanmaktad›r. ‹flçi s›n›f›na karfl› sa-

37

Emperyalizm, gericilik, cinsiyetçilik,mezhepçilik, faflizm, kapitalizm vs…Halklara y›llard›r kan kusturan nevarsa bugün neoliberal ‹slamc›l›kgiysisiyle halklara yeniden pazarlanmakta, ancak giderek dahazor kabul ettirilmektedir. Gelinennoktada neoliberal ‹slamc›l›¤›n krizi,düzenin yeni bir krizi olarakyaflanmaktad›r

B

Page 38: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

vafl, Kürtlerle savafl ve emperyalizmin tafleronu olarakOrtado¤u’da savafl yürüten AKP iktidar› aç›s›ndan buüç cephede birden ilerleyen savafllarda, kitle deste¤initahkim etmenin tek yolu sa¤›n tüm birikimini seferberedebilmesinden ve sa¤›n birli¤ini temsil etme projesinihayata geçirebilmesinden geçmektedir.

Türk sa¤›n›n sermayecilik, emperyalizm iflbirlikçili¤i,devletçilik, mezhepçilik-›rkç›l›k ve cinsiyetçilik olaraközetlenebilecek birikimi, AKP için oldukça önemlidir.Bu gerici birikim, AKP’nin üç cepheli savafl›nda ide-olojik-politik mühimmat sa¤lamakta, ancak öte yandansiyasal ‹slam›n ve AKP’nin karfl›s›nda bir devrimci blo-¤un oluflumu aç›s›ndan da olanaklar yaratmaktad›r. Ne-oliberal sald›rganl›k karfl›s›nda hak mücadeleleri, Orta-do¤u’da aktif tafleronluk karfl›s›nda yükselen antiemper-yalist tepkiler, eflit yurttafll›k/demokrasi/bar›fl mücadele-leri ve cinsiyetçili¤e karfl› yükselen kad›n militanl›¤› busa¤c› ideolojik-politik seferberli¤in karfl›s›ndaki güçlüdirenme e¤ilimlerini temsil etmektedir. Bu direnme e¤i-limleri neoliberal ‹slamc› rejimin, o rejimin tek parti-sinin, o tek partinin ideolojisinin, ekonomik-toplumsaltemellerinin ve tek adam›n›n krizini kolayl›kla derinlefl-tirmektedir. 4+4+4’e karfl› direnifllerin, Suriye’ye dairsavafl karfl›t› eylemlerin, Kürt sorununda demokratik ta-leplerin ve kürtaj hakk› eylemlerinin yandafl medyadah›zla “fleytanlaflt›r›lmaya” çal›fl›lmas› bofluna de¤ildir.

Savafl partisi olarak AKP’nin ve neoliberal ‹slamc›l›¤›nkrizini, tarihsel arka plan›yla beraber ele almadan ön-ce not düflmek gerekir: Türkiye’de ‹slamc›l›k her dö-nem düzenin krizine egemenler cephesinin bir yan›t›olarak var olmufltur. Bu nedenle tüm siyasal, toplum-sal, iktisadi kriz dönemleri ‹slamc›l›¤›n da bir dönüflümihtiyac› ile karfl› karfl›ya kald›¤› dönemler olarak öneç›km›flt›r. Buna ba¤l› olarak her kriz döneminde eskiyap›lar ve kadrolar tasfiye edilirken, ‹slamc› hareket ve‹slamc› ideoloji de yeni duruma özgü olarak yenidenyap›land›r›lm›flt›r. Arapça “ar›nma” anlam› da olan tas-fiye süreci, ‹slamc›l›k aç›s›ndan yeni bir ideolojik ara-y›fl› ifade etmifltir. Bu aray›fllar dinin reforme edilme-si olarak de¤il, “öze dönüfl” iddias›yla meflrulaflt›r›lmakistenmifltir. Krizler karfl›s›nda çözümü, kutsal metinleredönmekte bulan “öze dönüfl” iddialar›yla, kitlelerin dinile iliflkisini yeniden sahicilefltirilmifl, din “hayata” uy-durulmufltur; bir baflka ifadeyle din yeni dönemin ege-menlik iliflkilerinin yeni gereklerine göre uyarlanm›flt›r.S›ras›yla Osmanl›’n›n çözülmesi ve Cumhuriyet’in ku-ruluflu sürecinde, II.Dünya Savafl› sonras› yeni sömür-gecili¤in inflas› sürecinde ve neoliberal yeni sömürge-cilik dönemlerinde sadece düzenin de¤il ‹slamc›l›¤›n darestorasyonu yaflanm›flt›r. Tüm krizlerin oda¤›nda ise

kapitalist geliflme, emperyalistlerle iliflkiler, Anadoluco¤rafyas›n›n çok kültürlülü¤ü ve ‹slamc›l›¤›n devletedair iddialar› olmufltur. Ancak içinden geçti¤imiz dö-nemde ‹slamc›l›k, bu bafll›klar alt›nda bir yenilenme ve“öze dönüfl” iddias› üretememektedir.

Kapitalizm, ‹slamc›l›k ve kriz“Kapitalizmin krizinden sermaye lehine gerici ç›k›fl›nasli öznesi” olarak AKP’nin iktidar›n› sürdürebilmesi-nin en önemli koflulu bu misyonu sürdürebilmesidir.Öyle ki, Kürt sorunundan Suriye’ye kadar di¤er tümsavafl cephelerindeki baflar›s›zl›klar›n›n iktidara zararvermemesi, sermaye lehine savafltaki muzafferli¤ineba¤l› görülmektedir. AKP bugüne kadar bunu büyükölçüde baflarabilmifltir ancak küresel ekonomik krizyay›ld›kça ve derinlefltikçe durum daha da çetrefillefl-mektedir. Son dönemde ihracat rakamlar›ndaki azalma,“AKP tipi” ekonomik büyümenin simgesi olan Anado-lu Kaplanlar› ve inflaat sektöründeki simge isimlerin(Hac›lar Holding ve Fi Yap›) iflas bayra¤› çekmeye ha-z›rlanmalar›, iktidar›n önümüzdeki dönem daha da sal-d›rganlaflmas› gerekti¤inin iflaretleridir. Eme¤e, do¤ayave kentlere karfl› daha da büyük bir sald›r›n›n baflar›yaulaflmas› ve eme¤in tam yenilgisinin sa¤lanmas›, en te-pedeki finans oligarfliden irili ufakl› yerel-yandafl ser-maye gruplar›na kadar sermayenin en genel ç›karlar›n›hayata geçirmek için kritik öneme sahiptir. Van depre-

38

GER‹C‹L‹K

2007 y›l›nda ölen Sabahattin Zaim, kapitalizmi ‹slamikavramlarla aklayan, çizginin kurucu isimlerinden. AbdullahGül’ün hocas› olarak bilinen Zaim yeflil kufla¤›n Amerikanc›diktatörlerine hizmet etmifl, petrol zengini ‹slam ülkelerinindolarlar›n› ‹slami dirilifl için f›rsat olarak gören ve ‹slamibankac›l›¤› icat etmifl bir isim. ‹sminin verildi¤i üniversiteTayyip Erdo¤an taraf›ndan haremlik selaml›k bir törenleaç›lm›flt›. ‹slamc› iktisatç›lar›n hocas› Zaim’in iktisat alan›na‹slami yorum olarak sundu¤u tek fley ise kavramlar›nArapçalar›n› veya dinen caiz olan›n› kullanmaktan ibaret:Faiz yerine kar pay› denmesi gibi…

Page 39: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

mi sonras› kentin yeniden inflas›n›n yandafl sermayegruplar› lehine vurgun alan›na dönüfltürülmesi sadecehalka karfl› sermaye yanl›s› fütursuzlu¤un bir gösterge-si de¤ildir. ‹slamc› burjuvazinin daha fazla kay›r›lma-s›na yönelik hamlelerin daha fazla gerekmesi neolibe-ralizmin kurmay partisi AKP’nin “sermayenin genel ç›-karlar›n›n temsilcisi” pozisyonunu zedeleyebilecek, tem-sil gücünü belirli sermaye gruplar›na daraltabilecektir.Oligarfli içi çeliflkilerin ve çat›flmalar›n kriz nedeniylekeskinleflmesi ve en tepede finans oligarflisinin oldu¤ueklemlenmenin sürdürülememe olas›l›¤› AKP için büyükbir tehdittir. Bu tehlikeler nedeniyle AKP iktidar›, yük-selen hak mücadelelerini yenilgiye u¤ratmak için dahaagresif olacakt›r. ‹ktidar, içeride ve Ortado¤u’daki sa-vafllarda bata¤a sapland›kça, en sa¤lam yerini korumaad›na emek düflman› sald›rganl›k daha da önem kazan-maktad›r.

Kriz, AKP’nin baflka bir sihrini daha tehdit etmektedir.AKP’nin en büyük yeteneklerinden biri, güvencesizli¤ibir himaye/patronaj iliflkisi olarak siyasi güç devflirmek-te kullanabilmesiydi. Emekçi s›n›flar›n en alt kesimleri-ni hay›rseverlik a¤lar›yla himaye alt›na alan, daha yu-kar›daki kesimlerinde de patronaj iliflkileriyle “orta s›-n›f” alg›s› yaratan AKP için bu sürecin devaml›l›¤› “Al-lah için kullan›laca¤›” vaat edilen birikimin süreklili¤i-dir. Himayenin ve patronaj›n eksik kald›¤› noktada ifl-

çi s›n›f›n›n çeflitli katmanlar› ve hatta küçük burjuvazi,mutlak bir güvencesizlefltirmede eflitlendikleri gerçe¤iyleyüz yüze kalmaktad›r. Hak mücadelelerinin bir söylem-den öte gerçek bir harekete dönüflmeye bafllad›¤›koflullarda himaye ve patronaj iliflkilerinin zay›flamas›,iflçi s›n›f›n›n en genifl kesimlerinin AKP hegemonyas›n-dan kopuflunu h›zland›rabilir. HES’lere direnen Tortum-lu köylüler, 4+4+4’e karfl› imza s›ras›na giren dindarkad›nlar, Çanakkale’de alt›n madenlerine direnenler,elektrik özellefltirmesi ma¤duru Ni¤deli patates üretici-leri, iflçi s›n›f› mücadelesinin a¤›rl›k merkezine oturma-ya bafllayan güvencesiz iflçiler, ikinci ö¤renimde harçla-r›n kald›r›lmas› mücadelesi yürütenler, hak mücadelesi-nin “sihir bozucu” etkisinin ipuçlar›n› vermektedir. S›-n›fsal sorunlar büyüdükçe ve as›l olarak da bu sorun-lara s›n›fsal müdahalelerde bulunuldu¤unda, bunlar› kim-lik sorununa hapsetmek zorlaflmaktad›r. Neoliberal ‹s-lamc› y›k›m›n güncel örneklerinden 4+4+4’e karfl› mü-cadelenin “fleytan ifli” ilan edilmesinin, “PKK 4+4+4’ekarfl›” söyleminin bizzat Milli E¤itim Bakan›nca dilegetirilmesinin ne kadar etkili oldu¤u/olaca¤› flüphelidir.

Emekçi kesimlerin kimlik üzerinden ideolojik temsilinizorlaflt›ran bir baflka faktör de kendi ideolojisinin enönemli tafl›y›c›lar›n›n rahats›zl›klar›d›r. AKP’nin herhan-gi bir zafiyetinde gemide iç huzursuzlu¤un bafl›n› çekenkesimlerin küçük burjuvazi olaca¤›na dair emareler deartmaktad›r. ‹slamc› militanl›¤›n (küçük) burjuvalaflma-s› ve bürokratlaflmas›, orta-üst s›n›f yaflam kültürününve tüketim al›flkanl›klar›n›n muhafazas› kayg›s›AKP’nin giderek daha zaafl› bir yönünü oluflturmakta-d›r.11 Bahsedilen kesimlerin pragmatik-dünyevi beklenti-lerinin karfl›lanamamas› halinde an›nda isyan ç›karaca-¤› Yeni fiafak gazetesinde ücretlerin ödenmemesinin ar-d›ndan konunun “aile içinde” kalmamas› gibi birçok ör-nekte a盤a ç›kmaktad›r. Bu kesimlerin kopuflu AKPiçin büyük tehlikedir. Tarihten hat›rlayal›m: Neoliberaldönüflümün geleneksel siyasal aktörlerce sürdürüldü¤üdönemlerin sonunda orta s›n›flar›n h›zla yoksullaflmas›,diplomal› iflsizler ordusunun büyümesi, bu gelenekselaktörleri seçenek olmaktan ç›karm›flt›. Siyasal ‹slam’›ngelifltirdi¤i himaye/patronaj iliflkileri üzerinden ise dahagüvencesiz, tam da bu nedenle kendini orta s›n›f his-setmesi iktidara daha da ba¤›ml› olan bir kesim yara-t›ld›. Bu kesim, sermaye program› olarak neoliberaliz-min ve AKP gericili¤inin savunucusu haline getirildi.Neoliberal ‹slamc›l›¤›n dindarl›¤›, “kentli yeni elitlerindindarl›¤›” olarak toplumsal yaflamdaki egemen ideolo-ji haline getirilebildi. Hem liberalizmin vaaz etti¤i gi-bi kendi ç›karlar›n›n peflinden koflan hem de dinin bek-ledi¤i gibi aileye, cemaate, ülkeye ve ümmete dair gö-

39

GER‹C‹L‹K

Page 40: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

revlerini unutmayan çal›flkan-giriflimci-hay›rsever dindarprototipi, ideal yaflam tarz› olarak sunuldu. Ancak bukesimlerin rüyadan uyand›r›lmas›, AKP rüyas›n›n sonuanlam›na gelecektir.

Böylesi bir tedirginlik atmosferinde, tam da beklenece-¤i gibi, ‹slamc› entelektüeller aras›nda kutsal›n metalafl-mas›n› sorgulayan iç tart›flmalar a盤a ç›kmaktad›r. An-cak AKP’nin de yandafllar›n›n da neoliberal kapitaliz-min küresel krizi karfl›s›nda bir B plan› yoktur. Örne-¤in ba¤›ra ba¤›ra gelen inflaat krizi karfl›s›nda ciddi birç›k›fl önerisi bile gelifltirilememifltir. Bu durumun enönemli nedenlerinden biri neoliberal ‹slamc› bir iktida-r›n kurulmas›yla ‹slamc› entelektüeller düzenin organikayd›n› haline dönüflürken müthifl bir ideolojik k›s›rl›kyaflamalar›d›r. Neoliberalizmin “teknokrat” merkezli k›-s›r düflünsel çizgisi, ‹slamc›lar› da derinden etkilemifl-tir. ‹ktidar›n ihtiyaç duydu¤u ideolojik destek büyükoranda liberal ayd›nlardan devflirilmifltir. Neoliberaliz-min etkisi alt›nda kendini var eden ‹slamc›l›¤›n hiçbirdüflünsel üretim gelifltirememesi çarp›c›d›r. Örne¤in ‹s-lamc› entelektüellerin yay›mlad›klar› eserler büyükoranda neoliberal gündemin konusu olan kültürel çal›fl-malar ve Türkiye’de devlet gelene¤i (devlet-toplum di-kotomisi) üzerinedir. “Baflka alternatif yok” slogan›ylayola ç›kan neoliberalizme iman, ekonomi alan›nda biraray›fl›n olmamas›n›n bafll›ca nedenlerindendir. (‹slamc›-lar›n ekonomi alan›ndaki en önemli çabalar› meflru fa-iz araçlar› yaratmak üzerinedir. Bu ihtiyaç büyük oran-da körfez sermayesinin petrodolarlar›n› de¤erlendirmeyidini olarak meflrulaflt›rma talebinden do¤maktad›r)

Neoliberal ‹slam’›n giderek piyasa mekanizmas›n›n ku-rallar›n›n tafl›y›c›s› olmas›, baz› ‹slamc›lar aras›nda “ba-t›n›n s›zmas›”, “Protestanlaflma” ve “kültürel emperya-lizm” ba¤lam›nda tart›fl›lmaktad›r. ‹slamc›lar meseleyi

“bat› etkisi” meselesi olarak tart›flarak bir kez daha ka-pitalizmle yüzleflmekten kaç›nmakta, dinselli¤in piyasa-laflmas›ndaki kapitalizme özgü dinamikleri görmezdengelmeye çal›flmaktad›r. Bu nedenle ‹slamc›lar›n kendikrizleri karfl›s›ndaki çözüm aray›fllar›, as›l olarak (ve çokbüyük oranda) kapitalizmle yeni bir uzlaflma aray›fl›d›r.

Zaten ‹slamc›l›k her ne kadar “Bat› karfl›t›” sloganla-r›yla anti-kapitalist görünümde olsa da daha en bafltanitibaren (19. yüzy›l sonu-20. yüzy›l bafl›) temel iddias›‹slam ülkelerinin de kapitalistleflebilece¤idir. “Bat›”n›nOsmanl›’ya hasta adam dedi¤i ve geri kalm›fll›k olarakadland›r›lan geç kapitalistleflme meselesini kültürel ne-denlere (‹slam’a) ba¤lad›¤› dönemde ‹slamc›l›k, bu gö-rüfle reaksiyon olarak, kendi kültürünü koruyarak kapi-talistleflmenin yollar›n› aramaktad›r. “Bat› karfl›s›ndakiyenilgimize din de¤il onun bugüne kadarki yorum veyaflan›fl biçimi sebep olmufltur” diyerek kutsal kitab›bugüne uydurma çabalar›na “öze dönüfl” iddias›yla gi-riflilir. Ancak bu öze dönüfl iddialar›na ra¤men “gerikalma”n›n referans›n›n Bat› olmas› nedeniyle Osmanl›‹slamc›l›¤› uzun zamanlar “bat›c› olarak” nitelenir. Ye-ni fiafak yazar› Özlem Albayrak bu görüflün tipik birtemsilcisidir: “‹slamc›l›k, dinden ar›nd›r›lm›fl Bat› me-deniyetinin, ‘‹slam toplumlar› geri b›rakmaktad›r’ tezi-ne karfl› verilmifl bir reflekstir ve bu refleks Bat›'n›ndili, kavramlar›, dünyay› alg›lama biçimi ve yöntemiy-le verilmiflti. (…)Sonuç: sekülerleflmede z›dd›na benze-me.” Oysa, ‹slamc›lar›n ve kültürelci analizlerin gözün-de “Bat›c›l›k” olarak görünen ve dile getirilmekten ka-ç›n›lan ise as›l olarak sermaye yanl›l›¤›d›r.

‹slamc›lar aras›nda Milli Görüfl’ten kopuflun bu ak›beteyol açt›¤›na dair tart›flmalar yaflansa da 1960’larda ‹s-lamc› hareketin a¤›rl›k merkezinde yer almaya bafllayanMilli Görüfl de as›l olarak kapitalizme de¤il, sermaye

40

GER‹C‹L‹K

AKP’nin neoliberaldönüflümüne karfl›‹slami söylemlerledesteklenmiflyeniden bölüflümcüiddialar›yla ortayaç›kan HAS Parti’ninsonu, bu çizgiye umutbesleyenler için hüsran oldu.“Hüsran”›n nedenibasitçe NumanKurtulmufl’un ihanetide¤il ‹slamc›l›¤›nkapitalizmleevlili¤inin tabandaiçsellefltirilmesindeAKP’nin ald›¤›küçümsenemeyecekyol idi.

Page 41: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

içi hiyerarfliye itiraz ederek, daha geriden gelen serma-ye kesimlerinin temsilcili¤ine soyunmufltu. Milli Görüflçizgisinin sermayenin dar anlamda temsilcili¤i iddias›1990’lara kadar devam etti. Neoliberal dönüflümle bera-ber, temsil etti¤i sermaye kesimlerinin büyüdükçe geli-flen ihtiyaçlar› ve sistemin de¤iflen ihtiyaçlar› sonucun-da siyasal ‹slamc› çizgi, sermayenin en genel ç›karlar›-n› temsil etme iddias›n› kufland›. 1990’lar›n ortalar›ndave 2000’lerin bafl›nda arka arkaya gelen krizlerle “dü-zenin geleneksel aktörlerinin y›prand›¤› koflullarda” buiddiay› tafl›yabilen tek siyasi aktör haline geldi.22

Siyasal ‹slam AKP ile beraber neoliberalizmin, eme¤i si-yasetin d›fl›na atmaya yönelik teknokratik-teknik yaklafl›-m›n› tamamen içsellefltirdi. Kutsal yasalarla kapitalizminideoloji-siyaset d›fl› oldu¤u varsay›lan teknik-teknokratikakl› giderek uyumlulaflt›. Buna göre her türlü kriz, tek-nik sorunlar olarak kaderlefltirildi. Toplumun genifl kesim-lerini çözümün bir öznesi olmaktan d›fllayan neoliberaliz-min, tüm kritik kararlar› sadece belirli bir bilgi düzeyi-ne haiz “teknokratlara” havale eden yaklafl›m› ‹slamc›lar-ca da benimsendi. ‹flçi ölümlerinin iflçilerin teknik e¤i-timleriyle, savafltaki ölümlerin de askeri teknolojinin ge-lifltirilmesiyle asgariye indirilece¤i, yoksulluk gibi tümsosyal sorunlar›n siyasal olmayan, zekat gibi pratik yön-temlerle azalt›labilece¤i gibi tezler ‹slamc›lar taraf›ndankolayl›kla sahiplenildi. Kapitalizmin mutlak rasyonalitesiile ‹slamc›l›¤›n kadercili¤i uyumlulaflt›r›ld›. Neoliberaldogma ile dini dogma birbirini pekifltirdi. “Yeni bir eko-nomik refah teolojisi” olarak de¤erlendirilebilecek budogma kendini ahlaki alanda muhafazakâr, ekonomide li-beral diye tan›mlayan yandafl “giriflimci s›n›f”lar›n tafl›y›-c›l›¤›yla yayg›nlaflt›r›ld›. Ancak bu ideoloji sadece serma-yenin bir bölümünün de¤il tüm fraksiyonlarla oligarflininegemenli¤inin güvencesi oldu.

Benzeri bir süreç bugün M›s›r’da yaflanmakta. Ayn›Türkiye’nin 2000’li y›llardaki krizinde oldu¤u gibi,2008 krizinin ard›ndan yükselen Arap Bahar›’nda da“Saray soka¤a, sokak saraya hakim de¤il iken” bir çö-züm olarak neoliberal ‹slamc›l›k ortaya ç›km›flt›. Ancakbu yeni sarayl›lar›n s›n›fsal pozisyonu iktidara gelir gel-mez iflçi s›n›f› direnifllerine yönelik tav›rlar›yla ve IMFile yapt›klar› anlaflmayla kendini gösterdi. ‹ktidar›n so-kakta y›k›ld›¤› M›s›r’da, bu mobilizasyonun projelerdedurdu¤u gibi durmamas› nedeniyle, neoliberal ‹slamc›dogma Türkiye’den daha h›zl› bir flekilde sars›lacakgibi görünmekte.

Arap Bahar› ile bahar yaflayaca¤› düflünülen neoliberal‹slamc› dogma, kapitalizmin içinden ç›kamad›¤› kriziile çok erken bir kriz yafl›yor. Bu krizi politiklefltire-cek, devrimci bir krize dönüfltürecek olan ise bu me-lez dogman›n her iki bileflenine, yani neoliberal dog-maya ve ‹slamc› dogmaya karfl› efl anl› müdahaleler-dir. Bu sadece ideolojik düzeyde bir mücadeleyle de-¤il, daha da önemlisi bu dogmalar etraf›nda kurulanyeni rejime ve toplum projesine karfl› demokrasi vehak mücadeleleriyle sa¤lanabilir. Zira AKP en az›ndank›sa ve orta vadede neoliberal sald›r›lar›n fliddetini ar-t›rd›kça gericileflecek, gerici-faflist politikalar eksenindegirdi¤i iki savaflta sermayenin genel ç›karlar›n›n temsil-cisi olarak neoliberal dönüflümü sertlefltirecektir. Bu du-rum gerici iktidara karfl› demokrasi mücadelesinin veneoliberalizme karfl› hak mücadelelerinin daha da ya-k›nsamas›na neden olacakt›r.

Emperyalizm, ‹slamc›l›k ve krizAntikapitalist olmayan bir sömürgecilik karfl›tl›¤› iddia-s›, ‹slamc›l›¤a 20. yüzy›l bafllar›ndan mirast›r. Ancakemperyalizm ça¤›nda antikapitalist olmadan sömürgeci-

41

GER‹C‹L‹K

Türkiye’de‹slamc›l›¤›nemperyalizmle ittifak›n› AKP ile,faflist karakterini iseAKP’nin üçüncü iktidar dönemiyleözdefllefltirenleretarihten bir hat›rlat-ma… 1969’da ABD 6.Filo’suna karfl› gençlik eylemlerineyönelik kanl›sald›r›lar,‹slamc›lar›n önemliisimlerinden Mehmetfievket Eygi’ninyönetti¤i Bugüngazetesi taraf›ndantetikleniyordu.

Page 42: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

li¤e karfl› ç›kman›n olanaks›zl›¤›, Osmanl› ‹slamc›la-r›’n›n trajedisiyle a盤a ç›km›flt›. Örne¤in Said HalimPafla gibi ‹slamc›l›¤›n önde gelen isimleri, I. Paylafl›mSavafl›’nda Almanya ile iflbirli¤ini desteklemifl, hatta al-t›na imza atm›flt›. Sonuç olarak ‹slamc›lar›n karfl› ç›k-t›¤›n›n emperyalizm de¤il emperyalist sistem içindekihiyerarflik dizilim oldu¤u bu dönemden itibaren birçokkez ortaya ç›km›flt›.

1950’lerde Demokrat Parti’nin ard›nda saflaflan ‹slam-c›lar yeni sömürgecili¤in kurulufl sürecine önemli kat-k›larda bulunmufllard›. 1960’larda 3. Bunal›m dönemi-nin temel özelli¤i olarak emperyalizm içselleflirken, si-yasal ‹slamc›lar›n millici-sosyal adaletçi sloganlar› dadüzen karfl›t› bir içeri¤i tafl›m›yordu. Zira o dönemdeyeni sömürgecilik iliflkileri, gümrük duvarlar›n›n koru-mas› alt›ndaki ulusal pazarlarda ve gerekti¤inde iç pa-zar›n desteklenmesi üzerinden kurumsallafl›yordu. Buyüzden anti-kapitalist içerikten yoksun “milli” ve “sos-yal adaletçi” vurgular›n hepsi bu dönemin yeni sömür-ge kapitalizmiyle uyumluydu.

AKP ise en bafltan beri neoliberal yeni sömürgeciliklebir sorunu olmad›¤›n› ilan ederek iktidara geldi. Düzeniçi rakiplerini alt ederken emperyalistlerden büyük des-tek ald›. ‹flte tam bu noktada, ‹slamc› entelektüellerin,ekonomi alan›ndaki düflünsel fakirli¤inin bir benzerininuluslararas› iliflkiler alan›na da yans›mas› ilginçtir. Buba¤lam›nda da, yeni sömürgecilik iliflkilerini veri ala-rak yola ç›kan ancak buradaki hiyerarflik dizilimde da-ha yukar›larda bir pozisyon talep eden neoliberal ‹s-lamc›l›¤›n bu alandaki tek düflünsel ürünü olan Davu-to¤lu imzal› “Stratejik Derinlik”, daha 10 y›l› dolma-dan büyük ölçüde itibars›zlaflt›. Emperyalizm ile dahayukar›nda bir pozisyonda uzlaflma aray›fl›n› ifade eden“aktif d›fl siyaset” ve “Yeni Osmanl›c›l›k” gibi kavram-lar›n ömrü çok k›sa sürede tükendi. Gelinen noktadaAKP’nin de (benzeri Müslüman Kardefller ve Tunus ik-tidar›n›n da) Ortado¤u’daki emperyalist hesaplara dahafazla angaje oldu¤u görüldü. Emperyalizmin Ortado-¤u’daki tüm krizleri, do¤rudan ›l›ml› ‹slam’›n krizinedönüfltü. S›f›r sorundan tüm komflularla soruna gidençizgi, emperyalizmin hiçbir projesinin dikifl tutmama-s›ndan dolay›, ciddi bir iç krize dönüflme e¤ilimine gir-di. Emperyalizmin arkas›nda duramad›¤› projelerAKP’nin elinde kald›. Ortado¤u’da Hizbullah’›, ‹ran’›ve Esad iktidar›n› hedef alan fiii çemberini k›rma gi-riflimiyle dahil olunan savaflta gelinen nokta, ülke için-de ciddi bir prestij/inand›r›c›l›k kayb›na neden oldu.

Emperyalizmle iflbirli¤i derinlefltikçe ve bu iflbirli¤i so-nucu dahil olunan savaflta AKP batakl›¤a daha fazla

batt›kça “bat›” ve “d›fl düflman” karfl›t› söylemler art-maktad›r. Bu söylemler ço¤u zaman büyük patronunyan›nda niye daha aktif yer almad›¤›na, ifli hep tafle-rona b›rakt›¤›na dair bir hezeyan olarak patlak vermek-tedir. Emperyalizme karfl› tepkileri maniple etmeye yö-nelik bu tip refleksler, tasfiye etti¤i kesimlerdenAKP’ye kalan bir mirast›r. Kürt savafl›ndaki çözümsüz-lü¤ü y›llarca “d›fl destekçiler”e ba¤layan NATO komu-tanlar›n›n dili AKP taraf›ndan devral›nm›flt›r. Önümüz-deki dönemde savafl partisinin üç cephede (iflçi s›n›f›-na karfl› savafl, Kürt savafl›, Ortado¤u savafl›) yaflad›¤›her sorun AKP taraf›ndan bu biçimde kodlanacakt›r:Suriye ve Kürt savafl›ndaki her batakl›k nas›l “bat›”yaba¤lan›yorsa, 4+4+4’teki y›k›m›n sebebi “bat›c› laikler”ile, ekonomik kriz “Yahudi lobisi” ile, çevre mücade-leleri “yabanc› vak›flar” vs. ile iliflkilendirilecektir. Bunoktada antiemperyalizmin antikapitalist özünün korun-mas› devrimciler aç›s›ndan oldukça kritik bir görevdir.

AKP kültürel olarak bat›c› (taklitçi) oldu¤u için de¤ilkapitalistlerin partisi oldu¤u için emperyalizmin iflbir-likçisidir. Erdo¤an’›n “fiam’da inflallah namaz k›laca-¤›z” fleklindeki dile¤i “fiam’da borsa açmak, ülkeninyeniden imar›nda ihale almak, boru hatlar›n› korumak”olarak okunmal›d›r. Öte yandan AKP’nin “bat›”/“d›flgüçler” karfl›t› söylemleri, antiemperyalizmden vazgeç-menin gerekçesi olamaz. Halihaz›rda AB’ci ve ‹sraildostu bir sol seçenek için projeler haz›rlanmaktad›r.

Devlet, ‹slamc›l›k ve krizDevletin meflruiyetinin sa¤lanamad›¤› derin bir siyasalkriz ortam›nda t›rman›fla geçen ve iktidara gelen AKPdevletleflirken krizleri de üstlenmifltir. Türkiye Cumhuri-yeti’nin s›n›fsal ve ulusal meflruiyet krizleri neoliberal ‹s-lamc› iktidar taraf›ndan, dinin seferber edilmesiyle bir sü-re ötelense de, çözülemedi¤i oranda daha a¤›r biçimler-de yüklenilmifltir. Roboski katliam›n›n ve tecavüzcü ifl-

42

GER‹C‹L‹K

Genel olarak ‹slamc›l›¤›, özelde de AKP’yi, devletinkurucu ideolojisi Kemalist modernitenin otoriterli¤ikarfl›s›nda, yönetim merkezlerinin d›fl›nda b›rak›lm›fl“çevre”nin bir tepkisi olarak ele alan liberaller,AKP’nin üçüncü dönemdeki gizlenemeyen “otoriter-leflmesini”, “Kemalistleflme” ve/veya “‹ttihatç›laflma”olarak de¤erlendiriyorlar. Sömürge tipi faflizmkavram›ndan bihaberlik ve s›n›f perpektifinden yoksun-luk, bu tarz zorlama de¤erlendirmelerin ortayaç›kmas›na neden oluyor.

Page 43: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

kencecilerin korunmas› gibi olaylarla büyüyen devletinmeflruiyet krizi art›k devlete hakim olan ‹slamc›l›¤›n mefl-ruiyet krizidir. Bu meflruiyet krizi, ‹slamc› hareketin“devleti ele geçirme stratejisi”nin beklenen bir sonucudur.

Devleti ele geçirme stratejisi ‹slamc› hareketin 1960sonras› yükselen, 1990’larla reformize olan ana e¤ili-mini ifade etmektedir. Bu nedenle ‹slamc› harekette ik-tidar iddias›n›n ortaya ç›k›fl› olarak 1960 sonras› kritikbir dönemeçtir. Bundan önce geleneksel ‹slamc›l›k, hembir hareket hem de ideoloji olarak ba¤›ms›z bir iktidarhedefinden çok mevcut siyasal iktidarlar›n bünyesindeve/veya çizdi¤i s›n›rlar içinde var olmufltur. Osman-l›’n›n son dönemlerinde yükselen ‹slamc›l›k ak›m›n›ndo¤uflu, kapitalistleflme çabas›n› yans›tan Islahat hare-ketlerinin yarataca¤› sorunlar›n dinin kullan›lmas›ylaafl›lmaya çal›fl›lmas›na dayan›r. ‹slamc›l›k özellikle, Os-manl› birli¤ini korumak için hilafeti hat›rla-yan ve kullanmaya niyetlenen Padiflah II.

Abdülhamit’in kollar› alt›nda (‹ttihad-› ‹slam), sonra da‹ttihat ve Terakki cemiyeti içinde serpildi. (Örne¤in ‹t-tihatç›lar›n merkez yay›n organ›n›n ad› fiûrâ-y› Ümmetidi; yine ‹ttihatç›lar Uhuvvet-i ‹slâmiye -‹slamKardeflli¤i- isimli bir örgüt kurmufllard›.) Bu nedenle‹slamc›l›¤›n ‹ttihatç› gelene¤in muhalifi oldu¤u ve bu-nun sonucu olarak “ceberut devlet gelene¤i” karfl›s›ndasivil toplumu temsil etti¤i tezi, sadece yöntemsel ola-rak de¤il olgular üzerinden de problemlidir. Bugünkü‹slamc›l›¤›n ilham kaynaklar›ndan olan Sait Halim Pa-fla’dan Mehmet Akif’e ve hatta Sait Nursi’ye kadarbelli bafll› isimlerin hepsi ‹ttihat ve Terakki Partisi üye-si, yöneticisi ve hatta dönemin “derin devleti” Teflki-lat-› Mahsusa’n›n elemanlar›d›r. Cumhuriyetin ard›ndanuzun süre toplumda tarikatlar-cemaatler üzerinden ör-gütlenerek “siyasal iktidarla d›flsal bir iliflki kuran” ‹s-lamc›l›k, düzen partilerinin eteklerinde ve onlar›n çiz-di¤i s›n›rlarda varl›¤›n› sürdürdü. 1950’lerden itibaren

yeni sömürgecili¤in kurumsallaflmas› sürecinde ABDprojelerine ‘yeflil kuflak’ olan ‹slamc› hareketinba¤›ms›z partileflmesi ise 1960’lar› buldu.

1960 Anayasas›’n›n göreli demokratik olanaklar›ndanfaydalanarak 1960’larda ‹slam dünyas›n›n kaynaklar›yla(özellikle 1928’de kurulan Müslüman Kardefllerin ve1940’de kurulan Pakistan Cemaat-i ‹slami’nin fikirleriy-le) gecikmeli de olsa buluflan ‹slamc› hareket, daha çok“ithal” bir çizgi olarak öne ç›kt›. Bu dönemki ‹slamc›-l›¤›n Osmanl› ‹slamc›l›¤›’ndan (Geleneksel ‹slamc›l›k)farkl› oldu¤u, örne¤in daha “ihtilalci” oldu¤u vurgulan-d›. Ancak bu “ihtilalci” görünümün arka plan›nda, dün-yada yükselen proleter hareketler ve halk hareketlerinindevrimci dalgas› karfl›s›nda ‹slamc›lar›n da “yeni bir top-lum” vaat etme zorunlulu¤u vard›. Türkiye ‹slamc›lar›da hem d›flar›dan siyasal ‹slamc› çizgiyi k›smen ithal et-

meleri hem de Türkiye’de yükselen devrimci ha-reketler nedeniyle “yeflil kufla¤›” siyasal ve

daha radikal bir çizgi üzerinden sa¤lamlaflt›rd›lar.

2000’li y›llara kadar toplumu (Sünni) ‹slamlaflt›rman›n(toplumu gericilefltirmenin) bayra¤›, bu süreci kontrollüolarak yürüten geleneksel aktörlerden (merkez sa¤ veTSK) giderek daha fazla ‹slamc›lar›n eline geçti. ‹slam-laflt›rman›n bayra¤›n›n, 28 fiubat balans ayar›n›n ard›n-dan gerçek sahiplerinin, yani ‹slamc›lar›n eline geçme-siyle, kapitalistleflmenin, neoliberalizmin de bayra¤› elde¤ifltirdi. Zira neoliberal dönüflüme r›za üretmenin enkuvvetli arac›n›n el de¤ifltirmesi süreci tamamlanm›flt›.Siyasal ‹slamc›lar›n “Devletle milletin bar›flmas›n› bizsa¤lar›z” savlar›yla, yeni sömürge devletinin meflruiye-tinin ancak ve ancak dinsel ideoloji üzerinden koruna-bilece¤i ima edildi.

Öte yandan bu bayrak ‹slamc›lar›n baz› kanatlar›n›n,1980 sonras› ‹ran devriminin ard›ndan kabaran kimi“ihtilalci” beklentilerinin k›r›lmas›yla hak edildi. ‹slam-

43

GER‹C‹L‹K

Page 44: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

c›lar toplumsal yaflama dair muhafazakarl›klar›ndan he-men hemen hiçbir fley kaybetmeden ihtilalci fikirlerinibir kenara att›lar ve devletin y›k›larak yeniden inflas›-n› bekleyenlerin de kat›l›m›yla devletin ele geçirilmesinoktas›nda birlefltiler. Mevcut devletin y›k›larak ‹slamidevletin kurulmas› fikri, ancak mevcut devleti y›kma-ya yönelik sosyalist bir tasar›m›n da oldu¤u koflullar-da (örne¤in ‹ran’da) hayat buldu. Yani ‹slamc›lar dev-rimi çalmalar› gereken yerde çald›. Türkiye’de ise ‹s-lamc›l›k neoliberalizmin güvencesizlefltirici sald›r›lar›nakarfl› ilk tepkileri maniple etti. Yani devrimci s›n›fla-r›n eski düzeni y›k›m an›nda de¤il, devrimci s›n›flar›ndaha oluflum sürecinde erken bir müdahaleyle devreyegirdi ve bu nedenle “ihtilalci” bir yön tafl›maya ihtiya-c› kalmad›. Devleti ele geçirme stratejisi kolayl›kla dü-zenle daha da uyumlulaflt›r›ld›. Bu strateji, egemen s›-n›flar›n tamam›n›n ortak program›n›n da tafl›y›c›s› olmaiddias›n› zorunlu k›lmaktayd› ve gericili¤ini/muhafaza-karl›¤›n› yitirmeden ihtilalcilikten vazgeçen ‹slamc›l›kh›zla neoliberalleflti. Yine bu strateji, sisteme dahil ol-may› ve çeflitli ittifaklar› da gerekli k›ld›. Merkez sa¤,liberal sol, partileflmeyen cemaatler/tarikatlar ve milli-yetçilikle ittifak›n ve koalisyon görüntüsünün temelindebu yönelim de¤iflikli¤i yatmaktayd›.

Bu durum AKP’nin ‹slamc› tabana vaatlerinin gecik-meli bir flekilde hayata geçirilmesine neden olsa da, ta-banda büyük bir rahats›zl›k do¤mad›. Örne¤in “türbansorunu”nun AKP’nin iktidar olmas›na ba¤l› teknik/ge-çici bir düzenleme olarak sonuca ba¤lanmas›, c›l›z daolsa türbanl› vekil/kamu çal›flan› talebinin bast›r›lmas›,‹mam Hatip meselesinin üçüncü iktidar dönemine ka-dar hallolmamas›, kimi daha ileri beklentilerin (ilkö¤-retimde ve kamuda türban) ertelenmesi karfl›s›nda “dev-let yönetme sorumlulu¤u”, “olaylara genifl bir çerçeve-den bakmak laz›m” gibi söylemler etkili oldu.

AKP’nin “tedrici” ‹slamlaflt›rma sürecinin taban› yönet-mede baflar›l› olmas›nda, taban›n bu evrimsel ilerlemey-le yetinmesinde dünyevi taleplerin (kariyer, yard›m, hi-maye) öncelikli hale gelmeye bafllamas›n›n etkisi önem-lidir. AKP’nin tedrici ‹slamc›laflt›rma süreci, taban bafl-ka bir nedenle AKP ile çeliflki yafland›¤›nda bir s›k›n-t› yaratmaktad›r. ‹ktidar›n s›k›nt› yaratan bu çeliflkileriaflmak ad›na bildi¤i tek yol ise ‹slamc›laflt›rmada vitesbüyütmektir. AKP’nin 4+4+4 bask›n› bir yönüyle, ale-lacele devreye sokulmufl bir taban› ikna operasyonudur.Dindar bir taban› kendine ba¤l› tutmak d›fl›nda kadro-lar› yeniden üretebilmek için de dini e¤itimin yo¤un-laflt›r›lmas›n› hedefleyen bu düzenlemenin yaratt›¤›s›k›nt›lar›n AKP’nin taban›nda dahi ne kadar “memnu-niyetle” karfl›land›¤› flüphelidir.

Devletin ele geçirilmesine ve siyasal iktidar›n korun-mas›na odaklanm›fl strateji, ‹slamc›l›¤›n ideolojik yeni-den üretiminin k›s›rlaflmas›na da neden olmaktad›r. Ne-oliberal ‹slamc› AKP’nin iktidar aday› olmas›ndan be-ri ‹slamc› entelektüellerin tüm enerjilerini gündelik si-yasetin gerekleri için tüketmeleri, genel, evrensel, uzunvadeli fikirlerin üretilmesini engellemekte, bir ideolojiolarak ‹slamc›l›k k›s›rlaflmakta, varl›¤›n› büyük orandaneoliberal ‹slamc› rejime ba¤lamaktad›r. Bu konudakien veciz saptamalardan biri Zaman yazar› Türköne’dengelmektedir: “Eski ‹slâmc›lar› k›rp›p k›rp›p politikac›yap›yorlar. Bu arada ‹slâmc›l›k politikada yukar›lara t›r-manmak için kullan›lm›fl ve ifli bitmifl bir uçan hal›olarak, özenle çerçevelenip duvara as›l›yor.” Buelefltirinin Gülen hareketinin yay›n organ›nda ç›kmas›da manidard›r. Zira Gülen hareketi en bafltan beriSünni ‹slam› toplum saflar›nda yayg›nlaflt›rmaiddias›ndad›r. Onlara göre siyaset siyasetçilereb›rak›lmal›d›r. Bu çizgi gere¤i ‹slamc›lar›n ba¤›ms›zpartileflmesine mesafe koyan Gülenciler, AKP’ye kadarhep merkez sa¤ partileri destekleyerek iktidarolanaklar›ndan nasiplenmeyi tercih etmifllerdir. Gelinennoktada Gülenciler, polisinden yarg›s›na devletingöbe¤inde güçlü pozisyonlar elde ederken siyasi risk-leri üstlenmemektedir.

44

Page 45: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

‹slamc› aristokrasi ve ‹slami burjuvazi baflta olmak üze-re ‹slamc› hareketin çeflitli unsurlar›n›n iktidar ba¤›m-l›l›¤›n›n artmas›; yenisömürge devletinin tüm meflruiyetkrizlerini de bu ba¤›ml›l›k nedeniyle üstlenmesi/derin-lefltirmesi önümüzdeki dönem AKP’nin en zay›f yön-lerinden biri olacakt›r. Devlet-millet bar›flmas›n› sa¤la-ma iddias›yla yola ç›kan siyasal ‹slamc›lar, halk›n ne-oliberal ‹slam’›n devleti araçsallaflt›rmas›na tepkilerininhedefi haline gelmeye bafllam›fllard›r. Yenisömürge dev-letinin faflist-gerici özüne yönelik muhalefet ile AKP’yekarfl› muhalefetin giderek bir ve ayn› fley olmas›, güç-lü bir demokrasi cephesinin inflas›n› daha olanakl› ha-le getirmektedir. AKP’nin daha çok ideolojik düzeydeetkiledi¤i ve iktidar olanaklar›ndan en az faydalanankesimlerin düzenden kopufl e¤ilimleri a盤a ç›kt›kçaAKP’nin yan›t› gerici-faflist söylemleri ve eylemlerit›rmand›rmak olacak, bu durum demokrasi cephesininzorunlulu¤unu ve çap›n› büyütecektir.

Mezhepçilik, ›rkç›l›k, cinsiyetçilik ve‹slamc›l›kAKP üçüncü iktidar döneminde savafl partisi olarak öneç›kt›kça çok daha fazla Türk-‹slam partisi haline gel-mektedir. ‹flçi s›n›f›na karfl› savafl, Kürtlerle savafl veOrtado¤u’da savafl, AKP’nin bu kimli¤ini pekifltirmek-tedir. ‹flçi s›n›f›na karfl› savafl koflullar›nda ihtiyaç du-yulan kitle pasifikasyonu için, toplumun önemli bir bö-lümünü d›fllay›c› söylemlerin, eylemlerin ve bask›n›nrolü artmaktad›r. ‹slamc› hareketin, “iyi yürekliler ha-reketi” görünümüyle hay›rseverlik üzerinden sa¤lad›¤›ve kolayca AKP’ye devflirilen himayeci politikalar› sür-mekle beraber, seçmeci hay›rseverlikteki gizli d›fllama-n›n yerini aç›k d›fllamaya b›rakt›¤› da görülmektedir.Burada, neoliberal dönüflümün etkisiyle “cemaat daya-n›flmas›”n›n u¤rad›¤› çeflitli zafiyetlerin pay› da göz ar-d› edilemez. Zira cemaat dayan›flmas› her dönem ‹s-lamc›l›¤›n temel örgütlenme dinamiklerinden birisi ol-du. Bu nedenle ‹slamc›l›k her dönem uzlaflmaz ç›kar-lara sahip s›n›flar aras›nda koporatist iliflkiler kurulma-s›n› sa¤lad› ve bu aç›dan düzenin bekas› için önemliifllevler gördü. Neoliberalizm öncesi çeflitli “sosyal ko-ruma” mekanizmalar›n›n da¤›t›lmas›yla toplumun geniflkesimleri kendilerini daha fazla “risk” ve “tehdit” al-t›nda hissetmeye, gelecekten korkmaya bafllam›fl ve ‹s-lamc›l›k, geçmiflteki günlere referans›n da deste¤iyle,bu risk karfl›s›ndaki kitlelerin güvenlik/himaye aray›fl›-na yan›t vermeye yönelmiflti. ‹flte neoliberal ‹slam›n ge-ricili¤i toplumsallaflt›rmas›nda ve iktidar olmas›nda buyan›t›n önemli bir rolü oldu.

Öte yandan gericilik toplumsallaflt›r›l›rken özellikle din-ci gericilikteki çarp›c› de¤ifliklikleri de not düflmek ge-rekiyor. Türkiye’de kendini dindar olarak adland›ranla-r›n say›s› çok az artarken, ibadet oran›n›n giderek azal-mas› ‹slamc›l›¤›n stratejisinde de dönüflüme neden olu-yor. ‹slamc›l›k cami/cemaat ekseninden biraz dahauzaklaflarak pragmatik gündelik ç›kar savunusuna ve buba¤lamdaki d›fllama/himaye mekanizmalar›na indirgeni-yor. Çokuluslu ‹letiflim Pazarlama Hizmet Grubu fiir-keti'nin araflt›rmas›na göre Türkiye'de kendini "dindar"olarak tan›mlayanlar›n oran› 10 y›lda fazla de¤iflmedive yüzde 80 oldu. Buna karfl›n, dini inanc›n›n hayat›-na yön verdi¤ini söyleyenlerin oran› yüzde 72'den yüz-de 66'ya, düzenli namaz k›ld›¤›n› belirtenlerin oran›yüzde 32'dan yüzde 29'a, düzenli oruç tuttu¤unu söy-leyenlerin oran› yüzde 65'ten yüzde 50'ye geriledi. Di-ni pratiklerin uygulanmas›nda negatif bir de¤iflim göz-lenirken kendini “dindar” olarak tan›mlayanlar›n oran›-n›n korunmas› ‹slamc›lar aç›s›ndan dindar kesimler üze-

45

Roboski katliam›, sömürge tipi faflizmin AKP eliyle devametti¤inin simge vakalar›ndan biri oldu. ABD istihbarat›do¤rultusunda, ABD teknolojisiyle, yerli iktidar karar›ylavurulan Kürtlerin can›, iktidar ve yandafllar› taraf›ndan onparal›k tazminat sorunu olarak ele al›nd›. Roboskikatliam›n›n ayd›nlat›lmas› mücadelesi, AKP’nin faflist, iflbir-likçi ve halk düflman› yönünü bir kez daha gözler önüneserdi.

Page 46: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

rindeki ideolojik-politik egemenli¤inin bile yolunun da-ha fazla dünyevi araçlardan geçti¤ini gösteriyor.

Dünyevi kayg›lara yan›t verecek olan öznenin iktisadikrizi ise bu araçlar› zay›flatmaktad›r. ‹slam ekonomisiuzman› Prof.Dr Murat Zizakça’n›n ifadesiyle vatandafl(belli ki burjuvaziyi kastediyor) “düflük vergi ve ser-best piyasa yoluyla servet edinecek, sonra da bunu gö-nüllü olarak da¤›tacakt›r.”33 Ancak himayecili¤inin eko-nomik kriz, artan rekabet, k›flk›rt›lan bireysellik gibi çe-flitli sebeplerle zay›flama emareleri göstermesinin yan›s›ra Kürt savafl›, Ortado¤u savafl› ve kimi iktidar içisiyasi s›k›flm›fll›klar/gerilimler d›fllama politikalar›n› da-ha fazla öne ç›karmaktad›r. Yine bir ‹slamc› kalemdenalal›m: “Her tarafgir ve her milliyetçi düflman›yla ka-imdir. Düflman›n kaybolmas› ile birlikte derin bir va-rolufl krizine girer. Komünizm sonras› Türk milliyetçi-leri gibi. Bugün iktidar sonras› ‹slam tarafgirleri birkimlik krizine girmifl bulunuyorlar. ‹slamc›l›k, dünyevihedefine ulaflm›fl ve düflman›n› kaybetmifltir.” Düzen içirakiplerini tasfiye eden AKP’nin her türlü yönetememe

krizinde hedefte art›k sadece ezilenler vard›r. Alevi’ninibadethanesine ucube demenin de, Kürdü Zerdüflt ilanetmenin de, kuluçka makinesi olmay› reddeden kad›n›cad›laflt›rman›n da, piyasac› gerici e¤itim sistemine di-renenleri fleytanlaflt›rman›n da amac› aç›kt›r: etnik-mez-hepsel ve cinsel olarak d›fllanan kesimler vas›tas›yla ne-oliberal dönüflümün d›fllad›¤› genifl kesimlerin bir bö-lümüne “içeride” oldu¤u mesaj› vermek.

‹slamc›l›¤›n büyük oranda bir d›fllama ideolojisi olarakgeliflmesinde “yeni elit dindarl›¤›”n›n önemli bir pay›vard›r. En yukar›dan afla¤›ya örgütlenen ve özellikle or-ta s›n›flar vas›tas›yla tüm topluma yayg›nlaflt›r›lmayaçal›fl›lan bu dindarl›k tipi, patronaj iliflkileriyle günde-lik ç›karlar›n tatmin edilmesi kadar, “güvenlik” ve“risksiz bir hayat” aray›fl› içerisinde, çeflitli “tehlikeli”kesimlerin (Alevi, Kürt, eflcinsel, kad›n gibi)d›fllanma-s›n›/bask› alt›na al›nmas›n› içermektedir. Böylece neoli-beralizmin derinlefltirdi¤i güvencesizli¤e karfl› olas› tep-kiler, “öteki” kesimlerin yaratt›¤› bir tehdit olarak yan-s›t›l›rken, “huzur ve güven ortam›”n›n aile, cemaat veiktidar üzerinden kurulan himaye iliflkileri üzerindenmümkün k›l›naca¤› vaaz edilmektedir. Yeni cemaatler,dini ibadet ortakl›¤› olarak de¤il, “düflman bir sosyalçevre ve kültür karfl›s›nda kuflat›lm›fl” varsay›lan grup-lar›n zay›flama tehlikesi gösteren himaye ve giderekgüçlenen d›fllama pratikleri üzerinden flekillenmektedir.

‹slamc› kimli¤i tafl›man›n gerektirdi¤i zorunluluklar›ngöreli kolaylaflmas›, kimli¤in esnekleflmesi, neoliberal‹slam’›n içerme yetene¤ini güçlendirdikçe d›fllaman›nmeflrulaflt›r›lmas›n› sa¤lamaktad›r.44 Kapitalist toplumsaliliflkilere göre esnetilmifl neoliberal ‹slam’a içerileme-yenlerin fleytanlaflt›r›lmas›, daha “meflru” hale getiril-mek istenmektedir. ‹deal tip muhafazakar birey tan›m›etraf›nda toplum saflaflt›r›lmaktad›r. Bu tipe uyanlar›nkorunup kollanaca¤›, uymayanlar›n ise d›fllanaca¤› vaatedilmektedir. Bu nedenle dini ibadetlerdeki, imam ha-tiplere kay›tlardaki, genel olarak yaflam tarz›ndaki kimi“esnemeleri”, gericilikte bir esneme olarak alg›lamakoldukça sorunlu sonuçlara yol açabilir. Neoliberal ge-ricilik, mevcut dünyan›n kurallar›na göre esnedikçe,d›fllay›c› yönü güçlenmektedir. Bu haliyle yaflananlarkiliseye gitme oranlar› düflerken yükselifle geçen Ang-losakson yeni muhafazakarl›¤›n›n geliflim seyrine olduk-ça benzemektedir. Neoliberal dönüflümün “Baflka bir al-ternatif yok” iddias›n›n en güçlü oldu¤u y›llarda(1980’ler) yükselen Anglosakson yeni muhafazakarl›¤›-na benzer biçimde, Türkiye’de de neoliberalizmin veyenisömürgecili¤in siyaset alan›n›n oldukça daraltt›¤›bir ortamda siyasetin daha fazla inanca, kimli¤e, bede-ne ve genel olarak gündelik yaflama müdahale üzerin-

46

GER‹C‹L‹K

Temmuz say›s›nda Gökçek’i kapa¤a tafl›yan ‹slamc› elitlerinkad›n dergisi Ala, ideal tip “han›mefendi” figürünü anlamakiçin incelenmesi gereken bir dergi. Burada ideal tip kad›n,sadece iyi anne ve ücretsiz ev iflçisi olarak de¤il ayn› zamanda iyi bir tüketici ve emekgücü olarak resmediliyor.

Page 47: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

den kurulmas› tesadüf de¤ildir. Otoriterlik, neoliberaliz-me özgü muhafazakarl›k tipi için bir istisna de¤il ge-nel bir özelliktir.

Neoliberal ‹slamc›l›¤›n Anglosakson yeni munafaza-karl›¤›na en fazla yak›nsad›¤› bafll›klardan biri de kad›nmeselesidir. Neoliberal dönüflüm ile birlikte derinleflengüvencesizlik, geleneksel aile kurumun öneminiartt›rmakta öte yandan aile kurumu da bu dönüflümdennasibini almaktad›r. Eme¤in de¤ersizleflmesi sonucu, ai-le fertlerinin salt erke¤in emek gücü arz›yla yaflamla-r›n› idame ettirmelerinin zorlaflmas›, kamusal güvence-lerin ortadan kalkmas›n›n kad›nlar aç›s›ndan iki temelsonucu vard›r: Emek gücünü arz etmek ve eme¤in ye-niden üretimine dair kamusal güvenceleri görünmeyeneme¤iyle ikame etmek. Emek gücü arz› zorunlulu¤u,geleneksel aileyi tehdit ederken buna yönelik endiflelerde kad›na yönelik ikili sömürü mekanizmas›n› pekifltir-mek için kullan›lmaktad›r. Kad›n›n ucuz emek gücü sa-t›c›s› olmas› da, eme¤in yeniden üretimi sorumlulu¤u-nu devletten devralmas› da aile kurumuna dair endifle-lerin kafl›nmas›yla/yönlendirilmesiyle sa¤lanan hegemon-ya alt›nda sa¤lanmaktad›r. Üç çocuk do¤uran, onlar›kapitalist topluma kazand›ran, artan ev içi görevleriniyerine getiren (yafll›lar›n bak›m› gibi ek ifllerle), emekgücünü itaatle satan kad›n “han›mefendi” olmakta,di¤erleri de derhal cad›laflt›r›lmaktad›r. Kad›n›n bedenive yaflam› üzerindeki tahakküm bu gibi yollarlapekifltirilmek istenmektedir.

Bir di¤er ayr›mc›l›k mekanizmas› Alevilere ve Kürtlerekarfl› gelifltirilmektedir. Kürt savafl› ve Suriye savafl› ileetnik-mezhepsel ayr›mlar›n daha da öne ç›kar›lmas› sa-dece bu savafllarda AKP’nin çizgisini meflrulaflt›rmakiçin de¤il, s›n›f savafl›m›nda sermayenin karfl›s›ndakicepheyi bölmek/maniple etmek, sermaye için zarars›zbir eksende politize etmek için kullan›lmaktad›r. Oli-garflinin ‹slamc›lar d›fl›ndaki fraksiyonlar›n›n, AKP’ninKürt savafl› ve Suriye savafl›na fazlaca itiraz etmeyifl-lerinin bir nedeni de budur. (Bu durum AKP’nin busavafllardaki kimi afl›r›l›klar›n›n hiçbir rahats›zl›k yarat-mad›¤› anlam›na gelmiyor.)

Güçlü iktidar ve otoriter lider bu toplum tasar›m›n›ntamamlay›c›s›, olmazsa olmaz›d›r. Tek lider, neoliberal‹slamc› rejimdeki ideal-aktif yurttafl tipinin en ideal bi-çimi olarak sunulmakta, toplumsal hegemonyay› sa¤-lamlaflt›ran bir siyasi simge olarak öne ç›kmaktad›r. Er-do¤an’›n çizgi d›fl›na ç›kan herkesi h›zla düflmanlaflt›r-d›¤› dedi¤im dedik üslubu, basit bir karakter bozuklu-¤unun ötesinde bir stratejidir. Ancak Suriye ve Kürtsorununda oldu¤u gibi bu liderin sonsuz gücünün ol-

GER‹C‹L‹K

Zaman gazetesi yazar› Ali Bulaç ‹slamc›l›¤›n krizi tart›flmalar›n›nstarlar›ndand›. Gülen hareketinin önemli isimlerinden Ali Bulaç23 A¤ustos’taki yaz›s›nda flöyle diyordu: “Derin bir krizdengeçerken ‹slamc›l›k tart›flmas› akla Said Halim Pafla’y› getiriyor.Bize ‘Buhranlar›m›z’› isabetle ve dirayetle teflhis eden büyükdevlet adam›, bir Said Halim Pafla laz›m. Türkiye içinden ç›kar›r,hatta AK Parti de!”

Bulaç’›n kurtar›c› profili olarak gösterdi¤i örnek Türkiye’de‹slamc›l›¤›n krizinin dönemsel de¤il yap›sal oldu¤unu, ‹slamc›l›¤›nnelerle malul oldu¤unu gösteriyor. Said Halim Pafla ‹ttihat veTerakki Partisi’nin ‹slamc›l›¤› öne ç›kan isimlerinden. I. DünyaSavafl› bafllarken Türkçü Enver Pafla ile birlikte Almanya’yla gizlibir ittifak anlaflmas› imzalarken ve ordunun bafl›na Almankomutan Liman Von Sanders’i getirirken dönemin Sadrazam›,yani ikinci adam›yd›. Bu anlaflmalar bizzat Yeniköy’deki kendiyal›s›nda imzaland›. Bat› ile iliflkilerin sürdürülmesini her zamansavunurken “ahlaki yönden uzak durma” tezlerinin en bilinenkurucular›ndand›r. Said Halim Pafla’n›n b›rakt›¤› bir di¤er mirasda Ermeni soyk›r›m›n›n bizzat örgütleyicisi olmas›d›r. 1921’deRoma’da bir Ermeni taraf›ndan öldürülür. Katliamc›, ›rkç›, iflbirlikçive bat› kapitalizminin hayran› bir ‹slamc›.

‹flte Bulaç’›n kahraman›!

Ali Bulaç’›n kahraman›n›tan›yal›m

47

Page 48: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

mad›¤›n›n anlafl›ld›¤› veya devrimci müdahalelerle aç›-¤a ç›kar›ld›¤› her dönem bir kriz a盤a ç›kmaktad›r. Li-derin karizmas›n›n her sars›l›fl› veya Baflkanl›¤a geçmeplanlar›, ‹slamc› aristokrasiye dönüflmüfl cemaat/tarikatfleflerinin, bürokratlaflm›fl parti kadrolar›n›n ve neolibe-ral ‹slamc› rejimin organik ayd›nlar›n›n içinde bulun-du¤u paylafl›m savafllar›n› fliddetlendirmektedir. (Özel-likle 30 Eylül’deki kongre sürecini, öncesi ve sonra-s›yla, bir de bu gözle izlemek gerekmektedir.)

Hareket/parti içi krizlerin artt›¤› ve himayecili¤in zay›f-lad›¤› bir konjonktürde d›fllanan toplumsal kesimlerindirenci AKP’yi zora sokacakt›r. Üstüne üstlük etnik-mezhepsel olarak d›fllanmad›¤› varsay›lan kesimlerindeste¤i de cepte de¤ildir. ‹slamc› Kürtleri mezhepçilik-le, dindarl›ktan yakalayamad›¤› Türkleri ise ›rkç›l›k-la/militaristlikle kavramaya çal›flan AKP aç›s›ndan, d›fl-laman›n t›rmand›¤› her an bu denklemi tersten bozmak-tad›r. ‹dris Naim fiahin ve bizzat Erdo¤an bünyesindek›flk›ran milliyetçilik, Kürtlerin ‹slamc›lar›n› dahi ken-dinden so¤utacak düzeye gelmektedir. ‹slamlaflt›rma yö-nünde at›lan daha keskin ad›mlar ve aç›k dinsel geri-ci söylemler, milliyetçi Türklerin önemli bir bölümü-nün de gözden ç›kart›lmas›n› gerektirmektedir. Tümbunlar AKP’nin çok övündü¤ü Türkiye partisi olma id-dias›n› sarsabilecektir. Bu durumda AKP’nin stratejisiüç afla¤› befl yukar› bellidir: Sa¤da birli¤i Türk-‹slam-c› bir çizgi üzerinden sa¤lamaya her ne pahas›na olur-sa olsun devam etmek. Bu çizginin genel olarak sa¤›daraltsa da, Baflbakan›n istikbalini ve düzenin devam›n›teminat alt›na alaca¤› hesaplanmaktad›r. Ancak Baflba-kan’›n tek adaml›¤›, oligarfli aç›s›ndan da mecburen gi-rilmifl sonu belirsiz bir macerad›r. Ancak bu maceray›gerçek bir tehlikeye çevirecek olan da savafl partisinin“komutan›” Baflbakan’›n savafl yürüttü¤ü cephelerdenmuzaffer ayr›lamamas›d›r. ‹flçi s›n›f›na karfl› savafl, Kürtsavafl› ve Suriye savafl› karfl›s›nda yükselen hak müca-deleleri, savafl karfl›t› mücadeleler, anti-emperyalist mü-cadeleler, eflit yurttafll›k mücadelesi ve demokrasi mü-cadelesi sadece Erdo¤an’›n de¤il düzenin de gelece¤i-ni yak›ndan etkileyecektir.

SONUÇBugün Türkiye’de ‹slamc›l›¤›n gündemi çok büyükoranda neoliberal ‹slamc› iktidar taraf›ndan belirlenmifl,iktidar d›fl› bir ‹slamc›l›k alan› büyük oranda tüken-mifltir. ‹ktidar ‹slamc›l›¤›n tüm farkl› biçimlerini so¤ur-maktad›r. Gülen cemaatinin daha görünür hale gelen ik-tidar ba¤›ml›l›¤›, alternatif olma iddias›yla ortaya ç›kanHAS Parti’nin trajedisi, El Kaide’nin AKP arac›l›¤›yla“uluslararas› düzen”in menfaatlerine eklemlenmesi ikti-

dar›n ‹slamc›l›¤›n tüm renklerini düzene eklememe gü-cünü gösterdi¤i kadar, Türkiye’de ‹slamc›l›¤›n s›n›fsalve politik karakterini de a盤a ç›karmaktad›r.

Bugün ‹slamc›lar›n “‹slamc›l›¤›n krizi” olarak tart›flt›k-lar› ve içinden ç›kamad›klar› durum asl›nda, krizlerineçözüm üreteceklerini iddia ettikleri neoliberal kapitaliz-min, emperyalizmin ve yenisömürge devletinin krizleri-dir. Anti-kapitalist, anti-emperyalist ve anti-faflist olma-dan bu krizden ç›kman›n olana¤› yoktur. Ancak ‹slam-c›l›¤›n tarihsel birikimi ve bugünkü toplumsal temeli debahsetti¤imiz koflullar›n hayat bulmas›n›n önünde çokbüyük bir engeldir. Bugün siyasal ‹slam ile kapitalizm,kader birli¤i içindedir. ‹flte bu nedenle ‹slamc› ekono-

mistlerden “Ayd›nlanma ile kilisenin koydu¤u ahlakikurallar y›k›l›nca kapitalizm sömüren kapitalizme dö-nüflmüfl” tarz› yorumlar duymaktay›z. (Örne¤in; MuratZizakça, agm.) Zira onlara göre sorun kapitalizmde de-¤il, (onlar›n ifadesiyle bat›n›n bilim-tekni¤inde de¤il)burjuvazinin “ilerici” dönemlerindeki “bol keseden ve-rilmifl” vaatlerindedir. Ayd›nlanma ile beraber gündemegelen eflit yurttafll›k (burjuva anlamda eflitlik), kad›n er-kek eflitli¤i, oy hakk› gibi burjuva anlamda (dar an-lamda) haklar ve özgürlükler dahi genelde kapitalizmin,özelde de neoliberal yenisömürgecili¤in bekas› içinfazla gelmektedir. ‹flte tam bu noktada ‹slamc›lar, em-peryalist-kapitalist sistemin genel e¤ilimini temsil et-mektedir. “Devlet ve piyasan›n ‹slamc›laflmas›” bu ge-nel e¤ilimin Türkiye’ye ve di¤er Müslüman toplumla-

48

GER‹C‹L‹K

Page 49: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

ra yönelik bir çözüm önerisidir. Ancak ‹slamc›l›¤›ndevletleflmesi-piyasalaflmas› da iktidar›n ideolojik ve po-litik krizini derinlefltirmektedir. Dinin sermaye biriktir-mek için araçsallaflt›r›lmas› “ekonomik cihat”, siyasigüç kazanmak için araçsallaflt›r›lmas› ise devleti ele ge-çirme stratejisinin bir parças› olarak baflar›yla uygulan-m›fl olsa da dinin bu kez rejimin-devletin bekas› içinaraçsallaflt›r›lmas›, mecburen al›nm›fl büyük bir risktir.Kapitalizm ile siyasal ‹slam’›n ve devlet ile siyasal ‹s-lam’›n kader birli¤i sonucunda beraber bir çöküfl ihti-mali ortaya ç›kmaktad›r. Kapitalizmin krizleri neolibe-ral ‹slamc› iktidar›n belirli misyonlar›n› (r›za üretme)zora sokmakta, neoliberal ‹slamc› iktidar›n zay›flamas›devletin zay›flamas› anlam›na gelmekte, buna karfl› re-

aksiyon olarak devlet zor ayg›tlar›na giderek daha faz-la baflvurmaktad›r ve baflvurmas› beklenmelidir.

Kürt savafl› ve son olarak buna eklenen Suriye sava-fl›nda gelinen durum, AKP’nin neoliberal dönüflümdeesnekli¤ini yitirmesine neden olmaktad›r. Bu iki cephe-de batakl›k büyüdükçe köfleye s›k›flan AKP, oligarflininbirikime dair taleplerini karfl›lamak için daha canh›raflsald›racakt›r. Ekonomik kriz koflullar›nda oligarfli içi çe-liflkileri yönetmenin zorlaflt›¤› bir süreçte ancak eme¤eyönelik sald›r›lar› t›rmand›rarak iktidar›n› sürdürmek is-teyecektir. Ancak Türkiye’nin içine girdi¤i üç y›ll›k se-çim sürecinde bu mecburiyet AKP’ye pahal›ya patlaya-bilir. Bu nedenle neoliberal ‹slamc› iktidar, sermaye le-hine savafl›nda oluflan tepkilerin maniple edilmesi, bö-

lünmesi, zarars›zlaflt›r›lmas› için de dinsel gericili¤e,milliyetçili¤e ve cinsiyetçili¤e daha fazla sar›lacakt›r.Otoriterleflme olarak görünen fley AKP’nin ve özel ola-rak Tayyip Erdo¤an’›n kiflisel hedefleriyle, oligarflinintaleplerini uyumlulaflt›rman›n tek yoludur. Zira TayyipErdo¤an ve AKP; içeride sa¤› kendi arkas›nda konso-lide etmek, d›flar›da emperyalizmin cevval tafleronu ol-mak, bu sayede iktidar›n› bir ad›m daha ileri s›çratmakad›na Kürt meselesinde ve Suriye siyasetinde “leopar›nkuyru¤unu” tutmufltur. fiimdi bu cephelerde içine dü-flülen kriz ortam›nda leopar›n kuyru¤unu b›rakmak, Er-do¤an’›n imzas›n› att›¤› stratejinin yenilgisini kabul et-mek demek olacakt›r. Milliyetçi/›rkç› ve mezhepçi sa-vafllardaki yenilgi tek adaml›k düflünün yenilgisi ola-cakt›r. (Bu ihtimal yüzünden AKP içerisinde Erdo¤ansonras› ihtimallere göre hesap yapanlar dikkat çekme-ye bafllam›flt›r) Bu durumda yap›lacak tek fley, savafl-lar› bir biçimde (aç›k bir yenilgi durumu yaflamaks›-z›n) sürdürürken en sa¤lam gördükleri yerin, ekonomikalan›n korunmas›d›r. Bu alanda oligarflinin ç›karlar› herne pahas›na olursan olsun savunulacakt›r.

Bu durum uzun bir süredir parça parça geliflen tümhalk ve hak mücadelelerinin asl›nda nesnel olarak tekbir hedefe vurmas›na yol açmaktad›r. Bugün neolibe-ralizmin sald›r›lar›na, gericili¤e, cinsiyetçili¤e, ›rkç›-ifl-birlikçi savafllara direnme e¤ilimleri birbirini güçlendi-recek biçimde cepheleflerek gelifltirilebilir. Neoliberal ‹s-lamc› savafl partisi AKP, her cephede patlak verenkrizleri bir arada yönetmekte zorlanmaktad›r. AKP’ninher cephede ald›¤› yenilgi, di¤er cepheleri de olumluetkileyecek, nesnel olarak Türkiye devrimci süreciniilerletecektir. Hak, demokrasi ve bar›fl mücadelesininAKP karfl›t› cepheleflmesi için bugün tam zaman›d›r.

Dipnot:11 Yeni fiafak’›n eski yazarlar›ndan Mücahit Bilici, belki de “eski” olman›n hiddetiyle

flunlar› söylüyor: “Mahrumiyet ve ma¤duriyet flartlar› izale olup yerine iktidar vehakimiyet imkanlar› gelince eski ‹slamc›lar›n ço¤unun üzerindeki cila akmayabafllad›. “Eski solcu”lar gibi, ‹slamc›lar da flimdi reklamc›, dan›flman, uzman,medyac›, stratejist ve hepsinden kötüsü yalaka oldular”

22 San›ld›¤› gibi siyasal ‹slam›n sermayenin genel ç›karlar›n›n savunuculu¤una soyun-mas› (bir baflka ifadeyle Milli Görüfl gömle¤ini ç›karmas›) AKP ile bafllamaz. DYPile kurulan koalisyon hükümeti bunun ilk provalar›ndand›r. Türkiye’de‹slamc›l›¤›n önemli isimlerinden Prof. Dr. ‹smail Kara gömlek metaforunu flusözlerle de¤erlendirmektedir: “Parti kuruldu¤u zaman ortada gömlek falankalmam›flt›, üstleri ç›plakt›. E¤er Millî Görüfl gömle¤ini ç›karmaktan söz edile-cekse bunu ilk ç›karan kifli, Refah çizgisinden itibaren, Erbakan’d›r”

33 Murat Zizakça, “‹slam ekonomisi kapitalizmin çirkinleflmemifl halidir”,http://m.stargazete.com.tr/yazar/fadime-ozkan/politika/islam-ekonomisi-kapital-izmin-cirkinlesmemis-halidir/yazi-674038

44 Ali Bulaç ‹slamc›l›¤›n krizine dair bir yaz›s›nda “Kitab›n bir bölümüne inan›p birbölümünü inkar etmeyi göze alamayan her Müslüman bittabi ve bizzarure‹slamc›d›r" dese de “Kitab›n” bir bölümünü, örne¤in faiz ile ilgili bölümlerigörmezden gelen, finansal sermaye düzeyine ulaflan ve pazarlama flirketlerindeo “Kitab›” faizli kampanyalarla satan bizzat kendi cemaatidir. Bu nedenle AliBulaç’›n kendisi ‹slamc›l›¤›n krizinin kiflileflmifl temsilidir.

49

GER‹C‹L‹K

“Faflizme karfl› omuzomuza” slogan›Türkiye devrimçihareketinin hiç birzaman eskimeyen,güncelli¤iniyitirmeyen sloganlar›n›n bafl›ndagelmektedir.Slogan›n güncelgerçekleflme biçimiise hak mücadeleleri,demokrasi ve bar›flmücadelelerinin kapitalizme, faflizme,gericili¤e veemperyalizme karfl›,AKP karfl›t›cepheleflmesiolacakt›r.

Page 50: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

GER‹C‹L‹K

Türk-‹slam sentezi her dönem oligarflinin iç birli¤inin ve ide-olojik hegemonyan›n tesisi için sömürge tipi faflizmin resmiideolojisi olmufltur. AKP tipi Türk-‹slam sentezi, basitçeErdo¤an’a Baflkanl›k yolu açacak bir seçim takti¤i de¤ilneoliberal yenisömürge kapitalizmi için mecburi istikamettir

Dünden bugünedüzen veTürk-‹slam sentezi

Dünden bugünedüzen veTürk-‹slam sentezi

Tekin C. Gürp›nar

Page 51: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

KP’nin üçüncü iktidar döneminde ›rkç›-milliyetçi ve ‹slamc› politikalar›n eflanl›ivme kazanmas›, “Türk-‹slam sentezi”niyeniden gündeme tafl›d›. Hem “sivil” top-lumun devlete karfl› direnci olarak göste-

rilen ‹slamc›l›k hem de egemenli¤i tüm “millete” yay-d›¤› savlanan milliyetçilik, Osmanl›’n›n son dönemle-rinden beri egemen güçlerin ideolojileridir. A¤›rl›klar›(ve zaman zaman adlar›) de¤iflmekle beraber ço¤unluk-la bir arada, birbirini destekler biçimlerde kullan›l›rlar.Hem egemenlerin birbirleriyle mücadelesinde hem deezilenlere karfl› mücadelede bu ikisinin birbirinden kop-mas› çok istisnai dönemlere özgüdür ve özellikle krizdönemlerinde milliyetçilik/‹slamc›l›k birbirini besleyenideolojik egemenlik araçlar› olarak yüksek dozajda top-luma enjekte edilir.11

Yeni sömürge kapitalizmine içkin “sürekli kriz” duru-mu, egemenlere bu iki ideolojiden birini “saf” haliyletercih etme flans› vermemektedir. S›n›f yap›s›n›n kar-mafl›kl›¤›, yani s›n›f fraksiyonlardaki say›s›z bölünme-ler bir taraftan siyasal-ideolojik iliflkilerde çeflitlilik ya-ratmakta, di¤er yandan ideolojik hegemonyan›n tesisedilmesini zorlaflt›rmaktad›r. “Türk-‹slam sentezi” isebir taraftan oligarflinin birli¤inin ifadesi di¤er taraftanda ideolojik hegemonyan›n tesisi için özgün bir formülolarak sömürge tipi faflizmin resmi ideolojisidir. Milli-yetçilikle güçlendirilmeyen bir ‹slamc›l›k da, ‹slamc›l›k-la güçlendirmeyen bir milliyetçilik de egemenlerin bir-li¤ini sa¤lamaya, ideolojik zafiyetlerini örtmeye, krizle-rini gerici biçimlerde çözmeye yetmemektedir. Klasikfaflizmden farkl› olarak, daha zay›f bir kitle temeli olansömürge tipi faflizmin “kitle çal›flmas›” için Türklük ve‹slamc›l›k tek bafl›na yeterli bir kitle deste¤i ve gerek-ti¤inde kitle mobilizasyonu üretememektedir. Bununbafll›ca nedeni Türkiye topraklar›n›n bir türlü yok edi-lemeyen çok-kültürlü tarihsel miras› ve yenisömürgekapitalizminin uzlaflmaz çeliflkilerinin keskinli¤idir. So-nuçta yenisömürge kapitalizminin geliflme süreci, ayn›zamanda sömürge tipi faflizmin resmi/egemen ideolojisiolarak Türk-‹slam sentezinin olgunlaflma sürecidir.

En bafltan beri:“Türküz ve Müslüman›z”Türk-‹slam sentezinin devletin resmi ideolojisi halinegeliflinin milad› olarak 12 Eylül darbesi gösterilir. An-cak “sentez”in kökeni Osmanl›’ya dayanmaktad›r. “Tekmillet, tek dil, tek devlet ve hatta tek din” Osman-l›’n›n çözülüfl sürecinden beri egemenlerin bulduklar›çeflitli “birlefltirici” çözümlerin ifadesidir. ‹kinci Meflru-tiyet dönemine damgas›n› vuran ideolojik iklimde yük-selen Osmanl›c›l›k, Türkçülük ve ‹slamc›l›k ak›mlar›n›nbirbiriyle iç içe geçen tezleriyle, Türk-‹slâm sentezi ol-dukça benzemektedir. Her üç ak›m da ortak olarak Os-manl›’n›n kapitalist geliflme anlam›nda modernleflmesi-ni, ilerlemesini, muas›rlaflmas›n› savunmakta ancak busürecin politik-ideolojik üstyap›s› üzerinde bir tart›flmayürütmektedir. Ziya Gökalp’in “Türkleflmek, ‹slâmlafl-mak, Muas›rlaflmak” isimli kitab› bu iklimin havas›n›anlayabilmek için önemli bir örnektir.

Milliyetçilik hareketleriyle çok uluslu Osmanl› kimli¤i-nin çözülmesi karfl›s›nda önce ‹slamc›l›k birlefltirici birkimlik olarak öne ç›kar›lm›fl; Ortado¤u’daki ve Balkan-lar’daki Müslüman toplumlar›n ba¤›ms›zl›k taleplerininsonucunda da yeni kimlik Türklü¤e daralm›flt›r. Yanibir ortak kimlik olarak Türklük tercihi, eski tip çokuluslu imparatorlu¤un kriziyle beraber yeniden kurgu-lanmas› flart olan “yeni millet”in Osmanl› veya ‹slamkimli¤i üzerinden birlefltirilememesinin do¤urdu¤u mec-buriyettir. Ancak mecburiyet, ne ‹slami kimlikten neOsmanl›c›l›ktan vazgeçilmesi anlam›na gelmektedir.Modern dünyada milliyetçili¤in ve kapitalist geliflmeningerçekli¤ini kabul ederek bu konularda esneyip bir “iç-tihat kap›s›” aralayan ‹slamiyetin pekala Türk milliyet-çili¤ine hizmet edebilece¤i ve dayan›flma/birlik duygu-sunu pekifltirebilece¤i, Türkçülü¤ün öncülerinden YusufAkçora gibi isimlerce dile getirilmifltir.

Türk-‹slam sentezinin ikinci döneminde, ‹slam, Türklükiçinde eritilerek, içsellefltirip afl›larak Cumhuriyete özgükurucu ideoloji olmufltur. Kurtulufl Savafl› sürecinde re-el politikan›n gerekleri do¤rultusunda, ismi henüz“Türk” olarak konulmayan millet, neredeyse tamamendin üzerinden tan›mlanm›flt›r. Savafl›n ard›ndan yeni re-jimin as›l sahibinin belirlendi¤i, yani milliyetçili¤in öneç›kt›¤› kurulufl y›llar›nda ise ‹slamc›l›¤›n daha geriplanlara itildi¤i görülmüfltür. Ancak yine de dinin (ve‹slamc›l›¤›n) devlet kontrolüne al›narak yeni rejim içintehdit olmaktan ç›kar›lmas›, hatta destek haline dönüfl-türülmesi projesi ifllemifltir. Bu kapsamda Baflbakanl›¤aba¤l› Diyanet ‹flleri Reisli¤i kurulmufl, Cumhuriyeti des-teklemesi için çeflitli dinsel cemaat lideriyle iflbirlikleri

51

GER‹C‹L‹K

A

Page 52: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

yap›lm›flt›r. Milletin ad›n›n Türk olarak belirlenmesi veTürklü¤ün resmi olmasa da z›mni olarak ‹slam üzerin-den tan›mlanmas›yla Türkçe konuflmayan Müslüman et-nik gruplar›n asimilasyonu, “yeni moderniteye kazand›-r›lmas›” hedeflenmifltir.22 “Türklefltirerek modernlefltirme”ve yeni millet tan›m›na dahil etme hedefi Kürtler d›-fl›nda büyük oranda baflar›lm›flt›r.

Yenisömürgecili¤in inflas› veTürk-‹slam senteziSentezin üçüncü dönemi ise dünya emperyalist sistemi-nin yeniden kuruldu¤u 2. Dünya Savafl› sonras›na denkdüfler. Savafl öncesi sistemin yaratt›¤› istisnai bir bofl-luk ortam›nda kendi uluslaflma/modernleflme/kapitalistgeliflme sürecini dünya sisteminde göreli özerk bir hat-ta ilerletebilen Türkiye aç›s›ndan bir tercih zaman›d›r.Ülke, uluslararas› iflbölümüne tar›m ihracatç›s› olarakeklemlenirken “ar›za ç›kmamas›”, örne¤in toprak refor-munun yap›lmamas› için, “afla¤›dan” r›za üretmek da-ha da zorlaflabilmektedir. Bu noktada yeni bir “içsel-lefltirerek aflma” süreci yaflan›r ve ‹slamc›l›k kurulufldöneminde itildi¤i geri plandan ön plana ç›kar›l›r.“Ezan›n dili, ah›r yap›lan cami vs…” derken yenisö-mürgecilik kurumsallafl›r. Demokrat Parti iktidar›yla,milliyetçilik ‹slamla tahkim edilerek, ‹slamc›l›k düzenindaha da “merkez”inde içsellefltirilir. Sentezin toplumdayukar›dan afla¤›ya yayg›nlaflmas›nda, yeni infla edilenkontrgerilla ayg›t›n›n örgütledi¤i eylemlerin pay› büyük-tür. 6-7 Eylül olaylar› gibi gayrimüslim az›nl›klar›n he-def al›nd›¤› büyük kitle mobilizasyonu “Özel Harp Ör-gütü” ad› verilen kontrgerillan›n ilk büyük operasyonuoldu¤u kadar Türk-‹slam ideolojisinin toplumda yayg›n-laflmas› bak›m›ndan özel bir yere sahiptir. Selanik’teAtatürk’ün evinin sald›r›ya u¤rad›¤› fleklindeki yalan birhaberle bir K›br›s davas› yarat›l›rken, hem Türkçü hem‹slamc› hem de Cumhuriyetçi (Atatürkçü) söylemler birarada kullan›lm›flt›r.

Türk-‹slam sentezinin ad›yla san›yla bir resmi ideolojihaline gelmesinin ilk ad›mlar› ise 1970’li y›llarda at›l-m›flt›r. Türk sa¤›n›n önemli ideologlar›ndan Nihat Sa-mi Banarl›, ‹brahim Kafeso¤lu ve Süleyman Yalç›n’›nkurdu¤u, bugün Tayyip Erdo¤an’›n bolca referans ver-di¤i Necip Faz›l K›sakürek’in isim babal›¤›n› yapt›¤›Ayd›nlar Oca¤›, Türkiye’ye y›llarca damgas›n› vuracakbu ideolojinin organik ayd›nlar›n›n oda¤› olmufltur. Ay-d›nlar Oca¤›, bir “merkez sa¤” (AP), bir ‹slamc› (MSP)ve bir ›rkç› partiyi (MHP) birlefltiren Milliyetçi Cephehükümetlerinin ideolojik g›das›n› sa¤lam›flt›r. BuradaMSP’de odaklanan ‹slamc›l›k, MHP’de odaklanan ›rk-ç›l›k ile AP’de odaklanan yenisömürge kapitalizmine

has bir kalk›nmac›l›k ideolojisi sentezlenmifltir. Bu sen-tez komünizmin panzehiri olarak görülmüfltür.

1970’li y›llarda sa¤ partiler aras›ndaki farklar giderekbelirsizleflmifltir. ‹slamc› parti; ismiyle (Milli SelametPartisi), gazetesiyle (Milli Gazete), teflkilat›yla (MilliGörüfl) ve kendini tan›mlamas›yla (milliyetçi-mukadde-satç›) milliyetçilik yar›fl›nda en öndedir. Milliyetçi par-ti ise “Tanr› da¤› kadar Türk” oldu¤u kadar “Hira da-¤› kadar Müslüman” olarak kendini ‹slami vurgularlatan›mlam›flt›r. Merkez sa¤ parti (AP) ise ‹slam› ve mil-liyetçili¤i sentezlerken, bunu modern dünyan›n (kapita-lizmin/emperyalizmin) güncel gereklerine en uyumluhale getirme iddias›ndad›r. Partiler aras›ndaki tek farksadece sentezin bilefliminde öne ç›kard›klar›d›r. Yaln›zsiyasi partiler de¤il, Gülen cemaati de 70’li y›llardaTürk-‹slam ideolojisinin misyoneri olarak “taban” faali-yetlerine h›z vermifltir.

Bu dönemde tarif edilen Türk-‹slam sentezinde din vedil, milleti anavatanda birlefltiren iki ana unsur olaraktan›mlanm›flt›r. Ancak bu sentezde öne ç›kan, toplumuyeniden birlefltirmek, ya da daha do¤ru bir ifadeylekeskinleflen s›n›fsal çeliflkilerle inand›r›c›l›¤› kaybolanulus kimli¤ini yeniden üretmek ad›na ‹slamc›l›¤a veri-len iade-i itibard›r. Eski tip milliyetçilik afl›l›rken, ‹sla-miyet’ten ayr› bir ulusçulu¤un var olamayaca¤› vurgu-

52

GER‹C‹L‹K

Türkçülük,‹slamc›l›k veBat›c›l›k devlet-iOsmanl›’n›n kurtuluflu ad›naAbdülhamit döneminde yük-selifle geçmiflti.

Page 53: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

lanm›fl, “Türklük bilinci, ‹slamiyet’in içinde eritilmeli-dir” denmifltir. Bu sentezle ‹slamc›l›k bir kez daha iç-sellefltirilerek, Türklük bilinci sa¤lamlaflt›r›lmak isten-mektedir. “Milleti millet yapan de¤erler” varsay›m›ndadin bir kez daha ilk s›ralara yükseltilmektedir. Bununiçin tarihten referanslar vererek (Kurulufl Savafl›, Mo-¤ol istilas› vs.) “Türk milletinin varl›¤›n› ve birli¤inidevam ettirmesinde ‹slam’›n bafll›ca rolü oldu¤u” savu-nulmufltur.

Sentez’in ‹slamc›lar için anlam› ise “‹slam birli¤ini kur-mak, gelifltirmek” için en uygun ulusun Türkler oldu-¤unun kabul edilmesidir. Türk-‹slam ideolojisine görebu misyon Türkiye Cumhuriyeti’ne Osmanl›’dan miras-t›r ve zaman›nda “‹slam’›n bayra¤›n› üç k›tada dalga-land›ran” Türkler yeniden ‹slam dünyas›n›n öncüsü ola-cakt›r. Asl›nda bu iddia d›flar›ya de¤il ülke içine dairbir iddiad›r ve “nüfusunun yüzde 99’u Müslüman” ol-du¤u kabul edilen bir ülkede Müslümanlar içinde Türk-lerin üstünlü¤ü vurgulanmaktad›r. ‹flte bu iddialarla ‹s-lamc›lar, Türk-‹slam sentezinin "Milli kültür ve fluurugelifltirmek suretiyle Türk milliyetçili¤i fikrini yayma"fleklindeki düsturuna sahip ç›km›fllar ve böylece Kürtsorununun kronikleflmesinde büyük rol oynam›fllard›r.

Tüm bu Türklük ve Müslümanl›k vurgular›n›n arka-s›nda “Bat›” olarak ifade edilen emperyalizmle iliflkiler

saklanm›flt›r. “Bat›n›n kültürü ve moral de¤erlerini de-¤il, sadece bilim ve tekni¤ini almakla yetinmek gere-kir” tezi üzerinden yenisömürge kapitalizminin “ekono-mik-teknik” geliflmesiyle uyum ilan edilmifltir. Yeni sö-mürge kapitalizminin gerçek y›k›mlar›na karfl› olas› tep-kiler, ekonomik ve askeri alanda “bilim ve tekni¤inal›nmas›n›n gereklili¤i” teziyle karfl›lan›rken, kapitalistgeliflmenin yaratt›¤› sorunlar›n “kültürel” nedenlerdenkaynakland›¤› savunulmufltur. Böylece Cumhuriyet’inbafl›ndan beri devam eden ve giderek keskinleflen ka-pitalist modernleflme sürecine dair uzlaflmaz çeliflkilerkültürellefltirilerek yönetilebilir hale getirilmek istenir.

Neoliberalizm ve Türk-‹slam senteziTürk-‹slam sentezinin fikir kulübü olan Ayd›nlar Oca-¤› sadece ideolojik meselelerle ilgilenmemifl, neoliberaldönüflümün milad› say›lan 24 Ocak kararlar›n›n ilk ha-linin verildi¤i merkez olarak da öne ç›km›flt›r. Ayd›n-lar Oca¤›’n›n kurucular›ndan Süleyman Yaflar’›n ifade-siyle “24 Ocak Kararlar›’n›n haz›rlan›fl› Ayd›nlar Oca-¤›’n›n mahsulüdür.”33

O güne kadar fiilen egemen ideoloji olan Türk-‹slamsentezi, 12 Eylül ile beraber resmi ideoloji olarak ilanedilmifltir. Sömürge tipi faflizmin karakteristik özelli¤iolarak, devlet mekanizmas›nda piflirilen yeni faflist ide-olojinin kitle taban› yukar›dan afla¤›ya oluflturulmal›d›r.Darbenin ard›ndan Devlet Planlama Teflkilat›’nda haz›r-lanarak 1983 y›l›nda yürürlü¤e konan Milli Kültür Ra-poru’yla da bu süreç tasarlanm›flt›r. Neoliberal dönü-flüm tasar›m›n›n merkezlerinden olan DPT’nin Türk-‹s-lam toplumunun da tasar›m›n›n merkezi olmas› tesadüfde¤ildir. Yenisömürgecili¤in neoliberal ilkeler çerçeve-sinden yeniden kuruluflu, ideolojik bir yeniden üretimizorunlu k›lmaktad›r.

Nitekim raporun ana hedefi “kalk›nmay› önleyici zarar-l› felsefe ve ideolojilerin önlenmesi” yoluyla model in-san›n yetiflmesi olarak aç›klanm›flt›r. “Kalk›nmay› önle-yici zararl› felsefe ve ideolojiler” diye kastedilen tabiiki soldur ve kalk›nma burada da yenisömürge kapita-lizminin kod ad›d›r. Türk-‹slam sentezinin resmi belge-lerdeki yol haritas›na göre “model insan” yetifltirilmesiöncelikle sola yönelik bask›yla mümkündür. Rapordakiifadelerle ancak bunun ard›ndan “maneviyat e¤itimi, di-ni ve ahlaki terbiye, milli ve tarihi fluur” yoluyla “kal-k›nmay› gerçeklefltirecek model insan tipi” ço¤alt›lacak-t›r. Co¤rafya, tarih derslerinin bafl›na “milli” s›fat›n›ngelifli, içeriklerinin buna göre de¤ifltirilmesi, ‹slamc›la-r›n ve faflistlerin devlerin stratejik kurumlar›nda istih-dam edilmesi, ‹mam Hatip okullar›n›n say›s›n›n 盤 gi-bi artmas› DPT’nin bu raporunun ard›ndan h›zla haya-

53

GER‹C‹L‹K

AKP dahil ‹slamc› hareketin düflünsel miras›n›n belki de enönemli isimleri, klasik sömürgecilik ve eski tip çokulusluimparatorluklar y›k›l›rken M›s›r’da Müslüman Kardefller’iinfla eden Hasan El Banna ve yenisömürgecilik dönemindebu hareketin ideolojik pozisyonunu yeniden üreten SeyidKutub’dur.

Page 54: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

ta geçirilmifltir. Böylece din bir kez daha r›za üretenbir ideoloji olarak sistem taraf›ndan içerilmifl ve Türk-‹slam sentezi sadece darbeciler taraf›ndan de¤il, ilk “si-vil” iktidar olan eski MSP’li Turgut Özal’›n AnavatanPartisi’ne de rengini vermifltir. Özal iktidar› neoliberaldönüflüme Türk-‹slam senteziyle r›za üretmeye yönelikçabalar›yla, AKP’nin bugünkü çizgisine ilham vermifl-tir. Sonuçta toplam olarak 1980’de 30 bin civar›ndaolan Kuran Kurslar›’ndaki k›z ö¤renci say›s› 1990’lar-da 100 bini aflm›fl, erkek ö¤renci say›s› ise iki kat›naç›km›flt›r. 1980’lerde 45 bin olan cami say›s› ise1990’larda 70 bine ulaflm›flt›r. 1980’de imam hatipokullar›na giden 200 bin ö¤renci varken bu rakam1997’de 511 bine f›rlam›flt›r. Ayn› dönemde bu okul-lar›n say›s› 700’den 1200’e ulaflm›flt›r.

Bu politikalar›n da etkisiyle Türk-‹slam sentezinde a¤›r-l›¤›n› belirginlefltiren ‹slamc›l›k aç›s›ndan 28 fiubat birbalans ayar› ifllevi görmüfl, yenisömürge kapitalizmi vesermaye birikimi aç›s›ndan s›k s›k ar›za vermeye bafl-layan bir önceki ‹slamc›l›k biçimi afl›larak/uyumlulaflt›-r›larak yeniden içerilmifltir. AKP iktidar› ise tersten, Er-genekon operasyonu ile milliyetçili¤i neoliberal yenisö-mürgecilik aç›s›ndan yeniden biçimlendirmifl ve ard›n-dan “gönül rahatl›¤›” ile ideolojik hegemonya vas›tas›olarak kullanmaya h›z vermifltir.

AKP ve Türk-‹slam senteziNeoliberal dönemde hem r›za üretimi hem de toplum-sal muhalefetin bask› alt›na al›nmas› ancak sa¤›n tümtarihsel gericilik birikimi seferber edilerek sa¤lanabil-mektedir. Bu nedenle AKP’nin Türk-‹slam sentezi ne-oliberal yenisömürge kapitalizmi için mecburi istikamet-tir.

Öncelikle Türk-‹slam sentezinin neoliberal döneminded›fllay›c› yönü artm›flt›r. S›n›fsal pozisyonu nedeniyleekonomik, siyasi, toplumsal olarak büyük ölçüde d›flla-nan genifl y›¤›nlar›n bölünerek, maniple edilerek, bask›alt›na al›narak düzen aç›s›ndan risk olmaktan ç›kar›l-mas›nda Türk-‹slam sentezi önemli bir rol oynam›flt›r.‹lk olarak, neoliberal dönem sermaye birikiminin ihti-yaç duydu¤u ucuz emekgücünün temini aç›s›ndan Kürt-lerin ve kad›nlar›n bask› alt›na al›nmas›nda Türk-‹slam-c› d›fllaman›n özel bir yeri olmufltur. Bu aç›dan Kürt-leri ve kad›nlar› ikinci s›n›flaflt›ran, en güvencesiz iflçis›n›f› katmanlar› haline getiren Türk-‹slamc›l›k, d›flaaç›lan ekonomiye rekabet gücü kazand›rm›flt›r.

Türk olmayanlar› ve Sünni olmayanlar› d›fllama prati-¤i, ayn› zamanda iflçi s›n›f›n› bölerek baz› kesimlerinidüzene içerme, böylece neoliberalizme karfl› ilk tepki-leri silahs›zland›rma, parçalama çabas›d›r. Türk-‹slamc›-l›¤›n bu ifllevi, neoliberalizmin olgunlaflma dönemlerin-de (2000’li y›llar) daha fazla öne ç›kmaya bafllam›flt›r.‹slamc›l›k ile Türk olmayan Sünni kesimler, milliyetçi-lik ile de ‹slamc› olmayan Türkler düzene eklemlen-mek istenmektedir. Ancak bu projenin denenmesi, ön-ce ‹slamc›l›¤›n sonra da milliyetçili¤in düzenle uyum-lulaflt›r›lmas›ndan sonra mümkün olmufltur. 28 fiubat ileuyumlulaflma evresini atlatan ‹slamc›lar, milliyetçili¤inuyumlulaflt›r›lmas›na öncülük etmifller ve sonuçta AKP,neoliberal dönem Türk-‹slam sentezinin kalesi olmufl-tur. 12 Eylül’ün “kalk›nma için model insan” yetifltir-me ad›na gelifltirdi¤i Türk-‹slam sentezi, AKP elinde“dindar ve kindar nesiller” yetifltirme olarak formüleedilmifltir. Bu aç›dan 4+4+4 e¤itim modeli, mükemmelbir neoliberal Türk-‹slam sentezi prati¤idir: E¤itimin tü-müyle sermaye denetimine girmesi bir yanda, model

54

D‹S‹PL‹N

Özal dönemi Türk-‹slamc›l›¤›nalt›n y›llar› oldu. Türk-‹slam sentezinin en fanatiksavunucular›ndan biri HasanCelal Güzel, 24 Ocak kararlar›al›n›rken ve darbe dönemindeTürk-‹slamc›l›k ekonomikkalk›nma için bir gereklilik olarak“planlan›rken”, DPT’de GenelSekreterlik de dahil kritikgörevler üstlenmiflti. Güzel’insüslenmemifl, “aç›k sözlü”,“hoyrat” Türk-‹slamc›l›¤›, Özal’›n iste¤iyle 1983’te at›ld›¤›siyasette -iki kez bakanl›k yapmas›na ra¤men-ömrünün k›sa olmas›na yol açt›.

Page 55: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

insan olarak dindar nesiller di¤er yanda…

Ancak Türk-‹slam’›n yeni kalesi oldukça k›r›lgand›r.Bunun birinci nedeni neoliberalizmin politik ve toplum-sal olarak d›fllad›¤› genifl iflçi s›n›f› y›¤›nlar›n› düzeneba¤layan egemen kimliklerin maddi karfl›l›¤›n›n giderekzay›flamas›d›r. Ne köylünün jandarma karfl›s›nda “fie-hitler ölmez vatan bölünmez” diye slogan atmas›, nebar›nma hakk› mücadelelerinde Türk bayra¤› aç›lmas›,ne HES’lere karfl› direnen kad›nlar›n çarflaf› neolibera-lizmin s›n›fsal d›fllay›c›l›¤›n› yumuflatamamakta/esnete-memektedir. Güvencesizlefltirmenin genelleflmesine kar-fl› tepkiler, millet ve din kimli¤i ile sa¤lanmak istenenmaddi olarak zay›f ve ço¤unlukla tamamen ideolojikgüvenceleri anlams›zlaflt›rmaktad›r.

K›r›lganl›¤›n ikinci nedeni, Türk-‹slam sentezi çerçeve-sinde yürütülen savafllardaki baflar›s›zl›klard›r. Kürt sa-vafl› ve Suriye savafl› içeride ideolojik hegemonyay› te-sis etmek için kullan›lmak istenmifl ancak her ikisindede yaflanan baflar›s›zl›k, savaflta zafer ve güç üzerindenpekifltirilebilecek hegemonyan›n daha da sars›lmas›naneden olmufltur. Yenisömürge kapitalizminin bir krizyönetim arac› olarak gündeme gelen Türk-‹slam sente-zinin Türkiye’de sürekli kriz üreten fay hatlar›, bahse-dilen baflar›s›zl›klar›n da etkisiyle, bugünlerde oldukçahareketlidir. Sentezin milliyetçilik vurgusu ulusal soru-nu, ‹slamc›l›k vurgusu da laiklik sorununu sürekli ola-rak yeniden üretmekte, büyütmektedir.

Bu koflullar alt›nda AKP’nin kitle gücünün ideolojik g›-das› olan Türk-‹slam sentezini geriletmek mümkündürve gereklidir. Ancak ideolojiler fikir tart›flmalar›yla de-¤il, fikrin yaflam bulmufl hali olan politik-toplumsalmücadelelerle geriletilir. Neoliberalizme karfl› hak mü-cadeleleri, gericili¤e karfl› mücadele, faflizme karfl› mü-

cadele, kad›n mücadeleleri, Kürtlerin ve Alevilerin eflityurttafll›k mücadeleleri, savafl karfl›t› mücadelelerAKP’nin bu ideolojik hegemonyas›n› k›racak mücade-leler olarak umut verici bir yükselifl içindedir.

Ancak sorun AKP’nin Türk-‹slamc›l›¤›na karfl› müca-delenin “iki yaka”s›n› bir araya getirmekte yaflanmak-tad›r. Gericili¤e ve ›rkç›l›¤a/savafla karfl› mücadeleler,bir baflka ifadeyle gerçek bir laiklik ve kardefllik/bar›flmücadeleleri ancak AKP faflizmine karfl› ortak bir mü-cadele olarak vücut buldu¤unda bu iktidar püskürtüle-bilecektir. Bu noktada neoliberalizme karfl› hak müca-deleleri, asla tek bafl›na tüm bu mücadelelerin yerineikame edilerek de¤il, bu mücadeleleri yak›nlaflt›rabile-cek bir köprü olarak anlaml› katk›lar sa¤layabilir.

Dipnot:11 AKP’nin üçüncü iktidar döneminde direksiyonu h›zla daha sa¤a k›ran politikalar›

karfl›s›nda salt ‹slamc›l›¤›n› ya da salt milliyetçili¤ini hedef alan “muhalefet”biçimleri, Türkiye’de sömürge tipi faflizmin resmi ideolojisi Türk-‹slam sentezini›skalamakla maluller. AKP’den milliyetçi olmayan bir ‹slamc›l›k/muhafazakarl›kya da ‹slamc› olmayan bir milliyetçilik beklemek; yeni sömürge kapitalizmininmilliyetçilik-‹slamc›l›k gibi d›fllay›c›-otoriter karakterli ideolojilere gerekolmaks›z›n kat›ks›z bir liberalizm ile sürdürülebilece¤ini beklemek kadar saç-mad›r. Yenisömürge kapitalizminin ve sömürge tipi faflizmin giderek derinleflenkronik sorunlar› olarak Kürt sorunu ve laiklik sorununda AKP karfl›t› tav›r al›rken,birini görmezden gelmek (AKP’nin yan›nda tav›r alanlar› tart›flmak bile abes)Türk-‹slam ideolojisinin geriletilmesinde zafiyetlere neden olacakt›r ve olmak-tad›r.

22 Müslüman olmayanlar›n az›nl›k say›l›rken, Müslüman TC vatandafllar›n›n “Türk”kabul edilmesi ve bunun uluslararas› anlaflmalarda da bu flekilde yer almas›,Türklü¤ün z›mni “Müslümanl›k” üzerinden tan›mland›¤›n›n göstergelerindendir.

33 Yaflar’›n anlat›m›:“Türkiye’nin sosyo-ekonomik ç›kmazlar› ve çözümleri ekonomikprogram› Turgut Özal haz›rlam›flt›r. ‹çimizde befl ayr› bafll›kl› oturum yapt›k.Sonunda bir model ç›kt› ve hakikaten o model fikri tatbik edildi.”

55

GER‹C‹L‹K

Bu afifl geleneksel birulusalc›-militarist partiye aitde¤il.Neoliberal ‹slam’›n ideolojikegemenli¤inin millili¤ina¤›rl›¤›n› azaltaca¤›na dairliberal ve ulusalc› beklentiler fena halde çuvallad›. AKP, millili¤i deTürk-‹slamc›l›¤›n de¤iflmezunsurlar›ndan olan militarizmi de yenidenyorumlayarak düzen içindaha sa¤lam bir ideolojikaraç haline getirmeyi bildi.

Page 56: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

120

D‹S‹PL‹N

Hillary Clinton “Suriye’ye bask› süreciTürkiye’nin öncülü¤ünde yürütülmeli”dedi¤inde, AKP medyas›nda “Türkiye’ninetkisi ABD’den fazla” manfletleri at›lm›flt›.Oysa ABD, Suriye’deki çokboyutluçat›flmaya do¤rudan dahil olmak istemiyor,bu batakl›¤a AKP’yi önden buyur ediyordu.Bu durumu, bölgesel güç olma f›rsat›olarak de¤erlendiren AKP, zaferekofltu¤unu sanarak bata¤a saplanacakt›

Aktif tafleronun kriziAktif tafleronun kriziLevent Kara

Page 57: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

KP’nin “aktif tafleron”11 diye nitelenmesiABD emperyalizminin çözümsüzlü¤edüfltü¤ü cephelerde, Ahmet Davuto¤-lu’nun Stratejik Derinlik kitab›ndaki ki-lit ifadeyle “çözüm için ben var›m atak-

l›¤›nda” davranarak görev almas›ndan kaynaklanmakta-d›r. Aktif tafleron, kendini ispat etmek için Suriye kri-zini bir f›rsat olarak görmüfl ancak f›rsat olarak gördü-¤ü fley kendisinin krizine dönüflmüfltür. 30 A¤ustos2012’deki Suriye gündemli Birleflmifl Milletler GenelKurulu toplant›s›nda yaln›zca Rusya ve Çin’in de¤ilABD’nin de yaln›z b›rakt›¤› Davuto¤lu’nun durumu,idealist bir siyasetçinin öznel trajedisi olarak de¤erlen-dirilemez. Bu durum, Ortado¤u’nun emperyalist sistem-le yeniden bütünlefltirilmesi sürecinde nesnel olarak çe-liflkilerle kuflat›lan bir yenisömürge hükümetinin krizi-ne iflaret ediyordu. Davuto¤lu idealizmini sahneye da-vet eden de, ilk baflta göklere ç›kar›lan Davuto¤lu’nuk›sa sürede yerin dibine sokan da bu nesnellikti.

Peki neydi o nesnel çeliflkiler? ABD emperyalizmi1970’lerden bu yana derinleflen egemenlik krizini Or-tado¤u’nun ABD öncülü¤ünde emperyalist sistemle ye-niden bütünlefltirilmesi ile aflmaya çal›fl›rken, Ortado-¤u’yu “emperyalistler aras› rekabet”, “halklar›n emper-yalizme karfl› direnifli” ve “ezilen s›n›flar›n egemen s›-n›flara karfl› direnifli”nin en fliddetli çat›flma alan› hali-ne getirmiflti. Ne var ki açt›¤› bu büyük savaflta he-deflerini tutturamay›nca ABD’ye karfl› rekabet ve di-renme e¤ilimleri daha da güçlenmiflti. ABD iflbirlikçi-leri ise, tarihin belli bir an›nda ABD emperyalizmininbir ad›m geri çekildi¤i çat›flma alanlar›nda, konum de-¤ifltirmedikleri halde kendilerini bir ad›m önde bulmufl,bu durumu tarihi bir avantaj olarak teorilefltirip kendiç›karlar›n› ilerletmek iddia ve niyetiyle inisiyatif alma-ya giriflmifllerdi. Ahmet Davuto¤lu idealizmi böylecesahneye ça¤r›ld›.22

Stratejik Derinlik’te, Türkiye’nin bir bölgesel güç ol-mak için gerekli ekonomik ve askeri araçlardan yok-sun oldu¤unu kabul eden Davuto¤lu, buna karfl›n “stra-teji”nin önem tafl›d›¤› özel bir an›n yakaland›¤›n› söy-lüyor, stratejiyi de Ortado¤u ile yaln›zca co¤rafi de¤ilkültürel ve tarihsel ba¤lara da sahip olan Türkiye’nin“hem bölgesel hem de küresel ölçekte uluslararas› sis-temin merkez ülkesi” oldu¤u iddias›na dayand›r›yordu.Üstelik emperyalist sistemin baflat gücü ABD, mevcutstratejisinin tökezlemesi nedeniyle iflbirlikçilerinin inisi-yatif almas›na ihtiyaç duyuyor, onlara baflat gücün vaz-geçilmez ve yükselen bir orta¤› olma flans›n› sunuyor-du. Davuto¤lu’nun düflüncesinde var olan ile dünya yü-zünde yaflanmakta olan çak›flm›fl gibiydi.

57

A

Page 58: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

Ancak yenisömürge Türkiye’de emperyalizm içsel birolgudur. Egemen s›n›flar askeri ve ekonomik olarakABD emperyalizmiyle bütünleflmifl ve bu bütünleflmeyiortak olma de¤il ba¤›ml›laflma biçiminde yaflam›flt›.Kendi ç›karlar›n› ilerletmek iddias›yla ve do¤rudan ta-limat almadan hareket ettiklerinde de kaç›n›lmaz olarakABD emperyalizminin ç›karlar› için hareket edecek, bi-çimsel olarak ba¤›ms›z ancak özü itibariyle ba¤›ml› birpolitika izleyeceklerdi. Bu çeliflki Davuto¤lu’nun teori-si ile prati¤i, Erdo¤an’›n söylemi ile eylemi aras›nda-ki utanç verici uyuflmazl›kta kendini gösterecekti. “Ka¤-n› gölgesindeki it” misali, NATO’nun askeri gücünü vetekelci sermayenin ekonomik gücünü kendi gücü saya-rak çeflitli ad›mlar atacak, ayak sürüdüklerinde ya dafazla ileri gittiklerinde olanca güçsüzlükleri ile ortadakalarak, bütünlefltikleri emperyalist sistemin efendisi de-¤il ufla¤› olduklar›n› göreceklerdi. Öte yandan AKP ik-tidar›n›n ABD ç›karlar› do¤rultusunda saf tuttu¤u mev-cut çat›flma düzlemi, ABD’yi sistemin baflat gücü ol-maktan ç›karma olas›l›¤› içermese bile, ABD’nin ha-s›mlar›na kaç›n›lmaz olarak sald›r›p diz çöktürece¤ininve müdahalelerinde mutlak baflar› elde edece¤inin ga-rantisi de yoktu. Ankara’da 23 Temmuz 2012’de bü-yükelçiler için verdi¤i yemekte “Nerede dünyan›n ba-r›fl› savunan egemen güçleri” diyerek ABD emperyaliz-minin Suriye’ye sald›rmamas›ndan yak›nan Tayyip Er-do¤an’›n anlamakta güçlük çekti¤i gerçeklik buydu. Bu,ABD emperyalizminin hakimiyet krizinden beslenençok boyutlu bir çat›flmayd› ve emperyalizm genel ku-ral oldu¤u üzere Türkiye gibi yenisömürgelerine gücü-nü de¤il çeliflkilerini ihraç etmekteydi.

ABD ç›karlar› ad›na inisiyatif alan aktif tafleron AKP,her koflulda ABD’nin hakimiyet krizinin bedelini ken-di halklar›na ve ülkesine ödetmeyi bafltan kabul etti.Bununla birlikte, giriflimlerinin baflar›s›zl›¤› durumundaas›l iflveren ABD’yi yan›nda bulaca¤›n›n garantisi yok-tu. Aktif tafleron, ABD’nin has›mlar› ile çat›flmay› ka-bul etti¤i gibi ifller yolunda gitmedi¤inde ABD taraf›n-dan hizaya çekme müdahalelerine maruz kalacakt›.

‹flte bu gerçekli¤in kuflatmas› alt›nda, AKP Türkiye’yiOrtado¤u’daki çokboyutlu çat›flman›n ortas›na sürükle-di. Bu çat›flma ne tek bafl›na bir emperyalist müdaha-le ile, ne tek bafl›na emperyalistler aras› rekabet ile, nede tek bafl›na ezilen s›n›flar ile egemen s›n›flar aras›n-daki mücadele ile aç›klanabilir. Do¤rusu, üçünün de içiçe geçti¤i bir çat›flmad›r ve aktif tafleronun krizi, ABDemperyalizminin hakimiyet krizinin somutlaflt›¤› çeliflki-lerin yenisömürgelere ihrac›nda yatmaktad›r. Bir yenisö-mürge hükümeti olarak AKP iktidar›n›n öznel katk›s›,bu çat›flmada ABD emperyalizmini mutlak özne, ken-

58

Arap halk hareketlerinin tetikledi¤i ve dolay›s›yla sisteminbütününü etkileyen de¤iflim dalgas› karfl›s›nda emperyalistmüdahale kaç›n›lmazd›. Müdahale halk hareketlerikarfl›s›nda emperyalist kapitalist sistemin genel ç›karlar›n›koruman›n yan› s›ra, emperyalistler aras› rekabetin de birunsuru olacakt›. Bu da çat›flmay› s›n›fsal temelindensapt›racak, ABD-‹srail karfl›t› ‹ran-Suriye-Hizbullah ekseni-nin ve onun ard›ndaki Rusya ve Çin’in etkisini s›n›rlayacak birmüdahale olmal›yd›. Böylece emperyalizmin do¤al müttefikiegemen s›n›flar›n yönetimdeki varl›¤› güvence alt›naal›nacak, emperyalistler aras› rekabet emperyalistler aras›do¤rudan bir çat›flma olmadan dolayl› yollardan yürütüle-cekti. Körfez ülkeleri ve Türkiye üzerinden tan›mlananAmerikanc› Sünni ekseninin mezhep temelinde kendine birmeflruiyet arayan müdahaleci siyaseti bu ihtiyaca yan›tolarak üretildi.

Page 59: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

disini mutlak öznenin muhtaç oldu¤u iflbirlikçi, di¤erunsurlar› da tarihin ak›fl› içinde “etkisiz eleman” kabulederek fazla hevesli davranmas› ve böylece çeliflkileriTürkiye üzerinde yo¤unlaflt›rmas›d›r. Suriye meselesin-de yaflanan budur.

Türkiye halklar›n›n bu çat›flmadaki bilinçli eylemi de,Türkiye’nin ve Ortado¤u’nun siyasi gelece¤ini belirle-yebilecek olan önemli unsurlardan biridir. Aktif taflero-nun krizi, Türkiye ve Ortado¤u halklar› ile AKP ikti-dar› aras›ndaki ç›kar çeliflkisi üzerindeki perdeleri kal-d›rmakla kalmam›fl, emperyalizm iflbirlikçili¤inin somutörne¤i olarak AKP’yi halk›n ba¤›ms›z ç›karlar›na daya-l› bir mücadele karfl›s›nda zay›flatm›flt›r. Öyleyse, hal-k›n bilinçli eylemi için, Ortado¤u’daki çat›flmay› aktiftafleronun krizi ve halklar›n devrimci siyasi seçene¤iba¤lam›nda irdelemek gerekmektedir.

Sefer oldu, zafer olmad›ABD direnifl karfl›s›nda tökezlediEl Kaide örgütünün düzenledi¤i iddia edilen 11 Eylül2001 sald›r›lar›n›n ard›ndan, ABD “teröre karfl› savafl”konseptini ortaya at›p, teröristleri bar›nd›rarak ya dakitle imha silahlar› bulundurarak dünyay› tehdit etti¤i-

ni öne sürdü¤ü bir dizi ülkeyi hedef tahtas›na oturttu.O¤ul Bush’un meflhur “Ya bizdensiniz ya onlardan” sö-züyle bütün dünya, ABD politikas›na eklemlenmedikçekarfl› konulmaz askeri gücün gazab›na u¤ramakla teh-dit edildi. Savafl, Ekim 2001’de ABD ve Birleflik Kral-l›k ordular›n›n Afganistan’› iflgal etmesi ile bafllad›.

‹lan edilen hedef, ülkede gizlenen El Kaide lideri Usa-me bin Ladin’in ve ona yatakl›k eden Taliban’›n orta-dan kald›r›lmas› idi. Afganistan savafl› bu hedefe ulafl-madan Bush, “fler ekseni” diye tan›mlad›¤› Irak, ‹ran,Suriye ve Kuzey Kore’yi de askeri müdahale ile teh-dit etmeye bafllad›. Bush yönetimi 2004’teki G-8 top-lant›s›nda Büyük Ortado¤u Projesi’nden söz etti¤indeas›l amac›n Pakistan’dan Kuzey Afrika’ya, Kafkaslar-dan Arap Yar›madas›’na kadar bir alan›n zengin ener-ji kaynaklar›, enerji nakil hatlar› ve ucuz iflgücü po-tansiyeli ile neoliberal emperyalist egemenlik alt›naal›nmas› oldu¤unu a盤a vuracakt›.

ABD bu siyasetiyle bir yandan emperyalizmle henüzbütünleflmemifl ülkeleri sisteme dahil etmeyi hedefler-ken, bir yandan da Büyük Ortado¤u’nun zengin ener-ji ve iflgücü kaynaklar› üzerinde denetim kurarak veABD dolar›n›n uluslararas› geçerli kur konumunu ko-ruyarak33 emperyalist sistem içindeki baflat güç konumu-nu sa¤lama almak istiyordu. Yani ABD müdahalesiyaln›zca, biat etmeyen rejimleri de¤il, bu rejimlerin yö-netimi alt›ndaki halklar› ve rakip emperyalist güç vegüç adaylar›n› da tehdit ediyordu.

Bu çokboyutlu çeliflkiler daha Irak savafl› bafllamadanharekete geçti. Dünya halklar› bu iflgale karfl› oldukla-r›n› kitlesel eylemlerle ortaya koydu. ABD’nin kitle im-ha silah› bar›nd›rd›¤› bahanesi ile Irak’› iflgale kalk›fl-mas› dünyan›n pek çok ülkesinde düzenlenen ve birgünde 15 milyon kifliye varan kitlelerin kat›ld›¤› gös-terilerle protesto edildi. Birleflmifl Milletler’de yaln›zcaRusya ve Çin de¤il Fransa ve Almanya da ABD ve‹ngiltere’nin iflgal gerekçelerine uzun süre direndi.

Ancak ABD’nin ›srar› karfl›s›nda, Birleflmifl Milletler’de-ki direnç, yerini çekimser bir onaya b›rakt›. Halklar›nba¤›ms›z eylemine dayanan savafl karfl›t› hareket iseABD askerlerinin Irak’a Türkiye üzerinden giriflinin oy-land›¤› 1 Mart 2003 Tezkeresi’nin reddedilmesi gibi k›s-mi kazan›mlar elde ederek geri çekildi. Irak’tan sonrahedefte oldu¤u belirtilen Suriye ve ‹ran çat›flma içindeolduklar› Saddam rejiminin devrilmesini sessizce onayla-d›. Saddam rejimi de çok bir direnç gösteremeden k›sasürede devrildi.

Ne var ki bu emperyalist müdahale basitçe ABD ileSaddam rejimi aras›ndaki bir savafl de¤ildi. Bir yanda

59

Page 60: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

emperyalizm di¤er yanda halklar, bir yanda çok ulus-lu tekeller di¤er yanda emekçiler, bir yanda ABD di-¤er yanda rekabet içindeki (geleneksel ve yeni yükse-len) emperyalist güçler ve bu dengeler içinde sistemiçi bir konum tutan hedefteki di¤er rejimler (‹ran, Su-riye, Kuzey Kore...) vard›. Irak’ta Saddam’›n devrilme-sinin ard›ndan geliflen iflgal karfl›t› direnifl bir süre son-ra ABD’nin tek tarafl› müdahalecili¤i ile tehdit edilenbütün rakip ve karfl›t ç›karlar ile ABD aras›ndaki ça-t›flman›n dü¤üm noktas›na dönüfltü.

Merkezkaç44 ve direnifl e¤ilimleriEski rejim kal›nt›lar›n›n eylemlerinden, iflgal ile birlik-te yaflam koflullar› tahrip edilen halk›n ba¤›ms›z ve ör-gütsüz tepkilerine uzanan bir yelpazede bafllayan dire-nifl, bir süre sonra Irak’› ABD iflgal güçlerinin elinikolunu ba¤layan bir batakl›¤a dönüfltürdü. ABD askeriayg›t›n›n karfl› konulmazl›¤›na dair kabulü sarsan dire-nifl, bir süre sonra siyasi arenada söz sahibi olmak is-teyen bütün aktörleri sahneye davet etti. fiii lider Muk-teda es Sadr ve Sünni afliretler gibi ilk baflta ekono-mik paylafl›m ve siyasi kat›l›m kanallar›n›n d›fl›nda b›-rak›lan kesimler de ülke içindeki müttefikleri kanal›ylabölgesel etkilerini art›rmak isteyen ‹ran gibi bölge dev-letleri de silahl› direnifle do¤rudan ya da dolayl› ola-rak dahil oldu.

ABD Irak batakl›¤›nda cebelleflirken Afganistan’da Ta-liban geri dönerek Pakistan’a do¤ru geniflletti¤i savafl-la ülkeyi ABD için ikinci bir batakl›¤a dönüfltürdü. He-defteki rejimler ABD müdahalesi tehdidini en az›ndanbir süre öteleyerek savunmalar›n› gelifltirme ve bölge-sel ve uluslararas› ittifaklar kurma ya da var olan itti-faklar› pekifltirme flans› yakalad›. Ortado¤u’da ‹ran’›nbafl›n› çekti¤i Suriye, Hizbullah (Lübnan) ve Hamas’›(Filistin) da kapsayan ABD-‹srail karfl›t› eksen öne ç›k-t›. ABD karfl›t› sol popülist iktidarlar›n pefli s›ra yöne-time geldi¤i Latin Amerika ülkeleri, “Amerika Ameri-kal›lar›nd›r” söylemi ile k›tada ABD d›fl› bir emperya-

list güç varl›¤›na izin vermeyen Monroe Doktrini’ni çö-pe att›. ABD ile askeri ve ekonomik anlaflmalar s›n›r-lanarak bir yandan ALBA, UNASUR, BankSur, Mer-coSur, PetroSur gibi dayan›flmac› bölgesel birlikler biryandan da Avrupa, Rusya ve Çin ile iliflkiler kuruldu.

Ortado¤u’da ABD askeri ayg›t›n› meflgul eden bir iflgalkarfl›t› direnifl ve onun ileri hedefleri önüne barikat çe-ken bir direnifl ekseninin oluflmas› sayesinde, Rusya veÇin kendi nüfuz alanlar›n› koruyup geniflletme ve ener-ji kaynaklar› üzerinde denetim kurma yar›fl›nda hamlele-rini s›klaflt›rd›. Bu nedenle de ‹ran ve Suriye örne¤indeoldu¤u gibi Ortado¤u’daki ABD karfl›t› eksene yönelikaskeri müdahale tehditlerine karfl› ç›kt›. NATO’nun As-ya’daki etkisini ortadan kald›rmay› hedefleyen fiangay‹flbirli¤i Örgütü’nde Çin ile birlikte hareket eden Rusya;Orta Asya ve Kafkasya ülkeleri ile askeri, ekonomik vesiyasi iliflkilerini yeniden gelifltirerek ABD askeri varl›-¤›n› s›n›rlamaya ve boru hatt› projeleri ve ticari anlafl-malar kanal›yla enerji kaynaklar› üzerinde tekel kurma-ya giriflti. H›zl› ekonomik büyümesi ile öne ç›kan Çin;Afrika, Güneydo¤u Asya, Ortado¤u ve Latin Amerika’daenerji, g›da, hammadde kaynaklar› ve pazar yar›fl›ndaöne ç›kmaya bafllad›. Avrupa ülkeleri ise ABD’nin am-bargo talepleriyle çeliflen ikili enerji anlaflmalar› ve Na-bucco gibi boru hatt› projeleriyle Orta Asya, Kafkasyave Ortado¤u enerji kaynaklar›na daha avantajl› pozisyon-lardan eriflmeye yöneldi.

Bu çok boyutlu ç›kar çeliflkileri, ABD karfl›s›nda,emperyalist güçler ile ezilen halklar› ç›kar ortakl›-¤›nda buluflturmuyor, aksine emperyalistler aras›rekabeti k›flk›rtarak faturas› halklara ödetilen ça-t›flman›n giderek uzamas›na ve yayg›nlaflmas›nayol aç›yor ancak kendini ba¤›ms›z bir siyasalgüç olarak ortaya koyabilenher aktörün ABD karfl›s›ndamerkezkaç ve direnme e¤i-limini güçlendiriyordu.

60

DÜNYA

AKP 2009-2010 y›llar›nda Davuto¤lu’nun “komflularla s›f›rsorun” diye adland›rd›¤› bir politika izleyerek vizelerinkald›r›lmas›; serbest bölge, ortak yat›r›m ve ticaretanlaflmalar›n› içeren ikili ekonomik anlaflmalar ve Suriye ile2009’da bafllat›lan “Ortak Bakanlar Kurulu” gibi entegrasyonprojelerine giriflebildi. Ayn› politika Libya’dan ‹ran’a,Lübnan’dan Irak’a bütün Genifl Ortado¤u’da ilerletiliyordu.Bu, ABD emperyalizminin askeri müdahalelere giriflmedi¤ibir dönemde bölgenin neoliberal emperyalizme entegrasyo-nu fleklindeki genel hedef ile çak›fl›yordu.

Page 61: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

2006-2009: Zorunlu strateji de¤iflimi“Teröre karfl› savafl” stratejisi 2006’da duvara toslad›.Irak direnifli tüm maliyetleriyle birlikte iflgali uzatt›,Irak’›n kaynaklar›n› emperyalist merkeze aktaracak is-tikrarl› bir yönetim kurulmas›n› engelledi ve ABD’yi,yönetimde BAAS’ç›lar ve ‹ran müttefiki fiiiler gibi“güvenilmez” unsurlar›n yer almas›n› kabul etmek zo-runda b›rakt›. Afganistan iflgali Taliban’›n geri dönü-flüyle birlikte bir yandan çat›flmay› Pakistan’a yayarkenbir yandan da Irak benzeri bir batakl›¤a dönüflerek,ABD’yi Afganistan-Pakistan bölgesine daha fazla aske-ri y›¤›nak yapmak zorunda b›rakt›. ABD’nin Ortado-¤u’daki yenilmez askeri uzant›s› ‹srail, Temmuz2006’da Lübnan’a yönelik iflgalinde 33 gün süren Lüb-nan direnifli taraf›ndan yenilgiye u¤rat›ld›. O¤ul Bushyönetimince Irak, ‹ran ve Suriye’yle birlikte “fler ekse-ninde” ilan edilerek hedef tahtas›na konan Kuzey Ko-re, atom bombas› elde ederek hem dokunulmazl›k ka-zand› hem de hedef tahtas›ndaki di¤er ülkelere en et-kili savunma yolunu göstererek nükleer tekelinde kü-çük ama önemli bir gedik açt›.

‹flte bu y›l ayn› zamanda ABD’nin Irak ve Afganis-tan’daki kay›plar›n›n ve sars›lan imaj›n›n yaratt›¤› içhuzursuzluk nedeniyle Kongre seçimlerinde Cumhuri-yetçilerin Demokratlar karfl›s›nda kaybetti¤i ve Bushyönetiminin özelefltiri ve iç düzenle-meye gitti¤i bir y›l oldu. Bush se-çim de¤erlendirmesinde halk›nIrak’ta bir politika de¤iflikli¤i bek-lentisi içinde oldu¤unu kabul ettik-lerini ve bu nedenle Pentagon’unbir strateji de¤iflikli¤ini önüne koy-du¤unu söyledi. Bush, askerleringeri çekilmesi ta-lebi ile ilgili“Ben de asker-ler eve dönsün

istiyorum. Ancak zaferle dönmeliler” diyerek ABD’ningelecek dönem hedefini ortaya koymufltu. Irak iflgali-nin mimarlar›ndan ABD Savunma Bakan› DonaldRumsfeld Kas›m ay›nda istifa etti. Pefli s›ra ABD Ge-nelkurmay Baflkan› Org. Peter Pace’in emriyle, orduIrak'ta strateji de¤iflikli¤i üzerine çal›flmaya bafllad›.2006 NATO Riga Zirvesi’nde ABD “demokratik çoktarafl›l›k” ad› alt›nda küresel iflbirli¤i siyasetini ortayaatt›.

ABD bundan sonra daha fazla askeri müdahalecilik ye-rine diplomasiyi, tek tarafl›l›k yerine çok tarafl›l›¤› öneç›karacak, Irak ve Afganistan’dan Bush’un dedi¤i gibi“zaferle” geri dönmeye bakacakt›. Bu zaferin gerçekteiki karfl›l›¤› vard›: Birincisi, düflman ilan edilen rejimve örgütün ortadan kald›r›lmas›; ikincisi, emperyalist ç›-karlar›n güvence alt›na al›nmas›. Bundan sonraki süreçABD kamuoyu ve Kongrenin, asker çekme yönündekibas›nc› ile Bush’un asker çekme yasa tekliflerini red-detti¤i bir çekiflme ile belirlendi. Ancak ABD’deki stra-teji de¤iflikli¤inin somut ad›mlara dönüflmesi için bunauygun bir yönetimin iktidara gelmesi gerekecekti. Se-çimlere kadar ABD siyasetinin en önemli gündem mad-delerinden biri Bush’un tek tarafl› müdahalecilik siya-seti üzerine tart›flmalar ve özel olarak da Irak’taki du-rum oldu.

Obama: Bush’tan koparakBush’u sürdürmek Kas›m 2008’deki ABD Baflkanl›k seçimlerinde belirle-yici gündem maddeleri henüz patlak veren küresel fi-nans krizi, milyonlar› d›fllayan sa¤l›k ve sosyal güven-lik sistemi ile Irak ve Afganistan’da süren iflgalleringelece¤i idi. Cumhuriyetçisinden Demokrat›na bütünadaylar Bush dönemi politikalar›n› elefltirirken, seçimiIrak’tan çekilme konusunda net tarih veren BarackObama kazand›. Kas›m’daki seçimleri kazand›ktan son-ra 20 Ocak 2009’da yönetimi devralan Obama, karfl›t›gibi göründü¤ü Bush’un ABD’nin strateji de¤iflikli¤inegitti¤i 2006’da sarfetti¤i “Ben de askerler eve dönsünistiyorum. Ancak zaferle dönmeliler” sözlerinin gere¤ine ise onu yapt›.

Bush’u “Do¤ru bir amaçla bafllad›¤› bir savafl› yanl›flyönetti” sözleriyle elefltiren Obama, askeri gücün yan›s›ra daha fazla diplomasi ve uluslararas› iflbirli¤ini öneç›karan “ak›ll› güç” siyasetini izleyece¤inden söz edi-yordu. Bu sözler Bush’un ilk baflta ilan etti¤i “tek ta-rafl›” ve “müdahaleci” siyasetinden bir kopufltu ancakstrateji de¤iflikli¤ine gidilen 2006’da yine Bush yöneti-mi taraf›ndan ortaya at›lan “Irak ve Afganistan iflgal-lerinde zafer elde edip askerleri geri çekme” ve “çok

61

DÜNYA

Page 62: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

tarafl›l›k” siyaseti ile süreklilik arz ediyordu. Öte yan-dan Irak’tan çekilme takvimi aç›klayan Obama, biryandan da Bush dönemini bile geride b›rakarak II.Dünya Savafl› sonras›n›n en yüksek askeri bütçesinionayl›yordu.55

Irak’tan asker çekme plan› 30 Haziran 2009’da haya-ta geçirilmeye bafllad›.66 Daha sonra Pakistan’a uzat›lanAfganistan iflgalinin gerekçesi olarak gösterilen UsameBin Ladin’in 2 May›s 2011’de öldürülmesi de Afga-nistan’dan asker çekme planlar›n›n h›zland›r›lmas›na yolaçt›. ABD’nin Irak ve Afganistan’dan ç›kard›¤› ders,tek tarafl›l›¤›n ve iflgallerin ABD’nin hakimiyet kriziniderinlefltiren y›prat›c› savafllara yol açt›¤›yd›.

‹flgal karfl›t› direniflin uzatt›¤› savafl ve askerileflmeningenifl bir co¤rafyaya yay›lmas›, bir taraftan silah sana-yisine can verirken di¤er taraftan da 2012’de bütçe aç›-¤› 1,2 trilyon dolar› bulmas› beklenen ABD aç›s›ndankald›r›lamaz bir mali yük yarat›yordu. Brown Üniver-sitesi Watson Uluslararas› Çal›flmalar Enstitüsü taraf›n-dan 2011’de yay›mlanan “Savafl›n Maliyetleri” çal›flma-s› ABD’nin Irak, Afganistan ve Pakistan’da yürüttü¤üsavafl›n, ABD’ye 10 y›lda 8 bin 300’den fazla can kay-b›na ve 4.4 trilyon dolara mal oldu¤unu ortaya koy-du.77 Obama, 2012 Baflkanl›k seçimleri kampanyas›ndaise 10 y›l› kapsayan yaklafl›k yar›m trilyon dolarl›k birkesinti plan› haz›rlad›.

Obama asl›nda, Bush gibi ABD’nin genel ç›karlar›do¤rultusunda Büyük Ortado¤u’nun emperyalist sistem-le yeniden bütünlefltirilmesi ve emperyalist sistem için-deki merkezkaç e¤ilimleri frenleme amac›n› koruyor,yaln›zca bu yolda baflar›s›z olmufl bir yöntemi de¤iflti-riyordu. Uzayan iflgal ABD askeri ayg›t›n› bata¤a çek-ti¤i, tek tarafl›l›k da iflgallerin baflar› getirmedi¤i ko-flullarda merkezkaç ve direnme e¤ilimlerini tetikledi¤iiçin de¤ifltirilmeliydi. Askerileflmeyi t›rmand›rarak88 dip-lomasiyi devreye sokmak dünyan›n emperyalizmle bü-tünleflmemifl unsurlar›n› ABD hakimiyetini kabule zor-laman›n, çok tarafl›l›k ve daha fazla iflbirli¤i de dün-yay› dize getirmenin maliyetlerini ihraç ederek merkez-kaç e¤ilimlerini frenlemenin yoluydu. Öte yandan ABDaskerileflmeden vazgeçmezken, göreve gelirken kabuledilen rekor askeri bütçenin yerini ikinci seçim kam-panyas›nda savunma harcamalar›nda kesintiler al›yor,askerileflme (insani ve mali boyutuyla) art›k iflbirlikçi-lere ihraç ediliyordu.

Davuto¤lu’na ‘sefer görev emri’Çat›flma Ortado¤u’da dü¤ümlenmiflti ve neoliberal em-peryalizmle uyumlu Sünni-‹slamc› bir hükümet taraf›n-

dan yönetilen NATO üyesi Türkiye, ABD’nin arad›¤›bölgesel iflbirli¤i için elveriflliydi. Zaman, “çözüm içinben var›m atakl›¤›nda” davranmaktan kaç›nmayan veTürkiye’yi bölgesel ve küresel ölçekte uluslararas› sis-temin merkez ülkesi sayan Ahmet Davuto¤lu’nun za-man›yd›. Obama’n›n göreve bafllamas›ndan üç ay son-ra, 1 May›s 2009’da Davuto¤lu D›fliflleri Bakan› oldu.

Ortado¤u’daki iflbirli¤i alanlar› olarak flunlar öne ç›k›-yordu: Irak ve Afganistan’daki çekilme sürecinde ABDç›karlar›n›n güvence alt›na al›nmas›; ABD-‹srail karfl›t›‹ran-Suriye-Hizbullah-Hamas ekseninin bir tehdit ol-maktan ç›kar›lmas›. Büyük Ortado¤u’nun zengin enerji

kaynaklar› ve ucuz iflgücü deposu ile emperyalist sis-teme entegrasyonu da bu özel hedefleri de kapsayangenel bir hedef olarak ortada duruyordu.

Bu bütünleflme sorunu karfl›s›nda “çözüm için ben va-r›m” diyen Davuto¤lu’nun hayalinde Türkiye’nin Orta-do¤u ile tarihi ve kültürel ba¤lar›n›n sa¤lad›¤› potansi-yeli harekete geçirmek, elinde ise uluslararas› serma-yeyle bütünleflmifl bir ekonomik güç ve NATO ile bü-tünleflmifl bir askeri güç vard›. Ancak Davuto¤lu Orta-do¤u’da emperyalist ç›karlar do¤rultusunda “çözüm içinben var›m” demenin gerekti¤inde çat›flman›n da enönünde yer almak anlam›na geldi¤ini, “tarihi ve kültü-rel ba¤lar” dedi¤i fleyin asl›nda bir çat›flma unsuru ol-du¤unu, sahip oldu¤unu varsayd›¤› ekonomik ve aske-ri gücün ise efendisi de¤il ufla¤› oldu¤unu görecekti.

62

DÜNYA

Page 63: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

2009-2011 aras› çat›flmas›z dönemEkonomik entegrasyon,mezhepsel entegrasyonAKP 2009-2010 y›llar›nda Davuto¤lu’nun “komflularlas›f›r sorun” diye niteledi¤i bir politika izleyerek vize-lerin kald›r›lmas›; serbest bölge, ortak yat›r›m ve tica-ret anlaflmalar›n› içeren ikili anlaflmalar ve Suriye ile2009’da bafllat›lan “Ortak Bakanlar Kurulu” gibi proje-lere giriflebildi.

Ayn› politika Libya’dan ‹ran’a, Lübnan’dan Irak’a bü-tün Büyük Ortado¤u’da ilerletiliyordu. Bu, ABD’nin as-

keri müdahalelere giriflmedi¤i bir dönemde bölgenin ne-oliberal emperyalizmle bütünlefltirilmesi fleklindeki ge-nel hedef ile çak›fl›yordu.

Öte yandan AKP ekonomik ad›mlar›n yan›s›ra bölge si-yasetini de flekillendirmeye çal›fl›yor, burada Davuto¤-lu’nun “strateji”sini dayand›rd›¤›, tarihi ve kültürel ba¤-lar harekete geçiriliyordu. Bölgeye yüzy›llarca hükmet-me deneyimini bar›nd›ran Osmanl› geçmifli ve Sünni‹slam kimli¤i mezhepçi ve fetihçi bir söylem eflli¤indedevreye sokuluyordu. Osmanl›’ya referans ABD emper-yalizmine ba¤›ml›l›k gerçe¤ini perdeledi¤i için, hemABD hem AKP aç›s›ndan ifllevseldi.

Sünni ‹slam mezhepçili¤i ise ABD iflbirlikçisi SünniKörfez hanedanlar›nca “fiii ekseni” diye tan›mlanaraks›n›rlanmaya ve bölgesel anlamda kuflat›lmaya çal›fl›-

lan, ABD-‹srail karfl›t› direnifl eksenine karfl› ifllevsel-lefliyordu.

Türkiye Siyasal ‹slam’›n›n Suudi Arabistan baflta olmaküzere Körfez gericili¤i ile geçmifle dayanan ideolojik-ekonomik ba¤›, her iki taraf›n da d›fl politikadaABD’ye yaslanmas› ve Körfez sermayesinin cezbedici-li¤i nedenleriyle AKP Körfez ülkelerinin bafl›n› çekti¤i‹ran karfl›t› Sünni eksenine kolayl›kla dahil oldu.

AKP Filistin konusunda inisiyatif alarak Filistin direni-flinin baflat gücü Sünni Hamas’› ‹ran, Suriye, Hizbul-lah ekseninden uzaklaflt›rmaya çal›flt› ve bu konuda son

hamleler Katar ve M›s›r taraf›ndan yap›lm›fl da olsa,baflar›l› oldu. ABD askerlerinin çekilmesinin ard›ndanIrak’ta ‹ran ile iyi iliflkilere sahip fiii a¤›rl›kl› bir hü-kümet oluflmas› ihtimali karfl›s›nda 2010 y›l› bafl›ndanKas›m seçimlerine kadar süren siyasi krizde Sünnilerintemsilcisi Tar›k Haflimi’yi aç›ktan destekledi.

Ne var ki bu kez yanl›fl ata oynayarak, seçimle iflba-fl›na gelen Nuri el Maliki Hükümeti’nin düflmanl›¤›n›kazand›. AKP Esad yönetimi ile kol kola girdi¤i 2009-2010 döneminde dahi Suriye’de Müslüman Kardefller’idesteklemekten geri durmuyordu. Sünni eksenine dahilolan Türkiye “s›f›r sorun” henüz yürürlükteyken dahiaskeri anlamda olmasa bile siyasi anlamda müdahalecibir pozisyona ilerlemifl, çat›flma ve kriz biriktirmeyebafllam›flt›.

63

DÜNYA

Emperyalizmle uyumlu Sünni-‹slamc› bir hükümettaraf›ndan yönetilen NATOüyesi Türkiye, ABD’nin arad›¤›bölgesel iflbirli¤i için elveriflliülke konumundayd›. Zaman,“çözüm için ben var›matakl›¤›nda davranmaktankaç›nmayan” ve Türkiye’yihem bölgesel hem de küreselölçekte uluslararas› sisteminmerkez ülkesi sayan AhmetDavuto¤lu’nun zaman›yd›.Obama’n›n görevebafllamas›ndan üç ay sonra,1 May›s 2009’da Davuto¤luD›fliflleri Bakan› oldu.

Page 64: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

Arap halk hareketlerinin sahne al›fl›:Yan›lsaman›n sonuAral›k 2010’da Tunus’ta patlak vererek di¤er pek çokArap ülkesine de yay›lan halk hareketleri dalgas› em-peryalizm iflbirlikçisi despotik rejimleri devirerek yolaç›kt›¤›nda, belli bir stratejiden yoksun olsa da bu kezezilen halklar sahne alm›fl ve çeliflen ç›karlar›n savu-nulaca¤› yeni bir çat›flmal› süreci tetiklemiflti.

Bu durum emperyalizmi Ortado¤u’daki devrimci potan-siyeli bo¤acak ve emperyalist ç›karlar› do¤rultusundamanipüle edecek müdahalelere yöneltti. Emperyalizmlehedefteki ülkeler (burada sald›r›n›n hedefi kimi zamanLibya örne¤indeki gibi “rejim”, kimi zaman da Bah-reyn örne¤indeki gibi “halk hareketi” olmufltur) aras›n-daki çat›flma, hem halklara hem de rakip emperyalistç›karlara karfl› aç›lm›fl bir savaflt›. Ne var ki, ABD em-peryalizmi Irak, Afganistan ve Pakistan’daki askeri tö-kezlemeden askeri harcamalar› azaltma ve do¤rudan as-keri müdahalelerden kaç›nma fleklinde bir ders ç›kar-m›flt›. Öyle ise hem emperyalist kapitalist sistem için-de çarklar›n dönmesi hem de bu çarklar›n dönmesinitehdit eden hareketlerin bast›r›lmas› için ABD emper-yalizmi ad›na baflkalar› silahlanmal› ve askeri müdaha-lelere giriflmeli; yani askerileflme ihraç edilmeli, iflbir-likçilerin silah tüketimi t›rmand›r›lmal›, çat›flma taflero-na verilmeliydi.99

Tunus ve M›s›r’daki halk isyanlar› karfl›s›nda devrilenemperyalizm iflbirlikçisi despotlar›n yerine ‹slamc›-ne-oliberal seçenekler oluflturulmas›, Suudi Arabistan veKatar taraf›ndan finanse edilen En Nahda (Tunus),Müslüman Kardefller (M›s›r) ve El Nur (M›s›r) partile-rinin iktidar yolunda önünün aç›lmas› ile hayat buldu.Bahreyn’deki halk isyan› a¤›rl›¤› Suudi askerlerindenoluflan CIA güdümlü Körfez ‹flbirli¤i Konseyi’nin (Suu-di Arabistan, Katar, Bahreyn, Ürdün, Umman, Kuveyt,Birleflik Arap Emirlikleri) iflgali ile bast›r›ld›. Libya sa-vafl›nda yine Körfez ‹flbirli¤i Konseyi diplomatik ve as-keri olarak inisiyatif ald›; Katar’a ba¤l› özel birliklerve Katar taraf›ndan finanse edilen paral› askerler Tür-kiye’nin de ani bir manevrayla dahil oldu¤u NATOmüdahalesi ile eflgüdüm içinde Libya’da iç savafla ka-t›ld›. Suriye’de Beflar Esad yönetimine karfl› savaflan ci-hatç›lar Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye’nin silah,para ve lojistik deste¤iyle sahneye ç›kt›.

AKP çokça iddia edilenin aksine çark etmemifl, 2009-2011 aras›ndaki çat›flmas›z dönem politikalar›n›n teme-linde yatan egemen s›n›f ç›karlar› yeni koflullarda ne-yi gerektiriyorsa onu yapm›flt›r. AKP’nin ekonomik en-tegrasyon yolunda att›¤› ad›mlar, as›l olarak uluslarara-

s› tekelci sermayenin ç›karlar›na tabiydi. O ç›karlarLibya’da NATO iflgaline dahil olmay› gerektirdi¤indede öyle yap›lacakt›. Nas›l ki Kaddafi’den seçim kam-panyas› için para yard›m› alan Sarkozy, Libya’ya ilkbombay› att›¤›nda temel politikas›ndan çark etmemiflse,birkaç ay önce Kaddafi ‹nsan Haklar› Ödülü’nü alanTayyip Erdo¤an da “NATO’nun ne ifli var Libya’da”dedikten iki hafta sonra TSK’y› NATO’nun Libya’yamüdahalesi için seferber etti¤inde, ‹ran’a karfl› NATOfüze kalkan›n› Malatya Kürecik’e kurdurdu¤unda temelpolitikas› itibariyle çark etmemiflti.

Sadece AKP’nin “Yeniosmanl›c›l›k” kodlamas›yla asl›n-da ABD emperyalizminden ba¤›ms›z hareket edebilenbir bölgesel güç oldu¤u yan›lsamas› ortadan kalkm›flt›.Ortado¤u halklar› ile AKP iktidar› aras›ndaki ç›kar çe-liflkisi üzerinden perdeleri kald›ran bu süreç, Türki-ye’nin ABD’nin has›mlar›n›n düflmanl›¤›n› kazanmas›nada yol aç›yordu. O has›mlar aras›nda emperyalist mü-dahaleye direnen halklar ve rejimler ile rakip emper-yalist güçler vard›.

Üstelik bu düflmanl›k karfl›s›nda Davuto¤lu’nun strate-jisini temellendirdi¤i Osmanl› geçmifli ve Sünni ‹slamkültürü, asl›nda avantajdan çok dezavantaj yarat›yordu.Arap halklar› Osmanl› egemenli¤ini güle oynaya de¤il,silah zoruyla kabul etmifl ve f›rsat buldukça isyan et-miflti. Arap halklar›n›n boyunduruk alt›na al›n›fl›n›an›msatan Osmanl› ve Türk sözcükleri, Arap halklar›aras›nda sempatiden çok olumsuz ça¤r›fl›mlara yol aç›-yordu. Benzer durum Osmanl›n›n ezeli hasm› ‹ran içinde geçerliydi. Sünni ‹slamc› bak›fl ise ‹ran’›, Suriye yö-netimini, Irak toplumunun büyük bölümünü oluflturanfiiileri, Lübnan’da fiilen en etkili güç olan Hizbullah’›karfl›s›na al›yordu. AKP’nin hayalinde bir ifle yarama-d›¤› görülen Osmanl›c›l›k, elinde de uluslararas› tekel-ci sermayeyle bütünleflmifl bir ekonomik güç ile NA-TO ile bütünleflmifl bir askeri güç vard›. AKP, sahipoldu¤unu varsayd›¤› ekonomik ve askeri gücün efendi-si de¤il ufla¤› oldu¤unu görecekti.

Aktif tafleronun a盤a ç›kan krizinin ölümcül bir vakahalini almas› Suriye’de yaflanacakt›.

Aktif tafleronun krizi ölümcüllefliyorABD D›fliflleri Bakan› Hillary Clinton, 20 Kas›m2011’de Amerikan MSNBC televizyonuna verdi¤i de-meçte, “Bu süreç (Suriye'ye bask› süreci), Arap Birli-¤i ve Türkiye'nin öncülü¤üyle mi yürütülmeli?” fleklin-deki bir soruyu “evet” diyerek onaylad›¤›nda AKPmedyas›ndan Sabah bunu “Türkiye’nin etkisi ABD’denfazla” bafll›¤›yla duyuruyordu.

64

DÜNYA

Page 65: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

AKP en önden davranarak kültürel ve tarihi ba¤lar›n›harekete geçirerek mezhepçi bir temelde bir muhalefetinfla etmeye giriflti. Suriye Ulusal Konseyi ve ÖzgürSuriye Ordusu Türkiye’de üslendi ve kurumsallaflt›. Os-manl› padiflahlar›n›n ad›n› tafl›yan tugaylar, Esad’›n Nu-sayri kimli¤ine yap›lan vurgu, Erdo¤an’›n “fiam’a gi-dip Emevi camiinde namaz k›laca¤›m” benzeri mezhep-çi-fetihçi söylemleri, iç kamuoyunu Suriye’ye yönelikmüdahalecili¤e haz›rlama ad›mlar›yd›. Katar ve SuudiArabistan’la birlikte muhaliflere silah, para ve lojistikdeste¤i sunuldu. Türkiye-Suriye s›n›r› muhalifler içinfiilen güvenli üs bölgelerine dönüfltürüldü. Uluslararas›bir müdahaleye zemin haz›rlamak için daha çat›flmalaryokken kurulan kamplarla bir mülteci krizi planland›.

Oysa Obama yönetimi daha sonraki aç›klamalar›nda or-taya koydu¤u gibi Irak iflgalinden ders ç›karm›flt›.Nitekim 12 A¤ustos 2012’de Türkiye’ye gelen HillaryClinton, AKP ile yapt›¤› görüflmede Suriye’de devletintoptan çöküflüne yol açacak bir müdahaleye giriflmeye-ceklerini belirtti. ABD, Irak iflgalinden ç›kar›lan ac›

dersler do¤rultusunda art›k devleti ortadan kald›rmadanrejim de¤iflikli¤ine gidilmesini tercih ediyordu. Ancakbu, rejim ile devletin ayr›flt›r›lmas›n›n mümkünolmad›¤› Suriye gibi bir ülkede çok zor bir tercihti.

Suriye’deki rejimi bir “Alevi rejimi” olarak tan›mlayanmezhepçi cahiller, burada da “çözüm için ben var›matakl›¤›nda” davranmaktan geri durmad›. Clinton’unaç›klamalar›n›n ard›ndan, AKP, Faruk el fiara liderli-¤inde bir geçifl süreci önerisinde bulundu. fiara’n›n öne-rilmesinin tek gerekçesi Sünni olmas›yd›. Oysa, Haf›zEsad döneminin D›fliflleri Bakan›, Beflar Esad dönemi-nin ise Cumhurbaflkan› Yard›mc›s› olan fiara, Baas reji-minin kilit adam›yd›. AKP’nin mezhepçi kurgusu,Suriye’de Sünnilerin Bakanl›klar, Valilikler ve devletdestekli Halep-fiam burjuvazisi içinde halihaz›rdaço¤unlu¤u oluflturmas› karfl›s›nda anlams›zlafl›yordu.Haliyle fiara önerisi ciddiye al›nmad›.

Clinton’un ziyaretinden üç gün sonra yine Suriye ileilgili konuflan ABD'nin Ankara Büyükelçisi FrancisRicciardone ise daha aç›k sözlüydü: “Askeri çözümle-re baflvurmak istemiyoruz. ABD'de kimse askerimiziyabanc› bir ülkede savafla göndermek istemiyor. Tam-pon ya da uçufla yasak bölge kavramsal olarak konufl-mas› kolay, gerçeklefltirmesi zor konulard›r.”

Zorluk, iflgalleri emperyalizm aç›s›ndan y›prat›c› batak-

65

DÜNYA

Lübnan ‹ç Savafl› benzeri mezhepçi bir iç savafl stratejisininhenüz baflar›ya ulaflamad›¤› Suriye bölgesel olarakHizbullah, ‹ran ve k›smen de Irak’›n; küresel olarak daRusya, Çin ve k›smen Hindistan’›n deste¤ine sahip. Bu dengeemperyalist müdahale karfl›s›nda on y›llarca sürecek y›k›c›bir savafla zemin oluflturuyor.

Page 66: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

l›klara çevirerek kendini Irak ve Afganistan’da ispatla-m›fl direnifl potansiyelinden ve ABD müdahalecili¤inekarfl› geliflen bölgesel/küresel sistem içi itirazlardankaynaklanmaktad›r. Esad yönetimi, bölgesel olarak Hiz-bullah, ‹ran ve k›smen de Irak’›n; küresel olarak daRusya, Çin ve k›smen Hindistan’›n deste¤ine sahiptir.‹ç savafl yoluyla sürdürülen bu dolayl› müdahaleninuzamas› rejimin direncini ve toplumsal destek temelinide güçlendirince ABD daha az müdahaleci bir pozis-yona, hatta müdahalecilere ayar veren bir pozisyona ge-ri çekilmifltir. Bir mucize gerçekleflmezse de (yeni yö-netimin oluflturulmas› ve haz›rl›k aflamas› hesaba kat›l-d›¤›nda) 2013 ilkbahar›na kadar bir ABD müdahalesisöz konusu de¤ildir. O zaman geldi¤inde böyle bir mü-dahale karar›n›n al›naca¤›na dair de bir garanti yoktur.

31 Eylül’deki Suriye gündemli Birleflmifl Milletler Ge-nel Kurulu toplant›s›na yaln›zca Çin ve Rusya’n›n de-¤il ABD’nin de kat›lmad›¤›n› gören ve s›n›rl› say›daülke temsilcisine sitem ederek konuflan Ahmet Davu-to¤lu’nun hali ibretliktir. Emperyalizmin askeri ve fi-nansal tökezlemelerle pekiflen egemenlik krizini f›rsataçevirme niyetiyle, emperyalist ç›karlar ad›na durumdanvazife ç›kart›p inisiyatif almaya çal›flan “aktif tafleron”

DÜNYA

Esad yönetimi ile bütünüyle ipleri kopard›¤› ve siyasal iddias›n›Esad’›n devrilmesine ba¤lad›¤› için Tayyip Erdo¤an ve AhmetDavuto¤lu ikilisi geri dönüflsüz bir yolda ilerliyor. 3 Ekim günüAkçakale’ye düflen ve 5 kiflinin yaflam›n› yitirmesine yol açantop mermisi, Suriye ordusu ile çat›flan isyanc›lar›n Akçakale’yisiper haline getirmesi sonucu topraklar›m›za düfltü.

AKP s›n›r güvenli¤ini sa¤lamak yerine, çat›flmay› t›rmand›rabile-cek bir askeri misilleme yolunu tercih etti. Üstelik bu ilk de¤ildi.Eylülden beri top mermileri s›n›rdan içeri düflüyor, TSK daSuriye’ye misilleme yap›yordu. Akçakale olay›ndan bir gün öncede Suriyeli iki Kürt milisi s›n›r› ihlal iddias›yla öldürülmüfltü.

Akçakale olay›n›n ertesi günü, 4 Ekim’de jet h›z›yla TBMM’yegetirilip gizli oturumda görüflülen savafl tezkeresi de AKP veMHP’nin oylar›yla kabul edildi. AKP bunun bir savafl ilan› de¤iluyar› oldu¤unu söylese de tezkere AKP iktidar›na tuhaf birbiçimde bir y›l boyunca istedi¤i herhangi bir ülkeye savafl açmayetkisi tan›yor. “Geleneksel düflmanlar Yunanistan ve PKK”ninüstüne Suriye, Irak ve ‹ran’› da düflman hanesine ekleyenAKP’nin elindeki bu tezkereyle ülkeyi bir dünya savafl›n›noda¤›na dönüfltürmek bile mümkün. Üstelik böylesi bir durum-da gerilimi t›rmand›rmaktan kaç›nmas› beklenen hükümetateflle oynamaya devam ediyor.

AKP 10 Ekim’de CIA’den gelen istihbarat üzerine Rusya’danfiam’a giden bir Suriye uça¤›n› indirerek zorla arama yapt› veuça¤›n yasal kargosuna “askeri amaçl› oldu¤u” iddias›yla elkoydu. Rusya lideri Vladimir Putin de, Türkiye ziyaretini iptal etti.AKP Rusya’n›n resmi aç›klama ve kargonun iadesi talebini birhafta geçmesine ra¤men karfl›lamad›. Suriye’nin üstüne Rusya’y›da k›flk›rtan bu hareketin nelere yol açaca¤›n› zamanlagörece¤iz. Uçak krizinin ard›ndan Türkiye ve Suriye karfl›l›kl›olarak hava sahalar›n› birbirlerinin uçaklar›na kapad›. 11 Ekim’dede Suriye’nin Türkiye’den elektrik al›m›na son verdi¤i aç›kland›.

15 Ekim’de bu kez insani yard›m tafl›yan bir Ermenistan uça¤›indirildi. AKP bunu bir kararl›l›k göstergedi olarak sundu.

Tüm bunlar iki haftadan k›sa süre içinde yafland›. Bu süre içindeayr›ca “PKK ile mücadele” gerekçesiyle Irak topraklar›na askergönderme tezkeresi de kabul edildi. Ancak 2007’den beritekrarlayan bu durum karfl›s›nda Irak hükümeti art›k sessizkalm›yor. Irak yönetimi, s›n›rlar› içinde yabanc› askeri varl›¤›na izinvermeyen bir yasay› k›sa süre önce onaylam›flt› ve Türkiye’ninSuriye uça¤›n› indirdi¤i gün de Rusya’dan hava savunma sistem-leri al›yordu. O gün Maliki’nin “Türkiye’nin küstahl›klar› durdurul-mal›” sözleri dünya bas›n›na düfltü.

AKP’yi bugüne kadar Esad’› y›pratma ve güdümlü bir muhalefetoluflturma konusunda teflvik eden emperyalistler, mevcut duru-mu müdahaleye elveriflli görmüyor. Ayr›ca Türkiye-Suriye gerili-minin, Libya’da ABD elçisini öldürecek kadar ileri gidencihatç›lara alan açt›¤›n› ve sürecin kontrolden ç›kma riskitafl›d›¤›n› gördükleri için AKP’yi uyarma ve kontrol alt›nda tutma,onun bu s›k›fl›k durumunu de¤erlendirme çabas›ndalar.

Büyük batakl›ktakoflar ad›m...

66

Page 67: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

AKP iktidar›, müdahalecili¤in yar› yolda yaln›z kalmakdahil bütün risk ve maliyetlerini üstlenmenin ne demekoldu¤unu görmüfltür.

Suriye krizinde kendi bafl›na kald›ramayaca¤› ancak ar-t›k geri de dönemeyece¤i bir sürece giren AKP; ken-di halk›n›, Ortado¤u halklar›n›, bölgesel ve küresel güç-leri çat›flmaya davet etmifl ancak bu çat›flmada güven-di¤i da¤lara kar ya¤m›flt›r. Suriye’deki savaflta Suriyerejimi, Suriye halk›n›n önemli bir kesimi, Irak, ‹ran,Lübnan Hizbullah’›, Bat› Kürdistan, Rusya ve Çin’ikarfl›s›na alan AKP içerde de Kürtleri ve Alevileri düfl-manlaflt›rmaktad›r. AKP’nin Suriye üzerinden çat›flmadavetine bölgesel ve uluslararas› güçler kendi ç›karlar›do¤rultusunda yan›t vermektedir. Bu davete Türkiyehalklar›n›n da aktif tafleron AKP’yi durdurma hedefiy-le icabet etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde çat›flma-n›n faturas› AKP’nin siyasi gelece¤ine mal olsun ya daolmas›n Türkiye halklar›na ödetilmeye bafllam›flt›r.

Dipnot:11 HDY, say› 2, Emperyalist Açmazda Aktif Tafleron Türkiye.22 Davuto¤lu “büyük eser”ini 2001’de yay›mlad›; 2003’te büyükelçi, 2009’da da D›flifl-

leri Bakan› oldu.33 Saddam Hüseyin liderli¤indeki Irak yönetimi, ABD müdahalesinden k›sa süre önce

petrolü ABD dolar› ile de¤il Euro ile satma karar› alm›flt›.44 “Merkezkaç e¤ilimi” kavram›, bir sistemin parças› olan unsurlar›n, ters yöndeki

kuvvetlerin itkisiyle giderek sistemin ana ekseninden uzaklaflmas›n› tan›mlamakiçin kullan›lmaktad›r. Emperyalist sistem içi iliflkilere dair güncel de¤erlendirme-lerde de, ABD’nin hakimiyet krizine ba¤l› olarak, sistem içi unsurlar›n sisteminbaflat / merkezi gücü olan ABD ile giderek mesafelenmesini tan›mlamak için kul-lan›lmaktad›r. Bu, sistem karfl›t› bir kopuflu ya da uzlaflmaz çat›flmay› de¤il,henüz sistem içinde var olan bir e¤ilimi tan›mlar.

55 Büyük Bunal›mdan bu yana yaflanan en büyük ekonomik krizin ortas›nda, Mart2009 verilerine göre 1.7 trilyon dolarl›k bütçe a盤› ve 8.1 milyon iflsiz iflçisi olanABD’nin yeni baflkan› Obama toplamda 800 milyar dolarl›k bütçeyi onaylad›, 85milyar dolar da ek bütçe istedi. Askerileflme bir yandan da kriz karfl›s›nda ABDekonomisini canland›rman›n bir arac› olarak öne ç›kt›. Ekim 2008’le birlikte kü-çülmeye bafllayan ABD ekonomisi fiubat 2009’da askeri siparifllerin tetikleme-siyle yeniden toparlanmaya geçmiflti.

66 Irak hükümetinin Ulusal Egemenlik Günü ilan etti¤i bu gün ayn› zamanda petrol sa-halar›n›n özellefltirilerek çokuluslu konsorsiyumlara verildi¤i gündü. Ülkenin enbüyük petrol yataklar›n›n bulundu¤u güneydeki Rumeyla Sahas›, ‹ngiliz BP veÇin CNPC'nin de dahil oldu¤u bir konsorsiyuma verilmiflti. ABD zafer kazanm›fl-t›; Saddam devrilmifl, Irak petrolü özellefltirilmifl ve dolarla ticaret sürdürülmüfl-tü. Ancak bu çat›flman›n baflka kazananlar› da vard›. ABD’nin rakipleri de dahilolmak üzere genel olarak emperyalizm kazanm›flt›; örne¤in Irak’›n en büyük pet-rol sahalar›n›n özellefltirme ihalelerini Çinli ve ‹ngiliz petrol flirketlerinin olufltur-du¤u konsorsiyumlar kazand›. Direnifl zafer kazanm›flt›; ABD askerlerini çekme-ye bafllam›fl, Saddam’›n yerini alan yönetim ABD’nin atamas› ile de¤il direniflimüzakerenin bir arac› olarak kullanan Irakl› güçlerin ABD ile pazarl›¤› sonucu be-lirlenmiflti. Suriye, ‹ran ve Kuzey Kore askeri sald›r› tehdidini en az›ndan bir sü-reli¤ine ötelemiflti. Bat› Avrupa, tek tarafl›l›k siyasetinden vazgeçmek zorundakalan ABD karfl›s›nda emperyalist sistem hiyerarflisinin alt basamaklar›na itil-mekten kurtulmufltu. Rusya ve Çin’in Asya’daki ç›karlar›n› tehdit eden ABD-NA-TO iflgallerinin genifllemesi durmufltu.

77 Savunma Bakanl›¤›’na Kongre'den verilen savafl ödene¤i: 1,3 trilyon dolar. ‹lavebütçe ödenekleri, bunlar›n faizleri, gazilerin t›bbi bak›m, savafl sebebiyle üçüncüülkelere yard›m, ülke içi ek güvenlik ve di¤er savafl masraflar›yla bu rakam 2,331ile 2,657 trilyon dolara ulafl›yor. Savafl gazi ve malullerine 2051 y›l›na kadar ya-p›lacak tahmini bak›m ve tedavi taahhütleri (589 ile 934 milyar dolar), bunlara2011’e kadar yap›lan sosyal yard›mlar (295 - 400 milyar dolar) eklenince bura-ya kadarki toplam bedel 3,215 ile 3,991 trilyon dolar aras›na yükseliyor. Savafl›n2020’ye kadar sürece¤i varsay›larak buna 453 milyar dolar daha askeri harcamailave edilince tahmini toplam: 3,668 ile 4,444 trilyon dolar oluyor. Proje grubu2020’ye kadar bunun da üzerine 1 trilyon dolar faiz ödemesi eklenebilece¤ini ön-görüyor.

88 2008’de NATO üye aday› Gürcistan’›n Rusya taraf›ndan iflgali ile gerçek bir direnç-le karfl› karfl›ya oldu¤unu gören ABD ve Bat› Avrupa, NATO’nun Kas›m 2010’da-ki zirvesinde Asya’y› hedefe oturttu. ‹ran ve dolayl› olarak Rusya’y› hedef alan fü-ze kalkan› projesi bu sürecin ürünü olarak gündeme geldi. Asya’n›n yan› s›ra La-tin Amerika’da da ABD karfl›t› sol popülist iktidarlar› s›n›rlamak için darbeler(2009 Honduras darbesi), yeni askeri üsler (Kolombiya) ve 4. Filo’nun aktifleflti-rilmesi ile yeni bir askerileflme süreci bafllat›ld›.

99 ABD önümüzdeki 10 y›l içinde savunma harcamalar›nda 500 milyar dolar civar›ndakesintiye gitmeyi hedeflerken, bütçesine göre silahlanmaya en çok pay ay›ran ilkiki ülke Suudi Arabistan ve Katar’d›r. Türkiye’nin 2012’deki askeri harcamalar›n-da Kürt savafl›na ve örtülü ödenek harcamalar›na ba¤l› olarak astronomik biryükselifl yafland›.

67

DÜNYA

Page 68: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

E⁄‹T‹M

AKP’nin Türkiye’de uygulamaya çal›flt›¤› e¤itim modeli dünya kapitalist sistemininönerdi¤i, daha do¤rusu dayatt›¤› model. T›pk› “Sa¤l›kta Dönüflüm” program›nda oldu¤ugibi “E¤itimde Dönüflüm” de uluslararas› kurulufllarla yap›lan anlaflmalara uygunbiçimde, kamusal alan›n piyasalaflt›r›lmas›n›amaçl›yor

E¤itimde neoliberal‹slamc› dönüflüm:E¤itimde neoliberal‹slamc› dönüflüm:4+4+44+4+4

Deniz Oktay

Page 69: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

y›l›, Türkiye tarihine, AKP ikti-dar›n›n e¤itim alan›nda yapt›¤›radikal de¤iflikliklerle geçecek.

K›saca 4+4+4 ad› verilen “‹lkö¤retim ve E¤itim Kanu-nu ile baz› Kanunlarda De¤ifliklik Yap›lmas›na dair Ka-nun” ile AKP, sermayenin y›llard›r birikmifl sorunlar›-na/taleplerine yan›t verirken, di¤er yandan kendisini ik-tidara tafl›yan ve iktidarda kalmas›n› sa¤layacak gericiideolojinin kurumsallaflmas›na yönelik önemli dönüflüm-ler sa¤lad›. Asl›nda e¤itim alan›nda dönüflüm yapmakAKP için, iktidara geldi¤i günden beri ana amaçlardanbiri oldu. Ne yapaca¤›n› bilse de nas›l yapaca¤›n› birtürlü bilemedi. Hem kanun hükmünde kararnamelerlehem de milli e¤itim kanununda yap›lan de¤iflikliklerlee¤itim sistemi altüst edildi.11 Dokuz buçuk y›lda dört Ba-kan eskiten ve her gelen bakan›n bir öncekinin yapt›-¤›n› bozdu¤u bir alan oldu e¤itim. En son 4+4+4 ke-sintili zorunlu e¤itim modeliyle, çözülmeyi bekleyen birsürü sorunun üzerine yenilerinin eklendi¤i yeni bir mo-del AKP taraf›ndan uygulamaya konuldu.

Süreç öylesine h›zl› geliflti ki 4+4+4 Yasas› flubat ay›n-da gündeme geldi, mart ay›nda yasalaflt›. Oysa böyle

bir dönüflüm program› ne AKP’nin parti program›ndane de AKP’nin seçim beyannamesinde mevcuttu (ge-nel seçimin üzerinden bir y›l bile geçmemiflti.) Üstüneüstlük yasa teklifini haz›rlayan AKP’li 5 milletvekili-nin 5’i de e¤itimci de¤ildi. Hatta Bakan, Bakan Yar-d›mc›s› ve Müsteflar da e¤itimci de¤il. Anlafl›laca¤›üzere yasa ›smarlama bir yasa idi ve AKP’liler sade-ce “kendilerini ilgilendiren” bölümlere, “dindar nesil”yetifltirme hedefiyle eklemeler yapm›fllard›. Bu durumuBaflbakan Erdo¤an, “Türkiye’de bugüne kadar ö¤retimverildi. E¤itim verilmemifltir” diyerek aç›kl›yordu.

Ve çok geçmeden anlafl›ld› ki AKP’nin Türkiye’de uy-gulamaya çal›flt›¤› e¤itim modeli dünya kapitalist siste-minin önerdi¤i daha do¤rusu dayatt›¤› modeldi. T›pk›“Sa¤l›kta Dönüflüm” program›nda oldu¤u gibi “E¤itim-de Dönüflüm” de uluslararas› kurulufllarla yap›lan an-laflmalar sonucunda belirlendi¤i gibi, kamusal alan›n pi-yasalaflt›r›lmas›n› amaçl›yor. Yapt›r›m gücünü DünyaBankas›’n›n (DB) oluflturdu¤u (çünkü paras›n›n bir k›s-m›n› o veriyor) bu modelin arkas›nda Dünya TicaretÖrgütü (DTÖ) gözetiminde olmak üzere ABD ve ABprogramlar› var.

Ancak yine anlafl›ld› ki AKP, di¤er konularda oldu¤ugibi (örne¤in d›fl politika) bu konuda da neoliberal po-litikalar› kendince en uygun biçimlere büründürerek ha-yata geçirmeye çal›flacak. “Kuran” ve “PeygamberinHayat›” derslerinin seçmeli ders olarak konmas› –ki budersler ço¤u okulda zorunlu ders olarak uygulan›yor-ve imam hatip ortaokullar›n›n (tekrar) aç›lmas›, TayyipErdo¤an’›n dedi¤i “kindar ve dindar bir nesil yaratma-ya” yol açacak. Öte yandan bu dindar nesil ayn› za-manda düzeni sorgulamayan, sermaye için köle gibi ça-l›flacak bir insan y›¤›n›na dönüflecek. K›sacas› 4+4+4e¤itim modelinde hem neoliberal e¤itim politikalar›hayata geçirilmekte hem de bu politikalarla ‹slamc› te-mellere dayand›r›larak muhafazakarl›¤›n gündelikleflti¤ibir toplum modeli oluflturulmaya çal›fl›lmaktad›r.

E¤itimde neoliberal politikalar›ntarihine k›sa bir bak›fl E¤itimde neoliberal politikalar tüm dünyada 1980’li y›l-larda DB denetiminde gerçeklefltirilen yap›sal uyum po-litikalar›yla bafllad›. O dönemde neoliberal politikalaraç›s›ndan e¤itim alan›ndaki “reformlar” flu üç bafll›k al-t›nda toplanm›flt›:

1-Her düzeydeki e¤itimin amac›n›n ve içeri¤inin piya-san›n talepleri do¤rultusunda yeniden belirlenmesi.

2-E¤itimin finansman›n yeniden belirlenmesi.

3-E¤itimin toplumsal hareketlilikteki rolünün ve eflitlik-

69

E⁄‹T‹M

2012

Page 70: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

çi politik ifllevinin yeniden düzenlenmesi.

Bu hedefler do¤rultusunda insanlar, ekonomik süreçle-rin bilgi ve mesleki beceriler yüklenmesi gereken gir-dileri olarak de¤erlendirilmeye bafllanm›fl, e¤itimin fi-nansman›na yönelik reformlar as›l olarak e¤itime ayr›-lan kamu harcamalar›n›n k›s›lmas› anlam›na gelmifltir.E¤itim sistemi, fayda, maliyet, finansman, performans,paydafll›k, verimlilik gibi kavramlarla tart›fl›lm›fl, dola-y›s›yla bu dönüflüm programlar›n›n özünü piyasan›n di-linden beslenen, piyasan›n kurallar›na tabi ve piyasan›nihtiyaçlar›na cevap veren bir e¤itim modeli oluflturmufl-tur. Bu sürecin baflat ideolojik argüman› ise e¤itimintoplumsal fayda sa¤lad›¤› kadar bireysel fayda da sa¤-lad›¤› yönündeydi. ‹lk piyasalaflt›rma hamleleri liberalideolojinin bahsetti¤i “bireysel faydan›n” en yo¤un ol-du¤u üniversitelerde bafllad›. Üniversite e¤itiminin birmeslek kazand›rd›¤› ve dolay›s›yla bu e¤itimi alan ki-flilerin toplumun di¤er kesimlerine göre ifl edinmedeavantajl› olduklar› savunusu harçlar›n artt›r›lmas›, üni-versite içi hizmetlerin ticarilefltirilmesi gibi uygulama-larla üniversitelerde kendine yer bulmaya çal›flt›. An-cak ö¤renci hareketlerinin karfl› tepkisiyle üniversiteler-deki piyasalaflt›rma süreci yoluna a¤›r aksak devamedebildi. Bugün, yüksekö¤retimde bafllatt›klar› sürecinilkö¤retime kadar yay›ld›¤› bir dönem yafl›yoruz. fiunuda eklemek gerekir ki e¤itimin piyasaya aç›lmas› sade-ce katk› pay› ve harç gibi paral›laflt›rma uygulamalar-dan ibaret de¤il. Bugün DB’nin e¤itim reformu dahaçok insan yetifltirme, yönetiflim, yerelleflme, okul temel-li iflletmecilik, özel okulculu¤un teflviki, ö¤retmen ye-tifltirme ve verimlilik gibi konulara odaklan›yor.

Türkiye’de e¤itimdeki neoliberal dönüflümün bafllang›çtarihi de 1980’li y›llara dayan›yor. Milli E¤itim Kanu-nu’nda yap›lan de¤ifliklikler ve YÖK’ün kurulmas› bualanda at›lan ilk ad›mlar oldu. Ancak as›l uygulamalar1990 y›l›ndan itibaren DB, Avrupa Birli¤i (AB), DTÖgibi kurumlarla yap›lan anlaflmalarla bafllad›. DB ileMilli E¤itim Bakanl›¤› (MEB) aras›nda imzalanan birprotokolle uygulanmaya bafllanan Milli E¤itimi Gelifltir-me Projesi, ilkö¤retim ve ortaö¤retimin yerelleflmesi te-melinde yeniden yap›land›r›lmas›n›, ö¤retmen e¤itimininyeniden düzenlenmesini ve e¤itim yönetiminde yenidenyap›lanmay› hedeflemifltir (MEB, 2000). Yine Yap›salUyum Program› çerçevesinde gündeme gelen ve dahasonra 2000 y›l›nda Avrupa Konseyi ile imzalanan pro-tokolle sürdürülen “Temel E¤itime Destek Projesi” ilede ilkö¤retim ve yetiflkin e¤itimi/halk e¤itimi alan› ye-niden yap›land›r›lmaktad›r. 1998 y›l›nda imzalanan Hiz-met Ticareti Genel Anlaflmas› (GATS) ile de Türkiyee¤itimin piyasalaflmas›n›n koflullar›n› kabul etmifltir. Or-

taö¤retimin paral›laflt›r›lmas› Yedinci Befl Y›ll›k Kalk›n-ma Plan›'nda öngörülmüfl ve 15. Milli E¤itim fiura-s›’nda kabul edilerek, 1994 y›l›ndan itibaren uygulan-maya bafllanm›fl ve “katk› pay›” ad› alt›nda para top-lanmas› giderek sistematik hale getirilmifltir. Bugün e¤i-timin sözde paras›z oldu¤u devlet okullar›nda velilerdenyaklafl›k 40 farkl› kalemde (okul iflletmeleri için, kar-ne, kay›t, malzeme, ›s›nma, temizlik, bak›m gibi) paratoplanmaktad›r.22

DB’nin 2012 Ocak ay› bafl›nda haz›rlad›¤› “Türkiye’deTemel E¤itimde Kalite ve Eflitli¤i Artt›rmak: Zorluklarve Seçenekler” konulu raporda erken çocukluk dönemie¤itimi, ö¤retmen havuzunun kalitesinin yükseltilmesi,e¤itimde daha etkin ve adil bir finansman sisteminingelifltirilmesi gibi bafll›klarda hedefler ortaya koyulmufl-tur. Tahmin edilece¤i gibi bu hedeflerin hepsi piyasa-n›n ihtiyaçlar›na göre içeriklendirilmektedir. Örne¤in“…kamu-özel sektör ortakl›klar› yoluyla özel sektör ilegüçlerin birlefltirilmesi ve erken çocukluk e¤itimininfaydalar› ve önemi hakk›nda çok kapsaml› bir tan›t›mkampanyas› ile birlikte yürütülmesi halinde bu övgüyühak eden giriflim azami getiri sa¤layabilir...” denilerekhükümetin zorunlu hale getirmekte ayak diredi¤i okulöncesi e¤itim için özel sektör yolunu göstermektedir.Ö¤retmenlerle ilgili önerilerse e¤itim sisteminin baflar›-

70

Burjuvazinin tarihsel olarak en büyük baflar›s›, “kendiç›kar›n› toplumun tamam›n›n ç›kar› olarak” gösterebilme-sidir. fiimdi sormak gerekir; meslek lisesi memleket mese-lesi midir, yoksa as›l olarak sermayenin meselesi mi?

Page 71: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

s›zl›¤›n› ve baflar› olanaklar›n› tamamen ö¤retmeninüzerine y›kan nitelikte. “…Türkiye’nin daha yüksek ka-liteli bir ö¤retmen havuzuna sahip olabilmek için odak-lanmaya bafllayabilece¤i üç alan flunlard›r: a) destek vehesap verebilirli¤in gerekli oldu¤u staj y›llar›; b) ö¤-retmenlik mesle¤ine yönelik teflvikler (parasal ve para-sal olmayan); c) ö¤retmen e¤itim modaliteleri (hizmetöncesi ve hizmet içi) ile stratejilerinin (örne¤in; eflleraras› a¤lar, baflö¤retmenler) uyumlaflt›r›lmas›...” Görül-dü¤ü gibi son y›llarda yetkin mühendislik, stajyer avu-katl›k gibi uygulamalarla mezuniyet sonras› eme¤iniucuza satan “beyaz yakal›lar” kervan›na “staj y›llar›”ile ücretli çal›flma biçimleriyle zaten ma¤dur olan ö¤-retmenler de kat›lm›fl olacak. Bu raporda DB, e¤itiminfinansman›n› da gündem yapm›flt›r; öneri ise daha ön-cekilerden farkl› de¤il: “…kifli bafl›na ödemeler yoluy-la kamu e¤itim sistemi finansman› için formül esasl›bir sistemin uygulamaya konulmas›…” Bu hedef e¤i-tim harcamalar› için kredi vererek borçland›rma ve ka-munun özel sektöre ö¤renci bafl›na para aktarmas›nakadar birçok metodu içermektedir.

DB’yle yap›lan çeflitli anlaflmalara bakt›¤›m›zda e¤itimsistemindeki de¤iflikliklere neyin kaynakl›k etti¤ini da-ha iyi anl›yoruz. “DB Çok Tarafl› Yat›r›m Garanti Ku-rumu’nun Türkiye Cumhuriyeti ile 2008–2011 Mali Y›lDönemi ‹çin Ülke ‹flbirli¤i Stratejisi” belgesinde e¤itimTürkiye’nin gelece¤i bak›m›ndan kritik önemli bir alanolarak tan›mlan›yor ve bu alan için “Banka’n›n bilinç-li olarak göreceli risk almay› planlad›¤› aland›r” ifade-sine yer veriliyor. Ayn› raporda Milli E¤itim Bakanl›-

¤›’n›n, Türkiye Sanayiciler ve ‹fladamlar› Derne¤i’nin(TÜS‹AD) ve di¤er sermaye gruplar›n›n s›k s›k dilegetirdi¤i hedeflere rastl›yoruz: “…ortaö¤retimin ve tek-nik e¤itimin gelifltirilmesi ile gençler aras›nda giriflim-cili¤inin özendirilmesi yoluyla yaflam becerilerinin veokuldan ifle geçiflin iyilefltirilmesi ve baflta yoksullar veiflsizler olmak üzere, iflgücü piyasas›na yeni girenler vemevcut çal›flanlar için, gerçek talebe dayal› olarak, ye-terlilik-bazl› bir beceri gelifltirme sisteminin oluflturul-mas›… özel sektörün ihtiyaçlar› ile daha uyumlu mes-leki ve teknik e¤itime destek… özel üniversitelerin ku-rulmas› ve üniversite ö¤renci kredilerinin uygulamayakonulmas› için finansman sa¤lanmas›…” Bu stratejibelgesindeki üç konu yani mesleki e¤itim, özel üniver-siteler ve ö¤renci kredileri konular› ülkemizde sermayeçevrelerinin de s›k s›k dile getirdi¤i konulard›r. Örne-¤in özel üniversite meselesi birçok özel okul patronuiçin dört gözle beklenen bir konudur. Forbes dergisi-nin “e¤itim patronlar›yla” yapt›¤› röportajlarda bütünözel okul sahiplerinin özel üniversite yasas›n› bekledik-lerini ›srarla belirtmeleri ve özel üniversitenin liberalekonomiye daha uygun oldu¤unu söylemeleri boflunade¤il. (fiu an birçok insan›n özel üniversite dedi¤i üni-versiteler asl›nda vak›f üniversitesi ve vak›flar kanunukar amaçl› iflletme kurulmas›n›n önünde engel.) Ö¤ren-ci kredileri meselesi ise bizlere daha çok fiili, ABD,Kanada gibi ülkelerde ç›kan ö¤renci isyanlar›ndan ta-n›d›k geliyor. Yüksek miktardaki ö¤renim paralar› vegiderlerini karfl›layabilmek için devlet garantisi ve üni-versite banka iflbirli¤iyle ö¤rencilerin bankalardan kre-di almas›, böylece ald›klar› e¤itimin bedelini borçlana-rak ödemeleri üzerine kurulu bu sistem ülkemizde debirçok liberal ekonomistin, YÖK'ün ve rektörlerin öner-di¤i bir yöntem. Ak›l hocalar› ise görüldü¤ü gibi DB.Ne var ki bu yöntem dünyada uyguland›¤› birçok ül-kede borçlar›n› ödeyemez hale gelen gençlerin isyanla-r›na neden oldu. Amerika'daki “iflgal et” hareketinin enönemli nedenlerinden biri de bu ö¤renci borçlar›.

Sermaye için 4+4+4:Mesleki e¤itimin yayg›nlaflt›r›lmas›DB raporlar›nda s›k s›k dile getirilen mesleki e¤itimmeselesini biraz daha yak›ndan inceleyelim. Meslekie¤itimin yayg›nlaflt›r›lmas› y›llad›r uluslararas› kurulufl-lar›n telkin etti¤i, Koç grubunun “meslek lisesi mem-leket meselesi” sözüyle sloganlaflt›rd›¤› bir konu. Ulus-lararas› piyasalarda ucuz ve kalifiye iflgücüyle de yeretmek isteyen sermaye aç›s›ndan mesleki e¤itim iflgü-cüne nitelik kazand›rmak aç›s›ndan oldu¤u kadar iflgü-cüne kat›lma yafl›n› erkene çekme aç›s›ndan da önem-

71

Page 72: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

li. 2011 y›l› Ulusal ‹stihdam Strateji belgesinde üzerin-de en çok durulan bafll›klardan biri “e¤itim – istihdamiliflkisinin güçlendirilmesi.” Bu bölümde e¤itimin sunu-muna ve finansman›na paydafllar›n kat›l›m›n›n düflük ol-mas›, okul-ifl dünyas› iliflkisinin yetersizli¤i, iflgücününe¤itim düzeyinin düflük olmas›, hayat boyu ö¤renmeyaklafl›m›n›n örgün e¤itim, yayg›n e¤itim ve çal›flmahayat›yla yeterince iliflkilendirilememesi, aktif iflgücüpiyasas› programlar›n›n etkin flekilde uygulanamamas›,‹l ‹stihdam ve Mesleki E¤itim Kurullar›’n›n yeterinceetkin çal›flamamas› sorun olarak tan›mlanm›flt›r. Bu so-runlar›n giderilmesiyle ilgili politikalar ve tedbirler k›s-m›nda ise tamamen sermaye talepleri do¤rultusunda ka-rarlar al›nm›flt›r.33 Aç›kt›r ki hükümetin istihdam strate-jisi ve mesleki e¤itim stratejisi birbirinin neredeyse ay-n›s›d›r. Amaç e¤itim vermek de¤ildir. Amaç sermaye-nin ihtiyaçlar›na cevap verecek emekgücünü k›sa yol-dan kitlesel olarak yetifltirmektir.

Burada al›nan kararlar›n birço¤u yasal düzenlemelerleve fiili durum yarat›larak hayata geçirilmifltir. Okulla-r›n atölyelerinin flirketlere aç›lmas›, stajyer çal›flt›rmaiçin önflartlar›n kapsam›n›n daralt›lmas›, stajyer maaflla-r›n›n düflürülmesi, sigorta primlerinin devlet taraf›ndanödenmesi, stajyerlerin kendi kusurlar›ndan kaynaklananifl kazalar›n›n ve meslek hastal›klar›n›n sigorta kapsam›d›fl›nda b›rak›lmas›, çeflitli vergi indirimleri gibi uygu-lamalar flimdiden bafllad›. Milli E¤itim Kanunu’ndayap›lan son de¤ifliklikle organize sanayi bölgeleri için-de meslek okullar› aç›lacak ve bu alanlarda özel okulyap›lmas› halinde devlet özel okul patronlar›na ö¤ren-ci bafl›na 1500 lira ödeyecek. Bu da yeterli görülme-mifl olacak ki; meslek okullar›n›n “e¤itimlerinin” önem-li bir dilimini iflyerlerinde verdikleri düflünülürse, staj-yerlik ad› alt›nda “ucuz çocuk iflçili¤i” de yasallaflt›r›-l›yor. Mesleki e¤itimle ilgili yap›lan düzenlemeler bun-larla s›n›rl› de¤il elbette. MEB, Türkiye Odalar ve Bor-salar Birli¤i (TOBB) ve Türkiye ‹fl Kurumu (‹fiKUR)iflbirli¤iyle yap›lan Uzmanlaflm›fl Meslek EdindirmeMerkezleri, ifl kanunlar›nda yap›lan düzenlemeler,AB'nin finanse etti¤i Türkiye’de Mesleki Yeterlilik Ku-rumu gibi mesleki e¤itim üzerine birçok çal›flma ve dü-zenleme yap›lmaktad›r. Ço¤unlu¤u 2011 sonras› olmaküzere 2004 y›l›ndan bafllayarak Milli E¤itim Bakanl›¤›Mesleki ve Teknik E¤itim Müdürlü¤ü taraf›ndan gelifl-tirilen proje say›s› 48’dir. Maliye Bakanl›¤› dönemindeKemal Unak›tan'›n sarf etti¤i “Avrupa'n›n Çin'i olaca-¤›z” laf› bofluna de¤il. Mesleki e¤itimin yayg›nlaflt›r›l-mas›, stajyer çal›flt›rma, sermayeye bu alanda verilenteflvikler; iflte patronlar›n mesleki e¤itimden anlad›¤›bundan ibarettir.

Bu konuda sermaye gruplar› aras›nda bir tercih fark›n-dan söz etmek yerinde olacakt›r. TÜS‹AD, 4+4+4 Ya-sas› gündeme ilk geldi¤inde bu yasan›n baz› maddele-rine karfl› oldu¤unu ifade etmiflti, as›l karfl› oldu¤u yö-nün ise bu yasan›n haz›rlan›fl sürecinde toplumsal ke-simlerin (asl›nda kendilerinin) görüfllerine baflvurulmad›-¤› idi. TÜS‹AD, bu yasan›n uygulanmas›yla niteliksiziflgücü yarat›laca¤› ve özellikle kad›nlar›n da iflgücü ola-rak de¤erlendirilmesi yerine eve kapat›laca¤› vurgusunuyap›yordu. Çünkü TÜS‹AD toplulu¤unun as›l ihtiyac›;nitelikli emekgücü ve kad›n eme¤inden maksimum ya-rarlanmak. Ayr›ca TÜS‹AD, AKP’nin TOBB ile, özel-likle R›fat Hisarc›kl›o¤lu üzerinden tekelci sermaye ileiliflki kurmas›ndan da çok rahats›z. Tekelci sermayegruplar›n›n kendi içindeki ihtiyaç farkl›l›klar›ndaAKP’nin sürekli olarak siyasal aidiyeti ve dini özellik-leri gözetmesi ülkedeki kapitalist iflleyiflin çarp›kl›¤›nailiflkin bir baflka önemli gösterge. K›saca 4+4+4, e¤itimalan›na iliflkin bir düzenleme olmas›na ra¤men bir bafl-ka “çat›flma” konusunun da alan› haline getirildi.

Sermaye için 4+4+4:Kamu Özel Ortakl›¤›4+4+4 modelinin sermaye aç›s›ndan desteklenmesininen önemli nedenlerinden biri de Kamu Özel Ortakl›¤›(KÖO) düzenlemesinin getirdi¤i yeni yat›r›m alanlar›.DB raporlar›nda da erken çocukluk dönemi ve sonra-s›nda okullaflma oran›n›n artt›r›lmas› için s›k s›k sözüedilen önerilerin bafl›nda KÖO gelmektedir. Kökenleri,80’lerin ortalar›ndan itibaren yap-ifllet-devret, yap-ifllet,yap-kirala-devret ve iflletme hakk› devri gibi yöntem-lere dayanan bu model giderek kamu hukuku d›fl›ndabir model olan KÖO modeline dönüfltü. Sa¤l›k alan›n-da uygulanmaya bafllanan bu model bugün e¤itim ala-n› için de öngörülmektedir. KÖO’nun sa¤l›k alan›ndauygulanmas› “Sa¤l›kta Dönüflüm Projesiyle” bafllad›.Yap›lan yasa ve yönetmelik de¤ifliklikleriyle ihaleyialan flirketler morg, gasilhane, personelhane, hastanedan›flman›, sterilizasyon, bak›m onar›m, park, bahçe,taksi, otel, klinik hizmetleri verebiliyor. Bu proje çer-çevesinde planlanan en büyük rant alan› ise sa¤l›kkampuslar›. Ankara Etlik Entegre Sa¤l›k Kampusu’nunihalesini 2011 y›l›nda Türkerler Holding ve ‹talyan As-taldi (Üçüncü Köprü ihalesini de yine benzer bir or-takl›kla alan flirket daha birçok alanda kamuya hizmetsat›yor) ortakl›¤› ald›. Kampus için 2,4 milyar lira har-canacak. ‹flte KÖO ile sermayenin a¤z›n› suland›ranprojelerin boyutu bu dereceye kadar var›yor.

E¤itim alan›nda KÖO’nun uygulanmas›n›n altyap›s›a¤ustos sonunda ç›kan 652 say›l› KHK ile belirlendi.

72

E⁄‹T‹M

Page 73: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

Milli E¤itimin Bakanl›¤›’n›n “e¤itim kampuslar› kura-ca¤›z” cilalamas›yla anlat›lan proje 4+4+4 yasas›ndanönce düzenlendi¤i halde yasa ç›kt›ktan sonra tan›t›lma-ya baflland›. MEB bünyesinde KÖO uygulamalar›n› ya-pacak birim flimdilik “‹nflaat ve Emlak Grup Baflkan-l›¤›” olarak görülüyor. Bu birimin bafl›nda sa¤l›kta dö-nüflüm projesinde çal›flm›fl bir bürokrat olan MustafaMurat var. Mustafa Murat MEB’in sitesinde KÖO’yuflu flekilde anlatmaktad›r: “Özel sektör finansman kay-naklar›n›n kamu yat›r›mlar›nda kullan›lmas›, özel sektö-rün h›zl› karar alma ve bu kararlar› uygulamaya koy-ma becerisi, riskin paylafl›lmas›, e¤itim ö¤retim tesisifaaliyete geçirilinceye kadar kamu ad›na herhangi birmaliyet üstlenilmemesi, ödenek yetersizli¤i nedeni ilekamuda uzun y›llar› bulan bina yap›m süresinin k›sal-t›lmas› ve k›s›tl› kamu kaynaklar› üzerindeki yat›r›myükünün kira bedeli ödeme düzeyinde uzun y›llara ya-y›lmas›, e¤itim ö¤retim hizmetleri d›fl›ndaki hizmet vealanlar›n iflletilmesinin özel sektöre yapt›r›lmas› gibi te-mel unsurlar› ve avantajlar› içeren KÖO finansman mo-delinin uygulanmaya bafllanmas›yla e¤itim ve ö¤retim-de dönüflüm hedeflerinin gerçekleflmesi mümkün olabi-lecektir.” Bu projenin sahipleri aç›s›ndan KÖO, e¤itimalan›ndaki bütün problemleri çözmek için sihirli birde¤nek. Oysa sonuç, özel sektöre kamu kayna¤›n›n ak-tar›lmas› ve e¤itimin tamamen bir piyasa alan› olma-s›ndan baflka bir fley de¤il.

13 Haziran günü neredeyse tüm ulusal gazetelerde birgayrimenkul de¤erleme flirketinin genel müdürünün4+4+4 modeliyle e¤itimde ihtiyaç duyulan yat›r›m mik-tar›yla ilgili aç›klamalar› ç›kt›. Bir gayrimenkul flirketi-nin gözünü e¤itime çevirecek konu elbette ki büyükrantt›r. Bu flirketin verilerine göre sadece bu y›l birin-ci s›n›fa bafllayacak 2 milyon çocuk için 100’ü ‹stan-bul’da olmak üzere 800 okul gerekecek. Bu okullar›n

yap›m maliyeti ise 1,9 milyar lira. Yine benzer bir ve-ri de Türkiye Ekonomik Araflt›rmalar Vakf›’ndan gel-di. 2017 y›l›na kadar MEB’in yüzde 100 okullaflma he-define ulaflmas› için toplam derslik maliyeti 36,6 mil-yar lira. ‹flte bu noktada KÖO devreye girmektedir.Devlet e¤itim hizmeti vermeye devam ederken “ifllet-mecilik” özel sektöre devredilmektedir. Devletin özelsektöre arazi tahsis etmesi, devletin özelden okul kira-lamas›, at›l durumdaki bir okulun özel sektöre kullan-d›r›lmas› gibi farkl› yöntemlerle yap›laca¤› söylenen buuygulamalar›n ilk aflamadaki karfl›l›¤› ise inflaat sektö-rüne can verilmesi olacak. Özellikle e¤itim kampuslar›projesi ile entegre (yani okul öncesi, ilkö¤retim ve or-taö¤retimin ayn› kampus içinde oldu¤u) bir model dü-flünüldü¤ünden ortaya ç›kacak inflaat rant› çok daha bü-yük olacak. Ancak sadece inflaat sektörü yararlanmaya-cak bu uygulamadan. Mustafa Murat’›n bu noktada ma-l›n› iyi pazarlayan bir tüccar edas›yla patronlara öner-di¤i bir fley daha var: “Sa¤l›kta devlet 7-24 kullan›yorbinay›. Biz saat 16.00’da terk ediyoruz okullar›. Bina-lar› yükleniciye b›rak›yoruz. ‹stedi¤in kadar ifllet, kul-lan, kulland›r diyoruz. Spor tesisleri kulüp yap›labilir,otopark iflletilebilir vb…” Mant›k ortadad›r: Okullar›nfiziki olanaklar›yla gerçek birer iflletmeye çevrilmesi.‹flletme esas›na göre çal›flan bir mekan›nsa e¤itim ku-rumu olamayaca¤› çok aç›kt›r. Mustafa Murat’›n buaç›klamas› MEB’nin bolca reklam›n› yapt›¤› “okullarhayat olsun” projesinin de arka plan›n› göstermektedir.Amaç okul alanlar›n› halka açmak de¤il iflletmeye aç-makt›r. E¤itim alan›nda sermayeye vaat edilen bir di-¤er güzellik de bu alanda yat›r›m yapacak flirketlerin“beflinci bölge” teflviklerinden yararlanmas›. (Alt› teflvikbölgesi içinde devlet deste¤inin en fazla, vergi ve ya-sal sorumluluklar›n en az oldu¤u ikinci bölge.) KÖOile yap›lacak tüm ihalelerin t›pk› Fatih Projesi’nde ol-

73

E⁄‹T‹M

Foto¤raf tamam; her fley var: siyasi erkin sahibi ile kendisine tekelcisermaye içinde yer açmak isteyenlerintemsilcisi. Aralar›ndaki ba¤› kuran,gelecek tarihe yaz›lm›fl çek. Ve duruma fetvas›yla flahitlik eden “fleyhülislam”...

Page 74: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

du¤u gibi kamu ihale kanunu d›fl›nda tutuldu¤unu daunutmadan ekleyelim. Yani yap›lan ihalelere mevcuthukuk sistemi içinden itirazda bulunma flans› yok veihalenin kurallar›n› tamamen hükümet belirliyor.

Sermaye için 4+4+4:E¤itimin bir sektör haline gelmesiNihai hedef “e¤itimi rekabet içinde bir sektöre çevir-mek” olunca sermaye de üzerine düflen görevi yapmakiçin haz›rlanmaktad›r. 4+4+4 yasas› ile ilk harekete ge-çen sektör inflaat sektörü olacakt›r belki ama pastadaas›l pay özel okulculukta. E¤itimde dönüflüm projesiözel okul patronlar›n›n tek tek ç›k›p daha fazla teflvikve özel üniversite gibi taleplerini yüksek sesle söyle-melerine yol açt›. 4+4+4’ün devlet okullar›nda niteli¤iiyice düflürecek olmas› ve ailelerin alternatiflere yöne-lecek olmas› e¤itim patronlar›n›n flimdiden gelir düzey-lerine göre farkl› fiyatlarda okullar açmas›na neden ol-du. Son günlerde gazetelerin sektör sayfalar›nda s›k s›kboy gösteren Bahçeflehir Üniversitesi Mütevelli Heyetive U¤ur E¤itim Kurumlar› Baflkan› Enver Yücel’in fluaç›klamas› konuyu özetliyor. “fiahsen bu modelle bir-likte bir ad›m daha ileriye gitmeyi düflünüyorum. Özelsektörün sadece fiziksel mekanlar infla etmek yerinee¤itim hizmeti vermesi gerekti¤ine inan›yorum ve buda ancak özel ö¤retim yoluyla sa¤lanabilir.”

Bu konuda sözü yine Mili E¤itim Bakanl›¤›’n›n Sa¤-l›k Bakanl›¤›’ndan transfer etti¤i bürokrat Mustafa Mu-rat’a b›rakmak gerek: “dünyada özel sektörün e¤itim-deki pay› yüzde 15’lerde, bizde ise yüzde 3 civar›nda.Özel sektörün pay› yüzde 10’lara dahi gelse neredey-se 50 bin derslik özel sektörden olacak.” Sanki as›lamaç, özel sektöre derslik yapt›rarak devletin masraf›-n› düflürmekmifl! Türkiye’de e¤itim gören 15 milyonunüzerindeki ö¤rencinin 500 bini yani yüzde 2,8’i özelokullarda e¤itim görüyor. 2011 sonu itibariyle özel ana-okulu, ilkö¤retim ve lise e¤itiminin pazar büyüklü¤ü4,7 milyar lira olarak gerçekleflti; bir baflka ifade ilebu 500 bin ö¤renci velisinin cebinden özel okul pat-ronlar›na 4,7 milyar lira transfer oldu. AKP hükümeti-nin hedefinde, bu 500 bin ö¤renci say›s›n› ilk hedefte2,5 milyona (yüzde 15), sonra da 5 milyona (yüzde30) ç›karmak var. Böylece özel okul patronlar› 2011’deelde ettikleri 4,7 milyar liray› 25 milyar liraya ve da-ha sonra da 50 milyar liraya ç›karabilecekler.

Özel okul sahipleri 5 milyon paral› ö¤renci bulamaya-caklar›n› bildiklerinden, bu konuda da devleti “yard›-ma” ça¤›r›yor. AKP’nin ö¤renci bafl›na önerdi¤i 1500liray› az buluyor, 3000 lira olmas› gerekti¤ini söylü-yorlar. Sanki o devletin paras› bütün halk›n de¤erlerin-

den sa¤lanm›yormufl da Tayyip Erdo¤an'›n çebindenveriliyormufl gibi!

Tüm Özel Ö¤retim Kurumlar› Derne¤i Yönetim Kuru-lu Baflkan› Enver Yücel de özel okulculu¤un teflvikedilmesi gerekti¤ini belirtiyor. Bunun için devletin ço-cu¤unu özel okulda okutacak veliye katk› sa¤layabile-ce¤ini söylüyor: “Devlet, bir ö¤renci için yapaca¤›masraf›, çocu¤unu özel okula gönderen veliye katk› pa-y› olarak öder. Türkiye’de bu konu, 7 y›l önce gün-deme geldi. Bugünkü hükümet, ‘ö¤rencilerini özel oku-la gönderen velilere katk› pay› verelim’ dedi ama buAnayasa Mahkemesi’nden geri döndü. fiu anda yinehükümetin bu konuda çal›flmas› var. Çocu¤unu özelokulda okutan veliye 3 bin lira civar›nda bir katk› pa-y› sa¤lanabilece¤i belirtiliyor. Say›n Baflbakan›m›z›n dabu konuda ifadeleri var. Bu da özel okulculu¤un geli-fliminde önemli bir at›l›m yapabilir.” Devletin özel sa¤-l›k kurumlar›ndan hizmet sat›n ald›¤› gibi özel okullar-dan da hizmet sat›n alabilece¤ine dikkat çeken Yücel,

“Bugün verilen sa¤l›k hizmetinin yüzde 30’unu özelsektör karfl›l›yor. Devletin özel sektörden de e¤itim hiz-meti sat›n almas› flartt›r” piflkinli¤inde.

Pasta bu kadar büyük olunca aktörler de iflinin ehli ol-mak zorunda. Bu aktörlerin en büyüklerden birini da-ha yak›ndan tan›makta yarar var: Do¤a Koleji. SahibiFethi fiimflek. Bu flahsiyet ayn› zamanda Türkiye’de“e¤itimci idealistli¤in” nereden nereye geldi¤ine de mü-kemmel bir örnek. Üniversite e¤itimini kimya ve biyo-loji ö¤retmeni olarak tamamlam›fl olsa da kendisi e¤it-menlik yapmay› hiç düflünmemifl; “kendimi bir e¤itim-ciden çok giriflimci gibi hissediyorum. E¤itimi de pa-ra yat›r›lacak ve kazan›lacak bir ifl kolu olarak gör-düm” diyor. Zihniyet böyle olunca, okullar›nda çal›flt›r-d›¤› ö¤retmenleri de Carrefour’a, Toys’r Us’a ve hat-ta akflamlar› da lüks lokantalara broflür da¤›tmaya gön-dermekte bir beis görmüyor Fethi bey. Televizyon di-zileri de özel ilgi alanlar›ndan. “Okul ça¤›ndaki çocuk-lar›n oynad›¤› dizilerin hepsinde Do¤a Koleji’ni göre-

74

E⁄‹T‹M

Çocu¤unu özel okulagönderecek bir velinin, anaokulundanüniversite mezuniyetine kadarharcamak zorundaoldu¤u para 1 milyondolar› geçecek.Elbette bu paray›almak için yüzlerceözel okul haz›r.

Page 75: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

bilirsiniz” diye övünüyor. Giriflimci bu kadar cevvalolunca, paran›n kokusu alan sinekleri de kendine çeki-yor. Özel sermaye fonu Turkven, Do¤a Okullar›’n›nyüzde 50 hissesini 2011’de sat›n ald›. Bu ortakl›k do-¤al olarak, e¤itim “sektör”üne daha azg›n bir giriflim-ci ruhuyla el atmalar›na neden olmufl durumda. 2016için hedefleri; 150 kampüs, 350 okul, 100 bin ö¤ren-ci ve 1,5 milyar ciro. Ama Do¤a Okullar›’n›n bir deeksi¤i var; üniversite. Fethi Bey, üniversite açabilmekiçin Do¤a E¤itim Vakf›’n› kurmufl ve üniversite izniiçin YÖK’e baflvurmufl, iznin ç›kmas›n› bekliyor. Fet-hi fiimflek’in çok daha büyük bir arzusu ise “özel üni-versite” açmak. fiimflek’in bu arzusuna bak›nca, bu gi-diflat›n çok k›sa bir zaman içerisinde borsalarda ifllemgören özel okul ve hatta üniversite hisse senetlerini ge-tirece¤ini tahmin etmek zor de¤il.

4+4+4 Yasas›, patronlar›n masas›na konan çok büyükbir pasta, “özel üniversite yasas›” ise bu büyük pasta-n›n üzerindeki büyük çilek olacak.

Bilindi¤i gibi “özel üniversite” açmak yasal olarakmümkün de¤il, bu yüzden birçok patron biraz prestij,birazdan çok, faaliyet gösterdikleri di¤er sektörlere ele-man yetifltirmek için ama as›l olarak özel üniversitele-rine haz›rl›k yapmak için, “Vak›f Üniversiteleri” açm›fldurumdalar. Vak›flar kar amac› güdemeyece¤i için, fluan sahip olduklar› üniversitelerden para kazanam›yorlar,kazansalar bile bu paray› vak›f faaliyetleri için harca-mak zorunda kal›yorlar. O yüzden dertleri büyük. Amaumutlar› da büyük. 100 milyon cirolu Kültür Üniver-sitesi’nin Mütevelli Heyeti Baflkan› Ak›ngüç Günver,Cumhurbaflkan› Abdullah Gül’le görüflmelerinde “özelüniversite” konusuna çok s›cak bak›ld›¤›n› gördükleri-ni, Baflbakan Erdo¤an’›n da ayn› yaklafl›mda oldu¤unusöylüyor. E¤itim “sektörü”nde faaliyet göstermeyenlerde dahil neredeyse büyün büyük sermaye gözünü “özelüniversite” yasas›na dikmifl durumda, hepsi “e¤itimflart” diyor. Çünkü yap›lan araflt›rmalara göre, çocu¤u-nu özel sektörde e¤ittirecek bir velinin, anaokullundan

üniversite mezuniyetine kadar harcamak zorunda oldu-¤u para 1 milyon dolar› geçecek.

‹flte AKP’nin “e¤itimde devrim” olarak anlatt›¤› düzen-lemelerin sermaye aç›s›ndan özeti bu flekilde. Daha iyie¤itim hizmeti safsatas›yla anlat›lan projelerin hepsi pa-ral› ve sadece sermayenin eleman ihtiyac›n› karfl›laya-cak bir e¤itime yol açacak. Sermayenin beklentileri vekar zarar hesab›yla düzenlenen e¤itim sisteminin iddiaedilen amac›ndan daha fazla sapaca¤› çok aç›kt›r. Çün-kü böyle bir sistemde toplumsal yarar de¤il, sermaye-nin kar hesab› öncelikli olacakt›r. Ayr›ca böyle bir sis-temde stok fazlas›n› eritmek için yap›lan süt da¤›t›m-lar›ndan zehirlenmeler, “dershanelere ba¤›ml›l›¤› azalta-ca¤›z” denilerek s›nav say›s›n›n artt›r›lmas› ve dersha-ne say›s›n›n iki kat›na ç›kmas›, s›navlarda kopya, flifregibi skandallar, yalandan yay›mlanan “okullarda paratoplanmayacak” genelgelerinin hemen peflinden kay›tlar-da toplanan binlerce lira ve daha fazlas›n› yaflayaca¤›-m›z çok aç›kt›r.

Ümmet-yurttafl yaratmak içine¤itimde dönüflüm4+4+4 kesintili zorunlu e¤itim modeli sadece imam

hatip ortaokulu açma projesi de¤ildir. Ama imam ha-tip ortaokullar›n›n aç›lmas› etraf›ndan kopar›lan hükü-met propagandas› da bofluna de¤ildir. Ömer Dinçer buyasal de¤ifliklikle ortaokul bölümünde sadece imam ha-tip ortaokullar›n› açt›klar›n› gururla söylemektedir.4+4+4 Yasas› ile imam hatip ortaokullar›na toplam 109bin 810 ö¤renci kay›t yapt›rd›. Türkiye genelinde, 733'üba¤›ms›z olmak üzere bin 141 imam hatip ortaokuluaç›ld›. ‹stanbul'da 91'i ba¤›ms›z olmak üzere aç›lan 124imam hatip ortaokuluna bugün itibar›yla toplam 25 bin109 ö¤renci kay›t yapt›rd›. Ancak yurt genelindeki ye-ni aç›lan ba¤›ms›z imam hatip ortaokullar›ndan 3'ü ‹s-tanbul'da olmak üzere 73'üne hiçbir ö¤renci kay›t yap-t›rmad›. Ayr›ca toplam 703 imam hatip lisesi var. Buy›l 41 bin 638'i anadolu imam hatip liselerine olmaküzere 125 bin ö¤renci daha imam hatip lisesine kay›tyapt›rd›.

AKP, 4+4+4'ün içine soktu¤u imam hatip liselerinin or-ta bölümlerini yeniden açma uygulamas›yla asl›nda bir-kaç hedefini birden yerine getirmeyi umuyor. Kuflku-suz bunlar›n en önemlisi, bu kadar sermaye yanl›s› biryasay› kamufle etmek. Üzerinde yükseldi¤i sa¤c›-muha-fazar taban›n dini beklentilerini karfl›lamak amac›yladin e¤itiminin a¤›rl›kta oldu¤u okullar› yayg›nlaflt›rmak,sermaye yanl›s› uygulamalar› kabul ettirmeyi beraberin-de getirecektir. (Öte yandan toplumun laiklik hassasi-yeti olan kesimleri aç›s›ndan da bu dönüflümün serma-

75

E⁄‹T‹M

Page 76: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

ye rasyonalitesine uygun oldu¤u üzerinden propogandayap›lmaktad›r.)

‹mam hatip okullar› as›l olarak yoksullara yöneliktir.Bu tercih, 367 AKP’li aras›nda çocuklar›n› imam ha-tip liselerine gönderenlerin oran›n›n yüzde 5’i bile bul-mamas›ndan, bu say›n›n en fazla 10-15 olmas›ndan an-lafl›labilir. Hatta ‹HL'lerin en ateflli savunucular›ndanolan AKP milletvekili Ali Bo¤a'n›n, torununu Frans›zokulunda okutmas›ndan da anlafl›labilir. Ki o Ali Bo-¤a, “Bütün okullar› ‹HL’ye dönüfltürme flans› yakala-d›k” aç›klamalar›yla manfletlerde yerini alm›flt›.

Tayyip Erdo¤an ve Ömer Dinçer'in de çok iyi bildi¤igibi imam hatip ortaokullar›n›n tekrar aç›lmas›, AKPkitlesi üzerinde 28 fiubat'›n rövanfl›n›n al›nd›¤› izlenimide oluflturacak. Ve daha da ilerisi, rejimin eski elitle-ri ile sürdürdü¤ü “savafl”›n hala devam etti¤ini tekrarhat›rlatacak. Bunlar› çok iyi bilen Ömer Dinçer diyorki: “28 fiubat kararlar›yla yaklafl›k 600 civar›nda oku-lun kapat›ld›¤›n› varsayarsan›z, 730 civar›nda okul aç-m›flsan›z, o okul say›s›nda afla¤› yukar› yüzde 20'ye ya-k›n art›fl var demektir. Ayr›ca ö¤renci say›s› itibariylebak›ld›¤›nda da benzeri durumu görürsünüz. Türkiye'deyeniden normal bir sürecin ifllemeye bafllad›¤›n› söyle-mek mümkündür.” Bu ifadeden de anlafl›laca¤› üzereAKP kurmaylar›n›n “normal bir süreç”ten anlad›klar›,28 fiubat kararlar› ile kesintiye u¤rad›¤›n› düflündükle-ri sürecin tekrar iflletilmesini sa¤lamakt›r. O ezberlerin-deki sürecin köfletafllar›ndan birini, eski hocalar› Nec-mettin Erbakan bunlara ö¤retmiflti: “‹mam hatipler bi-zim arka bahçemizdir.”

Di¤er yandan 4+4+4 de¤iflikli¤inin Baflbakan’›n talima-t›yla k›sa süre içinde haz›rlan›p jet h›z›yla meclistengeçirildi¤i dönemde ne tesadüftür ki Tayyip Erdo¤anve Fethullah Gülen cemaati aras›nda M‹T, emniyet veözel yetkili mahkemeler ekseninde bir kriz yaflan›yor-du. ‹mam hatip ortaokullar›n›n aç›lmas› karar› bu kri-ze eklenen bir halka daha oldu. Fethullahç›lar uzunsüre buna direndi ve hala da çok hoflnut de¤iller. Çün-kü onlara göre bu uygulama bir taraftan onlar›n örgüt-lenme ve etkinlik alanlar›n› daraltaca¤› gibi, as›l ola-rak devlet denetiminde verilecek din e¤itiminin kontro-lörlü¤ünün sürekli de¤iflme tehlikesi bar›nd›racakolmas›d›r. Oysa cemaat, kendi etkinlik alan›na devletikar›flt›rmayan, kendi etkinliklerinden do¤ru devlet iflle-yifline müdahale eden bir tarz› tercih etmifltir sürekli.‹mam hatip ortaokullar›n› “modas› geçmifl” proje ilanettiler. Dershanelerle ilgili tepki ise çok daha fliddetlioldu. Zaman yazar› ‹brahim Öztürk “Bu okullar umut-suz yüz binlerin bafl›n›n okfland›¤›, onurlu milletimizin

hay›rsever 'harçl›klar›' ile ayakta duran kurumlar. 28fiubat'ta yap›lamayan›, flimdi kalk›p bu hükümet mi ya-pacak?” diyerek cemaat dershanelerini kapatmaya karfl›olduklar›n› aç›kça ifade etti. Ne var ki Tayyip Erdo-¤an'›n plan›, onun cemaate de¤il, cemaatin ona ba¤›m-l› oldu¤u bir iliflkinin tesisi yönünde olmakta. K›saca-s› e¤itim gibi çok önemli bir konu bile iktidar hesap-lar›n›n, kiflisel planlar›n çarp›flt›¤› bir alan haline geti-rilmifl durumda.

Ancak AKP’nin en önemli hamlesi imam hatipler de-¤il. Zaten dördüncü s›n›ftan itibaren zorunlu olan dine¤itimi bundan sonra, Kur’an, Peygamberin Hayat›,Arapça gibi derslerle pekifltirilecek. Ömer Dinçer buderslerde kur sistemi uygulanaca¤›n› söylüyor. Yani 5.s›n›fta bafllanan Kuran dersine 12. s›n›fa kadar devam

edilebilecek. Bu derslerin ad› “seçmeli ders” ama budersleri seçmeyenlerin okulda görece¤i ayr›mc›l›¤› biryana b›rakal›m; zaten mevcut okul sisteminde ö¤retmenve s›n›f yetersizli¤ini düflündü¤ümüzde bu derslerin fii-len zorunlu hale geldi¤ini görebiliriz. Bunlar›n yan›ndaMEB’in en son yay›mlad›¤› 4+4+4 broflüründe birincis›n›ftan itibaren, “ahlak e¤itimi, de¤er e¤itimi veya ka-rakter e¤itimi gibi uygulama temelli derslere” yer ve-rilebilece¤i ifade edilmifltir. Ömer Dinçer bu dersleriçin ö¤retmen a盤› yaflanmayaca¤›n› gönül rahatl›¤› ilesöylemektedir. Çünkü 4+4+4 yasas› ç›kar›lmadan önceMEB’in görev ve yetkilerinde de¤ifliklik yapan KHKile Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› ile din e¤itimi konusundaiflbirli¤i yapma karar› al›nm›fl, bu çerçevede imamlar›nve ilahiyat fakültesi mezunlar›n›n ilkokullarda ders ver-mesi, Diyanet ‹flleri’nin çocuklar için e¤lenceli din ki-taplar› haz›rlamas› çoktan projelendirilmiflti. ÜstelikAKP’nin gerici bir toplum yaratma projesinin tek ara-c› yasal düzenlemeler de¤il. Bu y›l ilk defa okullarda

76

E⁄‹T‹M

‹çlerinde AKP’li vekillerin çocuklar›n› ya da torunlar›n› bulmak imkans›z.Çünkü onlar çocuklar›n›n istikbaliniKuran kurslar›nda ya da imam hatiplerdede¤il, geliflmifl kapitalist ülkelerin e¤itimsisteminde görüyorlar. Buralar sadeceyoksul çocuklar› için.

Page 77: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

haftalarca kutlanan “kutlu do¤um haftas›”, 40 hadis ez-berleyenin umreye götürülmesi, k›z ve erkek çocukla-r›n yan yana durmalar›n› yasaklayan keyfi kurallar, etekboyu ölçüsü vs. derken toplumsal muhafazakarl›k e¤i-tim sistemi içinden yeniden üretilmektedir. SonuçtaKuran dersini 402 bin ö¤renci, Hz. Muhammed'in Ha-yat› dersini ise 256 bin ö¤renci seçti.

Bu kadar yayg›n yap›lan din e¤itimi AKP’nin uzun za-mand›r yükseltti¤i milliyetçi-mezhepçi e¤ilimleri güçlen-direcektir. Bu durumdan ilk ve en çok etkileneceklerde kuflkusuz Aleviler olacakt›r. AKP tarihsel olarak,Sünni bir taban›n üzerine infla edilen bir kitle partisioldu ve bu özelli¤ini kendi iç motivasyonunda sürekli“de¤erlendirdi.” D›fla karfl› zaman zaman “Alevi aç›l›-m›” gibi sahtekarl›klara giriflse de s›k›flt›¤› her durum-

da Sünni kimli¤ini sergilemekten geri durmad›.44 AKP,sonuçta bir Sünni partisidir ve böyle bir partinin e¤i-tim politikas› da Sünni mezhebinin ö¤retilerine göre fle-killenmektedir. Bunun yarataca¤› durum Alevi çocukla-r›n›n asimilasyonudur.55 Bu etkinin mutlaka bir tepkiside olacakt›r. Bu tepkinin ise do¤all›¤›nda Alevilerinmezhep vurgular›n› daha fazla yapt›¤› bir içe dönmefleklinde yaflanaca¤›n› söylemek kehanet olmaz. Sonuç-ta ise mezhepler ekseninde saflaflm›fl bir toplumsal ya-p›ya do¤ru h›zla gidilecektir. E¤itim sürecinde yaflan-mas› gereken sosyal birliktelik, AKP’nin 4+4+4’ü sa-yesinde tam tersi sonuçlar do¤uracak. Yani e¤itim yinebir baflka saflaflman›n alan› haline getirilmekte.

Neoliberal sald›rganl›kla dinci gericili¤in uyumlulaflt›¤›bir rejimin inflas›nda kad›nlar, AKP aç›s›ndan kritiköneme sahip. AKP gericili¤i, e¤itim sistemindeki dü-zenlemelerle kad›nlar üzerindeki iktidar›n› da pekifltir-meye çal›fl›yor. Dördüncü s›n›ftan sonra imam hatiple-rin tercih edilebilir olmas›, lisedeyken evlenmenin önü-

nün aç›lmas› ve aç›k ö¤retimin zorunlu e¤itim yöntemiolarak uygulanmas› k›z çocuklar›n›n erken yaflta karmave örgün e¤itim sisteminin d›fl›na itilmesi anlam›na ge-liyor. Sekizinci s›n›f› bitiren k›z çocuklar› “normal” birokulda e¤itim hayat›na devam etmezse ya örgün e¤iti-me “haremlik selaml›k” bir imam hatip okulunda de-vam edecek ya da aç›k ö¤retimle eve kapat›lacak, bel-ki ucuz iflçi olarak emek piyasas›na kat›lacak ya da ev-lenip ona vakfedilen kutsal annelik rolüne soyunacak.Bu düzenlemeleri bir de Erdo¤an’›n “üç çocuk do¤u-run”, “kürtaj cinayettir” aç›klamalar›yla okuyunca kad›-na biçilen toplumsal rolün e¤itim sistemiyle pekifltirile-ce¤i ve cinsiyetçili¤in her geçen gün daha çok artaca-¤› görülmektedir. Tüm bu düzenlemeler AbdullahGül’ün, Tayyip Erdo¤an’›n ve Ömer Dinçer’in baflroldeoynad›¤›, k›z çocuklar›n›n okula gönderilmesi için veçocuk gelinlere karfl› yap›lan üç kamu spotunun televiz-yonda döndü¤ü günlerde meclisten geçirilmifltir.

4+4+4'ün uygulamada yaratt›¤› sorunlar 4+4+4’ün uygulanmas›na bafllanmas›yla birçok okul ta-fl›mal› e¤itime geçti. Büyük flehirlerde sabahç› ö¤lenciuygulamas›yla okul sorunu k›smen çözüldü. ‹lkokullardabeflinci s›n›flar›n olmamas›, birinci s›n›fa kaydolan faz-ladan ö¤rencinin s›n›f sorununu çözmüfl oldu. Ancak ta-dilat gibi nedenlerle çeflitli okullar birlefltirildi ve bu ka-labal›k s›n›flara yol açt›. Okullar›n bölünmesi ya daimam hatipe dönüfltürülmesi birçok veliyi ma¤dur etti.Çocuklar› evlerinden uzaktaki okullara gönderilen veli-ler eylemlerle tepkilerini dile getirdi ve ço¤u zamankazand›. Liselerde ö¤renciye sorulmaks›z›n merkezi sis-tem üzerinden imam hatip liselerine kay›t yapt›r›ld›. An-cak oluflan tepkiler bu durumu hemen düzeltmelerinisa¤lad›. Bu yap›lan cinliklerin tuttu¤u yerler de oldu el-bette.

Okullarda s›n›flardan ders kitaplar›na kadar birçok konu-da sorun var. Meclisten apar topar geçirilen yasa uygu-lamada da iyi haz›rlan›lmadan baflland›. Ancak AKP ilkbaflta göze çarpacak ve tepki toplayacak 5 buçuk yafl,okul kalabal›¤› gibi sorunlara geçici çözümler bulduysada bunlar kal›c› çözüm olmayacak.

Yasa ile e¤itim sisteminde yap›lan en büyük de¤iflik-lik okula bafllama yafl›n›n 72 aydan 60-66 aya çekil-mesi olmufltu. Yasan›n 11 Nisan’da Resmi Gazete’deyay›mlanmas›n›n ard›ndan çocuk geliflim uzmanlar›, si-vil toplum kurulufllar›, e¤itimciler, sendikalar 60 ayl›kçocuklar›n “Henüz tuvalet al›flkanl›¤› kazanmad›klar›,kural alg›s›n›n oluflmad›¤›, kalem tutma becerisi edin-medikleri”, dolay›s›yla okula bafllamalar›n›n yanl›fl ol-du¤u elefltirilerini getirmiflti. Bu tart›flmalar sonras›nda

77

E⁄‹T‹M

Page 78: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

MEB bir genelge yay›mlayarak, okula bafllama yafl›n›66-72 ay yafl grubunu kapsayacak flekilde düzenledi. 60ay›n bir genelge ile 66 aya ç›kar›lmas› bir geri ad›molarak yafland› ve böylece ç›kar›lan yasay› ilk delenMEB’in kendisi oldu. MEB ayr›ca yasaya ra¤men altnorm düzenlemesi yaparak hukuk garabeti yaratt›.

Okula bafllama yafl›n›n geri çekilmesi ile birlikte, oku-la bafllayacak ö¤renci say›s› 1 milyon 258 bin 839’dan2 milyon 313 bin 888’e ç›km›flt›. (Bu say›ya, okulabafllamas› karar› aileye b›rak›lan 60-66 ay yafl grubun-daki çocuklar da dahil.) Okullar›n, 5-5 buçuk yafl ço-cuklar›n›n fiziksel özelliklerine uygun olarak düzenlen-memesi, can güvenli¤i tehlikesini de beraberinde geti-rmekte. Hat›rlanaca¤› gibi ‹stanbul Maltepe Dumlup›nar‹lkö¤retim Okulu anas›n›f› ö¤rencisi 6 yafl›ndaki EfeBoz, yaln›z bafl›na gönderildi¤i tuvalette yerine tuttu-rulmayan lavabonun k›r›lmas› ve flah damar›n›n kesil-mesi sonucu ölmüfltü. Öte yandan biliflsel, sosyal,özbak›m becerileri aç›s›ndan yafl›n›n üstünde perfor-mans sergilemeye zorlanan çocuklarda (farkl› ortamlar-da tuvaletini yapamama gibi zorluklar yaflayan çocuk-larda) onar›lamayacak zedelenmelere yol aç›lacak.

Bu düzenlemelerle okullarda okutulacak derslerin içeri-¤inde de de¤ifliklik olaca¤› söylendi. Ancak okullar aç›-lal› 3 ay geçmesine ra¤men hala “yeni müfredat” de-nilebilecek bir fley yok. Ö¤retmenler yeni sisteme ha-z›rlanmad›, bu y›l yap›lan seminerler telekonferans yo-luyla yap›ld›. E¤itim sürecinin en önemli unsuru olanö¤retmenler, bu sürecin tamamen d›fl›nda b›rak›lmakta-d›r. DB raporlar›nda da görüldü¤ü gibi e¤itim sistemin-deki niteli¤in düflük olmas›n›n yükü tamamen ö¤ret-menlere mal edilmektedir. Bu bahaneyle performanssistemi, stajyerlik, hayat boyu ö¤renme gibi yöntemler-le ö¤retmenlik mesle¤indeki sorunlar, iktidar›n e¤itimpolitikalar›n›n sorunu olmaktan ç›kar›p ö¤retmenin bi-reysel olarak çözmesi gereken sorunlara indirgenmeyeçal›fl›lmaktad›r. Dolay›s›yla bu yasan›n ilk uygulamalar-daki en belirgin y›k›m› ö¤retmenler üzerinde oldu. Çokh›zl› bir flekilde çal›flma koflullar› de¤iflen ö¤retmenlersürgün edildi. Birçok ö¤retmen norm kadro fazlas› ola-rak ya baflka ifllerde görevlendirildi ya da baflka branfl-larda ö¤retmenlik yapmaya zorland›. Ayr›ca yeni haz›r-lanan Ulusal Ö¤retmen Stratejisi ile ö¤retmenler içinperformansa göre yükselme ve ücretlendirme modeli ves›nav sistemi getirilecek. Halen atamay› bekleyen 300bin ö¤retmenin ak›beti ise belli de¤il. Bu da yetmez-mifl gibi Ömer Dinçer ö¤retmenlere “ille de ö¤retmen-lik yapmak zorunda de¤ilsiniz, baflka alternatifler dedüflünün” diyebilmektedir.

Sonuç itibariyle, ustal›k dönemi olarak tan›mlananüçüncü iktidar dönemi, AKP aç›s›ndan var›lacak yerearkadan dolanarak varma taktiklerinin bir kenara at›ld›-¤›, her türlü hedefin do¤rudan hem yasal hem de fii-li olarak uyguland›¤› bir dönem oldu. 4+4+4 modelin-de neoliberal e¤itim politikalar› dinci gericili¤in talep-leri bahane edilerek hayata geçiriliyor. Üstelik yasala-ra dayan›larak kurulan bu gerici e¤itim modeli bundansonras› aç›s›ndan bafl›na gelen her felaketi kader say›pflükreden nesiller yetifltirmek içinde uygun zemini su-nuyor. AKP’nin e¤itim sisteminden geçenlerin paras›kadar hak sahibi olmay› kabullenmifl müflteri-yurttafllarolmas› hedefleniyor. Yine ayn› süreçte dinci gericili¤inkodlar›yla kendi haklar›n›n bilincinde olmayan üm-met–yurttafllar66 da bu e¤itim modeli içinden ç›kacak.

Bu proje durdurulmal›d›rAKP 10 y›ld›r e¤itim sisteminde de¤ifliklikler yap›-yor. Sermayenin taleplerine ve kendi ideolojisine uy-gun bir formülasyonu ad›m ad›m hayata geçiriyor.4+4+4 uygulamas›yla hükümet bir at›l›m gerçeklefltir-mektedir. Ancak bu at›l›m; e¤itim diye dinci-gericili-¤in beyinlerine yerlefltirildi¤i, ö¤retim diye patronla-r›n ihtiyaç duydu¤u bilginin depoland›r›ld›¤› bir ku-flak yaratacak. Üstelik paras› da bu kufla¤›n aileleri-nin cebinden ç›kacak. Oysa Türkiye’de e¤itim, on y›l-lard›r yayg›n ve paras›z olarak sahip olunan bir hakoldu¤u için bu hakka sahip ç›kma bilinci de güçlü-dür. Her ne kadar bu alanda piyasan›n kurallar›n› uy-

78

Bileyledikleri kaderleri mi,öfkeleri mi? AKP kaderi, iflçi s›n›f›öfkeyi bileyliyor. Kaderinde¤iflimi, öfkenin bileylenmesiylebafll›yor.

Page 79: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

gulamaya çal›flsalar da her y›l kay›t dönemlerinde ve-lilerden yükselen sesler e¤itimin eflit ve paras›z ve-rilmesi gerekti¤i bilincinin hala diri oldu¤unu göster-mektedir. Baflta e¤itim hakk› mücadelesi veren herke-sin bu bilinci koruma ve güçlendirmesi gerekmekte-dir. Neoliberal safsata öncelikle hak bilincine sald›r-maktad›r. Oysa insan, sahip oldu¤u haklar›n bilincinee¤itimle ulafl›r. Bugün aç›s›ndan e¤itim sisteminde ya-p›lacak dönüflümün durdurulmas› hem sermayeninhem de siyasal iktidar›n çok önemli bir projesininbertaraf edilmesi anlam›na gelecektir.77 AKP e¤itimalan›nda yapt›¤› düzenlemelerle uzun vadeli bir top-lumsal dönüflümü hedeflemektedir. Ayr›ca bir kamu-sal alan daha tamamen sermaye egemenli¤ine aç›lmakistenmektedir. Üzerinde bu kadar önemle durduklar›bir projenin engellenmesinin sistemi krize sokmayaca-¤›n› kim söyleyebilir?

Di¤er yandan e¤itim alan›nda yaflanan sorunlar tek birkesimi ilgilendirmemektedir. Çocu¤unun gelece¤indenkayg› duyan bir velinin hangi partiye oy verdi¤i önem-sizdir. Öncelikle okullarda okuyan ö¤renciler, e¤itimsürecini s›rtlanan ö¤retmenler ve veliler; bu üç bileflene¤itim hakk› mücadelesinin asli unsurlar›d›r. Bu üç bi-leflen neoliberal e¤itim politikalar›yla birbirlerine düfl-man hale getirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Veli e¤itim siste-mindeki sorunlar›n nedenini ö¤retmene yüklemekte, ö¤-retmen kötü ve güvencesiz çal›flma koflullar›n›n yarat-t›¤› stresi veliye ve ö¤rencilere yans›tmaktad›r. Ancakmücadele birlefltiricidir. Ne vakit okullarda yaflanan so-

runlar için veliler, ö¤renciler ve ö¤retmenler bir aradahareket ettiyse o vakit birliktelik duygusu oluflmufl vemücadele toplumsallaflm›flt›r. Bu nedenle e¤itim hakk›mücadelesi konu ne olursa olsun (ister ö¤retmenlerinözlük haklar›yla ilgili, ister paras›z e¤itim için) birlik-te verilmelidir. Ö¤rencilerin, ö¤retmenlerin ve velilerinbir arada örgütlendi¤i meclis tipi örgütlenmeler e¤itimhakk› mücadelesini ilerletecektir.

4+4+4 modeliyle art›k e¤itimde yaflanan sorunlar sade-ce kay›t paras› toplanan okullar› ya da atamas› yap›l-mayan ö¤retmenleri ilgilendirmemektedir. Sorun genel-leflmifltir. Bugün tüm ülkede e¤itim hakk› mücadelesiayn› düzeyde verilebilir. Okul mekan›yla ilgili sorun-lar, yaflla ilgili sorunlar, müfredatla ilgili sorunlar, zo-runlu din e¤itimi, ö¤retmenlerin çal›flma biçimleri, pa-ra toplanmas›, çocuk iflçili¤i, okul mekan›n›n iflletmeyeaç›lmas›, niteliksizlik ve daha birçok sorun bafllang›çnoktas› olabilir. Ama tüm bunlar› örgütlerken her za-man hat›rlat›lmas› gereken konu, bu y›k›nt›n›n nedeni-nin 10 y›ld›r iktidarda olan AKP hükümeti oldu¤udur.Her Milli E¤itim Bakan› sanki kendinden önceki deayn› partiden de¤ilmifl gibi e¤itim sistemindeki büyüksorunlardan bahsederek yeni düzenlemeler yapt›. Amaflimdi e¤itim hakk›na sahip ç›kanlar›n sokaklara ç›k›pdaha cüretkar ve güçlü bir sesle “10 y›ld›r iktidardas›-n›z, bu y›k›nt›n›n sahibi sizsiniz” demesi gerekli. Ge-lece¤imizi AKP’nin ellerine teslim edemeyiz.

Dipnot:11 635, 650, 651, 653, 666 say›l› KHK’ler ve Milli E¤itim Temel Kanunu ve ‹lkö¤retim

ve E¤itim Kanunu’nda yap›lan de¤ifliklikler.22 Dr. Fevziye Say›lan, AÜ E¤itim Bilimleri Fakültesi.33 Genel ve mesleki e¤itimin kalitesi ve etkinli¤inin artt›r›lmas›, kamu kesiminin, mes-

leki e¤itimden kademeli olarak çekilerek bu konudaki inisiyatifi yerel aktörlereve/veya özel sektöre b›rakmas›, ülke genelinde mevcut olan atölye, laboratuar,makine, donan›m ve teçhizat›n ortak ve daha etkin kullan›m›n› sa¤layacak “HayatBoyu Ö¤renme Merkezleri”nin oluflturulmas›, teknik ve endüstri meslek lisesininatölyeleri modernize edilerek, örgün ve yayg›n ö¤retim ile iflgücü e¤itimlerindekullan›lmas›, meslek yüksekokulu ö¤rencileri 3308 say›l› Mesleki E¤itim Kanunukapsam›na al›nmas›; hastal›k, ifl kazas› ve meslek hastal›¤› sigortas› primi kamukaynaklar›ndan karfl›lanmas›, Mesleki E¤itim Kanunu’nda de¤ifliklik yap›larak, yir-miden fazla iflçi çal›flt›ran iflyerlerinde yap›labilen staj uygulamas›n›n kapsam› ge-niflletilerek beflten fazla iflçi çal›flt›ran iflyerlerinin sisteme dahil edilmesi, ayr›ca,stajyerlere halen brüt asgari ücretin yüzde 30’u olarak ödenen staj ücretinin netasgari ücretin yüzde 30’u olarak düzenlenmesi, mesleki ve teknik e¤itim mezun-lar› ile iflgücü yetifltirme kurslar›n› bitirenlerin e¤itim ald›klar› alanda istihdamedilmeleri halinde, ilk y›l boyunca sosyal güvenlik primi iflveren pay›n›n devlet ta-raf›ndan karfl›lanmas›, e¤itim – iflgücü piyasas› aras›nda uyum sa¤lanmas›.

44 Davuto¤lu’nun ‹ran ve Suriye yönetimlerine iliflkin sürekli fiii vurgular› yapmas›,Ramazan ay›nda davulcu tacizine maruz kalan Alevi ailenin tutumuna iliflkinAKP’lilerin aç›klamalar›, Cemevlerine iliflkin de¤erlendirmeler vs.

55 Sosyalistler aç›s›ndan mezhep özelliklerinin sönümlenmesi elbette tercih edilmesigereken bir süreçtir. Ancak buradaki durum bir mezhebin di¤er mezhepüzerindeki tahakkümü olacakt›r.

66 Burjuva yurttafll›¤›n›n “kanun önünde eflitlik” dedi¤i soyut eflitlik tahayyülü gerçekeflitsizliklerle inand›r›c›l›¤›n› yitirdi¤i için milliyetçilik ideolojik bir örtü olarak kul-lan›lagelmifl, bunun yetersiz kald›¤› neoliberal ça¤da dincilik (ümmetçilik) imda-da yetiflmifltir.

77 Buradan, mücadelenin sadece “eski”yi korumakla s›n›rl› kalmas› gerekti¤i anlam›ç›kart›lmamal›, tam tersine eskinin de de¤ifltirilmesi hedeflenmeli

79

Page 80: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

80

endikalar iflçi s›n›f›n›n ekonomik-demok-ratik mücadele örgütleridir”. “Ekonomik-demokratik mücadele” iflçilerin ücretleri-ni, çal›flma koflullar›n› ve sosyal haklar›-n› iyilefltirmek için yürütülen mücadele-

lerdir. Ekonomik-demokratik mücadelenin konusu sö-mürü düzenini y›kmak de¤il, iflçilerin gündelik olarakhissettikleri sömürüyü ve bask›y› azaltmakt›r. Sendika-lar, iflçilerin bu ortak isteklerini zorlay›c› bir biçimdetalep etmek üzere patronlar›n ve hükümetlerin karfl›s›-na ç›kmak için oluflturduklar› birliklerdir.

‹flçilerin ortak, basit ve gündelik isteklerini patronlarave hükümetlere kabul ettirmek amac›yla bir araya ge-

liflleri, taleplerinin genel çerçevesi ve güç uygulama bi-çimleri tarih boyunca de¤ifliklikler göstermifltir. Bu de-¤iflikliklerin arkas›nda, kapitalist üretimin örgütlenmebiçimlerinin, çal›flt›rma biçimlerinin, emekgücü ordusu-nun yap›s›n›n geçirdi¤i de¤ifliklikler bulunmaktad›r.

Zanaatkar birliklerinde meslek esas›na göre bir arayagelen iflçiler, ekonomik mücadelelerini, kendi meslekalanlar›ndaki iflçilerin nerede, hangi statüyle ve nas›lçal›flabileceklerini belirleyen bir “meslek tekeli” olufltu-rarak yürütüyorlard›. ‹fl bulmak isteyen zanaatkar-iflçide, bu zanaat dal›nda iflçi arayan patron da birli¤e ba-¤›ml›yd›. Örgütlü iflçilerin bu savunma düzene¤ini ge-lifltirmek ve pekifltirmek için gereksindikleri fley ise her

Bugünkü iflçilefltirme süreci, iflçi s›n›f› hareketinin bütün alanlar›ndaoldu¤u gibi ekonomik mücadele alan›nda da al›fl›lageldik program,mücadele tarz› ve örgüt tiplerini iflgörmez hale getirirken, geçmifl 400 y›ll›kpratikte gördüklerimizden farkl› tipte bir sendikal hareketin do¤uflunugüdülemektedir

S“

Esen Özdemir

Proleterlefltirme dalgas› veProleterlefltirme dalgas› ve

Page 81: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

fleyden önce “çal›flma yasalar›n›n ç›kar›lmas›”, eme¤euygulanan vergilerin kald›r›lmas›, zanaat icras›nda kul-lan›lan mallar›n fiyatlar›n›n düflürülmesiydi.

19. yüzy›l›n ortalar›ndan itibaren yaflanan iflçilefltirmesüreciyle birlikte yeni bir sanayi devrimi yafland›. Bu-nun sonucunda, yar›vas›fl› emekgücünün ön plana ç›k-t›¤› büyük sanayi iflletmeleri kapitalist üretimin merke-zine yerleflti. Meslek sendikalar› ortaya ç›kan bu yeniiflçi kitlesini bir bütün olarak kapsayam›yor, büyük sa-nayi iflletmelerinde meslek esas›na göre oluflmufl birlik-ler etkili bir mücadele düzene¤i oluflturam›yordu. Mes-lek sendikalar› için yar›vas›fl› iflçilerden oluflan yeni ifl-çi kitlesi, örgütlenmesi olanaks›z, vas›fs›z ve flekilsizbir kitleydi; hatta bunlar› iflçi saymak dahi do¤ru de-¤ildi.

Yeni sanayi iflletmelerinin afl›r› disiplinli ezici koflulla-r› alt›ndaki iflçiler, sermayeye karfl› direnebilmek için,mesleki vas›flar› bir kenara b›rakt›lar ve ayn› iflkolun-daki bütün iflçileri yeni bir talepler dizisi etraf›nda biraraya getirme yolunu tuttular. Bu talepler dizisi, ifl sa-atlerinin k›salt›lmas›, asgari ücret ve yönetime kat›lmagibi konular› öne ç›kar›yordu. ‹flçilerin mesleklerine gö-re de¤il, iflkollar›na göre bir araya geldikleri; bölgeselesasa göre de¤il, iflyeri esas›na göre örgütlenen; eko-nomik haklar› ücret listeleriyle de¤il, “toplu sözleflme”arac›l›¤›yla düzenleyen; mücadele arac› olarak boykotu

de¤il “kitle grevini” öne ç›karan bu yeni sendikalaradaha sonra genel olarak “Endüstri (‹flkolu) Sendikala-r›” ad› verildi.

Kitle grevleri ile ulusal çapta s›n›f seferberlikleri yara-tabilen endüstri sendikalar›, genel ve eflit oy hakk› içinmücadeleyi öne ç›kard›lar. Merkezinde, teknoloji yo-¤unlu¤u yüksek, kitle üretimi yapan, metal, kimya vetekstil sanayi bulunan “sanayi kapitalizmi”, bir yandansermayenin merkezileflmesini, yo¤unlaflmas›n›, mali ser-maye tekellerini yarat›rken, di¤er yandan da üretim di-siplinini mücadele örgütlerine aktararak ulusal ölçekteörgütlenen büyük ve güçlü iflçi sendikalar›n›, yüksektemsil yetene¤ine sahip sosyal demokrat partileri yarat-m›flt›.

Endüstri sendikalar› ve iflçi s›n›f›n›n kitle partileri 20.yüzy›l boyunca sermayenin emek üzerindeki egemenli-¤ini s›n›rlayan bafll›ca araçlar oldular. Ancak mali ser-mayenin 20. yüzy›l›n son çeyre¤inden itibaren izledi¤ive dünya tarihinin en büyük iflçilefltirme dalgas›na yolaçan neoliberal dönüflüm, sermayeye dayal› üretiminkompozisyonunu da radikal bir biçimde de¤ifltirdi. Geç-miflin “yüksek teknolojili a¤›r sanayi”leri sömürge ül-kelere kayd›r›l›rken, kapitalist üretimin merkezine bili-flim ve iletiflim teknolojilerine dayanan tasar›m ve fi-nansman düzenekleri yerleflti. Kapitalist meta üretimin-de ve dünya ticaretinde muazzam bir geniflleme mey-

81

yeni sendikal kurulufl süreci (1)yeni sendikal kurulufl süreci (1)

Page 82: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

dana gelirken, kapitalist üretimin kompozisyonunda hiz-met sektörü, sanayi ve bankac›l›¤a eflit bir a¤›rl›kkazand›, hatta merkez ülkelerde bask›n unsur halinegeldi.

Endüstri sendikalar› ve kitlesel iflçi partileri kapitalisttoplumun üretimin dayand›¤› toplumsal temeldeki veörgütlenmesindeki bu büyük de¤ifliklikler karfl›s›nda et-kili bir savunma düzene¤i oluflturamad› ve güçten düfl-meye bafllad›. SSCB da¤›lmadan ve sömürge devrim-leri dalgas› geri çekilmeden çok önce Avrupa sendikalhareketi ve iflçi hareketi etkisizleflmeye ve geri çekil-meye bafllad›. Sömürge devrimleri dalgas›n›n sona er-mesi ve SSCB ve Do¤u Avrupa’n›n kapitalizme iltiha-k› neoliberal sald›rganl›¤› daha da güçlendirdi. Prole-terlefltirme ve yenidenproleterlefltirme, sömürgelefltirmeve yenidensömürgelefltirme mali sermaye egemenli¤inintemel politikalar› olarak daha da vurgu kazand›.

Geleneksel sendikal merkezler yitirdikleri güçlerini ye-niden kazanmak, kapitalist üretimin yeni yap›lanmas›içerisinde yeniden ifllev kazanmak için çeflitli antikrizpolitikalar› oluflturmaya yöneldilerse de bugüne dek be-lirgin bir çözüm oluflturamad›lar.

Sendikal hareketin bu tarihsel geliflme sürecini konu-muz aç›s›ndan de¤erlendirdi¤imizde flu sonuçlara ulafl›-yoruz:

a- Tarihteki her iflçilefltirme dalgas› ayn› zamanda birilkel sermaye birikimi ata¤›d›r. Kapitalist üretim bu il-kel birikim temeli ve oluflan yeni iflçi kitlesi üzerindenyeni bir kompozisyonla örgütlenmektedir.

b- Bu yeni temel iflçi s›n›f›n›n bir önceki dönemineözgü örgütlenme ve mücadele biçimlerini etkisiz halegetirmektedir. Ama bu iflçi s›n›f› hareketini sona erdir-memekte, yeni bir tarihsel evresinin do¤mas›na nedenolmaktad›r. Sermaye egemenli¤inin yeni biçimine kar-fl›l›k veren yeni örgütlenme ve mücadele biçimleriniüreten dinamizm yeni iflçi kitlesinin öz niteliklerindendo¤maktad›r.

c- ‹flçi s›n›f› hareketinin bu de¤iflimleri, mevcut örgüt-lenme ve mücadele biçimlerinin süreklili¤i içindeki birevrim çizgisine de¤il, yeni iflçi s›n›f› kitlesinin gelenek-sel iflçi örgütlenmesi ve mücadele biçimlerinden kopa-rak gerçeklefltirdi¤i devrimci s›çramalara dayanmaktad›r.

d- ‹flçi s›n›f› hareketinin her yeni tarihsel döneminde,ekonomik mücadele ile politik mücadele düzlemleri, bumücadele düzlemlerinin örgütleri ve bunlar aras›ndakiiliflkiler yeniden oluflmaktad›r. Bu yeniden oluflum sü-reci ayn› zamanda yeni iflçi s›n›f›n›n kendi somut ta-rihsel bilincine vard›¤› yeni bir ideolojik biçimlenmedönemidir de.

Türkiye’de proleterlefltirme sürecive sendikal hareketDünya çap›ndaki büyük iflçilefltirme dalgas›, Türkiye’deneoliberal yenisömürgecilik programlar› çerçevesindeyafland› ve önemli ölçüde tamamland›. Yoksul, küçükve orta köylülük, zanaatkarlar, devlet memurlar› ve ser-best meslek sahiplerinin büyük kitlesi geçti¤imiz 30 y›liçinde proleterleflmenin standart yolundan geçtiler. Ya-ni, geçim araçlar›ndan ve geçim yollar›ndan kopar›ld›-

lar, mülksüzlefltiler, s›radanlaflt›lar ve geçimlerini sa¤la-yabilmek için emekgüçlerini satmak zorunda olduklar›koflullar taraf›ndan kuflat›ld›lar. Ortaya, s›n›f deneyimive bilinci zay›f, çok büyük bir iflçi kitlesi ç›kt›.

Büyük y›¤›nlar›n geleneksel geçim araçlar›ndan ve yol-lar›ndan “ayr›lmas›” süreci di¤er yanda daima bir ser-maye birikimi sürecini yarat›r. Yeni bir iflçi kitlesinitarih sahnesine ç›karan süreç, yeni bir sermaye kitlesi-ni de do¤urur. Sermayenin bu “genifllemesi”, ortaya ç›-kan mülksüzler y›¤›n›n› iflçileflme yoluna sokan istih-dam iliflkilerinin temelini oluflturur.

Neoliberal yenisömürgecilik programlar›na ba¤l› olarakyaflanan iflçilefltirme süreçlerinde, “mülksüzlefltirme”ulusal ekonomi boyunca yaflan›rken, “birikim” ulusalekonomi çerçevesinde de¤il, emperyalist-kapitalist dün-ya sistemi çerçevesinde gerçekleflmektedir. Bu nedenle,yeni sömürge ülkelerde ortaya ç›kan yeni mülksüzlerordusunun istihdam› ve iflçileflmesi, emperyalist üretimzincirine tabi olarak gerçekleflmektedir.

82

EMEK

Page 83: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

Türkiye’deki mülksüzlefltirme süreci de sermayenin,meta üretiminin ve iflçi s›n›f›n›n yeni bir kompozisyo-nunun do¤mas›na neden olmufltur. Ortaya ç›kan bu ye-ni koflullar, Türkiye’deki sendikal örgütlenmenin varl›kkoflullar›n› köklü bir biçimde de¤ifltirmifl ve daraltm›fl-t›r. Yaklafl›k 20 y›ld›r “sendikalar›n krizi” olarak ad-land›r›lan durum, Türkiye sendikal hareketinin, Türkiyeiflçi s›n›f› içerisinde, gündelik ç›karlar› iflçi s›n›f›n›n ge-ri kalan (yeni) kitlesinden ayr›flt›r›labilen ve her geçengün eriyen küçük bir “çekirdek iflçi” grubuna daralt›l-

m›fl olmas›ndan kaynaklanmaktad›r. ‹flçi s›n›f›n›n ikti-dar mücadelesiyle ba¤lar› kopar›lm›fl olan sendikalar ifl-çi s›n›f›n›n geçirmekte oldu¤u yap›sal dönüflümü ku-caklayan bir mücadele ve örgütlenme çizgisine yönel-memifllerdir. Sendikal yönetimler, taban bask›s› ile mü-cadeleci göründükleri durumlarda da mücadelelerini“üyelerinin ç›karlar›n› koruma” ile s›n›rland›rm›fllard›r.Bu süreç elbette Türkiye’de kendi özgün tarihsel biçi-mi ile yafland›, politik mücadele alan›nda 12 Eylül ye-nilgisiyle, ekonomik mücadele alan›nda 24 Ocak karar-lar›yla simgeleflen sömürge tipi faflizm koflullar›nda uy-gulanan neoliberal yenisömürgecilik program›yla biçim-lenen s›n›fsal güç iliflkileri içinde yaflanan iflçi s›n›f› ha-reketi yenilgisi bu sürecin ana belirleyeni oldu.

Bugün, ülke tarihinin en büyük proleterlefltirme süreci-nin yafland›¤› 30 y›l›n sonunda mevcut sendikalar, gü-nümüz Türkiye’sinin 20 milyonu bulan iflçi s›n›f› kit-lesinin ancak yüzde 2,5’ini kapsayabilmektedir ve da-ha da önemlisi, geri kalan yüzde 97,5’ini kapsama ye-tene¤inden de yoksundur. 20 y›ll›k deneyim boyunca,

mevcut sendikal örgütleri yeni iflçi kitlesini kapsayacakyap›lara dönüfltürmeyi hedefleyen yukar›dan afla¤› re-form çabalar› karfl›l›ks›z kalm›flt›r. Geleneksel sendikalyap›lar›n, “güvencesizlik”le damgal› yeni iflçi kitlesininsermaye karfl›s›nda örgütlenmesi ve çal›flma koflullar›-n›n belirlenmesi sürecine müdahale edebilir hale geti-rilmesi, bu örgütlerin ne yönetici kadrolar› içerisinde nede “tabanlar›nda” bir karfl›l›k bulmufltur. Bu olgu, ge-leneksel sendikal örgütlenmelerin yeni iflçi kitlelerininözsavunma ihtiyaçlar›n› karfl›lamaktaki “yeteneksizli-¤i”nin, bu örgütlerin yönetim kadrolar›na veya kitlele-rine ait “sübjektif” bir yetersizlikten kaynaklanmad›¤›-n›n, yeni iflçi kitlelerini sendikal mücadele d›fl›nda b›-rakan s›n›f uzlaflmac›l›¤› çizgisinin objektif bir temelesahip oldu¤unun karinesi (kan›tlay›c› delili) olarak ka-bul edilebilir.

Bu dönem içinde iflçilefltirilen kimi küçük burjuva kat-manlar›n yeni s›n›fsal gerçeklikleri içinde ‘90’l› y›lla-r›n bafl›ndaki kamu emekçileri hareketi, 2000’li y›llar-da TTB’nin öncülük etti¤i “herkese sa¤l›k, güvenli ge-lecek” mücadelesi örnekleri gibi gelifltirdikleri; “yeniiflçi hareketi”nin görünümleri olarak ortaya ç›km›flt›r.Ancak bu deneyimlerde de örne¤in kamu çal›flanlar›sendikalar›n›n mücadelelerini birleflik bir emek hareke-tinin yarat›lmas› yönünde gelifltirmek yerine memursendikac›l›¤›n› kabullenme e¤ilimi ile kamu personeli-nin “kazan›lm›fl haklar›n› koruma” ve gelifltirmeyle ken-dini s›n›rlam›fl ya da meslek örgütleri “sendika gibi ha-reket etme” ile “neoliberal sömürge kapitalizmine ek-lemlenme” seçenekleri aras›nda “orta yol” bulmak du-rumunda kalm›flt›r. “Kazan›lm›fl haklar›n korunmas›”nadayanan savunma çizgisinin ise örgütlü emek hareketi-nin yenilenmesine de¤il çözülmesine hizmet etti¤i gö-rülmüfltür.

Geleneksel sendikal yap›lar art›k, iflçi s›n›f›n›n sömürü-yü s›n›rland›rma mücadelesine hizmet etmemekte, tamtersine, s›n›fiçi hiyerarflinin (ve rekabetin) derinlefltiril-mesinde rol alarak, sömürünün fliddetlenmesine katk›dabulunmaktad›r. Dolay›s›yla iflçi s›n›f›n›n büyük ço¤un-lu¤unun gündelik ç›karlar›na denk düflen bir sendikalmücadele stratejisinin, mevcut sendikal hareket düzlemitaraf›ndan belirlenen geleneksel sendikal örgütlere vebu örgütlerin kapsad›¤› iflçi s›n›f› kitlesine odaklanama-yaca¤› ortadad›r.

Yaflad›¤›m›z dönem say›lan bu olumsuzluklar›n içindeneoliberal yenisömürgecilik sürecinin mülksüzlefltirdi¤i,yoksullaflt›rd›¤› ve iflçileflmeye sürükledi¤i genifl y›¤›n-lar içinde yüzü “iflçi s›n›f› hareketinin gelece¤ine” dö-nük direnifl e¤ilimleri de geliflti. Bu direnifl e¤ilimleri-

83

EMEK

Güney Afrika madencileri hala militansendikac›l›k gelene¤ini sürdürüyorlar.Platin madenlerinde iflçiler greve gidin-ce, bir yandan bir zamanlar›n efsanekonfederasyonu COSATU’nun yozlaflanyönetimiyle, öte yandan, polis terörüylekarfl› karfl›ya kald›lar. 30’un üzerindeiflçinin kurflunlanarak katledildi¤idirenifller gerçeklefltiren madenciler,geri ad›m atmad› ve önemli kazan›mlarelde etti.

Page 84: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

nin hayat verdi¤i hak mücadeleleri, “toplu sözleflmesendikac›l›¤›”n› aflan yeni bir ekonomik-demokratik mü-cadele alan› flekillendirmeye bafllad›.

‹flçi s›n›f› hareketinin yenidenkurulufluSermaye, meta üretimi ve iflçi s›n›f›n›n yeni kompozis-yonu, sendikal hareketin gelece¤ini “kurucu” bir bak›flaç›s›yla ele almay› zorunlu hale getirmektedir.

Yaflamakta oldu¤umuz iflçilefltirme sürecinde, yeni iflçihareketlerini, iflçi s›n›f›n›n kendi kendisini oluflturmahareketleri olarak kavramam›z gerekir. Yeni iflçi hare-ketleri, oluflmakta olan bir iflçi s›n›f›n›n gelifltirdi¤i öz-savunma hareketleridir.

Günümüzde iflçi s›n›f›n›n kitlesel özsavunma hareketle-rinin temel eksenini “güvencesizlefltirmeye karfl›” mü-cadeleler oluflturmaktad›r. Güvencesizlefltirmeye karfl›mücadelelerden anlafl›lacak olan tek bafl›na “güvencesiziflçilik statüleri”ne karfl› mücadele de¤ildir. Güvencesizçal›flt›rma zorlamas› yaln›zca mülksüzlere yönelik birzorlama da de¤ildir. Geleneksel sendiklarda örgütlü ifl-çiler de “güvencesiz iflçilik” koflullar›yla kuflat›larak gü-vencesizlik temelinde yeniden iflçilefltirilmektedir. Ben-zer flekilde geçmiflte mesleki koruma flemsiyesi alt›ndaaz çok güvenceli çal›flma olanaklar›na sahip olan tek-nik/t›bbi/sanatsal mesleklerin mensuplar›, neoliberaliz-min, bu meslekleri s›radanlaflt›ran uygulamalar›yla “ifl-çilefltirilmekte” ve güvencesiz çal›flma koflullar›n›n teh-didini yak›ndan hissetmektedir. Genifl yoksul halk y›-¤›nlar›n› bu statüler alt›nda çal›flmaya boyun e¤direnözel koflullar olmaks›z›n güvencesiz çal›flt›rma biçimle-rinin flimdiki engel tan›maz flekilde yayg›nlaflt›r›labilme-si mümkün de¤ildir. Sözünü etti¤imiz özel koflullaremekgücünün yeniden üretilme sürecinin piyasalaflt›r›l-mas›yla ortaya ç›kan koflullard›r.

T›pk› iflçi s›n›f›n›n daha önceki oluflum süreçlerinde gö-rüldü¤ü gibi, iflçi s›n›f›n›n özsavunma hareketleri, he-men, do¤rudan do¤ruya ve tamam›yla bildi¤imiz an-lamda sendikal hareketler de¤ildir. Bu süreçte, al›flt›¤›-m›z anlamda sendikal, hatta ekonomik dahi olmayan,son derece zengin direnme pratikleri yaflanmaktad›r.Yeni sendikal hareket bütün bu özsavunma hareketleriile birlikte, yan yana ve kimi zaman da iç içe gelifle-cek ve bu tepkisellikten yeni bir s›n›f bilincinin ve s›-n›f hareketinin geliflmesinin bafll›ca kanal›n› olufltura-cakt›r. Di¤er yandan yeni sendikal hareket, do¤as› ge-re¤i çokmerkezli ve çokeksenli olan bu hareketlenme-ler sürecini sentezleyebildi¤i ölçüde güçlü bir geliflmetemeli edinebilecektir.

Toplumun eme¤iyle geçinen bütün kesimlerinin iflçilefl-mekte oluflu, bu toplumsal çözülmelere neden olan te-mel politikalara karfl› geliflen iflçi s›n›f› direnifllerine ön-cü, toparlay›c›, örgütleyici bir anlam kazand›rmaktad›r.Köylülerin, kamu çal›flanlar›n›n, serbest meslek sahiple-rinin neoliberal politikalara ba¤l› olarak “aras›n›f” ko-numlar›n› yitirirken girifltikleri hareketler iflçi s›n›f› ha-reketiyle “do¤al” bir yak›nl›k içinde olmaktad›r.

Eme¤iyle geçinen bütün toplumsal kesimleri içine alanbugünkü iflçileflme sürecinin en do¤rudan sonucu, bü-tün somut emek biçimlerinin s›radanlaflmas› ve s›n›fiçirekabetin bugüne dek görülmemifl boyutlara ulaflmas›-d›r. Bu koflullar, emperyalist sermaye birikimi süreciiçinde emek piyasas›na eklemlenen yoksul y›¤›nlar›, or-ta vadede kazanan› olmayan bir “dibe do¤ru yar›fl”asürüklemektedir. Böylesi bir ortamda sermayeye karfl›direnifl, mülksüzlefltirmenin, k›r›lganlaflt›rman›n, iflçilefl-tirmenin bütün alan ve düzeylerini kapsama e¤ilimin-dedir. Daha önce emek-sermaye çat›flmas›n›n do¤rudanbir ifadesi say›lmayan cinsiyetçilik, ekolojik y›k›m, mi-litarizm, ulusal bask› ve d›fllama gibi toplumsal sorun-lar›n, iflçileri emek piyasas› karfl›s›nda dayan›ks›zlaflt›-ran yönleri ön plana ç›kmaktad›r. Daha önce s›n›fd›fl›olarak nitelendirilen toplumsal sorunlar iflçi hareketinindo¤rudan konusu haline gelmekte ve proleterleflmekte-dir.

“Serbest emek piyasas›”n›n biçimlendirdi¤i yeni iflçi s›-n›f› kompozisyonu, yeni iflçi hareketlerinde, gelenekseliflçi hareketi içinde yer almayan veya ikinci planda ka-lan nüfus gruplar›n› ve çal›flan s›n›f kesimlerini öneç›kmaya zorlamaktad›r. Ezilen ulus ve inançlara men-sup iflçilerle kad›nlar›n harekete kat›l›m düzeyinin art›-fl› beklenmesi gereken bir geliflmedir; yeni iflçi hare-ketlerinin inisiyatif merkezleri aras›nda kamu çal›flanla-r› ve hizmet iflçilerinin özel bir konum kazanmas› bek-lenmelidir.

Özellikle yenisömürge toplumlar›nda devasa göç hare-ketlerine yol açan bu süreç mali sermayeye, temel hiz-metlerin özellefltirilmesi ve sosyal güvenlik sistemleri-nin tasfiyesi için de uygun koflullar sunmaktad›r. Te-mel gereksinimlerin ancak sat›n alma yoluyla karfl›la-nabilir hale getirilmesi, emek piyasas›ndaki “serbestli-¤i” daha da güçlendirmektedir. Parasal gelire olan ge-reksinim, emekçilerin bütün yaflama alanlar›n›n metaüretimi için de¤erlendirilebilmesine olanak sa¤lamakta-d›r. Evler, sokaklar, kald›r›mlar, bodrumlar, bofl arsa-lar, geceler ve gündüzler meta üretimi taraf›ndan zaptedilmektedir.

Kamusal hizmetlerin ve sosyal güvenlik sisteminin bu-

84

EMEK

Page 85: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

günkü iflçileflme düzeyine göre yeniden örgütlenmesinitalep eden yeni toplumsal talep dizilerinin geliflmesi,hak mücadeleleri alan›nda giderek s›kl›kla gündeme ge-len bir olgudur. Emekgücünü yeniden üretim alan›nda-ki mücadelelerinin oda¤›nda temel yaflamsal gereksi-nimler bulunmaktad›r. E¤itim, sa¤l›k, enerji, su, bar›n-ma, beslenme, ulafl›m gibi alanlarda geliflen bu müca-deleler, de¤iflik s›n›f ve gruplardan tüm halk kesimle-rini kapsamaktad›r. Emekgücünün yeniden üretim ala-n›n›n mali sermayenin de¤erlenme alan› olarak örgüt-lenmesine yönelik neoliberal politikalar karfl›s›nda halkdireniflleri, halihaz›rda bu alandaki mücadelenin asli bi-çimini oluflturmaktad›r. ‹flçi s›n›f›n›n emekgücünün ye-niden üretim alan›na iliflkin s›n›f perspektifi, yoksulhalk›n yaflamsal gereksinimlerinin kamusal yollarla kar-fl›lanmas›n› yani temel hizmetlerin toplumsallaflmas›n›öngören bir hak mücadelesi çizgisinde somutlaflmakta-d›r. Halk›n haklar› mücadelesi soyut genel s›n›fd›fl› birmücadele de¤il, tam tersine toplumsal s›n›f mücadele-lerinin temel güncel odaklar›ndan biridir. Halk›n hak-lar› mücadelesini yeni iflçi s›nf›n›n ekonomik mücade-lesinin oluflum sürecinin ana mecras› olarak tan›mlan-mas› sendikal örgüt kavram›n›n da bu mecra içinde ye-niden kurulmakta oldu¤u anlam›na gelmektedir. Hakmücadelesinde belirginleflen toplumsal talepler, emekçi-lerin bireysel pazarl›k gücünün genel seviyesini yük-seltmeyi hedefleyen önlemler olarak önem tafl›maktad›r-lar. Böylece sendikal hareketin talepler çerçevesi ciddibir genifllemeye u¤ramakta ve yoksul mahallelerde ba-r›nma, ulafl›m, su, enerji gereksinimlerinin bir kamusalhizmet konusu olarak ve kamusal yollarla sa¤lanmas›-na yönelik mücadeleler, paras›z e¤itim ve sa¤l›k hak-k› için mücadeleler iflçi s›n›f› mücadelesinin öne ç›kantemalar› haline gelmektedir. Bu ise iflçi s›n›f›n›n eko-nomik mücadelesinin mekan›n›, kitlesini, örgütlenme fle-

mas›n› önemli ölçüde de¤ifltirmektedir.

Emekçilerin emek piyasas›na kat›l›m koflullar›n›n kamu-sal denetim alt›na al›nmas› da serbest emek piyasas›n›denetim alt›na almaya yönelik bir baflka mücadele düz-lemini oluflturmaktad›r. Tafleronlaflt›rman›n s›n›rland›r›l-mas› ve sendikal haklar› güvence alt›na alan kurallaraba¤lanmas›, evde çal›flma, part-time çal›flma gibi düzen-siz çal›flma biçimlerine standart getirme, fason üretiminyasaklanmas› için mücadeleler bunlardand›r. Bu müca-deleler, “sekiz saatlik iflgünü”, “angarya yasa¤›”, “ör-gütlenme özgürlü¤ü” gibi konular› iflçi s›n›f› mücade-lesinin yeniden ön s›ras›na ç›karmaktad›r. Geçti¤imizon y›l içinde TTB ve SES’in önderli¤inde geliflen vebaflta Halkevleri olmak üzere tüm ilerici toplumsal mu-halefet güçlerinin de katk› sa¤lad›¤› sa¤l›k hakk› mü-cadeleleri, kamusal sa¤l›k birimlerinde “as›l iflin tafle-ronlaflt›r›lmas›” uygulamalar›na karfl› mücadele içinDevrimci Sa¤l›k-‹fl’in etkin mücadelesinin de etkisi ilekimi hukuksal kazan›mlar da içinde olmak üzere elve-riflli bir ortam sa¤lam›flt›r. Bu iflyerlerinde çekirdek ifl-çilerle tafleron iflçiler aras›nda bir emek denetimi unsu-ru olarak kullan›lmamakta ya da s›n›rl› rol oynamakta-d›r. SES ve TTB az çok etkili bir örgütlenmeye sahipoldu¤u iflyerlerinde örgütlü çekirdek emekçi tafleron ifl-çilerin as›l iflveren iflçisi say›lmas› için mücadele etme-ye teflvik eden önemli pozitif unsurlard›r. Halkevleri’-nin sa¤l›k hakk› mücadelesine kat›l›m› tafleron sa¤l›kiflçilerinin direniflleri ile yerel Halkevleri aras›ndaki et-kili iflbirliklerinin kurulmas›n› çok kolaylaflt›rm›fl, dire-nifller mahallelere tafl›nabilmifltir. Kamusal sa¤l›k ku-rumlar›ndaki tafleron iflçilerin güvencesizlefltirmeye kar-fl› mücadelelerinin güncel somut taktik hedefini “kadrode¤il güvenceli ifl” talebi oluflturmaktad›r. Al›nan “mu-vazaa kararlar›” ve sendikal› iflçilerin ifl kanunundankaynaklanan haklar›n›n kulland›rt›lmas› dahi ihtiyaç du-

85

Endüstri-iflkolu sendikalar› ve iflçis›n›f›n›n kitle partileri 20. yüzy›l boyuncasermayenin emek üzerindekiegemenli¤ini s›n›rlayan bafll›ca araçlaroldular. Kitle grevleriyle genifl çapta s›n›fseferberlikleri yaratt›lar. Genel ve eflit oyhakk› için mücadeleyi öne ç›kard›lar. Üretim disiplinini mücadele örgütlerineaktararak güçlü iflçi sendikalar›n›, yüksektemsil yetene¤ine sahip sosyal demokratpartileri yaratt›lar.

Page 86: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

yulan personeli tafleron flirketler üzerinden çal›flt›rmay›giderek pahal›land›rmakta, Sa¤l›k Bakanl›¤›’n› yeni sta-tü aray›fllar›na yöneltmektedir. Devrimci Sa¤l›k-‹fl’in bubaflar›s› kamu hizmetlerinde ve sanayide as›l iflin tafle-ronlaflt›r›lmas› vas›tas› ile sürdürülen ifllerin tümüne uy-gulanabilir bir “stratejik model” oluflturmaktad›r.

Yine, inflaat ve tershanecilik gibi ölümlü ifl kazalar›n-da büyük ölçüde baflta gelen kay›td›fl› çal›flma koflulla-r›nda yürütülen ve hiçbir iflgüvencesi sunulmayan, özel-likle de tar›msal y›k›m ve içsavafl nedeniyle geçimaraçlar›n› tamamen kaybetmifl “köylü”, “Kürt” iflçilerinço¤unluk oluflturdu¤u bu alanlarda son y›llarda ölümlüifl kazalar› ve ücretlerin ödenmemesine yönelik tepkilerve eylemler yo¤unlaflm›flt›r. Tershanelerdeki ölümlü iflkazalar›n›n ani yo¤unlaflmas› karfl›s›nda geliflen iflçi tep-kisi, Limter-‹fl sendikas›n›n önderli¤inde irili ufakl› ifl-çi derneklerinin de kat›l›m›yla gerçeklefltirilen eylemler-le gündeme tafl›nd›. Ayr›ca, madencilik ve kot kumla-ma gibi alanlarda gösterilen tepkiler bir dönem boyun-ca ölümcül sektörlere yönelik bir toplumsal duyarl›l›-¤›n oluflmas›na yol açt›. Bu süreç siyasi düzleme ya-ratt›¤› bask›yla k›smi iyilefltirilmeler yap›lmas›n› sa¤la-d›. Enerji-Sen’in örgütçülü¤ünü yapt›¤› enerji sektörün-deki tafleron iflçilerin örgütlenmesine dair deneyimler,bir yandan enerji hakk› mücadelesi ekseninde halk›n ta-lepleriyle bütünleflme zeminini gösterirken; öte yandan,tafleron çal›flt›rma biçiminin sorgulanmas›n› ve kazan›m-lar elde edilmesini sa¤lad›. Bu alandaki ölümcül kaza-lara dikkat çekilmifl oldu.

Bu süreçte ayn› zamanda yüksek vas›f gerektiren he-kimlik, mühendislik, tiyatro-sinema sanatç›l›¤› gibi mes-leklerde neoliberal strateji gere¤i “iflçilefltirme politika-lar›n›n” hedefinde oldular. Bu kesimlerin meslek örgüt-lerinde sendikal ifllevler üstlenme e¤ilimleri geliflti.Sa¤lkta dönüflüm program› ile yüzyüze gelen TTB kar-fl›s›ndaki s›n›fsal dönüflümü do¤ru biçimde kavrayarakmeslek örgütü fonksiyonu ile sendikal örgüt fonksiyo-nunu birlefltiren bir mücadele program›na yöneldi.TMMOB’ye ba¤l› odalar›n ö¤renci örgütleri büyüdü;mühendis odalar›nda ücretli mühendis a¤›rl›¤› büyüme-ye bafllad›. Mühendisler uzun y›llardan sonra ilk defahalk›n su hakk›n›, enerji hakk›n›, bar›nma hakk›n›, ula-fl›m hakk›n› savunan toplumsal muhalefet hareketlerin-de etkin rol almaya bafllad›lar. Devlet ve fiehir Tiyat-rolar›’n›n özellefltirilme hamlesine karfl› sokak hareket-lerinde kendini gösteren sanatç›lar, sanata müdahaleyekarfl› “özgür sanat” talepleri ile güvencesizlefltirilmeyeve emeklerinin de¤ersizlefltirilmesine karfl› talepeleribirlefltirmeye bafllad›lar.

Neoliberal tar›m politikalar› ile geçimlik tar›m›n orta-dan kald›r›lmas› ve büyük g›da tekellerinin denetimin-de ticari tar›m› empoze etmesi, bir yandan tar›mda üc-retli eme¤i yayg›nlaflt›r›rken, di¤er yandan küçük üre-ticiyi, ucuz ücretli emek kullan›m›yla ucu ucuna yafla-m›n› sürdürebilecek bir konuma sürükledi. ‹htiyaç du-yulan geçici ve ucuz emek, göçmen Kürt tar›m iflçile-ri taraf›ndan sa¤lan›r oldu. K›rsal alana yönelik neoli-beral sald›r›lar sendikal düzlemi henüz güçlendirmesede yayg›n ve çeflitli eylemlere sahne oldu. Bu süreçteas›l dinami¤i ise do¤an›n ve suyun metalaflt›r›lmas›n›narac› olarak HES projelerine karfl› yaflam alanlar›n› veüretim alanlar›n› korumaya dönük mücadele süreçleriiçine giren köylüler oluflturdu. HES karfl›t› mücadelele-rin toplamda tar›msal üretime iliflkin taleplerle kaynafl-t›¤› görüldü.

Sendikal mücadelenin yeni zeminiYeni bir iflçi hareketinin, içerisinde geliflti¤i kurucumücadeleler esas olarak “Hak Mücadeleleri”, “Güven-cesiz iflçili¤e karfl› mücadeleler” ve “Kimlik Hareketle-ri” biçimleri alt›nda geliflmektedir.

Bu mücadele süreçleri içerisinde, sendikal mücadeleninzeminini yeniden tan›mlanmakta, yeni sendikal örgüt-lenme düzlemi, bu genifl zemin üzerinden yeniden olufl-ma yoluna girmektedir.

Hak mücadeleleri ana bafll›¤› alt›nda toparlanabilecekmücadeleler, halk›n genel ç›karlar› ile her bir üretimalan›ndaki emekçilerin özel ç›karlar› aras›nda yeni birbirliktelik oluflturarak geliflmektedir. E¤itim, sa¤l›k, ula-fl›m, bar›nma gibi temel hizmet alanlar›nda yaflanan“mülksüzlefltirmelere” karfl› halk direniflleri, emek vemeslek örgütleri ile ilerici halk inisiyatiflerinin birlikte-li¤i ile güçlü birer toplumsal muhalefet mecras›na dö-nüflmektedir. Bu mücadele süreçlerinde giderek daha et-kin bir biçimde yer almaya bafllayan emek ve meslekörgütlerinin geleneksel örgülerinin d›fl›na taflma e¤ilimigösterdikleri görülmektedir. Bu e¤ilim, sendikal müca-dele düzleminin eme¤in yeniden üretim sürecini içerenbir tarzda genifllemesinin somut alg›s›n› oluflturmam›zada yard›mc› olmaktad›r. Sendikalar ve meslek örgütle-ri, hak mücadelelerine etkin bir biçimde kat›ld›kça, bumücadele düzlemlerine kat›l›m›n örgütsel yap›lar›n› daoluflturma e¤ilimine girmektedirler.

Güvencesiz iflçili¤e karfl› mücadeleler, sendikal hareke-ti “yasal toplu sözleflme düzlemi” ile s›n›rlayan yakla-fl›m›n ötesine geçmekte ve flu an için baflta tafleron sis-temi olmak üzere bütün güvencesiz statülere karfl› kit-le militanl›¤›na dayanan mücadelelerle söz konusu gü-

86

EMEK

Page 87: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

vencesiz istihdam yöntemleri-ni s›n›rlayan sonuçlar yaratabilmektedir.

Baflar›l› mücadelelerin tümünde, emekçileraras›ndaki statü ayr›mlar›n› aflan bir örgütlenme ve mü-cadele anlay›fl›n›n önplana ç›kt›¤› görülmektedir. Sa¤l›kalan›nda, meslek örgütleri, kamu çal›flanlar› sendikalar›ve iflçi sendikalar›n›n gelifltirdikleri birleflik mücadelekültürünün, sa¤l›k alan›ndaki güvencesiz çal›flt›rmayakarfl› mücadelelerde ald›¤› baflar›l› sonuçlar bu bak›m-dan öncü bir rol oynamaktad›r. E¤itim, enerji ve çev-re hakk› mücadelelerinin yak›n bir gelecekte bu alan-lardaki güvencesiz çal›flt›rma biçimlerine karfl› mücade-lede farkl› statülerden emekçilerin de¤iflik tipten örgüt-leri aras›nda benzer bir mücadele kültürü yaratmas›beklenmelidir.

Di¤er yandan güvencesiz çal›flmaya karfl› militan kitlemücadelesinin iflyerinde ve iflyeri d›fl›nda yürütülmekzorunda olmas›, sendikal örgütlenmenin geleneksel en-düstriyel hiyerarflinin “esiri” olmaktan ç›kmas›na dayard›mc› olmaktad›r.

Güvencesiz çal›flma sistemlerinin kurulmas›nda, zorun-lu göç ma¤duru Kürtler, kad›nlar ve gençlerin özel biryer tutmas›, güvencesizli¤e karfl› mücadele ile kimlikmücadeleleri aras›nda nesnel bir iliflkinin kurulmas› içingüçlü bir temel sunmaktad›r. Türkiye’de halihaz›rdakimlik mücadeleleri ile güvencesizli¤e karfl› mücadele-yi iç içe geçiren etkileyici deneyimler yaflanm›fl de¤il-dir. ‹nflaat iflçili¤i, tersane iflçili¤i, geçici tar›m iflçili¤igibi “Kürt iflçili¤i” ile özdeflleflen sektörlerde; “serbestbölge” iflçili¤i, tekstil iflçili¤i gibi kad›n eme¤inin flid-detli sömürüsüne dayanan sektörlerde Kürt ulusal öz-gürlük hareketinin ve feminizmin örgütlenme süreçleri-

nin etkili unsurlar› olarak yeralmas›, bu sektörlerdeki emekçi hareketlerine özgünrenkler kazand›racakt›r.

Sonuç olarak, bugünkü iflçilefltirme süreci, iflçi s›n›f›hareketinin bütün alanlar›nda oldu¤u gibi ekonomikmücadele alan›nda da al›fl›lageldik program, mücadeletarz› ve örgüt tiplerini iflgörmez hale getirirken, geçmifl400 y›ll›k pratikte gördüklerimizden (meslek sendikac›-l›¤› ve kitle sendikac›l›¤›ndan) farkl› tipte bir sendikalyap›n›n do¤uflunu güdülemektedir.

87

Yeralt› Maden ‹fl,

madencilik iflkolunda

devrimci sendikal

çizginin en önemli

temsilcisi. Türkiye

topraklar›nda, iflyeri

komite ve konseyler-

ine dayal› s›n›f

örgütlenmesiyle

devrimci bir sosyal-

izm anlay›fl›n›

yeflertmifltir.

Page 88: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

88

aflizme Karfl› Mücadele, Türkiye devrimininstratejik çat›flma alanlar›ndan biridir. Konjonk-türlerle birlikte çat›flman›n biçimi de¤iflebilir;ama yenisömürge kapitalizminin “devlet biçi-mi”ni oluflturan sömürge tipi faflizm ortadan

kald›r›lmad›kça faflizme karfl› mücadele zorunlulu¤u orta-dan kalkmaz. Faflist sald›r›ya karfl› özsavunma eylemin-den yenisömürge devriminin “halk demokrasisi” progra-m›n›n inflas›na dek ertelenemez görevler dizisinden olu-flur. Bu görevler, direniflten devrime, kendini savunmadanhalk demokrasisinin kurulufluna zengin içerikler sergiler.Nas›l ki kendini savunma, ertelenemez bir yaflamsal aci-liyetse; halk demokrasisinin bugünden bafllayarak inflas›da ezilen halk kesimlerinin özgür varl›¤›n›n savunulma-s›nda ertelenemez politik görevdir. Faflizme karfl› mücadele tarihinde 71 silahl› mücadelesive direnifl savafl› iki baflar›l› örnektir.2 12 Mart faflizmi-nin, 12 Eylül faflizminin kal›c›l›¤›na göre, “baflar›s›z birdarbe giriflimi” olmas›n›n ard›nda, 71 silahl› mücadelesi-nin, krizli-istikrars›z güçler dengesini bozarak egemenlikiliflkilerini sarsmas› vard›r. “Erken do¤um” yapt›r›lmas›,12 Mart faflizminin program›n›n yerleflik hale gelmesiniengellemifltir. Yine, 70’lerin sonuna do¤ru derinleflen iç-savaflta, sivil faflizmin yar›askeri (paramiliter) çeteci güç-lerinin sald›rganl›¤› temelinde sa¤lanmas› hedeflenen “sa-

¤›n birli¤i” politikalar›, halk›n direnifl savafl›yla k›r›lm›fl-t›r. Yükselen toplumsal muhalefetin merkezine yerleflenfaflizme karfl› aktif savunma çizgisi, Milliyetçi Cephekoalisyon hükmetlerinin istikrar›na ve kal›c› bir toplum-sal temel yaratmas›na izin vermemifltir.“71 silahl› mücadelesi”nden “direnifl savafl›”na FaflizmeKarfl› Mücadele, Türkiye solunun yeniden kuruldu¤u birdönem olarak yaflanm›flt›r. Bu dönemde “sol kurulufl”aç›s›ndan yolgösterici ilke ve deneyimler üretilmifltir. S›-n›f savafl›mlar›n›n sürükleyici halkas› olarak öne ç›kan“Faflizme Karfl› Mücadele”, THKP-C ve Devrimci Yol’la,solun en dinamik devrimci gelene¤inin, genifl halk ke-simlerini harekete geçiren militan kitle çizgisinin ve birsol yenilenme dinamizminin yarat›ld›¤› çat›flma ekseni ol-mufltur. Solun kuruluflu ve devrimci hareketin yarat›lma-s› için olmazsa olmaz üç politik güç, bu çat›flma ekse-ninden do¤mufltur: devrimci öncü; politik halk hareketi;devrimci demokrasiden parti-cephe/s›n›f iliflkilerine dekdevrimci-sosyalist örgütlenme çizgisi.‹flte sömürge tipi faflizmi, akademik faflizm teorilerindenay›ran nokta tam buras›d›r. Devrimci teorinin birincil gö-revi, faflizme karfl› mücadeleyi, s›n›f savafl›mlar›na dev-rimci bir müdahale olarak de¤erlendirmesidir. ‹flçi s›n›f›hareketini güçlendirecek tarzda s›n›f savafl›mlar›n›n yönü-nü de¤ifltirmek, çat›flan güçlerin konumlar›n›n tayin edil-

Kendi teorisinin ilerisine geçen devrimci pratisyen Kendi teorisinin ilerisine geçen devrimci pratisyen11

Mahir ÇayanMahir Çayan

Sömürge Tipi Faflizm (I)Sömürge Tipi Faflizm (I)

F

Page 89: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

mesiyle yak›ndan iliflkilidir. Çat›flmada mevzilenmifl mad-di güçlerin konum de¤iflikli¤ine zorlanmas›, Leninist “ih-tilalci inisiyatif”in temelidir. ‹htilalci inisiyatif, düflman›hep “en olgun halleri”yle karfl›s›nda bularak onun “ye-nilmez güçleri” karfl›s›nda y›lg›nl›¤a kap›lanlar›n politikpasifizminden ve sürekli “büyük kader an›”n› (“büyük ça-t›flma”y›) bekleyen evrimci-ekonomist yaklafl›mlardan bunoktada ayr›l›r. Türkiye’de faflizme karfl› mücadelede dev-rimci hareketi, politik pasifizmin sa¤-sol, liberal-ulusalc›farkl› e¤ilimlerinden ay›ran, iflte bu ihtilalci inisiyatifinyarat›c› pratikleridir. Bunun yarat›lmas›nda THKP-C’dengelen kolektif birikimin, teorik pratik (ideolojik politik)öncüllerin -özellikle Mahir Çayan’›n- belirleyici rolü var-d›r.Mahir, faflizme karfl› mücadeleyi sömürge tipi faflizm te-orisiyle temellendirir. Yenisömürge devriminin devrimcistratejisini çizdi¤i Kesintisizler II-III’de3 teorinin kavram-sal çerçevesini k›saca ortaya koyar. 12 Mart faflizminekarfl› silahl› mücadele, yakalan›fl›, yarg›lan›fl›, firar›, s›k›takip günleri ve K›z›ldere, Kesintisiz Devrim’leri tamam-lama imkân› vermez. “Devrimci koflullar›n aciliyeti” yü-zünden tamamlayamad›¤› “taslak”ta yine de mükemmelbir teori ortaya ç›kar. Teoriye mükemmelli¤ini veren me-tinsel zenginli¤i de¤il, devrimci pratik taraf›ndan s›nana-bilmesi ve afl›labilmesidir.Solun geleneksel e¤ilimlerinin krizini derinlefltiren 12Mart faflizmine karfl› mücadele koflullar›nda, Mahirlerindevrimci prati¤i, yenisömürge toplumunda yeni bir dev-rimci saflaflma sürecinin yolunu açar. “Parlamentarizm”ve “cuntac›l›k” e¤ilimleriyle sakatlanm›fl geleneksel Tür-kiye solu, 12 Mart’a karfl› do¤ru ve tutarl› bir politika-n›n gelifltirilmesinde bocalar. ‹ster “burjuvazinin devrimcirolü”ne inanç olsun, isterse “küçük burjuva (Kemalist) ih-tilalcili¤i”ne ba¤l›l›k olsun, kendi d›fl›ndaki güçlere belba¤lama tavr›, solun tutarl› bir faflizme karfl› mücadeleprogram› ortaya koymas›n› engeller. ‘70’lerin yenisömür-gecilik koflullar›nda geleneksel solun kimi e¤ilimleri par-lamentoya, kimisi de darbeye “ilericilik” misyonu yükler.Oysa, emperyalizmin içselleflti¤i yenisömürge kapitaliz-minde, yenisömürgecilik iliflkilerine ba¤l› geliflen uzlafl-maz toplumsal karfl›tl›klar›n ürünü olarak yenisömürgedevleti, sömürge tipi faflizm biçimine bürünür. Sömürgetipi faflizmde, “demokrasi ayg›t›” ile “terör ayg›t›”, örne-¤in “parlamento” ile “darbe” birbirini bütünleyen ifllevlerüstlenir. “Klasik burjuva demokrasilerine”, “klasik faflizm-lere” ve “klasik diktatörlüklere” benzemeyen yenisömür-gecilik sisteminin bu siyasal kurumlaflmas› karfl›s›nda,Mahirler, Türkiye devriminin yoluna ve devrimci güçle-rin örgütlenmesine iliflkin, geleneksel soldan devrimci birkopuflla militan bir hareket noktas› yarat›rlar.Emperyalizmin III. Bunal›m Döneminin devrimci kriz

konjonktüründe, devrimci öznenin maddi politik güçleriolarak iflçi s›n›f›, köylülük ve küçük burjuvazi, yeni ta-rihsel rolleriyle sahneye ç›kar. Emperyalizme ve oligarfli-ye karfl› “demokratik halk devrimi”4, 1970’lerde, yenisö-mürge devrimcili¤inin temel ald›¤› politik gücün yolunugösterir. Sömürge tipi faflizmin kurumsallaflt›rd›¤› gericiegemenlik iliflkilerine karfl›, özgürlükler ancak devrimcibir halk demokrasisi program›yla gerçekleflebilir. Ulusalkurtuluflçulu¤un “yurtseverlik” çizgisi, kesintisiz devrimdeart›k iflçi s›n›f› mücadelesinin politik-demokratik görevle-ri aras›ndad›r. Ayn› süreç içinde birçok devrimci savafl›-m›n verilmesi gere¤ini ilkesellefltiren Leninist kesintisizdevrim anlay›fl›, yenisömürge devrimcili¤inin ba¤›ms›zçizgisinde “iflçi s›n›f›n›n” ve “devrimci öncü”nin yeni ro-lünü tayin eder. Devrimin ertelenemezli¤i fikri bu nesneltemele dayan›r, ihtilalci inisiyatif öne ç›kar. Yenisömür-ge kapitalizminin s›n›f çeliflkileri ve politik egemenlik bi-çiminin halk katmanlar›nda yol açt›¤› “muhalif hareket-lenmeler”, ancak “politikleflmifl askeri savafl” eksenindegeliflen halk savafl›yla devrimci bir güce dönüflecektir.Bütün kuvvetle as›l›nmas› gereken sürükleyici halka, hal-k›n üzerindeki politik kitle pasifikasyonunun (suni den-ge) k›r›lmas›d›r. Sömürge tipi faflizm teorisinin devrimcipratikle s›nand›¤› nokta iflte tam buras›d›r. Askeri yenilgi, örgütsel da¤›n›kl›k ve geleneksel yap›lar›nçözülmesiyle sonuçlanan faflizme karfl› 71 silahl› mücade-lesi, yenilginin yan›nda devrimci bir saflaflman›n da bafl-lang›ç noktas›d›r. Politik kitle pasifikasyonunun k›r›lmas›-n› hedefleyen devrimci eylem, bir sol yenilenmenin vedevrimci halk hareketinin yolunu açar. Bu bak›mdan, Ma-hir’i kendi teorisinin ilerisine tafl›yan devrimci pratik, ba-sit anlam›yla politik bir tercih de¤il, yenisömürge devrim-ci stratejisinin kolektif zorunlulu¤udur. Basit politik terciholsayd›, eylem sadece devrimci bir “rastlant›” ya da “key-fiyet” olarak de¤erlendirilebilirdi. Ancak o zaman onu“küçük burjuva radikalizmi” ya da “gençlik macerac›l›-¤›”yla suçlayanlar da hakl› ç›km›fl olurdu. Oysa hemenbirkaç y›l sonra derinleflen içsavaflta, faflizme karfl› müca-dele çizgisinde, öncünün eyleminin kitlenin eylemine dö-nüflmesi, yenisömürge devrimci güçlerinin politik bir halkhareketi ekseninde saflaflmas›, sömürge tipi faflizm teori-sinin s›nanmas› ve öncülerin devrimci eyleminin kitleseleylem biçiminde afl›lmas›na tan›k olunmufltur. Mahirlerineylemini, “öznel seçim” olmaktan ç›karan “silahl› müca-delenin zorunlulu¤u”, onu kendi teorisinin ilerisine tafl›yandevrimci pratisyen haline getirmifltir. Ne var ki faflizmekarfl› halk›n direnifl savafl›n›n, 12 Eylül cuntas›n›n dona-n›ml› ordusuna karfl› uzun gerilla savafl›yla afl›lmas›ndaayn› ustal›k gösterilemez. Biçim de¤ifltiren çat›flman›nmaddi güçlerine müdahalede direnifl savafl›n›n önderli¤ini-nin prati¤i, bu sefer, devrimci teorinin gerisine düfler.

89

Celal K›raç

Page 90: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

Devrimci teoriSömürge tipi faflizm5

Faflizm; sermayenin, devletin, toplumun en sald›rgangüçlerine ve ›rkç›-floven, dinci, cinsiyetçi ideolojilere da-yanan kapitalist devlet biçimidir. Burjuva demokrasisininkurum ve kurallar›yla, burjuva egemenli¤in sürdürülemezoldu¤u emperyalizm, savafl ve proleter devrimler ça¤›n-da Avrupa’da tarih sahnesine ç›km›flt›r. Kapitalist düze-nin varl›k koflullar›n›n sürdürülmesi, krizin, sömürge kur-tulufl hareketleri ve proleter devrimlerin bast›r›lmas›naba¤l›d›r. Emperyalizmle birlikte tekelci kapitalizmin heralan›nda görünen gericilik e¤ilimi, kapitalist devletin ya-p›s›nda faflizm biçiminde ortaya ç›km›flt›r. Komintern’in(Dimitrov) ünlü faflizm tan›m›nda, burjuva siyasetin ge-ricilik yöneliminin itici güçleri anlat›lm›flt›r: “Faflizm,mali sermayenin en gerici, en floven, en emperyalist un-surlar›n›n aç›k terörcü diktatörlü¤üdür.”6

Sömürge tipi faflizmin ortaya ç›k›fl› da yine özgül birkriz konjonktürüne tekabül eder. Emperyalistleraras› re-kabetin, tekelci birikimin ve yenisömürgecilik sistemi-nin öne ç›kard›¤› kriz dinamikleri, sömürge tipi fafliz-min en genel koflullar›n› oluflturur. Emperyalizminüçüncü bunal›m döneminin krizini, devrimci kriz kon-jonktürü olarak de¤erlendiren yenisömürge devrimcidalgas› sömürge tipi faflizmle bask› alt›na al›nmaya ça-l›fl›l›r. Yenisömürgecilik sisteminin politik üstyap›salkurumlaflmas› sömürge tipi faflizm biçimine bürünür.Sistemin ba¤›ml›l›k ve s›n›fsal egemenlik iliflkileri an-cak faflizme dayanarak sürdürülebilir.

Faflizmin, Türkiye’nin yenisömürgecilik koflullar›na öz-gü biçimlenifli, “klasik faflizm”lerden (Almanya-‹talyafaflizmi) farkl› bir seyir izler. Özellikleri flunlard›r: Sö-mürge tipi faflizm; 1. Yenisömürge kapitalizminin öz-gül krizinin ürünüdür; 2. S›n›fsal temeli oligarflidir, ge-rici oligarflik s›n›flar ittifak›na hizmet eder; 3. Kurum-sald›r; kurucu ve vurucu gücü devlettir (kurumsal fa-flizm); 4. ‹slamc›l›k ve milliyetçilik gibi sa¤›n köklüideolojilerine dayan›r; 5. Gerici-faflist toplumsal tabaka-lar devlet güdümünde saflaflt›r›larak faflizmin kitle te-meline dönüfltürülür, faflist devlete toplumsal temel ya-rat›l›r; 6. Gizli ve aç›k faflizm kategorilerinde farkl› re-jim biçimlerine bürünür.

Yenisömürgecili¤in krizi ve yükselendevrimci dalgan›n bast›r›lmas›Sömürge tipi faflizmin müdahale etti¤i krizinniteli¤iTarihsel olarak sömürge tipi faflizm, emperyalizminüçüncü bunal›m dönemine ve yenisömürgecilik iliflkile-

rine rastlar. Bu dönemin zay›f halkas› durumuna gelenyenisömürgecili¤in, krizinin ve yükselen devrimci dal-gan›n bast›r›lmas› görevini üstlenir.

Bu döneme iki büyük kriz dinami¤i damgas›n› vurur:Tekelci sermayenin 1945 sonras› birikim tarz›nda orta-ya ç›kan kriz ve emperyalist entegrasyon iliflkilerindeortaya ç›kan kriz. S›n›flar aras›ndaki uzlaflmaz çeliflki-ler, emperyalist ba¤›ml›l›k iliflkilerinin yaratt›¤› çat›flma-lar ve emperyalistleraras› çeliflkiler, yenisömürgecili¤inkrizini derinlefltirir. Yenisömürgelerde yaflanan politik-toplumsal krizlerin fliddeti, çeliflkilerin birikimi ve kes-kinli¤i onu emperyalist zincirin zay›f halkas› haline ge-tirir. Sömürge tipi faflizm ve yenisömürge toplumunda-ki devrimci saflaflma bu temelde karfl› karfl›ya gelir.

Çarp›k kapitalizmSömürge tipi faflizmin altyap›s›Çarp›k kapitalizm kavram›, yenisömürge kapitalizminingeliflim seyrini nitelemek için kullan›l›r. Türkiye kapi-talizmi, emperyalist d›fl dinamiklerin ve yukardan afla-¤› devletin gücüyle geliflen bir kapitalizmdir. ‹çsel di-namikler, yani sermaye birikim süreçleri ve s›n›f sava-fl›mlar›n›n “ola¤an” seyri bu güçlerin bask›s› alt›ndaçarp›k geliflmektedir.

Çarp›lma üç temelde ortaya ç›kar: ‹lkin çarp›kl›k ser-maye birikim süreçlerinde kendini gösterir. Ülkedeki c›-l›z sermaye birikimi, yenisömürgeci ba¤›ml›l›k iliflkile-riyle tümüyle kronik bir yetmezlik içine sürüklenir. Ge-nelleflmifl meta ekonomisinin yayg›nlaflmas›, birikiminiç pazarda y›¤›lmas›n› getirmez; tersine emperyalist bi-rikimin uzant›s› olarak, kaynaklar emperyalist merkez-lere aktar›l›r. Sermaye birikiminde kronik yetersizlik,kriz ve istikrars›zl›klar› beraberinde getirmektedir. ‹kin-cisi, çarp›kl›k egemen s›n›flar›n kompozisyonunda orta-

90

FAfi‹ZM

Leninist ihtilalci inisiyatif,çat›flmaya önden müda-hale ederek onun yönünüde¤ifltirmektir. Düflman›nolgunlaflmas›n› bekleme-den s›n›f savafl›mlar›ndamevzilenmifl maddi güç-lerin konum de¤iflikli¤inezorlanarak inisiyatifal›nmas› onun Leninistözünü oluflturur.

Page 91: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

ya ç›kar. ‹çselleflen emperyalizm ve do¤ufltan ba¤›ml›da olsa görece s›çramal› geliflen tekelci burjuvazi, ken-di geliflimine ayak ba¤› olan tekel d›fl› kesimlerle veprekapitalist s›n›flarla ittifaka (oligarfli) mecbur kal›r.Ç›karlar› çeliflen s›n›flar›n gerici s›n›fsal ittifak›, dayan-d›¤› ekonomik temele koflut, zay›f ve istikrars›z bir si-yasal egemenlik biçimi yarat›r.

Son olarak demokratik kitle seferberli¤inin olmay›fl› vemeydan›n sermayenin ve devletin kurumsal giriflimleri-ne kalmas› çarp›kl›¤›n politik aya¤›n› oluflturur. Demok-ratik kitle seferberli¤i, burjuva demokratik devrimin veburjuva demokrasisinin geliflimi bak›m›ndan telafi edi-lemez bir eksikliktir. Zira burjuva demokratik devrimin“demokratik unsurlar›” sermayenin evriminin do¤al birsonucu de¤il, ço¤unlukla burjuvaziye karfl› zorlu müca-delelerle kazan›lm›flt›r. ‹flçi s›n›f› hareketinin, sisteminkrizini devrimci krize dönüfltürme kapasitesi, yüzlercey›ll›k taleplerinin ve kazan›mlar›n›n kurumlaflt›r›lmas›n›sa¤lam›flt›r. En genel anlam›yla çarp›k kapitalizm, ba-¤›ml›l›k iliflkilerini, içsel dinamiklerin bask› alt›na al›n-mas›n› ve burjuva demokratik devrimin tamamlanama-m›fl olmas›n› ifade eder. Burjuva demokratik devriminyar›m kalmas›, art›k ça¤›n devrimci s›n›f› olarak, iflçis›n›f›na demokrasi sorunu, feodal gericilikten arta ka-lan sorunlar, ulusal sorun, cinsiyetçilik gibi demokratikdevrimin görevlerini de (kesintisiz devrim) yükler. De-mokrasinin varl›¤› ya da yoklu¤u, kapitalizmin çarp›k-l›¤›na de¤il, özünde devrimci s›n›f seferberli¤ine ba¤l›-d›r. ‹çsel dinamikleriyle “normal” geliflen, yani “çarp›kolmayan” kapitalist ülkelerin otomatik olarak demokra-siye e¤ilimli olduklar› anlam› ç›kmaz; tersine sermayehareketlerinin “do¤al evrimi” kapitalizmde her çizgidegericilik e¤ilimleri yarat›r. Çarp›k dinamikler üzerindeyükselen yenisömürge kapitalizmi ancak egemenleringerici s›n›fsal ittifak›yla ve ezilenlerin politik kitle pa-

sifikasyonuyla varl›¤›n› sürdürebilir. Kapitalizmin çar-p›kl›¤›na yol açan çeliflkilerin ve onlar›n yönünün be-lirlenmesi, kitle seferberli¤inin üzerinde yükseldi¤i dev-rimci stratejinin belirlenmesi aç›s›ndan önemlidir.

Oligarflik diktatörlükSömürge tipi faflizmin s›n›fsal temeliOligarflik diktatörlük, yenisömürge kapitalizminde bur-juva diktatörlü¤ün somut biçimidir. Burada sermayeegemenli¤i, “burjuvazinin mutlak egemenli¤i” biçiminialamam›fl; “eski” egemen s›n›f katmanlar›yla k›r›lganbir s›n›fsal ittifak› ayakta tutarak kendisine toplumsalbir temel oluflturabilmifltir. Ülke kapitalist pazar iliflki-lerine eklemlenmifl olsa da “geleneksel ekonomi”de hâ-lâ varl›¤›n› sürdüren feodal kal›nt›lar, büyük toprak sa-hipleri-a¤alar ve prekapitalist tefeci-bezirgan ekonomisi-nin kalburüstü asalaklar›yla ittifak kaç›n›lmaz olmufltur.Oligarfli, farkl› sistemlere, farkl› üretim tarzlar›na, fark-l› sömürü ve bask› biçimlerine ait egemenlik iliflkileri-ni, yenisömürge kapitalizminin geliflimi temelinde yeni-den üreten gerici s›n›fsal egemenlik biçimidir. Oligar-flik diktatörlükte s›n›fsal-siyasal iktidar, egemenlerin enseçkinlerinden oluflan küçük bir az›nl›¤›n elindedir.

‹çsel olgu haline gelmesi emperyalizmi oligarflinin do¤-rudan parças› haline getirir. Sermaye yat›r›mlar›, borç-land›rma düzenekleri gibi sermaye hareketleriyle emper-yalist tekeller ülke içindeki s›n›fsal yap›da temsil edil-mektedir. Ç›karlar› birbiriyle çeliflen s›n›flardan oluflanoligarfliye, emperyalizm ve ba¤›ml› tekelci burjuvazi ön-derlik eder. Oligarflinin küçük burjuvaziyle (Kemalist as-ker-sivil bürokrasi seçkinleri) kurdu¤u nispi denge7 de,özellikle ‘70’lere kadar oligarflinin çeliflki odaklar›ndanbiridir. ‹ttifak, dönemin gereklerine ve de¤iflen güç den-gelerine uygun olarak sürekli yeniden yap›land›r›l›r.

91

Page 92: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

Oligarfli içindeki “eflit olmayan” güçleraras›ndaki denge geçici, istikrars›zl›k (ça-t›flma) ise mutlakt›r, kal›c›d›r. Emperyaliz-me ba¤›ml›, uluslararas› tekellerle bütün-leflmifl, onlar›n bir uzant›s› haline gelmiflbulunan iflbirlikçi “yerli” tekelci burjuva-zinin oligarfli içinde belirleyici durumayükselmesi, gerilimli, çat›flmalarla dolu birsüreçtir. Zamanla, tar›mda ve ticarette var-l›¤›n› sürdüren kapitalizm öncesi (prekapi-talist) unsurlar› kapitalist iliflkilere kazan-m›fl, orta burjuvaziyi ve küçük burjuvazi-nin bir bölümünü tekelci sermayeye ba-¤›ml› hale getirmifl, geri kalan k›sm›n› iseçeflitli biçimler alt›nda proleterleflmeye sü-rüklemifltir. Yerli tekelci burjuvazinin, oli-garfli içindeki di¤er s›n›flar üzerindeki be-lirleyici konumu hiyerarflik bir üstünlü¤edönüflmüfl, emperyalizmin oligarfli üzerin-deki politik hakimiyeti ise bu geliflmeyledo¤ru orant›l› olarak artm›flt›r. Bu geliflmeseyrine ba¤l› olarak, oligarfli içinde önce-leri tekelci sermayeyle prekapitalist unsur-lar aras›ndaki çeliflkiler belirleyici durum-dayken zamanla tekelci sermaye içi çelifl-kiler belirleyici duruma gelmifltir. Di¤erçeliflkileri ikincil plana iten bu geliflmey-le oligarflinin egemenlik iliflkileri tekelcisermayenin egemenli¤inin sürdürülmesinedaralm›fl, tekeld›fl› kesimler ancak tekelcisermayeye dayanarak sistemle bütünleflmeolana¤› bulmufllard›r.

S›n›f savafl›mlar›n›n, tekelci sermayeninuluslararas› hareketlerinin ve emperyalist-leraras› gerilimlerin fliddetlenmesiyle, oli-garfli içindeki çeliflkiler de keskinleflmek-tedir. Siyasal istikrars›zl›¤›n temel kaynak-lar›ndan biri olan çeliflkilerin birikimi vekeskinli¤i, egemenlerin s›k s›k yönetemezduruma düflmesine ve politik krizin derin-leflmesine yol açmaktad›r. Egemen s›n›fla-r›n hiçbirinin mevcut egemenlik iliflkileri-nin verili kurum ve kurallar›yla di¤erleriüzerinde hegemonya oluflturamad›¤› budurumlarda rejimin sertleflmesiyle hege-monya yeniden tesis edilmektedir. Hege-monyan›n yeniden tesis edilmesi, iflçi s›-n›f› hareketi, halk›n ve devrimcilerin üze-rindeki bask› ve terörün art›r›ld›¤› genel

atmosfer içinde sa¤lanmaktad›r. Faflist ik-tidarlar, oligarfliye ve tekelci sermayeyehizmet etmelerine karfl›n, sistemin sürekli-li¤i aç›s›ndan, halk›n-milletin temsilcisi gi-bi görünmeye mecbur kal›rlar. Bütün s›-n›flardan görece özerk bir görünüm, s›n›f-larüstü bir alg› yarat›rlar.

Kurumsal faflizmSömürge tipi faflizmin kurucu gücüAfla¤›dan yukar›ya kitle hareketine daya-narak iktidar›n ele geçirildi¤i faflizm tip-lerinden farkl› olarak, yenisömürge toplu-munda faflizmin inflas›, yukardan afla¤›yadevletin kurumsal gücüyle gerçekleflir. Herne kadar görüntüde “parlamenter demok-ratik rejim” olarak adland›r›lsa da devle-tin biçimi “burjuva demokrasisi” de¤il fa-flizmdir. Sömürge tipi faflizm, devlet biçi-midir.

Türkiye’de devletin, emperyalizmin yeni-sömürgecilik iliflkilerinin, çarp›k kapitaliz-min ve s›n›f savafl›mlar›n›n kendine yük-ledi¤i görevleri yerine getirebilmesinin ko-flullar›, sömürge tipi faflizmin bask›, terörve hegemonya ayg›tlar›nca sa¤lan›r. Bura-da devlet basit olarak ne emperyalist den-gelerin ifllevsel bir arac›s›d›r ne de biri-kim rejimlerinin bire bir yönetsel bir ay-g›t›d›r. Çarp›k kapitalizminin istikrars›zdo¤as› ve s›n›f savafl›mlar›n›n karmafl›kyap›s›, devlete her zaman karflmafl›k-çoklugörevler yükler.

Devletin görevlerinden biri, toplumunuluslararas› sermaye birikim sürecinin ge-reksinimlerine göre biçimlendirilmesidir.Ülkenin tekelci birikimin parças› halinegetirilmesi, mülksüzlefltirme, metalaflt›rmave proleterlefltirme süreçlerinin emperyalistbirikimin gereklerine göre yönetilmesineba¤l›d›r. Emekgücünün yeniden üretimi,piyasa koflullar›n›n belirlenmesi, art›¤›nkullan›m biçimi ve do¤al kaynaklar›n ak-tar›lmas› gibi yerel birikimin ö¤eleri em-peryalist birikimin ilkelerince de¤erlendiri-lir. Politik fliddet ayg›t› olarak son derecegüçlü görünen “yenisömürge devlet”i,özünde zay›f ve istikars›z k›lan iflte bu

92

FAfi‹ZM

Georgi Dimitrov. Bulgar devriminin önderi.III. Enternasyonal’in(Komintern) emektar militan›, bir dönem genelsekreteri. Faflizmikalemiyle yarg›layandevrimci. Yapt›¤› devrimcisavunmayla Leipzigduruflmalar›nda (1933)Nazi faflizminin komplocumahkemesini tarihinhuzurunda makum etti.

Page 93: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

noktad›r. Asl›nda devletin ekonomik teme-li ve yerel birikim üzerindeki denetimison derece zay›ft›r; çünkü yerel sermayebirikimini güçlendirmenin de¤il, yenisö-mürgelerdeki kronik sermaye yetersizli¤iniderinlefltirmenin bafll›ca kanal› ve güven-cesi olarak yap›land›r›lm›flt›r. Çarp›k, istik-rars›z ve krizli egemenlik iliflkileri ve top-lumsal s›n›flar, genifl bir bask› ve terörayg›t› arac›l›¤›yla egemenlik alt›nda tutu-lur. Bunun güvencesi devlettir. Devlet bugüvenceyi, sömürge tipi faflizmin kurum-sal yap›s›n› koruyacak tarzda sürekli ye-niden yap›land›rarak sa¤lar.

Faflist örgütSömürge tipi faflizmin kurumsalyap›s›Türkiye’de kökleri eskiye uzanan devletinbask› ve fliddet gelene¤iyle yenisömürgecipolitik bask› ve denetim teknikleri kaynafl-t›r›larak faflist bir devlet yap›s› ortaya ç›-kar›lm›flt›r. Burjuva demokratik devrimintamamlanamam›fl olmas›n›n da bir göster-gesi olarak, demokrasi gelene¤i c›l›z dev-let yap›s›, sömürge tipi faflizmin yap›lan-d›r›lmas›na çabuk uyum sa¤lam›flt›r. Os-manl›’dan ve Kemalist küçük burjuva dik-tatörlü¤ünden “bürokratik askeri devlet”gelene¤i devral›nm›fl ve ça¤›n gereklerineuygun gelifltirilmifltir. Halk›n üzerindekuvvetli bir bask› arac› olarak ordu, po-lis, yarg› ayg›tlar›yla kolu her yere uza-nan merkezileflmifl devlet gücü ortaya ç›k-m›flt›r. Böylece sistematik fliddetle terörüntüm topluma yay›larak politik kitle pasifi-kasyonu sa¤lanmaktad›r.

Sistematik fliddet, fliddetin her zaman veher yerde kesintisizce uygulanabilecek fle-kilde devletin yap›s›nda içselleflti¤ini gös-terir. Ancak burada özgün olan, sömürgetipi faflizmin ikili iktidar yap›s›na sahipolmas›d›r. Sömürge tipi faflizmde, parla-menter rejim gibi ça¤›n gere¤i olarak ar-t›k yads›namaz bir noktada bulunan bur-juva demokrasisinin genelgeçer kurumla-r›yla (sand›ksal demokrasi) bask› ve terörayg›tlar›, fliddetin uygulanmas›nda birbirinibütünleyecek flekilde yap›land›r›lm›flt›r.

‹kili karakteri faflizme pratikte esneklikkazand›rmaktad›r. Bu sayede, en vahflifliddet uygulamalar›, “demokratik” bir at-mosfer içine yerleflebilmektedir.

Biçimsel parlamenter rejim görüntüsü, oli-garflinin kendi aras›ndaki demokrasi gerek-sinimini ve sisteme kat›lma kanal›n› olufl-turmas› yan›nda, as›l olarak, faflizme sü-reklilik ve esneklik kazand›ran bir ifllevgörür. Böylece her türlü terör, devlet güç-lerince hukuksal-yasal kurallarla meflrulafl-t›r›larak uygulanabilir. Yasallaflt›r›lm›fldevlet fliddetinin etkisinin art›r›lmas› veterörün tüm halka yay›lmas› için, yinedevletin güdümünde kontrgerilla örgütleri-nin yasad›fl›-yeralt› fliddeti ve yar›askerisivil faflist hareketlerin fliddeti örgütlenir.Askeri ve politik fliddetin en etkin ayg›t-lar›ndan biri olarak kullan›lan kontrgerilla,faflizmin yukardan afla¤› devlet yap›s›nahakim k›l›nmas›nda en etkili operasyonelaraçt›r. Kontrgerilla, sömürge tipi faflizminörgütleyici merkezi, devrimci s›n›flara yö-nelik savafl politikas›n›n bir arac›d›r.

Türk-‹slam sentezine liberalyedekSömürge tipi faflizmin ideolojisiSömürge tipi faflizmin kal›c›l›¤›, kendinimeflrulaflt›rma kapasitesini geniflletmesineba¤l›d›r. Sistem ideolojik ayg›tlarla terörayg›tlar›n› birlikte kullanarak kendini mefl-rulaflt›r›r. Egemenlerin fikirlerinin halk›nüzerindeki inand›r›c›l›¤›n›n artmas›, halk›nbeklentilerini canl› tutan nispi refah koflul-lar›n›n sürdürülmesi temelinde faflist terö-rün yayg›nlaflt›r›lmas›na ba¤l›d›r.

Yap›sal olarak krizden ç›k›fl mümkünolmad›¤›na göre, egemenler, kendi kriziniiflçi s›n›f› hareketinin krizine dönüfltürerekç›k›fl aramaktad›rlar. Böylece devrimci ha-reketin, sistemin krizini devrimci krize dö-nüfltürme kapasitesi bask› alt›na al›nm›fl,sistemin krizi ve çeliflkileri bir süreli¤inedaha bast›r›lm›fl olur. ‹flçi s›n›f›n›n parça-lanmas›nda, devrimci hareketin bölünmesive kitlesel ba¤lar›n›n kopmas›nda faflistideolojinin ‹slamc›-floven etkilerinden; iflçis›n›f› saflar›nda sendikalizm ve reformizm

93

FAfi‹ZM

Kwame Nkrumah. Gana’l› devrimci,

ilk devlet baflkan›.Afrika’da sömürgecili¤e

karfl› mücadelenin önderlerinden.

“Yenisömürgecilik” üzerine çal›flmalar›yla

yenisömürgedevrimcili¤ine kat›lar›

büyüktür.

Page 94: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

gibi burjuva ideolojisinden ve kendili¤indencilik gibiküçük burjuva ideolojisinden yararlan›l›r. Bu dönemler-de iflçi s›n›f›n›n politik taktiklerinde ekonomizm e¤ilim-leri artmaktad›r. Halk›n politik pasifikasyonunun sürdü-rülmesinin zorlaflt›¤› anlarda, halk›n geleneklerinde yeretmifl “en güvenilir” gericilik dinamikleri yeni biçim-lerde yeniden devreye sokulmaktad›r. Bu durumlardasa¤ ideolojik gelenekler yenisömürgeci ilkeler çerçeve-sinde yeniden yap›land›r›l›r. Türkçülük (milliyetçili¤inhemen her biçimi), ‹slamc›l›k ve liberalizmden yararla-n›l›r. ‹slam milliyetçilefltirilirken, milliyetçilik ‹slamc›-laflt›r›l›r. Zaman zaman liberal fikirlerin deste¤ini alsada, zaman›n flartlar›na göre sa¤ ideolojik gelenekleriyeniden saflaflt›ran faflist ideolojisinin birlik merkeziTürk-‹slam sentezidir.8

Sivil faflist hareketSömürge tipi faflizmin kitle deste¤iYenisömürge toplumunda gerici -karfl›devrimci- bir saf-laflma yaratmadan oligarflik diktatörlü¤ün sürdürülmesiimkâns›zd›r. Devletin yönlendirdi¤i ve denetim alt›ndatuttu¤u kontrgerilla provokasyonlar› ve sivil faflist ör-gütlenmeler arac›l›¤›yla sömürge tipi faflizme toplumsalbir temel oluflturulmaktad›r. Yukardan afla¤›, devlettentopluma geliflme seyri izleyen faflistleflme politikalar›n›nilk hedefi, politik bir kitle hareketi ve kitle deste¤i ya-ratmak; sermayenin en gerici kesimlerini, en gerici top-lumsal kesimlerle ve en gerici ideolojik ak›mlarla bu-luflturmakt›r. Komünizm, Kürt ve Alevi düflmanl›¤› bukitlelerin en belirgin ortak özelli¤idir.

Yukardan afla¤› geliflim seyri, faflizmin toplumsal-kitle-sel dinamiklerinin önemsiz oldu¤u anlam›na gelmez.

‘70’lerin sonlar›nda vurucu güç olarak kitle faflizmininbelirleyici oldu¤u içsavafl, faflist kitlelerin ciddiye al›n-mas› gere¤inin en ciddi örne¤ini oluflturur. Faflizminkitle temelinin ve faflist iktidarlar› destekleyen emekçis›n›flar›n, devletin basit manipülasyonlar›ndan öte nes-nel bir gerçekli¤i ve politikleflme potansiyeli oldu¤u birgerçektir. Sömürge tipi faflizmin kitleleri etkileme gü-cü salt terörle politik kitle pasifikasyonu yaratmas› üze-rinden olmamaktad›r. Nispi refah ortam›n› bozan istik-rars›zl›k ve kriz, mülksüzlefltirme, metalaflt›rma ve pro-leterlefltirme dalgas›n›n ezilenleri parçalayarak ucuz vegüvencesiz iflçili¤e sürüklemesi, emekçi s›n›flarda veözellikle küçük burjuvazide, bir yandan “servet-zengindüflmanl›¤›” yarat›rken, öte yandan proleterleflme kor-kusu yaratmaktad›r. Böylece faflist hareketlerin beslen-

di¤i toplumsal atmosfer ortaya ç›km›fl olur.

Gizli faflizm, aç›k faflizm ve geçifl süreciSömürge tipi faflizmin rejim biçimleriMevcut “rejim biçimi”yle egemenlik iliflkilerinin sürdü-rülemez oldu¤u, çeliflkilerin keskinleflti¤i, krizin derin-leflti¤i anlarda, egemenler sahaya yeni kuvvetler süre-rek rejim de¤iflikli¤ine gitmektedir. Sömürge tipifaflizm, “aç›k faflizm” ve “gizli faflizm” gibi kategorikolarak fakl› biçimler gösterdi¤i gibi, “askeri faflizm”,“12 Eylül faflizmi”, “AKP faflizmi” gibi gündelik pro-paganda terimleriyle ifade edilen biçimler de gösterir.9

Rejim de¤iflikli¤inde de¤iflimin yönü aç›k faflizm ya dagizli faflizm olabilir; her iki durumda da geçifl süreci-nin faflizme karfl› mücadelenin somut politik takti¤ininbelirlenmesi önem tafl›maktad›r.

94

FAfi‹ZM

Yoksul gecekondu halk›yla girdi¤ieski çarp›flmalar› kaybeden kontrgerilla, yeni kentsavafllar›nda, ilkin, panzerlerin vetanklar›n manevra yapabilece¤igenifl yollar yapt›r›yor. Ne var ki,y›k›lan duvarlar›n alt›nda kalaneski çarp›flman›n›n izlerinin, bugünbar›naklardan yükselen hakmücadelesinin rengine kar›flmas›n›engelleyemiyor.

Page 95: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

Egemen s›n›flar›n, “sand›ksal demokrasi”nin kurallar›naba¤l› kalarak toplumsal muhalefeti bast›ramad›klar›zamanlarda ya da kendi aralar›ndaki çeliflkileri çözeme-dikleri zamanlarda, sürecin yönü aç›k faflizme dönmek-tedir. ‹flçi s›n›f› hareketi terörle bast›r›larak, oligarfli içibozulan dengeler yeniden kurulur, egemenlerin sars›lanhegemonyas› yeniden yap›land›r›l›r. Örne¤in 12 Martve 12 Eylül gibi askeri faflist rejimlerde ordu, do¤ru-dan tekelci sermayenin partisi gibi davranm›flt›r.

Gizli faflizmde demokrasi kurumlar› öne ç›kmaktad›r;ancak her zaman belirleyici olan bask› ve terör ayg›t-lar›d›r. Ordu, polis, parlamento, yarg›, yasalar ve ana-

yasa gibi devlet kurumlar›, rejimin yönelimine göre es-nek ifllev tafl›yarak faflizmin icras›n› güçlendirecek bi-çimde yap›land›r›l›r. Demokrasi ayg›tlar›yla bask› ve te-rör ayg›tlar› aras›ndaki iliflkilerin dengeli ifllemesineözen gösterilmektedir. Aç›k faflizmde terör ayg›tlar› tekbafl›na belirleyici konuma yükselir. Ancak sistemin ka-l›c›l›¤› aç›s›ndan mümkün oldu¤unca gizli faflizm, yanisand›ksal demokrasi görünümünün korunmas› esas al›n-maktad›r.

Rejim de¤iflikli¤i egemen güçlerin keyfi hareketine da-yanmaz. ‹ktidar›n s›n›fsal temelinin ve kitle deste¤ininsa¤laml›¤›, oligarfli içi ve devlet içi çeliflkilerin keskin-li¤i, en önemlisi iflçi s›n›f› hareketinin müdahalesi re-jim de¤iflikli¤inin yönünü belirlemektedir. Örne¤in 12Mart aç›k faflizminde, s›n›fsal-kitlesel deste¤in yetersiz-

li¤i parlamentonun ve siyasal partilerin kapat›lmad›¤›parlamenter bir görünümü zorunlu k›lm›flt›. Bütün c›-l›zl›¤›na karfl›n yerlefliklik kazanm›fl “parlamenter gele-nek”, gerek emekçi s›n›flarla egemen s›n›flar aras›nda-ki çat›flmalarda gerekse de egemen s›n›flar›n kendi ara-lar›ndaki çat›flmalarda parlamentoyu görece etkin araç-lardan birisi durumuna getirmifltir. Kuflkusuz bundan,s›n›f çat›flmalar›n›n temel olarak parlamenter zemindegeçti¤i fleklinde bir anlam ç›kar›lmamal›d›r. Ülkemizdes›n›flararas› çat›flmalar temelde bask› ve terör yöntem-leriyle çözülmekte, ancak bu temelde oluflan zemin par-lamento düzeyinde esnetilmektedir. Fakat tüm s›n›flar›nc›l›z yap›s› bu esnekli¤e, bu s›n›rl› alana dahi taham-müllerini zorlaflt›rmakta, uzlaflma ve çat›flmalar a¤›rl›k-la bu s›n›rl› çerçeve etraf›nda meydana gelmektedir.Parlamenter gelene¤in ola¤anüstü dönemlerdeki ifllevsiz-li¤i nedeniyle, a¤›rl›kla sadece tekelci sermayenin prog-ramlar›n›n uyguland›¤› aç›k faflizm dönemleri, oligarfli-nin di¤er kesimlerinde ciddi huzursuzluklara yol açar-ken, emekçi s›n›flarda da tepkisel birikimlere yol aç-maktad›r. Ülkemizde aslolarak gizli faflizmin kurumlar›olan parlamenter kurumlar, siyasi partiler kendi do¤a-lar›n›n gere¤i kendilerini ifllevsel k›lan gizli faflizmdenyana çaba sarf ederler. 10

Geçifl süreçlerinin demokrasiye ya da teröre yönelimi,daima onlara önderlik eden güçlerin s›n›fsal politik ni-teli¤iyle do¤rudan orant›l›d›r. Örne¤in “demokrasiye ge-çifl” diye yutturulan fley, özünde, aç›k faflizm koflulla-r›n›n kurumsal yap›s›n›n sivil koflullarda sürdürülme ze-mininin yarat›lmas›d›r. Bu durum rejimin temel özel-liklerinden kaynaklan›r. Bir sonraki dönemin yap›salçerçevesi aç›k faflizm dönemlerinde yeniden çizilmekteve bu çerçeve sonraki dönemde ancak s›n›flar müca-delesinin geliflim seyrine paralel olarak bir ölçüde es-netilebilmektedir. Bu nedenle aç›k faflizm dönemleri,ülkemizde devletin yap›lan›fl›n›n temel olarak yenidenbiçimlendi¤i dönemler olmaktad›r. Bu dönemlerde nis-pi demokrasi ö¤eleri rafa kald›r›lmakta, geriplana itil-mekte ya da etkisizlefltirilmekte; aç›k bask› ve teröryöntemleri önplana ç›kmaktad›r. Bu iflleyifl, 12 Eylülfaflizmine dek, kendi silahl› gücü sayesinde, cuntan›ntekelci sermayenin siyasi partilere yükledi¤i ifllevlerikrizin derinleflti¤i dönemlerde kendi bünyesinde topla-yarak, kendi fiili, faflist mekanizmalar›n› yaratarak yö-netmesi fleklinde geliflmifltir.

Gerek aç›k faflizm dönemlerinin gerekse de gizli fa-flizm dönemlerinin kendi içlerinde baz› ortak özellikle-re sahip olmalar› yan›lt›c› olmamal›. Zira, ülkemizdefaflizm dairesel bir geliflim çizgisi (yani k›s›r bir dön-

95

FAfi‹ZM

12 Haziran 1980‹zmir ‹nciralt› Ö¤renci Yurdu Katliam›

Page 96: Halkın Devrimci Yolu (Sayı 9)

gü) de¤il, aksine s›n›flar mücadelesinin ortak bir kesi-fleni olarak sarmal bir geliflim çizgisi izler. ‹ster gizliister aç›k olsun, sürecin her aflamas›nda kendisini birüst düzeyde yeniden üreten faflizmin yeni dönemdekiyap›lan›fl›, geçmifl dönemlerdeki yap›lan›fllara benzemez.Kendisinden önceki aç›k faflizmin kurum ve kurallar›-n› örtük bir flekilde bar›nd›ran ve bunlar›n yeniden üre-tildi¤i bir gizli faflizm dönemi, bir önceki gizli faflizmdöneminden önemli farkl›l›klar tafl›r.11 Liderlerin kifliseldiktatörlük e¤ilimleri bireysel bir rastlant› de¤ildir. Herne kadar “tercihler” gizli faflizmden yana olsa da sü-recin mutlak geliflim e¤ilimi aç›k faflizm yönündedir.Yenisömürge kapitalizminin do¤as› gere¤i kaç›n›lmazolan çeliflkilerin keskinleflti¤i ve krizin derinleflti¤i an-larda, en nihayetinde devrim koflullar›nda egemenlerinmecburi silah› aç›k faflizm olacakt›r.

Devrimci pratikFaflizme karfl› mücadeleSömürge tipi faflizme, bir teori olarak mükemmelli¤i-ni veren kavramsal zenginli¤i de¤il, devrimci pratiktaraf›ndan s›nanmas› ve afl›lmas›d›r. Mahirleri, kenditeorisinin ilerisine tafl›yan ‘71 silahl› mücadelesi veDevrimci Yol’u, politik halk hareketine tafl›yan dire-nifl savafl›n›n pratikleri, burjuva siyasetin en karanl›kgüçlerinin yenilgiye u¤rat›ld›¤› ve proleter siyasetinkurucu öznelerinin s›nand›¤› devrimci pratiklerdir.

(…)

Sürecek.

Dipnot:11 Bafll›kta Etienne Balibar’›n Lenin hakk›nda yazd›¤› bir makaleden esinlenme var: “Si-

yasette Savafl›n Belirledi¤i Felsefi U¤rak: Lenin 1914-16”, Yeniden Lenin: Bir Ha-kikat Siyasetine Do¤ru, Der. S. Zizék, S. Budgen, S. Kouvelakis, Otonom Yay.,‹stanbul, 2007.

22 Faflizme karfl› mücadelenin süreklili¤i aç›s›ndan farkl› dönemlerde izlenen politiktaktiklerin, do¤ruluk, yanl›fll›k ve yetersizlik ölçütleri temel al›narak, de¤erlendi-rilmesi gelecek say›larda baflka yaz›lar›n konusu olacak. Bak. Bu Tarih Bizim:THKP-C’den Devrimci Yol’a Geçmiflin De¤erlendirilmesi, Devrim Dergisi Yay›n-lar›, ‹stanbul, May›s 2006. 1990’lar›n faflizme karfl› demokrasi mücadelesi, ne-oliberal sald›r›n›n ilk dalgas›n› k›ran-yavafllatan toplumsal muhalefetin yolunuaçan öncü direniflleri yaratm›fl olmas› d›fl›nda, öncüllerinin gösterdi¤i baflar›y›gösteremez.

33 Mahir Çayan, Toplu Yaz›lar, Devrimci Yol Yay›nlar›, Ankara, Ocak 197844 Demokratik Halk Devrimi, 1970’lerin yenisömürgecilik koflullar›nda, gizli iflgal

alt›ndaki bir ülkede halk savafl› stratejisini temel alan devrim anlay›fl›d›r. Devrim,karfl›devrim cephesinin s›k› denetim alt›na ald›¤› flehirlerden de¤il, sisteminyumuflak karn› olan k›rlardan flehirlere do¤ru bir rota izleyip, çeflitli araaflamalardan geçerek halk›n örgütlü savafl›yla gerçekleflecektir. Devrimci pro-leter partinin yönetti¤i savaflta, ideolojik önderlik iflçi s›n›f›nda olmakla birlikte,devrimde s›n›f kat›l›m› olarak temel rolü iflçiler de¤il, köylüler oynayacakt›r.

55 Gelecek say›da “Devrimci Pratik: silahl› mücadele, direnifl savafl› ve faflizme karfl›demokrasi mücadelesi” bafll›¤› alt›nda faflizme karfl› mücadelenin farkl› dönem-leri, devrimci politika ve taktikleri de¤erlendirilecek.

66 Georgi Dimitrov, Faflizme Karfl› Birleflik Cephe77 Oligarfliyle küçük burjuvazi aras›nda oluflan dengeye “nispi denge” denir.88 Bak. “Türk-‹slam Sentezi”, Halk›n Devrimci Yolu, s. 9 (bu say›da), Ekim-Aral›k 201299 Faflizmin analizinde kapitalist devlet üç düzlemde irdelenir: “Devlet tipi”, “devlet

biçimi” ve “rejim biçimi”. Devlet tipi üretim tarz› ve s›n›fsal egemenli¤i gösterir;örne¤in devletin tipi kapitalist devlettir ve burjuvazinin s›n›fsal diktatörlü¤ünüsa¤lar. Devlet biçimi, kapitalist devletin nas›l biçimlendi¤i, yani s›n›fsal egemen-li¤in hangi kural ve kurumlar alt›nda sa¤land›¤›yla ilgilidir; örne¤in devlet, “bur-juva demokrasisi” ya da “faflizm” olarak biçimlenir. Rejim biçimiyse, faflizmin yada burjuva demokrasisinin nas›l yürütüldü¤üyle ilgilidir; örne¤in aç›k faflizminbir yürütülüfl flekli olarak “askeri faflizm”, bir rejim biçimidir.

1100 “Ülkemizde Faflizmin Tarihsel Geliflimi ve Bugünkü Niteli¤i”, Emperyalizme ve Fa-flizme Karfl› Devrimci Gençlik, s. 1, Ocak 1990

111 Devrimci Gençlik, agy.

96

Faflizme karfl›direniflsavafl›nda halkhareketinin militanlar›nadönüflen yoksulkad›nlar,Mahirlerin bir“rastlant›”olmad›¤›n›nkan›t›yd›lar:Direniflte ve derimci yaflam›ninflas›ndaustayd›lar.